• Sonuç bulunamadı

Hazırsanız önyargınızı ve bildiklerinizi bir kenara bırakdıkdan sonra, dikatlice okumaya başlaya bilirsiniz.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Hazırsanız önyargınızı ve bildiklerinizi bir kenara bırakdıkdan sonra, dikatlice okumaya başlaya bilirsiniz."

Copied!
45
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Version: 260420

Not:

Kırmızı renkli yazılar: Düzeltmelerdir Gri renkli yazılar: Konu dışı olanlar

Portakal renkli yazılar: Aydınlatma/Bilgilendirme/Hatırlatma/Açıklamalar Yeşil rekli yazılar: Dış kaynaklı yazılardır.

Ön Söz

Bir dua ile başlamak istiyorum Ümmeti İbrahim

Şahadet ederimki (yaratan, yoktan var eden yüce) Allah´tan başka ilah yoktur ve şahadet ederimki Hz.

İbrahim ve onun soyundan gelen (diğer peygamberler) ve Hz. İsmail ve Hz. İshak ve onların soyundan gelen Hz. İsa ve Hz. Muhammed (varlığının sonu olmayan, ebedi olan) ALLAH´ın elcisi dir.

Tarih:25.04.2019

Bu tarih "Bilgi Nedir" yazımın ilk yayın tarihidir, ve bu yazdıklarım www.neodor.org sayfasından güncellestirilmis orjinal versionunu bulabilirsiniz. Bu tarih şu anda hic bir önem taşımıyor isede belki seneler sonra önemli olur.

Yazıma başlamadan önce sizin ile bir kac bilgiyi baylaşmak isterim. Bu yazımı ne zaman tamamlıyacagımı bilmiyorum. Belki birkac ay, belki birkac sene, belkide hic bitmez.

Zaman ile, ekleme, düzeltme veya ek konular olacakdır. Zor olan şimdikden belirli bir zaman

verebilmek dir. Ben bu yazımı bir seyahat olarak görüyorum. Seyahat istikametim "Bilgi" burada neler ile karşılasacagımı şimdikden kestirmek zor. Seyehat da ilerledikce, konu ve ek konular daha da netleşecekdir.

Bu yazmış olduklarım tamamen olaylara (doğrusu ve yanlışı ile) kendi bakış acım dır. Belirtmekde fayda görüyorum cünkü, yazılarımda "Bence" diye sürekli belirtmek istemiyorum.

Hazırsanız önyargınızı ve bildiklerinizi bir kenara bırakdıkdan sonra, dikatlice okumaya başlaya bilirsiniz.

- Saygılarım ile -

Başlangıc Bölümü

Bu bölümde Bilgiye bağlı temel bilgileri paylaşmak istiyorum. Anlatmak istediğimi daha iyi anlıyabilmek icin belki bazı cümleleri, yavaş ve dekrar okumanız lazım olacak.

(2)

Diğer bölümleri ne zaman yayınlıyacağımı sizlere malesef bildiremiyeceğim, en az bir kac ay süreceği kesin. Bu bölümden sonraki konuları daha detaylı bir şekilde sizler ile paylaşmak istiyorum. Belki diğer bölümde

yanıtlardan cok sorular ile karşılaşa bilirsiniz.

Bilginin oluşumu

Ilk önce "Bilgi"´nin tanımını bir yapalım.

Bilgi nedir?

İnternet´de bulduğum tanımlardan bir kac örnek:

1- "Bilgi: bir fikrin başka bir fikri etkilemesidir."

Bilgi, bir fikri etkilesin ve ya etkilemesin bilginin kendisinde bir değişim (var yada yok) olmaz. İnsanlar var olan Bilgiyi algılıyamıyorlar ise (nedeni teknik yetersizlik, …) bu, o bilginin olmaması demek değildir. Var olan o Bilgi, algılama yetersizliği olan kişi icin yokdur.

2- "Bilgi: bilen ile nesne(obje) arasındaki ilişkiden doğan her türlü üründür."

Bilgi, bilen ile obje arasında ilk önce bir ilişki şart koşuluyor. Bu ilişki olsada olmasada bilgi yinede vardır.

3- "Bilgi: insan aklının alabileceği gerçek, olgu ve ilkelerin tümüne verilen ad."

Bilgi insan aklına bağlı değildir.

4- "Bilgi: bir konu ya da iş konusunda öğrenilen ya da öğretilen şeyler."

insanların henüz ulaşamadığı Bilgiler yok sayılamaz.

5- "Bilgi: verici ile alıcı arasındaki ilişki"

Bilgi ilişkiye bağlı değildir, Bilgiyi alıcı kişide yeterli kapasite bulunmaması, var olan Bilgiyi yok etmez.

"Bilgi" insanların, algılama gücü dahilinde veya haricinde, buna ilaveten nedensenlik ve mekan dahilinde veya haricinde fiziksel veya teorik (örneğin, düşünce) VAR OLAN her şey.

Bilgi´yi 2 ayrı katagoride toplamak daha iyi olur diye düşünüyorum.

1- Algılama dahilinde bulunan bilgiler. Örnek: 5 duyu organımızın sayesinde (artı, bu 5 duyu organlarımızdan gelen bilgileri işleyebilen beynimiz), ve buna ek olarak teknolojinin gelişimi sayesinde edindiğimiz yeni bilgiler ve bu bilgileri değerlendiren Mantığımız.

2 Çeşit Bilgi edinme:

A- Bilgi edinme (empirizm boyutunda)= 5 duyu organımız + Beyin (gelen Bilgileri işleme ve kayıtetme) + Mantık (bilgileri değerlendiren)

(3)

B- Bilgi edinme (teoretik boyutunda, teoretik yapılan deney)= Beyin [kayıt altında var olan Bilgileri yeniden işlemek ve tekrar beyinde (gerekdiğinde ekleme veya birleştirme yapmak. Örneğin: tek, tek kayıt altında olan Bilgileri, bir birlerine bağlantılı olan bilgilerden Bilgi zinciri oluşturmak) kayıt etmek] + Mantık (bilgileri

değerlendiren).

Acıklama: Bazı bilgileri, teoretik ve beynimizde kayıt altında olan ön bilgilerin (buna tecrübede dahil) sayesinde, mantıklı düşünerek bulabiliriz, örnek vermem gerekirse matamatiksel formüler, güzel bir örnekdir yada ormanda gezerken bir masa belki eski bir televizyon, bir heykel de olabilir, … gördüğünüzde, bütün bu cisimlerin

kendiliğinden ormanda oluşduğunu düşünmezsiniz, yada bir gün bu heykelin (aradan milyarlarca sene gecsede) canlanıp konuşacağını düşünmek ve ya ufacık bir camur parcasından zaman ile bu heykelin kendiliğinden, tesadüfen oluşduğunu düşünmeniz mümkün değildir, cünkü bu bütün mantık kuralarına aykırıdır, ilk

düşündüğünüz: birilerin ormana bu cisimleri atarak ormanı kirletdikleri olur. Bu sonuca mantığınız ile ulaşırsınız.

Ya da, mantıgınız ve kişisel gelişiminiz menfaad üzerine modeleştirilmişdir (şekillendirilmiş, manipule edilmiş, … Bunun en yaygın şekli, genel olarak eğitim adı altında oluşmakdadır.), böyle olduğu zaman bir cok absurd şeyler sizin icin mantıklı gelir. Örneğin: dünyanın en kirli nehrinde yıkanarak kendinizi (hem bedensel, hem de spirituel) temizlenmiş olarak görmeniz (bu nehire cöpler atılır, ölüler yakılarak nehire bırakılır, cansız insan bedenleri bulabilirsiniz, çama?ırlar, hayvanlar ve insanlar bu nehirde yıkanır, fakat kimse bu suyu icmez. Bu na ilaveten insanlar bu nehirde yıkanarak günahlarından temizleneceğine inanıyorlar. Insanların bu na inanmaları, mantık üzerinden yapılmış olan manupülasyon sayesinde mümkündür. Bu da genelde kücük yaşlarda oluyor. Yada insanlara (kişiden kişiye değişen) mantık üstü değerler aşılanıyor, ve bunun sayesinde mantığınız manupule ediliyor, başka bir örnek vermem gerekirse: bir patlamanın nedensellige bağlı olmayıp tamamen tesadüf ve yokdan var olması (bu fikri öne süren kişilere "Bilimin insani" unvanı veriliyor, tesadüfe inanmak ne kadar bilimseldir diye soru aklıma geliyor.) …

2- Algılama haricinde bulunan bilgiler. Zaman ilerledikce (bazı konularda ön bilgimiz artdıkca) ve özelikle teknoloji gelişdikce bazı var olan ön bilgilerin sayesinde algılıya biliyoruz. Örnek vermek gerekir ise Atomlar, uzay ve gezegenler, …

Doğada ve evrende var olan bilgiler (3 Boyutlu bilgi oluşumu): Doğada ve evrende (genel olarak) bilgi tamamen 5 duyu organları üzerinden algılıya biliriz (her ne kadar, var olan bazı bilgileri elde edebilmek icin bazı arac ve gerecler icad etmemiz gereksede). Duyu organlarımızın yardımı ile edinmiş olduğumuz Bilgiler bize filitrelenmiş bir şekilde ulaşıyor (başka bir deyim ile, bizler cevremizde var olan Bilgileri 5 duyu organlarımızın üzerinden, bizim icin öngörülen bilgileri algılıyabiliyoruz, bunun haricinde olan bilgileri zaman ile, teknoloji ilerledikce bu bilgileri değerlendire bilyoruz ve bazı bilgiler bizler icin daima kapalı kalacakdı.). Örneğin insanlar bütün kokuları veya tadları yada renkleri göremiyor. Bunun nedeni duyu organlarımız üzerinden bazı Bilgilerin filtrelenmesidir.

Yani doğadaki var olan bilgiyi duyu organlarımızın algılıya bilecek bir seviyeye getirmemiz lazım. Bu algılama seviyesine getirebilmek icin yapılan calışmada bilginin manupülasyona mahruz kalması imkanıda var tapiki (kabaca bir örnek vermem gerekir ise: "Çift yarık deneyi"). Burada sunu göz ardı etmemek lazım: eğer biz (genel olarak) var olan bir bilgiyi algılıyamıyor isek (bunun nedeni, bilgi yetersizliği veya teknoloji acısından henüz yeterince ilerlemediğimizden dolayıdır) bu, var olan bilginin sadece bizim icin yok oluşu (yani bilgiye ulaşamama nedeninden dolayı) demekdir, bu da gercek anlamda bilgi yok demek değildir. Örnek: koku alanında bizler icin yok olan kokular, köpekler icin vardır, bu ses icinde gecerlidir. Yada bizler icin yok olan sesler (bazı hayvan türleri)yarasalar icin vardır …

Doğada (bizim algılama kapsamında) var olan bilgiler. Bir taş parcasını ele alalım. Ne tür bilgiler icerir?

1- Ağırlık 2- Hacim

(4)

3- İcinde bulundurduğu atom ceşitleri 4- Taşın rengi (gecmişi ile ilgili bilgi verir)

5- Taşın bulunduğu yer ile ilgili bilgi verir (herzaman olmasada, ya da bizler anlayamasak da) … Şu anda radyo dalga, manyetik veya ışınlar ile ilgili Bilgi acıklama yapmak istemiyorum.

İnsanların üretdiği bilgileri şu anda kısaca adını duyurmayı yeterli görüyorum: Bunlar 1- Digital bilgiler

2- Yazılım bilgiler

3- Radyo dalga, manyetik veya ısınlar alanda oluşturulan bilgiler.

Oluşan Bilginin son kulanma tarihi: Burada özelikle vurgulamak istediğim Evren´de hic bir şeyin sonsuz olmadıgıdır (her şeyin hareket halinde olduğu ve genel anlamda az veya cok, yada köklü değişime uğradıgıdır).

Bunu yazarken elbetde, evrende "Fiziksel" var olan (ve cıplak göz ile görüne bilen) büyüklükdeki cisimlerin atom larından yola cıkarak düşüncelerimi sizin ile paylaşmak istiyorum.

Bu konu ne Bilginin evrimleşmesi ile ilgili nede var olan Bilginin metaforlaşması ile ilgili, nede Bilginin mutasyona uğraması ile ilgili (cünkü olaylara bakış acım başka bir pencereden olacak, bunun nedeni her cisim yok olup sonra başka bir cisim meydana geliyor), ben bu anlatmak istedigime uygun bir kelime bulamadım, belki yeni bir kelime düşünmek lazım.

Acıklama: (cıplak göz ile görüne bilinen, fiziksel cisimler baz alınmısdır. Burada mevcut bulunan Bilginin,

atomlar boyutunda var olan ekleme veya eksilmeden yola cıkarak acıklamayı yapıyorum.) Herhangi bir (özelikle) fiziksel yapının (burda canlıların fiziksel yapımıda dahil) bulunduğu ortam ve zaman sayesinde atomlara

ayrılması (yada atomların eksilmesi yada birlesmesi) ve bu atomların (yüksek doğa yada evrensel güc) dıs etkenler veya atomların bağ kapasite sayesinde diğer fiziksel yapılar ile birleşmeleri. Var olan Bilginin (genel anlamda) değişimine yol acar.

Atomların mekanik boyutunda işlemleri: (cıplak göz ile görüne bilinen, fiziksel cisimlerdeki mevcut olan Bilginin, atomlar boyutunda var olan ekleme veya eksilmeden yola cıkarak bu nu yazıyorum) Hemen bir örnek ile acıklamak istiyorum. Bir taşda bir cok degişik atomlar bulunur bunlardan bazıları sodyum, magnesium, demir, oksijen, azot, …. Bir kaya parcası düşünün, zaman ile bu kaya parcasında nedenselik kanuna dayanarak atomlar bazında (bazen de cıplak göz ile görülebilecek şekilde) ilk önce eksilmeler olur. Bu meydana gelen eksilmelerde bazı atomlar (sodyum, magnesium, oksijen, hidrojen, … gibi) serbest kalır havaya (kısacasi dogaya) karışır. Bu karışım tesadüfen olmayıp doganın kesinleşmiş (sabit olan) kanunlarına göre olur. Ve zaman ile yükselir bulutlar ile birlesir (kaya parcasından ayrılan diger atomlar da, böylece ceşitli yeni

oluşumlarda etkili olur) bulutlardan yagmur olarak geri yere gelir, ordan bitkiler bu kaya parcasından ayrılan ve bitkilerin işleye bilecekleri bütün atomları alırlar, kendi gelişimi icin kulanırlar. Yani bitkilerin hammade olarak aldıkları bu atomları bitkilerin icinde bulunan mikroskobik fabrikalarda (fabrika cünkü: bir madeyi işleyip ondan başka bir made üretiyor) işleyerek (örneğin) kendilerinin gelişmesi alanında kulanırlar. Yada herkesin bildiği bir örnek vermem gerekir ise: Bitkilerin Yerden ve yağmur sayesinde suyu alıp oksijen ve basit şekerler

dönüştürmesi.

Yada bir taş parcası başka bir taş parcası ile yüksek basınc sayesinde birleşir. Yani atomların sürekli işleme aşamasında, değişim aşamasında bulunuyorlar. Ben bu olaya cansız nesnelerdeki var olma devri olarak görüyorum. İlk önce (atomların birleşimi sayesinde) varlar sonra (atomlara ayrılıyorlar) yok oluyorlar ve (atomlar yeni düzen icerisinde, nedenselik kanununa göre) yeniden başka bir cansiz nesne olarak var oluyorlar.

(5)

Bölüm 2

(Zayılıma başlangıc Tarih: 06.05.2019, yayın tarihi: 15.07.2019)

Bilgi edinme (Genel anlamda)

Günümüzdeki hayatda bilgiye ulaşmak çok kolay (Bilginin doğruluğunu konu dışı bırakıyorum), dünyada olan güncel bilgiler, bilimsel bilgiler yada dünyanın öbür uçunda neler olup bitdiğini ögrenmek çok kolaylaştı.

Bunun en önemli etkeni, elbetde internet. İnternet sayesinde milyonlarca kütüphane doldurabilecek bilgilere (nerede olursanız olun) anında ve çok düşük bir fiyat karşılığı ulaşa biliyoruz.

Bundan 500 sene önce yaşayan insanları bir düşünün. Bilgi sahibi olabilmek için, insanlar birçok zorluklara katlanıyorlardı ve gerekdiğinde hayat akışlarını ona göre değiştiriyorlardı. Bilgi sahibi olmak bir ayrıcalık idi.

Bilgi cağında yaşayıpda bilgisiz kalanlar, gercekden yanlış cağ da yaşıyorlar. İnsanların, boş bilgi yada çöp bilgi edinme tercihleri, var olan (okul, medya yada aile) eğitimin sorgulanmasında ve tartışılmasında faydalı

olabileceğini düşünüyorum.

Tabiki (bilgi cağından yoksun yaşayan) istisnalar da vardır, malesef, örneğin: Afrikada insanların eğitimin düşük olması veya Avrupa ile kıyasladığımızda bilim adına fazla birşeylerin yapılmaması, insanların aptal olması anlamına gelmez, bu insanların bilgisiz olduğuda anlamına gelmez. Cünkü ben bu eleştiriyi yaparken, gelişmiş toplumların yaşam şeklini baz olarak alıyorum. Örneğin: ben Amazon´da bir hafda dahi hayatımı sürdüremem, bu konuda ben bilgisizim. Düşünün bir, ormandasınız her tarafınız yiyecek dolu, fakat habitatınız ile alakalı bilgi yetersizliğinden dolayı ölmeye mahkum sunuz. O zaman bir insan hakkında fikir yürütmek için, içinde bulunduğu şartları gözönünde bulundurmak lazım diye düşünüyorum.

Ben bütün insanların yetenekli olduğuna inaniyorum, fakat aldıkları eğitimlerden (medya, okul, cevre, …) dolayı, bu yeteneklerin bilincli veya bilicsiz yok edildiğini düşünüyorum.

Tabiki sorguluyan insanları yönlendirmek zor olduğu için, insanlari yönetenlerin cıkarlarına karşı cıkmamaları için, sorguluyan yada doğru olanı araştıran insanlar istenmiyor. Bunu engelemek icin insanların zayıf noktası üzerinden yada yeni üretilmiş olan değerler, yanlış aşılanan bilgiler üzerinden yapılıyor.

Aşağıdaki 3. Bölüm üzerinde calışmalarımı yapar iken, güzel ülkem Türkiyede çok ilginc bir olay oldu.

Tarih: 23.06.2019 Olay: İstanbul secimleri

İlginc olan: Kendilerini Atatürk düşünceli gören CHP (İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne „İBB“ ait şirketlerden namus sözü verdikten sonra işçileri işten çıkartan) ve Türkiye´yi bölmek isteyen (Sırtlarını Terör örgütüne dayıyan, PKK ya katılmaları için gencleri veya ailelerini kandıran.) HDP nin İstanbul secimlerinde ortak

calışmaları. Yani HDP, PKK terör örgütün (Türk askerini öldürenler) partisi ile CHP, İYİ ve Sadet partileri (sözde Türkiye cıkarları için hareket eden partiler) ortak calışma yaparak, secim sonrası kol kola eğlenirler.

(6)

Bu partileri secen herkez Terörü destekledi.

Yada ALLAH yolunda olan insanların, kendilerine küfür eden, hakaret eden, yasaklar getiren, eğitimden uzaklaştıran, … insanları, kendi temsilcileri olarak secmeleridir.

İşte düşünmeyen bir toplum, ibretlik durumuna böyle sevinir.

Hata bilgisizilkden dolayı yapılır, fakat bu partilerin ne yapdıkları herkes tarafından biliniyordu.

Düşün,

Düşün ki, bu duruma sen düşmeyesin.

Başka bir tarih: 02.09.2019 Diyerbakir HDP il başkanlığı önünde oturma eylemi ‘PKK çocuklarımızı geri ver’ ile baslayan bir annenin, çocukların HDP tarafından PKK terör örgütüne asker olarak göndermeleri veya hendek olayları, … Bunları desdekleyen ya şahsi cıkar peşinde yada hür iradesini teslim edmiş.

Bu ibretlik olayı burada acıklamamın sebebi, Türk tarihinin erosyonuna karsi, bu bilgiyi elimden gelen imkanlar ile korumakdır.

Başka güzel bir örnek: Hitlerin (bu arada Hitler olmasa idi İsrail devleti nasıl kurulurdu?), Darvinizimin evrim teorisi üzerinden almanlara (özelikle coçuk yaşlarda) miliyetciliği aşılıyarak, zayıf toplumların güclü toplumlar tarafından ezildiğini bunun bir doğa kanunu olduğu ve bunu hayvanlar aleminde görebileceklerini ve bunun Darvin tarafından da kanıtlandığı probagandası yapılarak (bu savaş nedenlerden birtanesi idi) değişik toplumları sömürgeleştirmek doğal bir şey miş gibi alman toplumuna aşılanmaya başlatıldı.

Burada şimdik Darvinizim ideolojisinden önce var olan devletler arasındaki miliyetciliğin boyutuna fazla girmek istemiyorum, çünkü bu konumuzu çok dağıtır diye düşünüyorum. Fakat araştırmanızı tavsiye ederim.

Araştırmanızı tavsiye etmek istediğim diğer bir konu da, Hiristiyan temsilcilerinin, Darvinizimin propagandası yapılmadan önce ve sonraki dünya siyasetindeki roleri.

(1)Çok önemli bir konuya kısaca değenmek istiyorum, çünkü bu yapılanlar özelikle coçuklara yapılıyor. Bu tespiti, (başka toplumların namusuna ve malına saldıran, „tek dişli canavar“) „Modern“, „Cağdaş“, … gibi sözler ile kendilerini güzel göstermeye calışan devletlerde yapdım. Tabiki önceden de yapılıyordu, fakat şu anda çok daha a sosyal bir boyutda yapılıyor. Internet´de ve televizyonlarda, … gerek eğitim, gerekse eğlence adı altında yapılan birçok boş veya zararlı faaliyetler var. Örneğin: Darvinizim propagandası, yada gender free

propagandası, yada lut kavmi gibi yaşamanın normal olduğu propagandası, bunlar ile birlikde örneğin sanal medya üzerinden coçukları kulanarak, anlamsız, hicbir mantığa uymayan, igrenc, şoke edici, korkunc, coçuklara bu tür şeylerin normal göstermeleri (şu bir gercekdir, bir insan sıkca gördüğü şeyi zaman ile normal karşılamaya başlar, özelikle coçuk yaşlarda), buradaki amac bunu izleyen coçukların, yapdıkları aksiyonlarda mantık aramamaları, yapdıkları şeylerin başkalarını ilgilendirmediğini, istedikleri her şeyi yapabileceklerini bu onların kişisel özgürlüğü olduğunu ve bütün bunlar coçuk yaşda sorgulamayı engelemek ve onları

aptallaştırmak içindir. İnsanların, kişisel cıkarları doğrultusunda hayatını sürdüren bir toplum düşünün, o zaman 1. – 2. – 3. – 4. …. dünya savaşları elbetde kacınılmaz olur.

Şunu kesinlikle unutmamanızı öneririm: Siyaset Hak üzerine kurulu değildir, siyaset cıkar üzerine kuruludur ve insanlar o na göre yönlendirilir ve yönetilir.

Diğer bir konuda: her ne kadar kuruluş veya şahısların muhtac insanlara yapdıkları bağışlar veya yardımlar olsada bunun değişik bir amacıda olabilir, o da sizlerin güvenini kazanmaları içindir, yada din ve ya miliyetcilik

(7)

üzerinden yada sizlerin değer verdiği herhangi bir başka şey üzerinden de olabilir, sizin güveninizi kazanmaları için her yola başvuracaklardır.

Konuyu çok dağıtdık, fakat yazılması gerekiyordu. Amacım okuyucuları aydınlatmak.

Neyse, asıl konumuza geri dönelim.

Şimdiki cağda Bilgiye ulaşmak daha kolay olduğu halde insanlar gereksiz (örneğin: magazin, dedikodu, …) Bilgilere nicin bu kadar değer veriyor? Magazin veya dedikodu yada diğer gereksiz (cöp) bilgilere ayrılan zamanı, tapmış olduğunuz dininize veya yaşadığınız ekonomi sistemini, sağlık hakkında bilgi edinme, yada nasıl daha huzurlu bir hayata sahip olabilirim, … çok daha önemli olmasına rağmen nicin çok daha az önem veriliyor?

Yani insan kendisine faydalı olabilecek şeyleri terk edip gereksiz şeylere nicin zaman harcıyor, bunun mantığı nerede? Galiba şimdik sizlere (1)yukarıdaki coçuklar ile ilgili verdiğim örneği hatırlamanın zamanı geldi.

… Ve bu konuyu burada kapatıyorum.

Kısa ömürlü bilgiler (dış kaynaklı bilgiler)

Bu Bilgi türü bize Internet sayesinde çok büyük bir Bilgi edinme imkanı sağlıyor.

Artık insanların ihtiyac duydukları bütün Bilgileri, öğrenmelerine gerek kalmadan (Beyin de depolamadan) çok geniş kapsamlı Bilgi sahibi olmak mümkün. İcinde bulunduğumuz teknoloji cağında ihtiyac duyduğumuz bilgilere İnternet üzeri çabuk ve rahatca ulaşabiliyoruz ve bu durum ihtiyac duyduğumuz Bilgileri beynimizde

depolamamıza gerek kalmıyor.

Yani, sadece gerek duyduğumuz zaman ihtiyac duyulan Bilgiye İnternet üzeri ulaşıyoruz ve ihtiyac duyulmadığı zaman bu bilgiyi unutuyoruz. Beynimiz, İnternetin alabildiği kadar Bilgiyi depoluyamadığı için İnternet´den faydalana biliriz.

Bu duruma „Kısa ömürlü Bilgiler“ diye hitap etmek istiyorum.

Bu Kısa ömürlü Bilgi edinme elbetde İnternet den öncede var idi, örneğin: kitaplar, örneğin: var olan bütün nesneler (bunlar kendi bilgilerini icerir, yazımın 1. Bölüm de bu konuyu anlatmış idim.). Fakat İnternet´in özeliği bu Bilgileri digitalleştirmemiz ve her yerden ulaşabilmemiz dir. Bu kadar yoğun Bilgiyi istediğimiz zaman ulaşa bilmemiz dir.

Bölüm 3

Oluşan ilk Bilgi (Big Bang, düşüncesi)

(Yazmaya başladığım Tarih: 06.05.2019, yayın tarihi: 07.08.2019)

(8)

İlk önce, bu bölümden itibaren bilmemiz kereken bazı kavramlar.

Ön bilgi:

Işık hızı: genelde 1 saniye icerisinde, ışğın vakum da yapdığı hız diye tarif edilir, fakat ışık ile birlikde elektromanyetik dalgalar ve ışnlar da aynı hıza ulaşabiliyor. Yaklaşık saniyede 300.000km dir.

Örnek: radyo dalgalar, mikrodalgalar, gravitasion dalgaları, röntgen ışnları ve gama ışnları.

Planck zamanı (Teorisi): Işığın bir vakumda olan bir Planck uzunluğu mesafesini kat ettiği süredir. Bu da 0, 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 1 saniyedir.

Fakat var olan teknoloji sayesinde, ölcüle bilen en kısa zaman (2016 verilerine göre) 0, 000 000 000 000 000 007 saniyedir. Burada teori ile pratik arasındaki hic küçümsenmiyecek farka dikatinizi çekmek isterim.

Bilim bu 10-43 zaman icerisinde (Planck zamanı) hic bir ölcüm yada her hangi bir Bilgi alabilme teknolijisine ulaşamadığını belirtmek isterim.

Zaman: bir değişiklikdir, değişik olmadığında degeri 0 dir, değişiklikler ise mutlaka bir Nedenselliğe bağlıdır.

Ben Zamanı, „Büyük patlama“ dan sonra olan oluşumlar olarak görmüyorum. Ben Zamanın „Büyük patlama“ ile birlikde oluşduğunu düşünüyorum. Burada Zaman derken daha cok Nedenselliği baz alıyorum. Çünkü: „Büyük patlama“ olduğunda henüz atomlar dahi oluşmamış iken, var olmayan bir şeyi Zaman olarak baz almak (Zamanı dünya nın, kendi ekseninde dönmesini baz alırız) bence yanlış olur.

Sizlere benim düşünceme göre Zamanın tarifini yapmak isterim. Gayet kısa ve acık. Zaman, Nedenselliğe bağlı olup mekanda var olan bütün değişiklikleri iceren (bu bir Plank Zamanı yada uzunluğu da olabilir) mesafeye denir.

Bu sert cisim olabilir, enerji olabilr ve ja bir düşünce olabilir.

Yanlız şunu da eklemek isterim. „Büyük patlama“ yı ben Zamanın 0 (sıfır) noktası olarak görüyorum. Her ne kadar

„Bilimin adamları“ Big Bang, Planck Zamanın başlangıcı olarak görselerde, Big Bang eğer gerçekden oluşmuş ise o zaman bir Nedenselliği vardır (yani „Büyük Patlamanın“ bir oluşum aşaması) bu Nedensellik (oluşum aşaması) de benim icin „–" (eksi) Zaman dır. Yani Zamanın oluşum aşaması.

Bizler Zamanı, Dünyanın kendi ekseninde dönmesini esas alırız, 1 gün 24 saat. Bu Zaman iscerisinde Dünya kendi ekseninde tam bir dönüş yapmışdır. Bu acıklamadan anlaşıldığı gibi, Zaman, insanlar Dünya´nın dönüşünü baz alarak ortaklaşa yöneldikleri sabit bir akışdır (hareket) dir.

Genel anlamda: „Zaman“, insanların yöneldiği, sabit bir düzen (frekans) içinde akıp giden herhangi bir objenin baz alınmasıdır. Fakat Zamanın akış (frekans) hızı, yönelme noktasına göre değiştiği icin, objeler arasında sabit değildir. Şöyleki: zıldız gözlemleri, Güneş saati, su saati, kum saati, dünyanın akış hızı diğer gezegenler ile sabit değildir. Bunların kendilerinin değişik bir akış hızı vardırç

Bu yazıma başlar iken sene 2019 fakat gerçek sene 2019 değildir, miladi yıl dır. Uluslar arası (Cin halk

cumhuriyeti, Hindisdan, İsrail halkı ve İslam haricinde) bir anlaşma sağlandı (bu da Hz. İsanın doğum yılı olarak görülüyor).

(9)

Hicri yıl: 1 yılı 354 ya da 355 gün olan ve 12 kameri aydan oluşan, Muhammed'in Mekke'den Medine'ye hicretini başlangıç yılı (1. yıl) kabul eden ve Ay'ın Dünya çevresinde dolanımını esas alan bir takvim sistemidir. (Kaynak:

Vikipedia)

Bir konu var ki onu mutlaka acıklamak istiyorum. O da uzayda Zaman daha yavaş işlediği için, insanlar daha genc kalıyorlar yada daha çok yaşıyorlar gibi düşüncelerin yanlış olduğudur.

Bunun en önemli nedeni, canlılarda var olan organların calışma ritimin olmasıdır. İnsan her nefes alışında, (kalbin sayesinde) dokular kann dolaşımı üzerinden (hemoglobin üzerinden) ihtiyac duydukları miktarda oksijen alır ve artık madeyi yine kandolaşımı üzerinden akciğere, ordanda nefes vererek dışarıya atarız. Burada kann akışının belirli hızda olması çok önemlidir. Aksi takdirde kasların, organların yada beyin de bulunan sinir hüçrelerin calışmasında cok büyük sorunlar yaşana bilir. Bu durumda vucutdaki bütün dengeler bozulur.

Ek olarak, hızlı hareket etdiğinizde, şok altında olduğunuzda veya güc kulandığınız herhangi bir hareketinizde kalbiniz, kendi iradenizin dışında vucuta daha hızlı bir şekilde kann dolaşımını ve bunun ile birlikde dokularınızın calışması icin daha çok oksijen sağlar, bunun tek nedeni, bulunmuş olduğunuz ortama ayak uydurmak için bir denge sağlanır. Kısaca acıklamak gerekir ise: İnsanın icindeki Zaman’ın dış etkenlerden etkilenmeden sabit bir frekansda akıp gider.

Planck uzunluğu: Yaklaşık 0,000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 001 metredir. Bir atom cekirdeğin milyonlarca kere daha kücük. Kuantum teorisinin dahi caresiz kaldığı bu uzunluğu doğrudan ölçebilecek hiçbir araç yoktur. Bu yüzden Planck uzunluğu araştırmaları çok teoriktir.

Nedensellik: Genel olarak yapılan acıklama: olay (başlangıc), ve bun dan dolayı oluşan (meydana gelen), veya olgulaşmaya doğru ilerlemedeki yolda (başlangıc ve sonuc arasındaki mesafe) olusan olaylar dahilinde ki olgu veya olgular (sonuc). Nedenselik bircok yerde neden ve sonuc olarak tanımlanılıyor.

Bence Nedenselliğin temel şartı: bir aksionun, bir önceki aksiondan oluşmuş olması. Nedenslliğin başlangıcı ise Ebedi ve Ezeli olan bir üst boyutdan oluşması.

Ek bilgi: Sonsuz olan bir şeyin Zamanı yokdur ve onda fiziksel bir değişiklik de olmaz, sürekli aynı kalması lazım, cünkü fiziksel değişikliklerin elbetde bir başlangıcı ve bir sonu vardır.

Evren, uzay ve ya kainat (halk dilinde) ne derseniz artık, her yerde ve her şartlar altında geçerlilliğini koruyan bir kanun vardır, o da Nedensellik´dir. Yani bir Bilgi´nin oluşa bilmesi icin önceden var olan Bilgi´nin etkisi lazım. Fikir yürütme de buna dahil dir.

Fazla acıklama yapmadan: bir konu hakkında düşündüğümüz zaman, düşünmenin başlangıc Nedenselliğini sorguladığımızda, başlangıcı düşünmenin üstünde olan bir boyuta olması lazım o da beyin oluyor. Yani Nedenselliğin başlangıcı bir üst boyut daki Nedensellik oluyor. Bu olayı değişik bir pencereden sizlere sunmak isterim: (İnsanlarda) fikir yürütebilmek için ilk önce beyin lazım. Buda düşünmenin bir önceki Nedensellikde üst boyutun Beyin olduğunu gösterir.

Önemli: herhangi bir olayın aşamalarını incelediğiniz zaman Nedensellikler zincirindeki oluşum aşamasını ve onun boyutlarını daha iyi bir şekilde görebilirsiniz.

Yada bir futbol topunu yokuş aşağı itdiğim zaman, onun ilerlemesinin Temel Nedenselliği yokuş değildir, Nedenselliğini bir üst boyutda aramanız lazım, o da dış etken olarak, itici güc oluyor.

(10)

Var olan bütün Nedensellikleri geriye doğru incelediğimiz zaman, her şeyi „Büyük patlama“ ile başladığını çok kolay bir şekilde anlarız. Peki „Büyük patlama“ nin nedenseligi nedir?

Oluşan Evren ve Doğa kanunlarındaki Nedensellik: Evren ve Doğa kanunlarının oluşumunda bir Nedensellik olması lazım. Kanunların da bir Nedenselliğe bağlı olması lazım„Büyük patlamadan“ başlıyalım.

Evren „Büyük patlama“ sonuçunda oluşduğuna göre (henüz gercekliğini tartışmadan), Evrensel kanunlar da

„Büyük patlamadan“ sonra oluşdu, bu bir gercek. Her nekadar bizler bu „Büyük patlama“ da şahit değilsek de, fakat mantığınız bunun böyle olmak zorundalığını sizlere gösteriyor. Demek ki bir şeyin olurluğunu bilmek için görmek zorunda değilsiniz (buda aslında başka bir konu).

Bu da demek oluyorki, „Büyük patlama“ nın hacmi, içinde oluşan sıçaklığı, enerji miktari, enerjinin yoğunluğu başka olsa idi, o zaman başka sonuclar elde ederdik, bu da bir gercek. Olaylar değişdikce Nedensellikler zincirinde değişiklir olur, bu da sonucu etkiler. Her nekadar bizler bu „Büyük patlama“ deneyini yapmış olmasak da, fakat mantığınız bunun böyle olmak zorundalığını sizlere gösteriyor. Demek ki bir şeyin olurluğunu bilmek için yapmak zorunda değilsiniz.

Düşünmekde fayda vardır („Bilimin adamı“ sende düşün) „Büyük patlama“ Tesadüf olarak nitelendirdiğiniz şey cevresinde bulunduğu ve bulunacağı ortama göre design edilmiş olması lazım.

Bir kanun oluşabilmesi için iki şey lazımdır 1. Madenin özelikleri 2. Bulunduğu ortamın özelikleri. Bu „Büyük patlama“ içinde gecerlidir.

Örnnek: Bir Gemi yapmak istediğimde, denizin özeliklerini, rüzgarı ve iklim koşularını düşünerek gemiyi inşa etmem lazım, aksi takdirde batma ihtimali çok yüksek olur.

Kafanıza göre bir gemi yapın, icine 2000 kişiyi doldurun ve okyanusa doğru acılın. Bu düşünen bir insan için çok riskli bir durum olur. Yada kafanıza göre bir ucak inşa edin, sonra icine yolcuları doldurun ve havalanın. Bu ucağın düşme ihtimali sizce nekadar yüksek olur?

Ebedi ve Ezeli olan: Bütün Nedenselliğin başlangıcı Ebedi ve Ezeli olandır, bunun ile birlikde Ebedi ve Ezeli olandan daha yüksek bir boyut yokdur çünkü Ebedi ve Ezeli olan bir şeyin ne başlangıcı nede sonu vardır.

„Big Bang“ düşüncesinde „Büyük patlama“ ´yı dahil eder isek, o zaman patlamanın Ebedi ve Ezeli olması mümkün değildir cünkü patlama anlık bir şey dir. Bir patlamanın tesadüf olması mümkün değildir cünkü Nedenselliğe bağlıdır.

(11)

Bazı (fanatikleşmiş) „Bilimin adamları“n daki Matematiksel inanc: 0 (Made den)=Sonsuz Made. Matamatikde olmayan bir şeyin değeri 0 dir 0=0 bu evrensel bir kanundur, …. Yada isterseniz 0+0+0+ … =0, yada 0*0=0, 0/0=0 hangi matamatik kanunu kulanırsanız kulanın sonuc 0 dır. Yok dan bir şey kendiliğinden, aniden ve tesadüfen oluşmaz.

Yokdan var edebilmek icin cok yüksek (insanın aklı alamıyacağı) , Ebedi ve Ezeli olan bir güce ihtiyac vardır.

„Bilimin adamları“ nın inancı 0=1 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 dan daha vahim, 0=sonsuz varlık, yani rakam olarak yazmak istesem 1 0000 bu sıfırlar sonsuza kadar gider, milyarlarca ışık yılı 0 ekleyin yinede sonsuzluğa erişemessiniz.

Bunun mantığı nerede? Yokluk = Sonsuz varlık.

Var olmayan birşeyden (0 değer den) sonsuz varlığı icat etmek Teoride dahi mümkün değildir, kendinizi „Bilimin adamı“ olarak görün, yada kendinize başka unvanlar verin fark etmez, bu mümkün değildir.

Tesadüf

Bu acıklamada değişik dinlerin (Bilimi din gibi görenler buna dahildir), Tesadüfün değerlendirmesini konu dışı bırakarak, Tesadüfün genel anlamda acıklamaya çalışacağım.

Sözlük anlamı: Yalnız ihtimallere bağlı olduğu düşünülen olayların kesin olmayan, değişebilen sebebi (Nedensellği).

Tesadüfü Evren ve Doğada oluşan oluşumlar ile (mantık sahibi olan canlılar) insan ve hayvanların sosyal aktivesindeki tesadüfler diye 2 ayrı oluşum olarak görüyorum.

Benim düsüncem: („Büyük patlamayı“ baz alarak Tesadüfün tanımını yapıyorum) Şu bir gercek (Doğa ve Evrende): Nedensellik zinciri icerisinde akıp giden etki tepki olayların hic biri Tesadüf değildir. Tesadüf oluşumu engeleyen Doğa ve Evrensel kanunlardır.

Tesadüfün hangi şartlar altında olurluğunu aşağıdaki yazımda acıklıyorum.

(12)

Fakat (mantık sahibi olan canlılar) hayvanlar ve insanlar ise spontan, mantıki, duygusal, edindiği bilgiye ve deneyime göre hareket etdiği için kesin bir cerceve (ya da kanun) içeriside tutmak mümkün değil.

Birde şu varki sizin icin (Bilgi yetersizliğinden dolayı) Tesadüf olan bir şey başkası icin Nedensellik zincirinde oluşan etki, tekpi oluşumu olabilir. Bunun en güzel örneği: „Big Bang“

Mantık sahibi olan canlılar: Eğer insanlar belirli bir Doğa veya Evrensel kanuna uyarak hareket etmiş olsalardı, insanlarda hür iradenin varlığından süphe ederdim. Her ne kadar insanları (eylemlerinden dolayı) belirli bir kategori icerisinde görsekde, fix olan bir cerceve icerisinde tutmak mümkün değildir.

Mantık sahibi olan canlıların, Hür iradesindeki kısıtlamalar, edinmiş oldukları Bilgi, ve Deneyimin (sonucda insanın algılama ve düşünme kapasitesi kısıtlı olduğundan dolayı, doğal olarak Bilgi yetersizliği oluşa biliyor, bunun da karar almada bir etkisi var elbetde. Fakat bu durum Hüriradesindeki temel kararları ne kadar etkiliyor?

Bununda Tesadüf oluşumu ne kadar etkiler?) mantıklı bir şekilde nasıl kulandıklarından ibaretdir. Buna ek olarak insanlardaki spontan, duygusal, edindiği bilgiye göre hareket, belirli bir cerceve icerisinde olsada, fazla derinlere inmeden, Doğa ve Evren kanunları ile karşılaştırdığımızda yine de bir fark vardır.

Tesadüf olusum:

1- (Birbirlerine bağlantısı olmayan) Evren ve Doğada oluşan farklı Nedensellikler zincirlerinde meydana gelen farklı (birbirlerinden ayrı) aksionların oluşumu. Örneğin: herhangi bir başka galaksi de kara delik oluşur iken, Samanyolu galaksimizde, bir metoritin Mars gezegenine carpması.

2- Sadece Mantık sahibi olan canlılar için gecerlidir, bir den fazla Nedensellikler zincirinde oluşan farklı

aksionların kesişdiği an (bu olay Doğada ve Evrende kendilerince belirlenmiş kanunlar icerisinde ilerlediği icin Tesadüf olmuyor, her ne kadar olaylar bizim acımızdan kaos olarak nitelendirilsede). İnsanlardan bir örnek:

Yemek yemeye giderken, yolda tanıştığım insan, belkide tanışmamız imkansızdı.

(Sadece Mantık sahibi olan canlılar) Yada her hangi bir Nedensellikler zincirinde oluşan birden fazla var olan aksion varyasyonlarından, (gelecek zaman da) Nedenselikler zincirinde oluşabilecek sonuç. Örnek: Bir masa düşünün 1 den 100 kadar şalterler var, her bir şalterin başka bir aksionu var olduğunu farz edelim, gözükapalı, eliniz ile 5 numaralı şaltere dokunup (secmeniz) bir aksiona neden olmanız tesadüfdür. Fakat elinizi 5 numaralı şaltere yönelmesi Bilincaltınız yada Bilinciniz sayesinde olur.

Deney:

1- Aklınıza gelen ilk 5 tane rakam söyleyin.

2- Aklınıza gelen ilk 10 renk söyleyin.

Acıklama:

1- Bu deneyi bircoğunuz başaracağından eminim. Hic düşünmeden rakamları rahatlıkla sayabiliyorsunuz. Ben size düşünmeniz gereken yönü belirtiyorum, sayıları. Bilinc altınız, Bilincinizi devre dışı bırakarak istenen sonucu hızlı bir şekilde sunuyor.

2- İkinci deneyde yine ilk leri Bilinc altınız çok hızlı bir şekilde sunuyor, daha sonra düşünmeniz gerekiyor ve Bilinciniz devreye giriyor, istenilen cevabı sunmak için Bilinciniz, Bilinc altınızı devre dışı bırakarak istenilen bilgileri beyninizde taramaya başlıyor ve istenilen sonuc sunuluyor.

(13)

Soru: Birinci deneyde Bilinc altınız devreye girdiği için sunmuş olduğunuz rakamları tesadüfen mi sunmuş oluyorsunuz?

Sorun: Bilinciniz haricinde yapdığınız aksionlar Tesadüf müdür?

Eğer cevabınız evet ise, o zaman organlarınızın calışmasıda mı Tesadüf?

3- Milyonlarca sene icerisinde Dünya´da oluşan tek bir yaprak tanesi dahi, yerin ve ya okyanusların en diplerinde yaşayan bakterilerin dahi, evrende en ufak atomun veya enerjinin dahi hesaplanmış olması, (Nedensellikler zincirinde) Tesadüf oluşumuna müsade verirmi?

Yukardaki acıklamamdan da anlasılacağı gibi Doğa ve Evrende Tesadüfün olduğuna inanmıyorum cünkü belirli bir kural icinde oluşan bir şey aynı zamanda Tesadüf olamaz.

Bir Evren düşünün, her şey önceden planlanmış. Bir ağacda ne kadar yaprağın olacağı, ne kadar bitkinin hangi zaman icerisinde yetişeceğini, yerin altında yaşayan en ufak canlı, uzay da dolaşan en ufak taş parcası, bunların hepsi sizce önceden „Big Bang“ ile belirlenmiş olabilirmi?

Şu gerceği kesinlikle unutmamanızı tavsiye ederim, bütün bunların ardında Nedenselik vardır, Nedenselik de Kanunlar icerisinde oluşur, bu da Tesadüf oluşuma imkan tanımaz.

Bütün Nedensellik bağlantıların başlangıc nokdasına geri gitdiğinizde, hepsinin „Big Bang“ de toplandığını görürsünüz.

Sorular:

1- Sizce, Doğa ve Evrensel kanunları akışı icerisinde, Tesadüf oluşumuna imkan varmı?

2- „Büyük patlama“ dahilinde, eğer Tesadüf oluşumuna imkan var olursa, o zaman Doğa ve Evrensel kanuna ihtiyac varmi?

3- Eğer Doğa ve Evrensel kanunlar yerine kaos olsa, Doğa ve Evrenin devamlılıgı ne kadar mümkün olurdu?

4- Evrensel kanun, Evrenin gelişebilmesi için „Big Bang“ kadar önemli olabilirmi?

5- Evrensel kanun, Big Bang´in özeliklerinde mevcut olabilirmi?

6- Evrensel kanun, Big Bang den daha önce belirlenmiş olup, Big Bang´in özelikleri ona göre oluşmuş olabilirmi?

7- Sizin icin Evrensel Tesadüf, (şahsi) bilgi alanızın dışında olan Nedensellikler (zinciri) midir?

8- Sizin Tesadüf olarak gördüğünüz bir şey, başkası icin önceden belirlenmiş bir Nedensellik olabilirmi?

Elimde tutmuş olduğum zarları her defasında, yere aynı mesafeden bırakmış olduğum halde farklı sayılar geliyor ve bu sayıların gelmesi benim isteğim dışında olduğu için Tesadüf gibi görünsede, sayıların farklı gelmesi Tesadüf değil benim Nedenselligi %100 aynı şekilde tekrarlıyamadığımdan dır.

Burdaki olayda Nedenselliğin genel (yada sözlük) anlamına bakdığınızda sizleri yanılta bilir. Nedeni ise bir başlangıc aksionu belirleniliyor (zarları tutmam) ve bir netice (gelen sayı) belirleniyor. Fakat Nedenselliği cok ufak Nedenselliklere böldüğünüzde, yada sonucu bir cok Nedensellikler zinciri olarak gördüğünüzde, aynı bir

(14)

dakikayı saniyelere böldüğünüz gibi. Burada oluşan Nedensellikler zincirinin %80 yada %50 nin üzerinde olan bir olayı kontrol edebildiğimiz icin zarlarda gelen rakamları Tesadüf olarak görüyoruy.

3. Bölümün Başlangıcı

Bu bölüm den irtibaren sizlere bazı „Bilimin adamları“ nın, tesadüfün, akıl ve bilgi sahibi olmak dan daha üstün gördüklerini acıklıyacağım.

Bu bölümden itibaren ilk oluşan Bilginin (Big Bang) bir cok „Bilimin adamları“ bakış acısından nasıl oluşduğunu inceliyeceğiz ve „Big Bang“ düşüncesinin insanlara nasıl gercekmiş gibi aşılanmaya calışıldığını inceliyeceğiz.

Bu düşünceye karşı bircok kanıtlar olmasına rağmen, okulda cocuklara, sadece bu düşünceyi bilgilendirmek amacı ile değil, gercekden öyle olmuş gibi aşılanmaya calışıldığında, eğitimci görevini kötüye kulanmakdadır, bu nu bilincli veya bilincsiz bir şekilde yapması, başka bir konudur. Bir eğitimcinin bilincli veya bilincsiz olan bu davranışı sonucu (verdiği zararı) değiştirmez.

Eğer amac, cocuklara veya genclere gercekden bilgilendirmek amacı ile „Big Bang“ düşüncesi öğretmek ise o zaman „Big Bang“ haricinde var olan bircok düşünceler de öğretilsin. Fakat bu tarz eğitim bircok devletlerde aynı politika olduğu görülüyor.

Bu arada cocuklara Kuran’ı Kerim eğitimi verildiğinde coçukları kulanıyorsunuz diyenler, Bilim adı altında coçukların kulanmasına göz yumuyorlar.

Bu bölümden itibaren „Dinleri“ (Bilimin doğruluğunu tartışmadan) sözde „Bilim“ olan ve „Bilimin adamlarını“

peygamber olarak gören, hür iradesini teslim etmiş, sorgulama, araştırma, icgüdünü kaybetmiş lerin hayal kırıklığına uğruyacaklarını belirtmek isterim.

Eminimki „Büyük patlama“ düşüncesini gercekmiş gibi görenlerin coğu tam olarak neye inandıklarını bilmiyorlar, bu insanlarıda sorgusuz, din peşinden gidenler ile bir çok benzerlik görüyorum.

Olusan ilk Bilgi (Big Bang, düsüncesi)

İlk önce bana göre „Big Bang“ in olup yada olmadığını burda acıklamayı düşünmüyorum. „Big Bang“ adı altında bizlere sunulan verilerin ve „Big Bang“ kelimesi ile bağdaşdırdıkları şeylerin tartışılabilirliğini sizlere sunmak istiyorum.

Burda bir açıklık getirmek isterim, yoksa yazımı çelişkili olduğunu düşünebilirsiniz. „Büyük patlama“ nın varlığını sorgulamıyorum, „Büyük patlama“ nın „Bilimin adamları“ na göre oluşum aşamasını sorguluyorum.

„Big Bang“ ile aslında Made, Zaman ve Mekan´ın oluşumu kast ediliyor, „Büyük patlama“ konu olarak ele alınmıyor, yani „Büyük patlama“ dahil olarak konu edilmiyor. Kısacası Zaman büyük bir „patlama“ dan sonra oluşuyor. Einstein´nin Zaman teorisinden yola cıkarak bu düşüncenin yanlış olduğunu yazarak bu konuyu kapatmak istemiyorum.

Kendi düşüncemi de sizler ile paylaşmak isterim. Zaman „Büyük patlama“dan önce oluşmuşdur, ben herşeyin

(15)

bir Nedenselliğin var olduğuna inanan birisiyim. Bu yüzden aniden yada yok dan birşeyin var olması imkansızdır (o zaman ALLAH´ın yokdan var etmesi de mümkün değildir diye düşünenlere buradan kucak dolusu

gülücükler.). „Büyük patlama“dan önceki Zamanı, Nedensellik zamanı (hazırlık zamanı) olarak görüyorum ve (eksi) – zaman olarak değerlendirmek istiyorum. Patlamada 0 noktası olarak görüyorum ve ondan sonraki gelişmeleri (arti) + zaman olarak değerlendirmek istiyorum.

Fakat ben „Big Bang“´i „Büyük patlama“´yı (daha iyi anlaşılması icin) dahil ederek incelemek istiyorum.

Bu incelememde şu gerceği (belki) bir cok defa göz önünde bulundurmanız gerekiyor, evrende var olan bütün Enerjinin kaynağı „Big Bang“ ´dir onun haricinde birdaha Enerjinin oluşması mümkün değildir.

Uzayda ilk oluşan Bilgi „Big Bang“ olarak bir cok kişi tarafından kabul ediliyor. Her ne kadar bu fikri destekleyen insanların bu „Teori“ (düşünce) ye nasıl gelindiğini bilmeselerde. Sonuçda bu „Teori“ (düşünce) bir „Bilimin adamın“ dan geldiği icin insanlar sorgusuz kabulleniyor, çünkü coçuk yaştan itibaren „Bilimin adamları“ na güvenmemiz gerekdiği onların bizlerden daha iyi bildikleri ve bizlerin „Bilimin adamları“ nın aldıkları kararlar doğrultusunda hayatımızı yönlendir memizi bizlere aşılanmışdır (özelikle madiyat üzerine kurulmuş olan bir dünya düzeninde, „Bilimin adamları“ da elbetde burdan nasibini almışlardır ve bırçok defa Hak yerine maddiyatı secmişlerdir.). Ayrıca „Bilimin adamları“ nın Bilgi alanlarının sadece belirli bir konu üzerinde (bazen hangi konu alanında uzman olduklarını kendileri dahi bilmiyorlar) oldukları çabuk unutuluyor. Bu sözüm özelikle „Biz bilime inannırız“ diyen ve gerçekten „Tesadüfler zincirine“ inanan (örneğin: „Big Bang“) „Bilimin adamları“ na.

Genel soru: Eğitimsiz bir kişinin, bir başkasını eğitdiğinde, o eğitilen kişi gerçekden ne kadar eğitimli olur?

Bu anaokulu öğretmeni olabilir, lisede öğretmen olabilir, üniversitede ve ya ailede olabilir.

Bu neden ile annelerin eğitimli olması ve coçukları ile yoğun ilgilenmeleri önemli olduğunu düşünüyorum.

Özelikle düşünmeyi ve öğrenmeyi, ögretmenin ilerideki hayata Başarılı olması için çok önemli dir. Burada

„Başarı“ derken bu Başarıyı paraya endekslemiyorum. Her nekadar insanlar dünya çapında Başarıyı para kazanmak ile eş tutsada.

Konuyu yine biraz genişkapsamlı aldıkdan sonra, evrendeki bilgi oluşumu nasıl gerçekleşdiğine geri dönelim.

Bu kısmı çok dikatli ve düşünerek okumanızı tavsiye ederim. Çok hasas bir Bilgi oluşumu (Big Bang) meydana geliyor. Bu Bilgi oluşumun özeliği: sadece 1 defada olması, yokdan var olması, aniden olması, tesadüfen olması, kendiliğinden oluşması ve ışık hızından daha hızlı uzaya dağılması. Bunun ile birlikde Zamanın ve Mekanın oluşması, hepsi „Big Bang“ ile oluşdu.

Bir örnek veriyim, bu örnek „Big Bang“ (Bilgi nin) dengesinde değil, „Big Bang“ de bulunan bilgiden en az 1.000.000.000.000.000.000.000 kadar daha az mikdarda bulunuyor. Bir Bilim kitabi oluşuyor

1.000.000.000.000.000.000.000 sayfalık özelikleri: 1 defa da oluşması, yokdan var olması, aniden olmasi (Planck Yamanında oluşması), tesadüfen olması, yazarın olmaması ve kendiliğinden oluşması, üstelik ortalıkda ne kağıt var ne de mürekep.

Bunu ben ida etmiyorum, yanlış anlaşılmasın. Bunu „Bilimin adamları“ ida ediyor.

Olayları daha iyi anlıya bilmeniz için size bir kac veriler acıklamam gerekiyor.

Uzayın (Zaman ve Mekan) oluşumu: 13 000 000 000 sene önce

(16)

Uzayı gözleme derinliği: 46 500 000 000 ışık yılı

Uzayda tespit edilen galaksilerin (Hawel teleskopu üzerinden) sayısı: 900 000 000 000 Galaksilerin capı (tespit edilen galaksilerin): 10 000 ila 200 000 ışık yılı

Samanyolu (bizim bulunduğumuz galaksi) bulunan yıldız sayısı: 300 000 000 000

Gezegenlerin büyüklüğü (ön bilgi olarak dünyamızın genişliği: 40 075km): Bazı gezegenlerin çok büyük olduğundan dolayı sizlere genişliğini ışık (hızı 299.792.458 metre/saniye dir. Bir çok kitaplarda

300.000km/saniye olarak gösteriliyor) saniyesi üzerinden açıklıyacağım. Bir ışık dakikası=18 000 000km, Bir ışık sati=1 080 000 000km.

Şimdiye kadar bulunan en büyük gezegen ve yıldızlar (bu verileri yukarıda acıkladığım veriler ile birleştirmenizi tavsiye ederim):

1. VY Canis Majoris gezegeni 8,5 ışık saati 2. Granat yildizi: 6,7 ışık saati

3. Antares A gezegeni: 3,3 ışık saati 4. Beteigeuze gezegeni: 2,7 ışık saati 5. Pistolen yildizi: 1,4 ışık saati

6. Eta Carinae gezegeni: 36,4 ışık dakikası 7. Rigel gezegeni: 15 ışık dakikası

8. Aldebaran gezegeni: 12,1 ışık dakikası 9. Pollux gezegeni: 2,2 ışık dakikası 10. Arcturus gezegeni: 6,2 ışık dakikası 11. Sirius A gezegeni: 24 ışık saniyesi 12. Sol gezegeni: 14,6 ışık saniyesi.

Gezegenlerin ağırlığı: Dünyamızın genişligi 40 075km ve ağırlığı 5 975 000 000 000 000 000 000 Ton olduguna göre, yukardaki acıkladığım (bilinen) galaksiler ve icinde bulunduğu yıldızlar sayısına göre madenin ağırlığını az çok tahmin edebilirsiniz.

„Büyük patlama“ (BigBang)

Bu düşüncede bazı „Bilimin adamları“ tarafından ufak sapmalar olsada temel de aynı sayılır. Ben sizlere en yaygın olan „Big Bang“ düşüncesinden yola cıkarak bilgilendir meden sonra kendi düşüncelerimi acıklıyacağım .

Ilk önce sizlere benim acıdan enerjinin ne olduğunu acıklamakda fayda görüyorum.

Bu bir kacınılmaz gercekdir (Tekrarlamada fayda vardır): Bir kanun oluşabilmesi için iki şey lazımdır 1. Madenin özelikleri

2. Bulunduğu ortam.

Bu „Büyük patlama“ icinde gecerlidir.

(17)

Örnnek: Bir Gemi yapmak istediğimde, denizin özeliklerini, rüzgarı ve iklim koşularını düşünerek gemiyi inşa etmem lazım, aksi takdirde batma ihtimali çok yüksek olur.

Enerji: Var olan bilginin degişime uğruya bilmesi icin gerekli olan etken.

1- Kainat´da var olan herşeyin (Made, photonlar, radyo dalgalar, …) başlangıcı „Big Bang“ olarak kabul ediliyor ve „Big Bang“ patlamasının bir Neutron büyüklüğündeki Enerji birikiminden tesadüfen, kontrolsüz ve nedensiz olarak gercekleşen ilk ve aynı zamanda son patlama (büyüklüğü yaklaşik 0, 000 000 000 000 000 001m) patlama yokdan 0,000 000 000 000 000 000 000000 000 000 000 000 000 001 saniye (Planck zamanı, sadece teoretik bir Bilgi dir) içerisinde oluşuyor ve patlamada oluşan sıcaklık 100 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 Kelvin olduğu ida ediliyor. Aklıma hemen şöyle bir soru geliyor: „Büyük patlama“ daki Enerjinin (bazıları tarafından ne olduğu bilinmiyor diye idda ediliyor) ne olduğnu bilmeden oluşan ısıyı neye ve hangi ortama göre ölcüyorlar?

Yorumlarım:

a- Bir önceki alt konuda (Oluşan ilk Bilgi) sizleri gezegenler hakkında bilgilendirmişdim. Bu bilgileri göz önünde bulundurarak bu yoğunlukdaki Enrji nasıl bir Neutron büyüklüğünde olabilir?

b- Bu kadar yoğunlukda oluşan Enerjibirikimin mutlaka bir Nedenselliği olması lazım, Enerji kendiliğinden yokdan var olmaz üstelik bu yoğunlukda ki Enerjinin bir Neutron büyüklüne sıkıştırılmış olması ve bu Enerjinin 0,000 000 000 000 000 000 000000 000 000 000 000 000 001 saniye icerisinde oluşması da mümkün değil. Bu bir Evrensel kanun dur: Enerji var edilemez, Enerji dönüştürülebilinir. Bu tartısma konusu dahi edilemez.

c- Bilimin adamları, Büyük Patlamada Planck zamanı, secmelerinin nedeni Big Bang in Nedenselliğe bağlanmasını engelemek icin olabilirmi? Eger bir zaman belirlemiş olsalar idi o halde bir Nedensellige bağlı olmak zorunda olduğu icin Planck Zamanı seçilmiş olabilirmi? Yokdan bu yoğunlukdaki Enerji brikimin oluşması da imkansız, bu düşünceyi zamanı geldiğinde zaten kendileri yalanlayıp yeni bir düşünce ile insanları bir müdet oyalıyacaklar, sonra bu da yalanlanacak, yeni bir düşünce bulanakadar. Bu hep böyle gelir ve böyle gider. Fakat bilim ilerledikce her şey daha iyi araştırıla biliyor diyenlere: Eğer sen peygamber olarak gördüğün „Bilimin adamları“ na hür iradeni ve düşünceni teslim etmeyip biraz kendin araştırsan ve düşünsen bazı şeylerde teknolojinin gelişmesini beklemene gerek kalmaz.

2- Bu patlamadan yaklaşık 0, 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 1 saniye sonra ulaşılan hacim Neutron büyüklüğünden olan patlama 15 metreye ulaşmışdır (kozmik enflasyon) ve sıcaklık 1 000 000 000 000 000 000 000 000 000 Kelvine düsmüsdür.

2a- Yada „Uzayın genişlemesi“ (Fotonlar ile birlikde) 0, 000 000 000 000 000 000 000 000 1saniye içerisinde milyarlarca Işık yıllı olarak biliniyor.

Yorum:

Bir saniye icerisinde oluşan hacim 1 500 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000Km ulaşmış olur, fakat Evrenselkanuna göre ışık hızı üzerinde bir hız mevcut değildir, 1 ışık saniyesi ise 300.000km.

Bazı „Bilimin adamları“´na göre ışık hızı sadece Mekân icin gecerlidir. „Big Bang“ patlaması Mekânın içinde olmadiği için (Mekan ve Zaman bu patlama ile oluşduğu icin) burada ışık hızının üstünde bir hız olması mümkündür deniliyor. Fakat sonucda Enerjinin patlaması Mekânın içinde oluşdu (eğer Mekân yoksa o zaman patlama nerde oluşdu?) ve o zaman ışık hızı kanunu gecerlidir ve isik hizinin üstünde bir hiz yokdur. Ikinci bir soru ise, o zaman Mekan neyin icinde olusdu?

3- Büyük patlamadaki ısı düşüşü:

0, 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 1 saniye de 100 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 kelvin.

Düşüş: 0, 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 1 saniye deki sıcaklık 100 000 000 000 kelvin.

(18)

4- Bazı „Bilimin adam“ ları (Neutron büyüklüğündeki) patlamanın sonsuz Enerji (bazı kaynaklarda bu Enerji ışık diye gecer) birikiminden „Eşsizlik” (singülarite) oluşduğuna inanıyorlar.

Yorumum: Genel bilgi olarak (bu her yerde gecerlidir) patlamanın olabilmesi için hacim olması lazım, hacim olmasa „Big Bang“ (Neutron büyüklüğünde bir patlama) olmas, ayrıca sonsuzluğun sınırı yokdur, sınırı olmayan bir şeyin, sınırı beli olan (bu konuda bir Neutron büyüklüğü) bir alana sığdırmak mümkün değildir. Neutron büyüklüğünde (kimisine göre Neutron dan daha küçük) sonsuz Enerji sıkışması olamaz bunun nedeni sonsuz Enerji, bir Neutron ufaklığına sonsuz Enerji sığa biliyor ise, Enerjinin sıkışma imkanı olamaz (bu neden ile hacim genişliğine ihtiyac duyulmaz), adı üstünde „sonsuz“.

Patlama 2ye ayrilir:

1. Isı ve basınc: yoğunluğundan meydana gelen, hacim genişliğine yol acan bir reaktion.

2. Zincirleme reaksiyon: çok hızlı ve çok kısa bir süre icerisinde bir zincirleme reaksionu üzerinden oluşan Enerji birikimin boşalması.

Örnek: 3 tane değişik Mekan düşünün, bu Mekanların sonsuz olduğunu düşünün. Brinci Mekanda gezegen büyüklüğünde cisimler sonsuza kadar dizilmiş, ikinci Mekanda kaya parcaları ve ücüncü Mekanda kum tanecikleri sonsuza kadar dizilmiş. Sizce hangi Mekanda sayıca daha çok cisim mevcutdur? … bir ara verin ve düşünün … Üc Mekanda cisim mikdarları aynıdır, cünkü ücünde sonsuza kadar mevcutdur. Sıra halinde dizilmiş cisimler arasındaki mesafeye değenmeyişim, bunun etkisinin 0 olduğundan dolayıdır.

5- Bu „Büyük Patlama“ ´da sunulan düşünceler, sadece düşünceden ibaretdir. Çünkü bilimde bir düşünceyi bircok defa pratikde uyguluyamıyorsanız (deneyler üzeri kanıtlamak) o zaman o sadece bir düşünceden ibaretdir.

6- Belki aranızda bu teorinin gercek olmadığını bilmeyen var, bu neden ile bu na yer vermeyi gerekli olduğunu düşünüyorum. „Big Bang“ patlamasından hemen sonra Evren 0, 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 1saniye (bütün Evrendeki madenin kaynağı olan bu Enerji birikimi bu kadar hızlı aniden oluşabilmesi

(19)

mümkün değil, kaldıkı bir Nedenselliği olması lazım bir hazırlık aşaması mutlaka olması lazım, bu neden ile bu Zaman birimi de yanlış dır. Bu Zaman birimi, „Plank Zamanı“ en kücük Zaman birimi olarak belirlendiği için bu düşünce oluşdu) icerisinde milyarlarca ışık yılı hacmine ulaşması (17. 03. 2014 Bicep2 teleskopu ile

bulunmuşdur). O kadar „Bilimin adamları“ bu teorinin peşinden gitdi, sorgulamadan, düşünmeden, aynı ….

peşinden gitdikleri gibi. Halbuki biraz düşünmüş olsalardı bunun mümkün olamıyacağını anlarlar idi.

Düşünmeyen, sorgusuz birilerinin peşinden giden insanlar, düşünmeden, fanatikleşmiş „Bilimin adamları“.

Bilimin tarihine bakdığınızda, bu sadece milyonlarca örnekden bir tanesi olduğunu görürsünüz.

7- „Big Bang“ deki ince ayar:

Bu düşünceyi destekleyen „Bilimin adamları“ ndan gelen düşünce: „Big Bang“ başka bir ortamda aynı şekilde olmuş olsa idi, her hangi bir düzen oluşmazdi. Yani Big Bang cevresinde var olan şartlar altında oluşa bilmesi icin design edilmişdir. „Big Bang“ deki Enerji miktarında en ufak bir sapma da bu oluşan düzen mümkün olmazdı. Enerjinin dağilma hızı biraz yavas yada hızlı olsa idi bir düzen oluşmazdı. Ve bu hasas düzen tek, ilk ve aniden olan patlamadan meydana geliyor. Bunun adı da tesadüf oluyor. İşin trajikomik tarafı bunu ida edenler

„Bilimin adamları“.

Evrensel Nedenselliğin etki alanı, (genel anlamda) indirgenemez karmaşıklık ile design edilen „Büyük patlama“

nın sonrasında oluşan hasas bir denge üzerinde kurulmuş olan (dünyada) Doğa ve (Uzayda) Evrensel kanunu ile önceden belirlenmişdir. Kisaca Nedensellik, bulunduğu ortamdaki bilimsel kanunlar icerisinde oluşur.

Evrensel Nedenselliğin oluşumu („Big Bang“´in oluşumu haricindeki Nedensellik):

Hatırlatma:

„Büyük patlama“ nın Nedenselliğini (ve herşeyin başlangıcı olan) bir üst boyut da aranması gerekdiğini ve bu boyutun da ebedi ve ezeli olması gerekdiğini önceden yazmışdım.

Eğer „Büyük Patlama“ Planck zamanında oluşmuş ise, tek secenek Evrensel Nedenselliğin sonradan oluşmuş olmasıdır bunun ile birlikde eğer „Büyük Patlama“ Planck zamanında oluşmuş ise o zaman Enerji birikimi (Planck zamanından) daha önceden oluşmuş olması lazım. Enerji birikimi (bunun ile birlikde gelen yoğun hacim sıkışıklığı), ile „Büyük patlama“ aynı anda oluşması imkansız (burada Planck zamanı gibi cok kısa bir zaman birimini göz önünde bulundurarak düşünün, çok azda olsa mutlaka Zaman farkı olmak zorunda. Birinci aşama Enerji birikimi, Patlama 2. aşamada oluşur. İkisinin aynı anda oluşması imkansız.)

„Big Bang“ in özelikleri doğrultusunda Evrensel Nedensellik oluşmuşdur patlamanın bu şekilde oluşu ve dağılımın nedeni cevresindeki ortama bağlı, eger başka bir ortamda „Big Bang“ (bu hasas ayar) oluşmuş olsa idi o zaman aynı patlamanın değişik etkisi olurdu. „Big Bang“ in kendisi ve cevre etkisi (yokluk yada başka birşey olsun fark etmez), „Big Bang“ in hareketini belirledi. Yani „Big Bang“ in (bu teorinin doğru ve ya yanlışlığını tartışmadan) icinde var olan bilginin „Big Bang“ in bulunduğu ortama uyumlu olması lazım yoksa bu patlama icinde bulunduğumuz bir sonucu vermesi mümkün değil ve bu hasas ayar ilk defada yokdan ve tesadüfen oluşuyor (umarım „Bizler bilime inaniriz“ diyenler, aslında tesadüfe inandıklarını burdan sonra farkına varırlar).

„Big Bang“ de var olan sonsuz enerji birikimi basıncdan dolayı patlaması mümkün değildir, cünkü sonsuz enerji kapsayan bir hacimde yeterince mekan mevcutdur.

Toparlama: „Bilimin adamları“ nın penceresinden „Big Bang“, Neutron büyüklüğünün icinde var olan sonsuz Enerji birikimi, Planck zamanı icerisinde patlıyor ve ışık hızının çok üzerinde olan bir hız ile dağıldıkdan sonra aniden dağılma yavaşlıyor ve ısı düşüyor.

Eğer bir Mekanda Sonsuz Enerji sığıyor ise o zaman Enerji sıkışıklığından patlama oluşmaz.

(20)

Genel olarak patlama: İlk önce madenin Mekanda var olması lazım, sonra Madede hacimsıkışıklığı oluşması lazım, daha sonra patlama ve en son olarak dağılma oluşur (dogadaki değişmez Nedensellik kuralı). Plank zamanını göz önünde bulundurduğumuzda, hepsinin aynı anda oluşması mümkün değildir.

Fakat, Sonsuz Enerjinin sığdığı bir yerde hacim sıkışıklığı olmadığına göre patlamada olmaz.

Sorular:

1- „Big Bang“ Işık hızından cok daha hızlı bir şekilde gelişir iken gelişme aniden yavaşlama sebebi nedir?

2- „Büyük Patlama“ daki ısı düşüşü nasıl oldu ve bu ISI Enerji başka bir Enerji ye mi dönüşdü?

Enerji nedir

(Yazılıma başlangıc Tarih: 04.09.2019, yayın tarihi: 01.10.2019)

Bir kac sözlük anlamı:

1. Maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan güç.

2. Organizmanın etkin gücü.

3. Enerji kısaca iş yapabilme yeteneğidir. Tıpkı uzunluklar gibi skaler büyüklüktür. Toplamda 8 ana enerji çeşidi vardır. Bunlar potansiyel, kinetik, ısı, ışık, elektrik, kimyasal, nükleer ve ses enerjisidir. Unutmamamız gereken ise hiçbir enerjinin kaybolmadığıdır. Olsa olsa başka bir enerji türü olmuştur.

4. Enerji maddelerin iş yapabilme yeteneğine verilen isimdir. Maddeler mevcut fiziksel durumlarını ancak enerji kullanarak değiştirebilirler.

5. Enerji doğrudan ölçülemeyen bir değerdir. Fiziksel bir sistemin mevcut durumunu değiştirmek için yapılması gereken iş gücüne denir. Enerji anlam olarak işe dönüştürülebilen bir değerdir.

Dikatimi çeken bir şey oldu, o da Atomların ve Madenin temel yapısının Enerji olduğuna dair tanıtımlarda açıkça değinmemeleridir.

Benden, kısa ve öz tanımlama: Somut olan her şey Enerji dir. Örnek: Hava, radyo dalgalar, manyetk dalgalar, ışık, fotonlar, quark, …

Fakat burada hasas bir nokta var, soyut (Ek not: Beş duyu organımız ile algılayamadığımız kavramlar olarak görmüyorum. Sonucda sizin teknolojide ne kadar ilerlediginizede bağlı.) olarak var olan her şeyin oluşumu ve kalıcılığı için de Enerji ye ihtiyac vardır. Örnek: Bir düşünce soyut bir şeydir (her ne kadar tomografi de beyin aktivesi görünsede), fakat bu düşüncenin oluşumu icin beyne ihtiyac vardır ve bu beynin bir düşünce ürete bilmesi ve kayıt altında kalabilmesi icin Enerji ye ihtiyac vardır, o nun haricinde beyinin oluşumun ham madesi de Enerji dir. Yani dolaylı yoldan, soyut olan bir şeyinde Enerjiye ihtiyac vardır.

Bilime göre ezeli ve ebedi olan tek sey Enerji dir ve Enerji her yerdedir.

Bu neden ile Enerji neyden oluşdu sorusu çok gereksiz bir soru oluyor.

Enerji her ne kadar fiziksel değişime uğrasada o yine Enerjidir. Enerjinin köklü bir değişime uğraması (metamorfoz) veya yokdan var olması yada Enerjinin yok olması mümkün değildir.

Fakat Enerjinin bu özellikleri (BigBang boyutunda) bir çok sorun getiriyor. Açıklayım hemen: Eger Enerji hep var

ise, o zaman „BigBang“ ile birlikde Mekan ve (özelik le Einstein nın Zaman teorisinden yola çıkarak) Zamanın

oluşmuş olması mümkün değildir.

(21)

Eger Zaman kavramı, var olan bütün değişiklikleri iceriyor ise, o halde Zaman(Enerjinin sayesinde), BigBang den önce var idi (yada BigBang´i, Zamanın başlangıcı olarak görmek istiyor iseniz, ondan önceki Zamanı eksi Zamanı olarak görmeniz lazım) ve Enerji hareket halinde idi yoksa „Bilimin adamları“ nın deyimi ile Enerji sıkışıklığı olmaz ve bunun ile birlikde BigBang oluşmazdı.

İkinci sorun ise: Var olan bütün Enerjiyi, (Büyük Patlamanın hacmini göz önünde bulundurarak) bu kadar yüksek itici güçe sahip olan Enerji de, sıkışıklık nasıl oluşdu?

Eğer Enerji ebedi ve ezeli ise, diğer bir deyim ile, eğer Enerjinin yokdan var olması mümkün değil ise, o zaman BigBang ve Plank zamanı arasında hic bir bağlantı kalmıyor.

Üçünçü sorun ise: Enerjinin oluşması mümkün değil, fakat Mekan Büyük Patlama ile oluştu ise o zaman Enerji varlığını nerde sürdürüyordu?

Soru:

1- Eğer Evrende her hangi bir şey var ise, onun yada onu var edenin (örneğin: düşüncenin hacmi yokdur, fakat o düşünceyi var edenin Hacmi vardır.) mutlaka bir Hacmi olması lazım. Ve „Big Bang“ patlamasının bir Neutron büyüklüğündeki Enerji birikimi olduğunu var sayar isek ve bu Neutron evrenin en küçük yapı taşı olduğunu kabul eder isek, hangi Enerji türü Kainat da var olan madelerdeki Enerjiyi bir Neutron büyüklüğündeki Hacime

sığabiliyor?

(Yazıma başlama Tarihi: 24.11.19)

İlk önce 2 tane Mantık dışı olan Teoriye değinmek istiyorum BigBang Teorisinde yapılan yanılt(ve ya aldat)maca:

1-Infinite Monkey Theorem 2- Evrenin genişlemesi

Bu 2 örnekde insanların dikati yanlış bir noktaya cekiliyor:

Herşeyden önce burada yapılan bilincli veya bilincsiz bir aldatmaca var. Bilincsiz aldatmaca diyorum çünkü, Bilim adına hiç bir üretim yapma yeteneğine ve ya istegine sahip olmayan ezbere konuşan Dünya capında sayıları (Bilimin adamı, adı altında) tehlikeli bir rakama ulaşan ve gelecek nesillerin üzerine serbest bırakılan

„Eğitimciler“ var.

Sonuc olarak bu insanların da diğer insanlar gibi kusurları var ve onlarda paraya muhtac olanlardır.

1- Infinite Monkey Theorem (Bu Teoriyi hem madenin hemde canlının oluşumu için gecerli olduğunu savunanlar var)

„Infinite Monkey Theorem“ kavramını „Sonsuz miktarda maymun teoremi“ veya „Sonsuz zamanı olan bir maymun teoremi“ olarak tercüme edebiliriz.

Bir maymunu daktilonun önüne koyun ve tuşlara bastırın. Diyelim ki daktilo da harfler dahil elli tane tuş mevcut. Maymun ne yaptığını ve bunu neden yaptığını bilmediği için ilk defa bir tuşa bastığında „b“ harfine basma ihtimali ellide bir olacaktır. Hele

„büyük patlama“ gibi uzun ve anlamlı bir şey yazabilmesinin ihtimali çok çok daha küçüktür ki harf sayısı kadar

(22)

„ellide birinin ellide birinin ellide birinin … ellide biri“ kadar düşecektir ihtimal. Bu ihtimal matematiksel olarak üstel bir düşüş gösterecektir ki üstel düşüş çok hızlıdır. Maymun genelde tabii ki çoğunlukla manasız harf sıralamaları yapacaktır ve ilk defa „büyük patlama“ sözcüklerini yan yana görebilmek için çok uzun bir zaman beklemeniz gerekecektir. Ama maymun bu harf sıralamasını muhakkak yazacaktır çünkü bu harf sıralamasının ihtimali çok düşük olsa da sıfır değildir.

1- Sizlere konu ile ilgili olan, insanları aldatma tekniklerinden bir tanesini acıklıyacağım:

Burada insanların dikati başka bir yere yönlendiriliyor, tesadüfün 0 (sıfır) olmadığı zaman, buna bir de sonzuzluk eklendiğinde her şeyin mümkün olabileceğidir.

Evrenin oluşumu buna dahildir.

Burada ne yapıldı?

Dikatiniz tamamen başka bir konuya yönlendirildi ve bu konu sizlere mantıklı bir bicimde anlatılmaya başlandı.

Bu aldatmacaya kanan insanların asıl problemi, onlara verilen bilgilerin bağlantılarını sorgulamayıp sadece bilginin sonucunu incelemek ile yetinmek dir.

Birde bu bilgiyi sunan (paracı ve Bilim adına hic bir icratı olmayan) Profesör unvanına erişmiş, Bilimin

Peygamberi olarak görünen kişiler üzerinden insanlara sunulduğu zaman, söylenen yalan daha inandırıcı oluyor (insanlar en gec burada hür iradesini teslim etmiş oluyorlar).

2- Tesadüfen yazmak ile yapmak arsındaki fark: BigBang den önce hic bir şey yokdu, tek bir patlama sonucu Evren kuruluyor, yani yoklukdan varlığa geciş 1 keresinde oluyor ve bu oluşum „Plank Zamanı“ icerisinde gercekleşiyor. Ayrıca BigBang (büyük patlama) dan sonra oluşan düzeni ele aldığımızda, yukarıdaki teoriye göre, evrenin düzeni milyarlarca hata veya hatalar zincirinden meydana gelmişdir.

Bilginin oluşumu için bir önceki var olan Bilgiye ihtiyac vardır (Nedenselliğin değişik bir tanımı) bu oluşan Bilgilerin tamamı bir düzene, bir mantığa dayalıdır, tesadüfler zincirine değil (tesadüfün ne anlama geldiğini önceden açıklamışdım).

Evren, kainat, … var olan herşeyin (var olan bütün Nedenselliklerin) başlangıç noktası (temeli) aynıdır (BigBang‘

in var olduğundan yola cıkar isek).

Farz edelimki Evrenin oluşumunda milyarlarca hata veya hatalar zinciri oluşdu bunlar ne idi, ve hangi Nedensellikden dolayı bu hatalar oluşdu?

Şimdiye kadar hic kimse bu oluşa bilecek hataları anlatmadığı icin, kendimiz adım adım teoretik deneyler yapmamız lazım.

Ve çok önemli bir detay: hata oluşduğu zaman doğada sil başdan olamıyacağı için yapılmış hatalar üzerinden doğru yola ulaşılmış olması lazım. Yani hatanın üzerinden doğru olanı getirilmesi lazım. Bu şuna benziyor, yanlış olan bir matematik formülünden doğru sonuc beklentisi.

Bu konuyu birazdaha aydınlatmam lazım. Yapılan bir işlemin hatalı olduğunu neye göre karar veririz?

Olması gerekenin, hariçinde oluşan gelişmelere hata olarak kabul ederiz.

Nedensellik zincirinin kendisinde (etki, tepki olarak) hata oluşması mümkün değil dir, var olan oluşum herzaman bir önceki var olan oluşumdan kaynaklanır. Bu oluşumları geriye doğru incelediğimizde ‘BigBang’ in

oluşumundan daha geriye doğru gidemiyoruz.

O zaman şu soru akla geliyor.

“BigBang” bir hata sonucu mu oluşdu?

Kesinlikle hayır!

Hata dediğiniz anda bir çok sorular oluşuyor ve bu sorular ateistleri celişkilere düşüreceği için “hata” yerine

“tesadüf” demeyi tercih ediyorlar.

(23)

Fakat buda „Infinite Monkey Theorem“ ile celişiyor. Çünkü burada hatalar sonucu doğrunun bulunduğu savunuluyor.

„Infinite Monkey Theorem“ in canlılarda bir etkisinin olup olmadığını canlılar ile ilgili yazacağım bölümde açıklamak istiyorum (unutmasam tabiki). Ama kısaca, bu teori „Kambriyon patlamasi“ ile celişkide olduğunu düşündüğünüzde anlarsınız.

Genel olarak var olan herşey belirli bir zaman icerisinde oluşmuşdur, Sonzusluk tamamen yanlış olur, ve farz edelimki bu Maymun

1000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000 defa dakdiloya basarak içerisinde 1000.000 tane anlamlı kelime oluşdu. Bu 1000.000 kelimeyi kim mantıklı bir şekilde düzenledi (bunu düzenleye bilmek için var olan herşeyi, doğrusu ve yanlışı ile ilk önce bir bilmek lazım) ve anlam taşımayan kelimelere ne oldu?

Yani tesadüfen oluşan bir şey var olsa bile, bir düzenin oluşabilmesi (örneğin: evren ve canlıda oluşan düzenli, o zamana ve ortama uygun bir şekilde oluşan Bilgi aşamaları) için bir akla ihtiyac vardır.

Ayrıca milyarlarca oluşan degişik gelişmeler (gerek canlılar ve gerekse evrende) birbirlerinden ayrı bir şekilde fakat birbirleri ile harmonik bir şekilde oluşumlar meydana geldi (örneğin: Doğanın dengesi).

Bütün bu birbirinden bağımsız oluşan oluşumları (Bilgiyi) bir kitap (yazılım) olarak ele alsak dahi (sonucda var olan bu Bilgi yazılımda değil var olan bir nesne olarak karşımıza cıkıyor) „Infinite Monkey Theorem“ e göre belirli bir zaman icerisinde, tesadüfen milyarlarca değişik Bilgi katrilyonlarca oluşan hatalardan secilerek bu Bilgiler mantıklı bir şekilde ayırd edilerek doğru kategorilere (örneğin: birbirinden farklı gezegenler ve canlılar) Bilginin oluşumu için, düzenli bir şekilde yerleştirildi.

Bu arada arta kalan gereksiz (hic bir kategorie ile uyuşmadığı için), anlamsız ve tekrarlanmış [aynı Bilgi bir çok defa yazılmış, (bir Bilgi bircok defa tekrarlanmış olmasına rağmen, bundan meydana gelen nesnelerin

birbirlerine benzememesi) yani doğru Bilginin doğru yerde olması ve tekrarlanan Bilginin seleksiyonu] Bilgilerin akibetine ne oldu?

(24)

Bu kadar Cahilce yapılan bir teori „Bilimin adamları“ tarafından kabul görüyor, hür iradesini teslim etmiş olanlarda bunların peşinden gidiyor.

Beyefendiler!

Sizler „Bilimin adamları“ iseniz, o zaman Bilime herhangi bir faydanız olsun.

Aşağıdaki soruların cevaplarını sizlere bırakıyorum:

1- Evrenin formülü nasıl oluşdu?

2- Ayrıca, bu Maymun, bu dakdilo ve kağıtlar yoklukda neyi temsil ediyor?

3- Teoretik olarak, Sonsuzluğun içinde („Bilimin“ değimi ile)Tesadüfen 0 (sıfır) ihtimal olan herhangi bir şey olabilirmi?

4- Evrende (indirgenemez ve hasas denge üzerinde) var olan bütün Bilgiler (iyi niyetli olalım) ortalama %80

“hata” sonucu var oldu ise, bu var olan hataların selektiyonu nasıl oldu?

2- Evrenin genişlemesi

Referanslar

Benzer Belgeler

Çevrim için gerekli sıcaklık aralığı buhar sıkıştırma çevrimlerine göre daha düşük olduğu ve elektrik enerjisi tasarrufu için önemli bir potansiyel söz konusu

Rezidüel (artık) hacim ; en zorlu bir ekspirasyon dan sonra bile akciğerlerde kalan havanın miktarıdır..  Ortalama değeri 1200

İnsanoğlu bitki bünyesindeki bu DOĞAL DÜZENLEYİCİLERİN işlevlerini anlayıp, etkilerini gördüğünde YAPAY YOLLARDAN LABORATUVAR ORTAMINDA bunları üretme yoluna

- Dolayısıyla, yüksek kırmızıya kaymada, kozmik arkaplan ışınımında fotonların dalgaboyları günümüzdekinden çok daha kısa olurdu ve sonuç olarak fotonlar ve

Kjaergaard ve arkadaşlarının (1) 2000’in üzerinde cross-sectional yöntemle yapmış oldukları sigara kullanımın akustik rinometri değerleri üzerindeki etkisini

Gerçekten de, Galatasaray’da ağırlıklı Fran- 8izaa ve Fransız yazını öğrenllerlnln (dersle­ rinin) yanında matematik, fizik, kimya, biyo­ loji de Fransızca

We aimed to investigate the differences among women non smoker participants who have asthma, chronic obstructive pulmonary disease (COPD) and ACO with biomass smoke exposure..

Then, optimization algorithms are emplyed using different cost functions (root mean square error (RMSE), etc.) in order to obtain better interval type-2 fuzzy models than type-1