Bir şarabın
hikayesi
Yeni Beaujolais şarabının neden durup dururken ünlendiği hâlâ merak konusu.Kitabı elinde
tutmak başka
Ben elime alıp sayfalarını çevirebildiğim kitaplardan vazgeçememem.Mine G. Kırıkkanat 10'da | Ülkü Tamer 19. sayfada
Bir battaniye
altında sohbet
Hande Ataizi, annesinin, kendisi için “bataklık prensesi” dediğini söyledi...Montinmanyak
yapıyorum
Son yıllarda yirmiden fazla rejim yaptım ama sonuçta 15 kilo aldım.Ahmet Tulgar 3. sayfada | Gani Müjde 2. sayfada
Yazar Murat Belge ve sinema oyuncusu Hale Soygazi, Cihangir'in iki ünlü siması. Değişim öncesi bu semte taşınan Belge ve Soygazi'ye civarda sık sık rastlamak mümkün.
Doğa Balık'ın da yer aldığı Zürih Oteli (sol üstte). Mehmet Ali Bey'in Umut Bakkaliyesi (sol altta). Şair ve yazar Murathan Mungan gibi birçok Cihangirli'nin uğrak yeri Firuz Ağa'daki çay bahçesi (sağda).
Sanatçılar ve İstanbul'daki yabancıların gözde
semti olan Cihangir, büyük bir değişim yaşıyor
CİHANGİR,
İstanbul’un
m oda semti haline geldi.
Beyoğlu’na çok yakın ama
onun gürültüsünden uzakta
olması, sanatçılar tarafından
tercih edilmesinin en önemli
nedeni. Böylece semt, bir
zam anlar üzerinde taşıdığı
köhne imajdan sıyrılıp,
yenilenmeyi de başardı.
SEMTTE
bir yandan kafeler,
barlar, sinemalar açılırken,
diğer yandan da Cihangir
sakinleri apartmanlarını
restore edip sokaklarını
ağaçlandırıyor. Bu farkı
görmek için Akarsu
Caddesi’nde bir tur atmak ve
şarap kavı bile bulunan Çağdaş
Market’e uğramak yeterli.
BU
değişimde en büyük rolü,
C ihangir’de yaşamayı tercih
eden yabancılar ile
sinemacılar, tiyatrocular,
şairler, yazarlar, ressam lar
oynuyor. Bütün bu
gelişmeler, Cihangir’in
değerini artırdı. A rtık ev
kiraları, dolar bazında
artıyor.
yaşam
Pazar
3 Aralık 2000
B
enim kendimi iyi hissetttiğim yerler Bebek’teki Cats and Dogs, Mezzaluna. Mezzaluna hiç ayı barındırmaması ve İtalyan yemeklerine ulaşmak açısından iyi bir yerdir. Gittiğim yerlerde karı kız aramıyorum. Zaten hiçbir kızarkadaşımla barda tanışmadım bugüne kadar. Öyle iyi bir sonuç alınacağını da sanmıyorum. Eğer bir yere çift olarak gidiyorsan aradığın şeyler farklıdır. Eğer tek başına gidiyorsan, -hani bir çapkın adam şeyi vardır ya- o zaman sıcakta, kan ter içerisinde, aptal ve
gürültülü bir müzikte, kalabalıkta sürtünüyor olmak birilerinin hoşuna gidebilir, ama benim hoşuma gitmiyor. Cafe’lere gelince... Herhangi bir kafe olabilir ama, en önemlisi Cats
and Dogs’tur tabii. Ve tabii,
Bebek Divan.
Okan Bayülgen'in
İSTANBUL'U
"Şöhret bana
sıkıntı veriyor'
Bu şöhret hiçbir zaman bana "Ay bak! herkes bana bakıyor, ne güzel değil mi?" gibi bir sevinç vesilesi olmuyor. Öyle içten içe, çaktırmadan "bak herkes bana bakıyor" mutluluğu duymuyorum. Bu mutluluğu duymuyorsanız, gittiğiniz yerlerde yaşamanız, oralarda bulunmanız zorlaşıyor. Sıkıntı veriyor. Tabii, ortamı, gelen müşterilerinin yapısıyla bu rahatsızlığı hissetmediğiniz mekanlar da var. Bebek'teki Kestane de bunlardan biri.""Beyoğlu'nda bütün ara
sokakları keşfetmek ve
sarhoşken başıma ne
gelecek diye beklemek
çok hoş bence"
İstanbul, aslında
içinde doğup
büyüdüğümüz bir
cehennem
MEHMET KENAN KAYA
anırım şunu söylemek yanlış değil; Onun için İstanbul, sınırları dar çizilmiş bir alan: Beyoğlu, Nişantaşı ve Boğaz. Bebek’te oturuyor ama
Yeniköy’e taşınmaya niyetli. Kendi deyişiyle, “ailelerince evden dışarı çıkarılmayan gerizekalı çotuklara benzememek” için alışverişini kendisi yapıyor, şoför kullanmıyor.
Bir Range Rover’ı var ve müsebbibinin karayolları olduğu küçük bir kazayı saymazsak, usta bir şoför.
Tatlar ve kokular onun için çok önemli. En çok Osmanlı, Italyan ve Uzakdoğu mutfaklarını seviyor. Beyoğlu’nda
Rejans, Yakup, Safran, Swiss O tel’in Miyako’su, Bebek’te
Cats and Dogs, Kestane,
Ortaköy Zihni gözde mekanları. Tütünle arası iyi.
Bolca kısa Marlboro
Light içiyor ama purodan hoşlanmıyor. Puro içmeyi oral sekse benzetiyor, hatta bunun bir tür gizli homoseksüellik olduğuna inanıyor.
Sevdiği parfümler: Cartier Declaration, Dupont Signature ve Bulgari.
Mekanik saatlerden, usta saatçilerden ve olasılıkla saat üzerine düşünmekten hoşlanıyor. Kolunda Gilan’dan alınmış bir Perragant takılı. Berberi, Bebek Mc Donald’s’ın karşısındaki
“Sinan Abi”.
B
m
Beyoğlu, Bayülgen'in en sevdiği semt
U T | eni İstanbul’da en çok etkileyen yer, 11 yaşında arkadaşlarla beraber düştüğümüz Galatasaray Lisesi ve çevresi. Buna bütün bir Beyoğlu da diyebiliriz. Kendimi İstanbul’da emniyette hissettiğim bir yer Beyoğlu. Bir sürü insan için de tam tersidir herhalde. Beyoğlu’nda bütün ara sokakları keşfetmek ve sarhoşken başıma ne gelecek diye beklemek çok hoş bence. Ya da hiç tanımadığım, bilmediğim ayaküstü barınağına ya da aptal bir meyhaneye dalmak. Belki de
Beyoğlu nu ilginç kılan pislikte zenginliği aynı anda barındırılabilmesi. İstanbul da biraz Beyoğlu’dur zaten. O cehennem havası, içinde doğup büyüdüğümüz bir cehennem. Tabii, Beyoğlu’nun kokuları var bir de. Ben artık İstanbul’da duyamadığım kokuları orada duyuyorum. Mesela Galatasaray Lisesi’yle Tünerdeki eski Hachette Kitabevi arasında, tam oralarda duyduğum bir koku var ki, onu duymadığım zaman çok üzülüyorum. Onun kokusunu alıyorum ve mutlu oluyorum. Beni tekrar salak ve mutlu olduğum günlere götürüyor.”
m l-i
"Gittiğim yerlerde karı kız aramıyorum... Zaten hiçbir
kız arkadaşımla barda tanışmadım bugüne kadar.
Öyle, iyi bir sonuç alınacağını da sanmıyorum."
Beyoğlu'nda bir
çocukluk hatırası:
Levent Büfe
L
event Büfe benim çocukluğumdan beri gittiğim bir yer. Kahvaltı için, zor geçen gecelerin ardından. Son olarak Hemşo’nun çekimleri sırasında gittim. Bir süredir kapalıydı, çok üzülüyordum. Tekrar açıldığı için çok mutlu oldum. Kendimi o eski “salak Okan” hissettiğim, salak ve mutlu zamanlarımı yeniden yaşayabildiğim bir yer orası. Onun dışında Beyoğlu’ndaki çok bilindik yerleri ben de seviyorum: istiklal Caddesi’ndekiinci Pastanesi, çocukluk aşklarımın
geçtiği Saray Muhallebicisi. Orada en çok su muhallebisi ve kaymaklı ekmek kadayıfını severim.
"Yeni mekanlar
öğreniyorum"
S
on zamanlarda Galatasaray’daki sınıf arkadaşlarım, (on-on beş kişilik bir grup, eşlerini, çocuklarını da ekle) bir yere giderlerse, beni degötürüyorlar. En son Schnitzel Restaurant’ın üzerindeki bara gittik. Ne rahatsız eden birisi, ne de aptalca çalınan bir müzik vardı. Çoğunlukla onların tercih ettiği yerlere
gidiyorum. Bazen de ben bir yer öneriyorum. En son Ortaköy’de Zihni’ye götürdüm mesela.
"Terzi Erol ve
Network'den
giyiniyorum"
T
erzi Erol Bey, Çinli rekortmen terziler kadar hızlı elbise dikebildiği için sürekli ona bir şeyler diktiriyorum. Bir de Network var tabii. Oradan çok alışveriş ettim, sonunda onlar da “Bari gel, biz sana sponsor olalım, parana yazık” dediler. Yaklaşık olarak bütün ihtiyaçlarımı Network’un Teşvikiye’deki mağazasından karşılıyorum. Türkiye’de bulamadığım bir şey görürsem gavurdan alıyorum.+
Pazar
3 Aralık 2000
; ( E3 M illiy e t
kapak
Beyoğlu'na çok yakın ama onun kalabalığından uzakta saklı bir semt
Son dönem Türk edebiyatının önemli yazarlarından biri olan Murathan Mungan, Cihangir'de yeni bir eve taşınma telaşında. Semtte en çok sevdiği yerse, Firuz Ağa Camii'nin hemen altındaki meşhur kahve.
Orhan Kemal'in Cihangir'deki evi
onarılarak kendi adıyla bir müzeye dönüştürüldü.
Paris değil...
Ama farkı da
yok
tm p * t. m t* .7 v tr) ı/Ş
u anda Cihangir'de, Murathan
M ungan'dan Orhan Pamuk'a, Halit
Refiğ'den A tıf Yılm az'a, Yasem in
Alkaya'dan Hale Soygazi'ye, Bülent
Erkmen'den Yusuf Taktak'a, Haydar
Ergülen'den Ali Sirmen'e kadar
Türkiye'nin kültür ve sanat yaşamında önemli
yer tutan birçok ünlü yaşıyor. Cihangir'in
fahri muhtarı Çağdaş M arket'in sahibi Esat
Bey, kim ilerinin deyim iyle "Cihangir
Cum huriyeti'ndeki bu yeni oluşumu şöyle
özetliyor: "90'lı yıllardan beri Cihangir
sanatçı akınına uğradı. 2000'de bu tavana
vurdu. Onların m ahallem ize gelmesi elbette
olumlu. Çünkü sanatçılar gittiklere semte
kim liklerini katar, güzelleştirirler."
İL/»
m
Sayıları her geçen gün artan Cihangirli yabancıların taleplerine semt esnafı da ayak uyduruyor. Artık, Cihangir'deki birçok dükkanda yabancı yayınlara rastlamak mümkün.
MEHMET KENAN KAYA______
1990’lı yıllardan bu yana Cihangir’de dikkat çeken bir başka gelişme de,
sanatçıların yanı sıra semtin yabancılar, özellikle de Fransızlar için vazgeçilmez bir
mekan haline dönüşmüş olması. Başka bir deyişle, yüz yıl öncesi Beyoğlu için yapılan “Küçük Paris” yakıştırması artık
Cihangir için geçerli.
Elbette semtte bu durumun izlerine rastlamak da mümkün. İngilizce ve Fransızca yazılmış “kiralık ev” ilanları, giderek artan ve dolara endeksli kira tutarları, dar Cihangir sokaklarına santim hesabı yerleştirilmiş arabalar. Ve tabii, semt esnafının yaşadığı ilginç değişim. Sözgelimi, 10-15 yıl öncesine kadar mütevazı bir semt olan Cihangir’de, artık bakkal raflarım Fransızca ağırlıklı yabancı yayınlar, çoğu yabancı müşteriler için ithal edilmiş lüks gıda maddeleri, Fransız peynirleri ve şaraplar süslüyor. Hatta Çağdaş Market'in sahihi Esat Bey’in yaptığı gibi, artan talepler üzerine bir marketin üst katı İstanbul’un en büyük şarap kavına
dönüştüriilebiliyor.
Cihangir esnafının ortak kanısı, buradaki
yabancıların hem Cihangir’e hem de kendilerine çok şey kattığı. Çağdaş Market’in sahibi Esat Bey, şimdi en büyük tutkularından biri olan şarabı, eskici
Muharrem Bey de yaşam tarzından giyim tarzına kadar birçok şeyi buradaki yabancılardan öğrendiğini söylüyor.
Gerçekten de tanık olduğunuzda anlıyorsunuz ki, Cihangir’deki yabancılarla esnaf arasında kurulan ilişki çok sıcak. Sözgelimi, Umut Gıda Pazan’nın sahibi Mehmet Ali Bey, her noel Tahtakale’den aldığı sepetleri çiçeklerle süsleyerek yabancı müşterilerine hediye ediyor. Cihangir’in “yerli” sakinlerine gelince... Onlara göre, gerek sanatçı, gerekse yabancı komşuları son derece cana yakın, alçakgönüllü ve kentliler.
Kısacası, başta sakinleri, sevenleri ve Cihangir Güzelleştirme Demeği’nin çabalarıyla “kendi içinde” sürekli değişen, gelişen ve güzelleşen bir yer burası. Ali Sirmen’in sözleriyle: “Daha da güzel olacak.” Sonunda, eğer yüz yıl öncesinin kagir, cepheleri bol süslü apartmanlarım, merdivenli yokuşları, denizi, eski eşyaları, kedileri ve en önemlisi Beyoğlu’ndan “ev”e yürüyerek dönmeyi seviyorsanız, pek de düşünmeyin; öyle ya, daha iyisini nereden bulacaksınız?
kapak
mmmmm
Pazar
3 Aralık 2000
13
Hepsinin ortak noktası aynı: Cihangir tutkusu...
MURAT BELGE / Yazar
C ih an gir'in
insanı şım artan
bir kolaylığı var
“Herşeyden önce çok merkezi bir yer. Bu bir avantaj. Beyoğlu, sinemasıyla, alışveriş merkezleriyle, kitapçıları, kasetçileriyle hala ruhun gıdası olabiliyor. Bunlar da benim hayatımda müthiş kolaylıklar sağlıyor. Aslında ben uzun yıllar karşıda oturdum; oradan da bir şikayetim yoktu. Ama karşı yakayı bırakıp buraya geldikten sonra kısa sürede şımardım. Cihangir’in insanı müthiş şımartan bir kolaylığı var. “Beyoğlu’ndaki azınlıkların gidişinden sonra Cihangir’de bir ara dönem yaşandı. Bu arada korumak değil de yıkmaya yönelik bir takım “milli” tedbirler alındı. Bu gelişmelerden Cihangir’in payına da daha çok fuhuş sektörü düştü. Bu da orada oturan birtakım insanların tepkisini çekti. Fakat şimdi yeniden oturdu. Binalar az, talep fazla olunca da kiralar yükseldi. “Cihangir, yabancılar için de çekici bir yer. Şimdi yabancı bir adam kalkıp Karagümrük’te oturmaz. Oturursa da, sözgelimi gece 11’de piyano konçertosu dinlerken tavanına bir tavan süpürgesiyle vurulmayacağından da emin olamaz. Cihangir’de böyle bir şey olmayacağından emin olabilir. Burası hep kozmopolit bir yer olduğu için, o kozmopolitlik tanımı içinde var
zaten bütün bunlar.” Semtin simgelerinden biri olan Cihangir Camii, Soygazi-Belge çiftinin Cihangir'de en çok sevdiği mekanlar arasında.
HALE SOYGAZİ / Oyuncu
B a ğım lılık yarattı,
başka bir yere
gidem iyorum
“1984 yılından beri Cihangir’de
oturuyorum. Daha önce Etiler’de oturdum. 1984 yılında burada çok güzel deniz
manzaralı bir ev buldum. Şimdi de bağımlılık yarattı, başka bir yere gidemiyorum.
“Tabii ki sokakları dar, trafik yoğun, çok sayıda işyeri açıldı. Bir de fazla rağbet var, o nedenle burada araba park etmek, bir yere gitmek sorun. Ama buna rağmen
ayrılamıyorum. Hayatımın büyük bölümü burada geçiyor. Kahvedan’ı mesela bazen ofis gibi kullanabiliyorum. Yoğun iş arasında bazen hem bir kahve içip, hem de iş
konuşabiliyorum. Cihangir’de kendimi yabancı hissetmiyorum, bu çok önemli.
“Bir de kozmopolit oluşunu çok
seviyorum Cihangir’in. Steril bir ortam değil, çeşitlilik var. H er cins insan yaşıyor burada. Yabancılar var, Fransız ağırlıklı. Tabii travestiler de var. Bir kısmıyla ben de ahbabım. Çok yardımcı, dost insanlar. “Cihangir Camii’ni çok seviyorum. Caminin içinden geçerken ağaçlar ve denizle karşılaşıyorsunuz. Orada iki dakika durmak beni dinlendiriyor. O caminin çok asude, çok mütevazı bir hali var. Sevdiğim bir başka şey de merdivenli sokaklar. O daracık
merdivenlerden ya da o daracık yokuşlardan deniz manzarasıyla karşılaşmak çok güzel.”
BÜLENT ERKMEN / Grafik tasarımcı
"İçinde yaşayan herkesin kendi
özel yerini bulduğu bir yer"
“1994’ten bu yana Cihangir’de oturuyorum. Burası “merkez” ve benim için merkezde yaşamak çok önemli. Bütün olup bitenlerin aynı ve yakın yerlerde olmasını tercih ediyorum.
“Mahallelilik” ve “komşuluk” ilişkilerinden nefret ederim. İster seniz bu ilişkilerin gereklerini yeri ne getirebileceğiniz
ama yapmadığınızda size tedirginlik his settirmeyen bir bölge Cihangir.
“Tanıdığınız ya da tanıyabileceğiniz çok kişinin yaşadığı ama hiçkimseyi görmedi ğiniz ya da görmeye bileceğiniz bir yer burası.
“Burada yaşayan
ların ekonomik ve kültürel çeşitli liği ise kendinizi rahat hissetmeni ze yarıyor.
“Cihangir, kalabalıklığı ve sıkı şıklığı içinde size istediğiniz yalnızlı ğı, tekbaşınalığı, tenhalığı sağlıyor, istediğinizde kaybolabileceğiniz bir yer Cihangir. “Cihangir’de gördü ğüm, bulduğum bu özellik nedeniyle onu işaretleştirmek, ona bir işaret yakıştır mak istemiyorum.
“içinde yaşayan herkesin kendi özel yerini bulduğu bir yer Cihangir. Sınırlamala ra gelmeyen, umursa maz, durduğu yerde yüzergezer bir yer. Kendisi için yapılanla ra bile uzaktan anla yışla bakıyor belki.”
ESAT AYHAN / Market sahibi
"Yabancılar özellikle şarap
konusunda hassas davranıyorlar"
“Yirmi yıldan beri Cihangir’deyim. Bugünün
Cihangir’ini size şöyle anlatabilirim. Azınlıkları Rumlar, Ermeniler, az da olsa Museviler ve Bulgar kökenliler oluşturuyor. 25 kadar da Levanten aile var. Yabancı misyona gelince... Fransızlar, Italyanlar, Yunanlılar, tngilizler ve Almanlar. Bunların Cihangir’i tercih
etmelerinin sebebi
konsolosluklarına, kendi okullarına ve kiliselerine yakın olması. Ve tabii, Cihangir’in İstanbul’un en güzel tepesi oluşu. Cihangir’deki yabancıların zengin bir sosyal yaşantıları var. Alışverişe de çok meraklılar. Özellikle de şarap konusunda çok seçici davranıyorlar. Zaten biz de bu büyük şarap kavını onlardan gelen yoğun talepler sonucu açtık.
YASEMİN ALKAYA / Oyuncu
"Keşke biraz da balkonlarda
çiçek, sokaklarda ağaç olsa"
“Eskiden kültür zengini insanlar tercih ederdi Cihangir’i, şimdilerdeyse ancak para zenginlerinin karşılayabileceği kadar yüksek kiralar. O yüzden şu sıralar, aydınların tercih ettiği bir yer olduğun dan emin değilim. Seksisi kişilerce travestilere kar şı başlatılan yanlış ve kötü propaganda “ailelerin” Cihangir’den taşınmasına neden oldu. Tabii ki ya bancılar bir yeri seçerken komşularının cinsel ter cihlerine göre değil de söz konusu yerin sahip ol duğu özellikleri (mimari yapısı, manzarası, Beyoğ- lu’na yakınlığı vs.) göz önüne aldıkları için her za man Cihangir onlar için ilk tercih oldu. Bizlere de dolarla kira ödemek düştü.”
HALİT REFİĞ / Yönetmen
"Eski ile sıcaklık bağını
kediler devam ettiriyor"
“1967 yılından beri Cihangir’de yaşıyorum. Taksim’e, Beşiktaş’a, Karaköy’e, Fındıklı’ya, Kaba taş’a ulaşımda gayet merkezi. Kötü yönde olan bir şey var. Bu da sırf Cihangir’e mahsus olmamakla birlikte trafik meselesi. 33 yıldır Cihangir’deyim. Bu zaman boyunca, geriye doğru baktığımda oto
mobil yüzün den hayatımın biraz daha zor laştığını anlıyo rum. O kadar ki ilk fırsatta buradan uzak laşmayı düşü nüyorum. Bu nun bir numa ralı sebebi oto mobil. iki numaralı mesele de Cihangir’e doğru hızlı bir şekilde ilerleyen işyerleri istilası.
“Burada geçmişle kıyasladığımda en önemli bağ, hala nasılsa varlığını sürdürmekte olan kedi ler. Benim için eski sıcaklık bağını kediler devam ettiriyor.”
+