• Sonuç bulunamadı

Klinik Psikolojide Seçme Konular. Dr. Öğr. Üyesi Elif Ünal Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikoloji Bölümü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Klinik Psikolojide Seçme Konular. Dr. Öğr. Üyesi Elif Ünal Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikoloji Bölümü"

Copied!
63
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Klinik Psikolojide Seçme Konular

Dr. Öğr. Üyesi Elif Ünal Ondokuz Mayıs Üniversitesi

Psikoloji Bölümü

(2)

Madde Kullanım

Bozuklukları

(3)

Önemli Terimler

• Tolerans:

• Arzu edilen etkiyi elde etmek için daha fazla madde kullanımı

• Aynı miktarda alınmasına karşın hissedilir oranda daha az etkilenme

• Yoksunluk (Kesilme):

• madde kullanımın sona erdirilmesi ya da maddenin daha az alınması durumunda kişinin geliştirdiği olumsuz fiziksel ve psikolojik etkiler. Yoksunluk belirtileri: Kas ağrıları, tikler, terleme, kusma, ishal, uykusuzluk

• Kötüye Kullanım:

• Herhangi bir ilacın ya da maddenin sosyal ya da tıbbı tarzlardan sapan bir şekilde kullanılması

(4)

Madde Kullanım Bozukluğu

• Klinik olarak anlamlı düzeyde sıkıntı ya da işlevsellikte bozulma yaratacak ve bazı davranışsal özelliklere yol açacak düzeyde sık sık madde kullanımıdır.

• Patolojik kullanım söz konusudur.

• Olumsuz etkilerin olumlu etkilere ağır basmasının ötesinde bir

kullanım

• Bir kullanma örüntüsü vardır.

• Kullanım öngörülebilir ve tekrar eden bir alışkanlık örüntüsüne dönüşmüştür.

• 11 semptomluk listeden en a 2 semptomla saptanır.

(5)

DSM-5 Tanı Ölçütleri

• 12 aylık bir süre içinde aşağıdaki işlev kaybına neden olan sorunlu davranışlardan en az 2si ile kendini gösterir:

1. Görevlerini yerine getirmede aksama 2. Yineleyici bir biçimde, tehlikeli olabilecek

durumlarda madde kullanma 3. Yineleyici bir biçimde, ilişki içinde

bulunduklarıyla sorunlar yaşama

4. Maddenin neden olduğu sorunlara rağmen kullanmaya devam etme

5. Tolerans 6. Yoksunluk

7. Niyetlenenden daha uzun süreli ve daha yüksek oranda maddeyi alma

8. Başarısız kontrol ve azaltma girişimleri 9. Maddeyi elde etmek için daha çok zaman

harcama

10. Sosyal aktiviteler, hobiler ve iş aktivitelerini bırakma ya da azaltma

11. Maddeyi kullanma konusunda güçlü istek

(6)

DSM-5 Tanı Ölçütleri

• Bu kişiler maddeyi yaşamlarının farklı alanlarında kronik ve sürekli problemlere yol açacak düzeyde kullanırlar.

• bozulmuş kontrol

• Başarısız kontrol ve azaltma girişimleri

• Niyetlenenden daha uzun süreli ve daha yüksek oranda maddeyi alma

• Maddeyi elde etmek için daha çok zaman harcama

• Maddeyi kullanma konusunda güçlü istek

• sosyal bozulma

• Yineleyici bir biçimde, ilişki içinde bulunduklarıyla sorunlar yaşama

• Sosyal aktiviteler, hobiler ve iş aktivitelerini bırakma ya da azaltma

• Görevlerini yerine getirmede aksama

(7)

DSM-5 Tanı Ölçütleri

• maddenin riskli kullanımını

• Yineleyici bir biçimde, tehlikeli olabilecek durumlarda madde kullanma

• Maddenin neden olduğu sorunlara rağmen kullanmaya devam etme

• fizyolojik sonuçlar

• Tolerans

• Yoksunluk

(8)

DSM-5 Madde Kullanım

Bozuklukları

1. Alkol, 2. Kafein,

3. Kannabis (Kenevir), 4. Halüsinojenler,

5. İnhalanlar (Uçucular),

6. Opioidler (Uyuşturucular),

7. Sedatif-Hipnotik-Anksiyolitikler, 8. Stimulanlar (Uyarıcılar),

9. Tütün 10. Diğer

(9)

Alkol Kullanım Bozuklukları

• Oldukça yaygın bir durumdur.

• Tolerans geliştirilmesinde akciğer enzimlerinin ve merkezi sinir sisteminin rolü vardır.

• Yoksunluk belirtileri ağır olabilir.

• Endişe, depresif ruh hali, huzursuzluk, uykusuzluk

• Parmaklarda, yüzde, göz kapaklarında, dudaklarda ve dilde kas titremeleri/seyirme

• Nabız, tansiyon ve ateşte yükselme

• Deliryum tremense de girebilirler.

• Görsel ve dokunsal halisünasyonlar görebilirler.

• Vücutlarında gezen böcekler, yılanlar, örümcekler hissedebilir ya da görebilirler.

• Bunlardan kurtulmak için kendilerini tırmalayabilirler.

(10)

Tütün Kullanım Bozukluğu

• Nikotin, tütünün bağımlılık yapan içeriğidir.

• Akciğer kanseri, soluk borusu, mide,

pankreas, mesane, rahim ve yemek borusu kanseri

• Hamilelik sürecinde kullanımı;

• ani bebek ölümü, kardiovasküler problemler

• Pasif-ikincil içicilik

(11)

Kenevirle ilişkili Bozukluklar – Marihuana ve Esrar

• Marihuana; Hint kenevirinin kurutulmuş ya da ezilmiş yapraklarından ve çiçeklerinden elde edilir.

• Genellikle tüttürülerek içilir, sakız gibi

çiğnenebilir, çay olarak içilebilir ya da pişirilen bir mamulün içine katılabilir.

• En çok kullanılan yasa dışı maddedir.

• Daha kuvvetli olan esrar, kenevir bitkisinden çıkan reçine sıvısının kurutulmasıyla elde edilir.

• Psikolojik sonuçlar:

• Rahatlatıcı ve sosyalleştirici etki

• yüksek doz alımında; hızlı duygu değişiklikleri, dikkat donukluğu, parçalanmış düşünce, zayıf hafıza ve zamanın daha yavaş aktığını hissetme

• Aşırı ağır dozlar; halüsinasyonlar, aşırı panik, sonu gelmeyen dehşet

• Etkiler madde alımından yarım saat sonra ortaya çıktığı için dozu ayarlamak oldukça zordur.

(12)

Kenevirle ilişkili Bozukluklar –

Marihuana ve Esrar

• Kısa dönem hafızada zayıflama

• Psikomotor becerilerde zayıflama

• Fiziksel sonuçlar:

• Kısa sürede: gözlerde kanlanma ve kaşıntı, ağız ve gırtlak kuruluğu, iştah artışı, tansiyon yükselmesi

• Uzun dönemde: ciğerlerde zedelenme (sigara ya da pipodan daha zararlıdır), beyin yapısında bozukluklar

• Bazı iyileştirici etkileri de bulunmaktadır.

• Kemoterapinin yan etkilerinin tedavisinde

• AIDS, kas spazmları, kronik ağrı ve kasılmalarda

(13)

Opiyatlar– Afyon, Morfin, Eroin ve Kodein

• Uyuşturucu maddeler diye bilinir.

• Afyon:

• Neşe çiçeği bitkisinden elde edilen haşhaş bitkisinin kapsülünden gelmektedir.

• Morfin; güçlü bir yatıştırıcı ve ağrı kesicidir.

• Bağımlılık yapıcı özellikleri fark edilene kadar, tıbbi amaçlı kullanılmıştır.

• Eroin; morfin bağımlılığına çare olarak geliştirilmiştir. Ağrı kesici başka bir ilaçtır.

• Öksürük şuruplarında vb. morfine alternatif olarak kullanılmıştır.

• Bugün, eroin hem enjekte edilerek hem oral yolla hem tüttürülerek hem de burundan çekilerek kullanılmaktadır.

(14)

Opiyatlar– Afyon, Morfin, Eroin ve Kodein

• Psikolojik ve Fiziksel Etkileri:

• Eroin; enjeksiyondan sonra hızlı yayılan bir coşku hissedilir.

Devamında, kullanıcı önce endişe ve korku devresi geçirir sonra 4 ile 6 saat arasında kendine büyük bir güven duyar. Fakat daha sonra

hemen ciddi bir düşüş yaşar ve baygınlığın sınırlarına yaklaşır.

• Tolerans ve yoksunluk belirtileri gösterilir.

• Yoksunluk belirtileri en son enjeksiyondan sonraki 8 saat içerisinde başlar.

• Kas ağrıları, aksırma, terleme, gözlerde sulanma, sık sık esneme gibi yoksunluk belirtileri tipik gribe benzer, 36 saat içinde daha kötü hal alır.

Ciddileşen önceki belirtilere ek olarak,kalp ve kan basıncında artış görülür.

Kişi uyuyamaz, kusar ve diyare olur. 72 saat boyunca sürer ve 5-10 gün içinde giderek azalır.

• Ölüm oranları yüksektir, aşırı dozdan, intihar, kaza ya da cinayetten,

iğnelerin paylaşılması sebebi ile ortaya çıkan HIV’den dolayı ölüm

gerçekleşebilir.

(15)

Uyarıcılar– Amfetaminler, Kokain, Kafein

• Beyin ve sempatik sinir sistemi üzerinde etki ederek uyanıklığı ve motor aktiviteyi arttıran maddelerdir.

• Amfetaminler; sentetik uyarıcılardır.

• Kokain; koka yapraklarından elde edilen doğal uyarıcıdır.

• Kafein; daha az riskli ve daha yaygın kullanılan uyarıcıdır.

• Amfetaminler: ağızdan ya da damardan alınabilirler. En sık kullanılanı metafetamindir.

• Kişi uyarılmış halde, öforik, dışa dönük ve gözle görülür bir şekilde enerjiktir, ve sınırsız şekilde

kendine güveni gelir. Sonrasında iyice yorgun düşüp, depresif bir moda girip, günlerce uyuyabilirler.

• Yüksek doz; sinirlilik, ajitasyon ve kafa karışıklığı, çarpıntı, baş ağrısı, sersemlik ve uykusuzluk yapabilir.

• Ağır kullanıcılarda, aşırı şüphecilik ve düşmanca duygular çıkabilir.

• Uzun süre yüksek doz kullanımı şizofreniye benzer paranoya yaratabilir.

• Tolerans çok çabuk gelişir.

(16)

Uyarıcılar– Amfetaminler, Kokain, Kafein

• Kokain: ilk keşfinden bu yana lokal anestetik olarak kullanılmıştır.

• 1980lerin ortasında sokaklarda crack adı verilen yeni bir formu ortaya çıkmıştır.

• Kaya kristaline benzer, ısıtılır, eritilir ve tüttürülür. Damardan da enjekte edilebilir.

• Görece küçük ve çok daha ucuz dozlarda bulunabilmesi yüzünden kullanımı yaygındır. Günümüzde de yoksul kesimde daha çok

kullanılmaktadır.

• Kokain zevk vericidir, beyinde dopamin geri alımını engeller. Kişide kendine güven, iyi olma hali ve yorulmazlık hissiyatı yaratır. Ardından huzursuzluk ve yorgunluk yaşanır.

• Aşırı doz alımında; ürperme, bulantı, uykusuzluk, paranoid düşünceler, deride böceklerin gezinmesi gibi korkutucu halisünasyonlar ortaya

çıkabilir.

• Uzun süreli kullanımda tolerans gelişebilir, bırakma durumunda yoksunluk belirtileri görülebilir.

• Damarları daraltan bir damar büzücüdür, sıklıkla doz aşımına bağlı olarak kalp krizi ya da inme sonucu ölüm gerçekleşir.

(17)

Halüsinojenler (LSD), Ectasy ve PCP

• LSD ve diğer Halüsinojenler: ana etkilerinin halüsünasyonlar olması nedeniyle bu isim verilmiştir.

• Psikedelik deneyimler:

• Kişilerin zaman algısını yavaşlatmaktadır.

• Hızlı ve keskin duygudurum değişiklikleri olur.

• Bu deneyimlerden dolayı kişiler

delirecekleri korkusuyla yoğun bir endişe yaşar, bu endişeler tam anlamıyla panik atak olarak ortaya çıkar.

• Hızla tolerans geliştirilmektedir.

• PCP: genellikle melek tozu olarak bilinir. Atlar ve diğer büyük baş hayvanların sakinleştirilmesi için kullanılmak üzere geliştirilmiştir.

• Kullanıcılarda başta ciddi paranoya ve şiddet davranışına, ve hatta koma ve ölüme neden olur.

(18)

Halüsinojenler (LSD), Ectasy ve PCP

• Ectasy: hem halüsinojen hem de amfetamin ailesinden bileşenler taşımaktadır, ancak etkileri bu ikisinden de farklıdır.

• Samimiyet kurmayı ve içgörüyü arttırır, kişiler arası ilişkileri geliştirir,

duygudurumu ve kendine güveni

yükseltir, yaratıcılığı ve estetik duygusunu arttırır.

• Diğer yandan kaslarda gerilim, hızlı göz hareketleri, çene kasılması, bulantı, baygınlık, üşütme veya terleme,

anksiyete, depresyon, depersonalizasyon

ve sersemliğe neden olur.

(19)

Madde Kullanım Döngüsü

Maddeye olumlu tavır

Madde kullanım denemesi

Düzenli madde kullanımı Maddenin

yoğun kullanımı

Bağımlılık

(20)

Madde Kullanım Bozukluklarının Tedavisi

• Tedavi sırasında büyük zorluklarla karşılaşılır.

• Kullanıcılar büyük oranda müzmindir ve sıklıkla yeniden maddeye başlama görülür.

• Tedaviye başlamak için ilk adım kişinin madde kullanımını bir sorun olarak görmeye başlamasıdır.

• Tedavi seçenekler:

1. Ayaktan tedavi 2. Gündüz hastanesi 3. Yatarak tedavi

4. Rehabilitasyon merkezleri 5. Tedavi toplulukları

(21)

Tedavinin aşamaları

1. Madde kullanımından doğan sakatlık ya da ölümü önlemek için krize müdahale

2. Detoksifikasyon ile bağımlının vücudundan uyuşturucu maddelerin atılmasının sağlanması (arınma/maddeden uzak kalma)

3. Bağımlının maddeden arınmış olarak yaşamda varolmasını sağlayacak psikososyal destek

4. Madde bağımlılarının topluma yeniden kazandırılması ve rehabilitasyonu

(22)

Tedavinin Temel İlkeleri

• Standart bir tedavi planı yoktur.

• Kullanılan madde, kullanım süresi ve yoğunluğu

• Yaşam koşulları ve ekonomik durumlar

• Eşlik eden psikiyatrik sorunlar

• Tedavinin hedefi:

1. Temel hedef: kişinin maddeyi azaltması ya da bırakması

2. Kişinin psikolojik ve fizyolojik iyi oluşunun sağlanması ve sağlığının düzelmesi

3. Bireyin sosyal, ailesel, ekonomik ve kişisel problemlerini çözebilir hale gelmesi

4. İlerleyen zamanlarda riskli ve yasa dışı davranışların ortadan kalkması

(23)

Psikososyal Tedavi Yaklaşımı

• Psikoterapi:

• Psikososyal tedavi yaklaşımları 8 ana başlıkta toplanabilir:

1. Kısa girişimler

2. Motivasyon kazandırıcı tedaviler 3. Davranışçı terapi

4. Bilişsel Davranışçı Terapi

5. Tekrar kullanımı (relapsı) önleme 6. Bireysel danışmanlık

7. Aile terapisi 8. Grup terapisi

(24)

Madde Kullanım Bozukluklarının Tedavisi

• Madde İkame Tedavileri ve İlaçlar:

• Eroin kullanımın yerini alan ilaçlarla tedavi yaygındır, amaç yoksunluk belirtilerini yatıştırmaktır.

• Metadon, afyon karşıt etkeni gibi

• Bu tedavi bir tıbbi kurum altında yapılmalıdır.

• Kokain tedavisinde işe yaramamaktadır.

• Önleme Çalışmaları:

(25)

Alkol Kullanım Bozukluklarının Tedavisi

• Yatarak ve ayaktan tedavi uygulanabilir.

• Yatarak tedavide ilk basamak arınmadır.

• Ayakta tedavi bakımından dünyada bilinen en büyük kendine yardım grubu

“Adsız Alkolikler” dir.

• Eskilerin ayık üyelerinin tanıklığında yeni gelenlerin alkolik olduklarını anons ettikleri düzenli ve sık toplantılar düzenlenir.

• Eskiler sorunları hakkındaki hikayelerini ve şu anda hayatlarının nasıl daha iyiye gittiğini anlatırlar.

• Grup alkoliklere duygusal destek sağlar.

(26)

Alkol Kullanım Bozukluklarının Tedavisi

• Bilişsel ve Davranışçı Tedaviler: Beklenmedik durumları yönetme terapisi

• Bu tedavilerde bilet ve jeton kullanılabilir.

• Aynı zamanda sosyal becerileri öğrenmeyi de içerir.

(27)

Alkol Kullanım

Bozukluklarının Tedavisi

• Ilımlı İçki İçme / Kontrollü İçki İçme (Sobell ve Sobell, 1976):

• Bıraktıktan sonra bir daha denerlerse bir daha asla kontrol edemeyeceklerine dair düşünceleri en az bağımlılık kadar sakıncalıdır.

• Alkolden tamamen kaçınmak yerine, alkol kullanmayan bir kişiye ılımlı/kontrollü içki içme öğretilebilir.

• Tıbbi Müdahaleler:

• Tedavisinde bazı ilaçlar kullanılır.

• Antabus: şiddetli kusmaya neden olan ilaç

• İlacın işe yaraması için kişinin değişim için güçlü bir işbirliği içinde olmalıdır.

(28)

Tütün Kullanım Bozukluğu Tedavisi

• Toplumsal bağlamda sigara kullanımını azaltmaya yönelik bir çok değişiklik, yasalar ve uygulamalar vs. yapılmaktadır.

• Psikolojik Tedaviler:

• Zaman çizelgeli sigara içme

• Amaç her sigara arasında geçen zamanı arttırmak ve nikotin alımını azaltmaktır.

• Çizelge kişinin isteğine göre değil de tedavi ekibince belirlenir.

• Başarı oranı yaklaşık %44’tür ki bu oldukça etkili bir sonuçtur.

• Nikotin İkame Tedavileri (NİT):

• Başka bir yolla nikotin sağlayarak isteği azaltma NİT’in hedefidir.

• Sakız olarak ya da bantlarla ya da elektronik sigaralarla alınabilir.

(29)

CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI

29

(30)

Cinselliğin Boyutları

1. Biyolojik Boyut: Üreme

2. Psikolojik Boyut: yakınlaşma, bağlanma, bütünleşme, bir olma gereksinim ve isteği, arzu ve erotik haz, kontrol, suçluluk, kaygı, korku, utanma, kendilik, beden imajı

3. Sosyal Boyut: toplumsal değerler ve

örgütlenme, öğrenme, ahlak, inançlar, mitler

 Cinsellik, İki insanın biyolojik, ruhsal ve sosyal yönleriyle yaşadıkları birleşmedir.

 Biyopsikososyal bir süreçtir.

 Cinsel Sağlık, Cinselliğin duygusal, sosyal,

fiziksel, entelektüel yönlerinin kişilik, iletişim ve sevgiyi geliştirecek yönde bütünleşmesidir.

(Dünya Sağlık Örgütü)

(31)

Cinsel Yanıt Döngüsü

• Cinsel yanıt döngüsü 4 aşamada ele alınabilir (Kaplan, 1974):

31

İstek

• Cinsel fantezi ve düşüncelerle ilişkili cinsel ilgi ve arzuları ifade eder.

Uyarılma

• Hazzın arttığı, genital organlara kan akımın arttığı evredir. Artan kan akışı erkeklerde sertleşmeyi, kadınlarda ise lubrikasyonu ve memelerin büyümesini sağlar.

Orgazm

• Hazzın en yükseldiği andır. Erkeklerde orgazma ulaşmada boşalma yaşanır. Kadınlarda ise vajina dış duvarları daralır, perine ve vajina etrafındaki kasalarda kasılmalar oluşur.

Çözülme

• Orgazmı takip eden, fizyolojik belirtilerin normale döndüğü evredir. Erkekelerde bu dönemde bir refraktör periyodu vardır ve yeniden uyarılma ile ereksiyonun mümkün olmadığı süreyi ifade eder. Süresi erkekler arasında aynı yaşta olanlar arasında dahi değişmektedir. Kadınlarda ise refraktör periyod yoktur, uyarılma ile tekrar orgazma erişilebilir.

(32)

Cinsel İşlev Bozuklukları

Cinsel sorunlar, bireylerin cinsel yaşamlarındaki beklentilerinin karşılanamamasına neden olan sorunlardır.

Cinsel işlev sorunları, bireyleri en fazla mutsuz eden sağlık sorunlarının başında gelmektedir.

Çok sık görülmekte ancak önemli bir kısmı profesyonellere yansıtılmamaktadır.

• Bu yüzden bir çok cinsel sorun çözümsüz kalmaktadır.

Ülkemizde bu konuda yapılan bilimsel çalışmalar da az olmakla beraber son dönemlerde artış göstermiştir.

Kadınlarda ( % 43) sorunların oranı erkeklerden (% 31) daha yüksektir.

• Buna rağmen kadınlara yönelik daha az tedavi çeşidi bulunmaktadır.

(33)

DSM-IV-TR’

de Cinsel

Bozukluklar

• DSM-IV-TR’de tüm cinsel bozukluklar tek bir bölümde ve «Cinsel Bozukluklar ve Cinsel Kimlik Bozuklukları» başlığı altında toplanmıştı. Bunlar:

1. Cinsel İşlev Bozuklukları 2. Parafililer

3. Cinsel Kimlik Bozuklukları

(34)

DSM-5 Cinsel

Bozukluklar Cinsel İşlev Bozuklukları

DSM-5’te cinsel işlev bozuklukların sınıflandırılması şu şekildedir:

1 Geç boşalma

2. Sertleşme bozukluğu

3. Kadında orgazm bozukluğu

4. Kadında Cinsel İlgi/Uyarılma Bozukluğu 5. Cinsel Organlarda-Pelviste Ağrı/İçe

Girme Bozukluğu 6. Erken Boşalma

7. Hipoaktif (erkeklerde düşük) Cinsel İstek Bozukluğu

8. Maddenin/İlacın Yol Açtığı Cinsel İstek Bozukluğu

9. Tanımlanmış Diğer Bir CİB

10. Tanımlanmamış CİB

(35)

Hipoaktif cinsel istek bozukluğu Kadında cinsel ilgi/uyarılma bozukluğu

Hipoaktif cinsel istek bozukluğu kadında cinsel ilgi/uyarılma bozukluğu

Sertleşme bozukluğu Sertleşme bozukluğu

Cinsel isteksizlik problemi Listeden kaldırılmıştır.

1. İstek ve Uyarılma Bozuklukları

2. Orgazm Bozuklukları

Kadında orgazm bozukluğu

Erkekte orgazm problemi

Erken boşalma

Kadında orgazm bozukluğu

Geç boşalma

Erken boşalma

DSM-IV-TR Tanıları DSM-5 Tanıları

3. Cinsel Ağrı Bozuklukları

Disparoni

Vajinusmus

Cinsel organlarda-pelviste ağrı/içe girme bozukluğu

(36)

Cinsel İlgi, İstek ve Uyarılma ile İlgili Bozukluklar

36

• Cinsel ilgide kalıcı eksiklikler

• Biyolojik ve öznel uyarılmada sorunlar Kadında Cinsel İlgi/Uyarılma Bozukluğu

• Cinsel fantazi ve dürtü yoksunluğu

Erkekte / Hipoaktif Düşük Cinsel İstek Bozukluğu

• Cinsel aktivitenin tamamlanması esnasında sertleşmenin sağlanamaması

• Hem kadın hem de erkek için biyolojik açıklamaların elenmesi gereklidir.

• Hormon seviyeleri gibi.

Sertleşme Bozukluğu

(37)

Kadında Cinsel İlgi/Uyarılma

Bozukluğu DSM-5 Tanı Kriterleri

37

Aşağıdakilerden en az üçü ile kendini gösteren, cinsel ilgi/uyarılmanın yokluğu ya da belirgin olarak az olması:

• Cinsel etkinliğe karşı ilgisizlik ya da çok az ilgi gösterme

• Cinsel içerikli düşüncelerin ya da düşlemlerin olmaması ya da çok az olması

• Cinsel etkinliği başlatmama ya da çok az başlatma, eşinin başlatma girişimlerine karşılık vermeme

• Her cinsel karşılaşmada ya da neredeyse her cinsel karşılaşmada (yaklaşık %75-100’ünde) cinsel etkinlik sırasında, cinsel coşku/hoşlanma olmaması ya da çok az olması

• İçten ya da dıştan gelen hiçbir cinsel simgeye (yazılı-sözel-görsel) karşı cinsel ilgi/uyarılmanın olmaması ya da çok az olması

• Her cinsel karşılaşmada ya da neredeyse her cinsel karşılaşmada (yaklaşık %75-100’ünde) cinsel etkinlik sırasında, cinsel organlarda ya da cinsel organların dışında bir duyum olmaması ya da çok az olması.

En az, yaklaşık 6 ay ve belirgin sıkıntı (APA, 2013)

(38)

Kadında Cinsel İlgi/Uyarılma Bozukluğu

• Türkiye’de 518 kadınla yapılan bir çalışmada

• 18-30 yaş arası % 41

• 31-45 yaş arası % 53

• 46-55 yaş arası % 68

Kadınlar arasında en sık görülen cinsel sorundur.

• Geleneksel ve tutucu yetiştirilme

• Utanma, suçluluk ve günahkarlık duyguları

• Cinsellikle ilgili yanlış bilgiler

• Abartılı beklentiler

• Travmatik yaşam deneyimleri

• Erken çocukluk dönemine ait bilinçdışı çatışmalar Psikososyal ve kültürel faktörlere bağlı olarak gelişebilir.

38

(39)

Kadında Cinsel İlgi/Uyarılma Bozukluğu

39

Bu kadınlarda ilişki sorunları, partner ile uyumsuzluk ve partner reddi bir sebep olarak karşımıza çıkabilir.

• Bu durumda öncelikle ilişki sorunlarına odaklanılmalıdır.

İlaçlara bağlı yan etki, geçirilen idrar yolu enfeksiyonlarında, ya da hormanel bazı hastalıklarda cinsel ilgi de azalma görülebilir.

Kimi zaman kişinin partneri yeterince uyarılma sağlayacak kadar cinsel ilişki sürdüremiyor olabilir.

• Bu durumlar detaylı öykü alımını gerektirir.

(40)

Erkekte Düşük Cinsel İstek Bozukluğu DSM-5 Tanı Kriterleri

40

Cinsel içerikli düşüncelerin ya da düşlemlerin ve cinsel

etkinlik için isteğin, sürekli ya da yineleyici olarak az olması (ya da olmaması).

Kişinin yaşı, genel ve toplumsal-kültürel durum gibi cinsel işlevselliği etkileyebilecek etkenler göz önünde

bulundurulmalıdır.

En az, yaklaşık 6 ay ve belirgin sıkıntı

(41)

Erkekte Düşük Cinsel İstek Bozukluğu

• Sertleşme bozukluğu ya da erken boşalma

• Sorundan kaçınma

Cinsel istekte azalma başka bir cinsel soruna bağlı olarak oluşabilir.

• Sorunun ne zaman başladığı, partnere göre değişip değişmediği, mastürbasyon sırasındaki istek ve mastürbasyon sıklığı

Öykü alırken;

Yaygınlığına dair yapılan çalışma verileri çeşitlilik göstermektedir.

• Tutucu toplum ve kültür yapısı

• Suçluluk ve günahkarlık duyguları

• Partner uyumsuzluğu, partner reddi,

• Depresyon, stres ve anksiyete

• Fiziksel hastalıklar

• ilaç, alkol ve madde kullanımı Bio-psiko-sosyal yönleri vardır.

41

(42)

Sertleşme Bozukluğu DSM-5 Tanı Kriterleri

42

Her cinsel etkinlikte ya da neredeyse her cinsel etkinlikte (yaklaşık %75-100’ünde);

• Cinsel etkinlik sırasında sertleşme sağlamada belirgin güçlük çekme

• Cinsel etkinlik bitene dek sertleşmeyi sürdürmede belirgin güçlük çekme

• Sertlik düzeyinde belirgin azalma

En az, yaklaşık 6 ay ve belirgin sıkıntı

(43)

Sertleşme Bozukluğu

Toplumdaki cinsel mitler nedeniyle bir kere sertleşme sorunu yaşandığında kaygı ile uzmana başvurulabilinmektedir.

• Kısır döngü

• Cinsel bilgilendirme

Psikolojik olmayan sebeplerden kaynaklı ise yönlendirme yapılmalıdır.

Psikolojik ek tanılar değerlendirilmelidir.

• Alkol madde kullanımı

• Kaygı ve depresif bozukluklar

• Tssb

• Cinsel terapi öncelik olmamalıdır.

Kendine güvende azalma, başarısız hissetme ve buna bağlı olarak depresyon görülebilir.

• Sorunun nedeni ve sonucu olarak depresyon iyi ayırt edilmelidir.

43

(44)

Sertleşme Bozukluğu

• Cinsel eylemden kaçınma ve partnerde doyumda ve istekte azalma Kişinin kendi ve partneri üzerinde olumsuz etkileri vardır.

• Ülkemizde yapılan bir çalışmada oran % 33

• 40-49 yaşlarında % 17

• 50-59 yaşlarında % 35

• 60-69 yaşlarında % 69

• 70 yaş üzerinde % 83

• Bu veriler bilgilendirme yapmak açısından önemlidir.

Sıklığı yaş ile artmaktadır.

• Damar yapılarında bozulma

• Diyabet, hipertansiyon, sigara, alt üriner sistem rahatsızlıkları

• Kardiovasküler rahatsızlıklar

• MS, Parkinson, Alzheimer, beyin damar hastalıkları, omurilik zedelenmleri

• Hormonel rahatsızlıklar

• İlaç kullanımı Biyolojik etiyoloji

44

(45)

Orgazm Bozuklukları

45

• Cinsel heyecan sonrası orgazm yokluğu Kadında Orgazm Bozukluğu

• Erkeklerde çok hızlı boşalma Erken Boşalma

• Erkeklerde sürekli boşalma güçlüğü

Geç Boşalma

(46)

Kadında Orgazm Bozukluğu - DSM-5 Tanı Kriterleri

46

Her cinsel etkinlikte ya da neredeyse her cinsel etkinlikte (yaklaşık %75-100’ünde) aşağıdaki belirtilerden biri olmalıdır:

• Orgazmda belirgin gecikme, belirgin orgazm seyrekliği ya da yokluğu

• Orgazm duyularının çok düşük yoğunlukta olması

En az, yaklaşık 6 ay ve belirgin sıkıntı

(47)

Kadında Orgazm Bozukluğu

• Aralıklı olarak orgazm olamama tanı konma sebebi değildir.

Cinsel aktivitelerin orgazm odaklı olmaması danışanlara verilen önemli bir bilgidir.

• Bu kadınlar daha az uyarılıyor değillerdir.

Bir çok kadın uyarılır ama orgazma ulaşamaz.

• ama taklit eder.

• % 10’u hayatları boyunca hiç orgazm deneyimleyemez.

• Ülkemizde bu oranlarda daha da fazladır.

Kadınların yaklaşık üçte ikisi orgazm yaşamaz.

47

(48)

Kadında Orgazm Bozukluğu

• Endokrin, jinekolojik ve nörolojik hastalıkları

• İlaç kullanımı Biyolojik etmenler:

• Negatif beden imajı ve düşük benlik saygısı

• Erken dönem baba ilişkisindeki olumsuzluklar

• Çocukluk döneminde babadan ayrı kalan ya da baba kaybı yaşayan, duygusal olarak yeterince iyi ilişki kuramayan, babaları tarafından ihmal edilen

• Geleneksel kadın cinsel rolü

• Cinselliği kontrol altında tutma gereği

• Cinsellikten haz alınmaması gerekliliği inancı

• Partner ile yaşanan ilişki sorunları

• Partnere karşı düşmanca duygular

• Kendini bırakma korkusu

• Duygu ve davranışları üzerinde Kontrolünü yitirme korkusu

• Biyolojik bir uyaranın kontrolü almaması için kendilerini ketleme Psikososyal etmenler:

48

(49)

Erken Boşalma DSM-5 Tanı Kriterleri

49

Eşli her cinsel etkinlik sırasında, sürekli ya da

yineleyici olarak, vajinaya girdikten sonra yaklaşık 1 dakika içinde ve kişinin isteğinden önce

boşalma.

Belirtiler her cinsel etkinlikte ya da neredeyse her

cinsel etkinlikte (yaklaşık %75-100’ünde) en az,

yaklaşık 6 aydır bu sürmekte ve klinik açıdan

belirgin sıkıntıya neden olmaktadır (APA, 2013).

(50)

Erken Boşalma

Vajinal birleşmeyi kapsamayan durumlar için de erken boşalma tanısı konabilir ancak bunun için bir süre kriteri belirlenmemiştir.

• Ülkemizde 2.593 çift ile yapılan bir çalışmaya göre, erkeklerin % 20’si bu şikayete sahiptir.

• Yaş, ilişki süresi ve çocuk sayısı artıkça sorun artmaktadır.

Oldukça yaygındır.

Nedenleri arasında serotonerjik sistem ile ilişkili sorunlar önemli rol oynamaktadır.

• Kaygı düzeyinde atış, Depresyon,

• partnerle ilişkide olumsuzluklar Psikolojik sebepler,

• Bir kere erken boşalma yaşayan erkeğin klasik koşullanma yolu ile bu sorunu geliştirmiş olabileceği üzerine odaklanılır.

Performans kaygısı özellikle etkilidir.

50

(51)

Geç Boşalma - DSM-5 Tanı Kriterleri

51

Eşli her cinsel etkinlikte ya da neredeyse her cinsel etkinlikte (yaklaşık %75-100’ünde), kişi bir gecikme olmasını istemiyorken;

• boşalmada belirgin gecikme

• belirgin boşalma seyrekliği ya da yokluğu olmalıdır.

Belirtiler en az, yaklaşık 6 aydır bu sürmekte ve klinik açıdan belirgin sıkıntıya neden

olmaktadır (APA, 2013).

(52)

Geç Boşalma

1.Kişinin boşalmaya ulaşması 16-20 dakikadan fazla sürüyor veya uzun süreli uyarıya rağmen boşalma olmadan hayal kırıklığı ya da yorgunluk nedeniyle ilişki sonlandırılıyorsa

2.Kişi, boşalma yanıtını ilerletemiyor ve amaçlı olarak cinsel ilişkiyi uzatmıyorsa

3.Kişi bu durumla ile ilgili sıkıntı duyuyor veya partneri bu durum ile ilgili rahatsızlık hissediyorsa.

Aşağıdaki 3 durumun varlığında boşalmanın geç olduğu düşünülebilir.

Cinsel performansa ilişkin kaygı, cinsel doyumsuzluk ve cinsel eylemlerden kaçınma ile sonuçlanabilir.

Partner bu sorunu kendi açısından olumsuz yorumlayabilir bu da ilişki sorunlarına yol açabilir.

52

(53)

Geç Boşalma

Klinik olarak görülme sıklığı daha az olduğu için erken boşalmaya göre hakkındaki bilgiler daha azdır.

Ancak bilindiği kadar da nadir görülmediği anlaşılmıştır.

• Sıklığı % 5 ile 15 aralığında değişmektedir.

Boşalma otonom sinir sistemi tarafından kontrol edilir ve sempatik sinir sisteminin aracılığıyla refleksif bir yanıt olarak gerçekleşir.

• Spinal zedelenme

• MS

• Diyabet

• İlaçlar

Psikolojik açıklamalar ise psikodinamik yaklaşıma dayanmaktadır.

• Bilinçdışı kastrasyon, ensest, kadınlara yönelen agresyon, kontrol kaybı korkusu ve parafilik dürtüler nedeniyle kişi boşalma üzerine kontrolcü davranabilir ve psikolojik çatışma halinde iken refleksif boşalma yanıtı bozulabilir.

53

(54)

Cinsel Ağrı Bozuklukları

54

• DSM-IV-TR, vajinusmus ve disparoni

• Birbirinden ayırt edilemedi için birleştirilmiştir.

• Cinsel ilişki sırasında devamlı ya da tekrarlayan ağrı

• Bir sağlık probleminden ya da cinsel ilgi ya da uyarılma sorunlarından dolayı vajinanın yeterince kayganlaşmamasından kaynaklanmamalıdır.

Cinsel Organlarda/Pelviste Ağrı/İçe Girme Bozukluğu

(55)

Cinsel Organlarda-Pelviste Ağrı/İçe Girme Bozukluğu - DSM-5 Tanı Kriterleri

55

Aşağıdakilerden birinde (ya da daha çoğunda) sürekli ya da yineleyici güçlük çekme:

• Birleşme sırasında vajinaya girme

• Vajinaya girme ya da girişimleri sırasında vulvovajinada ya da pelviste belirgin ağrı duyma

• Vajinaya girme eyleminin gerçekleşeceği beklenirken ya da vajinaya girme sırasında ya da girilmesinden ötürü, vulvovajinada ya da pelviste ağrı

duymayla ilgili olarak belirgin bir korku ya da kaygı duyma

• Vajinaya girme girişimi sırasında pelvis tabanı kaslarını çok germe ya da sıkma

En az, yaklaşık 6 ay ve belirgin sıkıntı

(56)

Cinsel Organlarda-Pelviste Ağrı/İçe Girme Bozukluğu

Bu kasılma ve ağrı çoğu kişide vajinaya girişi engelleyecek kadar güçlüdür.

• Korku, panik, bacaklarını kapama, itme, bedende genel bir kasılma hali de görülebilir.

Kasılma dışında, partner cinsel birleşme girişiminde bulunduğunda,

Çoğunda şikayetler cinsle yaşamın başından beri vardır.

• Ağrının tipi ve konumu detaylandırılmalıdır.

• Kitleler, yumurtalık kistleri, üreme organı enfeksiyonları, herpes ya da Hpv virüsü gibi tıbbı nedenler olabilir.

• Kişi öncelikle kadın doğum uzmanına yönlendirilmelidir.

Sorun sonradan başladı ise

56

(57)

Cinsel Organlarda-Pelviste Ağrı/İçe Girme Bozukluğu

• Evlenme öncesi hiçbir cinsel eylemde bulunmamış henüz bir haftalık bir çift başvurusu hemen vajinusmus olarak değerlendirilmemelidir.

• Cinsel bilgilendirme, cinsellikle ilgili yanlış inançların konuşulmasını içeren birkaç seans

İlk gece korkusu

İlişki sorunlarına dikkat edilmelidir.

• Sertleşme ya da erken boşalma

Partnerdeki olası cinsel işlev sorunları değerlendirilmelidir.

• Ülkemizde genel popülasyonda % 15, poliklinik başvuruları arasında % 62-75

Oldukça yaygındır.

57

(58)

Cinsel işlev bozukluklarının tedavisi Genel İlkeler

58

Öncelikle organik nedenler olup olmadığı değerlendirilir,

• üroloji, jinekoloji, endokrinoloji, nöroloji gibi birimlerle ortak çalışılır

Cinsel işlev bozukluğunun ilişki sorunlarına ikincil gelişip gelişmediği araştırılır

İlaç tedavisi: Tedavide doğrudan kullanılabilecek ilaçlar yalnızca sertleşme bozukluğu için söz konusudur.

Mevcut sorunlarla payı olan ya da bunları devam ettiren geçmişteki travmatik ya da olumsuz olaylar araştırılır.

Depresyon ya da kaygı bozuklukları gibi eşlik eden psikolojik durumların varlığı araştırılır ve bunlar öncelikle tedavi edilir.

(59)

Cinsel işlev bozukluklarının tedavisi Genel İlkeler

Sorunu anlama ve ele alma, kırgınlıkları giderme amacıyla çiftler arası iletişim arttırılır (iletişim eğitimi).

Cinsellikle ilgili yanlış inanç ve bilgiler düzeltilir (cinsel eğitim/bilgilendirme).

Bireysel psikopatolojinin olmaması, evlilik sorunu

olmaması ve eşlerin sorunu kabul ederek çözüme motive

olmaları tedavi başarısını arttırır.

(60)

Duyumsal Odaklanma (sensate focus) Egzersizleri

• Aşama aşama ve sıralı olarak bedene dokuma egzersizi

• Cinsel olmayandan cinsel olana doğru artarak partnerin vücuduna dokunma

• Cinsel bilgilendirmeden sonra en sık kullanılan teknik

• Haz alma ve duyumlara odaklanma, kendini ve partnerini tanıma, uyarı tekniklerinin keşfi ve geliştirilmesi, birleşme öncesi ve sevişme süresinin ve uyarının arttırılmasını sağlar.

• Partnerle cinsellik konuşulur, arzular dile getirilir, sıralı olarak verilen egzersizlerle güven oluşturulur ve tam bir rahatlama ile sevişme

sürdürülür.

• Yapmamaları gerekeni değil yaptıklarında hoşlarına gidenleri söyleme

60

(61)

Cinsel Fantezi Alıştırmaları

• Özellikle uyarılmada sorun yaşayan kişilerde

• Gevşeme egzersizlerinin ardından kişi erotik hayaller kurar ve bu hayallere odaklanarak uyarılmayı sürdürür.

• Cinselliğin katı kurallar ile sınırlandırıldığı, utanç ve suçlulukla ilişkilendirildiği kişilerde özellikle işe yarar

61

(62)

Farmakolojik Tedavi

• Özellikle sertleşme ve erken boşalma bozukluğunda kullanılabilecek ilaç tedavileri bulunmaktadır.

Kaygının Azaltılması

• Cinsellikle ilgili bilgilendirme seansları bunda oldukça etkilidir

62

(63)

Kaynakça

Şahin, M. (Çev. Ed.) (2015). Anormal Psikolojisi, DSM 5, Nobel Yayıncılık.

Referanslar

Benzer Belgeler

• Rıza yaşının altında bulunan bir çocuğun cinsel açıdan olgun bir yetişkinin cinsel doyumuna yol açacak bir edim içinde yer alması ya da bu duruma göz yumulmasıdır..

Çalışmada cinsel sağlık eğitimi dersinin cinsel mit puanları- na etkisine bakıldığında öğrencilerin cinsel mit puanlarının son testte azaldığı belirlenmiştir..

Her cinsel karşılaşmada ya da neredeyse her cinsel karşılaşmada, cinsel etkinlik sırasında, cinsel organlarda ya da cinsel organların dışında bir duyum olmaması ya da çok

• Sık sık kabus görme, aşırı derecede canavar ya da görünmeyen nesnelere ilişkin korku.. •

 Biseksüellik(Erkeğin erkek ya da kadına; kadının kadın ya da erkeğe); Bireyin hem kendi cinsine, hem de karşı cinse yönelebilmesi,.. 4.Farklı Cinsel Kimlik(Different

Annesine veya diğer aile üyelerine şiddet uygulandığına tanık olan çocuk, şiddet kendisine yönelmese bile gelecekteki

Özürlü çocuğun, özel bakıma gereksinimi olduğu bilincinden hareketle bu maddenin 2 nci fıkrası uyarınca yapılması öngörülen yardım, çocuğun ana- babasının ya

• Dış görünüş, davranış ya da psikomotor aktiviteler, değerlendiriciye karşı tutum, duygulanım ve duygudurum, konuşma ve düşünce, algı bozuklukları, yönelim ve