C
elİ
leH
a n imC
elİ
leH
a n imİlk Kadın Ressamlarımızdan
Celile Hanım
ÖZAY ERKILIÇ
DOĞUMUNUN üstünden 106, ölümü
nün üstünden 32 yıl geçen Celile H a nım, son günlerdeki sanat etkinlikleri nin dilden düşmeyen konusu oldu. Ai le çevresinde bulunan eserleri -ilk defa, toplu olarak- Bakırköy Sanat Galerisi’n- de sergilendi.
Celile Hanım hakkında tanıtıcı bir yazı hazırlarken, kültür ve sanat tari himizin kaynaklarına inen, Sayın Taha Toros’un zengin arşivlerinden cömert çe yararlandım. Gerek Celile Hanım, gerek babası ile dedeleri hakkında Türkçe ve İngilizce olarak, yıllarca ön ce, ilk defa yayın yapmış olan Taha To ros’un arşivinde, yayınlanmamış pek çok belgeler ve bilgiler bulunuyor. O ’- nun bir apartıman dairesini dolduran dokümanlarının bir bölümü, Türk ve yabancı ressamları kapsıyor. Büyük bir dolap, ilginç dosyalarla dopdolu..
Ressam Celile Hanım köken açısın dan, 16 yaşındayken İstanbul’a gelen, bir Alman ile1, 22 yaşındayken 1848 ihtilali sırasında, Türklere sığınan bir Polonyalı’nın2 aydın torunlarından bi ri.. Her ikisi Müslümanlığı kabul ede rek, ordumuzda önemli görevler üstle nen bu subaylardan biri paşalığa, diğeri mareşallığa yükselmişler ve görevleri başında şehit olmak suretiyle, tarihimi zin şerefli sayfalarında yeralmışlardır.
Celile Hanım'ın gençliği
32 • 160
Celile Hanım’m babası da, paşalığa yükselmiş, Padişahın yaverliğini yap mış, yabancı dilleri iyi bilmesi ve mil letlerarası politikadaki uzmanlığı nede niyle, arabuluculuğa benzer görevlerle, Osmanlı İmparatorluğu’nu temsil et miştir.3
Celile Hanım, evliliğini Hikmet Na zım Beyle, 1901 yılında yapmış. Hikmet Bey, dönemin ünlü valilerinden ve şa irlerinden Nazım Paşa’nın oğlu. Derin kültürü olan Hikmet Bey, Hariciyeci olarak dış ülkelerde bulunmuş, Bab-ı Âlî’nin Basın Müdürü iken Celile Ha- nım’la evlenmiş. Çocukları Mehmet Nazım 1902, İbrahim Âli 1904, Sami- ye 1907 yılında doğmuş. Mehmet Na zım, Şair Nazım Hikmet Ran’dır. İkinci çocukları İbrahim Âli, küçük yaşta, kuşpalazından ölmüş. Hikmet Bey’le Cehle Hanım, mütarekenin ilk yılların da boşanmışlar.
Celile Hanım’ın resim eğitimi tama men özeldir. Gerek Celile Hanım’ın ba bası Enver Paşa, gerek Mihrî Hanım’- ın babası Doktor Rasim Paşa, Sultan Hamid’e yakınlığıyla tanınan kişilerdi. Dönemin ünlü saray ressamı Fausto Zonaro ile de dostlukları vardı. Paşa’- lar, minimini güzel kızlarını birkaç kez Zonaro’nun atölyesine götürerek, eser lerini seyrettirmişler. Zonaro, her iki sinde de resime karşı bir çekicilik sez miş. Ne var ki, ders verme imkânı bu lamamış. Ortam, kızların fırçayla uğ raşmasına elverişli değil! Mihri Hanım, daha sonra bu fırsatı -yurtdışına kaç mak suretiyle- bulacak, Roma’da ve Paris’te akademik çalışmalar yaparak, Türkiye’nin ilk kadın ressamı olacak tır. Bu yeteneği takdir edilerek, Paris’ ten yurda çağrılan Mihri Hanım, 1914 yılında, kızlar için İstanbul’da açılan güzelsanatlar yüksek okulunda ilk ka dın profesör ve müdürlük görevini de üstlenecektir.
Celile Hanım, -yaşça Mihri Hanım’- dan büyük olmakla beraber- resme çok geç başlamıştır. Asıl uğraşısı, eşi Hik met Bey’den ayrıldıktan sonraki döne me rastlar. Roma ve Paris’te özel eği
tim yapmış, Berlin’de de resim üzerin deki incelemelerini sürdürmüştür. Ka rakalem, yağlıboya, suluboya ve pastel le çalışmalar yapmıştır. Konuları çıp lak, meyveler, çiçeklerden oluşur. Port rede daha başarılıdır. Sergide aynada kendisinin portresi, oğlunun, kızının, torunu Ayşe’nin, damadı ve yeğeni Şey da’nın portreleri yeralmıştır. Tablola
rının bir kısmında, eski harflerle ve kır mızı renkü tipik imzası vardır. Bu ve di ğer tablolardaki imza yalnızca Celile’- dir. Son eserleri, yeni harflerle Celile olarak imzalanmıştır. Bazı eleştirmen lerin, ressamın tablolarından ve kendi sinden söz ederken “ Celile Hikmet” olarak yazmaları hatalıdır. Bu yanlış lık, biyografi bilgilerinin yetersizliğin den kaynaklanmaktadır.
ö te yandan, hiç kimse Celile Ha- nım’dan bahsederken, onun, orijinal olan soyadını belirtmez! Ressamımızın, soyadı kanununa göre aldığı (UĞUR- ALDIMj’ı çok kişi bilmez. Bu yazımız da, onun soyadını da belirtmiş oluyo ruz.
Celile Uğuraldım, resme, ortayaşla- rında ve geç başlamış olmakla beraber, gözlerinin feri sönünceye kadar fırça sını sürdürmüştür.
Ressamımızın son yılları, gerek göz lerinin bozulması, gerek oğlu şair Na
Celile Hanım'ın fırçasındanÇingene
Celile Hanım'ın bir tablosu: Kadınlar Hamamı
Celile Hanım’ın çizgileriyle Samih Rifat'ın oğlu Hatif Rifat
zım Hikmet’in Bursa hapishanesinde bulunması nedeniyle çok üzüntülü geç miştir. 1956 yılında, Ankara’da gözle rini kapatmıştır.
Gözlerinin feri sönünceye kadar fır çasını elinden düşürmeyen Celile Ha nım, resim tarzında klasik havadan ay rılmadı. Değişik resim üsluplarına yö nelmedi. Fırçasını daha çok portreler de kullandı. Çingeneler, çiçekler, mey veler, çıplaklar onun uğraş konularıy dı. Özellikle kadın hamamlarım da yan sıttı. Her türden çalışmalar yaptı. Yağ lıboya, suluboya, pastel ve karakalem gibi çeşitli materyalleri denedi. Sanatın da, ilk kadın ressamı Mihri Hanım ve ondan bir kuşak sonrasındaki Sabiha Bozcalı düzeyinde olmamakla beraber.
belirgin başarısı portrelerdedir. Ressamımızın, kurtuluş savaşı yılla rında Ankara’dayken, Şair Mehmet Akif’in de portresini yaptığı söylenmek tedir. Eniştesi, ünlü dil uzmanı Sâmih Rifat’ın arkadaşı olması dolayısıyla, onun yakın arkadaşı olan Şair Mehmet Âkif ile tamşmış, o yıllarda boyanın, tualin bulunmadığı bir dönemde şairin bir portresini yapmış. Bu portrenin ne rede olduğu bilinmiyor.. Eğer bir gün, bu portre meydana çıkarsa -ölümünden sonra da olsa- Celile Hanım’ın kazan dığı portre ressamlığı, kuşkusuz bir kere daha güçlenecektir. □
1 M üşir M ehmet Ali P aşa (1829-1878) 2 M ustafa Celalettin Paşa-Borzeçki (1826-1877) 3 Enver P aşa (1856-1928)
33 • 161
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi