Gazi Üniversitesi
Türk Kültürü ve
Hacı Bektaş
Vell
Araştırma
Merkezi
TÜRK,·
HAME'R
2. ULUSLARARASI
TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK
ve
BEKTAŞiLiK
BiLGi
ŞÖLENi
BiLDiRi KiTABI
1.
CiLT
Editörler
Dr. Filiz KI L1Ç
I I • •Tuncay BULBUL
17-18-19 Ekim 2007
ANKARA
i
Tahtacılarda Ateş
ve Ocak
Kültü
Fire and Stove Cult of Takhtajys
Nilgün ÇIBLAK*
•
ÖZET i:
İlk çağlardan bu yanaçeşitlitoplumlardayaşamsal açıdanbüyük öneme sahip olanateş, bu özelliğinden dolayı büyüksaygı görmüş,kendisine kutsallık. arındırıcılık. temizleyici-lik gibi anlamlaryüklerımiştir. Ateşve buna bağlı olarak ocaketrafında oluşturulan kült,
İslamiyetöncesi vesonrası Orta Asya'da yaşayan Türkler arasındada yoğun olarak etki-sini göstermiş,daha sonra Anadolu'ya da aktarılmış, özellikleTahtacıkültüründe de ge-rek dini gege-rekse günlükyaşamdaönemini veişlevini sürdürrtıeye devam etmiştir.
Tahtacılar, yakın zamana kadar ormanlık bölgelerde, genellikle konar-göçer bir yaşam tarzı sürdürrnüşve geçimlerini ağaçve orman işçiliğinden sağlamış Alevı-Türkmen züm-relerinden biridir. Bu bildiride, söz konusu topluluğun kültürel hayatında tespit edilen
ateşve ocak
külrünün
izleri ele alınıp incelenmiştir. Sözlü veyazılı kaynaklardanedindi-ğimizbilgiler sonucunda Tahtacıkültüründe tespit edilen ateşve ocak
kültü: "dini
tören-ler", "geçiş dönemleri" ve "halk inanışlan'ndaolmak üzere üç ana gruba ayrılmış, ardından bunların toplum içerisindeki anlam ve önemi üzerinde durulmuş, ayrıca Orta Asya
Türk inanışlarıyla aralarındaki benzerlikler verilmeye çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Aleviler,Tahtacılar, ateş ve ocak
kültü. törenler.
inanışlarAB5TRACT
Fire, which has had a big significance in life in various societies since the ancient times. has gained great respect and people have given it meanings such as holiness, purifying and deaning because of that particular feature. The cult created based on fire and so on stove effected the Turks living in Central Asia in pre and post Islamic period deeply and later it was transferred to Anatolia and continued to have its importance and function in both religious and daily life especially in Takhtajys culture .
Takhtajys are one of the Alevish-Turkomanian groups having a nomadic lifestyle inwo-oded areas and living on tree and wood workmanship till recent times. In this study, the reflections of fire and stove cult determined in the cultural life of the above-mentiorıed
group have been focused on. The fire and stove cult determined in Takhtajys culture thanks to the information got from the verbal and written resources have been divided
• Yard. Doç. Dr. Mersin Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili veEdebiyatı BölümüÖğretim Üyesi.
into three main categories as in "religious cerernonies". "transition periods". and
"peoples beliefs" and the meaning and importance of them within the society and also
the similarities between Central Asia Turks' and Takhtajys' beliefs have been mentioned.
KeyWords:Alevish, Takhtajys. fire and stove cult, ceremonies, beliefs.
Tahtacılar. coğrafi
alan
bakımından ormanlıkalanlarda. genellikle konar-göçer
bir
yaşam tarzısürdüren ve
yakınzamana kadar geçimlerini
ağaçve orman
işçi liğinden sağlayan Alevı-Türkmenzümrelerinden biridir. Günümüzde
Tahtacı lar'ınbu
yaşam tarzından yerleşikdüzene geçerek bir
kısmının toprağa bağlan dığıbir
kısmınında
ağaçve tahta
işlerininteknolojik araç gereçlerle
yapılırha-le gelmesiyha-le kendiha-lerine daha
farklıgeçim
kayrtakları sağladığıgörülmektedir.
Türkçede
"ağaçkesen, tahta biçen ve kereste
işleriyle uğraşankimse"
anlamınagelen
Tahtacıve bir meslek
adıolan
tahtacılık,zamanla kendilerine özgü bir
mezhep
inanışının varlığınainanan bu
topluluğu karşılarduruma
gelmiştir (Fığlalı,
i 98 i: 352).
Tahtacı adına yazılıkaynaklarda, ilk olarak
i 6.
yüzyılaait
Osman-lı
tapu tahrir defterlerinde ve
arşiv vesikalarında"cernaat-l tahtaciyan"
şeklinderastlanmaktadır (Çağatay,
1993: 669).
Bunlarıneski tarihleri ve
menşeikonusu
ise kesin olarak ortaya
çıkartılabilmiş değildir.Tahtacılar'ın
kökenleriyle ilgili. 19.
yüzyılın sonlarındanitibaren
yabancıülkeler-de, 20.
yüzyıldaise ülkemizde gerek bilim
adamıgerekse
araştırmacıve
gezgin-ler
tarafındanbirbirinden ilginç birçok
görüşöne
sürülmüştür.Bunlardan
özel-likle
yabancı araştırmacılar tarafından Tahtacılar'ınTürk
olmadıklarıve
sonra-dan
Müslümanlaştırıldıkları şeklindeileriye sürülen
görüşbugün tamamen
ge-çerliliğini yitirmişve bu
topluluğunTürk
olduğu,Türkçeden
başkaherhangi bir
dil
bilmediğive Orta Asya Türk örf ve adetlerini korumaya devam
ettiğikesin bir
şekildekabul
edilmiştir.Bununla beraber bu sefer de
bunlarınhangi Türk
oyma-ğındangeldikleri konusunda yine
farklı görüşlerileriye
sürülmüş; yapılan araş tırmalarve incelemeler sonunda da
"Tahtacıların Oğuz boylarından Ağaçeriler'in bir
uzantısı olduğu" savıbirçok bilim
adamıve
araştırmacı tarafındanka-bul
edilmiştir. Arşivlerdebu
görüşükesin bir
şekildedestekleyen herhangi bir
belgenin mevcut
olmamasına karşılık Tahtacılarla Ağaçeriler'in aynıbölgede
ya-şamış olmaları.
geçimlerini
ağaç işçiliğiyle sağlamaları, Tahtacı adınınzikredil-meye
başlandığıi 6.
yüzyıldanitibaren
Ağaçeriler'inortadan
kaybolmasıve her
iki
topluluğunda
aynıinanç
yapısıiçerisinde
bulunmalarınedeniyle bu
düşünce kuvvetli bir ihtimalolarak
karşımızda durmaktadır (Çıblak,2005: 36).
Tahtacılar
bugün,
yoğunolarak Anadolu'nun
başlıcaAdana, Mersin. Antalya,
Muğla, Aydın. İzmir, Balıkesir,
Manisa, Burdur,
Den'zli.
1~;ı=ı.1rta,Afyonkarahisar,
Ankara, Konya ve Gaziantep illerini kapsayan
genişbölgenin genelolarak
or-manlık alanlarında
ya da buralara
yakınyerlerde
yaşamlarınısürdürmektedir
(Andrews. 1989: 288-294).
Tahtacılar,
adetleri ve inanç
yapılarıitibariyle
Alevi'dir.
ancak
Tahtacılarla diğerAleviler
arasındaözde olmamakla birlikte
bazıdini
geleneklerde
farklılıklarda
bulunmaktadır.Aleviler'in büyük
çoğunluğununbugün
Nevşehir sınırlarıiçeri-sinde bulunan
Hacı Bektaş Ocağı'nı tanımasınave
Hacı Bektaş'ınburun
kanından meydana geldiklerini söyleyen Çelebiler'i
ruhanıliderolarak kabul
etmele-rine
rağmen Tahtacılar,bu
ocağı tanımazlar. Bunlarınher birinin
ayrıpir
evleri
vardır. Tahtacı
dedeleri ocak denen ve kutsal
saygınlığıolan iki soydan gelir;
bunlardan biri
İzmir'inNarlidere köyündeki
Yanınyatır(Yan
Yatır) Ocağı'. diğeriAydın'ın Reşadiye bucağındaki Hacı
Emirli
Ocağı'dır.Bu iki
ocağındedeleri
bir-birine
bağlı olmadığıgibi
bunlarınüstünde veya
altındabir
başkaocak dedesi
de
bulunmamaktadır. ~Aleviler'in ve
dolayısıyla Tahtacılar'ıninanç ve adetlerine "yol" ve "sürek"
adıve-rilir. "Sürek sürmek"
adınıverdikleri
yolları, göreneğeve
şifahibilgilere
dayanır.Bu bilgileri dede, rehber vb.
dini
liderler topluma
aktarırlar,bunun
yanındade-yiş
ya da nefes
adıverilen
şiirler, hayırlı adıverilen
hayır- dualar
çeşitlitoplan-tılarda,
saz
eşliğindeveya sadece sözlü olarak okunur, böylelikle' yol'un ve
sü-rek'in
esasları öğrenilir, öğretilir(Eröz.
ı977: 88-89).
Dini
öğretive törelerin
söz-lü
aktarılmasının yanındaAleviler
arasında"imam Cafer
Buyruğu"ya da daha
çok
kısa adıile "Buyruk" olarak
anılan yazılıbir ürün de
bulunmaktadır,Kitap bir
yol
süreğinin kılavuzudurAlevi
yaşambiçiminin ilkelerini içeren bir el
kitabıdır.En
canlıbiçimde de
Tahtacılar arasında uygulanmaktadır(Bozkurt,
ı995: 31).
Aleviliğintemel
esaslarını oluşturanHz, Ali'ye ve on iki imama derin sevgi;
Ai-lah-Muhammed-Ali üçlemesir. ehl-i beyt sevgisi; Kerbela
şehitlerine bağlılık;Hz. Ali
düşmanlarınalanet (teberra).
dostlarınasevgi (tevella) gibi
inaruşlar:di-ni
geleneklerin ve törenlerin genelolarak
uygulanış tarzıve
bunlarıntopluluk
MerkeziNarlidere'de bulunan buTahtacı ocağı için Yörükan (1929: 67);Fığlah (1981: 352);çağa
tay ( 1993: 6701 gibi araştırmacılar "Yanın Yatır"ifadesini kullanırken Yılmaz(I 948: 15) veYetişen
(1986:8) "YanYatır" şeklini;Eröz ise (1977: 106) bunlardan her ikisini birliktekullanmıştır. Kaynak-larda bu iki terimle ilgili herhangi bir bilgi verilmemiştir,ancak büyükolasılıkla topluluk
mensup-larının ibadetlerisırasında yatırlaraolan niyazlarını bir yanlarına doğru yatarakgerçekleştirmele
rinden dolayı bu isim verilmiştir(Bu niyaz için bkz. Baha Said Bey, 2006: 224.) Anadolu'daki
Ale-vilerveTahtacılarüzerindeuzun sürenaraştırmalarda bulunan Yusuf ZiyaYönıkan'da olduğu gi-bi gi-biz deçalışmamızda Yanın Yatır şeklini kullandık,ancak parantez içerisindediğer şekli de ver-meyi uygun gördük
2 Tahtacılarüzerineyapılan biraraştırmadaAli Selçuk (2005: 69-71), bizim daha evvel Mersin
Tah-tacılarıüzerineyapmış olduğumuzbirçalışmadan (Çıblak, 200\: 83-86) yolaçıkarak yanlışbir sap-tamada bulunmuşturSelçuk,Tahtacılar'daAllah-Muhammed-Ali üçlüsürıüelealdığımız bölüm-de, bu topluluğun Tanrı anlayışının politeist biryapıya büründürüldüğüsonucunu çıkartmıştır
Bugörüş gerçeği yansıtmadığı. ayrıcadaha sonra aynıkonuda yapılabilecek çalışmaları da olum-suzetkileyebileceği düşüncesiyledüzeltilmeye muhtaç görünmektedir
Allah-Muhammed-Ali üçlemesi. Tahtacılar'da olduğu gibi diğerAlevitopluluklarında da yer
al-maktadırGenelolarak bu üçkavramın söyleniştekibirliktelikyanındaiçerikbakımındanda birbi-rini tamamladığıgörülmektedir, ancak hangi kavram ile neyin kastedildiğiise tam olarak
içerisindeki
işlevleri;dini
liderler ve bu
kişileringörevleri gibi birçok konuda
Tahtacılarla diğer
Alevi
toplulukları arasındabenzerlikler
bulunmaktadır.Tahtacılar,
genellikle
çalışkan,uysal.
ahlaklıve
neşeli insanlardır. Hırsızlıkyapmaz. yalan söylemezler.
Kadın-erkekbirlikte
çalışırlar,cemIerini de birlikte
yü-rütürler. Genel
hayatlarındafazla
mutaassıp değildir,ancak
mezhebi
gelenek ve
inançlarını şimdiye
kadar büyük bir ketumlukla
korumuş,bu konuda
dışarıdanherhangi bir
kişiyebilgi vermekten
kaçınmışlardır. AyrıcaAlevi
olmayanlarla
ya-kın ilişki
içerisinde bulunmaktan uzak
durmuşve
hukuki
işlerinidahi kendileri
halletmeye
çalışmışlardır (Ülkütaşır.1968: 841).
Başlangıçta
büyük bir
kısmının dağlarda,orman içlerinde göçebe bir
yaşam tar-zı sürdürrnüş olması Tahtacılar'ıiçinde
yaşadıkjansosyo-kültürel ortamdan
ko-parmışve bu
topluluğunhemen hemen hiçbir kültürel
değişikliğe uğramadanyüzlerce
yıl kapalıbir toplum
hayatısürdürmelerine neden
olmuştur.Ancak
ı8.
yüzyılın
ikinci
yarısındanitibaren
yerleşikdüzene geçmeye
başlamalarıve
Cum-huriyet'in
ilanındanbu yana
dışarı açılmalarıylaberaber kendilerine özgü bir
ay-dınlanma
döneminin içine
girmişlerdir,Gelenekler
yavaş yavaş değişmeyeve
dedelerin toplum üzerindeki etkisi azalmaya
başlamıştır,'Bugün
aralarındaönemli denebilecek bir
sayıda okumuşinsan bulunmakta ve bunlar
çeşitlimes-leklerde görevlerini yerine getirmektedir.
Yerleşikdüzene geçilmesinin
ardındaneğitim
sürecinin
başlaması,köyden kente göç hareketlerinin ortaya
çıkması,toplum fertlerinin kendilerine ata
mesleği dışında farklıgeçim
kaynaklarıbul-ması,
en önemlisi de
hızlıbir teknolojik
gelişmeyleyüz yüze
kalınmasıve buna
bağlıolarak da sosyo-kültürel
yaşamda değişikliklerinortaya
çıkması, Tahtacı lar'ın kapalıtoplum
yapısından açıktoplum
yapısına doğrubir
geçişiçerisine
girmelerinde etkili
olmuştur.Yaşanan
bütün
gelişmelere karşılık, Tahtacılar'ınörf,
adet ve
inanmalarındaTürkler'in Orta Asya'da etkisinde
kaldıkları çeşitliinanç sistemlerinin ve dinlerin
bugün de
yoğunolarak etkisini devam
ettirdiğigözlenmektedir.
lamamaktadır. Tahtacılar arasındatarihişahsiyetAli'nindışındasöylencelerde veinanışlarda
kut-sallaştırılan veolağanüstülüklerle donatılan bir başka Ali'nin daha varlığı bilinen bir gerçektir. Bununla birlikte sözlü gelenekte Allah'ın. Muhammed ile Ali'y: kendi nurundan yarattığı, dolayı sıylaüçünün bir nurolduğu düşüncesi deağırlık kazanmaktadır, Bu da bize söz konusu üç
kavra-mın, aslında tek birvarlığı karşıladığınıgöstermesi bakımındanönemlidir.
Buaçıklamanın ardından Selçuk'un bahsettiği gibi eski Türkinaruşlanndaki Tanrı kavramını da çoklu bir yapı içerisinde ele almak gibi bir düşüncemizin olmadığını, eğer böyle anlaşıldı ise bunun burada özellikle düzeltilmesi gerektiğiniönemle belirtmek isterim. [Konuyla ilgili daha
geniş bilgi için Mehmet Eröz'ün Türkiye'de Alevilik veBe~t;:.ş;iik (Eröz. 1977: 377-381) başlıklı çalışmasındandayararlanılabilir./ Öte yandan Allah-Muhamrced-A'i üçlemesinin hangi kaynak-tan geldiği konusunda kesin bir bilgi olmamakla birlikte birçok inanış ve kültürde, üçsayısının kutsallaştırıldığı ve buna bağlı olarak üçleme (teslisj'rıin bUIUııOlJ~U Lllınmektedir. Tahtacı kül-türündeki üçlemeyi, farklı inanç yapılarından sadece birinde aramak kanaatimizce hatalı olacak-tır.
Çahşrnarmzın
buraya kadarki bölümünde bu
topluluğunkökeni, genelolarak
inanç
yapısıve günümüzdeki görünümleri
hakkındaözetleyici bilgi
verilmiştir.Bundan sonraki
aşamadaise kendilerine özgü kültürel
değerleriiçerisinde etkin
bir rolü olan
"ateş"ve "ocak"
kültüyle
ilgili inanç ve pratikleri ele
alınıpineele-necektir.
Bilindiğiüzere
ateş,ilk
çağlardanbu yana
çeşitlitoplumlarda
yaşamsal
açıdanbüyük bir öneme sahip
olmuştur.Bu
özelliğinden dolayı ateşebüyük
saygı duyulmuş,kendisine
arındırıcılık,temizleyicilik gibi anlamlar
yüklenmiştir.Ateş
ve buna
bağlıolarak ocak
etrafında oluşturulankült,
İslamiyetöncesi
dö-nemde eski Türk
inanışlarında yoğunolarak etkisini
göstermiş,daha sonra
Ana-dolu'ya da
aktarılmış,özellikle
Tahtacıkültüründe ds gerek dini gerekse günlük
yaşamda
önemini ve
işlevinisürdürmeye devam
etmiştir.i:
Sözlü ve
yazılıkaynaklardan
edindiğimizbilgiler sonucunda
Tahtacıkültüründe
tespit edilen
ateşve ocak
kültü: "dini törenler",
"geçişdönemleri" ve "halk
ina-nışları"nda
olmak üzere üç
başlıktaincelemeye
alınmıştır.I. Dini Törenlerde
Ateş
ve Ocakla ilgili inanç ve Pratikler
Tahtacılar arasındaki
dini
törenler, büyük ve küçük cemler olmak üzere iki gruba
ayrılmaktadır.Musahibi olanlar ile ikrar
vermişevli çiftlerin
yıldabir kez
sorgu-dan
geçirildiğimeydandan geçme cemi;
delikanlılarınya da evli
kadınlarınTah-tacı
örf ve adetlerini kabul edip
bunları yaşamlarında uygulayacaklarınadair söz
verdikleri ikrar alma töreni; topluluk içerisinde herhangi bir suç
işlemişolanla-rın cezalandırıldığı
ya da
cezalarının kaldırıldığı düşkünlükcemi ve ikrar
vermişevli
çiftlerin kendilerine bir yol
kardeşibulup onunla ölünceye kadar
kardeşka-lacaklarına
dair söz verdikleri musahip olma cemi, büyük cemler
arasındayer
al-maktadır.On iki hizmetin
tamamınınyer
aldığıbüyük cemler. sadece
musahip-ii
olanlara
açık olmasınedeniyle "içeri cemieri" olarak da
adlandırılmaktadır.Bunun
dışındakicemler ise, on iki hizmetin
tamamınınyerine
getirilmediğive
bütün taliplerin
katılabildiğiküçük cemlerdir. Bu gruptakileri birlik ve
beraberli-ğin sağlanması, Tahtacı
yol ve
erkanınınkorunup
yaşatılması amacıylahaftada
bir düzenlenen "cuma
akşamı";dini
bayranılardadüzenlenen "bayram
akşamları"; adakların
yerine gelmesi ya da
çeşitliamaçlarla
gerçekleştirilen"kurban
tö-renleri" ve yeni ev kuran çiftlerin
ocaklarınınilk önce dede
tarafından yakılmasıtemeline dayanan "ocak kazma" töreni
şeklinde sıralamakmümkündür. Büyük
cemierden
farklıolarak küçük cemierde, dedenin
bulunması şart değildir, eğeryerleşim
biriminde dede yoksa onun vekili olarak görevli
kişilerde bu cemieri
yürütebilmektedir.
Ateş
ve ocakla ilgili inanç ve uygulamalara genellikle büyük cemIerde
rastlarımaktadır,
ancak küçük cemler
arasındayer alan "ocak kazma" töreninde de
ate-şinve
dolaylıolarak
ocağın kutsallaştırıldığıgörülmektedir.
1.1. Büyük
Cemierde
Ateşiçeri cemIerinde uygulanan on iki hizmetten binsini. delilci
tarafındancemin
ya-pıldığı
meydanda delilin
uyarılması (yakılması) oluşturmaktadır.Cemde delilin
uyarılması şu şekildedir: (Çıblak.
2005:96-98)
Cemde dede
başköşedeonun
yanındaise hizmet sahipleri bulunmak üzere
hal-ka
şeklindeoturulur: herkes yerini
aldıktansonra kementler bellere
bağlanıpni-yaz edilir (yere secde edilir). Ceme delilin
uyarılmasıylabaşlanır.Bunun için
de-lilci
adıverilen hizmet sahibi, deliliyle beraber dedenin önüne gelir, diz çöker ve
"Hayır
himmet eyleyin cem
ererıleri.delil
uyanıyor"der. Oradakiler de buna
"himmet
ererılerden" karşılığını
verirler. Bu
söyleşme
üç kez yinelendikten
son-ra delil
uyarılırDelilin ilk denemede
yanmamasıiyiye yorulmaz; böyle bir
du-rumda cemde özü bozuk
olanlarınyani kötü niyetlilerin ya da birbirleriyle
dar-gın olanlanribulunduğunainanılır.
Bu nedenle topluca niyaz edilip dara
duru-lur
ve
tekrar delil
uyarı/ır.Dede, bu
sıradadelil
hayırlısınıokur. Delil
yandıktansonra delilci de
hayırlısını alıpdelille beraber dedenin sol
tarafınaoturur ve
elindeki
maşasıylacem süresince delilin yanar bir vaziyette
kalmasını sağlar.Cemde delilin
kendiliğindensönmesi bütün orada
bulunanları düşkün kılacağı,diğer
bir
deyişlebüyük bir suç
işlenmiş sayılacağıiçin delilcinin
görevi
çok
önemlidir.
Delilcinin
ardındanmeydana gözcü gelir
ve
eşikolarak
kullanılmaküzere
oklava
şeklinde
bir sapa getirip
eşik hayırlısını alır.Sonra
eşiği. kapınınhemen iç
tara-fında
diz üstü oturarak
ve
hiç hareket ettirmeden tutmaya
başlar. Eşiktenilk
ön-ce dede geçer; bunun için
eşiğinönünde diz çöker,
eşiğisecde vaziyetinde "ya
Allah, ya Muhammed, ya Ali" diyerek üç kez öper ve
ayağakalkmadan
eşiğinüze-rinden
sürürıesurüne geçerek delile kadar gelir, delile iki elini
açıpdaha sonra
yüzüne götürmek suretiyle niyaz eder ve sonra kendisine
ayrılmışyere geçip
otu-rur. Dedenin
ardındanhizmet sahibi erkekler büyüklük
sırasınagöre
eşiktenge-çer,
onları diğermusahipli erkekler, sonra
kadınlarizler. Dede gibi onlar da
ön-ce
eşiğesonra delile niyaz eder,
ardındandedenin önüne gelerek orada da
ni-yazda bulunur ve yerlerine geçerler.
Gözcü, cemde bulunan herkesin
eşiktenge-çip delile niyaz etmesi sona erinceye kadar
eşiğitutar, sonra
hayırlısını alıpkal-dırır.
Cemin
içeriğinegöre orada bulunan taliplerin meydandan geçmesi,
ikrarlarının alınmasıya da musahiplikleri gibi
uygulamaların tamamlanmasının ardındanselman gelip
meydanısüpürür, daha sonra dededen
başlamaküzere herkese el
suyu
dağıtır.Bunu bir kaba
konulmuşve
hayırlısı alınmış,dolu
adıverilen
içki-nin:
şemsi adıverilen hizmet sahibi
tarafından dağıtılmasıtakip eder. Dolu,
ön-ce birkaç damla delile
damlatılır,sonra
baştadede, daha sonra onun
sağındave
3 TahtacıcemIerinde dolu ile kastedilen içki, genelliklerakıdır.
solunda oturan hizmet sahiplerine
sırasıylaüç defa sunulur,
ardındancemde
bulunan herkese
aynıfincanla
dağıtılır.Süpürgeci, sucu ve dolucu
hayırlılarınıaldıktan
sonra, delil, görevlisi
tarafından sörıdürülür.Delilciye de
hayırlısıveri-lir. Bundan sonra saz
çalınıpnefes söylenmeye, semah oynanmaya
başlanır.1.2. Küçük Cemierde
Ateşve Ocak
Ateş
ve ocakla ilgili inanç ve pratikler, küçük cemler
arasındayer alan "ocak
kaz-ma" töreninde
karşımıza çıkmaktadır.İzmir
ve Mersin'de
yaşayan Tahtacılar'dabu tören
şu şekilde yapılmaktadır:(Ye-tişen,
1986: 41;
Çıblak,2005: 134)
Tahtacılar arasında
evli olan bir çift. ana baba evinden
ayrılıpda
başkabir evde
yaşamaya başlayacağı
zaman "ocak kazma"
adı
verilen bir tören
yapılır.
Çiftin
ye-ni evinde dedeyle beraber musahipli büyükler
toplanır,herkes bu çifte verilmek
üzere beraberinde tabak, tencere vb. hediyeler de getirir. Ev sahibi bu tören için
eğer
maddi
durumu
elverişliise bir koyun;
değilise bir horoz keser. Dede, evin
ocağının başına
geçer ve elindeki kazma ile "ya Allah" deyip
ocağın sağına,"ya
Muhammed" deyip soluna. "ya Ali" deyip
ortasınaüç kez
kazıyormuşgibi
yavaşça vurur.
Ardından ocağa konulmuşolan
odunlarıveya birkaç parça
çırayı tutuşturup
hayırlıverir. Dede.
ocağınönünden
kalkıpyerine oturunca yeni ocak
sahi-bi ve
karısıherkesin elini öper. Kurban, bu ocakta
pişirilir.Bu arada
diğercem-lerde
olduğugibi meydan süpürülür, el suyu
dağıtılıpdolu üçlenir, semah
oyna-nır.
Kurban
pişincehemen sofralar getirilip yemek yenilir,
ardındançaylar
içilir:
tören bu
şekildesona erer. Yeni ev kuran çiftin
ocağınınilk defa dede
tarafındanyakılması,
o ailenin
ocağının devamlıtütmesi için gereklidir. Aksi halde ailenin
başına
istenmeyen
olayların gelebileceğine inanılır.2.
Geçiş
Dönemlerinde
Ateş
ve Ocakla ilgili inanç ve Pratikler
2.1. Evlenme Adetlerinde
Ateş
ve Ocak
Mersin
Tahtacıları'nda düğüntınson günü gelin
oğlanevine
getirildiğinde,eve
girilmeden önce damat önde gelin arkada olmak üzere bahçedeki yemek
pişirilen
ocağın etrafındaüç kez dolanma
geleneği vardır(K.5, K.6).
Aydın (Bozdoğan
ve Çine) ve
Balıkesir(Edremit)
Tahtacıları'ndaise, gelin
oğlanevine getirildikten sonra önce
eşiğe,sonra da evin içindeki
ocağa"ya Allah ya
Muhammed ya Ali" diyerek secde vaziyetinde üç kez niyaz eder. Daha sonra
ev-deki büyükleri n elinden
öper.
yaşıtlarıylaise cemal cemale
niyazlaşır(Biçen,
2005:
ı20).
2.2. Ölüm Adetlerinde
Ateş
ve Ocak
Aydın (Bozdoğan
ve Çine) ve
Balıkesir(Edrernitl'de
yaşayan Tahtacılar arasındacenazenin
toprağa verildiğigünün
akşamı,hava kararmaya
başladığı sıradaölü-ıün yıkandığı
yerde, su
ısıtılanocakta üç adet
çıra parçası yakılırve burada
-rakılır.
Yanan
ateşin yanınaüç parça ekmek ve bir testi su
bırakılır.Bu
uygula-ma, üç
akşamyinelenir. Ölenin üç gün boyunca evini ziyaret
ettiğineve
bırakılan yiyecekleri
yediğine.suyu da
içtiğine inanılır(Biçen, 2005:
ı32).
Mersin
Tahtacıları'ndada
aynı şekildeölünün
yıkandığıyerde
ateş yakılırve
bu-raya su ile bir kap yemek
bırakılır.Ölen
kişininruhunun o
akşamevine gelerek
sudan
içtiğine.yemekten de
vedlğine: ateşinise kendisine
karanlıktayol
göster-diğine inanılır. Tahtacılar arasında
bu
uygulamanın yapılmamasıdurumunda,
ölünün
ruhunun öfkelenerek ev
halkınazarar
verebileceğinedair bir inanç
var-dır
(K.3, KA).
3. Halk
inanışlarında Ateş
ve Ocakla ilgili inanç ve Pratikler
3.1. Günlük Hayatta
Ateşve
Ocak
~Tahtacılarda
ocak,
eşikgibi evin en kutsal
sayılanyerlerinden biridir. Bu
neden-le hemen her evde mutlaka bir ocak
vardır.Kutsal
sayılan ocağa, perşembeyicu-maya
bağlayanve
Tahtacılar arasında"cuma
akşamı"olarak bilinen
akşamlarıüç
kez niyaz edilir (Biçen, 2005:
ı27).
Edremit'in
Çamcı
köyü
Tahtacıları arasında
da
ateş yansın
ya da
yanmasın
oca-ğa
niyaz
edildiğigörülmektedir. Daha önceleri
ocağasecde edilerek niyaz
edilir-ken günümüzde
sağel
ocağasürülüp dudaklara götürütmek.
ardından bıyıktançeneye
doğrusüzülmek veya kalbe götürülmek suretiyle niyaz edilmektedir. Bu
sırada
"ya medet
rnürvet"
ya da "rnedet mürvet Yarabbirn" denilmektedir
(Eröz.
ı
977: 329).
Aydın
ve
Balıkesir Tahtacıları'nda ocağın kapıdan giriş yanınaevin
yaşlı kadını diğer yanınaise
erkeğioturur. Misafire de evin en
değerliyeri
sayılan ocaklığın yanındaki köşeverilir ki buraya
başköşede denir (Biçen, 2005:
ı27).
Aydın
ve
Balıkesir Tahtacıları'ndaocak
başındabeddua etmek ya da yemin
ver-mek
geleneğide
vardır.Bunun için bedduada bulunmak veya yemin vermek
is-teyen
kişi.beline kemendini
bağlayarak ocağın başınagelir, diz çökerek
ocağaniyaz eder ve
ardındanbeddua eder ya da yemin verir. Burada verilen yemine
"bağlantı
vermek" denilir.
Bağlantı,genellikle on iki imamlar üzerine, tek
taraflıverilen bir yemin olup" ...
şunuyaparsan ya da yapmazsan on iki imam
hasmınolsun"
şeklinde gerçekleştirilmektedir.Bununla birlikte yörede "Odun,
ocağınsönsün."
şeklinde yaygınbir beddua da
vardır(Biçen, 20005:
ı27).
Yine
aynıyörede
yaşayan Tahtacılar'da akşamhava
karardıktansonra, en
yakınkomşulara
dahi ocaktan
ateş alınıpverilmez (Biçen, 2005:
ı27).
Verildiğitakdir-de ev
halkınaherhangi bir
zararın geleceğine inanılır.Tahtacılar arasında ateşe
tükürülmez (Biçen, 2005:
ı27).
Aydın
ve
Balıkesir'deki Tahtacılar'daocaktaki
ateş,üzerine su dökülerek
söndü-rülmez (Biçen, 2005:
ı27). Mersin
Tahtacıları arasındaise cuma günü
ocağınlü
alınmaz, eğer alınırsao ailenin
başına uğursuz olayların geleceğine inanılır.Bunun
yanı sıra ocağınkülü, herkesin gelip
geçtiğiyerlere dökülmez.
İnanışagö-re
şeytankülün
bulunduğuyerlere gelir,
dolayısıylakülün
ayakaltınadökülme-siyle insanlara
şeytançarpabilir. Bunu önlemek
amacıylada
külün
ayak
basma-dık
yerlere dökülmesi gereklidir
(Çıblak,2005: 2i
4;
216).
3.2.
Hayvanlarla ilgili
inanışlarda Ateş
Mersin
Tahtacıları arasındapavçakal
adıverilen bir çakal türünün evin
yakınlarında pavkırması uğursuzluk sayılır
ve birisinin
öleceğine işaretolarak kabul
edi-lir. Böyle durumlarda ölümü
uzaklaştırmakiçin,
hayvanın bulunduğuyöne
doğru ucu yanan bir odun ya da
çıra çıra parçası atılıp(Çıblak,2005: 215).
3.3.
Nazarla ilgili
inanışlarda Ateş
ve Ocak
Mersin
Tahtacıları'ndanazara
karşıköz
söğündürrne (sörıdürme) geleneğivar-dır.
Bunun için içi su
doldurulmuş genişçebir kap
hastanın başınınüstünde
tu-tulur ve bu suyun içine
köz
parçaları atılır.Bu
sıradanazar
değdirebileceğindenşüphenilen kişilerin adları
tek tek
sıralanır.
Suya
atılan
köz.
hangi isim
söylen-diğindedaha
cızırtıhbir ses
çıkartmışise o
kişininnazar
değdirdiğineve bu
işlemle
nazarınortadan
kalkacağına inanılır.Daha sonra içinde köz
söğündürülensudan biraz hastaya içirilir, biraz da vücuduna
serpiştirilir.Mersin'de nazar
de-ğen kişileri iyileştirmede
kullamlan bir
başkayöntem ise tütsülemedir. Tütsü
için genellikle üzerlik otu
kullanılır.Bir
tavanıniçine biraz
köz,
bunun da
üzeri-ne üzerlik otu konulur. Üzerlikten
çıkanduman hastaya
koklatılır, ardındanevin
içinde
dolaştırılarakkötülüklerin evden
uzaklaştırılacağınainarulu (K. i , K.2)
İzmir (Narlıdere)'de yaşayan Tahtacılar arasında
ise nazara
karşıtuzun
ateşte kavrulduğugörülmektedir. Bunun için bir
eleğiniçine biraz iri tuz
parçaları, ay-rıcabir
iğne,bir cep
aynası,bir
gümüşya da
altınpara ve üç parça da merkep
pisliğikonulur ve bu elek ocaktaki
ateşinüzerinde hafifçe tutulur. Tuzlar
çatırdamaya
başlarken,elek
alınıp hastanın başınınüstünde gezdirilir, bu arada
elek-ten
düşen kızgıntuzlar
hastayı yakmasındiye
hastanın başınınüzerinde beyaz
bir bez de önceden
örtülmüş
olur. Elek, içine tekrar tuz konularak
ateşte
tutulur,
tuzlar
çatırdamaya başladığındabu sefer elek
hastanın karnınınüstünde,
üçün-cüsünde ise
ayaklarınınüzerinde gezdirilir. Bu
işlem tamamlandıktansonra
elekteki
iğneile
gümüşya da
altınpara bir fakire verilir. ayna yerine konulur,
merkep pislikleri de bir kenara
atılır (Yılmaz,1948: 108-109).
Ateş
ve Ocakla ilgili inanç ve Pratiklerin
Değerlendirilmesi
Tarih öncesi dönemlere ait bugünkü bilgilerimiz.
ateşkülrünün
doğuşuve
gelişmesi konusunda yeterli
değildir,ancak ilk
çağlardanberi Amerika, Asya. Avrupa
ve Akdeniz gibi
dünyanınpek çok
alanındaen eski
dini
sistemler içinde
ateşinyerine ve
zamanınagöre az veya çok önemli bir kült konusu
olduğubilinmekte-dir. Bununla birlikte
ateş, asıleski Hint ve
İran inançlarındabüyük önem
mıştır.
Özellikle
Zerdüştilikve Mazdeizrn'in ana
esasları ateşibadetine
dayan-maktadır. Zerdüştilik'te ateşin temizleyiciliğine
ve
hayatı yenileyiciliğine inanılmaktadır. İnsanlara
musallat olan kötü ruhlar ve
uğursuzluklar, ateşledefedilir.
İnsan yaradılışındakien üstün unsur
ateştir,bir
başka deyişleinsan ruhu
ateşten
yaratılmışolup
kişiöldükten sonra da bu ruh gökteki
ilahı ateşle blrleşecektir.
Aynı şekilde ateş,Mazdeizm'de de temel bir öneme sahiptir (Ocak,
i
983: 185;
190).
Ahmet
YaşarOcak'tan
edindiğimizbilgilere göre
ateşkültü
Zerdüştilik'te sis-temleştirilmeklebirlikte kökeni ortak bir
İran-Hintkültürüne kadar
uzanmakta-dır.Bu
kült.
iran ve Hint etkisiyle
Şamanizm'ede
geçmiştir,ancak
ateşin bozkırgöçebe
hayatındakiyerini de gözden uzak tutmamak gerekir. Kuzey Asya ve
Or-"
ta Asya
bozkırlarıgibi sert iklim
koşullarınınhakim
olduğualanlarda ortaya
Çı-kan inanç sistemlerinde de
ateşin doğalolarakbüyük öneme sahip
olacağıbir
gerçektir. Çünkü
ateşbu bölgelerde ve benzer iklim
koşullarınasahip
dünyanınöteki yerlerinde her
şeydenönce
ısınmakiçin gerekli
sıcağı sağlamaktadır(Ocak,
i
983:
i
90-
i
92). Tabii ki beslenmek
amacıylaavlanan
hayvanların pişirilmesi
bakımındanda
ateşinvazgeçilmez
olduğu unutulrnarnahdır. Dolayısıylaetkileşimde
bulunulan kültürlerin
yanı sıraözellikle
yaşanılanyerdeki sert iklim
koşulları
ve
yaşambiçimi de,
ateşiönemli hale
getirmiştir.Toplum
hayatında ateşin yaşamsalbir öneme sahip
olması,onun
kutsallaştırıl masının yanı sıra ateşin yakıldığıyer olan
ocağında kült haline
dönüştürülmesine neden
olmuştur.Mehmet
Eröz.
ateşeve
ocağagösterilen büyük
saygının, bunların kutsallaştırılmasınınsebebini atalara duyulan
saygıyla açıklamaktadır.Buna göre atalar kültü, ocak kültünü
doğurmuştur. Ocağıntütrnesi,
ateşinde-vamlı
bir
şekilde yanması, atalarıno ocakta, o yurtta, o
çadırda devamlıbir
şekilde
bulunması anlamınagelmekte ve
ataların canları.o
ateşiniçinde tecelli
et-mektedir
(Eröz.
1977: 327). Günümüzde
"Ocağınyansm",
"Ocağınsönsün"
gibi
beddualar da, hep bu eski
inancıngünümüze
yansımalarıolarak kabul
edilme-lidir.
Konuyla ilgili
yapılan araştırmalar,Orta Asya'daki
ŞamanistTürk
topluluklarında
yaygınbir
ateşkültünün
olduğunumeydana
çıkartmıştır.Radloff'a göre
Ka-zaklar'da
ateşkültü önemli olup
ateşe bazıtakdimelerde
bulunulmuştur. Aynışekilde Altaylılar,
Teleütler ve Yakutlar'da da
ateşinönemi büyüktür ve
ateşebelli zamanlarda
çeşitliyiyecekler ve içecekler
sunulmuş, çeşitlivesilelerle
ate-şe kurbanların verildiği görülmüştür
(Ocak,
i
983: 192).
Şamanist Altaylılar'ın ateşe karşı
söyledikleri dualarda
ateşe "güneşve aydan
aynlrruşsın"denilir ve
ateşingökten
TanrıÜlgen
tarafındaninsanlara
gönderil-diğine inanılır. Ayrıca
mübarek
sayılan bazı şeylereve ruhlara
karşıküfür
sayılabilecek sözler
sarfedilebildiğihalde,
ateşe karşıson derece
saygılı davranılır.Abdülkadir
İnan,A.
V. Anohin'in Altay Türkleri ve
Şamanizm hakkında topladığımateryale dayanarak
verdiği ateşve ocakla ilgili bir dua
örneğinin;"Üç
köşeli taşocak, alevli yanan al
ateşim! Taş ocağımızyerinden
oynamasın,daima
yansın! Yaktığımız ateşa/evli o/sun. Tarhana
pişirdiğimiz ocağınkülü çok o/sun! Neslimiz kesilmesin, sürsün,
bi-ri giderse bibi-ri ge/sin!
Ey
Abukan
dağının payı,ey ay ve
güneşin parçası(o/an
ateş)!Bereket
ver,
kısmetimizbo/ o/sun."
şeklinde olduğunubelirtmektedir
(İnan, ı986: 67; 70).
Orta Asya'da
çeşitliTürk
boylarındatespit edilen
ateşve ocak
kültü.
Türkler
İslamiyet'i kabul ettikten sonra Anadolu
topraklarındada
varlığınısürdürmeye
devam
etmiştir.Öyle ki bu kültün izlerine,
Tahtacılar'dave
dolayısıyla diğerAle-vi
topluluklarındadaha
yoğunolarak
rastlanmaktadır.Tahtacılar arasında
özellikle büyük cemIerde, cemin
başındadelilci
tarafındanbelirli bir ritüel
eşliğindedelil
adıverilen
ateşin yakılması;ceme
katılanların sı rasıyladelile niyaz etmeleri; sunulan doludan bir miktar delilin üzerine
serpil-mesi yoluyla
ateşin hakkınınverilmesi, bir yönüyle
ateşe saçı sunulması;delilin
kendiliğinden
sönmesi durumunda cemde bulunan herkesin
düşkün sayılmasıve
düşkünlük cezasınınancak kurban kesme yoluyla
kaldırılabilmesivb.
uygula-malar, Türkler'in Orta Asya'ki
inançlarınınizleri
olmalıdır.Kaynaklardan tespit edilen bir Altay efsanesinde. ilk
ateşiinsanlara
Tanrı üıgen'in
armağan ettiğive onlara çakmak
taşıyla ateşin nasıl yakılacağını öğrettiği
belirtilmektedir. Bundan
dolayıdırki
Altaylılarve Yakutlar'da ancak çakmak
taşından
elde edilen
ateşkutlu
sayılmaktadır.Kuzey Altaylar'da bulunan
oymak-larda gelin ile
damadıngerdek gecelerindeki ilk
ateşin,çakmak
taşıyla yakılması
ve üç gün boyunca gece-gündüz bu
ateşin yanında bulunulmasıgerekmekte-dir. Yakut
Şamanistleride ayinlerinde
kullanacakları ateşiçakmak
taşıylayakar-lar ve bu
ateşemukaddes
ateş anlamınagelen "ay_ out"
adınıverirler. Bununla
birlikte aile
ocağındayanan
ateş, nasıl yakılırsa yakılsınkutsal
sayılır (İnan,1986:66).
Tahtacılar'da
yeni eve
çıkançiftin aile
ocağının"ocak kazma"
adıverilen
tören-de, ilk önce dede
tarafındanve özel bir
şekilde yakılması;o ailenin
varlığınısü-rekli olarak
koruması, başınaherhangi
uğursuzbir
olayıngelmemesi için yerine
getirilmesi gereken önemli bir gelenektir.
Ocağınbu
şekilde kursanması. ateşkültünün atalar kültüyle ilgisini de
açıkçagöstermektedir. Aile
ocağınındevam-Iı
olarak tütrnesi. atalara
karşıgösterilen
saygınında bir ifadesidir.
Atanınöl-dükten sonra kendi ailesine
yardımcı olabileceği inancınedeniyle, ocak kazma
töreninde atalar ruhuna kurban sunulmakta, atalarla temasta
bulunmayı sağlayan
ateşin yakılmasındansonra dua edilmektedir.
Şamanizm'de
de
ateşle yapılanayinlerde
ateşruhuna hitaben okunan
şaman dualarında "atamızın yaktığıocak" denilmektedir.
Ayrıcaözellikle
Kırgız-
Kazak-lar'da yer alan ocakla ilgili bir gelenek de dikkati çekmektedir. Buna göre
Kırgız-
Kazaklar'ınkabile
teşkilatını kaybetmemiş boylarındayedinci veya dokuzuncu
atanın torunlarının tamamı
bir ulu eve
saygıgösterir ve bu eve
(çadıra)ocak
manıyla "kararmış çadır" anlamına
gelen "kara çangarak" derler. Bu
çadırdaveri-len söz yemin olarak kabul edilir ve
çadırınsahibi genç bir
delikanlıda olsa bu
kişiye
herkes
tarafından saygıduyulur
(İnan,1986: 68). Bu da ata ruhuna ve ata
ocağırtaverilen önemi gösterir. Bugün de Anadolu'nun
çeşitliyerlerinde ailenin
en küçük erkek
evladının,baba
ocağında kalıpaile
ocağınıtüttürmesi,
bu yolla
ailenin
devamını sağlaması geleneğide söz konusu eski
inanışlarlailgili
olma-lıdır.
Ata
ocağının kutsallaştırılmasını, Tahtacılar'ın düğüngeleneklerinde de görmek
mümkündür. Nitekim
oğlanevine getirilen gelinin, damatla birlikte yemek
pişirilen
ocağın etrafındaüç kez
dolandırılması,daha sonra evin içindeki
ocağasee-de vaziyetinsee-de niyaz etmesi bunu
açıkçagöstermektedir.
"
Düğün
törenlerinde
ateşve ocak,
ŞamanistTükler'de de oldukça önemli bir
mevkiye sahiptir. Hatta Budist Buretler'in dahi, gelin ile damada
ateş
ve
ocağa
secde ettirerek
şu duayı okuduklarıtespit
edilmiştir:"Ey melikem, eyanam
ateş!Sen Hangay-Han ve Burnatu-Han
dağlarınıntepesinde biten
karaağaç(Ulmus
campestris)-dan
yaradıimışsın!Gök yerden
ayrıldığızaman
doğmuşsun;Ötügen
an~mızın tabanından(kademinden) peyda
olmuşsun! Anarnız ateş,senin baban sert çelik, anan çakmak
taşı,ecda-dın karaağaçtır.
Senin nurun göklere
ulaşır,yerin
altınanüfuz eder. Gökte
yaşıyanınçakma-ğiyle çakılmışsın, anamız
Uluken hatunun eliyle
yakılmışsın! Sarı başlıkoyundan
aldığımız sarı yağlarısana kurban sunuyoruz.
Neşelive
sağlam oğlun,güzel
kız-gelininvar!
Ey
daima
göklere uzanan ve bakan
ateş!Biz
sana fincan fincan
rakı,kap kap
yağsunuyoruz; güveye
ve geline ve bütün ulusumuza
sağlıkve güven ver!
Biz
sana secde ediyoruz."
(İnan, ı986:
70). Söz konusu dua
örneğinde ateşe kutsallıkyüklenmesinin nedeni
açıklandığı
gibi,
ateştenhem o evde
yaşayançift hem de bütün ulus için
sağlıkve
mut-luluk
dileğinde bulunulduğugörülmektedir.
Şor
Türkleri'nde de yeni evliler, dokuz
kayın ağacından yapılmışgeçici evlerine
geldiklerinde, ilk önce
ateşyakma töreni
yapılır. Altaylılar'daise gelin,
kayınbabasının
evine (yurduna) girdikten sonra
ocağınönünde yere kadar
eğilir.Yine
Altaylılar'dakam, ayine
başlarken, ocağa doğrudönerek, ocak ruhuna dua okur,
sonra vecd halinde davuluna vurarak
ateşin etrafında koşar.Kurban eti
hazırolunca da kurban etinden
kuşbaşı şeklindekibirkaç
parçayı ateşeatar
(Eröz.
1977:328-329).
Ateşe atılanet
parçası,atalar ruhuna sunulan bir
saçıdır.Tahtacılararasında düğünde olduğu
gibi ölüm törenlerinde de
ateşin ayrıbir
ye-ri
vardır. Bilindiğiüzere
insanoğlu,ölümün tam bir yok
oluş anlamınagelmedi-ğine;
ölen
kişinin yaşamınıherhangi bir
şekilde sürdürdüğüne.geride
bıraktıklarıyla ilişkiler kurduğuna,
hatta
onlarıngünlük
yaşantılarınıolumlu ya da
olum-suz
etkileyebildiğine inanmıştır.Ölenin hem geri dönerek insanlara zarar
vere-bileceğikorkusu hem
hatırlanmaya, anılmaya, yiyeceğe. giyeceğevb.
şeylereih-tiyaç
duyabileceği inancı.ölü külrünün ortaya
çıkmasınasebep
olmuştur (Çıblak, 2002:605). Ölen
kişiye karşı
duyulan korku ve
saygı,
onun
arkasından
gerek
ölü evinde gerekse
mezarlıkta birtakıminanç ve pratiklerin
yaşatılmasındaetki-li
olmuştur.Tahtacılar arasında
da eski Türkler'de ya da
çeşitliTürk
topluluklarında olduğugibi, ölen
kişininruhu
aracılığıyla varlığınıdevam
ettirdiğine inanıldığıiçin
ölü-nün
yıkandığıyerde üç gece boyunca
ateş yakılmaktadır.Bu, onun geceleyin
evi-nin yolunu bulabilmesi için
gerçekleştirilenbir
uygulamadır. Ayrıca acıktığındayiyebileceği
yemek ya da
susadığında içebileceğisu da
bırakılmaktadır.Bu
yol-la ölenin,
unutulmadığıgösterilmeye
çalışılarak karşıtaraftan gelebilecek
kötü-lüklerin önüne geçilmek istenmektedir.
Şamanizm'de
de, dünyada
yaşamaktaolan insanlat
ölrnüşolan
atası arasındaçok
yakınbir
ilişkinin bulunduğuna inanılır. Yaşayarıla ölmüşolan
atasıarasın-ı- ••
daki bu
bağıngücü, atalara
ardı arkasıkesilmeyen bir
saygıyıgerekli
kılar.Olen
kişilerin yaşayış şeklinin canlıların yaşayışına benzediğine: onların
da
canlı var-lıklargibi yiyip içtiklerine
inanılır.Buna
bağlıolarak ölenin
ardındanonu
mem-nun
etmeğeyönelik pratikler yerine getirilir.
Ayrıcaaile
ocağınıntütmesiyle ata
ruhunun memnun
edildiğine, ocağınve
ateşinata ruhunu temsil
ettiğinedair
bir inanç söz konusudur (Eröz, 1977: 325).
Tahtacılar arasında
özellikle köylerde
yaşayanher ailenin evinin içinde mutlaka
bir
ocağın bulunduğuve günlük hayatta ocakla ilgili
birtakıminanç ve
pratikle-rin
yaygınolarak devam
ettirildiğigörülür. Cuma
akşamları. ocağaüç kez niyaz
edilmesi; misafire evin en
değerli köşesikabul edilen
ocağınhemen
yanındakiköşenin ayrılması;
ocak
başındayemin verilmesi ya da bedduada
bulunulmasıvb. uygulamalar
ocağaverilen önemi göstermektedir.
Ocağın
bu
şekildetakdis edilmesi Altaylar'da ve Yakutlar'da da
bulunmaktadır.Nitekim Manas
destanındabir gelinin
kayınbabasınınevine girmesi;
"Kızlarve
ge-lin çift çift olup eve girdiler. Genç gege-lin Aksaykal
eğilerek seıamverdi; Aysaykal
ateşe yakıngeldi,
eğildi. ateşe seıamverdi ... "
şeklindetasvir
edilmiştir.Bunun
yanı sıra Yakut-lar'ınand törenlerini
ateşve ocak
karşısında yaptıklarıgörülmektedir. And
vere-cek olan
kişi,"büyük
babamız ateş karşısında... and veriyorum .... "
diye sözlerine
baş-·layıp
"yemeklerimden
attığımalevii
ateşile and ediyorum"
şeklinde konuşmasınason
vermektedir
(İnan,1986:
7
i
i.
Ocağın kutsallaştırıldığını açıkçagösteren bu tür
uygulamalar.
ateşkültü ile atalar kültü
arasındaki ilişkiyi gösterdiğigibi
ocağınilk ata
tarafından yakılmış olmasısebebiyle ailenin sembolü olarak kabul
edil-diğini
de gözler önüne sermektedir.
Tahtacılar arasında akşam
hava
karardıktansonra
dışarıya ateşverilmemesi;
ateşe
tükürülmernesl:
ateşinsuyla söndürülrnernesi. ocaktaki külün kutsal
sayılan cuma günü
alınmaması. alınabildiği diğergünlerde ise kimsenin gelip
geç-mediği
yerlere dökülmesi vb. uygulamalar oldukça
yaygındır. Bunlarınyerine
ge-tirilmemesi durumunda herhangi olumsuz bir olayla
karşılaşılacağına.hatta
ai-lenin soyunun sona
erebileceğinedair bir inanç
vardır.Aynı şekilde
eski Türkler ve
Moğollar'da,günümüzde Sibirya'da ve Altaylar'da
ateşe
tükürrnek. kirli ve pis nesneler atmak,
bıçaksokmak,
ateşisu ile
söndür-rnek vb. uygulamalar,
inanışagöre
ateşinölümüne sebep
olacağıiçin
yapılması
yasak olan
işlerdir(Ocak,
ı983:
ı94).
Ocaktaki
külün
rastgele bir kenara
atılmasıdurumunda
şeytangibi kötü
güçle-rin insanlara zarar
verebileceğiyleilgili inanç da,
"Ataların canları, yakılanoca-ğın
içinde tecelli eder."
anlayışınaparalelolarak ata ruhuna
karşıgösterilen bir
saygısızlığın
mutlaka cezayla
sonuçlanacağı inancından kaynaklanmış olmalıdır.Ancak bu
kötülüğün Tahtacılar arasındaözellikle
şeytandan gelebileceğininbe-lirtilmesi,
İslamiyet'inkabul edilmesinin
ardından yaygınlık kazanmıştır.Tahtacılar'da ateşin
kötülükleri
uzaklaştırıcı, hastalıklarıtedavi edici
özelliğinigösteren
uygulamaların varlığıda dikkati çekmektedir. Buna göre pavçakal
adıverilen bir
çakal
türünün
pavlamasınınölüme
işaret sayılmasıve muhtemel bir
ölüm
olayınıengellemek için ucu kor alevIi bir odun ya da
çıra parçasınınsesin
geldiğiyöne
doğru atılması, ateşinölümü
uzaklaştırıcıyönünü göstermektedir.
Nazarla ilgili uygulamalarda da
hastanın iyileştirilmesi amacıyla ateştenyarar-lanılması. aynı şekilde hastanın
ve evin içinin tütsülenmesi de
ateşinkötü
güç-leri defederek,
arındırma,temizleme, bu yolla
iyileştirmeözelliklerinin
bulundu-ğunu
gösteren
uygulamalardır.Şamanist
Türkler
arasındada
ateşinher
şeyi temizlediğine,kötü
ruhları kovdu-ğuna ınarulrmştır.Konuyla ilgili olarak
BatıGöktürkleri'nde
Vi.
yüzyılda, hakanıgörrneğe
gelen Bizans elçilik heyetinin,
kağanınhuzuruna
çıkarılmadanönce iki
taraflı yakılmış ateşkümeleri
arasından geçirildiği.bu yolla elçilerin
kötülükler-den
temizlendiğine inanıldığıtespit
edilmiştir(Ocak, 1983:
ı88). Bu
geleneğin Moğol saraylarındada kötü
ruhlarıkovmak için
yapıldığıgörülmektedir.
Burada-ki amaç elçilerle ya da
yabancılarlagelmesi muhtemelolan kötü
ruhlarıkovmak-tır.
Bu
inancınizlerine Müslüman Tükler
arasındada rastlamak mümkündür.
Ni-tekim
Başkurtlarve Kazaklar. bir
yağlı paçavrayı tutuşturup hastanınçevresinde
"alas. alas" diye
dolaştırırve bu uygulamaya "alaslama"
adınıverirler. Alaslama
kelimesi, Anadolu Türkçesinde
"ateştetemizleme"
anlamınagelen "alazlama"
şeklinde
muhafaza
edilmiştir.Bunun
yanı sıra"alas" kelimesinin Altay
şaman dualarında sıkça geçtiği;Yakutlar'da da
kamların ateşlekötü
ruhlarıkovmak için
okudukları
afsunlarda "alias, alias"
şeklinde bağırdıklarıbilinmektedir
(İnan,1986:68).
Tahtacılar'da
nazarla ilgili olarak. suya
atılanköz
parçalarındangelen sesler
yo-luyla nazar
değdirdiği düşünülen kişinintespit edilmesine yönelik uygulama
ise, eski Türkler'de görülen
ateşebakarak fal bakma ya da kehanette bulunma
geleneğinin
bir
uzantısı olmalıdır.Nitekim eski Türkler'in büyük
hükümdarlarıiçin belirli bir günde
ateş yaktıkları,bu
ateşekurbanlar sunup dualar
okudukla-rı, ayrıca ateşin
üzerinden
çıkanalevlerin rengine bakarak
yılınbereketli geçip
geçmeyeceğine. savaş çıkıp çıkmayacağına
dair
çeşitliyorumlar yaparak
keha-nette
bulunduğubilinmektedir (/nostrantsev,
ı987: 489). Bunun
yanında ŞorTürkleri'nde gelin ile
damadınevinde düzenlenen
ateşyakma töreninde.
ateşinyaruşına. çıkardığı kıvilcırnlara bakılarak
yeni evlilerin gelecekte mutlu olup
01-mayacaklarına
dair yorumlarda
bulunulduğudikkati çekmektedir
(Eröz.
ı977:
328).
Tahtacılar'daki ateşle
ilgili pratikler ile Orta Asya Türkleri'ndeki pratiklerin
uygu-lanış şekillerinde birtakım farklılıklarolsa da, özünde
ateşin kutsallaştırılmasıve
bu
kutsallık dolayısıylaçevresinde
çeşitliinanç ve pratiklerin kümelenmesi
ge-leneği,her iki kültür
ortamındada büyük
benzerlikler
göstermektedir.
Sonuç
1.-Tahtacılar arasında
gerek
dini
törenlerde gerekse günlük
yaşamınhemen her
ev-resinde
ateşinve
dolayısıyla ocağınönemli bir yeri
bulunmaktadır.Topluluk
içinde
ateşve ocak çevresinde
gerçekleştirileninanç ve pratikler ele
alınıp ince-lendiğinde,atalar ruhuyla
ateş arasındakurulan
yakınilgi
dolayısıyla ateşinkut-sallaştırıldığı,
bu nedenle
ateşe saçı niteliğindekurbanlar sunulup
karşısındaniyaz
eşliğindedua
edildiği, ateşe karşıgösterilen
saygısızlığınmutlaka cezayla
sonuçlanacağına inanıldığı
görülmektedir. Bunun
yanı sırakötü
ruhlarıkovdu-ğuna,
bu yolla
hastalıklarıtedavi
ettiğine inanılmasınedeniyle
ateşinternlzleyi-ci,
arındırıcı işlevininde bu tür uygulamalarda ön plana
çıktığı;hatta
ateşeba-karak kehanette
bulunulduğugözlenmektedir.
Tahtacı
kültüründe önemli bir yeri olan
ateşve ocakla ilgili
inanışlar,köken
iti-bariyle
araştırıldığındasöz konusu uygulamalarla islamiyet öncesi ve
sonrasıOrta Asya'da
yaşayanTürk
topluluklarının ateşleilgili gelenekleri
arasındabü-yük benzerliklerin
bulunduğugörülmektedir.
Ateşve ocak çevresinde
kürnele-nen inanç ve pratikler, tarih! seyir içerisinde
değişen inanışlarve
coğrafyayapa-ralel olarak
birtakım değişikliklere uğramıştır.ancak özünü bozmadan
Anado-lu'da
Tahtacılararasında yoğunolarak
yaşatılmayadevam
etmiştir.Bu
topluluk-ta
ateşin kutsallaştırılmasınıntemelinde,
tıpkı ŞamanistTürk geleneklerinde
ol-duğu
gibi ata ruhuyla
ateş arasında
kurulan
yakın ilişki
bulunmakta ve bu
ina-nış gereği ateşin kutsal!aştırılarak
çevresinde
birtakımritüellerin
gerçekleştiril diğigörülmektedir. Söz konusu
inanışların Tahtacıkültüründe
canlıve
yoğunolarak
yaşatılmasınınnedeni,
topluluğun yüzyıllarboyu
dağlarda,orman
içle-rinde
kapalıbir
yaşam tarzı sürdürmüş olmalarıve bunun sonucu olarak Orta
Asya kökenli gelenek ve göreneklerine daha
sıkı bağlı kalmalarıetkili
olmuştur.KAYNAKLAR
ANDREWS, Peter Alford. (I 989).
Ethnic Groups in the Republic ofTurkey.
Dr. Ludwig Reichert Verlag. Wiesbaden.Baha Said Bey. (2006).
"Anadolu'da Alevi
Zümreleri".Türkiye'de
Alevf-Bektaşı, Ahıve
Nusay-rf
Zümreleri.
Haz.İsmail Görkem, İstanbuL, Kitabevi, s.2 16-226.BİçEN, Hüseyin YükseL. (2005). İnanışları
ve Gelenekleri
Açısından Tahtacılar. Tekağaç Yayıncılık. Ankara.
BOZKURT, Fuat. (I 995). "Tahtacı Gelenekleri ve BuyrukArasındaki Koşutluklar". I.
Akde-niz Yöresi Türk
TopluluklarıSosyo.;Kültürel
Yapısı (Tahtacılar)Sempozyumu Bildirileri.
26-27Nisan
1993 Antalya.
KB HAGEM Yayınları. Ankara.ÇACATAY,Neşet. (I 993)."Tahtacılar" Maddesi.
islam Ansiklopedisi.
C.i
1. MilliEğitim Bası mevi. istanbuL.ÇIBLAK, Nilgün. (2001
l.
içel
Tahtacılan (Diııı iııatll~lar
ve
YDiııı Töreııler-Halk Kültürü-Alloııim
Halk
Edebiyatı). ~ukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve EdebiyatıAnabilim Dalı Doktora Tezi. Adana.
ÇIBLAK, Nilgün. (2002).
"Anadolu'da
Ölüm Sonrası MezarlıklarÇevresinde Oluşan Inanç ve Pratikler".Türk
KÜıtürü. Y.XL.ÇIBLAK, Nilgün (2005).
Mersin
Tahtacıları-Halkbilimi
Araştırmaları. Ürün Yayınları. Ankara. ERÖZ, Mehmet. (1977).Türkiye'de
Alevilik-Bektaşilik. Otağ Matbaacılık. IstanbuL.FIGLALI, Ethem Ruhi. (198ı). "Tahtacılar" Maddesi.
Türk Ansiklopedisi.
C. XXX. Milli EğitimBasımevi.Ankara.
INOSTRANTSEV, K. (1987). "Eski Türklerin Inançları HakkındaBirkaç Söz".
Makaleler ve
1,1-celemeler.
Haz. Abdülkadir Inan. 2.b. Türk Tarih Kurumu Yayınları.Ankara.INAN, Abdülkadir. (1986).
Tarihte ve Bugün
Şamanizm. 3.b. Türk Tarih Kurumu Basımevi. Ankara.OCAK, AhmetYaşar.(1983). Bektaşı Menakıbnamelerinde
Islam Öncesi Inanç Motif/eri.
Enderun Kitabevi. istanbuL.SELÇUK, Ali. (2005).Tahtacılar
(Mersin
TahtacılarıÜzerine
BirAra~tırma). 2.b. YeditepeYayınları. IstanbuL.
ÜLKÜTAŞıR, M.Şakir. (I 968). "Tahtacılar".
Türk Kültürü.
Y.VI. S. 71.YETişEN, Rıza. (I 986).Tahtacı Aşiretleri
(adet, gelenek ve görenekleri).
Memleket Gazetecilik veMatbaacılık. İzmir.
YILMAZ,
A.
(I 948).TahtacılardaGelenekler.
UlusBasımevi.Ankara.YÖRÜKAN, Yusuf Ziya. (I 929). "Tahtacılar I",
Darülfünun ilahiyat Fakültesi
Mecmuası, -Tarih~Ictimaı, Dinı,
Felseff.
S
12.Sözlü Bilgi Kaynaklan
Kaynak kişilerleilgili bilgiler, "adı-soyadı, doğum yılı ve yeri. öğrenim durumu ve
rnesle-ği" sıralamasınagöre verilmiştir.
K. I: Gülbeyaz Ulutaş.
i
936doğumlu. Dalakderesi Köyü, yok, ev hanımı.K.2: Sabriye Cılız, 1939doğumlu. Köprübaşı
Mah.zCöksu/
Mut. yok. evhanımı.K.3: Teslime Gündüz, 1944doğumlu, Kumaçukuru
Köyü/Mut.
yok, ev hanımı.K.4: Döne Orçum, 1933. Kuzucubelen, yok. ev hanımı.
K.5: Fadime Gevger. 1943doğumlu. Köprübaşı Mah./GÖksu/Mut, ilkokuL, ev hanımı.
K.6. Fatma Kıvılcım. 1933 doğumlu. Belenoluk Mah./BekiralanıKöyü. yok. ev hanımı.