BİLGİ EKONOMİSİ VE TÜRKİYE’ NİN KALKINMASINDAKİ ROLÜ Berna Başusta
Batıköy mh. İbrahimzade cd. Altınkolye Evleri A- Blok Daire:22 Sinanoba/ Büyükçekmece basusta.berna@gmail.com
ÖZET
Bilgi teknolojilerinde yaşanan hızlı dönüşümlerle gelişen bilgi ekonomisinin yarattığı yeni değerler, büyüme ve kalkınma üzerinde önemli değişiklikler yaratmıştır. Bilgi ve teknolojileri üreten ülkeler global anlamda daha önemli bir yere sahip olurken, özellikle hizmet ve bilgi sektörleri üretim ve işgücüne ağırlık verilmiştir. Bilginin temel bir üretim faktörü olmasıyla verimlilik düzeylerinde belirgin artışlar yaşanmıştır. Bu çalışmada bu öncelikle etkilere yer verilecek ve sonrasında Türkiye’ nin bilgi ekonomisi oluşturma çabaları ile ortaya çıkan yapısal değişiklikler, kalkınma hızındaki gelişim ortaya konulmaya çalışılacaktır.
Anahtar Sözcükler: Bilgi Ekonomisi; Üretim, İstihdam, Verimlilik.
1.GİRİŞ
Bir toplumda yaşanan sosyal ve ekonomik değişimlerde “bilgi” temel faktör olarak kullanılıyor ise, bilgi toplumu olarak adlandırılır. Bilgi toplumunun diğer toplumlara göre farklılıkları arasında bu toplumun bireyleri yüksek eğitime sahiplerdir yanı sıra işgücünün büyük bir kısmı, bilgi işçisi olarak istihdam edilmektedir. Bilgi toplumundaki bireylerin geneli, bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanmaktadırlar. Ayrıca internetten’ de yararlanmaktadırlar bu sayede eski bilgilere ulaşabilmektedirler.
2000’li yılların başından beri, dünyada bilgi toplumuna ilişkin girişimler hız kazanmıştır. Bilgi ve iletişim teknolojileri ile sağlanan verimlilik artışları, yeni ürünler ve hizmetler sağlamıştır. Bu da ülkeler arasında ki rekabeti artırmıştır.
Bilişim teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişmelerin en önemlisi kabul edilen unsur internet teknolojisidir. İnternet hayatın her alanında kolaylık sağlamaktadır. Ekonomiyi, eğitimi, tüketici davranışlarını ve hayatımızı etkilemektedir. İnternet ortamında insan bilgiye her an ulaşabilmektedir bu sayede insanoğlu, yaşam boyu sürekli öğrenmeye ve bilgi çağında kendisine ve çevresine katma değer oluşturmuştur.
Yaşadığımız dönemde her ülke için, rekabet gücü, verimlilik, kalite yönetimi, eğitilmiş iş gücü, bilgiye yönelik üretim, bilgi ve teknoloji gibi unsurlar ekonomik büyüme sürecinin temel unsurlarını oluşturmaktadır. Bu açıdan eğitim birincil önem taşımaktadır. Bilgi toplumlarında eğitime ayrılan oran artmaktadır.
2.1 BİLGİ EKONOMİSİ GELİŞİMİ VE TANIMI
Bugüne kadar belirgin olarak dört büyük gelişme meydana gelmiştir. Bunlardan birincisi ilkel toplumdur. İnsanların avcılık, toplayıcılıkla uğraştıkları evredir. İkinci olarak ise ilkel toplum yerini tarım toplumu alır, tarım devrimiyle birlikte M. Ö. Yaklaşık 8000’ de başlamış ve tarım ekonomisi 18. yüzyılın sonuna kadar sürmüş, onun yerini ise sanayi devriminin meydana getirdiği sanayi toplumu oluşmuştur.
Sanayi devrimi, buharlı makinenin bulunması ile makine gücü öne çıkmış, ekonomide kitle üretim genel belirleyici olmuştur. Emek ise makine–yoğun üretim sürecine geçmiştir.
Dünya ekonomisi o zamana kadar hiç görülmemiş bir üretimle karşı karşıya kalmıştır. Elbette ki bu üretim tarzı ülkeler arasında farklılık yaratmıştır. Sanayi toplumuna dönüşen ülkeler yaşam standardı bakımından üst noktalara yükselmiştir, diğer ülkelerle aralarında kesin çizgiler oluşmuştur. Türkiye gibi ülkeler bu çarkın dışında kaldıkları için büyük engel ve sorunlarla karşı karşıya kalmışlardır, dünyanın en sanayileşmiş ülkeleri, başta Japonya ve ABD olmak üzere sanayi sonrası toplum aşamasına yani her türlü yeniliğin bilimsel bilgiden kaynaklandığı, bilgi toplumu safhasına geçiyordu.
Yeni ekonomi düzenini betimleyen “bilgi ekonomisi” terimini, Amerikalı sosyal bilim uzmanı Peter Ferdinand Drucker, 1969 yılında literatüre kazandırmıştır.
Yeni ekonomik sistem de “üretim faktörleri” artık “sermaye” de değildir, “doğal kaynaklar” da ve “emek” de değildir. Yeni sistemde üretim faktörü bilgidir ve bilgi daha da artarak etkili olacaktır. Artık sermaye de emek de on dokuzuncu ve yirminci yüzyıllara ait ekonomi teorilerinin oluşumlarıdır. Bilgi artık son hızla, üretimin tek faktörü haline gelmekte, sermayeyi de emeği de yana itmektedir. Şimdi değerler “verim”le ve “yenilikle”
yaratılmaktadır. Bunların her ikisi de bilginin işleyişi için önemlidir.
Bilgi toplumunun başta gelen sosyal grupları “bilgi işçileri” olacaktır. Bilgi işçilerinin oluşması ile birlikte bilgi yöneticileri ve bilgi profesyonelleri de oluşmaktadır. Bilgi işçileri diğer dönemdeki işçi sınıfından ayrılmaktadır bilgi işçileri kendi bilgilerine sahip olması ve nereye gitseler onu birlikte götürebilmeleri sayesinde bu ayrım çok net bir şekilde yapılmaktadır. Bu toplumun ekonomik sorunu bilgi işçisi ve bilgi işçisinin verimi olacaktır.
Bu toplumdaki ikinci bir sınıf ise hizmet işçisidir. Hizmet işçisi ve bilgi işçisi arasında farklılıklar vardır. Hizmet işçileri, kural olarak, bilgi işçisi olmaya yeterli eğitimden yoksundurlar. Her ülkede, en ileri ülkelerde bile, çoğunlu onlar oluşmaktadır.
Bilgi ekonomisinde ekonomilerin büyüklüğü, ürettikleri mal miktarı, pazarların büyüklüğü ya da çalışan personel sayısı ile ölçülmüyor, çalışan elemanın bilgi düzeyi, performansı ve bilgiye dayalı iletişim ağı ile ölçülür hale gelmiştir. Bilgi ekonomisinde ki çalışanlara bilgi işçileri olarak ifade edilmektedir.
Bilgi toplumu ekonomik açıdan değişime yol açmakla kalmamış aynı zamanda sosyal yapıda da bir takım değişiklikler meydana getirmiştir. Bilgi toplumlarında eğitim düzeyi yükselmiştir, eğitim düzeyi ile ilgili parametreler bilgi toplumunun “sosyal parametreleri” ni oluşturmaktadır. İnsan kaynaklarının niteliği, ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin ölçülmesinde kullanılan en önemli ölçütlerden biri olarak kabul edilmiştir. Günümüz de gelişmiş ülkelerin tamamının insan kaynaklarının geliştirilmesi, iş gücünün gerekli nicelik ve niteliğe sahip kişiler olabilmesi için çeşitli eğitimler düzenlenmiştir.
Bilgi ve teknolojiyi üreten ülkeler dünya ekonomisinde önemli yere sahip olmuşlar, dünya üretimi ve tüketiminde daha fazla pay sahibidirler. Ülkelerin amaçları artık sanayileşmiş bir ülke olmaktan çıkmış, sanayileşmeyle birlikte bilgi toplumuna dönüşme de başka bir amaç haline gelmiştir.
2.2 BİLGİ EKONOMİSİ ÖZELLİKLERİ
Bilgi toplumu diğer toplumlara göre akıl ve bilgi ön plandadır,
Bilgi üretim faktörüdür,
Bilgi önemli bir rekabet avantajı,
Bilgi sürekli değişim sürecine açıktır,
Bilgi yaratıcılık ve yenilikçilik temel yapı taşıdır, Haberleşme bilgisayarın yaygın kullanımıyla hızlanmış ve daha kolay hale gelmiştir,
3. TÜRKİYE VE BİLGİ EKONOMİSİ
Türkiye ekonomisi 1980 yılından itibaren ithal ikamesine dayalı ekonomik yapıyı bir kenara bırakmış durumdadır, serbest piyasa ekonomisi ile dışa açılmayı amaçlamıştır. Ancak Türkiye bilgi ekonomisinde esas alt yapı yani temel olan, eğitim ve insan yetiştirilmesinde, enformasyon teknolojisi içine girememiştir. Gelişmiş ülkeler bu yapılanma içinde oldukları için bilgi toplumu haline dönüşmüşlerdir.
2000’ li yıllardan itibaren dünya bilgi toplumu evresine geçiş yapmıştır. Ülkelerin gelişmişlik seviyeleri artık; Araştırma Geliştirme (Ar-Ge) faaliyetlerine ayırdıkları kaynaklar, patent başvuruları, bilimsel yayınları ile ölçülmeye çalışılmaktadır. Bir ülkenin gelişmiş ülkemi yoksa gelişmekte olup olmadığı bu kıstaslarla belirlenmektedir. Patent başvuru sayıları, ülkelerin teknolojik beceri ve durumlarını göstermesi nedeniyle, bir ülkede bilgi ekonomisi uygulanıp uygulanmadığını gösteren çok önemli verilerdir. Ar-Ge yatırımları da aynı patent başvuru sayıları ile eşdeğerdir. Gelişmekte olan ülkelerde Ar-Ge çalışmaları az olduğunda patent başvuru sayıları sınırlı sayıda kalmaktadır. En önemli nedeni ise bilimsel bilgiyi üretmeyip teknolojiyi ithal etmelerinden kaynaklanır.
ABD ve Japonya gibi ülkeler bilgi ağı bakımından da gelişmiş ülkeler konumundadır.
Bilgi ağı altyapısı genel de tüm okullarda, kütüphanelerde, sağlık hizmetlerini, iş dünyasının genel olarak tüm alanları kapsamaktadır. Gelişmiş ülkeler bilgi ağının yanında e-devlet sisteminde de büyük rol oynamaktadırlar.
Türkiye açısından ise incelediğimiz de durum pek de parlak değildir. Türkiye’ de e- devlet oluşumu diğer ülkelere göre daha farklı bir yapılanmadadır. Üniversiteler de yürütülmesine rağmen kısıtlı kalmaktadır.
Türkiye’ de var olan gelişim ithal teknolojisi arasında bir kopukluk meydana gelmiştir ve teknolojiyi üretmenin ön koşulları yaratılmamıştır. Türkiye’ de ne sanayi toplumunun ne de bilgi toplumunun teknolojisini kendisi üretememektedir. Bu durum da Türkiye’ yi gelişmekte olan ülke konumuna getirmektedir. Teknolojisini kendisi üreten ülke her zaman diğer ülkelere oranla bir adım öndedir. Yaratıcı buluşlara ve yeni girişimlere Türkiye destekte bulunmalıdır.
ABD’ deki harcamaların büyük bir çoğunluğu Ar-Ge harcamalarını kapsamaktadır. Oysa bu durum bizim ülkemiz açısından değerlendirildiğinde özellikle kriz dönemlerinde ilk feda edilen yatırımların başında Ar-Ge alanında olduğu gözlemlenilmektedir. Türk ekonomisinin bilgi ekonomisine geçişini etkileyen en önemli unsur araştırmaya ve geliştirmeye ayrılan kaynağın çok az olması, bu alanda çalışan bilim adamı, mühendis gibi personelin yetersiz kalmasıdır.
4. BİLGİ EKONOMİSİNİN TÜRKİYE’ NİN KALKINMASINDAKİ ROLÜ
Türkiye açısından bilgi ekonomisini tekrardan inceleyeceğiz. Bu incelemenin de yapılabilmesi için ülkeler arasındaki Ar-Ge harcamaları, patent başvuruları, bilimsel yayınlara ve kadının iş gücünün istihdama katkısı incelenecektir.
4.1 ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME Ar-Ge Harcamaları
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından gerçekleştirilen 2003 yılı Ar-Ge Faaliyetleri
Araştırmasına göre; Ar-Ge yoğunluğu 2003 yılında binde 6.1; 2004 yılında 6.7 oranındadır.
2005 yılı Ar-Ge Faaliyetleri Araştırması sonuçlarına göre; Türkiye’ de Ar-Ge harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYİH) içindeki payının 7,9 olduğu tespit edilmiştir. (TUİK,2007)
Kaynak: TUİK , 2005 Yılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetleri Araştırması.
2003 yılı OECD ülkeleri
toplam Ar-Ge
harcamalarındaki Türkiye’nin payı %0,5’tir. Türkiye için yaklaşık 3 milyar Amerikan doları’ na karşılık gelen bu oran çok düşüktür. OECD Ar-Ge harcamaları içindeki ABD’nin payı %42, Japonya’nın %16,8, Almanya’nın %8,3’tür.
Tablo 1. Bazı Ülkelerde Milli Gelirden Ar-Ge’ ye Ayrılan Pay ve Ar-Ge’de İstihdam Edilen Personel
Ülkeler Yıllar
Milli Gelirde Ar-Ge'ye Ayrılan Pay (%)
Her Milyon Kişi İçin Ar-Ge' de İstihdam Edilen Bilim Adamı ve Mühendis Sayısı
ABD 1999 2000
2.6 2.6
3676 3676
Kanada 1999 2000
1.7 1.7
2719 2719
Danimarka 1999 2000
2.1 2.0
3054 3190
Fransa 1999 2000
2.4 2.3
2607 2659
Kaynak: http://www.worldbank.org (08/09/2004)
Tablo1’ de yer alan 11 ülke içerisinde Türkiye, Rusya ve Yunanistan’da 1999-2000 yıllarında milli gelirden Ar-Ge’ye ayrılan pay %1’in altındadır. Her milyon kişi için Ar-Ge’de istihdam edilen bilim adamı sayısı, gelişmiş ülkelerde çok fazla iken gelişmekte olan ülkelerde rakamlar düşüktür. Her milyon kişi için Ar-Ge’de istihdam edilen bilim adamı ve mühendis sayısı 1 no’lu tablonun son sütununda gösterildiği gibi gelişmiş ülkelerde 1000 kişiden fazladır.
Örneğin Danimarka’ da 2000 yılında bu sayı 3190 kişi iken Fransa’da 2659, Almanya’da 2831 ve Japonya’da 4909 kişidir. Ama gelişmekte olan ülkelerde bu sayı 1000 kişinin altındadır. Bu da ülkelerin bilgi ekonomisi açısında incelememize fayda sağlamıştır. Türkiye’ de 2000 yılında 291dir. Bu oran diğer ülkeler bakımından çok düşüktür.
4.2 PATENT BAŞVURULARI
Bilim ve teknoloji üretiminde önemli göstergelerden biri de ülkelerin patent başvuru sayılarıdır. Tablo 2’ de bazı ülkeler tarafından yapılan patent başvuruları gösterilmiştir. Bu tabloyu incelediğimizde gelişmiş ülkelerin patent sayısı, gelişmekte olan ülkelere kıyasla daha fazla patent başvurusunda bulunduğu gözlenmektedir.
Ekonomik açından dünyanın en gelişmiş ülkeleri olan ABD, Almanya ve Japonya 2003 yılı sonu itibariyle patent başvuruları sırasıyla 41.116, 14.670,17.370 adettir. Bu ülkelerden ABD yalnız başına dünya patent başvuru sayısının 2003 yılı sonu itibariyle %35,7’ sini Almanya 1999
2000
2.3 2.4
2831 2831
Yunanistan 1999 0.5 773
İsrail 1999 2000
2.1
2.4 -
İtalya 1999 2000
1.0 2.2
1318 1318
Japonya 1999 2000
3.0 2.8
5368 4909
Rusya 1999 2000
0.8 0.9
3503 3587
Türkiye 1999 2000
0.4 0.5
259 291
meydana getirmiştir. Bu üç ülkenin 2003 yılı patent başvuruları toplamı %63,5’ ini meydana getirmektedir. Bu durum adı geçen ülkelerin bilgi ekonomisinde lider konumda yer aldıklarını gösterir.
Türkiye’ de ise tabloda görüldüğü gibi 2003 yıllında 111 adet patent başvurusu yapılmış, dünya patent başvuruları içerisindeki payı % cinsinden bir büyüklüğe ulaşamamıştır.
Patent başvuru sayıları, ülkelerin teknolojik beceri ve durumlarını göstermesi nedeniyle, bir ülkede bilgi ekonomisi uygulanıp uygulanmadığını gösteren çok önemli verilerdir. Ar-Ge yatırımları da aynı patent başvuru sayıları ile eşdeğerdir. Gelişmekte olan ülkelerde Ar-Ge çalışmaları az olduğunda patent başvuru sayıları sınırlı sayıda kalmaktadır. En önemli nedeni ise bilimsel bilgiyi üretmeyip teknolojiyi ithal etmelerinden kaynaklanır.
Tablo.2 Çeşitli Ülkeler Tarafından Yapılan Patent Başvuru Sayıları (2000-2003)
Ülkeler 2000 2001 2002 2003 2003(%)
Avrupa Patent Sözleşmesi Ülk. 36.003 40.633 42.444 43.167 37.5
ABD 38.007 43.052 41.291 41.116 35.7
Japonya 9.568 11.904 14.062 17.370 15.1
Almanya 12.582 14.031 14.326 14.670 12.7
İngiltere 4.795 5.482 5.373 5.208 4.5
Fransa 4.138 4.707 5.088 5.171 4.5
Hollanda 2.928 3.410 3.979 4.443 3.9
Güney Kore 1.580 2.324 2.521 2.951 2.6
İsviçre 1.989 2.349 2.755 2.863 2.5
İsveç 3.091 3.421 2.990 2.613 2.3
Kanada 1.801 2.114 2.259 2.272 2.0
İtalya 1.394 1.623 1.982 2.162 1.9
Avustralya 1.576 1.664 1.760 1.686 1.5
Finlandiya 1.578 1.696 1.762 1.554 1.3
Çin 784 1.731 1.017 1.293 1.1
Türkiye 71 76 85 111 0.09
Mısır 1 1 1 21 0.01
Kolombiya 4 17 36 24 0.02
Dünya 93.241 108.228 110.385 115.122 23.4
Kaynak: http://www.wipo.int/pct/en/statistics/pct (14/12/2004)
4.3 ULUSLAR ARASI YAYIN SIRALAMASI
Tablo 3’ de görüleceği üzere ABD, Japonya, Fransa, Kanada, İtalya, Rusya, İspanya ve Avustralya gibi ülkeler; uluslararası yayın üretim sıralamasında ilk on ülke içinde yer
almaktadır. Bunlardan ilk yedi ülke; dünya ekonomisini yönlendiren ve dünya sanayi üretimin en büyük dilimin yaratan G-7 olarak adlandırılan ülkelerdir. Türkiye ve öteki ülkelerin bilim ve teknoloji politikaları kararlı biçimde uygulamalılar, araştırmacı sayısında ve kalitesinde artışlar halinde, evrensel bilim üretiminde ilk on ülke dilimine girebilme imkânı bulabilecekleri tahmin edilmektedir.
Tablo3. 2001 Yılı Sonu İtibariyle Ülkelerin Uluslar arası Yayın Sıralaması
Sıra Ülke Yayın
Sayısı
1 ABD 327.671
2 İngiltere 88.911
3 Japonya 83.036
4 Almanya 79.011
5 Fransa 55.340
6 İtalya 39.185
7 Kanada 39.116
8 Çin 35.247
9 İspanya 26.683
10 Rusya 26.516
11 Avustralya 23.968
12 Hollanda 22.389
13 Hindistan 19.337
14 İsveç 17.443
15 Güney Kore 17.339
16 İsviçre 16.223
17 Brezilya 12.797
18 Belçika 11.994
19 Tayvan 11.671
20 Polonya 11.617
21 İsrail 10.585
22 Danimarka 9.314
23 Avusturya 9.103
24 Finlandiya 8.330
25 Türkiye 7.381
26 Yunanistan 6.440
27 Meksika 5.595
28 Norveç 5.488
29 Arjantin 5.182
4.4 KADININ İŞGÜCÜNÜN İSTİHDAMA KATKISI
Bilgi ekonomisindeki en önemli göstergelerden birisi de kadın işgücünün istihdama katılımında gözlenen artıştır.
Tablo4.Bazı Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkelerle Türkiye’de Kadın İşgücünün Toplam İstihdamdaki Payı (1990-2009) %
Kaynak: http://laborsta.ilo.org/STP/guest
Tablo 4, 15-64 yaş grubundaki kadınların istihdama katılımı, 1990 ve 2009 yılları ele alınarak Tablo 4’ te incelenmiştir. 1990 yılının en düşük katılım oranına % 35,1 ile Brezilya sahip iken, en yüksek katılım oranına %48.6 ile Rusya sahip olmuştur. 2009 yılında en düşük
ÜLKELER 15 yaş ve üstü ortalama
Yıllık büyüme oranı %
Kadın İşgücü
1990 2009
ABD 1.1 44.4 46.0
Japonya 0.2 40.7 41.6
Almanya 0.5 40.7 45.6
Avusturya 1.0 40.9 45.5
Belçika 1.0 39.0 44.9
Finlandiya 0.2 47.1 48.1
Hollanda 1.4 38.8 45.7
İtalya 0.4 36.5 40.5
İngiltere 0.5 43.2 45.7
Türkiye 1.1 29.7 25.7
Bulgaristan -0.7 47.9 46.1
İspanya 2.0 34.8 42.8
Portekiz 0.9 42.4 46.9
Yunanistan 1.1 36.2 40.5
Rusya -0.1 48.6 50.1
Çin 1.0 44.8 44.6
Brezilya 2.5 35.1 43.7
oran % 25,7 ile Türkiye’ de en yüksek oran ise % 50,1 ile yine Rusya’ dadır. Rusya, sahip olduğu bu oranlarla dünyada ilk olarak bilgi toplumuna dönüşmüş olan ABD (%46,0, 2009’
da) geride bırakmaktadır.
Tablo 4’ teki oranlar, Türkiye’ deki kadın işgücünün istihdama katılım oranının hem bilgi toplumlarında hem de bazı gelişmekte olan ülkelere göre oldukça düşük olduğunu göstermektedir.
5. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Ülkelerdeki ekonomik yapının temel dayanağının, tarımdan sanayiye, sanayiden bilgiye giden yolda; uğradığı değişim ve dönüşüm, sektörel dengelerin değişmesine ve buna bağlı olarak, istihdam edilen işgücünün niteliklerinin dahi değişmesine neden olmaktadır.
Ekonomik gelişmişlik düzeyini, dünyadaki tüm ülkeler gibi arttırma amacını güden Türkiye ekonomisinin mevcut durumu incelendiğinde, özellikle son 10 yılda yapılan düzenlemeler, politikalar ve uygulamalarla ciddi adımların atıldığı, buna rağmen ulaşılan noktanın ise yetersiz olduğu göze çarpmaktadır. Bunun için en somut göstergeler, bilgi ve iletişim sektörünün toplam istihdam içerisindeki payı ve Ar-Ge alanındaki yatırımlar olarak gösterilebilir. Yine Türkiye’ deki temel sektörel dağılım, hizmetler sektörünün sahip olduğu oran ile bilgi ekonomisi tanımına uyum sağlamakla birlikte, Türkiye’ de bilgi ekonomisi ile bağdaşmayan pek çok geçici faaliyet alanının, hizmetler sektörü başlığı altında değerlendirilmesi sonucunda bu yanıltıcı durumun oluştuğu da vurgulanmalıdır. Türkiye açısından bilgi toplumu olabilmenin tek yolu eğitime ve bilgiye ağırlık vermektir. Yenilik ve yaratıcılık devlet tarafından desteklenmelidir.
KAYNAKÇA
PETER F. DRUCKER, (1993) Kapitalist Ötesi Toplum
CİHAN DURA, HAYRİYE ATİK (2002) BilgiToplumu, Bilgi Ekonomisi ve Türkiye, Literatür Yayınevi, İstanbul
YRD. DOÇ.DR SÜREYYA YILDIRIM Bilgi Ekonomisi ve Bilgi Ekonomisinin Türkiye Açısından Değerlendirilmesi
http://sbe.balikesir.edu.tr/dergi/edergi/c7s12/makale/c7s12m6.pdf
ARŞ. GÖR. OYTUN MEÇİK Türkiye İçin 2010-2012 Dönemi Karşılaştırmalı Bilgi Ekonomisi Analizi
http://iibfdergi.ogu.edu.tr/makaleler/11575320_8-2_EK%C4%B0M%202013_Makale_0.pdf AYŞE İNALÖZ, DOÇ.DR. MUSTAFA ALKAN, MUSTAFA ÜNVER Küresel Bilgi Ekonomisinin Gelişiminde Web İçeriği ve Dile Erişimin Etkileri
http://ab.org.tr/ab09/kitap/inaloz_alkan_AB09.pdf
OĞUZ KARA Bilgi Ekonomisi’nin Olası Mikro Ekonomik Etkilerinin Teorik Analizi http://www.oguzkara.com/Bilgi%20Ekonomisi'nin%20Olasi%20Mikro%20Ekonomik%20Etki lerinin%20Teorik%20Analizi.pdf
NURULLAH ÇELİK Bilgi Ekonomisi ve Ekonomik Büyüme http://www.tcmb.gov.tr/yeni/iletisimgm/nurullah_celik.pdf
DRUCKER, P. F. (1993b). Yeni gerçekler: Devlet ve politika alanında; ekonomi bilimi ve iş dünyasında; toplumda ve dünya görünüşünde (B. Karanakçı,
Çev.). Ankara: Türkiye İş Bankası.