• Sonuç bulunamadı

ARKEOLOJİK BULGULARIN KONSERVASYONU

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ARKEOLOJİK BULGULARIN KONSERVASYONU"

Copied!
33
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ARKEOLOJİK BULGULARIN

KONSERVASYONU

(2)

SUYA DOYMUŞ AHŞAPTA KONSERVASYON METODLARI

1. Fiziksel ve Fiziko Kimyasal Metodlar

2. Kimyasal ve Fiziko-Kimyasal Metotlar

(3)

2. Kimyasal ve Fiziko-Kimyasal Metotlar

 Suya doymuş ahşap, konservasyon uygulaması yapılmadan kurumaya bırakılırsa hücre lümenindeki serbest suyun ve hücre duvarındaki higroskopik olarak bağlı suyun kontrolsüz uzaklaşması sonucu çökme, çekme, çarpıma, çatlaklar, yarıklar ve parçalanma ile ahşapta mevcut tuzların ve korozyon ürünlerinin çökmesi gibi durumlar meydana gelebilir.

 Kimyasal metotlar için seçilecek organik ve inorganik bileşiklerin objeleri hem koruyucu hem de stabilize edici özellikte olması beklenmektedir.

 Suya doymuş ahşap konservasyonunda temel amaç, eserlerin özgün yapısı ve hacmi korunarak içerdikleri suyun uzaklaştırılması ve dolayısıyla eserin durağanlığının sağlanmasıdır. Bunun için çeşitli sağlamlaştırma maddeleri ile farklı yöntemler geliştirilmiştir.

 Suya doymuş ahşabın konservasyonunda uygulamadan sonra ahşap objelerin saklanacağı ortamın

atmosfer şartlarına uyum sağlamaları için yavaş ve kontrollü kurutulmaları kuralı geçerlidir.

(4)

1. Polietilen Glikol (PEG) Metodu

• Polietilen glikol, H(OCH₂CH₂)

n

OH kapalı formülü ile ifade edilen sentetik bir maddedir.

• PEG emdirme yöntemi, PEG’in ahşap hücrelerine nüfuz etmesiyle ahşap yapısının güçlendirilmesine dayanır.

• Esere kolay uygulanabilmesi ve toksik olmaması sebebiyle PEG, 20. yüzyılın 2. yarısından itibaren suya doymuş ahşap eserlerin konservasyonunda yaygın olarak kullanılmaktadır.

• Odun hücresindeki serbest ve bağlı su 50-60°C’de ısıtılarak

difüzyon yoluyla PEG ile yer değiştirir. Hücreler hacim kazanmış

olarak sabitlenir ve PEG oda sıcaklığında katılaşır.

(5)

• Ortalama molekül ağırlığı 200 ile 6000 arasında değişen bir sayıyla gösterilir. PEG’in moleküler ağırlığına bağlı olarak vizkositesi de değişiklik gösterir. PEG temiz ve saydamdır; 20 derecede kolayca sıvılaşabilmektedir.

• düşük molekül ağırlığındaki (200- 600) polietilen glikoller akışkan,

• orta molekül ağırlığındakiler ( 1000- 1500) yarı akışkan ya da vazelin kıvamında,

• yüksek molekül ağırlığındakiler (3250-6000) ise vaks (mum) gibi katı haldedir.

• Molekül ağırlığı arttıkça PEG daha az akışkan veya daha katı olur; suda çözünebilirliği, buhar basıncı ve nem alışverişi azalır.

• 800'den daha büyük molekül ağırlığına sahip olan PEG’ler sadece hücre lümenine nüfuz edebilir ve esas olarak çökmeyi önlemek için kullanılır.

600'den daha düşük molekül ağırlığına sahip moleküller hücre duvarına girebilir, higroskopik olarak bağlı suyla yer değiştirebilir ve esas olarak ahşabın çekmesini azaltmak için kullanılır. İşlem süresi kimyasalın ahşaba difüzyon hızına bağlıdır.

• Ahşabın bozulma durumuna göre farklı molekül ağırlığında PEG kullanıldığı bilinmektedir. Yüksek molekül ağırlıklı PEG (1500-6000) ikincil hücre duvarı tarafından daha zor emilmektedir.

https://www.solostocks.ma/vente-

produits/catalyseurs/polyethylene-glycol-4797499

Değişik molekül ağırlıktaki PEG’in fiziksel görünümü

(6)

• Düşük moleküler ağırlıklı PEG’ler daha az bozulmuş ahşap için en etkili olmakla birlikte, yüksek moleküler ağırlıklı PEG'ler çok bozulmuş ahşap için daha uygundur. Ahşap yapısında her iki bozulma durumu mevcutsa hem düşük hem de yüksek moleküler ağırlıklı PEG bir arada kullanılabilir. Yani ahşaba tek aşamalı ya da iki aşamalı PEG emdirmesi yapılabilir.

• Önceleri polietilen glikoller ortalama molekül ağırlıklarıyla isimlendirilirken, günümüzde çeşitli karışımlar hazırlanarak farklı isimler verilmektedir.

• Polietilen glikollerin bazı fiziksel özellikleri vakslarınkine benzemekle beraber, tüm PEG'ler suda ve birçok alkolde (etanol, metanol, isopropanol) çözünür.

• Suda yüksek oranda çözünür olmasına rağmen, PEG molekülleri su moleküllerinden

daha büyüktür. PEG, su kadar hızlı bir şekilde hücrelere yayılamaz ve kırılgan hücrelerin

çökmesine ve kopmasına yol açabilir.

(7)

• PEG işlemlerindeki hedef suya doymuş ahşaptaki fazla suyun (ya da deniz suyunun) PEG ile yer değiştirmesini sağlamaktır.

• PEG metodu, objeden fazla suyu çıkartırken, aynı zamanda ahşabın hacminin küçülmesini de engellemektedir.

• Ön temizlikten sonra PEG, belli bir konsantarasyonda su veya alkol içerisinde hazırlanmakta

ve ahşap bunun içerisine yerleştirilerek emdirme işlemine başlanmaktadır. Bu yöntemin bir

diğer uygulamasında ısı kullanılmaktadır. PEG çözeltisi bir süre sonra 60 °C’ye kadar yavaş

yavaş ısıtılmaktadır. Daha sonra kullanılan solventin buharlaşması ile çözelti içerisine PEG

ilavesi yapılmaktadır. PEG’in çözelti içerisindeki konsantrasyonu yavaş yavaş % 70’e kadar

yükseltilmektedir. PEG’in ahşap tarafından tam olarak emilmesi için gereken süre ahşabın

bozulma durumuna, boyutuna ve cinsine göre değişmektedir.

(8)

• Uygun molekül ağırlığındaki PEG‘in seçilebilmesi için ahşabın yapısal özelikleri bilinmelidir.

HAMILTON'a göre PEG metodunda takip edilen işlem sırasının aşağıda verildiği şekilde izlenmesi tavsiye edilmektedir:

1. İşleme başlamadan önce suya doymuş haldeki ahşabın tüm yüzeyleri temizlenir.

2. Temizlenen ahşap , su ya da alkol ile hazırlanan PEG çözeltisinin bulunduğu ve taze hava verilerek havalandırılabilen, bir konteyner ya da bir tekne veya fıçı içerisine yerleştirilir.

3. Konteynerdeki çözeltinin sıcaklığı birkaç gün ya da birkaç hafta içerisinde yavaş yavaş 60 °C'ye

kadar artırılır ve işlem süresi boyunca muhafaza edilir. Bu zaman süresince çözeltideki PEG yüzdesi artacağından, konsantrasyon kontrolü yapılarak , buharlaşan çözücü kadar ilave yapılır ve

konservasyon işlemi sırasında PEG yavaşça ahşaba nüfuz ederek suyun yerine geçer.

4. İşlemin sonunda odun dokusunun strüktürüne bağlı olarak ahşap %70- %100 erimiş PEG ile kaplanır ve konteynerden çıkarılan ahşabın yüzeylerindeki fazla vaks kurulanarak soğumaya bırakılır.

5. Obje soğuduktan sonra yüzeyinde kalan vaks fazlalığı varsa, sıcak hava tabancasıyla ya da sıcak su

ile kaldırılır.

(9)

• Suyla hazırlanan PEG çözeltisi ile konservasyonu yapılan ahşap objelerin renkleri çok koyulaşmasına ve ağırlıkları artmasına rağmen, stabilizasyon işlemleri güvenilir ve düşük maliyette olduğundan yine de en fazla kullanılan yöntemlerden biridir.

• PEG ile gerçekleştirilen konservasyon işlemlerinde diğer önemli bir konu, ahşap

üzerinde metal parçaların bulunmamasıdır. PEG tüm metallerde, özellikle demirde

korozyona neden olmakta örneğin; tüfek kabzası gibi herhangi bir metalle temasta

olan ahşap objelere tatbik edilmemektedir.

(10)

• Büyük ahşap örneklerin emprenyesinde de çoğunlukla suyla hazırlanan % 1-5 konsantrasyondaki PEG kullanılmaktadır. Büyük örnekler PEG çözeltisi bulunan bir konteynere yerleştirilmekte ve sıcaklık yaklaşık olarak 52 °C’de sabit tutularak, PEG konsantrasyonu zaman içerisinde

artırılmaktadır. Çözelti ısıtılmazsa, PEG konsantrasyonu %20-30’a ulaştığı zaman çözelti katılaşabilmektir. İşlem birkaç ay ya da birkaç yıl sürecekse çözeltinin PEG yüzdesi, % 70’lik minimum bir konsantrasyona ulaşıncaya kadar küçük miktarlarda artırılmakta ve bu

konsantrasyona ulaşıldığında ahşap stabil hale gelmektedir. Ancak, çözeltide PEG yüzdesi % 70’i aşarsa, bazı örneklerde PEG ile su yer değiştireceğine, PEG’ün ahşabın iç kısmındaki bozulmamış (iyi durumdaki) odun dokusuna doğru yayıldığı ve dokuda kollapsa yol açtığı görülmektedir. Bu nedenle artırılacak PEG miktarı işlem görecek ahşabın türüne, boyutuna ve durumuna bağlı olarak ayarlanmalıdır.

• PEG, suda ve çeşitli alkollerde çözünmekle beraber büyük objelerde daha ucuz olduğu için genellikle suyla hazırlanan PEG çözeltisi kullanılmakta ve çözeltiye bir fungisit ilâve etmek gerekmektedir. Çözücü olarak suyun kullanıldığı uygulamada, çözelti içerisine biyolojik aktivasyona karşı kullanılan PEG’in ağırlığının % 1’i kadar fungusit ilave etmek gerekir.

• Örneğin 17. yüzyıl viking savaş gemisi Vasa’nın konservasyon işlemleri sırasında fungisit olarak

PEG’ün % 1 ağırlığı kadar 7 kısım borik asit ve 3 kısım sodyum borat karışımı kullanılmıştır.

(11)

• Büyük parçalar halindeki ahşabı emprenye etmek gerektiğinde büyük miktarda, bazen tonlarca PEG ve çözeltiyi hem ısıtacak, hem de sirküle edebilecek kapasitede çok büyük bir tekne ya da konteyner

gerekmektedir. Yani, suya doymuş haldeki büyük ahşap parçaların konservasyonunu yapacak laboratuarlar, hem ekipman hem de kimyasallar bakımından önemli yatırımlar yapmak zorundadır.

• Daha küçük objelerin konservasyonunda, PEG çözücüsü olarak alkol kullanmak çok daha uygun olmaktadır.

Çünkü alkol kullanılması emprenye işlemi süresini önemli miktarda azaltmakta, son işlemi yapılmış ahşap daha hafif ve daha açık renkli olmaktadır. Ancak, PEG/ alkol çözeltisi kullanılmadan önce ahşabın

dehidratasyonu için en azından üç etanol banyosundan geçirilmesi gerekmektedir. PEG, su ve alkolde

çözündüğünden, emprenye işleminden önce ahşaptaki tüm suyun çıkarılması çok da önemli değildir. Alkol işlemleri zamanı kısaltmayı garanti etmekle beraber, pahalıdır ve işlem süresince ısıtılan alkol yapısı gereği risk yaratmaktadır. Ayrıca, bütün alkoller fungisidal olduğundan, PEG çözücüsü olarak alkol kullanıldığında bir fungisite ihtiyaç duyulmamaktadır. Ancak, PEG konsantrasyonu çözücünün buharlaşmasıyla arttığından, kullanılan konteynerin (ya da teknenin) boyutlarının belirlenmesi de önem kazanmaktadır. Konteyner

boyutları iyi ayarlanmazsa, kullanılacak PEG miktarı ahşabı kaplamak için yeterli miktardan daha fazla olacağından maliyeti arttırmaktadır.

• Suya doymuş haldeki küçük ahşap objelerin laboratuar şartlarında PEG ile emprenye işlemi daha sorunsuz gerçekleştirilmete ve iyi sonuçlar alınmaktadır. Çünkü her laboratuarda küçük ahşap objelerin işleminin yapılabileceği paslanmaz çelik ya da camdan yapılmış küçük kaplar zaten vardır. Seçilen kap, sıcaklığı aynı derecede tutan termostatik kontrollü bir fırına yerleştirilerek az miktardaki PEG ile işlem

gerçekleştirilebilmektedir.

(12)

• Konservasyonu yapılan eserin yüzeyindeki fazla PEG bir sıcak hava tabancasıyla, sıcak suyla veya alkolle alınabilir. PEG ile işlem görmüş ahşap, ısıya ve neme karşı duyarlıdır.

PEG ile işlem görmüş eserler müze ortamına alışacaktır fakat nemin ortamdan

absorbe edilmesi PEG'in hacim arttırıcı özelliklerinin kaybolmasına veya değişmesine neden olarak eserin durağanlığını tehlikeye atabilir. Bu sebeple PEG ile işlem görmüş eserler, sıcaklık ve nem kontrollü bir ortamda sergilenmeli veya depolanmalıdır.

• PEG ile işlem görmüş ahşap, ısıya ve neme karşı duyarlıdır. PEG ile işlem görmüş

eserler müze ortamına alışacaktır fakat nemin ortamdan absorbe edilmesi PEG'in

hacim arttırıcı özelliklerinin kaybolmasına veya değişmesine neden olarak eserin

durağanlığını tehlikeye atabilir. Bu sebeple PEG ile işlem görmüş eserler, sıcaklık ve

nem kontrollü bir ortamda sergilenmeli veya depolanmalıdır.

(13)

• Yapılan uygulamalarda suya doymuş ahşaplarda

• Uygulamanın Avantajları: PEG emdirme yöntemi boyutsal ve şekilsel stabilizasyon olarak başarılı sonuçlar vermiştir. Özellikle çok bozulmuş olan eserlerde, PEG’in iki aşamalı olarak emdirilmesi ile yapılan konservasyon çalışmaları daha iyi neticelenmiştir. Uygulamanın titiz ve doğru bir şekilde yapıldığı taktirde eserde çekme, çarpılma gibi herhangi şekilsel bozukların olmadığı bir yöntemdir.

• Uygulamanın Dezavantajları: PEG ile yapılan uygulamalar sonucu ahşap doğal olmayan, daha koyu bir renge sahip olur. Ahşap konservasyonunda boyutlar gibi görüntü de mümkün olduğunca korunmalıdır. PEG korozif etkiye sahiptir. Metal, özellikle demir kompozit olan ahşap eserlerde kullanımı, yöntemin başarısı açısından risk taşımaktadır.

(Fatma Esra Altınanıt, 2015, s. 63)

(14)

2. Sakkaroz (Şeker emdirme) Metodu

• Suya doymuş ahşabın konservasyonunda kullanılan sakkaroz (C

12

H

22

O

11

) metodu, çok pahalı metotlara alternatif olarak geliştirilmiştir.

• Konservasyonu yapılacak suya doymuş ahşap öncelikle temizlenir ve tuzdan arındırma işlemine tabi tutulur.

• Daha sonra ahşap, % 1-5 konsantrasyonları arasında hazırlanan çözelti içerisine yerleştirilir.

• Eğer ahşaptaki bozulma ileri derecedeyse bu durumda daha yüksek konsantrasyonda sakaroz çözeltisi hazırlanabilir.

• Bu yöntemle hazırlanan çözelti içerisinde oldukça yüksek oranda biyolojik aktivasyon tespit edilmektedir.

Biyolojik aktivasyona karşı antimikrobiyal ajan olarak Dowicide A kullanımı tavsiye edilmektedir.

• Ahşabın bozulma durumuna göre ilk başta % 1 ile 5 konsantrasyon aralığında hazırlanan çözelti yavaş yavaş % 50 konsantrasyona kadar çıkarılır.

• Daha sonra çözelti konsantrasyonu, % 10 konsantrasyonda iki kez artırılarak % 70’e tamamlanır.

• Emdirme işlemi tamamlandıktan sonra ahşaplar kontrollü kurutma odalarına alınarak, hava ve nem

kontrolü eşliğinde yavaş yavaş kurutulur.

(15)

• Suya doymuş ahşabın emprenyesi için

sakkaroz metodu seçilirse rafine edilmiş beyaz şeker (saf sakkaroz) kullanılmakta, esmer

renkli, rafine edilmemiş kaba taneli şeker (A tipi şeker), beyaz şekerden çok daha fazla higroskopik olduğundan uygun

görülmemektedir. Çünkü bağıl nem

yükseldiğinde rafine edilmemiş şekerle

emprenye edilen ahşabın yüzeyi her zaman ıslak hale gelebilmekte, fakat yine de ahşabın boyutları stabil olarak kalmaktadır.

• Bu yöntemle konservasyonu yapılmış ahşaplar böceklerin ve kemirgenlerin saldırısına maruz kalmaktadır. Bu yöntemle konservasyonu

yapılmış ahşapların bulunduğu ortamın

iklimlendirme cihazlarıyla uygun bağıl nem değerlerinde tutulması gerekmektedir.

Şeker uygulaması sonrasında yüksek rutubetten

dolayı ahşapta mikroorganizma oluşumu (Fatma

Esra Altınanıt, 2015, s. 71)

(16)

• Sakkarozla emprenye edilerek korunan sanat eserleri rutubeti kontrol edilebilen bir ortama yerleştirilirse konservasyon işleminin başarısının devamı garanti edilmektedir.

Yani bu metotla konservasyonu yapılmış sanat eserlerinin bağıl nemi %70’in altında olan, en iyisi %30-40 olan ortamda saklanmaları önerilmektedir.

• Ahşaptan şekerin yıkanması strüktürel tahribata neden olacağından, asla bağıl nemin

%80’nin üzerindeki atmosfer şartlarına maruz bırakılmamalıdır.

• Ancak yine de sakkaroz metodu, suya doymuş ahşabın konservasyonunda başarılı bir yöntem olarak kabul görmektedir. Konservasyon işlemleri için geçerliliği kabul edilen diğer metotlardan daha ucuzdur.

• Sakkarozla emprenye edilmiş ahşap, donuk bir renge sahip olmakta ve yüzeyinde

çoğunlukla küçük, ince saç gibi çatlaklar oluşmaktadır. Fakat emprenye işlemi sonunda

ahşapta boyut stabilitesi sağlanmakta ve işlemin tüm maliyeti hesaplandığında güvenilir

bir alternatif metot olduğu kabul edilmektedir.

(17)

3. Aseton-Reçine Metodu

• Aseton-reçine metodunda yapılan işlemler, doğal bir reçine (örneğin; çam reçinesi (kolofan)) ile odun dokusundaki suyun yer değiştirmesi esasına dayanmaktadır.

• Kolofan, çam sakızının damıtılmasıyla oluşan, saydam, sarı renkli bir çam reçinesidir. Canlı ağaç gövdelerinde açılan yaralardan, ağacın dip kütük kısımlarının ekstraksiyonundan ve sülfat yönteminin yan ürünü olan tall- oil'in fraksiyonlu damıtılmasıyla elde edilir.

• Bu uygulama yüksek molekül ağırlıklı PEG’in nüfuz edemediği meşe ve karaağaç gibi az bozulmuş sert ahşaplar için McKerrell tarafından

geliştirilmiştir.

https://turkish.alibaba.com/product- detail/high-quality-gum-rosin-colophony- colophonium-60520504236.html

https://www.pinterest.se/pin/523895369133937112/?

amp_client_id=CLIENT_ID(_)&mweb_unauth_id=&from_

amp_pin_page=true

(18)

• Amaç, ahşabın içerisindeki suyun uzaklaştırılmasından sonra oluşan boşlukların yerini doğal kolofon reçine ile doldurmaktır.

• Özellikle yüksek molekül ağırlıklı PEG’in emdirilemediği geniş yapraklı ağaçlara kolofon emdirmenin daha kolay olduğu ifade edilmektedir.

• Bu yöntemde ahşap üç aseton banyosu ile dehidre edilmektedir. Eser her 5 cm kalınlık için çözelti içerisinde en az iki gün bekletilir. Suyun tamamen alınıp yerine reçinenin emdirilebilmesi için bu sürenin korunması oldukça önemlidir.

• Sonrasında çözelti yavaş yavaş 52

0

C’ye kadar ısıtılır, reçinenin konsantrasyonu % 67’ye kadar çıkartılır ve her beş cm için ahşap, çözelti içerisinde iki hafta bekletilir.

• Son olarak ahşap çözelti içerisinden çıkarılır ve nemli bezlerle silinir.

• Asetonun ısı ile kullanılması riskli bir uygulama olduğu için bu yöntem genellikle küçük

objelerin konservasyonunda kullanılmaktadır

(19)

Uygulamanın Avantajları:

• Aseton-reçine uygulaması ile konservasyonu tamamlanmış olan

ahşaplar; hafif, restore edilmeye oldukça uygun, birbirlerine yapışmaları kolay haldedirler.

• Metal kompozit olan ahşaplarda da bu yöntem oldukça uygundur, çünkü kolofan reçinesi metal ile tepkimeye girmediği için korozyona neden

olmaz, higroskopik değildir.

• Konservasyonu zor olan sert ahşap eserlerde başarılı sonuçlar alınmıştır.

Uygulamanın Dezavantajları:

• Pahalı bir uygulama yöntemidir, küçük olan ahşap eserler için uygundur

• Organik solventler zehirli, patlayıcı ve yanıcıdır.

• Esnekliği yoktur

(20)

4. Alkol-Eter-Reçine Metodu

• Alkol-eter metodunda uygulanacak işlem sırasının şu şekilde izlenmesi tavsiye edilmektedir:

1. Suya doymuş ahşap dikkatle yıkanmalıdır.

2. Suya doymuş ahşap içerisindeki tüm su, alkol ile yer değiştirinceye kadar birbirini izleyen alkol (etanol veya isopropanol) banyolarında bekletilir.

3. Objedeki tüm su, alkolle yer değiştirdikten sonra eterle tüm alkolün yer değiştirmesi için obje birbirini izleyen dimetil eter banyosunda bekletilmektedir.

4. Odun dokusunu sağlamlaştırmak, korumak ve bağıl nem değişikliğinden

kaynaklanan deformasyondan sakınmak için uygulama sonrasında %10-20 oranında dammar reçine (doğal reçine), kolofan veya polivinilalkol (PVA)’de ahşabın yüzeyine sürülerek ortamdaki nem değişiminden etkilenmesi engellenebilir.

5. İşlem tamamlandıktan sonra riskli olmayan objeler vakum altında hızlı bir şekilde

kurutularak eter hızla uçundur.

(21)

• Alkol-eter metodu açık renkli ve yoğunluğu düşük ağaç odunlarının doğal bir görüntü kazanmasını sağlamaktadır.

• Dehidrasyon prosesinin etkin olabilmesi için kullanılan alkollerin ve eterin susuz

(saf) olması gereklidir. Birçok obje için sadece alkol ve asetonla dehidrasyon prosesi tercih edilmekle beraber, maliyetin yüksek olması nedeniyle pratikte sadece küçük objelere uygulanmaktadır.

• Ayrıca, alkoller ve özellikle eter patlayıcı ve yanıcı olduğundan, güvenlik önlemleri

alınmalıdır.

(22)

5. Alkol-Kâfuru Metodu

• Kafur ağacı (Cinnamomum cyy), defnegiller (Lauraceae) familyasından, 20–

30 m uzunluğa ulaşabilen bir ağaç türüdür. Vatanı Güney Çin, Güney Japonya gibi uzak doğu ülkeleridir. Kafuru (Camphora), kafur ağacının yaprağında, gövde kabuğunda ve odununda bulunan yağ hücrelerinden meydana gelir ve yaşlı gövdelerde yarıklar içerisinde kristalleşir.

• Alkol-kâfuru metodu esasen alkol-eter dehidrasyon metoduna benzemekte, fakat işleme geçici bir daldırma maddesi olan kâfuru ilâve edilmektedir.

• Odun dokusu içerisindeki su öncelikle alkolle, daha sonra kâfuru ile değiştirilmekte, kâfuru odun dokusundaki hücre çeperlerini ve boşluklarını doldurduktan sonra hücre çeperleri üzerinde herhangi bir yüzey gerilim etkisi yapmadan yavaşça süblimleşmektedir (katı halden gaz haline dönüşmektedir).

• Bundan sonra ahşapta kollaps, daralma ya da deformasyon görülmemekte, işlem gören ahşap açık renkli ve hafif olmaktadır. Metotta kullanılan kâfuru, alkollerin herhangi birinde çözülebilmektedir.

http://www.yasemin.com/saglik/haber/2748990-kafur-agacinin-faydalari- nelerdir-kafur-hangi-hastaliklara-iyi-gelir

Kafur ağacı

(23)

Hamilton (1999)‘a göre işlem şu şekilde uygulanmalıdır:

1. Konservasyonu yapılacak ahşap obje dikkatle yıkanır.

2. Sırasıyla %50, %75, %90 ve %100’lük alkol serilerinde bekletilir. Alkol banyosunun (dehidrasyon işleminin) tam etkinliği, ahşabın şartlarına bağlı olarak değişiklik gösterir.

3. Obje dehidrate edildikten sonra hassas bir şekilde tartılıp, ağırlığı ölçülür ve ağırlık artışı duruncaya kadar 52°C’de ısıtılmış %95 alkol, %5 kâfuru çözeltisinde bırakılmaktadır. Ağırlık artışı durunca, kâfuru konsantrasyonu %75-80’e ulaşıncaya kadar çözeltiye % 5 kâfuru ilâve edilmektedir. Bu işlem haftalarca sürebilmekte, bu süre boyunca çözeltinin devamlı olarak 52°C’de tutulması ve çözelti seviyesinin alkol ilâveleriyle sabit kalması sağlanmaktadır.

4. Ahşap, alkol-kâfuru banyosundan çıkarıldıktan sonra birkaç haftada alkol buharlaştırılmakta ve geride hücre çeperlerinde kristalleşmiş kâfuru kalmaktadır. Kâfurunun buharlaşmasını azaltmak için ahşabın yüzeyine vernik, vaks, poliüretan, dammar reçinesi, kolofan ve PVA (polivinil asetat) tatbik edilebilmektedir.

• Alkol-kâfuru metodu son zamanlarda oldukça fazla miktarda tavsiye edilmesine rağmen,

alkol-eter metodu kadar ekonomik değildir ve büyük objelerin emprenyesi için pratik

olmayıp, çözeltisi yüksek derecede yanıcıdır.

(24)

PEG ile ön uygulama yapılmadan dondurarak kurutulan ahşap

Dondurarak kurutma ünitesi

6. PEG - Dondurarak Kurutma Metodu

• Dondurarak kurutma, küçük ve sadece sınırlı boyutlardaki az çok düzgün ahşap objelere tatbik edilmektedir.

• Suya doymuş ahşap dondurulduğunda oluşan buz kristallerinin genişlemesi sonucunda hücre çeperlerinin hasar görmesi nedeniyle ahşap doygun hale gelinceye kadar %10’luk PEG 400 çözeltisine daldırılmış ve ardından gerçekleştirilen dondurarak kurutma işlemi sürecinde buz kristallerinin oluşumu engellenmiştir.

Böylece PEG 400 çözeltisine daldırılma işleminin

yapılması, dondurarak kurutma metodunun Standard

bir aşaması haline gelmiştir. Bu işlem yardımıyla ayrıca

kurutmadan sonra PEG bir rutubet tutucu olarak rol

oynamakta ve ahşabı nemlendirerek aşırı daralmaya

uğramaktan korumaktadır.

(25)

• WATSON (1987), PEG 400’iin konsantrasyonu %20’den daha düşük olduğunda çözeltide cıvık mantarların geliştiğini, %20’nin üzerinde olduğunda ise mikroorganizmaların ozmoz yoluyla dehidre olarak öldüklerini tespit etmiş ve konsantrasyon %20’nin altında alınacaksa, çözeltiye %1 borik asit /boraks ya da Dowicide-1 veya başka bir fungisit katıldığında küf ya da cıvık mantarların gelişmesinin önlendiğini belirtmiştir.

• Dondurarak kurutma işlemi çeşitli şekillerde gerçekleştirilebilmektedir Örneğin;

1. GRATTAN (1982), suya doymuş ahşabı % 10-15 PEG ile emprenye ettikten sonra alüminyum folyo ile sararak hızlı bir şekilde -78°C sıcaklıkta dondurarak kurutmuştur. Dondurarak kurutma işleminde başka bir uygulama GRATTAN /McCAWLEY (1978) tarafından denenmiş, suya doymuş ahşap PEG 400 ile emprenye edildikten sonra soğuk kış koşullarının yaşandığı Kanada’da açık havada kurulan kurutma modülünde üç ay bekletilerek kurutulduğunda %76 anti daralma etkinliği sağlanmıştır.

2. Orta derecede degrade olmuş ahşap parçalar için % 20 PEG 400, fazla degrade olanlar için %10 PEG 400 +

%15 PEG 4000 harmanının kullanılması tavsiye edilmektedir. Aşırı derecede degrade olmuş ahşap ise %25 PEG 4000 ile emprenye edilebilmekte, fakat işlem süresinin uzatılması gerekmektedir.

• Suya doymuş ahşap PEG ile emprenye edildikten sonra, yapılacak dondurma işlemi için, objenin -32°C’ye, ya

da -40HC’ye kadar düşürülen sıcaklıktaki bir bölmeye yerleştirilmesi ve ahşabın sıcaklığı -25°C’ye ulaştıktan

sonra vakum uygulanması önerilmektedir. Bu proses sürecinde donmuş buz kristalleri süblimleşmekte ve su

buharı yoğuşma boruları üzerinde dondurulmaktadır. Obje tartılarak rutubet durumu belirlenebilmekte ve

ahşaptaki tüm su çıkarılıncaya kadar bu işleme devam edilmektedir. Ağırlık kaybı durduğu zaman işleme son

verilmekte ve ahşap %45-60 bağıl nemde depolanabilmektedir.

(26)

3. Dondurma işlemini ev tipi bir dondurucuda yapmak mümkündür fakat, hızlı dondurma daha iyi sonuç vermektedir. Hızlı dondurma aseton ve kuru buz bulunan bir konteyner içerisine ahşabın daldırılmasıyla sağlanabilmekte, bazı durumlarda evlerde kullanılan bir dondurucuda vakum uygulamadan gerçekleştirilen dondurarak kurutma işleminde kabul edilebilir sonuçlara ulaşılabilmektedir.

Böyle bir dondurucu kullanıldığında, emprenye işleminden sonra ahşap buraya yerleştirilmekte ve kuruyuncuya kadar bırakılmaktadır. Vakum uygulamayan bu işlemin proses süresi aylarca sürerken, vakum uygulandığında işlem birkaç hafta sürmektedir.

(Erdin, 2009, s. 239)

(27)

• Dondurarak kurutma pahalı bir yöntemdir. Birçok dondurucuda boyut sınırlamasının bulunması, emprenye edilecek büyük boyutlu objeler için uygun ekipmanlar hazırlanmasını gerektirmekte ve maliyeti daha da artırmaktadır. Bu nedenle dondurarak kurutma metodu uygulaması birçok laboratuvarda küçük objelerle sınırlandırılmaktadır.

• Ayrıca, suya doymuş ahşabın üzerinde metal kısımlar varsa PEG çözeltisi

korozyona sebep olacağından, PEG yerine sakkaroz, ve glukoz kullanılması

önerilmektedir.

(28)

7. Cellosolve-Petrol Metodu

• Ahşap ve metalin birarada bulunduğu objelerde organik solventlerle dehidratasyon işlemleri yapılabilmekte, bunun için etilen glikol mono etil eter (cellosolvc) ve petrol kullanıldığı görülmektedir.

• Metod cellosolve (etilen glikol mono etil eter) ile suyun karışabilmesi işlemidir.

• Ahşap obje, içerisindeki suyu buharlaştırmak için cellosolve banyosunda kaynatıldığında cellosolve yavaşça su ile yer değiştirir. Daha sonra cellosolve ile petrolün yer değiştirmesi sağlanır.

• Susuz ahşap petrolle dolduğunda düzgün sertleştiğinden kollaps-büzüşme meydana gelmemektedir.

• Hem hızlı bir uygulama, hem de objelerin mat ve açık renkli olmalarını sağlayan bir işlemdir. Dezavantajı işlem sırasında çıkan buharların zehirli olmasıdır. Fakat ahşap ve metalin birlikte kullanıldığı objelerde PEG banyosu korozyona neden olduğundan bu yöntem tercih edilmektedir.

• Cellosolve-petrol metodunda % 10-25 vaks katılmasının sağlamlaştırma işlemlerinde kollapsı engellediği, daralmanın az olmasını ve ahşabın renginin daha açık olmasını sağladığı belirtilmektedir.

Cellosolve ve petrol ile koruma altına alınan demir bıçak (Erdin, 2009, s. 240)

(29)

8. Silikon Yağı Metodu

• Silikon yağı yöntemi, küçük ahşap objelerin konservasyonunda kullanılan uygulamalardandır. Bu yöntemden sonra ahşabın doğal bir görünüm kazandığı ve boyutsal bir değişime maruz kalmadığı ifade edilmektedir.

Yöntemin geri dönüşümü yoktur

• Araştırmya göre suya doymuş haldeki ahşap, cam, deri, örgü sepetler ve mantardan yapılmış objeler polimer ortamlarda başarıyla korunabilmektedir. Bu metot yardımıyla konservasyonu yapılan örneklerin özellikleri muhafaza edilerek korunmaları mümkün olmaktadır.

• Silikon polimerler ile uygulamalarda, obje içerisindeki havanın ve suyun yer değiştirmesi sonucu stabilize edilen bir çok organik malzemenin (suya doymuş ve hava kurusu haldeki ahşap dahil) elektron mikroskopta incelenmeleri ve kimyasal analizleri yapılabilmektedir.

Ahşaba Silikon yağı emdirilmesi

(30)

1. Suya doymuş ahşap obje etanol banyosuna yerleştirildikten sonra, yaklaşık bir saat vakum (10 kg) altında bekletilerek kurutulur.

2. Kuruyan ahşap, aseton banyosuna yerleştirilir ve yaklaşık bir saat vakum altında tutulur.

3. Bir miktar SFD-1 silikon yağı ölçülüp içerisine ağırlığına göre % 4 isobütiltrimetoksilan karıştırılır. İsobütiltrimetoksilan sonraki adımlarda sertleşen silikon yağıyla çapraz bağlar kurmaktadır. Ahşap bu karışıma batırılır ve bir gece boyunca düşük bir vakum (5 kg kadar) altında bekletilir. Yüksek vakum uygulanmayan bu aşama önemli olup, odun dokusundaki hücrelerin kollapsını önlemek için bu süreye bağlı kalınması önerilmektedir.

4. Ahşabın yüzeyindeki fazla silikon yağını uzaklaştırmak için obje kuru bezle kurulanır.

5. Ahşap, içerisinde az miktarda FASCAT 4200 katalizör bulunan küçük bir kapla beraber kapalı

bir konteynere yerleştirilerek, 52 °C’ye kadar ısıtılmış bir fırına konulur. Fırın sıcaklığında

FASCAT 4200’ün buharlaşması ve odun dokusunda silikon yağının sertleşmesi sağlanır.

(31)

• Silikon yağı ile yapılan işlemlerle, boyut değişikliği olmayan, doğal renkte bir ahşap elde edilmekte, ahşap stabil hale gelmekte ve diğer metotlarla emprenye edilmiş objeler gibi bulundukları kapalı ortamda çevre şartları kontrollerine ihtiyaç duyulmadan muhafaza edilebilmektedir. Ancak, bu konservasyon işleminde geri dönüşüm mümkün değildir.

• Suya doymuş haldeki ahşabın konservasyonunda yukarıda başka metotlar da

uygulanmaktadır. Hekzanda çözünen parafın içersine daldırma yöntemi diğer metotlara

bir örnek olarak verilebilir. Ancak, bu metotlar günümüzde pek fazla kulanılmamaktadır.

(32)

Suya Doymuş Ahşap Konservasyonunda Geri Dönüşüm

• Suya doymuş ahşap konservasyonunda denenecek geri dönüşüm işleminin ve objenin iyi durumda olmasında en etkili yöntem olan PEG ve silikon yağı ile ulaşılabilmektedir.

• Çünkü suya doymuş hasarlı bir ahşap için kullanılan silikon yağı işlemlerinde ve PEG işlemleri ile birleştirilmiş işlemlerde hücresel deformasyona neden olunmamaktadır.

• Emprenye işleminden sonra ahşabın cins ve türü de tanımlanabilmektedir.

• Ancak, çok hasar görmüş suya doymuş ahşabın PEG ile konservasyonu yapılmışsa ahşaptan PEG’in tümünü çıkarmak mümkün değildir. Çünkü emprenye işlemi süresince PEG’iin bir kısmının odun dokusundaki hücrelere ve kalan lignine kimyasal olarak bağlanması,

polimerin odun dokusundan tamamen çıkarılmasını önlemektedir.

• Ayrıca PEG ile emprenye işlemi süresince, hücreler arası bağlantıda zedelenmeye neden olunmakta, konservasyon işlemi odun dokusunun yapısal sağlamlığını zayıflatabilmektedir.

• PEG’in çıkarılma işlemi ise, yüzlerce yıl suya doymuş halde kalan ahşabın zaten zayıflamış

yapısına hasar verebileceğinden, çoğunlukla geri dönüşüm işlemleri yapılmamaktadır.

(33)

• Silikon ve polimer emprenye işlemlerinin geri dönüşümlü olduğu açıklanmış olmasına rağmen geri dönüşüm işlemlerinin iyileştirilmesi henüz tamamlanmamıştır.

• Ancak, silikon ve polimer işlemleriyle yapılan konservasyonun uzun ömürlü olması kısa bir zaman içerisinde gerçekleştirilmesi ve sertleşmelerinin kolay olması nedeniyle, birçok sanat eserinin emprenyesinde öneme sahiptir.

• PEG ile emprenye edilmiş sanat eserlerinin bulunduğu ortamda iklim ve sıcaklık şartları kontrol edildiğinde, sertleşme kalıcı olmakta ve bu eserlerin beklenen ömrü sadece bu şartlarda uzatılabilmektedir. Objenin rutubet alması ve objede absorbe edilen maddedeki kaçınılmaz kimyasal değişiklikler, sanat eserinde yavaş da olsa bir bozunmaya neden olmaktadır.

• Uzun ömürlü olan silikon ve polimerlerle yapılan işlemlerde böyle bir problemle

karşılaşılmamaktadır. Konservasyonda kullanılan polimerlerin yarı ömürleri en az 200

yıldır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Eğer aynı sübstituent molekülde iki veya daha fazla bulunuyorsa, bunlar yan yana (iki tane için di, üç için tri, dört için tetra, beş için penta, altı için hekza

Ahşabın hücre çeperi direnci, çekme, eğilme ve şok direnci üzerinde önemli bir etkiye sahip olan selüloz, iğne yapraklı ağaçlarda %35-40, geniş

Böcekler ve çürüklük yapan mantarlar, sadece aerobik şartlarda odun dokusu olabilmekte, böcekler çoğunlukla 1-5 yıl süren aktiviteleri sonucunda ahşabın yüzeyinde ve

 Emprenye; toksik özellikteki kimyasal bir maddenin mantarlar, böcekler, termitler, deniz canlıları tarafından besin maddesi olarak kullanılan hücre zarının zehirli

Bu metotları uygulayan tesislerde ahşap malzeme çelik bir kazan içerisine yerleştirilmekte, yüksek ve alçak basınç uygulamaları ile malzemenin içerisine

Dolayısıyla kadınlar, performatif gösterileri, özel alan sayılan salonlardan çıkmak, mücadeleyi tanıtmak, feminist kolektif bir kimlik oluşturmak,

Sanat için önemli yere sahip olan obje endüstri devrimi ile sanatçılar tarafından daha fazla önem kazanmış yeni arayışlara girerek yükledikleri anlamlar

Büyük moleküller enerji sağlamak için parçalandıklarında, enzimler azotu, küçük ve toksik madde olan amonyak şeklinde ayırırlar.. • Amonyak daha sonra ATP ile daha az