• Sonuç bulunamadı

DİYARBAKIR DAN FEDERASYON MESAJI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "DİYARBAKIR DAN FEDERASYON MESAJI"

Copied!
20
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

S

uriye Dışişleri Bakanlığı, BM’ye baş- vurdu ve Türkiye hakkında teröre destek verdiği için soruşturma açıl- masını istedi. Başvuruda, muhaliflerin kimyasal saldırılar- da kullandığı mal- zemenin Türki- ye’den temin edil- diği” belirtildi. 3’te

Suriye’den BM’ye

‘Kimyasal Tayyip’ şikâyeti

Bir deniz gücünü oluşturan iki te- mel yapı vardır. Bunların ilki, kuv- vet yapısı yani gemiler; diğe- ri de komuta yapısıdır. Ko- muta yapısı sadece amiraller- den oluşmaz.

8

5 Ekim 1571 İnebahtı’dan 9 Ekim 2013 Yargıtay’ın Balyoz kararına

Cem GÜRDENİZ

M

oskova’dan havalanarak Tataristan’ın başkenti Kazan’a giden Bœing-737 tipi uçak inişe geçtiği anda yere çakıldı. İlk belirlemelere göre, kazadan sonra patlama meydana geldi, 52 kişi haya- tını kaybetti. 5’te

İki günlük Diyarbakır gezisine çıkan Tayyip Erdoğan, dün Bismil konuş- masında Diyarbakır’ın merkez olacağını vurguladı: “Bu sadece başlangıç. Birkaç yıl içinde olacakları varın siz hayal edin. Di- yarbakır değiştikçe, Irak değişecek, Suriye değişecek. Diyarbakır’dan doğan güneş tüm coğrafyamızı ısıtacak.”

Ê

Erdoğan hem Diyarbakır’da hem de

Bismil’de “yeni Türkiye” vurgusu yaptı. Erdoğan’ın bu sözleri, 15 Şubat 2004’teki konuşmasını hatırlattı. Kanal D’de yayınlanan “Teke Tek” programında Erdoğan, Büyük Ortadoğu Projesi’ni sa- vunmuş ve “Diyarbakır’ı bu proje içinde merkez yapacağız” demişti. 11’de

Ê

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dershanelerin kapatılmasına karşı çıktı. Önceki gün Düz- ce’nin Akçakoca ilçesinde ga- zetecilerin sorularını yanıtla- yan Kılıçdaroğlu, “Eğitim sis- temi, dershaneleri zorunlu olarak ortaya çıkarıyor” dedi.

Ê

Şişli Belediyesi Başkanı

Mustafa Sarıgül, “Hiz- met” vurgusu yaparak cemaa- te selam gönderdi: “Hizmet- leri, siyasi nedenlerden dolayı kesmek doğru değil. Yüzlerce ülkede okullar varsa, dersha- neler varsa orada inançlara saygı öğretilmekte.” 10’da

Ê

Bu yılki devlet desteğinden muaf tutulduk, muhalifler olarak. AST, Dostlar Tiyatrosu, Ortaoyuncular, Müjdat Gezen ve Levent Kır- ca Tiyatroları devletin “de- vede kulak tüyü” yardımıy- la değil, vefakâr izleyicisiyle var oldu ve var olacaklar.

2

Teşekkürler kıbleye bakan bakan!

Ferhan ŞENSOY

Irak ve Suriye’yi bölünmeyle

tehdit etti

ISSN 2146-2356

Rusya’da uçak kazası:

52 kişi hayatını kaybetti

Mısır halkı Erdoğan posterlerini yaktı Mısır halkı Erdoğan posterlerini yaktı Mısır halkı Erdoğan posterlerini yaktı Mısır halkı Erdoğan posterlerini yaktı Mısır halkı Erdoğan posterlerini yaktı Mısır halkı Erdoğan posterlerini yaktı

Mısır halkı Erdoğan posterlerini yaktı

Mısır halkı Erdoğan posterlerini yaktı Mısır halkı Erdoğan posterlerini yaktı Mısır halkı Erdoğan posterlerini yaktı

T

ürkiye’nin Kahire Büyükelçisi Hüseyin Avni Botsalı, cumartesi günü protesto edildi. Türkiye’nin, Mısır içişlerine ka- rışmasına karşı düzenlenen protestoda Er- doğan posterleri yakıldı. ABİR ELŞİNNA- Vİ’nin haberi 8’de

10 KASIM İŞARET FİŞEĞİ 10 KASIM İŞARET FİŞEĞİ 10 KASIM İŞARET FİŞEĞİ 10 KASIM İŞARET FİŞEĞİ 10 KASIM İŞARET FİŞEĞİ 10 KASIM İŞARET FİŞEĞİ 10 KASIM İŞARET FİŞEĞİ 10 KASIM İŞARET FİŞEĞİ

Orhan Bursalı

Arslan Bulut

DİYARBAKIR’DAN FEDERASYON MESAJI DİYARBAKIR’DAN FEDERASYON MESAJI DİYARBAKIR’DAN FEDERASYON MESAJI DİYARBAKIR’DAN FEDERASYON MESAJI DİYARBAKIR’DAN

FEDERASYON MESAJI DİYARBAKIR’DAN FEDERASYON MESAJI DİYARBAKIR’DAN FEDERASYON MESAJI DİYARBAKIR’DAN FEDERASYON MESAJI DİYARBAKIR’DAN FEDERASYON MESAJI

Atatürk’e bağlılık, Mustafa Balbay’ın ağzından piya- saya sürülen AKP-PKK iç barış planıyla birlikte yü- rümez. Birinden vazgeçeceksiniz! Bir aya-

ğınız iskelede, bir ayağınız kayıkta. Böyle seçim kazanılmaz! Gelin hep birlikte Ars- lanlı Yol’un medyası olalım.

10

AKP-PKK ortaklığının

‘iç barış’ projesinde

Cumhuriyet ve Sözcü’ye dayatılan rol

Doğu PERİNÇEK

Erdoğan, dün Bismil’deki konuşmasında, Diyarbakır’ın değişmesiyle, Irak ve Suriye’nin de değişeceğini söyledi.

Federasyona işaret etti, ‘Yeni Türkiye inşa ediyoruz’ dedi

‘Erdoğan ve Öcalan’ı takdir ediyoruz’ ‘Erdoğan ve Öcalan’ı takdir ediyoruz’ ‘Erdoğan ve Öcalan’ı takdir ediyoruz’ ‘Erdoğan ve Öcalan’ı takdir ediyoruz’

‘Erdoğan ve Öcalan’ı takdir ediyoruz’

‘Erdoğan ve Öcalan’ı takdir ediyoruz’

‘Erdoğan ve Öcalan’ı takdir ediyoruz’

‘Erdoğan ve Öcalan’ı takdir ediyoruz’

‘Erdoğan ve Öcalan’ı takdir ediyoruz’ ‘Erdoğan ve Öcalan’ı takdir ediyoruz’

Fotoğraf: Aykut Töleğen

Mesut Barzani, dün Diyarbakır’da basın toplantısı düzenledi: “Bizim önceliğimiz, Kürtlerin birliğidir.

Sayın Erdoğan’ın bu tavrını ve Sayın Öcalan’ın yaklaşımını takdirle karşılıyoruz.” 11’de

‘Kuzey Kürdistan’a hoş geldiniz’ dedi

‘Kuzey Kürdistan’a hoş geldiniz’ dedi

‘Kuzey Kürdistan’a hoş geldiniz’ dedi

‘Kuzey Kürdistan’a hoş geldiniz’ dedi ‘Kuzey Kürdistan’a hoş geldiniz’ dedi ‘Kuzey Kürdistan’a hoş geldiniz’ dedi ‘Kuzey Kürdistan’a hoş geldiniz’ dedi ‘Kuzey Kürdistan’a hoş geldiniz’ dedi ‘Kuzey Kürdistan’a hoş geldiniz’ dedi ‘Kuzey Kürdistan’a hoş geldiniz’ dedi

Tayyip Erdoğan’ın davetlisi olarak Diyarbakır’a gelen Barzani, dün de Belediye Başkanı Osman Bay- demir’i ziyaret etti. Baydemir,

“Değerli başkan Kuzey Kürdistan’a hoş geldiniz” dedi. 11’de

Cemaate dershane desteği

Kılıçdaroğlu ve Sarıgül’den, dershaneler tartışmasında Gülen cemaatine destek geldi

ARSLANLI YOL’UN MESAJI

1

Nusret Güner

Deniz Astsubay Okulu ve Deniz Harp Okulu’nun kuruluş yıldö- nümleri, tutuklu denizciler için Gölcük’te alternatif törenle kut- landı. Tertiplere tepki için istifa eden Donanma Komutanı Nusret Güner de konuşma yaptı. 8’de

Tutuklu denizciler için ‘kutlama’

Tutuklu denizciler için ‘kutlama’

Tutuklu denizciler için ‘kutlama’

Tutuklu denizciler için ‘kutlama’ Tutuklu denizciler için ‘kutlama’ Tutuklu denizciler için ‘kutlama’ Tutuklu denizciler için ‘kutlama’ Tutuklu denizciler için ‘kutlama’ Tutuklu denizciler için ‘kutlama’ Tutuklu denizciler için ‘kutlama’

10 Kasım tartışmasını başlatıyoruz. İşte usta kalemlerin değerlendirme- leri: “Milyonların yürüyüşü, halkın Türkiye’ye sahip çıktığının işareti. Aynı tavrın seçimlerde de ortaya konmasıyla ülkenin çehresi değişecek.” 2’de

Melih Rahmi Aşık

Turan

ABD’NİN BOP HARİTASI

18 KASIM 2013 PAZARTESİ - 75 KURUŞ KURULUŞ 1921

(2)

n EMRAH MARAŞO *

15

Kasım 2013 Cuma günkü Cumhuriyet gazetesinde Nil- gün Cerrahoğlu, Prof. Dr.

Nermin Abadan Unat’la tam sayfa bir röportaj yapmış. Bu röportaj Atatürk- çülerin tümünü değil belki ama CHP’li- leri ilgilendiriyor. Önemli bir bilim insanı olan Unat, türban konusunda Şavak Pavey tutumudiye nitelendire- bileceğimiz ama aslında Pavey’le sınırlı olmayan görüşler ifade ediyor. Nitekim Pavey de geçtiğimiz günlerde mecliste yaptığı konuşmayı kendi başına değil,

“Aykut Erdoğdu, Veli Ağbaba, Müslüm Sarı, Hüseyin Aygün ve eşleri ile sabaha kadar konuşarak hazırladığını” söyle- mişti. Demek ki bu noktada kişisel bir tutumdan ziyade örgütlü bir görüş ve hareket söz konusu. Pavey’in AKP’ye

“kadın polise neden türban özgürlüğü vermiyorsun” serzenişinde ifadesini bu- lan, gericilikle birleşen liberalizm bir birlik oluşturuyor. Prof. Unat Cumhu- riyet’e verdiği röportajda söz konusu birliğin görüşlerini adeta tutarlılaştırarak türban meselesi üzerinden şöyle ifade ediyor:

“Bu konuda fikrimi değiştirdim.

Geçmişte, bu politik simgenin yasak- lanması taraftarıydım fakat zaman içinde anladım ki bugün din çok güçlü bir birleştirici unsurdur. (...) Ortak de- ğerlerden biri de elbette dinlerdir. Din

toplumsal, büyük bir pekiştirici unsur, zamktır.”

Prof. Unat, röportajında “inanç öz- gürlüğünün” “özel yer işgal eden bir şemsiye vazifesi görmemesi gerektiğini”

belirtiyor. Nilgün Cerrahoğlu’nun işaret ettiği tehlikeleri de “inanç sistemi bir şemsiye olursa” şartını koyarak açıklıyor.

Unat, 92 yaşında olduğunu ve tüm geri gidişlere rağmen Türkiye’nin ilerlediğini, tüketim toplumu olduğunu ve özetle içimizin rahat olması gerektiğini söy- lüyor.

Türban yandaşlığı ve ideolojik tutarlılık

Prof. Unat’ın görüşleri, Şavak Pa- vey’in sözcülüğünü yaptığı, türbana özgürlük diyen ama çeşitli ortamlarda

“türban gericiliğin simgesidir” (örn.

Hüseyin Aygün) vb. açıklamaları yapan vekillerin (ve elbette CHP merkezinin) görüşlerini ideolojik bir tutarlılığa ka- vuşturması gözüyle okunmalıdır.

Özellikle Haziran Halk İsyanı’ndan sonra CHP içinde, halk hareketinin yükselen dalgasının geçici olarak etkin hale getirdiği, hareketi liberal özgür- lükçülükle tanımlayıp halkı liberalizmin rahat kollarında uyutmak isteyen, ha- reketin inişe geçmesiyle kendisini ye-

niden gericiliğin liberal payandalığına bırakan bir akım söz konusu. Bu akım bugün siyasette var olan iki karşıt kutba göre konumlanıyor, onlara ba- karak pozisyon alıyor.

Söylem cephaneliğinde “faşizm”

“demokrasi” “kimlik”, “öteki” gibi kavramların bulunduğu bir akım bu.

Sözde “sol” bir sosa bulanmış liberal görüşleri zaman zaman yüksek sesle dile getiren bu akım, türban meselesinde de çaresizli- ğinin üstünü meclis kür- süsündeki büyülü ko- nuşmasıyla örtmeye çalıştı. Ama Tayyip Erdoğan’ın teşekkü- rüne mazhar olmak- tan kurtulamadı. Ma- dem Kılıçdaroğlu ve Parti merkezi türbana karşı ses çıkarmayacaksınız demişti, Pavey’in meclis kürsü- sünde sözcüsü olduğu, Haziran süre- cindeki park forumlarında zaman za- man görünen CHP’li liberaller de mecliste öyle bir konuşma yapmalıydı ki hem “inanç özgürlüğünü” savunarak AKP’nin “tuzağına düşmemeli” hem de halk hareketinden yönelecek militan tepkiyi yumuşatmalı ve “pantolon mağ-

duriyeti” üzerinden bir “politika” ge- liştirmeliydi. Tek kelimeyle zavallı- lık...

Bulandırma işlevi

Herkes, siyasal konumunu cum- huriyet hareketine göre belirliyor. Ha- ziran hareketinin cumhuriyetçi, devrimci, laik ve bağımsızlıkçı çizgisi tarafından savrulan, o çizgiyi içselleştiremeyenler bir süre ortada kaldılar ve şimdi mücadelenin çelişkili ve uzlaşmaz doğası onları tutum almaya zorlu-

yor.

Aldıkları tutum Cumhuriyetçilerin ve özellikle CHP’li- lerin kafasını bulan- dırma işlevi görüyor

Atatürk’ün ruhuna mevlit

Prof. Unat’ın söyledikleri de nesnel olarak bulanıklığın artmasına hizmet ediyor. Prof. Unat ve CHP’de gericiliğin hamlelerine ortak olan liberaller ve el- bette parti merkezi tıpkı AKP ve em- peryalist merkezlerin ideologları gibi din birleştiricidir tezinin pratiği yerine getiriyorlar. Dinin birleştiriciliği görü-

şünün Türkiye’deki tarihi zirvesi bilindiği gibi Amerikancı 12 Eylül yönetimidir.

Sosyalist solun ve Atatürk devriminin tasfiye edilmeye çalışıldığı bir toplumsal ortamda halk ancak Prof. Unat’ın ifa- desiyle “büyük bir pekiştirici unsur”

diye olumlanan dinde birleştirilebilirdi ve kısmen birleştirildi. Sınıf, millet vs.

gibi çağdaş kategorilerin ve bunlar uğ- runa mücadelenin mahkûm edildiği bir ideolojik atmosferde yükselen değer kimlik siyaseti yapmak olmalıydı.

12 Eylül, bugünkü “zamanın ru- huna” CHP yönetiminin ve liberallerinin pratiğiyle zuhur ediyor. 10 Kasım’da Muharrem İnce öncülüğündeki CHP’li grubun Eminönü Yeni Camii’nde Ata- türk’ün ruhuna okuttukları mevlit, Ata- türk devrimciliğinin birleştiriciliğine karşı çıkılan duaya işaret ediyor.

Gericiliğe liberal ortaklık

Bugün Türkiye’de de cepheleşme milli demokratik devrimci karakter taşıyan halk hareketiyle küreselleş- meci/kimlik siyasetini esas alan em- peryalizme bağımlı akımlar arasında.

Bu mücadelenin temel başlıkları ba- ğımsızlık, laiklik, özgürlük... Meclise türbanın girdiği, dinci gericiliğin zafer burcuna bayrağı diktik psikolojisiyle hareket ettiği koşullarda türbanı sa- hiplenerek gidilecek hiçbir özgürlük ve insan hakkı durağının olmadığını Arslanlı Yol bize gösterdi. Gidilecek

yer kadın düşmanlığına liberal gerek- çelerle ortak olmak, gericiliğin yede- ğinde siyaset yapmak, halk hareketini liberalizm üzerinden zayıflatmaktır.

Milyonlar çıkmazda değil Arslanlı Yol’da

Tarikatçılık ve türbanda cisimleşen dinci gericilik “özel yer işgal eden bir şemsiye” olmanın ötesinde toplumu dönüştürmenin örgütsel ve ideolojik araçları işlevini görüyor. Bu araçlar toplumsal yaşamı kuşatıyor. Kuşatma elbette bir talan, mafya ekonomisi ve tüketim budalalığıyla el ele yürüyor.

Yürümeseydi türbanı icat etmek gere- kirdi! İdeolojik hegemonya aracının ne demek olduğunu türbana bakarak öğrenebilirsiniz. Ve ekmek mücadele- sinin, insan hakkı mücadelesinin, iş mücadelesinin, yolsuzlukla mücadelenin türban gericiliğine karşı durarak başarı kazanacağını anlarsınız.

Tam da bu yüzden bugün milyon- larca emekçi, kadın ve genç inanç öz- gürlüğüiçin değil, laiklik için, Mustafa Kemal bayrağıylamücadele ediyor.

10 Kasım’da yas tutmayan milyonlar, Atatürk’te cisimleşen devrimciliği onun ruhuna mevlit okuyarak değil mücadele iradesi koyarak gösterdiler. CHP libe- ralizminin çıkmazına ortak olmayacak- ları sert adımlarından duyuluyor.

*Bilim ve Ütopya Genel Yayın Yönetmeni

H

renişi’ndeT ü r k i y eaziran Di- ayağa kalktı. AKP Hükümeti’ni sal- ladı. Haziran Di- renişi’ni 29 Ekim Cumhuriyet ey-

lemleri izledi. 10 Kasım’da Anıtkabir tarihinin ziyaretçi rekorunu kırdı.

Geçen yıl 400 bin yurttaşın ziyaret ettiği Anıtkabir’i bu yılın 10 Kasım’da 1 milyon 89 bin 615 yurttaş ziyaret etti. Anıtkabir’in Aslanlı yolu, rekor ziyaretle hangi mesajı verdi. Siyasetçi, aydın, yazar, gazeteci ve sanatçılara bu soruları sorduk.

n Bu yıl 10 Kasım’da Anıtka- bir’e ziyaretçi sayısının 1 milyonu geçmesini nasıl değerlendiriyorsu- nuz?

-1 milyon ziyaretçinin mesajı nedir?

- Ziyaretçiler Atatürk’ten ne umuyor?

-Atatürk’ün “modası” geçti mi?

-Yükselen dalga seçimleri nasıl etkiler?

Bardak taşma noktasına geldi

Rahmi Turan: Vatandaşın, milletin, toplumumuzun iktidara verdiği sert bir cevaptır. Bir bakıma tokattır. Çünkü daha önceki yıllar bunun yarısı bile -yüz binlerle ifade edilen sayıda kalabalaklar-, Anıtkabir’de ancak toplanıyordu.

Bu sene bu kadar olağanüstü sa- yıda bir ziyaret, vatandaşın bir tepkisidir.

n Bir gecede mi ortaya çıktı?

Bu bir süreç tabii, ortada bir süreç var, aniden olmadı. Siz de, muhalefettekiler de, düzgün ga- zeteler de yazıyor. Son dönemde arka ar- kaya pek çok olay oldu, saymakla bit- mez. Bu olaylar artık bardağa taşırma nok- tasına geldi, demo- kratik bir cevap

verdiler.

Bu halk, bu millet, aynı ce- vabı sandıkta

da verirse ülkenin çehresi deği- şecektir. Vatandaş her geçen gün daha da bilinçleniyor ve umut ediyorum ki, gerek yerel gerek genel seçimlerde aynı cevabı ver- sin.

‘Atatürk’te Birleştik’ sloganı gerçek oluyor

Arslan Bulut:Halk, Atatürk’e sahip çıktı. Halk, Türkiye Cumhu- riyeti’nin Atatürk’le varoluduğunu anladı. Atatürk’e sahip çıkarak Tür- kiye’ye sahip çıktığını gördü. Ata- türk’te birleşiyor. TGB’nin, Aydın- lık’ın “Atatürk’te Birleştik” sloganı fiilen gerçek oluyor, yaşanıyor. Türk milleti Türkiye’ye yönelik emper- yalist saldırıları gögüsle- meye hazırlanıyor . Umut doluyum. Türk milleti kavramına yö- nelik saldırılar arttığına göre, halk da tehdidi daha fazla algılamaya başladı. Hızlı ge- lişen olaylara karşı hızlı tepki verdi, bu sayı

katlandı.

19 Mayıs’ın gerisine doğru...

Melih Aşık: Anıtkabir’i bu yıl rekor sayıda yurttaşın ziyaret etmiş olmasının mesajları ve sebepleri elbet önemlidir...

Birinci sebep; Atatürk hiçbir za- man olmadığı kadar açık hedef ya- pılmıştır. Adını ve resmini silmek için gözle görülür bir kampanya vardır.

Ayrıca laik cumhuriyet, ulus devlet ve demokrasi tehlike altındadır.

Anıtkabir ziyareti hem Ata’ya saygı, hem laik cumhuriyete yönelik saldırılara karşı bir savunma ve ko- ruma ifadesidir. Biz 60’larda Atatürk döneminin aşılması gerektiğini dü- şünürdük. Bugün Atatürk neredeyse bir can simidi oldu

Çünkü Türkiye 1919’un gerisine doğru ilerliyor.

Zaman O’nu her geçen gün bi- raz daha haklı çı- karıyor. Onun ne büyük zorluklarla ne büyük işler yap- tığını halk daha iyi algılıyor.

Olup biteni Atatürk’ün şah-

sında protesto ediyor. Ben hiçbir parti adına muhalefet yapmıyorum Atatürk ve laik cumhuriyete sahip çıkıyorum, mesajı da veriyor.

Laik cumhuriyet ilkeleri ülkenin temel direğidir... Halk o temel direğin yıkılmaması yönündeki direncini, duygularını, soluğunu Anıtkabir’den tüm ülkeye duyurmak istiyor...

Atatürk’e koşanların tek isteği:

İktidarın düşmesi

Orhan Bursalı:Yıllardır benzer, ama çoğalan ziyaretler yaşıyoruz, bu yıl ise Anıtkabir’i ziyaret tavan yaptı. İçinde yaşadığımız bugünkü koşullar, bu kalabalığı anlatıyor as- lında: Bir yandan uzun vadeli olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin biçim ve öz olarak de- ğiştirilmesine yönelik atılan adımlar, hem de 90 yıldır inşa edi- len hayat ve düşün- ce tarzına yöne- lik sıklaşan sal- dırılar, şüphe- siz ki aynı za- manda Ata- türk’ü adım

adım silip yok etme çalışmaları...

Ulusun büyük bir çoğunluğunun Ata’sına koşmasına neden oluyor.

Tabii, hükümetin dış politikada ve Kürt meselesinin çözümünde her zaman belirsiz ve nereye varacağı bilinmeyen politikalarla hareket et- mesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin adını bile silmeye yönelik girişimleri, büyük bir tedirginlik, kaygı yaratmakta.

Eğitimde bilimselleşmeye değil, din- selleştirmeye yönelme, laikliğin adım adım sökülmesi ve iktidarın nasıl yaşayacağımız ve düşüneceğimiz ko- nusunda, üstelik yasal önlemlere başvurma girişimlerini de buna ek- lemek gerek... Tabii, Silivri yargıla- malarının içyüzünün giderek daha büyük bir halk kitlesi tarafından doğru bir şekilde algılanması da, yaşanan hukuk ve yargı sefaletini ortaya koyuyor.

Türkiye Ata’sına koşarken, ger- çekleşemeyen bir Genç Cumhuriyet ve Kuruluş düşünü de dile getiriyor aslında. Dünyanın hiçbir yerinde böyle büyük bir liderin arkasında onlarca yıl sonra bile hâlâ böyle saf tutulmaz ve 9.05’de işi bırakıp saygı duruşunda durulmaz.

Bu durum, Türkiye’de hiçbir şe- yin normalleşmediğine, düşlerini gerçekleştiremediğine, tam tersine kazanımların da bir bir yitirilmekte olduğuna ilişkin halkın duygu ve düşüncelerini dışa vuruyor...

Kitlenin mesajı

Verdiğim yanıtın içinde açık ve saklı olarak mesajlar var... Ey Baş- bakan, attığın adımlarla hemfikir değiliz, endişe içindeyiz. Toplumu böldün, ülkeyi parçalama, bütün önemli konularda tek başına hareket ediyorsun, bunu yapma... Bize, halka sor... Zorba iktidar olma, diktatörlüğe hayır diyoruz... Adaletli ol...

Tabii bu saydıklarımızın hiçbirini bu iktidar gerçekleştiremeyeceği için, Atatürk’e koşanların tek isteği kaldı, bu iktidarın düşmesi... O halde önümüzdeki seçimlerde RTE’nin sandık oylarının iyice aşağı inmesi için herkes örgütlü olarak çalışmalı...

Önemli oranda oy kaybı, RTE ikti- darının sonunu getirir...

halklailiskiler@aydinlikgazete.com 18 KASIM 2013 PAZARTESİ

KİREMİTÇİ Tuna

SUDAKİ DUMAN tunakiremitci@aydinlikgazete.com

-Evet çocuklar, bugünkü dersimiz seks. Öncelikle başlıca pozisyonları işleyeceğiz.

-Hafazanallah!

-Ciddi misiniz hocam?

-Gayet tabii. Madem dershane kapatılıyor bari şu son günlerimizde kafamıza göre takılalım. Nasılsa giren çıkan yalnız bize...

-Ayvayı yedik, hocanın kafa gitmiş arkadaşlar...

-Siz ikiniz! Ne konuşuyorsunuz aranızda?

-Şey diyoruz hocam... Hani bugünün konusu aslında entegraldi ya, acaba onu mu şey etsek!

-Yürü git len! Ben olmuşum entegral!

-Sakin olun hocam.

-Nasıl olayım sakin. Burası kapanırsa çorba nasıl kaynayacak haberiniz var mı? Çoluk çocuk nasıl geçinecek!

-Başka iş bulursunuz.

-Sen bul başka iş! Kolay mı sanıyorsun!

-Hocam Allah’tan umut kesilmez, belki kapatmazlar dershaneleri.

-Neyse boş verin şimdi. Önce

misyoner pozisyonuna bir bakalım. Kim anlatmak ister?

-Hocam ayıp oluyor ama.

-Ayıp ha! Dershanelere karar verirken öğretmenlerin fikrini sormamak ayıp olmuyor.

-Öğrencinin de fikrini sormuyorlar.

-Evladım siz nasılsa sokağa dökülmeye alıştınız. Sesinizi duyuruyorsunuz bir şekil. Asıl bizi sallayan yok!

-O da doğru hocam.

-Neyse, ne diyorduk? Evet, kadının bacakları erkeğin omzuna doğru, doksan derece açıyla uzanırken...

-Büşra ağlıyor hocam.

-Hangisi Büşra?

-Yeşil başörtülü arkadaş...

-Niye ağlıyorsun evladım? Cinsellik ayıp değil, günah değil. Hayatın gerçeği.

-Ben ona ağlamıyorum. Memleketin haline ağlıyorum. Filler tepişirken ezilen yine biz olacağız.

-O da doğru... Peki sen niye gülüyorsun oğlum?

-Bacağınız Muzaffer’in omzunda kaldı hocam.

-Nasıl? Ha, evet. Araya arkadaşınız girince dalmışım. Kafa gitti tabii...

-Gitmiş ki ne gitmiş.

-Evladım bu memlekette akıllı uslu yaşanır mı sanıyorsun? Bir yaştan sonra deliye bağlıyorsun işte.

-Hocam, babam olayın eğitimle ilgisi yok, tamamen iktidar savaşı diyor. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?

-Hadi ordan! Aklı sıra beni gaza getirip dersi kaynatacak. Yer miyim!

Anlatın bakalım misyoner pozisyonunun entegralini!

Dershane muhabbeti

K

ültür bakanı, Asaf Çiğil- tepe’yi tanıyor mu acaba?

Tanışıyorlar mı, anlamın- da sormuyorum soruyu, ismini duymuş mu?

Asaf Çiğiltepe, Fransa’da tiyatro eğitimi görmüş, 1960’ların başında ülkeye dönüp İstanbul Şehir Ti- yatrosu’nda çalışmaya başlamış, Darülbedayi ekolünden gelenlerce pek benimsenmemiş, orada dü- şündüğü tiyatroyu yapamayaca- ğını anlamış, kendisine inanan bir grup tiyatrocuyla Ankara’ya göçüp, başkentin ilk özel tiyatrosu olan Ankara Sanat Tiyatrosu’nu kur- muştur, 50 yıl önce

O zamanlar özel tiyatrolara devlet yardımı yoktu!

AST tiyatromuza yepyeni bir soluk getirdi. AST’ı ilk kez, orta- okul öğrencisiyken, yaz turnesinde Ünye’de Konak Sineması’nda iz-

ledim. Büyülendim. Oyun bittik- ten sonra kalakaldım oturduğum koltukta, sahnedeki dekora bakar oldum. Biraz sonra, oyun kostüm- lerini çıkarıp kendi giysilerini giy- miş oyuncular, birer birer sahneye gelerek, dekoru sökmeye koyul- dular, sökülen parçaları kamyona taşıma işine giriştiler. Bu iş için ayrıca teknisyenler yoktu. Şaşırıp kaldım. Hayran kaldığım Erkân Yücel’le tanışma arzumu bastıra- mayarak yanına gittim, hayranlık belirtici sözler kem küm ettim.

Taşıdığı dekor parçasını bir kenara bıraktı, elini omzuma koyarak be- nimle sohbet etti. 0 günden sonra AST’ın müdavim izleyicisi oldum.

Birbirinden güzel oyunlar izledim.

AST benim için bir okul oldu.

AST politik, muhalif bir tiyat- roydu. Asaf Çiğiltepe’den sonra da bu çizgisini hep korudu.

Genco Erkal’ı biliyordur her- halde Kültür bakanı, ismen yani.

İzlediğini sanmam.

44 yıl önce Genco Erkal tara- fından kurulan Dostlar Tiyatro- su’nu ilk kez lisede öğrenciyken, okulda tiyatro yapmaya başlamış- ken izledim, şu an oynadığım Ses Tiyatrosu’nda.

0 zamanlar özel tiyatrolara dev- let yardımı yoktu!

Dostlar Tiyatrosu, müdavimi olduğum ikinci tiyatro oldu. Politik ve muhaliftir Dostlar Tiyatrosu ve bu çizgisini hep korumuştur.

Ortaoyuncular, 33 yıl önce po- litik ve muhalif bir tiyatro olarak kuruldu. 0 zamanlar özel tiyatrolara devlet yardımı yoktu!

Şahları da Vururlar oyununu 5 yıl kapalı gişe oynadık.

Bu yılki devlet desteğinden muaf tutulduk, muhalifler olarak.

AST, Dostlar Tiyatrosu, Ortao- yuncular, Müjdat Gezen ve Levent Kırca Tiyatroları devletin “devede kulak tüyü” yardımıyla değil, ve- fakar izleyicisiyle varoldu ve va- rolacaklar.

Ve fakat söz konusu yardım, iktidarın beğendiği tiyatrolar yar- dımı değil, yasal devlet yardımı.

Hükümet kendisine muhalif ola- nın yardımını kesmek hakkına sahip değildir.

Hukuksal yollara başvuracağız elbette. kültür bakanının “Bize muhalif olan tiyatrolara niye yar- dım edelim?” talihsiz açıklaması

da, hukuksal mücadelemizde bi- zim için en güzel kanıt olacaktır.

Hukukun giderek dingildeştiği günlerde, böyle bir mahkeme, nasıl biterse bitsin, (belki A.İ.H.M’de biter!) bu hukuksal serüvenden, ya bir oyun ya da bir kitap çıkarı- rım. Teşekkürler kıbleye bakan bakan!

Cumhuriyet gazetesindeki “Ti- yatroyu susturmanın yolları” başlıklı yazısını, “Tiyatro susacak mıdır?”

diye bitirmiş Ayşegül Yüksel.

Susar mıyız! Tiyatro şakırda- yacak, muhalif bülbül olarak. Mu- halifiz, muhalif kalacağız.

Ferhan ŞENSOY

Teşekkürler kıbleye bakan bakan!

FÜSUN İKİKARDEŞ

Haziran hareketinin cumhuriyetçi, devrimci, laik ve bağımsızlıkçı çizgisi

tarafından savrulan, o çizgiyi içselleştiremeyenler

bir süre ortada kaldılar ve şimdi mücadelenin çelişkili

ve uzlaşmaz doğası onları tutum almaya zorluyor

‘Aynı cevap seçimlerde verilirse ülkenin çehresi değişir’

CHP liberalizminin mevlidi

10 Kasım’da Muharrem İnce öncülüğündeki CHP’li grubun Eminönü Yeni Camii’nde Atatürk’ün ruhuna okuttukları mevlit,

Atatürk devrimciliğinin birleştiriciliğine karşı çıkılan

duaya işaret ediyor

Rahmi

Turan Arslan

Bulut Melih Aşık Orhan BursalıOrhan Bursalı

ARSLANLI

YOL’UN

MESAJI 1

(3)

Mustafa MUTLU

OKUDUKLARIM

mustafamutlu@aydinlikgazete.com

B

aşlıktaki bu dizeleri Ömer Hayyam’ın bir rubaisinden aldım. Hayyam için öte dünya bir bilinmezdir ama bu dünyayı cennet ya da cehennem yapmak, insanın elindedir.

Ve ne yazık ki biz yine

“öteki dünyaya yatırım” için, Allah’ın bize verdiği bu dünyayı cennete çevirme fırsatını reddedenlerin tüm köşe başlarını tuttuğu bir dönemden geçmekteyiz.

Bakın bu dünyadaki

“cennet”i nasıl tanımlıyor Ömer Hayyam:

“Doyacak kadar aşın varsa Başını sokacak bir de damın

İnsanoğluna kulluk etmiyorsan

Başkasının sırtından değilse geçimin

Tamam, zaten cennettesin!”

HHH Ekrem Ataer, kendisine Türk müziğine adamış değerli bir sanatçı...

Bugüne kadar yüzlerce beste yaptı, sekiz albüm çıkardı, bir de Hacı Bektaş Oratoryosu besteledi.

Senfonik folk ve folk pop türlerinde eserler üretti.

Bu kitap, Ömer Hayyam’ın rubailerinin hangi koşullarda yazıldığını da bize anlatıyor.

Su içer gibi okuyacağınız bir kitap ama kesinlikle çok seveceğiniz bir müzik albümü...

Ömer Hayyam’ın en güzel rubailerini dinleme fırsatını kaçırmamanızı öneririm.

C

oşkun Faik Kavala, henüz 27 yaşında genç bir yazar. Marmara Üniversi- tesi Fransızca Kamu Yönetimi Bilimi mezunu... İngilizce, Fransızca, Rusça, Çince ve İspanyolca biliyor. Profesyonel turist rehberliği yapıyor.

Gezi Parkı Derinişi sırasında işi gereği sabah Ayasofya’da, akşam ise Taksim’de dolaşırken Ayasofya’nın harcındaki halk isyanıyla Gezi Direnişi’ni bir araya getirmiş...

Çünkü Ayasofya’nın inşasına 532 yılındaki Nika İsyanı’ndan sadece 45 gün sonra başlanmış.

Yazar bu konuda şunları söylüyor:

“Nika İsyanı bir halk eylemiydi. Haziran Direnişi de... Bu benzerlik dikkatimi çekti: Roma İmparatorluğu, köleliğe dayanan toplumsal düzenden feodal çağa

geçiyordu. Hıristiyanlık devlet dini olarak kabul edilmişti.

Jüstinyen, bu yeni dine dayanan bir imparatorluk kurmaya, yıkılmaya yüz tutan köleliği diriltmeye ve farklı inanç gruplarını siyasi baskıyla ezmeye başlıyordu.

Din kurumunun gitgide halk üzerinde bir baskı aracına dönüştüğü böyle bir dönemde, teokratik diktatörlüğe karşı biriken kin patladı. Buna Nika İsyanı deniliyor. Günümüzle benzerliği, on beş yüzyıl sonrasında, dini motifleri kullanan, çalışan halk kitlelerini sosyal güvenliksiz köleleştirmeye ve yapay etnik- mezhepsel-kültürel nifaklarla ayrıştırmaya dayanan bir program üzerinde yükselen baskı rejiminin kurulmasıdır.

Uluslar üstü ortamlarda hazırlanan bu program gereğince yasama, yürütme ve yargı, elbette basınla silahlı kuvvetler, tek bir gücün eline geçince ‘Jüstinyenizm’ açığa çıktı. Sonuçta, 532’deki Hipodrom, 2013’te Taksim oldu! Etki tepkiyi doğurdu.

Aradan yüzlerce yıl geçmesine karşın aynı coğrafyada tarihin tekerrür etmesi anlamlıdır.

Tıpkı 532’de olduğu gibi 2013’te de asıl direniş, insanlar

arasındaki eşitsizliğe dayanan sisteme karşı olmuştur.”

HHH Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakan’la yaşadığı sorunları unutturmak için olsa gerek, geçen hafta yeni bir “polemik” konusu ortaya attı:

“Ayasofya bir an önce cami olmalı!”

Bu sözler Ayasofya’yı yine dinci kesimin gündeminin ilk sıralarına oturtmaya yetti.

Ben de bu yüzden bu ilginç kitabı iki günde okuyup çok şey öğrendim.

Dünü öğrenerek yarını kurmaya çalışan herkese öneririm.

Nika İsyanı’ndan Haziran Direnişi’ne!

Hazırlayan: Osman ERBİL halklailiskiler@aydinlikgazete.com

18 KASIM 2013 PAZARTESİ

İsyan ve Devlet

Türü: Deneme Yazan: Coşkun Faik Kavala

Yayıncı: Doğu Kütüphanesi

Baskı tarihi: 2013, Ekim

Sayfa sayısı: 224 Fiyatı: Bu kitabı ne yazık ki kitapevlerinde ve internette kitap satışı yapan sitelerde

bulmanız çok zor. O yüzden isteyebileceğiniz telefon numarasını yazıyorum:

0212-520 27 19 Kişisel not: Yazarı tanımıyorum. Bu, ikinci kitabı... İlk kitabı Mum Arayan Ülke, 2006’da yayımlandı.

Ödünüz kopuyor

cehenneme gitmekten...

Oysa hiç ekmedi yüreğine bu tohumu aklı

başında olan!

EKREM ATAER’İN BESTELERİYLE ÖMER HAYYAM

Yazıları toplayan ve şarkıları besteleyen:

Ekrem Ataer Yayıncı: Kaynak Yayınları

Baskı tarihi: 2013, Ekim

Sayfa sayısı: 183 Fiyatı: 25 lira Kişisel not:

Aydınlık’ta kültür sanat yazıları yazan Ekrem Ataer’le aynı çatı altındayız ama henüz tanışma şansım olmadı.

n HABER MERKEZİ

A

merika’nın önde gelen ga- zetelerinden Washington Post, ABD Başkanı Oba- ma’nın Başbakan Tayyip Erdoğan’ı azarladığını yazdı. Mayıs ayındaki son Washington ziyaretinde, El Kaide gibi terör örgütlerinin giriş- çıkışını sınırlandırmadığı için Er- doğan’ın Obama’dan azar işittiğini yazan Washington Post analizinde, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğ- lu’nun Washington ziyaretinde de aynı konunun gündemde olacağı vurgulandı.

Washington Post gazetesi, Tür- kiye’nin Suriye politikasında sap- landığı batak üzerine, Liz Sly imzalı analizde, AKP hükümetinin El Kaide gibi örgütlerde savaşan te- röristlerin ulaşımına yardım ettiğini, onları eğittiğini ve silahlandırdığını açıklayan Salih Müslim ve Soner Çağaptay gibi isimlerin görüşlerine yer verdi.

AKP hükümetinin, Esad’ı in- dirme yolunda gösterdiği çabaların

beklenenden çok farklı sonuçlar getirdiği saptamasının yapıldığı analizde, eleştirmenlerin, bundan gene yalnızca ve yalnızca Türk yet- kililerin sorumlu olduğunu söyle- diklerine dikkat çekildi.

‘Cihatçıları kısıtlamadı’

Analizde şu ifadelere yer verildi:

“Eleştirmenler Türkiye’nin, gelinen noktadan yalnızca kendisini so- rumlu tutabileceğini, Türk yetkili-

lerin, en azından dolaylı olarak, işlerin bu noktaya gelmesini teşvik etmiş göründüğünü söylüyor. Baş- kan Obama, Mayıs ayında Beyaz Saray’da Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı, yabancı savaş- çıların akışını kısıtlamadığı için azarladı. Meselenin, Türkiye Dı- şişleri Bakanı Ahmet Davutoğ- lu’nun Pazartesi günkü Washington ziyaretinde de gündemde olması bekleniyor.”

n ZİHNİ ERDEM/ ANKARA

M

ecliste grubu bulunan dört partinin “Yeni anayasa”

yapma iddiasıyla oluştur- duğu Uzlaşma Komisyonu’nun ka- deri, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in başkanlığında bugün yapacağı top- lantıda belli olacak.

Toplantıdan çıkacak karara göre

komisyon çalışmalarına ya “devam”

diyecek ya da “tamam” diyecek.

Geçen hafta yapılan toplantıda, çalışmalarda gelinen noktayı de- ğerlendiren, ancak herhangi bir karar alamadan dağılan Anayasa Uzlaşma Komisyonu, bugün yeni- den toplanıyor.

Toplantıda komisyonun yol ha- ritasını belirleme çalışmasına devam

edilecek. Toplantıda muhalefet, çalışmaların devamı ve uzlaşılan madde sayısının artırılması için AKP’den yeniden başkanlık sistemi önerisini çekmeyi teklif etmesi bek- leniyor.

AKP’nin umudunu kestiği ve komisyonun çalışmalarını bitirme- sini isterken, muhalefet ise deva- mında ısrar ediyor.

n DIŞ HABER SERVİSİ

S

uriye Dışişleri Bakanlığı, Birleş- miş Milletler’den (BM) “teröre destek verdiği” iddiasıyla Türkiye hakkında soruşturma açılmasını istedi.

BBC’nin Şam muhabiri Hediye Le- vent’in, Lübnan televizyonu El Manar’ı kaynak göstererek bildirdiğine göre, 7 Kasım’da Şam’dan Suriye’nin BM Daimi Temsilciliği’ne gönderilen ya- zıda, BM’nin terörle mücadeleden sorumlu birimlerine gerekli başvuru- ların yapılması talimatı verildi.

Teröre destekle suçlama

BM’ye hitaben yazılan yazıda da

“Suriye içinde muhalifler tarafından gerçekleştirilen kimyasal saldırılarda kullanılan malzemenin Türkiye’den temin edildiği ve Türkiye’nin bu kim- yasal malzemenin Suriye’ye geçiril- mesine göz yumduğu” iddia ediliyor.

Bu iddia çerçevesinde Türkiye,

“teröre destek vermekle” suçlanıyor.

BM’nin terörle mücadeleye ilişkin ka- rarları bulunduğu hatırlatılan yazıda,

“terör gruplarının kitle imha silahı ele geçirmesi halinde yaratabileceği tehlike” ihtimaline dikkat çekiliyor.

Dayanak: Sarin iddianamesi

“Terörle mücadele kararları, ka- nunları ve ilkelerine uymayan devlet- lerin gerçekleşmiş ya da gelecekte gerçekleşebilecek terör eylemlerinin sorumluluğunu taşıdıkları” belirtili- yor.

Suriye, BM’den talep ettiği soruş- turma için önceki aylarda Adana’da yapılan bir operasyonun iddianamesini dayanak olarak gösterdi.

Operasyona ilişkin detaylar ve id- dianamenin Arapça nüshalarının da eklendiği yazıda, operasyonun ardın- dan ifadeleri alınan sanıkların beyanları

“Türkiye topraklarında Suriye aleyhine terör faaliyetleri yürütüldüğü” iddia- larına kanıt olarak gösterildi.

‘Sarin sanıkları’nın ifadeleri

Yazıda, “sanıkların beyanlarının, Suriye’de aralarında El Kaide örgü- tünün de olduğu silahlı terör örgütle- rine ulaştırmak üzere Türkiye top- raklarında kitle imha silahlarının temin edilmesi yönünde terör faaliyetlerinin yapıldığına kesin kanıt teşkil ettiği”

ifade edildi.

BM’den 6 talepte bulunan Suriye, Adana operasyonu ile bağlantılı ol- dukları gerekçesiyle yakalanan sanık- ların ilişkide olduğu Türk şirketlerin

de sorgulanmasını istiyor.

Suriye’nin talepleri:

1- Türkiye’nin terörle mücadelede tam bir işbirliği içinde olmasının sağ- lanmasının yanı sıra, söz konusu id- dianame ve benzer başka terör faali- yetlerine ilişkin yapılan güvenlik ve yargı soruşturmalarının bir nüshasını teslim etmesinin zorunlu kılınması,

2- Terörle ilgili soruşturmaların Suriye ve uluslararası tarafları kapsa- yacak şekilde genişletilmesi,

3-İddianamede adı geçen sanıklara kimyasal madde satan Türk şirketle- rinin son 3 yıl içinde kitle imha silah- larının imalatında kullanılan maddeleri kimlere sattıkları konusunda sorgu- lanmaları,

4-İddianamede zikredilen kim- yasal maddeler ile Şam kırsalı ve Su- riye’nin başka bölgelerinde kullanılan kimyasal silahların nitelik ve özellik- lerinin BM Komisyonu tarafından

karşılaştırılması,

5- Türk otoritelerine, iddianamede adları geçen kimi sanıkların neden bir süreliğine serbest bırakıldıklarının sorulması,

6- Türk otoritelerine; sanıkların geçerli hiçbir kanuni gerekçe olmak- sızın belirli bir süreliğine serbest bı- rakılmalarıyla geçerliliğini kaybede- bilecek kanıtların sorulması.

Lübnan televizyonu El Manar’ın iddiası: Suriye hükümeti, kimyasal silah üretilmesine göz yumduğu için Türkiye hakkında BM’den soruşturma istedi. Kanıt ise Sarin davası...

Suriye’de 21 Ağustos’ta Guta’da gerçekleşen ve binlerce insanın öldüğü saldırıdan Esad yönetimi sorumlu tu- tulmaya çalışıldı. Fakat BM heyetinin yerinde yaptığı incelemeler sonucunda, Baas’ın kimyasal bir saldırı yaptığına dair hiçbir bulguya rastlanmadı. Kısa bir süre sonra Adana’da Sarin gazı üret- meye çalışırken 6 kişinin yakalanmasıyla birlikte gözler El Kaide’ye çevrildi. Sav-

cılığın El Nusra üyesi olan Suriyeli Hytham Qassap ile 5 Türk hakkında hazırlanan iddianamede ele geçen kimyasalların Sarin gazı üretiminde kullanıldığı bilgisi yer aldı. 132 sayfalık iddianamede silahların Suriye’de te- rör faaliyeti için elde edilmek isten- diği şu ifadelerle açıklanmıştı: “Ahrar- ı Şam ve El Nusrah/Nusra Cephesi’ne bağlı mensuplarca kullanıldığı anla-

şıldığından, El Kaide terör örgütü ile kimyasal silahlar/kimyasal maddeler aralarındaki bağlantı görülmektedir.”

El Kaide, Sarin’i Türkiye’de üretti

Rusya bastırdı

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konse- yi’nden soruşturma yapılmasını, Rus- ya’nın bilgisi dahilinde istendiği öne sü- rüldü. Rusya, Halep’in Han Asel kasaba- sında Sarin gazının Türkiye-Suriye sınır- dan girip çıkan teröristler tarafından kul- lanıldığının araştırmalar sonucu ortaya çıkmasından sonra, AKP hükümetinden konuyla ilgili açıklama yapmasını iste-

mişti. Adana’daki Sarin gazı olayından sonra, Rus yetkililer, açıklama yapılması isteklerini tekrarladılar. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “Türk ortakları- mızdan hâlâ açıklama bekliyoruz” de- mişti. Aydınlık, Rus yetkililerin bu açık- lamalarını defalarca haber yapmıştı.

Sarin kimyasalları MKE’den

İddianamenin devamından El Nusra üye- lerinin Sari gazını oluşturacak kimyasal bileşenlerini Makine Kimya Endüstri- si’nden (MKE) elde etmeye çalıştıkları öğ- renildi. Bu kayıtlara göre sanıklar, bulun- ması zor ve devlet kontrolünde verilmesi dolayısıyla bazı kimyasalları MKE’den te- min etmenin yollarını aradılar.

: Obama,Erdoğan’ı azarladı

n AYDINLIK/ ANKARA

Ulusal Eğitim Derneği tarafından düzenlenen “Tarih Boyu Suriye”

konferansına Prof. Dr. Mehmet Yu- va katıldı. Yuva, konferansta Şam coğrafyasının önemini anlattı.

Şam Üniversitesi Tarih Bölü- mü Öğretim Üyesi ve Türkiye-Suri- ye Dostluk Komitesi Genel Koordi- natörü Prof. Dr. Mehmet Yuva, Ulusal Eğitim Derneği tarafından düzenlenen, “Tarih Boyu Suriye”

konferansına katıldı. Mehmet Yu- va, Suriye’nin Şam diye bir kenti- nin olmadığını, Şam’ın büyük bir coğrafyanın ismi olduğunu söyle- di. Doğu da bilimin de Üniversite- nin de, medeniyetin de olduğunu kaydeden Yuva, “Dünyanın kalbi Şam coğrafyasıdır. Ama bu kalbin atan nabzı ise İskenderun Lima- nı’dır. Bu coğrafyaya hâ§kim olan güç her zaman yükselmiştir. Dün- yanın başka bir coğrafyasına bu kadar büyük bir ilgi gösteren gö- rülmemiştir. Anadolu, Şam’ı kay- bederse var olamaz” dedi.

‘Anadolu, Şam’ı

kaybederse var olamaz’

Anayasa’nın kaderi bugün belli oluyor

13 EYLÜL 2013

1 HAZİRAN 2013

Obama

Erdoğan Prof. Dr.

Mehmet Yuva

Suriye’den BM’ye:

Ankara’yı soruşturun

(4)

K

ızamık mikrobunun yol aç- tığı beyin hastalığı Subakut Sklerozan Panensefalit’e (SSPE) yakalanan Doğubeyazıtlı 11 yatalak hastanın yakınları, Sağlık Bakanlığı’nın ilgisizliğin- den yakındı.

SSPE Derneği, Doğu Ana- dolu Başkanı Ferit Maniş, SSPE hastalığına 1987-98 yılları ara- sında yapılan tek doz kızamık aşısının neden olduğunu, bu ne- denle Doğubeyazıt’ta 7 hastanın öldüğünü belirtti. Maniş, hasta- lanan 300 kişinin, bugün dört duvar arasında ölümü bekledi- ğini söyledi.

İlk etapta beyne yerleşen bu virüsün ölümcül bir hastalık ol- duğunu vurgulayan Maniş, za-

manında müdahale edildiği tak- dirde tek doz aşıyla hastalıktan kurtulmanın mümkün olduğunu söyledi. Maniş, “Bölgede bu has- talığa kapılan 300 kişi var. Do- ğubeyazıt’ta ise 11 kişi yatalak, 7 kişiyi de kaybettik. Hastalığın ilk döneminde unutkanlık ve si- nirlilik, ikinci döneminde sıçra- malar başlar. Tek başına yemek yenilemez. Üçüncü dönem hasta yatağa bağımlı hale gelir. Bu- rundan sıvıyla beslenmeye başlar.

Dördüncü yani son döneminde ise yıllarca komada kalır ve ölür”

dedi.

‘Dünyam başıma yıkıldı’

Oğlu Oğuzhan’ın 9 yıldır bu hastalığa yakalandığını söyleyen

Reşat Alkan, çocuğunun 4 yaşına kadar çok sağlıklı olduğunu ifade etti. Alkan, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Çocuğum 4 yaşına kadar gayet sağlıklıydı. Bir gün düşüp bayıldı. Van 100’üncü Yıl Üni- versitesi’ne götürdüm. Çocuğu- mun SSPE hastalığına yakalan- dığını söylediler. Bu hastalık ne- dir bilmiyordum. Dokorlara te- davisini sordum. Bana, ‘Türkiye bunun tedavisi de yok ilacı da’

deyince dünyam başıma yıkıldı.

Şu anda oğlum 13 yaşında. 9 yıl boyunca bütün servetimi çocu- ğumun ilacına yatırdım. Çocu- ğum kızamık aşısı olduktan sonra bu hale geldi. Doktorlar bize aşının tek doz ya da yanlış vu- rulması nedeniyle olduğunu söy- lüyor. Fakat devlet memuru ol- dukları için bunu resmiyete dö- kemiyorlar.”

Oğuzhan’ın annesi Öz- gül Alkan ise gözyaşlarını tutamadı. Anne Alkan,

“Evladım gözlerimin önünde eriyip gidiyor.

Ölmeden toprağa gömdüler. İlçemiz- de bu hastalıktan çok kişi öldü.

Benim çocu- ğum okula git- mesi gerekir- ken şu an eve hapsol- muş durum- da” diye konuştu.

Bozuk yollar çileden çıkardı

o

Hakkâri Yeni Mahalle’de oturan vatan- daşlar yollarının bozuk olduğunu belir- terek eylem yaptı. Yaklaşık 50 mahalle sakinleri yolu trafiğe kapatıp ateş yaktı ve valinin istifa etmesini istedi. Vatandaşlar, yollarının geçen yıl İl Özel İdaresi tarafından asfaltlandığını, ancak bir yıl içersinde asfaltın bozulup toz içinde kaldıklarını belirtti. Toz yüzünden özellikle çocuklarının sık sık has- talandığını söyleyen mahalleliler, sorunları çözülene kadar eylem yapacaklarını belirtti.

Grip mevsimi başladı uzmanlar uyardı

o

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Baş- kanı Prof. Dr. Muhsin Ak- baba, “gribal enfeksiyon”

uyarısında bulundu. Prof.

Dr. Akbaba, “Gribal en- feksiyonlar, virüsü taşıyan hasta kişilerin solunum yolu salgılamalarıyla ya- yılmaktadır. Özellikle top- lu yaşanılan kapalı ortam- larda çok hızlı bir şekilde yayılır. Grip hastalığı, nezle ve soğuk algınlığına göre daha ağır seyreden, hatta bazen ölümlere yol aça- bilecek kadar ağır sonuçlar doğurabilecek bir hasta- lıktır” dedi.

Gribal enfeksiyonun belirtilerini de sıralayan Prof. Dr. Akbaba, şöyle devam etti: “Gribal en- feksiyonlar, üşüme, titre- me, ateş, halsizlik, kırgın- lık, iştahsızlık, boğaz ve kas ağrısı, bulantı, geniz akıntısı, gözlerde yanma, kızarıklık ve burun akıntısı gibi belirtilerle ortaya çı- kar. Grip hastalarında kul- lanılan ilaçlar semptom- lara yönelik olup, hastanın genel bulgularını düzelt- mek için kullanılır. Has- talık süresince istirahat edilmesi, bol sıvı alınması, ağrı kesici ve ateş düşü- rücü, solunum yolu salgı- lamalarını azaltıcı ilaçlar kullanılması rahatlatacak- tır. n DHA

ANKARA İmsak05.00Güneş06.29Öğle 11.41 İkindi 14.15 Akşam16.40 Yatsı 18.02 İSTANBUL İmsak05.16Güneş06.47Öğle 11.56İkindi 14.28 Akşam16.53 Yatsı 18.16 İZMİR İmsak05.21Güneş06.48Öğle 12.03 İkindi 14.42 Akşam17.07 Yatsı 18.26 Ankara: -1/13

e

İstanbul: 10/16

e

izmir: 8/16

e

Antalya: 14/22

e

Adana: 10/24

e

Diyarbakır: 5/16

e

Erzurum: -8/10

e

Sivas: -3/14

e

Tunceli: 3/15

e

Trabzon: 10/14

e

Zonguldak: 5/12

e

Bursa: 5/15

e

Konya: 2/13

e

HAVA DURUMU

Hazırlayan: Gökçen BEYAZ halklailiskiler@aydinlikgazete.com 18 KASIM 2013 PAZARTESİ

1987-98 yılları arasında hatalı yapıldığı söylenen kızamık aşısı yüzlerce insanı çaresiz bıraktı. Tedavisi olmayan SSPE hastalığının

pençesindeki hastaların yakınları şimdi gözyaşı döküyor

Bakanlık yanlış aşı kurbanlarını kaderine terk etti

M

ersin Üniversitesi öğren- cileri, betonlaşmayla bir- likte yok olan doğaya dik- kat çekmek için Narenciye De- filesi düzenledi. Defilede öğren- ciler, portakal, limon gibi na- renciyelerden tasarladıkları kı- yafetleri sergiledi.

Mersin’de bu yıl 4’üncüsü düzenlenen Narenciye Festiva- li’nin en renkli organizasyonla- rından biri olan “Narenciye De- filesi” büyük ilgi gördü. Antik kentte gerçekleştirilen defileyi Mersin Olgunlaşma Enstitüsü hazırladı. Öğretim üyeleri ve öğ- rencilerin tasarladığı ilginç kı- yafetler narenciye figürleriyle donatıldı.

Defilede podyuma çıkan Mersin Üniversitesi öğrencileri portakal çiçeği, portakal ağacı, soyulmuş portakal, limon, man- dalina gibi narenciye tasarımla- rından oluşan kıyafetleri sun- dular. Renkli görüntülerin ol- duğu defileyi, vatandaşlar cep telefonlarıyla görüntülediler.

Yaklaşık bir saat süren ve büyük alkış alan defile izleyenlere unu- tulmaz anlar yaşattı.

700 ton narenciye kullanıldı

Mersin Olgunlaşma Enstitü-

sü Müdürü Şükriye İnan, Mer- sin’in narenciye üretiminde önemli bir yere sahip olduğunu ancak betonlaşmayla birlikte bahçelerin yok olduğuna dikkat çekmek ve bunun önüne geçmek

için bu defileyi düzenlediklerini söyledi.

Mersin’de 70 ton narenciye ürünleri kullanılarak gerçekleş- tirilen 4. Narenciye Festivali’ne 29 ülkeden 1500 kişilik dans gös-

teri grupları katıldı. Festivalde narenciye ürünleriyle süslenen araçlar, caretta caretta, ev, at, zürafa, ve fil figürleri ile ani- masyon görüntüleri de halkın yoğun ilgisiyle karşılaştı.

Narenciye festivalinde portakallı defile

Ş

ırnak’ın Balveren beldesinde elek- trik kesintilerine tepki gösteren belde sakinleri isyan etti. Ön- ceki akşam yürüyüş düzenleyen yaklaşık 500 kişi belde merke- zindeki elektrik trafo- su önünde basın açık- laması yaptı. “Elektrik hakkımız, söke söke alırız” sloganlarının atıldığı eylemde belde sakinleri adına konu- şan Ahmet Bayram, Balveren’e 33 satten bu yana elektrik veril-

mediğini belirterek, çocukların mum ışı- ğında ders çalışmak zorunda kaldığını söy- ledi. Yasal yollardan haklarını arayacakla- rını belirten Bayram, beldede abonesiz ev olmadığını, her ay DE- DAŞ’a düzenli olarak elektrik faturalarını ödemelerine rağmen kesintilere maruz kal- dıklarını söyledi.

Eyleme katılan ço- cuklar, karanlıkta ders çalışmak zorunda kal- dıklarını söyledi. n DHA

Şırnaklılar elektrik için yürüdü Şırnaklılar elektrik için yürüdü Şırnaklılar elektrik için yürüdü Şırnaklılar elektrik için yürüdü Şırnaklılar elektrik için yürüdü Şırnaklılar elektrik için yürüdü Şırnaklılar elektrik için yürüdü Şırnaklılar elektrik için yürüdü Şırnaklılar elektrik için yürüdü Şırnaklılar elektrik için yürüdü Şırnaklılar elektrik için yürüdü

Okul bahçesinde susamuru

o

Batman Üniversitesi’ne bağlı Meslek Yüksekokulu bahçesinde, bir susamuru bulundu. Kent merkezinden 3 kilometre uzaklıktaki Batman Çayı’ndan çıktığı tahmin edilen su samuru, görenler arasında heyecan yarattı.

Hafta sonu Batman Üniversitesi’ne bağlı Sağlık Meslek Yüksek Okulu bahçesindeki güvenlik kulübesine gelen susamurunu fark eden özel güvenlik görevlileri ve bazı öğ- renciler, durumu Orman ve Su İşleri Mü- dürlüğü’ne bildirdi. Okul bahçesine gelen ekipler, güçlükle susamurunu zapt etmeyi başardı. Görevliler, daha sonra Samanyolu köyü yakınından geçen Batman Çayı’na gö- türdüğü susamurunu doğal yaşam alanına bıraktı.

Batman Üniversitesi Fen Edebiyat Fa- kültesi Biyoloji Bölümü Zooloji Anabilim Dalı öğretim görevlisi Yrd. Doç. Dr. Servet Ulutürk, susamurlarının yaşadığı suların temiz olduğunun göstergesi olduğunu söyledi.

Yrd. Doç. Dr. “Samurlar kirli suda yaşamaz.

Daha önce Van Çatak’ta da susamuruna rastlandı. Batman’ın Sason Çayı’nda da su- samuru bulunduğuna dair bilgiler var. Susa- murlarına rastlanması, Batman akarsularının temiz olduğunu gösteriyor” diye konuştu.

‘İşte hendek işte deve’

o

İzmir’de, Emeklilikte Yaşa Takılanlar Platformu üyeleri, emeklilik için gerekli prim günü ve hizmet yılını dolduranların, Kademeli Emeklilik Yasası sonrası yaş şartını beklemelerini develi yürüyüşle protesto etti.

Konak Meydanı’ndaki İzmir Büyükşehir Be- lediyesi önünde toplanan yaklaşık 300 kişi,

“Adaletli emeklilik istiyoruz”, “Emeklilik hakkımız söke söke alırız” ve “Verilen sözleri unutmayız” sloganları atttı. Topluluk adına basın açıklamasını okuyan İzmir Emeklilikte Yaşa Takılanlar Platformu Başkanı Mehdi Bıkmaz, prim günü ve hizmet yılı dolan kişilerin emeklilik için yaş haddini beklemesinin hak gaspı olduğunu söyledi. Bıkmaz, “Yaşları bizden büyük olup hizmet yılı dolanlar emekli edildi. Ama bizim hizmet yılımız ve prim gü- nümüz dolmasına rağmen yaşa takıldık. 1999 yılında başlayan bu mağduriyetin giderilmesini istiyoruz” dedi.

Topluluk, bazı platform üyelerine, eylem- lerde gösterdikleri destek için madalya veril- mesinin ardından, Karabağlar ilçesinden ge- tirilen Ali Efe ve Tamer isimli develerle yürüşe geçti. Barış Manço’nun “İşte Hendek İşte Deve” şarkısı eşliğinde gerçekleştirilen yürüyüş Gündoğdu Meydanı’nda son buldu.

Oğuzhan 9 yıldır hastalıkla mücadele ediyor Nursel Sağlıç

24 yaşında.

Yıllardır hastalığın pençesinde Nursel Sağlıç

24 yaşında.

Yıllardır hastalığın pençesinde Nursel Sağlıç

24 yaşında.

Yıllardır hastalığın pençesinde Nursel Sağlıç 24 yaşında.

Yıllardır hastalığın pençesinde

İrem Kılıç, 9 yaşında . Aile yetkililerden

yardım bekliyor İrem Kılıç, 9 yaşında . Aile yetkililerden

yardım bekliyor İrem Kılıç, 9 yaşında . Aile yetkililerden

yardım bekliyor İrem Kılıç, 9 yaşında . Aile yetkililerden

yardım bekliyor

Referanslar

Benzer Belgeler

DNA analizi ve biyolojik örneklerle ilgili Türk hukukunda düzen- leme olup olmadığı ile ilgili soruda, 15 avukat (%14) yasal düzenleme henüz yapılmadı; 60 avukat (%59) yasada

Araştırmadan elde edilen bulgu sonuçlarına göre, paternalist liderliğin otoriter liderlik alt boyutunun örgütsel özdeşleşme üzerinde anlamlı bir etkisinin

In addition, gel permeation chromatography analysis showed that the more potent fractions were residing in those fractions with lower molecular masses, such as fractions AB-1

This study was undertaken to investigate the effect of chronic treatment with fluoxetine, a selective serotonin uptake inhibitor used widely in the treatment of depression, on

[r]

Elektromobil ve Hidro- mobil kategorilerinin birincilerine 25.000 TL ödül, Otonom kategorisi birincisine 15.000 TL performans ödülü, takımların yerli parça ve

Irradiation as a post-harvest treatment for horticultural products also benefits the environment - it provides a safer alternative to methyl bromide, which the large majority

Reel sektörü temsilen kişi başına gelir, istihdam ve inşaat değişkenlerinin kullanıldığı Model I’e ilişkin elde edilen etki tepki analizi bulgularına