Nükleer silah kullanımının insani ve çevresel boyutunun tartışıldığı konferansta konuşan ICAN Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Koordinatörü Arielle Denis, insanların çok az bir bölümünün nükleer silahlar konusunda bilgi sahibi olduğunu belirterek, günümüzdeki mevcut nükleer silahların etkilerinin Hiroşima-Nagazaki'ye atılan atom bombalarından daha büyük olduğunu kaydetti.
Nükleer Silahların Tamamen Susturulması İçin Uluslararası Kampanya (ICAN) Türkiye tarafından "Nükleersiz Bir Dünya ve Nükleer Silahlardan ve Kitle İmha Silahlarından Arındırılmış Bir Ortadoğu İnşa Etmek" konulu uluslararası konferans Taksim Hill Hotel'de gerçekleştirildi. ICAN Türkiye Koordinatörü Arife İnan'ın moderatörlüğünü yaptığı konferansın ilk oturumunda, "Nükleer Silahların İnsani ve çevresel Boyutu" tartışıldı. ICAN Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Koordinatörü Arielle Denis, IPPNW İran Temsilcisi Leila Monein, İsrail Silahsızlanma Hareketi temsilcisi Sharon Dolev ve Greenpeace Akdeniz Kampanyalar Sorumlusu Hilal Atıcı'nın konuşmacı olarak katıldığı konferansa yurt dışından da izleyiciler katıldı.
"Nükleer silahsızlanma nedir?" konulu slayt gösterimi ile başlayan konferansta ilk olarak söz alan Sharon Dolev 2007'de nükleer silahlanmaya karşı başlattıkları kampanya ile İsrail'in nükleer silah kullanımına karşı yıllardır
mücadele ettiklerini belirterek, "Birçok insan nükleere sahip ülkelerin bu gücünü kullanmayacağını düşünüyor. Ancak tarih bunun örnekleriyle dolu. Bir yerde nükleer varsa nükleer savaş tehdidi de vardı" diye konuştu. Nükleer
silahlanmaya karşı mücadele etmenin önemini vurgulayan Dolev, "Nükleer silahlar söz konusu olduğunda insanlar bu konudaki söz sahibinin genelkurmay ve hükümet yöneticileri olduğunu düşünüyor. Oysa onlar sorunu yaratanlardır. Bu silahlar insanlara karşı kullanmak için yaratıldı" diye konuştu.
'9 ÜLKENİN NÜKLEER SİLAHI VAR'
Arielle Denis ise, nükleer silahların dünya üzerinde büyük istikrarsızlık yarattığını belirterek konuşmasına başladı. Denis, dünya üzerinde 9 ülkenin nükleer silaha sahip olduğunu; ancak geri kalan 184 ülkenin ise buna karşı çıktığı bilgisini vererek, "Küresel zorluklarla baş etmeye çalışan bir dünya var. Doğal kaynakların çok büyük bir kısmı yenilenebilir kaynak olma özelliğini yitirdi ve bu durum insanlar için tehlike oluşturuyor" dedi. İnsanların çok az bir bölümünün nükleer silahlar konusunda bilgi sahibi olduğunu belirten Denis, günümüzdeki nükleer silahların etkilerinin Japonya'da Hiroşima-Nagazaki'ye atılan atom bombalarından daha büyük olduğunu vurguladı. Denis, nükleer
silahların hedefinin kentler olduğunu ve bunun doğrudan 20 milyon insanın ölümüne neden olabileceğini belirterek, "Nükleerin etkisi 10 yıl sürer. Bu durum tarımı ve doğal ortamı etkileyerek nüfusun yarı yarıya inmesine neden olur" dedi. Nükleer silahsızlanmaya karşı çok geniş ölçekli kampanyalara ihtiyaç duyulduğuna işaret eden Denis, "Bunun tek çözümü dünyanın nükleerden tamamen arındırılması" diye belirtti.
'BİR KORKTUĞUM İNCİRLİK BİR DE SEVDİĞİM...'
Adanalı olduğunu ve İncirlik Üssü'ne yakın bir bölgede yaşadığını belirten Greenpeace Akdeniz Kampanyalar
Sorumlusu Hilal Atıcı ise, çocukken birkaç kez İncirlik Üssü'ne girebildiğini anlatarak, "Bir korktuğum İncirlik var bir de sevdiğim. Tam 10 kilometre. ötemizde küçük bir Amerika vardı. O zamanlar kendimi şanslı hissediyordum; çünkü 10 kilometre kat ederek Amerika'ya girebiliyordum. Ancak Körfez Savaşı sırasında İncirlik ve korku arasındaki ilişkiyi görmeye başladım" diye konuştu. Savaş sırasında kimyasal silah tehdidi nedeniyle Adana'nın neredeyse boşaltıldığını hatırlatan Atıcı, "Güven ve güvensizlik birbirinin aynasıdır. Hükümetler ve toplum arasındaki bağ da böyledir. Dünyadaki mutluluk endeksine bakıldığında en fazla nükleere sahip ülke olan Rusya 122'nci, Amerika ise 105'inci sırada. Bu ülkeler kendi toplumlarında mutluluk yaratmıyorlar" dedi. Her yıl 105 milyar doların nükleer silahlanmaya ayrıldığını hatırlatan Atıcı, "Önümüzdeki yıllarda bu rakamın 1 milyar doları bulacağı söyleniyor. Nükleerin bu kadar kanıksandığı bir dünyada, buna karşı mücadele eden insanların varlığı uçuruma tutulan aynadır" ifadesinde bulundu.
'BARIŞ DİPLOMASİSİ EN GÜÇLÜ SİLAHTIR'
İran'dan gelen konuşmacı Leila Monein ise, İran-Irak Savaşı sırasında kullanılan nükleer silahlar nedeniyle 250 bin insanın yaşamını yitirdiğini hatırlattı. Monein, "İran, Ortadoğu'da nükleer silahlardan arındırılmış bir bölge
nedenle nükleer silah üretmek halkımıza mantıklı gelebilir; ancak barış diplomasisi en güçlü silahtır" dedi. İran'da, savaşın kadın ve çocuklar üzerinde yarattığı psikolojik etkiler üzerine çalışmalar yürüttüklerini anlatan Monein, "2006'dan beri tıp öğrencileri ve hekimlerle çalışmalar yürütüyoruz ve çocuklara çok küçük yaşlardan itibaren barışı öğretiyoruz" diye konuştu.
Konferans, "NATO'nun Nükleer Politikası ve Ortadoğu'ya Komşu Ülkelerin Bölgedeki Rolü" ve "Nükleersiz Bir Ortadoğu İnşa Etmek: Mümkün mü? Bizim Rolümüz Nedir?" konuları hakkında yapılan konuşmalarla devam etti.alarından daha büyük olduğunu kaydetti.
Nükleer Silahların Tamamen Susturulması İçin Uluslararası Kampanya (ICAN) Türkiye tarafından "Nükleersiz Bir Dünya ve Nükleer Silahlardan ve Kitle İmha Silahlarından Arındırılmış Bir Ortadoğu İnşa Etmek" konulu uluslararası konferans Taksim Hill Hotel'de gerçekleştirildi. ICAN Türkiye Koordinatörü Arife İnan'ın moderatörlüğünü yaptığı konferansın ilk oturumunda, "Nükleer Silahların İnsani ve çevresel Boyutu" tartışıldı. ICAN Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Koordinatörü Arielle Denis, IPPNW İran Temsilcisi Leila Monein, İsrail Silahsızlanma Hareketi temsilcisi Sharon Dolev ve Greenpeace Akdeniz Kampanyalar Sorumlusu Hilal Atıcı'nın konuşmacı olarak katıldığı konferansa yurt dışından da izleyiciler katıldı.
"Nükleer silahsızlanma nedir?" konulu slayt gösterimi ile başlayan konferansta ilk olarak söz alan Sharon Dolev 2007'de nükleer silahlanmaya karşı başlattıkları kampanya ile İsrail'in nükleer silah kullanımına karşı yıllardır
mücadele ettiklerini belirterek, "Birçok insan nükleere sahip ülkelerin bu gücünü kullanmayacağını düşünüyor. Ancak tarih bunun örnekleriyle dolu. Bir yerde nükleer varsa nükleer savaş tehdidi de vardı" diye konuştu. Nükleer
silahlanmaya karşı mücadele etmenin önemini vurgulayan Dolev, "Nükleer silahlar söz konusu olduğunda insanlar bu konudaki söz sahibinin genelkurmay ve hükümet yöneticileri olduğunu düşünüyor. Oysa onlar sorunu yaratanlardır. Bu silahlar insanlara karşı kullanmak için yaratıldı" diye konuştu.
'9 ÜLKENİN NÜKLEER SİLAHI VAR'
Arielle Denis ise, nükleer silahların dünya üzerinde büyük istikrarsızlık yarattığını belirterek konuşmasına başladı. Denis, dünya üzerinde 9 ülkenin nükleer silaha sahip olduğunu; ancak geri kalan 184 ülkenin ise buna karşı çıktığı bilgisini vererek, "Küresel zorluklarla baş etmeye çalışan bir dünya var. Doğal kaynakların çok büyük bir kısmı yenilenebilir kaynak olma özelliğini yitirdi ve bu durum insanlar için tehlike oluşturuyor" dedi. İnsanların çok az bir bölümünün nükleer silahlar konusunda bilgi sahibi olduğunu belirten Denis, günümüzdeki nükleer silahların etkilerinin Japonya'da Hiroşima-Nagazaki'ye atılan atom bombalarından daha büyük olduğunu vurguladı. Denis, nükleer
silahların hedefinin kentler olduğunu ve bunun doğrudan 20 milyon insanın ölümüne
neden olabileceğini belirterek, "Nükleerin etkisi 10 yıl sürer. Bu durum tarımı ve doğal ortamı etkileyerek nüfusun yarı yarıya inmesine neden olur" dedi. Nükleer silahsızlanmaya karşı çok geniş ölçekli kampanyalara ihtiyaç duyulduğuna işaret eden Denis, "Bunun tek çözümü dünyanın nükleerden tamamen arındırılması" diye belirtti. 'BİR KORKTUĞUM İNCİRLİK BİR DE SEVDİĞİM...'
Adanalı olduğunu ve İncirlik Üssü'ne yakın bir bölgede yaşadığını belirten Greenpeace Akdeniz Kampanyalar
Sorumlusu Hilal Atıcı ise, çocukken birkaç kez İncirlik Üssü'ne girebildiğini anlatarak, "Bir korktuğum İncirlik var bir de sevdiğim. Tam 10 kilometre. ötemizde küçük bir Amerika vardı. O zamanlar kendimi şanslı hissediyordum; çünkü 10 kilometre kat ederek Amerika'ya girebiliyordum. Ancak Körfez Savaşı sırasında İncirlik ve korku arasındaki ilişkiyi görmeye başladım" diye konuştu. Savaş sırasında kimyasal silah tehdidi nedeniyle Adana'nın neredeyse boşaltıldığını hatırlatan Atıcı, "Güven ve güvensizlik birbirinin aynasıdır. Hükümetler ve toplum arasındaki bağ da böyledir. Dünyadaki mutluluk endeksine bakıldığında en fazla nükleere sahip ülke olan Rusya 122'nci, Amerika ise 105'inci sırada. Bu ülkeler kendi toplumlarında mutluluk yaratmıyorlar" dedi. Her yıl 105 milyar doların nükleer silahlanmaya ayrıldığını hatırlatan Atıcı, "Önümüzdeki yıllarda bu rakamın 1 milyar doları bulacağı söyleniyor. Nükleerin bu kadar kanıksandığı bir dünyada, buna karşı mücadele eden insanların varlığı uçuruma tutulan aynadır" ifadesinde bulundu.
İran'dan gelen konuşmacı Leila Monein ise, İran-Irak Savaşı sırasında kullanılan nükleer silahlar nedeniyle 250 bin insanın yaşamını yitirdiğini hatırlattı. Monein, "İran, Ortadoğu'da nükleer silahlardan arındırılmış bir bölge
oluşturulması için imza atan ilk ülkeydi. Biz nükleer silahlara sahip ülkeler tarafından kuşatılmış bulunmaktayız, bu nedenle nükleer silah üretmek halkımıza mantıklı gelebilir; ancak barış diplomasisi en güçlü silahtır" dedi. İran'da, savaşın kadın ve çocuklar üzerinde yarattığı psikolojik etkiler üzerine çalışmalar yürüttüklerini anlatan Monein, "2006'dan beri tıp öğrencileri ve hekimlerle çalışmalar yürütüyoruz ve çocuklara çok küçük yaşlardan itibaren barışı öğretiyoruz" diye konuştu.
Konferans, "NATO'nun Nükleer Politikası ve Ortadoğu'ya Komşu Ü;lkelerin Bölgedeki Rolü" ve "Nükleersiz Bir Ortadoğu İnşa Etmek: Mümkün mü? Bizim Rolümüz Nedir?" konuları hakkında yapılan konuşmalarla devam etti. EVRENSEL-27-1-13