1. ders: Ders içeriğinin tanıtımı
Dönem boyunca ele alınacak konular hakkında genel bir giriş
yapılacak, derste kullanılacak kaynaklar tanıtılacak ve dil-düşünce ilişkisi ana çizgileriyle ele alınacaktır.
Dil-düşünce ilişkisi
• Klasik görüş; düşüncenin dilden öncül olduğunu söyler ve diller düşünceleri ifade etmek için hususiyetlerini geliştirirler. Karşıt görüş ise, bizim sadece dilimiz bunda yardımcı olduğu için mantıklı ve tutarlı düşünebildiğimizi söyler.
• İkisi de düşüncelerimizi ifade ettiğimiz dil biçimi ve bizim zihnimizde onların
saklandıkları biçimi arasındaki belirli ilişkisi hakkında soru doğurur. Dil düşüncenin hangi derecede dış temsili ve hangi derecede tümüyle farklı bir kodudur? Davranışçı kuramı zihni bilinmez olarak görür, ve onun bazı savunucuları düşüncenin içselleşmiş
konuşmadan başka hiç bir şey olmadığını önerir. Delil olarak, içseslendirmenin bir türü olduğunu iddia ettikleri düşünme sürecinde gırtlak kaslarının elektriksel faaliyetini
gösteriyorlardı. Bu görüş meşhur bir deneyde test edildi: kürar kullanarak bir gönüllünün kas sistemini geçici bir süre içinde felç ettiler, buna rağmen gönüllü düşünebildiğini ve sorunları çözebildiğini sonradan belirtti.
Dil- düşünce ilişkisi
• Dil ve düşünce arasındaki ilişki, küçük çocuğun bilişsel gelişmesinin dil edinim sıralamasını nasıl etkilediği kuramında etkisi vardır. Burada birkaç fikir ortaya çıkmıştır:
• Bilişsellik dil dürtüsüdür: Piaget dil gelişimini bilişsel kavramların edinilmiş aşamaların tamamlanması olarak görüyordu.
Örneğin; çocuk nesnenin kavramına ulaşmadan nesnenin yokluğuna işaret edemez (CUP GONE).
• Dil ve bilişsellik karşılıklı destekleyicilerdir: Vygotsky dil ve düşünce hayatın ilk yıllarında bağımsız olduklarına inanıyordu.
Ancak iki yaştan itibaren dil gelişmesi öncesi düşünce (= eylem şemaları, imgeler) zihinsel gelişim öncesi dille (sözcükler gönderiminde bulunan nesnelerin hususiyeti olarak düşünülürler) iletişime girir. Gittikçe “düşünce sözel ve konuşma akılcı olur”. Önemli rol oynayan benmerkezci konuşmanın iki işlevi vardır: çocuk düşüncelerini kontrol edip düzenlediği içsel fonksiyon ve düşüncelerini başkalara ilettiği dışsal fonksiyon. Çocuk genel konuşma ve özel düşünceyi yedi yaşına kadar tamamen ayırt edemiyor.
• Dil genel bilişsellikten,düşünceden bağımsızdır: Bu görüş, dilin doğuştan edinilen ve bireyin zihinsel kapasitesinden bağımsız olarak gelişen bir ayrı bir beceri olduğunu tartışan Chomsky ve başkaların düşüncelerine
eleştiriseldir(önemlidir).
• Düşüncenin biçimlendirilmesi yolu dili şekillendirilmesine yardım eder: Pinker, Chomsky gibi dilsel ve bilişsel gelişimi ayrı olduğunu savunuyor. Ama düşünce dili olarak adlandıran düşünceye özel bir soyut düzenekle dili eşleştirisel olarak
betimliyor.
Dil- düşünce ilişkisi
• Düşünce ve dil meselesi bizim gerçekliği nasıl algıladığımız hakkında uzun süren tartışmaları da kapsar. Somut dünya bütün insanlar hazır tanımladıkları doğal kategorilerde yer alır mı (gerçekçi görüş)? Ya da biz dünyayı dilin bize öğrettiği kategoriler açısından mı görüyoruz (yapısalcılık görüş)? İnsanbilimcileri Sapir ve Whorf seslerin yeri hakkında büyük bir iddiada bulundular. Dilsel belirlemecilik konuştuğumuz dili dünyayı gördüğümüz ve düşündüğümüz şekilini belirlediğini iddia ediyor. Kuramın doğruluğu dillerde renk sistemlerini araştırarak sorgulandı. Diller renkler dizgesini farklı şekilde ayırt etmesine rağmen, belirli renkler için merkez noktası (prototipik özellikler) sadece aynı dili konuşanlar arasında değil, diller
arsında paylaşılır.
• Başka araştırmalar belirli bir kavram yapılandırma kabiliyeti dilin dilbilgisi yapısından
etkilenip etkilenmediğini ortaya koymaya çalışmıştır. Bazı kanıtlara göre Çince konuşanlar karşı olgusal nedenlendirmede (İf İ were reach İ’d buy a plane) başka dili konuşanlardan daha çok zorlanırlar; ama bunun kültürel ve eğitimsel olmayıp özellikle dilbilimsel
olduğunda emin olamayız.
Dil- düşünce ilişkisi
Bu durumda, Sapir-Whorf Hipotezi biraz inandırıcı gibi gözüküyor, şöyle ki dil belli işlevsel görevlerinin performansını destekleyebilir ya da
kısıtlayabilir. Daha önceki deneyimde deneklere iki farklı anlatım eşliğinde görsel imgeler gösterildi (bir grup imgeyi süpürge olarak betimlerken başkası silah olarak betimler). Deneklerden sonradan
imgeleri çizmeyi istendiğinde onların versiyonu gerçek resimden daha çok betimlemeye uymuştur.