• Sonuç bulunamadı

Anxiety Level, Maternal Attachment Style and Family Functioning in Adolescents' Somatoform Disorders

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Anxiety Level, Maternal Attachment Style and Family Functioning in Adolescents' Somatoform Disorders"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Gençlerdeki Somatorform Bozukluklarda

Kaygý Düzeyi, Annenin Baðlanma Biçimi ve

Aile Ýþlevselliði

Anxiety Level, Maternal Attachment Style and Family Functioning in

Adolescents' Somatoform Disorders

Ayþe Burcu Ayaz1, Muhammed Ayaz1, Neþe Perdahlý Fiþ2, Ayþegül Selcen Güler3

1Uz.Dr., Sakarya Eðitim Araþtýrma Hastanesi Çocuk Ruh Saðlýðý ve Hastalýklarý Kliniði, Sakarya, 2Doç.Dr., Marmara Üniversitesi Týp Fakültesi Çocuk Ruh Saðlýðý ve Hastalýklarý Anabilim Dalý, Ýstanbul, 3Doç.Dr., Cumhuriyet Üniversitesi Týp Fakültesi Çocuk Ruh Saðlýðý ve Hastalýklarý Anabilim Dalý, Sivas

SUMMARY

Objectives: Somatoform disorders in adolescents is a

lit-tle studied topic. It is hypothesized that maternal attach-ment style and the family system was associated with the somatic symptoms in children and adolescents. In this study, it's aimed to examine the anxiety level of ado-lescents with the diagnosis of somatoform disorders, anxiety level and attachment style of their mothers and their family functioning. Method: 33 adolescents with

the diagnosis of somatoform disorders were compared with 28 age matched adolescents without any diagnosis of mental disorders. Adult Attachment Scale , State and Trait Anxiety Inventory , Family Assessment Device , and Screen for Child Anxiety Related Emotional Disorders was used to obtain data from the participants. Results:

In our study, there was no significant difference between the groups in terms of age and gender. In Adult Attachment Scale, maternal avoidant attachment scores of adolescents diagnosed as somatoform disorders was higher than the control group. While maternal reports of Family Assessment Device indicated that the index group had higher scores in roles, affective responsiveness, behavior control, and affective involvement subscales, child reports implied no difference between the groups. Anxiety levels of adolescents and maternal anxiety levels was higher in the index group. Conclusion: It's known

that adolescents diagnosed with somatoform disorders have poor skills in coping with stress and inconvenient responses to life events. Being anxious and having anx-ious mothers, deterioration in family functioning and maternal avoidant attachment style may contribute to the formation of somatoform disorders by effecting the responses of the adolescents.

Key Words: Somatoform disorder, attachment style,

anxiety level, family functioning.

ÖZET

Amaç: Gençlerde somatoform bozukluklar üzerinde az

çalýþýlmýþ bir konudur. Annenin baðlanma biçiminin ve aile sisteminin çocuk ve gençlerdeki somatik belirtilerle iliþkili olduðu ileri sürülmektedir. Bu çalýþmada somato-form bozukluk tanýsý alan gençlerin kaygý düzeyi, annelerinin kaygý düzeyi ve baðlanma biçimi ve aile iþlevselliklerinin araþtýrýlmasý amaçlandý. Yöntem:

Somatoform bozukluk tanýsý alan 33 genç kendi yaþ grubundaki herhangi bir ruhsal bozukluk tanýsý almayan 28 genç ile karþýlaþtýrýldý. Katýlýmcýlardan veri toplan-masýnda Eriþkin Baðlanma Biçimi Ölçeði, Durumluluk Süreklilik Kaygý Ölçeði, Aile Deðerlendirme Ölçeði ve Çocukluk Çaðý Anksiyete Tarama Ölçeði kullanýldý.

Bulgular: Çalýþmamýzda gruplar arasýnda yaþ ve cinsiyet

açýsýndan fark bulunmadý. Eriþkin Baðlanma Biçemi Ölçeði'nde somatoform bozukluk tanýsý alan gençlerin annelerinin kaçýngan baðlanma puanlarý kontrol grubun-dan yüksek bulundu. Aile Deðerlendirme Ölçeði anne formunda roller, duygusal tepki verebilme, davranýþ kontrolü ve gereken ilgiyi gösterme alt ölçeklerinde vaka grubu daha yüksek puan almasýna raðmen çocuk for-munda gruplar arasýnda fark görülmedi. Anne ve genç-lerin kaygý düzeyinin vaka grubunda daha yüksek olduðu saptandý. Sonuç: Somatoform bozukluk tanýsý alan

genç-lerin stresle baþ etme becerigenç-lerinin zayýf olduðu ve olay-lara uygunsuz tepkiler verdikleri bilinmektedir. Gençlerin ve annelerinin daha kaygýlý olmalarý, aile iþlevselliðindeki bozulmalar ya da annelerinin güvensiz baðlanmasý genç-lerin tepkigenç-lerini etkileyerek somatoform bozukluðun oluþmasýna katkýda bulunabilir.

Anahtar Sözcükler: Somatoform bozukluk, baðlanma

biçimi, kaygý düzeyi, aile iþlevselliði.

(2)

GÝRÝÞ

Çocuk ve gençlerde görülen somatoform bozukluk-larýn (SB) çocuklar, gençler ve aileleri üzerindeki etkileri geniþ, karmaþýk ve az çalýþýlmýþ bir konudur. SB'nin taný ölçütleri eriþkinler için hazýrlanmýþ olup, çocuklarla ilgili az sayýda vaka çalýþmasý ve araþtýrma bulunmaktadýr. Bu bozukluklarýn ortak özelliði olan somatizasyon; patolojik fiziksel bulgu-larla açýklanamayan bedensel sýkýntý ve belirtileri ifade etmeye ve deneyimlemeye yatkýnlýk, bunlarý fiziksel hastalýk olarak atfetme ve bunlar için týbbi yardým arama olarak tanýmlanmaktadýr (Lipowsky 1988). SB temel olarak bedensel belirtiler göster-diðinden bu çocuklarýn büyük kýsmý çocuk hastalýk-larý polikliniðine baþvurmaktadýr (Pehlivantürk 2008). Yapýlan çalýþmalarda, gençlerde SB'nin sýk-lýkla diðer ruhsal bozukluklara eþlik ettiði göste-rilmektedir. Çocuk ve gençlerde SB'nin %15.7 oranýnda major depresyon ve %37.2 oranýnda anksiyete bozukluðu ile birliktelik gösterdiði ve yaþ arttýkça gençlerde depresyon sýklýðýnýn da arttýðý bildirilmektedir (Pehlivantürk ve Ünal 2000). Benzer þekilde SB'nin tek baþýna bir bozukluk olmadýðý ve uyum bozukluðu, ayrýlýk kaygýsý, depresyon ve psikoz gibi diðer psikiyatrik bozuk-luklarýn bir parçasý olduðu düþünülmektedir (Pehlivantürk 2008).

Çocuk ve ergenlerde SB'nin etiyolojisi deðer-lendirildiðinde, SB ile aile içi çatýþmalar arasýnda anlamlý bir iliþki olduðu ve aile iþlevselliðinde bozulmanýn SB'ye neden olan etmenlerden biri olduðu gösterilmiþtir (Bouman 2002). Kronik hastalýðý olan ebeveyne sahip olma, fiziksel veya cinsel istismar gibi olumsuz çocukluk çaðý deneyim-leri ve çevresel strese uygun olmayan tepkiler SB'nin nedenleri olarak bildirilmektedir. Hastanýn fiziksel belirtileri de aile iþlevselliðindeki bozul-manýn bir dýþa vurumu olabilir (Sroufe 1996). SB tanýsý alan çocuk ve gençlerde iliþki sorunlarýnýn (%52.9) ve aile ya da yakýn çevresinde hastalýk olmasýnýn (%25.5) bozukluðu baþlatan nedenler olarak önemli rol oynadýðý gösterilmiþtir (Pehli-vantürk ve Ünal 2000). SB tanýsý alan çocuklarýn ailelerinde iletiþim güçlüklerinin ya da çatýþmalarýn görülmesi ve ruhsal bozukluk oranlarýnýn yüksek olmasý nedeniyle görüþmelerde tüm aile üyelerinin deðerlendirilmesi önerilmektedir (Pehlivantürk 2008).

Ebeveynlerin kaygý düzeylerinin yüksek olmasýnýn, aþýrý koruyucu tutum sergilemelerinin ve ebeveyn çocuk arasýndaki baðlanma iliþkisinin çocukta hastalýk davranýþýný tetikleyebileceði bildirilmekte-dir (Fritz ve Campo 2002, Kaufman ve ark. 1997, Maunder ve Hunter 2001). Annenin baðlanma biçi-mi çocuða yaklaþýmýný ve olaylara verdiði tepkilerde kaçýnma ya da çarpýtma yapmasýný etkileyebilmek-tedir (Main 2000). Anne-çocuk iliþkisinde reddedi-ci anneler çocuklarýnýn olumsuz duygularýný savun-macý tarzda yanýtlamaktadýr (Williamson ve ark. 2002). Kaygýlý baðlanma özelliði gösteren anneler ise olumsuz duygularýn aþýrýya kaçtýðý, öfkenin ve edilgenliðin baskýn olduðu baþ etme yöntemleri kullanmaktadýr (DeOliveira ve ark. 2005). Annenin baðlanma biçimi ile iliþkili olarak güvensiz baðlanan çocuklarýn stres altýnda aþýrý tepki göster-dikleri ve bedenlerindeki fizyolojik durumlardan tedirgin olduklarý öne sürülmektedir (Stuart ve Noyes 1999). Çalýþmamýzda, gençlerde SB geliþi-minin aile dinamiklerinden, anne-çocuk iliþkisin-den ve annenin baðlanma özellikleriniliþkisin-den etkile-nebileceði göz önüne alýnarak üç soruya cevap verilmesi amaçlandý.

1- Annenin baðlanma biçimi açýsýndan SB tanýsý alan gençler ile saðlýklý gençler arasýnda fark var mý?

2- Somatoform bozukluk tanýsý alan gençler ve anneleri ile saðlýklý gençler ve anneleri arasýnda kaygý düzeyi açýsýndan fark var mý?

3- Somatoform bozukluk tanýsý alan gençler ile saðlýklý gençler arasýnda aile iþlevselliði açýsýndan fark bulunuyor mu?

GEREÇ VE YÖNTEM Evren ve Örneklem

Bu çalýþmada, vaka grubunu Sakarya Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi çocuk psikiyatrisi poliklini-ðine bedensel belirtiler ile baþvuran ve SB tanýsý alan 13-15 yaþ grubu gençler oluþturdu. Sakarya Eðitim Araþtýrma Hastanesi çocuk psikiyatrisi poliklinik dosyalarý taranarak son altý ay içerisinde klinik görüþme ile SB tanýsý alan ve en az 3 aydýr takibi devam eden gençler belirlendi. SB tanýsý alan gençlerin tümü telefonda çalýþma ile ilgili bil-gilendirilerek çalýþmaya davet edildi. Üç genç

(3)

çalýþ-maya katýlmak istemediði ve 3 genç takip görüþmeleri sonrasýnda belirtileri devam etmediði için çalýþmaya alýnmadý. Taný ve eþlik eden tanýlarýn gözden geçirilmesi için çalýþmaya katýlmayý kabul eden 33 genç (25 kýz, 8 erkek) ve anneleri ile DSM-IV'e dayalý klinik görüþme yapýldý. Vaka grubunda gençlerden 15'i (%45.4) konversiyon bozukluðu, 12'si (%36.4) farklýlaþmamýþ somatoform bozukluk ve 6'sý (%18.2) aðrý bozukluðu tanýsý aldý. Vakalarýn 12'sinde (%36.4) eþlik eden baþka bir ruhsal bozuk-luk mevcuttu. Bulunan eþ tanýlar en sýk depresif bozukluk (%21.2), anksiyete bozukluðu (%12.1) ve tik bozukluðu (%3.3) idi. Klinik görüþmeden sonra annelerin ve gençlerin ölçekleri doldurmalarý isten-di. Ölçekler doldurulduktan sonra eksikleri klinis-yen tarafýndan gözden geçirildi.

Kontrol grubunu ayný yaþ grubundaki bir ilköðre-tim okulunun 8. sýnýf öðrencileri oluþturdu. Kontrol grubu olarak hastanenin baðlý bulunduðu ilçeden bir ilköðretim okulunun 8. sýnýflarý içerisinden rast-gele örnekleme yöntemiyle 3 sýnýf belirlendi. Belirlenen sýnýflardaki gençlerin annelerine Çocuk-luk Çaðý Davranýþ Deðerlendirme Ölçeði (CBCL) verildi ve ölçek puanlamasý sonucunda klinik düzeyde puan almayan (t<70) ve çalýþmaya katýl-mayý kabul eden 36 genç ve annesi ile DSM-IV'e dayalý klinik görüþme yapýldý. DSM-IV'e göre ruh-sal bozukluk tanýsý alan 8 genç çalýþmadan çýkarýldý. Çalýþmanýn kontrol grubunu ruhsal bozukluk tanýsý almayan 28 (20 kýz, 8 erkek) genç oluþturdu. Araþtýrma için Sakarya Üniversitesi Etik Kurulu'ndan (no-050.01.04/06) onay alýndý.

Ölçekler

Aile Deðerlendirme Ölçeði(ADÖ): Araþtýrma grubuna katýlan ailelerin iþlevlerini iki yönlü deðer-lendirmek üzere hem gençlere hem de annelere Aile Deðerlendirme Ölçeði (ADÖ) verildi. McMaster Aile Ýþlevleri Modeli'nin (Ebstein ve ark. 1983) klinik olarak aileler üzerinde uygulan-masýyla elde edilen ADÖ'nün Türkçe geçerlilik güvenirlik çalýþmasý Bulut tarafýndan yapýlmýþtýr (Bulut 1990). Ölçekte problem çözme, iletiþim, roller, duygusal tepki verebilme, gereken ilgiyi gösterme, davranýþ kontrolü ve genel fonksiyonlar alanlarýnda alt ölçekler bulunmaktadýr.

Eriþkin Baðlanma Biçemi Ölçeði (EBBÖ):

Çalýþ-maya katýlan gençlerin annelerine baðlanma biçi-mini deðerlendirmek amacýyla EBBÖ uygulandý. EBBÖ iki bölümden oluþmaktadýr. Çalýþmamýzda ölçeðin Hazan ve Shaver tarafýndan geliþtirilen birinci bölümü kullanýldý (Hazan ve Shaver 1987). Bu bölümde her biri eriþkinleri güvenli, ikircikli ve kaçýngan olarak sýnýflamaya yarayan, çocuklukta ebeveynle iliþki özellikleri ve genel davranýþ özel-likleri hakkýnda tanýmlar içeren üç farklý ifade bulunmaktadýr. Ölçeðin Mikulincer ve ark. (1990) tarafýndan geliþtirilen ikinci bölümü katýlýmcýdan her birini 1-7 arasýnda puanlanmasý istenen 15 maddeden oluþmaktadýr. Her bir baðlanma biçimi 5 madde ile temsil edilmektedir ve en yüksek puan hangisinden alýndýysa ölçeði dolduran bireyin baðlanma biçimini belirlemektedir. Ölçeðin Ýngilizce özgün formu bir uzman çocuk psikiyatris-tinin baþkanlýk ettiði Ýngilizce týp eðitimi gören öðrenciler ve bir psikolog tarafýndan Türkçe'ye çevrilmiþtir. Daha sonra geri-çeviri yapýlmýþtýr ve son Türkçe metin baþka bir psikiyatrist tarafýndan denetlenmiþtir (Poçi ve ark. 2006). Ölçeðin ikinci bölümünün iç tutarlýlýðý kaçýngan ve kaygýlý/ikircik-li baðlanma için kabul edilebikaygýlý/ikircik-lir bulunurken (Cronbach á sýrasýyla 0.61 ve 0.66) yazýnda daha önce vurgulanan bir sýnýrlýlýk olarak (Garbarino 1998) güvenli baðlanma biçemi için zayýf bulun-muþtur (Cronbach á= 0.42) (Sabuncuoðlu ve Berkem 2006).

Çocukluk Çaðý Anksiyete Tarama Ölçeði (ÇATÖ)(Screen for Child Anxiety and Related Disorders- SCARED): Çocukluk çaðý kaygý bozuk-luklarýný tarama amacýyla Birmaher ve ark. (1999) tarafýndan geliþtirilen ve Türkçe geçerlik ve güvenirliði Çakmakçý (2004) tarafýndan yapýlan Çocukluk Çaðý Anksiyete Tarama Ölçeði'nin (ÇATÖ) ebeveyn ve çocuk formu mevcuttur. Toplam 41 maddeden oluþan ÇATÖ'de 25 ve üzeri puanýn kaygý bozukluðu için uyarý niteliði taþýdýðý kabul edilmektedir. Ölçek içinde ayrýca somatik/-panik, yaygýn anksiyete, ayrýlýk anksiyetesi, sosyal anksiyete ve okul korkusu alt ölçekleri bulunmak-tadýr. Bu ölçeðin çocuk formu çalýþmamýzda katýlan gençlerin kaygý düzeylerini belirlemek amacýyla kullanýldý.

Durumluk-Sürekli Kaygý Ölçeði (DSKÖ) (State Trait Anxiety Inventory -STAI): Durumluk ve sürekli kaygý düzeylerini ayrý ayrý saptamak amacýyla

(4)

Spielberger ve ark. tarafýndan geliþtirilmiþ ve Türkçe' ye Öner ve LeCompte tarafýndan uyarlan-mýþtýr (Spielberger ve ark. 1970, Öner ve LeCompte 1985). Ölçekten elde edilen puanýn yük-sek olmasý kaygý seviyesinin yükyük-sek olduðuna iþaret eder. Çalýþmamýzda annelerin genel kaygý düzeyini belirlemek amacýyla Sürekli Kaygý Ölçeði kul-lanýldý.

4-18 yaþ Çocuk ve Gençlerde Davranýþ Deðerlendirme Ölçeði (ÇDDÖ): Bu ölçek, 4-18 yaþ çocuk ve gençlerin yeterlik alanlarý ve sorun davranýþlarýný ebeveynlerden elde edilen bilgiler doðrultusunda deðerlendirmek amacýyla Achen-bach ve Edelbroch tarafýndan geliþtirilmiþtir (Achenbach ve Edelbrock 1983). Türk çocuklarý için uyarlama ve standardizasyonu Erol ve ark. (1995) tarafýndan yapýlmýþtýr. Ölçekten "Ýçe Yönelim" ve "Dýþa Yönelim" gibi iki ayrý davranýþ belirti puaný elde edilir. Sosyal Ýçe Dönüklük, Bedensel Yakýnmalar, Anksiyete/Depresyon alt testlerinin toplamý Ýçe Yönelim grubunu; Suça Yönelik Davranýþlar, Saldýrgan Davranýþlar alt test-lerinin toplamý Dýþa Yönelim grubunu oluþturmak-tadýr. Ayrýca her iki gruba da girmeyen Sosyal Sorunlar, Düþünce Sorunlarý, Dikkat Sorunlarý ve Cinsel Sorunlar alt ölçekleri de ölçekte yer almak-tadýr. Tüm alt ölçeklerin toplamýndan "Toplam Sorun" puaný elde edilmektedir.

Ýstatistiksel Ýþlem

Veriler, Sosyal Bilimler Ýçin Ýstatistik Paket Programý (Statistical Program for Social Sciences-SPSS for Windows, 13.0) kullanýlarak analiz edildi. Kategorik verilerin karþýlaþtýrýlmasýnda Ki-kare (X²) Testi ya da Fisher's Exact Testi, gruplarýn orta-lama deðerleri ve gruplar arasý istatistiksel anlam-lýlýk Student-t Testi ile analiz edildi. Çalýþmamýzda istatistiksel anlamlýlýk için p<0.05 olarak alýndý.

BULGULAR

Gruplarýn yaþ ortalamalarý vaka ve NK gruplarýnda sýrasýyla 13.90 ± 2.32 ve 14.07 ± 0.81 olarak sap-tandý. Yaþ (t=-0.352, p=0.726), cinsiyet (X2= 0.147, p=0.707) ve anne-baba birlikteliði (p= 0.589) açýsýndan gruplar arasýnda anlamlý bir fark bulunmadý.

Gençlerin annelerine uygulanan EBBÖ'den elde

edilen güvenli, kaçýngan ve ikircikli baðlanma puanlarý deðerlendirildiðinde kaçýngan baðlanma biçimi puaný vaka grubunda kontrol grubundan daha yüksek bulundu (t=2.177, p=0.034). Güvenli ve ikircikli baðlanma puanlarý açýsýndan gruplar arasýnda istatistiksel olarak anlamlý bir fark bulun-madý (Tablo 1).

Ýki grubun ADÖ anne formu alt ölçekleri ince-lendiðinde roller (t=2.814, p=0.007), duygusal tepki verebilme (t=2.982, p=0.004), davranýþ kont-rolü (t=2.703, p=0.009) ve gereken ilgiyi gösterme (t=2.145, p=0.036) alt ölçeklerinde vaka grubu kontrol grubundan daha yüksek puan aldý. Genel fonksiyonlar, iletiþim ve problem çözme alt ölçek-lerinde iki grup arasýnda istatistiksel olarak anlam-lý bir fark bulunmadý (Tablo 2). Gençler tarafýndan doldurulan ADÖ'nün alt ölçekleri deðerlendi-rildiðinde kontrol grubu vaka grubundan daha düþük puan almasýna raðmen iki grubun ortalama deðerleri arasýnda istatistiksel olarak anlamlý bir fark saptanmadý (Tablo 3).

Vaka grubunun (n=33) DSKÖ puan ortalamasý (49.19 ± 8.38) kontrol grubundan (n=28) (37.96± 6.76) istatistiksel olarak anlamlý düzeyde yüksek bulundu (t=5.591, p<0.001).

Gençlerin kaygý düzeyleri ele alýndýðýnda, somatik/panik (t=4.268, p<0.001), yaygýn anksi-yete (t=5.239, p<0.001), ayrýlýk anksianksi-yetesi (t= 2.551, p=0.014), okul korkusu (t=5.819, p<0.001) ve toplam kaygý düzeyi (t=4.625, p<0.001) puan-larýnýn vaka grubunda kontrol grubundan daha yüksek olduðu belirlendi (Tablo 4).

TARTIÞMA VE SONUÇ

Çalýþmamýzda SB tanýsý alan gençlerin kaygý düzey-lerini, bu gençlerin annelerinin baðlanma biçimleri-ni ve aile iþlevselliðibiçimleri-ni normal kontrollerle kýyasladýk.

Temel bakým veren ile çocuk arasýnda kurulan baðlanma iliþkisinin çocuðun strese verdiði yanýtý ve fiziksel hastalýklara yatkýnlýðýný etkilediði düþünülmektedir (Maunder ve Hunter 2001). Ebeveynlerin baðlanma biçimlerinin çocuktaki somatizasyon belirtileri ile iliþkisini inceleyen çalýþ-malar somatik belirtilerden özellikle aðrýya odak-lanmýþtýr. Kaygýlý baðlanma baþta olmak üzere yetiþkinlerde güvensiz baðlanma biçimlerinin aðrý

(5)

ile iliþkili olduðu belirtilmektedir (Mcwilliams ve ark. 2000). Ayrýca, ebeveyn-çocuk arasýndaki güvensiz baðlanma biçimleri ile çocuktaki somatik belirtiler arasýnda iliþki saptayan çalýþmalar bulun-maktadýr (Wood ve ark. 2000). Williamson ve ark. (2002) kronik hastalýðý olan çocuklarda, ebeveyn-lerin baðlanma biçimleri ile çocuktaki aðrý arasýnda

doðrudan bir iliþki bulmazken, ebeveynin baþ etme becerilerinin ve baðlanma biçimlerinin bu çocuk-larda depresyonu etkilediðini ve aðrý ile dolaylý olarak iliþkili olduðunu belirlemiþlerdir. Güvensiz baðlanan annelerin çocuklarýnda duygularýn süresi-ni ve yoðunluðunu ayarlamada ve stres altýnda fark-lý duygularý algýlamada zorluklar görüldüðü ve bu Tablo 1. Annenin baðlanma biçimi puanlarýnýn gruplar arasý daðýlýmý

Güvenli Kaçýngan Ýkircikli

Vaka (n = 32) 15.34 ± 4.00 13.25 ± 3.55 8.74 ± 2.29

Kontrol (n = 28) 14.68 ± 3.55 11.46 ± 2.67 8.19 ± 2.69

Test istatistiði t = 0.775, P = 0.441 t = 2.177, P = 0.034* t = 0.858, p = 0.394 *p<0.05

Tablo 2. Aile Deðerlendirme Ölçeði anne formu alt ölçek skorlarý ADÖ* Anne Formu

Vaka (n=32) Kontrol (n=28) Test istatistiði

Genel fonksiyonlar 1.95 ± 0.47 1.68 ± 0.75 t = 1.698, p = 0.095

Gereken ilgiyi gösterme 2.51 ± 0.43 2.27 ± 0.43 t = 2.145, p = 0.036**

Ýletiþim 1.99 ± 0.52 1.93 ± 0.83 t = 0.326, p = 0.746

Duygusal tepki verebilme 2.01 ± 0.71 1.55 ± 0.42 t = 2.982, p = 0.004**

Roller 2.25 ± 0.49 1.91 ± 0.44 t = 2.814, P = 0.007**

Problem çözme 1.90 ± 0.67 1.83 ± 0.56 t = 0.426, P = 0.672

Davranýþ kontrolü 2.14 ± 0.37 1.90 ± 0.28 t = 2.703, P = 0.009**

*Aile Deðerlendirme Ölçeði, ** p<0.05

Tablo 3. Aile Deðerlendirme Ölçeði çocuk formu alt ölçekleri skorlarý ADÖ* Çocuk Formu

Vaka (n=32) Kontrol (n=28) Test istatistiði

Genel fonksiyonlar 1.87 ± 0.58 1.71 ± 0.45 t = 1.213, P = 0.230

Gereken ilgiyi gösterme 2.39 ± 0.42 2.36 ± 0.56 t = 0.281, P = 0.780

Ýletiþim 2.07 ± 0.50 1.90 ± 0.45 t = 1.337, P = 0.186

Duygusal tepki verebilme 2.00 ± 0.75 1.77 ± 0.54 t = 1.366, P = 0.177

Roller 2.22 ± 0.52 1.98 ± 0.60 t = 1.647, P = 0.105

Problem çözme 2.09 ± 0.67 1.85 ± 0.48 t = 1.553, P = 0.126

Davranýþ kontrolü 2.14 ± 0.40 2.12 ± 0.47 t = 0.146, P = 0.884

(6)

çocuklarýn somatik yakýnmalara daha yatkýn hale geldiði ileri sürülmektedir (Masterson 2008). Çalýþ-mamýzda somatoform bozukluðu olan gençlerin annelerinin kaçýngan baðlanma biçimi puanlarýnýn yüksek bulunmasý somatik belirtilerinin annenin baðlanma biçiminden etkilendiðini düþündürdü. Bu gençlerin annelerinin çocuklarýyla iliþkilerinde kaçýngan tepkiler vermeleri gençlerin aðrý, korku-tucu olaylar ya da ayrýlýk gibi stresli olaylarla baþ etme becerilerini olumsuz etkileyerek olaylara uygunsuz ve aþýrý tepki vermelerine neden olabilir. Çalýþmalarýn sonuçlarýnýn birbirinden farklý olmasý kullanýlan ölçeklerdeki farklýlýklardan ya da annenin baðlanma biçiminin çocuk üzerine dolaylý olarak etki etmesinden kaynaklanabilir.

Çalýþmamýzda gençlerin kaygý düzeyleri kýyaslandýðýnda, SB tanýsý alan gençlerin okul korkusunun yüksek olduðu görüldü. Somatik yakýnmalarý olan çocuklarýn okula devamsýzlýk ve düþük ders baþarýsý açýsýndan risk altýnda olduðu bilinmektedir (Campo ve ark. 1999). Bunun nedeni tek baþýna okul korkusu olabileceði gibi, somatik yakýnmalarýn okula devamlýlýðý zorlaþtýrmasý bu nedenle ders baþarýsýnýn düþmesi ve zamanla okul-dan soðumayla sonuçlanmasý olabilir. Somatoform bozukluðu olan çocuklarda kaygý belirtilerinin sýk-lýkla ortaya çýktýðý bildirilmektedir (Lieb ve ark. 2000). Konversiyon bozukluðu olan gençlerde diðer ruhsal bozukluklara kýyasla kaygý düzeyinin daha yüksek olduðu belirlenmiþtir (Ercan ve ark. 1998). Ayrýca, sosyal fobi ve diðer kaygý bozukluklarýnda da somatik belirtiler görülmektedir (Biedel ve ark. 1991). Çalýþmamýzda SB tanýsý alan gençlerin daha fazla somatik/panik belirtiler göstermesi, yaygýn anksiyete, ayrýlýk anksiyetesi ve toplam kaygý düzeylerinin daha yüksek olmasý bu konuda yapýlan

önceki çalýþmalarýn sonuçlarýyla uyumludur (Eminson 2007, Ercan ve ark. 1998, Lieb ve ark. 2000). Gençlerin annelerinin kaygý düzeyleri ince-lendiðinde, vaka grubundaki annelerin daha kaygýlý anneler olduðu belirlendi. Ýspanya'da okul öncesi çocuklarla yapýlan bir çalýþmada, çocuktaki somatik yakýnmalarýn ebeveyn kaygý düzeyiyle iliþkili olduðu gösterilmiþtir (Domènech-Llaberia ve ark. 2004). Merikangas ve ark. (1998) çocuklarýn kaygý bozukluðuna yakalanma riskinin bir ebeveyninde kaygý bozukluðu mevcutsa 3 kat, her iki ebeveyninde de kaygý bozukluðu varsa 3 kat daha arttýðýný belirlemiþtir. Kaygýnýn ebeveynden çocuða geçiþinin çok özgün olduðu ve kaygýlý ebeveynlerin kaygýlý çocuklarý olduðu bildirilmektedir (Merikangas ve ark. 1999). Uygun tepki vermeyen ebeveynlerin çocuklarýnýn duygusal geliþimlerinde öðrenilmiþ tepkilerin geliþtiði ve olumsuz duygu-larýn bastýrýldýðý görülmektedir. Bu duygusal yapýlanma somatik belirtiler ve konversif davranýþlar þeklinde ortaya çýkabilir (Kozlowska 2007). Bu sonuçlar vaka grubumuzdaki annelerin ve gençlerin kaygý düzeyinin yüksek olmasýyla uyumludur. Annelerinin daha kaygýlý olmasý nedeniyle somatoform bozukluðu olan gençlerin kaygý düzeyleri yüksek olabileceði gibi gençlerdeki somatik belirtiler ve kaygý belirtileri de annelerinin kaygý düzeyini etkilemiþ olabilir.

Çalýþmamýza katýlan gençlerin anneleri ailelerini; bireylerin birbirlerine gereken ilgiyi göstermede yetersiz kaldýklarý, aile içi rollerin daha düzensiz daðýldýðý, olaylara uygun tepkiler verilmediði ve ailedeki bireylerin davranýþlarýný kontrol etmede zorlandýklarý þeklinde tanýmladýlar. Gençlerin doldurduklarý formlara göre aile iþlevselliði açýsýn-dan gruplar arasýnda fark bulunmadý. Annelerin Tablo 4. Çalýþmaya katýlan gençlerin kaygý düzeyi skorlarý

Vaka (n=33) Kontrol (n=28) Test istatistiði

Somatik/Panik 7.61 ±6.32 2.23 ±2.21 t=4.268, p=0.000

Yaygýn anksiyete 6.68 ±4.09 2.04 ±2.09 t=5.239, p=0.000

Ayrýlýk anksiyetesi 5.23 ±3.00 3.46 ±2.23 t=2.551, p= 0.014

Sosyal anksiyete 6.52 ±3.52 5.04 ±3.18 t=1.796, p=0.078

Okul korkusu 1.94 ±1.41 0.27 ±0.53 t=5.819, p=0.000

(7)

çocuklarýna kýyasla aile içindeki olaylarý daha nes-nel gözlemlemeleri, aile dinamiklerine daha hakim olmalarý ve kullanýlan ölçeði daha iyi yorumla-malarý oluþan bu çeliþkiyi açýklayabilir. Yazýnda da aile bireylerindeki fiziksel ve ruhsal yakýnmalarýn çocuklardaki fiziksel belirtilerin þiddeti ile iliþkili olduðu belirtilmektedir (Hotopf 2002, Garralda ve ark. 1999). Bedensel yakýnmalarý olan çocuklarýn ailelerinde kaygý ve depresyonun daha sýk görüldüðü, kronik karýn aðrýsý olan çocuklarýn ebeveynlerinin daha fazla ruhsal belirti gösterdiði ve aile üyelerinde kronik bir fiziksel hastalýðýn var-lýðýnýn çocuklardaki somatik belirtilerle iliþkili olduðu bildirilmektedir (Wasserman ve ark. 1988, Kozlowska 2007). Konversiyon bozukluðu tanýsý alan gençlerde diðer ruhsal bozukluklara kýyasla ailede parçalanma, anne-babadan uzun süre ayrý kalma, ailede iletiþim ve duygusal tepki vermede zorluk, anne ve yakýn çevrede konversiyon bozuk-luðu görülmesi ve annede ruhsal hastalýklarýn görülme sýklýðýnýn daha yüksek olduðu öne sürülmektedir (Ercan ve ark. 1998). Somatizas-yonun iletiþimin bir formu olduðu, somatik belirti-lerin sembolik deðerbelirti-lerinin olduðu ve aile sistemi içerisinde dengeleyici bir fonksiyon olarak hizmet ettiði ileri sürülmektedir (Yalom ve Steiner 2008). SB'de ailesel kümelenmenin genetik faktörler kadar patolojik ebeveynlikten de kaynaklanabile-ceði bildirilmektedir (Torgensen 1986). Yazýndaki bilgiler bizim çalýþmamýzýn sonuçlarýyla örtüþmek-tedir. Bu sonuçlar somatoform bozukluklarýn deðerlendirmesinde aileyi bütün olarak ele almanýn ve tedavisinde aile görüþmelerinin ve aile terapi-lerinin önemini vurgulamaktadýr. Aile içi görev

daðýlýmýnýn düzenlenmesi ve yapýlandýrýlmasý, olay-lara verilen tepkilerin daha tutarlý hale getirilmesi ve ailedeki her bir bireyin davranýþlarý üzerindeki kontrol becerilerinin arttýrýlmasý SB'nin tedavisinde faydalý olabilir. Buna raðmen çalýþmamýzda aile bireylerinin ruhsal deðerlendirmelerinin yapýl-mamýþ olmasý ve aile bireylerinin bir bütün olarak ele alýnmýþ olmasý nedeniyle çocukluk çaðý somato-form bozukluklarýnda aile bireylerini tek tek ele alan çalýþmalara ihtiyaç duyulmaktadýr.

Bu çalýþma bizim bilgilerimize göre somatoform bozukluklarda anne baðlanma biçimi, anne ve gençlerin kaygý düzeyi ve aile iþlevselliðini deðer-lendiren ilk çalýþmadýr. Çalýþmamýzýn sonuçlarý SB olan gençlerin ruhsal durumlarý ile ilgili daha önce yapýlmýþ çalýþmalara katkýda bulunmaktadýr. Bu bulgular annelerin ve gençlerin kaygý düzeyinin ve aile içi yapýlanmanýn SB olan gençlerin deðer-lendirmesindeki ve tedavisindeki önemini vurgula-maktadýr. Buna raðmen katýlýmcý sayýsýnýn az olmasý çalýþmamýzýn kýsýtlýlýklarýndandýr. Somato-form bozukluklarda kaygý düzeyini klinik olarak deðerlendiren, çocuk ya da gençlerin iþlevsellikle-rine etkilerini araþtýran çalýþmalara ihtiyaç vardýr. Diðer aile bireylerinin kaygý düzeylerine bakýlmasý, gençlerin kendi baðlanma biçimlerinin incelenmesi ve cinsiyet farklarýnýn da araþtýrýlmasý çalýþmamýzýn sonuçlarýna katkýda bulunabilir.

Yazýþma adresi: Dr. Ayþe Burcu Ayaz, Sakarya Eðitim Araþtýrma Hastanesi Çocuk Ruh Saðlýðý ve Hastalýklarý Kliniði, Korucuk Kampüsü, Sakarya, drburcu2000@yahoo.com

KAYNAKLAR

Achenbach TM, Edelbrock C (1983) Manual for the Child Behavior Checklist/4-18 and Revised Child Behavior Profile. University of Vermont, Department of Psychiatry, Burlington VT.

Beidel DC, Christ MG, Long PJ (1991) Somatic complaints in anxious children. J Abnorm Child Psychol, 19:659-670. Birmaher B, Brent DA, Chiappetta L ve ark. (1999) Psychometric properties of the screen for Child Anxiety Related Emotional Disorders (SCARED): A replication study. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry, 38:1230-1236.

Bouman NH (2002) Somatoform disorders in childhood and adolescence. Int Congr Ser, 1241:185-188.

Bulut I (1990) Aile Deðerlendirme Ölçeði (ADÖ) El Kitabý. Ankara, Özgüzelis Matbaasý, s.7-8.

Campo JV, Jansen-McWilliams L, Comer DM ve ark. (1999) Somatization in pediatric primary care: association with psy-chopathology, functional impairment, and use of services. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry, 38: 1093-1101.

Çakmakçý FK (2004) Çocuklarda anksiyete bozukluklarýný tara-ma ölçeði geçerlik ve güvenirlik çalýþtara-masý. Çocuk ve Gençlik Ruh Saðlýðý Dergisi, 11(2).

DeOliveira CA, Moran G, Pederson DR (2005) Understanding the link between maternal adult attachment classifications and thoughts and feelings about emotions. Attach Hum Dev, 7:153-170.

Domènech-Llaberia E, Janè C, Canals J (2004) Parental reports of somatic symptoms in preschool children: Prevalence and associations in spanish sample. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry, 43:598-604.

(8)

Eminson DM (2007) Medically unexplained symptoms in child-ren and adolescents. Clin Psychol Rev, 27:855-871.

Epstein NB, Baldwin LM, Bishop DS (1983) The McMaster family assessment device. J Marital Fam Ther, 9: 171-180. Ercan ME, Varan A, Veznedaroðlu B ve ark. (1998) Ergenlerde konversiyon bozukluðuna iliþkin özelliklerin araþtýrýlmasý. Türk Psikiyatri Dergisi, 9:165-172.

Erol N, Arslan BL, Akçakýn M (1995) The Adaptation and Standardization of the Child Behavior Checklist Among 6-18 Year Old Turkish Children. Eunethdis: European Approaches to Hyperkinetic Disorder. Sergeant J (Ed), Zurih, Fotoratar, s.97-113.

Fritz GK, Campo JV (2002) Somatoform disorders. Child and Adolescent Psychiatry: a Comprehensive Textbook, Lewis M (Ed), Lippincot Williams and Wilkins, Philadelphia, s.847-858. Garbarino JJ (1998) Comparisons of the constructs and psycho-metric properties of selected measures of adult attachment. Measurement and Evaluation in Counselling and Development, 31:28-45.

Garralda ME, Bowman FM, Mandalia S (1999) Children with psychiatric disorders who are frequent attenders to primary care. Eur Child Adolesc Psychiatry, 8: 34-44.

Hazan C, Shaver P (1987) Romantic love conceptualized as attachment process. J Pers Soc Psychol, 52: 511-524.

Hotopf M (2002) Childhood experience of illness as a risk fac-tor for MUS. Scand J Psychol, 43: 139-148.

Kaufman KL, Cromer B, Daleiden EL ve ark. (1997) Recurrent abdominal pain in adolescents: psychosocial correlates of organ-ic and nonorganorgan-ic pain. Child Health Care, 26: 15-30.

Kozlowska K (2007) The developmental origins of conversion disorders. Clin Child Psychol Psychiatry, 12: 487-511.

Lieb R, Pfister H, Mastaler M ve ark. (2000) Somatoform syn-dromes and disorders in a representative population sample of adolescents and young adults: prevalence, comorbidity and impairments. Acta Psychiatr Scand, 101:194-208.

Lipowsky ZJ (1988) Somatization: the concept and its clinical application. Am J Psychiatry, 145:1358-1368.

Main M (2000) The organized categories of infant, child, and adult attachment: Flexible vs. in.exible attention under attach-ment-related stress. J Am Psychoanal Assoc, 48:1055-1096. Masterson JF (2008) Baðlanma Kuramý ve Nörobiyolojik Kendilik Geliþimi Açýsýndan Kiþilik Bozukluklarý, Çev: H Þentürk, Ýstanbul, Litera Yayýncýlýk, s.28-30.

Maunder RG, Hunter JJ (2001) Attachment and psychosomatic medicine: developmental contributions to stressand disease. Psychosom Med, 63: 556-567.

McWilliams LA, Cox BJ, Enns MW (2000) Impact of adult attachment styles on pain and disability associated with arthritis in a nationally representative sample. Clin J Pain, 16:360-364.

Merikangas KR, Avenevoli S, Dierker L (1999) Vulnerability factors among children at risk for anxiety disorders. Biol Psychiatry, 46:1523-1535.

Merikangas KR, Dierker LC, Szatmari P (1998) Psychopathology among offspring of parents with substance abuse and/or anxiety disorders: A high-risk study. J Child Psychol Psychiatry, 39:715-720.

Mikulincer M, Florian V, Tolmacz R ve ark. (1990) Attachment styles and fear of death: A case of affect regulation. J Pers Soc Psychol, 58: 273-280.

Öner N, LeCompte A (1985) Süreksiz Durumluk/Sürekli Kaygý Envanteri El Kitabý. Ýstanbul, Boðaziçi Üniversitesi Yayýnlarý. Pehlivantürk B (2008) Somatoform Bozukluklar. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Temel Kitabý, F Çuhadaroðlu Çetin, B Pehlivantürk ve ark. (Ed), Hekimler Yayýn Birliði, Ankara, s.423-438.

Pehlivantürk B, Ünal F (2000) Conversion disorder in children and adolescents: Clinical features and comorbidity with depres-sive and anxiety disorders. Turk J Pediatrics, 42:132-137. Poçi N, Salaj A, Hysi E ve ark. (2006) Üniversite öðrencilerinde Baðlanma Biçemi ve Depresyon Belirtileriyle Ýliþkisi: Bir Ölçek Uyarlama Çalýþmasý. Masco Kongresi, Istanbul.

Sabuncuoglu O, Berkem M (2006) Baðlanma bicemi ve doðum sonrasý depresyon belirtileri arasýndaki iliþki: Turkiye'den bulgu-lar. Turk Psikiyatri Derg, 17:252-258.

Spielberger CS, Gorsuch RL, Lushene RE (1970) Manual for the State Trait Anxiety Inventory. Palo Alto, Consulting Psychologists Press.

Sroufe LA (1996) Emotional development: The organization of emotional life in the early years. Cambridge, Cambridge University Press.

Stuart S, Noyes R (1999) Attachment and interpersonal com-munication in somatization. Psychosomatics, 40:34-43. Torgensen S (1986) Genetics of somatoform disorders. Arch Gen Psychiatry, 43:502-505.

Wasserman AL, Whitington PF, Rivara FP (1988) Psychogenic basis for abdominal pain in children and adolescents. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry, 27: 179-184.

Williamson GM, Walters AS, Shaffer DR (2002) Caregiver models of self and others, coping, and depression: predictors of depression chidren with chronic pain. Health Psychol, 4:405-410.

Wood BL, Klebba KB, Miller BD (2000). Evolving the biobe-havioral family model: The fit of attachment. Family Process, 39: 319-344.

Yalom ID, Steiner H (2008) Ergen Terapisi. Çev: Y Özkardeþler Þallý, Ýstanbul, Prestij Yayýnlarý, s.270.

Referanslar

Benzer Belgeler

Longitudinal studies have suggested that neglect is associa- ted with borderline, avoidant and schizotypal PD, sexual abuse is associated with all PD except dependent PD;

Rozet Bulutsusu TEKBOYNUZ BÜYÜK KÖPEK KÜÇÜK KÖPEK İKİZLER AVCI Akyıldız Rozet Bulutsusu Plaskett Yıldızı Koni Bulutsusu (NGC 2264) (NGC 2244) α γ δ β ζ 8 13

Merhum on beş nün evvel köpeği Musolini tarafından ısırılmış ve Musolini biraz sonra öldüğü için Daiilkelp lıastahanesiude Hikmet B.ye ihtiyaten aşı

Olgu sunumlarýnýn bir kýsmýnda hipokondriasizin te- davisi konusunda OKB için gerekli olan SSRI dozlarýn- dan daha yüksek dozlara gereksinim duyulduðu bildi- rilirken,

transtorasik ve transözefagial ekokardiyografik incelemede, kapaklar›n yap› ve aç›l›m› normal, kalp boflluklar›n›n geniflli- ¤i ve duvar kal›nl›klar› normal;

güvenilirlik analizleri yap›lan ‹fl Betimlemesi Ölçe¤i’nde 5 madde, hem do¤rulay›c› hem aç›klay›c› faktör analizinde, 1 madde ise iç tutarl›l›k analizinde

ABONE OL MATEMATİK AB C İlkokul derslerim kanalıma abone

The present study aims to investigate the associations between marital adjustment of parents, perceived family functioning by adolescents, perceived parental care, perceived