Meydana gelen kazalar kimilerinin işlerini bozarken, kimilerine de kendilerini ifade etme olanağı sağladı. Fransa’nın Tricastin nükleer tesislerinde 7 Temmuz’da meydana gelen uranyum sızıntısından sonra, Fransız Nükleere Hayır Federasyonu sözcüsü Stéphane Lhomme, "Tricastin vakası Pandora'nın kutusunun açılmasını sağladı. Halk sonunda nükleer güvenlik denen şeyin yalnızca bir yanılsamadan ibaret olduğunu fark ediyor" diye konuştu.
Bütün çevreci dernekler Fransız Nükleere Hayır Federasyonu kadar ileriye gidip [Areva genel müdürü] Anne Lauvergeon'un istifasını talep etmediyse de, hepsi nükleer sanayisinin gizlilik politikasına karşı seslerini yükseltti. Hükümetin nükleere daha da sıkıca sarılma kararının alındığı şu dönemde, [Tricastin kazasıyla ele geçen] tartışma fırsatı böylece değerlendirilmiş oldu.
Sivil toplum örgütlerinin [nükleer endüstrisine yönelik] birincil suçlaması güvenlik alanındaki sorunlara ilişkin. STK'lara göre, Tricastin vakasına ilişkin cevapsız kalan tüm sorular, nükleer enerjiye dayalı teknolojilerin yeterince kontrol altında olmadığını ve Fransız nükleer tesislerinin yaşlandıkları için daha da tehlikeli hale geldiklerini kanıtlıyor. Aslında, nükleer riskleri denetleme sisteminin tamamı eleştirilmekte. Fransa'da nükleer güvenlikten sorumlu olan, başka bir deyişle nükleer enerjinin jandarmalığını yapan kurum (Autorité de sûreté nucléaire-ASN), nükleer lobiyle sıkı ilişkiler içinde olduğu için inandırıcılığını yitirmiş durumda. Fransız Doğa ve Çevre (France Nature Environnement) derneğinin sözcüsü Arnaud Gossement "Gizlilik had safhada. Halka sunulması gereken her türlü bilgiye ASN tarafından ket vuruluyor. Nükleer enerjinin kontrolü konusunda siyasi merciler bile devre dışında kaldı" sözleriyle bu konudaki eleştirilerini dile getirirken, nükleer sektörünü yönetenlerin hem karar hem denetleme mekanizmalarını ellerinde bulunduran "teknokratik bir canavar" olduklarını da sözlerine ekledi.
Muhalefet, Tricastin vakasını değerlendirmek için bir meclis araştırma komisyonu kurulmasını istedi
Bu arada nükleer endüstrinin üst düzey yöneticilerinin beklemedikleri bir durum ortaya çıktı. STK'larin basın yoluyla aktardıkları eleştiriler devletin yüksek mercilerinde yankı buldu. Ekoloji bakanı Jean-Louis Borloo, dün, nükleerle ilgili her konunun, özellikle "bilgi, analiz ve güvenlik" sistemlerinin masaya yatırılacağını duyurdu. Bakan, böylece, mensubu olduğu [iktidar] partisi UMP'nin hazırladığı 13 haziran 2006 tarihli "nükleer alanında saydamlık ve güvenlik" yasasının eksikliklerini de kabul etmiş oldu.
Ayrıca muhalefet partileri, harekete geçmekte biraz geç kalmakla beraber, geçen hafta sonu, Yeşiller'den François de Rugy ve Sosyalist Parti'den Pascal Terrasse aracılığıyla, bir meclis araştırma komisyonu kurulması için önerge verdiler. Bu önergeye çoğunluk partisinden iki milletvekili (Thierry Mariani ve Pierre Lellouche) de destek veriyor. Sonuç olarak, milletvekillerinin Tricastin vakası sonucu halkın duyduğu endişeyi görmezden gelemedikleri
söylenebilir: Gecen hafta sonu Le Monde gazetesinde yayınlanan bir ankete göre, Fransızlar için nükleer risk ciddi bir sorun teşkil ediyor. Ankete katılanların %81'i, Tricastin kazasının sonuçlarını "endişe verici" olarak nitelendiriyor. Fransızcadan çeviren: Sezin Topçu
