• Sonuç bulunamadı

ÇAĞDAŞ DÜNYA EDEBİYATI. Roald Dahl. Roman DEV ŞEFTALİ. Çeviren: Lale Akalın. 24. basım. Resimleyen: Quentin Blake

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ÇAĞDAŞ DÜNYA EDEBİYATI. Roald Dahl. Roman DEV ŞEFTALİ. Çeviren: Lale Akalın. 24. basım. Resimleyen: Quentin Blake"

Copied!
24
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

24 . basım

Roald Dahl DEV ŞEFTALİ

ÇAĞDAŞ DÜNYA EDEBİYATIRoman

Resimleyen: Quentin Blake Çeviren: Lale Akalın

(2)
(3)

DEV ŞEFTALİ

Çeviren: Lale Akalın Resimleyen: Quentin Blake

Roald Dahl

(4)

Yayın Koordinatörü: İpek Şoran Düzelti: Fulya Tükel Kapak ve İç Tasarım: Gözde Bitir

Tasarım Uygulama: Gülay Yıldız

1. Basım: 1991 24. Basım: 5000 adet, Mart 2016

ISBN 978-975-510-804-9 James and the Giant Peach, Roald Dahl

© Dahl Nominee Limited, 1961 Resimler: © Quentin Blake, 1995

© Can Sanat Yayınları A.Ş., 1991 Bu eserin Türkçe yayın hakları Akcalı Telif

Hakları Ajansı aracılığıyla alınmıştır.

Tüm hakları saklıdır. Tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz.

Can Sanat Yayınları Yapım ve Dağıtım Tic. ve San. A Yayıncı Sertifika No: 31730 .Ş.

Hayriye Caddesi No. 2, 34430 Galatasaray , İstanbul Telefon: (0212) 252 56 75 - 252 59 89 F

aks: 252 72 33 cancocuk.com cancocuk@cancocuk.com

Kapak Baskı: Azra Matbaası; Sertifika No: 27857 Adres: Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi D Blok Kat: 3

No: 3/2 Topkapı, Zeytinburnu, İstanbul İç Baskı ve Cilt: Türkmenler Matbaacılık; Sertifika No: 12584

Adres: Maltepe Mah. Gümüşsuyu Cad.

No:16 Topkapı, İstanbul

(5)

Bu kitabın sahibi:

...

(6)

Roald Dahl bir casus, savaş pilotu, çikolata tarihçisi ve tıbbi buluşlar yapan bir mucitti. Bunların yanı sıra, Charlie’nin Çikolata Fabrikası, Matilda, Koca Sevimli Dev ve daha pek çok harikulade kitabın yazarıydı. Dahl, dünyanın bir numaralı

hikâye anlatıcısı unvanını hâlâ koruyor.

Roald Dahl, “Bay ve Bayan Kıl” adlı kitabında şöyle der:

“İyi düşünceleri olan bir insan asla çirkin olamaz. Düşünceleriniz iyiyse, yüzünüzden güneş ışını gibi fışkırır bu düşünceler ve

her zaman çok hoş görünürsünüz.”

Biz, iyi şeyler yapmanın gücüne inanıyoruz. Bu nedenle, Dahl’ın kitaplarından elde edilen tüm gelirin %10’u*, Roald Dahl yardım kurumlarına

bağışlanıyor. Vakıf şu alanlarda destek sağlıyor: çocukların bakımından sorumlu uzman hemşirelere yardım, ihtiyacı olan ailelere bağış ve eğitime

destek programları. Bu önemli yardım çalışmalarımızı sürdürmemize katkıda bulunduğunuz için teşekkür ederiz.

Daha fazla bilgi için roalddahl.com’u ziyaret edebilirsiniz.

Roald Dahl Yardım Vakfı, 1119330 numarasıyla tescillenmiş, Birleşik Krallık’a bağlı bir yardım kurumudur.

*Bağışlanan teliflerden komisyon düşülmüştür.

Öykü i yi gelir!

(7)

BU KİTAPTA TANIŞACAKLARINIZ

James Henry Trotter

Yeşil-Yaşlı Çekirge

Kırkayak

Bayan Örümcek

İpekböceği

Ateşböceği

Solucan Gelinböceği

(8)
(9)

Roald Dahl DEV ŞEFTALİ

7

Roald Dahl

1916’da Galler’in Llandaff kentinde doğdu. 1932’de İngiltere’nin tanınmış özel okullarından birini bitirdikten sonra, üniversiteye gitmek yerine Kanada’daki Newfoundland’e yapılan bir keşif yolculuğuna katıldı. II. Dünya Savaşı sırasında tanıştığı romancı C.S. Forester’ın özendirmesiyle, orduda çalıştığı yıllarda başından geçen olayları yazmaya başladı.

İlk kitabı, Walt Disney için yazdığı, sonradan sinemaya da uyarlanan Gremlins oldu. Kuralları hiçe sayan, ama zekice yazılmış çocuk kitapları ve büyüklere yö nelik korku öyküleriyle çok sevilen bir yazar olan Dahl, 1990’da Oxford’da öldü.

Yazarın yayınevimizden çıkan diğer kitapları:

BAY VE BAYAN KIL BÜYÜLÜ PARMAK CADILAR CHARLIE’NİN BÜYÜK CAM

ASANSÖRÜ CHARLIE’NİN ÇİKOLATA FABRİKASI DÜNYA ŞAMPİYONU DANNY GEORGE’UN HARİKA İLACI İRİKIYIM TİMSAH KAPLUMBAĞA KOCA SEVİMLİ DEV KÜÇÜK ADAM BÜYÜRKEN MATILDA YAMAN TİLKİ TEK BAŞINA ZÜRAFA, PELİ VE BEN

(10)

Roald Dahl ile ilgili ayrıntılı bilgi için

www.roalddahl.com

(11)

Bu kitap Olivia ile Tessa içindir.

(12)

10

(13)

11

Bir

James Henry Trotter’ın, dört yaşına kadar mut lu bir yaşamı oldu. Annesi ve babasıyla, deniz kıyısında- ki güzel evlerinde huzur içinde yaşıyorlardı. Çevre- sinde her zaman, birlikte oynayabileceği bir sürü çocuk, koşup oynayabileceği bir kum sal ve kü çük botu ile dolaşıp kürek çekebileceği bir okyanus vardı.

Küçük bir erkek çocuğu için bundan iyi bir yaşam da olamazdı doğrusu.

Derken, günlerden bir gün, James’in annesiyle babası Londra’ya alışverişe gittiler ve orada korkunç bir şey oldu. Her ikisi de, birdenbire, Lond ra Hayva- nat Bahçesi’nden kaçmış olan, koskocaman, kızgın bir gergedan tarafından yutulu verdi. Hem de güpe- gündüz ve kalabalık bir caddede!

Tabii böyle bir şey, böylesine iyi kalpli bir ana- baba için oldukça tatsız bir deneyimdi. Ama, uzun dö nemde, onlardan daha çok James için tatsız so -

(14)

Roald Dahl DEV ŞEFTALİ

nuçlar doğurdu. Onların sorunları göz açıp ka pa yın - caya kadar bitiverdi. Öyle ya, otuz beş saniye içinde ölüp gittiler. Öte yandan, zavallı James, sa pa sağlam yaşıyordu ve kendini birden bire, uçsuz bu caksız, düşmanca bir dünyada ya payalnız ve korku içinde buluverdi. Deniz kıyısındaki güzelim evin hemen sa- tılıvermesi gerekti ve zavallı çocukcağız, elinde, için- de pijaması ve diş fırçasından başka bir şey bulunma- yan küçücük bir bavulla, teyzelerinin yanında yaşa- maya gitti.

Teyzelerin adları Sünger Teyze ile Diken Tey ze idi.

Üzgünüm ama, her ikisi de gerçekten korkunç insan-

(15)

Roald Dahl DEV ŞEFTALİ

lardı. Bencil, tembel ve zalimdiler. Yanlarına geldiği andan beri James’i, hiç nedensiz dövmeye başladılar.

Ona kendi adıyla hiç seslenmezlerdi. Hep “iğrenç kü- çük canavar” ya da “pis başbelası” ya da “mendebur mahluk” derlerdi ona. Oynaması için hiçbir oyuncak, bakması için hiçbir kitap ya da resim vermezlerdi.

Odası ha pishane hücresi kadar boştu.

Sünger Teyze, Diken Teyze ve James, İngil te re’nin güneyinde, yüksek bir dağın tepesinde, garip ve dö- küntü bir evde yaşıyorlardı. Dağ o ka dar yüksekti ki, James aşağıya bakınca orman ve tarlalardan oluşan ve kilometrelerce uzanan bir manzara görürdü. Pırıl

(16)

Roald Dahl DEV ŞEFTALİ

pırıl bir günde doğru yöne baktığında ise, ufukta mi- nicik, gri renkte bir nok ta görürdü ki, bu onun, sev- gili annesi ve ba basıyla yıllarca yaşamış olduğu evdi.

Bu noktanın da ardında, okyanus görünürdü; koyu lacivert, ince uzun bir çizgi, gökyüzünün bittiği yer de bir mürekkep izi gibi tıpkı.

James’in, bu dağın tepesinden aşağı inmesine hiç izin verilmezdi. Ne Sünger Teyze ne de Di ken Teyze, James’i alıp oralara götürme zahme tine kat lan maz- lardı, küçücük bir piknik ya da kısa bir yü rüyüş için bile olsa... Kendi başına gitmesine de izin yoktu. “Kü- çük mendebur canavar bahçeden çıkarsa başını bela- ya sokar mutlaka,” demişti Diken Teyze. Ve tabii, eğer

(17)

Roald Dahl DEV ŞEFTALİ

15 çite tırmanmaya bile kalkışsa, bir haf ta farelerle bir- likte bod ruma kilitlenmek gibi birtakım korkunç ce- zalar vaat edilmişti.

Dağın tepesini baştan başa kaplayan bahçe bom- boştu; ta en uçtaki bir öbek tozlu defne ça lısın dan başka, bir de hiç meyve vermeyen, yaşlı bir şef tali ağacı vardı orada. Tek bir salıncak, tek bir tahtereval- li, tek bir kum havuzu olmadığı gibi, zavallı James ile oynamak için bahçeye tek bir çocuk bile davet edil- mezdi. Çevrede, James’e arkadaşlık edecek bir kedi ya da bir köpek bile yoktu. Zamanla James daha hü- zün dolu, gitgide daha yalnız bir çocuk oldu. Her gün saatlerce bahçenin alt başında durur, aşağıda, bir si- hirli halı gibi uzanan o güzelim dünyayı seyrederdi;

korular, tarlalar ve okyanustan oluşan o güzel, ama ya sak dünyayı.

İki

James Henry Trotter, teyzeleriyle birlikte tam ta- mına üç yıl geçirdikten sonra bir sabah ol dukça garip bir şey geldi başına. Oldukça garip olduğunu söyledi- ğim bu şey, garip ikinci bir şeye neden oldu. Bu garip şey ise, bu sefer, gerçekten inanılmaz de recede garip bir şeyin olmasına ne den oldu.

Bütün bunlar, yazın ortasında, cehennem sı cağı

(18)

Roald Dahl DEV ŞEFTALİ

bir günde başladı. Sünger Teyze, Diken Tey ze ve Ja- mes, hep birlikte bahçedeydiler. Her za manki gi bi, James’e bir iş buyurulmuştu. Bu se fer, mutfaktaki ocak için odun kırıyordu. Sünger Teyze ile Di ken Tey- ze, yakındaki şezlonglara ku rulmuşlar, uzun bardak- lardaki buz gibi limonatalarını içiyor, bir dakika bile dinlenmesin diye James’i gözlüyorlardı.

Sünger Teyze şişman mı şişman ve çok kısa boy- luydu. Küçük patlak gözleri, çökük bir ağzı ve sanki haşlanmış gibi görünen ablak bir suratı var dı. Koca-

(19)

Roald Dahl DEV ŞEFTALİ

17 man, beyaz, ıslak ve fazla pişmiş bir lahana gi biydi tıpkı. Öte yandan, Diken Teyze ise, sırım gibi, uzun boylu ve kemikliydi. Burnunun ucuna bir kıskaçla tutturulmuş, madeni çerçeveli gözlük ta kar dı. Gıcırtı- lı bir sesi, uzun, ıslak, ince dudakları vardı. Kızdığı ya da heyecanlandığı zaman, konuşur ken, ağzından kü- çük tükürük damlacıkları fışkırırdı. İşte bu iki kor- kunç kocakarı orada öyle oturmuş limonatalarını yudumluyor, bir yandan da James’e daha hızlı, daha hızlı odun kesmesi için bağırıyorlardı. Aynı zamanda kendilerinden söz ediyor, “Ne kadar gü zelim,” deyip duruyorlardı. Sünger Teyze’nin ku cağında uzun saplı bir ayna vardı. İkide bir bu ay nayı eline alıyor, o fela- ket suratına bakıp du ruyordu.

“Güller kadar güzel,” dedi Sünger Teyze,

“Görünüşüm ve kokum!

Şu güzelim yüzüme bir bakın, Hokka gibi burnuma!

Ya şu ipek gibi saçlarım!

Hele şu çorapları bir çıkarsam, Parmaklarıma bayılırsınız!”

“Ama!” diye bağırdı Diken Teyze,

“O koca göbeğini de unutma sakın!”

Sünger Teyze kızardı. Diken Teyze dedi ki:

“Kazanamazsın, tatlım

Bak şu fıstık gibi, kıvrımlı bedenime,

dişlerime!

(20)

Roald Dahl DEV ŞEFTALİ

18

Tatlı gülümseyişime!

Ah, ne kadar güzelim! Ne hayranım, Işıltılı görüntüme! Ve lütfen boş ver, Çenemdeki şu sivilceye.”

“Sevgili kardeşim alık!” diye bağırdı Sünger Teyze,

“Bir deri bir kemik senin şu bedenin!”

“Bendeki bu güzelliğin değeri

Ancak Hollywood’da bilinir,” dedi Sünger

Teyze,

“Ah, ne güzel olurdu bu!

Herkesin kalbini çalar, Bütün başrolleri kapar, Yıldızları çatlatırdım!”

“Bana kalırsa sen,” dedi Diken Teyze,

“Korku filmlerinde oynatılırdın.”

Zavallı James hâlâ balta elinde çalışıp duru yor du.

Sıcak korkunçtu. Baştan aşağı ter içinde kal mış tı. Ko- lu ağrıyordu. Balta, küçük bir çocuğun kul la na ma ya- ca ğı kadar ağır, kör bir şeydi. Ça lışırken, James, dün- yadaki öteki çocukları ve onların şu an da neler yap- tığını düşünmeye daldı. Bazıları bahçelerinde üç te- kerlekli bisikletlerine binmiş geziyor olmalıydı. Bazı- ları serin koruluklarda gezip yabani çiçekler toplu- yorlardı herhalde. Eskiden tanıdığı o küçük arkadaş- lar da deniz kıyısında ıslak kumda oynuyor, suyun içinde, çev reye su sıçratıyorlardı belki...

(21)

Roald Dahl DEV ŞEFTALİ

James’ın gözlerinden iri yaşlar süzülmeye, ya - naklarından aşağı yuvarlanmaya başladı. Çalışmayı bıraktı. Üstünde odunları kırdığı kütüğe da yandı.

Mutsuzluk tüm benliğini sarmıştı.

“Ne oldu sana?” diye gıcırdadı Diken Teyze, göz- lüğünün üzerinden bakarak.

James ağlamaya başladı.

“Kes şu zırıltıyı da işine bak sen, pis canavar!”

diye emretti Sünger Teyze.

“Ah, Sünger Teyze!” diye bağırdı James. “Di ken Teyzeciğim! Hepimiz birlikte –lütfen– bir ke recik, otobüsle aşağıya, deniz kıyısına gidemez miyiz? Çok da uzak değil. Kendimi öyle yalnız, öy le kötü his - sediyorum ki... Hava da çok sı cak...”

“Tüh, seni gidi tembel, işe yara- maz canavar!” diye bağır-

dı Diken Teyze.

“Dövsene şunu!”

dedi Sünger Teyze.

“Tabii dövece- ğim!” diye ters ters konuş- tu Di -

(22)

Roald Dahl DEV ŞEFTALİ

20

ken Teyze. James’e hırsla bakıyordu. James ise ona, ko caman, korkulu gözlerle baktı.

“Seni, akşama doğru, hava bu kadar sıcak de ğil- ken döveceğim!” dedi. “Hadi, şimdi defol bakayım kar- şımdan, pis lağım faresi, defol da beni ra hat bırak!”

James dönüp kaçtı. Olabildiğince hızla bahçe nin ucuna koştu ve daha önce sözünü ettiğimiz toz lu def- ne öbeğinin altına saklandı. Sonra yüzünü elleriyle örtüp ağlamaya başladı, ağladı, ağladı.

Üç

İşte tam bu noktada, daha garip bir sürü şe ye yol açan o oldukça garip şey oluverdi.

James birden arkasında yaprakların hışırdadı ğını duydu. Arkasına dönünce, üzerinde koyu ye şil komik bir giysi olan bir adamın çalılıkların arkasından çık- makta olduğunu gördü. Çok minik bir yaş lı adamdı, ama kocaman, kel bir kafası, di ken di ken siyah favo- rilerle örtülmüş bir yüzü var dı. Bir-iki metre ötede durdu, bastonuna dayanıp James’e gözlerini dikti, öylece kaldı.

Konuşmaya başladığında, sesi yavaş ve gevrek çıktı.

“Biraz yaklaş, küçük çocuk,” dedi, parmağıyla James’e işaret ederek. “Yanıma iyice yaklaş da sana gerçekten harikulade bir şey göstereyim.”

(23)
(24)

DEV ŞEFTALİ Roald Dahl

Bu kitabın kahramanı James, küçük yaşta öksüz ve yetim kalmış dünya tatlısı bir çocuktur. Hayvanat bahçesinden kaçan bir gergedan, bir gün James’in annesini de babasını da yer. Yapayalnız kalan zavallı küçük James, teyzelerinin yanına sığınmak zorunda kalır. Ama içleri kötülükle dolu bu iki teyze, James’e yapmadıklarını bırakmazlar. Tüm bu sıkıcı günlerin

ardından, James’i dev bir şeftalinin üzerinde yapacağı, serüven dolu bir yolculuk beklemektedir...

Atlayın şeftalinin üzerine;

yolculuk var!

ISBN 978-975-510-804-9 YAŞ

9 10 11 +

Bu kitabı satın alarak, bir çocuğa daha yardım etmiş oldunuz.

Dahl’ın kitaplarından elde edilen gelirin %10’u, Roald Dahl yardım kurumlarına bağışlanıyor.

Daha fazla bilgi için roalddahl.com’u ziyaret edebilirsiniz.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu tartışmada başvurulacak soru şu olmalıdır: tek tek depremlerin doğru, güvenilir öndeyisi gerçekçi bir bilimsel hedef midir ve eğer öyle değilse deprem kuşağı

çalışan İsmail Gökçe ve öğrencileri, toplum tarafından dışlanan ve görmezlikten gelinen zihinsel ve fiziksel engelli bireyler ile birlikte bir sergi

 Kombinasyon sendromu üst çene tam dişsiz arkın Kombinasyon sendromu üst çene tam dişsiz arkın karşısında alt çenede Kennedy Sınıf I diş.. karşısında alt

Kuzey Kutbu Deniz Buzu Grönland Buz Tabakası Kolombiya Buzulu Glacier National Park Antarktika Deniz Buzu Pine Adası Buzulu Larsen B Buz Tabakası Tasman Buzulu Meren, Carstenz ve

Papua Yeni Gine – Biyoçeşitlilik açısından dünyanın ilk onu içine giren Papua Yeni Gine’deki tropik ormanlar yeni bir rapora göre kimsenin fark etmediği bir hızla yok

Reset işlemi, manual yapılır. Sayma, yukarı doğru iken set değerinde aşağı doğru iken 0 değerinde durur. Sayma, yukarı doğru iken set2 ye kadar devam eder, set2 ye

Life Is On | Schneider Electric ve EcoStruxure; Schneider Electric SE, bağlı şirketleri ve yan kuruluşlarına ait ticari

Doğum Sırasına Göre Katılımcıların Kişilik Özellikleri, Anne-Baba Tutumları, Akran İlişkileri ve Benlik Saygısı Düzeyleri Bakımından Farklılıkları ...84...