• Sonuç bulunamadı

0-14 yaş grubu çocuğa sahip annelerin zehirlenme bilgi düzeyleri ve uyguladıkları geleneksel yöntemler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "0-14 yaş grubu çocuğa sahip annelerin zehirlenme bilgi düzeyleri ve uyguladıkları geleneksel yöntemler"

Copied!
95
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ

0-14 YAŞ GRUBU ÇOCUĞA SAHİP ANNELERİN ZEHİRLENME BİLGİ DÜZEYLERİ VE

UYGULADIKLARI GELENEKSEL YÖNTEMLER

Yüksek Lisans Tezi

ŞÜKRAN KURUCU YILMAZ

İSTANBUL, 2015

(2)
(3)

i

T.C.

BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

HEMŞİRELİK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

0-14 YAŞ GRUBU ÇOCUĞA SAHİP ANNELERİN ZEHİRLENME BİLGİ DÜZEYLERİ VE

UYGULADIKLARI GELENEKSEL YÖNTEMLER

Yüksek Lisans Tezi

ŞÜKRAN KURUCU YILMAZ

TEZ DANIŞMANI: Prof. Dr. SUZAN YILDIZ

İSTANBUL, 2015

(4)

ii

(5)

iii TEŞEKKÜR

Bu tezi yazmamda çok büyük emeği olan, her kelimesiyle en ince ayrıntısına kadar ilgilenen özverisinden, bilgisinden, tecrübesinden yararlandığım değerli hocam Prof. Dr.

Suzan YILDIZ’a

Derslerde hayranlıkla dinlediğim kitaplarında defalarca önsözünü, hayat hikâyesini okuduğum, ilk kitabını en değerli eşyam olarak sakladığım, sevgisiyle, hocalığıyla, mütevaziliği ile, özverisiyle her zaman örnek aldığım değerli hocam Prof. Dr. Gülay GÖRAK’a

Bana her zaman destek olan, akademik ve kişisel tecrübelerinin en ince ayrıntısını bana aktaran beni çok sevdiğini hissettiğim ve çok sevdiğim artık beraber çalışmadığım fakat çalıştığımız her dakikayı çok özlediğim, birçok yönünü örnek aldığım değerli hocam Msc Selmin KÖSE’ye

Onların kanatları altında akademik dünyada var olduğum için gururla ve sevgiyle çalıştığım, değerli hocalarım Prof. Dr. Necmiye SABUNCU’ya Yrd. Doç. Dr. Makbule BATMAZ’a, Msc. Fatma ÖZHAN’a

Her konuda bilgisine ve tecrübesine güvendiğim ilk poster yayınımda adımın onunla aynı sırada yer almasından mutluluk duyduğum, mütevaziliğiyle örnek aldığım değerli ve çok sevdiğim hocam Yrd. Doç. Dr. Nesrin İLHAN’a

Hayatımın her noktasında bana her daim destek olan dünyanın en fedakar insanı olan Anneme…..

Akademik başarılarını her zaman örnek aldığım, en zor anlarımda her zaman gücünü hissettiğim, hayat arkadaşım, sırdaşım, dostum olan sevgili eşim Yrd. Doç. Dr. Serdar YILMAZ’a

Tekmeleriyle, kalp atışlarıyla beni çok mutlu eden bana destek olan sevgili kızım Asya’ma

SONSUZ TEŞEKKÜRLERİMİ SUNARIM…..

İstanbul 2015 Şükran Kurucu Yılmaz

(6)

iv ÖZET

0-14 YAŞ GRUBU ÇOCUĞA SAHİP ANNELERİN ZEHİRLENME BİLGİ DÜZEYLERİ VE UYGULADIKLARI GELENEKSEL YÖNTEMLER

Şükran Kurucu Yılmaz

Sağlık Bilimleri Enstitüsü Hemşirelik Yüksek Lisans Programı Tez Danışmanı: Prof. Dr. Suzan Yıldız

Kasım 2015, 83 sayfa

Çocukların sağlığını ciddi şekilde etkileyebilen zehirlenmelerde, ilk girişimi uygulayacak olan annelerin bilgi düzeyleri ve ilk uygulayacağı yöntemler önem taşır.

Ülkemizde ve dünyada zehirlenmelerde annelerin evde uyguladıkları girişimleri değerlendiren çalışmalar kısıtlıdır. Araştırma; 0-14 yaş grubu çocuğa sahip annelerin zehirlenmelere ilişkin bilgi düzeylerini ölçmek, çocuklarda ortaya çıkabilecek zehirlenme durumlarında yaklaşımları ve uyguladıkları geleneksel yöntemleri belirlemek amacıyla gerçekleştirildi. Evrenini; sosyo-ekonomik durumları düşük, ısınma tipinin soba , en yakın hastanenin uzak olması ve bu nedenle popülasyonun herhangi bir zehirlenme durumunda hastaneye gitmekten çok geleneksel yöntemlere başvurması sebebiyle İstanbul İhsaniye Aile Sağlığı Merkezinde 0-14 yaş grubu çocuğa sahip olan anneler oluşturdu. Örneklem ise, araştırmanın yapıldığı tarih aralığında Aile Sağlığı Merkezine başvuran ve araştırmayı kabul eden 312 anne oluşturdu. Veriler araştırmacı tarafından uzman görüşleri alarak hazırlanılan anket formuyla yüz yüze görüşme tekniğiyle elde edildi. Çalışmada elde edilen bulgular SPSS 21.0 istatistik paket programında uygun istatistik yöntemler kullanılarak değerlendirildi. Annelerin, yaş ortalamaları 35,51 ± 7,27, yaş aralığı 18-49 bilgi puan ortalamaları (11,51 ± 3,26) idi.

Annelerin bilgi puan ortalamalarını eğitim durumu, meslek, eş eğitim durumu, eş meslek durumu, aile tipi, ailedeki çocuk sayısı, son bir yıl içinde zehirlenme yaşama durumu/tipi değişkenlerinin etkilediği bulundu (p<0,005). Annelerin besin zehirlenmesinde çoğunluğunun yoğurt yedirme, kusturma, tuzlu ayran içirme, su içirme; korozif zehirlenmede çoğunluğunun yoğurt yedirme, su içirme, kusturma; akrep/yılan sokmasında yaranın üzerinden sıkıca bağlama, kesik atıp zehiri emme, buz koyma; arı sokmasında buz koyma, çamur sürme, masaj yapma, kartla iğne çıkarma, sabunlu su ile yıkama; zehirli mantar tanımlamada da çok çeşitli geleneksel uygulamalara başvurdukları belirlendi. Sonuç olarak; İstanbul gibi metropol kentinde bile halen yüksek oranda geleneksel yöntemlere başvurulduğu ve annelerin bilgi düzeyinin yeterli olmadığı bulundu.

Anahtar Kelimeler: 0-14 Yaş Grubu, Zehirlenmeler, Çocuk Sağlığı, Geleneksel Yöntemler.

(7)

v ABSTRACT

POISONING KNOWLEDGE LEVEL OF MOTHERS WITH 0-14 AGE GROUP CHILDREN AND THEIR APPLIED TRADITIONAL METHODS

Şükran Kurucu Yılmaz

Institute of Health Sciences Nursing Graduate Program Supervisor: Professor Dr. Suzan Yıldız

November 2015, Pages 83

The level of knowledge of mothers who do the first aid and take the first intiative is quite significant regarding poisoning affecting children's health in a dangerous manner.

Studies evaluating applications in poisonings implemented by mothers at home are limited both in our country and in the world. The research aims at measuring the level of knowledge about poisonings of mothers with 0-14 age group children, determining their approaches and learning their use of traditional metdods in case of poisoning in children.

The reasons why mothers with 0-14 age group children in Istanbul/Çatalca at a Family Health Center is to be chosen for the scope of study are that they have low socio- economic status as well as stove heating in villages and thus in case of poisoning they resort to very traditional methods rather than going to the hospital as the nearest hospital is about 30 km away from the village. The samples of study is 312 mothers who visited the Family Health Center and accepted the research questions during the survey date range. Datas were collected by face-to-face interviews with using a questionnaire based on expert opinion prepared by the author. When assessing the findings of the study, SPSS 21.0 statistical software package was utilized in accordance with appropriate statistical methods. Mothers average age was 35.51 ± 7.27 and age range was 18-49 knowledge point average (11.51 ± 3.26). Mothers’ knowledge point average was affected by different variables such as their level of education, professions, their husband’s education and employment status, family type and number of children in their family (p<0,005).

The majority of mothers applied yogurt feeding, vomiting, impregnating salted buttermilk and water in poisoning occurs through digestion; yogurt feeding, impregnating water and vomiting in corrosive poisonings; binding tightly over the wound, cutting and absorbing the poison and applying ice in scorpion/snake bites;

applying ice, putting mud, massaging, removing the needle with cards and washing it with soapy water in bee stingings. Moreover, more then 50 percent of mothers also applied traditional methods in recognition of poisonous mushrooms. As a consequent, it was found out that a high proportion of traditional methods is still used and the knowledge level of mothers is insufficient even in a metropolis like Istanbul.

Key words: 0-14 Age Group, Poisinings, Pediatric Health, Traditional Methods.

(8)

vi

İÇİNDEKİLER

TABLOLAR ………. ...viii

SEMBOLLER………….………..ix

KISALTMALAR ...x

1.GİRİŞ ... 2i

2. ZEHİRLENMELER ... 3

2.1 ZEHİRLENMELERİN EPİDEMİYOLOJİSİ ... 3

2.2 ZEHİRLENMELERDE SINIFLANDIRMA ... 5

2.2.1 Sindirim Yoluyla Gelişen Zehirlenmeler ... 6

2.2.1.1 Korozif madde zehirlenmeleri ... 8

2.2.1.2 Botilizm ... 9

2.2.1.3 Mantar zehirlenmeleri ... 10

2.2.1.4 İlaç zehirlenmeleri ... 10

2.2.2 Solunum Yoluyla Gelişen Zehirlenmeler ... 15

2.2.2.1 Karbonmonoksit zehirlenmeleri ... 15

2.2.3 Deri Yoluyla Gelişen Zehirlenmeler ... 16

2.3 ZEHİRLENMELERDE HEMŞİRENİN ROLÜ ... 18

2.4 ZEHİR DANIŞMA MERKEZİ ... 19

2.5 ZEHİRLENMELERE YÖNELİK GELENEKSEL UYGULAMALAR VE HEMŞİRELİK ... 19

3. VERİ VE YÖNTEM ... 21

3.1 ARAŞTIRMANIN AMACI VE TİPİ ... 21

3.2 ARAŞTIRMANIN YAPILDIĞI YER VE TARİH ... 21

3.3 ARAŞTIRMANIN EVRENİ VE ÖRNEKLEMİ ... 21

3.4 VERİ TOPLAMADA KULLANILAN ARAÇLAR ... 22

3.5 VERİLERİN TOPLANMASI ... 23

3.6 VERİLERIN İSTATİSTİKSEL ANALİZİ ... 23

3.7 ARAŞTIRMANIN ETİK YÖNÜ ... 24

3.8 ARAŞTIRMANIN SINIRLILIKLARI ... 24

3.9 ARAŞTIRMANIN GÜÇLÜ VE ZAYIF YÖNLERİ ... 24

4.BULGULAR ... 25

5. TARTIŞMA ... 54

6. SONUÇ VE ÖNERİLER ... 60

(9)

vii

KAYNAKÇA ... ...63

EKLER……….………..……70

EK A.1: Anket Formu Soruları………..………..………...74

EK A.2:Bilgilendirilmiş Gönüllü Onam Formu………79

EK A.3:Etik Kurul Onay Formu………..……….……….80

EK A.4:İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Onay Formu……….……..………….81

EK A.5:Uzman Görüşleri Alınan Öğretim Üyeleri………...82

ÖZGEÇMİŞ………...83

(10)

viii TABLOLAR

Tablo 4.1: Anneye ait demografik özelliklerin dağılımı.……….………..……27 Tablo 4.2: Bilgi Sorularına verilen doğru ve yanlış yanıtların dağılımı……… 30 Tablo 4.3: Demografik özelliklerin bilgi puan ortalamalarıyla karşılaştırılması………32 Tablo 4.4: Besin zehirlenmelerinde ilk uygulanan yöntemlerin dağılımı………..…...36 Tablo 4.5: Korozif madde zehirlenmesinde uygulanan ilk yöntemlerin

dağılımı……….…...37 Tablo 4.6: Mantarın zehirli olduğunu anlamak için uygulanan yöntemlerin dağılımı

………...……….….…38 Tablo 4.7: Akrep/yılan sokmalarında uygulanan yöntemlerin dağılımı………..39 Tablo 4.8: Arı sokmasında/arının iğnesini çıkarmada uygulanan yöntemlerin

dağılımı……….………...40 Tablo 4.9: Besin zehirlenmesinde ilk uygulanan yöntemlerin bilgi puan ortalamaları ile karşılaştırılması….………...41 Tablo 4.10 Korozif zehirlenmelerde ilk uygulanan yöntemlerin bilgi puan

ortalamalarıyla karşılaştırılması……….……….44 Tablo 4.11 Mantarın zehirli olduğunu anlamak için uygulanan yöntemlerin bilgi puan ortalamalarıyla karşılaştırılması……….……….……47 Tablo 4.12 Akrep/yılan sokmalarında uygulanan yöntemlerin bilgi puan ortalamalarıyla karşılaştırılması……….……….…………..49 Tablo 4.13 Arı sokmasında/arının iğnesini çıkarmada uygulanan yöntemlerin bilgi puan ortalamalarıyla karşılaştırılması………..…52

(11)

ix

KISALTMALAR

ABD : Amerika Birleşik Devletleri

AAPCC : American Association of Poison Control Centers (Amerika Zehir Kontrol Merkezi)

DSÖ : Dünya Sağlık Örgütü CO : Karbonmonoksit M.Ö : Milattan Önce

MAX. : Maksimum (En Büyük Değer) MİN. : Minimum (En Küçük Değer) ORT : Ortalama

SS : Standart Sapma

WHO : World Health Organization (Dünya Sağlık Örgütü) SF : Serum Fizyolojik

(12)

x

SEMBOLLER

Anakütle (Evren) : N Cronbach’s Alpha Katsayısı : α Frekans : n Olasılık Değeri : p

(13)

1.GİRİŞ

Zehirlenmeler çok eski çağlardan bu yana toplumları yakından ilgilendiren önemli sağlık sorunlarından biri olmuştur. Zehirlenmeler her yaş grubunda görülmekle birlikte çocukluk çağında daha sık görülmektedir. Ufak bir dikkatsizlik sonucu gerçekleşebilen çocukluk çağı zehirlenmeleri, ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada çok görülen ciddi oranda morbidite ve mortalite nedeni olabilen, acil servis ve hastane yatışlarında yüksek oranda iş yükü oluşturan, önemli sağlık sorunlarındandır (Çıtak 2011). 1952 yılında Amerikan Pediatri Akademisi’nin ‘Kazaları Önleme Komitesi’nin raporunda çocuk kazalarının yarısı kadarının zehirlenmelere bağlı olduğu ortaya konulmuştur. İstatistiklere göre özellikle 6 yaş altındaki çocuklar en riskli grup olmakla birlikte bu grup hem zehirlenme vakalarının hem de zehirlenme sonucu ölümlerin en sık görüldüğü vakaların olduğu gruptur (Kurt ve diğ. 2004).

Ülkemizde görülen çocukluk çağı zehirlenmeleri, yüzde 43.4 ilaçlar, yüzde 1.8 besin ve bitkiler, yüzde 8.5 insektisid ve pestisidler, yüzde 8 karbon monoksit, yüzde 7.2 temizlik maddeleri, yüzde 5.4 hidrokarbon ve yüzde 5.7 nedeni bilinmeyenler olarak sınıflandırılırlar (Aji ve diğ. 2001). Bu zehirlenmelerin yüzde 85’i kaza sonucu ve yüzde 15’i ise nedeni şüpheli zehirlenmelerdir (Pembegül 2006). Zehirlenmeye yol açan etkenler yaşanılan bölgeye, toplumun gelenek ve göreneklerine, eğitim düzeyine ve mevsimlere göre değişkenlik gösterebilir (Yılmaz ve diğ. 2009). Bu zehirlenmelerin etkenleri ve nedenleri bu kadar farklılık gösterirken, her ülke ve hatta bölgenin kendi zehirlenme profilini, etkenlerini ve sebeplerini belirleyip, karşı karşıya kalınan risklere göre önlemler alması gerekmektedir (Erkozan 2013).

Çocukların sağlığını tehlikeli bir şekilde etkileyebilen zehirlenmelerde, ilk uygulamayı yapacak olan annelerin ilk yardım konusunda bilgi düzeyleri ve ilk uyguladıkları girişimler önemlidir. Türkiye’de ve Dünyada 0-14 yaş grubu çocuğa sahip annelerin ilk yardım bilgi düzeyleri ve ev kazaları konusunda yapılan birçok çalışmada annelerin zehirlenme konusunda bölgesel farklılık gözetmeksizin yetersiz bilgiye sahip oldukları görülmektedir (Coşkun 2004, Bilgen Sivri ve Özpulat 2014, Karatay 2009, Markensen ve diğ. 2010).

(14)

2

Günümüzde gelişmiş toplumlardan -gelişmekte olan toplumlara kadar her kesimin, sağlığın korunmasında ya da sağlığın bozulduğu durumlarda, modern tıbbın olanaklarına karşın, insanların geleneksel uygulamalara başvurdukları görülmektedir (Hoduğlugil- Şahin 2006, Worswick ve Stoffell 2001). Hatta geleneksel uygulamalardan köken alan bazı tedavi biçimleri alternatif yöntemler olarak karşımıza çıkabilmektedir (Becerra ve Iglehart,1995). Amerika’da 2000 yılında 158 milyon kişinin destekleyici/tamamlayıcı tedavi kullandığı ve bu tedaviler için 17 milyon dolar harcandığı, Amerikan Alternatif ve Destekleyici Tıp Komisyon’u raporlarında (USA Commission for Alternative and Complementary Medicines) ifade edilmektedir. Almanya, Kanada gibi ülkelerde ise toplumunun yarısından fazlasının bu tür destekleyici tedavileri en az bir kez uyguladığı belirtilmektedir (Ernst, 2000 ).

Ülkemize ait literatür tarandığında; akut ve kronik hastalıklarda geleneksel uygulamalara başvurulduğu, özellikle eğitim seviyesi düşük olan kırsal kesimlerde bu uygulamaların daha çok kullanıldığı bazı çalışmalarda belirlenmiştir (Ceylan ve diğ 2002, Gözüm ve diğ 2003, Karatay 2009). Ancak bu çalışmalar doğrudan zehirlenmelere yönelik geleneksel uygulamaları ortaya çıkartıcı nitelikte değildir. Sadece Karatay’ın 2009 yılında yaptığı çalışmada kadınların sağlıkla ilgili bazı acil durumlarda başvurdukları uygulamaların belirlenmesine yöneliktir. Fakat çocuklardaki zehirlenme durumlarında annelerin uyguladıkları geleneksel yöntemleri belirleyici herhangi bir çalışma bulunmamaktadır.

Bu nedenle çalışma; İstanbul’ un metropol hayatından uzakta ulaşımın zor sağlandığı ve daha kırsal kesiminin yaşadığı, doğal gazın olmaması sebebiyle evlerdeki ısınma şeklinin soba olduğu bir bölgesinde 0-14 yaş grubu en az bir çocuğa sahip anneler üzerinde tanımlayıcı olarak demografik özelliklerinin irdelenmesi, annelerin zehirlenmeler konusunda bilgi düzeylerinin belirlenmesi, uygulanılan geleneksel yöntemlerin saptanması ve sonuçlara yönelik alınabilecek önlemler için önerilerinde bulunulması amaçlanmıştır.

(15)

3

2. ZEHİRLENMELER

Zehir, vücuda alındığında, absorbe, inhale veya zerk edildiğinde organizmaya zarar veren, toksik bulgulara sebep olan sıklıklarda yaşamı tehdit eden bir madde olarak tanımlanır (Bilgen Sivri, Özpulat 2014 s. 3). Onaltıncı yüzyılda Paracelsus’un (1493- 1541) zehiri tanımlarken “her madde zehirdir, zehir olmayan madde yoktur; zehir ile ilacı ayıran dozdur” diyerek zehirin önemini açıklamıştır. Zehirlenme, toksik bir maddenin vücuda zarar verecek miktarda ve farklı yollardan alınması sonucu organizmada bazı istenmeyen belirti ve bulguların ortaya çıkması durumudur. Zehirlenmeler her yaş grubunda görülebilir fakat çocukluk yaş grubunda daha sık görülmekte ve daha tehlikeli seyretmektedir (Pembegül 2006 ss.12-68, Dökmeci 2014 s.4).

Zehirlenmenin tarihi, insanlığın tarihi kadar eskidir M.Ö. 400 yıllarında yazıldığı sanılan Ebers papirüslerinde birçok zehir(katran ağacı, akonit, opium, kurşun, bakır) hakkında bilgi bulunmaktadır (Demirkan 2002 s. 6, Özdemir 2008 s. 8).

2.1 ZEHİRLENMELERİN EPİDEMİYOLOJİSİ

Ülkemizde çocukluk çağında zehirlenmeler; düşme, trafik kazası ve yanıklardan sonra dördüncü sıklıkta görülen kaza çeşididir( Kekeç 2008 s. 12). Zehirlenmeler her yaşta görülebilmekte ve klinikte görülen vakaların birçoğu çocuklar oluşturmaktadır. Refik Saydam Hıfzısıhha Merkez Başkanlığı, Ulusal Zehir Merkezine yapılan çocukluk çağı vaka başvurularının değerlendirildiği beş yıllık retrospektif çalışmada bu sürede bildirilen 78679 zehirlenme vakasının 44444 (yüzde 56)’üne çocukluk çağı zehirlenmeleri oluşturduğu görülmüştür (Özdemir 2008 ss. 14-56, Aygüreş 2013 s.8).

Amerikan Zehir Kontrol Merkezi Birliği’ne bağlı Toksik Maddelerle Karşılaşma Denetleme Sistemi kayıtlarına göre, rapor edilen 2.3 milyon zehirlenme olgusunun yüzde 65.8’ini, 19 yaş altı çocuklar oluştururken, zehirlenmeler 1-5 yaş arasındaki çocuklarda sık görülmektedir (Watson ve diğ.2004). Merak ve öğrenme isteğiyle etrafı araştıran bu yaş grubunda çocukların buldukları maddeleri sıklıkla ağızlarına götürmeleri zehirlenmeyi kolay hale getirmektedir (Bilgen Sivri ve Özpulat 2014 ss.1-7).

(16)

4

Çocukluk çağı zehirlenmeleri beş yaş altı ve adölesan yaş grubu olmak üzere iki yaş gurubunu ilgilendirmektedir. İlk beş yaş gurubundaki zehirlenmeler genellikle daha çok kaza sebebiyle, erkek çocuklarda daha fazla görülmekte ve tek bir madde ile oluşmaktadır. Adölesan yaş gurubu zehirlenmeleri ise daha çok istemli olarak, kızlarda daha fazla ve birden çok maddenin alınması ile meydana gelmektedir (Erkozan 2013 s.

44-47). Ülkemizde zehirlenmeler daha çok ilkbahar ve yaz aylarında görülmekte, Örnek olarak hidrokarbon, temizlik maddeleri, besin zehirlenmeleri yaz aylarında görülürken, karbon monoksit zehirlenmesi kış aylarında, insektisid zehirlenmeleri yaz ve sonbaharda daha çok görülmesine rağmen ilaç zehirlenmeleri hemen her mevsim görülebilmektedir (Aji 2001 s. 7). Zehirlenmelerin %80-85’i gibi ciddi bir oranı ev ortamında gelişirken, vakaların büyük bir kısmı da zehri oral yoldan vücuda alınmaktadır (Özdemir 2008 ss.

14-18).

Ülkelerin yaşam tarzına bağlı olarak zehirlenmenin tipileri farklılık göstermektedir.

Örneğin Norveç’te petrol ürünlerine bağlı zehirlenme yüzde 9 iken Hindistan’da bu oran yüzde 42,5 dir (Özdemir 2008). Gelişmiş ülkelerde gelişmekte olan ülkelere oranla intihar amacı ile ilaç alımı daha çoktur (Aydınoğlu ve ark 2000 s 1). Batılı ülkelerde ilaç zehirlenmeleri ön planda iken Hindistan, Tayland gibi güneydoğu Asya ülkelerinde pestisit ve ev ürünleri ile zehirlenme ön plandadır (Pesshin ve diğ 2003 s. 3, Özdemir 2008 ss .23-24, Wannakul 2007).

1996 yılında İngiltere'de parasetamol zehirlenmelerinin ilk sırada olduğunun bildirilmesinden sonra parasetamol kullanımı yasal olarak sınırlandı ve 2000 yılında hem olgu sayısının hem de alınan dozun düştüğü saptanmıştır (Kurt ve diğ 2004). İngiltere'de en sık intihar parasetamol ile olurken, Finlandiya’da alkol ve psikiyatrik ilaçlar öne çıkmaktadır. Böcek ilacı ve organofosfatlar gelişmekte olan ülkelerde sorun haline gelmektedir (Tuncak ve Kalyoncu 2007 ss. 22-48).

Ülkemizdeki çocukluk çağı zehirlenmeri gelişmiş ülkeler ile benzerlik gösterek yüzde 43.4 ilaçlar, yüzde 21.8 besin ve bitkiler, yüzde 8.5 insektisid ve pestisidler, yüzde 8 karbon monoksit, yüzde 7.2 temizlik maddeleri, yüzde 5.4 hidrokarbon ve yüzde 5.7 nedeni bilinmeyenler olarak sınıflandırılır. ilaçlar arasında en sık zehirlenme sebebi ağrı kesici, ateş düşürücü ve merkezi sinir sistemine etki eden ilaçlar yer alır (Aji 2001 s. 7).

(17)

5

Zehirlenmeye yol açan etkenler görüldüğü gibi mevsimlere, toplumun gelenek ve göreneklerine, eğitim düzeyine ve yaşanılan bölgeye göre değişkenlik gösterebilir. Bu sebeple her ülkenin, hatta her bölgenin zehirlenme ile ilgili özelliklerinin belirlenerek öngörülebilen zehirlenmeler ile ilgili önlem alınmalıdır (Otogeçim ve diğ. 2006 ss.11- 17).

2.2 ZEHİRLENMELERDE SINIFLANDIRMA

Zehirlenmeler klinik seyrine ve vücuda giriş yollarına göre sınıflandırılırlar:

a) Akut zehirlenmeler: Çocuklarda sık görülen zehirlenme grubudur, belirtiler kısa sürede gelişmekle beraber toksik maddeye maruz kalma süresi 24 saatten azdır. Bu grupta ölüm riski yüksek olmakla beraber acil müdahale gereklidir (Gündoğdu 2011 s. 52).

b) Kronik zehirlenmeler: Düşük dozlarda uzun süreli olarak toksik maddeyle maruz kalınması halinde gelişir. Çocuklarda olduğu gibi uzun süreli asetominofen veya bilinen 7 salisilat kullanımına bağlı veya kurşun ve diğer ağır metallere bağlı olarak kronik zehirlenmeler görülebilmekle birlikte kronik zehirlenmelerde nedeni saptamak zor olabilmektedir (Pembegül 2006 ss. 14-64 ).

Vücuda giriş yollarına göre ise zehirlenmeler dört gruba ayrılır:

i. Sindirim sistemden alınan maddelerle olan zehirlenmeler: yüzde 75 oranla en sık görülen zehirlenmelerdir. İlaçlar, temizleyici ve parlatıcı maddeler, kozmetikler, petrol ürünleri, pestisitler, ağır metallerle ve bitkiler olan zehirlenmeler bu gruptadır (Erkozan 2012 s 12).

ii. Solunum yolundan alınan maddelerle olan zehirlenmeler: Aseton, metil alkol, naftalin, cıva, karbon monoksit (CO), anilin, terebentin, toluen gibi buharlaşabilen maddelerle olan zehirlenmelerdir.

iii. Deri ve mukoza aracılığıyla alınan maddelerle olan zehirlenmeler: Deri ve mukoza aracılığıyla alınan maddelerle olan zehirlenmeler yüzde 6 oranında görülür. Borik asit, Anilin boyaları, topikal antihistaminikler ve anestetikler, organik fosfatlar deriden, efedrin ve dekstroamfetamin ise mukozalardan kolaylıkla emilirler (Aji 2001 s. 2).

iv. Parenteral yolla alınan maddelerle olan zehirlenmeler

(18)

6 2.2.1 Sindirim Yoluyla Gelişen Zehirlenmeler

Sindirim yoluyla zehirlenme, toksik maddenin ağız yoluyla alınmasıyla gelişen ve en çok görülen zehirlenme tipidir. Genellikle toksik madde kana karıştıktan sonra etkisini gösterir fakat alınan zehirli madde şiddetli asidik veya bazik yapıdaysa, tahriş edici etkisi hemen görülür. Zehrin az bir miktarı mideden, kalan miktarı da ince bağırsaktan emilir.

Bu nedenle etki sürelerinde farklılık gösterir (Biçer ve diğ 2007 ss. 217-227). Sindirim yoluyla olan zehirlenmeler; besinler, ilaçlar, kimyasal maddeler, alkol, zehirli bitkiler ve tarım ilaçlarının oral yolla alınmasıyla meydana gelebilmektedir (Kekeç 2008 s 47). Besin zehirlenmelerinde uygun olmayan koşullarda pişirilen ya da saklanan besinlerde bakteriler çok hızlı çoğalır ve vucuda alınmasıyla zehirlenmeye sebep olur (evde hazırlanan konserveler vb.). Bozuk gıdalardan kaynaklanan zehirlenmenin ciddiyeti, yenen miktar, yaş ve kişinin sağlık durumuna göre değişiklik göstermekle beraber yaşlılar, küçük çocuklar, bebekler ve kronik hastalığı olanlar risk grubuna girerler. Besin zehirlenmelerinin en çok görülenleri; stafilokok, salmonella ve botulizm (botilismus) zehirlenmeleridir. En tehlikelisi ve ağır seyirli olanı botulizmdir (Aji ve diğ. 1998 s 2).

Sindirim yoluyla zehirlenmenin diğer sebepleri;

i. İlaçların, suisit ya da cinayet amaçlı veya kaza ile yüksek dozda alınması, ii. İlaçların, temizlik malzemelerinin ve kimyasal maddelerin çocukların

ulaşabileceği yerlerde olmasından dolayı çocukların bunları yiyip içmesi, iii. Alkollü içeceklerle birlikte ilaç alınması (özellikle uyuşturucular alkolle

birlikte alındığında solunum merkezi baskılanabilir),

iv. Zehirli maddelerin, yiyecek ve içeceklerle birlikte aynı yerde saklanması, v. Zehirli mantarlar, kabuklu deniz hayvanları, bozulmuş besinler, alkol, ev ve

bahçelerde kullanılan kimyasal maddelerin yanlışlıkla oral yolla alınması sindirim yoluyla zehirlenmeye neden olur. Bazı maddeler (ilaç, alkol vb.) fazla miktarda ya da bir arada alındıklarında zehirlenme belirtileri gösterebilir (Milli Eğitim Bakanlığı 2012 ss. 22-102).

(19)

7

Ağızdan alındığında zehirlenmeye yol açmadığı kabul edilen maddeler1 Kişisel bakım ürünleri

i. Bebek şampuanı, losyon, sabun, alkolsüz, ıslak mendiller ii. Banyo köpüğü

iii. Kozmetikler (ruj, allık, maskara, göz kalemi, dudak ve tırnak parlatıcıları, el losyonları)

iv. Saç spreyi ve biçimlendiricileri v. Şampuan (az miktar)

vi. Güneşten koruyucular İlaçlar

i. Antasidler (sürekli alınma dışında) ii. Antibiyotikli kremler

iii. Kalaminli losyonlar iv. Karboksimetil selüloz

v. Klotrimazol içeren kremler vi. Topikal kortikosteroidler

vii. Gliserol, gebelik önleyici ilaçlar (demir içermeyen) viii. Titanyum oksit

Kırtasiye gereçleri

i. Mürekkep,tebeşir, silgi

ii. Su bazlı boya kalemleri, kurşun kalem

iii. Fotoğraf Flaster, paket köpüğü, parafin sulu boya iv. Pastel boya, beyaz tutkal

v. Oyuncaklar, oyun hamuru vi. Diş halkası

Diğerleri

i. Oda spreyleri, alüminyum folyo ii. Kül, çıra, mangal kömürü iii. Parafinli mum

iv. Gazete v. Duvar kağıdı

vi. Sigara külü, nem giderici paketler (silika jel) vii. Tütsü, Camcı macunu

viii. Susam yağı ix. Toprak

x. Tatlandırıcılar (sakkarin, siklamat) xi. Ayakkabı cilası, sakız

1www.dicle.edu.tr/Contents/99e447d2-97f8-44ef-85f9-75c17af92c52.pdf [Erişim tarihi 23.01.2015].

(20)

8

Sindirim yoluyla zehirlenme belirtileri sindirim yoluyla meydana gelen zehirlenmeler alınan maddeye göre değişiklik göstermekle beraber genelde;

i. Bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı, ii. Soğuk terleme, renkte solukluk, iii. Bilinç bulanıklığı, şok, havale, iv. Solunum ya da nabız değişiklikleri,

v. Gözyaşında artış,

vi. Kostik (yakıcı, tahriş edici) madde alınmışsa, ağızda, boğazda ve midede yangı ve doku tahribatı, ağız kenarında renk değişikliği,

vii. Nefeste ve vücutta olağan dışı koku vb. belirtiler görülür (Tunçok ve Kalyoncu 2007 ss. 22-48).

2.2.1.1 Korozif madde zehirlenmeleri

Korozif madde, özofagus ve mide ile temas ettiğinde yapısal ve fonksiyonel olarak zarar veren şiddetli asitik ya da alkalik içerikli maddelere denir (Kutluk 2008). Korozif maddelerin yutulması, çocukluk çağında genellikle yanlışlıkla, erişkinlikte ise çoğunlukla intihar amaçlıdır. Bu maddelerin yanlışlıkla içilmesi, çocukluk çağında sıklıkla karşımıza çıkan ve bazen ciddi sonuçlarla seyreden bir durumdur. ABD’de her yıl yüz binden fazla çocukta korozif madde alımı görülmektedir (Litovitz ve diğerleri 1990 s. 2). Türkiye’de yapılan çalışmalarda çocuk zehirlenmelerinin yüzde 3,3-28,1’inin korozif madde alımına bağlı olduğu saptanmıştır (Aji 1998 s. 2). Amerikan Zehir Kontrol Merkezi Birliği 2008 raporuna göre; 5 yaş altındaki çocuklarda temizlik maddelerini içenlerin oranını yüzde 9,7 (124.934 kişi) olarak bildirmektedir (Alven ve diğerleri 2006 ss. 815-917). Türkiye’de ise kayıtların sağlıklı olmaması nedeniyle sıklık durumu tam olarak bilinmemektedir.

Fakat yapılan bazı araştırmalarda ev temizlik ürünlerinin çocuk zehirlenme etkenleri arasında ilk sıralarda yer aldığı ve yaş grubu bakımından çocukların sıklıkla 3 yaş altı, 6 yaş altında ve cinsiyet olarak erkek çocuklar olduğu belirtilmektedir (Efe ve diğerleri 2013 s. 23).

Korozif madde zehirlenme nedenleri coğrafi bölge, mevsim ve sosyokültürel düzeye bağlıdır ve koroziv özofajit, bulbit, gastrit, mide ve özofagus perforasyonları, pnömoni ,

(21)

9

larinks trakea ödemi, ampiyem ve şoka akut dönemde neden olurken, kronik dönemde hiatus hernisi gelişmesi, mide ve özofagusta darlıklar, mide ve özofagus kanseri gelişmesi gibi durumlar ortaya çıkabilir (Doruk 2008 ss. 34-89).

Koroziv lezyonların ciddiyet durumlarını, içilen maddenin konsantrasyonu, içilen madde miktarı, temas süresi ve hastanın yaşı belirler (Küçük 2010 ss. 2-52). Ancak alkali maddelerin (çamaşır suyu, temizlik ürünleri, disk bataryaları, lağım temizleyiciler, çamaşır deterjanları) yol açtığı ‘likefaksiyon nekrozu’, asit maddelerin (yüzme havuzu temizleyicileri, lehimleyiciler, tuvalet temizleyiciler) yol açtığı ‘koagülasyon nekrozu’na oranla daha şiddetli hasara sebep olabilir (Aygüreş 2012). Ayrıca, hesap makinası, saat pili gibi küçük elektronik aletlerde kullanılan küçük piller de tehlikelikeli olmakla birlikte özellikle küçük yassı pillerin ya da standart pillerin sıvı içeriklerinin çocuklar tarafından yutulması ve içeriğindeki cıvanın vücut içinde akmasıyla özofagus ile midede yanıklara yol açabildiği görülmektedir (Küçük 2010 ss. 2-52).

2.2.1.2 Botilizm

Botulizm, Clostridium botulinum etkeninin neden olduğu bir hastalıktır. Etken, nöromüsküler kavşaktan asetilkolin salınımını inhibe ederek kaslarda paralizi ye sebeb olur. Sempatik ve parasempatik sistemin etkilendiği hastalık erken tedavi edilmediği takdirde yüksek mortaliteyle seyredebilir (Karsen ve diğerleri 2011).

Dünyada insanlarda yaygın olarak görülen botulizmin temel formu gıda kökenli olanıdır.

Yara botulizmi ise son yıllarda ABD’de bildirilen vakalarda ilk sırayı almıştır (Ekmekçi 1998).

Gıda kökenli botulizm toksini içeren gıdaların alınmasından sonra inkübasyon periyodu toksik doza bağlı olmak koşuluyla 12-72 saat sürer. Botulinal nörotoksinler sinirlere düzensiz şekilde bağlandıklarından, erken tanı ve tedavi oldukça ciddi olmakla birlikte ölümle sonuçlanabilir. Genel belirtileri; bulantı, kusma ve diyare gibi tipik gastro- intestinal semptomlar şeklinde olmakla birlikte bu semptomlara deride, ağızda ve boğazda kuruma, baş ağrısı, çift görme, konstipasyon da eşlik edebilir (Güran, ve Öksüztepe 2012).

(22)

10

“Gıda yoluyla ortaya çıkan botulizmin en sık sebebi:”

i. Ev yapımı konserveler,

ii. Sosis, salam, sucuk ve et ürünleri, iii. Deniz ürünleri,

iv. Sebze konserveleri ( özellikle bezelye, fasulye gibi alkali sebze konserveleri), v. Bal (Karsen ve diğerleri 2011 s. 23).

2.2.1.3 Mantar zehirlenmeleri

Mantar zehirlenmeleri yağışın bol olduğu mevsimler olan sonbahar ve ilkbahar aylarında sık rastlanır. Uygun koşullarda saklanmayan kültür mantarları da kontamine olmuş toksik ajanlarla birlikte zehirli mantarlar gibi zehirlenmeye sebep olabilir (Deniz ve Saygun 2008). Bitkisel kaynaklı zehirlenmeler içinde mortalite ve morbiditenin önde gelen nedenleri arasında yer alırlar. Çoğu zaman mantar ile yapılan yemek birlikte tüketildinden zehirlenme tüm aile fertlerinde görülür. Çocuklarda dirençlerinin düşük olması sebebiyle ölüm oranı daha yüksektir (Özen 2013 s. 54).

Belirtilerin ortaya çıkma süresi 3 saatten az olan mantarlar; koprin, muskarin, ibotenik asit, psilosibin toksinlerini içerir. Bu toksinler, otonom ve merkezi sinir sistemini etkiler.

Bulgularının ortaya çıkış süresi uzun olan mantarlarda belirtiler 6-24 saat sonra ortaya çıkar. Gyromytra, Amanita phalloides bu gruptandır. Özellikle Amanita phalloides’in ürettiği amatoksin ağır karaciğer, böbrek ve beyin hasarı yapar ve ölümlerin yüzde 90’ından sorumludur. Erken tedavi hayat kurtarıcıdır. Tedavide asıl amaç toksinin vücuttan uzaklaştırılmasıdır (Mete 2012 s. 34).

2.2.1.4 İlaç zehirlenmeleri

Türkiye’de en sık görülen akut zehirlenme sebeplerinin başında ilaçlar (analjezik, antidepresan, antihistaminik, antihipertansif, antiepileptik vb.), gelmektedir. Ülkemizde ilaç zehirlenmelerine yönelik yapılan epidemiyolojik çalışmalar akut zehirlenme

(23)

11

vakalarında bölgesel farklılıklar gözlense de demografik özellikler açısından kadın cinsiyet ile adölesan dönem, etiyolojik etken olarak suisit ve maruz kalınan etken açısından ilaç zehirlenmelerini ön plana çıkmaktadır (Erkozan 2013 s 21, Pembegül 2006 11-57).

Çocukluk dönemlerindeki ilaç zehirlenmelerinde ilk yaşlarda anne ve babanın verdiği ilaçlar, 2-3 yaşlarında ev temizleme maddeleri, 3-5 yaşlarında ise dolapta saklanan ilaçlarla zehirlenmelerle sık karşılaşılır. Okul çocukluğu ve ergenlik dönemlerinde ise suisit girişimli ilaç zehirlenmeleri daha sık görülür. Zehirlenmelerin yüzde 80-85’i kaza, yüzde 15-20’si ise intihar ile oluşmaktadır (Uzel ve diğ 2002 s.44).

İlaç zehirlenmelerinde öykü fizik muayene ile eş zamanlı alınmalı, yanıtlayabilecek durumda ise hasta ile mutlaka konuşulmalıdır. Öykü alınırken; ilacın adı, içeriği, kutusu, rengi, kokusu, miktarı, ne kadar önce alınmış ya da karşılaşılmış olduğu, başka bir hastalığı olup olmadığı ve sürekli bir ilaç kullanıp kullanmadığı, o anda şikayet olup olmadığı, aynı şikayeti olan başka kişiler olup olmadığı, gelmeden önce her hangi bir tedavi girişimi yapılıp yapılmadığı, zehrin kazayla mı yoksa bilerek mi alındığı, zehirlendiğinde hastanın yanında kimsenin olup olmadığı sorulmalıdır (Tonçuk ve Kalyoncu 2007). Bazı ilaçların ağızdan alındığında zehirlenme belirtileri oluşturmadığı, bazılarınınsa küçük çocuklarda (<10 kg) çok küçük miktarlarda bile öldürücü zehirlenme yapabildiği bilinmektedir (Kekeç 2010 s.11)

Küçük çocuklarda (<10 kg) bir tableti/çay kaşığı bile öldürücü olabilen ilaçlar i. Trisiklik antidepresanlar (amitriptilin, imipramin, desipramin)

ii. Antipsikotikler (loksapin, tiyoridazin, klorpromazin) iii. Sıtma ilaçları (klorokin, hidroksiklorokin, kinin)

iv. Antiaritmikler (kinidin, dizopramid, prokainamid, flekainid) v. Kalsiyum kanal blokörleri (nifedipin, verapamil, diltiazem) vi. Beta blokörler (propranolol, sotalol)

vii. Opiyatlar (kodein, hidrokodein, metadon, morfin)

viii. Ağızdan alınan antidiyabetikler (klorpropamid, glibenklamid, glipizid (Çitak 2011 ss.112).

İlaç zehirlenmesi yaşayan ya da zehirlendiğinden kuşkulanılan hastanın önce yaşamsal bulguları ve bilinç durumu değerlendirilmeli, gerekliyse temel ve ileri yaşam desteği

(24)

12

verilmelidir. Tedavi yöntemleri hastanın stabilizasyonu, klinik değerlendirme, toksik maddenin absorbsiyonun engellenmesi (kusturma, gastrik lavaj, aktif kömür, katartik ve prokinetikler, tüm barsak irrigasyonu), eliminasyonun artırılması (alkali, zorlu ve ozmotik diürezis, hemodiyaliz ve hemodiyafiltrasyon gibi ileri teknikler), antidot tedavisi, semptomatik ve destek tedavisidir (Tunçok ve Kalyoncu 2007 ss.2-78).

Aşağıda ilaç zehirlenmesinde kullanılan bazı antidotlar verilmiştir.2 Toksin Antidot

Beta blokerler Glukagon

Demir Desferrioksamin/defereoksamin Antikoagülanlar ve kemirgen öldürücüler K vitamini

Opioidler Naloksan

Digoksin ve kalp glikozidleri Digoksin bağlayan antikor Parasetamol N-asetil sistein

Benzodiazepinler Flumazenil Heparin Protamin Metil alkol Etil alkol

Organofosfatlar Atropin, Pralidoksim Salisilatlar Sodyum bikarbonat TS antidepresanlar Sodyum bikarbonat Fenobarbital Sodyum bikarbonat Etilen glikol, Alkolizm Tiyamin

Oral yolla vücuda alınan toksik maddenin tedavisinde öncelikli ilk yardım olarak, olay yeri değerlendirilerek gerekli güvenlik önlemleri alınmalıdır. Hastayı zehir kaynağından uzaklaştırarak (dekontaminasyon) teması kesilir. Hastanın bilinç durumu değerlendirilir.

Hastanın hava yolu açıklığı sağlanarak solunum değerlendirilir. Dolaşımı değerlendirilir.

Hasta kusuyorsa aspire etmesi engellenmeli gerekirse aspirasyon uygulanmalıdır.

2 www.dicle.edu.tr/Contents/99e447d2-97f8-44ef-85f9-75c17af92c52.pdf [Erişim tarihi 26.01.2015].

(25)

13

Solunum yolu açıklığının devamlılığı sağlanır. Gerekirse Ulusal Zehir Danışma Merkezi (Alo 114) aranır (Kekeç 2010, Tunçok ve Kalyoncu 2007). Sindirim yolu ile gelişen zehirlenmelerde tedavi beş alt grupta toplanmıştır. Öncelikli olarak toksik madde emiliminin engellenmesi, antidot ile toksik etkinin ortadan kaldırılması, toksik maddenin metabolizmasının değiştirilmesi, toksik maddenin vücuttan atılımının hızlandırılması ve semptomatik destek tedavisidir (Aji 2001 s. 4).

Kusturma, toksik maddenin alınmasını izleyen ilk 6-8 saat içinde uygulandığında oral yolla alınan zehirin uzaklaştırılması için etkin bir yöntemdir. Bu yöntemin uygulanabilmesi için hastanın bilincinin açık, farenks-larenks ve öksürük reflekslerinin yerinde olması gerekir. Aksi takdirde hava yolları korunamayacağından aspirasyon ve buna bağlı pnömoni ve mendelson sendromu gelişebilir (Özdemir 2012 s. 45). Kusturma ile alınan toksik maddenin ancak yüzde 8-30 kadarı vücut dışına atılabilir fakat kusma ilk bir saat içinde olursa toksik maddenin yüzde 30-60 kadarı vücut dışına atılabilir (Pembegül 2006, Krenzelok ve diğ. 1997, Alwen 2006).

Kusturmanın yapılmaması gereken durumlar;

a. Bilinç bozukluğu olan çocuklarda b. Korozif madde alımında

c. Hızla nörolojik belirtilerin ortaya çıkması durumunda d. 4.Hasta 6 aylıktan küçük ise

e. Hidrokarbon zehirlenmesi f. Gebeliğin son dönemleri

g. Ağır kalp ve solunum hastalıkları

h. Kontrol edilemeyen hipertansiyon (Aji 2001, Özdemir 2012, Tunçok ve Kalyoncu 2007)

Toksik maddenin mideden uzaklaştırılması için kullanılan mide yıkama işlemi kısıtlı durumlarda önerilen bir girişimdir. Mide yıkanmasının, hastanın iyileşmesi üzerine etkisi ile ilgili kanıt olmamakla birlikte rutin olarak önerilmemektedir (Tekin ve Suskan 2005, Yılmaz 2013). Toksik maddenin vücuda alımından sonraki ilk bir saat içinde işlem yapılırsa emilen toksik maddenin ancak yüzde 12’si uzaklaştırılmış olmaktadır fakat mide yıkama işleminin yüzde 3 komplikasyon riski bulunduğu unutulmamalıdır (Özdemir 2012).

(26)

14

Aşadaki durumlarda mide yıkama işlemi sakıncalıdır:

a. Bilinç değişikliğine ya da kısa sürede bilinç kapanmasına neden olabilecek toksik madde vucuda alınmışsa

b. Konvülsiyon geçiriyor ya da yakın zamanda geçirme ihtimali varsa, c. Kostik madde alınmışsa,

d. Hidrokarbon alınmışsa mide yıkama işlemi sakıncalıdır (Tunçok ve Kolyoncu 2007, Aji 2001).

Mide yıkama işlemi çocuklarda yalnızca SF ya da ½ SF kullanılmalı, mayi soğuk olmamalı ve vücut sıcaklığında olmalıdır. Musluk suyu ile özellikle küçük çocuklarda hipotermi ve hiponatremiye sebebiyet verebilir (Aygüreş 2013, Özdemir 2012). Mide yıkamasının komplikasyonları; aspirasyon pnömonisi, laringospazm, hipoksi ve hiperkapni, farinks özefagus ve mideye mekanik travma (perforasyon, kanama), sıvı ve elektrolit bozukluğu (hipernatremi, su intoksikasyonu), küçük konjonktival kanamalar, atriyoventriküler aritmiler, geçici ST yükselmesi, kardiyak arrest ve pnömotorakstır (Yeşil ve diğ. 2008).

Toksinin sindirim yolu zehirlenmesinde emilimi engellemek amaçlı kullanılan bir diğer yöntemde aktif kömürdür. Aktif kömür organik maddelerin (odun, çürümüş yosun, hindistan cevizi kabuğu gib) önce oksijensiz ortamda 500-900 C’lik yüksek ısı etkisiyle yanarak toz haline getirilmesi sonucunda üretilen toz şeklinde çözünmeyen bir maddedir (Yılmaz 2013). Yakıcı alkali maddeler, siyanür, etanol ve diğer alkoller, florür, ağır metaller, potasyum, hidrokarbonlar, bazı böcek öldürücüler ve bromürü bağlamaz (Devecioğlu 2012, Yılmaz 2013). Aktif kömürün diğer bir önemli özelliği ise emilip dolaşıma karışmış olan toksinlerin bir kısmını difüzyonla bağırsak lümenine çekip bağlayarak ve atılımını sağlayarak diyaliz işlevi yapmaktır. Eucarbon® tablet çok az aktif kömür içermesi nedeniyle aktif kömür yerine kullanılmaz. Bilinç değişikliği olan hastada hava yolu korunmuyorsa, sindirim kanalında mekanik/paralitik tıkanıklık varsa, yakıcı ve hidrokarbon gibi aspirasyon riski olan madde alınmışsa, yabancı cisim yutulmuşsa ve hastaya endoskopi yapılacaksa aktif kömür verilmez (Aygüreş 2013, Tunçok ve Kalyoncu 2007).

(27)

15 2.2.2 Solunum Yoluyla Gelişen Zehirlenmeler

Solunum yoluyla gelişen zehirlenmeler; mangal, kömür, oto egzoz gazları, metan gazı, tüp gazı, doğalgaz, sentetik boya ve yapıştırıcılardan buharlaşan gazlar, tiner, benzin gibi petrol ürünlerinin buharları, tuz ruhu, çamaşır suyu gibi kimyasal buharlar ve harp gazlarının inhalasyonu sonucu oluşur (Milli Eğitim Bakanlığı 2012). Çocuklar, yaşlılar, trafik polisleri, itfaiye ve kapalı garaj çalışanları, propan yakıtlı araç kullananlar, çelik endüstrisi çalışanları, boya temizleyicileri (metilen klorür), kalorifer kazan dairesi çalışanları, otomobil tamircileri, iskemik kalp, kronik akciğer, anemi hastaları, gebe kadınlar ve fetus genel topluma göre daha fazla risk altındadır (Dökmeci 2001).

Bu tür gazların solunması sonucunda dokularda hipoksi gelişir. Hafif baş ağrısından başlayıp, koma, paralizi ve daha ciddi sonuçlarla karşılaşıp ölümle sebebiyet verebilir (Pembegül 2006). Solunum yoluyla zehirlenmelerde başlıca belirtiler; merkezi sinir sistemi etkilenmesine bağlı sersemlik, baş dönmesi, baş ağrısı, bulantı kusma, nöbet geçirme, halüsinasyonlar, bilinç düzeyinde değişiklik, koma solunum sisteminde bağlı;

takipne, öksürme, konuşurken seste boğukluk, stridor, dispne, solunum kaslarında çekilmeler, göğüs ağrısı, göğüste daralma hissi, wheezing, görme bozuklukları, disritmiler, deride renk değişimi görülebilmektedir (Demirkan 2002).

2.2.2.1 Karbonmonoksit zehirlenmeleri

Karbonmonoksit (CO), egzoz gazları, fabrika gazları, odun, doğal gaz ve kömür gibi karbonlu yakıtların dumanlarında mevcuttur. Kötü baca sistemleri, yangınlar, kapalı garajlar, hava dolaşımının olmadığı yerler ve fırtınalı hava koşulları karbonmonoksit oluşması ve birikmesini neden olur (Kandiş ve diğerleri 2007). Karbonmonoksit zehirlenmesi, yapısında karbon taşıyan bileşiklerin tam yanmaması sonucu karbonmonoksit açığa çıkmasıyla meydana gelmektedir. Karbonmonoksit gazı kokusuz ve renksiz olduğu için zehirlenmenin farkında olunmaz. Akciğerlerden emilen karbonmonoksidin hemoglobine bağlanma yeteneği oksijenden 200 kat daha fazladır bu nedenle akciğerlerden emilen CO’in yüzde 85’i hemoglobinle, yüzde 15’i myoglobinle

(28)

16

birleşir. Oluşan karboksihemoglobin (COHb) sebebiyle, oksijenin dokulara ulaşması azalır ve zamanla tükenir ve hipoksiye bağlı olarak insan vücudunda birçok organı etkileyerek akut ve kronik semptomlara neden olabilir (Milli Eğitim Bakanlığı). Başlıca belirtileri; düşünme yetisinde bozukluk, baş dönmesi, emosyonel bozukluklar, paresteziler, letarji, somnolans, inmeler, koma, nöbet veya solunum arresti;

kardiyovaskuler sistemde ise kalpte iskemi, tehlikeli aritmiler, miyokart enfarktusü, kardiyak arrest gelişebilir (Kandiş 2007). Santral Sinir Sistemi etkilenirse ekstrapiramidal veya psikiyatrik semptomlar da görülebilir (Dökmeci 2001).

Tedavide genel yaklaşımda hasta karbondioksitli ortamdan hemen uzaklaştırılmalı ve tüm ciddi olgularda acil servise geldiği andan itibaren bilinç, havayolu, solunum, dolaşım kontrolü yapılmalıdır. Acile gelen hastalara spontan solunum sağlanıncaya ya da endotrakeal entübasyon yapılana kadar maske ile yüzde 100 oksijen verilmesi ve destek tedavisi hayat kurtarıcıdır (Bursalı 2009).

2.2.3 Deri Yoluyla Gelişen Zehirlenmeler

Deri yoluyla zehirlenme, böcek öldürücü ilaçların, zehirli gazların, pestisitlerin (organofosfat), zehirli bitkilerin ve diğer kimyasal maddelerin vücutla temas ederek toksidite oluşturması sonucu ya da hayvan ısırma, sokma vb. toksik maddenin vücuda enjeksiyonu ile gelişen zehirlenmelerdir. Deri yolu ile zehirlenmelerde belirti ve bulgular etkilenme durumu ve toksiditenin ciddiyetine göre lokal yada genel olabilir (Sarıtaş ve diğ. 2007).

Hayvan ısırmalarında ya da sokmalarında zehir vücuda cilt yolu ile bulaşır. Yılan ve akrep sokması hayatı tehdit edebilen acil bir durumdur ve özellikle çocukluk çağında ölümcül zehirlenmeye sebep olur. Akrep ve yılan venomunun etkisiyle kalp, solunum ve sinir sistemi ile ilgili belirti bulgular görülmekle beraber tedavide kullanılan antivenomun ve diğer ilaçların kullanımı ve kesin endikasyonları hala tartışmalıdır (Karakuş ve diğ.

2013).

Arı sokmalarına bağlı olarak gelişen zehirlenmeler, immünglobulin E (IgE) aracılığı ile oluşan anafilaksiler içinde sık görülenler arasındadır. Hayatı tehdit eden belirtilere yol

(29)

17

açabileceği için klinik bakımdan önemlidirler (Gezer ve diğ. 2013). Arı sokmasında gelişen lokal reaksiyonlarda öncelikle arının soktuğu yer temizlenir, arının iğnesi deri de ise temas kesilir ve sokma alanına buz konur. Lokal kaşıntı ve kızarıklık için antihistaminikler ya da eğer yerinde sekonder enfeksiyon gelişmişse antibiyotik verilebilir (Kahıloğulları ve diğ. 2010).

Deri yolu ile meydana gelen zehirlenmelerden tehlikelisi organik fosfat zehirlenmesidir.

Tarım koruma ilacı olarak kullanılan organofosfatlar, intihar amaçlı ya da kaza nedeniyle vücuda alınarak yüksek morbidite ve mortalite neden olan zehirlenmelerdir (Tekin ve Suskan 2005). Organik fosfat, birçok tarım ilaçlarının ve insektisitlerin yapısında bulunmakla birlikte kimyasal silah yapımında da kullanılmaktadırlar (Milli eğitim Bakanlığı 2012).

Organik fosfat zehirlenmesinin erken döneminde baş ağrısı, hâlsizlik, baş dönmesi, bulantı gibi tipik olmayan bulgular, hastanın sendeleyerek yürümesi ve ilk anda sarhoş izlenimi bırakması, aşırı tükürük salgılanması, kas seğirmeleri ve bradikardi, aşırı terleme sonucu nemli cilt, pupillerde daralma, hastanın nefesinde bazen sarımsak kokma durumu, bulanık görme, göğüste sıkışma hissi ve solunum güçlüğü, ciddi zehirlenmelerde karında kramplar, kusma, ishal, idrar ve gaita kaçırması görülür (Özdemir 2008).

Organik fosfat zehirlenmesinde tedavi ye olabildiğince erken başlanmalı öncelikle sağlık çalışanı her zaman olduğu gibi kendi güvenliğini sağlamalı, hastaya maskesiz ve eldivensiz dokunmamalıdır. Hasta, zehirlenmenin olduğu bölgeden uzaklaştırılmalı, giysileri çıkartılmalı, saçlar, tırnak altları ve tüm vücut bol sabunlu suyla yıkanmalıdır.

Göze bulaşmışsa, en az 15 dakika sureyle suyla yıkanmalıdır. Ağız yolu ile alındığında 1 saat içinde mide yıkanmalı ve aktif kömür verilmelidir (Milli Eğitim Bakanlığı 2012, Sataloğlu 2007).

(30)

18

2.3 ZEHİRLENMELERDE HEMŞİRENİN ROLÜ

Bir başkasının kasıtlı ya da tedbirsiz ve dikkatsiz davranışı sonucu oluşan şüpheli veya intihar amaçlı zehirlenmeler adli vaka olarak tanımlanır. Hemşireler karşılaştıkları bu durumlarda bireyi ilk gören, genel öyküyü sorgulayan, ailesi ya da yakınlarıyla ilk iletişime geçen, muayene sırasında eşyalarına dokunan ve bireyden alınan laboratuar örnekleri ile ilk temas eden kişi olduklarından dolayı zehirlenmelerde hemşirelik yaklaşımı oldukça önemlidir (Özden ve Yıldırım 2009).

Zehirlenme vakalarında hemşireler genel hemşirelik öyküsüne ek olarak olayın ne, nerede ve ne zaman olduğu soruları irdeledikten sonra, öncelikle hasta bilinçli ise şikâyeti dinlenmelidir eğer hasta intihar amaçlı zehirlenme yaşamışsa zehirin ne olduğu, zehri yanlarında getirip getirmedikleri, hastanın kusup kusmadığı hızlı bir şekilde değerlendirilmeli ve hekime bildirilmelidir (Yeşilbursa 2002). Zehirlenmelerde hemşirelik yaklaşımında akut dönemde; bilinç durumu kontrol edilir, solunum yolu açıklığı sağlanır (entübasyon, gerekirse trakeotomi), oksijen verilir zehirlenmenin neden kaynaklandığı saptanmaya çalışılır ve zehirlenme nedenine göre girişimlerde bulunulur (Siberry ve Iannone 2004). Öykü alınırken ve fiziksel muayenede ağız etrafı dikkatle kontrol edilir, gelişen bulgular dikkatli bir şekilde incelenir (Kutlu 2001). Öykü alınırken maddenin adı, alındığı zaman, miktarı hakkında bilgi alınmalıdır, bazen aile çeşitli sebeplerden dolayı doğru bilgi vermekten kaçınır, çelişkili cümleler kurabilir. Böyle durumlarda soruları farklı zamanlarda farklı cümleler ile sormak yararlı olabilir (Yılmaz 2008).

Hemşirelerin zehirlenmelerden korumada eğitime yönelik girişimleri de vardır.

Zehirlenmeye sebep olabilecek malzemelerinin açık alanda olmaması, temizlik maddelerinin içecek kaplarına konmaması, kapaklarının sıkı kapatılması, konserve tüketimine dikkat edilmesi, çocukların ulaşamayacağı yerlerde saklanması, ev ortamında çocukların sürekli izlenmesi ve tehlikeli ortamlardan uzak tutulması, kültür mantarı dışındaki mantarları tüketmemesinin eğitimini vermek, kostik madde içilmesi durumunda kusturulmaması, ağızdan hiçbir şey verilmemesi ve hemen en yakın sağlık kurumuna götürülmesi, Zehir Danışma Merkezi’nin telefonunun bilinmesi vb. konularda aileler bilgilendirilmelidir. Çocuklar anlayabilecek yaşta ise bu maddelerin yiyecek olmadığı,

(31)

19

içildiğinde çok zararlı olduğu anlatılmalıdır (Küçük 2010). Toplumda çocuk sağlığının korunmasında önemli bir yere sahip olan hemşireler, çocukluk çağında sık görülen kazaların başında gelen zehirlenmelerden korunma konusunda diğer disiplin üyeleri (hekim, öğretmen vb.), medya ve sivil toplum örgütleri ile ortak çalışmalı ve farkındalık yaratmalıdır (Conk ve diğerleri 2004).

2.4 ZEHİR DANIŞMA MERKEZİ

Zehir Danışma Merkezi 1986 yılında Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı Zehir Araştırmaları Müdürlüğü’nde Türkiye’de ilk olarak kurulmuştur. 7 gün 24 saat hizmet veren bu kurum tarım ilaçları, tıbbi ilaçlar, zehirli bitkiler ve kimyasal maddelerin akut ve kronik toksik etkileri, tedavi yöntemleri, yan etkileri ve bunların toksik sınırları konusunda telefonla danışmanlık hizmeti vermektedir. Bu merkezler hızla ilerleyen teknolojinin ve endüstrileşmeden kaynaklanan binlerce kimyasal maddeden biriyle ve ilaçlarla olan zehirlenmelerde doğru tedavinin sürdürülmesi amacıyla hizmet etmekte ve tedavi ile ilgili doğru, güncel, kapsamlı ve hızlı bilgilendirme hizmeti sunmayı amaçlamaktadır (Küçük 2010). Bu merkezlere 114 ve 0800 314 79 00 numaralar aranarak ulaşılmaktadır.

2.5 ZEHİRLENMELERE YÖNELİK GELENEKSEL UYGULAMALAR VE HEMŞİRELİK

WHO (World Health Organization: Dünya Sağlık Örgütü)’nun tanımına göre (WHO, 2008) geleneksel tıp, sağlığı sürdürülmesi, koruması, geliştirilmesi ya da fiziksel ve ruhsal hastalıkları tedavi etmek amacıyla farklı yerel kültürlerdeki deneyim, inanç, teorilerden köken alan bilgi, beceri ve uygulamaların bir bütünü olarak ifade edilebilir (Hoduğlugil-Şahin, 2006 ).

Sağlık hizmetleri çağdaş tıp anlayışı kadar kültürlere de bağlı olarak sunulmalıdır.

Toplumla iletişim içerisinde olan sağlık profesyonellerinin topluma yönelik bakım hizmetlerini planlamadan önce toplumun geleneksel tedavi uygulamalarını tanımaları,

(32)

20

bireylerin sağlıkla ilgili davranışlarını etkileyecek kültürel özelliklerini bilmeleri, verecekleri hizmetin etkinliği ve verimliliği açısından oldukça önem taşır (Şimşek 2013).

Kültür hastalıklarla ve acil durumlarda baş etmede önemli bir etkendir. İnsanlar hastalıklar karşısında sorunlarına çare bulma amacıyla temel bir düşünsel dayanak ileri sürmeksizin geleneksel tıp (halk tıbbı) uygulamalarından yararlanabilmektedir. Bu uygulamalar genel olarak ülkesel, bölgesel ve yöresel farklılıklar gösterebilmektedir (Büken 2013).

Günümüzde ülkelerin gelişmişlik durumu gözetmeksizin, sağlığın korunmasında ya da bozulduğu durumlarda, modern tıbbın olanaklarına karşın, insanların bu tarzda geleneksel uygulamalara başvurdukları, dahası son zamanlarda bu yönelimin arttığı görülmektedir (Karatay 2010). Fakat gelişmiş toplum ve bölgelerden gelişmemiş toplum ve bölgelere doğru gidildikçe bu tedavi biçimlerinin form değiştirerek daha irrasyonel bir durumda olduğu görülmektedir. Örneğin Afrika ülkelerinde doğumların çoğunlukla geleneksel yöntemlerle yapıldığı; Ghana, Mali, Nigeria ve Zambia’da sıtmanın neden olduğu yüksek ateşin çoğunlukla yüzde 60 evlerde otlarla tedavi edilmeye çalışıldığı DSÖ raporlarında yer almaktadır (WHO, 2003)

Bu tür geleneksel uygulamalarda hemşireler tarafından yapılan tanılama, verilen bakım oldukça önemlidir. Hemşirelerin bu dönemlerde sundukları bakımın etkili ve gereksinime uygun olması için kadının içinde yaşadığı çevre ve bu çevrenin özellikleri ile dikkate alınması ve değerlendirilmesi gerekmektedir (Şimşek 2013, Erin 2006). Hemşireler toplumun sağlıklarına zarar verecek her türlü geleneksel uygulamalarla ilgili bireyleri bilgilendirmekle ve gerektiğinde diğer sağlık profesyonelleriyle beraber farkındalık yaratmakla sorumludur (Türk 1989).

(33)

21

3. VERİ VE YÖNTEM

3.1 ARAŞTIRMANIN AMACI VE TİPİ

Araştırma; 0-14 yaş grubu çocuğa sahip annelerin zehirlenmelere ilişkin bilgi düzeylerini ölçmek, çeşitli nedenlerle çocuklarda ortaya çıkabilecek zehirlenme olgularına yaklaşımları ve uyguladıkları geleneksel yöntemleri belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak planlandı.

Araştırma Soruları

i. 0-14 yaş grubu en az bir çocuğu olan annelerin zehirlenme bilgi düzeyleri nasıldır?

ii. Seçilen popülasyonun uyguladıkları geleneksel yöntemler nelerdir?

iii. Araştırmaya katılan anneler ambulans ve zehir danışma merkezinin numarasını biliyor mu?

3.2 ARAŞTIRMANIN YAPILDIĞI YER VE TARİH

Araştırma, İstanbul ili Çatalca İlçesine bağlı İhsaniye Aile Sağlığı Merkezinde 08/2015- 10/2015 tarihleri arasında yapıldı.

3.3 ARAŞTIRMANIN EVRENİ VE ÖRNEKLEMİ

Araştırma evrenini İstanbul çatalca ilçesindeki İhsaniye, Gümüşpınar, Akalan ve Kabakça köylerinin bağlı olduğu İhsaniye Aile Sağlığı Merkezinde; sosyo-ekonomik durumları düşük olması, köylerde ısınma tipinin soba olması, en yakın hastanenin köylere yaklaşık 30 km olması ve bu nedenle popülasyonun herhangi bir zehirlenme durumunda hastaneye gitmekten çok geleneksel yöntemlere başvurması sebebiyle

(34)

22

araştırmacının vaka toplanması için izin verilen tarihler arasında tedavi için başvuran 0- 14 yaş grubu çocuğa sahip olan anneler oluşturdu. Örneklem grubunu ise, araştırmanın yapıldığı tarihlerde araştırmacıya çalıştığı kurumun vaka toplaması için izin verdiği Çarşamba günleri Aile Sağlığı Merkezine başvuran ve araştırmayı kabul eden anneler oluşturdu.

Örneklem Seçim Kriterleri;

i. Annelerin on dört yaş ve altı bir veya daha fazla çocuğu olması ii. Araştırmaya katılmayı kabul etmesi

iii. Annelerin anket sorularını cevaplayabilecek yeterlilikte olması

3.4 VERİ TOPLAMADA KULLANILAN ARAÇLAR

Veri toplanma aracı olarak litaratür( Çıtak 2011; Karatay 2009; Bilgen Sivri 2014;

Coskun ve ark. 2008) doğrultusunda anket formu (Ek 1) kullanıldı. Form; annenin sosyo- demografik özelliklerini (yaş, eğitim durumu, sağlık güvencesi vb.) ve geçmişte yaşanılan zehirlenme durumu bilgilerini içeren 15 soru, annelerin zehirlenme ile ilgili bilgi düzey durumunu saptamak amacıyla 20 soru ve annelerin uyguladıkları geleneksel yöntemleri belirlemek amacıyla sorulan 5 soruyu içeren toplam 40 sorudan oluşmaktadır. Soruların 5 adedi açık uçlu 35 adedi ise kapalı uçlu idi.

Hazırlanan anket formunun kapsam geçerliliği için beş uzman kişinin (Ek-5) görüşü alındı. Uzman kişilerin her bir maddeyi konunun kapsamı ve anlaşılabilirliği açısından değerlendirerek 1-4 puan (1 puan: uygun değil; 2 puan: biraz uygun; 3 puan: uygun; 4 puan: tam uygun) vermeleri istendi. Uzman görüşlerinin değerlendirilmesinde Kapsam Geçerliliği İndeksi (Erefe 2004) kullanıldı. Değerlendirme sonucunda soruların % 85’nin 3 ya da 4 puan aldığı ve anket formunun kapsam geçerliliğinin 0,90 olduğu belirlendi.

Ayrıca hazırlanan anket formunun anlaşılırlığını test etmek için İhsaniye Aile Sağlığı Merkezine başvuran araştırma kriterlerine uygun 10 anne ile yüz yüze görüşme yöntemi ile pilot çalışma yapıldı. Uzmanların önerileri ve pilot çalışma doğrultusunda gerekli değişiklikler yapılarak forma son şekli verildi.

(35)

23 3.5 VERİLERİN TOPLANMASI

Araştırma, veri toplama öncesi Haliç Üniversitesi etik kurulundan (Ek-3) ve İstanbul İl sağlık Müdürlüğü’nden (Ek-4) gerekli yazılı izinler alınarak, araştırmanın yapılacağı tarihlerde Aile Sağlığı Merkezine başvuran anneleri, araştırmacının veri toplamak için gittiği günlerde araştırmacıya verilen uygun ve trafiğin olmadığı sakin bir odada araştırma hakkında bilgi verildi. Araştırmaya katılmaya gönüllü olan anneler ile yazılı ve sözlü onamları alınarak yüz yüze görüşme yöntemi ile anket formu (Ek-1) dolduruldu, soru formunun doldurulması yaklaşık 30 dakika sürdü.

3.6 VERİLERIN İSTATİSTİKSEL ANALİZİ

Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için SPSS 21.0 İstatistik paket programı kullanıldı. Çalışma verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metotları (Frekans, Yüzde, Ortalama, Standart sapma) kullanıldı Değerlendirmede; Ek-1 de bulunan toplam 20 adet bilgi düzey sorularında doğru cevaplanan sorulara 1 yanlış cevaplanan sorulara 0 puan verilerek 0-20 puan aralığında ortalama alınarak bilgi puanları belirlendi. Çoktan seçmeli olarak hazırlanan birden çok doğru ya da yanlış seçeneği olan sorulardan anne eğer doğru seçeneği yanlış seçenek ile beraber işaretlemiş ise soru yanlış olarak kabul edilmiş ve 0 puan olarak değerlendirilmiştir.

Niceliksel verilerin karşılaştırılmasında iki grup durumunda, normal dağılım gösteren parametrelerin gruplar arası karşılaştırmalarında Bağımsız örnekler (İndependent samples) t testi, normal dağılım göstermeyen parametrelerin gruplar arası karşılaştırmalarında Mann Whitney U test kullanıldı. Niceliksel verilerin karşılaştırılmasında ikiden fazla grup durumunda, normal dağılım gösteren parametrelerin gruplar arası karşılaştırmalarında Tek yönlü (One way) Anova testi kullanıldı. Sonuçlar yüzde 95 güven aralığında, p<0,05 anlamlılık düzeyinde değerlendirildi (Bahar 2004).

(36)

24 3.7 ARAŞTIRMANIN ETİK YÖNÜ

Araştırma planlama aşamasında Haliç Üniversitesi etik kurulundan (Ek-3) ve İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğü Tıbbi Araştırmalar Değerlendirme Komisyonundan (Ek-4) Etik Onay alındıktan sonra, araştırmaya katılacak olan bireylere çalışmanın amacı kapsamı ve süresi açıklanıp, katılımı gönüllülük esasına dayandığı anlatılarak kişisel bilgilerin gizli tutulacağı belirtildi. Varsa soruları yanıtlandıktan sonra yazılı Aydınlatılmış onamları (Ek-2) alındı.

3.8 ARAŞTIRMANIN SINIRLILIKLARI

i. Bu çalışma İstanbul Çatalca bölgesindeki ulaşılabilen 312 vaka ile sınırlıdır.

Genellenemez.

ii. Araştırmanın yapıldığı bölgede ulaşım sıkıntısı yaşandığından araştırmacı, bölgedeki tüm Aile Sağlığı Merkezlerine ulaşamamıştır.

iii. Konu ile ilgili literatür sıkıntısı yaşanması, araştırmanın sınırlılıklarındandır.

3.9 ARAŞTIRMANIN GÜÇLÜ VE ZAYIF YÖNLERİ

i. Dünyada ve ülkemizde zehirlenmelere yönelik geleneksel uygulamaları irdeleyen tek çalışma olması araştırmanın güçlü yönüdür.

ii. Bu konu ile doğrudan ilgili çalışma olmadığından literatür kısıtlılığı nedeniyle tartışmanın sınırlı sayıda literatürle tartışılması araştırmanın zayıf yönüdür.

(37)

25

4.BULGULAR

0-14 yaş grubu çocuğa sahip annelerin zehirlenmelere ilişkin bilgi düzeylerini ve çeşitli nedenlerle çocuklarda ortaya çıkabilecek zehirlenme olgularına yaklaşımları ile uyguladıkları geleneksel yöntemleri belirlemek amacıyla tanımlayıcı kesitsel tasarım olarak yapıldı.

Araştırma bulguları dört bölümde incelendi.

a) Aileye ait demografik özelliklere ilişkin bulgular

b) Anneye ait demografik özelliklerin bilgi puanlarıyla karşılaştırılmasına ilişkin bulgular

c) Zehirlenmelerde kullanılan geleneksel yöntemlere ilişkin bulgular

d) Zehirlenmelerde kullanılan geleneksel yöntemlerin bilgi puanlarıyla karşılaştırılmasına ilişkin bulgular

(38)

26

a) Aileye ait demografik özelliklere ilişkin bulgular

Bu bölümde araştırma kapsamındaki anneye ait demografik özelliklere ilişkin bulgular yer almaktadır. Tablo 4,1’de aileye ait demografik özelliklerin dağılımı verilmiştir.

Tablo 4.1: Anneye ait demografik özellikler (N=312)

Özellikler n Yüzde

Eğitim Durumu

Okur Yazar Değil 13 4,2

Okur Yazar 8 2,5

İlköğretim 214 68,6

Lise 59 18,9

Üniversite 18 5,8

Toplam 312 100,0

Meslek

Ev Hanımı 255 81,7

İşçi 27 8,7

Serbest Meslek 23 7,4

Memur 7 2,2

Toplam 312 100,0

Medeni Durumu Evli 291 93,3

Dul 21 6,7

Toplam 312 100,0

Eş Eğitim Durumu

Okur Yazar 7 2,2

İlköğretim 157 50,3

Lise 125 40,1

Üniverste 23 7,4

Toplam 312 100,0

Eş Meslek

İşçi 57 18,3

Memur 31 9,9

Çiftçi 64 20,5

Serbest Meslek 126 40,4

Emekli 34 10,9

Toplam 312 100,0

Aile Tipi

Çekirdek Aile 234 75,0

Geleneksel Aile 76 24,4

Parçalanmış Aile 2 0,6

Toplam 312 100,0

Ailedeki Çocuk Sayısı

1 102 32,7

2 132 42,3

3 52 16,7

4 Ve üstü 26 8,3

Toplam 312 100,0

Evet 298 95,5

(39)

27

Sağlık Güvencesi Hayır 14 4,5

Toplam 312 100,0

Aile Gelir Durumu

Gelir Giderden Az

137 43,9

Gelir Gidere Eşit 68 21,8

Gelir Giderden Çok

107 34,3

Toplam 312 100,0

Zehirlenmelerle İlgili Bilgi Sahibi Olma

Evet 136 43,6

Hayır 176 56,4

Toplam 312 100,0

Son Bir Yılda Ailede Zehirlenme Durumu Yaşanma Durumu

Evet 69 22,1

Hayır 243 77,9

Toplam 312 100,0

*Son Bir Yıl İçerisinde Ailede Zehirlenme Tipi

Soba/sohben Zehirlenmesi

6 8,7

Böcek/tarım İlacı Zehirlenmesi

7 10,1

İlaç Zehirlenmesi 10 14,5

Mantar Zehirlenmesi

17 24,6

Kostik Madde Zehirlenmesi

11 15,9

Gıda/konserve Zehirlenmesi

18 26,1

Toplam 69 100,0

En az En fazla Ort ± (SS) AnneYaş Ortalaması

(Yıl)

18 49 35,51 ± 7,27 * Sadece zehirlenme olgularına yönelik bulgular alınmıştır

Tablo 4-1’de ailelere ait demografik özellikler incelendiğinde; annelerin yüzde 68,6’sinin ilköğretim mezunu, yüzde 81,7’sinin ev hanımı, yüzde 93,3’ünün evli, eşinin yüzde 50,3’ünün ilköğretim mezunu, eşinin yüzde 40,4’ünün serbest meslek sahibi, yüzde 75’inin çekirdek aile yapısında, ailedeki çocuk sayısının yüzde 42,3’ünün iki, yüzde 95,5’inin sağlık güvencesi olduğu, yüzde 43,9’unun gelirinin giderinden az olduğu, yüzde 56,4’ünün zehirlenmelerle ilgili bilgi sahibi olmadığı, yüzde 77,9’unun son bir yılda ailede zehirlenme durumu yaşamadığı, son bir yıl içerisinde ailede zehirlenme tipine göre yüzde 26,1oranında gıda/konserve zehirlenmesi yaşadığı belirlendi.

Annelerin yaş ortalamaları 35,51 ± 7,27, yaş aralığı 18-49 idi.

Referanslar

Benzer Belgeler

viii Tablo 4.13: 1 yaş altı ve 1 yaş üstü bebeklerin ek gıdalardan aldıkları besin öğelerinin miktarı (ortalama)………..44 Tablo 4.14: Annelerin eğitim

Uygulanan ki kare analizi sonucunda annelerin doğumsal kalça çıkıklığını doğru tanımlama durumları çocukta kalça çıkıklığı olma durumu, gebeliğin planlı

Çalışmamızda aile tipi ile bebeklerin yalnızca anne sütüyle beslenme süreleri arasında anlamlı bir ilişki saptanmamasıyla birlikte çekirdek ailede yaşayan annelerin 3-6 ay

Salcan ve ark.‟nın yaptıkları çalıĢmada doğum öncesi emzirme eğitimi alınmasının ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenme oranını istatistiksel olarak anlamlı

Tüm yaş grubundaki annelerin çoğunluğu ishalin öldürebileceğini belirtmiştir.Annelerin eğitim durumu ve çalışma durumu ile annelerin ishalin ölüme neden olup

Ayrıca çalıĢmamızda annelerin eğitim seviyesi arttıkça ateĢ kabul edilen vucut ısısı değerlerini daha doğru tespit ettikleri, bir veya iki çocuğu olan annelerde de

Çalışma sonucunda ise annenin eğitim düzeyi arttıkça “0-6 Yaş Çocuğu Olan Annelerin Ev Kazalarına Yönelik Güvenlik Önlemlerini Tanılama Ölçeği” puanının

Araştırmaya katılan annelerin çocuğun bezinin kuru kaldığı ay, çocuğun lazımlığa oturmaya başladığı yaş (ay), tuvalet eğitimi süresince ara verme durumu,