• Sonuç bulunamadı

31 Mart 2022 Perşembe u Yıl: 21 u Sayı: 7511 u Fiyat: 3 TL ENFLASYON EMEKÇİNİN ÜZERİNDEN BULDOZER GİBİ GEÇİYOR

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "31 Mart 2022 Perşembe u Yıl: 21 u Sayı: 7511 u Fiyat: 3 TL ENFLASYON EMEKÇİNİN ÜZERİNDEN BULDOZER GİBİ GEÇİYOR"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

emek evrenseldir

G Ü N L Ü K

www.evrensel.net

31 Mart 2022 PerşembeuYıl: 21uSayı: 7511uFiyat: 3 TLFiyat: 3 TL

t t t

BUGÜN

yazılarıyla

İnanç Özgürlükleri

Rehberi’nden hatırlatmalar Hüsnü Öndül s.2

“Tarihi yazmıyoruz, inşa ediyoruz”

Hediye Levent s.9

Kuntz, sistemi buldu!

Mehmet Özyazanlar s.12 Kahrolsun

oligark

Arif Nacaroğlu s.12

Maltepe işçileri:

Sendikadan istifaya zorlanıyoruz s.4 Binaya üç saldırı oldu, failler yakalanmadı s.7 Savaş Dinçel

Tiyatro Ödülleri Baba Sahnede s.10

Ukrayna’nın geleceği Kıbrıs’a benzeyebilir

UKRAYNA ve Rusya’nın İstanbul görüş- mesini değerlendiren Siyaset Bilimci ve Gazetemizin Yazarı Sinan Birdal, Rusya’nın Ukrayna’daki varlığına ilişkin gelişmelerin Kıbrıs’a benzediğine dik- kat çekti: “Türkiye Kıbrıs konusunda belirli bir izolasyon yaşadı, zaman za- man pazarlıklar önüne getirildi. Ancak 50 yıldan beri adada varlığını sürdürüyor.” s.7

KREMLİN: DAHA YAPACAK ÇOK İŞİMİZ VAR s.9

TÜRKİYE’nin en büyük şirketlerinde uygulanan MESS grup toplu iş sözleş- mesi kapsamındaki 130 bin işçinin üc- reti reel olarak eridi. Aileleriyle bir- likte 600 bin kişinin alım gücünü bir yandan enflasyon bir yandan artan vergi dilimi geriye götürdü. s.6

Çocuklar MHP

etkinliğine götürüldü

CHP’li Murat Emir, Ankara Çocuk Evleri Sitesinde devlet koruması altındaki 200 çocuğun okul yeri- ne MHP’nin bir etkinliğine götü- rüldüğünü açıkladı ve yurt mü- dürünün çocukları siyasete alet ettiğini belirtti. s.3

FİKİRTEPE GİBİ OLMAK İSTEMİYORUZ! S.12

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

EĞITIM BU DEĞIL!

TİCARETHANE MANTIĞI

NİŞANTAŞI Üniversitesinde ücretlerinin devlet üniversite- leriyle eşitlenmesini isteyen akademisyenleri işten atıp, protesto edenlere parmak sallayarak ‘Eğitim bu’

diyen yöneticilere tepki gösteren Eğitim Sen ve ÜNİV- DER, “Öğrenciyi müşteri, akademisyeni köle, üniversi- teyi ticarethane görenlere karşı duracağız” dedi. s.4

ODTÜ’DE NİTELİKLİ YEMEK TALEBİ

ODTÜ’de yemekhanenin yetersizliği ve zamlara karşı öğ- rencilerin tepkisi sürüyor. Yaptıkları eylemle, zamma karşın yemeklerin kalitesinin düştüğünü belirten öğ- renciler, yemekhanedeki kuyrukların azalması için personel sayısının artırılmasını, nitelikli, ucuz ve 7 gün 3 öğün yemek çıkarılmasını talep etti. s.2

GERİCİ MÜDÜRÜN GÖREVE İADESİNE TEPKİ s.2

Fotoğraf: bisgovuk/Flickr CC BY-ND 2.0

Metal bile eridi!

Metal bile eridi! ENFLASYON EMEKÇİNİN ÜZERİNDEN BULDOZER GİBİ GEÇİYOR

50’nci yıl dönümünde Kızıldere’de katledilen devrim- ciler Ankara Karşıyaka Mezarlığı’nda anıldı. Anma- daki konuşmada; “Kızıldere Katliamı; dayanışma- nın, direnişin, yoldaşı için ölümü göze alma girişi- minin sonucudur. Tarihte benzerine az rastlanan örneğidir. Bunu asla unutmayalım” denildi. s.3

‘Polis suç işlememiş gibi yargılanıyor’

DİYARBAKIR’da zırhlı araçla çarp- tığı 5 yaşındaki Efe Tektekin’in ölümüne neden olan polise mah- kemeden beraat çıkmasına tepki geldi. Baba Ahmet Tektekin poli- sin sanki suç işlememiş gibi yargı- landığını ifade etti. s.8

Talat Paşa Konağı’na el konuldu

YEREBATAN Sarnıcı üzerindeki tarihi Talat Paşa Konağı’nın mül- kiyet hakkı İstanbul Büyükşehir Belediyesinin (İBB) elinden alı- narak Vakıflar Genel Müdürlü- ğüne devredildi. İBB Genel Sek- reter Yardımcısı Mahir Polat tepki gösterdi. s.10

‘Kızıldere dayanışma ve direnişin adıdır’

MART VE MAYIS’IYLA 1972

A. Cihan Soylu’nun yazısı sayfa 11’de

Fotoğraflar: Damla Kırmızıtaş/Evrensel Fotoğraf: Evrensel

KASAPTAN 5-10 LİRALIK KIYMA İSTENİYOR! s.8

DİYARBAKIR’DA ETE ZAM TEPKİSİ:

Hileli seçime karşı ortak mücadele!

EMEP, EHP, Halkevleri, HDP, SMF, TİP ve TÖP, Seçim Ka- nunu’na karşı ortak açıklama yaptı. Açıklamada “Teklif antidemokratik ve hukuk dışıdır. Hileli seçim sistemi- ne karşı ortak mücadele edelim” çağrısı yapıldı. s.7

PROF. DURMUŞ:

İKTİDARIN ENFLASYON DERDİ YOK s.5

Nişantaşı Üniversitesi önünde yapılan eylemle işten atmalar protesto edildi.

(Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel)

METAL İŞÇİSİ 11 AYDA BÖYLE KAYBETTİ

r Resmi enflasyon ra- kamlarına göre 2 çocuk- lu bir işçi ücretiyle 2 çeyrek altın ve 664 do- lar (dünkü kur ile TL karşılığı 9 bin 684 TL) kaybetti.

r 11 ay önce 6 yıl 5 aylık toplam ücretiyle 100 metrekare ev alabilir- ken, bugün aynı evi 9 yıl 10 aylık ücreti ile alabi- lir hale geldi.

r Ayçiçeği yağı karşısın- da alım gücü yüzde 27, mercimek karşısında yüzde 45, bebek bezi karşısında yüzde 30 geriledi. s.6

Bahçeli: Enflasyondan, pahalılıktan biz de rahatsısız

ERDOĞAN İTİRAF ETTİ: BAYRAK İNMEDİ EZAN SUSMADI, ŞÜKREDİN! / İhsan Çaralan’ın yazısı sayfa 3’te

Meclis görüşmesinde muhalefetten itiraz

SEÇİM kanunu teklifinin Meclisteki görüşmeleri mu- halefetin itirazlarına sahne oldu. İktidarın kanun- la ‘her yol mübah’ anlayışı içinde olduğunu söyle- yen milletvekilleri sandık güvenliğinin büyük teh- like altında olduğunu ifade etti. Konuşmalarda

“Halk sandıkta cevabı verecek” denildi. s.7

Fotoğraf: AA

(2)

3 1 M a r t 2 0 2 2

P e r ş e m b e

evrensel 2

haber@evrensel.net

haber

YAŞAMIN İÇİNDEN

Teklif

komisyondan geçti

SAĞLIKTA şiddetin önlenmesini öngören kanun teklifi Meclis Adalet Komisyonunda kabul edildi. Teklifle, sağlık emekçilerine yönelik şiddetin cezası artırılarak katalog suç kapsamında sayılacak.

Sağlık emekçilerinin muayene ve tedavi uygulamaları nedeniyle yapılan soruşturmalar ise tüm eleştirilere rağ- men Sağlık Bakanlığına bağlı bir kurul tarafın- dan değerlendirilecek.

(ANKARA)

Anne

adaylarına oruç uyarısı

RAMAZANDA anne adayının oruç tutması- nın hem kendi hem de bebeğin sağlığı için riskler taşıdığını söyle- yen Dr. Sabri Çolak,

“Uzun süreli açlık kan şekerinin düşmesine ayrıca anne adayının vücudunda sıvı kaybı oluşmasına sebep olur.

Erken doğum tehdidi, bebeğin suyunda azal- ma ve sancıların tetik- lenmesi gibi problemler ile karşılaşılabilir” dedi.

(İSTANBUL)

Esenyurt’ta kanser

semineri

ESENYURT Belediyesi, 1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası kapsamında kanser hastalığına dik- kat çekmek ve farkında- lık yaratmak amacıyla

‘Kanser Hakkında Her Şey’ adlı bir seminer gerçekleştirecek.

Uzman doktorların öncülüğünde gerçekle- şecek olan seminerde vatandaşlar kanserden korunma yöntemleri ve erken teşhis hakkında bilgi edinecek.

(İSTANBUL)

Pasaport İskelesi kapatıldı

İZMİR Körfezi’nde deniz suyu seviyesinin düşmesi nedeniyle Pasaport İskelesi, yolcu tahliyesine izin vermeyecek durumda olduğu için geçici süreyle kullanıma kapatıldı. Prof. Dr.

Doğan Yaşar, geçen sene de çekilme oldu- ğunu hatırlatarak “Ama bu yıl biraz daha fazla oldu. Tekrar lodosa dönüyoruz, o nedenle Körfez, kısa sürede eski haline döner”

dedi.(İZMİR) GÜNLÜK

evrensel

Günlük Yaygın Süreli Gazete

Bülten Basın Yayın Reklamcılık Tic. Ltd. Şti. Adına Sahibi:

Kürşat Yılmaz Genel Yayın Yönetmeni:

Fatih Polat

Yazı İşleri Müdürü:

Erdi Tütmez Sorumlu Yazı İşleri Müdürü:

Görkem Kınacı Haber Müdürü:

Cem Şimşek

Yönetim Yeri: Adres: Mehmet Akif Ersoy Cad. Mehmet Çıbıkçı İş Merkezi No: 2 K: 2 İşyeri No: 21 Şirinevler/B.Evler-İSTANBUL Tel: 0212 909 48 01 Fax: 0212 654 15 04 Dağıtım: Turkuvaz

Dağıtım Pazarlama A.Ş. Banka Hesap No: Bülten Basın Yayın Reklamcılık Tic. Ltd. Şti.

TEB Yeşilköy Şubesi IBAN: TR83 0003 2000 0540 0000 2600 57

günlük

evrensel

’i bayinizde bulamıyorsanız Bayinin unvanını ve bayilik numarasını

dağıtım servisimize bildirin, gazetenizi bayinize ulaştıralım.

ALİ TERZİ: 0.532.315.59.03 - 0.506.671 70 64 - 0.850 302 20 67

aterzi@evrensel.net - evrenselali@yahoo.com.tr

31 Mart 2022 Perşembe / Sayı: 7511

Hüsnü ÖNDÜL

ÖZGÜRLÜKLER

A

nadolu Din ve İnançları Platformu (ADİP) ile Alevi Düşünce Ocağının (ADO) yayımladığı “2021 İnanç Özgürlükleri Rehberi” adlı bir çalışma var.

Broşür halinde yayımlandı ve aynı çalışmayı her iki kuruluşun internet sitelerinden (www.adipanadolu.

org ya da www.aleviocagı.org) okumak da müm- kün.Rehber, inanç özgürlüğü ile ilgili olarak ulusalüstü insan hakları hukukunda ve iç hukukta nasıl hukuksal düzenlemeler bulunduğunu göstermektedir. Birleşmiş Miletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi (madde 18) ve Avrupa Konseyi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (madde 9) ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ( madde 10) inanç özgürlüğünü koruyan hükümler taşır.

Broşürde yer alan ara başlıklar ve alt başlıklarda, şöyle denmektedir: “Din veya inanç özgürlüğü dinleri veya inançları değil, insanları korur. (…) İnanç grupları- nın; tüzel kişilik edinme ve örgütlenme, devlet destekle- rinden eşit olarak yararlanma, din hizmetlilerini yetiştir- me, çocuklarını inançlarına göre eğitebilme, din ve inan- cını özgürce tanıtma ve yayma hakları, Anayasa ve uluslararası sözleşmeler ile korunmaktadır. (İnanç gruplarının ibadet yerlerine getirilen kısıtlamalar sadece din ve inanç özgürlüklerini ihlal etmekle kalmıyor, ayrımcılık yasağı ile de bağdaşmıyor. (…)

‘BİREYSEL DİN VE İNANÇ HAKLARIMIZ’

Bir dine veya inanca sahip olma, bunu seçme, değiştir- me, bırakma ve sürdürme özgürlüğüne sahibiz (Anayasa madde 12). Dinimizi ve inancımızı özgürce uygulama hakkına sahibiz (Anayasa madde 25). (…) Din ve inancı- mıza yönelik baskıya karşı korunma hakkımız var ( BM Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme, madde 18/2). İnancımızdan ötürü ayrımcılığa maruz bırakılmamalıyız (Avrupa Konseyi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 14), T.C. Anayasası madde 24).

”Hepimiz inancımıza göre vicdani ret hakkına da sahibiz.

“ÇOCUK VE AİLENİN DİN VE İNANÇ HAKLARI” Din ve inanç hakları çocukları da korur. Çocuk Hakları Sözleşmesi (madde 1, 29, 30). T.C. Medeni Kanun madde 341.”

Türkiye’de insan haklarının tanınma, kullanılma, korunma ve geliştirme sorunlarının bulunduğu biliniyor.

İnsan haklarının herkes için ve bütünsel olduğu da bili- niyor. İnsan haklarının korunmasından ve uygulanma- sından esas olarak da devletler sorumludur. BM İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirisi’nde devletle- rin sorumluluğu ve korumaya dair ödevi açık bir şekilde ifade edilmektedir. Ayrıca hatırlamalıyız ki Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ön sözünün son paragrafına, 15 numaralı Protokol ile insan haklarının korunmasından devletlerin esas sorumlu olduğu vurgusu eklenmiştir.

Protokol, ağustos 2021 tarihinden itibaren yürürlüğe gir- miştir. Devlet organları ödevlerini başka kişi ve kuruluş- lara havale edemezler. Her alanda olduğu gibi inanç özgürlüğü alanında da eşitlik ilkesini daima hatırda tut- mak ve buna uygun hareket etmek zorundadırlar.

Daha geçen ay Din Alimleri Derneği (DİAYDER) yöneti- cilerinin yargılandığı davaya tanıklık ettik, Şafi inancı mensupları, Aleviler, Hristiyan dini mensupları, eşitlik ilkesinin hayata geçmeyişinin sancılarını yaşıyorlar. 12 Nisan 2016 tarihli yazısında Sayın Ali Kenanoğlu, Alevi toplumunun AKP hükümetine ilettiği taleplerle ilgili şu bilgileri vermekteydi: “AKP hükümeti ile Alevi kurum ve aktivistleri arasında yürütülen görüşmelerde, benim de bizzat yer aldığım Alevi kanadı mutabakatla şu talepleri ve bunlara ilişkin çözüm önerilerini hükümete sundular:

1- Cemevleri Alevilerin ibadethanesidir ve statüsü ibadethane olarak kabul edilmelidir.

2- Okullarda okutulan “din kültürü ve ahlâk bilgisi”

dersi Sünni İslâm dersleridir ve Alevi çocuklarını Sünnileştirmektedir. Alevi çocukları muaf tutulmalıdır.

3- Pîr Sultan Abdal anma etkinliğine katılan 33 canı- mızın katledildiği Sivas Madımak Oteli “ibret müzesi” ne dönüştürülmeli, katliamı teşhir eden, lanetleyen görsel- ler yer almalıdır.

4- Birçoğu devletin elinde veya başka kimselerce işgal altında bulunan, başta Hacı Bektaş Dergahı olmak üzere, tüm Alevi inanç merkezleri, dergahları Alevilere iade edilmelidir.

5- Alevilere yönelik her türlü ayrımcı tutumlar orta- dan kaldırılmalı, ayrımcılık yapanlara karşı caydırıcı yap- tırımlar oluşturulmalıdır.

6- Devletin resmi dini kurumu olarak görev yapan ve Sünni İslam inancını devleti yönetenlerin hegemonyası- na sokan ve Sünnilik dışındaki tüm inançlara karşı sis- temli bir asimilasyon politikası yürüten Diyanet İşleri Başkanlığı kapatılmalıdır.

7- Alevilere yönelik her türlü asimilasyon politikaları- na son verilmeli, bu bağlamda yürütülen Alevi köylerine cami yapma politikası derhal ve ilelebet durdurulmalıdır.

“(https://tr.boell.org/tr/2016/04/12/turkiyede-alevilik-so- run-ve-cozum-yollari-yedi-talep-yedi-oneri)

Sonuç olarak, haklar ve özgürlükler mücadelesinin inanç özgürlüğüne ait yansımalarına tanıklık ediyoruz.

İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ

REHBERİ’NDEN HATIRLATMALAR

husnuondul@gmail.com

Ankara: (Birkan Bulut) Karanfil Sokak, No: 11/16 Kızılay Tel: (0312) 4194480 Faks: 4194483 İzmir: (Özer Akdemir) Oğuzlar Mah. Gaziler cad. No: 133 D:701 Kapılar Tel: (0232) 4457020 Faks: 4845755 Adana: Ce-

mal Gürsel Caddesi Ali Hikmet İş Hanı Kat:2 No: Tel-Faks: (0322) 3631016 Diyarbakır: Yenişehir Mah. Ali Emiri 5 Sok. Ademoğlu Apt. No:8 D.7 Yenişehir Tel: (0412) 2282613 Almanya/Köln: (Serdar Derventli) Tel:

(0049) 2215108970-71 / 2219131271 Faks: 2219131269 Fransa/Paris: (Yıldız Eren) Tel: (0033) 148240473 Faks: 142469227 İngiltere: Tel: (0044) 2072758440 Faks: (0044) 2072757245 İstanbul Baskı: Kuzey Veb Ofset San. Tic. Ltd. Şti Tayakadın Mah. Yassıören Cad. No:75/1

Arnavutköy/İstanbul Tel: 0212 682 61 62

Fotoğraf: Evrensel

O

rta Doğu Teknik Üniversi-

tesinde (ODTÜ) yemek- hanenin yetersizliği ve zamlara karşı öğrencilerin tepkisi sürüyor. Yaptıkları eylemle yemek fiyatının 2.25 TL’den 4.25 TL’ye çıkmasına karşın yemeğin ni- teliğinin de düştüğünü belirten OD- TÜ’lü öğrenciler yemekhanedeki per- sonel sayısının artması, yemeklerin da- ha nitelikli, ucuz ve 7 gün 3 öğün çık- masını talep etti.

ODTÜ’de yaşanan yemekhane soru- nunu Matematik Bölümü öğrencileriyle konuştuk. Yemeklerin niteliksiz olduğu- nu söyleyen 3. sınıf öğrencisi Yiğit De- mir, özellikle et ürünlerinin yeteri kadar pişmediğini bazı yemekleri koktuğu için yiyemediklerini söyledi. 4.25 TL olan ye- mek ücretinin aslında çok yüksek olma- dığını ama çıkan yemeğin bu ücreti hak etmediğini dile getirdi. Yemekhanedeki personel sayısının yetersizliğine dikkat çeken 2. Sınıf Öğrencisi Mehmet Kaya,

“Çalışan sayısı az olunca bazen yemek yetmiyor. Menüde köfte varken kapuska çıkıyor. Yemeklerde kullanılan malzeme- nin kalitesi de düşük. Bu da doğal olarak yemeklerdeki kaliteyi de etkiliyor” dedi.

ÖĞLE VE AKŞAM YEMEKLERİ AYNI OLDU

3. Sınıf Öğrencisi Deniz Takkur ise ye- mekhanedeki çalışan sayısı az olduğu için uzun kuyruklar olduğunu bu yüzden yemek almanın da zor olduğunu anlatı- yor. 3. Sınıf Öğrencisi Emir ise yemekha- nenin kapasitesinin de yetersiz olduğunu sıraların uzadığını porsiyonların küçüldü- ğünü dile getirerek “2019’da öğlen ve ak- şam öğünleri farklı oluyordu, şimdi ikisi- ni de aynı yaptılar. Boğaziçi’de sabah kahvaltısı çıkıyor, Hacettepe’de hafta so- nu da yemek çıkıyor. Yurtlarda kalanlar için kahvaltı öğünün, özellikle de hafta sonu öğünlerinin eksik olması büyük bir sorun yaratıyor. Yurtta kalan öğrenciler

olarak çok para harcamak zorunda kalı- yoruz. Ayrıca eskiden verilen yemek son- rası çayı artık verilmiyor ve suyun tadı da çok kötü” diye konuştu.

KUYRUK UZUYOR,

YEMEKLER DOYURMUYOR

2. Sınıf Öğrencisi Nazlıcan Paralı ise çok sıra olduğunu ve vakit kaybetmemek için yemekhaneye gitmediğini söylüyor.

Bir başka öğrenci de sıra uzun, porsiyon- lar küçük, yemekler doyurmadığı için ye- mekhaneye gitmediğini söyleyerek geçti- ğimiz dönem yapılan eylem sonrası kaza- nımlarından birinin her öğün çorba veril-

mesi olduğunu ancak akşam çıkan çorba- ya da herkese yetsin diye su katıldığını düşündüğünü söyledi.

TALEPLERİMİZ LÜKS DEĞİL

Öğrencilerden Kaya da özellikle dev- let üniversitesinde kesinlikle 3 öğün ye- mek verilmesi gerektiğini belirterek

“Kampüste yaşayan 7 bin öğrenci var.

Bunların günde 3 öğün yemek hakkını karşılamak lüks olmamalı. Çankaya Be- lediyesi ücretsiz ve bizim okuldan daha nitelikli yemek dağıtırken, bizde yemek- lerin bu seviyede olması düşündürücü”

dedi. (Ankara/EVRENSEL)

ODTÜ öğrencileri, yemekler kalitesiz, yemekhane personeli az olduğu için

kuyruklar oluşmasına tepki göstererek 3 öğün nitelikli

yemek için eylemde.

ODTÜ’DE ÖĞRENCİLERİN YEMEKHANE EYLEMLERİ SÜRÜYOR

Üç öğün ve nitelikli yemek lüks değil

BOĞAZİÇİ Üniversitesinin 1985- 2013 yılları arasında fahri doktora un- vanı verdiği bilim ve kültür-sanat ca- miasından on altı isim yayımladıkları açıklamayla, Boğaziçi Üniversitesinin bileşenlerinin haklı taleplerinin yanın- da olduklarını duyurdu.

Aralarında Prof. Dr. Tamer Başar, Prof. Dr. Şeyla Benhabib, Piyanist Fa- zıl Say ve İdil Biret’in yanı sıra Yönet- men Nuri Bilge Ceylan’ın da olduğu 16 aydın, başarılı bir üniversitenin ka- tılımcı bir akademik ve idari yönetişim yapısına sahip olması gerektiğine vur- gu yaparak “Çok sesliliğe olanak sağ- layan ortamı ve akademik kültürü ile Boğaziçi Üniversitesi geleneğinin teh- dit altında olduğunu görmekteyiz.

Yükseköğretimde akademik özgürlük, üniversite özerkliği, şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkelerinin öncelikli olma- sı gerektiğini savunuyor ve fahri dok- toramızı aldığımız Boğaziçi Üniversi- tesinin bileşenlerinin haklı taleplerinin yanında olduğumuzu duyururuz” dedi.

(HABER MERKEZİ)

Aydınlardan Boğaziçi bileşenlerine destek

EĞİTİM Sen Bursa Şubesi, öğret- menlere okulda kız ve erkek öğrencile- rin ayrı sıralarda oturtulması talimatı veren Mithatpaşa Ortaokulu Müdürü Haydar Akın’ın görevine iade edilmesi- ne tepki gösterdi. İktidara yakın eğitim sendikalarıyla çeşitli cemaatlerin Akın’a destek açıklamalarının hatırlatıldığı açıklamada “Yaşanan bu durum sadece bir okul müdürünün değil, eğitim siste- minin bir bütün olarak tarikatların ve cemaatlerin nasıl kontrolüne geçtiğini gözler önüne sermiştir” denildi.

Bir okul yöneticisinin aleni biçimde hukuka, çocuk haklarına, Anayasa’nın en temel hükümlerine, laik ve bilimsel eğitime meydan okumasının göz göre göre ödüllendirildiği belirtilen açıkla- mada “Türkiye’de Haydar Akın ve onun gibi yöneticiler, cemaat ve tari- katlar ile onlara destek veren tüm ör- gütler, laik ve bilimsel eğitimi un ufak etmeye çalışmakta, dolayısıyla da açık- ça anayasal suç işlemektedir” ifadeleri- ne yer verilerek hukuku yok sayanların er ya da geç hesap verecekleri hatırla- tıldı.

ORTADA AĞIR BİR SUÇ VAR

Eğitim Sen İzmir 1 No’lu Şube Baş- kanı Necip Vardal da Haydar Akın’a ve destekçilerine seslenerek “Bu şekilde eğitim vermek hakkınız da haddiniz de değildir” dedi. Ortada ağır bir suç bu- lunduğunu dile getiren Vardal “Her ço- cuğun haklarıyla var olduğu gerçeğini yok saymanızı engelleyeceğiz. Bu ülke- de yaşayan herkesin eşit değerde oldu- ğu hakikatini sizlere öğreteceğiz” diye konuştu. (HABER MERKEZİ)

Gerici müdürün görevine iade edilmesine tepki

Fotoğraf: Evrensel

REKTÖRLÜĞE YÜRÜDÜLER

ODTÜ’de öğrenciler, nitelikli yemekhane talebi ve zamlara karşı rektörlüğe yürüdü. ‘Ucuz, nitelikli, yemekhane’, ‘Beslenme hakkımız engellenemez’ sloganları atan öğrenciler, taleplerinin yerine getirilme- mesi durumunda eylemlerin süreceğini belirtti. Yemekhanede uzun sıralarda beklememek için personel

sayısının artırılmasını isteyen öğrenciler, iki öğün yemeğin farklı olarak sunulması, ucuz ve nitelikli yemekhane taleplerini yineledi. Zamların da geri çekilmesini isteyen öğrenciler “Ne sermaye ne rektör ODTÜ bizimdir” dedi. (Ankara/EVRENSEL)

DEVLET OKULUNDA YEMEK ÜCRETSİZ OLMALI

DENİZ Takkur, devlet üniversitelerinde yemeklerin mümkün olduğu kadar ucuz, hatta ücretsiz olması gerektiğini belirterek

“Yemek de kesinlikle eğitim hakkına dahil. Bir öğrenci için yemek dert olmamalı. Hiçbir yer- den burs alamadığını belirten bir öğrenci ise,

“Eğitim kesinlikle ücretsiz olmalı. Her türlü ihtiyacımız karşılanmalı. 3 öğün yemek ve ulaşım da bu kapsama giriyor” dedi.

Fotoğraflar: Evrensel

(3)

P

azartesi günü yapı- lan kabine toplantısı sonrasında artık alışkanlık olduğu üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan kameraların karşısına geçti.

Pek çok ihtiyaç mad- desinde KDV’nin yüzde 18’den 8’e çekildiğini açıkladı. Bu ihtiyaç maddelerinin neler olduğu üç günden beri gazetelerde madde madde sıralanıyor.

Ama Türk-İş’in hafta başında yayımlanan

araştırmasına göre bile yüzde 76’yı bulan gıda enf- lasyonu karşısında KDV’nin yüzde 18’den 8’e çekil- mesinin bir kıymetinin olamayacağında yandaş olmayan ekonomistler ve yıllardır enflasyon sopa- sıyla eğitilen açlık sınırında yaşam kavgası veren vatandaşlar hemfikir!

Piyasadaki gelişmeleri yakından izleyen ekono- mistler, halkın ihtiyaç maddelerinde yüzde 18’lik fahiş KDV’nin yüzde 8’e çekilmesini “Genel olarak olumlu” buluyorlar ama bunun halkın cebine yansı- mayacağını da belirtiyorlar.

Çünkü yüzde 76’lık gıda enflasyonunun yüzde 10 aşağı çekilmesi; fiyatlardaki günlük dalgalan- ma arasında hissedilemeyecek kadar küçüktür.

Dahası söz konusu KDV indirimi olunca KDV’deki indirim, fiyatlara yansıtılmayıp kendi kâr haneleri- ne eklenmektedir.

ERDOĞAN’IN HALKA VAADİ:

SABREDİN!

Elbette ki Erdoğan, “KDV indirimi müjdesi” ver- mekle yetinemezdi. Yetinmedi de! Kabine toplantısı sonrası basın açıklamasını alınan kararların duyu- rulmasının ötesinde “ulusa sesleniş”e dönüştüren Erdoğan, pazartesi günü de bu geleneğini sürdürdü.

Millet İttifakına yönelik karalamaya varan eleşti- rileri sayıp döktü, daha önce de belki yüz kere sayıp döktüğü “eserleri” ekonomideki büyük atılımları bir kez daha sıraladı, dünyanın 10 büyük ekonomisi

hedefine emin adımlarla yürüdüklerinden söz etti, tek adam yönetiminin dünyada ve bölgede artan iti- barıyla bile övündü, aklına geleni yaptığı her şeyle, ülkeye neye mal olduğuna bakmadan övündü! Ama sonra da halka dönüp, “Biraz sabredin bize güvenin yakında her şeyi düzelteceğiz” dedi.

Ama asıl amacı sonunda geldi: “Bugün haklı ola- rak hep birlikte hayat pahalılığından şikayet ediyoruz”

diyerek ilk kez böyle açıkça, “hayat pahalılığının var- lığını” kabul etti.

Bu, aslında konuşmasının başından itibaren başarı olarak gösterdiği yapıp ettiklerine dair iddia- larının gerçekle bir ilgisinin olmadığının, tersine ger- çekleri baş aşağı çevirerek yaptıkları bir kara pro- paganda olduğunun itirafıydı. Ama burada kalmadı Erdoğan; “Şayet vatan toprakları, gözünü istiklalimize dikmiş sırtlanların, akbabaların, yılanların istilasına uğramış olsaydı bugün hayat pahalılığını değil, kay- bettiğimiz özgürlüğümüzün, yitirdiğimiz sevdiklerimi- zin, yıkılan evlerimizin, kararan geleceğimizin acılarını konuşuyor olacaktık” diyerek Türkiye’nin Suriye, Ukrayna gibi olmamasıyla övündü. Ve sıkışan her AKP siyaset erbabının geldiği yere geldi: “Şunu çok açık ve net söylüyorum, ülkemize sağladığımız en büyük kazanım, milletimize verdiğimiz en büyük hiz- met, Türkiye’yi işte böyle bir duruma düşmekten kur- tarmış olmamızdır.”

ERDOĞAN’IN İKİLEMİ:

YA BÖLÜNME VE SAVAŞ ALANI YA DA HAYAT PAHALILIĞI!

Erdoğan böylece, “Bugün haklı olarak hep birlikte hayat pahalılığından şikayet ediyoruz” deyip “hayat pahalılığı”nın olduğunu itiraf etmektedir ama bunu Türkiye’nin Suriye, Irak, Libya, Ukrayna gibi savaş alanı olmamış olmasının bir faturası olarak gösterir- ken, herhalde çarpıtma üstadı olarak kendisini de aşmıştır. Hayat pahalılığının nedeninin Türkiye’nin savaş alanı olmaması (Ki bu da tartışılırdır), bölünme- siyle karşı karşıya getirerek Erdoğan halka; “Halinize şükredin, eğer hayat pahalılığı olmasaydı Türkiye savaş alanı olacaktı” demektedir.

Erdoğan’ın yaklaşımından çok memnun olmalı ki, bu açıklamadan bir gün sonra Bahçeli de

“Enflasyonun ve bunun sonucu olan hayat pahalılığının geldiği noktadan biz de rahatsızız” dedikten sonra,

“Devletimiz ve hükümetimiz tüm meselelere hakimdir.

Türkiye’nin altını oymaya, toplumsal barışını bozmaya kalkışan zillet korosunu uyarıyorum. Kendinizi de ateşe vermiş olursunuz” diyerek muhalefeti eleştiriyor görünürken gerçekte “Zamlar geri alınsın” diyenleri, iktidarın ekonomik politikalarına karşı çıkanları

“Kendilerini ateşe atmak”la tehdit etti. Tabii her yerde

“kumpas”, “komplo” arayan, bir muhterem olarak da

Bahçeli, şeker fiyatlarının 9 TL’den 19 TL’ye çıkmasını

“kumpas”(*) olarak değerlendirip bilinmeyen düş- manlara bağlayarak seçime doğru giderken hayat pahalılığı ile “bekacı politika” arasında doğrudan bağ kurarak Erdoğan’a “Girdiğin yolda devam et” dedi.

ERDOĞAN’IN NE SÖYLEYECEK SÖZÜ NE DE ALACAĞI ÖNLEM KALMIŞTIR!

Erdoğan ve Bahçeli’nin, “Bugün haklı olarak hep birlikte hayat pahalılığından şikayet ediyoruz” deme ve KDV indirimlerine başvurmadaki yakın amaçları, hayat pahalılığının görülmemiş hızla artması karşı- sında bunalmış olan, Saray erkanının ve yandaş zenginlerin ihtişamlı, “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” diyen yaşamlarının deşifre olmasının uyan- dırdığı öfkeyi yumuşatmak içindir. Orta vadede ise Cumhur İttifakının, hayat pahalılığından şikayet ede- rek “Zamlar geri alınsın” diyenleri, “ek zam” talebinde bulunanları, “Bunlar, Türkiye’nin bölünmesini, Ukrayna, Irak, Suriye gibi olmasını istiyor” diyerek

“beka sorunu”, “milli güvenlik sorunu”, “vatan hainliği”

ile suçlamak için bugünden hazırlanmaktır.

Ancak şu da bir gerçek ki bugün halk, iktidarın kara propagandası karşısında eskisine göre çok daha bağışıklık kazanmış durumdadır.

Bu yüzden de Erdoğan ve Bahçeli, “hayat pahalı- lığı” gibi açıkça ekonomik bir sorunu bile, “Ülkenin bölünmemiş ve savaş alanı olmamış olması”nın fatu- rası olarak göstermektedir. Ki Erdoğan bugün; her kademeden iktidar sözcüsünün söyleyecek bir sözü kalmadığında sarıldığı, “Bayrak inmeyecek, ezanlar susmayacak” sloganının “hayat pahalılığı”na uygu- lanmış hali olan “Türkiye bölünmedi ve savaş alanı olmadıysa halinize şükredin”e gelerek hayat pahalılığı karşısında ne söylenecek bir söz ne de alınacak ciddi bir önlem kaldığını kabul etmiş olmaktadır.

Bundan çıkacak tek gerçekçi sonuç ise hayat pahalılığına karşı tek çözümün işçilerin, emekçile- rin talepleri etrafında birleşip mücadele etmesin- den geçtiğidir.

Ötesi lafügüzaftır, emekçilerin kafalarını karıştır- ma ve mücadeleden alıkoyma amaçlı girişimlerdir.

(*) Bu konuda Tüm Köy Sen Uzmanı Sedat Başkavak’ın Bahçeli’ye yanıtı dün gazetemizde yer aldı.

3 1 M a r t 2 0 2 2

P e r ş e m b e

evrensel 3

haber@evrensel.net

haber

KISA... KISA

HABERÝN ÝÇÝNDEN

İhsan Çaralan caralan@evrensel.net

5 ilde ev baskını ve gözaltı

İSTANBUL merkezli 5 ilde evlere düzenlenen baskınlarda, gazetecile- rin de aralarında olduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı. İstanbul, Ankara, Hatay, İzmir ve

Erzurum’da birçok adre- se polislerce baskın düzenlendi. Baskınlarda Gazeteci Emre Orman ile Ahmet Bay, Rojda Yalınkılıç, Bayram Dalyan, Arda Turan ve Çağdaş Aydoğdu’nun da aralarında olduğu 14 kişi gözaltına alındı.

(İSTANBUL)

Eşi ve

komşusunu öldürdü

BAĞCILAR’da Ramazan Onat, kom- şusu olduğu belirtilen Ahmet Kadir Çakır’ı silahla vurdu. Evine gelen Ramazan Onat, evde de eşi Gülşen Onat’ı silahla vurduktan sonra aynı silahla intihar etti. Sokakta vurulan Ahmet Çakır hastanede hayatını kaybederken Gülşen Onat olay yerin- de hayatını kaybetti.

Ramazan Onat ise ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede öldü.

(İSTANBUL)

Çocuğa istismara tutuklama

BALIKESİR’de yatılı okuyan A.Ç. isimli kız öğrencinin telefonunda- ki yazışmaları gören arkadaşları, durumu öğretmenlerine bildirdi.

Öğretmenler de polise haber verdi. A.Ç, hafta sonları gittiği halasının evinde, eniştesi O.A’nın cinsel istismarına maruz kaldığını söyledi.

Gözaltına alınan O.A, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

(BALIKESİR)

Karadeniz’de 2 haftada 395 heyelan

KARADENİZ Bölgesi’nde artan hava sıcaklıklarıyla karların erimesi sonu- cu yumuşayan toprak- ta heyelan meydana geliyor. Son 2 haftada, 7 ilde, 4 kişinin hayatı- nı kaybettiği 395 heye- landa evler ile altyapı- da hasar oluşurken, tarım arazileri de zarar gördü. KTÜ Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu, “Ciddi prob- lemlerle karşılaşılabili- nir, tedbirli olunmalı”

dedi. (TRABZON)

ERDOĞAN SONUNDA İTİRAF ETTİ: BAYRAK İNMEDİ EZANLAR SUSMADI, HALİNİZE ŞÜKREDİN!

Koruma altındaki çocuklar okul yerine MHP etkinliğine götürüldü

Meltem AKYOL İstanbul CHP’li Murat Emir, Ankara’da devlet koruması altındaki çocukların, pazartesi günü okul yerine MHP’nin bir etkinliğine

götürüldüğünü açıkladı. Yurt müdürünün çocukları siyasete alet ettiğini savunan Emir,

“Ellerinizi çocuklarımızdan çekin” dedi.

ÇOCUKLAR OKUL GÜNÜ OKULA GÖTÜRÜLMEDİ

CHP Ankara Milletvekili Murat Emir’in iddiasına göre Ankara’nın Pursaklar

ilçesindeki Ankara Çocuk Evleri Sitesi Müdürü Fahri Ertekin, devlet koruması altındaki yaklaşık 200 çocuğun pazartesi günü okula gönderilmemesi talimatını verdi.

Okula gönderilmeyen çocuklar servislerle MHP Pursaklar İlçe Başkanlığının düzenlediği

“Çocuklar Gülerse, Dünya Güler” isimli etkinliğe götürüldü. Programın ardından MHP Ankara İl Başkanı Turgay Baştuğ, sosyal medyada çocukların fotoğrafını paylaştı.

Çocukların yüzlerini kapatan Baştuğ,

“Pursaklar Sevgi Evlerindeki yavrularımızla güzel bir gün geçirdik. Bu anlamlı program için Pursaklar İlçe Başkanımız Mehmet Ersin Ekinci ve Sevgi Evleri yöneticilerine teşekkür ediyorum” diye yazdı.

MECLİS GÜNDEMİNE TAŞIDI: ÇOCUKLAR SİYASETE ALET EDİLEMEZ!

Emir, olayı Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın yanıtlaması istemiyle sunduğu soru önergesiyle Meclise taşıdı. Devlet koruması altındaki çocukların Sevgi Evleri yöneticileri tarafından siyasete alet edildiğini belirten Emir, şunları söyledi: “Başta Ankara Çocuk Evleri Sitesi Müdürü ve Aile Bakanı olmak üzere tüm yetkililer, bu skandalın hesabını vermelidir. Şefkat bekleyen yavrularımızı mutlu etmek adına yapılacak her türlü faaliyeti elbette biz de destekleriz.

Çocukları kaldıkları yerde gidip ziyaret edebilirsiniz, ancak bu çocukları hele ki okullarının olduğu bir gün bir siyasi partinin etkinliğine götüremezsiniz. Çocuk Evleri yöneticileri, devlet koruması altındaki çocukları siyasete alet etmişlerdir. Ellerinizi çocuklarımızdan çekin. Bu skandalın hesabı sorulana kadar takipçisi olacağız.”

Fotoğraf: @TurgayBastug Twitter

Fotoğraf: MAFotoğraf: DHAFotoğraf: DHA

Fotoğraf: AA

M

ahir Çayan, Sabahattin

Kurt, Nihat Yılmaz, Saffet Alp, Sinan Kazım Özüdoğ- ru, Ertan Saruhan, Hüdai Arıkan, Ahmet Atasoy, Ömer Ayna ve Cihan Alptekin’in Kızılde- re’de katledilmesinin üzerinden 50 yıl geçti.

Katliamın 50. Yıl dönümünde Ankara Kar- şıyaka Mezarlığında düzenlenen ortak an- mada, sol, sosyalist siyasi parti ve örgütler bir araya geldi.

Karşıyaka Mezarlığında yapılan anma programında konuşan Ahmet Telli,“Yarım asır sonra bir kez daha anıtsal yoldaşlarımı- zın hatırası önündeyiz. Egemen sınıfın en azgın aygıtlarının hunharca saldırılarına asla boyun eğmemiş olan ’68 kuşağının unutul- maz kahramanlarının yanı başındayız. Onla- rı özlemle, saygıyla anmaktayız” dedi.

‘ONLARIN DEVRİMCİ UMUTLARINI DEVRALDIK’

Sosyalist idealler için adayan bireyler ol- manın onurunu duyarak yaşadıklarını söyle- yen Telli, “Onların devrimci umutlarının, bı- raktıkları ukdelerin sorumluluğunu devral- mış bireyler olarak tarihteki rolümüzü üst- lendik. Ne abartı ne de küçümseme açıkla- yabilir bu tarihsel gerçeği. Marx’ın kuşakları tanımlarken betimlediği tarih yasasının can- lı birer örneğidir ’68’li kuşak. Şu idi o tarih- sel yasa: ‘Tüm göçüp gitmiş kuşakların oluş- turduğu gelenek yaşayanların beynine bir kabus gibi çöker. Kendilerini ve bir şeyleri değiştirirken, şimdiye dek hiç var olmamışı var etmekle uğraşıyor göründükleri anlarda bile, özellikle de devrimci kriz dönemlerin- de, endişe içinde geçmişteki ruhları yardıma çağırır, onların adlarına, sloganlarına kıya- fetlerine sarılır, dünya tarihinin yeni sahne- sindeki rollerini o eskiden hürmet edilen kı- lıklara bürünerek ve bir ödünç dille oyna- maya çalışırlar. Biz burada hazır bulunanlar tam da böyle bir tarih sahnesinde var ol- duk” dedi.

‘KIZILDERE KATLİAMI

YOLDAŞI İÇİN ÖLÜMÜ GÖZE ALMANIN SONUCUDUR’

Yeni kuşaklara, bedelleri ağır olan dene- yimleri aktarmanın kuşağın görevi olduğu- nu söyleyen Telli “Kızıldere Katliamı; daya- nışmanın, direnişin, yoldaşı için ölümü göze alma girişiminin sonucudur. Tarihte benze- rine az rastlanan örneğidir. Bunu asla unut- mayalım. Bu gözüpekliği, bu duyguyu haya- tımıza çağırabildiğimiz ölçüde dayanışma ve

mücadele kültürümüz kökleşecektir. Ama eksiklerimizi ve yanlışlarımızı, alacakaran- lıkta kimi zaman kör dövüşüne dönüşen yö- nelimlerimizi de bilince çıkarmaya devam edeceğiz. Mücadelemizi öz eleştirimizle bir- likte yeni kuşaklara aktarmakta yükümlü saydığımız için ideallerimizde ısrarlı olduğu- muz için yoluna adanmaya başladığımız yıl- ları temsil eden bu toplu duruşla ve isimle anılmaktan ve anmaktan onur duyarız. Şim- di onların direnişçi, dayanışmacı duygularını kuşanıp günümüze çağırma vakti. Şimdi on- ları dinleme vakti. Şimdi ölülerimizin söz hakkını savunma vakti” diyerek sözlerini ta- mamladı.

‘DEVRİMCİ DAYANIŞMANIN ÖRNEĞİNİ VERDİLER’

Emek Partisi Ankara İl Başkanı Şük- ran Doğan da Mahir Çayan’ın mezarı ba- şında yaptığı açıklama ile şunları kaydetti:

“Onlar farklı politik hatlarda olmalarına rağmen, devrimci dayanışmanın en müs- tesna örneğini verdiler tarihimizde. Onla- rı partimiz Mahir’in nezdinde her zaman saygıyla ve sevgiyle anacaktır. Bugüne bi- ze bıraktıkları bu devrimci dayanışma ör- neği olmuştur. Biz de devrime ve sosyaliz- me olan inancımızla, bir kez daha Ma- hir’in nezdinde söz vererek buradan ayrı- lıyoruz” (Ankara/EVRENSEL)

KATLEDİLİŞLERİNİN 50. YILINDA KIZILDERE’DE YİTİRİLEN 10’LAR ANILDI:

Kızıldere dayanışmanın ve direnişin adıdır

50’nci yıl dönümünde Kızıldere’de katledilen devrimciler anıldı. Anmada; “Kızıldere Katliamı;

dayanışmanın, direnişin, yoldaşı için ölümü göze alma girişiminin sonucudur. Bunu asla unutmayalım” denildi.

KIZILDERE Katliamı’nda hayatını kaybeden

’68 kuşağının liderlerinden Cihan Alptekin, Rize’nin Ardeşen ilçesi- ne bağlı Oce köyünde mezarı başında ailesi ve arkadaşları ta- rafından anıldı. Anmaya siyasi parti ve kitle örgütü temsilcileri de katıldı. Mezar başı anmasında Dev-Genç marşı okunurken ya- pılan konuşmalarda ise sosya-

lizm mücadelesini sürdürme sözü verildi.

Anmaya katılan Sol Parti PM Üyesi Alper Taş, Kı- zıldere’de katledilen devrimci gençle- ri hatırlatarak bugün yaşanılan katli- am ve işgallerin onların mücadelesi- nin ne kadar güncel olduğunu gös- terdiğini söyledi.

SHP Eski Milletvekili Salman Kaya ise, Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan’ın 6 Mayıs’ta gerçekleşen idamları- nın Kızıldere’de yaşanan katliamın bir de- vamı olduğunu söyledi. (Rize/EVRENSEL)

CİHAN ALPTEKİN MEZARI BAŞINDA ANILDI

Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/Evrensel

Fotoğraf: Evrensel

(4)

3 1 M a r t 2 0 2 2

P e r ş e m b e

evrensel 4

haber@evrensel.net

haber

Maltepe Belediye işçisi İstanbul

M

erhaba Evrensel okurları.

Son 6 aydır Maltepe Be- lediyesinde yaşadıklarımızı anlatmak isteriz. Bundan yaklaşık 6 ay önce işe başladık. Daha ilk mesai günümüzde MATAŞ merkez binasına çağrıldık ve MATAŞ Yönetim Kurulu Başkanı olan Baran Küçük’ün bizimle toplantı yapacağını öğrendik.

Gün içerisinde benim de dahil oldu- ğum yaklaşık 30 işçi arkadaşımızın ka- tıldığı bir toplantı düzenlendi. Baran Bey, ilk söze “Hayırlı olsun”la başladı, devamında ise bizimle pek anlam vere- mediğimiz bir konuşma yaptı. “Arka- daşlar burada yetkili sendika DİSK, si- zi biz işe aldık, kesinlikle üye olmaya- caksınız” diyerek toplantıyı bitirdi. Çok da anlam veremedik ve görev yerleri- mize döndük. Daha sonra telefonumu bir kadın arayarak, “Ben belediyemizin destek verdiği Belediye-İş Sendikasın- dan arıyorum” dedi ve bizi üye yapmak istediğini söyledi. “Tele- fon numaramı kimden aldınız” di- ye sorduğumda, kendilerinin belediye ile aralarının iyi olduğunu, her işçiye ulaşa- bileceğini söyledi. Ben de belediyenin desteklediği bir

sendikaya üye olmayacağımı söyleyerek telefonu kapattım. Sonra merakımdan benimle aynı zamanda işe giren arka- daşlarımı arayarak “Sizi de aradılar mı” diye sorduğumda, onların da aran- dığını gördüm. Bizler ekmeğimiz için çalışan işçileriz, aldığımız ücretler belli, hayat şartları belli.

Geçtiğimiz hafta yetkili olan sendika

DİSK/Genel-İş’in çağrı- sıyla belediye önündeki basın açıklamasına katıl- dık. Sonra referanslarımız bizi arayarak sendikadan istifa etmemiz gerektiğini, belediye yetkililerinin de- vamlı arayarak kendilerini sıkıştırdıkla- rını söylediler. Bu dönemde ben dahil birçok yeni işe giren arkadaş, Baran Kü- çük’ün DİSK’ten istifa etmemiz yönün- de baskıları, ağır işler verilmesi, işten çı- karma söylemleriyle karşılaştık. Bizim burada tek amacımız daha iyi bir ücret

ve çalışma şartları ama maalesef MA- TAŞ Başkanı Baran Küçük, sosyal de- mokrat anlayışa yakışmayacak bir biçim- de bizi baskı altına alarak haklarımız için mücadele eden işçi arkadaşlarımızla karşı karşıya getirmek istemektedir. Ve aynı zamanda iş huzurunu ve barışını bozmaya çalışan bir tutum sergilemek- tedir. Tüm bu baskıya rağmen biz arka- daşlarımızla birlikte alın terimizin karşı- lığını alana kadar tüm işçi arkadaşlarla birlikte olduğumuzu ve haklarımızı ala- na kadar birlikte mücadele edeceğimizi

buradan ilan ediyoruz.

***Konuyla ilgili bilgi almak için aradı- ğımız MATAŞ Yönetim Kurulu Başka- nı Baran Küçük ise iddiaları kabul et- mediğini belirterek, “İşçilerin sendika tercihlerine hiçbir zaman karışmadım karışmam da. Bana kalsa zaten sendi- kasız olmalarını, sorunlarını bizzat be- nimle çözmelerini isterim. 2 yıldır yö- netim kurulu başkanıyım ben de işvere- nin temsilcisiyim. İşçilerin talebi var ama buranın da bir maliyeti var” dedi.

Eylem NAZLIER İstanbul

V

akıf üniversitelerindeki akademisyenlerin devlet üniversitelerinde çalışan akademisyenlerle eşit üc- ret almak için başlattıkla- rı mücadele sürerken, Nişantaşı Üni- versitesinde yaklaşık 20 araştırma gö- revlisi işten atıldı. Rektör Yardımcısı Mehmet Ünal’ın tavrı da tepkilere ne- den oldu. Ünal, kalabalığın yanından geçişi sırasında kendisini protesto edenlerin üzerine yürüdü. Ünal’ın ba- ğırışları üzerine bir araştırma görevlisi

“Tutumunuzu da gördüler, üslubunu- zu da gördüler. Bu mu eğitim!” sözle- ri ile tepki gösterdi. Rektör Yardımcı- sı Ünal da “Eğitim bu” diye bağırarak yanıt verdi.

Evrensel’e konuşan Eğitim Sen İs- tanbul 6 No’lu Üniversiteler Şube Başkanı Beyzade Sayın ve ÜNİVDER Eş Başkanı Erol Köroğlu, “Böyle bir muamele kabul edilemez” dedi.

‘MEŞRU DEĞİL’

Vakıf üniversitesinde çalışan akade- misyenlerin taleplerinin gayet normal talepler olduğuna dikkat çeken Boğa- ziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi, ÜNİVDER Eş Başkanı Erol Köroğlu,

“Türkiye’de var olan yüksek enflasyon ortamında bu insanlar, devlet üniver- sitelerindeki meslektaşlarıyla aynı ma- aş düzeyine gelmeyi talep ediyor. Eks- tra bir şey istemiyorlar. ‘Biz devlet üniversitelerinden daha düşük alıyo- ruz, bu düzelsin’ diyorlar. YÖK de bu konuda görüş bildirmişti. Dolaysıyla Nişantaşı Üniversitesinin yapmakta olduğu meşru olmayan bir şeydir. Bu- nun mücadelesini vereceğiz. Bütün vatandaşlar ülkedeki yoksulluktan ve enflasyondan etkileniyor. Bunlar olur- ken vakıf üniversitesindeki akademis- yenlerin ekstradan ezilmelerine izin vermeyeceğiz. Bunu gündemde tuta- cağız ve hak ettikleri maaşları almala- rı için de elimizden gelen her şeyi ya- pacağız” dedi.

‘KÂR AMAÇLI OLAMAZ’

Rektör Yardımcısı Mehmet Ünal’ın tavrına da değinen Köroğlu, “Rektör yardımcı, Nişantaşı Üniversitesinin Rektörü, mütevelli heyeti lütfen inter- nete Türkçe olarak akademik özgür- lük, özerklik, demokratik yönetim kavramlarını girsinler. Önlerine gelen yazıları okusunlar. Wikipedia madde- lerini bile okusalar ne yapmaları ge- rektiğini anlarlar. Yaptıkları şey ceha- let ve aymazlıktır. Utanç vericidir.

Türkiye’de var olan yüksek öğretim sistemi, kâr amaçlı üniversite tanımını içermemektedir. Dolayısıyla çalışanla-

rına bunu bilerek davranması lazım.

Vahşi batıda işçilerini ezen vahşi kapi- talistler gibi davranamazlar. Üniversi- tenin bin yıllık tarihi var. Bilimsel öz- gürlük, akademik özerklik, demokra- tik yönetim anlayışı bütün bunlar dün- yada standart halinde var. Bunlar doğrultusunda kendilerine çeki düzen versinler. Yoksa vakıf üniversiteleri yönetimleri karşılarında Türkiye’nin akademisyenlerini bulacaklar. Vakıf üniversitesi ve devlet üniversitesi diye- rek ayrışmadan gereken mücadeleyle karşılarına çıkacağız” ifadelerini kul- landı.

‘BU BİR BAŞLANGIÇ’

Eğitim Sen İstanbul 6 No’lu Üni- versiteler Şube Başkanı Beyzade Sa- yın, vakıf üniversitelerinin yıllardır Anayasa’ya, yasalara, hukuka ve yö- netmeliklere uymadan bir ticarethane faaliyeti yürüttüklerini söyledi. Vakıf üniversitelerinin öğrencileri müşteri, çalışanları köle, kendilerini de ticaret- hane olarak gördüklerini söyleyen Sa-

yın, “Aslında Nişantaşı Üniversitesin- de yaşanan Türkiye’deki vakıf üniver- sitelerinde yaşananların somut örneği.

Su yüzüne çıkmış hali. Dolayısıyla akademisyenlerin iş güvencesinden tutun da özlük haklarına dair haklı ve hukuki taleplerini bastırmak için ida- reler, rektör, rektör yardımcıları par- mak sallayarak tehdit ediyor. Arka- daşlarımızın yasal, anayasal haklarını kullanmalarını, itiraz etmelerini bas- tırmak için uzun süredir bir çaba içe- risindeler ve dün Nişantaşı Üniversi- tesi rektör yardımcısının bu parmak sallaması, aba altından soba göster- mesi de bunun somut hali. Dolayısıyla biz vakıf üniversitesi emekçileri bu sistemin yürümeyeceğini ve haklarımı- zı ve mücadele ederek kazanacağımızı gösteriyoruz. Bu bir başlangıç, arkası da gelecek” dedi.

‘ÇALIŞANIN HAKKINI, HUKUKUNU KORU’

YÖK’ün çıkardığı yönetmeliği ha- tırlatan Sayın, “Ve bunu Resmi Gaze-

te’de yayımlayarak yürürlüğe soktu.

‘Vakıf üniversitesinde çalışan akade- misyenlerin ücretleri kamu üniversite- sinde çalışan aynı kadroda ve aynı un- vanda olanlardan az olamaz’ dedi.

Ücret eşitlemeleri yapmayan üniversi- tede çalışan akademisyenler toplantı- larda buna itiraz etti, seslerini duyur- maya çalıştı. ‘Siz niye bunu uygulamı- yorsunuz, bizim haklarımızı neden vermiyorsunuz’ dedi. Nişantaşı Üni- versitesi merdiven altı ve tüccar bir iş- letme mantığıyla haklarını isteyen, bu hukuksuzluğa itiraz eden arkadaşları

‘Sözleşmenizi feshettik’ diyerek dö- nem ortasında çıkardı. Biz arkadaşla- rımızın haklarını korumak için Eğitim Sen olarak mücadele edeceğiz ve bir- likte kazanacağız. Vakıf üniversiteleri- ne de çağrımız şudur; çalışanların hakkını hukukunu koruyarak, çalışma barışını zedeleyecek girişimlerden ve davranışlardan uzak durmaları. Öz- gür, özerk ve demokratik bir üniversi- te inşasına katkı sunmaları” diye ko- nuştu.

Zengine şifa, yoksula cefa

Emek Partili bir metal işçisi

Kayseri

C

umhurbaşkanı Erdo-

ğan’ın halka sunduğu şifa reçetesi hakkında düşüncelerimi paylaş- mak istiyorum. “Ben her gün yatmadan önce manda yoğur- du, kestane balı, yulaf, Medine hurması karıştırır yerim ve ya- tarım” demiş.

Peki, Erdoğan bu söylemiyle

“Ben halktan, işçilerden, emekçilerden ayrı zevküsefa bir yaşam sürdürüyorum. Ben milyonlarca asgari ücretli, emekli, işsiz, ne yer ne içer bil- mem. Çünkü bizim paramız var. Kamunun muslukları be- nim elimde. Benim canım ne yapmak isterse ne yemek ister- se onu yerim. Ama siz işçiler, emekliler, işsizler açlığa ve yoksulluğa mahkumsunuz” de- miş oldu. Çünkü bu kapitalist sistem, sermayedarlar ve onla- rın iktidarı için mükemmel bir sistemdir. İşçiler ve emekçiler için içinse bu sistem, yaşamın zehir edildiği bir düzendir.

Erdoğan’ın verdiği bu şifa reçetesi, geçtiğimiz günlerde Elitaş’ın “Pide yemeyin somun ekmek yiyin” gibi önerileri, tek adam iktidarının halktan ko- puk bir yaşantısının gün yüzü- ne çıkmış halidir. Bu denli ekonomik krizde halkla dalga geçmek de utanmazlığın gös- tergesidir. İşçileri ve emekçile- ri yolsuzluk, yalan, yağma siya- setiyle yönetmeye çalışıyorlar.

Bu şekilde yönetirken de ses çıkaranı zorbalıkla susturmaya çalışıyorlar.

Peki, bu baskı, yalan, yolsuz- luk ve yağma siyasetine karşı bireysel tepki göstermek işe ya- rar mı? Bireysel tepki göster- mek bir çözüm değildir. Ne yapmak gerekir. Emek Partili bir metal işçisi olarak çağrım şudur; bulunduğumuz her işye- rinde, her mahallede birleşip mücadele etmeliyiz. Çünkü bu kirli düzeni, tek adam iktidarını değiştirmenin çözümü ve reçe- tesi de böyledir. Son olarak da milyonlarca işçi ve emekçi ak-

şam yatmadan ne yer içer biliyor musunuz:

Bir bardak belediye gazozu, yani su

içer yatar.

Halkın tepesine binmenin tarifi

Öz Çelik-İş üyesi bir işçi Kayseri

T

okat’ta çiftçilerle buluşan Cumhur- başkanı Erdoğan,

“Sağlıklı yaşamanın sırrı”nı açıklarken karşımın maliyetinin 500 TL’yi aşkın olduğunu unutmuş olmalı.

Bu tarif bile halktan kop- muş saraydan bakan bir si- yasetçi olduğunu kanıtlamış oldu.

Asgari ücretlinin günlü- ğünün 141 liracık olduğunu da bilen kafa, geçenlerde Çanakkale Köprüsü’nün ge- çiş ücretinin 200 liracık ol- duğunu açıklarken ne kadar da rahat olduğunu göster- mişti.

Liranın gün geçtikçe de- ğersizleştiği bugünlerde sa- rayda yokluk olmadığı için

“liracık” diye dalga geçer gi- bi bir söylem kullanmıştır.

İşçilerle bu söylemleri ko- nuştuğumuzda sohbetimiz henüz “Beğenmeyen oy ver- mesin”den öteye gitmiyor.

Sadece oy vermemek yet- mez, tencere zor kaynıyorsa, işçilerin vergileri patronlara teşvikler olarak dönüyorsa, hesap sorulmalıdır. AKP ve Erdoğan, halkın tepesine binmenin tarifini vermiştir.

Tepetaklak etmenin tarifi de işçilerin ellerindedir.

Sendikadan istifa etmeye zorlanıyoruz

İŞTEN atılan Nişantaşı Üniversitesi araştır- ma görevlileri üniversite önünde eylem yaptı.

Araştırma görevlileri Vakıf Üniversiteleri Daya- nışma Meclisi (VÜDAM) ve Eğitim Sen’in çağrı- sıyla Nişantaşı Üniversitesi önünde eylem yaptı.

Üniversite önünde yapılan eylemde konu- şan Ekinsu Devrim Danış, “Daha önce de toplu- ca tüm araştırma görevlilerini işten çıkaran,

onlara tuvalete sırayla gidin diyerek, masaları- nın boş olduğu anı kollayıp boş masa fotoğraf- larını kullanarak mobbing yapan üniversite adeta bir eğitim değil zulüm yuvasına dönüş- müştür. Sonunda işi baskıya ve mobbinge karşı duran akademisyenleri işten çıkarmaya dek vardırmıştır. Çok iyi biliyoruz ki; bugün Nişanta- şı Üniversitesi yönetimini asıl korkutan bütün

akademisyenlerin ortaya koyduğu birliktelik ve dayanışma tutumudur. Akademinin hâlâ biat etmediği gerçekliğidir” diye konuştu.

Tazminattan mahrum bırakılmakla tehdit edildiklerini dile getiren Danış, “Korkup tek tek odaya aldıkları araştırma görevlilerinin ardında yüzlerce akademisyen durmaktadır. Birlikteyiz, yan yanayız, dayanışıyoruz” dedi.

NİŞANTAŞI

ÜNİVERSİTESİNDEKİ

KIYIMA TEPKİ: Utanç verici!

Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel

İŞTEN ATILAN AKADEMİSYENLER EYLEM YAPTI

Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel

(5)

3 1 M a r t 2 0 2 2

P e r ş e m b e

evrensel 5

haber@evrensel.net

haber

B

azı temel ihtiyaç madde- lerinde ve sektörlerde yapılan KDV indirimine ilişkin değerlendirmede bulunan Ekonomi-Poli- tikçi Prof. Dr. Mustafa Durmuş,

“İktidarın enflasyonu düşürmek gibi bir kaygısı yok. Tam tersi belli sek- törler üzerinden ekonomik canlılık yaratma kaygısı içerisinde. Bu konut ve turizm. Bu da aslında enflasyonu körükleyecek bir şey” dedi.

Hükümet bazı temel konut, turizm ve bazı temel ihtiyaç maddelerinde KDV indirimine gitti. Açıklanan KDV düzenlemeleriyle ilgili Evrensel’e ko- nuşan Prof. Dr. Mustafa Durmuş, ikti- darın düzenleme ile birden fazla amaç güttüğünü söyledi. İktidarın vergi tah- silatlarını sadeleştirmeye çalıştığını söyleyen Durmuş, “Özellikle inşaat sektörüne yönelik yapmış olduğu dü- zenlemeler ya da ikinci el otomobil sa- tışlarına yönelik düzenlemeler… Bu düzenlemelerle hem genel standartlaş- tırma hamlesi yapıyor hem de kendisi için maliyetli olan vergi tahsilatını da- ha az maliyetli hale getirmeye çalışı- yor. Çünkü bir karmaşa söz konusuy- du özellikle iadeler vergi toplama ma- liyetlerini artırıyordu” dedi.

‘İKTİDAR VERGİ

TOPLAMAYA YÜKLENDİ’

İktidarın vergi gelirlerini olabildi- ğince artırabilmek istediğine dikkat çeken Durmuş, “Geçen yılla kıyaslan- dığında 2020 yılıyla kıyaslandığında vergi tahsilat oranının yüzde 80’i aştı- ğını görüyoruz. Yani iktidar vergi top- lamaya yüklenmiş görünüyor” dedi.

Durmuş, iktidar için kritik sektör- lerden biri olan inşaatta KDV indiri- mine ilişkin ise şunları söyledi: “150 metrekareye kadar olan daire satışla- rında KDV’yi yüzde 1’den yüzde 8’e çıkarıyor. Bunu yaparken de 150 met- rekareyi aşan daireler için aşamalı bir tarife uyguluyor. Örneğin 200 metre- karelik evin 150 metrekaresini yüzden 8’den hesaplarken geriye ka-

lanını yüzde 18’den hesaplı- yor. 150 metrekare ve altın- daki daireler genellikle dü- şük ve orta gelirli ailelerin talip olduğu daireler olduğu için onların ödeyeceği vergi- de bir artış söz konusu ola- cak. Yani fatura onlara kesil- miş gibi gözüküyor. Arazi ar- sa teslimleri gibi daha önce yüzde 18 olan KDV’yi yüzde 8’e düşürmüş durumda. Bu düzenle- me 1 Nisan’dan itibaren yapılacak, alı- nacak binalarla ruhsatlarla ilgili bir du- rum olacak.”

İNŞAATA DESTEK

“İktidarın inşaat sektörüne verdiği

desteği sürdürecek gibi gö- rünüyor” diyen Durmuş,

“Bu destek para sahiplerine yönelik bir destek, tüketici- ye ya da birikimleriyle ev sahibi olmaya çalışanlara verilmiş bir destek yok. Ak- sine KDV oranlarının yüz- de 1’den yüzde 8’e çıkarıl- ması gibi bir durum söz ko- nusu. Türkiye’deki konut sektörü Avrupa’daki ve OECD ülkeleri ara- sındaki hızla fiyatları en yüksek ar- tan ülkeler arasına giriyor. Bu dü- zenlemenin emekçilerin aleyhine bir durum olduğu açık” dedi.

“Düzenleme turizm sektörüyle de

ilgili. Yeme içme sektöründeki daha önce uygulamış oldukları yüzde 8 KDV uygulaması otellerin restoran- larına da uygulanacak” diyen Dur- muş şu ifadeleri kullandı: “Böylece onlara da yüzde 18 KDV değil yüz- de 8 KDV uygulanacak. Ancak bu indirim alkol satan işletmelerde ge- çerli olmayacak. Bu da bir ayrımcılık tabii ki. Benzer bir refleksi bir yerde daha görüyoruz temizlik malzemele- ri sabun gibi ürünlerde KDV yüzde 18’den yüzde 8’e düşürüldü. Bu ha- ne halkının tüketiminde ne kadar yer tutuyor tartışılır ama gözden ka- çırılmaması gereken bir şey var, tek tek tüm ürünleri saymışlar ancak ka-

dın pedlerinin adını geçirmemişler, sadece tarifedeki yerini koymuşlar.

İkinci el otomobil piyasasında da bir karışıklık var, yüzde 1’den yüz- de 18’e bir artış var orada da bir standardizasyon yapmışlar. Örne- ğin ikinci el bir otomobil herhangi bir katma değer vergisi mükellefi- yeti olmayan sıradan bir vatandaşa satıldığı zaman yüzde 1 ama bir şir- kete satıldığında ikinci el de olsa yüzde 18 olarak değerlendirilecek.

Dolayısıyla burada da büyük bir gürültü kopmuş gibi bir hava var ama ikinci el piyasasına ilişkin bü- yük çaplı bir değişiklik söz konusu değil.” (İstanbul/EVRENSEL)

Darinda patronuna işten atma yetmedi

İSTANBUL Beylikdüzü’de bulunan Darinda Çorap yönetimi, düşük ücretlere itiraz ettikleri için işten attığı işçiler hakkında suç duyurusun- da bulundu. Tekstil-İş tarafından yapılan açıkla- mada, Darinda Çorap Yöneticisi Mustafa Şa- hin, zam hakkını isteyen iki işçi hakkında suç duyurusunda bulunduğu belirtilerek, Şahin’in işçilerin seslerini duyurmak için çektiği videola- rı “kişisel verilerin ihlali” kılıfına sokmaya çalış- tığı ifade edildi. İşçilerin hakkını aramak için çektiği her video, yaptığı her açıklama, her ey- lemin sonuna kadar meşru olduğu belirtilen açıklamada, “İşçileri Kod 49 bahanesinin ardı- na sığınarak işten atan Darinda Çorap Patronu İbrahim Gezek ve Yönetici Mustafa Şahin so- nuna kadar haksızdır. ‘Avukat ordumuz’ var di- yen patronların, haklıyı haksız çıkarmaya çalı- şan bir dizi avukatın yönlendirmesiyle hareket ettiği de açığa çıkıyor. Haksız yere işten atılan Darinda Çorap işçilerinin ihbar ve kıdem taz- minatı haklarını almak için hukuki sürecin ta- kipçisiyiz” dendi. (İŞÇİ SENDİKA SERVİSİ)

İnşaat halindeki evin balkonu

çöktü: 4 işçi yaralı

SAKARYA’nın Sapanca ilçesinde, inşaat ha- lindeki evin balkonunun çökmesi sonucu işçi- ler Süleyman Can Ç. (22), Sinan K. (33), Hil- mi Y. (58) ve Selahattin A. (47) yaralandı.

Olay, Hasanpaşa Mahallesi Fevzi Çakmak Caddesi’nde meydana geldi. İnşaat halindeki evin 1’inci kattaki balkonu çöktü. Burada çalı- şan işçiler Süleyman Can Ç, Sinan K, Hilmi Y. ve Selahattin A, 2.5 metre yükseklikten ze- mine düşerek yaralandı. İhbarla bölgeye sağ- lık, itfaiye ve polis ekipleri geldi. Yaralılar, ambulanslarla Sapanca Devlet Hastanesine kaldırıldı. Yaralılardan Hilmi Y. ve Selahattin A, buradaki ilk müdahalelerinin ardından Sa- karya Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildi. (Sakarya/DHA)

Fabrikanın

çatısından düşen 3 işçi yaralandı

SİVAS’ta bir fabrikanın çatısındaki güneş enerji sistemi tesisatını tamir ederken tutunduk- ları panelin kırılması sonucu yaklaşık 10 metre yükseklikten düşen 3 işçi yaralandı.

Olay, Organize Sanayi Bölgesi 4’üncü kısım- da pantolon üretimi yapılan bir fabrikada mey- dana geldi. Fabrikanın güneş enerji sistemi tesi- satını tamir etmek için çatıya çıkan Sedat Kılıç, İbrahim Kaynak ve Ömer Akçaban, tutundukla- rı panelin kırılması sonucu yaklaşık 10 metre- den düştü. İhbar üzerine olay yerine sağlık ekip- leri sevk edildi. İlk müdahaleleri olay yerinde yapılan yaralılar, ambulansla hastanelere kaldı- rılarak tedaviye alındı. Yaralıların sağlık duru- munun iyi olduğu öğrenildi. (Sivas/DHA)

PROF. DR. MUSTAFA DURMUŞ:

İktidarın enflasyon kaygısı yok ekonomik canlılık kaygısı var

Eda AKTAŞ İzmir

İZMİR Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN AŞ’nin çeşitli birim- lerinde çalışan TMMOB ve Genel-İş İzmir 3 No’lu Şube üyesi olan mü- hendis, mimar, şehir planlayıcıları, özlük haklarındaki sorunlarına iliş- kin çalışma alanlarında 1 dakikalık alkışlı eylem yaptı.

Ücret eşitliği, mesai saatleri ve ye- mekhane gibi sorunlarının bir an ön- ce çözülmesini isteyen işçiler özlük haklarındaki eşitsizliklere dikkat çekmek için 2 ay boyunca her pazar- tesi, çarşamba ve cuma günü 1 daki- kalık alkış eylemine devam edecekle- rini duyurdu.

Taleplerini ve yaptıkları eylemleri konuştuğumuz mühendisler, eşit işe eşit ücret taleplerini yineledi.

4 yıldır İZELMAN AŞ’de çalışan bir mühendis, “Türkiye’nin ekono- mik olarak geldiği son dönem ve ya- pılan zamlardan dolayı maddi anla- mada çok büyük sorunlar yaşıyoruz.

Aynı sırada dert ortağı olduğumuz, projeleri yaptığımız, altına imza attı- ğımız birçok işte karşılığını alırken hep sıkıntılar çekiyoruz. Eşit işe eşit ücret söylemiyle sadece parasal ta- leplerimizi değil özlük haklarımızı da

kastediyoruz” dedi.

Yemekhane hakkının tüm beledi- ye personeli için sağlanması gerekti- ğini söyleyen mühendis, “Yan yana çalıştığımız arkadaşlarımız bu haktan nasıl yararlanıyorsa bizler de yarar- lanmak ve çalışma saatlerimizin di- ğer arkadaşlar gibi düzenlenmesini istiyoruz” dedi.

‘ENFLASYON KARŞISINDA ÜCRETLERİMİZ ERİYOR’

2 buçuk yıldır çalışan İZELMAN AŞ mühendisi de “Aynı işleri yapıyo-

ruz, aynı imzaları atıyoruz, aynı so- rumlulukları alıyoruz arkadaşlarımız- la ama aldığımız ücret onlardan da- ha az. Biz kendi meslektaşlarımızla kıyaslanmak istiyoruz” dedi.

Aldıkları ücretlerin yetmediğini belirten jeofizik mühendisi, “Enflas- yon karşısında ücretlerimiz eriyor.

Yan yana çalıştığım arkadaşım ye- mekhaneye giderken bana kapıda

‘Dur’ deniyor. Bu sadece bizler için değil tabii tüm iştirak şirketlerinde çalışanlar için uygulanıyor” diyerek haklarının eşitlenmesini istediklerini

söyledi. 2 yıldır İZELMAN AŞ bün- yesinde çalışan başka bir mühendis de “Memur arkadaşlar toplu sözleş- me sürecindeler. Onların alacaklarıy- la aramızdaki makas daha da açılmış olacak. Ücretlerdeki adaletsizliğin çözülmesini istiyoruz, bunun yanında diğer haklarımızın da verilmesini is- tiyoruz. Aynı araçla araziye birlikte gidiyoruz, aynı ihaleye giriyoruz, şartname hazırlıyoruz, yani yetkinlik anlamında hiçbir farkımız yok ama böyle bir süreç iş barışını da bozu- yor” dedi.

İZELMAN’DA ÇALIŞAN MÜHENDİS, MİMAR VE ŞEHİR PLANCILARI:

Ücretlerde ve özlük haklarda eşitlik istiyoruz

Fotoğraf: Evrensel ENFLASYON açısından bir değerlendirme

yapan Durmuş, “Enflasyonda en önemli et- kenlerden biri vergi yükü. Bu indirimlerin enf- lasyonu aşağıya çekip çekmemesi, piyasaların arz-talep koşullarına göre değişecektir. Mese- la enflasyonun ve dövizin bu kadar yüksek ol- duğu, Türk lirasının bu kadar değersiz olduğu bir dönemde emlak hâlâ çok değerli bir yatı- rım aracı olarak değerlendiriliyor. Bu yüzden konuta yüksek talep sürerse ve reel faiz bu kadar düşük olduğu sürece, bunun enflasyo- nu aşağı düşürmesi beklenmemeli” dedi.

Asıl indirilmesi gereken fiyatların akarya- kıt, petrol, doğal gaz olduğunu kaydeden Dur- muş, “Bunlarda KDV, ÖTV sıfırlaması yapılabil- seydi bu enflasyonu belli ölçüde düşürürdü.

İktidar bundan ısrarla kaçıyor. Düzenlemede böyle bir şey yok. Petrol üzerinden alınan 3 aylık bir ÖTV-KDV sıfırlamasının 22 milyar lira-

lık bir vergi geliri kaybına yol açabileceğini ama petrolün fiyatını litre başına 5.5 lira indi- rebileceğini söyledik. Buna herhangi bir biçim- de yanaşmadılar. İktidarın enflasyonu düşür- mek gibi bir kaygısı yok” dedi.

İktidarın belli sektörler üzerinden ekono- mik canlılık yaratma kaygısı içinde olduğunu kaydeden Durmuş, “Bu sektörler konut ve tu- rizm. Bu da aslında enflasyonu körükleyecek bir şeydir. Bu anlamda son derece başarısız.

İkincisi vergilemede adalet açısından baktığı- mızda da bu işin faturasını halka kesiyorsu- nuz. Bu da vergi eliyle yapılmış bir adaletsiz- lik” dedi.

Vergide sadeleştirme yapılacaksa bu işin aslının muafiyet ve istisnaların daraltılmasıyla olacağını dile getiren Durmuş, “Hiçbir şekilde sermayeye verilen muafiyet ve istisnalar da- raltılmıyor. Buna başvurulmuyor. Yüzeysel

yöntemlerle sadeleştirme yoluna gidiliyor. Ya- pılması gereken bu yılda en az 336 milyar lira- lık bir değere tekabül eden muafiyet ve istis- naların budanması olmalıydı. Programında is- tikrarlı biçimde devam ediyor” dedi.

“Günün sonunda başka bir tablo ile karşı karşıya kalabiliriz” uyarısında bulunan Dur- muş, mali ve finansal krizin işaretlerinin gö- rüldüğünü söyledi. Durmuş, “Dolar kurundaki artış nedeniyle dolaylı biçimde hazineye yük geleceğini hesaplıyorduk. Ancak siyasal ikti- dar şaşırttı ve kur korumalı mevduat uygula- masını başlattı. Asıl kriz noktasını buradan patlattı. Rantiyeye ciddi bir kaynak aktarımı yapılacak. Bu da aslında bir krizin belirtisi. Fa- ize yapılan ödemeler ciddi biçimde adaletsiz- likleri artıracak hem de bir mali krizin ve be- raberinde gelebilecek finansal krizin de işa- retlerini verir nitelikte duruyor” dedi.

‘ENFLASYONU DÜŞÜRMEZ’

Fotoğraf: Evrensel

Fotoğraf: DHA

Fotoğraf: Tekstil-İş Fotoğraf: DHA

Mustafa Durmuş

Referanslar

Benzer Belgeler

*Tek seferlik gelir/giderler hariçtir **Sanayi segmentinde elden çıkarılan iş kolları ve perakende segmentinde TFRS16 etkisi hariçtir.

Grup Başkanları, ilgili Grup şirketlerinin Yönetim Kurulu Başkanı olarak, Sabancı Holding ve Grup şirketleri arasında köprü görevi görmekte ve değer yaratılmasına

Grup Başkanları, ilgili Grup şirketlerinin Yönetim Kurulu Başkanı olarak, Sabancı Holding ve Grup şirketleri arasında köprü görevi görmekte ve değer yaratılmasına

The product diversities of Plastherm are PPR-c pipes & fittings, Pe-xb, Pe-xc, Fiber glass pipes, Alu- minium foil pipes, Pvc waste water pipes and fittings, Pvc windows, doors

S-001016 İlan Kodlu Diğer Sağlık Personeli Pozisyonuna Yerleştirilen Adayların Listesi. Sıra

• Pişirme işlemi bittiğinde cihazınızı “Kapalı” konumuna getiriniz ve uzun süre kullanmayacaksanız fişini prizden çekiniz..

3) Çok ciddi bir sorun olan ve giderek çoğalan enerji yoksulluğunun yakıcı etkilerini azaltmak için enerji yoksul- larına kamusal destekler artırılmalı ve genişletilmelidir.

B ugün ilk Meclisin açıldığı gün. Kocaeli Dayanışma Akademisi kurucularından Siyaset Bilimci Doç. Yü- cel Demirer ile, Meclisin ku- ruluşu ve özellikle son yıllarda 23