• Sonuç bulunamadı

Periodontal Dokular (Periodontium)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Periodontal Dokular (Periodontium)"

Copied!
85
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Periodontal Dokular (Periodontium)

Prof Dr Adnan TEZEL

Periodontoloji Ana Bilim Dalı

(2)

Periyodonsiyum;

Dişi çevreleyen ve destekleyen dokular ünitesidir.

• Dişeti (Gingiva) ve oral mukoza,

• Alvelolar kemik (Alveolar Bone)

• Periodontal ligament

• Sement (Cementum)

•Bağlantı epiteli (Ephitelial Attacment)

Dişeti, periodontal ligament, sement, alveol kemiği ve benzeri yapıların normal özelliklerini, bu yapıların hastalığını ve tedavilerini inceleyen bir bilim dalıdır.

Periodontoloji Bilimi;

(3)

Periodontal dokular

Periodonsiyumun Temel Fonksiyonları;

1) Dişi çene kemiğine bağlamak,

2) Çiğneme, konuşma ve yutkunma sırasında oluşan normal ve anormal kuvvetleri karşılamak ve bu kuvvetleri dağıtmak,

1) Ağız boşluğu içerisindeki çiğneme mukoza yüzeyinin bütünlüğünü korumak, 2) Aşınma ve yaşlanma ile meydana gelen yapısal değişikliklere cevap vermek, 3) Ağız boşluğu içinde zararlı etkilere karşı koruma,

4) Estetiği sağlamak

(4)

Periodontal dokular

(5)

Periodontal dokular

Dişeti (Gingiva)

 Dişlerin servikal kısmını, alveoler kemiği kaplayan çiğneme mukozasının bir parçasıdır,

 Açık pembe veya Gül kurusu pembe rengindedir

 Rengini damarlardan ve epitel hücrelerinden alır

 Fibröz bağ dokusu ve keratinize epitelden oluşur

 Sıkı ve tıknaz bir yapıya sahiptir

 Son şeklini ve yapısını dişin tam sürmesiyle birlikte kazanır.

Dişeti Anatomik veya Makroskobik olarak üçe ayrılır:

•Serbest dişeti,

•Yapışık dişeti,

•İnterdental dişeti veya dişeti papili (papilla).

(6)

Periodontal Dokular

Serbest dişeti,

 Çok katlı yassı keratinize epitelle kaplıdır.

 Dişeti kenarından başlar, Dişlerin servikal bölümlerini bir yaka gibi sarar.

 Yapışık dişetinden dişeti yivi (serbest dişeti oluğu, marginal oluk) ile ayrılır.

(Serbest dişeti ile yapışık dişetini ayıran bazen klinik olarak gözlelebilen göçüntü serbest dişeti oluğu olarak isimlendirilir ve serbest dişeti kenarına paralel seyreder.)

 Dişeti oluğunun (sulcus) yumuşak doku duvarını yapar.

 Serbest dişeti oluğu hemen hemen gingival sulkusun tabanına tekabül eder veya az apikalindedir.

 Serbest dişetinin genişliği yaklaşık 0.5-2 mm genişliğindedir

 Diş yüzeyinden bir periodontal sond ile veya hava-su spreyi ile ayrılabilir.

(7)

Periodontal Dokular

Yapışık dişeti;

Dişeti yivinden başlayıp muko-gingival hatta kadar devam eder

Alveolar kemiği periostuna bağdokusu lifleri ile sıkı bir şekilde bağlanmıştır

Dış yüzü keratinize epitelle kaplıdır

Yapıca yoğun ve portakal kabuğu görünümlü stiplingler ihtiva eder Stipling( Bağ dokusundaki lif demetlerinin sonlandığı yerler)

Yapışık dişeti genişliği bölgeye ve kişiye göre değişiklik gösterir( 1-9 mm arasındadır)

En dar olduğu kısım üst ve alt çene birinci küçük azılar ve caninler bölgesidir

Yapışık dişeti genişliği yaşa bağlı büyümeyle birlikte artar. Dişin konumuna, dişarkındaki bukko-lingual durumuna , etrafındaki kas ataşmanı ve frenuluma komşuluğuna göre değişir

Üst çenede palatinal kemiği çiğneme mukozasının devamı olarak tamamen kaplar

(8)

Periodontal Dokular

Dişeti Papili (İnterdental dişeti)

İnterdental papil iki komşu diş arasını dolduran dişeti parçasıdır.

Dişlerin kontak noktaları altındaki boşluğu yani gingival embraşürü doldurur.

Genelde iki papilla ve bir col’den(vadi) oluşur.

Oral veya vestibül yönden bakıldığında interdental papilin yüzeyi üçgen şeklindedir.

Biri fasiyalda biri lingualde olmak üzere iki papil ve bu papillerin arasındaki col bölgesinden meydana gelir.

Col papillaları birleştiren ve interproksimal kontakt bölgesinin şekline uyan içbükey bir çöküntüdür.

Col bölgesinin periodontal hastalığın başlangıç yeri olduğu düşünülmektedir.

(9)

Periodontal Dokular

Oral- Alveolar Mukoza;

Oral cavitenin tüm boşluklarını örten doku ünitesidir Muko-gingival birleşimle dişetinden ayrılır

Periosta gevşek bağlanır bu nedenle hareketlidir Dişetine göre daha parlak ve koyu kırmızı renktedir Rete-peg daha gevşek ve daha sığdır, kolay kanar Histolojik olarak İki tabakadan meydana gelir

Dış kısmı Çok Katlı Yassı epitel, Alt kısmı Lamina propria

Fizyolojik özelliklerine göre 3 temel gruba ayrılır:

Çiğneme mukozası Örtücü mukoza

Özelleşmiş (Spesifik, dil sırtı mukozası) mukoza

(10)

Periodontal Dokular

Çiğneme Mukozası

Çiğneme kuvvetlerine karşı adapte olmuştur.

Kalın bir fibröz dokusuna sahiptir.

Alveol kemiğine sıkıca bağlıdır. Üzerindeki epitel çok katlı yası epiteldir.

Dişeti ve sert damağı örten mukoza bu tiptendir.

Örtücü Mukoza

Dişeti, sert damak ve dil sırtı dışındaki ağız boşluğunun diğer kısımlarını örten mukozadır.

Kemiğe gevşek şekilde bağlıdır. Rengi daha kırmızıdır.

Dudak, yanak, alveoler mukoza, vestibüler forniks, ağzın tabanı ve yumuşak damağı örten mukoza bu tiptendir.

Stratum corneum yoktur.

Özelleşmiş Mukoza

Dil sırtı mukozası veya spesifik mukozada denir.

Dil dorsumunu örten mukozadır. Tat almak üzere özelleşmiştir (tat tomurcukları).

(11)

Periodontal Dokular

Yapışık Dişeti ile Alveoler Mukozanın Farkları Dişeti Mukoza Renk Açık pembe Kırmızı Görünüş Mat Parlak

Yüzey yapısı Pütürlü Düz ve kaygandır Bağlanma kemiğe sıkıca bağlı Gevşek bağlıdır Epitel Keratinize /parakeratinize Nonkeratinize Rete pegs Var Yok

Bağ dokusu Sıkı yapıda Gevşek yapıda

(12)

Periodontal Dokular

Dişetinin Mikroskobik Anatomisi (Histolojisi) Histolojik olarak: 1.Dişeti epiteli

* Oral epitel ( Dış epitel-3) * Sulculer epitel (Cep epiteli-2) * Junctional epitel (Balantı epiteli-1)

2. Lamina propria olarak isimlendirilen dişeti bağ dokusundan ibarettir.

Oral Epitel;

Dişeti epiteli çok katlı yassı epitelle örtülüdür(keratinositler)

Serbest ve yapışık dişetinde keratinize , alveol mukoza ve cep epitelinde non-keratinize dir Bağ dokusu içine parmak uzantıları şeklinde Rete-Pegslerle girinti yapar

Altındaki bağ dokusuyla basal membran(lamina) vasıtasıyla birleşir(300-400Angström) Kan damarları içermeyen epitel dokusunun beslenmesi bazal membran aracılığı ile sağlanır

(13)

Epitel kaynaklı bir yapıdır(epitel hücrelerinin ürünüdür).

Bazal lamina epitelin bağ dokusuna sıkıca yapışmasını sağlar.

Epitelin bağ dokusundan beslenmesinden sorumludur. Likit alışverişini sağlar

Tip IV kollagen ve laminin içerir. Ancak elektron mikroskobunda görülür.

Elektron mikroskopta görünüşüne göre;

lamina lucida,

lamina densa olmak üzere iki kısma ayrılır.

Lamina lucida epitele bakan taraftır, elektriği az geçirir ve açık renkte görülür.

Lamina densa bağ dokusuna bakan taraftır, elektriği fazla geçirir ve koyu renkte görülür.

Bazal Lamina

(14)

Dişeti Epitelin esas hücreleri olan keratinositler lamina propriadan itibaren

1.Bazal tabaka (Stratum Bazale) 2.Spinoz tabaka (Stratum Spinosum) 3.Granüler tabaka (Stratum Granülosum) 4.Keratinize tabaka (Stratum Corneum)

(15)

Dişeti Epiteli

1.Stratum basale:

Hücre çekirdeği tam ortada yuvarlak ve ovoiddir.

Bazal tabakadaki hücreler ya silindirik veya küboitdirler Mitotik aktivitenin en çok olduğu tabakadır.

Doğurucu tabakada denir (str. germinativum).

Hücreler desmosome veya hemidesmosome bağlıdır.

ilaveten bazal tabaka hücreleri arasında Tight(sımsıkı) juntion ve Gap(aralık) junction olarak adlandırılan hücre bağlantılarına rastlanır.

(16)

Dişeti Epiteli

2.Stratum spinosum;

Hücreler çok kenarlı olup dikene benzeyen kısa sitoplazmik çıkıntılara sahiptirler.

•Bu çıkıntıların ışık mikroskop incelemelerinde desmozom oldukları anlaşılmıştır. Bu yapıya da Prickle (çıkıntı, dikensi) hücre tabakası denir.

•Stratum spinosum hücreleri daha fazla tonofibril daha az organel içermektedir.

Tonofibriller sitplazmanın %40’ını kaplayacak yoğunluğa ulaşırlar.

•Desmozom sayısı tam iki misline çıkmıştır.

•Hücre organellerinden ribozom sayısı artmıştır.

•Üretilen protein keratindir.

Hücreler arası bağlantı desmozomlar ve bazal tabakada rastlanan diğer bağlantılar ile olur.

(17)

3.Stratum granulosum:

Epitel bazal tabakadan epitel yüzeyine doğru değişirken, keratinositler sürekli değişime ve özelleşmeye doğru gider.

Granüler tabakadaki keratinositlerin hem tonofilamaent sayısı hemde desmozom sayılarında artış olur.

Keratinositlerin mitokondri, endoplazmik retikulum, golgi aygıtı gibi organellerinde azalmalar olur.

Bu tabakanın hücreleri yassılaşır ve düzleşir.

Keratohyalin cisimcikleri ve glikojen ihtiva eden granüller oluşmaya başlar. Bu granüller keratin sentezi ile ilgili olduğu tahmin edilmektedir.

Dişeti Epiteli

(18)

4.Stratum corneum:

Hücreler birbirlerine yakın olarak dizilmiş ve iyice yassılaşmıştır Çekirdeklerini ve diğer birçok organellerini kaybetmiştir

Bu tabakadaki hücrelerin sitoplazması keratinle doludur.

Protein sentezi ve enerji üretimi için gerekli çekirdek, mitokondri, endoplazmik retikulum ve golgi kompleksi kaybolmuştur

Dişetinin Diğer Hücreleri;

Yıldız şekilli hücrelerdir, Açık renkli görünürler(clear cell),

Melanositler; melanin pigmenti yapımından sorumludur dişetine reng veriri (esmerlerde ve negrolar da aşırı) stoplazmalarında tonoflamentler yoktur

Langerhans hücreleri; Savunma hücreleridir, antijen geçişini engeller, erken immun reaksiyondan sorumludurlar stoplazmalarındakş Birbeck granülü ile tanınırlar

Non-spesifik Hücreler; Merkel hücreleri , sinir liflerinin sonlanmalarında yer alır

Dişeti Epiteli

(19)

Dişeti Epiteli

Sulculer Epitel; (Cep epiteli)

Crevicular epitel olarak da adlandırılır.

Oral gingival epitelin tepe noktasından cep tabanına kadar uzanır Mine –senemtle ilişkili olduğundan Contact epiteli de denir

Sulkus epitelinin non-keratinize ve/veya parakeratinizedir Rete-Pegs ihtiva etmez

Bakteri ürünlerinin dişeti içine geçtikleri doku sıvılarının da dişeti içinden sulkusa sızdıkları bölgede yarı geçirgen bir membran ödevi görür.

* Stratum basale

* Stratum intermedium

* Stratum superficiali

Stratum intermedium: Oral gingival epiteldeki str. spinosum ve str. granulosum tabakasının özelliklerini içerir. Tonofilament ve desmozom sayısı artmıştır.

Stratum superficialis: Bu tabaka yassı parakeratinize veya nonkeratinize hücrelerden oluşur.

Sulkus epitelinin üst kısmında bazen keratohyalin granülleri gözlenir.

(20)

Dişeti Epiteli

Juntional (bağlantı, birleşim) Epitel;

Dişeti oluğunun tabanını yapan epitele birleşim epiteli adı verilir.

Çok Katlı nonkeratinize epitelle örtülüdür.

Hayatın erken dönemlerinde 3 veya 4 tabaka kalınlığındadır fakat daha sonra yaşla birlikte 10 kat hatta 20 tabakaya çıkar.

Uzunluğu 0,25-1,35mm arasındadır.

Bağlantı epiteli apikal, orta ve koronel olmak üzere 3 kısma ayrılır.

Apikal kısım; dentogingival fibrillere en yakın olanıdır ve doğurucu özelliğe sahiptir.

Orta kısım; epitelin dişe yapışmasını sağlar. Bağlantı epitelinin dişe tutunması, dişeti kenarını dişe rapteden dişeti fibrilleri tarafından kuvvetlendirilir. Bu yüzden bağlantı epiteli ve dişeti fibrilleri fonksiyonel üniteler olarak düşünülür.

Koronel kısım; geçirgen kısımdır. Hücreler arası mesafe daha da artmıştır. Plazma proteinleri rahatça girip çıkar. Bağlantı epiteli PNL’lerin kolayca sulkus içine geçmesini sağlar.

Geçirgenliğin dezavantajları ise bakteriler için uygun mekan oluşturmasıdır.

(21)

Dişeti Epiteli

Bağlantı Epitelinin dişe tutunmasını açıklayan teoriler:

Organik teori: (Gotlieb 1923)

Bu teoriye göre diş sürmesinden sonra diş üzerinde oluşan ve sekonder kutikula adı verilen glikoprotein yapısında bir madde oluşmaktadır.

Adezyon teorisi: (Waerhaug 1952)

Tutunmanın dişetinin tonusu ve gingival fibrillerin aktivitesi sonucu meydana geldiğini açıklayan Epitelyal Cuff kavramını ortaya atmıştır.

Biyolojik teori:(Stern 1962, Lisgarden ve Shroder)

Epitelin diş yüzeyine bağlantısının hemidesmosomlar ve bazal lamina (external, internal) vasıtıyla gerçekleştiğini göstermiştir.

(22)

Lamina Propria( Bağ Dokusu)

Bağ Dokusu;

Dişetinin bağ dokusu lamina propria olarak bilinir.

Amorf bir madde içinde yer alan hücreler, lifler, kan damarları ve sinir liflerinden meydana gelir

Yoğun olarak kollajen fibrilleri ihtiva ederken daha az elastik fibriller ihtiva eder. Argyrophilic reticulin fibrilleri kollajen fibrillerin arasındadır.

Bağ dokusunun büyük kısmını kollajen fibriller (%60), fibroblastlar (%5), damar, sinirler ve matriks (%35) teşkil eder.

Lamina propria

* Papiller tabaka (epitele bakan)

* Retiküler tabaka (periosta bakan) diye iki kısma ayrılır.

(23)

Lamina Propria( Bağ Dokusu)

Bağ dokusu hücreleri: Fibroblastlar, Mast hücreleri, Makrofajlar , Nötrofiller, Lenfositler, Plazma hücreleri, Monositler

Fibroblastlar:

Toplam hücre populasyonunun %65’ini oluşturur, fizuforn çekirdekli yıldız şekillidirler

Kollajen fibrillerin yanısıra elastin, retikülin, nonkollagenez proteinler, glikoprotein sentezlerler Dişeti cerrahisi yaralanmalardan sonra fibroblast tarafından doku hasarı büyük ölçüde giderilir.

Mast hücreleri:

Bol garnüllü stoplazmaya sahiptir ve damar duvarına yakın seyrederler

Bu hücreler proteolitik enzimler, histamin ve heparin gibi biyolojik olarak aktif maddeler içerir.

Vücutda olduğu gibi bağ dokusunda da çok sayıdadır. Mukopolisakkaritleri sentezlerler Bazı vazoaktif maddelerde içerirler (Bradikinin, serotinin).

Makrofajlar: Birçok fagositik ve sentetik fonksiyonları vardır. Savunmada rol oynar.

Nötrofiller: Görevleri fagositoz ve bakterilerin öldürülmesidir. Polimorf nüveli lenfositlerdir.

Plazma hücreleri: Antikor yapımında görevlidirler. Kronik iltihaplı dişetinde bulunurlar.

Enflamatuar hücreler: PNL, Lenfositler, Plasma hücreleri

(24)

Lamina Propria( Bağ Dokusu)

Bağ Dokusunun Hücre Dışı Komponentleri

•Ana madde:

•Hücrelerin ve liflerin içinde gömülü oldukları amorf ve jel kıvamında bir maddedir.

•Mukopolisakkaritler , protein den oluşur.

•Esas olarak fibroblastlar , mast hücreleri ve serum kaynaklıdır

•Lifler:

•Serbest dişetinin bağ dokusu dişeti fibrilleri olup yoğun kollajen bantlardan ibarettir.

•Bağ dokusu fibrillerinin büyük bir kısmı fibroblastlar tarafından üretilir.

•Ayrıca sementoblastlar ve osteoblastlar tarafından üretildiği bildirilmiştir.

1.) Kollagen lifler 2.) Elastik lifler 3.) Retikuler lifler 4.)Oxytalan lifler.

(25)

Kollogen lifler;

Bağ dokusunun en önemli lifleridir,

Her lif demeti çok sayıda liflerin bir araya gelmesi ile ortaya çıkar.

Fibriller tropokollagen yapısında makromoleküllerden oluşur Tropokollagen 15 A genişliğinde ve 3000 A uzunluğundadır Üç polipeptid zincirinin helezovari birleşmesiyle meydana gelir.

Fibroblast hücresi Topokollagen Protofibril Kollagen fibril demeti

Retiküler lifler: Gevşek bağ dokusunda kan damarların çevresinde bulunur.

Oxytalan lifler: 150 Ao çapında ince fibrillerdir. Dişin uzun aksına paralel sıralanır.

Fonksiyonları bilinmiyor. Amorf elastinin yokluğu ile ile elastik fibrillerden ayrılır.

Elastik lifler: Dişeti bağ dokusu, p ligament damarları çevresinde bulunur. Sayıca azdır.

Lamina Propria( Bağ Dokusu)

(26)

Lamina Propria( Bağ Dokusu)

Kollagen lif demetleri bağlantı yerleri ve seyir yönlerine göre adlandırılırlar;

A. Circuler lifler (CF),

B. Dentogingival lifler (Gingivodental, diş dişeti) (DGF)

I.Grup(koronel): Sementten serbest dişeti tepesine doğru II.Grup(lateral): Sementten dış yüzeye doğru

III. Grup(apikal): Sementten alveol tepesine doğru C. Alveolo-gingival fibriller

D. Transseptal lifler TF)

(27)

Lamina Propria( Bağ Dokusu)

Transseptal lifler; Komşu iki dişin supraalveoler sementinden çıkarak alveol kret üzerinden dişleri birbirine bağlar

Dentogingival lifler; Supra alveolar sementten çıkarak dişeti içine yelpaze gibi dağılır Alveolodingival lifler; Alveol kretinden çıkıp dişetine doğru dağılırlar

Circuler lifler; serbest dişeti içinde dişi çepeçevre sararlar

Dişeti fibrillerinin Fonksiyonlar

•Serbest dişetini dişe sıkıca sarmak,

•Çiğneme kuvvetlerine karşı dişetinin sertliğini, sıkılığını sağlamak,

•Serbest dişeti ile kök sementini ve komşu yapışık dişetini birleştirmek.

(28)

Lamina Propria( Bağ Dokusu)

Normal Dişetinin Genel Özellikleri Renk ;

Dişetinin rengi mercan pembesidir yani açık gül pembesi tarzındadır.

Rengini; Epitelyal keratinizasyonun kalınlığı ve derecesi, Vaskülarizasyon derecesi,

Pigment ihtiva eden hücrelerin sayısı belirler.

(Siyah ırklarda ,sigara içenlerde Menstruasyon, Hormonlar pigmentasyon daha fazladır.) Yüzey Yapısı; Mat bir görünümde ve portakal kabuğu (Stipling) gibi pütürlü,

Sıklığı ve Formu; Dişeti sıkı(tıkız), rezilient (esnek, elastik) ve serbest dişeti hariç altındaki kemiğe sıkıca tutunmuştur. Diş araları papille doludur

Dişeti kenarı dişin etrafını gömleğin yakayı sardığı gibi sarar (scallop tarzda).

Cep yapısı ve Derinliği; Dişle dişeti arasında 1-2 mm arasında bir fizyolojik cep mevcuttur.

Künt bir sondla ölçülürken kanamam olmaz

(29)

Lamina Propria( Bağ Dokusu)

Dişetinin Damarları

Dişetinin lamina propria tabakasında zengin bir damar sistemi vardır.

Dişetinin kan temini üç kaynaktan gelir:

1.Periost üstündeki arterioller (Supraperiosteal arterioller) 2.Periodontal membrandan gelen damarlar

3.Alveol kemiğinden çıkan arterioller (Interdental septum kretinden)

Dişetinin Lenfleri

Dişeti lenfatik drenajı bağ dokusu papillalarının lenfatiklerinden alır.

Burdan ağlar oluşturarak bölgesel lenf nodlarına gider.

(Servikal lenf nodları, submental lenf nodları, submandibuler lenf nodları,).

(30)

Dişetinin Sinirleri

Periodontal membrandaki sinirlerden ve yanak, dudak, damak sinirlerinden ayrılan dallardan meydana gelmiştir.

Tazyik, ısı, ağrı için değişikliğe uğramış özel alıcı uçlar meydana gelmiştir.

Reseptörlerin çoğu bağ dokusu içerisinde sonlanırlar.

Bazı reseptör sonlanmaları bazal membranı geçerek epitel içinde sonlanabilirler.

Maksiller bölgedeki dişeti sinir sonlanmalarının meydana getiren sinir dalları:

Alveolaris superior’un sinir dalları, infraorbital, Palatinum majus Nasopalatinal sinirlerden meydana gelir.

Mandibular bölgedeki dişeti sinir sonlanmalarının meydana getiren sinir dalları:

Vestibülde bukkal ve mental sinirler, Lingualde sublingual sinirler oluşturur.

Ayrıca;proprioseptif reseptörler çenenin aynı konumda kapanmasını sağlar.

Mekano reseptörler dişlerin arasına sert bir cisim gelince aniden çenelerin açılmasını sağlar.

Lamina Propria( Bağ Dokusu)

(31)

Dişetinin Sinirleri

. Dişetinin bağ dokusunda mevcut olan sinirlerin yapıları şöyledir:

•Terminal arjirofil(argyrophilic) fibrillerin yaptığı sinir ağı,

Meissner tipi temas korpüskülleri,

Krause tipi ampül şeklinde sonlanan Isı reseptörü olan sinir uçları

iğ şeklinde sinirler.

Argyrophil: gümüş ile kolayca boyanan

Lamina Propria( Bağ Dokusu)

(32)

ALVEOL KEMİĞİN ALVEOL KEMİĞİN

MORFOLOJİSİ MORFOLOJİSİ

Alveol kemiği, dişlerin köklerini kaplayan çene kemiklerinin Alveol kemiği, dişlerin köklerini kaplayan çene kemiklerinin kısımlarıdır.

kısımlarıdır.

Bu kısımlar diş köklerinin anatomik formlarına ,diş Bu kısımlar diş köklerinin anatomik formlarına ,diş fonksiyonlarına göre özelleşmiştir.

fonksiyonlarına göre özelleşmiştir.

Oluşan periodontal ligamente kemiği bağlamak için diş Oluşan periodontal ligamente kemiği bağlamak için diş sürerken oluşur.

sürerken oluşur.

Diş kaybedilince kademeli olarak kaybolur. Diş kaybedilince kademeli olarak kaybolur.

Mezoderm kökenlidir. Mezoderm kökenlidir.

Yüksek adaptasyon teteneğine sahiptir sürekli rezorpsiyon Yüksek adaptasyon teteneğine sahiptir sürekli rezorpsiyon ve apozisyon görülür

ve apozisyon görülür

1.1.

Sağlıklı bireylerde mine-sement sınırının 1 mm apikalinden seyreder. Sağlıklı bireylerde mine-sement sınırının 1 mm apikalinden seyreder.

2.2.

Mine-sement sınırına paralel konumlanır. Mine-sement sınırına paralel konumlanır.

(33)

Alveol kemiği üç kısımda Alveol kemiği üç kısımda incelenebilir

incelenebilir

;

;

1.1.

Dişe ve periodontal ligamente Dişe ve periodontal ligamente bakan kısmı

bakan kısmı asıl alveol kemiği asıl alveol kemiği

(lamina dura, lamina cribriform) ve (lamina dura, lamina cribriform) ve bundle (demetsi) kemik

bundle (demetsi) kemik diye diye

isimlendirilir. Periodontal ligamentin isimlendirilir. Periodontal ligamentin kemik tarafındaki fibrilleri kemik

kemik tarafındaki fibrilleri kemik matris içine gömülüdürler.

matris içine gömülüdürler.

2.2.

Kompakt kemik ile lamina dura Kompakt kemik ile lamina dura arasındaki kemiğe

arasındaki kemiğe ‘’ trabecular ‘’ trabecular kemik”

kemik” denir. denir.

3.3.

Alveoler yapının vestibüler ve oral Alveoler yapının vestibüler ve oral yüzeyini örten yani diş yüzünü

yüzeyini örten yani diş yüzünü oluşturan kemiğe

oluşturan kemiğe ’’kompakt kemik” ’’kompakt kemik”

denir.

denir.

(34)

Alveol kemiğin Başlıca görevi Alveol kemiğin Başlıca görevi dişleri desteklemektir.

dişleri desteklemektir.

Dış kortikal kemik subperiostal Dış kortikal kemik subperiostal olarak oluşur

olarak oluşur. .

İç kortikal kemik endosteal İç kortikal kemik endosteal olarak oluşur

olarak oluşur. .

Dişlerin anatomik kök yapılarına Dişlerin anatomik kök yapılarına uygunluk gösteren ve dişlerin uygunluk gösteren ve dişlerin

oturduğu kısma alveol soketi oturduğu kısma alveol soketi

denir

denir

(35)

Alveol kemiğinin en tepe Alveol kemiğinin en tepe noktası

noktası Alveolar kret Alveolar kret denir denir

Çok köklü dişlerin kökleri Çok köklü dişlerin kökleri arasındaki alveol kemiği arasındaki alveol kemiği

interradiküler septum

interradiküler septum ’dur. ’dur.

Köklerin anatomik yapısına Köklerin anatomik yapısına

uyar.

uyar.

Komşu iki diş arasını Komşu iki diş arasını

dolduran alveole kemiği dolduran alveole kemiği

İnterdental Septum

İnterdental Septum olarak olarak adlandırılır

adlandırılır

(36)

Alveol soketin içini döşeyen Alveol soketin içini döşeyen kortikal kemiğin kenarlarının kortikal kemiğin kenarlarının

radyolojik olarak iz düşümüne radyolojik olarak iz düşümüne

“lamina dura”

“lamina dura” denir denir

Soketin iç yüzeyini döşeyen Soketin iç yüzeyini döşeyen bu kemik PL’e geçen çok bu kemik PL’e geçen çok

sayıdaki kan damarları,lenfatik sayıdaki kan damarları,lenfatik

damarlar ve sinirlere perfore damarlar ve sinirlere perfore edilir. Bu perforasyonlardan edilir. Bu perforasyonlardan

dolayı

dolayı “lamina cribriformis” “lamina cribriformis”

denir.

denir.

(37)

Eğer periodontal pataloji,kemik rezorpsiyonu gibi durumlar varsa Eğer periodontal pataloji,kemik rezorpsiyonu gibi durumlar varsa radyografta lamina dura görülmez.

radyografta lamina dura görülmez.

Periodontal ligament genişliğinin radyolojik olarak ölçülmesi içinde Periodontal ligament genişliğinin radyolojik olarak ölçülmesi içinde lamina dura gereklidir. Alveol kemiğinin sağlıklı olup olmadığı bu lamina dura gereklidir. Alveol kemiğinin sağlıklı olup olmadığı bu

ölçümle anlaşılır.

ölçümle anlaşılır.

Lamina dura interdental septum üzerinde de devam eder.İnterdental Lamina dura interdental septum üzerinde de devam eder.İnterdental septumun koronel kısmında da lamina dura’yı görüyorsak alveol kemiği septumun koronel kısmında da lamina dura’yı görüyorsak alveol kemiği

sağlıklıdır. Göremiyorsak ,alveol kemik yıkımı başlamıştır deriz.

sağlıklıdır. Göremiyorsak ,alveol kemik yıkımı başlamıştır deriz.

Periodontal tedaviden sonra lamina dura tekrar radyografta görülmeye Periodontal tedaviden sonra lamina dura tekrar radyografta görülmeye

başlar.

başlar.

(38)

İnterdental septum komşu alveolleri ayıran kemik İnterdental septum komşu alveolleri ayıran kemik parselasyonlarıdır.

parselasyonlarıdır.

Dişler arası mesafe fazlaysa interdental septum daha Dişler arası mesafe fazlaysa interdental septum daha

geniştir. Kalın olması iyidir. Herhangi bir hastalıkta yıkım geniştir. Kalın olması iyidir. Herhangi bir hastalıkta yıkım

daha yavaş ilerler. İnce olursa periodontal bir patoloji daha yavaş ilerler. İnce olursa periodontal bir patoloji

durumunda yıkım daha hızlı olur.

durumunda yıkım daha hızlı olur.

İnterdental septum genelde spongioz kemikten oluşur ve İnterdental septum genelde spongioz kemikten oluşur ve komşu dişlerin alveol duvarları ve oral kortikal kemiklerle komşu dişlerin alveol duvarları ve oral kortikal kemiklerle

çevrelenmiştir.

çevrelenmiştir.

(39)

Yaklaşık olarak kemiğin birleşimi:

İnorganik %65

Kemiğin %60-70’ini Mineral tuzları hidroksiapatit Kalsiyum, Kemiğin %60-70’ini Mineral tuzları hidroksiapatit Kalsiyum, fosfor, sadyum Magnezyum, Flor, Sitrat

fosfor, sadyum Magnezyum, Flor, Sitrat

Organik %35

Kollagen Tip I %88-89

Nonkollogen %11-12

Glikoproteinler %6.5-10

Proteoglikanlar %0.8

Sialoproteinler %0.35

Lipidler %0.4

(40)

ALVEOL KEMİĞİ DEFEKTLERİ ALVEOL KEMİĞİ DEFEKTLERİ

DEHİSSENS: Krestal kemik DEHİSSENS: Krestal kemik marjininde, kök yüzeyini açık marjininde, kök yüzeyini açık bırakacak şekilde oluşan kemik bırakacak şekilde oluşan kemik çekilmesidir.

çekilmesidir.

FENESTRASYON: FENESTRASYON: Kortikal Kortikal kemikte kök üzerinde etrafı kemikte kök üzerinde etrafı

kemikle çevrili, kretle ilişkisiz kök kemikle çevrili, kretle ilişkisiz kök yüzeyinin pencere şeklinde

yüzeyinin pencere şeklinde açılmasıdır.

açılmasıdır.

(41)

ALVEOL KEMİĞİNİN HİSTOLOJİSİ:

ALVEOL KEMİĞİNİN HİSTOLOJİSİ:

Alveol kemiğinin dışa bakan kısmı periost ile kaplıdır. Periost ve kortikal Alveol kemiğinin dışa bakan kısmı periost ile kaplıdır. Periost ve kortikal kemik arasında osteoplastlar, osteoklastlar ve mineralize olmamış kemik arasında osteoplastlar, osteoklastlar ve mineralize olmamış osteoid doku bulunur.

osteoid doku bulunur.

1.1.

Osteoklast: Kemik yıkımından sorumludur. Osteoklast: Kemik yıkımından sorumludur.

2.2.

Osteosit: Kemik içine hapsolmuş hücrelerdir. Osteosit: Kemik içine hapsolmuş hücrelerdir.

3.3.

Osteoblast: Kemik yapımından sorumlu mezenşimal kökenli bir Osteoblast: Kemik yapımından sorumlu mezenşimal kökenli bir hücredir.

hücredir.

(42)

OSTEOKLAST:

OSTEOKLAST:

Tek hücreli,çok çekirdekli,dev hücrelerdir. Tek hücreli,çok çekirdekli,dev hücrelerdir.

Kemik rezorbsiyonda temel rol oynarlar. Kemik rezorbsiyonda temel rol oynarlar.

Osteoblastlar ile osteoklastların aynı stem Osteoblastlar ile osteoklastların aynı stem hücrelerden geldiğini öne süren teori var. Bir hücrelerden geldiğini öne süren teori var. Bir

teoride osteoblastların osteoklastlara dönüştüğü.

teoride osteoblastların osteoklastlara dönüştüğü.

En baskın teori ise osteoklast prokürsör hücrelerin En baskın teori ise osteoklast prokürsör hücrelerin

varlığı . varlığı .

Bir yerde bir kemik yapılıyorsa bunu dengeleyecek Bir yerde bir kemik yapılıyorsa bunu dengeleyecek şekilde bir başka yerde kemik yıkımı olur.

şekilde bir başka yerde kemik yıkımı olur.

(43)
(44)

OSTEOSİT OSTEOSİT

Osteoblastlar yeni kemik yaptıktan Osteoblastlar yeni kemik yaptıktan sonra kendilerini bu kemiğin içine sonra kendilerini bu kemiğin içine

gömerler. Lakün içinde gömerler. Lakün içinde

hapsolurlar. Bunlara osteosit denir.

hapsolurlar. Bunlara osteosit denir.

O bölgede kemik rezorpsiyonu O bölgede kemik rezorpsiyonu olursa ve osteosit serbest hale olursa ve osteosit serbest hale dönerse tekrar osteoblast olup dönerse tekrar osteoblast olup

kemik yaparlar.

kemik yaparlar.

(45)

OSTEOBLAST:

OSTEOBLAST:

Kemik iliğinde bulunan stem Kemik iliğinde bulunan stem hücreleri bölünerek monosit hücreleri bölünerek monosit

oluşturur,kana verilir. Kan,kemik oluşturur,kana verilir. Kan,kemik içinde kemik yapımını başlatacak içinde kemik yapımını başlatacak

lokal veya sistemik stimuluslar lokal veya sistemik stimuluslar

etkisiyle farklılaşarak osteoblast etkisiyle farklılaşarak osteoblast

oluşturur.

oluşturur.

Stem hücresi kemik iliğinde barınır Stem hücresi kemik iliğinde barınır ikiye bölünmeler devam eder

ikiye bölünmeler devam eder Monosit olarak periferik dokuya Monosit olarak periferik dokuya

atılır. Sonra dokuya geçerek atılır. Sonra dokuya geçerek osteoblast haline dönüşürler.

osteoblast haline dönüşürler.

(46)

Tip 1 kollogen tipinde kemik Tip 1 kollogen tipinde kemik matriksini sentez eder.

matriksini sentez eder.

İnaktif osteoblastlar iğ İnaktif osteoblastlar iğ

şeklindedir. Aktif hale gelince şeklindedir. Aktif hale gelince

küboidal olur ve ER artar,kollojen küboidal olur ve ER artar,kollojen

fibrilleri maturasyona uğrar.

fibrilleri maturasyona uğrar.

Kollojen lifleri üzerini Kollojen lifleri üzerini

hidroksiapatit kristalleri birirkir, hidroksiapatit kristalleri birirkir,

kalsifiye olur ve kemikleşme kalsifiye olur ve kemikleşme

başlar.

başlar.

(47)

Osteoid matriks: Kemik olmaya Osteoid matriks: Kemik olmaya müsait kollogen matriks.

müsait kollogen matriks.

Osteoblastik aktivitede 2 farklı Osteoblastik aktivitede 2 farklı kavram var ;

kavram var ;

1.1.

Kortikal kemiğin dış yüzünü döşeyen Kortikal kemiğin dış yüzünü döşeyen periostun kontrol ettiği kemikleşme periostun kontrol ettiği kemikleşme

“subperiostal kemikleşme “

“subperiostal kemikleşme “

2.2.

Spongioz kemiğin içinde kemik iliği Spongioz kemiğin içinde kemik iliği boşluklarına bakan trabeküler

boşluklarına bakan trabeküler arasında osteobalstların yaptığı arasında osteobalstların yaptığı kemikleşme

kemikleşme “endosteal kemikleşme” “endosteal kemikleşme”

(48)

Osteoklastlar stres olan bölgede kemik Osteoklastlar stres olan bölgede kemik içinde bir tünel açmaya başlar. Kemik içinde bir tünel açmaya başlar. Kemik

üzerindeki streslerin karşılanması ve üzerindeki streslerin karşılanması ve kemiğe zarar gelmemesi için oluşan kemiğe zarar gelmemesi için oluşan

düzenleme

düzenleme HAVERS KANAL SİSTEMİ’ HAVERS KANAL SİSTEMİ’ dir. dir.

Bu kanal sistemi içindeki boşlukta arter Bu kanal sistemi içindeki boşlukta arter ven,lenf akımı olur.

ven,lenf akımı olur.

Osteositlerin stoplazmik uzantıları Osteositlerin stoplazmik uzantıları

birbirlerine ulaşır ve aralarında madde birbirlerine ulaşır ve aralarında madde

alışverişi olur. Sistemik dolaşımla alışverişi olur. Sistemik dolaşımla

doğrudan ilişkilidir.

doğrudan ilişkilidir.

(49)

LAKÜN: LAKÜN: Osteositin içinde oturduğu kemik Osteositin içinde oturduğu kemik boşluğudur.

boşluğudur.

Lakün duvarında birkaç kattan oluşmuş Lakün duvarında birkaç kattan oluşmuş gibi çizgiler vardır. Bazen bu çizgiler tek gibi çizgiler vardır. Bazen bu çizgiler tek

bir çizgi gibi görülür.

bir çizgi gibi görülür.

Osteositin lakün çeperindeki koyu çizgilere Osteositin lakün çeperindeki koyu çizgilere

“lamina limitans”

“lamina limitans” denir. Lamina limitans denir. Lamina limitans osteositlerin ne kadar aktif olduğunu osteositlerin ne kadar aktif olduğunu

gösterir.

gösterir.

(50)

SEMENT SEMENT

Anatomik olarak kökün dışını oluşturan ve Anatomik olarak kökün dışını oluşturan ve periodontal ligament liflerinin kök yüzeyine periodontal ligament liflerinin kök yüzeyine

bağlantısını sağlayan bağ dokusu kökenli kalsifiye bağlantısını sağlayan bağ dokusu kökenli kalsifiye mezenşimal bir dokudur.

mezenşimal bir dokudur.

Fonksiyonu;

Fonksiyonu;

Periodontal ligamenti kök yüzeyine bağlar. Periodontal ligamenti kök yüzeyine bağlar.

Kök yüzeyinin zararından sonra tamir işlemine iştirak Kök yüzeyinin zararından sonra tamir işlemine iştirak eder.

eder.

Dişlerin okluzo-meziyal sürmelerini yöneltir. Dişlerin okluzo-meziyal sürmelerini yöneltir.

Dikey boyutu ayarlar. Dikey boyutu ayarlar.

(51)

Birçok yönü ile kemik dokusuna benzer Ancak:

Birçok yönü ile kemik dokusuna benzer Ancak:

Sinirsel innervasyonun yokluğu Sinirsel innervasyonun yokluğu Kan ve lenf damarlarının yokluğu Kan ve lenf damarlarının yokluğu

Fizyolojik rezorpsiyon ve apozisyonun yokluğu Fizyolojik rezorpsiyon ve apozisyonun yokluğu Hayat boyu sürekli yığılım göstermesi ile

Hayat boyu sürekli yığılım göstermesi ile kemikten ayrılı

kemikten ayrılı

(52)

Sement histolojik özelliklerine Sement histolojik özelliklerine göre ikiye ayrılır.

göre ikiye ayrılır.

1.1.

Hücresiz (primer) sement Hücresiz (primer) sement

2.2.

Hücreli (sekonder) sement Hücreli (sekonder) sement

Her ikiside kalsifiye Her ikiside kalsifiye

interfibriller matriks ve kollojen interfibriller matriks ve kollojen

fibrillerden oluşur.

fibrillerden oluşur.

Genelde kökün 1/3 apikal Genelde kökün 1/3 apikal kısmında, furkasyon

kısmında, furkasyon

alanlarında hücreli sement, alanlarında hücreli sement,

geriye kalan 2/3’ünü ise geriye kalan 2/3’ünü ise

hücresiz sement örter.

hücresiz sement örter.

(53)

Sement dokusu içinde iki çeşit kollojen fibril vardır. Sement dokusu içinde iki çeşit kollojen fibril vardır.

1.1.

Fibroblastlarca oluşturulan periodontal ligamentin Fibroblastlarca oluşturulan periodontal ligamentin temel fibrillerinin sement içine gömülmüş kısımları temel fibrillerinin sement içine gömülmüş kısımları SHARPEY FİBRİLLERİ

SHARPEY FİBRİLLERİ

2.2.

Sementoblastlar sement dokusuna ait fibrilleri ve Sementoblastlar sement dokusuna ait fibrilleri ve aynı zamanda glikoprotein yapıdaki interfibriller ara aynı zamanda glikoprotein yapıdaki interfibriller ara maddeyi oluştururlar.

maddeyi oluştururlar.

Dentin ile sement dokusu arasında bulunan dokuya Dentin ile sement dokusu arasında bulunan dokuya

“intermediate sement”

“intermediate sement” denir. denir.

(54)

HÜCRESİZ SEMENT:

HÜCRESİZ SEMENT:

Dentin yüzeyini kaplayan, kalınlığı servikal bölgede 20- Dentin yüzeyini kaplayan, kalınlığı servikal bölgede 20- 50mm, apekse yakın bölgelerde 150-200mm olan bir 50mm, apekse yakın bölgelerde 150-200mm olan bir

tabaka oluşturur.

tabaka oluşturur.

Dişin servikalini döşeyen, içinde hücre barındırmayan Dişin servikalini döşeyen, içinde hücre barındırmayan özelleşmiş kalsifiye dokudur.

özelleşmiş kalsifiye dokudur.

Hücresiz sement içinde dişin uzun aksına paralel açık ve Hücresiz sement içinde dişin uzun aksına paralel açık ve koyu bölgeler vardır. Bunlar apposizyon çizgileridir.

koyu bölgeler vardır. Bunlar apposizyon çizgileridir.

Yaşam boyu yeni hücresiz sement yapıldığını gösteren Yaşam boyu yeni hücresiz sement yapıldığını gösteren

bir endikatördür. Koyu çizgi sement yapılmadığını, bir endikatördür. Koyu çizgi sement yapılmadığını,

sementin statik haline işaret eder. Sonra yeni sement sementin statik haline işaret eder. Sonra yeni sement yapılır bu da açık renkli görülür. Bu apozisyon çizgileri yapılır bu da açık renkli görülür. Bu apozisyon çizgileri

daha sonra periodontal rejenarasyonda ortadan kalkar.

daha sonra periodontal rejenarasyonda ortadan kalkar.

(55)

HÜCRELİ SEMENT:

HÜCRELİ SEMENT:

Hücreli sement, hücresiz tipe göre daha düzensiz bir Hücreli sement, hücresiz tipe göre daha düzensiz bir yapıya sahiptir.

yapıya sahiptir.

Kalınlık yaşla artar, 1mm veya biraz daha kalın olabilir. Kalınlık yaşla artar, 1mm veya biraz daha kalın olabilir.

Kemiğe benzer yapıdadır, lakünelerde sementositler Kemiğe benzer yapıdadır, lakünelerde sementositler mevcuttur ve birbirlerine kanaliküller içindeki hücresel mevcuttur ve birbirlerine kanaliküller içindeki hücresel

uzantılarile bağlıdır.

uzantılarile bağlıdır.

Doku vasküler elemanlardan yoksundur, yeni Doku vasküler elemanlardan yoksundur, yeni

tabakaların eklenmesiyle apozisyon devamlıdır, ancak tabakaların eklenmesiyle apozisyon devamlıdır, ancak

kemik dokusu gibi remodelasyon olmaz.

kemik dokusu gibi remodelasyon olmaz.

Sharpey fibrilleri daha az sayıdadır. Sharpey fibrilleri daha az sayıdadır.

Hücresiz semente göre daha az kalsifiyedir. Hücresiz semente göre daha az kalsifiyedir.

(56)

KİMYASAL KOMPOSİZYONU:

KİMYASAL KOMPOSİZYONU:

%45-50’sini inorganik madde, %45-50’sini inorganik madde,

İnorganik kısmını temel olarak kalsiyum ve İnorganik kısmını temel olarak kalsiyum ve

fosfatdan meydana gelen hidrosiapatit oluşturur.

fosfatdan meydana gelen hidrosiapatit oluşturur.

Mineralize dokular içinde flor en fazla sementte Mineralize dokular içinde flor en fazla sementte bulunur.

bulunur.

%50-55’ini organik madde oluşturur. %50-55’ini organik madde oluşturur.

Organik kısmı primer olarak tip 1 kollogen ve Organik kısmı primer olarak tip 1 kollogen ve protein-polisakkaritten meydana gelir.

protein-polisakkaritten meydana gelir.

(57)

SEMENTİN KALINLIĞI:

SEMENTİN KALINLIĞI:

Mine-sement birleşiminde en incedir. Mine-sement birleşiminde en incedir.

(20-50mm) (20-50mm)

Apekse doğru en kalındır. (150-200mm) Apekse doğru en kalındır. (150-200mm)

Bifurkasyon ve trifurkasyon bölgelerinde Bifurkasyon ve trifurkasyon bölgelerinde de kalınlık artar.

de kalınlık artar.

11-70 yaşları arasında sementin kalınlığı 11-70 yaşları arasında sementin kalınlığı 3 katına çıkar.

3 katına çıkar.

(58)

SEMENT-MİNE BİRLEŞİMİ:

SEMENT-MİNE BİRLEŞİMİ:

Mine-sement birleşiminde genellikle 3 şekil görülmektedir; Mine-sement birleşiminde genellikle 3 şekil görülmektedir;

1.1.

%60-65 sement dokusunun minenin üzerine taştığı. %60-65 sement dokusunun minenin üzerine taştığı.

2.2.

%30 mine ve sement dokularının uçuca birleştikleri. %30 mine ve sement dokularının uçuca birleştikleri.

3.3.

%5-10 mine ile sementin birleşmediği ve dentin dokusunun altında %5-10 mine ile sementin birleşmediği ve dentin dokusunun altında kaldığı.

kaldığı.

(59)

SEMENTOGENEZİS:

SEMENTOGENEZİS:

Sement yapımı kemik dentin yapımı gibi başlar. Önce Sement yapımı kemik dentin yapımı gibi başlar. Önce düzensiz olarak dizilmiş interfibriller ara madde içinde düzensiz olarak dizilmiş interfibriller ara madde içinde

kollojen fibrillerden olşan matriks oluşur. Buna sementoid kollojen fibrillerden olşan matriks oluşur. Buna sementoid

denir.

denir.

Bu yapı sement-dentin birleşiminden başlayarak mineralize Bu yapı sement-dentin birleşiminden başlayarak mineralize olmaya başlar ve sementoblastlar yönünde ilerler.

olmaya başlar ve sementoblastlar yönünde ilerler.

Hidroksiapatit kristalleri öncelikle fibrillerde ve üzerlerinde, Hidroksiapatit kristalleri öncelikle fibrillerde ve üzerlerinde,

daha sonra ara maddede depolanır. Sement içine dik açıyla daha sonra ara maddede depolanır. Sement içine dik açıyla

giren, periodontal ligamente gelen sharpey fibrilleride giren, periodontal ligamente gelen sharpey fibrilleride

mineralize olurlar.

mineralize olurlar.

(60)

Sementoblastlar başlangıçta sementten kalsifiye olmamış Sementoblastlar başlangıçta sementten kalsifiye olmamış sementoid ile ayrılır, kimi zaman içinde kalır. Sement içine sementoid ile ayrılır, kimi zaman içinde kalır. Sement içine gömüldüğünde sementosit adını alır. Ve osteostlara benzer gömüldüğünde sementosit adını alır. Ve osteostlara benzer şekilde canlı kalırlar. Lakünalar içindeki sementositlerin

şekilde canlı kalırlar. Lakünalar içindeki sementositlerin kanalliküller aracılığı ile birbirleriyle bağlantılı oldukları kanalliküller aracılığı ile birbirleriyle bağlantılı oldukları izlenebilmektedir.

izlenebilmektedir.

Sement, kemik ve dentin yapımından yavaştır. Sement, kemik ve dentin yapımından yavaştır.

Sement depozisyonu diş sürdükten ve fonsiyonel Sement depozisyonu diş sürdükten ve fonsiyonel

antagonisti ile temasa geçtikten sonrada devam eder.

antagonisti ile temasa geçtikten sonrada devam eder.

Sement yapımının en hızlı olduğu yer apikal bölgedir.

Sement yapımının en hızlı olduğu yer apikal bölgedir.

(61)

SEMENT REZORPSİYONU:

SEMENT REZORPSİYONU:

LOKAL NEDENLER:

LOKAL NEDENLER:

1.1.

Okluzal travma Okluzal travma

2.2.

Ortodontik hareket Ortodontik hareket

3.3.

Arkın dışında süren diş baskıları Arkın dışında süren diş baskıları

4.4.

Kistler Kistler

5.5.

Tümörler Tümörler

6.6.

Fonksiyonel antagonisti olmayan dişler Fonksiyonel antagonisti olmayan dişler

7.7.

Gömük dişler Gömük dişler

8.8.

Remplantasyon ve transplantasyon yapılmış dişlerde Remplantasyon ve transplantasyon yapılmış dişlerde

9.9.

Periodontal ve periapikal hastalıklarda Periodontal ve periapikal hastalıklarda

(62)

SİSTEMİK NEDENLER:

SİSTEMİK NEDENLER:

1.1.

Kalsiyum yetersizliği Kalsiyum yetersizliği

2.2.

Vitamin A ve D eksikliği Vitamin A ve D eksikliği

3.3.

Hipotiroidizm Hipotiroidizm

4.4.

Herediter fibroz osteoditrofi Herediter fibroz osteoditrofi

5.5.

Paget hastalığı Paget hastalığı

6.6.

Tüberküloz Tüberküloz

7.7.

Pnömoni Pnömoni

Sement rezorpsiyonunun aktif olduğu bölgelerde çok Sement rezorpsiyonunun aktif olduğu bölgelerde çok çekirdekli dev hücreler ve mononükleermakrofajlar çekirdekli dev hücreler ve mononükleermakrofajlar

bulunur.

bulunur.

(63)

HİPERSEMENTOZ HİPERSEMENTOZ

Aşırı sement kalınlaşmasıdır. Aşırı sement kalınlaşmasıdır.

Etyolojisi açık değildir. Etyolojisi açık değildir.

Sivri şekilde hipersementozların etyolojik Sivri şekilde hipersementozların etyolojik

nedenleri ortodontik apareylerin dişler üzerinde nedenleri ortodontik apareylerin dişler üzerinde

aşırı kuvvet tatbikleri ve şiddetli okluzal aşırı kuvvet tatbikleri ve şiddetli okluzal

baskılardır.

baskılardır.

Tüm dentisyonu ilgilendiren hipersementoz ırsi Tüm dentisyonu ilgilendiren hipersementoz ırsi olabilir, paget hastalığıda olabilir.

olabilir, paget hastalığıda olabilir.

Ayrıca bruksizm, karşıtı olmayan dişlerde, pulpa Ayrıca bruksizm, karşıtı olmayan dişlerde, pulpa hastalıklarında olabilir.

hastalıklarında olabilir.

(64)

SEMENTOMA:

SEMENTOMA:

Genelde dişin apikalinde yerleşmiş yapışık veya ayrı Genelde dişin apikalinde yerleşmiş yapışık veya ayrı olarak bulunan sement kitlesidir.

olarak bulunan sement kitlesidir.

Odon Odon to to jenik neoplazm veya gelişimsel malformasyon jenik neoplazm veya gelişimsel malformasyon olarak kabul edilir.

olarak kabul edilir.

Daha çok bayanlarda v mandibulada tek veya çok Daha çok bayanlarda v mandibulada tek veya çok sayıda bulunabilir.

sayıda bulunabilir.

Klinik belirti vermez, radyolojik muayenede tesadüfen Klinik belirti vermez, radyolojik muayenede tesadüfen saptanır. Radyoopak görülür.

saptanır. Radyoopak görülür.

(65)

PERİODONTAL LİGAMENT:

PERİODONTAL LİGAMENT:

Dişle alveol kemiği arasındaki Dişle alveol kemiği arasındaki bölgeyi dolduran özelleşmiş bölgeyi dolduran özelleşmiş dokudur.

dokudur.

İki sert doku sistemini birleştirir.İki sert doku sistemini birleştirir.

Dişe gelen fonksiyonel kuvvetler Dişe gelen fonksiyonel kuvvetler sonucu üzerine gelen basıncı sonucu üzerine gelen basıncı alveol kemiğine değmeden en alveol kemiğine değmeden en zararsız forma dönüştürür. (ŞOK zararsız forma dönüştürür. (ŞOK ABSORPSİYON)

ABSORPSİYON)

Alveol kemiği ve dişin birbirine Alveol kemiği ve dişin birbirine dokunmamasını sağlayarak dişlere dokunmamasını sağlayarak dişlere gelen kuvveti diş, diş dokuları ve gelen kuvveti diş, diş dokuları ve alveol kemiğine zarar vermeden alveol kemiğine zarar vermeden dağıtır.

dağıtır.

Bitişik alveol kemiğini ve sementi Bitişik alveol kemiğini ve sementi de tamir eder.

de tamir eder.

(66)

Radyografik olarak kök yüzeyine paralel Radyografik olarak kök yüzeyine paralel radyolusent bir hat olarak görülür.

radyolusent bir hat olarak görülür.

Diş çekilip % 0,5 metilen mavisi içine Diş çekilip % 0,5 metilen mavisi içine batırıldığında periodontal ligamentin batırıldığında periodontal ligamentin

bulunduğu bölgeden mine-sement bulunduğu bölgeden mine-sement

sınırına kadar boyanır.

sınırına kadar boyanır.

Okluzal kuvvetler sonucu diş alveol soket Okluzal kuvvetler sonucu diş alveol soket içinde 0,1 mm (90-150 mikron)

içinde 0,1 mm (90-150 mikron)

gömülebilir. Yatay kuvvetlerde de 0,05- gömülebilir. Yatay kuvvetlerde de 0,05-

0,1mm yatma görülebilir. Yani diş soket 0,1mm yatma görülebilir. Yani diş soket

içinde stabil değildir. Periodontal içinde stabil değildir. Periodontal

ligament iki sert dokunun bu hareketlere ligament iki sert dokunun bu hareketlere

izin verecek şekilde olmasını sağlar.

izin verecek şekilde olmasını sağlar.

(67)

Periodontal ligament aralığı 0,25mm (250 mikron) Periodontal ligament aralığı 0,25mm (250 mikron)

‘dur. Bu aralık dikey kuvvetler geldiğinde dişin

‘dur. Bu aralık dikey kuvvetler geldiğinde dişin

alveol kemiğe değmesini engeller. Yatay kuvvetler alveol kemiğe değmesini engeller. Yatay kuvvetler söz konusu olduğu zaman kuvvete zıt tarafa doğru söz konusu olduğu zaman kuvvete zıt tarafa doğru

diş yatarken dönme noktası kökün ortasına gelir.

diş yatarken dönme noktası kökün ortasına gelir.

Bu hareketlerde periodontal ligament dediğimiz Bu hareketlerde periodontal ligament dediğimiz

özel bağ sistemleri kuvvetin zarar vermeden alveol özel bağ sistemleri kuvvetin zarar vermeden alveol

kemiğe dağılmasını sağlar.

kemiğe dağılmasını sağlar.

(68)

Periodontal ligament Periodontal ligament bir ucu sement bir ucu bir ucu sement bir ucu

alveol kemik içinde alveol kemik içinde

gömülü kollojen gömülü kollojen

liflerdir.

liflerdir.

Kollojen lifler istirahat Kollojen lifler istirahat halinde moleküler

halinde moleküler

yapısı nedeniyle dalgalı yapısı nedeniyle dalgalı

görünür. Bir kuvvet görünür. Bir kuvvet

geldiğinde lifler bir yay geldiğinde lifler bir yay

şeklinde düzelir.

şeklinde düzelir.

(69)

Dişin fizyolojik mesial migrasyonuna uygun olarak Dişin fizyolojik mesial migrasyonuna uygun olarak periodontal ligament mesial kök yüzeylerinde daha periodontal ligament mesial kök yüzeylerinde daha

incedir. Başka bir deyişle periodontal liagament mesial incedir. Başka bir deyişle periodontal liagament mesial

tarafta daha dardır.

tarafta daha dardır.

Okluzal hiperfonksiyonda ,sistemik hastalıklarda Okluzal hiperfonksiyonda ,sistemik hastalıklarda (scleroderma) ,pulpa hastalıklarında , periodontal (scleroderma) ,pulpa hastalıklarında , periodontal

hastalıklarda periodontal ligament genişler.

hastalıklarda periodontal ligament genişler.

Dişe bir kuvvet geldiğinde diş önce aniden gömülür, Dişe bir kuvvet geldiğinde diş önce aniden gömülür, sonra bu gömülme işlemi yavaşca devam eder. Kuvvet sonra bu gömülme işlemi yavaşca devam eder. Kuvvet

kaldırıldığında da diş önce ani sonra yavaş yavaş yerine kaldırıldığında da diş önce ani sonra yavaş yavaş yerine

yükselir.

yükselir.

(70)

Periodontal ligament son derece Periodontal ligament son derece dinamik bir dokudur. Diş

dinamik bir dokudur. Diş üzerine gelen kuvvetlere üzerine gelen kuvvetlere

adaptasyon gösterip travma adaptasyon gösterip travma olmadan eski haline döner.

olmadan eski haline döner.

Buna yardımcı olan kan Buna yardımcı olan kan

damarları vardır. Damarların damarları vardır. Damarların

içindeki kanın hidrostatik içindeki kanın hidrostatik

kuvvetiyle basınç oluşurken kuvvetiyle basınç oluşurken apikaldeki ve alveol kemiği apikaldeki ve alveol kemiği içindeki boşluklara kaçar ve içindeki boşluklara kaçar ve

etkinin yumuşatılmasına sebep etkinin yumuşatılmasına sebep

olur. Böylece damarlar olur. Böylece damarlar periodontal ligamentin periodontal ligamentin

fonksiyonel adaptasyonuna fonksiyonel adaptasyonuna

yardımcı olurlar.

yardımcı olurlar.

(71)

Periodontal ligamentin yüzey alanı dişlerin Periodontal ligamentin yüzey alanı dişlerin köküne bağlıdır. En küçük yüzey alanı alt köküne bağlıdır. En küçük yüzey alanı alt

santralde (150mm

santralde (150mm ² ² ), en büyük yüzey alanı ), en büyük yüzey alanı üst 1. molar diştedir(450mm

üst 1. molar diştedir(450mm ² ² ). Yani üst 1. ). Yani üst 1.

molar diş üzerine gelen kuvvet 4,5 cm

molar diş üzerine gelen kuvvet 4,5 cm ² ² ’lik ’lik bir alana yayılır. Periodontal ligamentin

bir alana yayılır. Periodontal ligamentin

destek alanı yüzeye gelen kuvveti dağıtması destek alanı yüzeye gelen kuvveti dağıtması

için ve aktarırken azaltması için önemli bir için ve aktarırken azaltması için önemli bir

faktördür.

faktördür.

(72)

Fizyolojik sınırlar içerisinde artan fonksiyona Fizyolojik sınırlar içerisinde artan fonksiyona bağlı olarak fibrillerin sayısında, kalınlığında ve bağlı olarak fibrillerin sayısında, kalınlığında ve

çapında bir artma meydana gelir. Bunun çapında bir artma meydana gelir. Bunun

sonucu olarak da periodontal aralık genişler.

sonucu olarak da periodontal aralık genişler.

Aşırı okluzal kuvvetler karşısında periodontal Aşırı okluzal kuvvetler karşısında periodontal ligament zarara uğrar. Buna

ligament zarara uğrar. Buna “okluzal travma” “okluzal travma”

denir.

denir.

Periodontal ligamentin genişliği yaşla birlikte Periodontal ligamentin genişliği yaşla birlikte azalır.

azalır.

Periodontal ligament dişin servikal ve Periodontal ligament dişin servikal ve apikalinde geniş ortasında ise dardır.

apikalinde geniş ortasında ise dardır.

(73)

Periodontal ligamentin çok Periodontal ligamentin çok sayıda sinir ucu vardır ki bu sayıda sinir ucu vardır ki bu nedenle organizmanın diğer nedenle organizmanın diğer kısımlarından daha hassastır.

kısımlarından daha hassastır.

Çiğneme sistemini kontrol Çiğneme sistemini kontrol eden 2 tane mekanoreseptör eden 2 tane mekanoreseptör vardır;

vardır;

1.

1. Grup: Hafif kuvvetleri ve yer Grup: Hafif kuvvetleri ve yer değiştirmeleri algılar.

değiştirmeleri algılar.

2.2. Grup: 20gr ve üstü ani Grup: 20gr ve üstü ani kuvvetlerle, bu kuvvetlerin kuvvetlerle, bu kuvvetlerin hangi yönden geldiğini hangi yönden geldiğini algılar.

algılar.

* 1.grup apikalde, 2.grup orta * 1.grup apikalde, 2.grup orta 1/3’de yer alır.

1/3’de yer alır.

(74)

MİKROSKOBİK ÖZELLİKLERİ:

MİKROSKOBİK ÖZELLİKLERİ:

Periodontal ligament hacminin %53-74’ü kollojen Periodontal ligament hacminin %53-74’ü kollojen ve oksitalan fibrillerden, %1-2’si vasküler

ve oksitalan fibrillerden, %1-2’si vasküler

elemanlardan, geri kalanı ise hücresel ve nöral elemanlardan, geri kalanı ise hücresel ve nöral

elemanlardan oluşmaktadır.

elemanlardan oluşmaktadır.

Yeni sürmüş dişte mm Yeni sürmüş dişte mm ² ² kök yüzeyinde 50000 fibril kök yüzeyinde 50000 fibril girmektedir. Fonksiyonel bir dişte 28000/mm

girmektedir. Fonksiyonel bir dişte 28000/mm ² ² , , fonksiyon dışı dişte 2000/mm

fonksiyon dışı dişte 2000/mm ² ² ’dir. ’dir.

PL’in fibrilleri lokalizasyonuna göre gruplara ayrılır. PL’in fibrilleri lokalizasyonuna göre gruplara ayrılır.

Referanslar

Benzer Belgeler

The purpose of this study is to define the relationship between alveolar crest height (ACH) and existence of maxillary sinus mucosal changes in maxillary posterior

Serbest greftlerin cerrahi sonucun öngörülebilir olması, tekniğin basitliği ve birçok diş grubunu içeren geniş operasyon alanlarında uygulanabilir olması gibi

Bu çalışmada klinik olarak hiçbir ciddi komplikasyon oluşturmayan, fark edilmeden yutulan yabancı bir cismin tanı zorluklarını gösteren bir olgu sunulmaktadır.. Yaklaşık

Üç kısımdan oluşur: Orta kısımda bulunan ve kalın, kuvvetli bir kemik parçasından oluşmuş corpus , arka kısımda bulunan ve yukarıya doğru vertikal olarak uzanan ramus ve

Bunun nedeni Ulna'nın üst ucunun Radius'un üst ucuna göre daha kalın olmasıdır. Ancak, alt uçlarda bunun tam tersi gözlendiğinden, yani Radius'un alt ucu, Ulna'nın alt ucuna

Gingival marjin Alveol kemiği Mukogingival hat Gingival marjin Alveol kemiği Mukogingival hat Apikale konumlandırılmış flep marjini Alveol kemiği Mukogingival hat Flep

Mantar dokunun oluşumu ile, epidermis tabakasında dış ortamla gaz alışverişini sağlayan stomaların yerini

(…) İnsanlık artık aramızda dolaşmasa bile, hatırası gö- nüllerde her zaman yaşayacak ve çocuklarımız bizden, bir zamanlar insanlığın oldu- ğunu, bizim gibi nefes