• Sonuç bulunamadı

TÜRKĐYE IX. TARIM EKONOMĐSĐ KONGRESĐ ŞANLIURFA, 2010

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "TÜRKĐYE IX. TARIM EKONOMĐSĐ KONGRESĐ ŞANLIURFA, 2010"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Tahtalı Baraj Havzasında Organik Tarımı Yaygınlaştırma Faaliyetleri Ve Başarı Durumu

H.Ece SALALI1 Ela ATIŞ2

ÖZET

Đzmir'in güneyinde yer alan Tahtalı Baraj Havzası, yeraltı ve yüzey suyu bakımından oldukça zengin temiz su havzası konumundadır. Đzmir'in şu anki ve orta vadeli gelecekteki en önemli su kaynağı olan Tahtalı Barajı ve baraja su sağlayacak havza yaklaşık 54.000 hektarlık bir alana sahiptir. Havzanın yaklaşık 1/3’ü tarım alanı olup kalan 2/3’lük bölümü ise yerleşim alanları, yollar ile fundalık ve ormanlık alanlarından oluşmaktadır. Yöre oldukça zengin bir flora ve faunaya sahiptir. Havzada tarım başlıca geçim kaynağı olduğundan, hem tarımsal faaliyetlerin sürmesi hem de su kaynaklarının korunması için organik tarıma geçilmesi öngörülmektedir. Bu kapsamda, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Devlet Su Đşleri Genel Müdürlüğü arasında 2003 yılında, organik tarımın ülke genelinde yaygınlaştırılarak tarımsal üretimden kaynaklanan toprak ve su kaynaklarının kirliliğinin önlenmesi amacıyla, içme ve kullanma suyuna tahsis edilen havzalarda organik tarımsal üretim yapılabilmesi çerçevesinde protokol imzalanmıştır. Bu çalışmaların devamı niteliğinde de Đzmir Büyükşehir Belediyesi, tarlalarda üretilen ürünlerde hiçbir kimyasal maddenin kullanılmaması ve kentin önemli içme suyu kaynaklarına sahip olan Tahtalı Havzası’nın kirletilmeden korunması amacıyla, havza genelinde organik tarımı yaygınlaştırmak için çalışmalar yapmıştır.

Bu çalışmada, Tahtalı Baraj Havzasında organik tarım faaliyetlerinin yaygınlaştırılmasına yönelik uygulamaların gerçekleşme durumu ele alınmıştır. Uygulamaların başarısı, hedeflenenle gerçekleşenler dikkate alınarak incelenmiştir. Bu amaçla baraj havzasında seçilmiş bir grup üretici ile yüz yüze görüşmeler sonucu elde edilen verilerden yararlanılmıştır. Tahtalı Baraj Havzasında, Menderes, Torbalı ve Buca ilçelerine bağlı 4 belde ile 15 köy yer alırken, çalışma alanı olarak Buca ilçesine bağlı köyler seçilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Tahtalı Baraj Havzası, organik tarım, koruma alanı

Generalıze Actıvıtıes Of Organıc Agrıculture In Tahtalı Dam Basın And Its Eeffıcıency

ABSTRACT

Tahtalı dam basin is located in the South of Đzmir and it is very rich in terms of ground and surface water. Tahtalı dam basin which will be the most important water source for Izmir in the current and future and the basin which will provide water to dam has approximately 54.000 ha area.

Approximately 1/3 of the basin is agricultural area and remaining 2/3 is residential area, roads and brush and forestry area. Tahtalı basin has a rich flora and fauna. The main source of livelihood is agriculture in the basin. Because of this, organic agriculture is promoted for to continue agricultural activities and protect water resources. In this context the Ministry of Agriculture and the State Water Works General Directorate was signed the protocol, with the purpose of the prevention of soil and water resource pollution caused by agricultural production for generalizing the organic farming throughout the country widespread within the framework for organic agricultural production which can be done in drinking water allocated basin in 2003.

Đzmir Metropolitan Municipality in terms of continuation of previous works, with the purpose of not produced the farm products in any chemical substance and protecting the Tahtalı Dam Basin without the pollutants which have the city's major drinking water sources to promote the organic farming activities for protecting the basin-wide.

In this study, realization of the activities to generalize of organic agriculture in the Tahtalı dam watershed is considered. Efficiency of the practices is examined by considering the targeted and realized. For this purpose, data which collected from the selected farmers by face to face survey in dam basin was used. 4 districts villages and 15 villages which are located in Tahtalı Dam Basin

1 Uzman, E.Ü., Tarımsal Uygulama ve Araştırma Merkezi, Bornova-Đzmir

2 Prof.Dr., E.Ü., Ziraat Fak., Tarım Ekonomisi Bölümü, Bornova-Đzmir

(2)

are attached to Menderes, Torbalı and Buca districts, while working field was selected from Buca district villages.

Key Words: Tahtalı Dam Basin, organic agriculture, protection area

1.GĐRĐŞ

Alternatifi olmayan tek madde olarak tanımlanan suyun tüm dünyada kısıtlı miktarda olduğu ve temiz su miktarının her geçen gün azaldığı artık bilinen bir gerçektir.

Türkiye’nin 3. büyük kenti olan ve son yıllarda hızlı bir nüfus artışına sahne olan Đzmir için de durum aynıdır. Đklim değişikliğinin olası etkilerini de gözeterek su kaynaklarının korunması ve verimli kullanılması konusu, önemini giderek arttırmaktadır. Đhtiyaç duyulan içme ve kullanma suyunun temini, arıtılması ve dağıtılması zor ve pahalı olduğundan su kaynaklarının özellikle kaynakta korunması gerekmektedir (Erdem, Ü.ve ark., 2002). Bu kapsamda Tahtalı Barajı, Đzmir’in içme suyu ihtiyacını karşılamak üzere inşa edilmiştir. Küçük Menderes Yan Havzası’nda bulunan bu barajın çevresi hem içme suyu hem de tarım potansiyelinin bulunması nedeniyle farklılık arz etmektedir.

Hayvancılık, narenciye, bağcılık ve tütün yörenin barajdan önceki önemli üretim dallarını oluşturmaktadır.

En önemli su kaynağı Tahtalı Çayı olan Tahtalı Havzası, Đzmir’in Menderes, Gaziemir ve Torbalı ilçelerine bağlı 54.160 hektarlık bir alanı kapsamaktadır ve çeşitli derelerle beslenmektedir. Tahtalı Baraj havzasındaki su kaynaklarının korunması ve kirliliğinin önlenmesi amacıyla ĐZSU tarafından hazırlanıp 21.10.1992 tarihinde yürürlüğe giren ve 12.03.2002 tarihinde revize edilen “Havza Koruma Yönetmeliği”

çerçevesinde koruma alanları oluşturulmuştur. Göl sınırından itibaren ilk 300 metrelik koruma alanı “Mutlak Koruma Alanı”, bunun sınırından itibaren 700 metrelik mesafe

“Kısa Mesafe Koruma Alanı”dır. Kısa mesafeli koruma alanı sınırından itibaren 1 Km.

mesafe ise “Orta Mesafe Koruma Alanı” olarak tespit edilmiştir. Orta mesafeli koruma alanı sınırından itibaren su toplama havzası içindeki tüm saha “Uzun Mesafe Koruma Alanı” olarak belirlenmiştir (ĐZSU, 2010).

Türkiye’de, birçok bölgede içme ve kullanma amaçlı yararlanılan su havzaları çeşitli tehditlerle karşı karşıyadır. Su havzalarındaki faaliyetler havzanın kirlenmesinde son derece etkilidir. Bu kirlenmede endüstriyel faaliyetler ve yerleşim alanlarından kaynaklanan atıklar kadar, tarımsal faaliyetler de etkili olmaktadır. Bununla birlikte, koruma alanlarında yasa dışı kentleşmeyi engellemek üzere tarımsal faaliyetlerin karlılığını azaltmadan devamını sağlamak, buna karşılık kent için önemli olan bir su kaynağının kirlenmesini engellemek başarılması gereken hedefler içinde yer almaktadır.

Tahtalı Baraj havzası için de Havza Koruma Yönetmeliği ve buna uygun olarak hazırlanan Tarım Tebliğine göre, tarımsal arazi kullanımına bazı sınırlamalar getirilmiştir. Mutlak ve dere mutlak koruma alanlarında tarıma ve hayvancılığa kesinlikle izin verilmemektedir. Orta mesafeli koruma alanında sulu tarıma, kalıcı ve zehirli zirai mücadele ilaçları ve suni gübre kullanımına izin verilmemektedir. Uzun mesafeli koruma alanında ise sulu tarıma ve seracılığa izin verilirken gübre uygulamalarının analize göre yapılması, azotlu gübrelerin kısıtlanması ve diğerlerinin kontrollü kullanımı benimsenmektedir (Aksoy ve ark., 1996).

Bu tarımsal üretimden kaynaklanan kirliliği önlemek amacıyla Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile DSĐ Genel Müdürlüğü arasında organik tarımın ülke genelinde yaygınlaştırılarak tarımsal üretimden kaynaklanan toprak ve su kaynaklarının kirliliğinin önlenmesi amacıyla, içme ve kullanma suyuna tahsis edilen havzalarda organik tarımsal üretim yapılabilmesi çerçevesinde 2003 yılında bir protokol imzalanmıştır. Tahtalı Barajı da, bu protokolün uygulamaya aktarılabilmesi için Türkiye’de seçilen barajlar arasında yer almıştır.

Bu çalışmada da Tahtalı Baraj Havzasında organik tarım faaliyetlerinin yaygınlaştırılmasına yönelik uygulamaların gerçekleşme durumu ele alınmıştır.

Uygulamaların başarısı, hedeflenenle gerçekleşenler dikkate alınarak incelenmiştir. Bu

(3)

amaçla baraj havzasında seçilmiş bir grup üretici ile yüz yüze görüşmeler sonucu elde edilen verilerden yararlanılmıştır. Tahtalı Baraj Havzasında, Menderes, Torbalı ve Buca ilçelerine bağlı 4 belde ile 15 köy yer almaktadır. Proje uzun mesafeli koruma alanını kapsadığından, buna bağlı olarak çalışma alanı da Buca ilçesine bağlı köylerden oluşmaktadır.

Araştırmanın materyalini Đzmir, Buca ilçesine bağlı Belenbaşı, Karacaağaç, Kırıklar ve Doğancılar köylerinde, üreticilerle yüz yüze yapılan anketlerden elde edilen veriler oluşturmaktadır. Tahtalı Barajı Koruma Havzasının, uzak mesafe koruma alanında yer alan bu 4 köydeki işletmelerin organik tarım uygulamaları ve üreticilerin organik tarıma bakış açılarına ilişkin verilerin değerlendirilmesinde yüzde hesabı ve aritmetik ortalama gibi temel istatistik yöntemlerden yararlanılmıştır. Bu konularda etkenlerin ölçülmesinde “1 - etkisiz” , “5 - çok etkili”, olacak şekilde “Beşli Likert Ölçeği”

kullanılmıştır (Malhotra, 1996).

2.BARAJ HAVZALARINDA ORGANĐK TARIM FAALĐYETLERĐ

Havza ya da hidrolojik su havzası; su ayrım çizgileriyle sınırlanmış, üzerine düşen yağış sularının yeraltı ve yüzeysel olarak tek bir çıkış noktasına ulaştığı, içbükey topoğrafik yapıya sahip bir arazi parçasıdır. Havza; toprak, su, ormanlar ve diğer karasal ekosistemlere ev sahipliği yapmaktadır. Üstünde ekolojik, ekonomik, çevresel, sosyal ve kültürel faaliyetler sürdürülmektedir. Toprak ise orman ve suyun ortak paydasıdır.

Havzadaki orman-toprak ve su ilişkileri birlikte değerlendirildiğinde, ortak payda olan toprağın, öncelikli ve mutlak korunması gereken bir unsur olduğu görülmektedir (Selçuk, 2008).

Dünyada önemli bir sorun olan çölleşmenin nedenleri arasında; erozyon, tarımda mekanizasyon, orman alanlarının azalması, fazla otlatma ve tarımda kimyasal girdilerin bilinçsiz kullanımı yer almaktadır. Yoğun girdili tarımda kullanılan pestisitlerin ve hormonların insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri ise halen tartışılmaktadır. Havadaki bir birim pestisit insana ulaşıncaya kadar yaklaşık 1 milyon birime ulaşmakta, yağ dokusunda biriken pestisit kalıntıları ise kanser, kan dolaşımı sorunları, nörolojik bozukluklar da dahil olmak üzere bir çok hastalığa sebep olmaktadır. Bir taraftan, dünya nüfusunun hızla artmasına karşılık verim artışının özendirilmesi, diğer taraftan bu uygulamaların çevre ve insan üzerindeki olumsuz etkileri alternatif tarım yöntemlerinin gündeme gelmesine ve gittikçe de önem kazanmasına yol açmaktadır (Eraktan, 1996). Bu noktada, organik tarım olarak adlandırılan işletme dışı girdilerin kullanımını azaltan, toprak, su, enerji ve biyolojik kaynakların korunmasını sağlayan tarımsal işletmecililik sistemi geliştirilmiştir.

FAO (BM Gıda ve Tarım Örgütü) ve WHO (Uluslar arası Sağlık Örgütü) organik tarımı; “biyolojik çeşitlilik, biyolojik döngüler ve toprağın biyolojik etkinliği dahil olmak üzere, agro-ekosistemi teşvik eden ve zenginleştiren bir üretim yöntemi” olarak tanımlamaktadır. Organik tarım, toprak-yaşam, bitki-hayvan ve insan topluluklarının sağlığını ve üretkenliğini optimize etmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda, organik tarımın çevre ve insan sağlığına olan etkileri ve ekonomiye sağladığı katkının bilinci ile ülke genelinde yaygınlaştırılması ve tarımsal üretimden kaynaklanan toprak ve su kaynakları kirliliğinin önlenmesi amacıyla içme, kullanma suyu temin eden baraj havzalarında tarımsal faaliyetlerin organik tarım yöntemiyle devam ettirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, Tarım ve Köy Đşleri Bakanlığı TÜGEM ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı DSĐ Genel Müdürlüğü arasında 30.12.2003 tarihinde “Türkiye genelinde içme ve kullanma suyuna tahsis edilen havzalarda organik tarımsal üretim yapılabilmesi” için bir işbirliği protokolü imzalanmıştır. Protokolün ilk aşaması olarak altı ilde baraj havzalarındaki koruma alanlarında organik tarım yapılmasına yönelik çalışmalara başlanmıştır. Böylece bir taraftan su havzalarında toprağı, havayı, suyu korumak mümkün olacak, bu havzalarda tarımsal faaliyetler organik tarım yöntemiyle devam edecek, üretici geliri artacak, ekonomiye katkı sağlanacak, diğer taraftan da tüketiciye

(4)

sağlıklı ürünler sunulmuş olacaktır. Proje ile ilk aşamada Ankara, Çanakkale, Gümüşhane, Kütahya, Đzmir, Konya illerinde seçilen baraj havzalarında organik tarım yapmak isteyen çiftçi sayısı, üretim alanı ve ürün deseninin belirlenmesi çalışmalarına başlanmıştır. Bu çerçevede, Đzmir-Tahtalı, Konya-Altınapa ve Ankara-Kurtboğazı baraj havzalarında yapılan çalışmalarda organik tarım yapılacak alanlar ve organik tarım yapmaya istekli çiftçiler belirlenmiş ve eğitim çalışmaları yapılmıştır.

Đzmir ilinin en büyük içme suyu kaynağı olarak gerçekleştirilen Tahtalı Barajı, Gümüldür ilçesinin kuzey doğusunda, Dereboğazı deresi üzerinde, Kaplancık tepesi ile Đnleyen Kaya arasında yer almaktadır. Havzanın yaklaşık 1/3’ü tarım alanı olup küçümsenmeyecek üretim potansiyeline sahiptir. Đzmir ilinde mevcut 82 çeşit bitkisel ve 13 tür hayvandan oluşan geniş tarım yelpazesi büyük oranda yöreye yansımıştır. Kalan 2/3’lük bölüm yerleşim alanları, yollar ile fundalık ve ormanlık alanlardan oluşmaktadır.

Yöre genelde oldukça zengin bir flora ve faunaya sahiptir. Özellikle Dere Boğaz mevkiinden baraj gövdesine kadar uzanan vadi zengin doğal güzelliklere sahiptir.

Đzmir Đl Tarım Müdürlüğü tarafından, havzada organik tarımla ilgili yapılan çalışmalar kapsamında;

- Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, E.Ü.Ziraat Fakültesi ve Ekolojik Tarım Organizasyon Derneği ile ortak, teknik elemanlara organik tarım eğitimine yönelik kurs ve seminerler düzenlenmiştir.

-Ekolojik Tarımın Yaygınlaşması ve Kontrolü Projesi kapsamında Đzmir Đçme suyunun sağlandığı Tahtalı Baraj havzasında tarımdan kaynaklanan kirliliği önlemek amacıyla Organik Tarımı Yaygınlaştırmak için 150 dekar alanda demonstrasyonlar kurularak eğitim ve yayım çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmalar Buca’ya bağlı Belenbaşı, Kırıklar ve Menderes’e bağlı Yeniköy’de birer çiftçi olmak üzere toplam 150 dekar alanda gerçekleştirilmiştir.

-Havzada görevlendirilen yayım timleri, köy toplantıları yapmış, bu toplantılarda havzada mevcut üretim deseninin uygulanmasında baraj havzasında çevre kirliliği yapmayacak üretim teknikleri konusunda yayım çalışmaları yapılmıştır.

Ayrıca, 2008 yılında yapmış olduğu organik tarım çalışmaları kapsamında, Đzmir Büyükşehir Belediyesi, Buca Belediyesi, ETO Derneği, Ege Üniversitesi ile birlikte Buca Belenbaşı Köyünde Organik Köy Pazarı çalışmalarına başlanmıştır.

3.ARAŞTIRMA BULGULARI

3.1.Üreticilerin Demografik Özellikleri

Bu çalışmanın ana materyalini oluşturan üretici anketlerinin analizleri sonucunda, görüşülen üreticilerin yaş ortalaması 57 olarak bulunmuştur. Bu da araştırma alanında çoğunlukla yaşlı üreticilerin olduğunu göstermektedir. Bunun yanında, minimum yaş 19 iken, maksimum değer 80’dir. Ayrıca görüşülen üreticiler arasında iki kadın üretici de bulunmaktadır. Üreticilerin %83.6’ sı ilkokul mezunudur. Görüşülen üreticiler arasında üniversite mezunu üretici bulunmazken, okuma yazma bilmeyen bir üretici vardır.

Görüşme yapılan üreticilerin ortalama 40.82 yıldır tarımla uğraştıkları belirlenmiştir.

3.2.Đncelenen Đşletmelere Đlişkin Özellikler

4 köyde yürütülmüş olan anketlerden elde edilen verilere göre, işletmeler arazi büyüklüklerine göre 3 gruba ayrılmıştır. Buna göre, 1 – 36 da arasında arazi büyüklüğüne sahip olanlar 1.grubu, 37 – 80 da arası 2.grubu, 81 dekardan büyük araziye sahip olanlar ise 3.grubu oluşturmaktadır. Buna göre, sertifikalı organik tarımsal üretim yapan 26 üreticiden 14’ünün 3.gruba, 10 tanesinin 2.gruba, 2 tanesinin ise 1.gruba ait olduğu belirlenmiştir. Bu da, organik tarım faaliyetinde bulunan üreticilerin çok küçük işletme grubunda yer almadıklarını göstermektedir. Üreticilerin %32.7’si 1.grupta yer alırken,

%34.5’i 2.grupta yer almıştır. 3.grupta ise %32.7 ile 18 üretici bulunmaktadır. Ayrıca,

(5)

organik tarımsal üretim yapan 26 üreticinin, ortalama 5.27 yıldır organik tarımla uğraşmakta olduğu sonucu çıkmıştır.

Görüşme yapılan üreticilerin %70.9’u ürününü pazarlarken sorun yaşarken,

%23.6’sı yaşamamaktadır. Geçiş aşamasında olan 3 üretici ürünleri henüz pazarlama aşamasına gelmediğinden dolayı bu soruyu cevaplandırmamışlardır. Pazarlama sorunu yaşayan üreticilerin %38.2’si, kooperatifleşmenin etkin olmamasının bu sorunu yaşamalarında “çok etkili” olduğunu, %27.3’ü ise ürün fiyatlarının maliyetleri karşılayacak kadar yüksek olmamasının “çok etkili” olduğu görüşünü belirtmişlerdir.

%45.5’i ise, pazara uygun kalitede ürün yetiştirilmemesinin, pazarlama sorununda

“etkisiz” olduğunu söylemişlerdir. Bu da, üreticilerin ürünlerinin kalitesine güvendikleri sonucunu çıkarmaktadır.

3.3.Đşletmelerde Organik Tarım Uygulamaları

Görüşme yapılan üreticilerin %90.9’unun organik tarımla ilgili bilgisi varken,

%9.1’nin hiç bilgisi olmadığı ve bilgili olanlardan 25 üreticinin bu bilgileri Tarım Đl/Đlçe Müdürlüklerinden, 10 üreticinin ise hem Tarım Đl/Đlçe Müdürlüğü hem de kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarından aldıkları ortaya çıkmıştır. “Köyünüzde organik tarımın yaygınlaştırılması için herhangi bir kuruluşun faaliyeti oldu mu?” sorusuna, %87.3’ü evet derken, %12.7’si hayır cevabı vermiş ve bu faaliyetin hangi kuruluşa ait olduğu sorusunda ise evet cevabı verenlerin 25’inin Tarım Đl/Đlçe Müdürlüğü, 5’inin Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu, 5’inin ise Đzmir Ticaret Borsası ve Tarım Đl Müdürlüğü cevabını verdikleri belirlenmiştir.

Anket yapılan üreticilerin organik tarım faaliyetine başlamalarında hangi etkenlerin ne kadar etkili olduğu “Beşli Likert Ölçeği” ile ölçülmüştür. Buna göre, 3.73 ortalama ile kararlarında 1. sırada sağlıklı, güvenilir ve çevre dostu ürün olması, 2. sırada ise 3.48 ortalama ile organik ürün fiyatının yüksek olması “etkili” olmuş; devlet desteğinin olması, organik ürüne fiyat primi verilmesi, tüketicilerin organik ürün talep etmesi ve ürünün daha kolay pazarlanıyor olması gibi etkenler “orta düzeyde etkili”

olmuştur.

3.4.Üreticilerin Organik Tarıma Bakış Açıları

Anket kapsamındaki üreticiler arasında organik tarım yapanlara, organik ürün yetiştirme kararlarında o ürünün fiyatının ne kadar etkili olduğu sorulmuş ve %30.9 üretici “çok etkili” cevabını verirken, %25.5 üretici ise “etkisiz” olduğunu söylemişlerdir.

Buna göre organik ürün yetiştirmede o ürünün fiyatının 3.31 ortalama ile “orta düzeyde etkili” olduğu sonucu çıkmıştır.

Ayrıca, sertifikalı organik tarımsal üretim yapan 26 üreticiden, 23 (%88,5) üreticinin organik tarıma devam etmeyi düşündüğü, 1 üreticinin organik tarıma devam etmeyi düşünmediği, 2 (%7.7) üreticinin ise kararsız olduğu sonucu çıkmıştır. Organik tarımsal üretime devam etmeyi düşünen 23 üreticinin kararında, 4.43 ortalama ile 1.sırada

“sağlıklı ve çevre dostu ürün olması” ve 3.74 ortalama ile 2.sırada “organik ürün pazarlarının kurulması” etkenleri, beşli likert ölçeğine göre “etkili” çıkmıştır. 3.43 ortalama ile 3.sırada “organik ürün fiyatlarının yüksek olması”, 3.17 ortalama ile

“masrafların daha düşük olması” ise üreticilerin karar vermelerinde “orta düzeyde etkili”

çıkmıştır. Organik tarımsal üretime devam etmeyi düşünen 23 üreticinin %50’si ise

“organik tarımla ilgili eğitimlerin yeterli olması” etkeninin kararlarında “etkisiz”

olduğunu belirtmişlerdir.

Organik tarımsal üretime devam etmeyi düşünmeyen sertifikalı üreticinin ise, bu kararında “verimin düşük olması”nın ve “sertifikasyon firmalarına güvensizliğin” “çok etkili” olduğu saptanmıştır. Ayrıca, 4.00 ortalama ile “fiyatların düşük olması” ve

“organik ürün pazarının olmaması”nın, devam etmemelerinde “etkili” olduğu belirlenmiştir.

(6)

Organik tarıma devam etmeyi düşünen 26 üreticiden, %73.1’nin, organik tarıma verilen devlet desteklerinin bu kararlarında etkili olduğu, %26.9’nun ise etkili olmadığı belirlenmiştir. Buna göre %84.6’sının, şu anda verilen dekara 25 TL destekten haberdar oldukları ancak 4 üreticinin henüz bilgisi olmadığı, görüşmelerde belirtilmiştir. Aynı zamanda bu destekten yararlanan üretici %73.1 iken, yararlanmayanlar %26.9’dur.

Görüşülen üreticilerin %85.5’i organik tarımdaki gelişmelerin yeterli olmadığını düşünürken, %14.5’i ise yeterli olduğu görüşündedirler. Üreticilerin, organik tarımın yeterince gelişmeme nedenleri arasında ağırlıklı olarak pazarlama sorununu gösterdikleri belirlenmiştir.

4.ORGANĐK TARIM FAALĐYETLERĐNĐN BAŞARI DURUMU

Tahtalı Havzasında Tarım Tebliğinin yayımlandığı tarihten bugüne kadar, getirilen kısıtlamalar dışında tarımsal faaliyetlerin planlanması, alt yapı ve üretimin desteklenmesine yönelik birtakım çalışmalar yapılsa da istenen hedefe yeterince ulaşılamamıştır.

Mutlak ve kısa mesafeli koruma alanlarında istimlak yoluyla kamulaştırma yapılmış, diğer koruma alanlarında tarımsal faaliyetler kısıtlanmış ancak üreticilere destek sağlanamamıştır.

Hedeflenenlerin başında, kısa, orta ve uzun mesafe koruma alanlarında mevcut ürün deseninin korunması ve bu ürün deseni içerisinde sürdürülebilir ve organik tarımın yaygınlaştırılması amacı yer alırken, bunu destekleyen yan amaçlar ise;

Organik tarım uygulayacak çiftçilerin ekonomik kayıplarının giderilmesi - Çiftçilerin zeytin, meyve fidanları ile bağ çubuğu ihtiyaçlarının karşılanması ve maliyetlerin desteklenmesi

- Çiftçi örgütlenmesinin sağlanması ve pazarlama ağının kurulması

- Havzada yetiştirilen organik ürünlerde pazar fiyatını düzenlemek ve her mevsim pazara arzını sağlamak için soğuk hava depoları ve paketleme tesislerinin kurulmasının teşvik edilmesi, şeklinde sıralanabilir.

Ayrıca, Đzmir içme suyunun korunması amacıyla da; pestisit kalıntısı olmayan girdi kullanılması, organik gübre temin edilmesi, organik hayvancılık işletmeleri için foseptik ve beton platform yapılması, yaprak, toprak ve pestisit kalıntı analizi yapacak seyyar laboratuar kurarak havzada denetimlerin yapılması gibi hedefler de belirlenmiştir.

Bu çalışmada görülmektedir ki, alanda mevcut ürün deseninde en önemli yeri olan ürünlerden zeytin üretimi korunurken, bu üründe organik üretimde başarıya ulaşılmıştır. Ancak, daha önce inşası planlanan zeytin sıkma tesisinin henüz uygulamaya geçmemiş olması nedeniyle, organik zeytinyağı üretimi aşamasında üreticiler sorunlar yaşamaktadır. Bununla birlikte, organik tarımsal üretim yapan üreticilerin sertifikasyon maliyetleri yanında, geçiş döneminde desteklenmeye ihtiyaçları olduğu görülmektedir.

Geçiş sürecinde verim ve maliyet konusunda yaşanan sıkıntıların yörede organik tarımın gelişmesi açısından bir tehdit oluşturduğu bilinmektedir (Atış ve Ark., 2009). Üreticilerle yapılan görüşmeler sonucunda, organik tarımın maliyetinin yüksek olmasından çok verim düşüklüğü nedeniyle ekonomik kayıp yaşadıklarını belirtmişlerdir. Bu sorunun ise organik ürünlerinin fiyatının konvansiyonel ürünlerin fiyatına göre daha farklı belirlenmesi ile çözümlenebileceğini savunmuşlardır.

Ayrıca, üreticilerin organik tarımla ilgili en önemli sorunlarının başında yer alan pazarlama sorununa yönelik olarak, organik pazar yerlerinin kurulması konusunda çeşitli çabalar olmakla birlikte, bu çabaların üreticiyi teşvik edici boyutta olmadığı görülmektedir. Son dönemde Đzmir ilinde bazı semtlerde organik ürün pazarları açılmasına rağmen araştırma kapsamındaki ürticiler ürünlerini bu pazarlara götürme konusunda sıkıntı yaşadıklarını ifade etmektedirler. Bölgeye daha yakın pazar yerleri planlanmasının, maliyetleri düşürücü etkisi olacağı üreticiler tarafından da ifade

(7)

edilmiştir. Bu da organik ürün pazarının kurulmasının tek başına pazarlama sorununun çözümünde yeterli olamayacağını göstermektedir.

Tüm bunlara göre, hedeflenen amaçlardan en önemlisi olan bölgede organik tarımın yaygınlaştırılmasının kısmen gerçekleştiği ancak, hala organik tarım yapmak istemeyen üreticilerin bulunmasının bu başarıyı yetersiz kıldığını söylemek mümkündür.

Ayrıca, pazarlama sorunlarının da halen çözülmediği görülmektedir. Çiftçi örgütlenmesinin sağlanamadığı ve bunun da pazarlama sorununa etki eden önemli nedenlerden biri olduğu görülmektedir. Üreticiler ürünlerinin çok kaliteli olduğunu, organik tarım için üstlerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirdiklerini belirtirlerken pazarlama aşamasında desteğe ihtiyaçları olduğunu ifade etmişlerdir.

5. SONUÇ

Đzmir’in şu anki ve orta vadeli gelecekteki en önemli içme suyu kaynağı Tahtalı Barajı’dır. Tahtalı baraj havzası başta olmak üzere Đzmir’e su sağlayan baraj havzalarındaki koruma ve kontrol çalışmaları yoğunlaştırılarak sürdürülmekte ve bu bölgenin korunmasına özel önem verilmekte ve gelecekte yararlanılması planlanan kaynaklar korunmaya çalışılmaktadır. Ancak tüm bu çalışmalar devam ederken, bölgedeki organik tarım faaliyetlerinin desteklenmesi ve teşvik edilmesinin, havzadaki tarım faaliyetlerini yürüten üreticilerin mağduriyetlerini ortadan kaldırmasına yardımcı olacağı düşünülmektedir. Buna göre, bölgedeki organik tarım üreticilerinin özelliklerinin ve tutumlarının belirlenmesi çok büyük önem taşımaktadır.

Çalışmada alanında organik tarımsal üretim yapan üreticiler, organik üretime devam etme isteğinde olduklarını ancak en önemli sorunlarından biri olan pazarlama sorununun acil olarak çözümlenmesi gerektiğini düşünmektedir. Bununla birlikte, tüketicilerin organik ürünlerle ilgili henüz istenilen düzeyde bilinçlenmediğini, bu konuyla ilgili olarak, yerel yönetimler, üniversiteler, sivil toplum örgütleri ve ilköğretim okullarının bilinçlendirme çalışmaları ve eğitim faaliyetlerinde bulunmalarının büyük gelişme sağlayacağı görüşünü savunmuşlardır. Havza içerisindeki tarımın sürdürülebilirliğinin sağlanması ve üreticilerin ekonomik kayıplarının önüne geçilmesi için, sertifika çalışmalarına hız verilip, üreticilerin organik ürünlerinin tanıtımının yapılarak iç pazarda bu ürünlere talebin arttırılmasına ihtiyaç bulunmaktadır.

6. LĐTERATÜR LĐSTESĐ

Aksoy, U., A.Altındişli, E.Đlter, D.Anaç, S.Anaç, S.Bülbül, 1996, “Tahtalı Barajı Koruma Havzasında Çevreye Dost Tarım Tekniği(Organik Tarım), Tarım-Çevre Đlişkileri Sempozyumu, 13-15 Mayıs 1996, Mersin.

Atış, E., Z. Kenanoğlu Bektaş, E. Salalı, 2009, “Raising Awareness Activities in Organic Agriculture: the case of Izmir Province”, International Conference on Organic Agriculture in Scope of Environmental Problems, 3-7 Şubat 2009, Kıbrıs.

Eraktan, G. ve Olhan, E. 1996., “Tarımda Çevre Politikaları Çerçevesinde Organik Tarım Uygulamaları”, Tarım- Çevre Đlişkileri Sempozyumu, Mersin

Erdem, P., 2006, “Organik Tarım Đhracat Seminer Raporu”, Đzmir Ticaret Odası, Dış Ekonomik Đlişkiler Müdürlüğü, Şubat 2006, Đzmir

Erdem, Ü., Altınbaş, Ü., Nurlu, E., Kurucu, Y., 2002, “Küçük Menderes Yan Havzası ile Tahtalı Baraj Çevresinin Alan Kullanımı ve Çevresel Kaynak Analizi”, Tübitak Proje No: YDABCAG – 475, Ağustos 2002, Đzmir

ĐZSU, 2010. “Havza Koruma Yönetmeliği”, (erişim:http//www.izsu.gov.tr) Malhotra, (1996), N.K, Marketing Research, New Jersey

Selçuk, P., Ş. Elçi, 2008, “Arazi Kullanımının Su Kalitesine Olan Etkilerinin Tahtalı Havzası’nda Đncelenmesi”, Havza Kirliliği Konferansı, 26-27 haziran 2008, Đzmir

Referanslar

Benzer Belgeler

ülkenin temel ihtiyacı olan gıda, elektrik ve yakıtın ithalat yoluyla karşılanması, bazı yabancı ülkelere sağlanan “askeri üs kiraları” ile özellikle Etiyopya’ya

Ağaç, mantar, kemik, sert kauçuk, sert plastik maddeler vb sert

4. Listede ise insan sağlığına olan zararlarından dolayı gıda değeri olan hayvanlara kesinlikle uygulanamayacak ilaçları bildirir. Bahsedilen Tebliğlere göre

Sürdürülebilir Kalkınma için Organik Tarım Forumu; bilgi ve deneyimin paylaşıldığı, işbirliklerinin kurulduğu bir platform oluşturulması ve GAP Bölgesi’nde

1999 yılında yüzde 109,5 olan Devlet Đç Borçlanma faiz oranı 2000 yılı başında uygulamaya konulan IMF destekli döviz kurunu sabit tutmaya yönelik kur çıpasına

a) Grup sertifikasyonu kapsamındaki üreticiler, bu Yönetmelik kapsamında iyi tarım uygulamaları faaliyetlerinde bulunacaklarına ilişkin taahhütnameyi

GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce üretilerek veya ithal edilerek piyasaya arz edilen ve Bakanlıkça Tescil Belgesi düzenlenen

m) Organik madde: Kuru yakma veya sıvı yakma sonucu kaybolan muhtevayı, n) Organomineral gübreler: Organik muhtevanın bir veya birden fazla birincil, ikincil