• Sonuç bulunamadı

IPCC’nin küresel

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "IPCC’nin küresel"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

IPCC’nin küresel ısınma konusunda geçtiğimiz günlerde Paris’te yayınladığı rapor, bu konuyla ilgili tartışmanın terimlerini değiştirdi. Rapor, bugüne kadar yapılmış en kapsamlı çalışma ve bu yıl yayınlanan raporlar serisinin ilki. Önceki IPCC raporları (bu rapor dördüncüsü) küresel ısınma ve iklim değişikliği üzerine müzakereler için ‘resmi’ karşılaştırmalı değerlendirmeyi vermişti.

Son rapor, küresel ısınmanın; IPCC’nin daha önceki tahminlerinden daha yıkıcı etkilerinin olacağı ve bunun kısa bir zaman diliminde gerçekleşeceği sonucuna varıyor. Rapor, küresel ısınmaya kanıt olarak bunun ‘şüphe götürmez biçimde’ ve ‘neredeyse kesin olarak’ (%95’den daha fazla) insan faaliyetlerinin sonucu olduğunu söylüyor.

‘Antropojenik işaretler’in –iklim üzerinde insan etkisinin gözle görülen belirtileri- sadece ortalama küresel yeryüzü sıcaklığında değil, aynı zamanda küresel okyanus sıcaklığında ve okyanus ısı miktarında da ortaya çıktığı sonucuna varılıyor. IPCC, son değişikliklerin, geçen 650,000 yıllık doğal sıcaklık değişmelerinin dağılımının çok daha üzerinde olduğunu işaret ediyor.

Bugüne kadar sera gazları küresel sıcaklıkların 0.6C kadar artmasına neden oldu. Rapor; her ne kadar artışın şu an 2C’den 4.5C’ye kadar olmasının kaçınılmaz olduğunu ve bu artışın 6.4C’ye kadar görülebileceğini onaylasa da, sera gazlarındaki devam eden yükselişin en muhtemel sonucunun 2100 yılında gezegenin 3C daha sıcak olmasına neden olacağına işaret ediyor.

Rapor, geçen 13 yılın 12sinin kayıtlar tutulmaya başladığından beri yaşanan en sıcak yıllar olduğuna işaret ediyor; buzullar, kar örtüsü ve kutuplardaki donmuş toprak tabakası iki yarıkürede de azaldı. Deniz seviyeleri halen yılda ortalama 2mm oranında yükseliyor.

Rapor ayrıca yükselen küresel sıcaklıkların gezegenin insan tarafından üretilen CO2’yi doğal emme gücünü

aşındıracağını söylüyor. Bu durum, küresel ortalama sıcaklıkların 2100 yılına kadar 1.2C daha fazla artmasına neden olup, atmosferdeki CO2 konsantrasyonunun yüzde 44 kadar daha artması sonucunu doğurabilir.

Sonuç olarak, yıkıcı tufanların sıklığının önemli ölçüde artacağı öngörülüyor. Deniz seviyeleri yüzyılın sonunda yarım metre civarında artacak, çöller yayılacak; okyanuslar asidikleşecek ve öldürücü sıcaklık dalgaları daha sık görülecek. Afrika, Asya, Güney Amerika ve Güney Avrupa’nın bazı bölümleri ıssız hale gelebilir. Londra merkezi yüzyılın sonunda sular altında olacak.

Etki yıkıcı olacak; anavatanları harap olmuş, bilhassa tropikal, deniz seviyesindeki bölgelerden yüz milyonları göçe zorlayacak, hareketleri en zengin ekonomileri dahi gerecek olan göçmen dalgaları yaratacak.

IPCC raporuyla ilgili en caydırıcı şey raporun tüm sonuçlarının en düşük ortak paydada toplanmış olması. Rapor, sera gazlarının etkilerinin nasıl olacağı yönünde geniş çapta farklı fikirlere sahip birkaç iklim uzmanının çalışması.

Bazıları bunların büyük etkilerinin olacağını düş ünürken bazıları daha az rol biçiyor. Sadece su götürmez olarak değerlendirilen noktalar kabul gördü. Bu nedenle rapor toplamda ılımlı bir doküman.

Nitekim IPCC raporu, iklim değişikliğinin asıl nedenini güneşteki enerji üretiminin değişikliğine bağlayanları keskin bir reddedişle: ‘Bu değişiklikler antrpojenik olmayan zorlayıcı faktörlerin (solar ve volkanik zorlayıcıların toplamı) ısınmaya değil soğumaya yol açacağının beklendiği zamanlarda meydana gelmiştir” diyor. Rapora göre endüstri devrimine kadar geçen 250 yıllık süreçte beşeri CO2 emisyonu iklim üzerinde solar radyasyondan beş kat daha fazla etki gösterdi.

Rapor, iklim değişikliği konusundaki tartışmanın, küresel ısınmaya neyin sebep olduğundan –ki şimdi biliniyor- çözümünün ne olduğuna doğru olan nihai değişime işaret ediyor.

Nitekim sosyalistler ve çevreci oluşumlar raporun bulgularıyla ilgili şaşkınlığa düşmeyeceklerdir. Birçoğu ihtiyatlı sonuçlarının arkasına giden sonuçlara zaten ulaşacaktır. Ancak, IPCC’nin tartışmayı onların yönüne doğru ötelemesi ile güçleneceklerdir.

(2)

Raporun, IPCC’nin ya da Birleşmiş Milletler’in önermediği ve önermeyeceği şey ise probleme tutarlı bir çözüm. Onların vereceği cevap karbon ticareti gibi pazar çözümleri ile gerçekleştirilecek yeşil kapitalizmdir. Ancak açıktır ki insanların ve gezegenin ihtiyaçları kapitalizmin kar için acımasız büyümesi (en kötüsü de bugünkü neo-liberal

formdur) ile tutarlı olamaz.

Sera gazı emisyonunda küresel, zorunlu azaltmaya acil ihtiyaç vardır. Birçok oluşum, küresel ısınmayı durdurmak için gerekli olan büyük altyapısal değişiklikler, yenilenebilirler ve enerji verimliliği konusunda geniş yatırımların yanı sıra, 2030’a kadar yüzde 90 oranında azalma olacağını öngörüyor. Ancak şimdiye kadar tek uzlaşılan Kyoto Protokolünün yüzde 5’lik kısmıdır.

Aksine, pazar sistemlerinin bu duruma fiili etkisi olabildiğinde, zaman çoktan geçmiş olacak. Toplumsal ve ekolojik gereksinimleri temel alan başka bir sistem için mücadele etmeliyiz. Pazarın emirlerine terk etmektense, demokratik bir biçimde kontrol ettiğimiz ve planladığımız bir sistem. Bu gezegende yaşam için uzun süreli bir gelecek yaratmak için gerekli olan çeşitli değişikliklerin çerçevesini, sadece eko-sosyalist bir planlama sağlayabilir.

Socialist Resistance [Sosyalist Direniş]’ten ekolojistler.org için Temmuz 2007’de Ekoloji Kolektifi tarafından çevirilmiştir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Si Yüksek Mimar ve Yüksek Mühendis odaları kanun pro- jesi yüksek mühendis ve yüksek mimarlar birliklerinden iş- tirâk eden murahhaslar tarafından tetkik edilmektedir.. Müessif

Çocuk oyunları üzerine oldukça erken dönem derleme çalışması olan Yusuf Ziya Demircioğlu’nun (1934) Anadolu’da Eski Çocuk Oyunları adlı çalışmasında

Daha çok yeşil alan yaratmak amacıyla, kentleri gizlice sebze, meyve ve çiçeklerle donatan gerilla bahçıvanlar, önceki gece Hollywood topraklar ına el attı....

İşte bu kitapta yabancı bir kaynağa dayanılarak verilen bir istatistikten anlıyoruz ki 2001 yılında dünyada transgenik (yani GDO’lu) bitkilerin alan olarak %77’si herbisite

Buna göre; “Finans, bankacılık ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar ile kamu iktisadi teşebbüsleri hariç olmak üzere sermaye şirketlerinin

Fatma Nur Mollaalioğlu: Türkiye’den Suriye’ye Gerçekleşen Göçlerin Tarihsel Boyutu 21 bağları bulunan çok sayıda Türkmen, Müslüman ya da Sünni’nin öldürülmesi üzerine

polimerlerde bir miktar sendelediyse de, Kasım’a  kadar PVC piyasaları Hindistan, Türkiye, Çin ve  Güneydoğu Asya’da mütemadiyen artarak  neredeyse 10 yılın en

Hakikate olduğu gibi bağlı kalmanın benim için imkânsız olduğunu kısa sürede fark ettim: Hakim’in gördüğü şeyleri görmek, duyduğu şeyleri duymak için