• Sonuç bulunamadı

SEFERLER. Îbnü'l-Arabî

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "SEFERLER. Îbnü'l-Arabî"

Copied!
97
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SEFERLER

Îbnü'l-Arabî

(2)

Giri

Rahman

ve

Rahim

olanAllah'n adyla

Allah, efendimiz

Muhammed'e

ve

O'nun

âline salât

ve

selam etsin!

Hamd,

zâtinin celâlinin istivâsyla1 vasflanan

Amâ'da

2 bulunan,

arzn

yaratma iini bitirdikten sonra göklerinin

yaratlna

yönelen Allah'adr.

O,

Kur'ân'

mübarek

bir gece yani Kadir Gecesi'nde sûreleri ve

âyetleriyle bir

bütün

olarak

yakn göe

indirdi.

Gezegeni meze

yani

karm

ve

saflama

menzillerinde yol aldrd.

Bu

yol

aldrmay

kendisiyle

övünülen

bir takdir

kld.

Kulu, efendimiz

Muhammed

(s.a.s.)'i, âyetlerinden bir

ksmn

göstermek

için, bir gece Mescid-i

Haram'dan

Mescid-i Aksa, kâbe kavseyn ve ev ednâ'ya götürdü. *

Âdem'i imtihanlarnn arzna

indirdi ve

onu

nîmet ve lezzederinin

yurdu

olan cennetinden

çkard.

1 stiva, Allah âlem ilikisini ifade etmek için kullanlan sfatlardan ve Kur'ân'da ve hadislerde yer alan anlam kapal ifadelerden biridir. stiva, Allah'n zâtnn

âlemle münasebetini konu edinir. stiva kelimesi sözlükte "doru ve düzgün olmak" anlamndaki s-v-y kökünden türetilmitir ve "mutedil, düzgün ve eit olmak; karar klmak, oturup yerlemek; yönelmek, yukar çkmak; hâkim olmak, tahta oturmak" gibi anlamlara gelir. stiva Kur'ân'da yedi âyette Ar'a, iki yerde

göe

yönelik bir ful olarak Allah'a nisbet edilmitir.

Bu

âyederde belirtildiine göre Allah yeri yarattktan sonra gökleri yaratmaya yönelip onlar yedi gök olarak

düzenlemi, sonra da Ar'a istiva etmitir. Kelâm âlimleri istivay Allah'n

keyfiyeti bizce bilinmeyen bir sfat olarak kabul ederler.

Bu

sfat, Allah'n zâtiyla

yaratklar arasnda mevcut

olmad

ve mahiyetiinsanlarca bilinmeyen bir ekilde göklerin ötesinde ve

Ar'n

üzerinde bulunduunu ve ilâhî kudret ve iradenin

bütün kâinat üzerinde sürekli olarak geçerli olduunu ve bütün varlklar hâkimiyeti altna alp yönettiini anlatan bir sfattr, (ayrnü için bkz. "stiva",

(t.d.v.) slâmAnsiklopedisi, c. 23.)

2 Kitabnilerleyen sayfalarnda

Amâ'nn

ne olduuhakknda bilgiverilecektir.

(3)

bnü'l-Arabî

drîs (a.s.)'i olular âleminden, kendisini

konaklatt ve

mertebelerin ortasnda yer alan yüce

mekâna

yükseltti.3

Peygamberi

Nûh

(a.s.)'u,

tufannn

denizindeki dalgalarn darbeleri arasnda kurtulu gemisinde

tad.

Dostu brahim

(a.s.)'i hidâyet ve kerametinden dilediini ihsan

etmek

için götürdü.

Yûsuf

(a.s.)'u

babas Ya'kûb

(a.s.)'dan kopard. Sonra

Yûsufun rüyasnda gördüü

ve Allah'n müjdelerinin en güzellerinden biri

olan

eyi dorulamak

için,

babas Yûsuf

a tabî oldu.

Gazabndan

kurtarmakiçin

Lût

ve ailesini gece yürüttü.

'Vaktaki

Musa

rabbinin mîkâtma geldi..

.

iA

sözünde

belirttii gibi

Mûsâ

(a. s.) 'yi acele ettirdi. Kendisini

buna tamamen

tahsis etsin diye

Mûsâ

için

ate

eklinde bir nur parlatt.5 Böylece

ona

ihtiyaç

duyduu eyden

seslendi.

Mûsâ

da derhal

O'na doru kotu

ve

O'na münâcât

etmeye

balad. Musa'y

risâletlerinin

ikram

ile

göndermek

üzere,

onu

kavminin içinden bi*

kaçkn

olarak

çkard. Rabbi

ile

rablik

hususunda çekien tâutlarndan

birinin6

boulmas

için,

Musa'nn

kavmini gece yürüttü. Allah'n, kendisine

katndan

bir ilim

örettii

ve

rahmederinden

bir

rahmet

verdii kimsenin

aranmas

konusundaki bilgisinde edepten

ayrldnda

7

Musa'y zahmete

3 Detayiçinbkz. Meryem sûresi, 56-57.

4 A'râf,143.

5 Ailesiyle birlikte Medyen'den Msr'a dönmekte olan Hz, Mûsâ Sînâ çölünde yolunu kaybeder. Tûr

da

civarndabir yerde einin

doum

sancs balar.

Souk

bir çöl gecesi olmas nedeniyle ei için endielenen Hz. Mûsâ civarda yanan bir

ate göründe ailesinin dier ferderine "Siz burada durun! Çünkü ben bir ate gördüm. Belki ondan bir parça getiririm veya o atein yannda yol gösterecek birini bulurum" (Tâ-Hâ, 10) der. bnü'l-Arabî Hz. Musa'nn bu kssasna aüf yapmaktadr.

6 Firavun.

7 Rivayete göre Hz. Mûsâ IsrailouUar içinde hutbeye kalkmt. Kendisine:

nsanlarn en alimi kimdir? diye soruldu.

O

da "En âlim benim" diye cevap verdi.

Bu husustaki ilmi Allah en iyi bilendir diyerek Allah'a döndürmediinden dolay Allah onu azarlad.

Bu

nedenle kendisini iki denizin birletii yerde bulunan ve kendisinden daha âlim olan kulu bulmakla görevlendirdi. bnü'l-Arabî bu

hadiseye aüf yapmaktadr.

Konunun

detaylar için bkz. Kehf, 60-72; Buhârî,

(4)

soktu. Sonra Allah'n

yönetim

ve icralarndan kendisi için tahsis ettii

eyi

bilsin diye

Musa'y yolculuunda Hzr'a

tâbi kld.

Peygamberi Mûsâ

(a.s.)'y,

sandnda tad. O

ise

yok

olular

denizinde

henüz

akletmiyordu.8

Kelimelerinden bir kelime

olduu

için Isâ (a.s.)'y kendine yükseltti.

Peygamberi Yûnus

(a.s.)'u

kavmine öfkelenmi

bir halde götürdü.

Ardndan baln karnnda,

karanlklar içinde

Yûnus'un bana

dünyay

dar etti.

10

mtihan

nehrinin onlar

denemesi

ve

o

nehirden yalnzca bir avuç su

alann

belirlenmesi için Tâlût'u, aralarnda

Dâvud

(a.s.)'un da

bulunduu

bir

ordu

ile üstün

kld.

11

Allah'n kullarndan itaat edenler ile

O'na

isyan edenler arasnda bir set

yapmas

için Zülkarneyn'le

dünyann

en

uzak

bölgelerini

dehete düürdü.

12

Peygamberlerinin kalplerine

e*Rûhu

fl-Emîn'i indirdi.13

Zâtn müahede

ile ikram

etmek

için kelime-i tayyibeyi14 sâlih amel

Burak'nn

üzerinde kendisine yüceltti.15

Allahf

n

isim ve sfatlaryla ahlâklananlarn

en hayrls

olan efendimiz

Muhammed

(s.a.s.)'e salât olsun!

Selâm

O'nun, âlinin,

ashabnn,

akrabalarnn, elerinin,

oul

ve

kzlarnn

üzerine olsun!

Tefsîru sûratil-Kenf, 110, Enbiyâ, 27, lim, 44; Müslim, Fezâil, 170;

Ahmed

b.

Hanbel, Müsned, 5/118. bnü'l-Arabî KitâbuHMa'rift'de

Hzr'n

Hz. Mûsâiçin bin mesele

hazrladn

ancak Hz. Musa'nn daha balangçta üç meselede Hzr'dan ayrlmak durumunda

kaldn

ifade eder (bkz. Marifet Kitab-Kitâbu'l-Ma'rife, trc.

Hüseyin

emsi

Ergüne,hz. Ercan Alkan-O. SâcidAr,stanbul 2009, s, 238).

8Tâ~Hâ, 39.

9 Âl-i mrân, 39, 40.

10 Enbiyâ, 87-88.

11 Bakara, 249.

12 Kehf, 83-98.

13 u'ara, 192-194. Er-Rûhu'1-Ernîn ûc kastedilen Cebrail'dir.

14 Kelime-itayyibe'ninlâilâheillallah sözüolduu rivayet edilmektedir.

15 Fâtr, 10.

(5)

bnü'l-Arabî

Hamd

ve salât

u

selâmdan sonra... Seferler üçtür ve

dördüncü

bir

sefer yoktur, izzet ve celâl sahibi olan

Hakk bu

seferleri tespit etmitir.

Bu

seferler;

Hakk'n katndan

sefer,

Hakk'a doru

sefer ve Hakk'ta seferdir. Hakk'ta sefer hayret ve

aknlk

seferidir.

Hakk'm katndan

sefer

eden

kiinin kazanc,

varolmasdr. Bu onun kazancdr.

Hakk'ta sefer

klan

kii kendi nefsinden

baka

bir

ey

elde etmez.

lk

iki sefer için, yolcularn

ona

vâsl

olduu

ve yüklerini indirdikleri bir son vardr.

aknlk

seferine gelince

onun

için bir

son yoktur.

Yolcularn içinde yürüdükleri yollar, kara yolu ve deniz yolu

olmak

üzere ikidir.

Nitekim

azîz ve celîl olan Allah "Si%i karada ve denirde yürüten O'dur. >û6

buyurmutur.

Bu

âyette bir nükte

vardr

ki o da

udur;

Allah

Teâlâ'nn karay

denizden

önce anmas

ve

karay

denizden

önce

zikretmeye

ihtimam

göstermesi, özellikle karada yolculuk

yapmaya gücü

yeten bir kiinin ancak zarurî durumlarda deniz

yolculuu yaptnn

bilinmesi

içindir.

Ömer

b. el-Hattâb (r.a.)

"ayet u

'Sizi

karada ve

denizde

yürüten O'dur,3 âyeti olmasayd deni^yolculuuna

çkan

kiiyi krbaçla

döverdim. " demitir.

Eer

deniz

yolculuu hakknda

Allah

Teâlâ'nn

"üphesiz

ki

bunda çok

sabrl,

çok ükreden

herkes için ibretler vardr."17 âyetinden

baka yolculuun

terkine dair bir iaret

bulunmasayd, bu

âyetiaret olarak yeterdi.

Sonra deriz ki

bu

üç seferden hiç biri yoktur ki,

bu

seferin sahibi

büyük

bir tehlike üzerinde

olmasn! Ancak

Isrâ yani Hz.

Peygamberin Mekke'den Kudüs'e yapt

gece

yolculuunda

bir

binee

binmesinde

olduu

gibi, bir binek tarafndan

tanmas

hariç.

16Yûnus, 22.

17 Lukmân, 5. Ayetin

tamam

öyledir: "Si%e varlnn delillerini göstermesi için,

Allah'n lütfuylagemilerin denirdeyüzdüünügörmedin mi? üphesi^ bunda, çok sabreden, çok ükreden herkes için ibretler vardr. " eyh-i Ekber bu âyette gemilerin Allah'n

lutfu le denizde yüzmesinden sonra çok sabredenler ve çok ükredenlerin zikredilmesindenharekede denizyolculuunun karayolculuundan daha zahmetli

olduu sonucunu çkarmaktadr.

Bu

nedenle de zorunluluk

dnda

deniz seferini

terketmenin dahaiyi olduunu kabuletmektedir.

(6)

Onunla

yolculuk

yaptrlan

herkes kurtulur.

Onunla

yolculuk

yaptrlmakszm

sefer

eden

herkes ise tehlikededir.

Alemin balangc

hareket Ü2ere

ikâme

edildii için

onda sükûnun bulunmas mümkün

deildir.

Çünkü eer

âlem

sükûn

bulacak olsa

aslna dönerdi ki

o

da yokluktur.

Bu yüzden

gerek ulvî

âlemde

ve gerekse süfli

âlemde

seferler asla bitmez. lâhî hakikatler

mertebesinde de

ayn

ekilde gidi geli seferleri tükenmez.

Vahyin

ifâdesine göre

Rabbânî

ini

yakn göe,

18 istiva ise

semâya

yaplmtr

19

ve bu

ilâhî eylemler insan fiillerine benzemezler.

Ulvî âleme gelince, felekler

duraan

deillerdir ve içlerinde bulunan

uur

sahibi varlklarla birlikte hâlâ

dönmeye devam

etmektedirler.

Eer

felekler duracak olsalar kâinatn

hükmü

kalmaz ve âlemin

düzeni sona erer.

Gezegenlerin feieklerdeki yolculuklar onlar için seferdir. Nitekim

"Ay

için de bir

takm

duraklartayin ettik.

,&0

buyurulmutur. Ayrca

dört

unsurun

ve

müvelledâtm

21

dedim

ve üretimle her dakika, her

nefste

yapt

hareketleri, övülen ve yerilen eyler içinde fikirlerin seferi, soluklarn soluk alp veren varlktan seferleri,

görme duyusunun uyankken

veya

uykudayken görünen

eyler içindeki

seferi ve bir

âlemden

dierine ibrede geçileri,

üphesiz bunlarn

hepsi her akl sahibi nezdinde seferdir.

18 Buhârî, Tevhid 35, Teheccüd 14, Da'avât 13; Müslim, Salâtu'l-Müsâfirm 166, (758); Muvatta, Kur'ân: 3'te rivayet edilen "Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki: 'Her gece Rabbimiz gecenin son üçte biri girince, dünya semasna iner ve: c

Kim

Bana dua ediyorsa ona icabet edeyim.

Kim

Ben'den bir

ey

istemise onuvereyim, kim Bana istifarda bulunursa ona mafirette bulunaym../ der/ (Rivayetin Müslim'deki bir benzeri ise öyledir: "Allah Teâlâ gecenin ilk üçte biri geçinceye kadar mühlet verir.

Ondan

sonra yakn semaya inerek öyle der: "Melik benim.

Melik benim.

Kim

bana dua edecek?") hadisineatfyaplmtr.

19 Bkz: Bakara, 29; A'râf, 54; Yûnus, 3; Ra'd, 2; Ta-Hâ, 5; Furkân, 59; Secde, 4;

Fussilet, ll;Hadîd, 4.

20Yâ-Sîn, 39.

21 Eski kozmolojide dokuz felein dört unsurla etkileimleri sonucu ortaya çkan ürüne müvelledâtyaniiki aslunsurun bileiminden meydanagelen

ey

adverilir.

Bu

ürünler maden, bitki ve hayvandr. nsan da biyolojik

varlnn

hayvandan farkl olmamas nedeniyle hayvan

snfnda

kabuledilmitir.

(7)

bnü'l-Arabî

Bazlar

cisimler âleminin, Allah'n

onu yaratt

vakitten beri

tamamen

varlk mertebelerinin

sonuna inmediini

ve halen

sonu olmayan

bir

bolukta

22

olduunu

ileri sürdüler. Gerçekte ise

varolduumuz

ve

asllarmzn varolduu

vakitten sonsuza kadar

sefer etmeye

devam

ederiz. Senin için bir durak ortaya

çktnda,

o durak

hakknda

ite

bu

sondur, deriz. Sonra

o

duraktan sana

baka

yollar açlr, sen o duraktan bir eyler örenirsin ve yürür gidersin.

Gördüün

hiçbir durak yoktur ki,

bu

son

duramdr demen

mümkün olmasn

da sonra sen

ona ulatnda

yine yolcu olarak

o

duraktan

çkmam

olasn! Ebeveyninin bünyesinde

kan

olarak varoluncaya

dein

nice varlk mertebesinden geçtin.

Sonra

ebeveynin senin

meydana gelmen

için veya

baka

bir maksatla

birlikte oldular.

Sen

de döl haline geçtin. Sonra

bu

ekilden

kan phtsna,

bir

çinemlik

ete ve

kemie dönütün. Daha

sonra

kemie

et giydirildi, böylece sen

baka

bir varolula var

klndn. Bunun

akabinde dünyaya getirildin ve bebeklik

durumuna

geçtin.

Bebeklikten

çocuklua,

çocukluktan gençlie, gençlikten delikanlla, delikanllktan yetikinlie, yetikinlikten ihtiyarla, ihtiyarlktan

kocamla

ki o bunaklktr, geçtin.

Oradan

da berzaha

intikâl ettin. Berzahtan da

mahere

geçtin. Sonra

maherden

srata bir sefer tesis edildi. Srattan da cennet ehlindensen cennete, deilsen de

cehenneme

gidersin.

Eer cehennem

ehlinden deilsen

cehennemden

cennete sefer edersin. Cennetten de ru'yet kesîbine23 yani Allah'n cemâlini

müahede etme makam

olan cennetin

dndaki

ru'yet

kum

tepesine sefer edersin.

Artk

sonsuza

dein

cennet ile kesîb arasnda gider gelirsin.

Cehennemde

ise

cehennemlikler

ate

üstündeki tencerede

bulunan

et parçalar gibi yükseliten

düüe, düüten

yükselie

doru

sefer

etmeye devam

ederler.

Nitekim

berileri pitikçe

a%ah

tatsnlar diye onlara

yanan

derilerinin yerine

baka

deriler verecei^!'

24

buyurulmutur. Orda

asla

22 bnü'l-Arabi'nin âlemin içinde yaratld boluk hakkndaki görüleri için bkz.

El-Futûhat, 2/150, bab: 78.

23 Kesîb, cennet ehlinin Allah Teâlâ'nn cemâlini

müahede

etmek üzere toplanacaklar yerdir. Buras

Adn

cennetindedr ve cennetlerin en yüksek mertebesdir. bnü'l-Arabî, Futûhât'm 65. babnda bu konu hakknda bilgi vermektedir.

24Nisa, 56.

(8)

durmak

yoktur. Aksine birbirini takip ederi gece ve

gündüzde dünyada

sürekli hareket vardr. Fikirler, haller, biçimler

bu

ikisinin

pepee

geliini takip ederler. lâhî hakikatler de

bu

ikisinin

peinden

gelirler; kimi

zaman Rahim

ilâhî ismi, kimi

zaman

Tevvâb, kimi

zaman

Gaffar, kimi

zaman

Rezzâk, kimi

zaman Vehhâb,

kimi

zaman Müntakim

ismi ve ilahlk mertebesinin her ismi üzere inerler.

Bu balama, rzk,

intikam, tevbe,

rahmet

ve

mafiret

gibi ilâhî

hakîkader kendilerinde

bulunan ey

ile sana da inerler.

Senden

o

ilâhî hakîkader üzerine ini,

aray

ve talep iledir; ilâhî hakîkaderin sana inii ise ihsan iledir.25

böyle olunca kul tefekkürünü,

Hakk'a

sefer, Hakk'ta sefer ve Hakk'tan sefer gibi hepsi kendisine

meru klnan,

hazrlanmakla mükellef

olduu

ve

mutluluu hazrlnda bulunan

sefer ile

mubah

bir

ey

için yeryüzünde

dolamak,

dünyevî ticarette

mal çoaltmak

için sefer

etmek

v.b. gibi hazrlanmakla mükellef

olmad

seferler

ya da bir

bakma

kendisiyle mükellef

olmad ve er

can zorunlu

tutulmad,

sadece

yaratl gerei

olan nefes alp

verme

gibi seferlerin arasndaki fark

düünmeye

döndürür. Allah'tan güzel bir

akbet

ve afiyet dileriz!

Hakk'm katndan

sefer edenler

üç ksma

ayrlr:

1.

Kovulmu

olan yolcular: blis ve

bütün mürikler

gibi.

2.

Kovulmam

olmakla beraber utanç içinde olan yolcular:

günahkârlar gibi,

çünkü

bunlar kendilerine

egemen

olan

utanmaya kar çkarak

ilâhî

huzurda bulunmaya

güç

yetiremezler.

3. Seçkinlik ve güzîdelik seferi:

Hakk'n

kendi

katndan mahlûkâtma gönderdii

resullerin seferi ve

peygamber

vârisi

ariflerin

müahede

mertebesinden nefisler âlemine mülk, idare,

kanun

ve siyasede dönüleri gibi.

25

Bu

paragrafta bahsi geçen tavrlarn Kur'ân'daki karlklar için bkz.: Mü'min,

76; Mü'minûn, 12-14; Necm, 46-47; Nahl, 70.

(9)

bnü'l-Arabî

Hakk'a

doru

sefer edenler de

ayn

ekilde üçe ayrlr:

1. Allah'a

irk koan, O'nu

cisim kabul eden,

O'nu

herhangi

bir

varla

benzeten, ve

Hakk'a

nispet edilmesi

imkansz

olan nisbederi

O'na

nispet

eden

yolcu. Halbuki Allah kendisi

hakknda

"O'nun benleri gibi bir

ey

yoktur"7**

buyurmutur. Bu

yolcu ancak

Hakk'm

perdesine vâsl olur,

O'nu

asla

göremez

ve rahmetten de kovulur.

2.

Hakk',

kendisine layk

olmayan

her

durumdan

tenzîh eden, hattâ Allah'n kitabnda geçen müteâbihleri bile

O'nun hakknda imkansz gören

yolcu.

Bu

tenzihinin

peinden

bir

de

öyle

der: "Allah, kitabndaki bu sö\ün

anlamm

daha iyi bilir!" Sonra

bu ahs irk

ve tebihin

dnda

bir

durum

içinde, muhalefetinde

samm

bir halde kalr.

Bu

kii vâsl

olduunda

kesinlikle hicaba yani perdeye ve azaba

deil

itaba yani azarlanmaya vâsl olur.

Bu

kiiyi kendisini

kapda

bekleyen efaatçiler karlarlar.

Onu

duraklarn en

hayrlsnda konuk

ederler.

Ancak saygszl

nedeniyle azarlanr.

3.

Masum

ve

mahfuz

yolcu.27 Ünsiyet ve naz

kaps bu

iki tür yolcuya

açlmtr,

insanlar korkarken onlar korkmazlar, insanlar

mahzun

olurken onlar

mahzun

olmazlar.

Çünkü korku

ve

hüzünden

geçmilerdir.

Kim

bir

eyden

geçerse tekrar

ona dümesi imkanszdr. "O

en büyük dehet de bunlar

mahzun

etmeyecek ve bunlar Melekler öyle karlayacaklar: bu ite si^in ogününü^ ki vaad olunuyordunuz '&8

Bu onlarn

âhiretteki müjdesidir.

te

onlar

topyekün buna

yolculuk

eden

kimselerdir.

Hakk'ta sefer edenlere gelince onlar da iki gruptur.

Bu

gruplardan

ilki kendi akl ve fikirleri ile Hakk'ta sefer

eden

zümredir. Bunlar

26 ûra, 11.

27 Tasavvufa göre peygamberler günahsz yani masumdur, büyük velîler ise

mahfuzyanigünah ilemekten

korunmu

kimselerdir.

28 Enbiyâ, 103.

(10)

kesinlikle yoldan saparlar.

Çünkü

onlarn, kendi fikirlerinden

baka

iddia ettikleri

eyi

kantlayacak delilleri yoktur. Bunlar, filozoflar ve

onlarn metodunu

izleyenlerdir.

Hakk'ta sefer edenlerden ikinci grup ise kendileri ile Hakk'ta sefer edilen kimselerdir. Bunlar resuller, nebiler ve

muhakkik

sûfîler gibi velîlerin seçkinleridirler. Sehl b. Abdullah,

Ebû

Yezîd, Ferkad es- Sebhî,29

Cüneyd

b.

Muhammed, Hasan

el-Basrî ile muhakkiklerden

günümüze dein halkn tand mehur

kimseler bunlardandr.

Bununla

beraber bugün,

geçmi

gibi deildir.

Bunun

sebebi

bugünün

âhiret

yurduna yakn oluudur. Bundan dolay

bugün,

bu

çan insannda keif çoalmtr. Ruhlarn prltlar görünmeye

ve ortaya

çkmaya balamtr.

Zîrâ bugün,

çamzn insan geçmi döneme

nisbede

kef

kabiliyeti

bakmndan daha hzl, mükâefesi daha

fazla, marifeti

daha

bol, hakikatler

konusunda daha tam

ve amelleri

daha

azdr.

Geçmi çan insanlarnn

amelleri daha çok, fetihleri yani

manevî açlmlar ve

kefleri

bugün

bizim sahip

olduumuzdan daha

azd.

Bu

cjnlarm sahabe devrinden uzak olduklar

anlamna

gelir.

Çünkü

sahabîler,

Hz.

Peygamber'i (s.a.s.)

ve

Hz, Peygamber

aralarnda iken ruhlarn

O'na

iniini nefes alr gibi

müahede

ediyordular.

Onlardan bazlar bununla

aydnlandlar.

Fakat

onlarn arasnda Ebû

Bekir es-Sddîk,

Ömer

b. el-Hattâb ve Ali b.

Ebî

Tâlib (r.a.) v.b. gibi

aydnlanm ahslar

gerçekten

çok

azdlar,

Bu yüzden geçmite amel daha basknken, günümüzde

ilim

daha baskndr. Bu durum Hz.

Isa (a.s.)'nn gökten iniine

dein çoalr. Çünkü Hz.

Isa

bunu

çoaltacaktr.

Bugün

bizim bir rek'atlk ibâdetimiz,

geçmite bütün ömrünü

ibâdetle

geçirmi

bir

ahsn

ibâdeti gibidir.

Bu

hususta Hz.

Peygamber

(s.a.s.) onlardan amel

eden

birine

öyle buyurmutur:

"Onlarn içinden amel eden bir kiiye si%in amelini^gibi ameleden elli kiinin sevab vardr.fB0

Ne

güzel bir ifade

29 Ferkad es-Sebhî tabiîn neslinin sâlihlerindendir. Küfe veya Basra ehirlerinden birinin bir bölgesi olan Sebha'ldr. H. 131 ylnda vefat etmitir, hakknda geni

bilgi için bkz.

Ebû

Nuaym, Hilyetü'l-Evliyâ, 8/5-44;

bn

Hacer el-Askalânî, Tehzîbü't-Tehzîb, 8/162-264.

30

Bu

hadis için bkz. Sünen-i Ebî Dâvûd, Melâhim, 17, 4/123; CâmiVt-Tirmizî, Tefsîrul-Kur'ân, 5/11; Sünen-i

bn

Mace, Fiten, 21;

erhu

Tuhfetül-Ahvezî, 4/99-100. hadisin lafz ise öyledir:

Ebû

Ümeyye e-a'bânî anlatyor:

Ebû

(11)

bnül-Arabî

ve ne ince bir iaret!

Bu

bahsettiimiz

yaknlama, zamann yaklamas

ve berzah hükümlerinin ortaya

çkdr. Görmez

misin

ki Resûlullah

bu

hususta

ne

buyuruyor: "Kip, baldr ve

krbacnn

püskülü ile ailesinin

yaptklar hakknda konumadkça

1 ve

aaç 'Arkamda

Yahudi var, öldür onu!' demedikçe

kyamet kopma%

'B2 Bunlar

dünyada

olacaktr.

Bu

ise hakîkî

canllk yurdu

33 olan âhiret hallerinin ortaya

çkndan baka

ne olabilir?

O

halde ilim,

tayclara

ihtiyaç duyan,

yaylm ve çoalm

olan bir'dir.

Bu yüzden

ilim

ne

kadar çoalrsa,

tayclar

da

onu

sâlih olduklar nisbette yüklenirler.

Çünkü

ilim sâlihlere aittir ve onlar

arasnda paylatrlmtr. Bunun

için eskiler içinde ilim sahibi azdr. Eskilerden kendisinde ilim olan kiide de, kendisi ilmine

baskn

geldii için ilmi

zuhur

etmemitir.

Bozulmadan dolay halkn

içinde ilmin

tayclar

az olursa

halkn

içindeki

düzgün

kiiler için ilim bollar.

Çünkü bozuklarn pay

olan

Salebe el-Huenî bana geldi.

Ona

dedim ki: Yâ Ebâ Salebe,

u

âyeti ne yapacaz?

Ebû

Salebe: 'Hangi âyeti?' diye sordu. Ben de: (iEy îmân edenler, si^

kendinize bakn! Si% doru yolda olduunu^ takdirde sapan kimse si^e ^arar verme^.} (Mâide, 105) âyeti...' dedim. Bunun üzerine bana: ^Vallahi sen, bu konuda haberdar birisine sordun. Çünkü bu âyeti ben, Resûlullah (s.a.s.)'tan sormutum.

Resûlullah (s.a.s.) ise taat edilen cimrilik, uyulan nefsî arzu, din ilerine tercih edilen dünya, her görü sahibinin kendi görüünü beenmesini görene dein mârufu emredin, kötülükten

men

edin! Bunlar gördüünde sen özellikle kendi nefsini kurtar ve

avam

brak! Zîrâ sizin arkanzda artk sabr günleri vardr.

O

gün amel eden kii için bir kor parçasn avucunda tutmak daha kolaydr.

Bu

yüzden de onlardan birinin ameli sizden elli kiinin amelinin

karl

gibidir.'

buyurdu/ dedi.

31 Câmiu't-Tirmizî, Fiten, 19; erhu Tuhfeti'l-Ahvetf, 3/213. Hadisin tam metni öyledir: Ebû Sâîd el-Hudrî'den rivayet edilmitir ki, o öyle dedi: "Resûlullah buyurdular ki:

"Canm

kudret elinde tutana yemin olsun ki, vahi hayvanlar

insanlarla konumadkça, kiiye

kamçsnn

ucundaki mein, ayakkabsnn

ba

konumadkça, kendinden sonra ehlinin ne

yaptn

dizi haber vermedikçe kyamet kopmaz." Hadisin neden söylendiiile ilgili olarak ise ayrca bkz.

Ahmed

b. Hanbel, el-Müsned, 3/83-84,

32 Buhârî, Menâkb, 25, 4/239; Câmiu't-Tirmizî, Fiten, 56; Sünen-i

bn

Mâce, Fiten 33; erhu TuhfeüH-Ahve^ 3/234; Müsned, 2/67.

Bu

hadis kaynaklarda

u

ekilde nakledilir: "Müslümanlar, Yahudilerle harp etmedikçe kyamet kopmayacak. Harp olacak ve Müslümanlar onlar yenip öldürecekler. Öyle ki,

Yahudiler

aaç

ve talarn arkasna saklanacaklar, o

aaç

ve talar konuarak, 'Ey Müslüman, ey Allah'n kulu, arkamda bir Yahudi var, gel onu öldür!' diyecek.

Sadece Garkad

aac

haber vermeyecek. Çünkübu

aaç

onlarn aacdr."

33 Ankebût, 64.

(12)

ilim de

o düzgün

kiidedir ve

o

kii vâristir.

Bu yüzden

müteahhirîn yani sonraki

dönemde

yetienler

arasnda

ilim, fetih

denen manevî açlmlar

ve

keif artmtr. Kimde

ilim varsa

bu

ilim

onda

gözükür

olmutur. Çünkü

ilim

çok olmasndan dolay

o kiiye egemendir.

Her eyi balayan

Allah

noksan

sfadardan münezzehtir!

Ancak bütün bu durumla

beraber sonraki öncekinin terazisindedir.

Onun

peinden

gittiinde,

ona uymas

gerekir.

Ancak

bu, ölçü yani amel

bakmndandr,

Allah' bilmek

bakmndan

deildir.

Çünkü

Allah' bilmek de ölçüyü gerektirir. lte bu, Allah1

m

dilediine verecei lutufudur, Allah, büyük lütufsahibidir, >B4

Allah dilerse biz,

bu

çalakalem

yazdmz

risalede bilgi ve

müahede

ile

vâkf olduumuz

seferlerden bahsedeceiz.

Bu

seferler

peygamberler (a.s.)'in seferleridir. Arta kalan seferlerden ilâhî seferler ve hakîkaderin seferini ise

tembih

mâhiyetinde anlatacaz.

Çünkü

Allah,

Kur'ân- Kerîm'de

çeitli mahlûklar tarafndan yaplan

pek çok

seferden bahsetmitir. Fakat biz

bu

kadaryla yetindik.

34Hadîd,21.

(13)

bnü'l-Arabî

/.

Amâ'dan

35

Rahman ismine teslim edilen istiva

arna yaplan Rabbani Sefer

Adamn

birinin36 Resûlullah (s.a.s.)'a 'Mahlukat yaratmamdan önce

Rabbimi^ neredeydi?" gibi bir soru

sorduu

rivayet edilir.*

Bunun

üzerine Resûlullah (s.a.s.)

ona

37u*1jA Aj^J

Uj

*Ij* Aijâ

U *Uc ^"

cevabn

vermitir.

Bu

hadiste geçen "L»" lafz

bazen olumsuzluk

ifade eder,

bazen

de "t^ül" (öyle ki)

anlamna

gelir.

Bil ki

Ama,

kâinâün ulûhiyete, ulûhiyetin de kâinata

karmasnn

engellendii ulûhiyet perdesi

ve büyük

engeldir.

Bununla

zâta ait

snrlar

kastediyorum.

Hz. Peygamber

(s.a.s.)'den sahih olarak nakledilen Allah Teâlâ'nn 'Ts/Lü'min kulumun

cann

alma konusunda tereddüd ettiim kadarfaili

olduum

hiçbir ite tereddüd etmedim.

O

ölümü

isteme^ Ben ise onun kötülüünü istemem ve onun Benimle

bulumas

ise

kaçnlmazdr"

38 sözü ve yine Allah

Teâlâ'nn u

sözleri 'Benim

katmda

sö'% deitirilme^.

m

(CRabbin

ve saf saf melekler geldiinde.. .

'*°

35 Bulut anlamna gelen bu kelime varlk mertebelerinden biri olan hakikatlerin hakikati mertebesine iaret eder.

Amâ

Rahmân'm nefesinin suretidir. Mahlûkâtbu

Ama

içindeve Amâ'danyaratlmtr.

36 Bu soruyu soran

ahs

Hz. Peygamber'in sahâbîlerinden biri olan Zeynu'l- Ukaylfdir.

37 Bu hadise iki türlü anlam verilmektedir. Buna göre hadisin anlam "Altnda ve üstünde hava bulunmayan Amâ'dayd." veya "Bir Amâ'dayd öyle ki altnda ve üstünde hava vard." eklinde olur.

38 Buhar,Rikâk, 38, 8/131;Müsned, 6/256;

Ebû

Nuaym, UHyetü'l-Evliya, 4/'32.

Bu

bir kudsî hadis olup tam metni

u

ekildedir:

Ebû

Hureyre (r.a.) dedi ki;

'Resûlullah öyle buyurdu: 'Allah Teâlâ öyle buyurdu: 'Kim benim bir velîme

dümanlk

ederse, muhakkak Ben o kiiye harp ilan ederim.

Kulum

bana, kendisine farz

kldm

hususlar yerine getirmekten daha sevimli bir eyle yaklaamaz. Nafilelerle de yaklamaya devam eder, tâ ki Ben onu severim. Ben onu sevince de onun iiten kula, gören gözü, tutan eli, yürüyen

aya

olurum.

Benden her ne talep ederse onu muüakaveririm. Hangi eyden

korumam

isterse

onu muhakkako eyden korurum. Ben

yaptm

hiçbir eyde ölümü holanmayan mü'min kulumun

cann

almakta tereddüt ettiim kadar tereddüt etmem.

O

ölümüistemez, Benise onun

holanmad

eylerden holanmam. Fakat ölümden

de kurtuluyoktur.'"

39 Kâf, 29.

40 Fecr, 22.

(14)

"Onlary ille buluttan gölgeler içinde Allah1

m

ve meleklerin gelmesini ve isin bitirilmesini

mi

bekliyorlar'? Halbuki bütün isler tekrarAllah'a döndürülüp

götürülecektir. 'A1

-Bununla maher günü

kastediliyor.- bunlar ve kaynaklarda vârid olan

bunlarn

benzeri sözler

hep bu Ama

ile

ilgilidir. Bunlar, kâinata vâsl

olmak

istediinde ulûhiyet tarafndan

sarfedilen sözlerdir.

Bu

sahada kâinatn ulûhiyede iletiim

kurmak

istediinde

ondan

vârid olan sözlere gelince, Hz. Peygamberdin "Sanayaplan övgüleri

sayamam!'*1 'Veya katndaki gayb ilminde tuttuun isimlerin ile...' A3

sözleri ve

Hz. Ebû

Bekir es-Sddîk (r.a.)J

n

'drâkiidrâk etmekten âci%

olmak idrâktir >M

sözü bunlardandr.

Mukaddes

taht olan ve

Ar

diye tâbir edilen

kuatc

varlk dairesi

var edildiinde

bu

tahtn bir

kralnn olmas

gerekti. Kral var etmeyi istemektedir.

Varl

yayan ve genileten ise zorunlu olarak ilâhî

varln

cömertliidir.

Bu yüzden

burada Rahmâniyet'in

egemen olmas

zorunludur. Böylece

Rahman

ismi,

Rabbânî Amâ'nn

türlerinden biri olan ilâhî

Rahmârüa

lâyk

Amâ

perdesi içinde

Ar

üstüne istiva etti.

Rabbânî Amâ'dan Ar'a

istivaya

yaplan Rahman

sefer cömertlikten

dolay

gerçeklemitir.

Ar'm

altndakiler de

Ar'a

41 Bakara, 210.

42 Müslim, Salât, 222, 1/ 532; Câmiu't-Tirmizî, 3/180; Sünen-i

bn

Mace, 1/194.

Hadisin

tamam

öyledir:

Hz

Âie'den rivayet edildiine göre o öyle demitir:

"Bir gece yatakta Resûlullah' bulamadm.

Bu

nedenle

Onu

aramaya koyuldum.

Mescidde ayaklarn dikmi secdede idi ve ben ayaklarnn içine ellerimi koydum.

O

se öyle duaediyordu: 'Allah'm! Gazabndan rzâna, cezalandrmandan affna, Sen'den yine Sana

snrm.

Sana olan övgüleri sayamam. Sen, kendini

övdüün

gibisin!'"

43 Müsned, 1/391; Taberânî, 10352. Hadisin metni öyledir: Abdullah b. Mes'ûd dedi ki: "Resûlullah (s.a.s.) öyle buyurdu: öyle dua eden kimseye asla gam ve

sknt

sabet etmez: 'Ey Allah'm! Ben senin kulunum, kulunun oluyum,

cariyenin oluyum, perçemim Senin elindedir, hakkmdaki

hükmün

içindeyim.

Adaletinhükmündedir. Senden Kendini isimlendirdiin Sanaait olanisimler veya mahluklarndan birine bellettiin veya katndaki gayb ilminde kendine

ayrdn

isimlerin

tamam

le Kur'ân' kalbimin bahar,

gösümün

nuru, hüznümün cilas,

gammn

gidericisi

klmam

istiyorum.' Ancak bu duay okuyandanAllah skntlar ve hüznüdefederve onun yerine skntdan

çk

ve ferahlkveriri.

44 Hz.

Ebû

Bekir'in bu sözünün erhi için bkz.: el-Futûbât, 3/371, bâb: 369;

3/429, bâb: 371; 4/43, bâb: 430.

(15)

bnü'l-Arabî

istiva

edenden

varolmutur.

Ar'a

istiva

eden

ise

Rahman

ismidir ki

bu

ismin rahmeti zorunlu olarak her

eyi kuatmtr

ve

ondan

kaynaklanr.

Bu Rahman

ismi sefere ettiinde âlemle ilgili isimlerin

tamam

da onunla birlikte sefer etti.

Çünkü

onlar âlemin yöneticileridirler,

onu

tutarlar ve korurlar. Özellikle er-Rezzâk,

el-Muîs (yardm

eden), el-

Muhyî

(dirilten), el-Mümît (öldüren), ed-Dârr (zarar veren), en-Nâfi' (fayda veren) isimleri ve esmâ-i

ef

âl yani ilâhî fiillere ait isimlerin

tamam da buna

örnektir. Zîrâ, ancak herhangi bir fiilden bilinen

ilâhî isimler,

Rahman

ismiyle beraber sefer

eden

fiil isimlerindendir.

Fiilden bilinmeyen isimler

bu

sefere asla

katlmamlardr.

Mahlûkat,

fiil isimlerinin

dndaki

fikirleri ile marifette sefer

etmek

istediinde,

âlemden

farkl ve

ayr

bir

çkla çkmakszn Ar

küresinden

dar

çkar

ve

mukaddes

tarafla

ba kurmak

isterler.

Bunun

üzerine bir

korunmu

bölgeye

düer

ki

o Amâ

perdesidir.

Onlar bu Amâ

perdesine çarparlar.

Ancak

buraya

ulaan

kii için ulûhiyet

imeklerinin parlayaca

kesindir.

Bu

ilâhî

imekler

ile

o büyük

bir marifet elde eder.

Bu yüzden

es-Sddîk45

onu

idrâk eklinde, es-

Sâdk

46 (s.a.s.) da "Sana

yaplan

övgüleri sayamam!" eklinde isimlendirmitir.

Bu

da Hz.

Peygamberin

belirli bir

övgüyü

kabul

etmeyen durumu gördüünde o durumun meçhul övgüyü

kabul etmesidir ki o da "Sana

yaplan

övgüleri sayamam!" ifadesidir.

Çünkü

hayret kesinlikle

bunu

gerektirir. Fikir ehli bir

Amâ'dadr. Keif

ehli

bir

Amâ'dadr.

Küll bir

Amâ'dadr. Çünkü

Küll

Amâ'dadr.

Küll, küllün suretindedir.

Bu

seferin

ruhu

ve

mânâs,

muhataplar anlasn diye tenzihten

tebîh

sidresine47 seferdir.

Ayn

ekilde

bunun

hakîkati de

Amâ'dan

kaynaklanr.

45 Hz.

EbÛ

Bekir.

46 Hz. Peygamber (s.a.s.).

47 Sidre, yedinci kat gökte bulunan ve

aaç

suretindeki bir

makamn

addr.

Mahlûkâtnbilgisinin

snrn

temsil eder. Burada tenzihile tebîh arasndakisnra

iaret etmekiçin kullanlmtr.

14

(16)

//,

Halk ve Emr Seferi

48

Bu

Sefer,

îbda'

49 Seferidir.

Allah Teâlâ

buyuruyor

ki: "Sonra

duman

halinde bulunan

göe

yöneldi, ona veyeryüzüne: steyerek veya istemeyerek (buyruuma)gelin!' dedi Onlar da 'steyerek

(buyruuna)

geldik.' dediler. Böylece onlar, ikigündeyedi gök

yapt

ve her

göe

emrini (kanunlarn) vahyetti.

Bi%

en

yakn göü

lambalarla ve koruma ile donattk, ite bu, o güçlü, bilen Allah'n

takdiridir>6°

Bu

takdir, bititirme ve

ayrma

ile

olmutur.

Nitekim

bu

hususta

da

Allah (

Ya

o küfredenlergörmediler

mi

kigökler veyer bitiik

idiler de Bi% onlar ayrdk?'*1

buyurmutur.

Yerin

yaratlnn

peinden

"sonra" (/x_î) kelimesi gelmitir.52 "Sonra" kelimesi genellikle ikinci

ey

ile birincisi

arasnda

bir süre

olduu anlamna

gelir.

Bu

süre ise yerin

yaratl

ve

Eyyâmu

?

-e

?

n

?

den

53 dört

gün

içinde vakitlerinin takdir edilmesidir.

Bu

günlerin ikisi yerin zât ve hakikati ile ilgili iler içindir. Bir

gun

yerin zahir ve

görünür olmas

için, bir

gün

de

bâtn olmas ve

gizlenmesi içindir.

Gayba

ve

ahadete

ait

azklarn

tevdi edildii iki

gün

de

bu

iki

günün

içindedir.

48 Emr, zaman ve madde mevzuubahis olmakszn Allah'n "kün" yani "ol" emri

ile bir eye varlk vermesidir.

Bu

ekilde var olan varlklar emr âlemini olutururlar.

Bu

âleme melekût ve gayb âlemi de denilir. Halk ise Allah'n maddî âlemdekiyaratmasdr.

49Allah'naletsiz, maddesiz, zamansz, mekansz yaratmas ve icad.

50 Fussilet, 11,12.

51 Enbiyâ, 30.

52 Burada bnü'l-Arabî ilk âyete atfta bulunmaktadr.

Bu ksm

daha iyi anlamak

için Fussilet sûresinin 10. âyetini de metne dahil etmemiz gerekir: "O,yeryüzüne sabit dalaryerletirdi. Orada bereketleryaratt ve orada tam dörtgünde isteyenler içinfark gözetmeden gdalar takdir etti. Sonra duman halinde bulunan göeyöneldi, ona ve ar%a:

steyerek veya istemeyerek (buyruuma)gelin!' dedi. Onlar da steyerek (buyruuna)geldik.

}

dediler. Böylece onlar, ikigündeyedigökyapt ve hergöe emrini(kanunlarm) vahyetti. Bi%

en

yakn

göülambalarla vekorumaile donattk, iste bu, o güçlü, bilenAllah'ntakdiridir.

"

53 Eyyâmu'-e'n,

i

günleri demektir. Alemin yaratl le ilgili bir tâbirdir.

Allah'n âlemin yaratl ve yönetilmesi ile ilgili tecellîlerini fade eder. Ibnü'l- Arabî bu konuyu anlatmak için Eyyâmu'-e'n isimli ksa bir risale kaleme almtr.

(17)

bnü'l-Arabî

Sonra

semann ayrmas

ve

yaratlna yönelmek demek

olan

mukaddes

istiva gerçekleti. Gökleri

eyyâmu'-e'nden

iki

gün

içinde yedi

gök kldnda

her bir

semaya

kendi emrini/iini,

durumunu

vahyetti. Böylece

müvelledâtm

54 bileim, çözülme,

deiim, bakalam,

devir ve tavrlarla halden hale geçileri için ihtiyaç duyduklar ileri ve hususlar göklere tevdi etti.

ite

bunlar Allah Teâlâ'nm

Her göe

emrini vahyetti.

>£>s

âyetinde belirttii yüce rûhâniyetlerden göklere tevdi edilen ilâhî ilerdir. Böylece felekî hareketler ile

bu

emir ortaya çkt.

Bu durum

da

bu

hareket ve

felekte olan

emirden dolay

unsurlarda

meydana

gelen

yaratmann

ortaya

çkmas

içindi. Allah gökleri bitiikliinden

ayrdnda,

gökler devretti. Hakikatleri ve cisimleri effaft.

Öyle

ki arkalarnda olan

eye

perde olmadlar. Biz de sekizinci felekte

bulunan yldzlarn

kandillerini

görme duyumuzla

idrâk ettik. Böylece o yldzlar sanki

yakn gökteymiler

gibi tahayyül edilirler. Allah Teâlâ

bu

kandiller

hakknda "Bi^yakn göü

kandillerle süsledik.)BG buyurur.

Bir

eyin süsünün

illa o

eyin

içinde

olmas

gerekmez. Allah Teâlâ'nn

bu

âyette geçen "Kontma" ifadesine gelince,

bu koruma

kulak

hrszl

yapan

eytanlarn yaklmas

için esir küresinde57

meydana

gelen

talama

demektir.58 Allah Teâlâ

bunun

için bir gözedeyici

ate/k

yaratt.

Bu

gözedeyici

ate/k

da kayan yldzlardr.

Göz

atmosferi delip geçerek

yakn göe

ular. Lâkin

içine nüfuz

edecei

hiçbir çatlak göremez. Böylece

göz

hüsrana

urar

ve bitkin

düer. Yani

çabalar

boa

gitmitir. Allah,

bu

yedi

göün

her birinde, bir

yüzen

gezegen var

kld. Bu

gezegen Allah'n

Maden, bitki ve hayvan.

Esk

kozmoloji anlayna göre dört unsurun dokuz

felekle irtibatndan hatta Ibnü'l-Arabi'nin deyiiyle nikâhndan üç ürün hâsl olur ki bu ürünler yani çocuklar varlk mertebelerinde mâden, bitki ve hayvan mertebelerine

karlk

gelir.

55

Fussilet, 12.

56

Fussilet, 12.

Eski kozmolojiye göre

Ay

feleinin altnda yer alan Ay-alt âlemin ilk feleidir.

Bu felek ate küre diye de adlandrlr.

Olu

ve bozulu âleminde ortaya çkanilk

fiilî hareket Faal Akl'n yani dokuzuncu felein ald olan Cebrail'in etkisinden

dolay bu felekte meydanagelir.

58

Hicr 15-18;Sâffât 6-10; Mülk, 5.

Konu

ile ilgili hadisleriçin bkz.: Buhârî, Tefsir 15:1; Müslim, Selam: 122-124.

Referanslar

Benzer Belgeler

Şimdi Allah Teala’nın gerçek hükümdar, ve her şeyin sahibi olduğunu, O’ndan başka kimsenin buna gücü yetmediğini bildiğin halde, böyle düşünmek sana yakışır

Süper kahramanlarla ilgili çok fazla şey bildiği için aynı zamanda da Holly’nin akıl hocası.. PFeOr AcI

AHMET MIHÇI’DAN BAŞKAN KAVUŞ’A TEŞEKKÜR Türkiye Sakatlar Derneği Kon- ya Şube Başkanı Ahmet Mıhçı ise engellilerin her zaman yanında ol- dukları için

Hangi kulun günahsız olabilir ki!” (es-Sîratu’n-Nebeviyye, İbn İshâk, sy:27) İşte Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in kendilerine gönderilip tevhid’e davet

9- “Kim bu dünyada şarap (içki) içer de sonra bu günahından dünyada tevbe etmeden ölürse, o kişi ahirette cennet şarabından mahrum olur “ (Sahih-i

Diyarbakýr göç yolu üzerinde olduðu için önce Hurriler, sonra Asurlular, Urartular, Makedonlar (Büyük Ýskender ve ordularý), Romalýlar, Bizanslýlar, Büyük

Sonra Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: “Fakat onun yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, gıdası haram idi!. Peki, böyle birisinin duası nasıl

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu