• Sonuç bulunamadı

SANAL MÜZE ZİYARETLERİNİN ÖĞRENCİLERİN BİLİŞSEL VE DUYUŞSAL KAZANIMLARI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "SANAL MÜZE ZİYARETLERİNİN ÖĞRENCİLERİN BİLİŞSEL VE DUYUŞSAL KAZANIMLARI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ"

Copied!
129
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

GÜZEL SANATLAR EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

RESİM-İŞ ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

SANAL MÜZE ZİYARETLERİNİN

ÖĞRENCİLERİN BİLİŞSEL VE DUYUŞSAL KAZANIMLARI

ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Emel DEMİRBOĞA

Ankara Kasım, 2010 

(2)

T.C.

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

GÜZEL SANATLAR EĞİTİMİ ANABİLİM DALI RESİM-İŞ ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

SANAL MÜZE ZİYARETLERİNİN

ÖĞRENCİLERİN BİLİŞSEL VE DUYUŞSAL KAZANIMLARI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Emel DEMİRBOĞA

Danışman

Prof. Dr. Serap BUYURGAN

(3)
(4)

iii ÖNSÖZ

Kültürel mirasımızı gelecek nesillere aktarmak ve öğrenciler de tarih ve kültür bilinci oluşturmada müzelerin ne denli önemli olduğu bilinen bir gerçektir.

Hızla gelişen teknoloji ve bunun devamında bilişim sektörünün insanlığa sağladığı sayısız kolaylıklardan müze eğitimi adına da faydalanmak mümkündür. İnternet ortamı sayesinde dünya kültür varlıklarından olan müzelerdeki “kültürel miras ürünleri” çocuklarımızın eğitim ve öğretimi için her an hizmet sunmaktadır.

Bu çalışma internet ortamından faydalanılarak yapılan, görsel sanatlar dersinde sanal müze ziyareti etkinliğinin öğrencilerin bilişsel ve duyuşsal kazanımlarına etkilerini içermektedir.

Tez çalışmamda, benden bilgi ve yardımlarını esirgemeyen, olumlu yönlendirmeleriyle bana yol gösteren değerli hocam tez danışmanım Prof. Dr. Serap BUYURGAN’a, eğitim programları uzmanı Yrd. Doç. Dr. Haluk ÜNSAL’a, görüşleri ile yön gösteren Yrd. Doç. Dr. Mehmet ŞEREN’e ,verilerin çözümlenmesi aşamasında yardımlarını gördüğüm Çetin TORAMAN’a, manevi destekleriyle her zaman yanımda olan aileme,anneme ve abim Bülent ERMİŞ’e teşekkürü bir borç bilirim.Son olarak bu çalışmanın ortaya çıkmasında bana göstermiş olduğu hoşgörü ve yardımıyla eşim Muzaffer DEMİRBOĞA’ya teşekkür ederim.

(5)

iv

SANAL MÜZE ZİYARETLERİNİN ÖĞRENCİLERİN BİLİŞSEL VE DUYUŞSAL KAZANIMLARI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

DEMİRBOĞA, Emel

Yüksek Lisans Tezi, Resim-İş Öğretmenliği Bilim Dalı Tez Danışmanı: Doç. Dr. Serap BUYURGAN

Kasım - 2010

Bu çalışma, sanal müze ziyaretlerinin öğrencilerin duyuşsal ve bilişsel kazanımları üzerindeki etkilerini belirlemek amacıyla yapılmıştır.

Araştırmada betimsel analiz yönteminden yararlanılmış ve ilişkisel yaklaşım benimsenmiştir. Bu araştırmanın evrenini Ankara İl Merkezinde bulunan Şehit Mehmet Ali Durak İlköğretim okulundaki 8.sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Örneklemi ise 2009 – 2010 eğitim öğretim yılı ilköğretim 2. Kademe iki farklı 8. Sınıf öğrencileri içerisinden seçilen toplam 60 öğrenciyi kapsamaktadır. Uygulama bizzat araştırmacı tarafından sınıf pk deney ve kontrol gruplarına açık uçlu 12 adet sorudan oluşan ön anket ve son anket uygulaması yapılmıştır. Öğrencilerin, Sanal Müze ziyaretiyle görsel sanatlar dersi kapsamında yapılan etkinliklere yönelik tutumlarını ölçmek amacıyla Tutum ölçekleri literatüründen likert tipi; tutum maddelerine İlköğretim 2.kademe 8.sınıf öğrencilerinin karar verme becerileri de göz önünde bulundurularak tutum ölçeği hazırlanmıştır. Bu araştırmada elde edilen bulguların sonucunda ön anket ve son anket puanları ile frekans ve yüzde değerleri kullanılmıştır. Veriler SPSS 15 paket programında analiz edilmiştir.

Araştırmanın sonucunda, İlköğretim II. kademe 8. sınıf öğrencilerinin görüşlerine göre; Sanal Müze Ziyareti etkinliği Görsel Sanatlar dersine olumlu anlamda katkı sağladığı tespit edilmiştir.

Görsel Sanatlar dersinde; müze eğitimi konusunun işlenişinde çağdaş bir yaklaşımla, çağımızın gerektirdiği teknolojik imkanlardan yararlanılarak sanal müze ziyareti etkinliği ile müzeler eğitim hizmetinde daha aktif ve etkili olacaktır.

Sanal Müze Ziyareti etkinliği ile dünyanın her hangi bir yerindeki kullanıcı evrensel kültür mirası olan müzeleri gezme fırsatı bulacaktır.

(6)

v ABSTRACT

THE EFFECTS OF VİRTUAL MUSEUM TOURS ON STUDENTS COGNİTİVE AND AFFECTİVE ABİLİTİES

DEMİRBOĞA, Emel

Master Thesis, Division of Arts Education and Crafts Teaching

Thesis Consultant: Associate Professor Serap BUYURGAN

December 2010

This study is aimed to determine the cognitive and affective gains of students through virtual museum tours.

During the research, scanning method and relational approach have been applied in the interviews about the first sub-problem. The scope of the study consists of the 8th grade students in Şehit Ali Durak Primary School. The sampling covers 60 students selected among 8th grade students in the 2009-2010 academic year. The application has been implemented by the researcher himself in the classroom environment during the visual arts lessons. As a data collectiıng tool, pre-questionaire and final questionaire techniques consisting of 12 open-ended questions have been applied to both experimental and control groups. In order to evaluate the students’ attitudes to the visual museum tours as activities implemented during visual art lessons, likert scale has been applied among other attitude scales. The decision making abilities of the 8th grade students has been taken into consideration while preparing the scale. Pre-questionaire and final questionaire scores, frequency and percentage values have been used for the results of the data obtained in this research. The data have been analyzed with SPSS 15 package programme.

At the end of the research, it has been confirmed that virtual museum tours, contribute positively to the virtual art lessons for 8th grade students.

Through virtual museum tours, museums will be used more actively and efficiently in education. This shall be implemented in visual art lessons, in the subject of museum education using a modern approach with the aid of tehcnological developments of our era.

(7)

vi

İÇİNDEKİLER

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI ... ii

ÖNSÖZ ... iii ÖZET ... iv ABSTRACT ... v İÇİNDEKİLER ... vi TABLOLAR ... x KISALTMALAR ... xi BÖLÜM I 1.GİRİŞ 1.1. Problem ... 1 1.2. Araştırmanın Amacı ... 9 1.2.1. Problem Cümlesi ... 10 1.2.2. Alt Problemler ... 10 1.3. Araştırmanın Önemi ... 10 1.4. Varsayımlar ... 12 1.5. Araştırmanın Sınırlılıkları ... 13 1.6. Tanımlar ... 14

(8)

vii BÖLÜM II

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.1. Müze Nedir ... 16

2.1.1. Müze Türleri ... 19

2.1.2. Sanal Müze ... 21

2.1.2.1. Rahmi M. Koç Sanal Müzesi ... 25

2.1.2.2. Sakıp Sabancı Sanal Müzesi ... 29

2.1.2.3. Sanal Müzelerin Faydaları ... 30

2.2. Müze Eğitimi ... 32

2.3. Dünya’da Müzeciliğin Tarihsel Gelişimi ... 41

2.4. Türk Müzeciliğinin Tarihsel Gelişimi ... 45

2.4.1. Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Müzecilik ... 45

2.4.2. Cumhuriyet Döneminde Müzecilik ... 48

2. 5. İlgili Araştırmalar ... 53

2. 5. 1. Yurt içinde Yapılan Araştırmalar ... 53

2. 5. 2. Yurtdışında Yapılan Araştırmalar ... 56

BÖLÜM III 3. YÖNTEM 3.1. Araştırmanın Modeli ... 58

(9)

viii

3.3.1. Bilgi Toplama Formunun Geliştirilmesi ... 62

3.3.1.1. Görüşme Formu ... 62 3.3.1.2. Tutum Ölçeği ... 63 3.4. Verilerin Analizi ... 63 BÖLÜM IV 4. BULGULAR ve YORUM 4.1. Alt Problem 1 ... 65

4.1.1. Kontrol Grubu Ön Anket ... 65

4.1.2. Kontrol Grubu Son Anket ... 68

4.1.3. Deney Grubu Ön Anket ... 77

4.1.4. Deney Grubu Son Anket ... 79

4.2. Alt Problem 2 ... 88

4.2.1. Deney Grubu Tutum Ölçeği ... 88

(10)

ix BÖLÜM V 5. SONUÇ ve ÖNERİLER 5.1. Sonuç ... 102 5.2. Öneriler ... 104 KAYNAKÇA ... 106 EKLER ... 114

Ek-1: Deney ve Kontrol Grubu Görüşme Formu Soruları ... 114

Ek-2: Müze Eğitimine Yönelik Tutum Ölçeği ... 116

(11)

  x

Tablo 1. Deney ve Kontrol Gruplarına Ait Betimsel İstatistikler ... 96

Tablo 2. Deney ve Kontrol Gruplarına İlişkin Toplam Puanların T-Testi İçin

Normallik Varsayımı Sınaması ... 97

Tablo 3. Deney ve Kontrol Grupları Toplam Puana İlişkin T-Testi ... 98

Tablo 4. Deney ve Kontrol Gruplarına İlişkin Olumlu Soruların Toplam

Puanları Üzerinden T-Testi ... 99

Tablo 5. Deney ve Kontrol Gruplarında Müze Bilincini Ölçmede Likert Tipi

Tutum Ölçeğinin Olumlu Sorular Üzerindeki Frekans Dağılımı ... 100

Tablo 6. Deney Grubuna İlişkin Sınıfların Frekansı ... 101

(12)

  xi

KISALTMALAR

MEB : Milli Eğitim Bakanlığı

SPSS : Statistic Package For Social Sciences G.Ü : Gazi Üniversitesi

G.E.F : Güzel Sanatlar Fakültesi

(13)

BÖLÜM I

1. GİRİŞ

1.1. Problem

Sanat, ilk çağlardan günümüze değin insanlığın yaşamının vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Sanat, yaratıcılığın ve hayal gücünün bir ifadesi, insanın düşünce biçiminin, inançlarının, toplumsal ve bireysel değerlerinin bir yansımasıdır. Her birey kendi kültürünün sanatsal ifadelerinin yanında, geçmiş ve bugünün evrensel sanat kültürünü özümsemeli, sanat adına bilinçli yaklaşımlarda bulunmalı, en azından bilinçli bir sanat alımlayıcısı olmalıdır. Bu da sanat eğitimi ile gerçekleşir. Sanat eğitimini genel eğitim içinde alan genç bireyler, sanat kültürü yanında görsel algılarını ve yaratıcı yetilerini de geliştirerek bu özelliklerini kişiliklerine yansıtırlarsa, daha duyarlı ve daha kapsamlı bir insan olma yolunda ilerlerler.

İlköğretim okulları, çocuğa sanat kültürünü, sanatın kendine özgü tekniği ve düşünsel temeli olduğunu öğretebilmelidir. Sadece sanatın kendisi değil, içinde oluşup geliştiği kültürel evrenin de çocuk tarafından yargılanabilmesine olanak sağlamalıdır.

Sanat eğitimi, yaratıcılık eğitiminin ön planda tutulduğu, hayal gücünün geliştirildiği, her öğrencinin kişisel gelişimi ve eğilimleri paralelinde yönlendirilmeye çalışıldığı en güvenilir ortamlardan biridir.

Bütün sanatları ve bu sanatların birbirleriyle ilişkisini düşünsel boyutta, sanatçı, izleyici, toplum, kültür ve eğitim bağlamında inceleyen kuramsal çalışmalara “Güzel Sanatlar Eğitimi” denir. Görsel Sanatlar, resim, heykel, mimarlık, grafik sanatlar, endüstri tasarımı, uygulamalı sanatlar, sinematografi, fotografi, tekstil, moda tasarımı, seramik, bilgisayar sanatı gibi geniş bir alanı kapsar (Buyurgan, Buyurgan, 2007: 16).

(14)

Sanat eğitimi ile görsel algısı gelişmiş, kendini sanatsal yollarla ifade edebilen, içinde yaşadığı kültürü önce tanıyan, öğrenen, koruyan ve gelecek nesillere taşıma sorumluluğunu üstlenen, dünya kültür mirasına saygılı, yaratıcı ve yapıcı bireyler yetiştirilmesi hedeflenir (Buyurgan, Buyurgan, 2007: 5).

Bireyin sanat eğitimi alabileceği kurumlardan birisi de müzelerdir. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün 1990 yılı mevzuatına göre Müze; “Kültür varlıklarını tespit eden, ilmi metotlarla açığa çıkaran, inceleyen, değerlendiren, koruyan, tanıtan, sürekli ve geçici olarak sergileyen, halkın kültür ve doğa varlıkları konusundaki eğitimini, güzel zevkini yükselten, dünya görüşünü geliştirmede etkisi olan kuruluştur.”

Allan’a göre ise; “Müzelerin başlıca görevlerinden biri, insanın dünyanın bütün bölümlerindeki tarihini bizim için canlandırmak; insanın, içinde yaşadığı çevreyi tanımakta nasıl ilerlediğini, aile hayatını nasıl teşkilatlandırdığını, sanatların, tekniklerin, kültürün ve uygarlığın nasıl geliştiğini bize göstermektedir” (Allan, 1963: 5).

Son dönemlerde geliştirilen sanat eğitimi teorilerinden Çok Alanlı Sanat Eğitimi modelinde müze eğitimi önemli yer tutmaktadır. Görsel sanatlar eğitimi derslerinde müzelerden yararlanmada bu yöntemlerden birisidir. Süzen’e göre (2005: 22), “Değişik kültürlerin beşiği olmasıyla övündüğümüz ülkemizde çok daha canlı ve yaratıcı bir eğitim yapılabilir. Müzelerde ve uygulamalı atölyelerde, uzman öğretmenlerin gözetiminde çocukların katılımlarının sağlanıp, düş güçlerini geliştirerek görsel duyarlılık kazanmalarını sağlayan bir yöntem, uygun olur.” Türkiye’nin kültürel zenginlik ve kimliğini barındıran müzeler, koruyup, sergiledikleri eserler ile ziyaretçilere geçmiş ile gelecek arasında bağ kurdurabilen kültür ve eğitim kurumlarıdır. Ülkemizin geleceği için en önemli yatırım eğitimdir.

Müzeler ile geniş kitlelere ulaşmak kolay olacağından, müzelerin eğitim ortamı olarak kullanılması göz ardı edilmemelidir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni Görsel Sanatlar Eğitimi programında Müze Etkinlikleri yer almaktadır. Günümüz koşullarında ise yeniden yapılandırılan eğitim sistemimizin öğretim programları kapsamında, Görsel Sanatlar Dersi Öğretim Programı’nın oluşturulmasına ihtiyaç duyulmuştur. Görsel Sanatlar dersi içerik olarak şu şekilde açıklanmıştır; “Görsel sanat kültürü, müze bilinci ve görsel sanatlarda

(15)

biçimlendirme olmak üzere üç öğrenme alanında eğitim ve öğretim yapmayı hedeflemektedir. Böylece görsel sanatların diğer dallarıyla da ilgilenen ve öğrenciyi yönlendirebilecek esnekliğe sahip bir program yapılandırılması amaçlanmıştır. Bu programla sanattan zevk alan, sanatı içselleştiren, bilinçli, estetik zevke sahip ve eleştiri yapabilen nesiller yetiştirilmesi hedeflenmektedir” (M.E.B. 2006).

Son zamanlarda yapılan araştırmalar, görsel sanatlar eğitimi derslerinde müzeleri kullanmanın, yaşayarak öğrenmeyi sağladığını, kapalı sınıf ortamından hareket imkanı daha rahat bir ortam sunduğunu, yaratıcılığı teşvik ettiğini ortaya koymaktadır. Eğitim psikolojisinde, pasif bir öğrenimden aktif bir anlayışa doğru ilerleme kaydedilmiştir. Müzelerde ise uygarlığın her tür belgesini öğrenciye sunup öğrenciyi hem yaratıcılığa hem eyleme yönlendirmektedir. Atagök’e göre (1999: 146), “Müzeler; öğrencinin heyecanını anında yakalamakta, onun nesne karşısında oluşan enerjisini farklı uygulamalarla kanıtlamakta, öğrenciye uygarlığın bir bireyi olduğunu hissettirmektedir”.

Onur’a göre (2002: 18); “Günümüzün müzesi, çocuğa, gence, yaşlıya, engelliye eğitim veren, bireyi, aileyi, toplum eğitimini, yaşam boyu eğitim içinde olan bireyin gelişmesine ve toplumun kalkınmasına katkıda bulunan gerçek bir eğitim kurumu niteliği kazanmaktadır”.

Süzen’e göre (2000: 86-87); “Müze, tarihsel, müzecilik ve eğitimsel işlevlerinin yanında başlı başına bir öğrenme ortamı olarak da değerlendirilebilir. Müzenin sahip olduğu içerik eğitim açısından yerinde bir eğitim anlayışına yönelik olarak önemli bir fırsattır”. Bu gerekçeye dayalı olarak müzenin temel işlevlerinden birinin eğitim olduğu görülmektedir. Bu eğitim ister doğrudan bilime ve bilgiye, ister duygu ve sezgilere yönelsin, bireye kattığı yaşantısal zenginliklerle ona yeni ufuklar açar, bilişsel ve duyuşsal açıdan donatır, daha yaratıcı bir yaşama yöneltir, bireye gerekli tarih ve çevre bilincini verir. Bu nedenle müzeler bilişsel öğrenmenin yanı sıra duyuşsal ve yaşantısal öğrenmenin de sağlanacağı bir ortamdır.

Eğitimin durağanlığı aşma, gelişme ve yenilenmeyi esas aldığı anlaşılıyor. Temelleri ailede atılan eğitimin sistemli bir hale dönüştürülmesi okul dönemiyle başlar. Okul döneminde yaşamsal temel becerilerin kazanıldığı ve kişiliğin çatısının oluştuğu

(16)

düşünüldüğünde, bireyin yaratıcılığını tetikleyen, onu edilgen konumdan etkin konuma getiren eğitim sistemine ihtiyacı olduğu açıktır (Selçuk, 1991: 2). Kişinin taşıdığı potansiyel değerlerin ancak eğitim yoluyla işlev kazanabileceği görülmektedir.

Bilgi aktarımına dayalı eğitim sistemi toplumdaki değişim ve teknolojideki gelişmeye bağlı olarak yerini öğrenciyi aktif yapan bir anlayışa bırakmıştır. Buna paralel olarak görsel sanatlar eğitimi ise günlük yaşantımızın her alanında karşımıza çıkan ve bireyi etkileyen, bireye şekil veren vazgeçilmez bir alan olarak tüm eğitim sistemi içinde özel bir yere sahiptir. Bu alanın en önemli araştırma ve uygulama mekânları müzeler ve galerilerdir (http://ogm.meb.gov.tr).

Yaşam boyu eğitim sürecinde çok yönlü öğrenme ve yaşam alanları olarak müzelerin; yaşantılara dayalı etkin kullanımını içeren müze eğitimi, tarihî ve kültürel zenginlikleriyle Türkiye için yeni ve ihtiyaç duyulan bir alandır. Müze eğitimi amacı ve konuları, sergileri, objeleri, çevresi, öğrenciyi merkeze alan ve disiplinler arası yönleriyle müzenin temel eğitim kuramları ve ilkeleri ışığında aktif bir öğrenme ve gelişme alanı olarak kullanılmasını içerir. Müze eğitiminin bireysel, sosyal ve fiziksel boyutları objelerle, algılar ve ilgiler yoluyla etkileşim, gözlem yapma, düşünce ve duyguları ifade etme, hayal gücünü kullanma, kendi yaşamına bağlama, bilgileme, müzenin bakış açısını görme ve anlama, objeleri okuma, kültürel değerleri ve yaşamı paylaşma, gerçeği arama, uygulamalar yapma ve değerlendirme gibi konuları içerir (http://ogm.meb.gov.tr).

Müze eğitimi özellikle zaman ve mekân içinde kendini ve insanları anlama, kültürel mirası devam ettirme, geçmişi, bugünü ve geleceği anlamlı bir biçimde ilişkilendirme, kültürel varlıklar, eski eserleri anlama, koruma ve yaşatma, kendi kültürünü ve farklı kültürleri çok yönlü ve hoşgörülü bir yaklaşımla tanıma ve anlama, müzeyi bir yaşam biçimi hâline getirme ve müzeleri yaşayan kurum niteliğini kazandırma, kültürler arası anlayış ve empati geliştirme gibi hedeflere hizmet etmektedir (Paykoç, 2000-2002). Kültürel ve tarihî zenginlikleriyle tanınan, medeniyetlerin beşiği olarak bilinen ülkemizde görsel sanatlar dersi gören öğrenciler bu ders aracılığıyla kültür ve sanata, sanat eserine, sanatçıya, eski eserlere bakış açılarını geliştirerek onları koruma bilinci, farklı kültürleri ve eserlerini tanıma ve saygı duyma, araştırma, uygulama yapma, değerlendirme gibi becerileri kazanacaktır.

(17)

Geçmişi anlamanın, tarihe saygı duymanın ve artık kaybolan kültürel değerlere önem vermenin eğitimciler için önemli olduğu bir gerçektir. Gelecek nesil bu işlevi müzeler aracılığıyla daha sağlıklı bir şekilde yerine getirebilecektir. Tarafsız bir gözle görsel ve duyuşsal değerlendirmelerini yapabileceklerdir (Earl, 1997: 35).

Müzedeki yaşantı; ilgiler yoluyla etkileşim, gözlem yapma, düşünce ve duyguları ifade etme, hayal gücünü kullanma, kendi yaşamına bağlama, bilgilenme, müzenin mesajını görme ve anlamlandırma, objeleri okuma, kültürel değerleri ve yaşamı paylaşma, gerçeği arama, uygulamalar yapma ve değerlendirme gibi özellikleri kapsamaktadır. Müze eğitimi özellikle zaman ve mekân içinde kendini ve insanları anlama, kültürel mirası devam ettirme, geçmişi, bugünü ve geleceği anlamlı biçimde ilişkilendirme, kültürel varlıkları, eski eserleri anlama, koruma ve yaşatma, kendi kültürünü ve farklı kültürleri çok yönlü ve hoşgörülü bir yaklaşımla tanıma ve anlama, müzeyi bir yaşam biçimi hâline getirme ve müzelere, yaşayan kurum niteliğini kazandırma gibi hedeflere hizmet etmektedir (ODTÜ Geliştirme Vakfı Ankara Okulları Müze Eğitimi Uygulamaları, http://www.erg.sabanciuni.edu).

Okuldaki hemen hemen bütün dersler, müzelerdeki mevcut malzemeden, doğru olarak kullanıldığı takdirde daha canlı bir hâle getirilebilir. Gençleri boş zamanlarında müzeleri tekrar tekrar gezmeye alıştırmak, bu gezilere çoğu zaman aileleri ve arkadaşları ile birlikte gelmelerini teşvik etmek suretiyle gerek bilgi gerekse kişisel zevk ve estetik arzuları kazandırmak için müzeleri ziyaret alışkanlığını geliştirebiliriz. Bu ziyaretler, okul kapıları kapandıktan sonra da eğitim ve öğretimin durmadığı fikrinin benimsenmesine hizmet eder ki, işte o zaman bu en geniş anlamıyla eğitim, ömür boyunca eğitim demektir (Rose, 1958: 8-9).

Müzeye yapılan okul ziyaretlerinin en değerli yönlerinden biri, öğrencilerin alternatif öğrenme yolları ile karşılaşarak ve maddî kanıt ile aktif biçimde çalışma fırsatı bulmalarında yatmaktadır. Bazı çocuklar için bu durum, daha formal olan sınıf ortamında fazla görülmeyen yetenek ve becerileri gösterme şansını sağlayabilmektedir. Bütün çocuklar için yeni bir yere gitmek, yeni insanlarla tanışmak, bilgi toplamada yeni yaklaşımları denemek ve gerçek şeylerle karşılaşmak çok güdüleyici ve uyarıcı olabilmekte

(18)

ve okulda edindikleri bilgileri bir bakış açısına yerleştirebilmektedirler (Hooper, Greenhill, 1999: 175).

Okul-müze işbirliğine dair görüşler farklılık gösterebilmektedir. Ata’ya göre (2002: 76) okul-müze iş birliğini tarih dersi-müze işbirliği olarak yorumlamak mümkündür. Yani, okul programları arasında müzelerin ve tarihî çevrenin en verimli kullanılabileceği ders, tarih dersidir. Mercin’e göre (2002: 54) müzelerin eğitsel rolü özellikle sanat eğitimi açısından önemlidir. Başka bir deyişle müzelerin eğitsel işlevinin ana teması sanat eğitimidir. Araştırma alanlarına göre yorumlar çeşitlilik içerebilmektedir. Ancak, daha önce de sözü edildiği gibi müzelerin her ders için verimli şekilde kullanılabilecek uygulama alanları mevcuttur.

Müze ziyaretleri, beraberinde çeşitli uygulama sıkıntılarını da getirmektedir. Öğretmenlerin müze ziyaretleri sürecinin nasıl planlanarak verimli bir hale getirilebileceğini bilmemeleri de senede bir kere yapılan gayesiz gezileri de beraberinde getirmektedir (Küçükahmet, 2005: 2). Sadece özel günlerde yapılan ziyaretlerin birçoğunda ebeveynler, çocuklar, eğitimciler de dahil olmak üzere, ziyaretler müzenin giriş kapısından başlayarak çıkış kapısında son bulmaktadır. Elbette birçoğumuzun zaman zaman şahit olduğu gibi, okullarda bir gün müze ziyaretine ayrıldıysa çoğunlukla bir otobüs kiralanmakta ve iki-üç sınıf aynı anda aynı müzeye gidip gezmektedir. Çoğu zaman bir günde bir kaç müzenin gezilmesi ya da aynı gün bir müzeden başka bir müzeye geçilmesi,ziyaret sürecinin yorucu ve verimsiz geçmesine sebep olmaktadır (Güler, 2009). Bunların yanı sıra öğretmenin yapması gereken birtakım hazırlıklar, izin belgeleri, ziyaret zamanı, gidiş geliş masrafları, müze ziyaretlerinin uygulanmasını güçleştirmektedir.

İnternetin 1980–1990‘lı yıllarda hayatımıza girmeye başlaması sonrasında 2000’li yıllardaki gelişim-bilişim; endüstriyel ve toplumsal hayatımızda, Sanayi Devriminden sonra adeta ikinci bir devrim yaşanmıştır. Dünyadaki tüm endüstriyel sektörler bilgisayar ve internete göre adeta yeniden tasarlanmakta ve bu gelişmelere bağlı olarak eğitim öğretim anlayışı, bireysel bilgi, yetenek ve zeka yeniden tanımlanarak toplumsal hayatımızdaki yerini almaktadır (Alav, Kaplan, 2005: 124).

(19)

Gelişen tekno-bilişim sektörü insanlığa sayısız kolaylık sağladığı gibi, bazı olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir. Günümüzde toplumlar, ortak teknolojilerinin ortak veya paralel kullanımları sonucu, ortak bir kültür mirasına doğru gitmektedir. Bu gelişimlerin etkisi ile dünya kültür varlıklarından olan müzelerdeki “kültürel miras ürünleri”, yeni teknolojilerin de yardımıyla zenginleştirilmiş görsel yapıda, insanlığın ortak kullanım ve paylaşımına sunulmaktadır. Böylece müzeler sanal bir ortamda evrensel sergi salonlarına dönüşmektedir (Alav, Kaplan, 2005: 124).

Günümüzde bilgi ve müze/müzecilik uluslararası bilgi ağı olan internet ile birlikte yeniden düzenlenerek, çeşitli açılardan yeniden anlam kazanmıştır. Bilginin kullanımında, erişiminde ve eş zamanlı paylaşımında çok önemli bir yere sahip olan internet, müzeleri de etkilemiştir. Müzeler de kendisini zaman, uzaklık ve sınır tanımadan pazarlama fırsatı bulmakta ve bu da sanal müze kavramını ortaya çıkarmaktadır.

İnternet ile tanıtımında sanal müzeler, web siteleri ile kitlelere ulaşır. İnternet bu alanda oldukça yeni olmakla birlikte, sınırsız sayıda imkanlar içermektedir. Sanalmüze.com

tanıtımda bir köprü vazifesini üstlenmiştir. İzleyenler uluslararası müzelerdeki çalışmalarla ilgili son haberlere, etkinliklere, bulundukları ortamda ulaşabilirler (Erbay, 2002: 19). Sanal müze çalışmaları, internet, bilişim teknolojisi ve yazılımın sağladığı olanaklarla grafik, görsel ve işitsel olarak müze/müzecilik alanına yeni gelişmeleri taşımayı amaçlamaktadır ve teknolojinin, günlük yaşamın bir parçası olarak çabuk ve anında ulaşılabilirlik kolaylığını sağlaması açısından geniş kitlelere ulaşabilmektedir.

Halk arasındaki özel konuşmalardan akademik düzeydeki toplantılarda dile getirilen söylemlere kadar, sanat eğitimi dersinde öğrencilerin yeterli etkinliği gösteremediği yönündedir. Halbuki öğrencilerin kendilerini tanımaları ve kanıtlamaları, Sanat Eğitimi dersinde etkin bir rol oynamaları zorunludur.

Toplumlar şimdilerde sadece kuramsal bilgilerle donatılmış, Matematik, Fizik, Kimya vb. teknolojik ve teknik alanda yetişmiş, süper beyinler yetiştirmek değil, empati ya da duyumsal ve sezgisel yönü gelişmiş bireyler istemektedir.

(20)

Yirmi birinci yüzyılda hızla gelişen teknoloji ile birlikte müzelerde kendini geliştirmek ve teknolojiye ayak uydurmak zorunda kalmıştır. İnternetin bu denli insan hayatına girmesi ile birlikte dünya küçülmüş, uzaklar yakın olmuştur. Günümüzde evinde oturan bir insan veya görsel sanatlar dersinde ki bir öğrenci dünyanın diğer ucundaki her hangi bir müzeyi sanal müzeler sayesinde rahatlıkla gezebilmektedir.

Müze ziyaretleri teknoloji çağının hızlı yaşandığı günümüzde bilgisayar kanalıyla da gerçekleşebilir. İlimiz ve ülkemiz dışındaki müzeleri sanal ortamda ziyaret ederek görsel ve teorik bilgilere ulaşabiliriz. Sadece ilimiz ve ülkemiz dışındaki değil, yaşadığımız şehir ya da kasabada bulunan müzelerdeki yenilikleri de teknolojinin imkanları ile takip edebiliriz. Sanal müze ziyaretleri gerçek objelerle karşılaşmayı sağlayamaz; fakat bize farklı getirileri olur. Örneğin öğretmenin yapması gereken birtakım hazırlıklar ve izin belgelerine gerek kalmaz, müze için harcanacak gidiş geliş zamanı ve masraflarından tasarruf etmemize ve daha kısa zamanda daha çok müze tanımamıza olanak sağlar. Eğitim-öğretim yılı boyunca en az bir kere programlı müze ziyareti gerçekleştirilmeye çalışılmalı; bunun yanında okulumuzun imkanları varsa sanal ortamda da olabildiğince sık müze ziyaretlerini sürdürmeliyiz (Buyurgan, Mercin, 2005: 178).

Hayata hazırladığımız öğrencilerimizin toplumu sorgulayan, araştıran, tahlil eden ve yaratıcı bireyler olmaları için Sanat Eğitimi (Görsel sanatlar) derslerinde geleneksel programlar terk edilmelidir.

Hızla gelişen bu teknolojiden elbette müzeler de faydalanmak durumundadır. Hemen hemen tüm okullarda bilgisayarın kullanıldığı günümüzde, görsel sanatlar dersinde, görsel sanatlar dersi öğrenme alanlarından olan “müze bilinci” kazanımları:

3.kazanım: İnternet üzerinden bir müze ziyareti yapar,

4.kazanım: İnternet üzerinden araştırdığı müzeye yönelik tanıtıcı görsel çalışmalar yapar,

5.kazanım: Kültürel mirasa sahip çıkmanın önemini pekiştirmede bilişim teknolojilerinden yararlanır,

(21)

8.kazanım: Tarih, kültür ve görsel sanatlar arasındaki ilişkinin farkına varır şeklinde ifade edilmiştir.

Bu kazanımlardan hareketle araştırmada “İnternet ortamında sanal müze ziyareti” yaparak; müzelerin eğitici rolünden yararlanmak, öğrencilerin duyuşsal ve bilişsel gelişimlerine katkıda bulunmak amaçlanmıştır.

1.2. Araştırmanın Amacı

Toplumsal yaşamda insan ile sanat arasındaki yaratıcı ve estetik ilişki ne denli önemli ise çocuğunda sanat konusunda erken yaşlarda bilinçlendirilmesi o denli önemlidir. Çocuğun doğasından gelen sınırsız yaratıcı gücün bilinçli bir şekilde yönlendirilmesi görevi öncelikle ilk eğitmen olan aileye, ardından öğretmene düşmektedir.

Birçok zengin materyali içerisinde barındıran ve etkili öğretim araçları olan müzelerin yaşanılan ve tüketilen yerler olmasını sağlamak gerekmektedir.

Sanal müze ziyaretiyle Sanat Eğitimi yöntemi ile öğrencilerin müze ile ilgili tarihsel bilgilendirmesi, (bilişsel alan kazanımları) bir müzede araştırma yaparak bir sanat eserinin bağlamsal yorumunu yapabilme, tarihi ve sanatsal değerlerimizi korumanın önemini kavratabilme (duyuşsal alan kazanımları) amaçlanmıştır.

İnternet üzerinden bir müze ziyareti yapılarak kültürel mirasa sahip çıkmanın önemini pekiştirmede bilişim teknolojilerinden yararlanmak; tarih, kültür ve görsel sanatlar arasındaki ilişkinin farkına varmak amaçlanmıştır.

(22)

1.2.1. Problem Cümlesi

Sanal Müze Ziyaretine göre hazırlanmış bir ders planı ile yapılan Sanal Müze Ziyareti Etkinliğinin, İlköğretim 2.kademe 8.sınıf Görsel Sanatlar dersi öğrencileri üzerinde bilişsel ve duyuşsal kazanımları üzerindeki etkileri nelerdir?

1.2.2. Alt Problemler

- Sanal Müze Ziyareti yapılan görsel sanatlar dersindeki öğrenciler ile sanal müze ziyareti yapılmayan görsel sanatlar dersindeki öğrencilerin kazanımları arasında anlamlı bir fark var mıdır?

- Sanal Müze Ziyareti yapılan görsel sanatlar dersi öğrencileri ile sanal müze ziyareti yapılmayan görsel sanatlar dersi öğrencileri arasında “müze bilinci” kazanımlarını sağlamada anlamlı bir fark var mıdır?

1.3. Araştırmanın Önemi

İlköğretim düzeyinde ki öğrenciler, duyuşsal ve bilişsel gelişimlerinin önemli bir dönemini yaşamaktadır. Görsel sanatlar eğitimi dersinin öğrencinin bireysel gelişimine katkısı düşünüldüğünde görsel sanatlar eğitimi dersinde müzelerden yararlanmak sanat eğitimi açısından önemlidir. Bu eğitimin amacına uygun bir şekilde gerçekleşmesi için ilköğretim de görsel sanatlar eğitimi dersinin yaratıcı gücünü kullanarak öğrencilere sevdirerek ve eğlendirerek öğretmek için sanal müze ziyareti etkinliği önemli görülmektedir.

(23)

Bir eğitim programı, genel olarak öğrenme-öğretme etkinliklerini içeren bir plandır. Bu programda gerçekleştirilecek amaçlar, yönetim ve öğretim kadrosu, öğrenme-öğretme süreçleri, öğrenci, öğrenme-öğretme ortamı gibi öğeleri içermektedir (Alkan, 1991: 11). Eğitim programının içerdiği bütün bu unsurlar, bireyin ortaya konan amaçlara ulaşmasına katkıda bulunmakta ve istenilen davranış değişikliklerinin meydana gelmesini sağlamaktadırlar. Ortaya konan amaçlara ulaşmada çoğunlukla bilişsel boyut göz önünde bulundurulmaktadır.

Bireyin bir konuya karşı gösterdiği tutumlar, duyuşsal alana girmektedir. Okullarda yürütülen eğitim öğretim etkinliklerinin çeşitli amaçlarından birisi de bireyin duyuşsal özelliklerinin geliştirilmesi ve bireye bu özelliklerin kazandırılmasıdır. Ancak eğitim sistemindeki uygulamalarda duyuşsal boyutun sık sık ihmal edildiği (Reece, Walker, 1997: 65), ağırlığın bilişsel alandaki, zaman zaman devinişsel alandaki davranışların kazandırılmasına verildiği gözlenmektedir. Oysa “öğrenci eğitim ortamında bilişsel yeterlikleri, duyuşsal özellikleri ve devinişsel becerileri ile bir bütündür. Buna göre hangi ders ya da kurs söz konusu olursa olsun öğretme-öğrenme etkinliklerinin bunların tümünü geliştirici nitelikte planlanması ve uygulanması gerekmektedir” (Demirel, 1999: 109).

Bireyin temel kavramları, ilkeleri olayları, terimleri, yöntemleri bilmesi, tanıması, hatırlaması ve ezbere söylemesi gibi bilişsel süreçleri kapsayan bilişsel alan ile belirli bir nesne, fikir ya da uyarıcının farkına varmak, dikkat etmek ve duyarlı olma halinin kapsandığı duyuşsal alan gelişimini sanal müze ziyareti etkinliği ile görsel sanatlar dersinde de desteklemek mümkün olacaktır.

Müze; tarihsel, müzecilik ve eğitimsel işlevlerinin yanında başlı başına bir öğrenme ortamı olarak da değerlendirilebilir. Müzenin sahip olduğu içerik eğitim açısından yerinde bir eğitim anlayışına yönelik olarak önemli bir fırsattır. Bu gerekçeye dayalı olarak müzenin temel işlevlerinden birinin eğitim olduğu görülmektedir. Bu eğitim ister doğrudan bilime ve bilgiye, ister duygu ve sezgilere yönelsin, bireye kattığı yaşantısal zenginliklerle ona yeni ufuklar açar, bilişsel ve duyuşsal açıdan donatır, daha yaratıcı bir yaşama yöneltir, bireye gerekli tarih ve çevre bilincini verir. Bu nedenle müzeler bilişsel öğrenmenin yanı sıra duyuşsal öğrenmenin de sağlanacağı bir ortamdır.

(24)

Müze bilinci kazanımlarının, öğrenme ortamı olarak müze ziyaretiyle verilebileceği kuşkusuzdur fakat ulaşım zorlukları, öğrenci ve öğretmen hazırlıklarının yeteri kadar yapılamadığı, ziyaret için izin prosedürleri düşünüldüğünde buna alternatif olarak istediğimiz anda, istediğimiz müzeyi hemen hemen her okulda bilgisayar bulunduğu günümüzde ziyaret edebilme yani müzeleri sınıf ortamına taşıma imkanını bulmaktayız. Teknolojinin hızla ilerlediği günümüz de; etkili, heyecanlı, kalıcı, yaratıcılığı arttıran, sanatı sevdiren ve onları koruyabilmeyi sağlayan, duyuşsal, bilişsel ve görsel öğrenmenin, müzeleri kullanmakla ve sanal müze ziyareti etkinliği ile müzeleri sınıf ortamına taşıyarak daha iyi gerçekleştirebileceğini ortaya koymaktır.

1.4. Varsayımlar

Uygulama süresince deney ve kontrol grubundaki öğrenciler ön ve son anket sorularına içtenlikle cevap verecektir.

Müze eğitimine ilişkin tutum ölçeğini alan deney ve kontrol grubu öğrencilerinin tümünün bu konudaki tutumlarını yansıttıkları, varsayılmaktadır.

Sanal Müze Ziyareti yöntemini içeren bir ders planı ile derse hazırlanmış öğretmen rehberliğinde yapılan sanal müze ziyaretinin ders başarısıyla, geleneksel yönteme göre ders işleyen öğretmenlerin sınıflarındaki çalışmalar ve başarılar arasında fark vardır.

Sanal Müze Ziyareti ile Sanat Eğitimi yönteminin uygulandığı sınıftaki öğrencilerle geleneksel yöntemin uygulandığı sınıftaki öğrencilerin tutum ve davranışları arasında önemli bir fark vardır.

(25)

1.5. Araştırmanın Sınırlılıkları

Bu çalışma ile ilgili olarak şu sınırlılıklar dikkate alınmaktadır:

- Araştırma, Ankara İl Merkezinde bulunan Şehit Mehmet Ali Durak ilköğretim okulu ikinci kademe 8.sınıf öğrencilerinden 8/A sınıfında 30 ve 8/C sınıfında 30 öğrenci ile

- Araştırma, Görsel Sanatlar dersi ve ünitelendirilmiş yıllık planında “Müze Bilinci” öğrenme alanı içerisinde yer alan (Ek 3)

3.kazanım: İnternet üzerinden bir müze ziyareti yapar,

4.kazanım: İnternet üzerinden araştırdığı müzeye yönelik tanıtıcı görsel çalışmalar yapar,

5.kazanım: Kültürel mirasa sahip çıkmanın önemini pekiştirmede bilişim teknolojilerinden yararlanır,

8.kazanım: Tarih, kültür ve görsel sanatlar arasındaki ilişkinin farkına varır. kazanımları ile,

-Araştırma, araştırma kapsamındaki öğrencilerin yaptığı çalışma, uygulama ve değerlendirmeler ile,

(26)

1.6. Tanımlar

Sanat: Bir duygunun, tasarının ve ya güzelliğin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık (Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, 1998: 1901).

Sanat eseri: Yaratıcılık ve ustalık sonucu ortaya çıkan üstün ve değerli eser (Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, 1998: 1902).

Müze: Sanatsal, kültürel, tarihsel ya da bilimsel ürünlerin sürekli olarak sergilenmesi amacıyla yapılan veya kendisi bu sıralanan nitelikleri nedeniyle halka açık tutulan yapı ( Sözen, Tanyeli, 2001: 169).

Müze Eğitimi: Okullar için rehberli turlar düzenlemenin ötesinde atölye çalışmalarını ve yayınları içeren sadece okulları değil, aileleri, yetişkinleri de içine alan çok geniş etkinlikler bütünüdür (Enur, 2000: 21).

İnternet: Dünya genelindeki bilgisayar ağlarını ve kurumsal bilgisayar sistemlerini birbirine bağlayan elektronik iletişim ağı (http://tr.wikipedia.org).

Teknoloji: Bir sanayi dalı ile ilgili yapım yöntemlerini, kullanılan araç, gereç ve aletleri kapsayan bilgi (Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, 1998: 2174).

Sanal Müze: Değişik medya imkânlarından faydalanılarak hazırlanmış, ziyaretçi ile iletişimin kesintisiz olması ve dünya çapında erişimini olanaklı kılmak amacıyla fiziksel anlamda bir mekâna ihtiyaç duymayan müzeler (http://www.tarihonline.org).

Koleksiyon: Öğrenme, yarar sağlama veya zevk amacı ile bir araya getirilmiş ve özelliklerine göre sınıflara ayrılmış nesnelerin bütünü (Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, 1998: 1344).

Resim: Bir yüzey üzerinde oluşturulmuş her tür iki boyutlu kompozisyon (Sözen, Tanyeli, 2001: 201).

(27)

Estetik: Güzeli ve güzel sanatların doğasını inceleyen felsefe dalı (http://www.uludagsozluk.com).

Bilişsel alan: Zihinsel süreçlerle açıklanan öğrenme ürünleri hakkında bilgi. veren alan (http://www.uludagsozluk.com).

Duyuşsal alan: Öğrencilerin ilgi, istek ve tutumlarını geliştirmeyle ilgili alan (http://www.uludagsozluk.com).

Kazanım: “Kazanma” işidir. Kazanımlar ölçülebilir özellikler taşır (Küçükahmet, 2003: s. 377). Öğrencinin öğrenme süreci içinde planlanmış ve düzenlenmiş yaşantılar yoluyla edinmesi beklenen bilgi, beceri ve tutumlardır (MEB, 2005: 28).

Etkinlikler: Kazanımları gerçekleştirmek amacıyla belli teknik ve yöntemlere göre düzenlenen davranışlar bütünüdür (MEB, 2005: 14).

(28)

BÖLÜM II

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Müze Nedir

Sanat eğitimi ile görsel algısı gelişmiş, kendini sanatsal yollarla ifade edebilen, içinde yaşadığı kültürü önce tanıyan, öğrenen, koruyan ve gelecek nesillere taşıma sorumluluğunu üstlenen, dünya kültür mirasına saygılı, yaratıcı ve yapıcı bireyler yetiştirilmesi hedeflenir (Buyurgan, Buyurgan, 2007: 5). Tutarlı bir sanat eğitiminden geçen bireyin ülkesine ve milletine faydalı bir insan olacağı şüphesizdir. Gözden kaçırılmaması gereken bir gerçeklik vardır ki; dünyada kuvvetli bir psikolojik yapıya sahip ülkeler, sanat ve teknoloji kavramlarını bir arada araştıran ve uygulayan toplumlar sayesinde oluşmaktadır.

Bireyin sanat eğitimi alabileceği kurumlardan birisi de müzelerdir. Bir kurum olarak müze kısaca, çok uzak geleceği hedefleyen bir kamu koleksiyonu olarak tanımlanabilir. Bu tanımı açıklamak gerekirse koleksiyon, özel olarak korunmak ve ziyaretçilerin görmesi için tahsis edilen bir kapalı mekanda sergilenen, geniş bir kullanım alanı içinden seçilmiş doğal ya da yapay nesnelerdir (Pomian, 2000: 15).

Müze, sanatsal, kültürel, tarihsel ya da bilimsel ürünlerin sürekli olarak sergilenmesi amacıyla yapılan veya kendisi bu sıralanan nitelikleri nedeni ile halka açık tutulan yapıdır (Sözen, Tanyeli,1992: 169).

Müze, gözlem, mantık, yaratıcılık, hayal gücü ve beğeni duygusunun oluşmasına ve gelişmesine katkıda bulunabilecek başlıca yaygın eğitim kurumlarıdır (Atagök, 1999: 137).

(29)

Çağdaş anlamıyla müzeler; “toplumun ve gelişiminin hizmetinde olan, halka açık, insana ve yaşadığı çevreye tanıklık etmiş malzemelerin üzerinde araştırmalar yapan, toplayan, koruyan, bilgiyi paylaşan ve sonunda inceleme, eğitim ve zevk alma doğrultusunda sergileyen, kar düşüncesinden bağımsız, sürekliliği olan bir kurum” olarak tanımlanmaktadır (Madran, 1999: 6).

Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün 1990 yılı mevzuatına göre Müze; “Kültür varlıklarını tespit eden, ilmi metotlarla açığa çıkaran, inceleyen, değerlendiren, koruyan, tanıtan, sürekli ve geçici olarak sergileyen, halkın kültür ve doğa varlıkları konusundaki eğitimini, güzel zevkini yükselten, dünya görüşünü geliştirmede etkisi olan kuruluştur.”

Müzelerin eğitsel yönü ele alınarak yapılan bir tanıma göre ise müzeler, “Gözlem, mantık, yaratıcılık, hayal gücü ve beğeni duygusunun oluşmasına ve gelişmesine katkıda bulunabilecek başlıca yaygın eğitim kurumlarıdır” ( Atagök, 1999: 137).

Yukarıda verilen tanımlara da bakıldığında müzelerin farklı işlevleri olduğu görülmektedir .

1. Müzelerin Toplama İşlevi: Müzelerin eserleri bir çatı altında toplama isteği, onların

zaman ve mekânda dağınık bir takım objeleri kolaylıkla izlenmesini sağlama amacından kaynaklanmaktadır. Müzeler, eskiden olduğu gibi günümüzde de işlevsel amaçlarından biri olan toplama görevini farklı biçimlerde yerine getirmektedirler. Müzeler, toplama işlevlerini, satın alma, kazılar sonucu elde etme, bağış yapma ve değiş tokuş yoluyla yerine getirmektedirler.

İyi bir müze, genel yapıyı bozacak nesneleri koleksiyonlarına katmamalıdır. Bu durumda müzenin sahip olduğu koleksiyonlarının genel karakteri söz konusudur. Dolayısıyla müzeler, bağış yapılmış eserler de olsa her eseri bünyelerine katmamalıdırlar (Abacı, 1996: s.11).

2. Müzelerin Belgeleme (Arşivleme) İşlevi: Müzelerin belgeleme işlevini Rona (1999: 123)

şöyle ifade etmiştir. “Belgelemeyi hem tespit etme, hem de kolay ulaşabilme aracı olarak düşünürsek, kişisel ya da kuramsal bağlamda belli süreçlerin yazılı, görsel ve işitsel olarak

(30)

kaydedilmesi; arşivlenmesi, bu belgelerin sistematik bir biçimde sınıflandırılması; envanter çıkartma işlevi ise, belgelenmiş ve sınıflandırılmış malzemenin dökümü anlamındadır. Bu anlamda düşünüldüğünde belgeleme, eseri kaydetme; arşivleme, araştırma ve diğer amaçlar için sistemli sıralama; envanter ise tamamının dökümünü çıkartarak kayıplara karşı önlem almak amaçlıdır.

Müzelerin bu işlevi, koleksiyonlarındaki eserlerin hem kolayca bulunabilmeleri,

hem de kaybolmamalarını sağlamak içindir. Belgelemede farklı yöntemler kullanılabilir. Yapılacak belgelemeler, eserlerin kronolojik sıralamasına göre olabileceği gibi, yine kronolojik sıraya göre belli dönemler ciltler hâlinde saptanabilir. Koleksiyonlardaki eserlerin tek tek etiketlenmesi ve bunların fotoğraflanması çok yararlı olur. Hatta günümüzde teknolojik araç-gereçlerden (slayt, video kamera, CD, bant kayıtları vb.) yararlanılarak, belgelemenin daha kalıcı ve işlevsel olması sağlanabilir”.

3. Müzelerin Koruma İşlevi: Müzelerin koleksiyonlarındaki eserleri koruma işlevi belki de

en zorudur. Çünkü yüzyıllar önce yapılmış birçok eşya ya da eser, hem iklim, hem de kimyasal özellikler dolayısıyla, bozulmaya ve çürümeye yüz tutmaktadır(Yücel, Kantarcıoğlu, 1997: 195).

Müzelerdeki koruma işlevi üç kısımda ele alınmalıdır: konservasyon, restorasyon ve depolama. Müzelerin koruma işlevi hakkında Kuban (2000: 85) şöyle demiştir. “Koruma bilinci genel olarak ne ailede, ne de okulda veriliyor. Müzeleri ben öncelikle koruma bilincini yaygınlaştırdığı, aşıladığı için önemsiyorum Müzenin ilk işlevi korumaktır”. Görüldüğü gibi müzelerin, eğitim fonksiyonuyla sadece eserler yoluyla bilgi aktarma değil, bireylere koruma ve muhafaza bilincini kazandırması bakımından da önemli bir kurum olduğu ortaya konulmuştur (Buyurgan, Mercin, 2005: 59).

4. Müzelerin Sergileme İşlevi: Sergileme, müzedeki eserlerin insanlarla buluştuğu bölümü

oluşturur. Müzelerin yaşaması ve varlığını sürdürebilmesi ziyaretçisinin çokluğuna ve fonksiyonlarını yerine getirebilmesine bağlıdır (Buyurgan, Mercin, 2005: 60).

Müzeler bünyelerinde çok ve eşsiz eserler barındırabilirler, ancak iyi bir şekilde sunamazlarsa amaçlarına ulaşamaz ve halkın büyük bir bölümünün haberleri olmaz.

(31)

Objelerin tespiti öyle olmalıdır ki her biri yanındaki eseri etkilemeden değerlendirebilsin. Sunulmuş olan obje ziyaretçinin bakışını kendine çekebilmeli ve daha dikkatli incelemek için ona cesaret vermelidir (Allan, 1963: 15).

5. Müzelerin Eğitim İşlevi: Müzeler eskiden var olan sorumluluklarının yanında, bugün çok

önemli bir misyonu, eğitim misyonunu üstlenmişlerdir. Çünkü müze ziyaretlerinin sürekli olması, kültürlerarası iletişimin canlı tutulabilmesi ve eğitim süreci içerisinde önemli bir rolü olduğunu benimsetebilmek için eğitsel misyonunu yerine getirmek zorundadır.

Müzelerin eğitimdeki rolü noktasında yapılan araştırmalar göstermiştir ki artık öğrenme, kitapla veya okulla sınırlı değildir. Bireylerin hem duyuşsal, hem devinişsel, hem de bilişsel yönden eğitilebilmeleri için müzelerin uygun mekanlar olduğu kabul edilmektedir (Buyurgan, Mercin, 2005: 61).

   

2.1.1 Müze Türleri

Buyurgan ve Mercin’in (2005: 31-52) aktardığına göre; “Müze türleri çok çeşitli olunca bir sınıflandırma (taksonomi) yapmak zorunlu olmaktadır. Bunlar:

1- Koleksiyonlarına,

2- Bağlı oldukları yönetim birimlerine, 3- Hizmet ettikleri bölgeye,

4- Hitap ettikleri kitleye,

5- Koleksiyonlarını sergiledikleri mekanlarına göre farklı müze türleridir (Madran, 1999: 7-9).

Yapılan müze türleri sınıflamasının özellikleri ve hangi müzelerin bu türler içerisinde yer alabileceği ise şu şekildedir:

(32)

1. Koleksiyonlarına Göre Müzeler

Koleksiyonlarına göre sınıflandırılan müzeler; yarar sağlama ve zevk alma özelliklerini dikkate alma ve öğrenme amacıyla bir araya getirilmişlerdir. Bu müzeler şu şekilde sıralanabilir: • Genel Müzeler • Arkeoloji Müzeleri • Sanat Müzeleri • Tarih Müzeleri • Etnografya Müzeleri

• Doğa Tarihi ve Jeoloji Müzeleri • Bilim Müzeleri

• Planerteryumlar • Endüstri Müzeleri • Ekonomüzeler

2. Bağlı Oldukları Kurumlara Göre Müzeler

Devlet müzeleri, yerel yönetim müzeleri, üniversite müzeleri, askeri müzeler, bağımsız ya da özel müzeler, ticari amaçla kuruluş müzeleri bu müze türleri içinde sayılabilir.

• Devlet Müzeleri • Belediye Müzeleri • Özel Müzeler • Askeri Müzeler

(33)

3. Hizmet Alanlarına Göre Müzeler

Bu tür müzeler, ulusal, bölgesel ve yerel müzeler olarak üçe ayrılabilir. • Bölge Müzeleri

• Halk Müzeleri • Ekomüze

4. Hizmet Ettikleri Topluma Yönelik Müzeler

Bu tür müze sınıflandırması içerisine eğitici, uzmanlaşmış ve genel toplum müzeleri dahil edilebilir.

• Uzmanlık Müzeleri

• Çocuk Sanat ve Gençlik Müzeleri

5. Koleksiyonlarını Sergiledikleri Mekana Göre Müzeler

Sanal, açık hava ve anıt müze örnekleri bu tür müze sınıflamasının arasındadır. • Sanal Müzeler

• Müze Evler • Anıt Müzeler • Açık Hava Müzeleri

2.1.2. Sanal Müze

İnternetin 1980 –1990‘lı yıllarda hayatımıza girmeye başlaması sonrasında 2000’li yıllardaki gelişim/bilişim; endüstriyel ve toplumsal hayatımızda, Sanayi Devriminden sonra adeta ikinci bir devrim yaşanmıştır. Dünyadaki tüm endüstriyel sektörler bilgisayar ve İnternete göre adeta yeniden tasarlanmakta ve bu gelişmelere bağlı olarak eğitim/öğretim

(34)

anlayışı, bireysel bilgi, yetenek ve zeka yeniden tanımlanarak toplumsal hayatımızdaki yerini almaktadır( Alav, Kaplan 2005: 124).

Gelişen tekno/bilişim sektörü insanlığa sayısız kolaylık sağladığı gibi, bazı olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir. Günümüzde toplumlar, ortak teknolojilerinin ortak ya da paralel kullanımları sonucu, ortak bir kültür mirasına doğru gitmektedir. Bu gelişimlerin etkisi ile dünya kültür varlıklarından olan müzelerdeki “kültürel miras ürünleri”, yeni teknolojilerin de yardımıyla zenginleştirilmiş görsel yapıda, insanlığın ortak kullanım ve paylaşımına sunulmaktadır. Böylece müzeler sanal bir ortamda evrensel sergi salonlarına dönüşmektedir (Alav, Kaplan, 2005: 124). Günümüzde bilgi ve müze/ müzecilik uluslararası bilgi ağı olan internet ile birlikte yeniden düzenlenerek, çeşitli açılardan yeniden anlam kazanmıştır(Shu ve Huang, 2004: 4). Bilginin kullanımında/erişiminde ve eş zamanlı paylaşımında çok önemli bir yere sahip olan İnternet, müzelerin kendilerini sanal ortamda da tanıtıp ziyaret edilebilmelerine imkan oluşturmuştur.

Bilgi teknolojilerinin gelişmesi beklendiği gibi müzelerin bilgi kaynağı olarak rollerinin öne çıkması sonucunu doğurmuştur. Müzenin bilgi teknolojilerinden yararlanma sürecine girdiği bu dönemde internet teknolojisinin hızlı gelişimi ve buna koşut olarak kullanımının da hızla yaygınlaşmasıyla müzecilik yeni bir adım atmış ve “sanal müze” ortaya çıkmıştır (Özer, 2007).

Sanal müze şöyle tanımlamaktadır:

“Dijital olarak kaydedilmiş imge, ses dosyaları, metinler ve tarihi, bilimsel veya kültürel ilgi alanlarında, elektronik ortamda ulaşılan koleksiyon”dur. Ancak, aynı tanımlamada bir tartışmanın da altı çizilmektedir: “Sanal müze gerçek objeleri barındırmaz, dolayısıyla kurumsal tanımıyla bir müzenin sürekliliği ve kendine özgü niteliklerinden yoksundur” (www.BritannicaOnline, 1996).

Müzenin temel oluşum ve işlev dayanaklarını içeren bu tanım “elektronik ortamda ulaşılmak” ve “gerçek objeler” noktalarını vurgularken sanal müzenin, koleksiyonlara en yaygın ulaşımı sağladığına, ancak ulaşılan koleksiyonun gerçek olmadığına dikkat

(35)

çekmektedir. Ancak pek çok uzman için sanal müze, objenin gerçekliği ya da sanallığı tartışmasının ötesinde, geleneksel müzeye getirdiği yeni olanaklarla onun daha iyi anlaşılmasını sağlayan bir adımdır.

Farklı tanımlamalar bu yeni oluşumun farklı yönlerini vurgularken ortak sonuçlara varmaktadırlar. En yalın olarak bu tanım, “bir sanal müze elektronik artifaktların, bilgi kaynaklarının ve dijitalleştirilebilecek her şeyin düzenlenmiş bir koleksiyonudur” biçiminde verilmektedir (www.McKenzie, 1995).

İlimiz ve ülkemiz dışındaki müzeleri sanal ortamda ziyaret ederek görsel ve teorik bilgilere ulaşabiliriz. Sadece ilimiz ve ülkemiz dışındaki değil, yaşadığımız şehir ya da kasabada bulunan müzelerdeki yenilikleri de teknolojinin imkanları ile takip edebiliriz. Sanal müze ziyaretleri gerçek objelerle karşılaşmayı ve çalışmayı sağlayamaz; ancak bize farklı getirileri olur; örneğin öğrencilerini müzeye götürmek isteyen bir öğretmenin yapması gereken birtakım hazırlıklar ve alması gereken belgelere ihtiyaç duyulmaz, müze ziyareti için harcanacak gidiş geliş zamanı ve masraflarından tasarruf etmemize ve daha kısa zamanda daha çok müze tanımamıza olanak sağlar (Buyurgan, Mercin, 2005: 178). Günümüzde müzeler, teknolojinin imkanları ile sanal internet ortamında da kendilerini tanıtmaktadırlar. Teknoloji, ülkemizde dünyada her zaman gezme imkanı bulamayacağımız müzeleri göme, tanıma, bilgilenme ortamını sağlamaktadır (Buyurgan, Buyurgan, 2007: 74).

Çolak’ın (2006) aktardığına göre sanal müze, değişik medya imkanlarından faydalanılarak hazırlanmış sayısal nesneleri ve bunlara ait bilgileri barındıran, ziyaretçi ile iletişimin kesintisiz olması ve muhtelif erişim şekillerini karşılamak için alışıldık iletişim metotlarının ötesine geçen, dünya çapında erişimini olanaklı kılmak amacıyla fiziksel anlamda bir mekâna ihtiyaç duymayan müzeler şeklinde tanımlanmaktadır.

Çolak’a (2006) göre sanal müze, fiziksel olarak bir bütünlük içinde bulunmayan ancak benzer özellikler taşıyan sayısallaştırılmış koleksiyonu, yapay bir ortamda erişime sunarken, ziyaretçisine gerçek müze deneyiminde olan sınırları yıkmasına olanak veren uygulamadır.

(36)

Bir uygulamanın gerçek anlamda bir sanal müze olarak tanımlanması için koleksiyonlarını sayısal ortama aktararak erişime açması, öğretici niteliği ön planda sanal dolaşıma imkan vermesi ve sanal müzelere özgü kimi uygulamaları hayata geçirmesi gerekmektedir. Tepecik’e göre (2007: 235) ise sanal müze; görüntü aktarma teknikleri ve iletişim teknolojileri yardımıyla gerçek müzenin internet ve bilgisayar ortamına aktarılmış halidir.

Bir müzenin sanal müze olarak değerlendirilebilmesi için, müzenin eserlerinin internet ortamına sunulması, ziyaret edenler için özel bağlantıların oluşturulması, öğretmenler, öğrenciler ve özel alan uzmanları için hizmet sayfaları açılması gereklidir. Bu yöntemle kişi, müzeye gitme imkanı yoksa bilgisayar kanalıyla müzedeki eserlere ve yazılı kaynaklara ulaşabilir, gerektiğinde internet üzerinden soru sorma, cevap alma tekniği ile etkileşimli çalışma faaliyetini gerçekleştirebilir.

Günümüzde her alanda olduğu gibi, müzelerin de gelişen teknolojiden faydalanması bir zorunluluk halini almıştır. İnternet, müzeye gelemeyen, ama eserlere ulaşmak isteyen bireylere erişim imkanı hazırlar. Eğitimciler gidilmesi güç olan müzelere ulaşılabilmesi ve öğrencilerin araştırmalara teşvik edilmesi için interneti bir bilgiye erişim aracı olarak kullanabilirler.

Sanal ortamda sergilenen eserler sanat (resim) eğitimi açısından büyük avantajlar sağlar. Farklı kültür ve medeniyetlere ait eserleri internet sayesinde izleyen onun hakkında bilgi edinme fırsatını yakalayan öğrenciler görsel ve bilişsel yeteneklerini geliştirebilirler (Buyurgan, Mercin, 2005: 54). Son yıllarda Türkiye’de kurulan sanal müze sitelerinin sayısı artmış bulunmaktadır. Sanal müzelere örnek olarak Sakıp Sabancı Sanal Müzesi ve çalışmanın uygulama sahası olan Rahmi M. Koç Sanal Müzesi’ ne yer verilmiştir.

(37)

2.1.2.1. Rahmi M. Koç Sanal Müzesi

Rahmi M. Koç Müzesi Türkiye'de Ulaşım, Endüstri ve İletişim tarihine adanmış ilk önemli müzedir. Günümüzde teknoloji ürünleri, nasıl çalıştıkları konusunda hiçbir ipucu vermeyen ‘kara kutular’ gibidir, ancak bu araçların çok daha basit ve şeffaf bir şekilde tasarlanan ataları incelenerek, teknolojik ürünlerin gelişimlerini anlamak mümkündür (Zengin, 2008: 110). Bu bağlamda sanayi ve teknoloji müzeleri koleksiyonları itibariyle, birinci dereceden kaynaklar sunan mekanlardır. Ülkemizde bulunan ve 1994 yılından bugüne büyüyen koleksiyonu, gelişen eğitim programları ve aktiviteleri ile Rahmi M. Koç Müzesi bu mekanlar içerisinde önemli bir örnektir. Haliç'in kıyısında, endüstriyel arkeolojinin önde gelen örneklerinden olan muhteşem binalar içinde yer alan koleksiyonu gramofon iğnesinden gerçek boyutlarda gemilere ve uçaklara kadar uzanan binlerce objeyi içermektedir.

Müze, konumu, bulunduğu tarihi mekan ve İstanbul'un her iki yakasına da yakın oluşuyla oldukça iddialıdır. Müzenin dünya çapındaki beğenisi, bünyesindeki yetenekli mühendisler ve zanaatkarlar tarafından yaratılmış, insanoğlunun dehasını ve çalışkanlığını yansıtan objelerden kaynaklanmaktadır (http://www.rmk-museum.org.tr ).

Rahmi M. Koç Müzesi, eski İstanbul'un merkezinde Haliç Kıyılarında, iki tarihi binaya sahiptir. Endüstriyel arkeolojinin örneği olan bu binalar belki de içerisinde sergilenen endüstriyel objelere ev sahibi olabilecek en uygun mekanlardır.

Lengerhane Binası:

Sultan III. Ahmet (1703-1730) zamanında 12. yüzyıldan kalma bir Bizans binasının temelleri üzerine kurulmuş olan bu eski Osmanlı Lengerhanesi, şu anda ikinci sınıf tarihi eser kapsamındadır ('Lenger' 'çıpa ve zincir', 'hane' ise 'ev' anlamındadır). Bina Sultan III. Selim (1789-1807) zamanında Maliye Bakanlığı'nın kontrolüne verilmeden önce restore edilmiş ve Cumhuriyet'in kurulmasından sonra ise binaya Cibali Tütün Fabrikası sahip olmuştur. Lengerhane binasının çatısı 1984 yılında çıkan bir yangında ciddi hasar görmüş ve bina 1991 yılında Rahmi M. Koç Müzesi ve Kültür Vakfı tarafından satın alındığı tarihe kadar terk edilmiştir (http://www.rmk-museum.org.tr/turkce/about/history.html).

(38)

HasköyTersanesi:

Bu tarihi tersane 1861 yılında Osmanlı Deniz Hatları Şirketi (Şirket-i Hayriye) tarafından kendi gemilerinin bakım ve onarımını yapmak üzere yapılmıştı. Tersane orijinal olarak 2 atölyeden oluşturulmuş, ihtiyaç doğdukça ve imkanlar müsait olduğunda büyütülmüştür. 45 metre uzunluğundaki ve buhar gücüyle çalışan kızak 1884 yılında inşaa edilmiş ve bu kızağa 1910 yılında elektrik gücüyle çalışan ikinci bir kızak ilave edilmiştir. Kamuoyunca çok sevilen, 1938 yılında hizmete giren ve yarım yüzyıldır hizmet veren Kacatas ve Sarıyer gibi ilk yapılan bazı feribotlar bu tersanede imal edilmiştir. Tersane, 1984 yılında Ulaştırma Bakanlığının kontrolüne geçmeden önce, değişik kamu kuruluşlarının kontrolü altında bulunmuştur. Nihayet 1996 yılında Rahmi M. Koç Müzesi ve Kültür Vakfı tarafından satın alınmıştır ( http://www.rmk-museum.org.tr/turkce/about/history.html).

Restorasyon:

Rahmi M. Koç Müzesi Lengerhane Binasında kurulmuştur. 1991 yılında alınan Lengerhane Binasının restorasyonu Garanti Koza firması tarafından yapılmıştır. Orijinal binaya camlı bir rampa ile geçilen yeraltı galerisi ilave edilmiş ve Aralık 1994'de açılmıştır. Müzenin ilk bölümünün süratle büyümesi ile 1996 yılında Haliç'in kıyısında, Lengerhane Binasının tam karşısında, bir harabe olarak duran Hasköy Tersanesi alınmıştır. 14 terk edilmiş bina ve tarihi kızak orijinaline sadık kalınarak restore edilmiş ve müzenin ikinci kısmı Temmuz 2001'de açılmıştır. Müze hali hazırda 11.250 m2'lik kapalı alana sahiptir (http://www.rmk-museum.org.tr/turkce/about/history.html).

Tekelarazisi:

2004 yılında Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı Müze’nin kuzey tarafından bitişiğinde bulunan ve önceden Tekel’e ait olan parselin satış ihalesine girerek almıştır. Bir süre otopark ve çocuk oyun alanı olarak kullanılan bu 7000m2lik alan yapı izinlerinin alınmasından sonra aşağıdaki ilavelerden sonra 2007 yılında açılmıştır:

• Hasköy-Sütlüce Demiryolu ve İstasyonu (60cm darhat) • Koç Universitesi kürek takımı tesisi

(39)

• Aralarında kurtarılmış B-24 ‘Hadley’s Harem’ de bulunan klasik uçaklar • Rüzgarla çalışan su pompası

• ‘Turgut Alp’ gemisi maçunası • Atlıkarınca ve çocuk oyun alanı

• Otopark (http://www.rmk-museum.org.tr).

Rahmi M. Koç Müzesi’nin Eğitim Etkinlikleri

1994 yılında kurulan Rahmi M. Koç Müzesi, 2002 yılından bu yana eğitim çalışmalarını sürdürmektedir. Çağdaş müzelerin görev ve sorumlulukları arasında bulunan eğitimin, Rahmi M. Koç Müzesi bünyesinde de uygulanması ve geliştirilmesi amacıyla yola çıkılan eğitim çalışmaları ile öğrencilerin müzeyi kalabalık gruplar halinde, alelacele gezmeleri yerine, müze koleksiyonunun ilgili müfredat konuları ile bağlantılı objelerini incelemeleri ve müze gezilerinden verimli şekilde yararlanmaları amaçlanmıştır. “Görselliği ön plana çıkarmak, dersleri değişik bir mekanda işleyerek ilgi çekici hale getirmek, düşündürmeye, araştırmaya yönelik eğitim ve öğretim yapmak ve müzeyi sevdirmek, öğrencilerin okul kütüphanesi ve laboratuarı kullanmayı öğrendiği gibi müzeyi de kullanmayı öğrenmesini sağlamak” diğer önemli hedefler arasındadır (Bayam, 2008: 105). İlk olarak 2002 yılında İlköğretim Eğitim Paketi ile başlayan müzenin eğitim çalışmaları, Kardeş Okul Projesi, Müzebüs Projesi, Anasınıfı Paketi, Görme Engellilere Yönelik Faaliyetler, Geçici Sergiler İçin Hazırlanan Eğitsel Faaliyetler, Rahmi M. Koç Müzesi Atölyeleri Eğitim Projesi, Keşif Masası, Ana Sınıfı Eğitim Atölyesi, Hafta sonu Etkinlikleri ve Fenerbahçe Gemisi Etkinlikleri ile sürdürülmektedir.

İlköğretim Eğitim Paketi:

Müze eğitim danışmanı Emine Bayam’ın VKV Koç Özel İlköğretim Okulu ile birlikte hazırladığı ve 2002-2003 eğitim yılından itibaren uygulamaya başladığı “Müze-Eğitim” programı, özel müzeler bazında hazırlanan ilk çalışmadır. Eğitim paketi, “İlköğretim Okulları Müfredat Programları” içinde yer alan üniteler ve bu ünitelerin hedeflediği

(40)

kazanımlar ile müze objeleri arasında bağ kurarak öğrencilerin; düşünerek, araştırarak, yaparak-yaşayarak, eğlenerek öğrenmeye yönelik eğitim ve öğretim yapmalarını sağlamayı amaçlamıştır. Paket, disiplinler arası çalışmaya yönelik olarak hazırlandığı için bir müze objesi incelenirken, nesnenin Tarih, Hayat Bilgisi, Fen Bilgisi, Türkçe, Matematik dersleriyle ve günlük hayatla bağlantısı kurulabilmektedir. Bu da öğrencilerin sıkılmadan müzede eğitim ve öğretim yapmalarına neden olmakta ve öğrenmeyi daha anlamlı hâle getirmektedir. Müze ziyaretlerinin nasıl gerçekleştirilmesi konusunda küçük yaşta alınan eğitimin daha yararlı ve devamlı olacağı düşünülerek Eğitim Paketinde öncelikle 9,10,11 yaş grubu (ilköğretim 3–4–5. sınıflar) hedeflenmiştir ( Akyüz, 2009). Eğitim Paketi, ziyaret öncesi sınıfta yapılacak tartışmalar ve etkinlikler ile müze ziyareti sırasında müzede yapılacak etkinlikler olmak üzere iki aşamada gerçekleşmektedir. Okulların müzeden daha verimli şekilde faydalanmalarını sağlamak üzere hazırlamış olan eğitim paketi üç ana bölümden meydana gelmektedir:

1.Genel Bilgiler (Beyaz Sayfalar):

Öğretmenlerin müzeye gelmeden önce incelemeleri ve gerekli yerleri öğrencileriyle paylaşması gereken bir bölümdür. Bu bölümde ayrıca müzecilik ve müze ziyaretleri ile ilgili temel bilgiler ve paket içerisindeki objelerin hangi ünitelerin hangi kazanımlarını karşıladıklarını gösteren bir tablo yer almaktadır.

2.Öğretmen Çalışma Kağıtları (Sarı Sayfalar):

Müze koleksiyonunun bölümleri hakkında genel bilgiler ve fotoğraflar ile her bölüme ait birkaç nesne, bu nesnelerle ilgili bilgi, fotoğraf, soru-cevap ve etkinliklerden oluşan sayfalardır.

3.Öğrenci Etkinlik Kitapçığı (Yeşil Sayfalar):

Sarı sayfalarda yer alan 19 müze nesnesiyle ilgili öğrencilerin müzede, sınıfta veya evde yapabilecekleri 41 adet etkinliği kapsayan bir kitapçıktır. Eğitim paketi 7 yıldır müzede randevu sistemi ile gelen okul gruplarına uygulanmaktadır. Paketi uygulayan okullardan alınan geri bildirimler değerlendirilmektedir. Eğitim paketinden, 2003 yılından 2009 yılına

(41)

kadar 439 özel, 841 devlet okulu olmak üzere 1.280 okul ve yaklaşık 87.000 öğrenci yararlanmıştır.

Rahmi M. Koç müzesi internet sitesinde misyonunu şu şekilde açıklamaktadır: Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı bünyesinde yer alan, Rahmi M. Koç Müzesi, tüm ülkelere ve geçmişten günümüze tüm dönemlere ait, endüstri ve mühendislikle ilgili objelerin ve belgelerinin toplanması, ev sahipliği yapılması, araştırılması, korunması ve sergilenmesine adanmış, kar amacı gütmeyen özel bir kurumdur. Müze, koleksiyonlarını ve kaynaklarını, halkı bilgilendirmek, onları etkilemek; Türkiye genelinde müze ziyaretlerini yaygınlaştırmak ve endüstri tarihinin araştırılmasını desteklemek için kullanacaktır(http://www.rmk-museum.org.tr).

2.1.2.2. Sakıp Sabancı Sanal Müzesi

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi, İstanbul'da Boğaziçi'nin en eski yerleşimlerinden Emirgan'da yer almaktadır.

Müzenin ana binası olan villa, 1927 yılında Mısır Hidiv ailesinden Prens Mehmed Ali Hasan tarafından İtalyan mimar Edouard De Nari'ye yaptırılmış ve Hıdiv ailesinin değişik mensupları tarafından uzun yıllar yazlık konut olarak kullanılmış, kısa bir süre de Karadağ Sefareti olarak hizmet vermiştir.

1950 yılında Adanalı sanayici Hacı Ömer Sabancı tarafından Hidiv ailesine mensup Prenses İffet'ten satın alınan köşk, aynı yıl satın alınarak önüne yerleştirilen Fransız heykeltıraş Louis Doumas'ın 1864 yapımı at heykelinden ötürü "Atlı Köşk" olarak anılmaya başlanmıştır.

Atlı Köşk'ün arazisi içindeki ikinci at heykeli ise, 1204 yılında 4. Haçlı Seferi sırasında Haçlı kuvvetlerince yağmalanan İstanbul Sultanahmet meydanından alınarak, Venedik San Marco kilisesi önüne yerleştirilen 4 attan birisinin dökümüdür.

(42)

1966 yılında Hacı Ömer Sabancı'nın vefatından sonra aile büyüğü olan Sakıp Sabancı tarafından sürekli konut olarak kullanılmaya başlanan Atlı Köşk, uzun yıllar Sakıp Sabancı'nın zengin hat ve resim koleksiyonunu barındırmış, 1998 yılında da içindeki koleksiyon ve eşyalar ile müzeye dönüştürülmek üzere Sabancı Üniversitesi'ne tahsis edilmiştir.

Modern bir galerinin eklenmesiyle 2002 yılında ziyarete açılan Müze'nin sergileme alanları 2005 yılındaki düzenleme ile genişletilerek, teknik düzeyde uluslararası standartlara kavuşmuştur.

Bugün Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi zengin koleksiyonu, kabul ettiği kapsamlı uluslararası geçici sergileri, konservasyon birimleri, örnek eğitim programları, yapılan çeşitli konser, konferans ve seminerleriyle çok yönlü bir Müzecilik ortamı sunmaktadır.

Eserler; Hat Koleksiyonu, Resim Koleksiyonu, Arkeolojik ve Taş eserler Koleksiyonu, mobilya ve Dekoratif Eserler Koleksiyonu başlıkları altında toplanmaktadır (http://muze.sabanciuniv.edu).

2.1.2.3. Sanal Müzelerin Faydaları

Çolak (2006) sanal müzelerin faydalarını şöyle sıralamıştır: • ‘Sanal müzeler, dünya çapında erişim sağlarlar.

Bugün bir müzenin sahip olduğu birikiminin sadece içinde bulunduğu toplumun değil dünyanın mirası olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle günümüzde müzeler hızla sayısallaşmaktadır. Benzer tür müzeler ve benzer koleksiyona sahip müzeler portallar oluşturmaktadırlar.

(43)

İletişimin ön plana çıktığı dönemlerde müzeler geleneksel medya araçlarını kullanmışlardır. Ancak bu medya yapılarının sağladığı imkanlar kısıtlı ve yavaş olmasından dolayı müzelerin ihtiyaçlarını tam olarak karşılayamıyorlardı. İnternet ile müzeler ziyaretçileri ile kesintisiz ve hızlı iletişime geçmişlerdir.

• Sanal müzeler, doğru tasarlandıklarında uzaktan eğitim, hayat boyu eğitim amacıyla kullanılabilirler.

20. yüzyılın başından itibaren müzeler eğitim kurumları olarak kabul görmektedir. Sanal müzeler gerek müze içi gerekse müze dışı eğitim etkinliklerinde etkin rol oynamaktadırlar. Bugün birçok müzenin internet uygulamalarında değişik yaş gruplarına göre tasarlanmış eğitim paketlerine erişim sağlanmaktadır.

• Sanal müzeler sayısal ayrımın kapanmasına katkıda bulunurlar.

Devrim olarak nitelendirilen bilişim teknolojilerindeki gelişme yeni sorunları beraberinde getirmiştir. Bu sorunların en önemlisi ve akla ilk geleni sayısal ayrımdır. Sanal müze uygulamaları ile oluşturulan e-kültür faaliyetleri sayısal ayrımın kapanabilmesine olanak sağlarlar.

• Sanal müzeler, doğru ve güvenilir bilgi kaynaklarıdırlar.

İnternetin sağladığı olanaklar herkesin istediği bilgiye ulaşmasını sağladığı gibi, yine herkesin bilgi havuzuna eklemeler yapmasına olanak sağlar. Bu nedenle internetle yer alan bilgilerin güvenilirliği her geçen gün biraz daha azalmaktadır. Müzeler güvenilir bilgi kaynağı olma özelliklerini oluşturdukları sanal müze uygulamaları ile de sürdürerek internette güvenilir bilgi kaynakları olmaktadırlar”.

Tepecik’e (2007: 240) göre ise:

• Ülkenin en ücra köşesindeki köy, kasaba ve beldelerde yaşayan insanların gidip görme olanağı bulunmadığı büyük müzeler, sanal müze ortamı sayesinde ziyaretçinin ayağına götürülmektedir.

Şekil

Tablo 2.  Deney ve Kontrol guruplarına ilişkin toplam puanların t-testi için normallik  varsayımı  sınaması
Tablo 3.  Deney ve Kontrol gurupları toplam puanlara ilişkin t-testi   
Tablo 4. Deney ve Kontrol guruplarına ilişkin olumlu soruların toplam puanları  üzerinden  t-testi                            
Tablo 5. D Deney ve K ölçeğin Kontrol gurnin olumlu ruplarında  u sorular üz   müze bilin zerindeki fr Deneybilinci ölçeğinyapılanpuan dilimi 29, 311, 1,dilimlealmıştıkişi 35ise 3.3ve yüz1 kişi,alan kısımlapuan vardır 3.3’türaynı  y cini ölçmedrekans dağy
+2

Referanslar

Benzer Belgeler

Müzelerde gerçekleştirilen öğretim etkinliklerinde olduğu gibi ölçme ve değerlendirme uygulamaları da müze öncesi, müzede ve müze sonrası olmak üzere üç

geliştirici bir alan olarak müze ve galerilerin her yaş insan için ideal bir öğrenme ve eğitim ortamı. olmasını

Hamburg Denizcilik Müzesi eğitim etkinliği Kitlelerarası İletişim: Yüzyüze + Yaparak / Yaşayarak.. Boston Çocuk Müzesi, ABD Kitlelerarası İletişim: Yüzyüze + Yaparak

MÜZE , toplumun hizmetinde, halka açık, insanların eğitimi ve eğlenmesi için somut ve somut olmayan insana ve çevreye ilişkin unsurları.. toplayan, koruyan, araştıran,

• Günümüzde sadece gelişmiş ülke müzeleri değil,gelişmekte olan pek çok ülke müzesi de Eğitim departmanları kurmakta ve müze eğitimi faaliyetlerine önem

Günümüzde şapkalar güneşten korunmak amacıyla kullanılmaktadır ve daha küçük..

geliştirici bir alan olarak müze ve galerilerin her yaş insan için ideal bir öğrenme ve eğitim ortamı..

Yetişkin Kitabı Akran Kitabı Etkinlik Kitabı Erzurum Kitabı Kars Kitabı.. MÜZE KUTULARI