• Sonuç bulunamadı

Gönül ahbab ister, kahve bahane...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Gönül ahbab ister, kahve bahane..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

— --- S 6 Y 1 IŞ İ

«Gönül ahbab ister

kahve bahane...»

O

SMANLI Kıraathanelerinden birkaçı, İstanbul’da ve İzmir’­ de, yakın zamanlara kadar ya­ şamıştı. Yakın zaman dediğim, otuz yıl öncesi. İzmir’den ‘tarihî’ diyebile­ ceğim 'Askerî Kıraathane’yi hatırlıyo­ rum, İstanbul’dan ‘Kanunuesasi Kıra­ athanesini! Yalnız kıraathaneler de­ ğil, şehirlerimiz gelişip büyüdükçe, ‘klasik’ kahvehanelerimiz de kaybo­ luyor: önce ana caddelerdeki yerlerini bankalara ya da butiklere bırakıyor, ara sokaklara gizleniyorlar; sonra büyük şehir hayatının pek ulaşama­ dığı, kenar semtlere! Anadolu içle­

rinde, olânca saltanatlarıyla hüküm sürenleri, elbette vardır. Vardır ya, daha kaç yıl sürecek bu saltanat?

Eski Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey,

‘13. Asr-ı Hicride İstanbul Hayati

İsimli eserinde, kahveler üzerine şun­ ları yazıyor:

"...Peçevi Tarihi’nin birinci cildinin 363. sayfasında, kahvenin kullanılma­ ya başlandığı tarih 1554 yılında olup, o vakte kadar İstanbul’da kahve, kahvehane yokmuş. Ancak o tarlhden sonra Halep’den Hakîm ve Şam’dan Şems adlarında iki kişi gelerek, Tah- takale’de birer dükkân açtıkları ve burada kahvecilik yaptıklan ve bun­ dan sonra buralara yavaş yavaş keyif ehli, kâtipler, şairler ve devrin ileri gelenleri toplanarak, kimi tavla, kimi satranç oynamakla, bir kısmı da kitap ve divan okudukları bilinmektedir...”

Ali Rıza Bey, eski kahveleri şöyle

tasvir ediyor: “...kahvehanelerin hep­

sinde ‘Gönül ne kahve ister ne kah- vehane/Gönül ahbab İster, kahve bahane’ veyahut ‘Ehl-I keyfin keyfini kim tazeler/Taze elden taze pişmiş taze kahveleri gibi yazılı levhalar vardı. Kabadayı kahvelerine, levha yerine resimler asılmıştır. Bu resimler Hazret-I Ali’nin Zülflkar İle ifriti öldürüşünün,Veyselkaranî Hazretlert’- nln Yemen illerinde deve güttüğünün, Karaca Ahmet Sultan’ın yılandan dizgini! aslana binerek, yılandan kamçı ile ‘ah, minelaşk’ ibaresinde H harfi göz farzedilip bundan çıkan gözyaşlannın dere haline geldiğinin resimleri idi. Bunlar gayet kaba saba boyanmış şeylerdi...”

ESKİ İLLETİMİZ TEPTİ...

Klasik kahvelerimiz, bir ümmet toplumu müessesesidirler; bunun

a n l a r - ' şu: ‘Şeriat’ kadının buralara

g ir r r " -ıi yasaklamıştır, onun içindir ki T* :imat’la birlikte ‘frenk usulü’ kahvenane ihtiyacı hissedilmeye baş­ lanır. Önce, Avrupa yaşantısına öze­ nen, komprador burjuvazisi hisseder bu ihtiyacı, giderek onlara özenen ‘komprador’ OsmanlI aydınları. İstan­

bul’da Pera'nın, Selânik’te Beyaz

Kule, İzmir’de Birinci Kordon çevresi­

nin, bu ihtiyaca cevap verdiği söy­ lenemez mi? Dersaadet’te Markiz,

Löbon, Mulatlye, Konkordiya ve benzerleri; Selânik’de Yonyo, Kristal,

Olimpos ve ötekiler; İzmir’de Pozey- don, Café Corso, Kramer Palas vs,

levanten alafrangalığının 'teşhir' ma­ halleri İdi. İlginçtir, geçen yüzyılın sonlarında, bu kahvelere bile kadınla­ rın pek rağbet etmediğini, eski bir kitapta okudum. Ancak Balkan Sava- şı’ndan sonra, önce gayr-ı müsllmler, arkasından 'alafranga' OsmanlIlar, böyle yerlerde kadınlarla boy gösteri­ yorlar.

Cumhuriyet laikliği, bu tür alafran­ ga kahveleri, klasik kahveler aleyhine çoğaltmıştır. Kadının toplum hayatı­ na girmesi, önceleri muhallebicileri ön plana çıkarıyor. Hâlâ daha, taşra kasabalarında, ‘alafranga’ öğretmen hanımlar ('İstasyon' kahveleri

müs-tesna) kahvelere oturamaz, fakat ‘pastahanelere’ oturabilirler. Sonraları biraz kıı kahveleri, biraz çay bahçele­ ri, klasik kahvehaneyi değiştirerek, laik toplum yaşantısına uydurmaya çalıştı. Doğrusunu İsterseniz, laik toplum hayatına uygun ulusal bir kahvehane tipini, henüz gerçekleşti­ rebilmiş sayılmayız. Diyeceksiniz ki, ya kafeterya'lar?

Kafeterya ve restoran, hayatımıza 1950’lerden sonra girdi. İkisi de bir fırt turizm kokar, bir bakıma yabancılar için tasarlanmıştır ama, kadının da katılacağı toplumsal hayatta, kısa • zamanda kendilerine birer yer edin­

mişlerdir. Nedense, Türkçe birer ad bulamadık bunlara. Nedense değil, eski illetimiz frenk takipçiliğimizden! Kafeterya düpedüz kahvehane demek­ tir ya, bizim kahvelere kadın gireme­ diğinden, frenkçe söylersek girebile­ cek anlamına geliyor. Restoran daha da gülünç! Yerine geçtiği 'Lokanta' kelimesinin, İtalyanca olduğunu bilir miydiniz? Şu işe bakın, bir frenk mukallitliğinin yerini öbürü alınca, kendimizi bir adım daha çağdaşlaş­ mış hissediyoruz.

AYIPTIR YAHU!

Laik sanayi toplumunda, kadınla erkeğin ortaklaşa yararlanacağı içkili içkisiz mahaller, önemli roller oynu­ yor. Türkiye’de de oynayacak. Özel bira firmaları, birahane modelini

(pub) geliştirdiler ama, lüks olmayan­

ları birer 'selâmlık' halindedir; yaban­ cı turist kadınlar bile, ürküp giremi­ yor; nerede kaldı bizimkiler? Kafeter­ ya, birkaç büyük şehrimizin sınırlarını aşabilmiş değil, üstelik niteliği tam belirlenmemiş bir müessese. Muhal­ lebiciler, tavuk suyu çorba, pilav ve döner derken, aşçı dükkânına dönüş­ tü. Kıraathaneler battı. Esnaf kahve­ leri can çekişiyor. Bu bâdireden sağ ve sağlıklı çıkmış gibi görünenler, çay bahçeleriyle kır kahveleri midir?

Bunları Afyon’dan yazan Hüseyin Kaçmaz’ın mektubu üzerine düşün­ düm. Kitap okumuyoruz diye yakın- mıştım ya, kahvelerde birer kitaplık kurdurabilsek acaba nasıl olur diye soruyor. İyi olmasına İyi olur ama, önce doğru dürüst laik cumhuriyet toplumunun kahvehanesini gerçek­ leştirelim de, sonra. Baksanıza, gidiş geliş, ‘Türk kahvesi’ni bile, Italyan usulü cafetaria’larda içeceğiz, ya da sunacağız.

Ayıptır yahu!..

Referanslar

Benzer Belgeler

 Avlu revaklarının bir ayak iki sütun bir ayak iki sütun şeklinde olmasıyla, (kuzey Avlu revaklarının bir ayak iki sütun bir ayak iki sütun şeklinde olmasıyla, (kuzey

Türkiye’nin en büyük vakıf üniversitelerinden biri olan Yeditepe Üniversitesi; Diş Hekimliği, Eczacılık, Eğitim, Fen-Edebiyat, Güzel Sanatlar, Hukuk, İktisa- di ve

Gece, bombardımandan sonra yarı beline kadar yıkıntının altında ama yine de Tanrı’nın izniyle ayakta kalan yaşlı şeftali ağacı ve başını şeftali ağacına dayayan

Aylan Kurdi ve ailesinin 2015 yılında çıktığı göç yolunda trajik biçimde hayatlarını kaybetmesi de yakın zamanda yaşanan büyük trajedilerden biridir ve bu

KOVİD-19 olduktan sonra nefes alma zorlukları olan insanlar, ve ailelerin fertleri ve bakıcıları için bilgi ve destek:. www.post-covid.org.uk/get-support Your COVID-19

KOVİD-19 olduktan sonra nefes alma zorlukları olan insanlar, ve ailelerin fertleri ve bakıcıları için bilgi ve destek:. www.post-covid.org.uk/get-support Your COVID-19

25 yıl önce dün Amerika kökenli Union Carbide firmasının Hindistan’ın Bhopal bölgesinde kurduğu böcek fabrikas ından 40 ton metil isosiyanat gazı dışarı

Protestocular, küçük çiftçilerin lideri Jose Bove liderliğinde ürünlere zarar vererek bir vatanda şlık hakkını kullandıklarını ifade ederek, ekolojik felaket tehdidini