• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYEDE VE DÜNYADA ENERJİ TÜKETİMİ - BİYODİZEL

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TÜRKİYEDE VE DÜNYADA ENERJİ TÜKETİMİ - BİYODİZEL"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

415

GAP V. Mühendislik Kongresi Bildiriler Kitabı, 26–28 Nisan 2006, Şanlıurfa.

Proceedings of the Fifth GAP Engineering Congress, 26–28 April 2006, Şanlıurfa, Turkey.

TÜRKİYEDE VE DÜNYADA ENERJİ TÜKETİMİ - BİYODİZEL

A. Necati ÖZSEZEN, Kocaeli Üniversitesi,Makine Eğitimi Bölümü, 41380-İzmit, nozsezen@kou.edu.tr Mustafa ÇANAKÇI, Kocaeli Üniversitesi, Makine Eğitimi Bölümü, 41380-İzmit, canakci@kou.edu.tr

Özet

Geçmiş dönemlerdeki petrol krizleri ve rezervlerin azalması alternatif enerji arayışlarına hız kazandırmıştır. Bazı gelişmiş ülkeler, enerji ihtiyacını karşılamak ve hava kirliliğini önlemek için biyolojik kökenli yakıtlara yönelmiştir.

En önemli biyolojik yakıtlardan biri biyodizeldir. Avrupa Birliği (AB) komisyonu biyolojik yakıtların pazar payını artırmak istemektedir. Bu nedenle AB, üye ülkelerine bu konu ile ilgili önerilerde bulunmaktadır. Türkiye enerji ihtiyacına cevap verebilmek için enerji kaynaklarını çeşitlendirmeyi amaçlamaktadır. Ülkemiz, enerji ihtiyacını temel olarak fosil yakıtlardan karşılaması çevresel problemleri de beraberinde getirmektedir. Biyodizelin alternatif bir enerji kaynağı ve çevreci olması Türkiye’nin bu yakıta olan ihtiyacını göstermektedir. Bu makalede, Türkiye ve dünyada birincil enerji üretim ve tüketim değerlerine göre biyolojik kökenli yakıtlara olan ihtiyaç incelenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Enerji, petrol, biyodizel, hava kirliliği

ENERGY CONSUMPTION IN THE WORLD AND TURKEY - BIODIESEL Abstract

Petroleum crises in the past and lock of petroleum reserves have provided speeding alternative energy researches. Some developed countries have focused on biological based fuels to meet their energy needs and prevent air pollution. Among them, one of the most important biological fuels is biodiesel. Therefore, European Union (EU) wants to increase market share for biological fuels. EU has proposed some issues to EU member countries concerning this subject. Turkey wants to vary energy resources to response its energy demands.

Biodiesel as an alternative and environmentally friendly energy source is necessary for Turkey. Energy demand of our country met basically fossil fuels which has brought along environmental problems. In this paper, biological fuel needs are investigated based on total primary energy production and consumption values in the World and Turkey.

Keywords: Energy, petroleum, biodiesel, air pollution

1. Giriş

Dizel motorunun mucidi Alman mühendis Rudolf Diesel, icat ettiği motorda Afrika kökenli fıstık yağı kullanmasına karşın, dizel motor teknolojisinin gelişmesiyle birlikte daha ucuz ve enerji içeriği daha yüksek olan fosil kökenli yakıtlar dizel motorlarda daha yaygın olarak kullanılmıştır. Bunun sonucu olarak da, içten yanmalı motorlarda fosil kökenli yakıtların kullanımı, yenilenebilir enerji kaynakları kullanımı üzerinde önemli bir üstünlük sağlamıştır. Petrol ve kömür egemenliğine dayalı enerji çağı, 1973 petrol krizine kadar yüzyıl boyunca sorunsuz devam etmiş ancak bu krizden sonra enerji kaynaklarının yeterliliği konusunda bir güvensizlik ortamı oluşmuştur.

Bu ortam bütün dünyada yenilenebilir enerji kaynakları üzerine yoğun bir ilginin dirilişini sağlamıştır. Başta Avrupa ülkeleri ve ABD olmak üzere, bütün dünya bu konuda araştırmalara başlamıştır. 1980’lerin ortalarında petrol fiyatlarının düşmesiyle bu kaynaklara olan ilgi tekrar azalmış olmakla birlikte petrol krizi sonucu gündeme gelen

“enerji güvenliği” ve “enerjinin çeşitlendirilmesi”, enerji politikalarının vazgeçilmez unsurlarından biri haline gelmiştir. 1990’lı yıllarda ortaya çıkan çevre bilinci de; fosil kaynaklara dayalı enerji üretim ve tüketiminin, bölgesel ve küresel seviyede çevreye ve doğal kaynaklara olumsuz etkisi anlaşılmış, bu durum yenilenebilir enerji kaynaklarının desteklenmesine yol açmıştır [1, 2, 3].

Yenilenebilir enerji kaynaklarından olan biyoyakıtlar (biyodizel, biyoetanol), içten yanmalı motorlarda olduğu kadar elektrik enerjisi üretiminde de kullanılabilmektedir. Enerji bakanlığı, enerji üretiminde yerli kaynakların öncelikli kullanılması politikası çerçevesinde Elektrik İşleri Etüt İdaresi (EİEİ) bünyesinde “Biyoenerji Proje Grubu”

(2)

416

oluşturmuştur. Bu grup “Türkiye-Biyodizel Kullanımı” konusunda fizibilite çalışmaları yapmış ve pilot ölçekte biyodizel üretim sistemi ve laboratuarını Ekim 2003'te hizmete alarak, aspir-kanola enerji tarımı deneme üretimine başlamıştır. 10 Mayıs 2005 tarihinde TBMM'de kabul edilen, 5346 Sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun'un amaç maddesi incelendiğinde, yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanımının yaygınlaştırılması, bu kaynakların güvenilir, ekonomik ve kaliteli biçimde ekonomiye kazandırılması, kaynak çeşitliliğinin arttırılması, sera gazı emisyonlarının azaltılması, atıkların değerlendirilmesi, çevrenin korunması gibi amaçların gerçekleştirilmesinde ihtiyaç duyulan üretim tesislerinin kurulması istenmektedir [4, 5, 6].

2. Türkiye’nin Enerji İhtiyacı

Türkiye’de ilk olarak 1981 yılında Enerji Tasarrufu Kanun Tasarısı hazırlanmış, fakat bu tasarı yasallaşmamıştır. 1997 yılında ikinci bir taslak hazırlanmış ve bu taslağa Enerji Verimliliği Yasası adı verilmiştir.

1997’deki Enerji Verimliliği Yasa Taslağı'nın amacı, enerji kaynaklarının sürdürebilirliğini sağlamak, enerji ithalatının yükünü hafifletmek ve enerjinin üretiminden tüketimine kadar olan süreçteki işlemlerden kaynaklanan çevre kirliliğinin azaltılmasına katkı sağlamaktır. Bu hedef için, enerjinin ve enerji kaynaklarının üretim, çevrim, taşınma, iletim, dağıtım ve tüketim aşamalarının çok rasyonel bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir.

Tasarının özü, ekonomik üretim seviyesini düşürmeden, yaşam kalitesinden ve ihtiyaçlardan fedakârlık etmeden enerjiden tasarruf edilerek ülkenin hızla kalkınmasını sağlamak üzere, ülke politika ve programları ile uyumlu düzenlemeler ve alınacak önlemlerle ilgili teknik ve hukuki esasları belirlemek biçiminde oluşturulmuştur [7].

Türkiye'nin mevzuatında halen, yenilenebilir enerji kaynakları konusunu tam olarak kapsayan bir düzenleme bulunmamaktadır. Ulaşım sektöründe yenilenebilir enerji kaynaklarından olan biyoyakıtların kullanımının artmasıyla bu düzenlemelerin tekrar meclis gündemine geleceği düşünülmektedir.

Enerji kaynakları genel olarak birincil enerji kaynakları ve ikincil enerji kaynakları olarak iki ana başlık altında incelenmektedir. Birincil enerji kaynakları da kendi içinde petrol, doğal gaz, kömür gibi yenilenemeyen enerji kaynakları ve hidrolik enerji, rüzgâr enerjisi ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynakları olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. İkincil enerji kaynağı ise elektriktir. Türkiye’de enerji üretiminde, üretim payında sırasıyla doğal gaz, linyit, akaryakıt, hidrolik ve taşkömürü kullanılmaktadır. Türkiye’de enerji üretimi büyük oranda kamu kuruluşları tarafından gerçekleştirilmektedir. Üretimin talebi karşılamadığı enerji türleri ithalât yoluyla sağlanmaktadır.

Dışardan ithal edilen kaynaklar içinde en büyük payı petrol ve doğal gaz oluşturmaktadır [8].

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) verilerine göre, 2002 yılı itibarı ile Türkiye’nin birincil enerji üretimi 2,541 bin ton petrol eşdeğeri iken tüketimi ise 30,777 bin ton petrol eşdeğeridir. Türkiye birincil enerji üretiminin

%10’u petrol kaynaklarından sağlarken bu oran tüketimde %39 olmaktadır. Aradaki önemli fark petrol ithal edilmesi ile karşılanmaktadır. Üretim ve tüketim arasındaki açığın kapatılabilmesi, yerli enerji kaynaklarının artırılması ile mümkün olacaktır. Şekil 1’de TPAO verilerine dayanarak, yıllara göre Türkiye’nin birincil enerji üretim ve tüketim grafiği oluşturulmuştur.

Grafik incelendiğinde, Türkiye’nin birincil enerji üretim ve tüketim değerleri arasındaki uçurumun 1983’ten başlayarak 2002 yılına kadar giderek arttığı görülmektedir. Bilindiği üzere, ülkelerin kalkınmışlığını gösteren temel parametrelerin başında, kişi başına düşen enerji tüketimi gelmektedir. Bu durum, ülke insanlarının yaşam standartlarını da göstermektedir. Kişi başına düşen yıllık enerji tüketimi, ABD'de 7 ton, Avrupa'da 3 ton, Türkiye'de ise yaklaşık 1 ton petrol eşdeğeridir. Türkiye’de, kişi başına düşen enerji tüketiminin arttırılabilmesi için, ekonomik büyümenin sağlanması gerekmektedir. Fakat kalkınma düzeyi arttıkça, petrol ve doğalgaza olan bağımlılık da artmaktadır. Petrol ve doğalgaza olan bağımlılığın azaltılması ise, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ile mümkündür.

Uluslararası Enerji Ajansının (UEA) 2005 Türkiye raporuna göre [10] ülkemizde petrol kaynaklarından elde edilen enerjinin sektörel kullanımında birinci sırayı endüstri alırken, ikinci sırayı ulaşım sektörü almaktadır. Şu ana kadar gerçekleşen tüketim verileri istatistiksel olarak ele alındığında, önümüzdeki 15 sene için Türkiye’nin ihtiyacı olan petrol miktarının 5–6 kat artacağı tahmin edilmektedir. Şekil 2’de UEA’nın 2005 Türkiye raporuna göre, ülkemizde petrol kaynaklarından elde edilen enerjinin yıllara göre sektörel kullanımı gösterilmektedir.

Grafik incelediğinde 2020 yılında petrol kaynaklarından elde edilen enerjinin ulaşım sektöründe kullanımının, 2005 yılına göre 2–2,5 kat artacağı tahmin edilmektedir. Ulaşım sektöründe genel olarak petrol ve türevleri kullanılmaktadır. Türkiye’de 2002 yılı sonunda ulaşım sektöründe kullanılan enerji kaynağının tamamı petrol kaynaklarından sağlanmaktadır. Bu durum Türkiye’nin yıllar itibariyle özellikle ulaşım sektöründe dışa bağımlılığın artacağı anlamına gelmektedir. Şekil 3’de, UEA 2005 Türkiye raporuna göre, ülkemizde çeşitli kaynaklardan elde edilen enerjinin yıllara göre sektörel kullanımı gösterilmektedir.

(3)

417

0 5 10 15 20 25 30 35 40

1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002

Yıllar

1000 ton petrol eşdeğeri

Türkiye'nin Birincil Enerji Üretimi Türkiye'nin Birincil Enerji Tüketimi

Petrol eşdeğeri: Genelde 1 kg kömür 4000 kcal ve 1 kg petrol 10000 kcal kabul edilmektedir Şekil 1. Yıllara göre Türkiye’nin birincil enerji üretimi ve tüketimi [9]

Şekil 2. Türkiye’de petrol kaynaklarından elde edilen enerjinin sektörel kullanımı [10]

Grafik incelendiğinde, Türkiye’de ulaşım sektöründe kullanılan petrol kaynakları 1973 yılına göre yaklaşık 3 kat arttığı görülmektedir. Devlet İstatistik Enstitüsü'nün (DİE) Kasım 2004’de yapmış olduğu istatistiklere göre, Türkiye’de 2004 yılı itibarı ile ulaşım sektöründe kullanılan motorlu kara taşıtlarının sayısı toplam 10.154.092’dır.

Dizel motorlu araç sayısı bu sayısının % 49,37'sini oluşturmaktadır. Türkiye’de kara araçlarında kullanılan dizel motorlarının büyük bir kısmı zirai ve endüstri sektöründe kullanılmaktadır. Türkiye’de 2004 yılı itibarı ile 1.207.533 adet dizel motorlu traktör faal durumdadır [12]. Özellikle yerel biyodizel tesislerinin kurulması, Türk çiftçisine büyük bir maddi destek sağlayacaktır. Ayrıca ülkemizde, petrol kökenli dizel yakıtı deniz taşıtlarında da yaygın olarak kullanılmaktadır. Dünyada, deniz taşıtlarında, petrol kökenli dizel yakıt kullanımına oranla biyodizel kullanımı daha yaygındır.

(4)

418

Şekil 3. Türkiye’de çeşitli kaynaklardan elde edilen enerjinin yıllara göre sektörel kullanımı [11]

3. Dünyanın Enerji İhtiyacı

Petrol kaynaklarının kullanılmasındaki artış, bizim için olduğu kadar dünya için de ciddi bir problem oluşturmaktadır. Enerjinin ekonomik ve sosyal kalkınmanın temel girdisi olduğu dikkate alınarak, bu temel girdinin sanayide, ulaştırmada ve günlük yaşantımızda en verimli bir şekilde arzı ve kullanılması gerekmektedir. Günümüz teknolojisinde fosil yakıtların aşırı kullanımı, teknolojinin fosil kaynağa bağımlı olarak geliştirilmesi ve fosil yakıtlardan sağlanan birim enerji fiyatının düşük olması, CO2 emisyonunda önemli bir artış meydana getirmektedir.

Dünyada enerji talebinin karşılanmasında ana kaynakların fosil yakıtlar olması, fosil yakıtların da yanma reaksiyonu sonucu karbondioksit (CO2) gibi zararlı emisyonlar ortaya çıkarması, çevresel problemleri de beraberinde getirmektedir. Bugün dünyanın en önemli çevre sorunu olan küresel ısınmada temel etkenlerden biri, artan CO2 emisyonunun atmosferde sera etkisi göstermesidir. Kyoto Protokolü'ne göre, AB’ye üye devletler öncelikle, 2008–2012 yılları arasında, sera gazı etkisi gösteren emisyonları 1990 yılı seviyesine göre % 8 oranında azaltmayı taahhüt etmişlerdir. Bu taahhüt, 16 Haziran 1998 tarihli Konsey Kararında yer alan

"Yükümlülük Yükü Paylaşımı Anlaşması”na (Burden Sharing Agreement) göre 15 üye devlet arasında paylaşılmıştır [13]. Tablo 1’de UEA 2005 raporuna göre gelişmiş ülkelerdeki enerji üretiminde salınan CO2

emisyonu gösterilmiştir. Avrupa ülkelerinin CO2 emisyonunun sınırlandırılması konusunda titizlik göstermelerine karşın, CO2 üretiminde önemli söz sahibi olan ABD gibi ülkeler herhangi bir düzenleyici protokole (Kyoto Protokolü gibi) imza atmamıştır. Bunun yanında, ABD gibi sanayileşmiş ülkeler enerji potansiyeli genişletmek için biyodizel, biyoetanol gibi yakıtlar üzerinde önemli çalışmalar yapmaktadır. Bu gibi ülkelerin biyodizel, biyoetanol gibi tarımsal kaynaklarını enerji üretiminde kullanması ile CO2 biyolojik karbon döngüsü içinde fotosentezle oksijene dönüşecek, böylece bu gibi ülkelerden salınan CO2 emisyonu otomatikman azalacaktır. Bu yüzden Dünya, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçebilecek teknolojiyi bir an önce üretmek zorundadır.

(5)

419

Tablo 1. Bazı ülkelerin enerji potansiyeli ve enerji üretiminde saldığı CO2 emisyon miktarı [10]

Ülke

Nüfus

Toplam Yerli Üretim

(TYÜ)

TYÜ Satın alma gücü eşdeğeri (SAG) (milyar

2000 $)

Enerji

Üretimi Net İhracat (MTEP)

Toplam birincil enerji talebi

(MTEP)

Elektrik Tüketimi

Enerji üretiminde salınan CO2

emisyonu (Mton) (Milyon) (milyar

2000 $) (MTEP) (milyar

kWh)

USA 291,09 10330 10330 1632,01 663,36 2280,79 3803,32 5728,53 Çin 1295 1550 6265 1381 62 1426 1815 3760 Rusya 143,43 306,69 1250,62 1106,92 -456,2 639,72 792,4 1526,75 Japonya 127,62 4876,13 3399,28 84,64 436,83 517,1 997,41 1201,37 Almanya 82,52 1885,19 2085,37 134,52 213,81 347,12 569,23 854,29

İtalya 58,1 1100,48 1478,66 27,66 154,37 181,03 323,96 453,36

Fransa 61,54 1357,97 1610,89 136,32 137,47 271,29 469,2 389,55

Türkiye 70,8 210,5 485,73 23,63 56,57 78,95 117,1 202,87

Çek Cum. 10,2 60,18 161,73 33 11,07 44,12 61,93 116,98

Avusturya 8,1 199 236,32 10,02 23,06 33,18 65,82 74,7

MTEP: Milyon ton eşdeğer petrol

SAG: Belirli bir malın yurtiçi ve yurtdışındaki ortalama fiyatlarının aynı para birimi cinsinden ifade edilmesi

Aynı zamanda Tablo 1, UEA 2005 yılı raporuna göre bazı ülkelerin enerji potansiyelini de vermektedir.

Dünyanın ham petrol arzı 2001 yılında 3,8 milyar ton, 2004 yılında 3,9 milyar ton, 2005 yılında 4,1 milyar ton olurken, 2010 yılında 4,6 milyar ton olacağı tahmin edilmektedir. Dünya’da petrol tüketiminin de aynı paralelde seyredeceği, tüketimde 2001–2005 yılları arasında %1,9 artış olurken 2005–2020 yılları arasında %2,2 artacağı düşünülmektedir. Ülkemizde 2000 yılında gerçekleşen en yüksek rakam olan 73,7 MTEP birincil enerji tüketimi, 2001 yılında %4,7 azalarak 70,2 MTEP'e düşmüş, 2005 yılı IEA raporuna göre %11,2 artarak 78,95 MTEP’e ulaşmıştır.

4. Dünyada ve Türkiye’de Biyodizel

Yapılan araştırmalarda, petrole bağlı enerji kaynaklarının çok yakın zamanda azalacağı tahmin edilmektedir. Petrol kaynakları açısından dışa bağımlı olan ülkemiz yeni enerji kaynaklarına yönelmek zorundadır.

Petrol rezervlerinin sınırlı oluşu ülkelerin şu anki gündem konusudur. Amerika, Almanya, Fransa, İtalya, Japonya gibi sanayileşmiş ülkeler biyoyakıt kullanımına teşvik edici yasalar çıkarmaktadır. Örneğin; yakıt kaynağının ana maddesi için yağlı tohum ekiminin desteklenmesi, üretilen yakıttan vergi alınmaması gibi. Mayıs 2002’de Avrupa birliği biyodizeli vergiden muaf tutacak programı onaylamıştır. Tüm Avrupa ülkelerinde biyoetanol için çok büyük vergi indirimi yapılırken, biyodizel tamamen vergiden muaf tutulmuştur. Biyoetanol benzine, biyodizel motorine katılmadan doğrudan araçlarda kullanılabilmektedir. 2000 yılı verilerine göre Avrupa’da biyoetanol ve biyodizel üretim kapasitesinin çok hızlı artmasına rağmen, üretilen biyoyakıtın benzin ve motorin tüketiminin %1’inden daha az olduğu belirtilmiştir [14, 15]. Şekil 4’de dünyada biyodizel üretim miktarı gösterilmektedir.

Biyolojik yakıt üretiminin yetersiz olmasından dolayı, Avrupa Birliği Komisyonu şu an için % 2 oranına sahip (biyodizel+motorin) karışımlarının kullanılmasını istemektedir. Avrupa birliğinin üye ülkelere önerisi, bu oranı 31 Aralık 2010’a kadar %5,75’lere, 2012 itibarı ile %18 karışım oranlarına taşıyabilmektir. Eğer 2010 yılında

%5,75’e ulaşılabilirse eşdeğer her yıl için CO2 emisyonu 1 milyon ton azalma gösterecektir. Bu değer şu anda ulaşım sektöründe kullanılan araçlardan üretilen CO2 emisyonunun %5’ine karşılık gelmektedir. Türkiye’nin de içerisinde yer aldığı Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütüne (OECD) üye ülkelerde 2030 yılına kadar biyoyakıt (biyoetanol, biyodizel) kullanımının 55 milyon ton’a ulaşması hedeflenmektedir. AB komisyonu 8 Mayıs 2003’te, üye devletlere ulaşım sektöründe kullanılmak üzere biyoyakıt üretimini teşvik eden 2003/30/EC sayılı direktifi yayımlamıştır. Bu direktifler doğrultusunda Avrupa’da biyodizel üretimi 2004 itibarı ile 2 milyon tona ulaşmıştır [15, 16]. Tablo 2’de AB’ye üye devletlerin biyodizel üretim miktarları gösterilmektedir.

Tabloya 2’de görüldüğü gibi, 2003’teki toplam biyodizel üretimi 2002’ye göre %35 oranında artış göstermiştir. 2004 yılındaki toplam üretim incelendiğinde 2003’e göre %35 artmıştır. UEA 2005 raporuna göre Türkiye, ulaşım sektöründe tamamen petrol kaynaklarına bağımlı bir ülke konumundadır. Bununla birlikte Türkiye, Avrupa Birliği’nin direktifleri doğrultusunda ülke gündemine gelen biyoyakıt üretimi konusunda, çok hızlı yol

(6)

420

almaktadır. Türkiye'de bir petrol firması, tarım ürünlerinden elde edilen etanol ile harmanlanmış “biyobenzin”

satışına başlamıştır. Ayrıca Türkiye’de birçok girişimci biyodizel üretim tesisi kurma konusunda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına başvurmuştur.

0 5 10 15 20 25 30

1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003

100.000 ton

Şekil 4. 1991–2003 Yılları Arasında Dünyada Biyodizel Üretim Miktarı [14]

Tablo 2. AB’ye üye devletlerin biyodizel üretim miktarları [17]

2002 2003 2004

Almanya 450,000 715,000 1,035,000

Fransa 366,000 357,000 348,000

İtalya 210,000 273,000 320,000

Avusturya 25,000 32,000 57,000

İspanya - 6,000 13,000

Danimarka 10,000 41,000 70,000

İngiltere 3,000 9,000 9,000

İsveç 1,000 1,000 14,000

Çek Cumhuriyeti - - 60,000

Slovakya - - 15,000

Litvanya - - 5,000

Toplam 1,065,000 ton 1,434,000 ton 1,933,400 ton

Türkiye çeşitli yağ bitkileri için uygun ekolojiye sahip bir ülkedir. Yağ bitkileri üretim alanlarının artırılmasında GAP Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) illeri büyük bir potansiyel oluşturmaktadır. GAP tamamlandığında 1,7 milyon hektar tarım alanının aşamalı olarak sulamaya açılması ile yağ bitkilerinin ekim alanı ve üretimi de büyük ölçüde artacaktır. Türkiye’de enerji tarımının canlanması için Tarım Bakanlığı’nca yağlı tohumlara teşvik edici prim sisteminin uygulanması, yağlı tohumlara uygun fiyat paritesinin belirlenmesi ve GAP alanı içerisinde yağlı tohum ekim alanlarının belirlenmesi gerekmektedir. GAP alanı içerisinde kışlık kolza ve aspirin ekim nöbetine girilmesi durumunda, Türkiye kendine yetebilecek yağ potansiyeli elde edecek ve hatta üretim fazlasını ihraç edebilecektir. Türkiye’de birçok yağ bitkisi başta ayçiçeği olmak üzere yazlık olarak ekilmektedir. Kolza veya ticari ismi ile kanola bitkisinin yazlık ve kışlık çeşitlerinin bulunması, atıl kapasite ile çalışan yağ fabrikalarının hammadde gereksinimini karşılayarak tam kapasiteyle çalışmalarına olanak verebilecektir. Aspirin kurağa dayanıklı bir bitki olması, Orta ve Doğu Anadolu gibi bölgelerimizde kurak dönemlerde ekim nöbetine alınarak üretimi yaygınlaştırılabilir [5, 18, 19]. Ülkemizde bu yaklaşımlar yerine getirilir ise enerji amaçlı tarım mümkün olacaktır.

(7)

421

Ayrıca Türkiye'de yıllık 1.153.540 ton olan toplam yağ tüketiminin, kullanım sonrasında %30’unun atık olarak çıktığı tahmin edilmektedir. Türkiye’de bu yağların bir kısmı sabun üretiminde kullanılırken önemli bir kısmı atık enerji konumundadır. Yasalara göre bu atık yağların çevreye atılmaması, toplanıp imha edilmesi gerekmektedir. Bu yağların imha edilmesi için kurulan arıtma sistemleri firmalara ek maliyet getirmektedir. Bunun yanında kurulan arıtma tesislerinde gerekli kontroller tam olarak sağlanamamaktadır [19]. Atık bir enerji kaynağı konumunda olan bu yağlar biyodizel üretiminin ana maddesi olabilmektedir Türkiye’deki atık bitkisel yağlardan biyodizel üretilmesi, ulusal markette yakıt olarak kullanılmasına yol açacaktır. Böylece hem çevrenin kirlenmesi önlenecek hem de ekonomiye büyük bir katkı sağlanacaktır. Ayrıca atık bitkisel yağların biyodizele dönüştürülmesi yakıtın üretim maliyetini de düşürmektedir. Biyodizelin, dizel motorlarında, kalorifer kazanlarında, çim kesme makinelerinde, su pompalarında, ağaç testerelerinde kullanabilirliği göz önüne alınırsa, Türkiye’nin bir an önce bu enerji potansiyelini değerlendirmesi gerektiği açıkça görülmektedir.

5. Sonuç

Dünya enerji kaynaklarının sınırlı olması ve artan çevre kirliliği yenilenebilir enerji kaynakları arayışını hızlandırmıştır. Yenilenebilir enerji kaynaklarından biyodizelin Dünyada ve Türkiye’de alternatif enerji kaynağı olarak kullanımı ile enerji sıkıntısının ve çevresel problemlerin kısmen çözüme kavuşacağı planlanmaktadır.

Çevresel problemlerin başında artan küresel ısınma gelmektedir. Endüstriyel ülkeler Kytoto protokolü başta olmak üzere çeşitli organizasyonlar düzenleyerek küresel ısınmayı durdurmak istemektedirler. Bunun için biyolojik kökenli yakıtların alternatif enerji kaynağı olarak kullanılması teşvik edilmektedir. Fakat dünyada biyodizel üretiminin yetersiz olmasından dolayı, Avrupa Birliği Komisyonu şu an için %2 oranına sahip biyodizel-motorin karışımlarının kullanılmasını önermekte, bu oranı 31 Aralık 2010’a kadar %5,75’lere, 2012 itibarı ile %18 karışım oranlarına çıkarılması hedeflenmektedir. Bu hedefin gerçekleşebilmesi, ülkelerin enerji tarımı politikalarının sağlıklı yürütülmesine bağlıdır. Türkiye’de hali hazırda enerji kaynaklarının ihtiyacı karşılayamaması ve artan enerji ihtiyacı biyodizel üretimine olan ilgiyi artırmıştır. Ülkemizde biyodizel üretimi için ham madde kaynağı konumundaki yağlı bitkilerin üretim alanlarının artırılması gerekmektedir. GAP projesinin tam olarak hayata geçirilmesi, biyodizelin üretiminde ham madde sıkıntısını ortadan kaldıracaktır.

Kaynaklar

[1] Knothe, G., Dunn, R. and Bagby, M., 1997. Biodiesel: The Use of Vegetable Oils and Their Derivatives as Alternative Diesel Fuels, In ACS Symp. Ser. No. 666: Fuels and Chemicals from Biomass, Pages: 172–

208.

[2] Gençoğlu, M. F., 2002. Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Türkiye Açısından Önemi”, F. Ü. Fen ve Mühendislik Bilimleri Dergisi, 14(2), 57–64.

[3] Büyükmıhcı, M. K., 2003. Yenilenebilir Enerji Kaynakları Avrupa Birliği Ülkelerindeki Uygulamalar ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Tarafından Hazırlanmakta Olan Kanun Tasarısı Taslağı Çerçevesinde Planlanan Önlemler, Yeni ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu ve Sergisi, 3–4 Ekim, Kayseri, Sayfa 15.

[4] Petrol Piyasasında Uygulanacak Teknik Kriterler Hakkında Yönetmelik", Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü, Resmi Gazete, 10 Eylül 2004, Ankara.

[5] Elektrik İşleri Etüt İdaresi, 2005. http://www.eie.gov.tr/biyodizel/index_biyodizel.html.

[6] Ekonomist Dergisi, 2005. http://www.ekonomist.com.tr/servisler/almanak2005/01430/.

[7] Uğur, A., 2003. Yenilenebilir Kaynak Tanımı ve Gelişimi, TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Dergisi, Sayı: 425, Sayfa 3.

[8] Sabır,H., 2002. Dünya Siyasetinde Küresel Rekabet Sistemi ve Politikaları, Derin Yayınları, İstanbul.

[9] Energy in Turkey, 2005. http://www.tpao.gov.tr/rprte/energytr2.htm.

[10] International Energy Agency, 2005. Key World Energy Statistics.

[11] IEA Energy Statistics, 2005. http://www.iea.org/dbtw-wpd/Textbase/stats/PDF_graphs/TRBSFC.pdf [12] Devlet İstatistik Enstitüsü, 2005. Motorlu Kara Taşıtları İstatistikleri.

[13] Vehmas, J. ve Luukkanem, J., 2003. AB’de Alternatif Enerji Kaynakları, Ulusal Politika Araştırmaları Vakfı, Avrupa Birliği’nin Enerji Politikası ve Türkiye’ye Yansımaları Konferansı, Sayfa:5.

[14] http://www.ufop.de/Biointernational.pdf, Mart 2005.

[15] Setting National Fuel Quality Standards, Paper 6 National Standard for Biodiesel – Discussion Paper Prepared by Environment Australia, March 2003.

[16] Stefan T., 2005. The Next Petroleum, Science and Technology.

[17] The European Biodiesel Board Statistics, 2005. http://www.ebb-eu.org/stats.php.

(8)

422

[18] Ulusoy, Y. ve Alibaş, K., 2002. Diesel Motorlarında Biodiesel Kullanımının Teknik ve Ekonomik Olarak İncelenmesi, Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 16(1):37–50.

[19] Kolsarıcı,Ö., Başalma,D., İşler,N., Arıoğlu, H., Gür, A., Olhan, E., Sağlam, C., 2005. Yağ Bitkileri Üretimi, VI. Türkiye Ziraat Mühendisliği Teknik Kongresi, Cilt I, Sayfa:485-503.

Referanslar

Benzer Belgeler

ABD Yönetimi tarafından 2009 yılı başında oluşturulan ve halen yürütülmekte olan, Amerika İyileştirme ve Yeniden Yapılandırma Hareketi (ARRA – American Recovery

Jeotermal kaynaklardan ısı üretimi üç ayrı yöntemle gerçekleştirilmektedir: (1) Sığ formasyonlardan ısı üretimi/depolama, (2) Hidrotermal sistemlerden sıcak

Plan, GAP Bölge Kalkınma İdaresi koordinasyonunda; Enerji Bakanlığı, Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Sanayi

Çalışmamızda deney grubunun statik denge skorlarının grup içi karşılaştırmasında sağa sola salınım standart sapma, statik denge skoru, öne arkaya salınım hızı, sağa

Bu çalışmada düzlemine dik yüklerle yüklü daire eksenli çubuklar için geçerli olan alan denklemleri ele alınarak değişik sınır koşulları altında düzlem dışı

li ve temiz enerji ile Türkiye’ye güç ve ivme kazandıracak bir yatırım olarak hayata ge- çirdik” diyen Cemal Kalyoncu, Türkiye’nin ilk yerli güneş paneli fabrikası

Bilindiği gibi ülkemizde enerji kullanımı sanayi, binalar (ticari ve konut) ve ulaştırma olmak üzere üç ana grupta gerçekleştirilmektedir. Bunlardan sanayi

Kuzey Kutbu Danimarka, ABD, Norveç, Rusya ve Grönland üzerinden Danimarka aras ında potansiyel kriz olarak dururken, Kuzeybat ı Geçidi'yle ilgili plana hemen sesini yükselten