Bu ülkede ne siyasetçiler gördük. Görmediklerimizi de büyüklerimizden duyduk. Yıllarsa bize şunu gösterdi: Onlar birşey tasarladılar mı kesin bundan birileri karlı çıkar. Birileri kazanıyorsa, birileri kaybediyor demektir. Kaybeden de hep halktan insanlar olmuştur. Benim bahsedeceğim konu hepimizin varisi olduğu bir mirasla ilgili. Bize ait olan ama başkalarının göz diktiği, talan ettiği, bilmediğimiz bir mirasla ilgili: ülkemizin ormanları.
Doğduk! Gözümüzü açtığımızdan beri gördüğümüz hiçbir ormana “el değmemiş” diyemedik. Kiminde maden ararlar, kimini yol genişletelim der, asırlık ağaçları gözkırpmadan keserler. Bir tepe görürüz. Yarısı yeşil. Bir bakarız diğer yarısı yok! En çok da İstanbul’u görmüş olanlar bilir bunu. Tepler ikiye bölünmüştür: yarısı orman, yarısı villadır. çoğu tepe okadar şanslı da değildir. Tamamı betondur artık.
Seyahate çıkarsınız. Güzel bir manzradır görmek istediğiniz. Ama birileri bunu çok görür bize. Koskocabir tepeyi tuzla buz etmiştir birileri: Memer çıkarmıştır. Aldığını almıştır, sonra öylece bırakır kaderine o zavallı tepeyi. Sadece “birşeyler aramak” için katlederler ağaçları, bombalar patlar, kepçeler kazar, ve sonra öylece bırakırlar. Sonra başka bir ormana musalat olular. Önden giden kamyon asırlık ağaçlar taşıyorsa içiniz cızetmez mi? Nereden kesildi kim bilir demez misiniz? Taş ocakları kurulur, çimento fabrikası kurulur, oralardan keserler asırlık çamları. 5 yıldızlı oteller kıyı ormanlarının işgalcisidir. Ormanlar bizim, satamazlar. Ama bizim mirasımızı başlakarına “kiraya” veriyorlar. Kiracılar buraya otel kuruyor, villa yapıyor, tatil köyü kuruyor, GOLF SAHASI yapıyor. Bunlar için en uygun yer “orman”. çünkü bedavadır orman! Vatandaşındır ormanlar. Yani bizlerin. Ama bizi geçim derdine sokanler, saçma sapan gündemlerle oyalayanlar yüzünden malımıza sahip çıkamaz hale geliyoruz.
Bugüne kadar ormanlarımızla ilgili çok kanun değişikliği yapıldı. Ama bu seferki öyle birşey ki sadece seni, beni ve şu an hayatta olan vatandaşlarımızı değil, doğmuş bebekleri, doğacak çocuklarımızı etkileyen cinsten. Sadece bizim ülkemizi ve insanlarımızı mı? Hayır! Tüm dünya insanlarını ve onların ilerki nesillerini. Peki ne uğruna? İnsanın kanını donduracak cevabı verme zamanı geldi. Ülkemizde orman bırakmamaya, insan dışında yaşayan canlı bırakmamaya yemin etmiş olan yönetimin yaptığı tasarının adı “TURİZMİ TEŞVİK KANUNUNDA
DEĞŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI”. Tasarı ile birlikte 2,1 milyon dönüm orman arazisi turizme açılacak. Bunun en az 63.000 dönümü yapılaşacak. Bu ormanlar turizme açılacak deyince kulağa hoş gelebilir. Ama turizme açılacak olan ormanlara gidip gezmemiz için yaya yolu yapmayacak halleri yok! Peki ne yapılacak bu ormanlara?
Bildiğiniz gibi 2004 yılından bu yana yüzlerce hektarlık Sorgun Ormanı ve Antalya Belek ormanları golf sahası yapılmak üzere bazı şürketlere tahsis edilmişti. Açılan davalar sonucu Danıştay Ormanların kamunun yararı dışında kullanılmayacağı ve turizm amaçlı orman tahsislerinin kamunun yararına aykırı olduğu kararı verilmişti. Anayasa Mahkemesi orman katili kanunun maddelerini iptal edince, yeni kanun tasarısı ihtiyacı doğmuştu. Tasarı geldi gelmesine de beklendiği gibi gelen diggeni aratır durumda. Üstelik yeni tasarı ormanların YABANCILARA da tahsisini öngörüyor. Cebinizde 1 milyon YTL (1 trilyon) var mı? Resmi rakamlara göre ülkemizde 18.000’in üzerinde milyoner (trilyoner) var. 1 milyonu olan birisi bu yeni tasarı sayesinde ne yapabilir biliyor musunuz? Orman
bakanlığına gider, ve istediği orman arazisini 75 yıllığına kiralayarak:
a) Sağlık turizmini adı altında tesis veya rehabilitasyon merkezi tesislerini kapsayan konaklamalı tesisler, b) Termal turizmine yönelik jeotermal tesis,
c) Kış turizmi kapsamında uygun yapı ve tesisleri,
d) Eko-turizm kapsamında yer alan yayla turizmi, kırsal turizm ve benzeri turizm türlerine yönelik tesis, e) Golf sahası ve beraberinde oteller, tesisler,
f) Kıyıların coğrafi ve fiziksel yapısı nedeniyle kumsallardan, doğal manzaradan, çevresel zenginlikten, biyolojik çeşitlilikten yararlanma bakımından alt yapı ve üst yapı tesisi
g) Kruvaziyer ve yat gibi deniz turizmine yönelik olarak kıyıdan başka bir yerde gerçekleştirilmesi mümkün olmayan yerlerde tesis
h) Uluslararası yarışmaların yapılabileceği turizm amaçlı spor tesisleri
için tam tamına 300 dönümlük –veya bulursanız daha fazla- bir orman alanı kiralayabilir, ağaçları traşlama kesip sonra keyifle ektiğiniz çimlerde golf oynayabilirsiniz! Nitekim geçtiğimiz yıllarda Sorgun Ormanı ve Antalya Belek ormanları bu şekillerde tahsis edilmişti.
Birşey daha var: yeni tasarı diyor ki “yatırımcı kestiğinin 5 katı kadar başka bir alana ağaç dikecek”. Bu söz yılın fıkrası olacak düzeyde. Asıl odunlar, ağaca odun gözüyle bakanlar olsa gerek. çünkü insan olan herkes ağacın sadece odun olmadığını, ormanınsa ağaçtan ibaret olmadığını bilir. Ve hayatında bir fidan sulamış her insan bir ağacın kimi zamandan bir insandan daha zor yetiştiğini de bilir. Bir ormanın içinde gezmiş her insan da ormandaki sistemi hiçnir insanın eliyle yapamayacağı bir ekolojik denge olduğunu ilk bakışta anlayabilir.
Beklentimiz, tasarının onaylanmaması, onaylanması durumunda ise Anayasa Mahkemesi’nden dönmesi yolunda. Diğer yandan umudumuz ormanların artık bir rant ve kazanç kaynağı olarak görülmesinden vazgeçilmesi ve bir “yaşam kaynağı olarak” korunması, bu bakış açısının hem yönetimler hem bizler için bir yaşam biçimi halini alması. Sonuç olarak, yukarıda değinebildiklerimiz, yeni kanun tasarısının getirecekleri. (Mevcut maden kanunu ve
ormanlarımızı yok etmeyi sürdüren diğer kanunları saymıyoruz bile.)Zira bunları da işin içine katarsak ülkemizde “define aramak” için bile parayı bastırıp orman tahsisi alabiliyorsunuz. “Yok artık” demeyin. Olmayan birşey varsa, bu da bu kanunları tasarlayanların dini, imanı, insafıdır.
Işıl Eteş