• Sonuç bulunamadı

2013 YILI İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "2013 YILI İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU"

Copied!
332
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ DİYARBAKIR ŞUBESİ

DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

2013 YILI

İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU

29.01.2014

(2)

DEĞERLENDİRME

2013 yılının Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Hak İhlalleri Raporu’nu açıklamak üzere bir aradayız.

2013 yılında hak ihlalleri konusunda önceki yıllara nazaran önemli düşüşler yaşanmıştır. Ancak sorunların çözülmesi konusunda gerekli adımların atılmamasından kaynaklı olarak hak ihlallerinde bazı artışların da olduğunu söyleyebiliriz. Kuşkusuz 2013 yılının başında silahlı çatışmalardan kaynaklı yaşamını yitiren 29 kişi dışında çatışmalardan kaynaklı yaşam hakkı ihlalinin olmaması önemli bir gelişmedir. Bu gelişme 21 Mart Newroz’uyla birlikte başlayan çatışmasızlık sürecinin bir ürünüdür. Ancak, çatışmasızlık sürecinin sürekli barışa evrilebilmesi konusunda hükümetin ciddi bir çaba içinde olduğunu söyleyemiyoruz.

Çatışmalar nedeniyle yaşam hakkı ihlalleri yaşanmasa da, güvenlik güçlerinin toplumsal olaylara müdahalesi ve halka yönelik saldırıları sonucu yaşam hakkı ihlalleri davam etmiştir. Nitekim Aralık ayı içerisinde Hakkari’nin Yüksekova İlçesi’nde yapılmak istenen bir toplumsal gösteride Reşit İşbilir, Veysel İşbilir ve Bemal Tokçu’nun polis kurşunlarıyla katledilmesi başta olmak üzere yıl içerisinde güvenlik güçleri tarafından veya faili meçhul cinayetler sonucu 28 kişi yaşamını yitirmiştir. Yine Türkiye’nin genelinde Gezi Parkı olaylarıyla birlikte 6 kişi polisin şiddeti sonucu yaşamını yitirmiştir. Bu da, Devletin Kürt sorununa, hukukun üstünlüğüne ve demokrasiye yaklaşımının halen çok geride olduğunu yansıtmaktadır.

2013 yılında yaşam hakkı ihlalleri dışında birçok alanda ihlallerin yaşandığını görmekteyiz.

İşkence yasağı ihlalleri, adil yargılanma hakkı ihlalleri, keyfi ve uzun süren tutuklamalar, düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri, toplanma ve gösteri hakkına yönelik müdahaleler, kadına yönelik şiddet, çocuk hakları, çevre ve ekoloji sorunları, ekonomik ve sosyal haklardaki kayıplar, din ve vicdan özgürlüğüne yönelik engeller gibi başlıklar öne çıkan ihlal konuları olmuştur.

2013 yılında cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri artarak devam etmiştir. Cezaevlerindeki hak ihlallerinin artışının temel kaynağı devletin yaşanan sorunları görmezden gelmesi, yapılan başvurulara karşılık vermemesi ve ceza infaz yasalarının uluslararası hukuk mevzuatından çok uzak olmasından kaynaklanmaktadır. Tespitlerimize göre yıl içerisinde bölgemizde cezaevlerinde 6 mahpus yaşamını yitirmiştir. Halen Türkiye cezaevlerinde 550’ye yakın ağır hasta mahpus bulunmaktadır. Cezaevinde tedavisi yapılamayacak derecede olan ölüm sınırında bulunan 163 hasta mahpus tahliye edilemeyerek, cezaevinde ölmeleri beklenmektedir. Cezaevlerinde ayrıca işkence ve kötü muamele, sevk ve sürgünler, tecrit ve izolasyon, fiziki koşullar gerekçe gösterilerek mahpusların çeşitli haklardan mahrum bırakılmaları gibi çok sayıda ihlal yaşanmaktadır. Özellikle uzak cezaevlerine yapılan sürgünlerle sadece mahpuslar değil, aileleri de cezalandırılmaktadır.

Cezaevlerine yönelik ihlaller başlığında değinmemiz gereken bir önemli konu da İmralı Cezaevi’ndeki uygulamalardır. PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit uygulaması 2013 yılında da devam etmiştir. Sürecin başlaması ile birlikte bazı heyetler ile görüşmesi sağlanmış olsa da avukatları ile görüştürülmemiş olması hukukun ayaklar altına alınması anlamına gelmektedir.

15 yıldan bu yana ağırlaştırılmış bir tecrit ortamında tutulan Öcalan’ın bu koşullarda tutulması hukuki olmayıp gayri insanidir. Kürt meselesinin çözümünde önemli bir aktör olduğu son barış süreciyle birlikte tüm kesimler tarafından kabul edilen Sayın Öcalan’ın barış sürecindeki rolünü oynayabilmesi için üzerindeki tecride son verilmesi gerekmektedir.

Geride bıraktığımız 2013 yılında da devlet Türkiye’deki kayıplar, toplu mezarlar ve faili meçhul cinayetler gerçeği ile yüzleşmekten kaçınmıştır. Yine bir insanlık ayıbı olan toplu mezarlar usulüne uygun açılması talepleri görmezden gelinmiş, kayıpların akıbeti araştırılmamıştır. Buna karşılık savaşta yaşamını yitiren PKK’liler için yapılan mezar ve mezarlıklar tahrip edilerek, halkın dini ve örfi değerleri ayaklar altına alınmıştır.

(3)

90’lı yıllarda devlet görevlilerince işlenen cinayetlerle ilgili etkin soruşturma yürütülmezken, dosyalar zaman aşımına terk edilerek, failler cezasız bırakılmaya devam etmiştir. Bu dönemde işlenen cinayetler ile ilgili açılan Lice Katliamı davası gibi bir iki dava da buradan nakledilerek, Kürtlere katillerinden hesap sorması dahi çok görülmüştür. Bölgemizde yapılan katliam ve cinayetlerin cezasız bırakılmasının bir örneği de Roboskî katliamında verilen takipsizlik kararıdır.

Bu da yetmezmiş gibi, Roboskîli aileler üzerinde sistematik bir baskı politikasının uygulanması, katliamın “kaçınılmaz bir hatadan” kaynaklanmadığının başka bir delilidir.

Şunu tekrarlamakta yarar görüyoruz; toplumsal barış, ancak geçmişle yüzleşme ile sağlanabilinir.

Bu nedenle öncelikle geçmişte yaşanan kirliliklerin ortaya çıkması için vakit kaybetmeden Hakikatleri Araştırma ve Adalet Komisyonu’nun kurulması gerektiğini tekrardan belirtmek istiyoruz. Böylesi bir komisyonla devlet arşivlerini açarak geçmişte yaşananlar açığa çıkarılmalı, işlenen insanlık suçlarından hesap sorulmalı, kaybedilenlerin akıbeti ortaya çıkarılmalıdır.

2013 yılında hak ihlallerinde meydana gelen azalmanın temel sebebi, Türkiye’deki demokratikleşmeden kaynaklı olmadığını, barış umudu ile sağlanan çatışmasızlık ortamından kaynaklandığını özellikle vurgulamak istiyoruz. Zira çözüm süreciyle birlikte demokratikleşme ve hukukun üstünlüğünü sağlayıcı tek bir yasal düzenleme yapılmış değildir.

Demokratikleşmenin hayata geçirilebilmesi ve hak ihlallerinin son bulması için demokratik, katılımcı sivil bir Anayasa’nın yapılması, anti demokratik yasaların değiştirilmesi ve yasaları uygulayacak tarafsız ve bağımsız bir yargı mekanizmasının oluşturulması gerekmektedir. Ancak Türkiye halen askeri cuntanın çıkardığı Anayasa ve yasalarla yönetilmektedir. Antidemokratik yasalarla yönetilen Türkiye’de yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı her zaman tartışmalı olmuşken, özellikle de bölgemizde tarafsız bir yargının hiçbir zaman olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Cumhuriyet tarihi boyunca devlet içerisindeki farklı yapılanmalar yargıyı her zaman kendi çıkarları için kullanılmıştır. 17 Aralık operasyonuyla birlikte hukukun ve yargı organlarının nelere alet edildiği bir kez daha kamuoyu tarafından net bir şekilde görülmüştür. Meclis’te çoğunluğu elinde bulunduran AKP iktidarı, tarafsız ve bağımsız bir yargı mekanizması oluşturacağı yerde yargıyı kendine bağlayarak, sadece el değiştirmesini sağlamaya çalışmaktadır. İnsan haklarının temel güvencesi tarafsız ve bağımsız yargı organlarıdır. Bağımsız bir yargı mekanizmasının oluşturulması için de tepkisel değişikliklerden ziyade, toplumun tüm kesimlerinin üzerinde uzlaşacağı ve evrensel hukuk normlarına uygun değişikliklerin yapılması gerekmektedir.

Bölgemiz yıllar boyunca çatışmalı ortamın büyük yıkımlarını yaşadı. Savaşın yarattığı tahribatları en derinden hisseden bölge halkı, artık acı ve gözyaşı görmek istemediğini her fırsatta dile getiriyor. Ancak, onurlu bir barışın gerçekleşmesi engelleme çabaları hiçbir zaman son bulmadı.

Türkiye’nin içinde bulunduğu kaos ortamı da çözüme dair adımları ciddi anlamda tehdit etmektedir. Tüm bu yaşananlara rağmen Kürt siyasal hareketi barış ısrarını sürdürmektedir. Fakat bunun gerçekleşebilmesi için devletin daha ciddi adımlar atması gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyoruz.

2013 yılında azalan hak ihlallerinin tamamen son bulması ve çözüm sürecinin başarıya ulaşması için başta hükümet olmak üzere toplumun tüm kesimleri üzerine düşenleri yapmalıdır. Bu bağlamda çözüm için atılacak tüm adımların yasal dayanağının oluşturulması kaçınılmazdır.

Ayrıca barış sürecinin istenen sonuca ulaşması amacıyla PKK Lideri Abdullah Öcalan’a müzakereleri yürütebileceği uygun koşullar sağlanmalıdır.

2013 yılını geride bırakırken, hazırladığımız bu rapordaki ihlallerin son bulması dileğini tekrarlıyor, barış ikliminin oluştuğu, özgürlüklerin tartışmasız bir şekilde yaşandığı bir gelecek diliyoruz.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

(4)

2013 YILI İNSAN HAKLARI İHLALLERİ BİLANÇOSU YAŞAM HAKKI İHLALLERİ

ÖLÜ YARALI

YARGISIZ İNFAZ (Keyfi Öldürme, Silah Kullanma Yetkisinin İhlali ve Dur İhtarına Uymadığı Gerekçesiyle Öldürülen ve Yaralananlar)

Polis ve Jandarma Tarafından Öldürülen ve Yaralananlar 12 26 Köy Korucuları Tarafından Öldürülen ve Yaralananlar 1 6

CEZAEVLERİNDE ÖLEN ve YARALANANLAR 6

FAİLİ MEÇHUL SALDIRILAR

Erkek 15 1

Çocuk 2

TOPLAM 15 3

YAŞAMINI YİTİREN SIĞINMACI VE GÖÇMENLER 9 5

RESMİ HATA VE İHMAL SONUCU ÖLEN ve YARALANANLAR 10 2

POLİS ASKER İNTİHARLARI / ŞÜPHELİ ÖLÜMLERİ

Polis ve Asker İntiharları / İntihar Teşebbüsleri 12 6 Şüpheli Polis ve Asker Ölümleri 17 2

TOPLAM 29 8

SALDIRIYA UĞRAYANLAR

Siyasi Parti, Sendika ve Dernek Yöneticisi / Üyesi 2 9

Gazeteci 1

Öğretmen / Öğretim Üyesi 5

Öğrenci 18

Sağlık Çalışanı 13

TOPLAM 2 46

SİLAHLI ÇATIŞMALAR

Güvenlik Görevlisi 1 7

Silahlı Militan 28

TOPLAM 29 7

Not: Patlayıcılar sonucu ölen ve yaralanan güvenlik güçleri de bu rakama dâhildir.

SINIR HATLARINDA YAŞANAN ÖLÜM VE YARALANMALAR 15 25

MAYIN VE SAHİPSİZ BOMBA PATLAMASI SONUCU ÖLÜM ve YARALANMALAR

Erkek 4

(5)

Çocuk 4 9

TOPLAM 4 13

KUŞKULU ÖLÜMLER

Erkek 12

Kadın 6

Çocuk 4

TOPLAM 22 0

NAMUS CİNAYETLERİ

Erkek 3

Kadın 2

TOPLAM 5 0

İNTİHAR (Erkek) 34 4

ÇATIŞMALI ORTAM NEDENİYLE YAŞANAN İHLALLER

Arazi, Yayla, Mera ve Otlak Yasağı 20

Askeri Operasyonlar Sonucu Yaşanan İhlaller 1

Koruculuk Baskısı 54

Verilmeyen Militan Cenazeleri 33

Militanların Cenazelerine Yönelik Uygulamalar 2

Ölünün Hatıratına Saygısızlık 3

Militanların Ailelerinden Tazminat Talebi 6

Toplu Mezar İddiaları

Mezar Sayısı 23

Kişi Sayısı 246

Ortaya Çıkan Toplu Mezarlar

Mezar Sayısı 5

Kişi Sayısı 16

Ortaya Çıkan Gözaltında Kayıplar ve Yargısız İnfazlar

Mezar Sayısı 4

Kişi Sayısı 9

KADINLARIN YAŞAM HAKLARINA YÖNELİK İHLALLER

Kadın İntiharları

İntihar 32

Teşebbüs 13

(6)

Aile İçi Şiddete Uğrayan Kadınlar

Ölü 33

Yaralı/Şiddet 14

Tecavuz 1

Taciz 1

Toplumsal Alanda Şiddete Uğrayan Kadınlar

Ölü 17

Yaralı/Şiddet 18

Tecavuz 1

Taciz 4

Güvenlik Güçlerince Şiddete Uğrayan Kadınlar

Yaralı/Şiddet 18

Taciz 3

Fuhşa Zorlanan Kadınlar 10

TOPLAM 165

ÇOCUKLARIN YAŞAM HAKLARINA YÖNELİK İHLALLER

Çocuk İntiharları

İntihar 14

Teşebbüs

Aile İçi Şiddete Uğrayan Çocuklar

Ölü 1

Yaralı/Şiddet 1

Tecavuz 1

Toplumsal Alanda Şiddete Uğrayan Çocuklar

Ölü 4

Yaralı/Şiddet 8

Tecavuz 15

Taciz 18

Güvenlik Güçlerince Şiddete Uğrayan Çocuklar

Yaralı/Şiddet 28

Tecavuz 1

TOPLAM 91

İŞKENCE YASAĞI

İŞKENCE, KÖTÜ MUAMELE, ONUR KIRICI ve KÜÇÜK DÜŞÜRÜCÜ DAVRANIŞ ve CEZALANDIRMA

Gözaltında İşkence ve Kötü Muamele 20

(7)

Köy korucuları tarafından yapılan işkence ve kötü muamele 1 Gözaltı Yerleri Dışında İşkence ve Kötü Muamele 66

Cezaevlerinde İşkence 114

Kaçırma ve Ajanlık Tehdidi 32

Tehdit Edilenler 42

Gösterilerde G. Güçlerinin Müdahalesi Sonucu Dövülen ve

Yaralananlar 112

Özel Güvenlik Görevlilerinin Uyguladığı İşkence ve Kötü Muamele 6

Okulda Şiddet 2

TOPLAM 395

KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ VE GÜVENLİĞİNE YÖNELİK İHLALLER

Gözaltına Alınanlar

Yetişkin 1149

Çocuk 203

TOPLAM 1352

Tutuklananlar

Yetişkin 300

Çocuk 64

TOPLAM 364

Ev Baskınları 677

Örgüt Militanları Tarafından Alıkonulanlar 46

KAYIP İDDİALARI

Diğer Kayıp İddiaları 15

DÜŞÜNCE ve İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE YÖNELİK İHLALLER

Yasaklanan Etkinlikler 3

Toplatılan ve Yasaklanan Yayınlar 8

Adil Yargılanma Hakkının İhlali 12

Anadili Kullanma Özgürlüğüne Yönelik İhlaller 3

Anadilde Savunma Yasağı 92

DÜŞÜNCELERİNİ İFADE EDENLERE KARŞI AÇILAN SORUŞTURMALAR

Soruşturma Sayısı 19

Kişi Sayısı 496

DÜŞÜNCELERİNİ İFADE EDENLERE KARŞI AÇILAN DAVALAR

(8)

Dava Sayısı 14

Kişi Sayısı 83

DÜŞÜNCELERİNİ İFADE EDENLERE VERİLEN CEZALAR

Dosya Sayısı 55

Kişi Sayısı 405

TOPLAM 1190

ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜNE YÖNELİK İHLALLER

Baskına veya Saldırıya Uğrayan Siyasi Parti, Sendika, Dernek, Kültür Kurumu

Siyasi Parti 4

Sendika 1

Dernek 3

Eğitim ve Kültür Kurumu 2

TOPLAM 10

Kapatılan / Kapatılmak İstenen Siyasi Parti, Sendika, Dernek, Kültür Kurumu

Dernek 15

Eğitim ve Kültür Kurumu 1

TOPLAM 16

TOPLANTI ve GÖSTERİ ÖZGÜRLÜĞÜNE YÖNELİK İHLALLER

Güvenlik Güçleri Tarafından Müdahale Edilen Toplantı ve Gösteriler 130

Ertelenen, Yasaklanan Toplantı ve Gösteriler 10

Açılan Soruşturmalar 13

Açılan Davalar 2

Sonuçlanan Davalar 4

TOPLAM 159

CEZAEVLERİNDE YAŞANAN İHLALLER

Sevk Uygulamaları 614

Sağlık Hakkı İhlali 125

Aile Görüşü Engellenenler 10

Tecrit ve İzolasyon 132

Disiplin Cezası Verilenler 375

Haberleşme v.b Hakları Engellenenler 154

Cezaevlerinde Anadile Yönelik İhlaller 2

(9)

Cezaevlerinde Diğer İhaller 19

TOPLAM 1431

EKONOMİK ve SOSYAL HAKLARA YÖNELİK İHLALLER

İş Kazaları

İş Kazalarında Ölenler 17 İş Kazalarında Yaralananlar 28

İşten Çıkarılanlar 769

İdari Soruşturmalar 1535

Verilen Cezalar 16

Ücreti Verilmeyenler 900

İşe Almada ve Çalıştırmada Ayrımcılık / Dışlama 300

TOPLAM 3565

EĞİTİM HAKKINA YÖNELİK İHLALLER

Üniversitelerin Disiplin Kurulları Tarafından Soruşturma Açılanlar 232 Üniversitelerin Disiplin Kurulları Tarafından Ceza Alanlar 33

Okuldan Atılan Öğrenciler 19

TOPLAM 284

ENGELLİ HAKLARINA YÖNELİK İHLALLER

Kamu Hizmetlerinden Yararlanma Hakkı İhlali 1

Sosyal Güvenlik Hakkı İhlali 1

TOPLAM 2

AYRIMCILIK

Cinsel Yönelim Hakkı Nedeniyle Ayrımcılığa Uğrama 2

İnanç Nedeniyle Ayrımcılığa Uğrama 18

Etnik Köken Nedeniyle Ayrımcılığa Uğrama 18

TOPLAM 38

DİĞER HAK İHLALLERİ

Sağlık Hakkı İhlali 321

Mülkiyet Hakkı İhlali 29

(10)

Seyahat Hakkı İhlali 1

Çevre Hakkı İhlali 7

Kültürel Hakların İhlali 1

DİĞER BAŞVURULAR 48

TOPLAM İHLAL SAYISI 10967

Bu veriler, İHD Doğu -Güneydoğu Anadolu Bölge Şubelerinden, Şubemize yapılan başvurulardan ve günlük gazeteler ile internet haber sitelerinden derlenmiştir. Kesin

rakamlar değildir.

2013 YILI içerisinde Diyarbakır Şubemize toplam 345 başvuru yapılmıştır.

(11)

2013 YILI İNSAN HAKLARI İHLALLERİ AYRINTILI VERİLER YAŞAM HAKKI İHLALLERİ

YARGISIZ İNFAZ (Keyfi Öldürme, Silah Kullanma Yetkisinin İhlali ve Dur İhtarına Uymadığı Gerekçesiyle Öldürülen ve Yaralananlar)

-Polis ve Jandarma Tarafından Öldürülen ve Yaralananlar

*Şırnak Tümen Komutanlığı'nda askerlik yaptığı sırada "kaza kurşunu" ile yaşamını yitirdiği açıklanan 25 yaşındaki İsmail Akça'nın, aynı birlikte görevli uzman çavuş E.İ. tarafından vurulduğu iddia edilmişti. Kuşadası'nda oturan baba Asım ve anne Munire Akça'yı geçtiğimiz günlerde ziyaret eden Genelkurmay Başkanlığı'nda görevli Tümgeneral Tayyar Süngü'nün, aileye İsmail Akça'nın yaşamını yitirmesine neden olan kurşunun Uzman Çavuş E.İ'nin tabancasından çıktığını ve bu kişinin Diyarbakır Askeri Savcılığı'nın talebi üzerine

"Dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek" suçlaması ile tutuklandığı bilgisi verdiği öğrenildi. Olayın nasıl meydana geldiği konusunda aileye bilgi vermeyen Süngü'nün gerçeğin yargılama sonucunda ortaya çıkacağını söylediği ifade edildi.

(25.01.2013/DİHA)

*12.02.2013 tarihinde şubemize başvuran Mehmet Şirin Öner, şu beyanlarda bulundu:

“10.02.2013 tarihinde inşaatta çalışmak üzere evimden ayrıldım. Aynı gün akşam saat 20 sularında eve geldim. Oğlum Şahin’in nerede olduğunu aileme sordum. Eşim, oğlum Şahin’in henüz eve gelmediğini söyledi. Oğlumun eve gelmemesi üzerine saat 22.10 sularında aramak için dışarı çıktım. Aynı gün Şehitlik Semtinde olaylar meydana gelmişti. Ben de olayların gerçekleştiği alan olan, Şehitlik Dörtyol’daki yolun karşı tarafında sol kolda bulunan yere gittim. Olay yerine gittiğimde dükkân darabanların da mermi izleri vardı. Orada bulunan insanlara ne olduğunu sorduğumda bana bir gencin polisler tarafından panzerle ezildiğini, panzerin gencin üzerinden geçtiğini ve gencin Şehitlik Polis Karakoluna götürüldüğünü söylediler. Ben de gencin ismini sorduğumda adının Şahin olduğunu söylediler. Ben hemen Devlet Hastanesi Acil Bölümüne başvurdum. Acil servisinde Şahin’in kaydına rastladım ve Şahin’in öldüğünü söyleyip beni morga götürdüler. Ben ve birkaç akrabam morga girdik.

Şahin’i görünce çok kötü oldum. Oğlumun sağ şakağında büyükçe bir morarma ve kan pıhtısı şeklinde bir iz vardı. Sol tarafında da şişkinlikler mevcuttu. Oğlumun eli ve ayağı sağlamdı.

Sadece iki ayağının dizinin alt kısmında morluklar oluşmuştu. Bizi morga bile zor aldılar.

Otopsiye de girmemize izin vermediler. Olayın meydana geldiği yerde olayı gören vatandaşlar mevcut olup, tanıklık yapabileceklerini beyan ettiler. Vatandaşların bazıları evlerinin penceresinden olaya şahit olmuşlardır. Oğlumun vahşi bir şekilde polisler tarafından panzerle ezilmesi sonucu ölümü nedeni ile hukuksal tüm girişimlerde bulunmak üzere sizden hukuki yardım talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)

*12.02.2013 tarihinde şubemize başvuran Yasemin Öner, şu beyanlarda bulundu: “Olay günü evdeydim. İsviçre’den kardeşim arayarak, Diyarbakır’da olay olduğunu ve Şahin Öner isimli bir gencin polisler tarafından infaz edildiğini söyledi. Bende kardeşime isim benzerliği olabileceğini söyledim ancak içim rahat değildi. Amcamın oğlunu aradım ve Şahin evde mi diye sordum. İlkin evde olduğunu söylediler ancak ben ısrarla basında haber çıktığını ve Şehitlikte Şahin Öner isimli gencin infaz edildiğini, belirttiğini, söyledim. Bunun üzerine amcamın oğlu, oğlu Şahin’i aramak üzere olay yerine gitmiş ve Şahin’in akrep tipi zırhlı araçla ezildikten sonra karakola götürüldüğünü öğrenmiş. Kardeşim İsviçre’den beni tekrar arayarak haberlerde Şahin’in devlet hastanesine götürüldüğünü söyledi. Bunun üzerine Şahin’in babasını arayarak, Şahin’i devlet hastanesine götürüldüğünü belirttim. Biz 22.00 sularında devlet hastanesi morguna gittik, bizi morga almak istemediler. Polisler adeta etten duvar örmüşlerdi. Orada bulunan polisler, Şahin’in elinde bomba patlaması neticesinde öldüğünü aileye söylemişler. Biz de bunun üzerine Şahin’in elbiselerini istedik. Şayet bomba

(12)

patlaması olsaydı elbiselerde veya vücudunun herhangi bir yerinde parçalanma ve dağılma olurdu. Otopsiye aileyi almadılar ve sonrada cenazeyi bize teslim ettiler. Olaya ilişkin olarak olay yerinde bulunan görgü tanıkları mevcuttur. Görgü tanıkları 112’yi arayarak olay yerine ambulans istemişler ve olayın hemen ardında olay yerine gelen ambulans, Şahin’in karakola götürülmesinden kaynaklı olarak Şahin’i olay yerinde bulamayıp, Şehitlik Karakoluna gitmişler. Karakolda yaklaşık bir saat bekleyen ambulans, bir saatten sonra Şahin’i alıp hastaneye götürmüşler. Olaya ilişkin görgü tanıklarını sonradan hazır edeceğiz. Bu konuda sizden hukuki bir sürecin başlatılmasını talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)

*Ağrı’nın Doğubayazıt İlçesi’nde adli bir suç nedeniyle, cezaevi firarisi olduğu gerekçesiyle arandığı ileri sürülen Nesim Yıldırım, evine gelirken polis ekibi tarafından takip edildiğini fark edince kaçmaya çalıştı. Yıldırım, kovalamaca sırasında açılan ateş sonucu sırtına isabet eden iki kurşunla ağır yaralandı. (05.02.2013 / DHA / Cnnturk.com)

*28.03.2013 tarihinde şubemize başvura E.K., şu beyanlarda bulundu: “27.03.2013 tarihinde saat 14.00 sıralarında mahallemize (Fiskaya) yaklaşık 12 akrep tipi araçlar ile geldiler. Polislerin mahallemizi arama gerekçeleri PKK’li bir örgüt mensubunun saklandığı, aramayı bundan kaynaklı yapacaklarını dile getirdiler. Olayların nasıl geliştiğini tam olarak göremedik, ancak polis ekipleri arkadaşımız olan Murat İzol’a saldırmaya başladılar. Bunun üzerine Murat’ta Dicle Nehrine doğru kaçmaya başladı. Polislerden biri arkadaşımıza sıkmaya başladı. Arkasından giden polis arkadaşımızı göremeyince geri geldi. Biz olayların yatışmasını takiben nehir kenarına gittik ancak Murat’ı hiçbir yerde göremedik. Daha sonra polisler mahallemize gelerek arkadaşımızın nehirden çıktığını bize söylediler. Dün akşam bu olaylardan sonra sivil savunma ekipleri olay yerine geldiler ama hiçbir arama yapmadan olay yerini terk ettiler. Biz Murat’ın hayatından endişe ediyoruz. Murat’ın ailesi de olmadığı için biz ne yapacağımız bilmiyoruz. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyoruz.” (İHD Diyarbakır Şubesi)

NOT: Polis kovalamacası sonucu kayıp olduğu belirtilen Murat İZOL isimli gencin cenazesi, Diyarbakır'da bulunan tarihi On gözlü Köprü civarında Dicle Nehri'nde su yüzüne çıkmış bir şekilde 7 Nisan 2013 tarihinde bulundu.

*Van’da Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DÖKH) tarafından düzenlenen 8 Mart mitinginin ardından polisler tartıştıkları Cemal Işık isimli gence iki plastik mermi sıktı. Çenesi ve sırtından yaralanan Işık, ambulansla hastaneye kaldırıldı. Işık’ın hayati tehlikesi bulunmadığı öğrenildi.(04.03.2013 / Ozgur-gundem.com / Evrensel.net)

*Şırnak'ın Cizre ilçesinde yüzlerce genç, Tekirdağ Cezaevi'ndeki açlık grevine destek vermek ve 23 Nisan Çocuk Bayramı protestolarında uygulanan polis şiddetini kınamak amacıyla, Yafes Mahallesi'ndeki Park Sokak'ta gösteri düzenledi. Gösteri yapıldığı sırada, gösterici gençlerin üzerine doğru hızla sürülen bir araç, önce 17 yaşındaki Sinan Saltıkalp isimli genci ezdi. Ardından da araçtan inen iki kişiden birinin havaya ateş açtığı, diğerinin de rastgele etrafı silahla taraması üzerine Abdullah Onanç (40) ve eşi Meryem Onanç (45), Özgür Tok (12), Nahide Ürper (32) isimli yurttaşlar yaralandı. Yaralılar olay yerine gelen yurttaşlar tarafından Cizre Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Acil serviste tedavi altına alınan yaralılardan araçla ezilen 17 yaşındaki Sinan Saltıkalp'in durumunun ağır olması nedeniyle Batman Medicalpark Hastanesi'ne kaldırıldığı öğrenildi. Kurşunun Abdullah Onanç'ın kolunu, eşi Meryem Onanç'ın da sırtını sıyırdığı, hastanedeki tedavilerinin ardından Onanç çiftinin taburcu edildiği belirtildi. Göğsünden yaralanan 12 yaşındaki Özgür Tok ve sırtından kurşunla yaralanan Nahide Ürper'in (32) ise ameliyata alındı. Olay yerinde çok sayıda MKE menşeli boş kovan bulundu. Şırnak Valiliği, 1 kişinin araç ile ezildiği, 4 kişinin ise açılan ateş nedeniyle yaralandığı olayı gerçekleştirenlerin polis olduğunu duyurdu. (24.04.2013 / DİHA / Sabah.com.tr / Haberturk.com / Hurriyet.com.tr)

(13)

*Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde saat 15.00 sıralarında Serê Gulanê şenliklerinden 2 arkadaşı ile birlikte Silvan'a dönen Kamuran Özkan (25) yönetimindeki 21 SV 755 plakalı aracın polisler tarafından durdurulduğu ve henüz bilinmeyen bir nedenden dolayı sürücü Özkan'a polis tarafından ateş edilerek, bacağından yaraladığı iddia edildi. Polisler tarafından hastaneye kaldırılan Özkan, buradan da ifadesi alınmak üzere ilk olarak Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Akşam saatlerinde ise Silvan Cumhuriyet Başsavcılığı'na sevk edilerek, ifadesi alındı. Özkan, ifadesi alındıktan sonra ağabeyi ile birlikte koltuk değnekleri ile adliye binasından ayrıldı. Yaralı Kamuran Özkan, polislerin kendilerini durdurduğunu, hiç bir şey sormadan direk silah sıktığını belirterek, "Bir şey sorsa ben de cevap vereceğim. Sıktıktan sonra ben de kaçtım. Malabadi yönünden arkamdan geliyordu. Yüksek Mahallesi yakınlarında dur dedi. Ben de durdum. Polis araçtan indiği gibi ayağıma tabanca ile sıktı. Bir el ayağıma sıktı bir elde havaya sıktı" dedi. (14.05.2013 / DİHA / Ozgur-gundem.com)

*Urfa'da polisin "dur" ihtarına uymayarak kaçtığı iddia edilen plakasız ve kasksız motosikletin kaza yapması sonucu yaşamını yitiren Diyarbakır Çermik nüfusuna kayıtlı 14 yaşındaki Hasan Kaya'nın cenazesi Belediye Asri Mezarlığı'nda toprağa verilirken, ağır yaralı olan 16 yaşındaki Ömer Dağ'ın ise Balıklıgöl Devlet Hastanesi yoğun bakım ünitesindeki tedavisi sürüyor. İtfaiye Müdürlüğü önünde motorize yunus timleri tarafından takip edilirken ani manevra yaparak polisi geride bırakmaya çalışan Ömer Dağ yönetimindeki motosikletin, polis ekipleri ile çarpıştığı ve kazada Dağ ile Kaya'nın yanı sıra polis memuru Taner Önal'ın da yaralandığı belirtilirken, Kaya ailesi çocuklarının polis tarafından öldürüldüğünü ileri sürdü.DİHA'ya konuşan Kaya'nın amcası Medet Kaya, yeğenini polislerin öldürdüğünü iddia etti. Yeğenini 2 yunus polisinin takip ettiğini aktaran Kaya, "Dün geceden beridir vali ve emniyet müdürü sürekli arkamızdan koştu. 'Basına konuşmayın' dediler. Her gün trafik kazasında insanlar ölüyor; ama vali ya da emniyet müdürü hangisine gidiyor. Bizimkine gelmelerinin nedeni ne? Bana dediler 'Gel görüntüleri izle'. Gittim takip anı, düşüp sürüklenme anı var; ama nedense motorun düştüğü an yok. 'Orada kamera yok' dediler. Nasıl oluyor da öncesi var, sonrası var ama olay anı yok. Çünkü yaralı olan Ömer demiş ki, 'Bize tekme atıp motoru devirdiler.' Savcıya ifade vermeye gittim. Savcı bana 'Çık dışarı polisi kötüleyemezsin' deyip, ifademi almadı. Otopsi raporunu bize vermediler. Davacı olacağız"

dedi.Daha sonra olay yerinde konuşan Kaya, "Yeğenimin kafası parçalanmış. Olay yerine baktığınızda zaten görülüyor. Tekme atılmış ve motor devrilip, sürüklenmiş. Arkadan silah sıktıkları iddiası var. Belki de yeğenimi silahla öldürdüler. Ben kaza olduğu iddia edilen kırmızı ışıkta, ışık ihlalinden dolayı 3 defa ceza yedim. Şimdi takip, sürüklenme görüntüleri var. Ama nedense olay anının görüntüsü yok diyorlar. Kısacası olayın üstünü örtmek istiyorlar" diye konuştu. (07.06.2013/DİHA)

*Diyarbakır Lice ilçesi Jandarma Alay Komutanlığı'nda askerlik yapan Erzurum'un Aşkale ilçesi nüfusuna kayıtlı er Muhammed Sıddık Çintimar'ın silahla vurulduğu iddia edildi.

Çintimar ile bir asker arasında çıkan tartışma sonrası, tartıştığı askerin Çintimar'a ateş ettiği öne sürüldü. Koltuk altından vurulan Çintimar'ın, helikopterle Diyarbakır Askeri Hastanesi'ne kaldırıldığı bildirildi. Yaralı askerin durumunun ağır olduğu belirtildi. (19.06.2013/DİHA)

*Diyarbakır'ın Lice ilçesi Kayacık köyünde karakol yapımını protesto eden köylülere Kayacık Karakolu'na bağlı askerler tarafından açılan ateş sonucu 8 yurttaşın yaralandığı belirtildi.

Askerlerin ateş açmasının ardından yurttaşlar ile askerler arasında başlayan çatışma sona ererken, askerlerin açtığı ateş sonucu yararlanan 3'ü ağır 5 yurttaş Diyarbakır Dicle Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırıldı. Karakol yapımını protesto eden köylülerin inşatta çalıştırılan iş makineleri ile işçilerin kaldığı çadırı ateşe verdiği belirtildi. Lice Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Medeni Yıldırım adlı yurttaşın ise yaşamını yitirdiği bildirildi.

(28.06.2013/DİHA)

(14)

*Van'ın Çaldıran ilçesine bağlı sınıra sıfır noktada bulunan Beydoğan (Şêxsucu) köyünde Türkiye-İran sınırından akaryakıt kaçakçılığı yaptıkları iddia edilen 2 yurttaş, Türk askerleri tarafından vuruldu. Gece saat 23.00 sıralarında Çaldıran'a bağlı Beydoğan (Şêxsucu) köyünden İran tarafından kaçak akaryakıt getirmek amacıyla sınırı geçen Nurettin Karakoç (21) ve Feyyaz Karadeniz'e (20) Türk askerlerince ateş açıldı. Açılan ateş sonucu Karakoç yaşamını yitirdi, Karadeniz ise ağır yaralandı. (16.08.2013 / ANF / Birgun.net)

*Şırnak'ın Cizre ilçesinin Yafes Mahallesi'nde 23 Nisan akşamında yolu trafiğe kapatan gençlerin kimlik kontrolü yaptığı sırada olay yerinden geçen ve içinde iki sivil polisin bulunduğu araç gençlerin üzerine silahla ateş açmıştı. Açılan ateş sonucu 4 kişi yaralanırken, polis aracı 17 yaşındaki Sinan Saltıkalp isimli genci ezmişti. 4 aydır Batman Medicalpark Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi'nde tedavi altında tutulan Saltıkalp, öğlen saatlerinde yaşamını yitirdi. (26.08.2013 / DHA / Milliyet.com.tr / Ozgur-gundem.com)

*Şırnak’ın Cizre ilçesi Yafes Mahallesi'nde devriye gezen polis aracından atılan plastik mermilerin evinin kapısında oynayan Barış Baydemir adlı 10 yaşındaki çocuğa isabet ettiği ileri sürüldü. Baydemir, polisin attığı plastik mermiler nedeniyle gözünün altı, baş ve bacaklarından yaralandığı belirtildi. Baydemir'in baygınlık geçirmesi üzerine polisler mahalleden ayrılırken, başına aldığı darbe ile kanlar içinde kalan Baydemir, komşuları tarafından Cizre Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. (19.09.2013 / ANF / Ozgur-gundem.com)

*Van'ın Başkale ilçesi Güroluk (Elenya) köyü yakınındaki yolda sigara kaçakçılığı yaptığı iddia edilen bir aracı takibe alan askerlerin, açtığı ateş sonucu araçta bulunan Kayhan Demir, Erdoğan Aydın ve Orhan Bakır isimli yurttaşlar yaralandı. Köy sakinlerinin askerlere tepki göstererek, taşlarla karşılık vermesi üzerine Özcan Kurtkan isimli bir asker gözünden yaralandı. Yaralılar Başkale Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. (28.09.2013 / Ozgur- gundem.com)

*Hakkari il merkezine 30 kilometre uzaklıkta bulunan Üzümcü Köyü yakınlarında, Çukurca’dan Hakkari’ye gelen bir minibüs Üzümcü Karakolu’ndaki askerler tarafından oluşturulan güvenlik noktasında durdurulmak istendi. ’Dur’ ihtarına uymadığı öne sürülen, içinde Yücel Ertuş ile Cemil Korkmaz isimli yurttaşların bulunduğu minibüse askerler tarafından ateş açıldı. Açılan ateş sonucu araçta bulunan 29 yaşındaki Ertuş ağır yaralandı.

Hakkari Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Ertuş, yapılan müdahalelerine rağmen kurtarılamadı.

Bu sırada olay yerinde bulunan 1 uzman çavuşun da bu sırada ağır yaralandı ve kaldırıldığı Hakkari Asker Hastanesi’nde kurtarılamadı. Minibüste bulunan Cemil Korkmaz ise gözaltına alındı. Hastaneye gelen İHD Hakkari Şube Başkanı İsmail Akbulut, " Geçimli Karakolu’nda durduruluyor. Yoluna devam eden araç, bu kez de Üzümlü Karakolu’nda tekrar durdurulmaya çalışılırken yüksek mevzilerden ateş açılıyor. Bu sırada yolda aracı durdurmaya çalışan uzman çavuş ile minibüste bulunan sivil yurttaş ağır yaralanıyor. Ertuş ile uzman çavuş, kaldırıldıkları hastanelerde de hayatlarını kaybediyor. Bu tamamen yargısız infazdır"

açıklamasında bulundu. (02.11.2013 / Hurriyet.com.tr / Milliyet.com.tr / Sabah.com.tr)

*BDP Genel Merkezi’nin çağrısı üzerine Mardin'in Nusaybin ilçesinde, Nusaybin-Qamışlo sınır hattında örülen duvar inşaatı protesto amacıyla düzenlenen ve on binlerce kişinin katıldığı mitingin ardından, sınıra doğru yürüyüşe geçen kitleye polis gaz bombası ve tazyikli su ile müdahalede bulundu. Yurttaşlarında müdahaleye karşılık vermesi üzerine yaşanan karşılıklı çatışmada, polisin attığı gaz bombası kapsülünün yüzlerine isabet ettiği 3 yurttaş ağır yaralandı. (07.11.2013 / DHA / DİHA / Milliyet.com.tr / Cumhuriyet.com.tr)

*Urfa'nın Akçakale ilçesine bağlı Öncül beldesinin Rojava sınırındaki Çömlükçü köyünde askerlerin 12 Kasım günü akrep tipli zırhlı araçla 16 yaşındaki Hasan Bakdur isimli çocuğu ezerek öldürdüğü iddia edildi. İnsan Hakları Derneği'ne müracaat eden Bakdur'un babası Fazıl

(15)

Edip Bakdur, lise 2'nci sınıf öğrencisi olan çocuğu Hasan Bakdur'un pamuk tarlasında çalışmaya gittiğini belirterek, 12 Kasım günü saat 16.45 sıralarında tarladan dönerken jandarmaların kaçakçıları kovalarken içerisinde bulundukları zırhlı aracı çocuğunun üzerine sürüp ezdiğini ileri sürdü. (19.11.2013 / DİHA / Ozgur-gundem.com)

*Hakkari Yüksekova ilçesinde bulunan Orman Mahallesi'nde 8 HPG militanına ait mezarlığın polis olduğu iddia edilen kişilerce tahrip edilmesini protesto etmek amacıyla yürüyüş düzenleyen binlerce kişiye polis müdahale de bulundu. Müdahaleye kitlenin karşılık vermesi ile birlikte çatışmaya dönüşen olaylarda polis, gaz bombası, tazyikli su ve plastik mermilerle müdahalede bulunurken, Reşit İşbilir ve Veysel İşbilir isimli amca-yeğen oldukları öğrenilen kişiler, polisin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirdi. (06.12.2013 / İHD Hakkari Şubesi / DİHA / Hurriyet.com.tr / Cnnturk.com / Sabah.com.tr)

*Hakkâri'nin Yüksekova ilçesinde 6 Aralık'ta polis tarafından katledilen amca-yeğen Mehmet Reşit İşbilir ve Veysel İşbilir'in cenaze töreni dönüşü polisin kitleye müdahalesi sonucu başına aldığı kurşunla ağır yaralanan ve 7 Aralık'tan bu yana Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Hastanesi Dursun Odabaşı Tıp Merkezi'nde yoğun bakımda tutulan Bemal Tokçu yaşamını yitirdi. (11.12.2013 / İHD Hakkari Şubesi / DHA / Taraf.com.tr / Milliyet.com.tr)

-Köy Korucuları Tarafından Öldürülen ve Yaralananlar

*Diyarbakır'ın Çınar ilçesine bağlı Elvendi köyünde 26 Nisan'da koyunlarını otlatan Burhan Temiz (24) adlı çoban ile babası köy korucusu olan Nizamettin Toprak arasında mezra sınırı nedeniyle tartışma çıktı. Tartışmanın ardından Toprak, Temiz'i silahla vurarak yaraladı.

İsmini vermek istemeyen görgü tanığının ifadelerine göre, koyunlarını kendi mezrasında otlatan Burhan Temiz, korucu oğlu olan ve çobanlık yapan Nizamettin Toprak'ın kendi koyunlarını Temiz'in mezrasının sınırlarında otlatmak istemesi sonucu tartışma yaşandı.

Çıkan tartışmada silahlı olan Toprak, Temiz'i karnından vurarak yaraladı. Olayın gerçekleştiği alana 600 metre uzaklıktaki jandarma karakolundaki askerler ve Toprak'ın babasının da içinde bulunduğu bir grup korucu, olay yerine geldi. Temiz'i yaralayan Toprak'ın olay yerinden kaçtı. Karnından yaralanan ve durumu ağır olan Temiz, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alındı. Temiz'in karaciğerine kurşun saplandığı ve ameliyat olmasına rağmen karaciğerindeki kurşunun çıkarılmadığı öğrenildi. (29.04.2013 / Ozgur-gundem.com / Evrensel.net)

*Diyarbakır'ın Kocaköy ilçesinde korucu Ayetullah İçli ve amcasının oğlu Kemal İçli arasında arsa anlaşmazlığı nedeniyle tartışma çıktı. Tartışmanın kısa sürede silahlı kavgaya dönüşmesi sonucu, yoldan geçen Ömer Filiz ve Osman Üçgül adlı yurttaşlar korucu silahından çıkan kurşunlarla yaralandı. Yaralanan Filiz ve Üçgül, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırıldı. Yaralı yurttaşların durumunun iyiye gittiği öğrenildi.

(04.05.2013 / Ozgur-gundem.com)

*13.05.2013 tarihinde şubemize başvuran Süleyman Tayfur, şu beyanlarda bulundu:

“Biz 1993 yılında Silvan ilçesine bağlı köyümüzden, güvenlik gerekçesiyle göç etmek zorunda kaldık ve Diyarbakır ili iplik mahallesine yerleştik. Yerleştiğimiz mahallede yaşayan, Selim Bozkurt silahlı çete kurmuş ve etrafına baskı uygulayıp birçok suç işlemektedir. Selim Bozkurt’un dayanağı Kulp ilçesi Kaya köyündeki korucu kardeşleridir. Korucu kardeşlerin adı Bejno-Şahin Bozkurt ve çocukları Cevel- Süleyman Bozkurt’tur. Ailece koruculuk ve ajanlık yapmaktadırlar. Korucubaşı da Hamit Kocaağa’dır. Koruculuk gücünü kullanarak birçok suç işlemektedirler. 1993 yılında henüz korucuda değillerdi. İplik mahallesinde bulunan bir araziyi tapuda kendi adlarına kaydettiler. Bu araziden dolayı aramızda husumet çıktı. Araziyi vermeyeceklerini söylediler. 4 ev, bir ahır ve yüzlerce meyve ağacımız bu

(16)

arazide bulunmaktadır. Aramızda çıkan husumette sürekli koruculuğun verdiği yetkiyi kullanmaktadırlar. Bizim ailemizde PKK’ye katılanlar olduğundan karakola, polislere bizi sürekli terörist olarak tartmaktadırlar. 1,5 yıl önce Fatma Tayfur (Bozkurt) isimli kızımı zorla kaçırarak selim’in amcaoğlu olan ve Fırat isimli amcaoğluyla evlendirdiler. Kızım istemiyordu. Sürekli ölümle tehdit ettikleri için kızım için hiçbir şey yapamadık. Korucubaşı ve diğer korucularla gelerek barışmak için bizi tehdit ettiler. 24 Nisan 2013 günü oğlum Mehmet, Ağabeyinin evinden gelirken Selim’in evinin önünde bulunan yaklaşık 30 kişi önünü kesip yarım saat boyunca, öldüresiye dövdüler. Bunun üzerine oğlumun ayağına 3 el ateş ettiler. Ayağından yaralandı. Oğlumu çekip içeri aldık. Bunun üzerine 40 kişi evimizi taradı.

Polisin gelmesine rağmen, polislerin önünde taşlarla, silahlarla evi taramaya devam ettiler.

Oğlumu hastaneye kaldırdık, uzun süre komada kaldı. Dengesi henüz yerine gelmemesine rağmen ifadesini aldılar ve imzalattılar. İfadeye ne yazdıklarını bilmiyorum. Bu olaydan yaklaşık 2 hafta önce Kulp Kaymakamı beni çağırdı. Kızım, eşi askerde olduğu için maaş almak için kaymakamlığa gitmiş. Burada kaymakam kızıma ne sorunu olduğunu sorunca, kayınbabam çıkarsa anlatırım demiş. Kayınbabası çıkınca kızım, 1,5 yıldır maruz kaldığı işkence ve baskıları anlatmış. Bunun üzerine kaymakam beni çağırdı, kızım için de koruma kararı alındı, ifadelerimiz alındı. Kızımın onlardan alınması üzerine, tamamen saldırganlaşıp bizi ölümle tehdit etmeye başladılar. Yukarıda anlattığım olayda bunun üzerine gelişti. Bu olaydan sonra biz evlerimizi terk edip Batman’a yerleştik. Bu arada kızım öncesine 2 kez intihar girişiminde bulundu. Kızı devlet bize teslim etti. Şuanda da ölüm tehditleri almaya devam ediyoruz. Damat Fırat da askerden arayıp bizi ölümle tehdit ediyor. Biz bu evlerin taraması olayı için Av. Suzan Erik’e vekâlet verdik, avukatı da tehdit etmişler. Dosya Diyarbakır Savcılığında derdesttedir. Oğlumun olayını komşumuzun güvenlik kamerası kaydetmiş. Komşumuzun adı Şirin Turan olup, güvenlik kamerası olayı kaydetmiştir. Biz siz dernek yöneticileri ve basından oluşan bir heyetin evlerimizin bulunduğu yerde inceleme yapmasını ve güvenliğimiz için gerekli hukuki desteği sunmanızı istiyoruz.” (İHD Diyarbakır Şubesi)

*Bitlis'in Adilcevaz ilçesine bağlı Norşêncik köyünde ikamet eden Abdulkadir Demir isimli yurttaşın, aynı köyde ikamet eden ve ismi öğrenilemeyen korucu tarafından öldürüldüğü iddia edildi. Demir'in, saman meselesi nedeniyle korucu tarafından av tüfeği ile öldürüldüğü belirtildi. (06.07.2013 / ANF / Ozgur-gundem.com / Gazetebitlis.com)

*Mardin'in Kızıltepe ilçesine bağlı Çağıl (Meşkok) köyünde ikamet eden korucular, öğrenilemeyen bir nedenden dolayı köy sakinlerini kalaşnikof silahlarla taradı. Karahan soy isimli korucuların, köylüleri taraması sonucu Abdulbari Özdemir isimli yurttaş vücuduna isabet eden 3 mermiyle ağır yaraladı. Yaralanan Özdemir, Kızıltepe Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak ameliyata alındı. (21.07.2013 / Ozgur-gundem.com / Mardinlife.com)

*Şırnak'ın Cizre ilçesine bağlı Bozalan köyünde ismi öğrenilemeyen bir korucu, koyunlarını kendisine ait arazide otlatan köylülere yönelik silahlı saldırıda bulundu. Açılan ateş sonucu Abdullah Yağarcık isimli köylü yaralandı. Saldırı sonrası yaralanan Yağarcık, köylüler tarafından Cizre Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Silahlı saldırının ardından köye giden jandarma inceleme başlattı. (20.11.2013 / DİHA / Ozgur-gundem.com)

CEZAEVLERİNDE ÖLEN ve YARALANANLAR

*14.01.2013 tarihinde şubemize başvuran Ferha Atar, şu beyanlarda bulundu: “Oğlum olan Ramazan Atar, yedi aydır cezaevinde tutuklu olarak bulunmaktaydı. 16.06.2012 tarihinde Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanıp ceza aldı. Oğlum Diyarbakır E Tipi Cezaevinde Ek binada bulunan 10. Koğuşta cezasını yatıyordu. Oradaki tutuklular oğluma karışınca gardiyanlar koğuşunu değiştirip 11. Koğuşa aldılar. 11. Koğuşta 2 gün kaldıktan sonra oradaki tutuklular ve başgardiyanlar olan Mustafa ve Cengiz oğlumu

(17)

dövüp koğuştan atmışlar. Oğlum 12 gün boyunca tek kişilik hücreye atılıp başgardiyanlar tarafından işkenceye tabi tutulmuştur. Vücudunda morartılar vardı. Oğlumla 08.01.2013 tarihinde telefonla görüştüğümde kendisini öldüreceklerini ve onu oradan almamızı ve can güvenliğinin olmadığını, korktuğunu, avukatıyla görüşüp bilgi vermemizi dile getirdi. Bende Çarşamba açık görüşüne gittim. Oğlumun görüşünde ayakkabı bağlarının olmadığını ve kemerinin bulunmadığını gördüm. Oğluma sordum, “bu ne halin” o da bana hücrede olduğundan dolayı ayakkabı bağı ve kemerin yasak olduğunu ve kendisine verilmediğini söyledi. Oğlum gardiyanlar tarafından aynı koğuşa gönderileceği konusunda tehditlerde bulundukları ve koğuştan sorumlu olan kişinin de Çingene diye hakaretlerde bulunduğunu söyledi. Görüş bitene kadar oğlum durmadan ağlıyordu. Oğlumun avukatıyla görüşmek istedik ancak kendisine bir türlü ulaşamadık. Oğlumun cezaevinde intihar ettiği haberi bize verildi. En son görüşmemizde bütün şahsi eşyaları kendisinden alınmıştı. Fakat oğlumun kemerle kendisini kapıya asarak intihar ettiğini söylediler. Otopsi yapıldıktan sonra oğlumun cenazesini yıkarken oğlumun vücudunun çeşitli yerlerinde darp izleri vardı. 16 yaşında olan bir çocuğun 12 gün hücrede tek kalması hukuk kurallarına, insan haklarına, evrensel çocuk hakları sözleşmesine ve çocuk hakları kanununa aykırı olup, bu konuda eğer oğlum intihar etmiş olsa bile bu aşamaya getiren herkesten davacı ve şikâyetçiyim. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)

*Urfa E Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan İlyas Uyar (27) adlı adli tutsak, dün akşam saatlerinde kaldığı tek kişilik hücrede tavana bağladığı kıyafetine kendini asarak intihar ettiği iddia edildi. Gardiyanların tutsakları kontrolü sırasında Uygar'ı tavana asıl halde bulunduğu öne sürülürken, Uygur'un cenazesinin Urfa Eğitim Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldığı öğrenildi. (10.02.2013 / DHA / DİHA / Haberturk.com)

*Van'da 5 Nisan günü kullandığı aracın bir trafik kazasına karışması nedeniyle gözaltına alınan ve tutuklanan Uğur Özçoban (19), Van F Tipi Cezaevi'ne konulmuştu. Özçoban'ın 8 Nisan tarihinde havalandırmada bulunan pencere parmaklıklarında asılmış bir halde gardiyanlar tarafından bulunduğu ileri sürüldü. Olay yerinde yaşamını yitiren Özçoban, otopsi için hastaneye kaldırıldı. (09.04.2013 / DİHA / Evrensel.net / Baskalenews.com)

*Bitlis’in ilçesi Ahlat’ta bulunan Ahlat Cezaevi'nde kalan yüzde 50 felçli ve yüksek tansiyon hastası Gürgün Kurt (63) isimli hasta mahpus beyin kanaması geçirerek yaşamını yitirdi. (21.05.2013 / ANF / Ozgur-gundem.com)

*Bingöl M Tipi Kapalı Cezaevi'nde adli suçtan hüküm giymiş Hasan Kaya adlı hükümlünün sabah saatlerinde kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdiği öğrenildi. Kaya'nın cenazesinin Bingöl Devlet Hastanesi Morguna kaldırıldığı belirtildi. (08.10.2013 / DİHA / İHA / Ozgur- gundem.com)

*11.10.2013 tarihinde şubemize başvuran Ramazan Platin, şu beyanlarda bulundu:

“Oğlum olan Muhannet Sait Platin, 2007 yılının sonlarına doğru er olarak askere gitti. Acemi birliğinde Manisa’daydı. Daha sonra Ankara Etimesquit ilaç Deposunda görevlendirildi.

Oğlum askerdeyken belli sorunlar yaşıyordu. Komutanları ile problem yaşadığını telefonda bize anlattı. En son olarak bölükte hastalık olduğu gerekçesiyle bölüğe ilaç dağıtılacağını dağıtım sırasında bone takılacağını, oğlum bone istemesine rağmen yok diyerek kendisine verilmediğini söyledi. Kendisine bone verilmeyinceye kadar miğferi takmayacağını söylüyor.

Bunun üzerine oğlum hakkında emre itaatsizlikten dolayı işlem başlatıldı ve 2 ay ceza aldı.

Terhis olduktan sonra 20.07.2011 tarihinde oğlum hakkında Batman Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yakalanarak, Batman M Tipi Cezaevine gönderildi. Oğlumun cezasının infazına 5 gün kala oğlumun cezaevinde intihar ettiğini, cezaevinden arayarak haberdar ettiler. Ben gittiğimde oğlum Batman Bölge Devlet Hastanesindeydi. Oğlumun kendini astığını söylediler.

Oğlumu bana gösterdiklerinde boyun bölgesinde izler vardı. Koğuş arkadaşlarına oğlum,

(18)

bölük komutanının kendisine ve ailesine zarar vereceğini beyan etmiş. Ben bu olayla ilgili olarak hukuksal mücadelemi başlattım. Bu konuda derneğinizden hukuki yardım talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)

FAİLİ MEÇHUL SALDIRILAR

*Şırnak'ın Cizre ilçesinde bulunan Nur Mahallesi'ndeki Aşut Sokak'ta kimliği belirsiz kişi veya kişilerin saldırısına uğrayan 35-36 yaşlarındaki Mehmet Coşkun adlı yurttaş yaşamını yitirdi. Botan Hospital Hastanesi'nde yaşamını yitiren Coşkun'un cenazesinin otopsi için Diyarbakır'a gönderildi. Coşkun'un öldürülme nedeni henüz aydınlatılmazken, olayla ilgili soruşturma devam ettiği öğrenildi. (12.03.2013 / Ozgur-gundem.com)

*Şırnak'ın Silopi ilçesinde Ramazan Erkan adlı korucu uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi. Kimliği belirsiz kişiler tarafından 1. Cadde'de uğradığı silahlı saldırı sonucu ağır yaralanan Erkan, olay yerinde bulunan yurttaşlar tarafından Silopi Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Yapılan tüm müdahalelere rağmen Erkan'ın yaşamını yitirdiği kaydedildi.

(21.06.2013/DİHA)

*Şırnak'ın Cizre ilçesi Nur Mahallesi'nde 30-35 yaşlarındaki Ali Nart isimli yurttaş, silahlı saldırıya uğradı. Evinden çıktığı esnada silahlı kişi veya kişilerin saldırısına uğrayan Nart, olay yerine gelen yurttaşlar tarafından ağır yaralı olarak Cizre Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.

Hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayan Nart, yaşamını yitirdi.

(21.06.2013/DİHA)

*Urfa'nın Viranşehir ilçesinde saat 10.30 sıralarında Cumhuriyet Mahallesi'nde, kimliği belirsiz kişi veya kişilerce Cafer Kaman adındaki bir yurttaşa silahlı saldırı düzenlendiği öğrenildi. Silahlı saldırıya uğrayan Kaman, olay yerinde yaşamını yitirdi. Polis olayla ilgili soruşturma başlattı. 35 yaşında ve evli olan Kaman'ın başına ve vücudunun farklı yerlerine kurşunların isabet ettiği öğrenildi. Görgü tanıkları olay yerinden bir aracın kaçtığını belirtirken, olayla ilgili inceleme sürüyor. Kaman'ın 4 çocuk babası olduğu öğrenildi. (01.07.2013 / DHA / Ozgur-gundem.com / Ozviransehirgazetesi.com)

*Siirt'in Pervari ilçesinde önceki gece bir kahvehaneye yönelik kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda yaralanan kahvehane işletmecisi Abdullah Korkusuz (26), önce Pervari Devlet Hastanesi'ne ardından da Siirt Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Henüz nedeni belli olmayan saldırıda Korkusuz, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdi. Olaya ilişkin soruşturmanın başlatıldığı belirtildi.

(07.07.2013 / ANF)

*08.07.2013 tarihinde şubemize başvuran Ahmet Ekin, şu beyanlarda bulundu:

“Yeğenim olan Hakan Turan, 24 Mayıs 2013 tarihinde saat 13.20 sularında Bağlar İlçesi Girne Caddesinde bir manavda alış-veriş yaparken arkadan yaklaşan bir kişi ensesine tabanca (7.65) ile bir el ateş edip kaçıyor. Yeğenim çevredeki kişiler tarafından hastaneye kaldırılıyor. 01.07.2013 tarihinde Diyarbakır Devlet Araştırma hastanesinde vefat etti.

Yeğenimin vurulması üzerinden 40 gün geçmesine rağmen failleri bulunamadı. Görgü tanıklarının ifadesi, robot resmi çizilmesine rağmen yakalanmaması bizleri kuşkulandırıyor.

Sizden bu konuda hukuki yardım talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)

*Batman'ın Kozluk ilçesine bağlı Yeniçağlar (Zîlan) köyüne dün saat 10 Temmuz’da gece 23.30’da, kimliği belirsiz kişiler tarafından uzun namlulu silahlarla yakın mesafeden ateş edildiği öğrenildi. Kurşunların, Şirin Sevim'in köyün ortasında bulunan evine isabet ettiği, köyün bazı evlerinin önünde de boş kovanların bulunduğu öğrenildi. Kim/kimler tarafından ve neden gerçekleştirildiği öğrenilemeyen saldırının, Yeniçağlar (Zîlan) köyünün karşısında

(19)

bulunan ve Silvan'a bağlı Malabadi Jandarma Karakolu'ndan gerçekleştirildiği iddia edildi.

Saldırıda kimse yaralanmazken, Şirin Sevim'in evinin duvarlarında ve damında kurşun izleri görüldü. Sevim'in, Kozluk ilçesine bağlı Bekirhan (Kaniyahenê) Jandarma Karakolu'na giderek durumu bildirmesi üzerine köyde inceleme yapıldı. (11.07.2013 / Batmanmedya.com)

*Dersim'in Ovacık ilçesinde Haziran ayında, TKP/ML TİKKO üyelerince kaçırıldığı iddia edilen taksi şoförü Cemal Beyazgül’ün cenazesi Ovacık ilçe merkezi yakınlarında yol kenarında bulundu. Köylülerin durumu jandarma ve polise haber vermesinden sonra, olay yerine giden sağlık ekipleri, Beyazgül'ün cenazesini Ovacık Devlet Hastanesi'ne getirdi.

Yapılan ilk incelemede vücudunda kurşun izine rastlanmayan Beyazgül'ün ölüm nedeni belirlenemedi. Ovacık Cumhuriyet Savcılığı, Beyazgül'ün kesin ölüm sebebinin belirlenebilmesi için cenazeyi Malatya Adli Tıp Kurumu'na gönderdi. (17.07.2013 / Radikal.com.tr / Cumhuriyet.com.tr)

*Iğdır'a bağlı Tuzluca ilçesinde, BDP Tuzluca İlçe Örgütü yöneticisi Ali Bulut (45) sabah saatlerinde evinin yanındaki ahırda elleri arkadan bağlı, tavana asılı ve azına cep telefonu sıkıştırılmış haldeki cansız bedeni eşi tarafından bulundu. Elleri arkadan bağlı olması sebebiyle intihar etmesinin mümkün olmaması olasılığı üzerine, Bulut’un naşının ölüm nedenin araştırılması amacıyla Trabzon Adli Tıp Kurumu'na gönderildiği öğrenildi.

(26.08.2013 / Cumhuriyet.com.tr / T24.com.tr / Yenisafak.com.tr)

*26.09.2013 tarihinde şubemize başvuran Recep Avcı, şu beyanlarda bulundu: “27 Ocak 2013 tarihinde gece saat 21.00 civarında oğlum Deniz Avcı, arkadaşları Nevzat Karakaya, Mehmet Yıldız, Çermik’te Haburman köprüsü civarında, Mehmet Yıldız bir yakınını arayarak

“gelin bizi vurdular” demiş. Olay yerine giden arkadaş ve yakınları polislerin orada olduklarını olaya el koyduklarını söylediler. Olay sırasında oğlum Deniz ve arkadaşı Nevzat vefat ediyor. Yaralı olan Mehmet ise hastanede vefat ediyor. Olay üzerine ben “BİMER 150’yi aradım. Beni kaymakamlığa gönderdiler. Orada dilekçe yazıp savcılığa verdik.

Dilekçemde kolluk kuvvetlerinin olmadığını, arama ya da yol kesme olayının olmadığını söyledim. Dolayısıyla bu olayın araştırılmasını önemle vurguladım. Soruşturma hala devam ediyor. Ama hiçbir gelişme olmadı. Bu konuda sizden ne yapmamız gerektiğine dair bilgi ve yardım talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)

*04.10.2013 tarihinde şubemize başvuran Murat Yıldız, şu beyanlarda bulundu:

“27.01.2013 tarihinde saat 09.00 sularında Deniz Avcı, Nevzat Karakaya, Çermik/Haburman Köprüsü civarında arkadaşlarıyla otururlarken arkadaşları olan Mehmet Yıldız’da onları arayıp kendisinin de yanlarına gitmeleri için kendisini araçla almalarını istemiş. Mehmet Yıldız’da yanlarına alarak tekrar Haburman köprüsüne geri geliyorlar. 15-20 dakika oturduktan sonra kimliği belirsiz kişiler tarafından silahla vurularak iki kişinin olay yerinde ölmesine ve Mehmet Yıldız’ında ağır yaralanmasına neden oldular. Mehmet yaralı halde akrabamız olan Ali Akdağ’ı arayarak vurulduklarını söylemiş. Ali Akdağ’da Emniyeti arayarak olay yerine gitmeleri için haber verdi. Emniyet olay yerine intikal ederek yaralı olan Mehmet Yıldız’ı Çermik hastanesine daha sonra Diyarbakır Araştırma Hastanesine gönderdiler. Mehmet Yıldız’da hastanede vefat etti. O günden beri Emniyet olay yerinde herhangi bir incelemelerde bulunmamıştır. Ben olaydan bir gün sonra Almanya’dan geldim.

Dosya şuan savcılıktadır. 8 ay gibi bir süre geçmesine rağmen herhangi bir işlem yapılmadığı gibi failleri bulma konusunda da hiçbir girişimde bulunulmamıştır. Bu konunun araştırılması ve faillerin bulunması için sizden hukuki yardım talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)

*26.11.2013 tarihinde şubemize başvuran Ferhat Parlak, şu beyanlarda bulundu:

“Babam olan Mehmet Yaşar Parlak, 18 Ağustos 2004 yılında Silvan ilçesine bağlı Selahaddini Eyyubi Cami avlusunda bankta otururken saat 20.30 sıralarında arkasına

(20)

yaklaşan tek kişi sıkılan tek kurşunla hayatını kaybetti. Olay yeri ilçe emniyet müdürlüğü ile asayiş şube müdürlüğüne yakın olmasına rağmen olay yerine hem polis hem de ambulans geç intikal ediyor. Ambulansın geç gelmesiyle vatandaşların yardım ve destekleri ile hastaneye kaldırılıyor. Hastanede kan kaybından dolayı yaşamını yitirdi. 9 yıldır verdiğimiz hukuk mücadelesine rağmen cinayet aydınlatılmadı. Babamın düşmanı ve hasımı yoktu. Babam ölmeden önce Silvan’da 1990-2004 yılları arasında yaşanan faili meçhul cinayetleri içeren, bir kitap çıkarmıştı. Kitap yayınlandığından dönemin Silvan kaymakamı ve Cumhuriyet Başsavcısı tarafından yasaklanıp, toplatılmıştır. Bu bilgileri sizlerle paylaşmak istedim.”

(İHD Diyarbakır Şubesi)

YAŞAMINI YİTİREN SIĞINMACI VE GÖÇMENLER

*Urfa’nın Ceylanpınar İlçesi’nde TİGEM arazisi içinde Suriye'den gelen sığınmacılar için kurulan ve 30 binden fazla sığınmacının yaşadığı Telhamut çadırkentinde yangın çıktı.

Çadırın içinde bulunan elektrik sobasının devrilmesinden kaynaklandığı öğrenilen yangında bir anne ve 3 çocuğu yaşamını yitirdi, 5 kişi ise yaralandı. İtfaiye ekiplerinin müdahale ettiği yangında yaralananların ilk müdahaleleri Ceylanpınar Devlet Hastanesi'ne yapılırken, daha sonra Urfa'ya sevk edildiği öğrenildi. (15.01.2013/DİHA)

*Suriye'nin Halep kentinden olan ve iç savaştan kaçarak Batman'ın Kültür mahallesine yerleşen Osman ailesinden 5 kişinin içinde bulunduğu araç, 6 Ağustos'ta Batman merkeze bağlı Şerbetli köyü mevkisinde bariyerlere çarptıktan sonra Batman Çayı'na uçtu. Gece geç saatlerde meydana gelen kaza, aradan 4 gün geçtikten sonra 10 Ağustos’ta sabah saatlerinde Çay’a düşen aracı bir sürücünün fark etmesi üzerine ve durumu Jandarma'ya bildirmesi üzerine ortaya çıktı. Çay kenarında bulunan araç, itfaiye ekipleri ve kurtarıcıların uzun uğraşları sonucu bulunduğu yerden güçlükle çıkarılabildi. Aracın içinde bulunan aynı aileden Ahmet, Caziya, Yusra, Hayat ve Meryem Osman'ın cesetleri çıkarıldı. (10.08.2013 / Milliyet.com.tr / Yenisafak.com.tr / aa.com.tr)

RESMİ HATA VE İHMAL SONUCU ÖLEN ve YARALANANLAR

*İdil Devlet Hastanesi'nde safra kesesi ameliyatı olduktan sonra yaşamını yitiren Sosin Gasır isimli genç kadının ölümünde ihmal olduğu gerekçesiyle ailesi doktor hakkında dava açtı.

Dava açılması üzerine mezarı tekrar açılan genç kadının cenazesi kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. (18.01.2013/DİHA)

*Urfa'nın Siverek ilçesine bağlı Karabahçe köyü sakinlerinden Çelik ailesi, 30 Ocak günü rahatsızlanan 9 aylık çocuklarını Diyarbakır Çocuk ve Kadın Hastalıkları Hastanesi'ne götürdü. Türkçe bilmeyen anne Azize Çelik tarafından hastaneye götürülen Adnan bebeğe ilaç verilerek eve gönderildi. 2 Şubat günü Adnan bebek tekrar rahatsızlanınca aynı hastaneye götürüldüğünde yine ilaç verilerek eve gönderildi. Bir gün sonra ise sağlık durumu kötüleşen Adnan bebek, bu kez ise hastanede yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alındı. Ardından ise bebeğe önce zatürre, sonra bronşit ve verem teşhisi konuldu. Adnan bebek 24 Şubat'ta

hastanede yaşamını yitirdi. (05.03.2013 / DİHA)

*Hakkari’nin Şemdinli ilçesine bağlı Kılıç Mahallesi’nde öğlen saatlerinde Eslem Özer (6) isimli çocuk evinin önünde oynarken, tel örgülerin dışına çıkan ve Şemdinli İlçe Jandarma Karakolu'na ait olduğu öğrenilen 4-5 köpeğin saldırısına uğradı. Kolları ve bacaklarından yaralanan Özer'i çevredeki yurttaşlar kurtardı. Şemdinli Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Özer, ayakta tedavi edildikten sonra taburcu edildi. (23.04.2013 / DİHA)

*Şırnak'ın İdil ilçesine bağlı Sırtköyü (Deştadarê) beldesinde ikamet eden Mehmet Ballıca (61) isimli yurttaş, 16 Şubat günü İdil Devlet Hastanesi Acil servisine baş ağrısı şikayetiyle

Referanslar

Benzer Belgeler

Bunun için motorun değişken ataletini ve yardımcı sistemlerin hıza bağlı olarak çektikleri momenti içerecek tarzda motor hareket denkleminin yazılması, gaz pedalı

tezdir. Hipoteze dayalı olarak “Eğer akciğer kanserinin en önemli sebebi yağlı yiyecekler ise, daha fazla yağlı besinlerin verildiği kobaylarda akciğer kanseri daha sık

rinojen düzeyi ve trombosit düzeyini araştırdık. çalışmamızda da diyabetik vakalarda kanda trombosit düzeyleri normailere göre daha yüksek bir onalama

Şimdiye kadar termik santral, Vopak kimyasal depolama, körfez köprüsü ve otoyol, karbon elyaf kapasite artışı ve taşocağı ÇED’lerine katılmış bir Yalovalı olarak,

Ürünü dünya standartlarında işlemek için çok iyi teknoloji gerektiğini belirten Durukan, büyük önem taşıyan kurutma a şaması için " derin vakum" denilen

Mimarlar Odas ı Zonguldak Temsilciliği, 150 yıllık bir maden kenti olan Zonguldak'ta önemli bir ''endüstri tarihi miras ı'' olan lavuarın sökümünün durdurulması ve bir

Hovannisian, Tarihi Kentler ve Ermeniler dizisinin ilk kitabı olan Bitlis ve Muş’ta (2016), Daron’un antik dönemden beri Ermeni yaşamı için bir kaynak niteliğinde

Geçtiğimiz yıl Teos Marina bünyesinde faaliyet göstermeye başlayan Teos Yat ve Yelken Kulübü, katıldığı yarışlarda Teos Marina Ailesi’ni gururlandırıyor.. Yelkende