• Sonuç bulunamadı

TKDK Desteklerinin Bölgesel Kalkınmaya ve Firma Büyüme Performansına Etkisi: Isparta Örneği 1

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TKDK Desteklerinin Bölgesel Kalkınmaya ve Firma Büyüme Performansına Etkisi: Isparta Örneği 1"

Copied!
23
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TKDK Desteklerinin Bölgesel Kalkınmaya ve Firma Büyüme Performansına Etkisi: Isparta Örneği

1

The Effect of ARDSI Supports on Regional Development and Firm Growth Performance:

Isparta Sample

Gökhan Özkul2, Ahmet Ali Bozkurt3

Öz

Kırsal alanlar, yeni kırsal paradigma ile birlikte yerele özgü kaynakları harekete geçirmek suretiyle bölgesel kalkınmanın önemli bir unsuru haline gelmiştir. Kırsal alanların özellikle tarım sektörü ile varlıklarını idame ettirmeleri, bölgesel kalkınma politikalarının bu bölgelerde tarım sektörü aracılığıyla uygulanmasına neden olmuştur. Dolayısıyla Türkiye’de de bölgesel kalkınmada tarım sektörünün etkili bir araç olarak kullanılabilmesi için sermaye yetersizliği yüzünden gerçekleştirilmesi mümkün olmayan projelerin TKDK IPARD destekleriyle hayata geçirilmesini kapsayan programlar uygulanmaya başlanmıştır. Bu bağlamda çalışmada Isparta’da IPARD I programından faydalanan firmaların bölge ekonomisine sağlamış olduğu katkı ile desteklerin yararlanıcı firmaların büyüme performanslarına etkisi betimleyici istatistikler, ki-kare testi ve logit analizi ile incelenmiştir. 109 firmadan elde edilen anket bulgularına göre firmaların destek öncesine göre istihdam sayılarının ortalama olarak iki kat arttığı, yıllık cirolarının %20 arttığı, destek alan firmaların yaklaşık %80’inin firma büyüme performansının (satış hacmi, nakit akışı, kar marjı, istihdam seviyesi, yatırımları, tanınırlığı ve sektördeki konumunu kapsayacak şekilde) arttığı ve destek alınan tedbir türü ile yatırımlar dışındaki firma büyüme performansı ölçütleri arasında anlamlı bir ilişki olmadığı sonucuna varılmıştır. Desek alan firmaların büyüme performanslarında ise eğitim, işletme türü, aile işletmesi, hibe miktarı, beceri gelişimi ve yenilikçilik ile tarım sektörüne katkı değişkenlerinin anlamlı etkiye sahip olduğu bulunmuştur.

Anahtar Kelimeler: Bölgesel Kalkınma, Kırsal Kalkınma, Firma Büyüme Performansı, TKDK Destekleri, IPARD Programı.

Abstract

Rural areas have become a significant factor of regional development by actuating local resources together with the new rural paradigm. The survival of rural areas, especially with agriculture has led to the implementation of regional development policies in these regions through the agricultural sector. In this respect, programs are started to be applied that include projects which can not be implemented due to insufficient fund by covering the implementation of ARDSI and IPARD supports to use agricultural sector as an effective tool of regional development. In this study, the contribution of the firms benefiting from IPARD I program in Isparta to the regional economy and the effect of the support to the growth performance of the beneficiary firms was examined with descriptive statistics, chi-square test and logit analysis. According to the survey findings obtained from 109 firms, the average number of employment of the firms increased twice, the annual turnover increased by 20%, and the growth performance (sales volume, cash flow, profit margin, employment level, investments, recognition and including position in the sector) of approximately 80% of the firms receiving support and it is concluded that there is no significant relationship between the type of measures that are supported and the firm growth performance criteria other than investments. On the other hand, it was found that the variables of education, type of business, family business, grant amount, skill development and innovation, and contribution to agriculture sector had a significant effect on the growth performances of the supported firms.

Keywords: Regional Development, Rural Development, Firm Growth Performance, ARDSI Supports, IPARD Program.

Araştırma Makalesi [Research Paper]

JEL: L25, O10, O18, R10

1 Bu çalışma Dr. Öğr. Üyesi Gökhan ÖZKUL danışmanlığında Ahmet Ali BOZKURT tarafından hazırlanan “Bölgesel Kalkınmada Tarımın Rolü:

TKDK Destekleri Üzerine Isparta’da Bir İnceleme” başlıklı yüksek lisans tezinden yararlanılarak hazırlanılmıştır.

2 Dr. Öğr. Üyesi, Süleyman Demirel Üniversitesi, İİBF, Finans ve Bankacılık Bölümü, gokhanozkul@sdu.edu.tr, Orcid: 0000-0001-7545-8292

3 Doktora Öğrencisi, Süleyman Demirel Üniversitesi, SBE, İktisat Anabilim Dalı, ahalbo33@gmail.com, Orcid: 0000-0001-9166-5216 Submitted: 21 / 11 / 2019

Accepted: 13 / 10 / 2020

(2)

Giriş

Birçok bilim adamı hem politika hem de uygulamada yavaş ama ısrarla ortaya çıkan yeni kırsal kalkınma modeliyle başa çıkmanın zor olduğunu düşünmektedir. Bir zamanlar politikaya, uygulamaya ve teoriye egemen olan modernleşme paradigması, yeni bir kırsal kalkınma paradigması ile yer değiştirmektedir (van der Ploeg vd, 2000: 391). OECD (2006:

19), kırsal kalkınma süreçlerinin doğası, dinamikleri ve heterojenliğine ilişkin uygulamada ortaya çıkanları açıklamada mevcut teorik çerçevelerin yetersiz olduğunu ortaya koyarak kırsal kalkınmada yeni bir araştırma gündemine ihtiyaç duyulduğunu öne sürmüştür (van der Ploeg vd, 2008: 1). Bu doğrultuda OECD bölgesel politikalarda kırsal kalkınma için yer odaklı politikaların anahtar faktör olduğunu belirterek, işlevsel bir yöntemle kırsal alanlarda kaynakların değerlendirilmesi ve şekillendirilmesi gerektiğine vurgu yapmıştır (Karakayacı, 2018: 44).

OECD (2006) tarafından ortaya konulan yeni kırsal paradigma ile birlikte bir alanın en verimli faaliyetlerini geliştirmek için stratejik yatırımlar ve yeni rekabet avantajları ortaya koyan yerel özelliklere odaklanmaya başlanmıştır (Ward ve Brown, 2009: 1239). Bu bakış açısı, kırsalın geleneksel problemlerini ortadan kaldırarak sadece tarımsal üretime dayalı bir ekonomik yapıdan; kırsal turizm, imalat sanayi, bilgi ve iletişim teknolojileri endüstrisi gibi sektörleri de öne çıkararak kırsal ekonomileri çeşitlendiren yeni ekonomik yapının oluşmasını sağlamıştır. Böylelikle başta tarımsal üretime dayalı kırsal alanlar, sonrasında ekonomik faaliyetleri çeşitlenen, uluslararası ticari ilişkiler kuran, ağ odaklı işbirliklerin yapıldığı rekabetçi alanlar haline gelmiştir. Güçlü ve rekabetçi ekonomik yapı kırsal alanları sadece bölge içerisinde farklılaştırmamış; uluslararası düzeyde de ticari kuruluşların, birliklerin, derneklerin ilgi odağına oturtmuştur. Bir diğer ifadeyle ekonomik faaliyetlerdeki çeşitlilik ulusal, bölgesel, yerel hükümetler ile diğer yerel paydaşları da kapsayan kolektif bir yönetişim süreci yaratarak, kırsal alanları bölgesel kalkınma sürecinde yerel, ulusal ve uluslararası ölçeklerin etkileşim noktası haline getirmiştir (OECD, 2006: 14-16; Yenigül, 2017: 18; Karakayacı, 2018: 44). Dolayısıyla kırsal alanlar, doğal üretim kaynaklarının kullanıldığı, yüz yüze ilişkilerin yoğun olduğu, geleneklere dayalı yaşam biçimlerinin hâkim olduğu, ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişmelerin yavaş olduğu mekânlar olarak bölgesel kalkınmayı tetikleyecek potansiyele sahip değilken, yeni kırsal paradigma ile birlikte yerel değerlerin kullanımı ve kullanılmayan kaynakları tetikleyecek yerele özgü unsurların değerlendirilmesi ile birlikte bölgesel kalkınma sürecinde oldukça önemli hale gelmiştir (Karakayacı, 2018: 44).

Değişen uygulamalar, politikalar ve teoriler kavşağında Türkiye’nin AB’ye üyelik süreci Türkiye’de uygulanan kırsal kalkınma politikalarına da ayrı bir boyut kazandırmıştır (Aslan vd., 2016: 233; Yontar ve Söztutar, 2018: 43). AB’ye katılım öncesi dönemde, AB’ye katılım müzakerelerinin 11 no’lu Tarım ve Kırsal Kalkınma faslı ile ortak tarım politikası ile kırsal kalkınma politikasına uyum sağlanması ve uyumlaştırılan mevzuatın uygulanması için bir IPARD Ajansı olarak 18 Mayıs 2007 tarih ve 5648 Sayılı kanun ile Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) kurulmuştur (TKDK, 2017: 6).

TKDK günümüzde yerel kırsal kalkınma stratejilerinin uygulanmasını sağlamak suretiyle sürdürülebilir kalkınmaya önemli katkılar vermektedir. TKDK’nın kırsal kalkınma sürecinde yaptığı katkılar 2007-2013 dönemini kapsayan IPARD I ve 2014- 2020 dönemini kapsayan IPARD II programları çerçevesinde şekillenmektedir. Günümüzde IPARD I programı sona ermiş olup, IPARD II programı kapsamındaki desteklemeler devam etmektedir (TKDK, 2017: vi). Bu bağlamda çalışmanın temel amacı Isparta ilinde TKDK desteklerinin bölgesel kalkınmaya ve firma büyüme performansına etkisini IPARD I programı çerçevesinde incelemektir. Çalışmada özelikle Isparta ilinin seçilmesinin nedeni Isparta ilinin ekonomisi tarıma dayalı bir il olmasıdır. Yine çalışmada IPARD I programının ele alınmasının temel nedeni ise 2013 yılında sona ermesi dolayısıyla yaratmış olduğu sonuçların net bir şekilde değerlendirme imkanının olmasıdır.

Çalışmada mevcut amaç doğrultusunda anket yöntemi tercih edilmiş ve elde edilen anket verileri betimleyici istatistikler, ki-kare testi ve logit analizi yardımıyla incelenmiştir. Bu doğrultuda çalışmada öncelikle bölgesel kalkınmada kırsal alanların yeri ele alınmıştır. Ardından TKDK desteklerine ilişkin yapılmış olan ampirik çalışmaların incelendiği literatür taramasına yer verilmiştir. Daha sonra ise TKDK IPARD I desteklerine ilişkin Isparta ilinde yapılan araştırmanın bulgularına değinilmiştir. Çalışma sonuç ve değerlendirme bölümüyle son bulmuştur.

1. Bölgesel Kalkınmada Kırsal Alanların Yeri: TKDK Örneği

Kalkınma kavramı, kullanıldığı tarihsel döneme göre içeriği farklılık gösterse de çoğunlukla ilerlemeyi ve ortak faydayı ifade etmektedir. Ülkeler kalkınma politikaları ile ekonomik büyümenin sağlanması, refahın artırılması, modern değerlere sahip bir toplum yapısının inşası gibi temel hedeflere ulaşmak için çabalamaktadır (Buyruk, 2016: 113). Bununla birlikte günümüzde bölgelerarasındaki dengesizliklerin hızla artması ile kalkınma kavramı dönüşüm yaşamaya başlamış ve özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra bölgesel kalkınmaya olan ilgi artmıştır (Çelikkaya, 2015: 50).

Ülkeler kendine özgü ekonomik yapısı ve gelişme şartları olan, bir araya gelmiş çeşitli bölgelerden oluşmaktadır. Bu bölgeler arasında ekonomik, fiziki ve sosyal açılardan büyük farklılıklar söz konusu olabilmektedir. Ülkelerin nihai amaçlarından biri ise bu farklılıkları ortadan kaldırmaktır. Çünkü bu farklılıkların giderilmesi ülke ekonomisi açısından kaynakların iktisadi faaliyetlerde daha etkin bir şekilde değerlendirilmesi suretiyle ekonomik kalkınma hızının yükselmesine

(3)

yardımcı olacaktır (Tekin, 2011: 38). Bu anlamda bölgesel kalkınma, ülkede yer alan tüm bölgelerin, diğer bölgeler ve dünya ile iletişim kurarak oluşturulan bölge vizyonu temelinde, katılımcılık ve sürdürülebilirlik ilkelerini temel alan ve entelektüel sermayeyi geliştirmek, ekonomik ve toplumsal potansiyeli harekete geçirmek suretiyle bölgesel refah düzeyinde artışı hedefleyen çalışmalar bütünüdür (Ildırar, 2004: 15-16; Işık ve Kılınç, 2011: 13). Günümüzde bölgesel kalkınma, bölge kaynaklarının daha iyi yönetimi ile iktisadi faaliyetlerdeki rekabet gücünün arttırılmasında da önemli katkılar sunmaktadır. Oluşan bu rekabet gücü ise yaşam kalitesini arttıracak biçimde bölgeleri yatırımcılar, işgücü ve firmalar açısından cazibe merkezi haline getirmektedir (Kara, 2008: 14).

Bölgesel kalkınma çalışmaları, inovasyon ve büyümede itici güçler olarak kentsel merkezlere odaklanma eğiliminde olup, çevredeki kırsal alanlar pasif ve artık bir rol oynamaktadır (Ward ve Brown, 2009: 1238). Bununla birlikte kırsal alanların bölgesel kalkınmadaki yeri hakkında literatürde birçok tartışma söz konusudur. Bu tartışmaların çoğunda kırsal alanlarla ilişkilendirilen özelliklerin çoğu kentlere muhalif olarak tanımlanmaktadır. Bu bağlamda kırsal kesimin popüler kavramları modernizmden ziyade gelenek, sanayiden ziyade tarım, kültürden ziyade doğa, dinamizm ve yenilikten ziyade değişmezliktir. Bölgesel kalkınmada kırsal alanlar, bölgelerin rekabetçi güçlerine aktif katkı yapmaktan ziyade, genellikle kentsel güdümlü büyüme süreçlerinin pasif alıcıları olarak kullanılmaktadır. Bununla birlikte, ulusal nüfus genellikle kırsal kesimdeki halklara ve topluluklara halkın desteğini haklı kılan güçlü kırsal yanlısı ve kentsel karşıtı sosyal değerlere sahiptir (Ward ve Brown, 2009: 1239-1240).

Kırsal alanlar, insanın ve yaşayan doğanın devam eden karşılaşması, etkileşimi ve karşılıklı dönüşümünün bulunduğu yerdir. Bu karşılaşma, mekansal ve geçici olarak sınırlanan çok çeşitli farklı uygulamalarla gerçekleşmektedir. Tarım, ormancılık, balıkçılık, avcılık, kırsal turizm, kırsal sporlar ve kırsal kesimde yaşama bunlara dahildir (Marsden ve Ploeg, 2008: 2-3). Son yıllarda insan ve yaşayan doğanın ortak evrimi içinde büyük değişiklikler olmuştur. Kırsal ekonomiyi oluşturan uygulamaların bileşimi çarpıcı biçimde değişmiştir. Tarım birçok alanda azalan bir faaliyet olsa da (en azından kantitatif olarak) kırsal turizm, kırsal konut ve kırsal sporlar birçok yerde bölgesel kırsal ekonominin önemli yeni unsurları haline gelmiştir. Bu, kırsal kesimin üretim yeri olmaktan, tüketim yeri olmaya doğru değiştiğini göstermektedir (Marsden ve Ploeg, 2008: 3-4). Bu bağlamda kırsal kalkınma, kırsal alanı bir bütün olarak toplum için daha çekici, daha erişilebilir, daha değerli ve daha faydalı hale getirerek (kırsalda yaşayanlar da dahil olmak üzere) kırsal alanı daha geniş bir toplum içinde yeniden konumlandırmayı amaçlamaktadır. Bir diğer ifadeyle kırsal kalkınma bölgesel kalkınmanın itici gücü durumundadır (Marsden ve Ploeg, 2008: 3).

Kırsal kalkınma tarım sektörünü öne çıkaran bir alandır (Aslan vd., 2016: 233). Bu bağlamda 1950’li yıllardan beri bölgesel kalkınmanın tarım kanadı ekonomistlerin hep odağında olmuş ve günümüze kadar farklı şekillerde yorumlanmıştır.

Bununla birlikte 1950’li yıllarda kalkınma modelleri ve planlama alanında yapılan çalışmalarda tarıma gereken ilgi yeterince gösterilmemiştir. Diğer sektörlere göre daha geri planda kalmış ve sanayi sektörünü beslemesi gerektiği düşünülen bir alan olarak değerlendirilmiştir. 1960’lardan sonra ise tarımın sadece sanayiyi besleyen bir alan olduğu hatasından vazgeçilerek tarım ve sanayinin birbirini desteklemesi gerektiği farkına varılmıştır (Öğüt, 1993: 19-21). Dolayısıyla bölgesel kalkınmanın sağlanmasında tarım oldukça stratejik bir öneme sahiptir. Tarım sektörü ekonomik, sosyal, politik ve teknik yönleriyle diğer sektörlerden farklı ve önem derecesi yüksek bir sektördür. Bu yüzden tarım, bütün ülkelerde stratejik bir öneme sahip olmakla beraber ülkelerin kendine has ekonomik yapısına göre belirlenen bir tarım politikası ile ülkenin olanakları dâhilinde desteklenen bir sektördür. Dış etkenlere maruz kalma açısından diğer sektörlere göre daha hassas olmakla beraber verimliliğin değişmesi ise birçok değişken tarafından tetiklenebilmektedir. Bu alanda uygulanan/uygulanacak olan politikaların temel amacı var olan kaynakların verimli kullanılmasına yönelik olarak ekonomik, sosyal, çevresel ve uluslararası gelişmeler boyutunu bütün olarak ele alan, örgütlü, rekabet gücü yüksek, sürdürülebilir bir tarım sektörünün oluşturulmasıdır. (Olhan, 2012: 145-152). Tarım sektörünün gerek ekonomi ve gerekse kırsal alanlardaki önemi bölgesel kalkınmada oldukça stratejik bir konumda yer almasına neden olmaktadır. Gıda güvenliği, sanayi için gereken hammadde temini, tarımsal faaliyetler alanında sağlanan istihdam, gelir dağılımı ile ilgili kaygılar ve nüfusun beslenmesi için yeterli gıda erişimi gibi konular tarımı stratejik hale getiren faktörlerin başında gelmektedir (Acar, 2008:

161-163; UİB, 2017: 44).

Tarımsal üretim konusunda yoğun teknoloji kullanımı ve verimlilik ülkeler açısından büyük bir önem arz etmektedir. Düşük teknoloji kullanımı, verimlilik esasının göz ardı edilmesi bölgesel kalkınma politikaları ile aşılmaya çalışılmaktadır. Tarım sektörüne gereken önemi vermeyen ülkeler ilerde tarım sektörü ile bağlantılı olan birçok farklı sektörde dışa bağımlı hale gelmekle beraber ülke içinde de sürdürülebilir gıda noktasında birçok problemle karşı karşıya kalacaklardır (Tuna,1989:

346-349).

Teknolojik gelişmeler ışığında günümüz dijital çağında bilgi, en değerli üretim faktörü haline dönüşmüştür. Bu dönüşüm tarım sektörünü de etkileyerek tarımda modernleşme ve mekanizasyon seviyesinin artması yoluyla verimlilikte büyük artışları beraberinde getirmiştir. Özellikle artan nüfusa bağlı olarak oluşan talep karşısında tarımsal üretimde gelişme hızını ve verimi artırmak için tarımda teknoloji vazgeçilmez bir araç durumuna gelmiştir (Ercan vd., 2019: 259). Bu yüzden de

(4)

tarımsal kalkınma yoluyla kırsal gelişmeyi ve bölgesel kalkınmayı mümkün kılmanın yolu tarımda teknolojik yenilikleri geliştirmek, takip etmek ve yeni teknikleri kullanmaktan geçmektedir.

Türkiye’de tarımın ve kırsal kesimin bölgesel kalkınmadaki rolü AB’ye katılım müzakereleri ile birlikte ayrı bir boyut kazanmıştır (Bahtiyar, 2014: 307; Gülçubuk vd., 2010: 7; TKDK, 2017: 6). Bu bağlamda Türkiye ile AB arasındaki uyum çalışmaları çerçevesinde 3 Ekim 2005’de tarım ve kırsal kalkınma başlığı müzakere konusu olmaya başlamıştır (Yontar ve Söztutar, 2018: 50). Bunun neticesinde 18 Mayıs 2007 tarih ve 5648 Sayılı kanun ile Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) bir IPARD (Katılım Öncesi Yardım Aracı – Kırsal Kalkınma Bileşeni) Ajansı olarak kurulmuştur (TKDK, 2017: 6).

TKDK’nın kuruluş amacı, ulusal kalkınma plan, program ve stratejilerinde öngörülen ilke ve hedefler çerçevesinde, AB ve uluslararası kuruluşlardan sağlanan kaynakları da kapsayacak şekilde, kırsal kalkınma programlarının yürütücüsü olarak faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu amaç doğrultusunda TKDK, AB Katılım Öncesi Yardım Aracı Kırsal Kalkınma Programlarının yetkili kurumudur (TKDK, 2017: 1-6).

TKDK tarafından uygulanan IPARD programın temel amacı ise; AB ortak tarım politikasıyla ilgili müktesebatın hazırlanmasına ve aday ülkelerdeki tarım sektörü ile kırsal alanların sürdürülebilir bir biçimde uyumu için bazı önceliklere ve sorunların çözümüne katkı sağlamaktır. Bu çerçevede desteklenecek tedbirlerde öncelik; pazar verimliliği, kalite ve sağlık standartlarının iyileştirilmesi ile kırsal alanlarda yeni istihdam alanlarının oluşturulmasıdır (T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, 2011: 162; TKDK, 2015: 23; Aslan vd., 2016: 240). Programda TKDK’nın temel olarak iki görevi vardır.

Bunlardan birincisi uygulama ikincisi ise ödemedir. Adaylık döneminde bu fonksiyonları yerine getirecek olan TKDK’nın, adaylık süreci içinde yeterli deneyimi elde ederek üyelik sonrasında AB ortak tarım politikası çerçevesindeki kırsal kalkınma için Avrupa “Ödeme Ajansı” olarak çalıştırılması düşünülmektedir (Dağlıoğlu, 2008: 56-58).

TKDK destekleri kapsamında 5 farklı tedbir kodu başlığı altında destekler verilmektedir. Bu bağlamda 101 tedbir koduyla tarımsal işletmelerin fiziki varlıklarına yönelik yatırımlara, 103 tedbir koduyla tarım ve balıkçılık ürünlerinin işlenmesi ve pazarlanması ile ilgili fiziki varlıklara yönelik yatırımlara, 201 tedbir koduyla tarım, çevre, iklim ve organik tarım tedbirine, 202 tedbir koduyla LEADER yaklaşımı - yerel kalkınma stratejilerinin uygulanmasına ve 302 tedbir koduyla çiftlik faaliyetlerinin çeşitlendirilmesi ve iş geliştirmeye destek sağlanmaktadır (TKDK, 2019).

IPARD programı çerçevesinde TKDK destekleri coğrafi odaklanma ile belirlenen 42 ilde uygulanmaktadır (T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, 2011: 161; Aslan vd., 2016: 245). Bu illerin seçiminde illerin GSYH değerlerinin Türkiye ortalamasının

%75’inin altında olması, kırdan kente vermiş olduğu ya da iller arasındaki göç oranları ve illerin tarım sektörü ile kırsal alanlarının potansiyelleri açısından zayıf ve güçlü olduğu özellikler dikkate alınmıştır (T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, 2011: 167-170; Yontar ve Söztutar, 2018: 54-55).

IPARD programları temelinde, Türkiye’ye tahsis edilen fonlar IPARD I (2007-2013) ve IPARD II (2014-2020) şeklinde iki dönemde TKDK sorumluluğunda kullandırılmaktadır (TKDK, 2017: 1). 2007-2013 dönemini kapsayan IPARD I programının uygulaması sona ermiş olup, program çerçevesinde bu dönemde süt üreten tarımsal işletmeler, et üreten tarımsal işletmeler, kırmızı ve kanatlı eti kesimhaneleri, et, süt ve meyve sebze işleme paketleme işletmeleri, balık işleme paketleme işletmeleri, arıcılık, tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliği, otel, halı saha, yerel ürünler, kültür balıkçılığı alanlarında proje hazırlayıp sunan başvuru sahiplerine hibeler verilmiştir. Yatırımların hibe oranı %50 ile %65 arasında değişmektedir.

Toplam hibe tutarının %75’i AB, %25’i ise Türkiye tarafından karşılanmıştır. AB ile Türkiye arasında gerçekleşen anlaşmalar vasıtasıyla projeleri kabul edilen yatırımcılar KDV’den de muaf tutulmuştur. Yine IPARD I programı kapsamında bazı yatırımların gerçekleştirilebilmesi için kırsal alan şartı koşulmuştur (IPARD, 2017; Aslan vd., 2016: 246).

TKDK, IPARD I Programı kapsamında 15 çağrı ilanı gerçekleştirmiş olup; bu çağrıların sonucunda toplam 10.693 yatırımcı ile sözleşme imzalanmıştır. Yaklaşık 6,7 milyar TL’yi bulan yatırım kapsamında, TKDK tarafından yatırımcılara 3,15 milyar TL hibe ödenmiştir. Bu yatırımlar kapsamında, yaklaşık 57 bin kişiye istihdam sağlanmıştır. Faydalanıcılara IPARD yatırımlarının muaf tutulduğu vergiler sayesinde 1 milyar 181 milyon TL kadar dolaylı bir katkı daha sağlanmıştır. Ayrıca IPARD fonları ile desteklenen 3 işletme 48 ayrı ülkeye yaklaşık 179 milyon TL değerinde ihracat gerçekleştirmiştir (TKDK, 2017: 14). IPARD I programında gençlere ve kadınlara uygulanan pozitif ayrımcılık neticesinde; toplam yatırımların yaklaşık

%43’ü 40 yaş altı genç yatırımcılar (4.572 yatırımcı) tarafından, yaklaşık %10’u ise kadın girişimciler (1.055 kadın girişimci) tarafından hayata geçirilmiştir. Sonuç olarak ülkemize IPARD kapsamında tahsis edilen 1,052 milyar avroluk fonun 1,047 milyar avrosu hibe olarak yatırımcılarla buluşturulmuş ve fon kullanım oranı %99,52 olarak gerçekleşmiştir (TKDK, 2017: 15).

TKDK, IPARD I programının sona ermesinden sonra, 2014-2020 dönemini kapsayan IPARD II programını uygulamaya başlamıştır. IPARD II programı ile IPARD I programındaki sektörlere ek olarak kırsal alanlarda yerel eylem girişimleri ve çevre dostu tedbirler de desteklenmektedir. IPARD I programında yer almayan manda sütü, kaz, yumurta tavukçuluğu, mantar ve misel, makine parkları ve yenilenebilir enerji yatırımları IPARD II programı kapsamına alınmıştır. Ayrıca IPARD II programının kırsal altyapı yatırımları tedbiri kapsamında ilk defa kamu tüzel kişileri de başvuru sahibi listesine dahil

(5)

edilmiştir. IPARD II Programı dâhilinde 801 milyon avro AB katkısı ile 244 milyon avro Türkiye Cumhuriyeti katkısı olmak üzere toplam 1 milyar 45 milyon avro hibe kullandırılacaktır (TKDK, 2017: 16).

IPARD programı çerçevesinde desteklerden faydalanan 42 ilden biri bu çalışmada ele alınan Isparta ilidir. Isparta ili ekonomisi tarıma dayalı olan özellikle de meyveciliğin öne çıktığı bir bölgedir. Ülkemizde çok büyük bir oranla başı çeken gül üreticiliği yanında hububat, baklagiller ve endüstri bitkileri üretimi de Isparta tarımında önemli bir yer teşkil etmektedir.

Bunun dışında Isparta ili; büyükbaş, küçükbaş ve kümes hayvancılığı ile tatlı su balıkçılığının yapıldığı önemli merkezlerden biri durumundadır. Tüm bu tarımsal faaliyetleri içinde barındırmasından dolayı ilde tarım sektöründe faaliyet gösteren kişi sayısı da oldukça yüksektir (BAKA, 2020: 2-6). Bu bağlamda 2018 yılı TÜİK (2020) verilerine göre tarım sektörü ilde yaratılan toplam 15.284.266 bin TL’lik bölgesel GSYH’ya yaklaşık olarak 2.253.817 bin TL’lik bir katkı sağlamaktadır. IPARD programı çerçevesinde tarım sektörüne ve kırsal kesime sunulan desteklerden Isparta IPARD I programında 66 milyon 620 bin TL faydalanırken (TKDK, 2018), hala devam eden IPARD II programında ise destek alan 42 il içerisinde en fazla fon kullanan 11. il konumundadır (TKDK Isparta İl Koordinatörlüğü, 2020).

2. Literatür Taraması

Literatürde TKDK desteklerine ilişkin yapılmış olan ampirik çalışmalardan öne çıkanlar özetle şunlardır:

Akın (2015) çalışmasında AB’nin kuruluşundan itibaren kırsal kalkınma politikaları ve üye ülkelere yönelik uyguladığı mali yardımları Denizli ili örneğinde incelemiştir. Bu bağlamda Denizli’de seçilen 6 ilçede, IPARD programından faydalanan 220 işletme yöneticisine anket uygulayarak elde edilen veriler ile tek yönlü ANOVA testi ve ki-kare bağımsızlık testi yapılmıştır.

Çalışma sonucunda tarımsal kalkınmaya yönelik yapılan çalışmaların bölgeye katkısı olacağını düşünenlerin oranının

%92,3 olduğu, kırsal kesimin kalkınması için öncelikli yapılması gerekenlerin ucuz tarımsal girdi, proje ve hibe desteği ile ürünlerin değerinde satışının sağlanması gerektiği, 1000 TL ve altında gelir elde eden katılımcıların kırsal kalkınma desteği almakta isteksiz olduğu, IPARD programlarının kırsal yatırımlara ve bölgeye katma değer sağladığı ortaya konmuştur.

Bahtiyar (2015) çalışmasında TKDK’nın Türkiye’de kırsal kalkınmaya yönelik katkılarını ortaya koymak için Ankara il koordinatörlüğü çalışmaları üzerinden süreç analizi yöntemini kullanmıştır. Çalışma sonucunda desteklerin bölgede makine ekipman ihtiyacını karşıladığı, proje inşaatları ile de diğer sektörlerde de bir hareketlilik meydana getirdiği, kırsala yapılan bu yatırımların üretime, istihdama, kullanılmayan tarım arazilerinde üretime geçilmesine, şehre göçün engellenmesine ve dönüşlerin sağlanmasına katkı sağladığı belirtilmiştir.

Cihangir vd. (2015) çalışmalarında 2013-2015 döneminde IPARD hibe desteği kapsamındaki tarımsal alet ve makinaların Mardin iline yaptığı katkıyı incelemiştir. Çalışma sonucunda TKDK’nın Mardin’de tarım, hayvancılık, kırsal turizm gibi farklı sektörlerde hibe desteği verdiği, sektör bazında en fazla desteklenen yatırımların süt üreten tarımsal işletmeler olduğu, en fazla makine ekipman desteğinin süt üreten çiftliklere verildiği, IPARD programı çerçevesinde verilen desteklerin Mardin’de tarım ve hayvancılık yatırım potansiyelini geliştirdiği ortaya konmuştur.

Akın (2016) çalışmasında, Denizli ilindeki kırsal potansiyeli ortaya koyarak kırsal kalkınma dinamiklerini sosyal, ekonomik ve fiziki olarak incelemiştir. 220 adet işletme üzerinde yaptığı anket çalışması sonucunda işletme yöneticilerinin ortalama yaşının 43,6 olduğunu, hane büyüklüğünün 4,2 olduğunu, işletmeye ait arazi varlığının 77,3 olduğunu, işletmelerin

%53,2’sinin karma tarım işletmesi olduğunu, işletmelerin %76,8’inin başlıca geçim kaynağının tarımsal faaliyet olduğunu, işletmelerin %54,5’inin tarımsal faaliyetinden dolayı borçlu olduğunu, işletme yöneticilerinin devletten ilk üç sırada ucuz tarımsal girdi, projeli hibe desteği ve ürünlerin değerinde satılmasını istediğini, gelecekte kırsal alanların kalkınmasında et tavukçuluğu, tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliği, süt hayvancılığı ve yerel ürünlerin lokomotif faaliyet olacağını, kırsal turizmin bölge kalkınması için ciddi bir yatırım potansiyeli olduğunu ortaya koymuştur.

Aslan vd. (2016) çalışmalarında, Mardin’de TKDK desteklerini incelemişler ve bu desteklerin özellikle süt, et, arıcılık gibi sektörlere ve istihdama olumlu katkılar sağladıklarını ortaya koymuşlardır.

Bilici (2016) çalışmasında 17 farklı ilde IPARD programı kapsamında destek almış süt sığırcılığı işletmelerinden 100 tanesinden anket yoluyla elde ettiği verileri incelemiştir. Çalışma sonucunda IPARD desteği almanın incelenen süt sığırcılığı işletmelerinin üretim alışkanlığını, teknoloji kullanımını ve işletmecilik biçimini olumlu yönde değiştirdiği, küçük ölçekli süt sığırcılığı işletmelerinin kullandıkları hibe karşılığında yeterli düzeyde fayda sağlayamadığı, orta ve büyük ölçekli süt sığırcılığı işletmelerinin sağladığı faydanın katlanılan maliyetten daha yüksek olduğu ortaya konmuştur.

Gülçubuk vd. (2016) çalışmalarında, TKDK desteklerinin süt ve besi hayvancılığı yetiştiriciliği tedbirlerindeki etkisini, desteklerin etkinliğinin ve etkililiğinin ekonomik, çevresel ve sosyo-kültürel boyuttaki değişimleri ile ilgili sonuçlarını 2011- 2014 yılları arasında desteklenen ve hayata geçen projeler çerçevesinde incelemiştir. Çalışmada 10 ilden 47 proje faydalanıcısından anket yöntemi ile elde edilen veriler çoklu uyum analizi yöntemi ile değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda süt hayvancılığı alt tedbirinden yararlanan işletme sahiplerinin proje desteği almadan önceki uğraşları ile

(6)

benzer alana yatırım yaptıkları, yatırım miktarlarının 250 bin ile 1 milyon TL arasında olduğu, geçmişten gelen bir tarımsal deneyime sahip oldukları, mesleklerinin çiftçi ve bu işletme sahiplerinin genellikle ortaokul düzeyinde bir eğitim düzeyine sahip oldukları; besi hayvancılığı alt tedbirinden yararlanan işletme sahiplerinin önemli çoğunluğunun herhangi bir tarımsal deneyimlerinin olmadığı, hibe desteğinden önce tarımsal konularda bir yatırımlarının bulunmadığı, yatırım tutarlarının 1 ile 2.5 milyon TL arasında değiştiği ve ticaret ile uğraşan bireyler olduğu ortaya konmuştur.

Yıldırım (2016) çalışmasında, Erzurum, Kars ve Ağrı illerinde IPARD programı kapsamındaki hibelerle işletmelerde hedeflenen özelliklere veya amaçlara ulaşılıp ulaşılamadığını ya da hedeflerin ne ölçüde gerçekleştirildiğini Treatment Effect (Muamele Etkileri) modeli ile belirlemeye çalışmıştır. Çalışma sonucunda sığırcılık işletmelerinde hibelerden yararlanma durumu yararlanmadığı duruma göre bürüt karı arttırdığı, arıcılık hizmetlerinde daha yüksek hibe alan işletmelerin daha yüksek bal üretimi yaptığı, sığırcılık işletmelerinde süt üretiminin hibe alanlarda daha çok olduğu ve et ve süt ürünleri işletmelerinde hibe alan işletmelerin brüt karlarının daha yüksek olduğu sonucuna varılmıştır.

Zengin ve Savgın (2016) çalışmalarında, Edremit Körfezinde IPARD programı çerçevesinde “Çiftlik Faaliyetlerinin Çeşitlendirilmesi ve İş Geliştirme” tedbiri kapsamında yapılan yatırımları incelemişlerdir. Çalışma sonucunda yatırımcıların tesadüfi olarak desteklerden haberdar oldukları, özelikle makine ekipman alımında sorunlar yaşandığını, almaya hak kazanılan destek tutarının sözleşme sonrası uygun olmayan harcama olarak tespit edilen kalemler sebebiyle kesintiye uğradığı gibi sorunlar tespit edilmiştir.

Gülçubuk vd. (2017) çalışmalarında, TKDK tarafından 2011-2014 yılları arasında desteklenen ve hayata geçen proje sonuçlarının istihdam üzerindeki etkisini 16 ilden 145 proje faydalanıcısı ile yapılan anket çalışması yoluyla incelemiştir.

Çalışma soncunda TKDK desteklerinin genel anlamda istihdamda 3.5 katlık bir artış sağladığı ve en yüksek artışın 34.2 kat ile broyler yetiştiriciliğinde olduğu, tedbirler bazında en fazla istihdamın besi hayvancılığında olduğu, TKDK projeleri ile bir kişiye istihdam yaratmanın ortalama maliyetinin 153.466 TL olduğu, yatırım desteklerinin verilmesinde küçük aile çiftçiliğinin sürdürülebilirliğini sağlayacak desteklerin de verilmesi gerektiği ortaya konmuştur.

Çimen (2017) çalışmasında IPARD programı kapsamında verilmekte olan desteklerden et ve süt sektöründe 1. ve 2. çağrı döneminde destek alan 30 projenin sonuçlarını ve bulundukları bölgenin ekonomik kalkınmasına olan katkılarını incelemiştir. Çalışma sonucunda IPARD programının yerel ekonomik kalkınmaya katkı sağladığı ve faydalanıcıların beklentilerini büyük ölçüde karşıladığı ortaya konmuştur.

Akkoyun (2018) çalışmasında AB mali destek programlarından biri olan IPARD’ın Rostow kalkınma modeline göre etkilerini Denizli ili örneğinde incelemiştir. 41 hibe desteği almış çiftçiye uygulanan anket verileri ve Güney Ege Kalkınma Ajansından elde edilen veriler kullanılarak yapılan çalışma sonucunda il genelinde kırsal kalkınma ile birlikte tarım sektörünün kalkışa hazırlık döneminde olduğu ve IPARD destekleriyle nispeten kalkış aşamasına geçmeye başladığı bulgusu ortaya konmuştur.

Yontar ve Söztutar (2018) çalışmalarında, TKDK’nın girişimcilik, üretim ve kırsal kalkınma kapsamında herhangi bir olumlu ya da olumsuz etkisinin olup olmadığını Manisa İl Koordinatörlüğünde kurum uzmanları üzerinde anket çalışması yapmak suretiyle incelemişlerdir. Çalışma sonucunda TKDK gibi bir kurumun kurulmuş olmasının önemi, üreticilere yarattığı fayda ve sürdürülebilir kırsal kalkınmaya olan olumlu etkisi, projelere verilen mali desteğin katlanarak arttığı, küçük ölçekli çiftçilere de yeterli desteğin verilmesi gerektiği, danışmanlık firmalarının yeterliliğinin ve denetimlerinin artırılması gerektiği, Manisa’da verilen desteklerin kırsal kalkınmaya önemli hizmetler sunduğu, projelerin çevresel konularla tam anlamıyla entegre olmadığı ortaya konmuştur.

Koçdemir (2018) çalışmasında Elazığ, Diyarbakır ve Malatya illerindeki TKDK yatırımlarını ve etkilerini incelemiştir.

Çalışma sonunda bu illerde TKDK’nın birçok sektörde desteklemelerde bulunarak bu illerin ekonomilerinin güçlenmesini sağladığı, destekleme yapılan sektörler arasında en dikkat çeken sektörün beyaz et üreten tarımsal işletmeler olduğu, bu sektöre sağlanan hibelerin diğer sektörlere kıyasla daha fazla olduğu, büyükşehir olan Malatya ve Diyarbakır illerinde yapılan yatırımların ilçelerde daha dengeli bir dağılım gösterdiği ortaya konmuştur.

Keleş (2018) çalışmasında TKDK tarafından arıcı işletmelerine çiftlik faaliyetlerinin modernizasyonu ve çeşitlendirilmesine dayalı olarak verilen desteklemelerin etkinliğini Trabzon ilinde anket yöntemi ile toplanan veriler çerçevesinde crosstab, CART, MARS analizlerini kullanılarak incelemiştir. Çalışma sonucunda TKDK hibelerinden yararlanmayan işletmelerin kovan başı verimliliklerinin hibe alan işletmelere göre daha yüksek olduğu, hibe alınması sırasında oluşan maliyet kalemlerinden dolayı destek alan işletmelerde girdi kullanımı azaldığından verimliliğin düştüğü, bu problemin bürokratik işlemlerin azaltılarak ve hibe takibinin etkin bir şekilde yapılarak çözülebileceği sonucuna varılmıştır.

Tan vd. (2018) çalışmalarında, Çanakkale ilinde TKDK destekleri kapsamında çiftlik faaliyetlerinin çeşitlendirilmesi ve geliştirilmesi programı ile makine ve ekipman desteği alan üreticileri araştırmışlardır. Anket yöntemi ile 100 üreticiden elde ettikleri verileri kullanarak üreticilerin makine ekipman desteğinden memnuniyetlerini etkileyen faktörleri lojistik regresyon analizi ile incelemişler ve arazi büyüklüğü, makine ekipman alma kararlığı ve makine ekipman ile ilgili bir sorun yaşamama durumlarının memnuniyet üzerinde pozitif etkisi olduğunu bulmuşlardır.

(7)

Tan ve Tan (2019), çalışmalarında kırsal alanda özellikle küçük ve orta ölçekli tarımsal işletmelerin desteklenmesi ve girişimcilik kabiliyetlerinin teşvik edilmesi amacıyla uygulanan projeleri Türkiye ve Çanakkale özelinde incelemiştir.

Çalışma sonunda Çanakkale ilinde bazı ilçelerde bölgesel üretim potansiyelinin yeterince değerlendirilemediği ortaya konmuştur.

Çütçü ve Telli (2019) çalışmalarında, AB tarımsal ve kırsal kalkınma destek programı (IPARD) çerçevesinde sağlanan desteklerin Türkiye tarım ihracatına etkisi 2013/1 – 2016/12 aylık veriler üzerinden yapısal kırılmalı ekonometrik testlerle analiz etmiştir. Çalışma sonucunda Gregory-Hansen tek kırılmalı eşbütünleşme testine göre seriler arasında uzun dönemli ilişki olduğu, FMOLS tahmincisine göre ise IPARD desteklerindeki artışın Türkiye tarım ihracatına pozitif yönde etkisi olduğu, Hacker-Hatemi nedensellik testi sonuçlarında ise tarım ihracatından IPARD desteklerine doğru tek yönlü nedensellik ilişkisi olduğu ortaya konmuştur.

TKDK desteklerine ilişkin yapılmış olan ampirik çalışmalar incelendiğinde büyük bir çoğunluğunun tarım ekonomistleri tarafından yapıldığı, çalışmalarda anket yönteminin kullanıldığı, çalışmaların küçük bir bölgeyi ve sektörü kapsadığı ve bu anlamda TKDK desteklerinin sektörel veya bölgesel etkilerini ortaya koymaya çalıştığı, analiz yöntemi olarak daha çok betimleyici istatistikler ile birlikte varyans analizi, parametrik hipotez testleri ve non-parametrik hipotez testlerinin kullanıldığı görülmektedir. Yapılan anketli çalışmaların birçoğunda ele alınan örneklemin anakütleyi temsil etme yeteneğine bakılmamıştır. Bunun dışında verilen desteklerin tedbir türleri açısından bölge ekonomisine ve yararlanıcı firmalara etkisini karşılaştırmalı olarak inceleyen çalışmaya rastlanmamıştır. Yine konu ile ilgili makro boyutlu çalışmanın da pek bulunmadığı, bunun da temel nedeninin destek alan firma bilgilerine ulaşmanın zorluğu ve bu firmaların büyük bir çoğunluğunun kırsal bölgelerde faaliyet göstermesinden dolayı Türkiye çapında bir çalışmayı yapmanın oldukça zor olmasından kaynaklanacağı olabilir.

3. TKDK IPARD I Destekleri Üzerine Isparta’da Bir İnceleme 3.1. Araştırmanın Amacı

Sermaye yetersizliğinden dolayı kırsal bölgelerde kalkınma çabaları genellikle sınırlı kalmaktadır. Bu durum kırsal bölgelerdeki halkın sosyo-ekonomik koşullarını olumsuz bir şekilde etkileyerek diğer bölgelerden daha kötü bir refah düzeyinde yaşamalarına neden olmaktadır. Bu bağlamda kırsal kalkınma programlarının uygulanmasına yönelik faaliyetleri gerçekleştirme amacı ile kurulan TKDK, tarımsal kalkınmayı ön plana çıkarmak suretiyle bölgesel kalkınmada oldukça etkili olmaktadır (TKDK, 2017: 1). TKDK, IPARD programları ile kırsal bölgeleri bölgesel kalkınma açısından desteklemek amacıyla çeşitli hibeler sağlamaktadır. Bu kapsamda günümüzde 2014-2020 yıllarını kapsayan IPARD II programı uygulanmaktadır. Daha önce ise 2007-2013 yıllarını kapsayan IPARD I programı ile kırsal alanlarda faaliyet gösteren birçok firmaya destekler sağlanmıştır. Bu desteklerin 66 milyon 620 bin TL’lik kısmından ise Isparta ilinde faaliyet gösteren 166 firma faydalanmıştır (TKDK, 2018). Dolayısıyla çalışmanın temel amacı Isparta ilinde IPARD I programından faydalanan firmaların bölgesel kalkınma açısından sağlamış oldukları katkıyı ve bu desteklerin firmaların büyüme performansına etkisini incelemektir.

Literatürde bölgesel kalkınmanın sosyal, ekonomik, siyasal, çevresel vb. birçok ölçütü bulunmaktadır (Tolunay, 2002;

Özdemir ve Gül, 2019). Çalışmanın temel amacı doğrultusunda bölgesel kalkınma, ekonomik ölçütlerden istihdam artışı ve bölgesel gelir artışı esas alınarak değerlendirilmiştir. Bir diğer ifadeyle TKDK IPARD I desteklerinin bölgesel kalkınma üzerinde yaratacağı etki istihdam ve bölgesel gelir şeklinde iki kısıt çerçevesinde ele alınmıştır.

Zaman içinde firmada çalışan işçi sayısının veya firma gelirinin/varlığının büyümesi olarak tanımlanan (Nichter ve Goldmark, 2009: 1454) firma büyümesi de literatürde pek çok ölçüt kullanılarak ifade edilmektedir. Bu anlamda toplam varlıklarının defter değeri, piyasadaki firma değeri, toplam satış hacmi, toplam çalışan sayısı, örgütsel karmaşıklık derecesi, yatırım ve üretim hacmi ile diğer ölçütler şeklinde adlandırılan firma büyüme performansını ifade etmede kullanılan birçok değişken vardır (Kılıçkaplan ve Hayırsever Baştürk, 2007: 3; Özkul, 2013: 126). Bu çalışmada ise firma büyüme performansı; satış hacmi artışı, nakit akışı artışı, kar marjı artışı, istihdam artışı, yatırım artışı ile tanınırlık ve sektördeki konum artışı şeklinde altı kriter açısından değerlendirilmiştir.

3.2. Araştırmanın Yöntemi

Araştırmada IPARD I desteklerinden faydalanan Isparta ilindeki firmaların bölgesel kalkınma açısından sağlamış oldukları katkıyı incelemek için anket yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada kullanılan anket Demirbük (2013), Özkul (2013), Kafa (2014) ve Özen (2014) çalışmalarından yararlanılarak geliştirilmiştir.

TKDK Isparta İl Koordinatörlüğü’nden gerekli izinler alındıktan sonra Isparta’da IPARD I desteklerinden yararlanan katılımcılara anket 05.03.2018 – 15.10.2018 tarihleri arasında yüz yüze uygulanmıştır. Araştırmada anketlerin

(8)

uygulanmasından sonra elde edilen verilerin analizinde SPSS ve STATA programlarından yararlanılmıştır. Araştırmada betimleyici istatistiksel analizler dışında ki-kare testi ve logit analizi yönteminden faydalanılmıştır.

Ki-kare testi istatistiksel araştırmalarda sıklıkla kullanılan nonparametrik bir testtir. Anakütlenin normal dağılım göstermediği veya değişkenlerin nitel değişken olduğu durumlarda ki-kare testi uygulanabilmektedir. Bu bağlamda ki-kare testinin amacı ortaya atılan bir iddianın anakütle düzeyinde geçerliliğini hipotez testleri yardımıyla araştırmaktır. Ki-kare testi genellikle kategorik verilerin elde edildiği araştırılmada kullanılmaktadır. Fakat ölçümle belirtildiği halde sonradan kategorik hale dönüştürülen nicel verilerin analizinde de kullanılabilir (Uzgören, 2012: 311). Ki-kare testi uygulama amacı ve durumuna göre ki-kare bağımsızlık testi, ki-kare uygunluk testi ve ki-kare homojenlik testi olmak üzere üçe ayrılmaktadır.

Ki-kare bağımsızlık testi iki veya daha fazla değişken grubu arasında ilişki bulunup bulunmadığını incelemek için kullanılır.

Ki-kare homojenlik testi ise iki veya daha fazla örneklemin aynı anakütleden çekilip çekilmediğini belirlemek için kullanılır.

Son olarak ki-kare uygunluk testi ise örneklem sonuçlarının belirli bir dağılıma uygun olup olmadığını belirlemek için kullanılır (Kalaycı, 2010: 85-94; Uzgören, 2012: 312).

Araştırmada kullanılan bir diğer yöntem olan logit modeller, logit regresyona tabi olup ayrıca ikili bağımlı değişkenler için tasarlanmış doğrusal olmamakla beraber gerekli dönüşümlerin sağlanması ile doğrusallaştırılabilen regresyon modelleridir. İki değer alabilen bağımlı değişken söz konusu ise, bir karar biriminin sahip olduğu özellikleri ile bu değerlerin ifade ettiği durumlar arasında herhangi bir tercihte bulunma olasılığı arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amacıyla kullanılan logit modelleri, birikimli dağılım fonksiyonu yardımı ile kurulan modellerdir. Birden fazla değer alan kukla değişkenler bağımlı değişken olarak kullanıldığı nitel tercih modellerinde amaç, seçim olasılığının belirlenmesidir (Aldrich ve Nelson, 1984: 9).

Logit modeli çoklu doğrusal regresyon modellerindeki temel varsayımların (normallik varsayımı gibi) karşılanmasını gerektirmemektedir. Bu nedenle kategorik veri analizlerinde diğer analizlere göre daha kullanışlıdır (Çokluk vd., 2012: 49-50).

𝑃𝑖 = 𝐸(𝑌 = 1/𝑋𝑖) = 1

1+𝑒−(𝛽0+𝛽1𝑋𝑖) (1)

Denklem, bağımsız değişken Xi veri iken i. bireyin belirli bir seçim yapma olasılığını ifade etmektedir. Gösterimde kolaylık sağlamak amacıyla β1 + β2Xi yerine Zi yazıldığında,

Pi= 1

1+ e−Zi (2)

elde edilir. Bu fonksiyonda Zi -∞ ile +∞ aralığında, Pi ise 0 ile 1 aralığındadır. Pi bağımlı değişkenin 1 olması ihtimalini verir. Bu durumda 0 olması ihtimali 1 - Pi ile gösterilir. Bir diğer ifadeyle Pi bir olayın gerçekleşme olasılığını gösterirken, olayın gerçekleşmeme olasılığı 1 - Pi ile gösterilir (Gujarati, 2001: 554-555). Herhangi bir olayın gerçekleşme olasılığı ile gerçekleşmeme olasılığı arasında bir oranlama yapıldığında elde edilen oran odds ratio olarak ifade edilmektedir.

Hesaplanan odds ratio oranı e^(Z_i ) ye eşit olmakta ve elde edilen bu bulgunun logaritması alındığında değişik bir sonuca ulaşılmaktadır (Kleinbaum vd., 1998: 657).

𝐿𝑖 = In (1−𝑃1

𝑖) = 𝑍𝑖 = 𝛽0+ 𝛽1𝑋𝑖 (3)

Odds oranı bir olayın gerçekleşme ve gerçekleşmeme olasılıklarının birbirine oranını, bir başka ifade ile olma ihtimalinin olmama ihtimaline oranını göstermektedir. Odss oranından yapılacak çıkarsama ise; eğer odss oranı 1’den büyük ise olayın olma ihtimalinin yüksek olduğu, 1’den küçük ise olayın olma ihtimalinin düşük olduğu şeklindedir (Gujarati, 2001:

554-556).

3.3. Araştırmanın Anakütlesi ve Örneklemi

Araştırmada anakütle olarak TKDK’nın Isparta’da uygulamış olduğu 101, 103 ve 302 tedbir türlerinden faydalanan toplam 166 firma baz alınmıştır. Araştırmada hedef kitledeki birey sayısı bilindiği için n = N.t2.p.q / d2.(N - 1) + t2.p.q formülü kullanılarak örneklem hesaplanmaya çalışılmıştır. Formülde N: hedef kitledeki birey sayısı, n: örnekleme alınacak birey sayısı, p: incelenen olayın görülüş sıklığı (gerçekleşme olasılığı), q: incelenen olayın görülmeyiş sıklığı (gerçekleşmeme olasılığı), t: belirli bir anlamlılık düzeyinde, t tablosuna göre bulunan teorik değer, d: olayın görülüş sıklığına göre kabul edilen ± örnekleme hatasıdır (Salant ve Dillman, 1994: 55). Yapılan hesaplamaya göre % 95 güven aralığında, ± % 5 örnekleme hatası ile örneklem büyüklüğü 117 bulunmuştur.

Isparta ilinde IPARD I destekleri bağlamında 101 nolu tedbirden 18 firma, 103 nolu tedbirden 38 firma ve son olarak 302 nolu tedbirden 110 firma faydalanmıştır. Bu bağlamda örneklemin anakütleyi daha iyi temsil edebilmesi için tabakalı örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Bir diğer ifadeyle bu üç tedbir türündeki firma yoğunluklarına göre örneklem sayıları belirlenmiştir. Çünkü tabakalı örnekleme, sınırları belirlenmiş bir evrende alt tabakalar veya alt birim gruplarının var olduğu durumlarda kullanılan bir yöntemdir (Yıldırım ve Şimşek, 2005:105). Bu yöntemde örneklem her bir alt tabakadan

(9)

birbirinden bağımsız olarak çekilmektedir (Uzgören, 2012: 170). Bu bağlamda araştırmanın örneklemi IPARD I desteklerinden yararlanan tedbir gruplarına göre rastgele seçilen 122 firmadan oluşmaktadır. Bir diğer ifadeyle il bazında

% 95 güven aralığında, ± % 5 örnekleme hatası ile hesaplanan örneklem büyüklüğü değerlerine fazlasıyla ulaşılmıştır.

Fakat görüşülen 122 firmadan 13 tanesi anketi yapmayı kabul etmemiş veya anketin birçok sorusuna cevap vermemiştir.

Dolayısıyla bu 13 firma çıkarılmış ve örneklem 109 firmadan oluşmuştur. Böylelikle anakütlenin % 65,26’sına ulaşılmıştır.

Araştırmada anakütle ve örneklem değerleri belirlendikten sonra, belirlenen anakütle ve örneklem değerleri arasında istatistiksel açıdan önemli bir farklılık olup olmadığı ki-kare uygunluk testi ile test edilmiştir.

Tablo 1. Ki-Kare Uygunluk Testi

Ki-Kare 3,501a

Serbestlik Derecisi 2

P ,174

a. hücre (% 0,0) 5'den az frekans beklemektedir. Minimum beklenen hücre frekansı 11,8'dir.

Anakütle ile örneklem arasında istatistiksel olarak farklılık olup olmadığını belirlemek için yapılan ki-kare uygunluk testi sonucuna göre p=0,174 > 0,05 olduğu için H0 hipotezi reddedilemez. Bir diğer ifadeyle örneklem anakütleyi temsil edebilir (örneklem dağılımı anakütle dağılımına uygundur). Tablo 2’de her tedbire ilişkin anakütle ve örneklem büyüklükleri gösterilmiştir.

H0: Örneklem dağılımı ile anakütle dağılımı arasında uygunluk vardır (Örneklem dağılımı ile anakütle dağılımı arasında fark yoktur.)

HA: Örneklem dağılımı anakütle dağılımı arasında uygunluk yoktur (Örneklem dağılımı ile anakütle dağılımı arasında fark vardır.)

Tablo 2. Anakütle ve Örneklem Dağılımı

Tedbir Anakütle Örneklem

Sayı Yüzde Sayı Yüzde

101 - Tarımsal işletmelerin fiziki varlıklarına yönelik yatırımlar 18 10,84 15 13,76

103 - Tarım ve balıkçılık ürünlerinin işlenmesi v pazarlanması ile ilgili fiziki varlıklara

yönelik yatırımlar 38 22,89 31 28,44

302 - Çiftlik faaliyetlerinin çeşitlendirilmesi ve iş geliştirme 110 66,27 63 57,80

Toplam 166 100 109 100

3.4. Araştırmanın Bulguları

Araştırmanın bu kısmında öncelikle ankete katılanlara ilişkin demografik bilgilere değinilmiştir.

Tablo 3. Demografik Bilgiler

Cinsiyet Sayı Yüzde Medeni Durum Sayı Yüzde

Kadın 7 6,4 Evli 92 84,4

Erkek 102 93,6 Bekar 17 15,6

Yaş Sayı Yüzde Eğitim Durumu Sayı Yüzde

21-30 14 12,8 İlkokul 1 0,09

31-40 54 49,5 Ortaokul 6 5,5

41-50 34 31,2 Lise 62 56,9

51 ve Üzeri 7 6,4 Ön lisans 22 20,2

Lisans 18 16,5

Yatırımın Bulunduğu Yer Sayı Yüzde Firmanın Hukuki Yapısı Sayı Yüzde

Köy 30 27,5 Şahıs İşletmesi 66 60,6

Kasaba 5 4,6 Limited Şirket 33 30,3

İlçe 74 67,9 Anonim Şirket 4 3,7

Diğer 6 5,5

(10)

Aile İşletmesi Sayı Yüzde İhracat Yapma Durumu Sayı Yüzde

Evet 72 66,1 Evet 7 6,4

Hayır 37 33,9 Hayır 102 93,6

Tablo 3’de görüldüğü üzere araştırmaya katılanların %93,6’sı erkek, %84,4’ü evli, %49,5’i 31-40 yaş aralığında,

%56,9’unun ise lise mezunu olduğu görülmektedir. Araştırmaya katılanların yatırımlarının bulunduğu yerleşim yeri incelendiğinde %67,9 ile yatırımların daha çok ilçelerde yoğunlaştığı görülmektedir. Firmaların hukuki yapısına bakıldığında toplam içindeki en yüksek paya %60,6’lık bir oranla şahıs işletmelerinin sahip olduğu görülmektedir. Yine araştırmaya katılan firmaların %66,1’i aile işletmesi iken, %6,4’ü ihracat yapmaktadır.

Literatürde bölgesel kalkınmanın birçok ölçütü olmakla beraber bu araştırmada TKDK IPARD I desteklerinin bölgesel kalkınma üzerinde yaratacağı etki istihdam ve bölgesel gelir artışı şeklinde ortaya çıkacağı için bu iki ölçüt ele alınmıştır.

Tablo 4. Destek Alan Firmaların Destek Öncesi ve Sonrası İstihdam Bilgileri

N Çalışan Sayısı St. Sapma

TKDK IPARD I desteklerinden yararlanmadan önceki firma çalışan sayısı 90 3,6778 2,86328

TKDK IPARD I projesi tamamlandıktan sonra firma çalışan sayısı 90 6,5778 5,12754

Şu anki firma çalışan sayısı 90 9,1000 12,27773

Araştırmada TKDK IPARD I desteklerinin bölgesel kalkınma üzerinde yaratacağı etki ilk olarak istihdam açısından değerlendirme yapılmıştır. Tablo 4’de de görüldüğü üzere araştırmada, 109 firmadan 90 tanesi istihdam bilgilerini vermiştir.

Buna göre 90 firmanın IPARD I desteklerinden yararlanmaya başlamadan önce ortalama çalışan sayısı 3,67’dir. Proje tamamlanıp ilgili destekten yararlanma sona erdikten sonra ise ortalama çalışan sayısı neredeyse iki kat artarak 6,57 kişiye yükselmiştir. Şu anda ise bu rakam 9,1 kişiye yükselmiştir. Bu da IPARD I desteklerinin firmaların istihdam seviyelerinin artmasına neden olmak suretiyle bölgesel kalkınmaya istihdam açısından önemli bir katkı sağladığını göstermektedir.

IPARD I desteklerinden yararlanmaya başlamadan önce bu 90 firma yaklaşık olarak 300 kişiye istihdam sağlarken günümüzde bu rakam 800 kişiyi aşmıştır. IPARD I desteklerinin yaratmış olduğu pozitif etki ekstra 500’ü aşkın kişinin iş bulmasını sağlamıştır. Toplam destek alan firma sayısının 166 olduğu düşünüldüğünde bu rakamların çok daha artacağı da bir gerçektir.

TKDK IPARD I desteklerinin bölgesel kalkınma üzerinde yaratacağı ikinci etki bölgesel gelir artışıdır. Bölgesel gelir artışı TKDK desteklerinin firmaların cirolarında bir diğer ifadeyle satış hasılatında yaratmış olduğu pozitif etki ile ölçülmüştür.

Yukarıda da belirtildiği üzere satış hasılatı (ciro) literatürde firma büyüme performansı ölçümünde kullanılan önemli bir değişkendir. Firma büyümesi ise ekonomik büyümenin ve iş yaratmanın temel bileşenlerinden biridir (Hall, 1986: 2).

Firmaların aktiviteleri (girişimcilik aktiviteleri) belirli bir mekanda (bölgede) meydana gelen eylemler sonucu şekillenmektedir. Bu anlamda belirli bir mekânda gerçekleşen ekonomik eylemlerin özellikleri ve potansiyelleri bulunduğu mekânın ekonomik performansına pozitif yönde etki etmektedir. Dolayısıyla firmaların cirolarındaki artış bulundukları bölgenin ekonomik performansını olumlu yönde etkileyecektir (Karakayacı, 2010: 152). Çünkü bir firmanın satış hasılatının artması girişimci veya firma sahibi için gelir yaratmış olacaktır. Artan bu gelir, girişimsel faaliyetleri pozitif bir şekilde etkileyerek bölgedeki istihdam seviyesini yükseltecek ve sonuç olarak bölgede yaşayan insanların gelir seviyesi artacaktır.

Bu gelir ise daha sonra bölgedeki toplum için gelirin çarpan etkisini oluşturmakta ve diğer insanların da bu sayede gelir seviyesi yükselmektedir. Bunun yanında bölgede faaliyet gösteren bu firmalar geniş piyasalara satış yaparak, diğer bölgelerdeki gelirin bulundukları bölgelere enjekte edilmesini sağlamak suretiyle de bölgesel gelire katkı sağlamaktadır (OECD, 2003: 43-44).

Tablo 5. Destek Alan Firmaların Destek Öncesine Göre Yıllık Ciro Artışı

N Ciro Artışı St.Sapma

TKDK IPARD I desteklerinden yararlanmadan önceye göre firmanın yıllık

ciro artışı (%) 93 20,0108 17,33336

TKDK IPARD I desteklerinin bölgesel gelir üzerindeki etkisini değerlendirmek için firmalara TKDK IPARD I desteklerinden yararlanmadan öncesine göre cirolarında yıllık % kaç artış olduğu sorulmuş, fakat bu soruya 109 firmadan sadece 93 firma cevap vermiştir. Cevap veren 93 firmaya göre firmaların yıllık cirosu TKDK IPARD I desteklerinden yararlanmadan önceye göre ortalama %20 artmıştır. Gelirin çarpan etkisi de dikkate alındığında TKDK IPARD I destekleri bölgesel gelir üzerinde de önemli bir artış yarattığı ifade edilebilir.

(11)

Tablo 6. TKDK IPARD I Desteklerinden Yararlanmanın Firma Büyüme Performansına Etkisi

Sayı Yüzde

Satış Hacmi Artmıştır Hayır 13 11,9

Evet 96 88,1

Nakit Akışı Artmıştır Hayır 17 15,6

Evet 92 84,4

Kar Marjı Artmıştır Hayır 16 14,7

Evet 93 85,3

İstihdam Seviyesi Artmıştır Hayır 17 15,6

Evet 92 84,4

Yatırımlar Artmıştır Hayır 23 21,1

Evet 86 78,9

Firmanın Tanınırlığı ve Sektördeki Konumu Artmıştır Hayır 21 19,3

Evet 88 80,7

Araştırmada firmaların hepsi istihdam ve ciro bilgilerini vermek istememiştir. Dolayısıyla daha net bir değerlendirme yapabilmek için firma büyüme performansı evet/hayır şeklinde tutum sorularıyla da analiz edilmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda satış hacmi artışı, nakit akışı artışı, kar marjı artışı, istihdam artışı, yatırım artışı ile tanınırlık ve sektördeki konum artışı şeklinde 6 açıdan firma büyüme performansı değerlendirilmiştir. Elde edilen bulgulara göre IPARD I desteklerinden yararlandıktan sonra firmaların %88,1’lik kısmının satış hacmi, %84,4’lük kısmının nakit akışı, %85,3’lük kısmının kar marjı,

%84,4’lük kısmının istihdam seviyesi, %78,9’luk kısmının yatırımları ve %80,7’lik kısmının ise firma tanınırlığı ve sektördeki konumu artmıştır.

IPARD I desteklerinden yararlanan firmalar büyüme performansı açısından değerlendirildikten sonra, firmaların büyüme performanslarının destek alınan tedbir türlerine göre farklılık gösterip göstermediğine bakmak için ki-kare bağımsızlık testi yapılmıştır.

Tablo 7. Normallik Testleri

Destek Alınan Tedbir

Kolmogorov-Smirnov Shapiro-Wilk

İstatistik df P İstatistik df P

Satış Hacmi

101 ,485 15 ,000 ,499 15 ,000

103 ,518 31 ,000 ,397 31 ,000

302 ,531 63 ,000 ,334 63 ,000

Nakit Akışı

101 ,453 15 ,000 ,561 15 ,000

103 ,506 31 ,000 ,445 31 ,000

302 ,520 63 ,000 ,391 63 ,000

Kar Marjı

101 ,485 15 ,000 ,499 15 ,000

103 ,506 31 ,000 ,445 31 ,000

302 ,520 63 ,000 ,391 63 ,000

İstihdam Seviyesi

101 ,453 15 ,000 ,561 15 ,000

103 ,518 31 ,000 ,397 31 ,000

302 ,514 63 ,000 ,416 63 ,000

Yatırımlar

101 ,350 15 ,000 ,643 15 ,000

103 ,445 31 ,000 ,571 31 ,000

302 ,526 63 ,000 ,364 63 ,000

Firmanın Tanınırlığı ve Sektördeki Konumu

101 ,453 15 ,000 ,561 15 ,000

103 ,492 31 ,000 ,485 31 ,000

302 ,501 63 ,000 ,460 63 ,000

(12)

Ki-kare testinin uygulanabilmesi için verilerin nitel (kategorik) olması ve normal dağılım göstermesi gerekmektedir (Uzgören, 2012: 311). Tablo 7’de yer alan normallik testlerine göre hem Kolmogorov-Smirnov testi hem de Shapiro-Wilk testi açısından tüm verilerin p değeri 0,05’den küçük olduğu için veriler normal dağılım göstermemektedir.

Tablo 8. Çapraz Tablolar ve Ki-Kare Analizleri

Destek Alınan Tedbir

Toplam χ2 P İlişki Katsayısı 101 103 302

Satış Hacmi Artmıştır

Evet

Sayı 12 27 57 96

1,305 0,521 0,109

Satış Hacmi % 12,5 28,1 59,4 100,0

Tedbir % 80,0 87,1 90,5 88,1

Toplam % 11,0 24,8 52,3 88,1

Hayır

Sayı 3 4 6 13

Satış Hacmi % 23,1 30,8 46,2 100,0

Tedbir % 20,0 12,9 9,5 11,9

Toplam % 2,8 3,7 5,5 11,9

Nakit Akışı Artmıştır

Evet

Sayı 11 26 55 96

1,805 0,406 0,128

Nakit Akışı % 12,0 28,3 59,8 100,0

Tedbir % 73,3 83,9 87,3 15,6

Toplam % 3,7 4,6 7,3 15,6

Hayır

Sayı 4 5 8 17

Nakit Akışı % 23,5 29,4 47,1 100,0

Tedbir % 26,7 16,1 12,7 15,6

Toplam % 3,7 4,6 7,3 15,6

Kar Marjı Artmıştır

Evet

Sayı 12 26 55 93

0,588 0,745 0,073

Kar Marjı % 12,9 28,0 59,1 100,0

Tedbir % 80,0 83,9 87,3 85,3

Toplam % 11,0 23,9 50,5 85,3

Hayır

Sayı 3 5 8 16

Kar Marjı % 18,8 31,3 50,0 100,0

Tedbir % 20,0 16,1 12,7 14,7

Toplam % 2,8 4,6 7,3 14,7

İstihdam Seviyesi Artmıştır

Evet

Sayı 11 27 54 92

1,649 0,438 0,122

İstihdam % 12,0 29,3 58,7 100,0

Tedbir % 73,3 87,1 85,7 84,4

Toplam % 10,1 24,8 49,5 84,4

Hayır

Sayı 4 4 9 17

İstihdam % 23,5 23,5 52,9 100,0

Tedbir % 26,7 12,9 14,3 15,6

Toplam % 3,7 3,7 8,3 15,6

Yatırımlar Artmıştır

Evet

Sayı 8 22 56 86

10,837 0,004 0,301

Yatırımlar % 9,3 25,6 65,1 100,0

Tedbir % 53,3 71,0 88,9 78,9

Toplam % 7,3 20,2 51,4 78,9

Hayır

Sayı 7 9 7 23

Yatırımlar % 30,4 39,1 30,4 100,0

Tedbir % 46,7 29,0 11,1 21,1

Toplam % 6,4 8,3 6,4 21,1

Tanınırlık ve Sektördeki Konum Artmıştır

Evet

Sayı 11 25 52 88

0,660 0,719 0,078

Tanınırlık % 12,5 28,4 59,1 100,0

Tedbir % 73,3 80,6 82,5 80,7

Toplam % 10,1 22,9 47,7 80,7

Hayır

Sayı 4 6 11 21

Tanınırlık % 19,0 28,6 52,4 100,0

Tedbir % 26,7 19,4 17,5 19,3

Toplam % 3,7 5,5 10,1 19,3

Ki-kare analizine bakıldığında p değeri 0,05’den büyük olduğu için destek alınan tedbir türü ile satış hacmi, nakit akışı, kar marjı ve tanınırlık ve sektördeki konum arasında herhangi bir ilişki yoktur. Bir diğer ifadeyle destek alınan tedbirin değişmesi firmanın satış hacminin, nakit akışının, kar marjının ve tanınırlık ve sektördeki konumunun artması üzerinde herhangi bir

Referanslar

Benzer Belgeler

Lateral force mea- surements conducted via atomic force microscopy (AFM) under ambient conditions are employed to investigate the nanotribological properties of the gold

Moreover, to characterize the perfor- mance of RERF relative to all possible rationing policies and to identify the conditions under which dynamic stock rationing is valuable, for

shifts in platinum and palladium returns do not have such a shifting effect on the correlation levels between silver and them- selves suggesting that silver has a

Bu çalışmada farklı özelliklere sahip AA6061 ve AA7075 alüminyum alaşım plakaları, alın pozisyonunda sürtünme karıştırma kaynak (SKK) yöntemiyle

Cami ilk defa 1231 tarihinde Sultan Alaeddin Keykubad tarafından yaptırılmış olup zaman içinde harab olduğundan Kanunî döneminde eski temelleri üzerinde yeniden

Sonuç olarak; Zeki Velidî Togan, mektublarında Feridun Nâfiz Uzluk’a ‚Pek muhterem, kıymetdar Feridun Bey, Azîzim Feridun Bey‛ diye hitap ediyor ve gittikçe

Andezit, bazalt, lav ve piroklastları (ablp) biriminden ayrışan rezidüel toprak seviyelerinde %75 infiltrasyon dikkate alınarak gerçekleştirilen analizlerde elde edilen

formülünü elde etmiĢtir ki burada , ’in bilinen fonksiyonudur. Liouville, Peacock ve Kelland’ın çalıĢmalarını da incelemiĢtir. Ayrıca, genelleĢtirilmiĢ Cauchy