• Sonuç bulunamadı

4. HAFTA DERS NOTLARI ZAYIF HADİS VE ÇEŞİTLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "4. HAFTA DERS NOTLARI ZAYIF HADİS VE ÇEŞİTLERİ"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

4. HAFTA DERS NOTLARI ZAYIF HADİS VE ÇEŞİTLERİ

2. Râvinin Kusuru ile İlgili Olan Zayıf Hadisler

Zayıf hadislerin diğer bir kısmı râvî kusuruyla ilgili olup, râvîlere yöneltilen bir takım suçla- malardan kaynaklanmaktadır.

“Metâin-i aşere” denilen râvîleri tenkit noktalarından birinin veya birkaçının bulunması se- bebiyle zayıf kabul edilen hadisler on çeĢittir. Bunları ait oldukları tenkit noktaları ile birlikte Ģöy- le Ģekillendirebiliriz:

Râvîdeki kusur ya adâlet ya da zabtla ilgilidir. Zayıf hadis çeĢitlerinden “müner” ve “metruk”

hadis râvînin adâlet sıfatına göre; “muallel”, “müdrec”, “müdelles”, “Ģâz”, “el-Mezîd fî Muttasili’l- Esânîd”, “Musahhaf/muharref”, “maklûb” ve “muzdarib” hadis râvînin zabt sıfatına bağlı olarak zayıf olarak kabul edilmiĢtir.

Ġsnâdında zabt açısından tenkid edilen râvîlerin bulunduğu hadislerin bir kısmı baĢka bir tarîkten desteklenerek delil olarak kullanılabilir seviyeye çıkabilmektedir. Bu nedenle râvînin zab- tının hangi nedene binaen tenkit edildiğinin tespit edilmesi önem arz etmektedir. Râvîlerin zabtlarının kuvveti ve zabt açısından kusurlarını belirlemenin baĢlıca yolu naklettikleri hadislerin güvenilir (sika) râvîlerin hadisleriyle mukayese edilmesidir.1

a. Metrûk Hadis

Hadis rivâyetinde yalancılıkla itham edilen (müttehem bi’l-kizb), çok hata yapan (fâhiĢu’l- galat) veya çok dalgın olan (fartu’l-gaflet) râvilerin tek baĢına rivâyet ettiği hadislere denir.2 Ġbn Hacer, sadece yalancılıkla ithâm edilen râvînin rivâyet ettiği hadisi metrûk, diğer üç özelliği taĢı- yan hadisleri ise münker olarak isimlendirmiĢtir. Suyûtî ise, dört özelliğe sahip olan bir hadisi metrûk olarak kabul etmiĢtir. Metrûk terimi aslında ilk dönemlerde kabul edilmeyen bütün hadis- ler için kullanılmaktaydı.3

Hadislerin nakledilmesinde yalanı görülmese dahi günlük hayattaki konuĢmalarında yalancı- lıkla bilinen (kizb), söz ve eylemlerinde fâsık olduğu anlaĢılan (fısk) ya da vehim ve gafletiyle (kesretu’l-galat ve gaflet) tanınan ravilerin hadisleri metrûk sayılmıĢtır.4 Metrûk hadisler, güvenilir

1 Kızıl, Fatma, Hadis El Kitabı, s.259.

2 Koçyiğit, Talat, v.d., İmam Hatip Liseleri İçin Hadis 12, s.15; Aydınlı, Abdullah, Hadis Istılahları Sözlüğü, s.99, Hadis Tesbit Yöntemi, s.114.

3 Koçyiğit, Talat, Hadis Usûlü, s.119-120; Aydınlı, Abdullah, Hadis Tesbit Yöntemi, s.114.

4 Koçyiğit, Talat, A.g.e., s.119.

(2)

râvîlerin rivâyetleriyle desteklenemediğinden ve yalan ihtimali bulunduğundan dolayı terk edilir.5 Metrûk hadiste, güvenilir râvîlerin rivâyetine aykırılık değil, cerhedilen bir ravînin rivâyetinde yal- nız kalmıĢ olması söz konusudur. Bu nokta metrûk hadisi münkerden ayıran en önemli husus- tur.6

Metrûk hadise örnek olarak Ģu hadisi verebiliriz:

Hadis âlimleri sada b. Mûsâ’nın Ferkad’dan, Onun Murra et-Tayyib’ten, Onun Ebûbekir’den rivâyetlerini metruk sayarlar. Bu isnâdla rivâyet edilen hadislerden birisi Ģöyledir:

ةكلملا ئيس لاو ليخب لاو بخ ةنجلا لخدي لا”

“Cennete ne bir hilekâr, ne bir cimri ne de idaresindekilere kötü davranan idareci girebilir.”7

Bazı muhaddisler “metrûk” yerine “matrûh” tabirini kullanmıĢlardır. Metrûk hadis, tıpkı mevzû hadisler gibi merdûd hadis türlerinden birisi olarak sayılmıĢ, metrûk rivâyetler hiçbir ko- nuda delil olarak kabul edilmemiĢtir.

b. Münker Hadis

Zayıf bir râvînin kendisinden daha güvenilir bir râvînin rivâyetine aykırı olarak naklettiği ha- dislere denir. Güvenilir râvilerin rivâyetine aykırı olmasa da sadece zayıf bir râvî tarafından rivâyet edilen hadis de münker adını alır.8 Ġbn Hacer’e göre zabt ile ilgili fıskı zâhir, fuhĢ-i galat ve kesret-i gaflet kusurlarından bir veya birkaçıyla cerh edilmiĢ râvîsi bulunan hadis münkerdir. Fakat münkerin yaygın olan kullanımı, zayıf râvîlerin, sika râvîlere muhalif olarak rivâyet ettikleri hadis- ler Ģeklindedir. Ġbn Hacer de münkeri bu anlamda kullanmıĢtır. 9

Mütekaddimûn döneminde zayıf bir râvînin sika râvîlere muhalif olarak naklettiği hadislerin yanı sıra muhalefet söz konusu olmaksızın zayıf ya da sika râvînin teferrüd ettiği hadislere de münker denilmiĢtir.10 Bu durumda münker Ģâz anlamında kullanılmaktadır. Zayıf râvînin sika râvîlere aykırı olarak rivâyet ettikleri münker hadislerin zayıf olduğunda ihtilâf yoktur. Zayıf râvînin tek kaldığı hadis, râvînin zayıf olması sebebiyle zayıftır. Sika râvînin rivâyetinde tek kaldığı anlamındaki münker ise sadece bundan dolayı zayıf olması söz konusu değildir. Münker, ilel ve mevzuat kitaplarında mevzu/uydurma ve anlamında da kullanılmaktadır.11 Münker hadise örnek olarak Ģu hadisi zikredebiliriz:

...

انثدح ِنَع ، ٍثْيَرُح ِنْب ِراَزْ يَعْلا ِنَع ،َقاَحْسِإ يِبَأ ْنَع ،ُتاَّيَّزلا َةَزْمَح وُخَأ ٍبيِبَح ِنْب ِبِّيَ بُح

َلاَ ٍااَّبَع ِنْبا َ َّلَسَو ِ ْيَلَع ُاا َّلَ ِاا ُلوُسَر َلاَ :

: َّجَحَو ،َةاَكَّزلا َتآَو ،َة َلََّصلا َماَ َأ ْنَم «

َةَّنَجْلا َلَخَ َ ْيَّللا َرَ َو ،َناَلَمَر َماَ َو ،َ ْيَ بْلا

»

Hubeyb b. Habîb, Ebû Ġshak’dan, o, el-Ayzâr b. Hureys’den, o Ġbn Abbas’dan o da Hz. Peygamber’den naklen rivâyet etti ki, o Ģöyle buyurmuĢtur: “Kim namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, hacca gider, oruç tutar ve misafiri ağırlarsa cennete girer.”12

Bu hadis münkerdir. Çünkü bu senedle Hz. Peygamber’in sözü olarak yani merfû olarak rivâyet edilmiĢtir. Ancak hadis sika raviler tarafından aynı tarîkle Ġbn Abbas’ın sözü olarak yani mevkûf olarak rivâyet edilmiĢtir. Hadi- sin ma’ruf rivâyeti bu ikinci tarîktir.13

Münker hadisin karĢıtı “ma’rûf”tur. Zayıf râvîlerin naklettiği münker hadisler terk edilerek,

5 Ünal, Ġsmail Hakkı, İmam Hatip Liseleri Hadis Ders Kitabı, s.51.

6 Uğur, Mücteba, Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü, s.222.

7 Ahmed b. Hanbel, Musned, I/7.

8 Aydınlı, Abdullah, A.g.e., s.92; Yücel, Ahmet, Hadis Usûlü, s.185.

9 Kızıl, Fatma, Hadis El Kitabı, s.256

10 Koçyiğit, Talat, Hadis Usûlü, s.122.

11 Yücel, Ahmet, Hadis Istılahlarının Doğuşu, s.170; Hadis Usûlü, s.185-186.

12 et-Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, XII/136.

13 Ġbn Ebî Hâtim, İlel, II/182; el-Beyhakî, Şuabu’l-İmân, VII/92.

(3)

güvenilir râvîlerin naklettiği ma’ruf hadisler tercih edilir ve onlarla amel edilir.14 c. Muallel Hadis

Ġlk bakıĢta sıhhat Ģartlarına uygun görünmekle birlikte, hadisin sıhhatini ortadan kaldıracak derecede gizli bir kusuru bulunan hadislere muallel (illetli) hadis denir.15 Hadisin sıhhatini zede- leyen kusur (illet) hadisin isnadında olabileceği gibi metninde de bulunabilir. Hadislerdeki kusur- lar ancak iĢin uzmanı kimseler tarafından fark edilir. Hadislerdeki illetleri tespit etmek hadis il- minin en zor konularından birini teĢkil eder.

Ġllet tanımı gereği daha ziyade güvenilir râvîlerin hadislerinde görülmektedir. Güvenilir râvîlerin rivâyetlerinde zaman zaman ortaya çıkan kusurlar râvînin hadislerinin çoğunda görül- düğünde râvî terkine sebep olmaktadır. Muallel hadisin tanımında “gizli kusur” ifadesinin yer alması munkatı’ gibi açık kusuru bulunan bazı zayıf hadis çeĢitlerini muallelin dıĢında bırakmak- tadır.

Hadisteki illet hem senette hem de metinde olabilir. mürsel veya munkatı’ hadisi mevsûl ola- rak rivâyet etmek yahut bir hadisi bir baĢka hadis içine katmak, mevsûl olanı mürsel, merfû olan hadisi mevkûf olarak rivâyet etmek, sika yerine zayıf râvî zikretmek gibi cerhe sebep olan hatalara

“vehim” denilmektedir. Bu tür hatalarla rivâyet edilen hadisler mualleldir.16 Muallel hadislerin tespiti çok zor olduğu için hadis tarihinde az sayıda âlim bu sahada söz söylemiĢtir. Bu âlimler arasında Ali Ġbnu’l-Medînî, Ahmed b. Hanbel, ed-Dârimî, el-Buhârî, Ebû Hâtim er-Râzî, et-Tirmizî ve ed-Dârekutnî en önde gelmektedir. Bu âlimler hadisin bütün rivâyetlerini bir araya toplayıp sened ve metinlerini karĢılaĢtırarak incelemek suretiyle hadisin illetli olup olmadığını ortaya koy- maya çalıĢmıĢlardır. Hadisin muallel olması râvîsinin zabt ve duruma göre bazen de adâlet nite- liklerinin eksikliğini veya yokluğunu gösterir. Bu sebeple muallel hadis zayıftır.17

Abdullah b. Mes’ûd’dan rivâyet edildiğine göre Hz. Peygamber Ģöyle buyur- muĢtur: “Uğursuzluk anlayışı şirkten bir çeşittir. Bizden hiçkimse yoktur ki (bu anlayış ona bulaşmış olmasın!) Ancak Allah bunu tevekkülle giderir!”18.

Bu hadisin “bizden hiç kimse yoktur ki…” kısmının Hz. Peygamber’in değil, Abdullah b.

Mes’ûd’un sözü olduğu söylenmektedir. Dolayısıyla mevkûf olan bir hadis merfû hadisin içerisine katıldığı için hadis illetli olmaktadır.

Senedde olan illete ise Ģu hadisi örnek olarak verebiliriz:

Musâ b. Ukbe’deni O, Ebû Ġshâk’dan o, Ebû Burde’den, o da babasından naklen rivâyet etti ki, Resûlullah (s.a.v.) Ģöyle buyurdu: “Ben günde yüz defa Allah’a istiğfar eder ve tevbe ederim”19

Bu hadisin senedi illetli ve hadis mualleldir. Çünkü Ebû Burde hadisin bu isnadında hadisi babasından rivâyet etmektedir. Oysaki tüm rivâyetler bir araya getirildiğinde Ebû Burde’nin bu hadisi babasından değil, el-Ağrâr el-Muzenî’den naklettiği anlaĢılmaktadır. Muslim de Sahih’inde ondan rivâyet etmiĢtir.20 Dolayısıyla hadis yukarıda zikrettiğimiz isnâdıyla mualleldir.

Zayıf hadis türleri arasında yer alan muallel hadis, bu haliyle sahih olma vasfını kaybetmiĢtir.

Bununla birlikte bazı durumlarda, isnâd tekniği nedeniyle zayıf durumuna düĢen illetli hadislerde metnin bir aslının olduğunu gösteren diğer tarîklerin mevcûdiyetinden de anlaĢıldığı üzere illetler metinin de reddedilmesini gerektirmemektedir. Öte yandan isnâdın sahih olmasına rağmen, hadi- sin metininde hadisin sıhhatine zarar veren bir illetin bulunması ve bu nedenle hadisin muallel yani zayıf durumuna düĢmesi de muhtemeldir.21

14 Ünal, Ġsmail Hakkı, İmam Hatip Liseleri Hadis Ders Kitabı, s.51.

15 Yıldırım Ramazan v.d., İmam Hatip Liseleri Hadis Ders Kitabı, s.83.

16 Çakan, Ġsmail Lütfi, Hadis Usulü, s.121.

17 Aydınlı, Abdullah, Hadis Tesbit Yöntemi, s.106.

18 Ebû Dâvûd, “Tıbb”, 23

19 el-Hâkim, Ma’rifetu Ulûmi’l-Hadîs, 114-115.

20 Muslim, “Zikr”, 40.

21 Kızıl, Fatma, Hadis El Kitabı, s.261.

(4)

Muallel hadisler konusunda müstakil eserler yazılmıĢtır. Bu eserlerin en önemlileri Ģunlardır:

1. Kitâbu’l-İlel ve Ma’rifetu’r-Ricâl, Ahmed b. Hanbel 2. Kitâbu’l-İlel, Ġbn Ebî Hâtim er-Râzî

3. Şerhu İleli’t-Tirmizî, Ġbn Receb el-Hanbelî d. Şâz Hadis

ġâz hadis bir râvînin “rivâyette yalnız kalması” ve “güvenilir ravilere muhâlefet” noktalarından hareketle iki Ģekilde tanımı yapılan zayıf bir hadis çeĢididir. Birinci noktadan hareketle Ģâz hadis,

“güvenilir (sika) bir râvînin kendisine tabi olanı bulunmaksızın tek baĢına rivâyet ettiği hadistir.”

Ġkinci noktadan hareketle Ģâz hadis, “güvenilir (makbûl) bir râvînin kendisinden daha güvenilir (makbûl) bir râvîye ya da râvîlere muhâlif olarak nakletteği rivâyettir” Ģeklinde tanımlanmıĢtır.22 Hadisin Ģâz olabilmesi için infirâd (yalnız kalma) ve muhalefetin birlikte bulunması gerekir. Bu ikisini birlikte tek tanımda birleĢtirerek Ģâz hadisi Ģöyle tanımlamak daha uygundur:

“Şâz hadis, güvenilir bir râvînin, kendisinden daha güvenilir bir râvîye aykırı olarak rivâyet etti- ği ve tek başına naklettiği hadistir.”

Güvenilir bir râvî, gerek zabt fazlalığı gerekse râvîlerde aranan diğer hususlar itibariyle kendi- sinden daha üstün bir râvîye veya râvîlere aykırı olarak bir hadis rivâyet etmiĢ ve rivâyetinde tek kalmıĢ ise bu durumda hadis Ģâz olur.23 Hadisin Ģâz olması hadisin sıhhatine engel olmaktadır.

Sahih hadisin Ģartları içerisinde hadisin Ģâz olmaması yer almaktadır. Hadis Ģâz olduğu takdirde zayıf olarak kabul edilmektedir. ġâz hadise “münker” ya da “merdûd” da denilmiĢtir. “ġâz”ın zıddı ise güvenilir râvîlerin rivâyeti anlamına gelen “mahfûz” terimidir.

ġâzlık senette olabileceği gibi metinde de olmaktadır. Örnek olarak Ģunları zikredebiliriz:

Senedin Şaz Olması:

BiĢr b. Muâz – Abdulvâhid b. Ziyâd – A’meĢ – Ebû Sâlih –Ebû Hureyre isnâdıyla rivâyet edildiğine göre Hz. Pey- gamber, “Biriniz sabahın iki rekatını kılınca sağ tarafı üzerine yatsın buyurmuştur.”

Hadisin isnâdında bulunan Abdulvâhid b. Ziyâd güvenilir bir râvîdir ve hadisi Hz. Peygam- ber’in sözü olarak rivâyet etmiĢtir. Aynı hadisi nakleden diğer güvenilir râvîler ise hadisin metnin- de haber verilen hususu Hz. Peygamber’in fiili olarak rivâyet etmiĢlerdir. Dolayısıyla ortada daha güvenilir râvîlerin rivâyetine muhâlefet/aykırılık bulunmaktadır. Bu durumda Abdulvahid b.

Ziyâd’ın hadisi Ģâz olmaktadır. Güvenilir râvîlerin rivâyeti ise mahfûzdur.

Metnin Şaz Olması:

برشو لكأ مايأ قيرشتلا مايأ

“TeĢrik günleri yiyip içme gün- leridir” hadisi bütün senetlerde bu lafızlarla rivâyet edilmiĢtir. Musa b. Uleyye b. Rebâh ise, babasından o da Ukbe b. Âmir’den

قيرشتلا مايأ و ةفرع موي

lafzıyla Arefe gününü de eklemiĢtir. Metindeki bu ziyâde Ģazdır. Bi- rinci metin ise mahfûzdur.

Bazı âlimler sadece bir isnâdı bulunan ve tek bir râvî tarafından rivâyet edilen hadisleri de Ģâz olarak isimlendirmiĢlerdir. Bu durumda söz konusu hadisin sıhhati, râvîsine göre değerlendirile- cektir. Râvîsi güvenilirse “sahih” yani “makbul”, zayıf ise “zayıf” yani “münker/merdûd” olarak kabul edilecektir.24

Ehl-i rey Ģâz tabirini genellikle isnaddan ziyâde metinle ilgili olarak kullanır. Onlar Ģâz hadisi, ma’rûf sünnetin karĢılığı olarak zikrederler. Onlara göre ma’rûf olmayan, fakîhler tarafından bi- linmeyen, Kur’ân ve sünnete aykırı olan rivâyet Ģâz ve merduttur.25

22 Çakan, Ġsmail, Lütfi, Hadis Usûlü, s.125; es-Sâlih, Subhî, Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları, s.165.

23 Yücel, Ahmet, Hadis Usûlü, s.187; Aydınlı, Abdullah, Hadis Istılahları Sözlüğü, s.143.

24 Yücel, Ahmet, Hadis Usûlü, s.187; Aydınlı Abdullah, Hadis Tesbit Yöntemi, s.112.

25 ÖzĢenel, Mehmet, Ebû Yûsuf’un Hadis Anlayışı, s.49-50.

(5)

e. el-Mezîd fî Muttasili’l-Esânîd

Râvînin kendisinden çeĢitli tercih sebepleri açısından üstün râvîlere muhalefet ederek onların isnâdlarında zikretmedikleri bir kiĢiyi hatayla isnâda ekleyip naklettiği hadise “el-mezîd fî muttasili’l-esânîd” denilmiĢtir.26 Ġsnâdın aslından olmayan bir râvînin eklenip eklenmediği hadisin diğer tarkikleriyle mukayese edilerek anlaĢılır.27 Hadisler mukayese edilirken özellikle ilâve râvînin olmadığı isnadlarda kullanılan rivâyet lafızlarına dikkat edilmektedir. Bu Ģekilde isnâdda bir râvî ilâvesinin bulunup bulunmadığı tespit edilir, ilâve râvî bulunmayan hadiste râvî düĢü- rülmüĢ olarak kabul edilir. Böyle bir durumda râvî ilâvesinin olduğu tarîk tercih edilmektedir.28 Râvînin hatayla ilâve edildiği hadis, râvînin kusuruna bağlı olarak zayıf olarak kabul edilir.

Ġsnâddaki muhâlefet ancak, ziyâdeyi yapmayan râvînin ziyâdeyi yapan râvîden daha titiz (zâbıt) olması halinde söz konusudur. Bunun da Ģartı ziyâdenin yapıldığı yerde râvînin hadisi iĢit- tiğine (sema) açık olarak delalet eden bir ifade (sîga) kullanmasıdır. Sema’a delalet etmeyen bir tabir kullanılmıĢsa, ilave bulunan hadis tercih edilir.29

Bir hadise râvî ilâve edildiğini söylemek ancak titiz araĢtırmalarla tespit edilebilir. Özellikle bir râvînin bir hadisi bir vâsıtayla (râvîden/Ģeyhten) duyduktan sonra bu vâsıta (râvî/Ģeyh) olmaksı- zın üstteki Ģeyhten doğrudan duymuĢ olması muhtemeldir. Bu durumda hadisin hem râvî ilâveli hem de ilâvesiz iki muttasıl tarîkinin olduğu kabul edilir.30

Haddesenâ Ġbnu’l-Mübârek an Abdirrahmân Ġbn Yezîd an Busr Ġbn Ubeydillah an Ebî Ġdrîse’l-Havlânî an Vâsilete’bni’l-Eskâ an Ebî Mersed el- Ğânevî kâle: Resûlullah (s.a.v.)’in Ģöyle buyurduğunu iĢittim: “Kabirlerlere doğru namaz kılmayınız, üzerlerine de oturmayınız.”31

Ebû Ġdrîs el-Havlânî bu senede yanlıĢlıkla ilâve edilmiĢtir. Aslında bu hadisi Busr, Vâsile’den doğrudan almıĢtır. Busr’un isnâdın bir üstünde yer alan Vâsile’den hadisi doğrudan aldığı diğer rivâyetlerden anlaĢılmaktadır.32

f. Musahhaf-Muharref

Sikâ râvîlere muhalefetin bir çeĢidi “musahhaf” ve “muharref”tir. Sika râvîlere muhalefet söz konusu olduğundan musahhaf ve muharref hadis zayıftır. “Musahhaf”, sened veya metinde birbi- rine benzeyen harflerin yanlıĢ okunarak nakledildiği hadise denilmektedir.33 Hadisin senedinde veya metninde yer alan kelimelerin nokta ve harekelerinin değiĢtirilmesi böylece baĢka bir kelime haline dönüĢtürülmesine “tashîf”, hatalı nakleden râvîye “sahafî”, bu tür hadise de “musahhaf”

denir. “Muharref” ise harf hatası yapılmıĢ hadistir.34 Hadisin sened veya metninde hareke, harf ya da yazı değiĢikliğinin yapılması o hadisi muharref kılmaktadır.

Her iki terimin aynı anlama geldiğini söyleyen hadis âlimleri de bulunmaktadır. Ġki terimi tek tanımda birleĢtirerek “musahhaf” ve “muharref”i birlikte Ģu Ģekilde tanımlamak mümkündür:

“Râvînin hadisin sened veya metninde yer alan kelimeleri aynı hadisi nakleden sikalardan nokta, harf veya hareke yani yazılış ve okunuş açısından farklı şekilde naklettiği hadise musahhaf ve muharref denilmektedir.”35

Musahhef ve

Muharref Senedde

حازم نبإ ismini Yahyâ b. Maî’nin حارم نبإ Ģeklinde oku- ması

لوحلأا اع isminin بدحلاا ل اوĢeklindeokunması

26 Aydınlı, Abdullah, Hadis Istılahları Sözlüğü, s.101.

27 Kızıl, Fatma, Hadis El Kitabı, s.265.

28 Kızıl Fatma, A.g.e., s.265.

29 Koçyiğit, Talat, Hadis Usûlü, s.135.

30 Kızıl Fatma, A.g.e., s.265.

31 Muslim, “Cenâiz”, 98; Tirmizî, “Cenâiz”, 57; Ahmed b. Hanbel, Musned, IV/135.

32 Muslim, “Cenâiz”, 97; Ebû Dâvûd, “Cenâiz”, 73; Tirmizî, “Cenâiz”, 57; Nesâî, “Kıble”, 11, Ahmed b.

Hanbel, Musned, IV/135.

33 Yücel, Ahmet, Hadis Usûlü, s.191.

34 Aydınlı, Abdullah, Hadis Tesbit Yöntemi, s.165.

35 Kızıl, Fatma, Hadis El Kitabı, s.266.

(6)

Metinde

اا لوسر نأ (

ص ) رجتحا يلصي ةرجح ريصحب دجسملا يف

اهيف اا لوسر نأ (

ص ) جتحا لصي ةرجح ريصحب دجسملا يف

اهيف

Hadisin aslında رجتحا kelimesi vardır. Hadis Hz. Pey- gamber’in mescidin içerisinde bir oda edindi anlamı- na gelmektedir. مجتحا Ģeklinde okunarak tashîf yapıl- mıĢtır. Böylece, hadisin manası “Hz. Peygamberin mescidin içinde hacamat yaptırdı (kan aldırdı)” Ģekline dönüĢmüĢtür.

Musahhaf ve muharref kelimeleri Ġbn Hacer el-Askalânî’ye kadar birbirinin yerine kullanıl- maktaydı. O “musahhaf”ı yazılıĢları birbirine benzeyen harflerde nokta değiĢikliği, “muharref”i ise kelimelerde hareke, harf veya hat değiĢikliği yapılarak nakledilen hadis olarak nitelendirmiĢtir.36

Hadislerin musahhaf ve muharref olarak nakledilmesi, semâ ve kırâat metotlarıyla değil doğ- rudan yazılı metinlerden alınmasından kaynaklanmaktadır. Arap yazısında henüz hareke ve nok- talamanın bulunmadığı ilk asırda doğrudan yazılı metinlerden yapılan nakillerde tashîf ve tahrifin bulunması taiidir. Âlimlerin, rivâyetlerin, semâ ve kıraât metotlarıyla alınması üzerinde ısrarla durmalarının sebebi de hadislerin tashifli rivâyetini önlemektir.37

g. Maklûb Hadis

Güvenilir (sika) râvîlere muhâlefet ya seneddeki râvî isimlerini ya da metnin bazı kelimelerini takdim-te’hir ederek rivâyet etmekle gerçekleĢtirilir. Bu çeĢit bir muhâlefet ile rivâyet edilen hadi- se “maklûb” denir.38 Maklûb hadis, hadis râvîlerinin isimlerinde, isnâdlarda ve metinlerde bazı kelime ve ibarelerin yerleri değiĢtirilerek rivâyet edilen hadislere denir.39 “Kalb” olarak isimlendiri- len bu değiĢiklik râvî tarafından bilerek ya da bilmeyerek yapılmıĢ olabilir. Bilerek değiĢiklik râvînin adâlet sıfatının, yanlıĢlıkla değiĢiklik zabt sıfatının cerhedilmesine sebep olur.40

Maklûb

Senedde

Bize Hammâd b. Amr en-Nasîbî, el-A’meĢ’den o, Ebû Sâlih’ten o da Ebû Hureyre’den naklen rivâyet etti ki, o Ģöyle demiĢtir:…41

Bu hadisin senedi maklûbdur. Hadisin isnâdında yer alan Hamâd b. Amr yalancı bir râvîdir. Suheyl b. Ebî Sâlih’in yerine aynı tabakadan el-A’meĢ’i zikretmiĢtir.

Bu hadisin maklûb olmayan makbul Ģekli Ģöyledir:

…Bize Abdulazîz (ed-Dâreverdî) Suheyl’den, o, babasın- dan, o da Ebû Hureyre’den naklen rivâeyet etti ki:…

Metinde

لامش قفنت ام نيمي لعت لا

42...

Sol elinin verdiğini sağ elibilmeyecek kadar نيمي قفنت ام لامش لعت لا ..

.

43

Sağ elinin verdiğini sol elibilmeyecek kadar

Zayıf bir hadis türü olan maklûb hadislerde kelimelerin hata veya dikkatsizlik nedeniyle yerle- rinin değiĢtirilerek nakledilmesi, râvînin zabt açısından tenkit edilmesine sebep olmuĢ, söz konu- su değiĢikliğin kasıtlı olarak yapılması kizb/yalan sayılmıĢtır. Nitekim “maklûbu’l-isnâd” Ģeklinde

36 Yücel, Ahmet, Hadis Usûlü, s.191.

37 Yücel, Ahmet, A.g.e., s.191.

38 Çakan, Ġsmâil Lütfi, Hadis Usûlü, 123.

39 Koçyiğit, Talat, Hadis Usûlü, s.133.

40 Aydınlı, Abdullah, Hadis Tesbit Yöntemi, s.109.

41 Taberânî, el-Mu’cemu’l-Evsat, III/135-136.

42 Muslim, “Zekat”, 91.

43 Buhârî, “Ezân”, 36.

(7)

ifade edilen isnâdda râvî isimlerinde meydana gelen değiĢiklikler zaman zmaan hata ile râvînin ismi ile baba isminin yerlerinin değiĢtirilmesi yoluyla meydana geldiği gibi, bazen de hadise rağbe- ti artırmak için belirli bir râvînin rivâyetiyle bilinen bir hadisin isnadına o râvî yerine baĢkası ko- nularak yapılmıĢtır. Kimsenin bilmediği hadisleri naklediyor görünmek ve böylece hadisine göste- rilen rağbeti artırma amacıyla isnâddaki râvîyi kasıtlı olarak değiĢtiren bu kiĢiler kizb/yalancılıkla cerhedilmiĢ, hadis de mevzû/uydurma sayılmıĢtır.44

h. Muzdarib

Sika râvîlere muhalefet sebebiyle zayıf durumuna düĢen hadis çeĢitlerinden birisi de

“muzdarib” hadistir. Sened veya metinlerinden biri diğerine tercih edilemeyen, birbirine muhâlif rivâyetlerden herbirine muzdarib hadis denir.45 Muzdarib hadiste râvî veya râvîlerin birbirine muhâlif olarak rivâyet ettikleri hadisler arasında bir tercih imkânı bulunmamaktadır.46 Ġki rivâyet arasındaki zıtlığa ızdırab denir. Izdırâb, râvînin hadisi bir Ģeyhten farklı Ģekillerde nakletmesi veya birden fazla râvînin aynı Ģeyhten aldıkları hadisi birbirlerine muhâlif Ģekillerde rivâyet etmeleri ile ortaya çıkmaktadır.47 Hadisler arasında görülen zıtlıklar, onlardan birinin hatalı olduğunu dolayı- sıyla râvîsinin en azından zabt eksikliğini gösterir. Bunlardan hatalı olanı bulunamayınca, iki hadis de zayıf sayılmıĢtır. Bununla beraber, iki tarafın râvîlerinin de sika olması durumunda ol- duğu gibi, senedde görülebilen bu tür zıtlıkların bazısı hadisin sahihliğine zarar vermeyebilir.48

Hadislerden birinin merfû diğerinin mevkûf, ya da birinin muttasıl diğerinin munkatı’ olarak nakledilmesi isnaddaki ızdırâb türlerinidendir. Bu durum ızdırâbın illetle irtibatlı olduğunu gös- termektedir. Nitekim hadis usûlü kaynaklarında muallel ve muzdarib hadis bahisleri ızdırâbın bir illet çeĢidi olduğunu gösterir Ģekilde peĢpeĢe ele alınmıĢtır. Metindeki ızdırâb ise metni birbirine muhâlif hadislerin nakledilmesiyle ortaya çıkmakta, iki zıt hüküm ihtivâ etmeleri de bu hadislerin zayıf kabul edilmesine neden olmaktadır.49

Ġki rivâyet arasındaki ızdırâb çoğu durumda vehim, hata gibi zabt kusurlarından kaynaklan- makta fakat bu hatanın kaynaklandığı râvî tespit edilememektedir. Bu nedenle muzdarib hadis zayıf sayılmaktadır. Rivâyetleri arasında çok sayıda muzdarib hadis bulunan râvîler “muzdaribu’l- hadîs” lafzıyla cerh edilmiĢ, hadisleri yalnız i’tibâr için alınmıĢtır.50

Muzdarib

Senedde

Hz. Ebûbekir’in Ģu hadisi muzdarib hadise örnek olarak gösterilebilir:

اي لا ؟ بش كارا ،اا لوسر :

اهتاوخا و وه ينتبيش

Ebû Ġshâk es-Sebî’î vasıtasıyla rivâyet edilen bu hadisin isnâdında birbirinden farklı Ģekiller görülür:

bazı rivâyetlerde hadis mursel olarak, bazılarında Ebûbekir’in bazılarında Sa’d b. Ebî Vakkâs’ın, bazılarında da ÂiĢe’nin musnedi olarak gelir.

Rivâeyetlerin hespinde de râvîler sika (güvenilir) kimselerdendir ve aralarında tercih yapmak mümkün değildir.51

Metinde 52

ةاكزلا وس اقح كلاومأ يف نإ ةاكزلا وس قح لاملا يف سيل

53

44 Koçyiğit, Talat, Hadis Usûlü, s.133-134; Kızıl, Fatma, Hadis El Kitabı, s.264.

45 Yücel, Ahmet, Hadis Usûlü, s.183.

46 Aydınlı, Abdullah, Hadis Istılahları Sözlüğü, s.123.

47 Koçyiğit, Talat, A.g.e. s.139.

48 Aydınlı, Abdullah, Hadis Tesbit Yöntemi, s.107; Koçyiğit, Talat, A.g.e. s.139-140.

49 Kızıl, Fatma, A.g.e., s.265-266.

50 Aydınlı, Abdullah, Hadis Istılahları Sözlüğü, s.124.

51 Suyûtî, Tedrîbu’r-Râvî, s.172.

52 Dârimî, “Zekât”, 13; Tirmizî, “Zekât”, 27.

53 Ġbn Mâce, “Zekât”, 3.

(8)

Aslında metni muzdarib olan hadisler bulmak zor- dur. Yukarıdaki iki hadis birbirine muhâliftir. Birin- ci hadiste “…Şüphesiz bu mallarınızda zekâtın dışın- da da hak vardır.” Ġkincisinde is “malda zekâttan başka hiçbir hak yoktur” buyrulmuĢtur. Bazı hadis âlimleri birinci hadisin metninn senedinin zayıf olmasından dolayı ikinci hadisi makbûl görmüĢler- dir. Ġki hadisin de makbûl olduğunu söyleyen diğer bazı âlimler ise, birinci hadiste zekât dıĢındaki nâfile yardımların, ikinci hadiste ise farz olan zekâtın kas- tedildiğini belirtmiĢlerdir.

i. Müdrec Hadis

Hadisin metin veya isnadına, hadisin aslında bulunmayan bir ilavenin karıĢtırıldığı hadislere

“müdrec” hadis, hadislerdeki ilavelere ise “idrâc” denir.54 idrâc, hem hadisin isnâdında hem de metninde olabilir. Ġlave senedde olmuĢsa “müdrecu’l-isnâd”; metinde olmuĢsa “müdrecu’l-metn”

olarak isimlendirilir.

Sahâbî ya da ondan sonraki râvî, rivâyet ettiği hadisin sonuna bir söz ekler ya da bir açıkla- mada bulunur. Daha sonraki râvî de bunu hadistenmiĢ gibi -söyleyenine iĢaret etmeksizin- rivâyet eder. Durumu bilmeyenler de bütün metnin Resûlullah’a (s.a.v.) ait olduğunu zanneder.55 Müdrec olan kısım râvîye ait olabileceği gibi, herhangi bir hadis metninden alınmıĢ bir pasaj da olabilir.

Ġsnâddaki idrâcın Ģekillerini Ģöyle sıralamak mümkündür:

1. Birçok isnâdı bulunan bir hadisin senedlerinin birbirine karıĢtırılması

2. Ġki ayrı isnadla gelen sahih iki ayrı hadisin, senedlerden biriyle rivâyet edilmesi

3. Hadislerden birini kendi senediyle rivâyet etmekle birlikte, diğer hadisin metninden bir kısmının ona katılması

4. Biri tam, diğeri eksik iki farklı isnâdla iki metin halinde ulaĢan bir hadisin tam olan metni- nin eksik metninin senediyle rivâyet edilmesi

5. Hocanın bir hadisin senedini zikrettikten sonra yaptığı açıklamasının hadisin metni sanılıp öylece rivâyet edilmesi56

Müdrec hadis, sened ve metnin durumuna göre sahih, hasen ve zayıf olabilir.57

Mudrec

Senedde

Tirmizî’nin Sunen’inde yer alan Süfyân es-Sevrî – Vâsıl b. Hayyân el-Kûfî – Ebû Vâil ġakik b. Seleme – Amr b. ġürahbil – Abdullah b. Mes’ûd isnâdıyla tahrîc ettiği en büyük günahın mahiyetine dair birinci rivâyet “mudrecu’l-isnâd”ın örneğini teĢkil eder.58 Bu hadisin senedinde Amr b. ġûrahbîl’in yer almaması gerekir. Tirmizî aynı bâbda yer verdiği ikinci rivâyette ve Buhârî Sahîh’inde ona yer vermemiĢlerdir.59 Tirmizî, bu hadiste, içinde Amr’ın da yer aldığı senedi baĢka bir senedle karıĢtırmıĢtır.

Metinde

Hz. Peygamber’in Hira mağarasına çekilip ibadet etti- ğini anlatan rivayetin “ ، يف ثنحتيف ءارح راغب ولخي )ص( يبنلا ناكو

دبعتلا وهو

دعلا تاوذ يلايللا “O Hira mağarasına çekilir ve burada birkaç gün tehannüs ederdi. Tehannüs ibadet etmek demektir.” ibaresindeki “دبعتلا وهو” ifadesini hadi- sin râvilerinden Zührî, açıklama için ilâve etmiĢ, fakat

54 Koçyiğit, Talat, Hadis Usûlü, s.128; Aydınlı, Abdullah, Hadis Istılahları Sözlüğü, s.106.

55 Çakan, Ġsmail Lütfi, Hadis Usûlü, s.122.

56 Koçyiğit, Talat, Hadis Usûlü, s.128-129; Efendioğlu, Mehmet, “Müdrec” mad., DİA, XXXI/474.

57 Aydınlı, Abdullah, Hadis Istılahları Sözlüğü, s.106.

58 Tirmizî, “Tefsîru’l-Kur’ân”, 25.

59 Tirmizî, “Tefsîru’l-Kur’ân”, 25; Buhârî, “Tefsîru’l-Kur’ân”, 2/3.

(9)

daha sonraki râviler bu açıklamanın hadisin metnine ait olduğunu zannetmiĢlerdir.”60 Bu idrâc metnin ortasında yapılan idrâca örnek teĢkil etmektedir.

Metne yapılan ilaveler ise metnin baĢında, ortasında veya sonunda görülebilmektedir. Râvî, senedi bitirdikten sonra metne geçmeden önce metinle ilgili açıklamalarda bulunmakta, hadisi naklederken, hadisten hüküm çıkarma ya da hadisteki bir kelimeyi açıklama amacıyla kendisinin ya da baĢkasının sözlerini ilave etmektedir. Ancak daha sonra bu ilaveler hadisin metninden zan- nedilerek rivâyet edilmektedir. Yine râvinin Hz. Peygamber’in hadisini nakletmesinden sonra sarf ettiği sözlerin hadisin devamı olarak zannedilip, hadis olarak rivâyet edilmesi de metindeki idrâca örnek teĢkil etmektedir.61 Hadise eklenen kısım ya baĢka bir rivâyette bu kısmın ayrı görülmesiyle yahut rivâyet eden râvînin veya durumu farkeden bir âlimin söylemesiyle ya da o kısmı Hz. Pey- gamber’in söylemesinin imkânsızlığıyla anlaĢılabilir.62

Bir hadise kasden, aslında bulunmayan bir ilâve yapmak hadis uydurmak anlamına gelir ve haramdır. Yanılma sonucu yapılan ilâveler (idrâc) ise, râvi için bir kusur teĢkil etmemekle birlikte bu durumun aynı râvîde sık sık görülmesi onun zabt niteliğine zarar verir, kasten yapılması ise adâlet vasfını yok eder. Hadiste bulunan garîb bir kelimeyi veya muğlak bir ifadeyi izah için yapı- lan idrâcın sakıncasının olmadığı ittifakla kabul edilmiĢ, hadise eklenen kısmın bilinmesi halinde bu tür hadislerle amel etmekte bir sakınca görülmemiĢtir.63

60 Buhârî, “Bedu’l-Vahy”, 1; Muslim, “Ġmân”, 252.

61 Efendioğlu, Mehmet, “müdrec” mad., DİA, XXI/474.

62 Aydınlı, Abdullah, Hadis Tesbit Yöntemi, s.165.

63 Aydınlı, Abdullah, A.g.e. s.165.

Referanslar

Benzer Belgeler

Hayri Kırbaşoğlu, İslam Düşüncesinde Hadis Metodolojisi, Ankara Okulu 17.. Hayri Kırbaşoğlu, Alternatif Hadis

4- Hadisi diğer delillerle karşılaştırmak: Pek çok hadisin zayıflığı, aynı konudaki farklı rivayetlerin birbirleriyle muaraza edilmesi suretiyle tespit edilir.. Şâz,

Pey- gamber’in Ḫayber Gazvesi sırasında ordusuyla ilk fethettiği kalelerden birinin sakinleri olan Yahudilerle, hurma ve diğer meyvelerin senelik mahsulünün yarısı

Kırk hadis türündeki eserlerin, tertip ve biçim bakımından incelendiğinde yalnız hadis metinleri, kısa izahlar veya tercüme ve izahlarla hadis metinleri, âyet ve hadisler veya

Bu çalışmada İstanbul elyazması kütüphanelerinde bulunan Bitlisî’ye ait Farsça manzum Kırk Hadis eseri hakkında bilgi verilecek ve bu eserin İstanbul Üniversitesi

48 Ebû Dâvûd, Sünen, Tahâre 89 (no: 226) Müslim ve Tirmizî’nin kitaplarında farklı sahabiden takdim tehir ile gelmiş ve Hz. Âişe’ye soru soran kişi Abdullah b. Ebî

Bunun yanında Ahmed Muhammed Şâkir, hadisin Müsned’deki diğer rivayetinde hem Ebû Hureyre (r.a.)’den sahih isnatla geldiğini hem de başka şahitlerinin de

Ahmet Efendi’nin hayran bakışları arasında devam etti Farabi konuşmaya:.. -Öyleyse şimdi şu ayrılık vaktinde sana bir anahtar daha vereyim