Yerel seçimlerde “muhalefet” partilerinin adayları seçilen kıyı belediyelerimizdeki imar yetkilerine “iktidar” tarafından el konuluyor. Görüşülmesi için TBMM’nin açılması beklenen yeni “torba yasa” tasarısında, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu’na şu hüküm ekleniyor:“Kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ile turizm
merkezlerinde kıyıda ve sahil şeridinde kalan yerler de dahil, imar uygulamaları ile ruhsatlandırma işlemleri bakanlığın talebi üzerine Bayındırlık ve İskân İl Müdürlüğü’nce yapılır...”
Aslında bir “12 Eylül” ürünü olan ve parlamentonun yok edildiği 1980-82 döneminde “darbeci generaller”in imzasıyla yürürlüğe sokulan 2634 sayılı yasayı iptal etmek yerine daha da genişletmenin, “demokratik açılım süreci”yle
eşzamanlı olması dikkat çekiyor.
Ancak imar politikalarında kıyı ve çevre yağmasına düşkünlükleri doruğa çıkanlar, 12 Eylül yasalarına da dört elle sarılmış görünüyorlar.
Nitekim, 6 AKP’li milletvekilince hazırlanan tasarıda, kıyılardaki tüm belediyelerin imar planlama ve uygulama yetkileri gasp edilmekle kalınmıyor; yağma kararlarının “il düzeyinde” güvenceye alınması için de Bayındırlık Bakanlığı’nın yetkileri il müdürlüklerine devrediliyor... Yine Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nın geçen aylarda düzenlediği ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün açış konuşmasında “rehber alınması”nı istediği “Kentleşme _ûrası”nın görüş ve kararlarına bile aykırı olan yasa önerisi, iktidar partisine oy vermeyen tüm kıyı kentlerindeki belediyelerin “işlevsiz” kılınmasını hedefliyor.
Denetimsiz bir süreç başlayacak
Tasarıyı “demokrasinin cezalandırılması” olarak yorumlayanlara göre, İmar Kanunu’ndaki yerel denetim yetkisini güçlendirmek yerine belediyeleri tümüyle yetkisiz kılarak bayındırlık müdürlüklerini görevlendirmek, aslında daha da “denetimsiz” bir süreci başlatacak. Çünkü hiçbir valilikte, onca kıyı yerleşmesine yetişebilecek kadar teknik kadro yok ve olamaz da...
Bu nedenle belediyelerin imar yetkilerine bilimsel ve toplum yararına denetim getirecek bir yasal düzenleme
yapılmadan, kıyı yerleşmelerindeki “ruhsat” işlemlerinin bile “iktidar” kadrolarına bağlanmasını öngören tasarı “iyi niyet”ten tamamen yoksun görünüyor...
Tasarıdaki amacın imar disiplinini sağlamak değil, tersine disiplinsizliği körükleyerek talanın önünü daha da açmak olduğu açıkça anlaşılırken, öneride “kıyı illerinin milletvekillerinden hiçbirisinin imzasının olmaması” da ayrıca dikkat çekiyor...
OKTAY EKİNCİ Cumhuriyet 19.09.2009