• Sonuç bulunamadı

SİRKÜLER RAPOR

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "SİRKÜLER RAPOR"

Copied!
15
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ULUSLARARASI BAĞIMSIZ DENETİM DANIŞMANLIK VE

YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

www.dmf.com.tr www.dmfsystem.eu

dmf@dmf.com.tr

Farabi Sokak 12/11 06680 Çankaya, Ankara Tel: 0.312.428 67 50 Faks: 0.312.428 67 53 SİRKÜLER RAPOR 2007-14

member of RUSSELL BEDFORD INTERNATIONAL GİDER VERGİLERİ SİRKÜLERİ / 6

Tarih 11/04/2007

Sayı Gider Vergileri Kanunu - 6 / 2007 – 1 / BSMV- 3 Kapsam

T.C.

MALİYE BAKANLIĞI Gelir İdaresi Başkanlığı Gider Vergileri Sirküleri / 6

Konusu : Dövize endeksli kredilerde banka ve sigorta muameleleri vergisi matrahı.

Tarihi : 11 / 4 / 2007

Sayısı : Gider Vergileri Kanunu - 6 / 2007 - 1 / BSMV- 3 İlgili Olduğu Maddeler : Gider Vergileri Kanunu Madde 28, 30, 31, 47.

1- Giriş

6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun[1] 28 inci maddesi uyarınca, banka ve bankerlerin (faktoring ve finansman şirketleri) kullandırdıkları dövize endeksli krediler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar, banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi bulunmaktadır.

Banka ve bankerler tarafından kullandırılan dövize endeksli kredilerde banka ve sigorta muameleleri vergisi matrahının belirlenmesi konusunda yaşanan tereddütlere ilişkin açıklamalar, bu sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.

2- Dövize Endeksli Kredilerde Banka Ve Sigorta Muameleleri Vergisi

Bankalar tarafından kullandırılan bazı kredilerde döviz kuru endeks olarak seçilmekte ve krediden doğan gelir, kredi için belirlenen faiz oranına göre hesaplanan tutar ve kredinin açılış tarihi ile faiz tahakkuk dönemleri arasında oluşan kur farklarının toplamından oluşmaktadır.

Dövize endeksli kredi uygulamalarında banka ve sigorta muameleleri vergisi matrahının hesaplanmasında ve hangi unsurların banka ve sigorta muameleleri vergisi matrahına dahil olduğu konusunda uygulamada tereddütlerin bulunduğu anlaşılmaktadır.

6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinde; "Banka ve sigorta şirketlerinin 10/6/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa[2] göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir."

hükmü, mükellefi belirleyen 30 uncu maddesinde de, banka ve sigorta muameleleri vergisini banka, banker ve sigorta şirketlerinin ödeyeceği hükmü ve matrahı düzenleyen 31 inci maddesinde ise, banka

(2)

2

member of RUSSELL BEDFORD INTERNATIONAL

ve sigorta muameleleri vergisi matrahının 28 inci maddede yazılı paraların tutarı olduğu hükmü yer almaktadır.

Bu hükümlere göre, banka ve sigorta muameleleri vergisinde vergiyi doğuran olayın meydana gelebilmesi için bir muamele yapılmış olması ve bu muamele dolayısıyla lehe nakden veya hesaben bir para kalması gerekmektedir. Kredi faizlerinde, faiz tahakkukunun yapılarak gelir hesaplarına alınması ile banka yönünden faiz geliri elde edilmiş olmakta ve vergiyi doğuran olay meydana gelmektedir.

Dövize endeksli YTL krediler, bir YTL kredi türü olup anapara ve faiz ödemeleri dövize endekslenmektedir. Bu tür kredide, geri ödeme tarihlerinde belirlenen kredi faiz tutarının yanı sıra anaparaya da kur farkı geliri hesaplanmaktadır.

6802 sayılı Kanunun 31 inci maddesi hükmü uyarınca; dövize endeksli kredi işlemlerinde lehe alınan paranın tespiti için yapılacak kur farkı hesaplamalarında, taksit tutarı içindeki anaparanın esas alınması gerekmektedir.

Buna göre, dövize endeksli kredilerde faiz tahakkuk dönemlerinde banka ve sigorta muameleleri vergisinin matrahı, kredi için belirlenen faiz oranına göre hesaplanan faiz tutarı, söz konusu faiz tutarı dolayısı ile oluşan kur farkı ve kredinin açılış tarihi ile faiz tahakkuk dönemleri arasında, ödenen taksit içindeki anapara tutarında oluşan kur farklarının toplamından meydana gelmektedir.

Duyurulur.

Osman ARIOĞLU Gelir İdaresi Başkanı

(3)

3

member of RUSSELL BEDFORD INTERNATIONAL 48 SERİ NO'LU DAMGA VERGİSİ KANUNU GENEL TEBLİĞİ

(12/04/2007 Tarih ve 26491 Sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanmıştır)

488 sayılı Damga Vergisi Kanununun uygulamasına ilişkin olarak yayımlanan 23/10/1964 tarihli (1) Seri No.lu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliğinin "Noterlerin mecburiyeti" başlıklı V-B bölümünde, 5/9/1969 tarihli ve 2101101-75/34502 sayılı ve 12/11/1973 tarihli ve 2101101-75/68351-57 sayılı yazılarımızla yapılan düzenlemeler üzerine uygulamada meydana gelen tereddütlerin giderilmesine yönelik açıklamalar bu Tebliğin konusunu oluşturmaktadır.

1. Yasal Düzenleme

Damga Vergisi Kanununun 27 nci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 355 inci maddesi aşağıdaki gibidir:

"Madde 27 - Noterler, damga vergisi ödenmemiş veya noksan ödenmiş kağıtları vergi ve cezası ödenmedikçe tasdik edemezler veya bunların suretlerini çıkarıp veremezler.

Birinci fıkra hükmüne aykırı olarak işlem yapılması halinde, mükellef hakkında Vergi Usul Kanunu hükümleri uygulanmakla birlikte, noterlerden de tasdik ettikleri veya üzerinde işlem yaptıkları her kağıt için kanunen alınması gereken cezası ayrıca alınır."

"Madde 355 - Damga Vergisi ödenmemiş veya noksan ödenmiş kağıtları, vergi ve cezası tahsil edilmeden tasdik eden veya örneklerini çıkarıp veren noterler adına her kağıt için tahsil edilmeyen Damga Vergisi üzerinden maktu vergilerde % 50, nispî vergilerde % 10 oranında özel usulsüzlük cezası kesilir. Ancak, bu madde kapsamında kesilecek özel usulsüzlük cezaları her bir kağıt için 1 Yeni Türk Lirasından az olamaz."

2. Damga Vergisi Kanununun 27 nci Maddesinin Birinci ve İkinci Fıkralarına Göre Vergi ve Ceza Uygulaması

Damga Vergisi Kanununun 27 nci maddesinin birinci fıkra hükmü gereğince noterlerin, kendilerine tasdik edilmesi veya suret çıkarılması için getirilen kağıtlara ilişkin damga vergisinin ve cezasının tam olarak ödenip ödenmediğini araştırma mecburiyetleri bulunmaktadır.

Noterlerin yukarıda belirtilen mecburiyete uymamaları halinde, mükelleflerden, bu kağıtlara ait damga vergisi ile cezasının aranmasının yanı sıra noterlerden de,

- Kağıdın mükelleflerinden alınması gereken ceza tutarı kadar bir cezanın, ayrıca - Vergi Usul Kanununun 355 inci madde hükmüne istinaden özel usulsüzlük cezasının, aranması gerekmektedir.

Tebliğ olunur.

(4)

4

member of RUSSELL BEDFORD INTERNATIONAL 264 SERİ NO'LU GELİR VERGİSİ KANUNU GENEL TEBLİĞ TASLAĞI

04/04/2007 gün ve 26483 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 5615 sayılı Kanunla, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun Esnaf Muaflığı başlıklı 9 uncu ve Değer Artışı Kazançları başlıklı mükerrer 80 inci maddelerinde yapılan değişikliklerle, yürürlükten kaldırılmış bulunan Ücretlilerde Vergi İndirimi başlıklı mükerrer 121 inci maddesine ilişkin olarak aşağıdaki açıklamalar yapılmıştır.

1. Yasal Düzenleme

5615 sayılı Kanunla, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

- 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendi, "6. Evlerde kullanılan dikiş, nakış, mutfak ro- botu, ütü ve benzeri makine ve aletler hariç olmak üzere, muharrik kuvvet kullanmamak ve dışarıdan işçi almamak şartıyla; oturdukları evlerde imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, dokuma mamûlleri, kırpıntı deriden üretilen mamûller, örgü, dantel, her nevi nakış işleri ve turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma çiçek, pul, payet, boncuk işleme, tığ örgü işleri, ip ve urganları, tarhana, erişte, mantı gibi ürünleri işyeri açmaksızın satanlar. Bu ürünlerin, pazar takibi suretiyle satıl- ması ile ticarî, ziraî veya meslekî faaliyetleri dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olanların düzenledikleri hariç olmak üzere; düzenlenen kermes, festival, panayır ile kamu kurum ve kuruluşların- ca geçici olarak belirlenen yerlerde satılması muaflıktan faydalanmaya engel değildir." şeklinde,

- Anılan maddenin mülga ikinci fıkrasından sonra gelen üçüncü fıkrası, "Ticarî, ziraî veya meslekî kazancı dolayısı ile gerçek usûlde Gelir Vergisine tâbi olanlar ile yukarıda sayılan işleri Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine bağlılık arz edecek şekilde yapanlar esnaf muaflığından faydalanamazlar." şeklinde,

- Mükerrer 80 inci maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan "dört yıl içinde" ibaresi

"beş yıl içinde" olarak,

Değiştirilmiş ve ücretlilerde vergi indirimi başlıklı mükerrer 121 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.

2. Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu Maddesiyle İlgili Düzenlemeler

2.1. Evlerde Kullanılması Esnaf Muaflığının Kaybedilmesine Engel Olmayacak Makine Ve Aletler

Gelir Vergisi Kanununun Esnaf Muaflığı başlıklı 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde yapılan değişiklikle, evlerde kullanılan dikiş, nakış, mutfak robotu, ütü ve benzeri makine ve aletler, muharrik kuvvet kapsamından çıkartılmış ve böylece söz konusu makine ve aletlerin kullanılmasının muafiyetten yararlanmaya engel olmaması sağlanmıştır.

Örneğin Bayan (A)'nın, evinde dikiş ve nakış makinesini kullanmak suretiyle imal ettiği örgü ve nakış işlerini satması faaliyeti, esnaf muaflığı kapsamında değerlendirilecektir.

Ancak, evlerde sanayi tipi veya seri üretim yapabilen makine ve aletleri kullanmak suretiyle kazanç elde edenler esnaf muaflığı kapsamında değerlendirilmeyecektir.

2.2. Esnaf Muaflığı Kapsamında Evlerde Üretilebilecek Ürünler

Gelir Vergisi Kanununun Esnaf Muaflığı başlıklı 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde yapılan diğer bir düzenlemeyle, esnaf muaflığı kapsamında evlerde üretilebilecek malların sayısı artırılmış bulunmaktadır.

Mevcut bentte yer alan ürün çeşitlerine ilave olarak, kırpıntı deriden üretilen mamuller, tarhana, erişte, mantı, her nevi pul, payet, boncuk işleme, tığ örgü işleri gibi ürün ve mamullerin üretim ve satışıyla iştigal edenler de esnaf muaflığı kapsamına alınmıştır.

Muafiyet kapsamındaki ürünler, bentte yer alan ürünlerle sınırlı olmayıp bu ürünlere benzerlik gösteren diğer ürünleri aynı şartlarla üretip satanlar da esnaf muaflığı kapsamında değerlendirilecektir.

Örneğin Bayan (B) nin, evinde ürettiği tarhanayı, kurumlar vergisi mükellefi (Z) A.Ş.'ne satması halinde Bayan (B), elde ettiği bu gelir dolayısıyla esnaf muaflığı kapsamında değerlendirilecektir. Ancak (Z) A.Ş., Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan vergi tevkifatı yapacaklar arasında sayılmış olduğundan, Bayan (B)'ye yaptığı ödeme nedeniyle gider pusulası düzenlemek ve anılan maddenin (13) numaralı bendinin (a) alt bendi uyarınca da gelir vergisi tevkifatı yapmak zorundadır.

(5)

5

member of RUSSELL BEDFORD INTERNATIONAL

Diğer taraftan, anılan bentte sayılan emtianın imali için ödenen hizmet bedelleri de (ücrete ilişkin unsurları taşımamak kaydıyla) bu bent kapsamında değerlendirilecektir.

2.3. Evlerde Üretilen Ürünlerin Satışının Yapılacağı Yerler

Söz konusu bentte yapılan başka bir düzenlemeyle de emeğe dayalı ürünlerin esnaf muaflığından yararlananlarca pazarlanmasında kolaylık sağlanmıştır. Muafiyet kapsamında bulunanlar, evlerde Kanunun öngördüğü makine ve aletler dışında başka makine ve alet kullanmadan kendi el emekleriyle imal ettikleri ürünleri;

• - Bir işyeri açmaksızın,

• - Dernekler, vakıflar, sendikalar ve meslek odalarınca düzenlenenler dahil olmak üzere düzenlenen kermes, festival ve panayırlarda (Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerince düzenlenenler hariç),

• - Kamu kurum ve kuruluşlarınca geçici olarak belirlenen yerlerde satabilecekler ve esnaf muaflığından yararlanmaya devam edebileceklerdir.

Öte yandan evlerde üretilen ürünlerin; pazar takibi suretiyle satışını yapanlar, Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerince düzenlenen kermes, festival ve panayırlarda satışını yapanlar ile Kamu kurum ve kuruluşlarınca devamlılık arz edecek şekilde belirlenen yerlerde satışını yapanlar, esnaf muaflığından faydalanamayacaktır.

2.4. Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu Maddesinin Uygulamasında Devamlılık Unsurunun Kaldırılması

Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında, 5615 sayılı Kanunla değişiklik yapılmadan önce, esnaf muaflığı kapsamında sayılan işlerin gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine devamlılık ve bağlılık arz edecek şekilde yapılması halinde muafiyetin kaybedileceği hükmü yer almaktaydı. 5615 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle "devamlılık" ibaresi fıkra metninden çıkartılmıştır.

Buna göre, esnaf muaflığı kapsamında sayılan işlerin gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine bağlılık arz etmeyecek şekilde devamlı olarak yapılması muafiyetten yararlanmaya engel teşkil etmeyecektir.

Örneğin Bayan (F), evinde tığ ile ürettiği dantelleri (X) firmasına satmakta ve bu faaliyeti (X) firmasına devamlı olarak yapmaktadır. Bayan (F), bu faaliyetinden dolayı esnaf muaflığından yararlanacak olup, (X) firması, Bayan (F)'ye yaptığı ödeme nedeniyle gider pusulası düzenlemek ve Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (13) numaralı bendinin (a) alt bendi uyarınca da gelir vergisi tevkifatı yapmak zorundadır.

2.5. Vergi Tevkifatı

Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin son fıkrasında, "Bu muaflığın, 94 üncü madde uyarınca tevkif suretiyle kesilen vergiye şümulü yoktur." hükmü yer almakta olup, anılan kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılanlar, esnaf muaflığından yararlananlara yaptıkları ödemeler üzerinden vergi tevkifatı yapmak zorundadırlar.

3. Ücretlilerde Vergi İndirimi Uygulamasının Kaldırılması

5615 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 121 inci maddesi 01/01/2007 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırılmış olduğundan, ücretliler bu tarihten geçerli olmak üzere, almış oldukları belgeleri vergi iadesi amacıyla saklamayacaklardır.

Ücretlilerde vergi indirimi uygulaması yürürlükten kaldırılmış olmakla birlikte, mükellef olmayanların, satın aldıkları mallar ve hizmetler için belge almamaları halinde, adlarına 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 353 üncü maddesinin (3) numaralı bendi uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilecektir.

5615 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca, ücretlilerin 2006 yılına ilişkin olarak 2007 yılında ödeyecekleri gelir vergisinden mahsup edilecek vergi indirimiyle ilgili işlemler, Gelir Vergisi Kanununun yürürlükten kaldırılan mükerrer 121 inci maddesi hükümlerine göre sonuçlandırılacaktır.

Öte yandan, yürürlükten kaldırılan ücretlilerde vergi indirimi yerine 5615 sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle 01/01/2008 tarihinden itibaren elde edilecek gelirlere uygulanmak üzere asgarî geçim indirimi esası getirilmiştir. Yapılan düzenlemeye göre; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli

(6)

6

member of RUSSELL BEDFORD INTERNATIONAL

olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgarî ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefin kendisi için % 50'si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10'u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için % 7,5 diğer çocuklar için % 5'i olarak belirlenen tutarın, 103 üncü maddedeki gelir vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine uygulanan oranla çarpılmasıyla bulunan tutar (asgari geçim indirimi tutarı), hesaplanan vergiden mahsup edilebilecektir.

4. Mal ve Hakların 5 Yıl İçinde Elden Çıkarılmasında Değer Artış Kazancı

Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 inci maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan düzenlemeye göre; iktisap şekli ne olursa olsun ( ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70 inci maddenin 1, 2, 4 ve 7 numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak dört yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazancı olarak gelir vergisine tabi tutulmaktaydı.

5615 sayılı Kanunun 5 inci maddesiyle anılan Kanunun mükerrer 80 inci maddesinin (6) numaralı bendinde yapılan değişiklikle, anılan bentte sayılan mal ve hakların elden çıkarılmasında değer artışı kazancı olarak değerlendirilecek süre, iktisap tarihinden itibaren, 4 yıldan 5 yıla çıkarılmıştır.

Ancak, Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 71 inci maddeyle, 01/01/2007 tarihinden önce iktisap edilmiş olan anılan mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde dört yıllık süre esas alınacaktır.Tebliğ olunur.

(7)

7

member of RUSSELL BEDFORD INTERNATIONAL 371 SIRA NOLU VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞ TASLAĞI 1. Giriş

4/4/2007 tarih ve 26483 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5615 sayılı Kanunla bazı beyannamelerin verilme süreleri yeniden belirlenmiş ayrıca 213 sayılı Vergi Usul Kanununun bazı maddelerinde düzenlemeler yapılmıştır. Yapılan bu düzenlemelerle ilgili olarak aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.

2. Verilme Süreleri Yeniden Belirlenen Beyannameler

5615 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 10 uncu maddesiyle bazı beyannamelerin verilme süreleri yeniden belirlenmiş, 19 uncu maddesiyle Vergi Usul Kanununa eklenen mükerrer 28 inci madde ile Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına, beyannamelerin verilme ve ödeme sürelerinin son gününü, kanuni süresinden itibaren bir ayı geçmeyecek şekilde yeniden belirleme yetkisi verilmiş bulunmaktadır.

2.1. 5615 Sayılı Kanunun 10 uncu Maddesiyle Verilme Süreleri Yeniden Belirlenen Beyannameler

Bilindiği üzere, beyan üzerine tarh ve tahakkuk ettirilen vergilere ilişkin beyannamelerin verilme ve ödeme süreleri ilgili vergi kanunları ile belirlenmiştir.

5615 sayılı Kanunun 10 uncu maddesiyle yıllık gelir vergisi beyannamesi, muhtasar beyanname, geçici vergi beyannamesi ve katma değer vergisi beyannamelerinin verilme sürelerinin başlangıç ve bitiş tarihleri yeniden belirlenmiş bulunmaktadır.

Söz konusu madde, Kanunun yayım tarihi olan 4/4/2007 tarihi itibariyle yürürlüğe girdiğinden bu tarihten sonra verilecek olup, verilme süreleri yeniden tespit edilen beyannamelerin, belirlenen yeni süreler içerisinde verilmesi gerekmektedir.

Buna göre, 5615 sayılı Kanunun 10 uncu maddesiyle yeniden belirlenen beyanname verme süreleri aşağıda gösterilmiştir.

-Yıllık gelir vergisi beyannamesi; izleyen yılın Mart ayının başından yirmibeşinci günü akşamına kadar, gelirin sadece basit usulde tespit edilen ticari kazançlardan ibaret olması halinde izleyen yılın Şubat ayının başından yirmibeşinci günü akşamına kadar,

-Aylık dönemler halinde verilen Gelir (stopaj) vergisine ilişkin muhtasar beyanname, vergilendirme dönemini takibeden ayın başından yirmiüçüncü günü akşamına kadar,

-Üçer aylık dönemler halinde verilen gelir (stopaj) vergisine ilişkin muhtasar beyanname; Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarının başından yirmiüçüncü günü akşamına kadar,

-193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesinin (1) numaralı fıkrası kapsamında verilecek beyanname; tevkifat dönemini izleyen ayın başından yirmiüçüncü günü akşamına kadar, -Katma değer vergisi beyannamesi; vergilendirme dönemini takip eden ayın başından yirmidördüncü günü akşamına kadar.

2.2. Vergi Usul Kanununa Eklenen Mükerrer 28 inci Madde Uyarınca Verilme Süreleri Yeniden Belirlenen Beyannameler

5615 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle Vergi Usul Kanununa eklenen mükerrer 28 inci maddede,

"Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, beyannamelerin verilme ve ödeme sürelerinin son gününü, kanuni süresinden itibaren bir ayı geçmeyecek şekilde yeniden belirlemeye yetkilidir." hükmü yer almaktadır.

Söz konusu maddeyle Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına, beyannamelerin verilme ve ödeme sürelerinin son gününü, kanuni süresinden itibaren bir ayı geçmeyecek şekilde yeniden belirleme yetkisi verilmiş bulunmaktadır.

Bu yetkiye dayanılarak uygulama birliğinin sağlanması amacıyla;

- 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci ve 30 uncu maddeleri uyarınca vergi kesintisi yapmak mecburiyetinde olan mükelleflerce 5615 sayılı Kanunun yürürlülük tarihinden sonra verilecek muhtasar beyannamelerin, ertesi ayın başından yirmiüçüncü günü akşamına kadar,

(8)

8

member of RUSSELL BEDFORD INTERNATIONAL

- 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında bulunan mükellefler ile 23 üncü maddesi kapsamında bulunan kurum ve kuruluşlarca 5615 sayılı Kanunun yürürlülük tarihinden sonra verilecek beyannamelerin, ertesi ayın başından yirmiüçüncü günü akşamına kadar

verilmesi uygun görülmüştür.

2.3. Ortak Hükümler

Gerek 5615 sayılı Kanunun 10 uncu maddesiyle gerekse de bu Kanunla Vergi Usul Kanununa eklenen mükerrer 28 inci maddenin verdiği yetki uyarınca beyanname verme süreleri yeniden belirlenen vergilerin ödeme süreleriyle ilgili olarak herhangi bir değişiklik yapılmamış olup, bu beyannamelere ilişkin tahakkuk eden vergiler, ilgili Kanunlarında yer alan ödeme süreleri içerisinde ödenecektir.

3. Vergi Dairesi Başkanlıklarında Düzeltme Yetkisi

5615 sayılı Kanunun 20 nci maddesiyle Vergi Usul Kanununun 120 nci maddesinin sonuna eklenen fıkrada, "Bu Kanunun 4 üncü maddesinde yazılı vergi dairesinin görev ve yetkilerini haiz olarak faaliyete geçen vergi dairesi başkanlıklarında düzeltme yetkisi vergi dairesi başkanına ait olup, başkan bu yetkisini ilgili grup müdürlerine ve/veya müdürlere devredebilir." hükmü yer almaktadır.

Bu hüküm 16/5/2005 tarih ve 25817 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak kurulan vergi dairesi başkanlıklarından, Vergi Usul Kanununun 120 nci maddesinde belirtilen düzeltme ve reddiyat yetkisini haiz olanlara ilişkin düzeltme yetkisini belirlemektedir.

Halihazırda Vergi Usul Kanununun 4 üncü maddesinde yazılı vergi dairesinin görev ve yetkilerini haiz olarak faaliyete geçen vergi dairesi başkanlığı, Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığıdır. Bu başkanlık bünyesinde düzeltme yetkisi Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanına ait olup, başkan bu yetkisini ilgili grup müdürlerine ve/veya müdürlere devredebilecektir. Diğer vergi dairesi başkanlıklarında ise düzeltme yetkisinin vergi dairesi müdürlerinde olduğu tabiidir.

4. Mükellef Olmayan Kişilerin Satın Aldıkları Mallar ve Hizmetler İçin Belge Almadıklarının Tespiti Halinde Kesilecek Özel Usulsüzlük Cezası

Vergi Usul Kanununun, özel usulsüzlükler ve cezalarının düzenlendiği 353 üncü maddesinin 5615 sayılı Kanunla değişmeden önceki (3) numaralı bendinde; Kanunun 232 nci maddesinin birinci fıkrasının 1-5 numaralı bentlerinde sayılanlar dışında kalan kişilerin fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzu, perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihaz fişi ve giriş ve yolcu taşıma biletlerini almadıklarının tespit edilmesi halinde bunlara 353 üncü maddenin (2) numaralı bendinde belirtilen cezanın beşte biri kadar özel usulsüzlük cezası kesileceği, şu kadar ki bu cezanın kesilebilmesi için belge alınmadığına ilişkin tespitin vergi incelemesine yetkili olanlar tarafından yapılmasının şart olduğu belirtilmiş olup, bu hükmün uygulanmasına ilişkin olarak belirlenen usul ve esaslara 229 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde[1] yer verilmişti.

5615 sayılı Kanunun 20 nci maddesiyle Vergi Usul Kanununun 353 üncü maddesinin (3) numaralı bendinin ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere; "Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, söz konusu tespiti vergi incelemesine yetkili olmayanlara da yaptırmaya yetkilidir." cümlesi eklenmiştir.

Anılan hükme dayanılarak, bu Tebliğin yayımı tarihinden itibaren yoklama yapmaya yetkili memurların tamamı, mükellef olmayanların satın aldıkları mallar ya da hizmetler için belge alınmadığına ilişkin tespitleri yapma hususunda yetkili kılınmış olup, yoklama yapmaya yetkililer tarafından yapılan denetimler sonucu belge alınmadığına ilişkin olarak nihai tüketiciler nezdinde düzenlenen tutanaklara dayanılarak özel usulsüzlük cezası kesilebilecektir.

Anılan bent hükümlerinin uygulanmasında, belge alınmadığına ilişkin tespit tutanağının belge almayanlara verilen örneği, ceza ihbarnamesi yerine geçecektir. Cezanın, tutanağın alıcıya verildiği tarihten itibaren 30 gün içerisinde, tespitin yapıldığı yeri yetki alanı içerisinde bulunduran vergi dairesine ödenmesi esastır. Cezanın ödeneceği vergi dairesi tutanağa yazılacak ve tutanağın bir örneği de tutanakta belirtilen vergi dairesine gönderilecektir. Adına tutanak düzenlenenler bu cezayı tutanağın kendilerine verilen örneğini ibraz etmek ve tutanakta belirtilen vergi dairesini belirtmek suretiyle başka bir vergi dairesine de ödeyebileceklerdir.

(9)

9

member of RUSSELL BEDFORD INTERNATIONAL

Bu Tebliğin yayımı tarihinden itibaren 229 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin (IV) üncü kısmının (C) bölümü yürürlükten kaldırılmıştır.

5. Bazı Kaçakçılık Suçlarının Cezalandırılmasında Usul

Vergi Usul Kanununun "Bazı kaçakçılık suçlarının cezalandırılmasında usul" başlıklı 367 nci maddesinin birinci fıkrasında "...vergi incelemesine yetkili olan diğer memurlar tarafından ilgili vergi dairesinin bağlı bulunduğu defterdarlığın veya gelirler bölge müdürlüğünün mütalaasıyla, keyfiyetin yetkili Cumhuriyet Savcılığına bildirilmesi mecburidir." hükmü yer almaktaydı.

Bilindiği üzere, Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunla Gelir İdaresi Başkanlığı kurulmuş, bölge müdürlükleri kaldırılmış ve anılan Kanunun verdiği yetkiye istinaden de bazı İllerde Vergi Dairesi Başkanlıkları oluşturulmuş bulunmaktadır.

5615 sayılı Kanunla, Gelir İdaresinin yeniden yapılanması hususu göz önüne alınarak, Vergi Usul Kanununun 367 nci maddesinde yer alan "defterdarlığın veya gelirler bölge müdürlüğünün" ibaresi,

"vergi dairesi başkanlığının veya defterdarlığın" şeklinde değiştirilmiştir.

Buna göre, Vergi Usul Kanununun 367 nci maddesi kapsamında vergi dairesi müdürleri, vergi denetmenleri ve vergi denetmen yardımcıları tarafından tespit edilen kaçakçılık suçlarını işleyenler hakkında cumhuriyet savcılıklarına yapılacak suç duyurularında, vergi dairesi başkanlığı kurulmuş bulunan İllerde vergi dairesi başkanlığının, diğer İllerde de defterdarlığın mütalaasının alınması gerekmektedir.

6. Danıştay Nezdinde Temyiz Yoluna Gidilmesi

Vergi Usul Kanununun "Vergi mahkemesinde dava açmaya yetkili olanlar" başlıklı 377 nci maddesinin dördüncü ve beşinci fıkralarında; vergi dairelerinin, Maliye Bakanlığının (İl özel idareleriyle belediyeler valilerin) muvafakatı olmaksızın vergi mahkemelerinin kararları aleyhine Danıştay'da temyiz davası açamayacakları, ancak Maliye Bakanlığının, tespit edeceği hadlerle sınırlı olmak şartıyla, muvafakat verme yetkisini defterdarlıklara devredebileceği hükmü yer almaktaydı. Bu yetki muhtelif tarihlerde kullanılmış, son olarak da 316 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği[2] ile 1/7/2003 tarihinden geçerli olmak üzere uygulamaya yön verilmişti.

Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunla Gelir İdaresi Başkanlığının ve anılan Kanunun verdiği yetkiye istinaden de vergi dairesi başkanlıklarının kurulması üzerine uygulama birliğinin sağlanması bakımından sözü edilen fıkralar 5615 sayılı Kanunla yeniden düzenlenmiştir.

Yapılan düzenlemeyle, vergi dairesi başkanlıkları ile vergi dairelerinin, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığınca belirlenen tutarları aşan davalarda Gelir İdaresi Başkanlığının (İl özel idareleri ile belediyeler, valilerin) muvafakatını almadan vergi mahkemesi kararları aleyhine temyiz yoluna gidemeyecekleri, Gelir İdaresi Başkanlığının, tespit edeceği hadlerle sınırlı olmak şartıyla, muvafakat verme yetkisini vergi dairesi müdürlüklerinin taraf bulunduğu davalar için vergi dairesi başkanlıklarına ve/veya defterdarlıklara devredebileceği hükme bağlanmıştır.

Vergi dairesi müdürlükleri, bağlı vergi daireleri (malmüdürlükleri), vergi dairesi başkanlıkları, Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı ve defterdarlıkların Danıştay nezdinde temyiz yoluna gidebilmelerine ilişkin limitler, bu Tebliğin yayımı tarihinden geçerli olmak üzere aşağıdaki şekilde yeniden belirlenmiştir.

(10)

10

member of RUSSELL BEDFORD INTERNATIONAL

Davaya konu edilen meblağ (YTL)

Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı 100.000.000 İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı 2.000.000 Ankara ve İzmir Vergi Dairesi Başkanlıkları 1.750.000

Adana, Antalya, Bursa, Kocaeli, Konya ve Mersin Vergi Dairesi Başkanlıkları 1.500.000 Aydın, Balıkesir, Denizli, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, Kayseri, Manisa, Muğla, Samsun ve Tekirdağ Vergi Dairesi Başkanlıkları 1.250.000 Diyarbakır, Edirne, Erzurum, Malatya, Kahramanmaraş, Sakarya, Trabzon, Şanlıurfa ve Zonguldak Vergi Dairesi Başkanlıkları 1.000.000

Defterdarlıklar 800.000 Vergi Dairesi Müdürlükleri (Bağlı vergi daireleri dâhil) 30.000

Yukarıda açıklanan limitler dikkate alınarak; vergi dairesi müdürlükleri ve bağlı vergi daireleri (malmüdürlükleri), kendileri için belirlenmiş hadleri aşan ihtilaflarda bağlı oldukları vergi dairesi başkanlığı ya da defterdarlıktan; Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı, vergi dairesi başkanlıkları ve defterdarlıklar için belirlenen hadlerin aşılması durumunda ise Başkanlığımızdan muvafakat alınması gerekmektedir. Bununla birlikte, bu limitlerin altında kalan ve dava açma süresinin bitimi bu Tebliğin yayımı tarihinden sonraya rastlayan ancak bu tarihten önce muvafakat talebiyle Başkanlığımıza intikal ettirilmiş olan vergi mahkemesi kararlarının temyizine ilişkin muvafakatlar, vergi dairesi başkanlıkları ya da defterdarlıklarca verilecek ve bunlara dayanılarak Danıştay'da temyiz yoluna gidilecektir.

Vergi mahkemelerince verilen kararlara karşı Danıştay nezdinde temyiz yoluna gidilmesinde, mahkeme kararları ile ortaya çıkan tutarlar yerine, davaya konu edilen tutarların esas alınması ve muvafakatların yukarıda belirlenen limitlere göre Gelir İdaresi Başkanlığı, vergi dairesi başkanlığı veya defterdarlıkça verilmesi gerekmektedir.

Ayrıca, vergi dairesi müdürlükleri, bağlı vergi daireleri (malmüdürlükleri), vergi dairesi başkanlıkları veya defterdarlıklarca Danıştay nezdinde temyiz yoluna gidilebilmesi için izin verilecek davalarla ilgili savunmaları hazırlama görev ve sorumluluğu vergi dairelerine ait olup, hazırlanacak savunma taslakları ile davaya ilişkin dosya ve evrak örnekleri Gelir İdaresi Başkanlığına, vergi dairesi başkanlıklarına veya defterdarlıklara gönderilecektir. Yetkili makamdan alınacak muvafakat üzerine olay Danıştay'a intikal ettirilecek ve verilen kararların birer örnekleri de Başkanlığımıza gönderilecektir.

Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığınca Danıştay nezdinde temyiz yoluna gidilebilmesi için izin verilecek davalarla ilgili savunmaları hazırlama görev ve sorumluluğu bu Başkanlığa ait olup, hazırlanacak savunma taslakları ile davaya ilişkin dosya ve evrak örnekleri ile Danıştay'ca verilen kararların birer örnekleri Başkanlığımıza gönderilecektir.

Öte yandan, mükellefiyetin şekli, tesisi vb. belirli bir limiti içermeyen davalar sonucu verilen vergi mahkemesi kararlarının temyizine ilişkin muvafakatlar vergi daireleri ve bağlı vergi daireleri için ilgili vergi dairesi başkanlığı veya defterdarlıklarca verilecek olup, bu gibi durumlarda Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığının Gelir İdaresi Başkanlığından muvafakat almasına gerek bulunmamaktadır.

Tebliğ olunur.

[1] 13 Ağustos 1994 tarih ve 22020 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.

[2] 28 Mayıs 2003 tarih ve 25121 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.

(11)

11

member of RUSSELL BEDFORD INTERNATIONAL GELİR VERGİSİ SİRKÜLERİ/63

Tarih 13/04/2007

Sayı GVK-63/2007-7/Geçici Vergi Beyannamesi-11 Kapsam

T.C.

MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı Gelir Vergisi Sirküleri/63

Konusu : Geçici vergi beyannamelerinin verilme ve ödeme

süreleri

Tarihi : 13/04/2007

Sayısı : GVK-63/2007-7/Geçici Vergi Beyannamesi-11

İlgili olduğu maddeler : Gelir Vergisi Kanunu Mükerrer Madde 120 1. Giriş

Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesinde 5615 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile geçici vergi beyannamesinin verilme süresi yeniden düzenlenmiştir.

Geçici vergi beyannamesinin verilme süresine ilişkin açıklamalar bu Sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.

2. Geçici Vergi Beyannamesinin Verilme Süresi

Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer 120 nci maddesinde 5615 sayılı Kanunla yapılan değişikliğe göre, geçici vergi beyannamelerinin, ilgili üç aylık dönemi izleyen ikinci ayın ondördüncü günü akşamına kadar bağlı olunan vergi dairesine beyan edilmesi ve onyedinci günün akşamına kadar ödenmesi gerekmektedir.

Buna göre, Ocak-Mart 2007 dönemine ait geçici vergi beyannamesinin 1-14 Mayıs 2007 tarihleri arasında verilmesi ve tahakkuk eden verginin aynı ayın onyedinci günü akşamına kadar ödenmesi gerekir.

Duyurulur.

Osman ARIOĞLU Gelir İdaresi Başkanı

(12)

12

member of RUSSELL BEDFORD INTERNATIONAL 84 SERİ NO'LU GİDER VERGİLERİ GENEL TEBLİĞ TASLAĞI

Resmi Gazete No

Resmi Gazete Tarihi 0/0/0 Kapsam

21/02/2007 tarihli ve 5582 sayılı Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun(1) ile 13/7/1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun(2) 29 uncu maddesinde yapılan değişiklikler uyarınca konut finansmanı sistemi kapsamında yapılacak işlemlerde, banka ve sigorta muameleleri vergisi (B.S.M.V) istisnası uygulanmasına ilişkin açıklamalar bu Tebliğin konusunu oluşturmaktadır.

Bu Tebliğde yer alan;

a) Konut finansmanı, 28/7/1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun(3) 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanını,

b) Konut finansmanı kuruluşları, 2499 sayılı Kanunun 38/A maddesinin ikinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanı kuruluşlarını,

c) Konut finansmanı fonu, 2499 sayılı Kanunun 38/B maddesinde tanımlanan konut finansmanı fonunu,

d) İpotek finansmanı kuruluşları, 2499 sayılı Kanunun 39/A maddesinde tanımlanan ipotek finansmanı kuruluşlarını,

e) Tüketici, 23/02/1995 tarihli ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun(4) 3 üncü maddesinin (e) bendinde tanımlanan tüketiciyi,

ifade etmektedir.

1- 5582 sayılı Kanun ile 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununda Yapılan Düzenlemeler ve İstisna Uygulamaları

5582 sayılı Kanunun 6/3/2007 tarihinde yürürlüğe giren 30 uncu maddesi ile 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun "İstisnalar" başlıklı 29 uncu maddesinin (i) ve (u) bentleri değiştirilmiş ve maddeye (y) bendi eklenmiştir. Söz konusu bentlerde yapılan düzenlemelere ilişkin açıklamalar aşağıda yer almaktadır.

a) 6802 Sayılı Kanunun 29/i Maddesinde Düzenlenen İstisna

6802 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin 5582 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi ile değiştirilen (i) bendinde; "Emeklilik sözleşmeleri, hayat sigortaları (hayat sigortalarında ferdi kaza, hastalık sonucu maluliyet ve tehlikeli hastalıklar teminatlarının da ek teminat olarak verildiği sözleşmeler dahil) ve sağlık sigortaları ile ihracata ait nakliyat sigortalarında ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanı kapsamında yapılan sigortalarda sözleşme ve poliçe üzerinden alınan paralar" hükmü yer almaktadır.

Maddede yapılan düzenleme gereğince, sigorta şirketleri tarafından konut finansmanı kapsamında yapılacak sigorta sözleşme ve poliçeleri dolayısıyla lehe alınan paralar, 6/3/2007 tarihinden itibaren B.S.M.V'den istisna olacaktır.

b) 6802 Sayılı Kanunun 29/u Maddesinde Düzenlenen İstisna

6802 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin 5582 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi ile değiştirilen (u) bendinde; "Bankalar, sigorta şirketleri, emeklilik şirketleri ve ipotek finansmanı kuruluşlarının kuruluşlarında veya sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları hisse senetlerinin itibarî değerlerinin üzerinde elden çıkarılması sonucu kendi lehlerine kalan paralar" hükmü yer almaktadır.

Bu bentte yapılan düzenlemeyle, ipotek finansmanı kuruluşlarının, kuruluşlarında veya sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları hisse senetlerinin itibarî değerlerinin üzerinde elden çıkarılması sonucu lehlerine kalan paralar, 6/3/2007 tarihinden itibaren B.S.M.V'den istisna olacaktır.

(13)

13

member of RUSSELL BEDFORD INTERNATIONAL c) 6802 Sayılı Kanunun 29/y Maddesinde Düzenlenen İstisna

6802 sayılı Kanunun 29 uncu maddesine 5582 sayılı Kanunun 30 uncu maddesiyle eklenen (y) bendinde; "İpotek finansmanı kuruluşlarının, konut finansmanı kuruluşlarının ve konut finansmanı fonlarının, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanı kapsamında yaptıkları tüm işlemler dolayısıyla lehe alınan paralar" hükmü yer almaktadır.

Bu bent hükmü uyarınca, ipotek finansmanı kuruluşlarının, konut finansmanı kuruluşlarının ve konut finansmanı fonlarının, konut finansmanı kapsamında yaptıkları işlemler dolayısıyla lehe alacakları paralar (krediyi kullanandan alınan erken ödeme, istihbarat, ekspertiz ücretleri vb. dahil), 6/3/2007 tarihinden itibaren B.S.M.V'den istisna olacaktır.

5582 sayılı Kanunun 20 nci maddesi ile 2499 sayılı Kanuna eklenen 38/A maddesinin birinci fıkrasında; "Konut finansmanı, konut edinmeleri amacıyla tüketicilere kredi kullandırılması, konutların finansal kiralama yoluyla tüketicilere kiralanması, sahip oldukları konutların teminatı altında tüketicilere kredi kullandırılmasıdır. Bu kapsamdaki kredilerin yeniden finansmanı amacıyla kullandırılan krediler de konut finansmanı kapsamındadır." hükmü ile konut finansmanı tanımlanmıştır. Ayrıca, aynı maddenin ikinci fıkrasında konut finansmanı kuruluşları belirtilmiştir. Buna göre; konut finansmanı kuruluşları, konut finansmanı amacıyla doğrudan tüketiciye kredi kullandıran ya da finansal kiralama yapan bankalar ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından konut finansmanı faaliyetinde bulunması uygun görülen finansal kiralama şirketleri ve finansman şirketleridir.

2499 sayılı Kanunun 38/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan tüketiciler ifadesi, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin (e) bendinde; bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiler şeklinde tanımlanmıştır.

Bu hükümlere göre 6802 sayılı Kanunun 29/y maddesinde yer alan istisna hükmünün, konut finansmanı kuruluşlarının yukarıda tanımı bulunan tüketici kapsamına giren kişilerle, konut finansmanı kapsamında yaptıkları işlemler dolayısıyla lehe aldıkları paralara uygulanması gerekmektedir. Ticari veya mesleki amaçlarla edinilen bir konuta ilişkin olarak kullandırılan krediler dolayısıyla lehe kalan paralara, konut teminatlı olarak verilen bir kredinin kısmen veya tamamen mesleki ya da ticari amaçla kullanılması halinde bu kredi dolayısıyla lehe kalan paralara, B.S.M.V istisnası uygulanması mümkün değildir.

Yukarıda yer alan hükümler ve açıklamalar çerçevesinde ;

- kurumlar vergisinden muaf olsun olmasın kazançları kurumlar vergisinin konusuna giren mükelleflerin, ticaret şirketlerinin veya ticari amaçla kurulmuş ortaklık ya da işletmelerin; gerek konut edinme amacıyla kullandığı krediler gerekse sahip olduğu konutu teminat göstermek suretiyle kullandığı krediler dolayısıyla lehe kalan paralara,

- gerçek kişilerin; mesleki veya ticari amaçla kullanacağı konutları edinmek için aldığı krediler, sahip olduğu konutu teminat göstererek aldığı ve kısmen veya tamamen mesleki ya da ticari amaçla kullandığı krediler dolayısıyla lehe kalan paralara,

6802 sayılı Kanunun 29/y maddesindeki istisna hükmünün uygulanması mümkün değildir.

2499 sayılı Kanunun 38/A maddesinde tanımlanan konut finansmanı kapsamında, B.S.M.V istisnası uygulanması gereken işlemler aşağıda yer almaktadır.

- Konut edinmeleri amacıyla tüketicilere kredi kullandırılması

Konut finansmanı kuruluşları tarafından tüketicilere, konut edinmeleri amacıyla, konut finansmanı kapsamında kullandırılan kredilere ilişkin lehe alınan paralar, B.S.M.V'den istisnadır.

Örnek 1

(X) Bankası tarafından konut edinimi amacıyla bayan (C)'ye 120.000-YTL tutarında 120 ay vadeli ipotekli konut kredisi kullandırılmıştır. Bu kredinin taksit tutarı 1.500-YTL olarak belirlenmiştir. (X) Bankasının, taksit dönemlerinde faiz, komisyon ve benzeri adlarla lehe aldığı paranın 500-YTL olması halinde, bu tutarın tamamı B.S.M.V'den istisna olacaktır.

(14)

14

member of RUSSELL BEDFORD INTERNATIONAL

Ancak bayan (C) konut finansmanı kapsamında kullandığı kredi ile sahip olduğu konutu, mesleki ya da ticari bir amaçla kullanırsa, bu krediye ilişkin (X) bankasının lehe aldığı 500-YTL, B.S.M.V'ye tabi olacaktır.

- Sahip oldukları konutların teminatı altında tüketicilere kredi kullandırılması

Konut finansmanı kuruluşları tarafından tüketicilere, sahip oldukları konutların teminatı altında kullandırılan krediler dolayısıyla lehe alınan paralar, B.S.M.V'den istisnadır. Ancak, tüketicinin kendisinin sahip olmadığı konutların teminatı altında kullandırılan krediler dolayısıyla lehe alınan paralara B.S.M.V istisnası uygulanması mümkün değildir.

Öte yandan, tüketicilerin ortak mülkiyet şeklinde sahip olduğu bir konuttaki hissesinin konut finansmanı kapsamında, ilgili yasal düzenlemeler çerçevesinde "konut olarak" teminat gösterilebilmesinin mümkün olması halinde, B.S.M.V istisnası uygulanacaktır.

2499 sayılı Kanunun 38/A maddesinde belirtilen "sahip oldukları konutların teminatı altında tüketicilere kredi kullandırılması" işleminde; 6802 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin (y) bendi kapsamında uygulanacak istisnaya ilişkin tutarın (krediyi kullanandan alınan erken ödeme, istihbarat, ekspertiz ücretleri vb. dahil) hesaplanmasında, kullandırılan toplam kredinin, teminat olarak gösterilen konut değerine isabet eden kısmının dikkate alınması gerekmektedir. Konut değerinin hesaplamaya dahil edilecek tutarında, kredi kullandırılan tüketicinin konuttaki hisse payı dikkate alınır. Söz konusu istisna tutarının hesaplanmasına ilişkin örnek aşağıda yer almaktadır.

Örnek 2

5582 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra (Y) Bankası tarafından tüketici bay (X)'e, tamamına sahip olduğu konutun teminatı altında konut edinme amacı dışında kredi kullandırılmıştır. Bay (X)'in sahip olduğu ve teminat olarak gösterdiği konutun değeri 100.000-YTL, toplam kredi tutarı 150.000- YTL, kredinin vadesi 240 ay ve taksit tutarı 1.250-YTL olarak belirlenmiştir. (Y) Bankasının, taksit dönemlerinde faiz, komisyon ve benzeri adlarla lehe aldığı paranın 600-YTL olması halinde, bu tutarın aşağıda belirtilen şekilde tespit edilen 2/3 oranındaki kısmına B.S.M.V istisnası uygulanacaktır.

Konutun Değeri / Toplam Kredi = 100.000/150.000 = 2/3

Bu durumda, (Y) Bankasının taksit dönemlerinde lehe alacağı 600-YTL'nin (600x2/3=) 400-YTL'lik kısmı, 6802 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin (y) bendi hükmü uyarınca B.S.M.V'den istisna olacak, kalan (600-400=) 200-YTL'lik kısmı ise B.S.M.V'ye tabi olacaktır.

Öte yandan bay (X)'in teminat olarak gösterdiği konutun % 50 oranında hissesine sahip olması halinde, istisnaya tabi olacak/olmayacak lehe alınan paralar aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.

Konutun Değeri / Toplam Kredi = (100.000x0,50=) 50.000/150.000 = 1/3 B.S.M.V'den İstisna Olacak Lehe Alınan Para Tutarı = 600 x 1/3 = 200-YTL B.S.M.V'ye Tabi Olacak Lehe Alınan Para Tutarı = 600-200 = 400-YTL

Bay (X)'in, (Y) Bankasından aldığı 150.000-YTL'lik kredinin tamamını veya bir kısmını mesleki ya da ticari amaçla kullanması halinde, bu kredi ile ilgili olarak lehe kalan paralara 6802 sayılı Kanunun 29/y maddesinde yer alan istisnanın uygulanması mümkün değildir.

Örnek 3

(K) Limited Şirketi sahip olduğu bir konutu teminat göstermek suretiyle (T) Bankasından 100.000-YTL kredi kullanmıştır. Söz konusu kredi kullanımı nedeniyle (T) Bankası lehine kalan paralara 6802 sayılı Kanunun 29/y maddesinde yer alan istisna uygulanmayacaktır.

2. 2499 sayılı Kanunun Geçici 11 inci Maddesi Kapsamında B.S.M.V İstisnası Uygulaması 5582 sayılı Kanunun 20 nci maddesi ile 2499 sayılı Kanuna eklenen ve 6/3/2007 tarihinde yürürlüğe giren geçici 11 inci maddede; "Bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce düzenlenmiş bulunan ve bu Kanunun 38/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan konut finansmanı tanımına uyan kredi ve finansal kiralama sözleşmelerinin tarafı olan tüketiciler, bu maddenin yürürlüğe girmesini takiben üç ay içerisinde, sözleşmenin yapılmış bulunduğu konut finansmanı kuruluşuna başvuruda bulunarak, sözleşme konusu işlemin, bu Kanunun 38/A maddesinde yer alan konut finansmanı tanımı kapsamı dışında değerlendirilmesi talebinde bulunabilirler. Süresi içinde talepte bulunmayan tüketicilerin, bu

(15)

15

member of RUSSELL BEDFORD INTERNATIONAL

maddenin yürürlüğe girmesinden önce düzenlenmiş bulunan sözleşmeleri, bu Kanunun 38/A maddesinin birinci fıkrası kapsamında kabul edilir..." hükümleri yer almaktadır.

2499 sayılı Kanunun geçici 11 inci maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenen ve konut finansmanı tanımına uyan kredi sözleşmeleri, 5582 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren konut finansmanı kapsamında kabul edilmektedir. Bu nedenle, konut finansmanı kapsamında kabul edilen kredi sözleşmeleri dolayısıyla 5582 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren tahakkuk ettirilen faiz ve benzeri lehe alınan paraların tamamına, 6802 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin (y) bendi hükmü uyarınca B.S.M.V istisnası uygulanması gerekmektedir.

Buna göre; 6/3/2007 tarihinden önce düzenlenen ve konut finansmanı tanımına uyan kredi sözleşmeleri dolayısıyla bu tarihten itibaren lehe alınan paralar, B.S.M.V'den istisnadır. Ancak, tüketicilerin 6/3/2007 tarihini takip eden üç aylık sürenin sonu itibariyle, söz konusu kredi sözleşmelerinin konut finansmanı tanımı kapsamı dışında değerlendirilmesi talebinde bulunmuş olmaları halinde, bu sözleşmeler dolayısıyla lehe alınan paralara, B.S.M.V istisnası uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle, bu şekilde başvuruda bulunan tüketicilerin kredi sözleşmeleri dolayısıyla bankalar tarafından lehe alınan paralara uygulanan istisnalar nedeniyle beyan olunmayan B.S.M.V tutarları, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümleri çerçevesinde hesaplanacak ceza ve gecikme faizi ile birlikte krediyi veren mükelleflerden aranacaktır.

Tebliğ olunur.

(1) 06/03/2007 tarihli ve 26454 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.

(2) 23/07/1956 tarihli ve 9362 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.

(3) 30/07/1981 tarihli ve 17416 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.

(4) 08/03/1995 tarihli ve 22221 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Destekten faydalanmakta iken, işten ayrılan sigortalıların destekten faydalanabilecek şekilde başka bir işyerinde işe girmeleri durumunda, hak kazandıkları destek süresinden

- Geçici 30 uncu maddesinde, “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra, 17/4/1957 tarihli ve 6948 sayılı Sanayi Sicili Kanununa göre sanayi sicil belgesini haiz

MADDE 33- Bu Kanunun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (13) numaralı bendi ile 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci

3- Talep formunun Yapılan Harcamaların Ayrıntılarını Gösteren Tablo başlıklı 2A bölümüne idareler, başvuru tarihine kadar Kanunun 21/f ve 22/d (temsil ağırlama

Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında, 5228 sayılı Kanunun(1) 28 ve 31 inci maddeleri ile yapılan değişikliklerle, mükelleflerin işletmeleri bünyesinde

3) İş sağlığı ve güvenliği hizmeti sunacak kişi, kurum ve kuruluşların; görev, yetki ve yükümlülükleri, belgelendirilmeleri ve yetkilendirilmeleri ile

MADDE 4 – (1) At ıksuların arıtılması amacıyla atıksu arıtma tesislerinde kullanılan ve ödemesi yapılan bir önceki yıla ait elektrik enerjisi gideri, Çevre Kanununun 29

6802 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin 5582 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi ile değiştirilen (i) bendinde; "Emeklilik sözleşmeleri, hayat sigortaları (hayat sigortalarında