• Sonuç bulunamadı

Geçtim Ama TiyatrodanÇok eğlenceli, çok başarılı bir komedi. Atilla Şendil tiyatromuzun en başarılı yönet-menlerinden. Yönettiği oyunlar çok başarılı. Kalpak’la sergilediği muhteşem başarıyı, genç yazar Yeton Neziray’ın

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Geçtim Ama TiyatrodanÇok eğlenceli, çok başarılı bir komedi. Atilla Şendil tiyatromuzun en başarılı yönet-menlerinden. Yönettiği oyunlar çok başarılı. Kalpak’la sergilediği muhteşem başarıyı, genç yazar Yeton Neziray’ın"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

G Ü N D E M

140 Türk Dili

İSTANBUL SAHNELERİNDEN Geçtim Ama Tiyatrodan

Çok eğlenceli, çok başarılı bir komedi.

Atilla Şendil tiyatromuzun en başarılı yönet- menlerinden. Yönettiği oyunlar çok başarılı.

Kalpak’la sergilediği muhteşem başarıyı, genç yazar Yeton Neziray’ın Geçtim Ama Ti- yatrodan oyunuyla sürdürmüş.

Dekor çok sade. Müzikler gayet din- gin. Bir içi geçmişliği betimlemek için yeterli. Sıkılmış ve yılmış bir oyuncu ve müzisyen topluluğunun idealist yönetmeni ile kamu otoritesi arasında geçen komik bir hikâye. Geçtim Ama Tiyatrodan, bir oyun siparişinin bir kalıp içinde belirli bir süre- de sahnelenebilme imkânını sorgularken kamudan kaynaklanan çarpıklıkları da işli- yor. Oyunda, oyuncunun dünyasına gerçek ve aramızdan karakterler kıvamında bir bakış açısı sunuluyor. Tiyatronun varlığı ve amacı hakkında bir metafor ise oyun boyunca gündemde. Dolu dolu iki perde, sıkmıyor, güldürüyor.

Oyun içinde sipariş edilen oyuna ka- musal müdahale, Avrupa uyum sürecin- den geçmiş. Aslında talep edilen sansür ve kısıtlamalar gayet medeni ancak her hâlükârda sansür sansürdür. Sansür, oyun siparişini, bir mesajlar, semboller ve meta- forlar manzumesi olmaktan kurtarıp ‘AB değerler çerçevesine uygun’ bir hâle çe- viriyor. Zinhar idealist yönetmenin baskın milliyetçi duyguları, olmayan bir

destanı oyunlaştırmaya çalışıyor.

Yani oyunda sansür zekice ters kritik ediliyor.

Bir oyunun içinde başka bir oyunu oynarken oyuncular âdeta devleşmiş. İlk sahnelerde, James rolünü oynayan Ozan Dağara’nın solo şarkısı dışında akıcılık mü- kemmel. Tonlamalar, vurgulama- lar, tiratlar ders niteliğinde. Şahin Çelik, Cengiz Baykal, Gamze Yapar Şendil, Selçuk Kıpçak ve Ozan Dağara’nın performansı fevkalade. Her yaştan izleyiciyi

eğlendirebilecek sadelikte bir dili ve yak- laşımı sunuyor oyun.

Bir sıkılmışlar bütününden eğlence çı- karmak yiğitlik ister. Tüm ekip bunu başar- makla çok önemli bir iş yapmış. Neziray’ın sıkılganlara bu türden yaklaşımı can alıcı.

Oyunu ilgi çekici kılan bu niteliği, ulus- lararası bir başarı getirecektir. Neziray, Kosova Devlet Tiyatrolarında sanat yö- netmenliği ve çeşitli üniversitelerde öğre- tim görevliliği pozisyonlarında bulunmuş.

Yazdığı oyunlar uluslararası ilgi görüyor.

Oyunun ismi ile bağlantıyı kurmak çok zor. Son sahnede tiyatronun dağılan her ferdinin akıbetleri üzerinden bir çıkar- sama yapmak belki mümkün.

En temel mesaj ise çok basit: Kosova’yı bağımsız bir devlet olarak tanıyın!

Üstelik mesajı kendiyle dalga geçip sevdirerek vermesi en çetin siyasi karşıtla- rı dahi ikna edebilecek keyifte. Bir ülkeyi tanıtmanın siyasetten öte enstrümanları da olabileceğini görmek ise çok güzel. Tıpkı futbolla bilinen birçok ülke gibi tiyatro da benzer fonksiyon görebilir.

Bütünsel olarak oyuna bakıldığında ise tiyatronun toplum ve toplumun sosyal ve ekonomik yaşamı içindeki önemine iliş- kin birçok detay hakkında tarihî gerçekler- le desteklenmiş genel bir kanaat elde ede- ceksiniz. Toplum ve Sanat 101 kıvamında 2 perde eğlence.

(2)

T İ Y A T R O

Türk Dili 141 Sanata, sanatçıya, sansüre ve siyase-

te bakış açınızı değiştirecek bir eser. Yap- macıksız ve içten... Sorgulamaktan ziyade sergiliyor. Zekânıza saygı duyulduğunu göreceksiniz.

Güneş Batarken Bile Büyük Güneş Batarken Bile Büyük, içinde yarım kalan bir sürü öykü, nereden çıktığı ve nereye gittiği belli olmayan bir sürü ka- rakter ile Kazım Akşar’ın bir ağdalar bütü- nü. Güneş neden ve nereden doğup neden ve nereden batıyor bunu anlamak bile güç.

Üç saatlik bir sabır testi.

Johann Wolfgang von Goethe’nin Faust’u etrafında geçen öykü, aşk ve bir- liktelikleri üzerinden ünlü yazar, ressam, oyuncu ve düşünürü işliyor. Goethe’nin hayatının gerçek taraflarını da ihmal et- memiş Kazım Akşar ve savaş ortamında askerler ve politikacılarla olan ilişkilerini bir taraftan da aynı şartlar altında halk ve sanatçılarla olan münasebetlerini ele almış.

Sonra da rejisörlüğünü yapmış.

Goethe’nin münasebetlerini kurarken kendi münasebetsizliğiyle Goethe gibi bir şahsiyete Napolyon gibi birinin ağzından o çok tahmin edebileceğiniz isim şakasını yaptırarak hadsizlik etmiş.

Bunu ancak ülkemizden bir yazar ya- pabilirdi; ülkemiz kalitesiz yazarlarla dolu olduğu için değil Goethe’nin ismi ile dalga geçmenin başka bir dilde imkânı olmadığı için. Bu da böylece başarılmış oldu. Dü- şünün Mevlâna ismi başka bir dilde başka bir çağrışım yapmış ve o dilde bir yazar bu hususu bir oyunda argüman olarak kullan- mış. Bu karakterlerin millî bir tarafı olduğu fikrinden değil yapılan saygısızlığın daha

anlaşılır olabileceği fikrinden Mevlâna ismini kullanarak bir izahata ihtiyaç duy- dum. Zira bu şahsiyetler bir topluma veya ülkeye mal edilemeyecek büyüklükte ulus- lararası kıymet taşırlar.

Avam tabir edilen ve aşağılanan top- lum kesimleri dahi Goethe ile ilgili bir fikre veya bir metne erişebilmişse bu tür- den şaka yapmayı bırakacakken Goethe’yi okumuş ve çalışmış, sanatçı kimliği taşıdı- ğını iddia eden biri veya birilerinin elinde Goethe bu türden akıbete uğramışsa bu toplumda sorgulanacak avam değil bunu yapan sanatçılardır.

Goethe’nin tiyatroyu sattığı iddiası bu hakarete sebep olacak bir kin yaratacaksa oyundaki aktör karakterine tiyatroyu kur- tarabilme imkânı sunulmuş ancak bunun sorumluluğu tek başına Goethe’ye terk edilmiştir savunması, yüceltilen aktör ka- rakterini aynı şekilde adlandırmaya yeter.

Fransız mareşal rolü oturmamış.

Fransızlar her zaman bir miktar feminen- likle işlenirken daha sert bir karakteri yer- leştirmeye çalışmak Amerika’nın yeniden keşfine benzemiş. ‘Oyuncu’ların hepsi çok gayretli idi. Zaten oyunda tek iyi şey

‘oyunculuk’tu denebilir. Karakter seçim- leri problemli olsa da ‘oyuncu’lar hakkını vermeye çalıştı. Reha Özcan’ın Goethe

(3)

G Ü N D E M

142 Türk Dili

performansı ise fevkalade idi. Ancak bah- settiğim şu basit espriye bu türden tek tek ismini saymadığım ‘oyuncu’ların karşı çıkmaması hatta ortak olmuş olması büyük bir ironi. Bu sebepten burada kullandığım

‘oyunculuk’ kavramı içi boş, sadece negatif manada profesyonel, gelir getirici beklenti peşinde bir oyunculuk. Ve bu ayıba ortak olan, oyunun tüm unsurları için içi boş ve gelir getirici sıfatları haiz, diyebiliriz.

Replikler Faust’un kendinden dahi ağdalı idi denebilir. Dekordaki ekstra şata- fat oyunun içinin daha iyi doldurulmasını gerektirirdi. Kostümler başarılıydı. Ses ve müzik içinse daha yapılacak şeyler olabi- lirdi. Ancak oyundaki kopukluklar bunla-

rın başarısının veya muhtemel başa- rısının her hâlükârda önüne geçecek cinsten.

Bu oyundan üç oyun çıkarı- labilirmiş hatta üç oyun oynanmış, kesilmiş, biçilmiş, montajlanmış ve ortaya başka bir şey çıkmış hissi hep etrafınızda olacak izlerken. Üstelik oyunun kafası karışık… Dinî bazı olguları, yalnızca dogma damgasıy- la işleyerek ilk sahneyi açtıktan son- ra Tanrı’yı ölüm ile ilgili tek yetkili kılıp finalde başladığı noktaya dö- nüyor. Mesajlar genellikle final sahnesinde toplanmış ancak oyunun büyük bölümün- de belli değerler tartışılıp yazarın doğruları gösterilmeye çalışılıyor.

Aksak ve tiyatromuzda bu hâliyle yeri olmaması gereken bir oyun. Üç saat sabrı olan, ille de göreceğim diyenler izleyebi- lir. Medyada, sansür uygulandığı iddiasını yansıtan replikleri izlerken, “Sansür keşke Goethe esprisine yapılsaydı!” diyesim gel- di.

Yusuf DİNÇ

Referanslar

Benzer Belgeler

Araştırmacılara göre davranışsal ve sosyal farklılıkların en az olduğu bebeklik çağında kadınların hayatta kalmayı erkeklerden daha iyi başarması kadınların

Diğer taraftan popülasyonun çoğunluğu dayanışmacılardan oluşup geri kalanı hilecilerden oluştuğu durumlarda ise popülasyonda enerjilerini daha verimli kullanmış

Ramazan, bayram geceleri gibi geç vakte kadar erkek müşterilere kapısı açık oîmıyan hamamlarda, hava kara­ rınca paydos edenlerde, el ayak ortadan çekildikten

Şahsan bir kaç roman tercü­ me etmiş bulunduğum gibi bun­ dan sonra da hiç değilse malî se-' heplerle hu işde devam etmeği dü­ şündüğüm için keyfiyeti

Atefl yiyenlerin pnömonisi hidrokarbon ürünlerinin aspirasyonuna ba¤l› olarak geliflen, nadir görülen akut bir pnömoni tablosudur.. Küçük çocuklarda, atefl yutarak gösteri

1 İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye 2 Vehbi Koç Vakfı, Amerikan Hastanesi, İnfeksiyon Kontrol

Ocak 2013-Aralık 2015 tarihleri arasındaki 24 aylık sü- rede Necmettin Erbakan Üniversitesi, Meram Tıp Fakülte- si Hastanesi’ne başvurup akut gastroenterit ön tanısı almış

Geçici rejim işareti süresi 1024 örnek iken polinom katsayılarına dayalı RF parmak izlerinin kullanıldığı durumda algoritma, anlık genlik