• Sonuç bulunamadı

YÜKSEK RİSKLİ YENİDOĞANIN HEMŞİRELİK BAKIMI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "YÜKSEK RİSKLİ YENİDOĞANIN HEMŞİRELİK BAKIMI"

Copied!
88
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YÜKSEK RİSKLİ YENİDOĞANIN HEMŞİRELİK BAKIMI

Yüksek riskli yenidoğanın bakımı, pek çok farklı alanda uzmanlaşmış ekip üyeleri arasındaki

işbirliğini (multidisipliner yaklaşım)gerektirir.

Bu ekibin üyeleri hemşireler, farklı alanlardan doktorlar, respiratuar terapistler, laboratuar

personeli ve eczacı, sosyal çalışmacı, beslenme uzmanları ve bebek gelişim uzmanlarıdır.

Hemşireler bu bakımı koordine etmeli ve

ebeveynlere, ne yapıldığını açıklamalıdır.

(2)

YÜKSEK RİSKLİ YENİDOĞANIN HEMŞİRELİK BAKIMI

Yenidoğan yoğun bakım hemşireliği, bağımsız işlev

görmeyi sağlayan yeterlilik düzeyine ulaşmak için uzun bir deneyimi gerektiren, büyük ölçüde özelleşmiş bilgi ve

uygulama alanıdır.

Yenidoğanın fizyolojisi ve özelliklerini anlamayı, gerekli mekanik araç gereçlerin fonksiyonunlarını bilme, kompleks durumları tanıma ve uygulamaya geçme yeteneğini içerir.

Yüksek riskli yenidoğanın hemşirelik bakımı risk altındaki

bebeklerin karşılaşabilecekleri problemleri önceden tahmin

etme, müdahale ve etkili planlama stratejilerini gerektirir.

(3)

YÜKSEK RİSKLİ YENİDOĞANIN HEMŞİRELİK BAKIMI

Yoğun bakım ünitelerine kabul edilen bebeklerin büyük çoğunluğu tahmin edilen doğum

tarihinden önce doğdukları için yüksek riskli

yenidoğanla ilgili problemlerin büyük çoğunluğu

prematürite ile ilgilidir.

(4)

YÜKSEK RİSKLİ YENİDOĞANIN HEMŞİRELİK BAKIMI

Tanılama:

Apgar skorunun tayin edilmesi,

Herhangi bir konjenital anomalinin değerlendirilmesi

Neonatal distresi değerlendirmeyi içerir.

Tüm aktivite ve değerlendirmelerin kayıt edilmesi, yoğun bakım ünitesinde çalışan hemşirelerin

önemli bir sorumluluğudur.

(5)

YÜKSEK RİSKLİ YENİDOĞAN VE AİLESİ İÇİN HEDEFLER

Bebekte yeterli oksijenlenmeyi sağlama Vücut ısısını koruma

Nazokomiyal enfeksiyondan koruma

Yeterli hidrasyonu ve beslenmeyi sağlama

Cilt bütünlüğünü koruma

(6)

YÜKSEK RİSKLİ YENİDOĞAN VE AİLESİ İÇİN HEDEFLER

İntrakraniyal basıncı normal sınırda tutma ve intraventriküler hemorajiden koruma

Ağrı yaşamama

Uygun gelişimsel bakım verme

Bebeğin evde bakımına yönelik eğitim

verme

(7)

YÜKSEK RİSKLİ YENİDOĞAN

I.DÜŞÜK DOĞUM AĞIRLIKLI YENİDOĞAN II.GESTASYONEL YAŞA GÖRE DÜŞÜK

AĞIRLIKLI YENİDOĞANLAR (SGA=Small Gestational Age)

III.GESTASYONEL YAŞA GÖRE BÜYÜK BEBEK (LGA): İRİ BEBEK

IV.POSTMATÜR (POSTTERM) YENİDOĞAN

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

(8)

YÜKSEK RİSKLİ YENİDOĞAN

VI.YENİDOĞANIN KOMPLİKASYONLARI 1. Asfiksi

2. Mekonyum Aspirasyon Sendromu 3. Hipoglisemi

4. İlaca Bağımlı Annelerin Bebekleri 5. Fetal Alkol Sendromu

6. Hiperbilirubinemi-patolojik Sarılık 7. Nekrozitan Enterokolitler (Nec)

8. Enfeksiyonlu Yenidoğan

(9)

I.DÜŞÜK DOĞUM AĞIRLIKLI YENİDOĞAN

2500 gr dan daha düşük ağırlıkta doğan bebeklerdir. Bunun iki nedeni vardır:

Gestasyon süresini tamamladığı halde değişik nedenlerle gelişimlerini tamamlayamamış

yenidoğanlar (intrauterin gelişme geriliği).

37 gestasyon haftasını tamamlamadan doğan

bebekler (prematüre)

(10)

I.DÜŞÜK DOĞUM AĞIRLIKLI YENİDOĞAN

IUGR VE PRETERM DOĞUMLARDA ROL OYNAYAN ETMENLER

Plasenta ile ilgili etmenler:

Plasenta yetmezliği

Plasentadaki anomaliler ve tümörler Tek göbek arteri

Plasentanın yanlış implantasyonu ve erken ayrılması

Çoğul gebelikler.

(11)

IUGR (Intra Uterin Growth Retardation) İLE İLİŞKİLİ MATERNAL FAKTÖRLER

OBSTETRİK KOMPLİKASYONLAR

İnfertilite hikayesi Düşük hikayesi

Sık ve çok doğum

Gebeliğe bağlı hipertansiyon

Önceki doğumlarda preterm ve düşük doğum

ağırlıklı bebek

(12)

IUGR (Intra Uterin Growth Retardation) İLE İLİŞKİLİ MATERNAL FAKTÖRLER

TIBBİ KOMPLİKASYONLAR

Kalp hastalığı Böbrek hastalığı

Kronik hipertansiyon Orak hücre anemisi Fenilketonüri

Diabetes Mellitus

Diğer kronik hastalıklar

Hamilelikte röntgen ışınlarına maruz kalma

(13)

IUGR (Intra Uterin Growth Retardation) İLE İLİŞKİLİ MATERNAL FAKTÖRLER

SOSYO-EKONOMİK KOMPLİKASYONLAR Düşük sosyo-ekonomik düzey

Anne yaşı (çok genç ya da ileri yaşta olması) Prenatal bakım almama

Medeni durum

(14)

IUGR (Intra Uterin Growth Retardation) İLE İLİŞKİLİ MATERNAL FAKTÖRLER

ÇEVRESEL FAKTÖRLER

Yaşam koşullarının sağlıksız olması Teropatik ilaçların kullanımı

Alkol, ilaç, sigara kullanma

Malnutrisyon

(15)

IUGR (Intra Uterin Growth Retardation) FETÜS İLE İLGİLİ ETMENLER

Doğumsal anomaliler Kromozom anomalileri Çoğul gebelik

Rubella, Sitomegalovirüs, toksoplazmozis, sifiliz gibi intrauterin enfeksiyonlar

Travma

(16)

II.GESTASYONEL YAŞA GÖRE DÜŞÜK

AĞIRLIKLI YENİDOĞANLAR (SGA=Small Gestational Age)

SGA yenidoğan, hacim olarak preterm

yenidoğana benzemesine rağmen, fiziksel karakteristikleri ve fizyolojik yetenekleri oldukça farklıdır.

Gestasyonel yaşa göre düşük ağırlıklığın en önemli nedenlerinden biri İntra Uterin

Gelişme Geriliğidir (IUGR).

(17)

II.GESTASYONEL YAŞA GÖRE DÜŞÜK

AĞIRLIKLI YENİDOĞANLAR (SGA=Small Gestational Age)

İntrauterin gelişme geriliği (IUGR):

İntrauterin gelişme geriliği olan bebekler gebelik yaşına göre sahip olması gereken ağırlığından %10 daha düşük ağırlıkta olan bebeklerdir.

Beslenme bozuklukları, şiddetli kronik maternal

malnutrisyon, intrauterin enfeksiyon, fetal konjenital malformasyonlar, kromozomal anomaliler ve genetik rahatsızlıklar nedeniyle oluşur.

Yenidoğanın vücudu ve kafası küçük görünür. Bu durum

beyin ölçüsünde azalma ve kalıcı mental retardasyon için

önemli bir risk faktörüdür.

(18)

II.GESTASYONEL YAŞA GÖRE DÜŞÜK

AĞIRLIKLI YENİDOĞANLAR (SGA=Small Gestational Age)

IUGR olan bebeklerde gelişebilen riskler :

Gaz değişiminin bozulması :

SGA yenidoğanda perinatal asfiksi riski fazladır.

Bu yenidoğanlar yetersiz plasental fonksiyon nedeniyle oksijen transferinin azalması sonucu kronik hipoksi

yaşayabilirler.

Bu durumda yenidoğan, doğumun ek stresini tolere edemeyebilir.

Asfiksi anal sifinkterin gevşemesine ve fetüste mekonyum aspirasyonuna neden olabilir.

Doğumda hava yollarında veya alveollerde

mekonyumun varlığı, doğumdan sonra yeterli gaz

değişimini önler.

(19)

II.GESTASYONEL YAŞA GÖRE DÜŞÜK

AĞIRLIKLI YENİDOĞANLAR (SGA=Small Gestational Age)

Hipoglisemi, hipotermi ve polisitemi :

IUGR de, karaciğerde glikojen daha az depolanır. Düşük doğum ağırlıklı yenidoğan bu nedenle hemen doğumdan sonraki periodda hipoglisemi için risk altındadır.

Tüm düşük doğum ağırlıklı bebeklerde yağ depoları ve karaciğer glikojen depolarının sınırlı olması nedeniyle ısı üretimini yetersizdir.

Düşük doğum ağırlıklı yenidoğanın vücut yüzeyi geniştir, adipoz doku azdır ve bunların sonucu da ısı kaybı artar.

Kronik intrauterin hipoksi polisiteminin artmasına neden

olur.

(20)

II.GESTASYONEL YAŞA GÖRE DÜŞÜK

AĞIRLIKLI YENİDOĞANLAR (SGA=Small Gestational Age)

Yenidoğanın hemotokrit düzeyi %65-%70 üzerine yükselirse kan viskozitesinin artışına bağlı

problemler (respratuar distres, siyanoz, renal ven trombozu, hipoglisemi ve konjestif kalp

yetmezliği) gelişir.

“Parsiyel exchange transfüzyon” uygulanır.

Kırmızı kan hücreleri, taze donmuş plazma veya

%5 albuminle değiştirilir.

(21)

II.GESTASYONEL YAŞA GÖRE DÜŞÜK

AĞIRLIKLI YENİDOĞANLAR (SGA=Small Gestational Age)

Hemşirelik Girişimleri:

Hemşirelik bakımında amaç, doğumdan sonra fizyolojik adaptasyonu desteklemek ve önemli komplikasyonları önlemektir.

Çünkü IUGR, annenin hastalığı veya yaşam

sitiliyle yakından ilişkilidir (alkolizm, sigara içme veya prenatal bakım almaması).

Anne suçluluk duyguları yaşayabilir ve duygusal

desteğe ihtiyaç duymaktadır.

(22)

III.GESTASYONEL YAŞA GÖRE

BÜYÜK BEBEK (LGA): İRİ BEBEK

İri bebekler çeşitli komplikasyonlar yönünden risk altındadırlar:

Doğum travmaları (kırıklar, intrakranial hemoraji),

Hipoglisemi,

Polisitemi

Perinatal asfiksi.

Hazırlayan faktörler : genetik, gebelik süresince annenin

aşırı kilo alması ve maternal gestasyonel diabet.

(23)

III.GESTASYONEL YAŞA GÖRE

BÜYÜK BEBEK- DİABETİK ANNENİN BEBEĞİ:

Diabetik annenin bebeği, gebelik süresince plasentaya geçen maternal glikoz düzeyinin

yüksek olmasının sonucu olarak gestasyonel yaşa göre büyüktür.

Vaskuler değişikliklerle karakterize şiddetli diabetli kadınlarda plasental fonksiyon azalır.

Diyabetli annenin bebeğinde gelişebilecek sağlık problemlerini bilmek ve komplikasyonları en

erken dönemde saptamak hemşirelik bakımını

planlamada çok önemlidir:

(24)

III.GESTASYONEL YAŞA GÖRE

BÜYÜK BEBEK- DİABETİK ANNENİN BEBEĞİ:

Diyabetik Anne Bebeğinde Gelişebilen Komplikasyonlar

Yenidoğanda geçici takipne Respiratuar distres

Hipoglisemi

Konjenital anomaliler Polisitemi

Perinatal asfiksi Doğum travmaları

Asfiksiye bağlı genel hipotoni

Sinirlilik ve laterji

(25)

III.GESTASYONEL YAŞA GÖRE

BÜYÜK BEBEK- DİABETİK ANNENİN BEBEĞİ:

1.Yenidoğanda geçici takipne: (Transient Tachypnea of the Newborn)

Yenidoğanın geçici takipnesi diabetik anne

bebeğinde respiratuar distresin en yaygın görülen formudur.

Yenidoğanda görülen bu geçici takipne (TTN),

diabetli anne bebeğinin sürfektan düzeyinin düşük olması ile ilişkili olabilir.

TTN, sezaryenle doğan bebeklerde daha sık

görülür (yetersiz torasik basınç sonucu fetal

akciğer sıvısının içerde kalması nedeniyle).

(26)

III.GESTASYONEL YAŞA GÖRE

BÜYÜK BEBEK- DİABETİK ANNENİN BEBEĞİ:

2.Hipoglisemi:

Diabetli annenin bebeğinin glikoz düzeyi doğumda yüksektir (maternal hiperglisemi sonucu Pankreatik

insülin üretimi yenidoğanın ada hücrelerinin hipertrofik olmasına neden olur).

Yenidoğan kan glikoz düzeyi umblikal kord

klemplendikten sonra düşmeye başlar. Bu durum glikoz desteğinin azalmasına rağmen pankreatik aktivitenin

(insülin üretimi) yüksek kalması nedeniyledir.

Glikoz ilavesi verilmezse hızlı bir şekilde şiddetli

hipoglisemi oluşabilir.

(27)

III.GESTASYONEL YAŞA GÖRE

BÜYÜK BEBEK- DİABETİK ANNENİN BEBEĞİ:

3.Konjenital Anomaliler:

Konjenital anomalilerin insidansı diabetli anne bebeklerinde daha yüksektir ve maternal diabetin şiddetiyle ilişkilidir.

Görülen en yaygın defektler santral sinir sistemi anomalileri, konjenital kalp defektleridir.

Gestasyonun ilk iki ayında fetal organ gelişiminin kritik dönemi süresince maternal hiperglisemi, anomali gelişme riskinin artmasında temel neden olarak düşünülmektedir.

Diyabetik annelerin gebelik öncesi yoğun izlemi, diyabetin

metabolik kontrolü ve konsepsiyondan sonraki ilk

(28)

III.GESTASYONEL YAŞA GÖRE

BÜYÜK BEBEK- DİABETİK ANNENİN BEBEĞİ:

4.Polisitemi:

Kırmızı kan hücrelerinin sayıca artışının gerçek nedeni açık olarak bilinmemektedir, fakat diabetli anne bebeği

diğer yenidoğanlara kıyasla polisitemi için daha büyük risk taşımaktadırlar.

Aşırı büyüklükle (iri bebek) ilişkili komplikasyonlar veya yenidoğanın kaybını önlemek için erken doğum, prematür yenidoğanların komplikasyonlarından biri olan polisitemi riskini artırmaktadır.

Bunlara ek olarak fetal kırmızı kan hücrelerinin

hemolizinin artması klinik sarılığa ve hiperbilirubinemiye

neden olbilir.

(29)

III.GESTASYONEL YAŞA GÖRE

BÜYÜK BEBEK- DİABETİK ANNENİN BEBEĞİ:

5.Perinatal asfiksi:

Diabetli anne bebeği iki nedenle prenatal asfiksi için daha büyük risk taşır:

Zor doğum (uzamış eylem),

Sürfektan eksikliği, alveoler kollaps.

(30)

III.GESTASYONEL YAŞA GÖRE

BÜYÜK BEBEK- DİABETİK ANNENİN BEBEĞİ:

6.Doğum travmaları:

Diabetik anne bebekleri gestasyona göre iri

bebektir ve doğumda 4000 gramdan fazla ağırlığı olan bebeklerdir.

Doğum travmaları için daha büyük risk taşırlar.

Omuz distosyası olduğu durumlarda doğumu

kolaylaştırmak için klavikula kasıtlı olarak kırılır.

Bu durumda hemşirenin sorumluluğu, ağrının kontrolü ve doku perfüzyonunun bozulmasını

önlemek için yenidoğana pozisyon vermek üzerine

odaklanır.

(31)

III.GESTASYONEL YAŞA GÖRE

BÜYÜK BEBEK- DİABETİK ANNENİN BEBEĞİ:

İri bebekte gelişebilecek diğer komplikasyonlar:

Kafa travması (forseps işaretleri, sefalhematom) Fasyal asimetri (fasyal sinir yaralanması)

Kırıklar

Kolun gevşekliği ve tonüsünde azalma Genel hipotoni (asfiksiye bağlı olabilir)

Sinirlilik, laterji, vücut ısısında düzensizlik (hipoglisemi)

Respiratuar distres (takipne, hırıltı, geri çekilme),

(sürfektan eksikliği)

(32)

III.GESTASYONEL YAŞA GÖRE

BÜYÜK BEBEK- DİABETİK ANNENİN BEBEĞİ:

Hemşirelik Girişimleri:

Diabetli anne bebeğinin hemşirelik bakımı, topuk stikleri kullanılarak kan glikoz düzeyinin periodik izlenmesiyle hipogliseminin önlenmesini amaçlar.

Erken dönemde oral besleme önemlidir.

Hipogliseminin şiddetine bağlı olarak kan şeker düzeyinin korunması için IV glikoz infüzyonu başlanır.

Hemşire, yenidoğanı hipogliseminin belirti ve bulguları yönünden yakından izler.

Ayrıca bebek doğduktan sonra doğum travması, doğum izleri, RDS ve hiperbiluribinemi yönünden de

değerlendirir.

(33)

IV.POSTMATÜR (POSTTERM) YENİDOĞAN

42.gestasyon haftasından sonra doğan bebeklerdir.

Uterusta normal gestasyon sürelerinden daha uzun kalmaları nedeniyle birçok

komplikasyon riski taşımaktadırlar.

Postterm yenidoğanların miyadında

doğanlara göre perinatal mortalite hızı iki

veya üç kez daha yüksektir

(34)

IV.POSTMATÜR (POSTTERM) YENİDOĞAN

Postterm gebeliklerin %20-30’unda plasenta fonksiyonu bozulur, oksijen ve besin desteği engellenir (“postmaturite sendromu” veya “dismaturite sendromu” ). Fetüste hipoksi ve beslenme bozukluğuyla sonuçlanır.

Bunlara rağmen pek çok vakada fetüs plasenta tarafından iyi bir şekilde desteklenmeye devam eder. Bazıları 4000 gr.dan daha fazla gelişir ve doğumda yaralanmalar

nedeniyle risk altındadırlar, büyüklükleri nedeniyle

sezeryan doğuma gereksinim duyulabilir.

(35)

IV.POSTMATÜR (POSTTERM) YENİDOĞAN

Değerlendirme:

Doğum eylemi başladığı zaman yetersiz oksijen fetal distrese neden olabilir. Doğum eyleminden önce veya doğum eyleminde hipoksi sonucu mekonyum geçişi

olabilir ve bu durum doğumda “mekonyum aspirasyonu”

riskini artırır.

Uterustaki yetersiz oksijen, yenidoğanda “polisitemi”ye neden olabilir. Yetersiz beslenen fetüsün gelişme geriliği vardır, incedir ve subkutan yağ dokusu azdır, cildi

gevşektir. Postmatür yenidoğanın lanuga ve verniks

kazeozası çok azdır veya yoktur. Genellikle kafasında bol

saçı vardır ve tırnakları uzundur. Cildi kurudur, çatlaklar

ve pililer vardır.

(36)

IV.POSTMATÜR (POSTTERM) YENİDOĞAN

Tedavi:

Teropatik yaklaşım önleme ve semptomatik tedaviye odaklıdır.

Fetüs doğum eylemini tolere edemezse sezeryan doğum gereklidir.

Apgar skoru genellikle 7’den daha azdır.

Asfiksi ve mekonyum aspirasyonu vakalarında doğumda solunum desteği gereklidir.

Yenidoğan, doğumda yetersiz glikojen depoları nedeniyle hipoglisemiye yatkındır.

Çok az subkutan yağ dokusu olduğundan vücut ısısını

düzenlemesi de problemlidir.

(37)

IV.POSTMATÜR (POSTTERM) YENİDOĞAN

Hemşirelik Girişimleri:

Hemşirenin rolü primer olarak durumdaki değişiklikleri izleyerek komplikasyonların önlenmesine yöneliktir.

Doğum eylemi ve doğumda fetal kalp seslerini takip eder, acil durum malzemelerini ayarlar.

Yenidoğanda “postmaturite sendromu belirtileri”, başlangıç değerlendirmeleri süresince not edilir.

Doğumdan hemen sonra ve tekrar bir saat sonra kan glikoz düzeyine bakılması gerekir. Uterustaki beslenme

yetersizliğini kompanse etmek için erken dönemde ve sık beslenmesi gerekir.

Yenidoğan, vücut ısısı düzenleme stabil olana kadar radyan

ısıtıcı veya inkübatörde bulundurulur.

(38)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

Neonatal perioddaki (0-1 ay) hastalıkların en büyük nedeninin prematurite olduğu bilinmektedir.

Prematür yenidoğan, doğum ağırlığına bakılmaksızın gestasyonun 37. haftasından önce doğan bebeklerdir.

Doğumda ağırlığı 2500 gramın altında olan çoğu bebekler ve neredeyse tüm 1500 gramın altında olan bebekler

prematüre bir şekilde doğar.

Bu yenidoğanların çoğunluğu gestasyonel yaş için uygun ölçülerdedir. Bununla birlikte annenin prematür

yenidoğanı 2500 gramdan büyük ağırlıkta da olabilir.

Prematüritenin ana kriteri tanıyla belirlenen “Gestasyonel

Yaştır”.

(39)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

Prematüritede değişik etmenler rol oynamaktadır:

Plasenta ile ilgili etmenler:

Plasenta yetmezliği,

Plasentadaki anomaliler ve tümörler, Tek göbek arteri,

Plasentanın yanlış implantasyonu, Plasentanın erken ayrılması,

Çoğul gebelikler.

(40)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

Fetüs ile ilgili etmenler:

Doğumsal anomaliler, Kromozom anomalileri, Çoğul gebelik,

Rubella, Sitomegalovirüs, toksoplazmozis, sifiliz gibi intrauterin enfeksiyonlar ve

travma

(41)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

Anne ile ilgili etmenler:

Annenin yetersiz prenatal bakım alması Kronik hastalıklar

Adolesan gebelik

Anne vücut yapısının ufak olması

Annenin gebelik öncesi ve sonrasında yetersiz ve dengesiz beslenmesi İlaç, alkol, sigara bağımlılığı

Önceki doğumlarda preterm ve düşük doğum ağırlıklı bebek Sık ve çok doğum

16 yaşın altında, 35 yaşın üstünde gebelikler Annede jinekolojik problemler

Rh uyuşmazlığı

Hamilelikte röntgen ışınlarına maruz kalma Sosyo-ekonomik düzeyin düşük olması

(42)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

Değerlendirme:

Gestasyonel yaşın uzunluğu bebeğin hayatta kalma şansını büyük ölçüde etkiler.

Doğum ağırlığı ve gestasyonel yaş azaldıkça mortalite hızı artar.

Uygun tedavi alan bebekler için hayatta kalma olasılığı 24-27. gestasyonel haftalarda çok

düşüktür. 28-30. haftalarda biraz daha yüksektir,

31-36. haftalarda hayatta kalma şansı yüksektir.

(43)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

PREMATÜR BEBEĞİN FİZYOLOJİK ÖZELLİKLERİ Mide kapasitesi küçük, besinlerin mideden geçişi yavaştır.

Dışkı sulu ve sık olabilir.Gaz çıkarma refleksi çok zayıf veya yoktur.

Hipoglisemi, hipoproteinemi, hipoprotrombinemi sık görülür.

Karaciğerin glikozu depolaması ve serbest bırakması yetersizdir.

Kanda protrombin düzeyi düşüktür. Barsaklarda Kvit yapılamaz.

(44)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

PREMATÜR BEBEĞİN FİZYOLOJİK ÖZELLİKLERİ Bu yenidoğanlarda intrakranial kanamalar sık görülür.

Solunum düzensizliği, dispne, siyanoz ve apne sık görülür.

Hipotermi ve soğuk stresine eğilimleri fazladır.

Gözün retina tabakası gelişimini tamamlamamıştır

Normal yenidoğanın refleksleri olan moro, emme, yutma

geğirme, öksürme gibi refleksler çok zayıf veya

(45)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

Prematür Bebekte Yaygın Olarak Görülen Sağlık Problemleri:

1. Solunumla İlgili Problemler

2. Vücut Isı Düzenlenmesi İle İlgili Problemler 3. Sıvı-Elektrolit Dengesiyle İlgili Problemler 4. Enfeksiyonla İlgili Problemler

5. Ağrı Problemleri

6. Beslenme

(46)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

1. Solunumla İlgili Problemler

Preterm bebek respratuar problemler için risk altındadır.

Akciğerler 37-38. gestasyon haftasına kadar tam olarak gelişmez.

Minimum sürfektan üretimi nedeniyle hava kesecikleri kollapsa eğilimlidir.

Alveoller 34-36. haftalara kadar olgun değildir.

Beyindeki solunum düzenleyici merkez de immatürdür.

(47)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK 1. Solunumla İlgili Problemler

Apne, solunumun 20 sn ya da daha uzun süre durması apne olarak tanımlanır.

Genellikle buna bradikardi ve siyanoz eşlik eder.

Prematüre bebekler medulla oblangatadaki

solunum merkezinin tam olgunlaşmamış olması

nedeniyle apneye daha fazla eğilimlidir.

(48)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

1. Solunumla İlgili Problemler Hemşirelik Girişimleri:

Prematüre bebeklerin sürekli değerlendirilmesi ve yakından izlenmesi apnenin erken tanı ve tedavisi için önemlidir.

Apnesi olan bebeğin acil tedavisinde solunumu uyarmak için deri sitümülasyonu uygulanır.

Bu amaçla bebeğin sırtına, göğsüne, bacaklarına ve ayak tabanına hafif biçimde vurulabilir.

Hava yolu açıklığını sağlamak için bebeğin boynu

hafif ekstansiyona getirilir.

(49)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

1. Solunumla İlgili Problemler Hemşirelik Girişimleri:

Bebek bu basit yöntemlerle tepki vermezse maske ile ventilasyon ve kardiyopulmoner resusitasyon başlatılır.

Premature bebekler apne dönemlerini belirlemek için sık aralıklarla gözlenir.

Apnenin günü, saati, beraberinde bradikardi ve

renk değişikliği olup olmadığı kaydedilir.

(50)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

1. Solunumla İlgili Problemler Hemşirelik Girişimleri:

Primer solunum sorunu nedeniyle gelişen apne, oksijen tedavisine iyi yanıt verir. Oksijen tedavisi maske, hood, nazal katater ya da solunumu tamamen desteklemek için pozitif basınçlı ventilatörle uygulanabilir.

Aynı zamanda çevre ısısının stabil kalması sağlanarak bebeğin oksijen gereksinimi ve apne gelişme olasılığı azaltılır.

Bebek beslendikten sonra dikkatle gözlenir. Çünkü dolu mide diyafragmaya baskı yapar. Bebeğin gazının

çıkarılması bu etkinin azalmasına yardım eder.

(51)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

Respiratuar Distres Sendromu: (RDS)

Sürfektan yapımı yeterli olmadan önce doğan bebeklerde

“respiratuar distres sendromu” gelişir (RDS).

Hiyalin membran hastalığı olarak da adlandırılmaktadır.

RDS, aynı zamanda, asfiksi durumunda, sezeryan doğum

ve diyabetik annelerin bebeklerinde görülür. Çünkü bu

durumlar sürfektan üretimini engellemektedir.

(52)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

Respiratuar Distres Sendromu: (RDS) Sürfektanın çok az olduğu durumda

alveol,yenidoğanın her soluk alışında kollaps olacak, akciğerler gerginleşecektir.

Gergin akciğerler yenidoğanın her inhalasyonunda, alveolün açılması için daha yüksek negatif basınca gereksinim duyacaktır.

Bu durumda her solunumda şiddetli

“retraksiyonlar” (göğüs kafesinin iç duvarının

zayıf kaslarında çekilmeler) olur.

(53)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

Respiratuar Distres Sendromu: (RDS)

Alveoller genişleyemediğinde atelektazi ve hipoksi oluşur.

Bu durum pulmoner vazokonstriksiyona ve akciğer

damarları içindeki yüksek resistans nedeniyle akciğerlere kan akımının azalmasına neden olmaktadır.

Pulmoner hipertansiyon, duktus arteriosus’un açık

kalmasına neden olur. Alveolar nekrozis ile beraber

respiratuar ve metabolik asidoz, daha sonra sürfektan

sentezini engelleyerek durumu daha da güçleştirir

(54)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

Respiratuar Distres Sendromu: (RDS)

RDS belirtileri, doğum sonrası ilk saatte başlar, bir gün sonra daha kötüleşir ve doğum sonrası 72 saat içinde ilerler.

Takipne, burun deliklerinde genişleme, retraksiyonlar ve siyanoz görülür.

Eksprasyonda hırıltı olması karakteristik bir özelliktir.

Solunum sesleri azalmış olabilir.

Hipoksemi sonucu olarak asidozis gelişir. Atelektazi

alanları mevcuttur.

(55)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

Respiratuar Distres Sendromu: (RDS) Hemşirelik Girişimleri

Etkili ventilasyonun sağlanması ve oksijen tedavisi, Sürfaktan verilmesi,

Uygun çevre ısısının sağlanması, Kas gevşeticilerin uygulanması, Yeterli beslenmenin sağlanması, Asit-baz dengesinin düzeltilmesi,

Normal kan basıncı ve hematokritin sürdürülmesi

(56)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

Respiratuar Distres Sendromu: (RDS) Hemşirelik Girişimleri

Hemşire doğumda ve doğum sonrası ilk saatlerde RDS ve belirtilerini değerlendirir.

Yenidoğanın durumundaki değişiklikler sürekli olarak değerlendirilir.

Patent duktus arteriozus ve bronkopulmoner displazi

gibi yaygın görülen komplikasyonların

(57)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

2. Vücut Isı Düzenlenmesi İle İlgili Problemler Yetersiz termoregülasyon belirtileri:

Aksiller ısı  36.5 veya 37.5

Abdominal cilt ısısı  36 veya 36.5 Beslenme davranışında değişiklik

Laterji İrritabilite

Kas tonusunun azalması Benekli cilt

Hipoglisemi belirtileri

Solunum sıkıntısına ilişkin belirtiler

(58)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

2. Vücut Isı Düzenlenmesi İle İlgili Problemler

Isı kaybı prematür yenidoğanlar için önemli bir problemdir.

Çünkü cilt incedir, kan damarları yüzeye yakındır, subkutan yağ dokusu yetersizdir.

Prematür yenidoğanların miyadındaki

yenidoğanlara göre büyük bir başı vardır ve

vücut yüzey alanı daha geniştir.

(59)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

2. Vücut Isı Düzenlenmesi İle İlgili Problemler

Miyadında yenidoğan ekstremitelerini

fleksiyona getirerek ısısını korurken, prematür yenidoğanın bu yeteneği olmadığından daha

geniş vücut yüzey alanı ısı kaybına maruz kalır.

Prematür yenidoğanın beynindeki ısı kontrol

merkezi tam olarak gelişmemiştir.

(60)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

2.

Vücut Isı Düzenlenmesi İle İlgili Problemler

Miyadında yenidoğan, ısı üretmek için metabolizmasını artırırken diğerinin bunu yapma yeteneği daha az gelişmiştir.

Hipoglisemi ve solunum problemlerinin gelişmesi, ısı problemi olasılığını daha yüksektir. Bu, ısı üretim metodu olarak metabolizmayı artırmak için glikoz ve oksijene ulaşımı sınırlandırmaktadır.

Vücut ısısı düştüğü zaman oluşan vazokonstruksiyon, metabolik asidoza, pulmoner vazokonstruksiyona, sürfektan üretiminde engellenmeye ve daha fazla solunum sıkıntısına yol açabilir.

(61)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

2. Vücut Isı Düzenlenmesi İle İlgili Problemler Hemşirelik Girişimleri:

Aksiller ısının 36.5-37.5 derece arasında kalması gerekir.

Hipoglisemi ve respiratuar distres, yenidoğanın vücut ısısının düşük olduğunun ilk belirtileri olabilir.

Vücut ısısının düzensiz olması, erken enfeksiyon

belirtisi olabildiği için hemşire, enfeksiyon varlıını

gösteren diğer belirtileri de değerlendirmelidir.

(62)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

3. Sıvı-Elektrolit Dengesiyle İlgili Problemler:

Gestasyonun yaklaşık 35.haftasına kadar böbreklerin gelişimi tamamlanmaz.

Böbreklerin idrarı konsantre etme ve dilue etme yeteneği, bu zamanlardan önce yetersizdir.

Dehidratasyon ve aşırı hidrasyon arasındaki denge çok frajildir.

Gestasyonel yaş ve büyüklüğe göre değişiklikler olmasına rağmen, yaşamın ilk 2 gününden sonra prematür

yenidoğanların sıvı ihtiyacı günde ortalama 110-140 mlt/kg dir. Sıvı alımı ve kaybının izlenmesi sıvı dengesini

belirlemede önemlidir. Normal üriner out-put saatte 1-

(63)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

3. Sıvı-Elektrolit Dengesiyle İlgili Problemler:

Böbrekler tarafından elektrolitlerin düzenlenmesi de bir problemdir.

Prematürlerin böbrekleri, sodyumu iyi reabsorbe edemediği için, daha yüksek düzeyde sodyuma gereksinimleri vardır.

Fakat bununla birlikte sodyum alırlarsa yeterli düzeyde sodyum atılımı sağlayamayabilirler ve

sonuç olarak sodyum ve su yüklenmesi gelişebilir.

(64)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

3. Sıvı-Elektrolit Dengesiyle İlgili Problemler:

Hemşirelik Girişimleri:

Hemşire sıvı yüklenmesi veya yetersizliği için uyanık olmalıdır.

Yenidoğanın aldığı ve çıkardığı dikkatli bir şekilde hesaplanır (drenaj tüpleri, idrar, parenteral alınanlar, oral alınan sıvılar). Saatte 1mlt/kg dan daha az idrar, yetersiz sıvı alımını gösterebilir. Saatte 3mlt/kg dan daha fazla ise aşırı hidrasyonun bir belirtisidir.

Kıyafetsiz yenidoğan günlük olarak hergün aynı zamanda, aynı aletle tartılmalıdır.

Üriner out-put: Üriner out-put’u ölçmede birkaç yöntem vardır. Perineye yapıştırılan küçük plastik torbalar prematürler için uygun değildir, çünkü hassas cildi zedeleyebilirler. Bezin tartılması, yenidoğan için daha az invaziftir. 1 gr, 1 mlt idrara eşittir.

Spesifik ağırlığın idrarın beklenenden daha konsantre veya dilue olup

(65)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

Dehidratasyon belirtileri:

Dehidratasyonun erken belirtileri, üriner out-put’un azalması (1 ml/kg/saat),idrarın yoğunluğunun

artmasıdır (1015).

Kuru cilt veya mukoz membranlar, ön fontanelin çökmesi ve yetersiz doku turgoru geç belirtilerdir.

Plazma volümündeki azalma sonucunda sodyum, protein ve hematokrit düzeylerinin artması kandaki değişikliklerdendir.

Kilo kaybının beklenenden fazla olması diğer

belirtilerdendir.

(66)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

Aşırı hidrasyon belirtileri:

Üriner out-put’un artması (3ml/kg/saat), idrar yoğunluğunun normalin altında olması (1005), sıvı retansiyonu nedeniyle ödem ve kilo alma görülür.

Fontanellerde şişme, sodyum, protein ve hematokrit düzeylerinde azalma vardır.

Patent duktus arteriozus ve konjestif kalp

yetmezliği, aşırı sıvının komplikasyonları olabilir.

Kilo alımının beklenenden fazla olması ve

solunum sıkıntısı, diğer belirtilerdendir.

(67)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

Aşırı hidrasyon belirtileri:

Hemşire, IV sıvıları dikkatli bir şekilde ayarlamalıdır ve sıvı volümü yüklenmesini önlemek için infüzyon kontrol araçlarını kullanmalıdır.

IV ilaçların mümkün olduğunca az suyla dilue edilmesi, ilacın güvenli uygulanması için gereklidir.

Yetersiz ven’i olan yenidoğana IV yol açma zor bir işlemdir. İnfiltrasyonu önlemek için yenidoğanın

hareketsiz olması gereklidir. Bazı sıvılar infiltre olurlarsa

doku ölümü sonucu doku ölümü sonucu aşırı zararlara

neden olacaklardır.

(68)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

4. Enfeksiyonla İlgili Problemler:

Prematür yenidoğanlarda enfeksiyon insidansı, miyadında doğanlara göre daha yüksektir. Annede, doğumun

prematür başlamasına neden olan enfeksiyonun

varlığı,yenidoğanın üçüncü trimestr süresince anneden immünglobulin G’nin geçişiyle yeterli pasif immünite kazanmak için uterusta yeterince uzun süre kalmaması, prematür yenidoğanın immün cevabının miyadında

yenidoğana göre daha az gelişmiş olması gibi durumlar risk faktörleridir. Ciltlerinin hassas ve geçirgen olması kolay hasar görmelerine neden olmaktadır. IV damar yolu ve kan örneklerinin alınması gibi invazif işlemler de

enfeksiyona yatkınlığı artırır.

(69)

V.PREMATÜR VE PRETERM BEBEK

4. Enfeksiyonla İlgili Problemler:

Hemşirelik Girişimleri:

Hemşire, her zaman enfeksiyon belirtilerine karşı uyanık olmalıdır.Hemşirelik girişimleri temizlik, hijyen ve yenidoğanın cilt bütünlüğünü korumaya

yöneliktir. Miyadında yenidoğana uygulanan, enfeksiyonu önlemeye yönelik tüm işlemler prematür yenidoğana da uygulanır. Bakım veren kişinin

ellerindeki normal flora bile sepsise neden olabilir. Bu nedenle ebeveynler ve ekip üyelerinin yenidoğana bakım vermeden önce ellerini ve kollarını

yıkamaları gerekir. Bulaşıcı hastalığı olan aile üyeleri veya ekip üyelerinin yenidoğanla teması önlenmelidir.

Yapışkan maddelerin kullanımı, çıkartılırken cilde zarar vereceğinden kullanılmamalıdır.

Sık pozisyon değişikliği önemlidir, fakat yenidoğanın değişiklikleri tolere etme yeteneği dikkate alınmalıdır.

(70)

YENİDOĞANIN KOMPLİKASYONLARI

(71)

NEONATAL ASFİKSİ

Prenatal dönemde plasentaya olan kan akımının azalması

Anne kanında oksijen konsantrasyonunun azalması

Plasental yetmezlik ve plasenta anomalileri Umblikal kord anomalileri

Yenidoğanın solunum sistemini deprese eden durumlar

Hava yolu ve akciğerlerle ilgili mekanik nedenler

(72)

Asfiksinin Değerlendirilmesi

Neonatal asfiksi, doğumdan hemen sonra soluk almada gecikmedir.

Yenidoğanın apgar skoruna göre değerlendirilir:

* 4-6 arasında ise orta derecede,

* 0-3 arasında ise ileri derecede asfiksi

vardır.

(73)

HİPOKSİ

Oksijen konsantrasyonunun düşmesidir Hipoksi, kan gazı bulgularına göre

değerlendirilir

Bu bulgulara göre, oksijen en düşük

konsantrasyonda verilmelidir

(74)

HYALİN MEMBRAN HASTALIĞI

Surfektan yetersizliği

Lesitin/spingomyelin oranının 2/1 olmaması Prematüre bebekler risk altındadır

Akciğer hücrelerinin hasara uğraması sonucu atelektazi görülür

Yenidoğanın apgar skoru düşüktür

Solunum sıkıntısı vardır

(75)

HİPOGLİSEMİ

Plazma glikoz düzeyinin, termde

bebeklerde 30-40 mg/100 ml, prematüre bebeklerde 20 mg/100 ml’nin altına

düşmesidir

Hipoglisemili yenidoğanda apati, sinirlilik,

titremeler, hipotoni, yüksek tizli ve zayıf

ağlama, siyanoz, terleme görülebilmektedir

(76)

Hipoglisemi Risk Faktörleri

Prematurite

İntrauterin Gelişme Geriliği Solunum güçlüğü

Diyabetli anneden doğan bebekler

Doğumdan sonra geç beslenen bebekler

(77)

Hipoglisemi Belirtileri

Zayıf emme refleksi

Yüksek sesli ve tiz ağlama Aşırı uyarılma

Laterji

Kas seyirmesi

(78)

İLACA BAĞIMLI ANNELERİN BEBEKLERİ

Annesi eroin, kokain veya barbitürat gibi narkotikleri kullanan yenidoğan pasif ilaç bağımlısı olacaktır.

Narkotik ilaçlar, plasenta yoluyla fetüse geçmektedir.

Yenidoğan malformasyonlu doğabilir,doğumu izleyen günlerde yoksunluk belirtileri gösterebilir.

Plasental disfonksiyon, intrauterin büyüme geriliği, prematürite veya fetal hipoksi oluşabilir.

Kokain kullanımı abruptio plasenta insidansını

(79)

İLACA BAĞIMLI ANNENİN BEBEĞİ

Yoksunluk belirtileri doğumdan sonra 48- 72 saat içinde görülür

Hemşire, yenidoğanda hiperaktivite ve

irritabiliteyi tetikleyen uyaranları azaltır

Aşırı sekresyon durumunda bebeğin başı

yükseltilerek yan pozisyonda yatırılır

(80)

Fizyolojik Hiperbilirubinemi Nedenleri

1. Bilirubin konjugasyonunda bozukluk,

2. Bilirubinin vücuttan atılımında bozukluk, 3.Glucuronyl Transferaz enziminin

(KARACİĞER ENZİMİ) üretiminde azalma,

4.Yenidoğanın kırmızı kan hücrelerinin yaşam

sürelerinin kısalmasıyla birlikte büyük miktarda

kırmızı kan hücresinin hemolizi.

(81)

NEKROZİTAN ENTEROKOLİT (NEC)

Asfiksi nedeniyle barsağın nekrozuyla karakterize yenidoğanda ciddi bir hastalıktır.

Asfiksial episod periodunda barsak iskemik olur, perfore olabilir.

Abdominal distansiyon, kusma, diyare ve GİS kanama olabilir.

NEC inek sütüyle beslenen bebeklerde, daha sık

görülür

(82)

Nekrozitan Enterokolit

Emzirmenin Desteklenmesi nekrozitan enterokolitin gelişmesini önleyebilir.

İnek sütünde yeterli antikor yoktur. İnek sütündeki yabancı proteine verilen tepki nekrotik süreci başlatan bir mekanizma olabilir.

NEC’in bulaşıcı olup olmadığı henüz bilinmemektedir.

Tıbi tedavi etkili olmazsa bağırsak perforasyonu ya da kanama gelişmeden önce cerrahi tedavi uygulanır.

Bu tedavide perfore ve nekrotik bağırsak segmenti

çıkarılır.

(83)

MEKONYUM ASPİRASYON SENDROMU

Mekonyum aspirasyonu, yenidoğan

ölümlerinin önemli bir miktarından sorumlu olan ciddi bir durumdur.

Uterusta hipoksik bir dönem geçiren fetüste vagal refleks gelişir. Buna bağlı olarak

rektal sifinkter gevşer ve mekonyum

amniotik sıvıya verilir.

(84)

MEKONYUM ASPİRASYON SENDROMU

Mekonyum aspirasyonunun büyük çoğunluğu ilk solunumla oluşur.

Bebek ilk soluk alma sırasında ya da

gestasyon süresince amniotik sıvı ile

birlikte mekonyumu aspre eder.

(85)

MEKONYUM ASPİRASYON SENDROMU

Mekonyum iki şekilde solunum güçlüğüne neden olur:

Mekonyum yabancı bir madde olduğu için bronşiollerin inflamasyonuna yol açar.

Küçük bronşiollerde mekanik tıkanıklık yapar. Sonuçta obstrüksiyon olan bölgenin distal ucunda şişme olur.

İnsprasyonda akciğerlere giren gaz, hava yolunun daha küçük olması nedeniyle ekspirasyonda yeterince dışarı çıkamaz. Şişme, hipoksi ve asidemi, artmış pulmoner damar direnci ile sonuçlanır. Mekonyumun sürfektanın yıkılmasına katkıda bulunduğuna yönelik kanıt vardır.

Böylece yüzey gerilimi artar ve alveollerin fonksiyonel

kapasitelerinin azalmasına neden olur.

(86)

MEKONYUM ASPİRASYON SENDROMU

Klinik bulgular:

Yeşil gayta, takipne, Hipoksi,

Ekspratuar hırıltı,

RDS’li bebeklerin yaşadığına benzer retraksiyon, Başlangıçta siyanoz veya solgunluk,

Klasik fıçı göğüs görüntüsü ( şişme nedeniyle)

Bebek sıkıntılıdır, hipotermik, hipoglisemik ve hipokalsemiktir, Şiddetli mekonyum aspirasyonu sonucu solunum yetmezliği gelişebilir.

Bu bebekler etkili olmayan ventilasyon, siyanoz ve solgunluk, hipotoni ile büyük ölçüde respiratuar distres belirtileri

göstereceklerdir.

(87)

MEKONYUM ASPİRASYON SENDROMU

Hemşirelik Girişimleri:

Mekonyum aspirasyonunu azaltmak için başın doğumundan hemen sonra bebek soluk almadan önce nazofarenks aspire edilir. Eğer önemli ölçüde mekonyum aspire edilmişse,

endotrakeal tüp takılması ve daha ileri aspirasyon gerekli olabilir. Bebek entübe edildikten sonra öncelikle trakea ve bronşlardaki mekonyum aspire edilerek temizlenir. Yeterli aspirasyon yapılmadan önce pozitif basınçlı ventilasyondan kaçınılmalıdır. Çünkü oksijenin basıncı ile küçük mekonyum plakları, alt solunum yollarına inerek akciğerlerdeki irritasyon ve tıkanıklığın artmasına neden olur.

Sekonder bir sorun olarak pnömoni gelişmesini önlemek için

(88)

Örnek soru:

Prematür bebekte yaygın olarak görülen

sağlık problemleri hangileridir ?

Referanslar

Benzer Belgeler

[3] Yapılan klinik çalışmalarda COVID-19 enfeksiyonu geçiren hastalarda en sık görülen nörolojik komplikasyonlar sersemlik, baş ağrısı, tat ve duyu bozukluğu

Umbilikal venöz kateterizasyon ile ilişkili bilateral plevral efüzyon oldukça nadir görülür ve bunun oluşumunu açıklayan iki mekanizma üzerinde durulmaktadır.. Birincisi

Gebelik planlayan ve özellik- le antiepileptik ilaç (AEİ) kullanan epileptik kadınların, nöral tüp defekti riski nedeniyle gebelikten 2-3 ay önce yeterli doz

Bu, depolama hizmetlerinde veya cihazlarda gizli verileri tanımlamak ve keşfetmek için içerik bulma mekanizmasını kullanarak, daha sonra şifreleme gibi

The objective of this paper is to optimize the three process parameters wear loss, wear rate, specific wear at three different levels with Taguchi technique in L9

Erken doğan bebeğe sahip olan annelerdeki TSS yaşantılarını incelediğimiz bu derleme çalışmasında, zamanında ve sağlıklı doğan bebek annelerine göre, erken

Hastaların yaş, cinsiyet, kilo, boy, vücut kitle indeksi (VKİ), ejeksiyon fraksiyonu, EuroSCORE (European system for cardiac operative risk evaluation skoru), ek hastalık

Anneler doğum sonu erken dönemde kendi öz bakımlarıyla ilgili olarak en sık ameliyat yerinde ağrıya (%54,9), hareket etmede zorlanmaya (%52,3), memelere, beslenmeye ve gaz