• Sonuç bulunamadı

ASUR TİCARET KOLONİLERİ ÇAĞINDA ANADOLU DA TİCARET GÜNCELLEME 2019X25

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ASUR TİCARET KOLONİLERİ ÇAĞINDA ANADOLU DA TİCARET GÜNCELLEME 2019X25"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ASUR TİCARET KOLONİLERİ ÇAĞINDA ANADOLU’DA TİCARET

GÜNCELLEME 2019X25

(2)

ASUR TİCARET KOLONİLERİ ÇAĞINDA TİCARET

Asur’da 40 yıl hüküm sürdüğü tespit edilen Eski Asur kralı I. Erişum (M.Ö.1970-1930), ülkesinin kalkınabilmesi ve hammadde ihtiyaçlarının giderilmesi için ticarete önem vermiştir. Bu nedenle Asurlu tüccarın Babil, Suriye, İran ve Anadolu ile ticaret yapmasını teşvik etmiştir.

Anadolu, ticarette özellikle birinci derecede hedefti. Çünkü bazı maden kaynakları açısından diğer ülkelerden daha zengindi. Ama kalay gibi tunç yapımı için gerekli olan madenlerden de yoksundu. Anadolulular bu madeni ticaret yoluyla dışarıdan karşılamaya çalışmışlardır. Asur, İran’da bulunan maden yataklarından elde edilen kalayı Anadolu’ya aktarmaktadır. Anadolu’dan da kendine gerekli ham maddeleri ve malları sağlamaktadır.

Tacirler (Ass. tamkarum), satacakları eşyaları balya ve denkler halinde veya sepet ve çömlek içine koyup kara eşeklere yüklemektedirler. Bu dönemde henüz deve kullanılmamakta ve sayısı 200-250’ye varan eşek kervanlarıyla mallar götürülmektedir. Asurlu tüccar güneyde Babil’den kumaşlar, doğuda Kuban, Elburz Dağları ve Karabağ’dan kalay satın almaktadır. Doğuda Şuşarra (Tel Şemşara), Gasur (Nuzi, Yorgantepe) ve Arapha (Kerkük) gibi merkezler önemli ticaret

merkezleridir. Burada Asurlu ve Hurrili tüccarlar birlikte yaşamakta ve çevre ülkelerin mallarını alıp satmaktadırlar.

(3)

Asur’dan gelen kervanlar Anadolu’ya birkaç farklı yoldan ulaşmıştır:

1.) Dicle’yi izleyerek kuzeye yönelen kervanlar, Ninive’ye (Tel Nebi Yunus), oradan batıya dönerek Nusaybin (Nisibin) yakınındaki Nabula (Girnavaz) üzerinden Kızıltepe, Diyarbakır, Ergani yoluyla Keban veya Kömürhan geçitleriyle Gürün’e (Tegarama) ulaşıyorlardı. Oradan da Kaneş’e gidiyorlardı.

2.) Asur’u doğrudan batısına yönelen kervanlar, Sincar Dağları’nın güneyinden ilerleyerek, Habur ve Balih nehirlerini geçerek, Birecik, Samsat, Halfeti veya Kargamış üzerinden Fırat’ı aşıyorlardı. Birecik ve Kargamış’tan geçen yollar Urşu kentine ulaşıyor, oradan tekrar ikiye ayrılıyordu. Yollardan biri kuzeye yönelerek Malatya’da ilk yola kavuşuyordu. Diğer yol Maraş-Göksun üzerinden Kaneş’e ulaşmaktadır. Urşu, Mari’den verilen ateş işaretlerine cevap vermektedir.

3.) Urşu’dan batıya giden diğer bir yol da Amanos Dağları’nı aşarak Çukurova’ya oradan Gülek Boğazı’nı geçerek İç Anadolu’ya ulaşıyordu.

Aralarda bazı farklı yollar ve geçitler de kullanılmış olması kuvvetle mümkündür. Mallar çoğunlukla Başkarum olan Kaneş’e getirilmektedir. Burada kral vergisini ve beğendiği eşyaları aldıktan sonra mallar tüccara teslim edilirdi. Tüccarın kendisi veya ajanları vasıtasıyla bunları satışa sunmaktadırlar.

(4)

TİCARET YERLERİ

Asurlu tüccar, Asur şehrinde bulunan şirketinin bir şubesini Kaneş’te açmaktadır. Tüccarın şehrin etrafında

oturdukları mahallelere karum (=liman) denilmektedir. Yol üzerinde konakladıkları küçük pazarlara da wabartum (=misafir, han, pazaryeri) adı verilmektedir. Böyle yerleşimler, Kültepe (Kaneş), Acemhüyük, Konya-Karahüyük, Alişar ve Boğazköy’de tespit edilmiştir. Kültepe metinlerine göre Anadolu’da 20 Karum ve 18 wabartum vardır.

Bunların sayısı II ve Ib katlarında farklıdır:

II. katta: 15 karum, 15 wabartum, 1 belirsiz.

Ib katında: 4 karum, 2 wabartum, 1 belirsiz.

Bazı wabartumların zamanla karum durumuna yükseldikleri görülmüştür. Ayrıca esirtum denilen en fazla on kadar Asurlu tüccarın bulunduğu merkezler de vardır. Şehirlerin içinde olup olmadıkları saptanamayan ve bir tür

kervansaray olduğu düşünülen Bit vabrim’ler de vardır.

Ib katında ticaretin zayıflaması sonucunda sayıları azalmıştır. Karumlarda, Asurlular yerlilerle birlikte

oturmaktadırlar. Çoğunlukla iki katlı olan evlerin alt katları en az üç odalıdır. Oda sayısı ona ulaşan evler de vardır.

Evler taş temel üzerine kerpiç olarak yapılmaktadır. Evlerin mutfakları en önemli yerdir. Burada sadece yemek yapılmamakta, aynı zamanda çivi yazılı tabletler ile satılacak çanak çömlek de saklanmaktadır. Bir Asurlunun evi yerlilerinkinden farklı değildir.

(5)

Asurlu tüccar, Asur’daki şirkete bağlı olarak çalışmaktadır. Şirketin başında bazen hanımları bulunmaktadır. Asurlu kadınlar koca veya erkek kardeşleriyle birlikte çalışmaktadırlar. Bu tacirlerin Asur ile olan mektuplaşmaları Kaniş’te ele geçmiştir. Tacirler Anadolu’ya geldiklerinde, yerli beylerin hâkimiyetlerini tanıdıklarını ve kanunlara uyacaklarına dair tanrı Asur tapınağında, onun kılıcı altında yemin ediyorlardı. Yerli beyler de kanlı olayları aydınlatmak, suçluları

cezalandırmak, tüccarın kayıplarını tazmin etmek, kervan yollarının güvenliğini sağlamayı antlaşmalar yolu ile taahhüt altına alınmıştır. Fakat bazen tacirler öldürülmekte ve mallarına el koymaktadır.

Doğabilecek her türlü hukukî sorunlar, öncelikle olayın geçtiği şehrin “Karum Dairesi”nde ele alınmaktadır. Asur ve Anadolu’da mahkemeler, tapınak içerisinde, kutsal bir yer olan hamrum odasında yapılır. Eğer mesele çözülemezse, Anadolu’daki karumların bağlı olduğu başkarum olan “Kaniş-Karumu”na havale edilmektedir. Kaniş-Karumu da anlaşmazlığı bir karara bağlayamazsa, daha üst ve yetkili organ olan “Asur Şehir Meclisi”ne bildirilirdi. Bu meclisin kararı bir tablete yazılarak Anadolu’ya bir komiser ile gönderilmektedir. Bu kararlar “waklum”un mührünü taşır.

Waklum, kralın bir ünvanıdır; yani bu kararlar kralın huzurunda alınmaktadır.

Karum Dairesi, bir tür ticaret odası olup tacirler buraya aidat ödemekteydiler. Mallarını burada depo ederler. Faiz oranları, tartı ve ölçülerin kontrolünü bu daire yetkilidir. Tapınaklarda bulunan kaşşum Dairesi’nde çalışan kaşşumlar vardır. Bu görevliler, karum ve wabartum bulunmayan küçük yerleşmelerde görevlidirler. Amaç bu şehirlerde Asurlu tüccarın işlerini kolaylaştırmak ve kral nezdinde hakkını korumaktır. Kaşşum kurumunun Hurrili olabilceği

düşünülmektedir. Şehirlerden vergi alırlar. Saraylara ödenen nişhatum vergisini bunlar toplar. Tüccarlar mallarını kaşşum’a emanet olarak bırakabilirler.

Asurlu tacirler Bit Tamkarum’a, yerli tacirler ise Bit Nuaim’e bağlı çalışmaktadırlar. Bazen Asurlu tüccarlar, Bit

Nuaim’den faizle gümüş borçlanmaktadırlar. Asurlu tüccar, yerlilerin ürettiği malları, onların adına satmak amacıyla alıp götürmektedir. Fakat tabletlerden anlaşıldığı kadarıyla paranın gecikmesi durumunda yerlilerin Asurlulu tüccarları sıkıştırdıkları da olmaktadır.

Tacir Asur’da evli bile olsa, burada isterse yerli bir kadınla evlenebilmektedir. Bu evlilik şahitlerin huzurunda

gerçekleştirilmektedir. Erkek kadına gümüş üzerinden bir mehir ödemektedir. Boşanıldığında çocukların ve malların durumu karar altına alınmaktadır. Erkek, çocukları isterse annesine bırakmakta veya Asur’a asıl hanımının yanına göndermektedir. Çocuklarının ticareti devam ettirdikleri görülmektedir. Nitekim II. kat belgelerinde dört nesil tespit edilebilmektedir.

(6)

VERGİLER VE SATILAN MALLAR

Tüccarlar Asur’dan çıkarken, çıkış vergisi (vaşitum) ödemektedirler. Anadolu topraklarına girince de baş vergisi denilen qaqqadatum vergisi ödüyorlardı. Anadolu’ya ithal edilen malların sahipleri yol boyunca geçtiği yerlere malın % 10’u oranında yol vergisi (datum) ödemektedir. Kervancı da taşıdığı mallar için bir ücret talep ederdi.

Karumda ticaret yapabilmek için de bit karim’e bir üyelik aidatı da veriyorlardı. Mallar önce saraya getirilmekte, burada gümrük (nishatum) ve ticaret (şaddu’atum) vergileri ile istenilen mallar alınmakta ve sonra tüccara teslim edilmektedir.

O dönemlerde halka ve çubuk şeklindeki altın, gümüş, kurşun, kalay ve amutum (demir?) para olarak kullanılmaktadır. Bazı kişiler tefecilik yapmakta, halka ve tüccara faizle gümüş borç vermektedir. Kültepe ve Acemhüyük kazılarında, tefecilere ait bu tür defineler ele geçmiştir. Kültepe’de de gümüş çubukların döküldüğü atölye açığa çıkarılmıştır.

Anadolu halkı da bu ticarete katılmakta, ürettikleri malları veya hammaddeleri Asurlu tüccara satmaktadırlar.

Ayrıca rehberlik, işçilik ve taşımacılık yapmaktadırlar. Tabletler arasında kervan hesabı tutanakları da bulunmuştur.

Bir metinde 385 gr. civarındaki bir gümüşün, satılan sığır için saman ve burçak, kalınan ev, bira, yağ, tomruk ve yemek için harcandığı kayd edilmiştşir. Başka bir metinde yolculukta kullanılan ekmek tayınları kaydedilmiştir: “100 ekmek Enlil-bani’ye, 100 ekmek karısına, 110 ekmek Ah-şalim’e, 110 ekmek Şumi-abiya’ya, 50 ekmek Aki-datum’a, 200 ekmek Aşur-malik’e...”.

II. kat belgelerine göre çok çeşitli malların satımı yapılmaktadır. Anadolu’dan altın, gümüş, bakır, huşarum,

samtum, bira için arpa, dokuma için yün, deri, mühür yapımı için hematit taşı ihraç edilmektedir. Asur’dan gelen mallar arasında, deriden ayakkabı, tunçtan balta, çekiç, kemer tokası, yüzük, süpürge, lapislazuli vardır. Asurlular İran’dan incir, baharat ve kalay, Babil’den elbiseler, 24 çeşit dokuma ile süs eşyalarını Anadolu’ya getirmektedirler.

Dokumalar yünden (pirikannu) ve ketenden (kutanu) dokunmaktadır.

(7)

Güneydoğu Anadolu’dan bal ithal edildiğine dair bir kayıt tespit edilmiştir. Suriye’den de ticari mallar gelmektedir.

Bunlar arasında fildişi, suaygırı dişi ve şarap bulunmaktadır. Bir kayıtta Tadmor’dan gelen gümüşten

bahsedilmektedir. Diğer bir belgede Tadmorlu bir şahitten söz edilmesi ve Ebla’dan gelen bir mektup ile Acemhüyük bullaları da Suriye olan ilişkilerin Asur kadar güçlü olduğuna işaret etmektedir.

Belgelere göre büyük bir iç pazar vardı ve bu pazarlarda farklı mallar da alınıp satılmaktaydı. Bunlar arasında soğan, bakır kazan, orak, değirmen taşı, kırmızı akik taşı, dişi eşek, antimon (rastık taşı), çam reçinesi, Kaniş esansı, buğday, bira ekmeği, kimyon, post, domuz yağı, zeytinyağı, tuz, meşe palamudu, şimşir ağacından kap, incir lifinden sicim ve koşum takımı gibi mallar olduğu görülmektedir. Şuprum denilen ve ne olduğu tartışmalı olan kıymetli bir maddenin de alım satımı yapılmaktadır.

II. katın büyük bir yangınla sona ermesinden sonra Asurlu tüccarın büyük bir kısmı Anadolu’yu terk etmiştir. Asur kralı olan I. Şamsi-Adad ticareti tekrar canlandırmaya çalışmıştır. Bunun üzerine Suriye’ye sefer yapmış ve buradaki en önemli ticaret merkezlerinden biri olan Mari’yi ele geçirmiştir. Ama Ib katında ticaret eski canlılığına kavuşamadı.

Ticaret merkezleri azaldı. Bu devirde ticaret Suriye’ye, Kargamış, Ebla, Ugarit, Alalah, Mari gibi kentlere kaydı. Suriye ile yapılan ticaretin en kesin kanıtları Acemhüyük’te ele geçmiştir. Kargamış kralı Aplahanda, Mari kralı Yahdun- Lim’in kızı Nagihanum’un mühür baskılı bullaları Sarıkaya Sarayı’nda bulunmuştur. Konya-Karahüyük ve diğer merkezlerde görülen bir grup mühür de bu ilişkiye işaret etmektedir.

Ib katında kalay ticareti devam etmiş, ayrıca domuz kılı ve yağ da ihraç edilmeye başlanmıştır.

Bazı madenlerin yurt dışına çıkışı yasaklanmıştır. Bunlar kalay dışında amutum ve birtum diye metinlerde geçen ve karşılıkları bilinmeyen madenlerdir. Amutum, altına göre beş kat daha

pahalıdır. Bunun elektrum, platin ve demir olduğu ileri sürülmüşse de kesin bir yargıya varılamamıştır. Birtum’un ne olduğu da

meçhuldür.

Mari

(8)

KAÇAKÇILIK

Tacirler bu dönemde kaçakçılık da yapmaktadırlar. Gizli geçitlerden geçirilerek ülkeye sokulan mallar, vergi vermeden satılmaktadır. Nitekim Puşuken adlı bir tüccar*, adı belli olmayan bir Kaniş kraliçesi tarafından hapse atılmıştır.

Metinlerde ülkeye sokulan kaçak mallar için ödemelerin yapıldığı saptanmıştır. Kaçakçılık yapan tacirler, getirdikleri mallardan hisselerini mal sahiplerinden talep etmektedirler. Yollarda güvenliği yörenin beyleri sağlamaktadır.

Kervanların haramîlerce basılıp soyulduğu ve bazı tacirlerin öldürülüp mallarına el konulduğu tabletlerde anlatılmaktadır. Anadolu’yu gezen tüccara yerliler kılavuzluk etmektedirler.

* Bilgi: Tüccar Puşuken, eşi Lamassi’ye yazdığı mektupta «yollarda kontrolörlerin işi sıkı tuttuğunu belirterek, eşinin gümüşü bir yün balya içinde göndermesinin daha iyi olacağını» tavsiye etmiştir!

(9)

ANADOLU’NUN EKONOMİK FAALİYETLERİ

1.) Ticaret: Ticaret Anadolu’daki ekonomik faaliyetlerin başında gelmektedir. Ticaret diğer üretim kollarını da

etkilemekte, onların da daha iyi ve daha çok mal üretmesine sebep olmaktadır. Bu devirde tacire tamkarum, satıcılara şaiamanum denilmektedir. Ayrıca ummianum denilen sermayedarlar bulunur. Tüccara ve halka gümüş borç veren tefeciler de vardır. Bunlara ait olduğu sanılan iki gömü Acemhüyük ve Kültepe’deki kazılarda ele geçmiştir.

2.) Tarım ve Hayvancılık: Halkın ekmek ve bira yapmak için buğday ve arpaya gereksinimi artmıştır. Nüfusun artması ve arpanın ihraç edilmesi nedeniyle bunlara olan ihtiyacı da artırmıştır. Deri işlemeciliği ve yün ihracatı da hayvan varlığını artırmıştır.

3.) Madencilik: Ticaretin bel kemiğini madencilik oluşturmaktadır. Gümüş, altın ve bakır ticarette önde gelen

madenlerdir. Ayrıca kurşun ve antimon da kullanılmaktadır. Maden ocaklarının işletilmesi, madenlerin izabe edilmesi ve taşınması önemli bir faaliyet olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu devirde demirciye nappahum, tunçcular başına rabi siparim denilmektedir.

Kültepe kazılarında madenci atölyeleri ele geçmiştir. Ocakları, kilden körük, hamlaç, pota ve kalıplarıyla ortaya çıkarılan bu atölyeler yoğun bir maden işleme faaliyetine işaret etmektedir. Gerek evlerde gerekse mezarlardan altın, gümüş, kurşun, bakır ve tunçtan çeşitli objeler ele geçmektedir. Bunlar silahlar (kama, kılıç, yassı balta, kolcuklu balta, zıpkın), kaplar (çaydanlık, bakraç), süs eşyaları (küpe, yüzük, bilezik, pandantif, saç iğnesi), heykelcikler (kurşun figürinler), maden çubuğu ve törpü gibi nesnelerdir. Madenciler bunların dışında taş alet ve seramikler de satmıştır.

4.) Çömlekçilik: Neolitik çağdan beri sürdürülen çömlekçilik devam etmektedir. Bu dönemde zenginlikle birlikte seramikler daha da güzel ve çeşitli hale gelmiştir. İyi perdahlı, boya bezekli ve çeşitli şekildeki seramikler göz

kamaştırmaktadır. Özellikle aslan, leopar, boğa, ceylan, eşek, tavşan, kartal, keklik, salyangoz, insan başı şeklindeki ritonlar, bunlar arasında mutena bir yeri almıştır.

(10)

5.) Mühürcülük ve Kuyumculuk: Mühür (NA4KIŠIB) işlemeciliği Anadolulu ustalar tarafından Anadolu beğenisine göre

yapılmaktadır. Ustaların mühür yanında diğer taş eserleri taş kaplar, boncuklar, figürinleri de yapmaları mümkündür. Metinlerde kırmızı akik taşı, hematit ve lapislazuliden bahsedilmektedir. Ele geçen eserler, kırmızı akik, karneol, hematit, necef, obsidyen, steatit ve lapislazulidendir. Kuyumcular değerli metal ve yarı değerli taşlar yanında fildişi, gergedan boynuzu ve kavkı da işlemektedirler.

Taş kap yapımı da ele geçen örneklere bakıldığında önemli bir yere sahiptir. Acemhüyük saraylarından ele geçen çeşitli tiplerdeki kaplar obsidyen, necef ve radyolarit’den yapılmışlardır.

6.) Yapı işleri: Saray, tapınak ve evlerin yapımları, bu konuda bilgili ustaların varlığını göstermektedir. Taş kıran, kerpiç kesen, ahşap malzemeyi hazırlayan kişilerden oluşan geniş bir grup insan inşaatlarda çalışmış olmalıdır.

7.) Nakliyecilik: Bu iş kolu ticaretin belkemiğini oluşturmaktadır. Metinlerde nakliyeci veya yük sarıcısı (kassarum), sürücü (radium) ve habercilerden (şiprim) bahsedilmektedir. Eşeklerden oluşan kervanlar ticaret merkezlerini dolanmakta, Suriye ve Asur’a mal götürmektedir. Nakliye için kervancılara taşıma parası ödenmektedir.

8.) Dokumacılık: Metinlerde geçen yün ve ketenden yapılmış kumaşların bir kısmı ithal edilmiş, bir kısmı içeride dokunmuştur.

Anadolu’dan kumaş da ihraç edilmektedir. Kumaşların bazen tanrılara da sunulduğu metinlerden bilinmektedir. Babil kökenli kumaşlara “Akkad Kumaşları” denilmektedir. Bunun yanı sıra çamaşırcı (aşlakum) da vardır. Kumaşların taş boncuklar ve altın iplikler (?) ile dokunulduğu Acemhüyük kazılarında bulunan yanmış kumaş parçalarından da bilinmektedir.

9.) Biracılık-Şarapçılık: Şaraptan pek bahsedilmemekte ama biracılığın daha ileri olduğu görülmektedir. Şarap yerel olarak üretilip tüketilmekte, yalnız Suriye’den şarap gelmektedir. Metinlerde geçen bakilanum, yani bira mayalayıcısı, meslek adı olarak

görülmektedir. II. kat belgelerine göre arpa, Asurlu tüccar tarafından da bira yapımı için satın alınıp Asur’a gönderilmektedir.

10.) Değirmencilik: Un hazırlama işi, henüz su ve yel değirmenleri olmadığından, hayvan veya kişilerce yapılmaktır. Anadolu’da ekmek önemli bir yere sahiptir. Lavaş, pide, somun, simit, yağlı ekmek, ballı ekmek, çörek gibi çeşitleri bulunan bu besin, ayrıca tanrılara yapılan sunularda da kullanılmaktadır.

Bu mesleklerin dışında metinlerde zikredilmemiş balıkçı, tuzcu, kâtip, sepetçi, oduncu, hasırcı, vs. gibi bazı iş kolları da mevcut olmalıdır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali Yardım Ara- cı Bölgesel Kalkınma Bileşeni Bölgesel Rekabet Edebilirlik Operasyonel Programı kapsamında, Bayburt İl

saate kadar mü­ kemmel saz heyeti tarafından,, “ Şetaraban ve Şehnaz fasılları,,. Bir eün kalktım, bu mu’tena fasılları dinlemeğe

“Ki­ şi diktatörlüğü ile sosyalizm bağdaşmaz değildir” dedikten sonra nasıl bağdaşırsa de­ mokrasi kişi diktatörlüğüyle ilave ediyor, diyor ki çoğu kez

93 harbinde ailece İslim ye’ - den hicret etm işler, Göztepenkı de­ niz tarafın daki m uhacir m ahallesi­ ne yerleşm işler. (Şem sülm aarif)

Baha küçük yaşta iken Sada­ ret dairesindeki Eyalâtı müm taze ve muhtare kalemine gir miş, bilâhare sadaret mektubi kalemine geçmiş, Teftişi Islâhat

Fransızlar Mısır’da çok değil, üç yıl kadar kaldı; ama kal- dıkları süre boyunca Mısır kültürüne yö- nelik çok değerli bilimsel araştırmalar

(Buna bir de söyleşmesi feshedilen müzayede şirketi Antik A.Ş.'ye ödenmesi gereken tazminat eklendi!) Daha önce Etibank koleksiyonunun satışını engellemeyen Kültür

This project presents the results of groundwater wells inventory and soil salinity mapping in Dubai and Abu Dhabi Emirates using ModeflowMap, a powerful and