• Sonuç bulunamadı

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

Tarih : 21/03/2012

Sayı : B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-1085

Konu : İnşaat devam ederken kat irtifakı kurulmak suretiyle yapılan teslimin kaydı, bedelin tahsil edildiği dönemin kurum kazancına dahil edilip edilmeyeceği ve tahsilatın tevsiki.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda inşaat devam ederken kat irtifakı kurulmak suretiyle teslimlerinizin olduğunu belirterek bu teslim bağlamında tahsil edilen bedellerin kayıtlara nasıl alınacağı, bu bedellerin tahsil edildiği dönemin kurum kazancına dahil edilip edilmeyeceği, daire satışlarının vergi mükellefi olmayan gerçek kişilere yapılması ve bedellerinin 8.000 TL üzerinde olması nedeniyle bu tahsilatların banka, finans kurumu ve posta teşkilatı aracılığıyla olması gerekip gerekmediği hususunda Başkanlığımız görüşünü talep etmektesiniz.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun "Safi kurum kazancı" başlıklı 6'ncı maddesinin birinci fıkrasında, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı; ikinci fıkrasında ise safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunu'nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Ticari kazancın tespitinde "tahakkuk esası ilkesi" ve "dönemsellik ilkesi" olmak üzere iki temel ilke geçerlidir. Tahakkuk esası ilkesinde gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibarıyla kesinleşmiş olması yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağının veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Dönemsellik ilkesi ise bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, inşaat devam ederken kat irtifakı kurulmak suretiyle alıcıya fiilen teslim edilen gayrimenkullerde vergiyi doğuran olay, gayrimenkullerin tamamlanarak bunlar üzerindeki tasarruf hakkının alıcılara devredilmesi ile gerçekleşeceğinden, inşaat devam ederken arsa üzerine kat irtifakı kurulmak suretiyle yapılan satışlar karşılığında tahsil edilen bedellerin, avans olarak değerlendirilmesi ve inşaatın tamamlanıp teslimin yapıldığı yılın kazancı olarak dikkate alınması gerekmektedir. Ancak, dairelerin tamamlanması ile ilgili muvazaalı bir durumun tespit edilmesi durumunda, gerekli cezai işlemlerin uygulanacağı tabiidir.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 257'nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi ile Maliye Bakanlığı, mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirmeye ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirlemeye yetkili kılınmıştır.

(2)

Bu yetkiye istinaden yayımlanan 320, 323, 324, 332 ve 337 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri'nde tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluluğu ve uygulamaya ilişkin esasları açıklanmıştır. Söz konusu Tebliğlerde; birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenler, defter tutmak zorunda olan çiftçiler, serbest meslek erbabı ile vergiden muaf esnafın ticari işlemleri ile nihai tüketicilerden (Türkiye'de mukim olmayan yabancılar hariç) mal ve hizmet bedeli olarak yapacakları 8.000 TL üzerindeki tahsilat ve ödemelerin Bankalar, Özel Finans Kurumları (Katılım Bankaları) ile Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü aracı kılınarak yapılması gerekmektedir.

Bu itibarla, inşaat devam ederken kat irtifakı kurulmak suretiyle yapılan teslimlerde bu teslim bağlamında tahsil edilen bedellerin 8.000 TL üzerinde olması halinde, tahsilatların bankalar, özel finans kurumları ve posta teşkilatı aracı kılınarak yapılması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(3)

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Tarih : 13/03/2012

Sayı : B.07.1.GİB.4.99.16.01.0-VUK-313-81

Konu : Satın alınan iktisadi bütünlüğün elden çıkarılması durumunda daha önce aktifleştirilen şerefiye(peştemallık)bedeli için amortisman uygulamasına devam edilip edilmeyeceği.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; şirketinizin ... tarafından ... satışı amacıyla düzenlenen ihaleyi kazanarak adı geçen iktisadi bütünlüğü ... tarihinde ... toplu olarak satın aldığı, satın alınan varlıklar kapsamında; markalar, internet alan adları, haklar, üretici dağıtım belgesi, ...

üretim izin belgeleri, menkuller, üretim tesisi içinde yer alan sabit kıymetler, sözleşmeler, bina arazisi ve satış depoları kira sözleşmeleri ile distribütörlük sözleşmelerinin yer aldığı, ihale kapsamında ... toplu olarak ödenen miktar ile ihale kapsamında satın alınan varlıkların rayiç bedelleri arasındaki farkın ise şerefiye (peştemallık) olarak aktifleştirildiği ve beş yılda itfa edileceği;

Bununla birlikte; ... ile yapılan anlaşma ve ilgili mevzuat gereği ... markası hariç diğer varlıkların belli bir süre sonra elden çıkarılması zorunluluğu bulunduğundan, ... markası yerine kendi bünyenizde bulunan ... markasının elden çıkarılarak iktisadi bütünlüğe dahil edildiği, ... den satın alarak ... mevzuatı gereği elden çıkarmak zorunda olduğunuz ... satışı durumunda, daha önce şerefiye (peştemallık) olarak aktifleştirdiğiniz bedelin amortisman yoluyla itfasına devam edilip edilmeyeceği, edilmeyecekse ilgili bedelin net defter değerinin gider yazılıp yazılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanunun 282 nci maddesinin son fıkrasında gerçek ve tüzel kişilerde peştemallıkların mukayyet değeri ile değerleneceği; 313 üncü maddesinde; işletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269 uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edavat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin birinci kısımdaki esaslara göre tespit edilen değerinin bu Kanun hükümlerine göre yok edilmesinin amortisman mevzuunu teşkil edeceği, değeri ( 01.01.2012 tarihinden itibaren ) 770,00 TL'yi aşmayan peştemallıklar ile işletmede kullanılan alet, edevat, mefruşat ve demirbaşların amortismana tabi tutulmayarak doğrudan doğruya gider yazılabileceği hükümlerine yer verilmiştir

Mezkur Kanunun 326 ncı maddesinde ise kurumların aktifleştirdikleri ilk tesis ve taazzuv giderleri ile peştemallıkların mukayyet değeri üzerinden eşit miktarlarda ve beş yıl içinde itfa olunacağı hükme bağlanmış ve 365 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile değişik 333 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki listelerde de peştemallıklar,

"55.1.Peştemallık" ayırımında değerlendirilerek, faydalı ömrünün 5 yıl ve amortisman oranının %20 olarak dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.

Diğer taraftan, aynı Kanunun 328 inci maddesinde; " Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde alınan bedel ile bunların envanter defterinde kayıtlı değerleri arasındaki

(4)

fark kâr ve zarar hesabına geçirilir.İşletme hesabı esasında defter tutan mükelleflerle serbest meslek kazanç defteri tutan mükellefler bu farkı defterlerinde hasılat veya gider kaydederler.

Amortisman ayrılmış olanların değeri ayrılmış amortismanlar düşüldükten sonra kalan meblağdır.

Devir ve trampa satış hükmündedir.

..." hükmü yer almaktadır.

Yukarıda yapılan açıklamalara göre; şirketiniz bünyesinde yer alan ... elden çıkarmanız durumunda, anılan bütünlüğün iktisabında oluşan ve amortisman yoluyla itfasına başlanan peştemallıktan, bütünlüğün bir parçası olan ... markasınının bünyenizde kalması nedeniyle bu ... markasına isabet eden peştemallığın geri kalan yıllarda itfa edilmesi gerekmekte olup, bu ... markası dışında anılan iktisadi bütünlüğe ait olan ve itfa edilmemiş peştemallığın yukarıda belirtilen esaslar dahilinde bütünlüğün elden çıkarıldığı hesap döneminde kâr/zarar hesabına aktarılması mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(5)

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü

Tarih : 27/04/2012

Sayı : B.07.1.GİB.4.34.18.01-002.01-1478

Konu : Arsa Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığında İnşaat ve Hasılat Paylaşımı Sözleşmesinde damga vergisi ve harcın matrahı hk.

İlgi : ... tarihli özelge talep formu.

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden, ... Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. ile ... Gayrimenkul Geliştirme İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. arasında düzenlenen İstanbul ... ...167 Pafta 1157 Ada 3 Parsel Arsa Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığında İnşaat ve Hasılat Paylaşımı Sözleşmesi'nde damga vergisi ve harcın matrahı hususunda görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu; 4 üncü maddesinde, bir kağıdın tabi olacağı verginin tayini için o kağıdın mahiyetine bakılarak buna göre tabloda yazılı vergisinin bulunacağı, kağıtların mahiyetlerinin tayininde, şekli kanunlarda belirtilmiş olanlarda kanunlardaki adlarına, belirtilmemiş olanlarda üzerlerindeki yazının tazammun ettiği hüküm ve manaya bakılacağı, mahiyeti tayin edilmek istenen kağıt üzerinde başka bir kağıda atıf yapılmışsa, atıf yapılan kağıdın hükümlerine nazaran iktisap ettiği mahiyete göre vergi alınacağı; 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasında, bir kağıtta toplanan akit ve işlemler birbirine bağlı ve bir asıldan doğma oldukları takdirde damga vergisi, en yüksek vergi alınmasını gerektiren akit veya işlem üzerinden alınacağı; 10 uncu maddesinde, damga vergisinin nispi veya maktu olarak alınacağı, nispi vergide kağıtların nev'i ve mahiyetine göre bu kağıtlarda yazılı belli paranın esas alınacağı, belli para teriminin kağıtların ihtiva ettiği veya bunlarda yazılı rakamların hasıl edeceği parayı ifade ettiği; 12 nci maddesinde, damga vergisine tabi kağıtlarda yazılı yabancı paraların Maliye Bakanlığınca tayin ve ilan edilecek fiyat üzerinden Türk parasına çevrilerek damga vergisinin alınacağı parayı ifade edeceği hükme bağlanmıştır.

Mezkur Kanuna ekli (1) sayılı tablonun "I.Akitlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümünün A/1 fıkrasında, belli parayı ihtiva eden mukavelenamelerin damga vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır. 2009/15725 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 01/01/2010 tarihinden geçerli olmak üzere Kanuna ekli (1) sayılı tablonun I/A-1 fıkrasındaki kağıtlara ilişkin damga vergisi oranı binde 8,25 olarak belirlenmiştir.

Diğer taraftan, 35 Seri No.lu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliğinde, vergiye tabi kağıdın yabancı para cinsinden düzenlenmesi halinde kağıt üzerinde yer alan dövizin, kağıdın düzenlendiği tarihteki T.C. Merkez Bankasınca tespit ve ilan olunan cari döviz satış kuruna göre bulunacak Türk Lirası karşılığı üzerinden damga vergisinin hesaplanacağı belirtilmektedir.

(6)

Öte yandan, 492 sayılı Harçlar Kanununun 38 inci maddesinin 1 inci fıkrasında, noter işlemlerinden bu kanuna bağlı (2) sayılı tarifede yazılı olanların noter harçlarına tabi olduğu, 41 inci maddesinde de, noter harçlarının (2) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer veya ağırlık ölçüsüne göre nispi, işlemin nevi ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınacağı belirtilmiştir.

Kanunun 42 nci maddesinde ise "Değer veya ağırlık ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (2) sayılı tarifede yazılı değer veya ağırlık esastır.

(5766 sayılı Kanunun 11 inci maddesi ile değişen fıkra) Menkul ve gayrimenkul mallar hakkında alım, satım, taahhüt ve rehinle ilgili her nevi mukavele, senet ve kağıtlarda değer gösterilmesi mecburidir. Rehin bordroları ile kamu idarelerine verilmek üzere ilgili mevzuatla belirlenen kurallara uyulacağına ilişkin olarak düzenlenen taahhütnameler hakkında bu hüküm uygulanmaz." hükmü yer almaktadır.

Kanunun 42 nci maddesi gereğince noterde gerçekleştirilecek menkul ve gayrimenkul malların alım, satım, taahhüt ve rehne konu işlemlerini kapsayan her nevi mukavele, senet ve kağıtlarda değer gösterilme zorunluluğu getirilmiş, 43 üncü maddede ise bazı noter işlemlerinde nispi esasa göre alınacak noter harcının hesaplanacağı değerler belirlenmiştir.

Diğer taraftan aynı Kanunun 46 ncı maddesinde, birbiriyle ilgili işler bir arada bulunursa en yüksek harç alınmasını gerektiren iş üzerinden harç alınacağı belirtilmiştir.

Buna göre:

1- 43 üncü madde kapsamında yer alan kağıtların bu maddede belirtilen değerler üzerinden,

2- 42 nci madde gereğince belli bir değer gösterilmesi zorunlu olan ancak 43 üncü madde kapsamında bulunmayan kağıtlarda, kağıdın düzenleyici hükümlerine paralellik teşkil edecek şekilde bildirilecek değer üzerinden,

3- 42 nci madde kapsamında yer almamakla birlikte, belli bir değer içeren kağıtların ihtiva ettiği değer üzerinden,

nispi harca tabi tutulması gerekmektedir.

Dilekçeniz ekini oluşturan sözleşmenin tetkikinden, yüklenici ile arsa sahibi arasında düzenlenen sözleşmede sözleşmeye konu gayrimenkullerin asgari satış gelirinin (KDV hariç) 51.724.137 USD olduğu anlaşılmaktadır.

Buna göre, söz konusu sözleşmenin, sözleşmede yer verilen ve en yüksek vergi alınmasını gerektiren değer olan 51.724.137 USD'nin, kağıdın düzenlediği tarihteki T.C Merkez Bankası tarafından tespit ve ilan olunan cari döviz satış kuruna göre Türk Lirasına çevrilmesi ve bu tutar üzerinden 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun I/A-1 fıkrası uyarınca damga vergisine ve 492 sayılı Kanuna bağlı (2) sayılı tarifenin I/1 maddesine göre harca tabi tutulması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(7)

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

Tarih : 05/09/2011

Sayı : B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-1456

Konu : Mahkemece alacaklıya faiziyle beraber ödenmesine hükmolunan hizmet bedeli ile vekalet ücretinin vergilendirilmesi ve belge düzeni.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, icra dairesince tarafınıza ödenen tutar ile bu tutara bağlı faiz miktarının ve davacı vekilinize ödenen ücretin katma değer vergisine tabi olup olmadığı, yine icra dairesinden tahsil edilen tutar için fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği ile söz konusu tutarın vergi numarası açısından Bs formunda nasıl gösterileceği hakkında görüş talep edilmektedir.

"3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun;

-(1/1) maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu,

-(4/1) maddesinde, hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu ve bu işlemlerin, bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

-(20) nci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu; bedel deyiminin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği,

-(24) üncü maddesinde, teslim alanın gösterdiği yere kadar satıcı tarafından yapılan taşıma, yükleme ve boşaltma giderleri; ambalaj giderleri, sigorta, komisyon ve benzeri gider karşılıkları ile vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi unsurların; vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin KDV'nin matrahına dahil olduğu,"

hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "Faturanın Tarifi" başlıklı 229'uncu maddesinde;

(8)

"Fatura satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır."

Kanunun 236'ncı maddesinde; "Serbest meslek erbabı, meslek faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek, müşteri de bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetindedir."

hükümleri yer almaktadır.

Ayrıca 375 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği'nin "İcra Dairelerince Alacaklı Taraf Avukatına Ödenmesine Karar Verilen Vekalet Ücretlerinin Belgelendirilmesi" başlıklı 2'nci bölümünde; "... İcra dairelerince borçludan alınarak müvekkili adına takibat yapan alacaklı taraf avukatına ödenmesine karar verilen avukatlık (vekalet) ücretlerinin avukata ödendiği anda, avukat tarafından borçlu adına en az iki nüsha serbest meslek makbuzu düzenlenecek olup, bir nüshası ödemeyi yapan memura verilecek; makbuzun avukatta kalan nüshasına ise icra dairesince ödemenin yapılmış olduğuna dair bir şerh düşülmesi ve ödemeyi yapan memur tarafından imzalanması şartı aranmayacaktır." denilmektedir.

Bu hükümler çerçevesinde, tarafınızca ... verilen hizmetlere ilişkin olarak, mahkemece tarafınıza ödenmesine hükmedilen hizmet bedeli+faiz tutarı katma değer vergisine tabi olup, borçlu adına düzenlenecek faturada toplam tutar üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.

Ayrıca, mahkeme kararı gereğince icra kanalı ile avukata ödenen vekalet ücreti serbest meslek faaliyeti kapsamında KDV'ye tabi olup, avukat tarafından düzenlenecek serbest meslek makbuzunda ayrıca katma değer vergisi hesaplanacaktır.

Öte yandan, mahkemelerce hükmolunan vekalet ücreti ödemesinin davayı kazanan gelir ya da kurumlar vergisi mükellefi olan işverenlere yapılması ve yapılan bu ödemenin Gelir Vergisi Kanunu uyarınca ticari ya da serbest meslek faaliyeti kapsamında olması halinde ödeme katma değer vergisine tabi olacaktır.

Ancak, icra dairesi tarafından yapılan ödemelere ilişkin olarak mahkeme kararında

"KDV hariç" şeklinde bir ifadenin yer almaması halinde bu bedellere KDV dahil kabul edilecek ve vergi iç yüzde oranı uygulanmak suretiyle tespit edilecek olup ödemenin konusuna göre faturada ya da serbest meslek makbuzunda gösterilecektir."

Öte yandan, 396 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği'nin "Kapsam" başlıklı 1'inci maddesinin "Yükümlülük Kapsamındaki Mükellefler" başlıklı alt bölümünde;

"Bilindiği üzere, belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirme yükümlülüğü, bilanço esasına göre defter tutan mükellefleri kapsamaktadır." denilmektedir.

(9)

gösterilmesine ilişkin olarak 396 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği'nde yer alan açıklamalar doğrultusunda işlem yapılması gerekmektedir.

Bu itibarla, 2010 yılı için aylık 5.000 TL ve üzerinde olan satışlara ilişkin olarak, hizmet vermiş olduğunuz kişinin/kurumun vergi mükellefi olması halinde vergi kimlik numarasının yazılması suretiyle, hizmet vermiş olduğunuz kişinin vergi mükellefi olmaması halinde ise T.C.

kimlik numarasının yazılması suretiyle Bs formunun düzenlenmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(10)

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Tarih : 17/11/2011

Sayı : B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 94-2032

Konu : İcra dairesi aracılığıyla tahsil edilen vekalet bedelleri ve makbuz düzenleme mecburiyeti.

İlgide kayıtlı başvurunuzda, serbest meslek faaliyetinizden dolayı ... Vergi Dairesi Müdürlüğünün ... T.C. kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, yasal vekalet ücretinizin borçlu şirket tarafından icra dairesine yatırıldığı, icra dairesince tarafınıza ödeme yapılmadan önce gelir vergisi kesintisi uygulanmış şekilde serbest meslek makbuzu düzenlemeniz gerektiğinin bildirildiği belirtilerek; icra dairesi aracılığıyla tarafınıza yapılacak ödemeye ilişkin olarak gelir vergisi kesintili olarak serbest meslek makbuzu düzenlemenizin gerekip gerekmediği ile kesintili olarak serbest meslek makbuzu düzenlendiğinizde, makbuz üzerinde yazılı kesinti tutarının sorumlusunca beyan edilmemesi ve ödenmemesi halinde sorumluluğunuzun bulunup bulunmadığı hususlarında Başkanlığımız görüşleri sorulmaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 65'inci maddesinde, "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti;

sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyetteolmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır." hükmü yer almıştır.

Gelir Vergisi Kanununun 94'üncü maddesinin birinci fıkrasında, kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmış olup, aynı madenin 2/b bendine göre 2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca % 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

Öte yandan, alacaklı taraf Avukatına ödenmesine karar verilen vekalet ücretinin ne şekilde belgelendirilmesi gerektiğine ilişkin olarak, 23.02.2006 tarih ve 26089 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 356 Seri No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği'nde "...İcradairelerince borçludan alınarak müvekkili adına takibat yapan alacaklı taraf avukatına ödenmesine karar verilen avukatlık (vekalet) ücretinin avukata ödendiği anda, avukat tarafından borçlu adına en az 2 nüsha serbest meslek makbuzu düzenlenecek ve makbuzun avukatta kalan nüshasına da icra dairesince ödemenin yapılmış olduğuna dair bir şerh düşülerek, ödemeyi yapan memur tarafından (sicil numarası da yazılarak) imzalanacaktır...." şeklinde düzenlenmişken 11.09.2007 tarih ve 26640 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 375 Seri No.lu Vergi Usul

(11)

alacaklı taraf avukatına ödenmesine karar verilen avukatlık (vekalet) ücretlerinin avukata ödendiği anda, avukat tarafından borçlu adına en az iki nüsha serbest meslek makbuzu düzenlenecek olup, bir nüshası ödemeyi yapan memura verilecek; makbuzun avukatta kalan nüshasına ise icra dairesince ödemenin yapılmış olduğuna dair bir şerh düşülmesi ve ödemeyi yapan memur tarafından imzalanması şartı aranmayacaktır." şeklinde düzenlenmiştir.

Buna göre, dava sonunda mahkeme ilamına göre veya icra takibi sonucu verilen kararla avukatlık tarifesine dayanılarak karşı tarafa yüklenilecek vekalet ücretinin Gelir Vergisi Kanunu'nun 65 ve 66'ncı maddelerine göre serbest meslek erbabı olan avukatlara doğrudan ödenmesi halinde, Gelir Vergisi Kanununun 94'üncü maddesi ve 2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca sorumlularca % 20 nispetinde gelir vergisi tevkifatına tabi tutulması gerekir.

Diğer taraftan, karşı taraf aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti ödemesinin doğrudan avukatlara değil de icra müdürlüklerine yapıldığı durumlarda, borçlu tarafından vekâlet ücretinin ödemesi sırasında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

Söz konusu vekâlet ücreti ödemesi yapan borçlunun Gelir Vergisi Kanunu'nun 94'üncü maddesinde sayılan tevkifat yapmakla sorumlu kişilerden olmaması durumunda ise doğrudan yapılan ödemelerde avukata veya icra dairesine yapılan ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılmayacağı tabiidir.

Öte taraftan, karşı taraf aleyhine hükmedilen vekalet ücretleri icra dairelerine "tahsilat makbuzu" karşılığında yatırılmakta avukatlar ise bu parayı "reddiyat makbuzu " karşılığında icra dairesinden almaktadır.

Bu açıklamalara göre, tevkifat uygulanmak suretiyle icra dairesi tarafından şahsınıza

"reddiyat makbuzu" ile ödemesi yapılan yasal avukatlık (vekalet) ücreti üzerinden tevkif edilen verginin, tevkifatı yapanlarca ödenip ödenmediğinin tarafınızca takip edilmesi gerekmemekte olup, ödenmemesi durumunda sorumluluğunuz da bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Referanslar

Benzer Belgeler

06.04.2008 tarihli ve 26839 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2008/13426 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 2 inci maddesinde, KDV Kanununun 30 uncu maddesinin (b) bendine

Son olarak; 488 sayılı Damga Vergisi Kanunun 1 inci maddesinde, “bu kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların Damga Vergisine tabi olduğu, bu kanundaki kağıtlar

Takdir komisyonu kararına istinaden tarhiyat yapıldıktan sonra sehven takdire sevk işlemi yapıldığının tespit edilmesi durumunda ise yapılan tarhiyatın 213 sayılı Vergi

dönüştürülmüş olup, 01/07/2006 tarihinden itibaren vergi dairelerince fiilen Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası kullanılmaya başlanılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti

488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu; 3 üncü maddesinde,

a) Resmi daireler tarafından yapılan mal ve hizmet alımlarına ilişkin ödemeler (avans olarak yapılanlar dahil) nedeniyle, kişiler tarafından resmi dairelere verilen ve

488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu; 3 üncü maddesinde,

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü tarafından şirketiniz adına düzenlenen 26/01/2012 tarihli