• Sonuç bulunamadı

Okul öncesi eğitimi alan 60 ay ve üzeri çocukların sosyal beceri düzeyleri ile annelerinin çocuk yetiştirme tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Okul öncesi eğitimi alan 60 ay ve üzeri çocukların sosyal beceri düzeyleri ile annelerinin çocuk yetiştirme tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesi"

Copied!
134
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ İLKÖĞRETİM ANA BİLİM DALI

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ ALAN 60 AY VE ÜZERİ ÇOCUKLARIN SOSYAL BECERİ DÜZEYLERİ İLE ANNELERİNİN ÇOCUK YETİŞTİRME

TUTUMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

PINAR YENER

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

(2)

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ ALAN 60 AY VE ÜZERİ ÇOCUKLARIN SOSYAL BECERİ DÜZEYLERİ İLE ANNELERİNİN ÇOCUK YETİŞTİRME

TUTUMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

PINAR YENER

YÜKSEK LİSANS TEZİ İLKÖĞRETİM ANA BİLİM DALI

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMELİĞİ BİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

(3)
(4)
(5)
(6)

iv

(7)

v

TEġEKKÜR

Akademik çalışmalar gerçekleştirenlerin temel ihtiyaçlarından biri, destektir. Bu konuda çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Öncelikle, bu çalışmanın gerçekleşmesi için bilgi birikimi, güler yüzü ve anlayışlılığıyla akademik bilgi ve becerileri edinme yolunda bana her zaman en büyük destek ve rehber olan değerli tez danışmanım sayın Doç. Dr. Gülümser GÜLTEKİN AKDUMAN’a çok teşekkür ederim.

Tezimi geliştirmek için görüşlerine başvurduğum sayın Prof. Dr. Adalet KANDIR’a, sayın Doç. Dr. Fatma TEZEL ŞAHİN’e, sayın Öğr. Gör. Dr. Saide ÖZBEY’e ve sayın Yrd. Doç. Dr. Özlem ŞİMŞEK ÇETİN’e çok teşekkür ederim. Ayrıca lisans ve yüksek lisans eğitimim boyunca kendimi geliştirmemi sağlayan değerli hocalarıma çok teşekkür ederim.

Çalışmamın verilerini toplama aşamasında yardımcı olan Kırıkkale Milli Eğitim Müdürlüğü personeline, okul idarecilerine ve tüm öğretmenlere özellikle de anketleri cevaplama sürecinde gösterdikleri engin sabır ve desteklerinden ötürü tüm annelere çok teşekkür ederim.

Çalışmamın ilk gününden itibaren gece – gündüz desteklerini ve yardımlarını her zaman yanımda hissettiğim sevgili ailem… Babam, annem, ağabeyim ve yengem… Teşekkürlerimin en özeli ailem için... Bu yolda bana inanarak beni her zaman destekleyen, hayatıma girdiğinden bu yana hayatımı zorlaştırmayıp kolaylaştıran sol yanım Orhan ÖZTÜRK; iyi ki varsın, benim yanımda olduğun için sonsuz teşekkür ederim.

Araştırmanın ilgili alan yazına katkılar sağlaması dileğiyle…

(8)

vi

OKUL ÖNCESĠ EĞĠTĠMĠ ALAN 60 AY VE ÜZERĠ ÇOCUKLARIN

SOSYAL BECERĠ DÜZEYLERĠ ĠLE ANNELERĠNĠN ÇOCUK

YETĠġTĠRME TUTUMLARI ARASINDAKĠ ĠLĠġKĠNĠN

ĠNCELENMESĠ

(Yüksek Lisans Tezi)

PINAR YENER

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ

EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

Ağustos, 2014

ÖZ

Bu araştırma, okul öncesi eğitimi alan 60 ay ve üzeri çocukların sosyal beceri düzeyleri ile annelerinin çocuk yetiştirme tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Bu kapsamda;

Araştırmanın evrenini, 2011-2012 eğitim öğretim yılı içerisinde Kırıkkale’nin merkez ilçesinde bulunan resmi ilköğretim okullarının anasınıfları ile resmi bağımsız anaokullarına devam eden 60 ay ve üzeri çocuklar ile anneleri oluşturmuştur.

Evrenden basit tesadüfi örnekleme metodu ile en az 780 denek sayısı belirlenmiş olup, ulaşılan 800 çocuk ve anneleri araştırmanın örneklemini oluşturmuştur.

Araştırmada çocukların ve annelerin demografik özelliklerini belirleyebilmek için araştırmacı tarafından geliştirilen, “Genel Bilgi Formu”; çocukların sosyal becerilerini ölçebilmek için “Sosyal Beceri Ölçeği” ve annelerin çocuk yetiştirme tutumlarını ölçebilmek için “Aile Hayatı ve Çocuk Yetiştirme Tutumu Ölçeği (PARİ)” kullanılmıştır.

Elde edilen veriler SPPS 20 paket programında, bağımsız değişkenlerin kategori sayısına göre, bağımsız örneklemler için T testi ve Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) ile analiz edilmiş olup; anlamlı çıkan farklılıklarda, grup farklılıklarını inceleyebilmek amacıyla Bonferroni testi kullanılmıştır. Değişkenler arasındaki ilişkiler Pearson

(9)

vii

Momentler Çarpımı Korelasyon Katsayısı ile incelenmiştir. Yapılan istatistiklerde anlamlılık düzeyi olarak 0,05 seçilmiştir.

Araştırma sonucunda; annelerin çocuk yetiştirme tutumları alt boyutlarından aşırı kontrolcü annelik, demokratik tutum ve eşitlik koruma, ev kadınlığı rolünü reddetme, karı koca geçimsizliği ve sıkı disiplin; ailenin aylık geliri, ailenin tipi, annenin yaşı, medeni hali, öğrenim durumu ve mesleği değişkenlerine göre istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık gösterdiği (p<0,05); bununla birlikte, çocukların sosyal becerilerinin; çocuğun cinsiyeti ve doğum sırası değişkenlerine göre istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık gösterdiği belirlenmiştir (p<0,05). Ancak çocukların sosyal becerilerinin; çocuğun daha önce okul öncesi eğitim alma durumu, daha önce eğitim aldığı kurum türü, daha önce eğitim aldığı kuruma devam süresi, şuan ki okul öncesi kurumdaki yılı, şuan ki okul öncesi kurum türü ve anne- baba birliktelik durumu değişkenlerine göre istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık göstermediği belirlenmiştir. Araştırmada annelerin çocuk yetiştirme tutumu ölçeğinin demokratik tutum ve eşitlik koruma boyutu ile çocuklarının sosyal becerilerinden sosyal işbirliği, sosyal bağımsızlık – sosyal kabul ve sosyal etkileşim becerileri boyutları arasında pozitif, anlamlı, düşük bir ilişki bulunduğu saptanmıştır (p<0,05). Bununla birlikte, annelerin çocuk yetiştirme tutumu ölçeğinin aşırı kontrolcü annelik boyutu ile çocuklarının sosyal becerilerinden sosyal bağımsızlık – sosyal kabul ve sosyal etkileşim becerileri arasında pozitif, anlamlı, düşük bir ilişki bulunduğu saptanmıştır (p<0,05). Ayrıca annelerin çocuk yetiştirme tutumu ölçeğinin ev kadınlığı rolünü reddetme ve sıkı disiplin boyutları ile çocuklarının sosyal becerilerinden sosyal işbirliği becerileri arasında negatif, anlamlı, düşük bir ilişki bulunduğu saptanmıştır (p<0,01).

Sonuçlar annelerin çocuk yetiştirme tutumlarının çocuklarının sosyal beceri düzeyleri üzerindeki etkisi ile ilgili literatür doğrultusunda tartışılmıştır.

Bilim Kodu : İlköğretim Ana Bilim Dalı, Okul Öncesi Öğretmenliği Bilim Dalı Anahtar Kelimeler : çocuk yetiştirme tutumu, sosyal beceri, okul öncesi eğitim

Sayfa Adedi : xv+117 Sayfa

(10)

viii

EVALUATION OF THE RELATIONSHIP BETWEEN SOCIAL SKILL LEVELS OF 60 MONTH-CHILDREN AND OVER WITH PRESCHOOL EDUCATION AND

CHILD REARING ATTITUDES OF THEIR MOTHERS (Master’s Thesis)

PINAR YENER GAZI UNIVERSITY

GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES August, 2014

ABSTRACT

The purpose of this study was to evaluate the relationship between social skill levels of 60 month-children and over with preschool education and child rearing attitudes of their mothers.

Within this scope;

The population of the research was comprised of 60 month-children and over studying at nursery schools in central districts of Kırıkkale and official independent preschools during 2011-2012 school year, and their mothers.

By using the random sampling method, it is found that the number of subjects should be at least 780. Thus, 800 children and their mothers formed the sample of the research.

With the purpose of data collection, General Information Form is used to determine the demographic characteristics of mothers and children, Social Skill Scale to measure the social skill levels of children and Parent Attitude Research Instrument - PARI to measure the child rearing attitudes of mothers.

The data collected in the research are analysed with SPSS 20.0 by using T test and one-way analysis of variance (ANOVA) for independent samples according to the number of category of independent variables. When a significant difference is found, Bonferroni test is used to examine the group differences. Relations between the variables are analysed with Pearson Product-Moment Correlation Coefficient. In the statistics, 0,05 is chosen as the significance level.

(11)

ix

The results of the study show that; from the sub-dimensions of mothers’ child rearing attitudes overprotective maternity, democratic attitude and protecting the sense of equity, denying the housewife role, being over disciplined or disagreement between parents dimensions show significant difference (p<0,05); according to monthly income of the family, type of the family (nuclear, extended, broken), age, marital status, educational background and occupation of the mother while social skills of the children show significant difference (p<0,05) according to gender and birth order of the children. On the other hand, it is determined that the social skills of the children do not show significant difference according to the previous educational background of the children, type of the institution that provides the previous educational background, duration of attendance to the previous educational institution, duration of attendance to the current preschool institution, type of the current preschool institution and whether or not the parents are separated. In the study, a positive, meaningful and low relationship (p<0,05) is found between democratic attitude and equality protection dimension of the family’s child rearing attitude scale and social cooperation, social independence - social acceptance and social interaction of social skills of the children. In addition, a positive, meaningful and low relationship (p<0,05) is found between over-monitoring motherhood dimension of the child rearing attitude scale of the mothers and social independence - social acceptance and social interaction of social skills of the children. Also, a negative, meaningful and low relationship (p<0,01) is found between denial of the housewife role and over discipline dimensions of the child rearing attitude scale of the mothers and social interaction of social skills of the children.

Results are discussed according to literature about the effects of mothers’ child rearing attitude on the social skill levels of the children.

Science Code : Department of Primary Education, Department of Preschool Education Keywords : Parental attitudes, social skill, preschool education.

Page Number : xv+117 Pages

(12)

x

ĠÇĠNDEKĠLER

TELİF HAKKI ve TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU ... i

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI ... ii

JÜRİ ONAY SAYFASI ... iii

İTHAF ... iv

TEŞEKKÜR ... v

ÖZ ... vi

ABSTRACT ... viii

İÇİNDEKİLER ... x

TABLOLAR LİSTESİ ... xiii

KISALTMALAR LİSTESİ ... xv

BÖLÜM 1 ... 1

GİRİŞ ... 1

Problem Durumu ... 1

Araştırmanın Amacı ... 3

Araştırmanın Önemi ... 5

Varsayımlar ... 6

Sınırlılıklar ... 7

BÖLÜM 2 ... 8

KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... 9

Sosyal Beceri ... 9

Sosyal Becerinin Tanımı ... 9

Okul Öncesi Dönemde Sosyal Becerilerin Kazanılmasının Önemi ... 12

(13)

xi

Okul Öncesi Dönemde Sosyal Becerilerin Gelişimini Etkileyen

Faktörler ... 16

Sosyal Becerilerin Kapsamı ... 20

Sosyal İşbirliği Becerisi ... 20

Sosyal Etkileşim Becerisi ... 21

Sosyal Bağımsızlık Becerisi ... 21

Aile Hayatı ... 22

Aile İçi İlişkiler ... 23

Anne – Çocuk Etkileşimi ... 24

Annelerin Çocuk Yetiştirme Tutumları ... 25

Aşırı Kontrolcü Annelik ... 26

Demokratik Tutum ve Eşitlik Tanıma ... 27

Ev Kadınlığı Rolünü Reddetme ... 28

Karı Koca Geçimsizliği ... 29

Sıkı Disiplin ... 29

BÖLÜM 3 ... 31

İLGİLİ ARAŞTIRMALAR... 31

Okul Öncesi Dönemde Sosyal Beceri İle İlgili Araştırmalar ... 31

Anne-Baba Tutumları İle İlgili Yapılan Araştırmalar ... 43

BÖLÜM 4 ... 53

YÖNTEM ... 53

Araştırmanın Modeli ... 53

Evren ve Örneklem... 53

Verilerin Toplanması... 54

Verilerin Analizi ... 58

BÖLÜM 5 ... 59

BULGULAR ve YORUM ... 59

BÖLÜM 6 ... 89

(14)

xii

SONUÇ ve ÖNERİLER ... 89

Sonuç ... 89

Örneklemin Demografik Özelliklerine İlişkin Sonuçlar ... 90

Annelerin Çocuk Yetiştirme Tutumlarına İlişkin Sonuçlar ... 91

Çocukların Sosyal Becerileri Düzeylerine İlişkin Sonuçlar ... 94

Çocukların Sosyal Becerileri Düzeyleri ile Annelerinin Çocuk

Yetiştirme Tutumları Arasındaki İlişkiye Ait Sonuçlar ... 95

Öneriler ... 98

Anne – Babalara Yönelik Öneriler... 98

Eğitimcilere Yönelik Öneriler ... 99

Araştırmacılara Yönelik Öneriler ... 100

KAYNAKÇA ... 102

EKLER ... 115

EK 1 Çocuklar İçin Genel Bilgi Formu ... 115

EK 2 Anneler İçin Genel Bilgi Formu ... 116

(15)

xiii

TABLOLAR LĠSTESĠ

Tablo 1. Çocuklara İlişkin Demografik Özellikler ... 61

Tablo 2. Annelere İlişkin Demografik Özellikler ... 63

Tablo 3. Annenin Çalışma Durumuna Göre; Çocuk Yetiştirme Tutumlarına

İlişkin Puan Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Bağımsız t testi Sonuçları .. 64

Tablo 4. Annenin Medeni Haline Göre; Çocuk Yetiştirme Tutumlarına İlişkin

Puan Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Bağımsız t testi Sonuçları ... 66

Tablo 5. Annenin Yaşına Göre; Çocuk Yetiştirme Tutumlarına İlişkin Puan

Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları .. 67

Tablo 6. Annenin Öğrenim Durumuna Göre; Çocuk Yetiştirme Tutumlarına

İlişkin Puan Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA)

Sonuçları ... 69

Tablo 7. Ailenin Aylık Gelirine Göre; Annelerin Çocuk Yetiştirme

Tutumlarına İlişkin Puan Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Varyans Analizi

(ANOVA) Sonuçları ... 71

Tablo 8. Aile Tipine Göre; Annelerin Çocuk Yetiştirme Tutumlarına İlişkin

Puan Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA)

Sonuçları ... 73

Tablo 9. Çocuğun Cinsiyetine Göre; Sosyal Beceri Düzeyine İlişkin Puan

Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Bağımsız t testi Sonuçları ... 75

Tablo 10. Çocuğun Okul Öncesi Eğitim Kurumundaki Yılına Göre; Sosyal

Beceri Düzeyine İlişkin Puan Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Bağımsız t

testi Sonuçları ... 77

(16)

xiv

Tablo 11. Çocuğun, Daha Önceki Okul Öncesi Eğitim Almış ise, Okul Öncesi

Eğitim Kurumuna Devam Süresine Göre; Sosyal Beceri Düzeyine İlişkin

Puan Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Bağımsız t Testi Sonuçları ... 78

Tablo 12. Çocuğun Şuanki Okul Öncesi Eğitimi Aldığı Kurum Türüne Göre;

Sosyal Beceri Düzeyine İlişkin Puan Ortalamaları, Standart Sapmalar ve

Bağımsız t testi Sonuçları ... 80

Tablo 13. Anne – Babanın Birliktelik Durumuna Göre; Sosyal Beceri

Düzeyine İlişkin Puan Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Bağımsız t testi

Sonuçları ... 81

Tablo 14. Çocuğun Kardeş Sayısına Göre; Sosyal Beceri Düzeyine İlişkin

Puan Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA)

Sonuçları ... 83

Tablo 15. Çocuğun Doğum Sırasına Göre; Sosyal Beceri Düzeyine İlişkin

Puan Ortalamaları, Standart Sapmalar ve Varyans Analizi (ANOVA)

Sonuçları ... 84

Tablo 16. Annelerin Çocuk Yetiştirme Tutumları ile Sosyal Beceri Boyutları

Arasındaki Pearson Korelasyon Testi Sonuçları ... 86

(17)

xv

KISALTMALAR LĠSTESĠ

AKA

Aşırı Kontrolcü Annelik

Akt

Aktaran

DT-EK

Demokratik Tutum ve Eşitlik Koruma

EKRR

Ev Kadınlığı Rolünü Reddetme

KKG

Karı Koca Geçimsizliği

MEB

Milli Eğitim Bakanlığı

PARI

Aile Hayatı ve Çocuk Yetiştirme Tutumları Ölçeği

SBK

Sosyal Bağımsızlık ve Sosyal Kabul

SBDS

Sosyal Beceri Değerlendirme Sistemi

SD

Sıkı Disiplin

SE

Sosyal Etkileşim

Sosyal İşbirliği

SPSS

Sosyal Bilimler İçin Veri Analizi Paket Programı (Statistical

Package For Social Sciences)

(18)

1

BÖLÜM 1

GİRİŞ

Problem Durumu

Bireylerin toplum içinde bağımsız olarak yaşayabilmeleri ve yaşam kalitelerini yükseltebilmeleri, genellikle kurdukları sosyal ilişkilere bağlıdır. Tüm bireylerin toplumda uyum içinde yaşayabilmeleri, sahip oldukları sosyal becerilerle yakından ilişkilidir. Yardım etme, bilgi isteme, özür dileme, teşekkür etme, bir konuda konuşma başlatabilme, sorulan sorulara yanıt verme, selamlaşma, kurallara uyma, sırasını bekleme, eleştiri kabul etme, işbirliği yapma, izin isteme, yaptığı işe ilişkin geri bildirim isteme ve kendini tanıtma gibi sosyal beceriler; bireyin toplumla bütünleşmesini, akranları ve diğer bireylerle etkileşimini ve iletişimini sağlar. Diğer yandan akademik becerilerin gelişimini destekler ve bu becerilerdeki başarının artmasını kolaylaştırır. Sosyal becerileri yeterli olan bireylerin iş verimleri artmakta ve iş arkadaşları ile iletişimleri daha sağlıklı gerçekleşmektedir (Çiftçi ve Sucuoğlu, 2009: 9).

Bireyin diğer insanlarla olumlu ilişkiler kurabilmesi topluma uyumunun önemli göstergelerinden birisidir. Sosyal gelişim içerisinde; sosyal uyumu artıracak, sosyal ilişkileri oluşturacak, var olan ilişkilerin devamını en sağlıklı şekilde sağlayacak araçlardan biri olan sosyal beceriler, yaşamın ilk yıllarında öğrenilmektedir. Okul öncesi dönemde sosyal becerilerin gelişimini etkileyen kaynaklar; anne-baba, akranlar ve öğretmenlerdir. Bu noktada, okul öncesi dönemde sosyal becerilerin en iyi şekilde öğrenilmesi, bu konuya dikkat çekilmesi gerekmektedir. Bu dönemde, tüm gelişim alanlarında olduğu gibi sosyal gelişimin sosyal becerilerle desteklenmesi, bu becerilerin günlük yaşama uyarlanması, çocuğun sosyal uyumunu kolaylaştırmakla birlikte toplumun kalkınmasına da katkı sağlayacaktır (Gülay ve Akman, 2009: 1-2).

(19)

2

Çocuklar doğumdan itibaren öğreneceklerini destekleyecek temel bilgi ve beceriler geliştirir. Kendini ifade etmeyi öğrenir ve diğer bireylerle iletişim kurar. Topluma ve okul hayatına uyum için temel olan sosyal becerileri geliştirir. Çocuğun bu beceri kazanabilmesi için kimi ihtiyaçlarının karşılanması gerekir ki okul öncesi yıllarda bu ihtiyaçların karşılanması onun gelecekteki yaşamı için önemlidir (Gültekin, 2008: 4)

Sosyalleşme, doğumdan itibaren başlayan bir süreçtir ve çocuklar okul öncesi eğitim kurumuna gelinceye kadar birçok sosyal beceriyi anne babalarından öğrenirler. Bireyin çevresine uyum sağlamasında önemli görevleri olan sosyal becerilerin, kişilik gelişiminin büyük bir bölümünün kazanıldığı erken yaşlarda kazandırılması çok önemlidir (Gültekin, 2008: 1).

Sosyal beceriler sıklıkla gözlem yoluyla öğrenilmektedir. Erken yaşlarda anne ve babalar sosyal becerilerin kazanılmasında çocuklarına en önemli rol modeldirler. Çocuk, olumlu ya da olumsuz sosyal becerilerden hangisini benimseyeceği konusunda, büyük ölçüde, içinde yaşadığı evde karşılaştığı bu rol modellerin etkisi altında kalmaktadır (Alisinanoğlu ve Özbey, 2011: 9).

Çocukların sosyal gelişiminde annelerin doğrudan doğruya etkili oldukları görülür. Anneler çocuklar için en büyük uyarı kaynaklarıdır ve çocukların taklit edebilecekleri ilk modellerdir. Çocuklar hayatla başa çıkma yollarını anne-babalarından öğrenirler. Annenin tutumu çocuğun ruh sağlığının ve sosyal becerilerin gelişmesinde oldukça etkilidir. Annelerin çocuğunu sosyalleştirmek için kullandığı yöntemler, seçtiği ödül ve cezalar, öğretme biçimleri, aktarmaya çalıştığı değerler, çocukların ilgileri ve sosyal becerileriyle birbirlerinden farklı ilişkiler geliştirmesine neden olur (Maccoby, 1984: 328; Sarı, 2007: 2).

Çocuklar sosyal becerileri ana babalarıyla ya da bakıcı durumundaki kişilerle iletişim içinde bulunarak öğrenmeye başlarlar; daha sonra bu sosyal gruba kardeşler, akranlar ve diğer yetişkinler katılır ve sosyal beceriler böylece gelişir (Cartledge ve Milburn, 1980: 51).

(20)

3

Anne-babanın çocuk yetiştirme tutumu, çocuğun sosyal ve duygusal gelişimini destekleyen en önemli unsurdur. Anne-babanın çocuk yetiştirme yaklaşımı, kendi kişilik özellikleri, kendi anne-babalarından öğrenmiş oldukları davranış kalıpları ve yaşadıkları çevre, eğitim durumları vb. değişkenlerden etkilenir (Güngör, 2002: 95).

Dolayısıyla ebeveynlerin çocuk yetiştirme tutumları çocuklarının kişilik özelliklerine ve sosyal becerilerine de yansır. Anne babaların benimsedikleri çocuk yetiştirme tutumları, çocuğun kişilikleri ve sosyal becerileri üzerinde olumlu ya da olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir (Ceyhan, 2000: 210).

Her anne bilerek ya da bilmeyerek çocuğuna karşı farklı tutumlar sergileyebilmektedir. Bazı çocuklar daha çok sevgi görmekte, bazıları sıkı disiplin altında tutulmakta, bazıları ailede istenmeyen çocuk olarak görünmekte, bazılarına ise daha çok hoşgörü gösterilmektedir. Bütün bu farklı tutumlar, çocuğun hem kişiliğinin, hem de sosyal beceri gelişimin değişik biçimler kazanmasına neden olmaktadır (Yavuzer, 1998: 137).

Bu düşünceden hareketle bu araştırmada, okul öncesi eğitimi alan 60 ay ve üzeri çocukların sosyal beceri düzeyleri ile annelerinin çocuk yetiştirme tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesi planlanmıştır.

Araştırmanın Amacı

Bu araştırma, okul öncesi eğitimi alan 60 ay ve üzeri çocukların sosyal beceri düzeyleri ile annelerinin çocuk yetiştirme tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır.

Bu amaçla aşağıdaki sorulara cevap aranacaktır. Alt Amaçlar:

1) Annenin çalışma durumu; annenin çocuk yetiştirme tutumu üzerinde anlamlı bir farklılık yaratmakta mıdır?

(21)

4

2) Annenin medeni hali; annenin çocuk yetiştirme tutumu üzerinde anlamlı bir farklılık yaratmakta mıdır?

3) Annenin yaşı; annenin çocuk yetiştirme tutumu üzerinde anlamlı bir farklılık yaratmakta mıdır?

4) Annenin öğrenim durumu; annenin çocuk yetiştirme tutumu üzerinde anlamlı bir farklılık yaratmakta mıdır?

5) Ailenin aylık geliri; annenin çocuk yetiştirme tutumu üzerinde anlamlı bir farklılık yaratmakta mıdır?

6) Aile tipi; annenin çocuk yetiştirme tutumu üzerinde anlamlı bir farklılık yaratmakta mıdır?

7) Çocuğun cinsiyeti; çocuğun sosyal beceri düzeyi üzerinde anlamlı bir farklılık yaratmakta mıdır?

8) Çocuğun okul öncesi kurumdaki yılı; çocuğun sosyal beceri düzeyi üzerinde anlamlı bir farklılık yaratmakta mıdır?

9) Çocuğun, daha önce okul öncesi eğitimi almış ise, okul öncesi eğitim kurumuna devam süresi; çocuğun sosyal beceri düzeyi üzerinde anlamlı bir farklılık yaratmakta mıdır?

10) Çocuğun şuanki okul öncesi eğitimi aldığı kurum türü; çocuğun sosyal beceri düzeyi üzerinde anlamlı bir farklılık yaratmakta mıdır?

11) Çocuğun anne ve babasının birliktelik durumları; çocuğun sosyal beceri düzeyi üzerinde anlamlı bir farklılık yaratmakta mıdır?

12) Çocuğun kardeş sayısı; çocuğun sosyal beceri düzeyi üzerinde anlamlı bir farklılık yaratmakta mıdır?

13) Çocuğun doğum sırası; çocuğun sosyal beceri düzeyi üzerinde anlamlı bir farklılık yaratmakta mıdır?

14) Çocukların sosyal işbirliği, sosyal etkileşim ve sosyal bağımsızlık becerileri ile annelerinin aşırı kontrolcü, demokratik, ev kadınlığı rolünü reddetme, karı-koca geçimsizliği ve sıkı disiplin tutumları arasında anlamlı bir ilişki var mıdır?

(22)

5

Araştırmanın Önemi

Okul öncesi dönem; çocuğun yeteneğinin keşfedildiği ve sosyal, duygusal, bilişsel, psiko-motor, dil gelişimlerinin en hızlı gerçekleştiği yaşamın ilk yıllarıdır. Okul öncesi dönemde kazandırılan beceriler çocuğun ileriki hayatının temelini oluşturmaktadır. Merak duygusunun yoğunluğu ile öğrenmeye en açık olan bu yıllarda erken çocukluk eğitimi büyük öneme sahiptir.

Yaşamın ilk yılları kişiliğin biçimlenmesinde olduğu kadar, belirli yönde tutum geliştirmede ve davranış kalıpları kazandırmada da en önemli dönemi oluşturmaktadır. İnsanlar tutumlara sahip olarak doğmazlar. İsteklerin tatmin edilmesi sürecinde oluşan tutumlar zaman içinde değişme ve gelişme gösterir ve bireyin, sosyal norm ve kültürel değerlerini de yansıtırlar (Ömeroğlu, 1996: 74-75).

Olumlu sosyal becerilerin büyük kısmı aile içindeki öğrenmeye ve aile bireyleri tarafından sağlanan modellerin örnek alınmasına dayanmaktadır. Aile bireylerinin çocukla olan iletişimi çocuğun aile içindeki yerini belirler. Çocuk ilk sosyal deneyimlerini aile bireyleriyle etkileşimi sonucu kazanır (Baran, 2005: 9-15).

Çocukların sosyal ve duygusal gelişiminde yaşama iyi uyum sağlaması da önemli bir unsurdur. Toplum tarafından çocukların kazanması beklenilen becerilerden biri de sosyal becerilerdir. Okul öncesi dönemden itibaren farklı yöntem ve tekniklerle çocuklara becerilerin birikimli olarak kazandırılması gerekmektedir. Çocuk bir yandan gelişirken bir yandan da aile, arkadaşlar, okul ve diğer toplumsallaşma kaynaklarından doğrudan ya da dolaylı etkilenerek sosyal becerilerini kazanır (Kapıkıran vd., 2005: 25).

Sürekli birbirleriyle etkileşim halindeki ana baba, çocuk ve kardeşler alt sistemlerinden oluşan sosyal bir sistem olan aile, çocuğun fiziksel, sosyal ve duygusal ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüdür. Yeterli oranda sosyalleşemeyen birey yaşama uyum sağlamada zorluk çekecektir. Bu da diğer gelişim alanları üzerinde olumsuz etkiye sebep olacaktır. Çocuğun ihtiyaçlarını karşılarken ana babaların benimsedikleri ana babalık tutumları,

(23)

6

çocukların başkalarıyla kuracakları ilişki biçimlerine, kendilerini algılamalarına ve değerlendirmelerine, sorunlarla baş etmelerine yön verecektir (Sarı, 2007: 75). Yetişen bireylerin toplumsallaşmada problem yaşamaması, sağlıklı bir kişilik gelişiminin oluşabilmesi için sosyal beceri gelişimini etkileyen faktörlerin incelenmesi önemlidir. Bu bağlamda anne tutumlarının çocuğu ne yönde etkileyeceği ve annelerin bu amaçla bilinçlendirilmesi için, eğitimcilere hazırlayacakları aile katılım etkinliklerinde de yol gösterici olması açısından bu araştırma önemlidir.

Ayrıca araştırmanın okul öncesi eğitimi alan 60 ay ve üzeri çocukların sosyal beceri gelişimini etkileyen diğer faktörleri göstermesi nedeniyle bu alanda yapılacak diğer çalışmalara yol gösterici nitelik taşıyacağı düşünülmektedir.

Bu araştırma; anne tutumlarının çocuklarının sosyal becerilerine etkilerinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Bu nedenle anasınıfına devam 60 ay ve üzeri çocukların anne tutumlarının çocuklarının sosyal becerilerine olan etkisi üzerinde tartışma olanağı sağlayacağı ve anne tutumlarının çocuğun gelişimini ne yönde etkileyeceğinin karşılaştırılması açısından önemlidir.

Varsayımlar

Araştırmanın varsayımları aşağıda belirtilmiştir:

1) Çocukların sosyal beceri düzeylerini ölçmek için uygulanan „Sosyal Beceri Ölçeği‟ne ve annelerinin çocuklarını yetiştirme tutumlarını belirlemek için uygulanan „Aile Hayatı ve Çocuk Yetiştirme Tutumları Ölçeği‟ne annelerin cevaplarının objektif olarak yansıdığı ve gerçek durumları yansıttıkları varsayılmıştır.

2) Araştırma örneklemini oluşturan çocukların bilişsel gelişimlerinin normal olduğu varsayılmıştır.

(24)

7

Sınırlılıklar

1) Araştırma Kırıkkale il merkezine bağlı örnekleme dahil edilen anaokulları ve ilköğretim bünyesindeki anasınıfları ile sınırlıdır.

2) Bu çalışma 2011-2012 eğitim yılında örnekleme dahil edilen anasınıfına devam eden 60 ay ve üzeri çocuklar ile sınırlıdır.

3) Araştırma normal gelişim gösteren çocuklarla sınırlıdır.

4) Araştırma, kullanılacak olan „Sosyal Beceri Ölçeği‟ ve „Aile Hayatı ve Çocuk Yetiştirme Tutum Ölçeği‟nden elde edilen verilerle sınırlıdır.

(25)
(26)

9

BÖLÜM 2

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Sosyal Beceri

Sosyal Becerinin Tanımı

Okulöncesi dönemde kazandırılacak sosyal becerilerle ilgili olarak Milli Eğitim Bakanlığı tarafından,36-60 ay ve üzeri çocuklar için düzenlenen okulöncesi eğitim programında; sırasını bekleme, başkalarına hizmet etme, başkalarını incitmeden hakkını arayabilme, başka insanların duygularını dikkate alarak sevinç ve kızgınlıklarını ifade edebilme, isteklerini erteleyebilme becerilerinin davranışlar eğitim programında yer alan sosyal ve duygusal gelişim çerçevesinde çocuklara kazandırılması gerektiği belirtilmektedir (MEB, 2013: 28-30).

Bu programa göre, nezaket kurallarını, zamanı kullanma, parasını ve emeğini dengeli harcama, serbest zamanlarını uygun şekilde değerlendirme, kendine yatırım yapma becerileri de sosyal beceri kavramı içerisine alınmıştır (MEB, 2013: 28-30).

Sosyal beceriler geniş bir konu olan sosyal yeterlilik kavramının bir unsurudur. Sosyal becerilerin tanımlanması oldukça güçtür. Bu durumun nedeni, bu becerilerin; zeka, dil, algı, kişilik, tutum, değer, çevre gibi çeşitli faktörlerle etkileşim içinde olmasıdır. Diğer taraftan sosyal becerilerin çok farklı disiplinlerin (sosyal hizmetler, psikiyatri, eğitim gibi) çalışma alanlarına girmesinden dolayı sosyal beceri kavramıyla ilgili tek bir tanımdan söz etmek mümkün değildir. Tanımların çeşitlilik göstermesinde sosyal becerilerin yapısında,

(27)

10

farklı bilim dallarıyla ilişkili çeşitli kavramların yer almasının etkisi büyüktür (Çiftçi ve Sucuoğlu, 2009: 21; Gülay ve Akman, 2009: 5)

Michelson, Sugai, Wood ve Kazdin (1983) sosyal beceriler alanında yapılan on altı farklı tanım üzerinde durmuşlar ve bu tanımlarda yedi ortak noktaya ulaşmışlardır. Bu ortak noktalara göre; sosyal beceriler temelde sosyal öğrenme aracılığıyla kazanılmakta, sözel ve sözel olmayan davranışları kapsamakta, etkili ve uygun etkileşim başlatma ve etkileşime tepki vermeyi sağlamaktadırlar (Akt. Çiftçi ve Sucuoğlu, 2009: 22).

Sosyal becerinin, insanların karşılıklı sağladıkları yarara dikkati çeken ve en çok kullanılan tanımı; belli bir çevrede toplumsal olarak kabul görecek ve hem kişinin kendisi, hem de karşısındaki için yararlı olacak şekilde davranabilme becerisidir. Sosyal beceri; kişinin toplumdaki yerinde sosyal destek kaybına uğramadan olumlu ve olumsuz duygu ve düşüncelerini en uygun bir şekilde gösterebilme becerisidir. Olumlu davranışların kazanılması için cezayı azaltmak ve pozitif yöndeki destekleri güçlendirmek gerekmektedir (Dowrick, 1986: 5; Segrin ve Givertz, 2003: 136).

Sosyal becerilerin bir diğer tanımı ise, çocukların, toplumsal bağlamda diğer bireylerin tepkilerini etkiledikleri sözel ve sözel olmayan davranışlarıdır. Çocuklar başkalarını iyi ilişkiler kurarak istenir sonuçları elde etme ve istenmeyenlerden kaçma veya kaçınmada başarılı oldukları ölçü, onların sosyal açıdan becerikli olduklarının düşünüldüğü ölçüdür (Bacanlı, 2001: 20)

Alan yazındaki sosyal beceri tanımları üç başlık altında toplanabilir. İlki, araştırmacıların akranlar tarafından onay görmeyi ya da en sevilen olmayı sosyal becerinin göstergesi olarak aldıkları akran kabulü tanımıdır. Bu tanımın olumsuz yönü, hangi özel davranışların akranlar tarafından onay görmeyi ya da en sevilen olmayı sağladığını belirleyememesidir. İkincisi, sosyal becerinin, kişinin sosyal davranışının pekiştirilme olasılığını arttıran ya da cezalandırılma olasılığını azaltan durumları yansıtan davranışlar olarak kabul edildiği davranışsal tanımdır. Bu tanımın akran kabulü tanımına göre avantajı, belli sosyal davranışların öncesinin ve sonuçlarının değerlendirme ve iyileştirme amacıyla belirlenmiş

(28)

11

ve işlevsel hale getirilmiş olmasıdır. Üçüncü ve en çok kabul gören tanım ise, sosyal beceriyi, çocuğun bazı durumlarda, önemli sosyal sonuçları tahmin etmesine yardımcı olan davranışlar olarak belirleyen sosyal geçerlilik tanımıdır. Bu önemli sosyal sonuçlar üç ayrı grupta sınıflanmaktadır. Bunlar akran kabulü ya da popülerlik, önemli kişilerin (ebeveynler ve öğretmenler gibi) çocuğun sosyal becerileri hakkındaki düşünceleri, akran kabulü/ popülerlik ve önemli kişilerin yargılarıyla ilişkili olan diğer sosyal becerilerdir (Gresham ve Elliott, 2001: 169-170).

Michelson, Sugai, Wood ve Kazdin (1983)‟e göre, sosyal becerinin belli başlı özellikleri şu şekilde özetlenebilir:

• İlk olarak bilgi edinme (örneğin, gözlemleme, örnek alma, canlandırma ve geri bildirim) yoluyla kazanılır.

• Belirli sözel ve sözsüz davranışlardan oluşur.

• Etkin ve yerinde tepkileri, istendik ve model alınan davranışları içerir.

• Sosyal çevreden gelen olumlu tepkilerin artmasını sağlayarak, var olan becerilerin pekişmesine olanak tanır.

• Ortamın ya da durumun özelliklerinden etkilenir.

• Sosyal başarıdaki yetersizlikler belirlenebilir ve duruma uygun eğitim programları hazırlanabilir (Akt. Çetin, Bilbay ve Kaymak, 2002: 29).

Literatürde yer alan tüm bu tanımlar göz önünde bulundurulduğunda sosyal beceri; birey için sosyal çevre tarafından sergilenmesi kabul edilen, diğer bireylerle etkileşim içinde olmayı öngören, olumlu sosyal sonuçları kapsayan ve öğrenebilen davranış örüntüleri olarak tanımlanabilir.

(29)

12

Okul Öncesi Dönemde Sosyal Becerilerin Kazanılmasının Önemi

Okul öncesi dönem diğer tüm gelişim alanlarında olduğu gibi sosyal becerilerin kazanılması açısından da büyük öneme sahiptir. Özellikle 5–6 yaşlarında ben merkezcil düşünce biçiminin en aza inmesiyle birlikte çocukların başkaları gözüyle de olaylara bakabilme ve başkalarının düşünme biçimini anlamaya çalışma becerileri de gelişmeye başlamaktadır. Çocuğun kazanması gereken sosyal beceriler zamanında kazanılmadığında bu becerilerin ileriki yıllarda kazanılması da zorlaşabilmektedir. Bu durum neticesinde çocukların sosyal ortamlarındaki davranışları olumsuz etkilenebilmektedir. Ailelerin ve eğitimcilerin sosyal becerilerin neden erken çocukluk döneminde kazanılması gerektiğini ve bu becerilerin çocuğun tüm hayatındaki önemini bilmeleri önemlidir (Alisinanoğlu ve Özbey, 2011: 14-21).

Sosyal becerinin tanımlarından da anlaşıldığı üzere, sosyal etkileşim çocuğun yaşamının evrensel ve ayrılmaz bir parçasıdır. Sosyal becerisi olan çocuklar gerçekleştirdikleri etkinliklerden daha çok zevk alır ve kendi özdenetimlerini sağlayabilirler. İyi ilişkiler kurabilme, başkalarının haklarına ve duygularına saygı duyma ve uygun sosyal davranışları titizlikle seçme gibi beceriler sergilemek aynı zamanda çocuğun da istediklerini elde etmesini sağlar. Oysa sosyal becerisi yeterince gelişmemiş olan bireyler yaşıtları tarafından dışlanabilir ve yetişkinlerin ihmal–istismarı ile karşılaşabilirler (Çetin vd,. 2002: 28-29).

Sorias (1986)‟a göre, sosyal beceriler, bireyin kendi haklarını ve başkalarının haklarını savunabilmesine, olumlu ya da olumsuz duygularını uygun bir şekilde izah edebilmesine, gerektiğinde diğer kişilerden yardım talep edebilmesine, kendisine uygun olmayan istekleri reddedebilmesine yardımcı olur. Ayrıca, sosyal beceriler, arzu edilen toplumsal ilişkilerin kurulmasında ve sosyal amaçların hayata geçirilmesinde çok önemli rol oynar (Akt. Avcıoğlu, 2005: 11).

Sosyal beceriler toplumsal hayat içinde başarılı bir statü kazanmak için önemli bir faktördür. Sosyal becerilere sahip olan çocuklar, akranları arasında sevilirler, popülerdirler, arkadaşlık edinmekte güçlük çekmezler. İnsanlarla iletişimleri iyidir, girişken oldukları

(30)

13

için birçok sosyal etkinliğe dahil olurlar. Özgüvenleri tamdır, akran gruplarına kolaylıkla katılabilirler, istenmeyen davranışlar göstermezler, işbirlikçidirler. Sosyal kararlar vermede başarılıdırlar, kişilerarası güçlü ilişkiler kurabilme yetisine sahiptirler, güç durumları soğukkanlılıkla karşılarlar, stresli anlarını uygun biçimde, diğer insanlara zarar vermeden yaşarlar, empati kurmakta başarılıdırlar, çevrelerine kolay uyum sağlar, her türlü çatışmadan uzak kalmayı başarabilirler. Sosyal becerilere sahip çocukların oluşturdukları gruplar dinamiktir. Grup üyeleri arasında iletişimin kalitesinde artış görülmekle birlikte başarı da sağlanmaktadır. Okul öncesi dönemde çok sayıda sosyal becerilerin öğrenilmesi, bu becerilerin gerektiğinde, sıklıkla kullanılmasının uzun ve kısa vadede olumlu sonuçları bulunmaktadır (Gülay ve Akman, 2009: 55).

Sosyal becerilerdeki eksikliklerin sonucu; çocuklukta yaşanan zorlukların gelecekte yaşanabilecek uyumsuzluklarla ilişkili olduğunu göstermektedir. Akran ilişkileri zayıf ve yetersiz olan çocuklar, psikolojik, davranışsal ve sosyal alanlarda yaşamlarının sonraki döneminde problemler yaşama eğilimindedirler. Bunlar arasında okul başarısızlığı, şiddet, psikopatoloji, suça eğilim, akranları tarafından reddedilme sayılabilir. Akranları tarafından istenmeyen çocuklar okul hakkında olumsuz yargılama, okulu reddetme ve okul hayatı boyunca süren akademik başarı düşüklüğü gibi olumsuz yaşantılara girebilmektedirler. Aynı zamanda akranlarına karşı saldırgan olan ve reddedilen çocuklar, ileri yaşlarda suça eğilimli olabilmekte; sınıfta kalma ya da okulu bırakma gibi sorunlar yaşayabilmektedirler. (Çetin vd., 2001: 29-30).

Sonuç olarak düşük düzeyde sosyal becerilere sahip çocuklar, yaşamları boyunca toplumsal ilişkilerde, akademik hayatında, sosyal–duygusal alanlarda ve mesleki yaşamlarında çeşitli zorluklar yaşamaktadırlar. Bu zorlukların ortadan kaldırılması için çocukların okul öncesi dönemde sosyal beceri düzeylerinin artırılıp, toplumla daha sağlıklı etkileşime girmelerinin sağlanması gerekmektedir (Avcıoğlu, 2005: 17).

Okul Öncesi Dönemde Sosyal Becerilerin Gelişimi

Sosyal becerilerin gelişimi bloklardan bir kule inşa etmeyi andırabilir. Genellikle sözel olmayan (göz teması kurma, beden dili, mimik ifadeleri gibi) beceriler ilk yaşlarda

(31)

14

öğrenilen becerilerdir. Bebeğin annesinden en erken öğrendiği sosyal becerileri göz temasını sürdürme, gülerek yanıtlama, dikkatini vererek bakmadır. Konuşmanın başlaması ve diğer bireylerle iletişimin artması sonucu sözel olan sosyal beceriler öğrenilir. Okul öncesi dönem, uygun sosyal becerilerin öğrenilmesi için en önemli ve en uygun zamandır. Sosyal becerilerin gelişiminde son derece gerekli olan akran ilişkilerinin okul öncesi dönemde başarısız biçimde gelişmesiyle ortaya çıkabilen davranış problemleri ergenlik ve yetişkinlikte de varlığını devam ettirebilmektedir. Bu nedenle çocuklar için erken yaşta eğitim ile sosyal beceri düzeylerinin artırılması sağlanmalıdır (Gülay ve Akman, 2009: 57).

Okul öncesi dönemde; çocuğun sosyal beceri gelişiminde bebeklik döneminden itibaren kazanılmaya başlayan sosyal tepkiler büyük önem taşır. Bebeğin iletişim halinde olmayı gerektiren ilk sosyal tepkisi, kendisine bakan kişinin yüzüne dikkatle bakması ve gülümsemesidir. İlk ayda kucağa alındığında, dokunulduğunda ya da fiziksel ihtiyaçları giderildiğinde sakinleşir, ağlıyorsa susar. İkinci ayda ise, odanın içinde dolaşan kişiyi izler. Tanıdık yüzlere gülücükler atar. Konuşma ve dokunmaya karşı gülme veya ses çıkartma tepkilerinde bulunur. Üçüncü ayda, annesinin sesini tanır ve diğer seslerden ayırt eder. Ağlarken bir kişi odaya girince ağlamayı keser ve konuşulanları dinler. Gözleri ile sesin geldiği yeri arar. Gülümseyen yüze gülümseyerek cevap verir. Bebeğin üçüncü ayda insan yüzünü tanımasıyla, ilk sosyal anlamlandırma başlar. Bu durum, çocuğun çevresi ile ilişki kurması bakımından çok önemlidir (Ataman, 2004: 45).

Bebek; altıncı ayda, annesine bağlanır ve onunla birlikte olmak ister. Yabancılara karşı korku tepkisi sergileyebilir. Rastlantısal bir oyunu sürdürmeye isteklidir. Yedinci ayda, çevresindeki tanıdık kişileri yabancı kişilerden iyice ayırt eder. Aynanın karşısına oturduğu zaman, aynadaki görüntüsüne güler onunla konuşma hareketleri yapar, elleriyle aynaya vurur ve görüntüsünü tutmaya çalışır. Başlangıçta yabancılara karşı utangaçtırlar. Bebek sekizinci aydan itibaren „ben‟ ve „başkası‟ nın ayrımını yapmaya başlar. Saklanır ve birden yüzünü açar. Karşısındaki kişinin de aynı davranışı tekrarlamasından hoşlanır. Bu bir çeşit saklambaç oyunu gibidir. Akranları ile ilişkilerinde gerginlik gözlenir onlara nesneymiş gibi davranır. Onları itekler, ellerinde gördüğü hoşuna giden bir oyuncağı çekip alır (Yapıcı, 2005: 2).

(32)

15

Bebeklerde dokuz ve onuncu aydan sonra diğer insanların ses, jest ve davranışlarını taklit etme, oyuncaklarla birlikte oynama (yetişkinle), oyuncak elinden alındığında sinirlenme ve ağlama görülür. Bir yaş civarında annenin yanında keşfetme etkinliklerinde bulunur. Diğer çocuklardan hoşlanır ama oynamaz. Duygularını dışa vurur. İki yaş civarında (tuvalet alışkanlıklarının kazanıldığı dönem olduğu için), baskıcı tutumlardan olumsuz yönde etkilenir. Giderek yabancı kişilere karşı ürkek tavır göstermesi azalmakta ve diğer kişilerle iletişim kurma çabası artmaktadır. Üç yaşına geldiğinde isteklerinde ısrarcı ve sabırsız olabilir. Bu dönemde bağımsız tavırlar sergiler ve hareketlerinin kısıtlanmasından hoşlanmaz (Aydın ve Aydın, 1999: 17).

Çocukların duygularının iki yaşından itibaren çok hızlı geliştiği gözlenebilmektedir. Güçlü olma ve bağımsızlık duygularının büyük ölçüde etkisinde olan çocuk, iki yaşında aile bireylerinin dışındaki bireylerle iletişim içinde olmaya başlar. Anne-babanın da etkisiyle geliştirilen bu tür davranışlar „sosyalleşme‟ olgusunun ilk aşamasını oluşturur. Çocuk iki-altı yaş arasında sosyal ilişkinin nasıl kurulduğunu, ev dışındaki insanlarla, özellikle kendi yaşıtlarıyla nasıl beraber olunacağını öğrenmeye başlar. Uyum ve işbirliği içine girer. Bu dönemde çocuk tutarsız, olumsuz, kararsız ve isyankardır. Büyüklerinin sözünü dinlemez, hatta tersini yapar. Eylemleri kısıtlandığında öfkelenir, çevresinden yardım istemez ve kendi başına başarmayı amaçlar. Anneler bu dönemde çocuklarını kendi kontrolleri altına almaya çalışırlar (Günindi, 2008: 13).

Çocuk, altı yaşına geldiğinde iki buçuk yaşında görülen olumsuz evrenin belirtilerini göstermeye başlar. Çocuk bir kez daha iki buçuk yaşında yaşamış olduğu karar verme güçlüklerine uğrar; yine bir şeyin olumlu ve olumsuz iki tarafı arasında hızla gidiş gelişler yaşar. Başkaları gibi düşünmeye (başkalarının haklarına saygı duymaya, olayı üçüncü bir kişi gibi değerlendirmeye) başlar. Başkalarının duygularını paylaşmaya (başkalarıyla ilgilenmeye, sevinçlerini ve üzüntülerini anlamaya, paylaşmaya) başlar. Kendi kendini eleştirdiğine işaret eden davranışlar gözlenebilir. Organize edilmiş grup oyunlarında etkin olarak yer alabilir. Aileden kolaylıkla ayrılabilir, yardımsız giyinir, arkadaşlar edinir, ev dışında kalabalık arasına karışır, tek başına kişisel işlerini halleder (giyinmek, yıkanmak, yemek yeme vb.), hobiler, oyunlar, kurallar geliştirir. Daha çok sayıda arkadaşla ilişki

(33)

16

kurduğu ve bireysel oyunun yerini grup oyununun aldığı görülür. Sosyal bilincinde artış olur (Grotberg, 1994: 39).

Sosyal gelişimde olduğu gibi sosyal becerilerin gelişimi, anne–bebek arasındaki etkileşimle başlamakta ve zamanla ailenin diğer üyelerini, akranları içine alarak genişleyen bir sosyal ağ içerisinde öğrenilmektedir. Sosyal gelişimde olduğu gibi sosyal beceriler de aşama aşama öğrenilmektedir. Sosyal çevrenin genişlemesiyle daha çok sosyal beceri daha kısa sürede öğrenilmektedir. Bu bağlamda, okul öncesi dönemde sosyal becerilerin kazanılmasında, anne–çocuk, aile–çocuk, çocuk–çocuk ilişkileri, oyun becerileri ve okul öncesi eğitim kurumları özel bir öneme sahiptir (Günindi, 2008: 14).

Okul Öncesi Dönemde Sosyal Becerilerin Gelişimini Etkileyen Faktörler

Okul öncesi dönemde sosyal becerilerin gelişimini birçok faktör etkilemektedir. Bu faktörler; çocuğun ailesi ile olan ilişkileri, yaşadığı sosyal çevre, akranlarıyla olan ilişkileri, cinsiyet, yaş, sosyo-ekonomik düzey, okul öncesi eğitim kurumları ve kitle iletişim araçlarıdır.

Aile: Anne babaların sosyal becerilerle ilgili çocukları üzerinde doğrudan ve dolaylı

etkileri vardır. Çocuk yetiştirme, disiplin yöntemleri, model olma, bağlanma biçimleri gibi faktörler, çocukların sosyal becerileri üzerinde doğrudan etki yapabilmektedir. Anne babaların çocuklarına öğrendikleri sosyal becerileri uygulama fırsatları oluşturmaları (arkadaş gruplarıyla bir araya getirerek vb.) da dolaylı olarak sosyal becerileri etkileyecektir (Gülay ve Akman, 2009: 65).

Anne-babanın kişilik özellikleri, değer yargıları, çocuğa karşı tutum ve davranışları, çocuğa yaşamının ilk yıllarında sağladıkları sosyal deneyimler edinme fırsatları çocuğun sosyal becerileri kazanmasında etkilidir. Özabacı‟nın (2006) ebeveynlerin sosyal becerileri ile çocuklarının sosyal becerileri arasındaki ilişkiyi incelediği araştırmada elde edilen bulgulara göre, çocukların sosyal beceri düzeyi ile ebeveynlerinin sosyal beceri (kendini ifade etme, kendine güven, arkadaşlarca kabul görme, aile fertleri ve diğer bireyler

(34)

17

tarafından kabul görme, sosyal bağımsızlık, destekleyici sosyal çevre) düzeyleri arasında anlamlı düzeyde bir ilişki bulunmuştur (Çimen, 2009: 33).

Ailelerin çocuk yetiştirme yöntemleri oldukça farklılık göstermektedir. Bu farklı yetiştirme yöntemlerinin ortak yönü, çocuğun sosyal gelişiminde olumlu ya da olumsuz sonuçlara yol açabilmesidir. Son zamanlarda yapılan araştırmalarla birçok anne baba tutumları belirlenmiştir. Bunlar; aşırı hoşgörülü, aşırı otoriter, yetkeci, ilgisiz-kayıtsız, aşırı korumacı, mükemmeliyetçi, reddeden-dışlayan, tutarsız-kararsız tutumlardır (Gülay ve Akman, 2009: 66-69).

Sosyal Çevre: Çocuk toplumsal bir yapı içerisinde doğar ve toplumun öngördüğü kültürel

değerleri özümseyerek sosyalleşir. Her toplumun kendine özgü değer yargıları ve kuralları vardır. Bireyden beklenen de bu ortak davranış kalıpları diyebileceğimiz değerleri benimsemesi ve sergilemesidir (Çimen, 2009: 34).

Sosyal çevre, sosyal becerilerle şekillenmektedir. Empati kuran, işbirliği yapan, akranlarına yardım eden, gerekli durumlarda teşekkür eden, özür dileyen, oyuncaklarını paylaşan çocuklar sosyal çevreleri tarafından sevilecek ve kabul göreceklerdir. Fakat saldırgan, baskıcı davranışlar gösteren, kurallara uymayan, akranlarına karşı sosyal olmayan davranışlar sergileyen çocuklar olumsuz tepkilerle karşılaşacak ve zamanla reddedileceklerdir (Gülay ve Akman, 2009: 77).

Akranlar: Hartup (1989)‟a göre, sağlıklı gelişim için her çocuğun iki tip ilişkiye

gereksinimi vardır. Bunlar: dikey ve yatay ilişkiler. Dikey ilişki, çocuğun kendisinden daha fazla sosyal güç ve bilgiye sahip biriyle ya da yetişkinle kurduğu bağdır. Bu ilişki eşit değil, tamamlayıcı özellik gösterir. Yatay ilişki ise, çocuğun gelişim düzeyi kendisine benzeyen biri ya da akranı ile kurduğu bağdır. Bu ilişki eşit ve dengeli bir özellik gösterir. Akran ilişkileri çocuğa pek çok şey kazandırır. Akranlar çocukların kendi kişiliklerini geliştirmelerine yardımcı olurlar. Çocuklar bu ilişkiler içinde kendileri hakkında geribildirim alır, böylece kendileri hakkında algılar oluştururlar (Akt. Çetin vd., 2002: 23).

(35)

18

Sosyal becerilerde ayrı bir öneme sahip olan akran ilişkilerinin çocuğun yaşı ilerledikçe önemi artar ve boyutu değişir. Akranlarla olan ilişkileri sayesinde çocuk sosyal becerilerini pekiştirme ya da kazanma fırsatı elde eder (Kapıkıran vd,. 2006: 35).

Cinsiyet: Merrell (1994), yapmış olduğu çalışmada, kızların sosyal beceri puanlarının

erkeklerden daha yüksek, problem davranışlarının ise erkeklerden daha düşük olduğunu bulmuştur (Akt. Gültekin, 2008: 21).

Erkek çocukların fiziksel etkinlik düzeyleri kız çocuklara göre daha yüksektir. Bununla birlikte kız çocuklar ise sözel etkinlikleri daha fazla sergilemektedirler. Kızların kişilerarası ve kendini kontrol etme becerileri erkeklere göre daha üst düzeyde iken saldırgan ve rahatsız edici sosyal davranışları daha azdır (Gülay ve Akman, 2009: 79).

Sosyal beceri gelişimi üzerindeki cinsiyet farklılıklarının biyolojik kökenli mi, yoksa sosyal çevrenin cinsiyete yüklediği farklı rollerden mi kaynaklandığı tartışılmaktadır (Avcıoğlu, 2005: 14).

Yaş: Çocukların yaşları arttıkça bilişsel, dil ve ahlak gelişimleriyle birlikte sosyal

becerileri de gelişmektedir. Yaş artışıyla birlikte çocuklar daha fazla insanla karşılaşmakta ve onlarla etkileşim kurmaktadır. Bu durum, sosyal beceri gelişiminin kaçınılmaz ve devamlı bir kuralıdır (Avcıoğlu, 2005: 14).

Merrell (1994) yapmış olduğu araştırmasında, çocukların yaşlarının artmasıyla sosyal etkileşimlerinin, sosyal bağımsızlıklarının ve sosyal işbirliklerinin arttığını, problem davranışların da azaldığını saptamıştır (Akt. Gültekin, 2008: 19).

Sosyo-Ekonomik Düzey: Çocuğun yetiştiği ailenin yapısı, sosyo-ekonomik düzeyi, onun

ilk sosyal deneyimlerini, dolayısıyla duygusal ve toplumsal gelişmesini etkileyecektir (Sarı, 2007: 7).

(36)

19

Sosyo-ekonomik düzeyin sosyal beceriler ve problem davranışlar üzerindeki etkilerine bakıldığında, davranış sorunları açısından yüksek risk taşıyan gençlerin düşük ekonomik statüden geldiği ve okul başarılarının zayıf olduğu görülmektedir. Düşük sosyo-ekonomik düzeydeki ailelerin çocukları ve yüksek stres içeren çevrelerde yaşayan çocuklar duygusal ve davranışsal risklerle çok daha fazla karşı karşıya kalmaktadırlar (Gültekin, 2008: 21).

Okul Öncesi Eğitim Kurumları: Okul öncesi eğitim kurumları, aileden sonra çocuğun

sosyal becerileri kazanacağı ve uygulayacağı ilk yerdir. Bu kurumlarda akademik, sosyal, duygusal ve fiziksel alandaki becerilerin pekişmesi beklenir. Okul öncesi dönem çocukları bu kurumlarda, eğitim faaliyetleri, öğretmen ve akranlarıyla etkileşimlerle yeni sosyal beceriler öğrenirler. Bu öğrendikleri sosyal becerileri uygulayabilecekleri çok sayıda fırsatla da karşılaşırlar (Gülay ve Akman, 2009: 81).

Kitle İletişim Araçları: Çocuklar kitle iletişim araçlarını toplumsal kuralları öğrenmek

için değil daha çok o an içinde bulundukları haz ve zevk gereksinimlerini karşılamak için kullanırlar. Kitle iletişim araçları çocukla doğrudan bireysel bir etkileşim içinde olmamakla birlikte, bu araçların toplumsallaştırma etkisi de kendine özgüdür. Çocuk kitle iletişim araçlarında gördüğü, duyduğu durumları kendi ilgi alanlarına geçirir ve onların bir bölümü doğrudan onun yaşam biçimini etkiler. Çocuğun yaşamına giren bu kurallar ve durumlar dolaylı ya da doğrudan koşullarda etkileriyle sosyalleşmeye önemli ölçüde katkı sağlar (Elkin, 1995: 103).

Çocuklar televizyonda izledikleri kahramanların kullandığı olumsuz kelimeleri kullanabilir, onun yanlış davranışlarını sergileyebilirler. Bu durumda ailelerin çocuğun izlediği programları, bilgisayar oyunlarını kontrol altına alması gerekmektedir. Aileler çocuğun uzun süre televizyon, bilgisayar gibi kitle iletişim araçlarını kullanmasını engelleyerek sosyalleşmesi için uygun ortamlar hazırlamalı, çeşitli fırsatlar oluşturmalı, özellikle çocuğun akranlarıyla birlikte olmasını sağlamalıdırlar. Özellikle davranış ve becerilerin kazanıldığı okul öncesi dönemde kitle iletişim araçlarını kullanmalarında ailelerin çocuklarını yönlendirmeleri ve onların yaşlarına, gelişim özelliklerine uygun

(37)

20

programlar seçmeleri günümüzde oldukça önemlidir. Bunun yanında çocuğun yaşına ve gelişimine uygun kitaplar, dergiler incelemesine imkân tanınmalıdır (Çimen, 2009: 39).

Sosyal Becerilerin Kapsamı

Merrill (2003)‟e göre, sosyal beceriler sosyal yeterliliğin boyutları düşünüldüğünde üç bölümde incelenebilir. Bunlar; sosyal işbirliği becerisi, sosyal etkileşim becerisi ve sosyal bağımsızlık becerisi. Merrill (2003) söz konusu sınıflandırmada, sosyal becerilerin ortak boyutlarını dikkate almıştır. (Akt. Özbey, 2009: 31). Bu boyutlar şu şekilde ifade edilebilir:

Sosyal İşbirliği Becerisi

Jewett (1992)‟e göre, işbirliği iki ya da daha fazla çocuğun gönüllülük esasına dayalı olarak etkinlikleri gerçekleştirmeleridir. İşbirliği içerisinde etkinliklerini gerçekleştiren çocuklar başkalarının ihtiyaçlarına ve haklarına karsı daha duyarlı olabilmekte, sosyal ilişkilerinde daha başarılı olmakta, arkadaşlık ilişkilerinde karşılıklı doyumu yakalayabilmektedirler. Merrill (2003)‟e göre bu beceriler; sıra bekleme, kurallara uyma, paylaşma, grupla verimli çalışma gibi becerilerdir.

İşbirliği becerilerinin geliştirilmesinde;

 İlk sosyal etkileşimi kurmada uygun yolları denemek,  Yardım içerikli davranışları onaylamak,

 Olumlu disiplin yöntemlerinin kullanımını artırmak,  Olumlu iletişim örneklerini kullanmak ve

 Kişiler arası problem çözmede her bir çocuğun zorlandığı noktalarda destekleyici roller üstlenmek gerekmektedir (Akt. Özbey, 2009: 31-32).

(38)

21

Sosyal Etkileşim Becerisi

İnsan doğasında ve kültürde varlığını bulan sosyal faktörlerin karşılıklı etkileşimi sosyal etkileşimdir. Merrill (2003), başka çocukların haklarına saygılı olma, yetişkinlerin sorunlarına duyarlı olma, başka çocuklara şefkat gösterme, başka çocuklar tarafından oyuna davet edilme, aile ve okulda tartışmalara katılma, yanlış davranışlarından dolayı özür dileme gibi becerileri sosyal etkileşim becerileri olarak ifade etmektedir.

Piaget (1932)‟e göre, çocuklar sosyal etkileşim ile başkalarının düşüncelerine ilişkin bakış açıları geliştirmektedirler. Okul, ev ve komşuluk ilişkilerindeki farklı çevrelerdeki bireylerle kurulan arkadaşlıklar, çocuklara tanıdık ve yabancı kimselerle nasıl etkileşime gireceklerini ayırt etmeyi öğretmektedir. Çocuklar özellikle akran çatışması gibi farklı etkileşim becerilerini ve sosyal deneyimlerini geliştirirken kendileri ve başkaları hakkında bilgi sahibi olmaktadırlar. Egosantrik düşünmenin azalması, farklı sosyal durum ve akran ilişkilerindeki deneyim, çocuklarda paylaşma, yardımlaşma, empati kurma gibi sosyal becerilerin gelişmesini desteklemektedir (Akt. Alisinanoğlu ve Özbey, 2011: 29-30).

Sosyal Bağımsızlık Becerisi

Sosyal bağımsızlık (Merrill, 2003); hem kendi başına oyun oynama ve sorun çözme hem de farklı oyun gruplarına katılma ve kabul görme ve her türlü sosyal ortamlarda özgüven sahibi olabilme, iletişimi başlatma ve sürdürme, okula giderken yakın çevresinden zorluk çıkarmadan ayrılabilme gibi becerileri kapsamaktadır. Çocuklar bu becerileri öncelikle anne, baba, kardeş ve okul ortamında arkadaşlarıyla etkileşimleri sonucunda öğrenmektedirler.

Okul öncesi dönemde sınıf içi rutin etkinlikler, çocukların sosyal bağımsızlık becerilerini geliştirmede önemli yere sahiptir. Okula geliş, selamlaşma, yemek, dinlenme, tuvalet vb. rutin etkinlikler; oyun, müzik, sanat, fen ve matematik, dramatik etkinlikler sırasında aşırı derecede utangaç olan çocuklar bile bir süre sonra iletişim ve etkileşimde bulunmada cesaret sahibi olabilmektedirler. Sosyal bağımsızlık becerilerini geliştirmek için;

(39)

22

 Çocukların akran grupları içerisinde akranlarıyla eğlenerek, sorumluluk alarak oyun oynayabileceği fırtsalar sunmak ve oyun sırasında çocuğa mümkün olduğunca (saldırgan davranışlar vb. dışında) müdahale etmemek,

 Çocuklarla sosyal ilişkiler ve bu ilişkilerin önemi hakkında konuşmak,

 Problem çözmede olumlu stratejiler önermek ve gerekli olduğunda destek sağlamak; ancak mümkün olduğunca problem çözmede çocuğun çözüm önerileri üretmesini tercih etmek,

 Akranları tarafından dışlanma, saldırganlığa maruz kalma vb. durumlarda empati becerisini geliştirmek gerekmektedir (Alisinanoğlu ve Özbey, 2011: 31-32).

Aile Hayatı

Literatürde „aile‟ kan bağına dayanan karı, koca, çocuklar ve kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu, toplum içindeki en küçük sosyal „birlik‟ olarak tanımlanmaktadır. Kapsamlı tanım olarak ise aile, „aynı çatı altında yaşayan, gelirlerini paylaşan, evlilik ve kan bağlarıyla birbirine bağlı, çeşitli rollerle birbirlerini etkileyen bireylerin oluşturduğu, yasal, toplumsal ve ekonomik bir kurumdur‟ (Özgüven, 2001: 1).

Aile içinde bulunduğu toplumun bir birimi olarak, onun özelliklerini taşır. Toplumun değer yargılarını, gelenek ve göreneklerini, inançlarını, önyargılarını, kısacası kültürünü yansıtır. Bunun yanında özel bir içyapısı ve kendine özgü bir işleyişi vardır. Bu bakımdan, toplumla sürekli alışveriş içinde bir kuruluş olarak çalışır (Özben ve Argun, 2002: 18).

Günümüzde aile birliğinin kurulması, „evlilikle‟ başlar. Yasal nikah sözleşmesi, evliliğin ve ailenin başlangıcıdır. Bu sözleşme ile aile hayatının kuralları, eşler arasındaki bazı haklar ve görevler de işlemeye başlar. Aile hayatının bazı temel nitelikleri; evrensel olması, duygusal bir temele dayanması, kişiyi şekillendirme özelliğinin olması, toplumun çekirdeğini oluşturması, sosyal ve yasal kurallara dayanması ve toplumsal kurumlarla etkileşim içinde olması şeklinde sıralanabilir (Özgüven, 2001: 3-6).

(40)

23

Aile üç şekilde sınıflandırılabilir: Çekirdek aile, geniş aile ve tek ebeveynli (parçalanmış) aile. Çekirdek aile anne, baba ve çocuklardan oluşur. İki ya da daha fazla çekirdek ailenin çeşitli kombinasyonlarla bir araya gelmesine ise geniş aile adı verilir. Tek ebeveynli aile ise günümüzde ölüm, terk etme ya da boşanma gibi sebeplerle aile içi parçalanmaların artmasının sonucu olarak, çocukların anne ya da babasından biri ile yaşadığı aile tipidir. Günümüzde en uygun aile modelinin çekirdek aile olduğu düşünülmektedir. Tek ebeveynli ailede çocuğun sorumluluğunun paylaşılamamasından kaynaklanan güçlükler oluşmaktadır (Biçer, 2009: 15; Gürpınar Akan, 2001: 36-39).

Gerek yapısı gerekse niteliği yönünden incelediğimiz aile kurumunun iki temel işlevi vardır. Bunlar;

1) Aile bireylerinin temel ve psikolojik gereksinimlerinin karşılanmasıdır. Aile üyeleri birbirini destekler ve maddi ve manevi bir dayanışma vardır.

2) Neslin üremesi ve çocukların topluma kazandırılmalarıdır. Toplumsal sürekliliğin sağlanması yenilenmesi, devamının ve gelişiminin sağlanması aile ile gerçekleşir. Gelecek neslin ruh sağlığı, çocukluktaki sevgi doyumu ve eğitimi ile şekillenir (Özgüven, 2001:8).

Aile İçi İlişkiler

Bir bireyin hem başarılı olmasında, hem de duygusal, sosyal, zihinsel, cinsel, ahlaki ve kişilik yönünden bütün olarak gelişebilmesi, ruh sağlığı yerinde bir birey olarak topluma katılabilmesi için özellikle anne ve babası tarafından sağlıklı biçimde desteklenmesi gereklidir. Kendi çocuklarına destek olabilmek için ailede anne baba ortak anlayış ve iş birliği içinde hareket etmelidir. Çocuklarına gerçekten destek olmak isteyen anne babalar, çocukları için iş birliği ve iyi ilişkiler içinde olmaya özen göstermeliler (Yıldırım, 2006: 55-58).

Ailede en önemli üç ilişki şöyle sıralanmaktadır. Annenin kendisi ile olan ilişkisi, babanın kendisiyle olan ilişkisi, anne ve babanın birbirleriyle olan ilişkileridir. Ailenin yapıtaşları olan anne babanın kişilik yapıları ile ilişkileri; ailenin tümünü etkilemektedir. Ailenin

(41)

24

temelini oluşturan karı koca ilişkisi ne kadar sağlıklı ise ailenin temeli de o kadar sağlam olmaktadır. Sağlam temeller üzerine kurulmuş aile yuvasında; düşünme ve duygularını ifade etme, neyi istediğini ya da neyi istemediğini söyleyebilme şansı yüksektir (Candemir, 2000: 17).

Çocuğun aile üyeleriyle olan ilişkileri, diğer bireylere, nesnelere ve tüm yaşama karşı aldığı tavırların, benimsediği tutum ve davranışların temelini oluşturur. Aile aynı zamanda çocuğa, aile ve toplumun bir üyesi olduğu bilincini aşılar ve uyum biçimlerinin temelini atar. Ailesiyle iletişim kurarken dikkate alındığını ve değer verildiğini hisseden çocuk, kendini daha iyi ifade eder, kendine güveni artar ve daha atılganca davranabilir. Öte yandan anne ve babanın duygusal yönden kendini güçlü hissetmesi çocuğa da yansır ve çocuk için olumlu model olur. Konuşma duygularının ortaya çıkmasına fırsat sağladığı için aile bireyleri arasındaki iletişimin geliştirilmesi önem taşımaktadır. Konuşması için fırsat verilmeyen ailelerde yetişen çocukların duygusal yönden güçsüz oldukları görülmektedir (Argun, 2005: 12-14; Kılıç, 2005: 12).

Uyum ve desteğin temeli olan iletişim, genel olarak toplumlardaki temel düzeni sağladığı gibi, aile kurumu içinde de bir düzenin oluşmasına ve böylece sağlıklı aile oluşturmaya katkıda bulunur. Sağlıklı aile; aile bireylerinin gereksinimlerinin doğal olarak karşılandığı ve aile üyelerinin o aileye ait olmaktan mutlu oldukları ailelerdir. Sağlıklı ailede bireyler görev ve sorumluluklarını yerine getirirler, kişiler bağımsız olarak isteyerek birbirlerine yardım ederler ve aralarında olumlu etkileşim vardır. Bu olumlu etkileşim sayesinde aile üyeleri kendilerini değerli bulur, aralarında destek, uyum ve iletişim oluşur (Özgüven, 2001: 34).

Anne – Çocuk Etkileşimi

Çocukların kişiliklerinin temelleri ailede atılır. Ailenin sağladığı öğrenme yaşantıları ve sunmakta olduğu modellerin, çocuktaki olumlu sosyal davranış ve değerlerin gelişmesinde önemli bir yeri vardır. Bu bakımdan ailenin çocuk ve yaşamı üzerinde etkisi büyüktür. Bu etkileşim daha anne karnında başlar. Bu evrede annenin duygusal dünyası, çocuğu isteyip istememesi ve benzeri faktörler karnındaki çocuk üzerinde son derece etkili olurlar. Bu

(42)

25

evrede annenin mutsuzluğu, kızgınlığı, ruhsal durumu karnındaki çocuk üzerinde etkiye sahiptir. Annenin duyguları vücudundaki hormonlar yolu ile karnındaki çocuğa geçerler. Bu bakımdan anne çocuğu daha karnında iken etkilemeye başlar ve çocuk doğduktan sonra ise bu etkileşim artarak devam eder (Örgün, 2000: 19).

İlk çocukluk döneminde anne-çocuk ikilisinin sosyal etkileşimi diğer sosyal kurumlara da etki etmektedir. Annenin ailede yetkin olan rolü, çocuğun kardeş ilişkileri, sosyo-ekonomik düzey gibi faktörler, çocuğun sosyalleşmesinde önemli rol üstlenmektedir. Aynı zamanda annenin, çocuğunun diğer aile bireyleriyle ve toplumla olan ilişkisinin üzerinde önemli etkisi vardır. Buna göre anne-çocuk etkileşiminin kalitesi çocuğu doğrudan etkilemektedir (Kıncal, 2003: 63-65; Tabak, 2007: 51).

Okul öncesi dönemde çocuk kendisini anne ile özdeşleştirir ve bu durum çocuğun kişilik gelişimini etkiler. Bu bakımdan aile ortamında anneler kendilerine güvenli iseler çocuk da bundan etkilenecek ve kendine güvenli olacaktır. Ancak bunun tersi de doğrudur. Eğer anne kendine güvensiz ise çocuk da bundan etkilenir ve kendine güvensiz olur. Bu bakımdan çocukluğun bu ilk gelişim evresinde çocuk tarafından anne model olarak alınır. Çocuk özellikle okul öncesi dönemde annesinin bir aynasıdır (Durmuş, 2006: 29).

Annelerin Çocuk Yetiştirme Tutumları

Günümüzde birçok sosyal psikolog tarafından kabul edilen bir tanım olarak, tutum, bir bireye atfedilen ve onun bir psikolojik obje ile ilgili düşünce, duygu ve davranışlarını düzenli bir biçimde oluşturan bir eğilimdir (Smith, 1968; akt. Kağıtçıbaşı, 2006: 102).

Annenin çocuğa karşı davranışları çocuğun üzerinde yaşam boyunca kalıcı izler bırakmaktadır. Bu izlerin olumlu olabilmesinde öncelikle annenin çocuğunu yetiştirme tutumunun sağlıklı olması son derece önem taşımaktadır (Alisinanoğlu ve Özbey, 2011: 42).

Çocuk yetiştirme tutumları toplumdan topluma, kültürden kültüre farklılıklar gösterdiği gibi, aynı toplumdaki anneler arasında da farklılıklar gösterebilir. Bir annenin çocuğunun nasıl yetişmesi gerektiği ya da nasıl bir kişilik yapısına sahip olması gerektiği konusundaki

Şekil

Tablo 1. Çocuklara İlişkin Demografik Özellikler
Tablo 2. Annelere İlişkin Demografik Özellikler
Tablo  6.  Annenin  Öğrenim  Durumuna  Göre;  Çocuk  Yetiştirme  Tutumlarına  İlişkin  Puan
Tablo  7.  Ailenin  Aylık  Gelirine  Göre;  Annelerin  Çocuk  Yetiştirme  Tutumlarına  İlişkin
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Kaymaz, M., “Veri madenciliği yöntemi ile risklerin yönetilmesi ve sigorta sektörü üzerine bir uygulama”, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi

Dolayısıyla kadı tarafından vakıflarla ilgili olarak merkeze gönderilen arzlara bağlı olarak ilgili makamın cevabi yazısında yani beratta, yazıldığı tarihten

Sonuç olarak ineklerde kan fosfor düzeyi 1.5 mg/dl altına düştüğünde hemoglobinüri ve anemi, serum fosfor düzeyi 1.5-2.5 mg/dl arasında olan hayvanlarda iştahsızlık, süt

Here, we propose novel event-triggered distributed estima- tion algorithms for communication-constrained applications that achieve up to a 10 3 fold reduction in the communication

In other words, using the disjunction of the decisions made by the time- and frequency-based TTL approaches, we combine the best of the two worlds: we improve the performance for

“Düşüncelerimi doğal adalet hakkındaki araştırmalara yönelttiğimde, (sürekli bir hakkını verme istencini ifade eden) adalet adı beni ilkin bir insanın

“Aylak  Adam”  adlı  yapıtta  ise  iç  diyalog,  diyalog  ve  iç  monolog  teknikleri  bir  arada  verilmektedir.  Her  üç  teknik  de  C. 

In the framework of tourism management, in destinations located at the most important locations as touristic products, and where tourism activities are realized,