• Sonuç bulunamadı

Kimlik v e Siyasallaşma Bağlamında Lübnan’daki Şii Toplumu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kimlik v e Siyasallaşma Bağlamında Lübnan’daki Şii Toplumu"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ISSN: 1309 4173 (Online) 1309 - 4688 (Print) Volume 10 Issue 8 p. 77-92, November 2018

DOI Number: 10.9737/hist.2018.664

Volume 10 Issue 8 November

2018

Kimlik ve Siyasallaşma Bağlamında Lübnan’daki Şii Toplumu

In the Context of Identity and Politicizatıon Shiite Society in Lebanon

Dr. Mehmet ÇELİK (ORCID: 0000-0001-5289-8412)

Milli Savunma Üniversitesi

ÖZ: Lübnan'ın mevcut toplumsal yapısına ilişkin bir tartışma, mantıksal olarak ülkenin siyasi kurumlarından kaynaklı olarak başlatılmaktadır. Ancak Mezhep Temsilciliği Sistemi veya Lübnan’ın anayasal-konfesyonel politikaları, Lübnan toplumunun karşıt unsurlarını korumak için yeni keşfedilen bir formül olmaktan ziyade bu tür düzenlemeler, yüzyılı aşkın bir süredir gelişen ilkelere dayanmıştır. Bu ilkelerin doğal sonucu olarak da birbirinden farklı inanç sistemlerine mensup kabile birimlerinden oluşan sosyal yapı, tamamen karışık ve kozmopolit bir yapıya dönüşmüştür. Şii kimliği de Lübnan’ın bu yapısı içerisinde geçmişten günümüze en etkin kimlik olarak varlığını devam ettirme imkânına sahip olmuştur. Bu kimlik, Lübnan’da küresel ve bölgesel eksende Şii kimliği açısından etkin bir faaliyet merkezi olmuştur. Bu merkezde Lübnanlı Şiiler, Lübnan’ın sürdürülebilir siyasi organizasyonu içerisinde mevcut sosyo-ekonomik ve kültürel durumlarını muhafaza ederken aynı zamanda Lübnan’ın konfesyonel sisteminin neden olduğu problemlerde, ülkenin siyasi kültüründe ve idari yapısının şekillenmesinde de önemli roller üstlenmiştir. Ayrıca politik şiddeti ele alma girişimleri, sınıf temelli olmasa da kültürel açıdan bir perspektiften yola çıkma eğilimleri, küresel anlamda kötü bir şiddet örneği oluşturmuştur. Zira Lübnan'da Şii topluluğu, teorik bir siyasi şiddet modeline sahip olmuştur. Dolayısıyla Lübnan, iç çatışmaların yanı sıra uluslararası terörizmdeki rolü ile de daha keskin bir modele benzemektedir. Bu çalışma, Lübnan’daki varlığı ve faaliyetleri noktasında Şii toplumunun kimlik, siyasallaşma ve radikalleşme süreçlerini Amerikan ve İngiliz arşivlerini de temel alan incelemeyi bütünlük açısından ele almaktadır. Yapısal bir tarzda mahkûm etmekten çok anlamak amacıyla araştırmaya nihayet verilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Lübnan, Şii, Emel, Kimlik, Siyasallaşma.

ABSTRACT: The discussion of the current social structure of Lebanon is logically initiated from the political institutions of the country.However, the Sectarian Representation System or the constitutional-confessional policies of Lebanon, rather than being a newly discovered formula to protect the opposing elements of Lebanese society, have been based on principles that have evolved for more than a century. As a natural consequence of these principles, the social structure consisting of tribal units belonging to different belief systems has turned into a completely mixed and cosmopolitan structure.In this structure, the Shiite identity had the opportunity to continue its existence as the most effective identity from the past to the present. This identity has become an effective center of activity in Lebanon in terms of the global and regional axis of Shiite identity. In this center, the Lebanese Shiites played an important role in shaping the political culture and administrative structure of the country, while maintaining the existing socio-economic and cultural conditions within the sustainable political organization of Lebanon.In addition, attempts to address political violence and their tendency to cultivate from a cultural perspective, although not class-based, have created a global example of violent violence. In Lebanon, the Shia community had a theoretical model of political violence.Thus, Lebanon is more like a sharper model with its role in international terrorism as well as internal conflicts.This study examines the identity, politicization and radicalization processes of the Shi'ite community in Lebanon and the American and British archives.In order to understand more than condemnation in a structured manner, research was finally given.

Key Words: Lebanon, Shiite, Amal, Identity, Politicization.

GİRİŞ

Lübnan'da sosyo-politik durum, İslam özelinde seküler odaklı bir Müslüman liderliğin aksine mezhep çatışmasıyla karakterize edilmiş olsa da İslami gruplaşmalar ön plana çıkmıştır.

(2)

Kimlik ve Siyasallaşma Bağlamında Lübnan’daki Şii Toplumu

78

Volume 10 Issue 8 November

2018

Arap-İsrail Savaşları ve İran Devrimi de dâhil olmak üzere bir dizi bölgesel olaylar, Lübnan toplumundaki çatlakları derinleştirmeye ve Şiileri siyasallaştırmaya zorlamıştır. Şii bağlamında örgütsel faaliyetteki artışın başlıca nedenleri arasında Lübnan hükümetinden kaynaklı otorite boşluğu görülmüştür. 1943'teki Ulusal Pakt (al-Mithaq al-Watani ) ’ı temel alan sistem, Lübnan'ın her bir büyük gruba (Marunî Hıristiyan, Sünni Müslüman ve Şii Müslüman), yönetimdeki payını vermek üzerine tasarlanan bir ortak formülün sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Marunîlere Başkanlık, Sünnilere Başbakanlık ve Şiilere Meclis Başkanlığı veren ve hükümetteki Hıristiyan üstünlüğünü etkin kılan bu formül1, 1932 nüfus sayımı ile ortaya çıkmıştır2. Dolayısıyla Ulusal Pakt, geniş çaplı siyasi katılımı teşvik etmekten ziyade hâkim grupların geleneksel liderleri arasında bir güç paylaşım anlaşmasının sonucu oluşturulmuştur.

Lübnan iç savaşı (1958, 1975 ve 1982'den başlayarak), büyük çaptaki iki İsrail işgali (1948, 1964,1978 ve 1982)3 ve özellikle Ulusal Pakt formülü meşruiyetinin tartışılması gibi nedenler birçok büyük mezhepçi grubun yanı sıra bir dizi küçük ve bölünmüş grupların da ortaya çıkmasında en esaslı etken olmuştur4. Lübnan’ın iç dinamik yapısının yapısal sorunları ve dönemsel siyasi krizler, ülkenin siyasi ve idari organizasyonundaki hâkim grupları etkilediği gibi Lübnan’daki Şii toplumunu de etkileyen faktörler olarak görülmüştür5.

1979’daki İran İslam Devrimi, Lübnanlı Şiiler için bir dönüşüm ve evrilme sürecini tetikleyen en etkili evrelerden biri olmuştur. Şöyle ki; İran Devrimi, Lübnanlı Şii ve bazı Sünnilerin mezhep problemlerinin çözümüne İslami bir cevap aramalarında ilham kaynağı olmuştur. Dahası temelde İslami kaidelere dönüşün, Lübnan’a yapılan dış müdahalelerin, kendileri açısından hükümetsel zorbalığın, ülkedeki ekonomik gerilemenin ve sivil huzursuzluğun önüne geçeceği ve bu gibi sorunlara çözüm getireceği algısı yaratmıştı. Şiiler, Lübnan'ı yönetmeye yönelik milliyetçi formülleri, başarısızlığa mahkûm edilmiş formüller olarak düşünürlerken aynı zamanda ahlaki ve dini meşruluktan yoksun ve mezhep çatışmasını hafifletmekten ziyade arttıran bir olgu olarak da görmüştü6. Şii zihin yapısındaki bu kırılma yoğun bir öfke birikmesine neden olmuştu. Bu alttan gelen birikim, Humeyni ile kendine bir alan açmıştı. Ancak Lübnan’da Şii-Humeyni ilişkisi, İmam Musa el-Sadr'ın 1969 yılında Lübnan siyasetinde ortaya çıkmasına kadar göz ardı edilmişti. Musa el-Sadr'ın 1978 yılı ortalarında ortadan kaybolmasına ve olası cinayetine kadar Sadr, Lübnan'ın Şii nüfusunu siyasi bir güce dönüştürmeyi başarmıştı. Sadr, Sünni ağırlıklı Genel Müslüman Yüksek Konseyi'nden ayrı olarak Yüksek Şii İslam Konseyi'ni oluştururken aynı zamanda Şii toplumuna karşı uygulanan adaletsizliklere karşı Şiileri siyasi olarak reaksiyonel bir eyleme uyandırmıştı7.

Lübnan'daki Şii toplumun durumunu etkileyen diğer bir olay da Lübnan’ın güneyinde sürekli ortaya çıkan İsrail işgalleri olmuştur. İsrail’in Lübnan’ın güneyindeki nüfusun

1 Bu dönemde Marunî egemenliğindeki merkezi yönetim, dinsel eğilimlerden arınmış kısmen ideolojik bir politika yoluyla rejim istikrarını yeniden tesis etmek için büyük unsurlarla ittifak kurmuştu. Ancak Ulusal Pakt, Lübnan’daki Hıristiyan nüfusunun ve etki alanının azalmasıyla meşruiyetinin çoğunu kaybetmişti. US ArmyIst Special Operations Command(Airbone), Special Psychological Operations Study, The Lebanese Hizb Allah: An Ideological Profile (U), APO-2540-310A-90, May 1990, Fort Bragg, North Carolina, s.2-3.

2US ArmyIst Special Operations Command (Airbone), Special Psychological Operations Study, The Lebanese Hizb Allah: An Ideological Profile (U), APO-2540-310A-90, May 1990, Fort Bragg, North Carolina, s.2-3.

3 İsrail tarafından özellikle Hula gibi sınırdaki Lübnan köylerinde 1948'de bir dizi katliam gerçekleştirildi. İsrail ordusu, 1948 yılında sekizinde kalıcı olmak üzere 22 Lübnan köyünü işgal etmişti. Aynı zamanda İsrail, sınırlarını 200 metreye kadar Lübnan’a taşımıştı. 1949-1964 yılları arasında Lübnan’daki bazı bölgelere yaklaşık 140 İsrail saldırısı düzenlenmişti. Rami Siklawi, “The Social and Political Identities of the Shi'i Community in Lebanon”, Arab Studies Quarterly, Vol. 36, No. 4 (Fall 2014), pp. 278-291, .s.284.

4US ArmyIst Special Operations Command(Airbone), age, s.2-3.

5 CIA-RDP85T00314R000300050006-9.

6 US ArmyIst Special Operations Command (Airbone), age, s.2-3.

7CIA-RDP85T00314R000300050006-9.

(3)

Mehmet Çelik

79

Volume 10 Issue 8 November

2018

çoğunluğunu oluşturan Şii köylerinin işgali ve merkezi hükümetin bu duruma müdahalede yetersiz oluşu, Şiiler arasında hüküm süren siyasi istikrarsızlık algısının yerleşmesine sebebiyet vermişti. Lübnan'ın güneyinin önemli bir bölümünü oluşturan ve ekonomik olarak sosyal hak ve yardımlardan mahrum olan Şiiler, bu işgallerin en kötü sonuçlarına maruz kalmıştı. Bu olaylardan hareketle Lübnan’da politik olarak yönlendirilmiş İslami grupların çoğalmasına katkı sağlayan bir diğer olay da Suriye hükümetinin zımni onayı olmuştur.

Lübnan’daki bu kaotik ortamda dönemin önde gelen siyasi aktörü Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad, İran yanlısı grupların ortaya çıkışını sessizce desteklemişti8. Esasında Esad’ın dönemin Irak Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin'e karşı muhalefeti ve Körfez savaşında İran'ı desteklemesi nedeniyle Suriye lideri, İran Devrimi'nin takipçileri tarafından olumlu karşılanmıştı. Özellikle Hizbullah, Suriye rejiminin görünürde desteklediği Lübnan milliyetçi gruplara karşı potansiyel bir denge unsuru olmuştu9.

Radikal dini gruplaşmanın ortaya çıkmasını kolaylaştıran son önemli olay da Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ)10, Beyrut'ta yenilmesi ve FKÖ'nün Lübnanlı müttefiklerinin etkinliğini yitirmesi olmuştur. 1982'de İsrail'in Lübnan'ı işgalinden önce, Lübnan'ın laik ve sol partilerinin çoğunu oluşturan Lübnan Ulusal Hareketi, Müslüman kitlelere karşı ideolojik bir tutuma sahip olmuştur. Lübnan Ulusal Hareketi'nin Filistin direnişi ile yakından ilişkili sosyal ve politik programları başarısız olsa da FKÖ'nün ayrılmasından sonra ortaya çıkan askeri boşluk ideolojik bir duruma dönüşmüştü. Lübnanlı ve Filistinli milliyetçilerin yenilgileri İslami grupların dini olarak gayri meşruiyetlerinin atfedilirken bu boşluğu kendi akreditasyonları ile doldurmak için çalışmışlardı. Ulusal Pakt, Lübnanlı Şiilerin az da olsa siyasi katılımına izin vermişti. Onlar iç savaşın yıkımlarına ekonomik olarak alışık olduklarından her türlü yıkıma da hazırlıklı hale gelmişti. İran Devrimi, Şiilerin güney Lübnan'daki sürekli İsrail işgallerine maruz kalması gibi etkenler Şiileri siyasileştirmek ve radikalleştirmek için önemli etkenler olmuştur. Milliyetçilerin yenilgisini kullanan ve bu anlamda algı yönetimi yapan yeni siyasetçi Şiiler, İran'daki dindarlarının daha başarılı bir yol çizdiğini göstererek bu rotayı izlemeyi tercih etmişlerdir11. ABD yetkililerine göre: Şii topluluğun siyasal olarak radikalleşme süreci şu evrelerden oluşmuştur12:

“1. Başlangıç; 1975-1976 Lübnanlı iç savaşı.

2. İnşa süreci; 1979-1982 Yılları.

3. Olgunluk; 1983-1984 Yılları.

İsrail'in 1978 yılı mart ayında Lübnan'ı işgali, Ağustos 1978'de Emel 'in kurucusu Musa el-Sadr'ın ortadan kaybolması ve İran'da 1979'da Şah'ı deviren İran İslam Devrimi gibi olaylar Lübnan'ın Şii cemaatinin harekete geçmesini hızlandırmıştır. Şiiler, daha büyük siyasi nüfuz taleplerine odaklanmışlardı.

İmam el-Sadr'ın "şehitliği" varsayımına rağmen, Şiilere durumlarıyla hoşnutsuzluğun birleştirici bir sembolü verilmişti. Ayetullah Humeyni'nin görünüşte güçlü bir askeri kişiliği ve Şah’ı devirme konusundaki başarıları, iyi organize olmuş ve harekete geçirilmiş bir Şii topluluğunun neyi başarabileceğini göstermişti”.

8Asad Abukhalil, “Syria and the Shiites: Al-Asad's Policy in Lebanon”. Third World Quarterly, Vol. 12, No. 2 (Apr., 1990), pp. 1-20, s. 10

9US ArmyIst Special Operations Command(Airbone), age, s.2-3.

10Filistinlilerin en güçlü oldukları ve silahlı bir güç olarak açıktan ortaya çıktıkları yer Lübnan olması nedeniyle Lübnan’ın FKÖ’ye darbe vurulacak yer olarak belirlenmesi bu açıdan önemli olmuştur. Batı şeridi ve Gazze gibi diğer bölgeler, İsrail’in işgali ve baskısı altında olurken Ürdün kralı Hüseyin Kara Eylül katliamı ile FKÖ’yü etkin biçimde sindirmişti. B.J. Odeh, Lübnan’da İç Savaş, (Çev: Yavuz Alogan), Belge Yayınları, İstanbul 1986, s.27.

11US ArmyIst Special Operations Command(Airbone), age, s.2-3.

12 CIA-RDP85T00314R000300050006-9.

(4)

Kimlik ve Siyasallaşma Bağlamında Lübnan’daki Şii Toplumu

80

Volume 10 Issue 8 November

2018

Lübnan’daki Şii Varlığı

Lübnan’daki Şii varlığının temeli, ‘Cebel-i ʿĀmil13’e dayanmaktadır14. İslam nüfusunun yoğun olduğu bölgelerdeki mezhepsel problemlerden kaynaklı olarak 7. Yüzyılın sonlarına doğru Lübnan'a göç eden Şii gruplar, günümüz Lübnan’daki Şii toplumunun kökenini oluşturmuştur. 10. ve 11. Yüzyıl boyunca Kahire’deki Şii Fatımi Hilafetinin koruması altında olan bu gruplar, Lübnan Dağı'nda varlıklarını devam ettirme imkânı bulurken Fatımi iktidarının düşüşü, Haçlı istilası ve Osmanlı Devleti’nin hâkimiyet alanının genişlemesi ile birlikte Şiiler, kuzeydeki Bekaa Vadisi ile Güney Lübnan'daki yerleşim alanlarında nüfus oluşturmuşlardı15. Ancak Abisaab, bu nüfus kuşağını, genel bir göçten daha ziyade

“entelektüel bir sınıf göçü” olarak ele almaktadır. Özellikle Memluk (1260-1517) ve Osmanlı (1517-1918) döneminde bölgeye gelen bilgin ve hukukçulardan hareketle ʿĀmil’e atıfta yaparken bölgedeki Şii nüfusunu “Cebel-i ʿĀmil’in uleması” olarak ifade etmiştir16. 15.ve 16.

yüzyıllar, bölgedeki ilim adamlarının niteliği, sayısı ve bilgi üretimi kapsamında Lübnan'ın bilimsel saygınlığının zirve noktası olarak kabul edilmiştir. Bu dönemlerde Cebel-i ʿĀmil ve Batı Bekaa Vadisi’nde önemli havzalar kurulmuştur ki bunlardan en çok bilinen Karak Nuh’tadır (Nuh'un türbesi üzerine inşa edilmiş olduğu iddia edilen bir türbe ve eski Safevî yargıç ve Lübnanlı hukukçu Nur al-Din Ali ibn Hüseyn el-Karak buradadır)17.

Erken İslami dönemlerden beri Şiilik, önemli bir ölçüde Cebel-i ʿĀmil’e yayılmıştı. Şöyle ki; Cebel-i ʿĀmil uleması18 tarih boyunca İslami ilimler alanında İran’da bile öncü rolü oynamıştır. Bu âlimlerin eserleri havzalarda okutulmuş ve hala da okutulmaktadır. Oniki İmamcı Arap ulemanın arasında en başta gelen âlimi Cebel-i ʿĀmil’deki Bekaa Vadisinde dünyaya gelen ve Muhakkık-ı Sani olarak da tanınan Şeyh Ali el-Kereki el-Amili olmuştur (Ö.1534). El-Kereki, İmami kelamın, içtihad ve taklidi kabul eden, Güney Lübnan’da yaygın olan ve daha sonra İran’a da yayılan Hille okuluna bağlı kalmıştır19. Safevîler zamanından beri Cebel-i ʿĀmil’in Oniki İmamcıları ile İran arasındaki ilişkiler genellikle yakın olmuştur.

Modern zamanda ise Necef’te ve Kahire’de eğitim gören Seyyid Abdülhüseyin Şerefeddin, 1957’de ölene kadar bir süre Lübnanlı Şiilerin manevi liderliğini yapmıştır20. Ancak Hizbullah’ın manevi lideri olarak bilinen Lübnanlı Şii Merci Muhammed Hüseyin Fadlallah, Safevî devletiyle Cebel-i ʿĀmil’deki Şii ulema arasında bir bağlantının olmadığını iddia etmiştir. Kendisiyle yapılan bir röportajda şunları söylemiştir21:

13 Jabal ʿĀmil (ʿĀmila), Bilād al-Shām(bugünkü güney Lübnan)’daki alçak dağların bulunduğu bir bölgedir. İmam Şia’sı geleneğine sahiptir. “ʿĀmil” terimi, Abbāsi döneminde, Suriyeli bir kabile olan ve o bölgeye yerleşmiş olan

“Āmila” isminden türemiştir. Daha sonra, Jabal ʿĀmil'in kuzey kısmı Bilād al-Shaqīf veya Shaqīf Arnūn olarak adlandırılmıştır. Ayrıca bkz. Mervin, Sabrina, “ʿĀmil, Jabal”, in: Encyclopaedia of Islam, Three, Edited by: Kate Fleet, Gudrun Krämer, Denis Matringe, John Nawas, Everett Rowson. Erişim: 19 Nisan 2018.

14Rami Siklawi, “The Social and Political Identities of the Shi'i Community in Lebanon”, Arab Studies Quarterly, Vol. 36, No. 4 (Fall 2014), pp. 278-291.s.279.

15CIA-RDP85T00314R000300050006-9.

16 Rula Jurdi Abisaab, “The Ulama of Jabal ‘Amil in Safavid Iran, 1501–1736: marginality, migration and social change” Iranian Studies, 27:1-4, s.105.

17 Rodge R Shanaha "From Tyre to Tehran: Transnational Links Amongst Lebanese Shi'a Clerical Families”, Journal of Shi'a Islamic Studies Summer 2013, Vol: VI, No. 3, s.310-11.

18Cebel-i Âmil ulemasının gücü ve statüsü ile ilgili olarak bkz. Andrew Newman, “The Myth of Clerical Migration to Safawid Iran: Arab Shiite Opposition to ‘Ali al-Karaki and Safawid Shiism,” Die Welt des Islams 33 (1993): 66- 112; Devin J. Stewart, An Episode in the ‘Amili Migration to Safavid Iran: Husayn b. ‘Abd al-Samad al-‘Amili’s Travel Account, Iranian Studies, volume 39, number 4, December 2006, s-481-508.

19 Farhad Daftary, Şii İslam Tarihi, (Çev: Ahmet Fethi), Alfa Basım Yayım, İstanbul 2014, s.110.

20 Farhad Daftary, age, s.130.

21https://www.timeturk.com/tr/2008/10/06/muhammed-huseyin-fadlullah-la-roportaj-i.html. Erşim tarihi: 29.8.2018.

(5)

Mehmet Çelik

81

Volume 10 Issue 8 November

2018

“Cebel-i ʿĀmil’in Safevi devletiyle tarihte hiçbir zaman ilişkisi olmadı. Çünkü Safevî devleti, Lübnan’a hatta Suriye’ye kadar ulaşabilme gücüne sahip değildi. Cebel-i Amil Okulu eskiden fıkıh, usulu’d-din, edebi ve kültürel konularda Müslüman Şii âlimler çıkaran bir merkezdi. Bu âlimler, ilim için göç ediyor, sahip oldukları kültürel birikimleri birçok ülkeye götürüyorlardı. Bunun dışında Hindistan’a ve İran’a giden Cebel-i ʿĀmil âlimleri de vardı. Şeyh el-Behai, El-Hurru’l Amili, el-Kurki gibi isimler bunlardandır. Ayrıca koyu mezhebi bakış açısı nedeniyle bölgede kalan ve hiçbir yere gitmeyen âlimler de vardı. İkinci Şehit Lakabıyla bilinen Zeynuddin el-Cabi, Balebek medresesinde Şia mezhebinin yanında diğer dört mezhebi de öğretiyor, Mısır’a ve diğer ülkelere Ehl-i Sünnet fıkhını öğrenmek için gidiyordu. Çünkü Cebel-i ʿĀmil’deki Şiiler, mezhebî açıdan dışa kapalı bir bölge değildi. Tersine nasıl Sünni Müslüman âlimlerin rahle-i tedrisinden geçiyorsa, Şii âlimlerin de rahle-i tedrisinden geçmekteydi. Ancak ekonomik olan ve olmayan koşullar etki edince Necef daha ön plana çıktı. Belli bir dönemden sonra Necef ulemasının yanında ders görmeye başladılar. Ancak burada Saddam Hüseyin’in Şii öğrencilere yaptıkları ve ilim havzalarına el koyması nedeniyle öğrenciler Kum’a gitmeye başladılar. Gerçekten çok büyük imkânlara sahip olan Kum havza-i ilmiyesinin güçlenmesiyle birlikte böyle olması doğaldı. Bu nedenle insanlar genellikle Kum’a gidip sonra da Cebel-i ʿĀmil’e ve Lübnan’a dönüyorlardı. Ama buna rağmen Cebel-i ʿĀmil’’de Kum’da ders görmemiş Seyyid Muhsin el-Emin, Şeyh Muhammed Cevad Muğniye, Şeyh Haşim Maruf, Şeyh Abdullah Nime ve Muhammet Mehdi Şemseddin gibi isimler vardı. Bu isimlerin tamamı Necef’te öğrenim görmüş gerek kültürel gerekse fıkhi planda etkileri olmuştur. Ancak bu sürecin sonunda Necef’teki havza-i ilmiyelerle Kum’daki medreselerin kapıları öğrencilere açılmıştı.”

18.yüzyılın başından itibaren Safevîlerin düşüşü, Lübnanlı ilim adamlarının ilmi anlamda ilerlemelerini sürdürme imkânını sınırlandırmıştı. Bu durum, Lübnan-İran ilişkilerinin de oldukça zayıflamasına neden olmuştu22. 1800'lü yıllarda Lübnan bölgesindeki Şii kimliği, feodal Zu’ama etrafında şekillenen mezhepsel kimlik tarafından yönetilmişti. Her ne kadar Lübnan kimliği ve milliyetçiliği esas olarak Marunîler ve Arap kimliği tarafından geliştirilse de esas olarak Sünniler tarafından desteklenen milliyetçilik olarak ortaya çıkmaya başlamıştı. Şiiler, 19. yüzyıldan itibaren ekonomik ve sosyal değişimlere maruz kalırken 1860' yılı ile birlikte Şii feodal Zu’amalığın gücünü etkileyen yeni bir vergi yönetim sistemi ortaya çıkmıştı. Aynı zamanda, bazı Şii aileleri, Beyrut ve Sayda sahil kentlerindeki Avrupalı tüccarlar ve Sünni ailelerle olan ticari ilişkilerini kullanarak güçlerini genişletmişti. Şiiler, zenginleşerek yeni topraklara sahip olurlarken aynı zamanda yeni feodal ailelere de dönüşmüşlerdi23.

Şii toplumu, 1864'teki Tanzimat’a kadar bu feodal yapı altında kalmıştır. Yerel sosyal piramidin tepesinde, yetkilerinin uzandığı alan üzerinde kontrolü elinde tutan bir neo feodal efendi bulunmuştur. Aynı şekilde, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki reformları takiben, Şii toplumsal yapısı da değişmiş ve yeni bir sınıf aileler ortaya çıkmıştır. Zu’ama olarak bilinen bu aileler, Osmanlı yöneticileri ve köylüler arasında feodal bir liderlik tarzı getiren arabulucu olarak hareket etmişlerdi. Reformların yürürlüğe girmesinden önce, Osmanlı yöneticilerinden topladıkları toprak vergi iadelerinden, sosyoekonomik ve politik güç devşirmişlerdi. Bu modern feodal toprak sahiplerinin gücü artmaya başlarken ulema ve şeyhler de dini faaliyetlerini finanse etmek için yerel güçlere bağlı olmuşlardı24. Özellikle bu gruplar, Sayda'da Sünni al-Sulh ailesi ile ilişkilerini geliştirirlerken geleneksel olarak baskın aileler, toprak sahipliğinden ya da sosyal ve politik etkilerinden kaynaklı bu gruplardan güç devşirmişlerdi. En önemli feodal ailelerden biri, Lübnan'ın güneyindeki Jabal ‘Amil'deki el-As‘ad ailesiydi. Jabal ‘Amil bölgesindeki Şiiler, 1882'de modern anlamda Sünni ilk okulu olarak Nabatiyye'de kurulan ve modern eğitim veren Rida el- Süh'l’den de etkilenmeye başlamıştı. Modern tarzda Şii ilk okulu ise ilk defa 1892’de

22 Rodge R Shanaha, agm, s.310-11.

23 Bingbing Wu, “Shi’ite Collective Identity and the Construction of the Nation-State of Lebanon”, Journal of Middle Eastern and Islamic Studies (in Asia), 3:4, 2009, s.56-57.

24 Bortolazzi, Omar, The Making of a Shiite Bourgeoisie in Lebanon Political Mobilisation, Economic Resources and Formation of a Social Group, (Alma Mater Studiorum Università di Bologna, Basılmamış Doktora Tezi), Bologna 2015, s.65.

(6)

Kimlik ve Siyasallaşma Bağlamında Lübnan’daki Şii Toplumu

82

Volume 10 Issue 8 November

2018

kurulmuştu. 18.yüzyılın sonunda da geleneksel Şii okullarının yıkımı ve 19. yüzyılda bu tür okulların yeniden kurulmaması, Şii öğrencileri Arap Sünni akideyi benimsemiş olan müfredatla yeni okullarda eğitimlerini almaya zorlamıştı25.

Modern Lübnan’da Şii kimliği

1920'lerden 1940'lara kadar Lübnan’ı idari ve içtimaı olarak yöneten Fransızlar, Beyrut'taki kalkınma çabalarını yoğunlaştırırlarken 1940 yılı sonrasındaki Lübnan hükümetleri, Şiilerin yoğunlukta oldukları güney bölgeleri ihmal etmişlerdi. Asaad, Usayra ve Hamadas gibi etkili Şii aileler26, güçsüzlük sendromundan ya da mevcut statükoyu rahatsız etmeme arzusundan dolayı Şii cemaatin ekonomik durumunu iyileştirmek için çok fazla etkili olmamışlardı27. 1970'lerdeki İsrail-Filistin çatışmasının sonucunda Şii aileler, Beyrut'un banliyösü gecekondu mahallelerine, özellikle EchChîyâh (AshShiyah)’a taşınmıştı. Şii nüfusunun yaklaşık yarısı Tire, Sidon ve özellikle Marjayoun28, Bekaa'daki Baalbek ve Al Hirmil’de büyük bir çoğunluğa sahip olmuşlardı29. Şii topluluğu içerisindeki sosyo-ekonomik durum, temelde değişkenlik göstermişti. Şöyle ki; Bekaa Vadisi’nde haşhaş ve narenciye yetiştiriciliği yapan çiftçiler nispeten iyi durumda olurken Beyrut’un güneyindeki arazi sahiplerinden toprak kiralayan tütün çiftçileri, daha kötü şartlarda ve kıt kaynaklarla geçimlerini sağlamıştı. Bu dönemlerde güney kırsalından başkente göç eden Şiiler ise aşırı kalabalık Şii gecekondularında yaşamlarını sürdürmek zorunda kalmışlardı30. Gelir dağılımındaki eşitsizlikler çeşitli bölgelerde yaşayan nüfus içinde de yaşanmıştır ki bu durum, Lübnan’ın toprak işletmeleri modeline bakıldığı zaman açıkça görülmektedir; bu model, esas olarak dağda küçük toprak işletmeleri olarak ortaya çıkarken az gelişmiş bölgelerde ise (Zu’ama sahipliğindeki) büyük toprak işletmelerinden oluşmuştur. Zengin ile orta gelir seviyesinde olan çiftçiler ise dağda toplanmış olup meyve ihracatına bağlı kalmışlardı. Lübnan Dağı, turizm açısından elverişli olduğu için, burada yaşayan nüfusun Lübnan’ın diğer kesimlerindeki nüfusa kıyasla daha iyi durumda olduğu görülmektedir. Lübnan’ın diğer bölgelerindeki nüfusun büyük kısmını ise ya tarım işçileri ya da topraktan geçinen yoksul köylüler oluşturmuştur. Bu gruplar da Beyrut’un gecekondu semtlerinde ikamete mecbur bırakılmıştı31.

Lübnan’daki siyasi ve iktisadi durumundan kaynaklı olarak Beyrut ve çevresine yüz binlerce Şii göç etmiştir. Göç eden bu nüfusun küçük bir bölümü, Beyrut'un maaşlı orta sınıfına katılırken, diğer büyük çoğunluğu kenar mahallerde terkedilmiş binalara, özellikle Nabâa'nın kuzey banliyösüne ve Ghobayri ve Borj el-Barajnah'ın güney banliyölerine yerleşmişti. “Sefalet kuşağı” olarak bilinen bu dönemde Şii vasıfsız işçiler, Beyrut'un eteklerinde ihracat endüstrisindeki sektörlerde rekabet içerisinde olunca Filistinli ve Suriyeli göçmenler ile çatışmaya girmişti. Bu işçilerin büyük bir çoğunluğu, mevsimlik işlerde ve

25 Bingbing Wu, agm, s.56-57; 1920 yılına gelindiğinde, Lübnan'da 241 Müslüman, 471 Hıristiyan okul bulunmaktaydı. Bunlarda 219’u Sünni, 12’si Şii ve 10’u da Dürzi okuluydu. Bortolazzi, Omar, age, s.90.

26Al-Asaad ailesi, geleneksel rakipleri olan Tire'deki el-Halil'ler, Nabatiya'daki El-Zayns ve El-Zaharani'de Usayran aileleri ile savaşmak zorunda kalmış olsalar da liderliklerini muhafaza etmişlerdi. Marius Deeb, “Shia Movements in Lebanon: Their Formation, Ideology, Social Basis, and Links with Iran and Syria”, Third World Quarterly, Vol.

10, No. 2, Islam & Politics (Apr., 1988), s.683; 1920 ve 1975 yılları arasında Şii toplumu altı prestijli feodal ailelerin kontrolündeydi. Bunlar; el-Esad, el-Halil, el-Zayn, Hamadah, Usayran ve Haydar, feodal olmayan üç aile de Baydoun, al-Fadl ve al-Abdallah aileleriydi. Bortolazzi, Omar, age, s.118.

27CIA-RDP85T00314R000300050006-9.

28 Marja'uyun, İsrail'in işgal altındaki Güney Lübnan’ının “güvenlik bölgesi” ya da “başkentidir”. David Hirst,

“South Lebanon: The War That Never Ends?”, Journal of Palestine Studies, Vol. 28, No. 3 (Spring, 1999), pp. 5- 18, s.5.

29CIA-RDP85T00314R000300050006-9; Ayrıca bkz. EK-I.

30CIA-RDP85T00314R000300050006-9.

31 B.J.Odeh, age, s.150.

(7)

Mehmet Çelik

83

Volume 10 Issue 8 November

2018

küçük hizmet-sanayi işlerinde çalışan hamallar, liman işçileri, seyyar satıcılar ve meyve satıcılarından oluşmaktaydı. Bu işçiler, Lübnan ekonomisinin geliştiği 1960'ların sonlarında ekonomik bir sınıf veya bir tür yarı-proletarya oluşturmuşlardı. Aynı zamanda, hizmet sektörlerinin hızlı bir şekilde büyümesi, tarımdaki keskin düşüşe ayak uyduramadığından işsizliğin artmasına sebebiyet vermişti. Dolayısıyla Şii göçmenlerin çoğunda kimliklerinin tehdit edildiği algısı oluştuğundan Beyrut'un ticari odaklı kent yaşamına uyum sağlayamamışlardı. Beyrut'a yerleştikten sonra geleneksel yollara sarılan Şiiler, şehrin

“kırsallaşmasına” da neden olmuşlardı. Her ne kadar Beyrut’a göç etmişlerse de çoğu zaman göç ettikleri yerlerle ile güçlü bağlar kurmayı başarmışlardı. Kadınların sıkı kontrolü de dâhil olmak üzere aile bağları güçlendirilerek Şii kimliğini yeniden tesis etmek için terk edilmiş dini uygulamalar yeniden benimsenmişti32.

Şii toplumu açısından toplumsallaşma sürecinde Lübnan’ın sınıf yapısı içinde yer alan zirai sektör, ücretli tarım işçileri sektörüne dönüşürken feodal toprak ağaları tarım burjuvazisi haline gelmişti. Esad, Üzeyran, Halil, Hamadeh (Şii) ve Shaf (Katolik) gibi feodal aileler, kapitalist piyasayla ilişki içerisinde varlıklarını devam ettirmek zorunda kalmışlardı. Ticaret, bankacılık ve endüstrinin gelişmesinden yararlanan yerel zenginler de mevcut güçlerini artırmışlardı. Şiha, Harun, Takla (Katolik), Ebu Şahla (Ortadoks), Hûri, Edde (Marunî), Kuveynî, Solh, Yafi, Selam, Kêrami (Sunni Müslüman), gibi önde gelen aileler, burjuvayı oluşturuyordu33. Sermaye, tarım kesiminde oluşmasına rağmen eski feodal aileler bağımsızlıktan sonra mevcut durumlarını muhafaza etmişlerdi. Örneğin Esad ailesinin politik gücü, Güney Lübnan’da çok sayıda köye sahip olmasından kaynaklanmıştır. Tarımsal üretimin dolaşıma daha büyük miktarlarda girmesi ile birlikte bu ailenin Tire, Sayda ve Beyrut şehirleri ile olan bağları daha da gelişmişti. Bu bağlar, Lübnan’ın toplumsal oluşumunda ailenin siyasi gücünü etkilerken bu durum diğer toprak sahibi aileler için de geçerli olmuştu. Örneğin Halil ailesi, güneyde toprak sahipliği temelinde politik gücünü geliştirmişti. Bekaa vadisinde feodal Hamadeh ailesi, Şiilerin ve Katolik Shaf ailesinin lideri durumundaydı. Tarımsal toprak sahipliği temelinde politik güce sahipti. Dağlık Şuf bölgesinde egemen durumda bulunan iki Dürzi aile olan Cumbolatlar ve Arslanlar, birbiri ile rekabet eden feodal Tarım kapitalistlerine dönüşen ve hâkim burjuvazinin bir kesimin oluşturan belli başlı büyük ailelerdi. Bu ailelerin çoğu eski feodal aileler ki esas olarak Beyrut, Trablus ve Sayda gibi kıyı şehirlerinde hâkimlerdi. Hıristiyan olanların çoğu ise iç bölgelerle özellikle dağ ile bağlara sahipti. Diğer aileler ise politik ve ekonomik güçlerini finans temelinde geliştiren belirli ailelerden oluşmuştu. Bunlardan en önemlisi ve önde geleni Sünni Solh ailesi idi. Bu ailenin sahip olduğu gücün temeli güneyde ticaret ve hizmet sektörleriyle geçinen Sünni burjuvazisine dayanmaktaydı. Beyrut’ta geleneksek anlamda Yafi, Kueyni ve Selam aileleri (Sünni Müslüman), ticaret ve hizmet sektörlerinde ön planda olmuşlardı. Selamların etkinliği Filistin’deki sahip oldukları geniş topraklarından gelmekteydi. Bu durum ticareti temel alan Sursuklar gibi diğer aileler için de geçerliydi. Lübnan’ın kuzeyinde ticari sermaye birkaç ailede toplanmıştı. Birbirine rakip Kerâmi, Mukaddem ve Cizr aileleri (Sünni Müslüman) bölgedeki en güçlü lider ailelerdi34. Ahmed El Esad, Güney Lübnan’ın en güçlü toprak ağasıydı. Güney’i kontrolü altında tutan ve rejim içinde yer alan diğerlerinden daha fazla politik güce sahip olmuştu. Diğer bir Şii toprak ağası Sabri Hamedah’dı35. Maanların

32 Elizabeth Picard, The Lebanese Shi’a and Political Violence, United Nations Research Institute For Social Development, Geneva 1993, s.13.

33 Odeh, age, s.89-90.

34 Selam, Sursuk, Tueinis ve diğer bazı ailelerin Filistin’deki topraklarını Siyonistlere çok iyi fiyatlarla satmış olmalarıdır. Bu toprak satışları bu ailelerin Lübnan’daki zenginliklerini ve politik güçlerini artırmalarına yardımcı oldu. Odeh, age, s 91-92.

35 Odeh, age, s 155.

(8)

Kimlik ve Siyasallaşma Bağlamında Lübnan’daki Şii Toplumu

84

Volume 10 Issue 8 November

2018

zayıflaması Hamadeh ailesini(Şiiler) emirliğin kuzey bölgelerini kendilerine ait Hirmil bölgesine (Kuzey Bekaa) katmalarına yol açmıştı36

Feodal Şii aileler, siyasi olarak, Bekaa ve Güney’deki Şii vatandaşları temsil ediyordu. Bu Şii temsilcileri, iç politikada siyasi karar alma sürecinde daha az etkili, hizmet ve kamu yönetimine daha az bağlı ve Marunî ve Sünni muadillerinden daha az rekabetçi siyasi pozisyonlara sahip olmuşlardı. Dolaysıyla Şiiler, uzun bir süre Lübnan politik yaşamının kenarlarında ve ekonomik merkezinin sınırlarında yer almışlardı. Esas itibariyle Şiiler uzun bir dönemden beri Lübnan'daki en az ayrıcalıklı topluluk haline dönüşmüştü. Şiilerin büyük çoğunluğu dezavantajlı sosyal gruplara, köylülere ve işçi sınıfına ait olurken azgelişmiş kırsal alanlarda ve yoksul varoşlarda yaşıyor olmuş olmaları da bunun en dikkat çekici kanıtını oluşturmuştur. Ayrıca Şii topluluğunun köklerinin tam olarak bu dezavantajlı koşullarda ortaya çıkması, Şii topluluğun bu dönemler içinde gerçekleştirdiği demografik değişim, Şii kolektif bilincinin radikalleşmesini mümkün kılan ve onları merkeze alan nedenler olarak ortaya çıkmıştır. Zira bir dönem Şii toplumunun en etkin kimliği haline gelecek olan Musa Sadr, Şiilerin bu durumunu “yoksunlardı” olarak tanımlamıştı37.

1970'lerin başlarında kuzeydoğu ve güney Lübnan'dan gelen Şii gruplar, sosyal seferberlik için etkin bir güç belirtileri göstermişti. Lübnan toplumunun daha müreffeh olan kesimleriyle olan ilişkileri, onların elverişsiz durumlarını ve toplumsal hareketlilik eksikliklerini daha da acımasız bir şekilde ortaya çıkarmıştı. Ancak Şiiler ile Lübnan toplumunun diğer kesimleri arasındaki temas, bir asimilasyon süreci ile sonuçlanmamıştı38. 1970'li yıllarda Lübnan'ın güneyindeki Şii köylerinde sık sık yapılan İsrail baskınları ve 1975-76 iç savaşı39, Şii cemaatte fiziki güvenliklerinin korunamaması noktasında tehlike algısı yaratmıştı. Bu durum aynı zamanda Lübnan Hükümeti’nin ve Şiilerin geleneksel liderlerinin onları korumadaki yetersizliğini de göstermişti. Meclis eski Başkanı Kamel al-Asaad40, iç savaşın patlak vermesinden sonra etkisi azalmış olan geleneksel Şii liderlerin tipik bir örneğini teşkil etmiştir.

Bağımsızlıktan bu yana Lübnan hükümetleri, Lübnan'ın güneyindeki tarımsal kalkınma için Şii nüfusun çoğu yoksul olan tütün ve narenciye çiftçilerden sömürmüştü. Esasında mevcut otoritenin Şii ihmali de Beyrut'a kadar uzanmıştı. ABD Büyükelçiliği yetkilileri, güney banliyölerin gecekondu mahallelerinde toplanan yaklaşık 250.000 Şii’nin, en kötü sağlık koşulları altında yaşadığını gözlemlemiştir. CIA’nın 1 Ekim 1984 tarihli raporunda:

“Lübnan'ın Şii topluluğu Lübnan'ın en büyük dini topluluklarından en fakir, en az eğitimli, politik olarak en az temsil edilen bir topluluktu. Aynı zamanda en büyük ve en hızlı büyüyen grup olarak gözüken Şiiler, nüfusun yaklaşık yüzde 40'ını oluşturuyor ve bir tahmine göre on yıl içinde çoğunluğa dönüşebilir” bilgisi verilmiştir41.

Lübnan’daki mezhep sistemi, Hıristiyan olmayanlar için, özellikle de Marunî olmayanlar için “yapısal dışlama” (kurumsal temelli) olarak adlandırılan rekabetçi-çoğulcu, uçsuz

36 Age, s 62

37 Yusri Hazran “The Shiite Community in Lebanon: From Marginalization to Ascendancy”, Crown Center For Middle East Studies, Brandeis University Haziran 2009, No: 37, 1-7.s2.

38 Elizabeth Picard, age,13.

39 13 Nisan 1975’de Lübnan ekonomisini yıkıma uğratan, nüfusunu bölen ve politik kurumlarını parçalayan bir iç savaş patlak verdi. Bu savaş pek çok kişi için bir sürpriz, bazıları için ise planın parçasıydı. Odeh, age, s.23.

40 Güney Lübnan'da Marjayoun'da soylu bir aileden olan Ahmed El Asaad’ın oğlu olarak 1932'de dünyaya gelen Kamel el-Asaad, 1964(Mayıs-Ekim), 1968(Mayıs-Ekim) ve nihai olarak 1970'den 1984'e kadar Lübnan Parlamentosu'na başkanlık etmişti. Aynı zamanda Sosyal Demokrat Parti'nin başkanlığını yapmıştı.

http://www.dailystar.com.lb/News/Lebanon-News/2010/Jul-26/58015-former-speaker-kamel-al-asaad-dies-at-age- 78.ashx.

41CIA-RDP85T00314R000300050006-9.

(9)

Mehmet Çelik

85

Volume 10 Issue 8 November

2018

bucaksız çatışan siyasal sistem olarak ortaya çıkmıştır. Bu anlamda Bud B. Khleif, özele aldığımız Şii kimliği kategorisini ve Lübnan’daki bu durumu ve şöyle benzetmektedir42:

“Lübnanlı Müslümanlar, özellikle de Şiiler, Amerikan toplumundaki Beyaz olmayanlara eşittir, yani sistematik olarak toplumun belli başlı kurumlarına ve imkânlara erişimden hariç tutulur. ABD toplumunda olduğu gibi, Lübnan toplumu da neredeyse Orta Çağ siteleri gibi üç feodal tipten oluşmaktadır. (a) Marunî Hıristiyanlar (üst sınıf WASP'lara (Beyaz Anglo-Sakson Protestanlar) eşdeğer); (b) Marunî olmayan Hıristiyanlar- Rum Ortodoksları, vb. (orta sınıf Beyaz Etniklere eşdeğer); (c) Şii ve Sünni Müslümanlar ve Dürziler (Amerikan toplumundaki Beyazlar karşıtı, yani Siyahlar, Hintliler, Porto Rikolar, Eskimolar, Mestizos, Filipinli ve Çinliler).”

Yukarıdaki örnekte, "en büyük ve en yoksul topluluk olan Şiiler" olarak ifade edilmiştir.

Mesele şu ki, "Sefalet Kuşağı"nda yaşayan halkın büyük çoğunluğu sadece Müslüman değil, kendi ülkelerinden göç ettirilen, sosyo-ekonomik ya da toplumsal yapıya kavuşmuş Lübnanlı Şii Müslümanlarıdır. Devlet desteğinden ve sosyal hizmetlerden yoksun, kendilerini İsrail baskınlarından koruyamayan bir hükümete karşı küskün ve küçümseyici, evleri yıkılmış, hükümet ile yabancı işgalci arasında sıkışmış olarak hisseden bir topluluk olmuştur43. Şiilerin kendileri, Lübnan'daki diğer Müslümanlara göre sosyal mobilizasyona erişimi sistematik olarak engellenmişti44. Bununla birlikte, Genel Shihab45 tarafından başlatılan devlet destek politikası, çok ciddi bir etki yaratmamıştı. Çiftçi sisteminde köylerde arazileri ele geçiren özel mülk sahiplerinin hâkim olduğu çevre alanlarında, ihracata dayalı bir tarım-kapitalizminin uygulamaya konması, kiracıyı ortadan kaldırırken Şii köylülerinin geleneksel tarımsal üretim sistemleri üzerinde hesaplanamaz bir etkiye neden olmuştu. Ayrıca, sanayileşmiş tarım, özellikle tütün ve pancarda büyük ticari kartellerin elinde mekanizasyon ve mülkiyet yoğunluğu nedeniyle ciddi işsizlik orta çıkmıştı. Sonuç olarak, Baalbak- Hermel ve Jabal Amil bölgelerinin alternatif ekonomik faaliyetler sunamadığı için durumu daha kötüleştirmişti.

Dolayısıyla Şiiler için tek seçenek göç etmek olmuştur. Böylece 1973'te iki bölgedeki Lübnanlı Şiilerinin yalnızca yüzde 40'ı bölgede kalırken %50'si Beyrut'a ve banliyölerine taşınmış, Beyrut’ta nüfusun yüzde 29'unu oluşturmuşlardı46. Şii nüfus artışı aşağıdaki grafikte ve tabloda verilmiştir:

Kaynak: CIA-RDP85T00314R000300050006-9.

42 Bud B. Khleif, “The Ethnic Crisis in Lebanon: Towards a Socio-Cultural Analysis Source: Sociologus”, Neue Folge / New Series, Vol. 34, No. 2 (1984), s.126.

43 Khleif, age, s.133.

44 Odeh, age, ,s.134.

45 Lübnan bütün bu karışıklıkların orta yerinde Suriye ve Mısır’la ilişkilerini kardeşçe muhafaza edebilmişti. İç politikada Şahab yönetimi altında yapılan işlerin çoğu modernleşme ile sonuçlandı. Fakat modernleşme Lübnan Devletinin varlığına ters düşüyordu. Odeh, age, s.30.

46 Picard, age, s.13.

(10)

Kimlik ve Siyasallaşma Bağlamında Lübnan’daki Şii Toplumu

86

Volume 10 Issue 8 November

2018 Kaynak: Brandeis University, Crown Center For Middle East Studies, Haziran 2009, No: 37.

Şii toplumunda, 1960'lı yıllarda kentsel yaşamla birlikte avukat, kâtip, doktor, asker ve tüccarlar gibi orta sınıfı içeren meslek mensuplarının üyeleri de yurtdışında eğitim alarak Lübnan’a dönmüştü. Bu grup, kariyerlerini gerçekleştirmek ve siyasi süreçlere dâhil olmak için Lübnan’da faaliyet göstermeye başlamıştı. Ancak Şii kökenli olması nedeniyle bu grupların çalışmaları hükümet tarafından reddedilmişti. Dolaysıyla bu gruplar, Lübnan'daki mevcut sosyal ve politik düzeni değiştirmenin yollarını aramıştı. Onlara göre, sol partiler ve daha sonraları Amal ve Hizbullah hareketleri, bu engelleri ortadan kaldırıp siyaset alanı açmıştı47. Buradan hareketle Lübnan'daki Şii topluluğun artan gücü ve radikal anlamda militanlaşması, Filistinlilere, Lübnanlı solcu ve Sünni Müslümanlara karşı bir meydan okumaya yol açmıştı. Filistin gerilla grubunun ve solcu hareketinin faaliyetlerine ve liderliğine katılmayı reddetmişlerdi. Şiiler, bir varlık ve bir güç olarak kalmak istediklerini açıkça ortaya koymuşlardı. Bu karşı çıkış, özellikle Şii paramiliter örgütü Amal ile birlikte bir kimlik kazanmıştı. Bu yeni gücün ortaya çıkışı, aynı zamanda Güney Lübnan'ın ağırlıklı olarak Müslüman bölgesinde bir dereceye kadar var olan göreli uyumunu bozmuştu. Filistin gerilla hareketi ile Lübnanlı milisleri arasındaki bağlantı, solcu ve diğer Müslüman gruplar arasında tekrarlayan çekişme ve sürtüşmelere rağmen, Müslüman bölgelerinde huzurun ortadan kalkmasını da beraberinde getirmişti. Esasında Şii kimliğinin radikalleşmesinin, Lübnan'daki en büyük nüfusa sahip olmasına rağmen, iktidarın ve nüfuzun etki payında üçüncü sırayı alan bir Lübnan siyasi sistemi tarafından uzun yıllar boyunca geriye itilmesinin sonucu olduğu da ortaya çıkmıştır48.

Şii bölgeleri, uzun yıllar boyunca kalkınma projelerinde devlet tahsislerinin sadece bir kısmını almıştır. Bu yüzden de Esaad gibi Şii liderler güney Lübnan'daki Filistin silahlı varlığının ve bunun neden olduğu İsrail saldırılarına karşı bir eyleme geçilmeyeceğini duyurmuştu. Bu dönemlerde İran’a giden Şii heyeti ile bir görüşmesinde; “Humeyni’ye ne yapılması gerektiği sorulduğunda; Humeyni, Lübnan’daki Şiiler istediklerini almazsa onlara kimsenin istediğini vermeyeceğini” söylemiştir. Dolayısıyla Amal, silah edinmeye ve Filistinlileri güneyden atabilmek için noktaya kadar güçlenmeye çalışmıştır. Ayrıca Asaad, İran Savunma Bakanı Mustafi Chemran'ın, güney Lübnan'daki askeri durum hakkında kendisiyle yaptığı görüşmede İran ve Amal arasındaki bağın yakınlığı vurgulamıştır. Foreign Office raporuna göre; “Güney Lübnan'daki kriz, hükümeti düşürmek için Asaad'ın propagandasının en önemli bir parçası olmuştur.” Notu düşülmüştür. Raporda; “AB’ye yakınlığı ile bilinen Asaad, Şii milletvekillerinin yaklaşık yarısının genel desteğini alabileceğini” iddia edilmiştir. Aynı zamanda Lübnan hükümetinin Kamal Assaad'ın bir kampanyası sonucunda devrilmenin eşiğinde olduğunu söyleyen Beyrut'tan bir rapor var verilmiştir. Ayrıca raporda; "Yarın hükümet politikasına ilişkin bir meclis tartışmasının bir

47 Omar, age. s.72.

48National Archives, FCO, 93/2420.

Yıl Şii nüfus Lübnan nüfusu Yüzdelik

oran

1932 154,208 785,543 19.6%

1956 250,605 1,407,868 17.8%

1975 668,500 2,550,000 26.2%

1984 1,100,000 3,757,000 30.8%

1988 1,325,000 4,044,784 32.8%

2005 1,600,000 4,082,000 40%

(11)

Mehmet Çelik

87

Volume 10 Issue 8 November

2018

güven oylamasıyla sonuçlanması bekleniyor ve Assaad muhtemelen hükümetin düşüşünü sağlamak için yeterli oyu aldı. Güneydeki kriz, ülkede kötüleşen güvenlik koşullarına el koydu ve hükümetlerin ulusal politik girişime ulaşamaması, tartışılan kilit konular olacaktır." Bilgisi verilmiştri49.

Yukarıdaki olaylardan hareketle bir başka önemli gelişme de Şii Müslümanların Lübnan'da bağımsız bir güç olarak ortaya çıkması olmuştur. Şiiler, Lübnan nüfusunun çoğunluğunu oluşturmasa da en büyük dini nüfusu oluşturmuştur. Lübnan’daki Şiiler, belli periyotlarda Lübnan çatışmasında farklı taraflar ve gruplar için savaşmışlardı. Ancak İran'daki devrim onların ana uyarıcılarıydı ve onlara hangi politikaları izleyecekleri konusunda henüz kararsız kaldıklarını ve güçlü bir lider üretmediklerini göstermişti50. 1975 yılından 1984 yılının başlarına kadar yerel ve bölgesel gelişmeler, geleneksel alt sınıf Şiilerini karizmatik bir liderin ortaya çıkmasını bekleyen kızgın bir kitleye dönüştürmüştü. 1975'te ‘Harakat al-Mukhrumin’

(Mağdurlar/Mahrumlar Hareketi) olarak ortaya çıkan ‘Afwaj al Muqawamah al Lubnaniyyah’

(AMAL/EMEL), Şii halkının askeri güvenliğinin en önemli endişesi haline geldiği yıllar boyunca Musa el-Sadr hareketinin kimliği haline dönüşmüştü. Şii siyasi kimliği, 1959'un sonlarında Musa el-Sadr'ın Lübnan’a gelişinden kısa bir süre sonra ortaya çıkmaya başlamış ve Musa el-Sadr tarafından hayata geçirilmişti51.Amal, Marunî olmayan Lübnanlı gruplar için bir şemsiye örgütü olan ve ağırlıklı olarak Dürzi ve Sünni Ulusal Hareketi’ne de katılmayı reddetmişti. Filistinlilere karşı çıkışlarının gerekçesi; çoğu Şiilerin güney Lübnan'da yaşıyor olması ve Filistinlilerin varlığının sonucu olarak İsrail saldırılarının yıkımıyla karşı karşıya kalmalarıydı. Amal yakın zamanda Irak yanlısı milislere karşı (Irak-İran arasındaki mevcut gerginliğin bir sonucu olarak) ağır savaşlar yapmıştı. Kısacası, ulusal uzlaşmadan önce arzuların karşılanması gereken bir grup haline gelmiştir. Belki de dönemin en dramatik olayı, 1980 yılı temmuz ayında, Doğu Beyrut'ta Gemayellerin ve Chamounist Liberallerin Kataeb'i arasındaki gerginliğin çatışmaya dönüştüğü sırada gerçekleşmişti52.

Güney Lübnan’ın sürekli bombalanması, ardından İsrail’in bölgeyi 1978'de işgali ile birlikte Filistinli ve 200.000 Şii’nin kitlesel olarak yer değiştirmesine neden olmuştu. Şii aileler güvenlik gerekçesiyle Batı Beyrut'a kaçmıştı. Güneydeki köylerinden kaçan düşük gelirli Şii ailelerin çoğu ya Beyrut'un Ouzaii ve Raml gibi güney banliyölerindeki gecekondu yerlerine ve savaş boyunca tahrip ve terkedilmiş binalara yerleştmişi.53. Yerinden edilmiş Şii ailelerin bir kısmı 1976 yılından önce Bourj Hammoud gibi doğu banliyölerinde kiraladıkları daireleri geri alabiliyorlardı. Diğerleri ya gecekondulara ya da Beyrut'un güney banliyölerinde o dönemde özel olarak tasarlanmış, düşük maliyetli dairelere yerleşmişti. Bu dönemde siyaset kurumları, iç savaş sonrası Şiilerin esasen bir Dürzi alanı olan ihtilaflı bir bölge olan Sahra

49 National Archives, FCO, 93/2420.

50 National Archives, FCO, 93/2420.

5115 Mart 1928'de Kum'da doğan Musa el-Sadr, Ailesinden kaynaklı olarak belli dönemlerde İran, Irak ve Lübnan’da yaşamıştır. Musa el-Sadr, 1954'te Irak'taki Necef'e taşındı. Ancak, 1955'te ilk kez kendi akrabası Seyid Abed el-Hüseyin Şarafeddine ile tanıştığı Lübnan'ı ziyaret etti. 1955 baharında Musa Sadr İran'a sonra 1956 sonbaharında Necef'e döndü. Musa el-Sadr'ın Necef'teki yılları, esas olarak babasının ölümünden sonra mali sorunlar nedeniyle Lübnan'a gitme kararını da içeriyordu. Üstelik Seyyid Abed el-Hüseyin Şarafeddin'in 1957 yılında öldürülmesi, Lübnan'daki Şii topluluğunda büyük bir boşluk bırakmış ve bu boşluk Musa el-Sadr dışındaki herhangi bir kimse tarafından doldurulamamıştır. Ayrıca bkz. Rami Siklawi, “The Dynamics of The Amal Movement in Lebanon 1975-90”, Arab Studies Quarterly, Vol. 34, No. 1 (Winter 2012), pp. 4-26, s.6.

52 Birkaç gün boyunca süren ağır çatışmalarda, Liberallerin “Kaplanları”, olarak bilinen ve sayısal olarak üstün olan Kataeb kuvvetleri tarafından ağır bir şekilde yenilgiye uğradı ve Kataeb, Doğu Beyrut'un tümünün tartışmasız hâkimi olmuştu. National Archives, FCO, 93/2421.

53 Hiba Bou Akar, Displacement, Politics, and Governance: Access to Low-Income Housing in a Beirut Suburb, (Massachusetts Institute of Technology, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), 2005, s.20.

(12)

Kimlik ve Siyasallaşma Bağlamında Lübnan’daki Şii Toplumu

88

Volume 10 Issue 8 November

2018

Choueifat'a yerleşmelerine yardım etmişti54 Lübnanlılar için on beş yıllık iç savaştan sonra hükümetin teşvik ettiği yeterli uzlaşma programları ve farklı mezhep grupları ile birlikte olma fikrini kabul etmek kolay olmamıştı. Şöyle ki; Şiilerin arazi alımı, bitişik arazilere sahip olan Dürzi toprak sahipleri için endişe uyandırmıştı. Şiilere komşu olmak istemeyen Dürziler, komşuları olma korkusuyla topraklarını başka gruplara satmışlardı. Aynı sebepten ötürü komşularının komşuları da bu yolu izlemişti. Sonunda bölgenin büyük bir kısmı Şiilerin yasal olarak toprakları haline gelmişti55. Ancak bu durum ilerleyen yıllarda Lübnan’daki kamusal söylemde, şehir merkezinde ve sınır bölgeleri boyunca yerleşim yerlerine sahip olan Şii ailelerinin, “işgalciler” olarak damgalanmasına neden olacaktır. Dolayısıyla bir Şii, onları,

“yerinden edilmiş insanlar” olarak isimlendirirken bir Hıristiyan ya da Dürzi, onları

“gecekonducular” olarak adlandırmıştır 56.

Yukarıda verilen bu faktörler Lübnan’daki Şii kimliğinin Lübnan sosyolojisinin en önemli bir parçası olmasının önünü açmıştır. Bölgesel ve küresel anlamda Ortadoğu’daki etki alanı açısından önemli bir askeri örgütlenme ve siyasi güç haline de dönüşen Lübnan Şiilerinin geçirdiği bu süreç radikalleşmesine neden olmuştur. Lübnan Şii radikalizm, gelecek yıllardaki Lübnan siyasi sürecini daha da etkisiz hale getirecek ve savaşan gruplar arasında uzlaşmayı engelleyecek uzun vadeli bir soruna dönüşmüştür. CIA raporlarına göre bu durum ile ilgili şu tahlil yapılmıştır57:

Şii aşırılık yanlıları, Lübnan Hükümeti'nin veya herhangi bir mezhepçi milislerin Batı Beyrut, Bekaa ve muhtemelen güney Lübnan üzerinde etkili bir otorite kurmasını engelleyecektir.

Altında silahlı Shia, bir asgari olarak, Lübnan siyasetinde bir spoyler rolü oynayacaktır.

Devamı olarak Hizbullah'ın genişlemesi muhtemeldir ama hiçbir şekilde kaçınılmaz değildir.

Gelecek yıl ya da iki yıl boyunca Güney Lübnan'daki olaylar, köktendinci hareketin uzun vadeli beklentileri üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olacak. Amal hala Hizbullah kazanımlarına rağmen kuvvetli kalıyor ve Suriye, Amal'i desteklemek için hareket ediyor.

Lübnan’daki siyasal ve askeri çevrede ciddi bir iyileşme, düşmanlıkların sona ermesi ve gerçek ulusal uzlaşmanın başlaması, radikal Şii hareketini önemli ölçüde zayıflatacaktır.

Ancak iç savaş on yıldan fazla süredir devam ettiğinden Lübnanlı grupların barış yapmaya hazır olduğuna dair hiçbir kanıt görmüyoruz.”

CIA’nın raporunun aksine Şii radikalizmin kimliği haline dönüşen Hizbullah, Lübnan’daki Şii toplumunun siyasi ve askeri yapısında en büyük kurumsal bir unsur haline gelmiştir.

Hizbullah, bir organizasyondan çok daha ziyade bir eğilim olarak ortaya çıkmıştır58. Köktenci liderler, Şii nüfusun desteğini kazanmayı amaçlayan siyasi, askeri, ekonomik ve dini faaliyetlerin katı bir kampanyasını sürdürmüşlerdir. Köylerinde önemli bir etki yaratan yerel din adamları, İsrail'e karşı aktivizm ve Lübnan'da İslam devrimine duyulan ihtiyaç da dâhil olmak üzere köktendincilerin siyasi propagandasını vaaz etmek için Cuma hutbesini kullanmışlardır59. Dolaysıyla Lübnan Şiileri, siyasi, ideolojik ve ekonomik bir dinamizme sahip olmuştur. Şia'nın iktidara olan yükselişinin öyküsü, Arap dünyasında köylülerden girişimci burjuvaziye geçişin bir genel bakış açışını sunabilmiştir. Lübnan'da “mezhepçi” bir

54 Hiba Bou Akar, Displacement, agt s.27.

55 Hiba Bou Akar, agt, s.32.

56 agt, s.41.

57 CIA-RDP86T00587R000400440002-6

58Joe Stork, “The War of the Camps, The War of the Hostages, MERIP Reports”, Middle East Researchand Information Project, No: 133, Jun, 1985,s.4-5.

59 CIA-RDP86T01017R000202090001-7

(13)

Mehmet Çelik

89

Volume 10 Issue 8 November

2018

orta sınıfın değişim ve yükseliş hikâyesi, bölgedeki daha açık politik sistemlerin daha geniş bir evrimi ile ilgili olmuştur60.

SONUÇ

İslam nüfusunun yoğun olduğu bölgelerdeki mezhepsel problemlerden kaynaklı olarak 7.

Yüzyılın sonlarına doğru Lübnan'a göç eden Şii gruplar, günümüz Lübnan’daki Şii toplumunun kökenini oluşturmuştur. Bu köken Şii varlığı olarak da ‘Cebel-i ʿĀmil’e dayandırılmıştır. Fatımi iktidarının düşüşü, Haçlı istilası ve Osmanlı Devleti’nin hâkimiyet alanının genişlemesi ile birlikte Şiiler, kuzeydeki Bekaa Vadisi ile Güney Lübnan'daki yerleşim alanlarında nüfus oluşturmuşlardır. 15.ve 16. yüzyıllar, bölgedeki ilim adamlarının niteliği, sayısı ve bilgi üretimi kapsamında Lübnan'ın bilimsel saygınlığının zirve noktası olarak kabul edilmiştir. Erken İslami dönemlerden beri Şiiliğin Cebel-i ʿĀmil’e yayıldığını belirtmek gerekir ki Cebel-i ʿĀmil uleması tarih boyunca İslami ilimler alanında İran’da bile öncü rolü oynamıştır. Bu âlimlerin eserleri havzalarda okutulmuş ve hala da okutulmaktadır.

18.yüzyılın başından itibaren Safevîlerin düşüşü, Lübnanlı ilim adamlarının ilmi anlamda ilerlemelerini sürdürme imkânını sınırlandırmıştır.

1800'lü yıllarda Lübnan bölgesindeki Şii kimliği, feodal Zu’ama etrafında şekillenen mezhepsel kimlik tarafından yönetilmiştir. Her ne kadar Lübnan kimliği ve milliyetçiliği esas olarak Marunîler ve Arap kimliği tarafından geliştirilse de esas olarak Sünniler tarafından desteklenen milliyetçilik olarak ortaya çıkmaya başlamıştı. Şiiler, 19. yüzyıldan itibaren ekonomik ve sosyal değişimlere maruz kalırken 1860' yılı ile birlikte Şii feodal Zu’amalığın gücünü etkileyen yeni bir vergi yönetim sistemi ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda, bazı Şii aileleri, Beyrut ve Sayda sahil kentlerindeki Avrupalı tüccarlar ve Sünni ailelerle olan ticari ilişkilerini kullanarak güçlerini genişletmiştir. Şiiler, zenginleşerek yeni topraklara sahip olurlarken aynı zamanda yeni feodal ailelere de dönüşmüşlerdir. Şii toplumu, 1864'teki Tanzimat’a kadar bu feodal yapı altında kalmıştır. Yerel sosyal piramidin tepesinde, yetkilerinin uzandığı alan üzerinde kontrolü elinde tutan bir neo feodal efendi bulunmuştur.

Aynı şekilde, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki reformları takiben, Şii toplumsal yapısı da değişmiş ve yeni bir sınıf aileler ortaya çıkmıştır. Zu’ama olarak bilinen bu aileler, 18.yüzyılın sonunda geleneksel Şii okullarının yıkımı ve 19. yüzyılda bu tür okulların yeniden kurulmaması, Şii öğrencileri Arap Sünni akideyi benimsemiş olan müfredatla yeni okullarda eğitimlerini almaya zorlamıştır.

Modern dönemde Lübnan’daki dinamik ve akışkan ortam, Arap-İsrail Savaşları ve İran Devrimi de dâhil olmak üzere bir dizi bölgesel olaylar, Şiileri siyasallaştırmaya zorlamıştır. Şii örgütsel faaliyetteki artışın başlıca nedenleri arasında Lübnan hükümetinden kaynaklı otorite boşluğu görülmüştür. Lübnan iç savaşı, İsrail işgali ve özellikle Ulusal Pakt formülü meşruiyetinin tartışılması gibi nedenler de bu süreci hızlandırmıştır. Aynı zamanda Lübnan’ın iç dinamik yapısının yapısal sorunları, dönemsel siyasi krizler, ülkenin siyasi ve idari organizasyonundaki hâkim grupları etkilediği gibi Lübnan’daki Şii toplumunu de etkileyen faktörler olarak görülmüştür. Özellikle 1979’deki İran İslam Devrimi, Lübnanlı Şiiler için bir dönüşüm ve evrilme sürecini tetikleyen etkili bir olay olmuştur. Şiiler, Lübnan'ı yönetmeye yönelik ulusal formülleri, başarısızlığa mahkûm formüller olarak düşünürken milliyetçiliği, ahlaki ve dini meşruluktan yoksun ve mezhep çatışmasını hafifletmekten ziyade arttıran bir olgu olarak görmüştür. Şii zihin yapısındaki bu kırılma yoğun bir öfke birikmesine neden olmuştur. Bu birikim, Şii paradigmasında Humeyni ile kendine bir alan açmıştır. Şii liderleri içerisinde önemli bir yeri olan Musa el-Sadr, Lübnan'ın Şii nüfusunu siyasi bir güce

60 Bortolazzi, Omar, agt, s.58.

(14)

Kimlik ve Siyasallaşma Bağlamında Lübnan’daki Şii Toplumu

90

Volume 10 Issue 8 November

2018

dönüştürmeyi başarırken aynı zamanda Şii toplumuna karşı uygulanan adaletsizliklere karşı Şiileri siyasi olarak reaksiyonel bir eyleme uyandırmıştır.

İsrail’in Lübnan’ın güneyindeki nüfusun çoğunluğunu oluşturan Şii köylerini işgali ve merkezi hükümetin bu duruma müdahalede yetersiz oluşu, Şiiler arasında hüküm süren siyasi istikrarsızlık algısının yerleşmesine sebebiyet vermiştir. Lübnan'ın güneyinin önemli bir bölümünü barındıran ve ekonomik olarak sosyal hak ve yardımlardan mahrum olan Şiiler, bu işgallerin en kötü sonuçlarına maruz kalmıştır. Radikal dini gruplaşmanın ortaya çıkmasını kolaylaştıran son önemli bir olay da Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ), etkinliğini yitirmesi olmuştur. FKÖ'nün ayrılmasından sonra ortaya çıkan askeri boşluk ideolojik bir duruma dönüşmüştür. İran Devrimi, Şiilerin güney Lübnan'daki sürekli İsrail işgallerine maruz kalması gibi etkenler, Şiileri siyasileştirmek ve radikalleştirmek için önemli etkenler olmuştur. Şiiler, İran'daki dindarlarının daha başarılı bir yol izlediğini görerek bu rotayı izlemeyi tercih etmişlerdir.

KAYNAKÇA I. Arşivler

Amerikan Arşivleri

General Central İntelligence Agency Records CIA-RDP85T00314R000300050006-9.

CIA-RDP86T00587R000400440002-6.

CIA-RDP86T01017R000202090001-7.

İngiliz Arşivleri

Foreign Office and Foreign and Commonwealth Office records Foreign and Commonwealth Office(FCO)

National Archives: FCO, 93 /2420.

National Archives: FCO, 93 /2421.

Resmi Yayınlar

US ArmyIst Special Operations Command (Airbone), Special Psychological Operations Study, The Lebanese Hizb Allah: An Ideological Profile (U), APO-2540-310A-90, Fort Bragg, North Carolina 1990.

Kaynak Eser Ve İncelemeler

ABİSAAB, Rula Jurdi; “The Ulama of Jabal ‘Amil in Safavid Iran, 1501–1736: marginality, migration and social change” Iranian Studies, 27:1-4, pp. 103-122.

ABUKHALİl, Asad; “Syria and the Shiites: Al-Asad's Policy in Lebanon”. Third World Quarterly, Vol. 12, No. 2 (Apr., 1990), pp. 1-20.

AKAR, Hiba Bou, Displacement, Politics, and Governance: Access to Low-Income Housing in a Beirut Suburb, (Massachusetts Institute of Technology,Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Massachusetts 2005.

BORTOLAZZİ, Omar; The Making of a Shiite Bourgeoisie in Lebanon Political Mobilisation, Economic Resources and Formation of a Social Group, (Alma Mater Studiorum Università di Bologna, Basılmamış Doktora Tezi), Bologna 2015.

DAFTARY, Farhad; Şii İslam Tarihi, (Çev: Ahmet Fethi), Alfa Basım Yayım, İstanbul 2014.

DEEB, Marius; “Shia Movements in Lebanon: Their Formation, Ideology, Social Basis, and Links with Iran and Syria”, Third World Quarterly, Vol: 10, No:2, Islam & Politics Apr. 1988, pp. 683-698.

Referanslar

Benzer Belgeler

 Başkalarının zararlarına ve faydalarına, haklarının sübutuna veya zevaline sebep olabilmek cihetiyle hatunların şahitliği erkeklerin şahitliğine denk

Ebî Tâlib'in (r.a.) azatlı kölesi olduğu söylenir. Keysâniyye'nin birinci fırkası, Râfıza'dan ikinci fırkadır. el-Hanefıyye'yi imamete nass ile tayin ettiğini,

düşünce ekolünün varlığı dikkat çekmektedir. İmâmî düşüncede ilk ortaya çıkan ve gaybet-i kübrâ’nın başladığı dönemde Şiî düşünceye hâkim

Darwin bu kitapta dünya üzerindeki farklı canlı türlerini Allah'ın ayrı ayrı yarattığı gerçeğine kendince karşı çıkıyordu. Darwin'in yanılgılarına

1 Diğer yandan Suudi Arabistan’daki Şiilerin sorunlarını ağırlıklı olarak İran kaynaklı veya Şii kökenli yazarlar ve medya kuruluşlarının gündeme getirmesi ise bir

cumhurbaşkanlığı krizini çözüme kavuşturmak amacıyla 2016 yılında imzaladıkları Maarab Anlaşması'nı gündeme taşıyan LG, anlaşma gereği oy oranlarına

Aşağıdaki şiiri 5 kere okuyup altındaki satırlara yazın ve yazdıktan sonra yazdığınızı okuyun.. ANNEM

“Size, manidar ve acib ve Risale-i Nur'un talebeleriyle ve Risale-i Nur'a ve Âyet-ül Kübra'nın kerametiyle ve ehl-i dünyanın ilişmek niyetleriyle alâkadar, karşımda