SAYFA
13
BU AŞAMADA
ŞÜKRAN KURDAKUL
Oktay flkhal'a Saygı
O savaş yıllarında bile çağına uzaktan bakmayan bir sanatçılar kuşağı, 20-25 yıllık kültür birikiminin ürünüydü kuşkusuz.
Birikimin kaynağı da amacı da çağdaş hümaniz- ma.
"F aşistpropaganda"nın dünyayı (ve ülkemizi) ku
şatmaya çalıştığı öldürme ve öldürülme döneminde bile “toplama kam plan”n\, “gazodalan”r\\ gören çağ daşlan gibi bu ana kaynaktan kopmadı Türkiye’nin has sanatçılan, düşün adamları.
Bizde de iktidardaki devletlinin insanı değerlendir mesiyle sanatçı duyarlığını; politikacı ezberiyle yarat ma eylemi arasındaki ayrımı algılayanlar azınlıktaydı elbet.
Ama şairi, öykü yazarı, romancısı, ressamı, tiyatro adamı beklemiyor, insansal olanın yaşam gücü ka zanması için uğraş veriyordu.
Aykırı toplum güçlerine ve önüne çıkarılan zoraki yasalann öngördüğü zindan karanlığına karşın yarat ma eylemi!
Adı, bu eylemi, yaşamının vazgeçilmez koşulu sa yanlar arasında anıldığı zaman 20’slnl henüz aşmış bir delikanlıydı Oktay Akbal.
Ahmet Ihsan Tokgöz’ün Tevfik Fikret’ler, HalitZi-ya’lar mirası ünlü Servet-i Fünun-Uyanış dergisini
yöneten genç öykü yazarı. 50 yıldan da önce.
“İhtiyaryüzyıl” ın yansından çoğunu dergilerin, ga
zetelerin, demek ki kültür savaşımının yapı yerlerin de geçirdi Oktay Akbal.
★★★
1940’lı yıllarda öykü yazma hevesini duyan genç yazarlann iki usta çıkıyordu karşılanna.
Gücünü işlediği konulann özgünlüğünden alan Sa bahattin Ali.
Şaşırtıcı, ele avuca sığmaz, olağanüstü anlatım özellikleriyle okurun dünyasını sarıveren Sait Faik.
İlk merhabayla birlikte yakanı kaptırırsın. Bir yan dan çoğaltır, değiştirir adamı, bir yandan kendisi ol maya bırakmaz.
Oktay, bu iki ustanın etki gücüne karşın kendi ya pı öğelerini yaratma becerisi gösterdiği için Oktay Akbal öyküsünü kazandırdı edebiyatımıza.
‘Çağdaş Türk Edebiyatı'nda bu dönemini değer
lendirmeye çalışırken şöyle yazmıştım;
“Önce Ekmekler Bozuldu’da yer alan öykülerde tek niğiyle birlikte kendini de arar görünür Oktay Akbal. Çocukluğun sim gelediği geçmişte, savaşın sim ge lediği yaşanmakta olanda, düşlerin sim gelediği ge lecekte...
B u üçlü birliktelik içinde kim i sözcüklerin sık kulla nılmasına karşın, lirik öğelerle donanmış olan anla tım gücünün etki alanına gireriz. İlk kitap evresinde bile kendine özgü biçem i ile denge ve uyum özellik leri göze çarpar Oktay A kbal tümcesinin. Bu özellik ler 50 ’li yıllarda yayımladığı öykülerde daha da belir ginleşmiş olarak çıkar karşımıza. Olgunluk dönem i ne başlangıç sayabileceğimiz bu yılların öykülerinde, romanlannda kendi yaşamından kaynaklanan izle nim birikimlerinin yanı sıra kendinden başkalannın se rüvenlerine bağlı konuları işleme eğilimleri duyar.” (3.
cilt sf. 156).
Dünya işlerinin yarattığı sıkıntılarla tedirgin, kendi lerinden gelen ruhsal gel-gitler karmaşasında çıkış ara yan insanlar...
Oktay A kbal’ın çoğu öykü ve roman kişilerinin ge nel niteliklerini böyle saptayabiliriz.
Öykü ve romanlannda karşılaştığımız bir özellik de kendisini İstanbul’la bütünleşmiş gibi gören insanın, hızlı ve çarpık değişmeyi içine sindiremeyerek duy duğu isyandır.
★★★
Adına düzenlenen “Saygı Gecesi” nde Ilhan Sel çuk dostumun dediği gibi “Oktay Akbal'la yaşamak
onurunu” neredeyse yarım yüzyıldır paylaşanlardan
biri olduğum için mutluluk duyuyorum.