• Sonuç bulunamadı

Elektrik fiyat artışları, Enflasyon ve Gelirdeki Oranı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Elektrik fiyat artışları, Enflasyon ve Gelirdeki Oranı"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Elektrik fiyat artışları, Enflasyon ve Gelirdeki Oranı

Barış Sanlı, barissanli2@gmail.com

Not: Bu yazıdaki tüm görüşler şahsi görüşler olup, hiçbir kurumun görüşünü

yansıtmamaktadır. 1978 yılından önce veri olmadığından başlangıç yılı 1978 yılı seçilmiştir.

Giriş

Türkiye’de elektrik fiyatlarının seviyeleri gerek politika yapıcılar gerek tüketiciler açısından önemli göstergelerden biri olarak değerlendirilmektedir. Elektrik ayrıca teknolojik bir ürün olduğundan, gelişen teknoloji ile birlikte de normal şartlarda fiyatı düşen bir ürün olması beklenmelidir. Uzun vadeli fiyat tahminlerinde bir fiyat bandı belirlenmesi için de elektrik fiyatlarının enflasyona göre değişimi önemli bir değişken olarak değerlendirilebilir. Bu yazıda Türkiye’deki elektrik fiyatlarının gelir içindeki payı ve enflasyon ile karşılaştırılması ile hem uzun vadede hem de yakın dönemdeki değişimlerin görselleştirilmesi bu yazının amacıdır.

Veri kaynakları

Uluslararası Enerji Ajansı veri tabanından alınan uzun vadeli Türkiye elektrik fiyat serisi Enerji İşleri Genel Müdürlüğünden temin edilmiştir1. Reel asgari ücret rakamları da OECD web sayfasından alınmıştır2. Enflasyon rakamları da Merkez Bankası Enflasyon

Hesaplayıcısı kullanılarak elde edilmiştir3. Tüm veri setleri rapor ile birlikte bölüşülmektedir.

Enflasyona göre elektrik fiyatlarının

1978 yılındaki 100 TL’nin enflasyon hesaplayıcısına göre bugünkü değeri 60.3 milyon TL’dir.

2005 yılında 6 sıfır atıldığı düşünülür ise, bugünkü rakam ile 60.3 TL’ye denk geldiği söylenebilir. Aynı süre içerisinde 100 birim olan elektrik fiyatının bugünkü değeri de 6 sıfır atıldıktan sonra 39 birime düşmüştür. Reel olarak elektrik fiyatları paranın değerinden daha çok düşmüştür.

Bu düşüşte en etkili dönemlerden biri de elektriğe zam yapılmayan 2002-2007 dönemidir.

Elektrik fiyatları genel olarak enflasyonu takip ediyor görünmekteyken bu dönemdeki fiyat politikası ve daha sonraki yıllardaki fosil yakıt fiyat düşüşleri, arz fazlası, yerli kaynak kullanım artışları ile fiyatlar enflasyon artışlarının çok daha altında kalmıştır.

Enflasyon ve elektrik fiyatlarının 42 yılda değişimini daha net görmek için, logaritmik ölçek kullanmak daha doğru olur. Özellikle 2002’ye kadar hem enflasyonun hem elektriğin hızla arttığını, 2002’den sonra ise bunun hız kestiğini görmekteyiz.

1 IEA Data Services. 2020. Energy End use prices, Available at :

<http://wds.iea.org/WDS/TableViewer/dimView.aspx?ReportId=996> [ 3 Temmuz 2020’de erişildi]

2 Stats.oecd.org. 2020. Real Minimum Wages. [online] Available at: <https://stats.oecd.org/Index.aspx?

DataSetCode=RMW#> [Accessed 3 July 2020].

3 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, 2020. Enflasyon Hesaplayıcısı. [online] Available at:

<http://www3.tcmb.gov.tr/enflasyoncalc/enflasyon_anayeni.php> [Accessed 3 July 2020].

(2)

Grafikte, belki de en ilginç kısımlardan biri 2002-2007 döneminde elektriğin fiyatının sabit kalmasına rağmen enflasyonun artmaya devam etmesidir. Elektrik tabii ki, maliyetleri etkilemektedir. Ama elektrik fiyatının sabit tutulmasına rağmen enflasyonun seyrini değiştirmemesi de düşünmeye değerdir. Örneğin elektrik fiyatlarının enflasyonu

etkilemesinden çok enflasyonun elektriği etkileme ihtimali daha yüksek gözükmektedir. Bir üçüncü nokta olarak döviz fiyatının ikisini de etkileme ihtimali de gözden kaçırılmamalıdır.

Şekil 1 – Logaritmik ölçekde enflasyon ve elektrik fiyat değişimi

Türkiye’de 1978-2002 döneminde enflasyon daha hızlı arttığı için sonuçları yorumlamak için ABD enflasyonu ile dolar cinsinden elektrik fiyatlarını da karşılaştırmakta fayda var.

1978’deki 100 $ bugün 393$’a denk gelmektedir. Toplam 42 yılda ABD doları da enflasyona karşı, Türk lirası kadar olmasa da değer kaybına uğramıştır.

1978 yılında 2019 yılı ABD doları cinsinden 300$/MWh’e denk gelen elektrik fiyatı bugün 100$/Mwh seviyesine gerilemiştir. Burada özellikle ABD dolarının değerinin düşük olduğu dönemlerde göreceli olarak bir artış olduğu düşünülebilir. Fakat bu süre çok sınırlı kalmış ve 2012 sonrasında hızla düşüşüne devam etmiştir.

Bir diğer dikkat edilmesi gereken durum da fiyatlar ile arz-talep dengesinin ilişkisidir.

Örneğin arz farzlası olan dönemlerde fiyatlar çok daha düşük seyrediyor gözükmektedir.

Ama talebin hızlı arttığı dönemlerde elektrik fiyatlarının tekrar güçlendiği anlaşılmaktadır.

(3)

Şekil 3 – 2019 yılı ABD$’ı cinsinden Türkiye’deki sanayi ve konut fiyatlarının seyri

Gelir içindeki payı

Elektrik fiyatlarını reel bir baza getirmedeki bir diğer sebep de OECD veri tabanındaki Türkiye için reel asgari gelir ile kıyaslamaktır. Türkiye’de elektrik fiyatlarının asgari gelirdeki payının anlaşılması da önemlidir. OECD’den alınan Türkiye için yıllık asgari gelir ile 1000 kWh yani 1MWh’lik elektrik bedelinin bu gelir içindeki payının gelişimi de aşağıda

verilmektedir.

Şekil 4 – Reel ABD doları cinsinden hesaplanan 1000kWh’in asgari ücretteki payı

(4)

Analiz – Tartışma

Türkiye’de elektrik pahalı mı tartışmasında asıl sorun elektriğin pahalı olmasından çok gelirin enflasyon ile erimesi gibi görülmektedir. Çünkü uzun dönemli trendler incelendiğinde elektrikteki artış enflasyonun altında kalmıştır.

Elektrik fiyatlarının sabit kaldığı 2002-2007 döneminde, enflasyondaki artışın devam etmesi, elektrik fiyatlarının enflasyon üzerindeki etkisinin büyük olmadığının bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Bu etki girdi-çıktı tablolarından da görüleceği üzere sektörlere göre farklılık gösterir.

Arz fazlası ve hidroelektrik üretimleri muhtemelen fiyatlarda etkilidir. Dolayısıyla sistemde arz fazlası bulundurmanın bir “refah arttırıcı” etkisi olabileceği gibi, bunun da bir maliyeti vardır. Bu hesaplar bu makalenin çerçevesinin çok ötesindedir.

Bir diğer ilginç nokta, gerek devletçi gerek serbest piyasa döneminde elektrik fiyatlarının enflasyonu takip etmesidir. Bu biraz da bizi “doğal fiyat” kavramına getirmektedir. Yani elektrik fiyatları eninde sonunda enflasyonla hareket etmektedir. Bunun sebeplerinden biri de şudur. Elektrik sisteminde dönen toplam para çok büyüktür. 2020 yılı için 250 milyar kWh faturalanan elektrikte, mesken için olan 72 krş/kWh elektrikte 180 milyar TL bir para dönmektedir. Karar alıcı bu elektriği maliyetinin %10 altına satmayı düşünse yıllık maliyeti 18 milyar TL olacaktır. Bunu en fazla bir kaç ay devam ettirebilir.

Sonuçlar ile ilgili bir çok uzmanla da görüşmeler yapıldı. Burada özellikle 2002 yani serbest piyasaya geçiş sonrası ile ilgili olarak EPDK’nın fiyat düzenlemelerini enflasyona göre mi yaptığı sorgulandı. EPDK’nın şirketlerin ve piyasada oluşan maliyetlere göre fiyat

düzenlemeleri yaptığı düşünülürse, enflasyon ile ilgili bir hedef veya amaç gütmeden enflasyon oranında değişimler oluşturması ilginçtir.

Bir diğer tartışmalı sonuç şudur, 1978-2020 dönemi için 3er aylık düzeltmeler ve kararlar almak yerine bunu açıklanan enflasyon oranı ile otomatik olarak düzeltmek de uzun dönemde aynı sonucu vermektedir. Bu tip fiyat düzenlemelerini 1990larda akaryakıt fiyatlarında görmüştük. Önce tüm fiyat düzenlemeleri Bakanlar Kurulu Kararı ile alınırken, daha sonra kimsenin karar almadığı Akdeniz petrol ürün pazarı üzerinden otomatik bir fiyat mekanizması oluşmuştur.

Elektrik fiyatları ile enflasyon ilişkisini zayıflatan en önemli etken rekabetçi serbest piyasadır. Gerek 1990-2000lerdeki alım garantili sözleşmeler ve daha sonraki YEKDEM uygulamaları elektrik fiyatlarını enflasyon artışına yaklaştıran etkiyi güçlendirmektedir. Yerli para birimi, yerli kaynak ve rekabetçi pazar bu sorunu çözebilecek 3 önemli etkendir.

Sonuç

IEA veritabanında, veri serisinin başladığı 1978’den günümüze Türkiye’deki elektrik

fiyatlarının TL ve ABD doları cinsinden kıyaslanması elektrik fiyatlarının geleceği ve tahmini anlamında bir düşünsel çerçeve kurmakta faydalı olabilir.

(5)

- TL cinsinden baktığımızda enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde elektrik fiyatlarının enflasyonu takip ettiği görülmektedir. Nedensellik ilişkisi ayrı bir bilimsel çalışma konusu olarak değerlendirilmelidir.

- Uzun vadede, teknolojik gelişimler ve muhtemelen ölçek ekonomisinden dolayı elektrik fiyatları enflasyonun %65’i kadar artış göstermiştir.

- Bu oran 1978-2001 arasında enflasyon artışının elektrik fiyat artışına oranı 1’e yakındır - Eğer fiyat artışlarının yapılmadığı dönemler hariç bırakılırsa, bu oran tekrar 1’e

yakınsamaktadır.

- Asgari ücretteki reel artıştan dolayı da 2019 yılına kadar 1000 kWh’lik elektrik bedelinin asgari ücretteki oranı da %7’den %2’ye düşmüştür.

- Fiyatların düşüşünde 2012 sonrası artan arz fazlasının etkisi incelenmelidir.

Uzun vadeli elektrik fiyatlarını tahmin etmenin muhtemelen en kısa yolu bir enflasyon bandı oluşturarak, alt bandda enflasyon artışının %65’i, üst bantda da enflasyon kadar artış oranı ile elektrik fiyatlarını tahmin etmektir.

Barış Sanlı, barissanli2@gmail.com 17 Temmuz 2020

Referanslar

Benzer Belgeler

a) Gemilere yüklenilecek eşya daha önceden işletmenin ambarlama yerlerine teslim edilmiş ise gemiye teslim işletme tarafından, daha önceden İşletmenin

● Hane halkı ve firma davranışları hakkındaki temel kavramları ve sırasıyla hane halkının ve firmanın fayda ve kâr maksimizasyon hedefleri ve yöntemlerinin

Vakıflar Bankası T.A.O.’nun tüm şubeleri ve Ankara, İstanbul, İzmir Yatırım Merkezleri, 444 0 724 no’ lu telefon ile Vakıfbank www.vakifbank.com.tr ve Vakıf

Sulama Sayaçları Hidrolik Hidrantlar Sürgülü Vanalar Kelebek Vanalar Demontaj Parçası Kinematik Vantuz Kontrol Vanaları Balans Vanları Otomasyon Ürünleri Debimetreler..

If you use different liquid level sensor, please make sure that liquid level sensor connection and connection perfectly

İş Programına Göre Başlangıçtan İtibaren Yapılması Gereken Toplam İş Tutarı (5): İş programına göre hakediş yapılan aya kadar yapılması gereken aylık iş

04.12.1984 tarihli 3096 Sayılı “Türkiye Elektrik Kurumu Dışındaki Kuruluşların Elektrik Üretimi, Dağıtımı ve Ticareti ile Görevlendirilmesi Hakkında Kanun” : Elektrik

4- Kazının yapılması, taşıtlara yükleme ve boşaltılması veya el ile yapılan kazılarda 4 metreye, makine ile yapılan kazılarda 25 metreye atılması depo veya imlaya serilmesi