• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 9 TÜRKİYE NİN YERLEŞME COĞRAFYASI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "BÖLÜM 9 TÜRKİYE NİN YERLEŞME COĞRAFYASI"

Copied!
94
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

BÖLÜM 9

TÜRKİYE’NİN YERLEŞME COĞRAFYASI

(3)

İÇİNDEKİLER

TÜRKİYE’NİN YERLEŞME COĞRAFYASI

TÜRKİYE’DE YERLEŞMELER ÜZERİNDE ETKİLİ OLAN COĞRAFİ FAKTÖRLER

TÜRKİYE’DE KIR YERLEŞMELERİ

KASABA YERLEŞMELERİ

ŞEHİR YERLEŞMELERİ

(4)

İnsan çevre ilişkisi ve yerleşme

• Canlıların en temel ihtiyaçlarından bir tanesi barınmadır. Bu ihtiyacını gidermek üzere oluşturduğu yapılara mesken

dedir. Meskenler yerleşmenin çekirdeğini oluşturur.

Oluşturulan meskenlerden kırsal alandakiler büyük ölçüde çevresel faktörlere bağlı olarak şekillenir. Çevresel

faktörlere bağlı olarak şekillenen meskenler bir araya gelerek kırsal yerleşme ünitelerini oluştururlar.

• Kasaba ve kent yerleşmelerinde büyüme ile ters orantılı

olarak çevrenin etkisi azalır.

(5)

Yerleşme Coğrafyası,

• Yerleşme Coğrafyası, belli bir süreç içinde insanların ortaya çıkardığı yerleşmelerin;

kökenlerini, gelişim ve değişimlerini, kuruluş yeri özelliklerini (sit ve sitüasyonunu),

görünümlerini (fizyonomi veya morfoloji),

işlevlerini (fonksiyon), dağılış ve paternlerini

araştırır.

(6)

Kuruluş yeri özellikleri

• Sit; şehir yada kasabanın yerel özellikleri.

Sit yerleşmenin bulunduğu coğrafi konumu açıklar. Ovada mı, vadide mi, adada mı, plato kenarında mı olduğunu.

• Sitüasyon; bir şehir yada kasabanın bölgesel özellikler.

Şehirler daha çok farklı fiziksel alanların birleşme

noktalarındadır. Kara ile su, orman ile step, dağ ile ova yada iki

farklı kültür.

(7)
(8)

Doğu Karadeniz kıyı kuşağında yerleşme dağılışı

İstanbul_Trabzon Hava videosu.MOV

(9)

Kırsal yerleşme coğrafyası geleneksel olarak kültürel coğrafi görünümün üç ayrı özelliği üzerinde odaklanmıştır

• Yerleşme kalıbı; köy, köy-altı; çiftlik, dam, mezra, kom, yayla vb.

• Tarlaların kalıbı; üretim amaçlı insan

tarafından ortaya çıkan tarlaların şekil ve kalıbı

• Ev/konut ve çiftlik tipleri

(10)

TÜRKİYE’DE KIR YERLEŞMELERİ

• Köy: Köy bir yerleşme tipi olmayıp idari bir ünitedir. Bu nedenle bu idari ünite içerisinde kalıcı ve geçici pek çok yerleşme ünitesi yer alabilmektedir.

• Köy kanununa göre nüfusu 2000’ den az olan, cami,

okul, otlak, yaylak, baltalık, gibi ortak malları bulunan

ve toplu ve dağınık evlerde oturan insanlar, bağ, bahçe

ve tarlalardan oluşan ve köy kanunundan doğan yetki

ve haklara sahip bir varlıktır (Özçağlar,1996)

(11)

Bazı köy tipleri

Şekil 2a: Dağınık köy

Şekil 2b: Vadi yada yol

boyu köyü Şekil 2c: Akarsu boyu köyü

(12)

Sivas Düz yayla Köyü

(13)

DİĞER BİR GÖRÜNÜŞ

(14)

Çoruh Vadisi_Toplu Yerleşme

• Meryem HAYIR KANAT arşivi_2012

(15)

Ekonomik Fonksiyonuna Göre Köyler

• Tarım Köyleri: Birincil ekonomik faaliyet olarak tarımın ön planda olduğu köylerdir. Bu köyleri yapılan tarımsal ekonomik faaliyete göre kendi içerisinde de sınıflandırmaya tabi tutmak mümkündür.

• Hayvancı Köyler: Köyde yaşayanların geçimlerini sürdürebilmeleri için gelir elde ettikleri faaliyetin hayvancılık olduğu köylerdir.

Hayvancı köylerin önemli bir kısmında ev ekonomisinin ihtiyaçlarına yönelik küçük çaplı bahçe tarımı da yapılabilir. Tarım arazilerinin

sınırlı olduğu, mera alanlarının yaygın olduğu bölgelerde görülürler.

Bu köylerin ekonomik sahası içerisinde mezra, yayla, kom gibi köy altı yerleşmeler yaygındır. Ülkemizin doğu yarısında daha

yaygındırlar.

(16)

• Ormancı köyler: Orman içi ve orman kırışında konumlanan

köylerdir. Ormandan ağaç kesimi, orman bakımı, ormanlık alanda avcılık ve toplayıcılık (mantar, orman meyveleri, otlar ve ağaç

kabukları vb.) faaliyetlerinin köyün ekonomisi için en önemli gelir kaynağı olduğu köylerdir. Diğer köy tiplerine göre sayıları daha az olmakla birlikte orman alanlarının dağılımı ile paralellik gösterirler.

• Balıkçı Köyler: Kıyı kuşağında doğal koy ve körfezlerin bulunduğu alanlarda gelişmiş olan köylerdir. Karadeniz Bölgesinde yerleşmeye uygun alanların azlığı nedeni ile geçimini denizden sağlayan kıyıda kurulmuş balıkçı köyleri vardır. Bu köylerin büyük kısmı sahil yolunun inşası sonrasında gelişmiş kasaba ve şehir yerleşmesine

dönüşmüşlerdir. Ege Bölgesinde körfezlerin

Ekonomik Fonksiyonuna Göre Köyler

(17)

Köy Altı Yerleşmeler

Köylerden daha küçük olan ve köyün ekonomik sahasını oluşturan; yayla, mezra, kom, dam, oba, çiftlik, dalyan gibi yerleşim birimlerinde

ekonomik faaliyet çeşidine göre farklılaşır ve

bölgeden bölgeye de farklılıklar gösterirler.

(18)

• Yayla Yerleşmeleri: Yayla değinilince hayvanların otlatıldığı yüksek yerler dağlar akla gelir. Yaylak ise yazın oturulan yer anlamına gelir.

Eski Anadolu medeniyetlerinde „‟yayla evi‟‟, “yazla evi”, “yaz evi”, gibi adlara rastlanır. Eski Orhun yazıtlarında da yaylağ, yayladım,

yaylayan gibi kavramlar yayla yaşamını yaylaya gitmek yaylamak gibi toplumsal etkinlikleri anlatır.

• Mezralar: Mezraa yerleşmeleri dikey yönlü mevsimlik göç hareketininim görüldüğü alanlarda, köyün ekonomik sahası

içerisinde oluşmuşlardır. Kelime anlamı olarak ziraat yapılan ya da ekilen dikilen arazi olarak tanımlanan mezraaların bir kısmında

tamamen hayvancılık faaliyeti de söz konusu olabilmektedir. Mezraa bir köyaltı iskân şekli olarak yoğunlukla ülkemizin doğu yarısında

görülmektedir.

(19)

Foto 2: Geleneksel ve betonarme yayla evi, Köşk Yaylası,

Köprübaşı, Trabzon

(20)

• Sürekli yerleşmeler oluşturmuş olanlar: Bunlar, sürekli yerleşme durumuna gelip, Elazığ ve Malatya gibi, bir

kente dönüşmüş olanlar, pek çok mezrada olduğu gibi bir köy yerleşmesine dönüşmüş olanlar ve özellikle toplu

yerleşilmiş bazı köylerin, uzak mahalleleri durumuna gelmiş olanlar.

• Dönemlik Yerleşilen Mezralar: Bunlar, elbette Karadeniz bölgesi ve özellikle de Doğu Karadeniz bölümü köy

yerleşmelerine bağlı, onların ekonomik etkinlik alanı

içinde ve yıl içinde, ilkbahar ve sonbaharda yerleşilen

mezralardır

(21)

• Kom Yerleşmeleri: Köyün dışında fakat ekonomik alanı içerisinde küçükbaş hayvanları koymak için oluşturulmuş birkaç ağıl ve çoban kulübelerinden ibaret yerleşmelerdir (Foto 3). Komlarda genellikle taştan yada ahşaptan yapılmış etrafı çitler ile çevrilmiş ağıl olarak adlandırılan hayvan barınaklarının da bulunduğu basit kulübe meskenleri bulunur. Meskenler genellikle çobanın konakladığı, hayvanların ürünlerinin işlendiği ve depolandığı yerlerdir. Bunları mümkün olduğu kadar suya yakın yerlere yaparlar. Elverişli

topraklara ve elverişli iklime sahip olan komlara zamanla sahipleri yerleşerek orada ziraat yaptıkları da görülür. Fakat ziraat ve devamlı iskân başladığı andan itibaren bu gibi yerler kom olmaktan, çıkarak artık mezraa sayılır. Zamanla komların mezraa ve mezraaların köy veya daha büyük iskân merkezleri olabildikleri bilinmektedir

(22)

Akyazı Yaylası_Sakarya

Fato 3: Sakarya Keremali Dağı'nda bir kom yerleşmesine ait ağıl ve çoban kulübesi

(23)

• Dam Yerleşmeleri: Köyün ekonomisini destekleyen yerleşim alanlarından birisidir. Dam yerleşmelerinde genellikle küçükbaş hayvancılık yapılır. Konumu uygun olan bazı damlarda gücük çaplı tarımda

yapılabilmektedir. Batı Anadolu’da rastlanan dam

yerleşmelerinin tipik örneklerine Gökçeada ve Bozca Adada rastlanmaktadır. Kahraman’a göre Gökçe Adanın Uğurlu köyünde devletin yaptırdığı konutların alt

katlarında ahırlar bulunmasına rağmen, hayvanlar

köyün dışında oluşturulan damlarda bulunmaktadır

(Foto 4). Damlarda yapı malzemesi olarak genellikle

çevrede kolay bulunan malzemeler kullanılmaktadır.

(24)

• Foto 4: Uğurlu Köy'ünde ağıla dönüşmüş bir dam yerleşmesi, Gökçeada, Çanakkale, Kaynak: Kahraman, 2005, s. 39

(25)

• Oba Yerleşmeleri: Orta Asya yaşam tarzının ve kültürünün

Anadolu’da devamı olarak ifade edebileceğimiz göçebe hayvancılık faaliyetinin yapıldığı, meskenin kıl çadırlardan ya da yurtlardan

oluştuğu yerleşme tarzıdır (Şekil 4, Foto 5). Meskeni oluşturan kıl çadır karacadır, keçeden yapılan ve oval olan yurt olarak adlandırılır.

Konar göçerliğin günümüzde kalmamış olması, obalarda

yaşayanların kışı köyde geçirmeleri kara çadırın yurtlara göre daha kolay imal edilmesi Anadolu’da yurt tabir edilen meskenlerden oluşan obaların azalmasına neden olmuştur. Artık mevsimlik bir yerleşim olan obalara daha ziyade Toros dağlarında rastlanılır.

(26)

Şekil 3: Bir Yurt

Kaynak: Tolun-Denker, 1977, s. 83

Fotoğraf 5: Oba Yerleşmesi

Kaynak: Meryem Hayır Kanat arşivi,2005

(27)

• Dalyan: Kıyı bölgelerinde balıkçı köylerinin sahil kesiminde balıkçı teknelerinin bağlandığı, balık avlama aletlerinin depolandığı baraka

yerleşmelerdir. Gökova Körfezinin kıyısında bulunan ve bugün çok önemli bir turizm merkezi olan Dalyan Muğla’nın Ortaca ilçesi bağlı bir mahalle konumundadır. Dalyan geçmişte balıkçı barınaklarının bulunduğu av mevsiminde kullanılan basit bir yerleşmeydi

(28)

Türkiye’de Kırsal Meskenlerin Özellikleri

• Kırsal yerleşmede ana eleman olan evin eklentileri şeklinde yerel olarak farklı isimleri olan pek çok eklenti bulunur. Bu eklentiler kır ekonomisinin yürütülebilmesi için gerekli olan unsurları barındırırlar.

• Hayvanın, odunun, otun, alet edevatın depolandığı ve kuruluk olarak tabir edilen eklentilerdir.

• Kırsal kesimde yaşayan ailenin ekonomik yaşamını sürdürmesinde gerekli olan bu eklentiler yerel inşaat malzemesine göre farklı

malzemelerden oluşurlar. Ahır, odunluk, samanlık, kümes, ambar, serender bunlardan bazılarıdır.

(29)

Foto 6: Kerpiç Fırın Alancuma Köyü, Sakarya

(30)
(31)

• Kerpiç Meskenler: Ülkemizde karasal iklimin hakim olduğu, bitki örtüsünün inşaat

malzemesi için yeterinde bulunmadığı

bölgelerde yaygın olarak görülen mesken

tipidir.

(32)

Harran evleri- Tonoz çatılar

(33)

Kastamonu Taşköprü yöresinde çok azda olsa görülen kerpiçten yapılmış bir ahır. Bazı ahırlar asıl evden ayrı

bir şekilde inşa edilmiştir.

(34)

• Taş Meskenler: Çevrede kolay işlenebilen litolojik yapının bulunduğu alanlarda taş meskenlere rastlanılır. Uzun

ömürlü oluşu, yalıtım konusundaki üstünlükleri taşı önemli bir yapı malzemesi haline getirmiştir.

Foto 7: Taş Mesken, Bozören köyü, Balıkesir.

Bu köyde taş meskenlerin yanı sıra, kerpiç ve karma malzeme kullanılarak yapılan meskenlere de rastlanılır. (Serkan Bilgiç’ten)

Foto 8: Taş Çatı Örtüsü, Yazıcı Köyü Türkeli, Sinop

Kaynak: Yılmaz, 2013, s.7

(35)

• Ahşap Mesken: Orman örtüsünün dağılışı ile ahşap

meskenlerin dağılışı arasında bir paralellik söz konusundur.

Yapı malzemesi olarak kullanışlı olan ahşap malzeme kerpiç ve taş meskenlerin inşasında özellikle çatının oluşturulması için kullanılır. Fakat orman varlığının yeterli olduğu

bölgelerde ahşap kullanımının binanın büyük kısmını yada tamamını oluşturduğu bilinmektedir. Ahşap meskenlerin inşasında yığma tekniği ve karkas tekniği en yaygın

kullanılan tekniklerdir.

(36)

Foto 9: Çukurören Köyü, Çamlıdere,

Ankara (Uğur Özdemir’den). Foto 10: Ahşap yığma yapı tekniği.

Sarıbeyli Köyü, Kaynarca, Sakarya.

Kaynak: Davulcu, 2009, s. 696

(37)

• Karma Meskenler: Ahşap meskenlerin yaygın olarak görüldüğü ülkemizde, yapı tekniği olarak karkas

meskenlerin en büyük kısmı oluşturduğu bilinmektedir.

Genel olarak taş temel üzerine kereste ve tomruklar ile oluşturulan bina iskeleti tamamlandıktan sonra, taban, tavan, duvar ve bölmeler tahtalar ile gerçekleştirilir

(Foto 11 ve 12). Bu evlere Doğu Karadeniz’de “Çatma

ev” yada “hımış ev” denir.

(38)

Fotoğraf 11: Marmara Bölgesinden hımış ev. Mahmudiye Köyü, Sapanca, Sakarya Kaynak: Meryem Hayır Kanat arşivi, 2009

Fotoğraf 12: Doğu Karadeniz’den hımış ev. İsmailağa Konağı, Aşağıovalı Köyü (Mahallesi), Sürmene, Trabzon (Yusuf Keskin’den)

Foto 13: Sakarya Taraklı’da Kasaba Meskeni. Yapı moloz taş temel üzerine ahşap çatkı arası kerpiç dolgulu, üzeri saman katkılı toprak sıvalıdır.

Kaynak: Meryem Hayır Kanat arşivi, 2006

Foto 14: Güney Marmara’dan çok katlı hımış ev, Sölöz Beldesi, Orhangazi, Bursa Kaynak: Meryem Hayır Kanat arşivi, 2006

(39)

İnşaat tekniğine göre evler

• Türkiye’de inşa edilen kırsal meskenlerin teknikleri inşaat sektöründe kullanılan, yığma, karkas teknikleri yanı sıra, örme, dolma ev gibi tekniklerde kullanılmıştır.

• Taş ve toprak meskenlerde yığma tekniği daha yayınken,

ahşap meskenlerde karkas tekniği, örme tekniği daha yaygın olarak kullanılır.

• Hımış evlerde ise taş temel yığma tekniği ile yapılırken, üst

kısım karkas ve dolma tekniklerinin birlikte kullanılması ile

tamamlanır.

(40)

Kaynak: Meryem Hayır Kanat Arşivi_2018

Saz Meskenler

Aşağı Pınar Açık Hava Köy Müzesi_Kirklareli

(41)

Saz Meskenler

Aşağı Pınar Açık Hava Köy Müzesi_Kirklareli

Aşağı Pınar Kırklareli’nin güneyinde,

Asilbeyli köyü yolu üzerinde yer alan ve en eski tarih katmanında

M.Ö.6600 yıllarına dair buluntular veren özel bir ören yeridir

(http://www.trakya gezi.com/kirklarelin in-muzeleri/)

Foto_Kaynak: Meryem Hayır Kanat Arşivi_2018

(42)

Kaynak: Meryem Hayır Kanat Arşivi_2018

Saz Meskenler_Kirklareli

(43)

Çatma ev_Gogiçli Köyü_Sürmene Trabzon

(44)

Sapanca’da karkas teknikle inşa edilmiş “hımış ev”

(45)

Sapanca’dan bir örnek

(46)

Karkas ev teknikle inşa edilmiş “Hımış Ev”

(47)

Yukarıdaki karkas teknikle inşa edilmiş “Hımış ev”in mekanda konumlanmasıTrabzon_Sürmene_Yukarıovalıköyü

(48)

• Örme Ev: Çoğunlukla Karadeniz'de ve kısmen de Akdeniz bölgesinde rastlanan «Karkas ev»le «Çatma ev» arası bir tip olarak nitelendirilebilen «Örme ev» olarak adlandırdığı bir diğer ev şekli daha vardır. Yapı ve görünüm itibariyle adeta büyük bir sepete benzetile bilirler. Bu yapı şeklinin esası kısmen «Bağdadi»=«Çakatura» duvar inşaatına

benzetilebilir. Çünkü bağdadi duvarlarda da karkas bir

iskeletin üzerine genellikle 1 cm. kalınlıkla 2-3 cm. genişlikte

çıta veya kamışlar çakılır, bilahare de üzerleri sıvanır

(49)

Dolma Ev: Ana direkler arasına çıtalar çakılıp, aralarına taş

doldurularak yapılan evin dış duvarları sıvanır veya tahta çakılarak örtülür. Meskenler genellikle sıvasızdır. Meskenin eskiyen

kısımlarında tuğla daha fazla kullanılmaya başlanan bir

malzemedir. Bu meskenlerde de artık oluklu kiremit’in yerini yassı

kiremit yada saç almaktadır

(50)

Kırsal alanda mülkiyet ve tarla şekilleri

• Kırsal alanda mülkiyet şekillerine bakındığında parçalı bir yapı ortaya çıkar.

• Miras yolu ile arazilerin kardeşler arasında bölünmesi konusunda 2005 yılına kadar önemli hiçbir yasal

kısıtlamanın olmayışı bunun temel nedenidir.

• Bu durum tarım arazilerinin kişilerin geçimini

sağlayamayacağı kadar küçük parsellere ayrılmasına ve sonuç olarak kırsal alanların göç vermesine neden

olmuştur.

(51)

5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu

• Türkiye’de toplam tarım arazisi parsel sayılarının yaklaşık %55’i ve toplam arazi varlığının yaklaşık %50’si, 50 dekarın altındadır (Kılıç, 2010, s. 76).

• Her bir tarımsal işletme başına düşen ortalama parça sayısı ise 4’tür.

• Bu nedenle 2005 yılında yürürlüğe giren 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu ile tarım arazilerinin parçalanması bir ölçüde engellenmeye çalışmıştır.

• Kanuna göre; “terekede bulunan ekonomik bütünlüğe ve yeterli tarımsal varlığa sahip bir tarımsal işletme, işletmeye ehil

mirasçılardan birinin istemde bulunması hâlinde bu mirasçıya gelir değeri üzerinden bölünmeksizin özgülenebilmektedir”.

(52)

• Tarım arazilerinin miras yoluyla parçalanmasını önlemek amacıyla Medeni Kanunda getirilen düzenlemeler, mirasçılardan birinin talepte bulunması halinde uygulanan hükümlerdir.

• Bu nedenle, eğer mirasçılardan tarımsal işletmenin kendisine özgülenmesi konusunda bir talep gelmemişse, bu hükümlerin uygulanma imkânı bulunmamaktadır.

• Ancak böyle bir durumda, mirasçılardan her birinin işletmenin bir bütün olarak satılmasını talep etme hakkına sahiptirler.

• Medenî Kanunda yer alan bu düzenlemelerin isteğe bağlı olması nedeniyle, mirasçılardan bir talep gelmemesi halinde, tarımsal

işletmenin parçalanabileceği sonucuna da ulaşmamak gerekir ( Kılıç, 2010, s. 77).

(53)

Tablo 1: Arazi çeşidi ve 5403 sayılı Kanuna göre bölünemez parsel büyüklüğü (da)

Marjinal tarım arazileri 20

Mutlak tarım arazileri 20

Özel ürün arazileri 20

Dikili tarım arazileri 5

Örtü altı tarım yapılan araziler 3

(54)

Tablo 2:Türkiye’nin köylerinin nüfus büyüklüklerine göre sınıflandırılması

1965 2014

Nüfus Miktarı Köy Sayısı Nüfus Köy Sayısı Nüfus

0-150 2.436 265.010 8.269 606.268

151-1000 29.033 13.167.349 9.232 2.977.315

1001-2000 3.366 4.410.319 741 855.747

2000+ 803 2.742.926 147 278.363

Beldeler 396 1.039.337

(55)

Kırsal alanda yapısal değişim

• Türkiye’nin kırsal alanları hızla boşalırken kırsal ekonomik faaliyetlerde büyük oranda azalma göstermektedir. Bunun en önemli nedeni tarım alanlarından yeterli gelirin elde edilememesidir.

• Bir zamanlar hayvancılığın beşiği olan yaylalar ve meralar önemli ölçüde boşalmıştır.

• Şehirlere göç eden insanlar arkada bıraktıkları kırsal bölgeleri yaz aylarında tatillerini geçirecekleri, memleket hasretlerini giderecekleri yer olarak

görmekte, kentsel alanda sahip oldukları konforu köylerinde, yaylalarında devam ettirebilmek içinde geleneksel mesken şekillerinin yerine beton ve tuğladan evler inşa etmektedirler.

• Bu durum yok olan kırsal ekonomik faaliyetlerin yanında yok olan mesken kültürünü de beraberinde getirmektedir.

(56)

Sefa Köyleri

• Ülkenin tamamında yaşanmaya başlamış olan bu gelişme büyük kentlerin yakın çevresinde farklı bir boyut almakta ve şehirlilerin hafta sonları kaçtıkları ikinci evlerin, lüks sitelerin yer aldığı sefa köylerine dönüşmektedir

(Yılmaz, 2002).

(57)

• İstanbul metropolünün rekreasyon alanı içerisinde

sayabileceğimiz Sapanca Gölü Havzasında yer alan köylerin göstermiş olduğu değişim buna güzel örnektir. Sapanca’nın alanıyla ilgili yapılan çalışmanın sonuçlarına göre köyler

büyük oranda ikinci evlerin mekanı haline gelmiştir. 16 tane köye sahip olan Sapanca’da 10 köyün sabit nüfusu 250’nin altındadır. Bazı köylerde sürekli oturan yoktur. Kırsal nüfus arazilerini satarak Adapazarı yada İstanbul’a göçmüş,

kalanlar ise artık tarım yapacakları yer kalmadığı için

köylerde kurulan sitelerde bekçilik, temizlik işleri gibi

uğraşlar ile meşguldürler.

(58)

• Köylerdeki siteler farklı konforlarda olmakla birlikte, genel olarak sosyal donatıları yüksektir. Yer yer ormanlık tepelere orman sınırına yada içerisine malikane görünümlü tek evler inşa edilmiştir.

• Sahada 2006 yılında yapılan çalışmaların sonuçlarına göre bahçeli lüks villalarda oturanların %90’ı İstanbul’da ikamet eden kişilerdir.

• 2006 yılı itibari ile yaklaşık 1500 ikinci evin yer aldığı Sapanca köylerindeki toplam nüfus o tarihte sadece 5499 kişidir.

• Yaklaşık olarak 300m- 400m yükseltileri arasında yer alan, konumu gereği orman ve göl manzarasına sahip İlmiye köyünün nüfusu 148 iken köyde 600 tane villanın olması durumu açıklayan güzel bir

örnektir (Hayir ve Demir, 2009).

(59)

Yerleşme topografya ilişkisi

(60)

Uydu Fotoğrafı, Sapanca Köylerinde ikinci evler

(61)

0 0,1 0,2 0,3 0,4 0,5 0,6

0-150 151-1000 1001-20002000’den yukarı köyler Beldeler

Şekil 5: Kırsal yerleşme büyüklüklerine göre nüfus dağılımı (%)

Yerleşme Sayısı Nüfus Miktarı

(62)

KASABA YERLEŞMELERİ

• Kırsal yerleşmelerde atölye tipi sanayi ve hizmet sektörünün gelişmeye başlaması ile birlikte tarım, hayvancılık gibi primer (birincil) ekonomik

faaliyetlerin dışında geçim kaynakları oluşmaya başlar. Böylece yerleşme kırsal ve kısmen kentsel faaliyetlere sahip olur.

• Aynı iş kolunda faaliyet gösteren çok sayıda

işletmenin olmadığı yerleşmeler kasabadır.

(63)

Prof. Dr. Erol Tümertekin’e göre kasaba

• 2006 yılında Tarabya’daki evinde kendisini ziyaretimde Tarabya’nın bir kasaba yerleşmesi olduğunu ifade etmişti. Bunun üzerine İstanbul gibi bir metropolün bir parçası olan Tarabya’nın nasıl olur da kasaba olarak

tanımlanabileceğini sormuştum. Her sohbeti adeta bir seminer olan

hocam, “Geçen gün kapıcıya fındıklı çikolata aldırmak istedim, ama kapıcı istediğim çikolatayı bulamadı. Burada çikolata satan sadece bir yer var, eğer burası şehir olsaydı, aynı iş kolunda faaliyet gösteren çok sayıda işletme olurdu ve istediğim çikolatayı aldırabilirdim” demişti.

• Bu anekdottan da açıkça anlaşılacağı gibi büyük bir şehrin parçası olarak düşünüldüğünde şehir olarak kabul edilebilecek olan bir yerleşim bölgesi, kendi başına değerlendirildiğinde kasaba özelliği gösterebilmektedir.

(64)

Şekil 5: Türkiye’de kasaba ve şehirler ile şehirleşme düzeylerinin dağılımı (1927) Kaynak: Yüçeşahin ve diğerleri, 2004, s. 26

(65)

ANADOLU'DA KÜÇÜK ŞEHİR ARAŞTIRMALARI*

Şehirler bu güne kadar nüfusları göz önünde bulundurularak sınıflara ayrılmıştır. Bunlar;

• çok büyük,

• büyük,

• orta küçük

• Cüce şehirler (20.000’den az nüfusa sahip şehirler)

• diye vasıflandırılmışlardır

* Kaynak: Dr. HATİCE ÖZÇÖREKÇİ

(66)

1940’da Türkiye’de şehirlerin durumu

• Türkiye'de 1940’da idarî manada 389 şehir vardır.

Bunlardan yalnız 39 tanesinin nüfûsu, 20,000 den fazla,

• 11 inin 15-20 bin arasında;

• geriye kalan 341 şehrin ise 15 binden de az bir nüfûsa sahip oldukları görülmektedir.

• İdarî manada şehir adı altında toplanan bu

toplulukların bir kısmı coğrafî manâda şehir olmasa

dahi, Türkiye şehirlerinin büyük bir kısmının takriben

yüzde 90 ının küçük şehirler olduğu açık bir hakikattir.

(67)

• Büyük kentler dışında kalan kasaba yerleşmelerinin bir kısmı belde belediyesi, bir kısmı ise ilçe merkezidir.

Nüfusu 2.000 ile 20.000 arasında olan yerleşmeler kasaba olarak tanımlanırken, bu tanım coğrafyacılar tarafından 3.000 ile 10.000 arası yerleşmeler olarak kabul edilmektedir.

• Türkiye İstatistik Kurumu ise nüfusu ne olursa olsun bütün il ve ilçe merkezlerini şehir olarak kabul

etmektedir

(68)

ŞEHİR YERLEŞMELERİ

• Şehir; yüksek ve yoğun oturma ve işyerleri alanlarının bulunduğu;

göçlerle artan nüfusu, özellikle hizmet sektörü ve sanayi alanında geniş mesleki dağılımı, önemli içsel farklılıkları, gelişmiş ulaşım ağı, eşya ve hizmet ağlarında ki fazlalıkları, ihtiyaçların karşılandığı yapay çevre oluşumları ve bunların sonucu olarak nüfusu ile yoğun

yerleşme alanıdır.

• Başka bir tanıma göre sivil olarak merkezileşmiş, sınırları belirli, yönetim ve hizmet alanları, ulaşım olanakları gelişmiş merkezi noktalardır.

• Kısacası şehir yoğunlaşmış tarımsal olmayan insan yerleşmesidir.

(69)

Yerleşmenin şehir olarak adlandırılabilmesi için gerekli olan temel bazı kriterler bulunmaktadır. Bunlar;

• 1. Büyüklük

• 2. Yerleşmenin kapalılığı (birleşikliği)

• 3. İçsel farklılıklar (sosyal alan ve fonksiyon)

• 4. Sanayi ve hizmet sektörünün faaliyetleri

• 5. Şehirsel yaşam formu

• 6. Merkeziyet

• 7. Yüksek ulaşım değerleri

• 8. Yapay çevre oluşumları

(70)

Lokasyon (sit ve sitüasyon)

• Şehrin büyüyüp gelişmesi yani banliyöleşmesi yada küçülüp

daralması (büzüşmesi) şehrin konumu (lokasyonu) ile başka bir ifade ile sit ve situasyon arasındaki dengeye ile alakalıdır (Hayır, 2012).

• Sit; şehir yada kasabanın yerel özelliklerini ifade ederken, sitüasyon;

bir şehir yada kasabanın bölgesel özelliklerini ifade eder.

• Şehirler daha çok farklı fiziksel alanların birleşme noktalarındadır.

• Kara ile su, orman ile step, dağ ile ova yada iki farklı kültürün kesişme noktası şehrin kurulup gelişmesi için uygundur.

(71)

Tablo 3: Türkiye’deki Büyük Şehirler ve 2014 Nüfusları

Sıra Büyükşehir Nüfus Sıra Büyükşehir Nüfus

1 İstanbul 14.377.018 16 Samsun 1.269.989

2 Ankara 5.150.072 17 Balıkesir 1.189.057

3 İzmir 4.113.072 18 Kahramanmaraş 1.089.038

4 Bursa 2.787.539 19 Van 1.085.542

5 Antalya 2.222.562 20 Aydın 1.041.979

6 Adana 2.165.595 21 Denizli 978.700

7 Konya 2.108.808 22 Sakarya 932.706

8 Gaziantep 1.889.466 23 Tekirdağ 906.732

9 Şanlıurfa 1.845.667 24 Muğla 894.509

10 Mersin 1.727.255 25 Eskişehir 812.320

11 Kocaeli 1.722.795 26 Mardin 788.996

12 Diyarbakır 1.635.048 27 Malatya 769.544

13 Hatay 1.519.836 28 Trabzon 766.782

14 Manisa 1.367.905 29 Erzurum 763.320

15 Kayseri 1.322.376 30 Ordu 724.268

(72)

92%

8%

Türkiye nüfusunda kır kent oranı_2014

Toplam

Diğer kır 64%

36%

Büyükşehir harici illerde nüfusun kır kent oran_2014

Şehir Kır

23%

77%

Büyükşehirler nüfusunun toplam nufusa oranı_2014

Diğer Toplam Büyükşehirler

84%

16%

Büyükşehir nüfusunun diğer şehirlerin nüfusuna oranı_2014

Büyükşehir Diğer Şehir

Şekil 6: Türkiye’de 2014 verileri ile kırsal kentsel nüfus oranları

(73)

Şehir yerleşmelerini sınıflandırırken farklı sınıflandırmalar yapmak mümkündür

1. Şehrin bulunduğu yere, topografyasına göre yapılan sınıflandırma; dağlık alanda kurulan kale şehir gibi şehirler, akarsu vadilerinde yada ırmak adalarında kurulan şehirler, sahilde yada yarımadada kurulan şehirler, eski nehir yataklarında kurulan şehirler v.b.

2. Tarihsel sınıflandırma; orta çağ şehirleri, Roma şehirleri, Yunan şehirleri v.b

3. Fonksiyonlarına göre şehirler; belirli bir fonksiyona sahip şehirler. Tarım şehirleri, sanayi şehirleri, liman şehirleri, kültür şehirleri, dini şehirler, idari şehirler v.b

4. Nüfus Miktarlarına göre yapılan sınıflandırma; Küçük şehirler, orta büyüklükte şehirler, Büyük şehirler. Büyük şehirler kendi içerisinde alt gruplara ayrılabilir.

5. Bölgesel Şehir tipleri; bölgelere ait karakteristik özellikler gösteren şehirler. Asya şehirleri, Avrupa şehirleri. Türkiye’den örnek verecek olur isek Akdeniz şehirler, yada Doğu Anadolu şehirleri gibi.

6. Kültür bölgelerine göre yapılan sınıflandırma; İslam şehirleri, Hint Şehirleri, Sosyalist Şehirler vb.

(74)

Tarihsel Sınıflandırmaya Göre Kentlerimiz

• 4.2.1. Klasik çağlardan önceki kentler

• Neolitik Kentler; Anadolu’daki tespit edilmiş olan en eski kent yerleşmeleridir.

Çumra civarındaki Çatalhöyük’ün yapılan kazılar sonucu buraların M.Ö.6800 yıllarına rastladığı görülmektedir. Çatalhöyük Konya’nın 52 km. kadar

güneydoğusunda olup çift zirveli bir höyüktür ve zaten adını da bu özelliğinden almıştır. Burdur’un 35 km güneybatısında bulunan Hacılar M.Ö. 6700-6400

yıllarına rastlamaktadır. Burada da evler kerpiçten olup taş temeller üzerine inşa edilmiştir. Çatalhöyük ve Hacılar dışında Mersinin 3.5 km kadar kuzeybatısında bulunan ve Yümük Tepe’nin Kalkolitik devrin tipik temsilcisi olarak gösterilir.

Tarihin en eski yapıtlarının yer aldığı Göbeklitepe Şanlıurfa il merkezinin yaklaşık olarak 22 km. kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınlarında bulunur.

• Eski Tunç Çağı Kentleri; Tarih öncesi devirlerde en gelişmiş şehirler M.Ö.3000 yılında bu çağda görülür. Bu devre ait örnek şehirler Beycesultan, Gözlükule, Alişar, Alacahöyük ve Turuva sayılabilir

(75)

4.2.2. Klasik çağın önemli kentleri (Antik Dönem Şehirleri)

• Bunların başında yunan polisleri gelir. Polisler bağımsız şehir devletleriydiler. Şehir devletlerin nüfusları fazla değildi;

Örneğin Atina’nın nüfusu 40 000’di. Anadolu’nun ege

kıyılarında 10.000 nüfuslu, Efes, Milet, Priene, Bergama gibi şehirler vardı. Polislerde demokratik yönetimler hakimdi.

Sosyal organizasyonlar homojen değildi.

• Bu dönemde kentler devletle iç içe girmiş ve karmaşık bir

yapıya sahiptir. Kentin ortasında AGORA yer almaktadır

burası kentin siyasi idari sosyal ve ticari merkezidir. Bu

kentlerde ızgara planlı evler geniş yer kaplar.

(76)

4.2.3. Orta çağ kentleri

• Anadolu’daki orta çağ kentleri birbirinden

tamamen farklı iki dönemden oluşur bunlar:

• 1-Bizans dönemi kentleri,

• 2-Selçuklu dönemi kentleri, olmak üzere iki

gruba ayrılır.

(77)

4.2.3. Osmanlı Dönemi Kentleri

Osmanlının her şeyini kendisinin yaptığı kentlerde vardır. İç Anadolu’daki iki il merkezimiz olan Yozgat ve Nevşehir Osmanlı döneminde 18.yy’da kurulmuş

şehirlerdir. Nevşehir, Damat İbrahim Paşa'nın Muşkara adlı köyün inşasıyla buraya yapılan hanlar, hamamlar, okullar ve dükkanların açılmasına bağlı olarak

nüfuslanmış ve kent hüviyeti kazanmıştır.

Yozgat, ilk defa Çapanoğulları tarafından kurulmuş olup daha sonra Çapanoğlu Ahmet Paşa'nın oğulları Mustafa ve Süleyman beyler burayı imar ederek kent haline getirmişlerdir.

Osmanlılar 19.yy da ise çeşitli sebepten birçok şehrin temeli atılmıştır. İstanbul ve Ankara arsında hem demiryolu hem de karayolu bakımından kavşak olmasına ilave olarak küçük bir pazara sahip olan Adapazarı gelişerek şehir yerleşmesi olmuştur.

Önceleri küçük bir yer olmasına rağmen yakınlarında çıkarılmaya başlanan zengin taşkömürü yatakları sayesinde gelişerek büyüyen Zonguldak gibi çeşitli

sebeplerden büyüyen Osmanlı şehirleri vardır.

(78)

4.2.5. Cumhuriyet Dönemi Kentleri

• Cumhuriyet kurulduğunda Anadolu’da şehirlerin nüfusları çok azdı. Bugün il merkezi durumunda olan şehirlerimizden Batman, Kırıkkale, Karabük Cumhuriyet döneminde kurulup gelişmiş olan

kentlerimizdir. Pek çok ilçe merkezi konumundaki kentimiz Cumhuriyet döneminde kentsel

yerleşmeye dönüşmüştür. Bu konuda Türkiye’de kentsel yerleşmelerin gelişlimi ve dağılımı

bölümünde detaylı olarak değinilecektir.

(79)

4.3. Fonksiyonlarına göre Türkiye şehirleri

• Tarım şehirleri; şehrin ekonomisinde tarım ve

hayvancılık ve bunlara dayalı sanayi faaliyetlerinin hâkim olduğu şehirlerdir.

• Muş, Aksaray, Yozgat, Bitlis, Şanlıurfa, Adıyaman

• 1950’lerden sonra sanayileşme oranlarının arttığını ve bununda çoğu yerde tarıma dayalı

sanayi olduğunu düşünür isek pek çok şehrimizin

tarım kenti grubuna dâhil edilmesi mümkündür.

(80)

• Ticaret şehirleri;

ulaşım güzergâhlarının kesişme noktalarında kurulan şehirler ticaret fonksiyonunun geliştiği yerleşmeler olmuştur.

• İstanbul, Trabzon, Samsun, Kayseri, Malatya,

Adapazarı, İzmir

(81)

Sanayi şehirleri;

şehrin ekonomisinde en önemli faktörün sanayi olduğu yerleşmelerdir.

• Zonguldak, Karabük, Batman, İskenderun

(82)

Kültür şehirleri;

• kültür, sanat, eğitim, haç, tapınak v.b

faaliyetlerinin ön planda olduğu şehirlerdir.

• Çok fonksiyonlu bir şehir olan İstanbul aynı zamanda çok önemli bir kültür şehridir.

Mevleviliğin merkezi olan Konya, bu özelliği ile

kültür şehri sınıfına dahil edilebilir. Bütün dinlerin

ve İslamiyet’in önemli merkezlerinden olan Urfa,

Antakya birer kültür şehridir.

(83)

İdari şehirler;

• İdari fonksiyon nedeni ile gelişen şehirlerimizin sayısı az değildir. Amasya, Manisa, Ankara, Kütahya, gibi

şehirlerimiz sancak merkezleri olarak gelişmişlerdir.

Bunlara başkent fonksiyonuna bağlı olarak gelişen

şehirleri ilave edebiliriz. Trabzon, Konya, Bursa, Edirne, İstanbul gibi günümüzde de büyük şehir statüsünde olan yerleşmeler bir zamanlar başkent fonksiyonuna sahiptiler. Ankara’nın bugün ülkemizin ikinci büyük kenti olmasında başkent olmasının yani idari

fonksiyonun etkisi büyüktür.

(84)

Turizm şehirleri;

• turizm hizmetlerinde çalışanların yoğunlukta olduğu şehirlerdir. Ülkemizdeki turizm kentleri daha ziyade kıyı

bölgelerimizde deniz-kum, doğal güzellikler ve kültür varlığına bağlı olarak gelişmiştir. Antalya, Alanya, Side Bodrum,

Kuşadaşı, Didim, Ayvalık kıyıda gelişmiş olan turizm kentleridir.

Kapadokya bölgesinde turizmin etkisi ile gelişen Nevşehir,

Ürgüp, Göreme, Ankara yakınlarındaki kaplıca merkezi

haymana turizm nedeni ile nüfuslanmışlardır.

(85)

Askeri şehirler;

• Askeri merkez olması nedeni ile gelişen şehirlerdir. Pek çok büyük şehrimizin nüfus olmasında bölgesel askeri merkez olmasının etkisi büyüktür. Fakat iki tane tipik şehir yerleşmesi vardı askeri şehir kapsamında olan, bunlar Sarıkamış ve Çorlu idi. Çorlu İstanbul’dan kaçan sanayi için çekim merkezi olmuş ve 2000’li yıllardan sonra bu özelliğini yitirmiş ve sanayi şehri haline

dönüşmüştür. Yüksekova askeri merkez olması nedeni ile il merkezi olan Hakkari’den daha fazla nüfusa

sahiptir.

(86)

Tablo 4:Nüfus büyüklüğüne göre şehirlerin sınıflandırılması ve ülkemiz şehirleri

Sınıflandırma Nüfus Kriteri Sayı_2014 1940

Küçük şehirler 20.000’den az nüfus 444 341 şehrin ise 15 binden de az,

11 inin

15-20 bin arasında

Orta büyüklükteki şehirler

20.000-100.000 308 39 tanesinin

nüfûsu, 20,000 den fazla,

Büyük şehirler 100.000-1.000.000 196

Metropol 1.000.001 -

10.000.000

8

Megapoller 10.000.001+ 1

957 398

(87)

Şekil 7: Megapol Şehirler

(88)

Tablo 5: Dünyadaki büyük aglomerasyon merkezleri sıralamasına göre Türkiye şehirleri

Şehir Sıra No

Dünya 01.01.2009 nüfusu Sıra 01.7.2015 nüfusu

İstanbul 21 12.500.000 24 14,200,000

Ankara 91 3.925.000 91 4,625,000

İzmir 142 2.825.000 168 2,925,000

Bursa 290 1.580.000 266 1,930,000

Adana 325 1.430.000 313 1,670,000

Gaziantep 380 1.240.000 341 1,530,000

Konya - - 432 1,190,000

Antalya 456 1,140,000

Kayseri 506 1,050,000

(89)

Mega Kentler;

• Mega şehir kavramı Birleşmiş Milletler tarafından ilk kez 1970’lerde şehir bölgesinde yani kırsal olmayan bölgelerde yaşayanların sayısının 8 milyon ve üzeri olması durumunda kullanılmıştır.

• 1990’larda alt sınır 8 den 10 milyona çıkartılmıştır. Bazı tanımlara göre toprak üzerindeki insan yoğunluğu

minimum 2000 insan /km² olmalıdır.

• Ülkemizden sadece İstanbul megakent sınıfına dahildir.

(90)

Şekil 8: 6360 Sayılı Yasa Sonrasında Türkiye’de Şehir Yerleşmeleri

(91)

4.5. Türkiye’de şehirsel nüfusun dağılımı

(92)

• Türkiye nüfusunu 2000 yılı verilerine göre haritalayan ve yığılma alanlarını gösteren çalışma dört tane şehirsel

yığılma alanı göstermektedir Bunlar;

• Marmara’da Tekirdağ-İstanbul-Kocaeli-Sakarya-Yalova- Bursa

• Ege’de Manisa-İzmir-Aydın

• Akdeniz’de; Mersin-Adana-Hatay

• İç Anadolu’da; Ankara-Kırıkkale

(93)
(94)

4.6. Şehirleşmeye bağlı olarak ortaya çıkan sorunlar

• Doğal çevrenin bozulması

• Yer altı ve yer üstü kaynaklarının aşırı kullanılması

• Çarpık kentleşme ve gecekondulaşma

• Trafik sorunu

• Sanayileşmenin yarattığı sorunlar

• İşsizliğin artması

• Çevre Sorunları; su, hava, toprak kirliliği, gürültü kirliliği gibi

• İklim değişikliği yaratması vb

Referanslar

Benzer Belgeler

Burada bu konu ile ilgili fakat farklı bir soruyla ilgileniyoruz: Bir değişkenin gözlenemeyen faktörlere bağlı ve anakütle birimi tarafından değerlenen kısmi etkisi nedir?.

Bir önceki kısımda tartışılan ölçme hatası problemine bir veri problemi olarak bakılabilir: İlgilendiğimiz değişkene ait verileri elde edemeyebiliriz.. Ayrıca,

Alt yapı mevzuunda (Enfrastrüktür): Direktör bölge plân şemasında insanların çalışma ve dinlenmelerine yarayacak şehir fonksiyonlarının yerleri, yönleri genel hatla-

Fiziki faktörler Klimatik faktörler Topoğrafik faktörler Toprak Faktörü Hidrolojik faktör Bitki örtüsü faktörü Beşeri Faktörler Tarım Ticaret Ulaşım Madencilik

Gölcük’te kurulan yeni yerleşim alanları, depremde evleri tamamen yıkılan ya da oturulamayacak durumda olan binlerce insanın ihtiyacını karşılamak üzere

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu

• 2013 yılında Erzurum (Aşkale Çimento), Malatya (Anateks Anadolu Tekstil Fabrikaları AŞ) ve Elazığ (Eti Krom) illerinden birer olmak üzere toplam üç kuruluş, Türkiye’nin

The constructs used by the conceptual model (Figure 1) are as follows: Government Support Perceived Behvioural Control Perceived Ease of Use Subjective Norms (SN) Perceived