• Sonuç bulunamadı

Önce Milliyet’te yay

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Önce Milliyet’te yay"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Önce Milliyet’te yayımlanan fotografı gördünüz mü?

Gördüyseniz, belki hayat boyu çıkınınızda taşıyacaksınız. Unutmanız çok güç. Birkaç gündür bu fotografın etkisini böylesine karşı konulamaz kılanın ne olduğu üstüne düşünüyorum.

Öncelikle haber fotograflarında gördüğümüz telaşlı üslup yok onda. Güler Zere’nin hasta yatağında tutsak fotografından söz ediyorum.

Kirli, puslu, irkiltici bir mahreme tanıklık duygusu da vermiyor. Tertemiz bir görüntü. çerçevelemesi mükemmel. Bir film karesi duygusu uyandırıyor.

Sanki yapılmış bir an.

Güler, yatağının üstünde oturmuş, bir koluyla bacağına sarılmış, öteki eli alnında.

İnsandan umudunu kesmiş küçük bir kız çocuğu gibi. Öylesine kırılgan, öylesine yalnız, öylesine çaresiz ki. Başında bekleyen polis, kaçmasın diye. Güler, müebbetlik.

Müebbetlikken idama mahkûm edildi. Hepimizin gözleri önünde. Meydanlarda çekirdek çitleyerek seyredilen eski idamlar gibi.

Geçen hafta yazmıştım Güler Zere’nin durumunu. Ama bu arada, koğuşta, başında uzağa bakan bir polisle, can çekişerek ölümüne karar verildi .

Karar vereni çok iyi tanıyoruz. Kendisini takip ediyoruz nicedir. Hatırlayalım:

1995 yılında YDH İstanbul İl Binası’na polis baskını yapılır. Gözaltındaki sanıklar, mahkemeye çıkmadan önce 18 Temmuz günü adli raporları alınması için Beyoğlu Adli Tıp Şube Müdürlüğü’ne getirilir. Adli Tıp uzmanı Nur Birgen, yedi sanık hakkında düzenlediği kati raporda, “vücutlarında halen darp cebir izi bulunmadığını” bildirir.

Oysa sanıklar gözaltına alındıkları 13 Temmuz günü çeşitli uzmanlarca muayene edilip vücutlarında yaygın darp ve cebir izleri saptanmış, rapor edilmiştir. 19 Temmuz’da da sanıklar bu kez İstanbul DGM Adli Tıp Şube

Müdürlüğü’nden bir başka uzman tarafından muayene edilir. Sonuç, ilk aldıkları raporun aynıdır: Yaygın darp cebir izleri. Sanık avukatları Nur Birgen’i İstanbul Tabip Odası’na şikayet eder. İddia, “işkenceyi gizlemek amacıyla gerçeğe aykırı rapor düzenlemek” tir. Tabip Odası Onur Kurulu, soruşturma sonucu Dr. Nur Bilgen’in ‘şahısların muayenesi ve rapor yazımında kusurlu olduğu ve travmatik lezyonlara sebebiyet verenleri koruduğu’ sonucuna vararak altı ay meslekten men cezasına oybirliğiyle karar verir.

Bilgen’in kurula ve çeşitli mahkemelere yaptığı itirazlar reddedilir. Men kararı kesinleşir. Adalet Bakanlığı kararın uygulanmasına direnir ve gerçeğe aykırı rapor hazırladığı kanıtlanmış olan Dr Nur Bilgen, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu Başkanlığı’na terfi ettirilerek ödüllendirilir. Hükümetler değişse de işkenceci sırtı sıvazlayan doktorun görevi bir türlü değiştirilemez.

Birgen’in şanlı yükselişi bununla da kalmaz. Birkaç yıl önce Adalet Bakanlığımız, hakim ve savcılara yönelik İstanbul Protokolü eğitimi verilmesi için hazırlanan projeyi gerekçesiz olarak iptal etmişti. Lâkin, olmazsa olmaz, Avrupa Birliği dayattı, iptal geçersiz kılındı. İstanbul Protokolü, işkence ve kötü muamelenin soruşturması ve dokümantasyonu amacıyla oluşturulmuş ilk uluslar arası tüzük veya kılavuzdur. Birleşmiş Milletler belgesi olarak kabul edilen ‘İstanbul Protokolü’nün ilk baskısı 2001’in Ocak ayında gerçekleştirildi. Adalet Bakanlığı, hâkim ve savcılara işkence konusunda eğitim verilmesini istemiyor. Neden, bilinmez. Ve bu noktada şanlı Türk direnişinin muhteşem örneklerinden birine tanık olmuştuk: Madem bu eğitim projesinden vazgeçilmeyecek, öyleyse koordinatör olarak uygun biri atanıverdi: Nur Birgen. İşkencecilerin, ölüme tapanların kahraman meleği.

(2)

İşkencecilerle işbirliği sabit görüldüğü için meslekten men edilmiş olan Dr. Nur Birgen, savcı ve hâkimlere verilecek olan işkence konusundaki eğitimin başına getiriliyor. Burada mizahi bir yaklaşım varsa, bu toplumun gülecek hali kalmamıştır. Birgen’in koordinatör olarak atanması üzerine Türk Tabipler Birliği, Adli Tıp Uzmanları Derneği ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı, çalışmadan çekildi. Yaptıkları açıklamada Nur Birgen’in, Uluslararası Af Örgütü, Human Rights Watch ve Birleşmiş Milletler raporlarında işkence karşısında kötü hekim tutumlarına örnek olarak gösterildiğini belirttiler. Dünyanın gözünde ibretlik olmuş bir hekim bir kez daha, burada, aramızdan birileri tarafından baştacı edildi.

Evet, Güler Zere için İstanbul Adli Tıp Kurumu, ‘infaza devam’ raporu verdi. Nur Birgen’in imzasıyla. Avukat Engin Cinmen diyor ki: “Böylesi bir insanın cezaevi koşullarında bulunmasını uygun görmüyorum.

Bunun uygun görülecek bir tarafı da yok. Kanuna bakıldığında cezaevinde kalır ise, cezaevi açısından yaşamını tehlikeye sokacak bir durum var ise, hüküm tatil edilir, iyileştikten sonra yeniden devam etmek üzere diye... Kanun böyle der. Böylesi bir durumdaki bir insanın halen cezaevinde kalmasını vicdanen kabul etmek mümkün değil. Adli Tıp gibi kurumların raporlarının daha dikkatli ve kendilerine olan güvenilirliği sarsmayacak şekilde kaleme almaları gerekir. ‘Sağlık’, ‘ceza’nın önünde olan bir kavram. Kanun bunu böyle koymuş. Sonunda iş Cumhurbaşkanı’na kalmış. Bence Cumhurbaşkanı’nın buna el koyması gerekir.”

Yaşama hakkı tartışılmaz

Kimi uyanık okur, Zere hakkındaki yazımı okuyup Kuddusi Okkır’ın ölümünü neden tepkisiz geçiştirdiğimizi soruyor. Oysa zamanında, “ Paşa eskilerinin F tipine konması ve Kuddusi Okkır’ın gözlerimizin önünde ölümü cezaevleri konusunda çoğu boşa giden çabalarımıza ağırlık vermenin zamanı geldiğini söylüyor.

Basınımızı bu konudaki geleneksel umursamazlıktan çıkardığı için Kuddusi Okkır’ın tükenmiş gözleriyle bize bakışının, boşa gitmemiş bir ölüme işaret olduğuna inanıyorum.

Kuddusi Okkır’ı kurtaramadık. Ama henüz fırsatımız varken, kalanları kurtarmaya çalışmalıyız.” demiştik. Ey külyutmaz okur, söz konusu yaşama hakkıysa, asgari insanlık borcuysa, taraf olunmaz.

Kuddusi Okkır da, Güler Zere de, nekahetine duacı olduğumuz paşa eskileri de bu durumda gözümüzde sadece hayatta kalması için gereken çaba gösterilmesi lazım gelen hastalardır.

Ama memleketimizde, yargı-devlet-tıp kolkolalığı içinde kimi insanların hayatı kurtarılmaya değer bulunuyor, kimilerininki bulunmuyorsa, vahşet hüküm sürüyor demektir.

Darbeci, andıççı, mühimmat depocusu kimi askerler kendilerine özel hastanelerden aldıkları raporlarla bir çırpıda tahliye olabiliyorsa, Güler Zere’nin tahliyesini sağlamak insan kalmaya niyeti olanların boynunun borcudur.

Hepimize yıllar boyu kök söktüren, astığı astık kestiği kestik, tehditleriyle hepimizi titrek eden askerlerin hepsi pek çürük çıktı. Yakındır, doğunun kanlı namlı Temizöz’ü de gidip GATA’ya çatlamış damarlarından birini gösterip tahliye edilir.

Pekiyi Güler ve hapishanelerde ölümcül hastalıklarıyla boğuşan diğerlerinin karşısına hep Nur Birgen mi çıkarılacak? Cellatınız hep bu ibretlik hekim mi olacak?

Askerlerin tutuklanmasını rövanşist bulup ağlayanlar devletin bu korkunç rövanşı hakkında ne düşünüyor?

Cumhurbaşkanı; sizi insan biliriz. Konu gelip kapınıza dayandı. Güler’e yaşama hakkını geri verin. Yoksa onun bu fotografı hepimizin sonsuza dek kâbusu olacak.

(3)

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çalışmanın amacı, bir üretim işletmesinde üretim sonrası yapılan lojistik faaliyetlerin ve bu faaliyetler sonucu oluşan maliyetlerin faaliyet tabanlı maliyetleme

Makalede yapılacak atıflar, ilgili yerden hemen sonra, parantez içinde yazarın soyadı, eserin yayım yılı ve sayfa numarası sırasıyla verilmelidir.. Cümle

44/664 yılında Bişr-i Ertal nam bir komutan idaresinde 40 bin kişi İstanbul- 'u tekrar kuşatmak için gönderildiler Sağa sola çok hasaret verdiler ve netice ala- madan bol

Siteril Hayatlar kitabının yazarı Köksal Alver, son yıllarda kent yaşamında yen.i bir boyut olarak karşımıza çıkan site tipi evlerin sunduğu yeni

5 Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği, İstanbul, Türkiye 6 İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi, Kadın Hastalıkları

Three groups divided according to ejaculation frequency (Group 1, Group 2, and Group 3) were compared by total and free PSA (t/f PSA) values, age, International Prostate Symptom

Eğer sayıda, değişecek rakam yoksa sayı tünelden aynı şekilde çıkar.. Eğer sayıda, değişecek rakam yoksa sayı tünelden aynı şekilde

Eğer sayıda, değişecek rakam yoksa sayı tünelden aynı şekilde çıkar.. Eğer sayıda, değişecek rakam yoksa sayı tünelden aynı şekilde