• Sonuç bulunamadı

Kur an ve Sünnete Göre Beslenme ve ahsiyet Yap s na Etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Kur an ve Sünnete Göre Beslenme ve ahsiyet Yap s na Etkisi"

Copied!
24
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Eskiyeni 28/Bahar 2014, 137-160

Kur’an ve Sünnete Göre Beslenme ve úahsiyet YapÖsÖna

Etkisi

Yasin PùúGùN

Öz Beslenme, insanÖn temel yaûam aktivitelerinin baûÖnda gelmektedir. ùnsan hayatÖnÖ bütün yönleriyle kuûatan Kur’an ve onun açÖlÖmÖ olan sünnet, bu konuya özel bir önem vermiû ve beslenmenin mahiyeti ve hedefi konusunda bir takÖm esaslar belirlemiûtir.

Çünkü Kur’an ve sünnete göre beslenme, ubudiyet için yaratÖlmÖû olan insanÖn en büyük mazhariyeti olan yaûam nimetinin temelini teûkil eder. Bunun yanÖsÖra beslenmeye konu olan gÖda maddelerinin helal veya haram, temiz veya pis olmasÖ bakÖmÖndan taûÖdÖøÖ de- øerin insan ûahsiyeti üzerinde olumlu ya da olumsuz derin izler bÖraktÖøÖ ve insanÖn ruhî duygu ve duruûlarÖyla yeme-içmenin miktar ve sÖklÖøÖ arasÖnda kuvvetli bir iliûkinin bu- lunduøu psikolojinin tespit ettiøi bir gerçek olarak önümüzde durmaktadÖr. Bu nedenle biz bu çalÖûmamÖzda Kur’an ve sünnettin beslenmeye iliûkin olarak koyduøu prensipleri ve bunlarÖn insan ûahsiyetine olan etkisini incelemeye çalÖûacaøÖz.

Anahtar Kelimeler: Beslenme, ûahsiyet, helal, haram, Kur’an, sünnet.

The Nutrition According to the Qur’an and Sunnah and Its Effects on Human Personality

Abstract Nutrition is one of the basic living activities in human beings. Qur’an which encompasses human life with its all aspects and sunnah as its explication, gave a special attention to the nutrition and identified a number of principles about its nature and goal. Because, according to the Qur’an and the Sunnah the nutrition for human beings who has been created to worship is the basic of life that is the greatest blessing end owed with him. As well, that the value which food stuffs have in relation to halal or ha- ram and clean or dirty has left deep traces on the human personality, both positively and negatively. There is a strong relation between the activity of eating and drinking in terms of the amount and frequency and human spirituality. This fact stands before us as a fact which is itself a psychological reality. In this regard, we will try to examine the principles that the Qur’an and the Sunnah put about the nutrition and its effects on the human personality.

Keywords: Nutrition, personality, halal, haram, Qur’an, sunnah.

Yrd. Doç. Dr., Akdeniz Üniversitesi ùlahiyat Fakültesi, Antalya.

(2)

Giriû

“O, hanginizin amelinin daha güzel olacaøÖ konusunda sizi imtihan etmek için, henüz Arû’Ö su üstünde iken gökleri ve yeri altÖ gün içinde (altÖ evrede) yaratandÖr.”1 ayetinde belirtildiøi üzere Allah; yeri ve gökleri insanÖn salih amel konusunda deneni- ûine bir zemin olsun diye yaratmÖû ve “Göklerde, yerde ne varsa hepsini Allah’Ön sizin hizmetinize verdiøini ve açÖkça yahut gizlice üzerinizdeki nimetlerini tamamladÖøÖnÖ görmediniz mi?...”2 ayeti ile de bu ikisinde bulunan her ûeyi insanÖn hizmetine verdiøini ifade etmiûtir. YaratÖcÖsÖna kulluk etmekle sorumlu olarak dünyaya gönderilen insanÖn3, iman ve salih amel ile yaûamÖnÖn her anÖnda ve her ala- nÖnda O’nun kulu olduøu ûuuruyla hareket etmesi, yaratÖlÖû gayesinin temelini teûkil etmektedir.

SayÖsÖz nimetlere mazhar olan insan,4 aynÖ zamanda imtihan sÖrrÖnÖn bir gere- øi olarak, bir yandan nefis5 diøer taraftan da ûeytan6 ile mücadele etmek du- rumundadÖr. Kur’an’da “Allah’Ön yeryüzündeki halifesi”7 olarak övülen insanÖn;

dünya, ûeytan ve nefsin aldatÖcÖlÖøÖ karûÖsÖnda kulluk bilincini koruyabilmesi için yüce YaratÖcÖ, varlÖk âleminde mevcudiyet bulduøu ilk andan itibaren bu zorlu imtihan yolculuøunda onu kendi haline bÖrakmamÖûtÖr. Bunun yanÖnda Allah, rahmet ve inayetinin tecellisi olan vahyi aracÖlÖøÖyla beûerî hayatÖn her alanÖnda insanÖ irûat ederek ona, dünya ve ahiret saadetinin yollarÖnÖ göster- miûtir. Yüce Allah, bunu gerçekleûtirirken insan yaûamÖnÖ bir bütün olarak ele almÖû; inanç ve ibadet hayatÖnÖn yanÖsÖra giyinme, süslenme, akrabalÖk iliû- kileri, cinsel hayat ve yeme-içme gibi insan yaûamÖnÖn çeûitli alanlarÖna dair hükümler getirmiû ve böylece insanÖn Allah, toplum, kâinat ve kendisiyle olan iliûkisini bütün boyutlarÖyla ele alarak insana hayatÖ bütüncül bir ûekilde özünden kavratmÖûtÖr. Bu baølamda vahyin en önemli özelliøi; insan hayatÖna bütünsel bir üslupla yaklaûmasÖ ve insana dair eylemler sahasÖnÖn tamamÖnda -onun fÖtrî ihtiyaçlarÖnÖ da dikkate alarak- bir takÖm ilkeler inûa etmesidir.

ùnsanÖn canlÖøÖnÖn, sÖhhat ve selametinin temel unsurlarÖndan biri olan bes- lenme de vahyin düzenleme getirdiøi alanlarÖn baûÖnda yer almaktadÖr. Bu noktadan hareketle biz bu çalÖûmamÖzda, insan yaûamÖnda hayati bir öneme sahip olan beslenme konusunda vahyin belirlediøi temel prensipleri ele al- maya çalÖûacaøÖz. Ancak ûurasÖ unutulmamalÖdÖr ki vahiy, ilke durumunda olan ilahî kaynaklÖ bir bilgi türüdür. Bu sebeple de mücmel ve muhtasardÖr.

Bilgi deøeri ise mutlak varlÖk olan Allah’Ön mutlak bilgisinden çÖkan kesin ilke ve deøerler konumundadÖr. Yani insan ürünü olmayÖp tarih üstüdür. DolayÖ- sÖyla da bir oluû içerisinde deøildir. Vahiy bilgisinin mücmel ve muhtasar ol- masÖ onun kavramsal bir örgüye sahip olduøunu gösterir. AyrÖca bu bilgi de- øiûmezlik özelliøine sahiptir. Oysa deøiûim ve oluûumun devam ettiøi hayat, çeûitliliøin ve deøiûkenliøin alanÖdÖr. Vahiy kültüründe Allah’la olan iliûkileri- miz ve sosyal vazifelerimiz kavramsal olarak ilke düzeyinde emir ve tavsiye edilmiûtir. Fakat bu salt emirlerden insanî iliûkileri nasÖl kurabileceøimizi ve

(3)

kulluk görevlerimizi nasÖl gerçekleûtirebileceøimizi kendimiz çÖkaramayÖz. Bu noktada Hz. Peygamber, bu farklÖ kategorideki vahiy bilgisini, insanÖn anla- yabileceøi seviyeye çeker ve beyan eder. Bu açÖklama, beûeri bir zihin faaliye- tinin ürünü olmayÖp, ilahî talimat ve yönlendirmelerin eûliøinde gerçekleûen bir yapÖ sergiler. DolayÖsÖyla O’nun, vahyi izah etme konusundaki bütün faa- liyetleri, vahye istinat etmesi sebebiyle genel geçer bir niteliøe sahiptir.8 Vahye ait kavramlarÖn deøer boyutunda isabetli bir ûekilde kavranÖlmasÖ, farklÖ alanlara saptÖrÖlmamasÖ, hayati dinamiklerin canlÖ bir tavÖr ile yakalan- masÖ ve vahiy kültürüne göre düzenlenmesi ve anlamlandÖrÖlmasÖ konusunda Hz. Peygamberin “beyan” vazifesi hayati bir öneme sahiptir.9 Kur’ân Allah Rasulü’nün esas görevinin insanlara indirilen vahyi onlara açÖklamak olduøunu ifade eder.10 O, risaletinin temel unsurlarÖndan birini teûkil eden beyan görevini tam anlamÖ ile yerine getirmiû ve din adÖna kapalÖ bir hüküm bÖrakmamÖû; Kur’an’Ön mücmel lafÖzlarÖnÖ açÖklamÖû, müûkil olanlarÖnÖ aydÖnlatmÖû, genel lafÖzlarÖnÖ tahsis, mutlak lafÖzlarÖnÖ ise takyit etmiûtir.11 DolayÖsÖyla Kur’an’da ana hatlarÖyla küllî ve ilkesel düzeyde ele alÖnan beslenme konusunun gereøi gibi anlaûÖlmasÖ için Hz. Peygamber’in yeme- içmeye dair sünneti üzerinde dikkatle durulmasÖ gerekmektedir. Bu sebeple biz öncelikle Kur’an’Ön beslenme konusuna atfettiøi temel prensipleri, ardÖndan da söz konusu prensiplerin, vahyin gözetiminde bir hayat icra eden Hz. Peygamber’in yaûamÖnda inûa ettiøi anlam ve açÖlÖmÖ incelemeye çalÖûacaøÖz.

A. Kur’an’a Göre Beslenme

Hayat, kulluk görevini gereøi gibi yerine getirebilmesi için insana verilen nimetlerin en deøerlisidir. Çünkü yaratÖlÖû amacÖnÖ gerçekleûtirebilmesi için insana bahûedilen diøer nimetlerin varlÖøÖ, ancak hayat nimetinin selamet ve bekasÖ ile mümkündür. YaûamÖn saølÖklÖ bir ûekilde devam etmesi için yapÖlmasÖ gereken en öncelikli ve en temel eylem ise beslenmedir. ùnsanÖn hayatta kalmak ve yaûam kalitesini korumak için ihtiyaç duyduøu gÖda maddelerini uygun zaman ve miktarda temin etmesi demek olan beslenme;12 büyüme, geliûme ve saølÖklÖ yaûama konusunda insan için zorunlu ve doøal yaûam unsurlarÖnÖn baûÖnda gelmektedir.

I. Beslenmenin Anlam ve Hedefi

ùnsan hayatÖnÖ, yaratÖlÖû gayesi çerçevesinde bütün yönleriyle inûa etmeyi hedefleyen vahiy; gerek beslenmenin kaynaøÖ gerekse insanÖn ruh ve bedeni üzerinde bÖraktÖøÖ etkilerin büyüklüøü bakÖmÖndan bu konuya özel bir önem vermiû, insana ait her deøeri onun kulluk görevi baølamÖnda ele aldÖøÖ gibi yeme-içme faaliyetini de bu çerçevede deøerlendirmiûtir. Bu itibarla Yüce Allah: “Allah’Ön size rÖzÖk olarak verdiklerinden helâl, iyi ve temiz olarak yiyin ve kendisine inanmakta olduøunuz Allah’a karûÖ gelmekten sakÖnÖn.”13; “Ey

(4)

peygamberler! Temiz ûeylerden yiyiniz ve iyi ameller iûleyiniz. Doørusu ben, sizin yaptÖøÖnÖz ûeyleri tamamen bilirim.”14 ayetleriyle beslenmeye özel bir anlam ve hedef atfetmiûtir.

Kur’an’Ö incelediøimizde hem insanÖn mazhar olduøu yaûam nimetinin hem de bu nimetin bekasÖnÖ saølayan diøer bütün nimetlerin yegâne lütfedicisinin Allah olduøunu görürüz. ùlgili ayetlerde Allah ûöyle buyurur:

“Siz, Allah’Ö bÖrakarak ancak putlara tapÖyorsunuz ve yalan uyduruyorsunuz. Allah’Ö bÖrakarak taptÖklarÖnÖzÖn size hiçbir rÖzÖk vermeye güçleri yetmez. Öyle ise rÖzkÖ Allah’Ön katÖnda arayÖn. O’na kulluk edin ve O’na ûükredin. Siz yalnÖz O’na döndürüleceksiniz.”15

“ArtÖk Allah’Ön size helâl ve temiz olarak verdiøi rÖzÖklardan yiyin. Eøer yalnÖz O’na ibadet ediyorsanÖz, Allah’Ön nimetine ûükredin.”16

“ùnsan yediøi yemeøine bir baksÖn. Biz yaømuru bol bol yaødÖrdÖk. Sonra topraøÖ iyiden iyiye yardÖk. Böylece sizin ve hayvanlarÖnÖzÖn yararlanmasÖ için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalÖklar, sÖk aøaçlÖ bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çÖkardÖk.”17

Görüldüøü üzere ayetlerde “rÖzÖk” olarak isimlendirilen gÖda maddelerinin tamamÖnÖn ilahî bir ihsan olduøu ifade edilmiû ve gerçek anlamda yedirenin18 ve içirenin19 yüce yaratÖcÖ olduøu vurgulanmÖûtÖr. DolayÖsÖyla insanÖn yaratÖcÖ- sÖna kulluk etmesi için ona bahûedilmiû olan yaûam nimetinin varlÖøÖ yine yaratÖcÖnÖn ihsan ettiøi ve rÖzÖk olarak isimlendirdiøi nimetlere baølÖdÖr. Bu noktada Allah insandan hem yaûam hem de rÖzÖk nimetinin farkÖnda olmasÖnÖ istemekte ve “Ey iman edenler! Eøer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanÖz, size verdiøimiz rÖzÖklarÖn iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah’a ûükredin.”20 buyurarak

“muhyî”21 ve “rezzâk”22 olan zatÖna, ûükretmesini insana emretmekte, hatta

“ùnkâr edenler ise (dünya zevklerinden) yararlanÖrlar ve hayvanlarÖn yediøi gibi yerler.”23 ayeti ile, bu ulvî gayeye hizmet etmeyen bir besleme faaliyetini gayrÖ insani bir eylem olarak vasfetmektedir. YaûamÖn kulluk, beslenmenin de yaûam için temel bir zorunluluk olduøunu düûündüøümüzde Kur’an’a göre yeme- içmenin ubudiyetin bir parçasÖ olduøunu söylememiz mümkündür.

SaølÖklÖ bir kulluk hayatÖnÖn inûasÖnda beslenmenin rolü o denli büyüktür ki, bu ihtiyacÖ karûÖlamaya gücü yetmeyeni doyurmak Kur’an’da çok deøerli bir kulluk eylemi sayÖlmÖû, ”Allah sevgisi için (veya mala olan sevgilerine raømen) fakire, yoksula, yetime ve esîre yedirirler. Sizi ancak Allah rÖzasÖ için yediriyoruz. Sizden ne bir karûÖlÖk, ne de bir teûekkür bekliyoruz.”24 ayeti ile zor durumda olanÖ yedirip içirmenin insana ebedi mutluluøu kazandÖrÖcÖ büyük bir salih amel olduøu vurgulanmÖûtÖr. Diøer bir ayette ise kÖyamet günü ûefaat nimetinden mahrum olacak insanlarÖn vasÖflarÖ sayÖlÖrken onlarÖn fakirleri doyurmadÖklarÖ esaslÖ bir sebep olarak zikredilmiûtir.25 Hatta Hz. Peygamber, sütünü döken bir kediyi

(5)

hapsederek açlÖktan öldüren bir kadÖnÖn cehennemle cezalandÖrÖldÖøÖnÖ ifade etmiû26 ve bir kuyunun etrafÖnda susuzluøundan dolayÖ dönüp duran bir köpeøe su içiren bir adamÖn (diøer bir rivayete göre de bir kadÖnÖn) bu davranÖûÖ sebebiyle Allah’Ön rahmetine mazhar olduøunu bildirmiûtir.27

II. Helallik ve HaramlÖk

Yeryüzünde bulunan her ûeyin insanÖn emrine verildiøini ifade eden ayeti28 düûündüøümüzde diøer alanlarda olduøu gibi gÖda maddelerinin hükmü ko- nusunda da temel ilkenin mubahlÖk olduøunu ifade edebiliriz. Bu çerçevede Allah Kur’an’da “Eûyada asÖl olan ibâhattir.” kuralÖ çerçevesinde helalleri deøil haramlarÖ saymÖû ve “De ki; bana vahyolunanda ölmüû hayvan (meyte), akÖtÖlmÖû kan, domuz eti -ki pisliøin kendisidir- ya da günah iûlenerek Allah’tan baûkasÖ adÖna kesilmiû hayvandan baûka, yiyecek kimseye haram kÖlÖnmÖû bir ûey bulamÖyorum.”29 ayeti ile bu haramlarÖ dört temel madde halinde ortaya koymuûtur.

Mâide suresinde: “Ölmüû hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan baûkasÖ adÖna boøazla- nan, (henüz canÖ çÖkmamÖû iken) kestikleriniz hariç; boøulmuû, darbe sonucu ölmüû, yüksekten düûerek ölmüû, boynuzlanarak ölmüû ve yÖrtÖcÖ hayvan tarafÖndan parçalanmÖû hayvanlar ile dikili taûlar üzerinde boøazlanan hayvanlar, bir de fal oklarÖyla kÖsmet aramanÖz size haram kÖlÖndÖ...”30 ayeti ile vurgulanan hususlar ise En’âm sure- sinde sayÖlan unsurlarÖn örneklendirilmesinden ibaret olup haram olan yiye- ceklere yeni bir madde eklememektedir. Bunun yanÖsÖra; “Sana içkiyi ve kuma- rÖ sorarlar. De ki: “Onlarda hem büyük günah, hem de insanlar için (bazÖ zahirî) ya- rarlar vardÖr. Ama günahlarÖ yararlarÖndan büyüktür…”31 ayeti ile aklÖ örten ve in- sanÖn kulluk görevini yerine getirmesi engelleyen içki de haram kÖlÖnmÖûtÖr.

Konu ile ilgili diøer ayetler incelendiøinde Allah’Ön, insanÖn keremine yakÖû- mayan maddelerle beslenmemesi için bazÖ ilkeler koyduøu görülür.

a. Tayyibât ve Habîsât

Kur’an’da temel prensip olarak temiz olan ûeylerin (tayyibât)32 helal, pis olan ûeylerin (habâis)33 ise haram kÖlÖndÖøÖnÖ ifade edebiliriz.34 Habâis; insanÖn ruh ve beden saølÖøÖna zararlÖ olan, onun kerem ve haysiyetine yakÖûmayan ve se- lim fÖtratÖn pis ve iørenç bulduøu ûeylerin genel adÖdÖr. Tayyibât ise bunun zÖttÖdÖr.35 Yüce Allah: “Onlar, yanlarÖndaki Tevrat’ta ve ùncil’de yazÖlÖ bulduklarÖ Resûle, o ümmî peygambere uyan kimselerdir. O, onlara iyiliøi emreder, onlarÖ kötülük- ten alÖkoyar. Onlara iyi ve temiz olan ûeyleri (tayyibât) helâl, kötü ve pis ûeyleri (habîsât) haram kÖlar.”36 ayeti ile bu hakikate iûaret etmektedir.

Hz. Peygamber’in hadislerine baktÖøÖmÖzda ise Kur’an’Ön ortaya koyduøu bu temel ilkeyi detaylandÖran açÖklamalarÖn olduøunu görmekteyiz. Örneøin Al- lah Rasulü; zînâb (uzun ve sivri diûli) olan hayvanlarÖn ve zîmÖhleb (pençesi ile avÖnÖ yakalayÖcÖ) olan avcÖ kuûlarÖn etlerinin yenmesini yasaklamÖûtÖr.37

(6)

b. Yiyeceklerde Manevi Temizlik

En’am suresinin 145. ayetinde haram kÖlÖnan “Allah’tan baûkasÖ adÖna kesilmiû olan hayvan”ifadesi tayyibât ve habîsât kavramlarÖna özel bir anlam izafe et- mekte ve vahyin tevhide verdiøi önemin ve ûirke karûÖ ortaya koyduøu kesin tavrÖn bir sonucu olarak, aslen helal olsa bile, ûirk gayesi ile kurban edilmiû bir hayvanÖn etini manevi açÖdan temiz saymamaktadÖr. “ArtÖk, ayetlerine ina- nan kimseler iseniz üzerine Allah’Ön ismi anÖlarak kesilmiû hayvanlardan yiyin.”,

“Üzerine Allah adÖ anÖlmayan (hayvan)lardan yemeyin. Çünkü bu ûekilde davranmak fasÖklÖktÖr. Bir de ûeytanlar kendi dostlarÖna sizinle mücadele etmeleri için mutlaka fÖsÖl- darlar. Onlara boyun eøerseniz ûüphesiz siz de Allah’a ortak koûmuû olursunuz” ayet- leri bu hakikati açÖk bir ûekilde ifade etmektedir. DolayÖsÖyla vahiy, ûirk kastÖ ile kesilen bir hayvanÖ-özü itibariyle helal olsa bile- temiz olarak kabul etme- miûtir. Çünkü Kur’an’a göre “ûirk” necaset, ”müûrik” ise necistir.38 Söz ko- nusu ayette, kendiliøinden ölmesi veya dinî usulle kesilmemesi sebebiyle

“meyte” olarak isimlendirilen ölü hayvanÖn eti de aynÖ hikmet çerçevesinde haram kÖlÖnmÖûtÖr.39

ùnsanÖn ruh ve beden saølÖøÖnÖ korumayÖ hedefleyen Kur’an’da, beûerî iliûki- lere de bazÖ düzenlemeler getirilmiû, üçüncü ûahÖslarÖn haklarÖnÖn ihlal edil- mesi tasvip edilmemiû ve gasp, hÖrsÖzlÖk ve aldatma gibi meûru olmayan yol- larla elde edilen gÖda maddeleri de haram kÖlÖnmÖûtÖr. Bu baølamda Yüce Al- lah Kur’an’da; “AranÖzda birbirinizin mallarÖnÖ haksÖz yere yemeyin. ùnsanlarÖn mal- larÖndan bir kÖsmÖnÖ bile bile günaha girerek yemek için onlarÖ hâkimlere (rüûvet olarak) vermeyin.”40; “Yetimlerin mallarÖnÖ haksÖz yere yiyenler, ancak ve ancak karÖnlarÖnÖ doldurasÖya ateû yemiû olurlar ve zaten onlar çÖlgÖn bir ateûe (cehenneme) gireceklerdir.”41 ayetleri ile bu hakikati vurgulamÖûtÖr.

c. ùmtihan Unsuru

Helaller ve haramlar konusundaki asÖl belirleyici otoritenin ilahî irade oldu- øunu düûündüøümüzde helallik ve haramlÖøÖn akÖl üstü bir takÖm hikmetlere mebni olabileceøini ve insanÖn yaratÖcÖsÖ tarafÖndan denenmesine iliûkin bir boyutu da ihtiva edebileceøini her zaman hatÖrda tutmak gerekmektedir.

“Dedik ki: “Ey Âdem! Sen ve eûin cennete yerleûin. Orada dilediøiniz gibi bol bol yiyin, ama ûu aøaca yaklaûmayÖn, yoksa zalimlerden olursunuz.”42 ayetinde de ifade edil- diøi üzere ilk insan Hz. Âdem, ilk olarak cennette yasak aøacÖn meyvesi ile imtihan edilmiû ve - her ne kadar kelami yönden farklÖ bakÖû açÖlarÖ söz ko- nusu olsa da-insanÖn cennetten çÖkartÖlÖp yer yüzüne indirilmesine sebep olan bu ilk sÖnav “yeme” konusunda gerçekleûmiûtir. Bu da gösteriyor ki, bazÖ yi- yecekler, imtihanÖn bir gereøi olarak Allah tarafÖndan haram kÖlÖnabilir.

“Yahudilerin yaptÖklarÖ zulüm ve birçok kimseyi Allah yolundan alÖkoymalarÖ, kendi- lerine yasaklanmÖû olduøu hâlde faiz almalarÖ, insanlarÖn mallarÖnÖ haksÖz yere yemeleri sebebiyle önceden kendilerine helâl kÖlÖnmÖû temiz ve hoû ûeyleri onlara haram kÖldÖk. ùç-

(7)

lerinden inkâr edenlere de acÖ bir azap hazÖrladÖk”43 ayeti kadim risalet devirlerinde helal olan bazÖ yiyeceklerin ceza ve terbiye amaçlÖ olarak haram kÖlÖndÖøÖnÖ ifade etmektedir. AynÖ ûekilde ùsrailoøullarÖ’na bazÖ hayvanlarÖn tamamen ba- zÖlarÖnÖn ise kÖsmen haram kÖlÖndÖøÖ da ûu ûekilde ifade edilir: “Yahudilere tÖr- naklÖ hayvanlarÖn hepsini haram kÖldÖk. SÖøÖr ve koyunlarÖn ise sÖrtlarÖnda veya baøÖr- saklarÖnda bulunanlar, ya da kemiklerine karÖûanlar dÖûÖndaki içyaølarÖnÖ (yine) onlara haram kÖldÖk. ùûte böyle, azgÖnlÖklarÖ sebebiyle onlarÖ cezalandÖrdÖk. Biz elbette doøru söyleyenleriz.”44 Bu bakÖmdan bazÖ yiyeceklerin haram kÖlÖnmasÖnda insanÖn ruh ve beden saølÖøÖnÖn korunmasÖna yönelik bir amacÖn yanÖsÖra kulluk bi- lincinin test edilmesi gibi ilahî bir hikmetin varlÖøÖndan da söz etmek müm- kündür.

d. Beslenmede Denge

AkÖl ile kalbi, ruh ile bedeni ve dünya ile ahireti bir ahenk ve bütünlük için- de dengeleyen Kur’an, beslenme konusunda da insanlara orta yolu önermiû ve ihtiyaç fazlasÖ gÖda tüketimini “israf” olarak isimlendirmiûtir. AslÖna bakÖ- lÖrsa “Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.”45 ayeti ile iûa- ret edilen israf yasaøÖ ferdî, toplumsal ve ekonomik pek çok problemin de temel sebeplerinden birisidir. Bunun yanÖsÖra, “…Kendinizi tehlikeye atmayÖ- nÖz...”46 ayetini düûündüøümüzde akÖl, ruh ve beden saølÖøÖnÖ riske atan gÖda maddelerinin haramlÖøÖnÖn yanÖnda -helal olan yiyecekleri gereøinden fazla tüketme sonucu insanÖn maruz kaldÖøÖ obezitenin ruh ve beden saølÖøÖ üze- rinde oluûturduøu sorunlara bakarak- aûÖrÖ beslenmeninde dinî açÖdan matlup bir davranÖû olmadÖøÖnÖ söyleyebiliriz.

B. Sünnete Göre Beslenme

Giriû bölümünde belirttiøimiz gibi vahiy; küllî ve icmali bir anlam örgüsüne sahiptir. Bu sebeple biz küllî manzumelerle dolu olan kitabÖ anlayabilmek için aklÖ, maddeye dayanan düûüncenin ve genel geçer aklî felsefenin üzerinde bir vasÖf taûÖyan bir peygambere muhtacÖz. O bir hukukçu, bir ziraatçÖ ve bir doktor olmamasÖna raømen onun sarf ettiøi sözler, sunduøu dünya görüûü ve yaûadÖøÖ hayat tarzÖ içinde bütün bu sayÖlan dallara temel teûkil edecek ilke ve esaslar vardÖr. Kur’ân’da Hz. Davud’a verildiøi söylenen Fashu’l-hitap, Hz. Yusuf’a verildiøi söylenen Te’vîlu’l-Ehâdîs, Hz. Musa’ya verilen Furkân ve Hz. Peygamber’e kitapla beraber verilen hikmet, mutlak ve küllî olan esas ve kaidelerle ilintilidir.47 Hz. Peygambere verilen hikmet ve O’nun hikmet temeli üzerine inûa ettiøi hayatÖ, ilahî ilkelerin toplandÖøÖ anayasa mahiyetindeki Kur’ân’Ön, yine ilahî talimatlarla açÖklanmÖû ve uygulanmÖû olan yönetmelikleri konumundadÖr.48

I. Hz. Peygamber’in Örnekliøi ve Beslenme ùliûkisi

Kur’an, insan yaûamÖna dair her konuda olduøu gibi beslenme konusunda da

(8)

ilkesel düzeyde belirlemeler yapmÖûtÖr. Belirlenen bu ilkelerin gereklerinin yaûam sahasÖnda inûa edilmesi görevini ise Hz. Peygamber’e bÖrakmÖû ve

“Andolsun, Allah’Ön Rasûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuûmayÖ uman, Allah’Ö çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardÖr”49 ayeti ile O’nu, yeme- içme de dahil olmak üzere, beûerî hayatÖn her alanÖnda müminlere mutlak anlamda örnek olarak sunmuûtur.50 Bu baølamda Hz. Peygamber’in yeme- içmeye iliûkin sünneti, beslenmenin dinî boyutunun anlaûÖlmasÖnda hayati bir öneme sahiptir.

Doøum ile ölüm arasÖndaki mesafe olarak tanÖmlayabileceøimiz yaûam, Kur’ân’da: “O ölümü ve hayatÖ hanginizin daha güzel amel edeceøini görmek için yaratandÖr…”51 ayetinde ifade edildiøi üzere, insana güzel amelleri icra etmesi için lütfedilmiû ve insan ömrünün tamamÖ bu ulvi gayenin gerçekleûtirilme- sinin zemini olarak deøerlendirilmiûtir. Kulluk, sadece belirli tapÖnma ûekillerinden ibaret olmayÖp, insan hayatÖnÖn psikolojik ve sosyal boyutlarÖnÖn tamamÖnÖ, insanÖn yaratÖlÖû gayesi baølamÖnda kuûatan bütünsel bir yapÖdÖr.

Allah Rasulü’nün ifadesiyle insanlara eza veren bir ûeyi yoldan kaldÖrmak da bu kulluøa dâhildir.52 Bu bakÖmdan vahiy, insan yaûamÖnÖn her anÖnÖ ve alanÖnÖ ilahî düsturlar çerçevesinde inûa etmeyi hedefler. Bu hedefi gerçekleûtirdiøi örnek alan ise Hz. Peygamber’in hayatÖdÖr. “Ey Muhammed!

De ki: “úüphesiz benim namazÖm da, diøer ibadetlerim de, yaûamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir”53 ayeti, beslenme de dahil olmak üzere O’nun hayatÖnÖn tamamÖnÖn ubudiyet ekseninde bir yapÖya sahip olduøunu göstermesi bakÖmÖndan önemlidir. 54 DolayÖsÖyla sünnette beslenme, insanÖn kulluk görevinin gereklerinden baøÖmsÖz sÖradan bir yeme-içme iûi olmayÖp aynÖ zamanda, vahyin insana biçtiøi deøer ve hedefe hizmet eden bir kulluk faaliyetidir. O’nun sünneti dikkatle incelendiøinde beslenme konusunun aûaøÖdaki temel noktalar üzerinde cereyan ettiøini görmek mümkündür.

II. Temizlik

Daha önce de ifade ettiøimiz gibi Allah: ”Göklerde, yerde ne varsa hepsini Allah’Ön sizin hizmetinize verdiøini ve açÖkça yahut gizlice üzerinizdeki nimetlerini tamamladÖøÖnÖ görmediniz mi?...”55 ayeti ile yerle gök arasÖndaki her ûeyi insanÖn hizmetine verdiøini ifade etmekle birlikte “Ey iman edenler! Eøer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanÖz, size verdiøimiz rÖzÖklarÖn iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah’a ûükredin.”56 emri ile beslenme konusunda temiz olanlarÖn yenilip içilmesini istemiûtir. Çünkü Hz. Peygamber’in ifadesi ile “Allah temizdir.

Temizi sever.”57

Hz. Peygamber Kur’an’Ön bu düsturunun ÖûÖøÖnda kÖrmÖzÖ et, tavuk, kavun, kabak, karpuz, helva, bal, süt, zeytinyaøÖ, arpa unundan ekmek, salatalÖk gibi, yaûadÖøÖ asÖrda bulunan helal ve temiz olan tüm yiyeceklerden ayrÖm yapmaksÖzÖn makul ölçülerde istifade etmiû58, hatta sirkeyi “O ne güzel

(9)

katÖktÖr” diye övmüûtür.59 Temiz olan yiyecek ve içeceklerle beslenen Hz.

Peygamber, yemeøin temiz bir ûekilde vücuda intikalini saølamak için ellerini yemekten önce yÖkamÖû, ümmetine de bunu tavsiye etmiû ve yemeøin bereketinin yemekten önce ve sonra elleri yÖkamakta olduøunu ifade etmiûtir.60 O’nun bu davranÖûÖ temizlik ve saølÖkla ilgili pek çok hikmeti ihtiva ettiøi gibi aynÖ zamanda nimete duyulan saygÖnÖn da bir ifadesidir.61 III. Beslenmeye Manevi HazÖrlÖk: Besmele

ùnsanÖn yaratÖlÖû gayesi olan kulluk, insan hayatÖnÖn her anÖnda ve alanÖnda varolmasÖ gereken temel bir umdedir. Baûka bir ifade ile insanÖn yaratÖcÖsÖ ile itaate dayalÖ kalÖcÖ bir baø kurmasÖ ve bu baøÖn eûliøinde yaûamÖnÖ icra etmesi beûerî tekâmülün esasÖdÖr. Kur’ân bu esasÖ”zikir” olarak isimlendirir. “Allah’Ö unutan ve bu yüzden Allah’Ön da kendilerine kendilerini unutturduøu kimseler gibi olmayÖn. ùûte onlar fasÖk kimselerin ta kendileridir”62 ayetinde zikir, en genel anlamda ubudiyeti ifade eden bir kavram olarak karûÖmÖza çÖkmaktadÖr.

AyrÖca: “Onlar ayaktayken, otururken ve yanlarÖ üzerine yatarken Allah’Ö anarlar...”63; “Allah’Ön, yüceltilmesine ve içlerinde adÖnÖn anÖlmasÖna izin verdiøi evlerde hiçbir ticaretin ve hiçbir alÖûveriûin kendilerini, Allah’Ö anmaktan, namazÖ kÖlmaktan, zekâtÖ vermekten alÖkoymadÖøÖ birtakÖm adamlar, buralarda sabah akûam O’nu tesbih ederler. Onlar, kalplerin ve gözlerin dikilip kalacaøÖ bir günden korkarlar”64 ayetlerinde insanÖn her halinde ve her iûinde zikir ûuurunu kaybetmemesi, ideal kulluøun en önemli unsuru olarak zikredilmiûtir. “Kim, Rahmân’Ön Zikri’nden yüz çevirirse biz onun baûÖna bir ûeytan sararÖz. ArtÖk o, onun ayrÖlmaz dostudur”65 ayetinde ise zikrullahtan yüz çeviren kiûinin ruh dünyasÖnda ûeytanÖn egemen olacaøÖ ve onu Allah’a isyana sevk edeceøi açÖk bir ûekilde vurgulanmÖûtÖr.66

Kur’an’da hem Allah’Ö67 hem de verdiøi nimetleri68 sürekli anmaya dair emirler Hz. Peygamber’in yaûamÖnda, bir iûe baûlamadan önce “besmele çekmek” sünnetinin ortaya çÖkmasÖna neden olmuûtur. Bu baølamda Allah Rasulü: “Besmelesiz baûlanan her iûin sonu kesiktir”69 buyurarak ashabÖnÖ her iûin baûÖnda Allah’Ö anmaya teûvik etmiûtir. AynÖ ûekilde yeme-içme fiilerinden evvel besmeleye teûvik eden Hz. Peygamber:70 “Sizden kim bir ûey yerse

“Bismillah (Allah’Ön adÖyla)” desin. BaûlangÖçta söylemeyi unutmuûsa, sonunda ûöyle söylesin: “Bismillahi fi evvelihi ve âhirihi (baûÖnda da sonunda da Bismillah).”71; “Suyu deve gibi bir solukta içmeyin. ùki-üç solukta (dinlene dinlene) için. Su içerken besmele çekin. Bitirince de Allâh’a hamdedin”72 hadisleri ile beslenmeye baûlamadan önce Allah’Ö anmayÖ tavsiye etmiûtir.

Sahabeden Huzeyfe (r. a.) ûöyle anlatmaktadÖr: “Biz Hz. Peygamberin yanÖn- da yemeøe oturunca, O yemeye baûlamadÖkça, kesinlikle elimizi yemeøe uzat- mazdÖk. Bir seferinde yine O’nunla yemeøe oturmuûtuk. Bu esnada küçük kÖz çocuøu geldi. Sanki arkasÖndan bir iteni var gibi hemen elini yemeøe

(10)

soktu. Resûlullah (a.s.) elinden tuttu. Arkadan bir bedevi geldi, sanki onun da arkasÖndan iten biri vardÖ, alelacele o da elini yemeøe soktu. Hz. Peygam- ber onun da elinden tuttu ve ûunu söyledi: “úeytan, üzerine Allah’Ön ismi zikredilmeyen yemeøi kendine helâl addeder. Nitekim, sayesinde yemeøimizi kendine helal kÖlmak için bu cariyeyi getirdi. Ben de elinden tuttum. Bunun üzerine ûu bedeviyi getirip onunla yemeøi kendine helal kÖlmak istedi, ben onun da elinden tuttum. Nefsim elinde olan Zât-Ö Zülcelâl’e yemin olsun ûeytanÖn eli o ikisinin eliyle birlikte avucumdadÖr.” Hz. Peygamber, bunlarÖ söyledikten sonra besmele çekip yemeye baûladÖ.”73

YukarÖdaki rivayet dikkatle incelendiøinde -bahsi geçen Zuhruf 43/36 aye- tinde de vurgulandÖøÖ üzere- Hz. Peygamber, Allah’Ön adÖ anÖlmaksÖzÖn baûlanÖlan yeme-içmenin ûeytanÖn iûtirak ettiøi bereketsiz bir iûe dönüûtüøü- nü ifade etmiû, konu ile ilgili diøer bir rivayette de ûeytanÖn besmele çekilmediøi zaman yemeøi kendisine helal kÖlacaøÖnÖ belirtmiûtir.74 Baûka bir rivayet ise ûöyledir: “Bir adam besmele çekmeden yemek yiyordu. Yemeøini yemiû, geriye tek lokmasÖ kalmÖûtÖ. Onu aøzÖna kaldÖrÖrken: “Bismillahi evvelehu ve ahirehu” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber güldü ve: “úeytan onunla birlikte yemeye devam etti. Ne zaman ki Allah’Ön ismini zikretti, karnÖn- dakileri hep kustu!” buyurdu.”75 Konu ile ilgili diøer bir hadis ise ûöyledir: “Kiûi evine döndüøü zaman içeri girerken ve yemek yerken Allah’Ön adÖnÖ zikrederse, ûeytan (avanelerine): “Size burada gecelemek de yok akûam yemeøi de yok!” der. Ama kiûi, eve girerken Allah’Ö zikreder fakat akûam yemeøini yerken zikretmezse, ûeytan (avenelerine):

“Akûam yemeøine kavuûtunuz ama burada gecelemeniz mümkün deøil!” der. Adam eve girerken ve yemeøe baûlarken “Bismillah!” diyerek Allah’Ö zikretmezse, ûeytan (avanelerine): “Yemeøe de yetiûtiniz, yatmaya da!” der.”76

Yemek öncesi çekilen besmele, insanÖn yeme duygusunu kontrol altÖna alma- sÖnda ve kâfi miktarda yemek sureti ile doymasÖnda önemli rol oynamaktadÖr.

AshabÖ bir gün Hz. Peygambere gelerek yedikleri halde doymamaktan ûikâyet ettiler. Bunun üzerine o, yemeøi ayrÖ yiyip yemediklerini sordu. Onlar da ayrÖ ayrÖ yediklerini söylediler. O da: “Öyleyse yemeøinizde toplanÖn (bir sofra kurarak hep beraber yiyin), yemeøe Allah’Ön ismini zikrederek baûlayÖn. Böyle yaparsanÖz yemeøiniz, hakkÖnÖzda mübarek kÖlÖnÖr”77 buyurdu.

Hz. Aiûe’nin anlattÖøÖna göre Allah Rasulü, ashabÖndan altÖ kiûi içerisinde yemek yiyordu. Bu esnada bir bedevi geldi. (besmele çekmeksizin) iki lokmada yutuverdi. Hz. Peygamber de: “Eøer bu adam besmele çekseydi yemek hepinize yeterdi”78 dedi. DolayÖsÖyla yemekten önce Allah’Ön adÖnÖ anmak, doyma duygusuna ulaûmada ve çok yemeden dolayÖ meydana gelecek pek çok hastalÖøÖn önlenmesinde oldukça mühim bir rol oynamaktadÖr. Çünkü

“Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’Ö anmakla huzura kavuûanlardÖr. Biliniz ki, kalpler ancak Allah’Ö anmakla huzur bulur”79 ayeti ile de ifade edildiøi gibi, Allah’Ön adÖnÖ anmak; bütün kanaatkârlÖklarÖn, sükunet buluûlarÖn, tatmin ve

(11)

teselli oluûlarÖn asÖl makarrÖ ve merkezi olan kalbi gerçek anlamda teskin eden temel düsturdur.

IV. Beslenme EsnasÖnda ve SonrasÖnda Dikkat Edilecek Hususlar Hz. Peygamber ashabÖna saø elleri ile yiyip içmelerini tavsiye etmiû, sol el ile yemenin ûeytana ait bir âdet olduøunu belirtmiû,80 hatta kibri sebebiyle sol el ile yeme konusunda Ösrar eden birine kÖzmÖûtÖr.81 O, yemeøin piûmesinden hemen sonra aûÖrÖ sÖcak bir ûekilde yenmesini uygun görmez, bir müddet dinlenmeye bÖrakÖlmasÖnÖ tavsiye ederdi.82 Oturarak yer ve içer,83 hatta yemek esnasÖnda ayakkabÖlarÖn çÖkarÖlmasÖnÖ isterdi.84

Yemeøin bereketinin ortasÖna indiøini ifade eden Hz. Peygamber özellikle toplu yenen yemeklerde;

¾ Kiûinin önünden yemesini ister,85

¾ Yaslanarak yemeyi uygun görmez,86

¾ SaølÖkla ilgili bir mazeret söz konusu deøil ise oturularak yiyip içmeyi tavsiye eder,87

¾ Yiyecek ve içeceklerin içine üflenmesini hoû karûÖlamaz,88

¾ Yiyeceklerde kusur bulmazdÖ.89

Tabakta yemek bÖrakÖlmasÖnÖ tasvip etmeyen Allah Rasulü yiyeceklerin en küçük parçasÖna kadar tüketilmesini emretmiû, yere düûen bir lokmanÖn yerde bÖrakÖlmasÖnÖ o lokmayÖ ûeytana terk etmek olarak vasfetmiûtir.90

O, her iûinde olduøu gibi beslenme konusunda da itidali tavsiye etmiû ve örneøin; aûÖrÖ miktarda et tüketimini uygun görmemiûtir.91 Bir hadisinde

“Ademoølu midesinden daha ûerli bir kap doldurmamÖûtÖr. Âdemoøluna belini doørultacaøÖ kadar birkaç lokma yeterlidir. Eøer daha fazla yemek istiyorsa, (midesini üçe ayÖrsÖn), üçte biri yemek, üçte biri su, üçte bir de nefesi için”92 buyurarak gereøinden fazla yiyecek tüketmenin saølÖk açÖsÖndan pek çok olumsuzluklara sebep olacaøÖnÖ ifade etmiûtir. Bunun yanÖnda Hz. Peygamber, aøÖr aøÖr yer, suyu emer gibi üç nefeste içer ve “Bu daha afiyet verici, daha koruyucu ve daha iyidir.”93 buyururdu.

Müminlerin arasÖndaki iliûkilerin geliûmesi için toplu yemeyi özendiren Hz.

Peygamber, yemek davetine icabet etmeye teûvik etmiû ve üzerinde en çok elin dolaûtÖøÖ-yani toplu halde yenen- yemeøi övmüûtür.94 Bunun yanÖsÖra beslenme esnasÖnda insana hükmeden nefsanî duygular karûÖsÖnda, rezzak olan Allah’a güvenmeyi tavsiye etmiû ve bir kiûinin yemeøinin iki kiûiye, iki kiûinin yemeøinin dört, dört kiûinin yemeøinin ise sekiz kiûiye yeteceøini söyleyerek ashabÖnÖ, yemeklerini diøer insanlarla paylaûmaya yönlendirmiûtir.95

(12)

Hz. Peygamber beslenme sonrasÖnda: “Bize yedirip içiren ve bizi Müslümanlardan kÖlan Allah’a hamdolsun”96 diye Allah’a hamd-u senada bulunur ve günahlarÖnÖn baøÖûlanmasÖnÖ talep ederdi.97 Onun dua ve hamd ediûi dikkatle incelendiøinde Allah’Ön yediren, içiren ve her türlü hayrÖ lütfeden oluûunun vurgulandÖøÖ görülür. Onun hamdi; verilen nimetler için bir ûükür, gelecekte mazhar olunacak nimetler için de bir zikir ve temenni anlamÖ taûÖmaktadÖr. “Yemeøin bereketi yemekten önce elleri, yemekten sonra da elleri ve aøzÖ yÖkamaktÖr.”98 buyuran Hz. Peygamber, temiz bir ûekilde baûlayan beslenme faaliyetinin, el ve aøÖz temizliøi ile bitirilmesini emretmiû, diøer bir hadisinde ise diûlerin arasÖnda kalan yemek artÖklarÖnÖn diûleri zayÖflatacaøÖnÖ bildirmiûtir.99

C. Beslenmenin úahsiyet YapÖsÖna Etkisi

ÇalÖûmamÖzÖn bu bölümünde ûahsiyetin tanÖmÖnÖ, modern psikoloji ve kalp- amel iliûkisi açÖsÖndan konunun temellendirilmesini ve beslenmenin ûahsiyet yapÖsÖna etkisini ele almaya çalÖûacaøÖz.

I. úahsiyet

ùnsan, Allah’a kullukla sorumlu olan bir varlÖktÖr. Bu sorumluluøu gereøi gibi yerine getirebilmesi için Allah ona pek çok özellik lütfetmiû ve onu diøer varlÖklara üstün kÖlmÖûtÖr. Kulluk vazifesini gerçekleûtirmesi için insana veri- len nimetlerin baûÖnda ûahsiyet gelmektedir. Arapça bir kelime olan ve “Yu- nancada “karakter”, Türkçede ise “kiûilik” kelimeleriyle ifade edilen ûahsi- yet”100 genel anlamÖ ile insanÖ insan yapan ve diøer varlÖklardan ayÖran fÖtri yapÖ,101 özel anlamÖ ile de bir insanÖ diøer insanlardan ayÖran kiûisel özellikler bütünü olarak deøerlendirilebilir. 102

Geniû bir kavram olmasÖ ve çeûitli ûekillerde tanÖmlanmasÖ sebebiyle psiko- loglarÖn üzerinde görüû birliøi yaptÖøÖ bir ûahsiyet tanÖmÖ olmamakla beraber,

“insanÖn ûuurlu ve köklü davranÖûlarÖnÖn ve ruhî duruûlarÖnÖn örüntüsü ve et- kin âmili” ûeklinde kÖsmen uzlaûÖlmÖû bir tanÖmlamadan bahsetmek müm- kündür.103 Bu örüntü, ruhi dinamiklerin kolektif bir örgütlenmesi olup insa- nÖn; iyi ve kötü davranÖûlarÖnÖ zorlanmadan, düûünüp taûÖnmadan ortaya çÖ- karmasÖnÖ saølayan yerleûmiû bir melekeyi ifade eder. Bu baølamda ûahsiyet eøitimi denildiøinde insanÖn kötü özelliklerinden arÖnmasÖ, iyi özellikleri ka- zanmasÖ, moral ve akÖl geliûiminin saølanmasÖ kast edilmektedir.104 Gaz- zâlî’nin (ö.505h.) “ahlak” olarak isimlendirdiøi bu meleke105 insanÖn dÖû gö- rünüûünün altÖndaki benlik, insanÖn ne olduøunun ve ne olmadÖøÖnÖn en ka- rakteristik bütünlemesi, özü ve toplam ifadesidir.106

FÖtrî ve kesbî yönleri ve çift kutuplu yapÖsÖ ile olumlu ve olumsuz özelliklere ev sahipliøi yapan ûahsiyet, içinde bulunduøu psikolojik ve sosyolojik süreç- lere göre yapÖlanma kabiliyetine sahip olup107 insana ait davranÖû ve eøilimle- rin kökenini oluûturur. úahsiyet yapÖlanmasÖ; maddî ve manevi yaûantÖnÖn

(13)

seyri içinde tedricen oluûan ve genetik ve çevresel faktörlerle de beslenen karmaûÖk bir sürece sahiptir.108

II. Modern Psikolojide Konunun Temellendirilmesi

Öncelikle ûunu ifade etmemiz gerekir ki, beslenmenin kiûilik üzerine bir etki- sinin olup olmadÖøÖ, modern psikolojinin de cevap aradÖøÖ sorularÖn baûÖnda gelmektedir. Bu konuda yapÖlan araûtÖrmalar neticesinde elde edilen en önemli bulgulardan biri, merkezi sinir sisteminin sadece genetik belirleyiciler tarafÖndan deøil, aynÖ zamanda çevresel faktörler tarafÖndan da inûa edildiøi- dir.109 Bu çevresel faktörlerden biri olan beslenme; medikal bakÖm, eøitim ve diøer çevresel faktörlerin tersine genetik yapÖya da direkt etki eden ve beyin geliûimini belirleyen bir etken olarak deøerlendirilmektedir.110

Bu baølamda yetersiz beslenmenin beyin geliûimini dolayÖsÖyla da biliûsel ve davranÖûsal faaliyetleri olumsuz etkilediøi, yetersiz beslenen bireylerin yeterli beslenenlere nazaran daha az sosyal, daha az dikkatli, daha fazla saldÖrgan, daha fazla kaygÖlÖ ve daha negatif duygusallÖøa sahip olduklarÖ gözlenmiû- tir.111 Bunun yanÖsÖra ûizofreni, illüzyon ve halüsinasyon gibi psikotik bulgu- larla beliren motivasyon ve heyecan bozukluklarÖ da tespit edilmiûtir.112 Öte yandan belirli gÖda maddelerinin psikolojik etkilere sahip olduklarÖ da tespit edilen hususlar arasÖndadÖr. Örneøin; ûekerli limonata içenlerin içmeyenlere göre daha az saldÖrgan olduklarÖ,113 fazla et yiyen insanlarÖn ise daha saldÖr- gan, duyarsÖz ve kaba olduklarÖ görülmüûtür.114 AyrÖca doøal beslenmenin de ruh hali üzerinde olumlu etkilere sahip olduøu ve sentetik olarak üretilen gÖ- da renklendiricilerinin ve tatlandÖrÖcÖlarÖnÖn insan davranÖûlarÖnÖ olumsuz yönde etkilediøi kaydedilmiûtir. Özellikle son yÖllarda yapÖlan çalÖûmalarda katkÖ maddeleriyle dikkat eksikliøi ve hiperaktivite bozukluklarÖ arasÖnda bir iliûki olduøu düûünülmektedir. Doøal beslenen bireylerde ise stres ile daha iyi baû edebilme, ûiddet eøiliminde ve anti sosyal davranÖûlarda azalma olduøu tespit edilmiûtir.115

III. Kalp-Amel ùliûkisi BakÖmÖndan Konunun Temellendirilmesi ùnsan; maddi ve manevi boyutu olan çift yönlü bir varlÖktÖr. O, cismani var- lÖøÖ dolayÖsÖyla maddî ve fakat akÖl, kalp ve ruh sahibi olmasÖndan dolayÖ da manevi bir yapÖya sahiptir. Maddi ve manevi yapÖsÖ arasÖnda oldukça güçlü bir etkileûim bulunan insanÖn manevi dünyasÖnda yaûadÖøÖ sevinç, üzüntü, sükûnet, kÖzgÖnlÖk, mutluluk, bedbahtlÖk gibi ruh halleri nasÖl ki psiko- somatik bir hal alarak onun biyolojik yapÖsÖ üzerinde bir takÖm etkiler mey- dana getiriyorsa, maddi dünyasÖndaki yapÖp etmelerinin de manevi yapÖsÖ üzerinde derin etkiler bÖraktÖøÖ tartÖûmasÖz bir gerçektir. Hz. Peygamber’in:

“Kul bir günah iûlediøi zaman kalbine siyah bir nokta vurulur. Hatadan döner ise kalbi cilalanÖr. Böyle yapmayÖp tekrar günaha döner ise siyak nokta arttÖrÖlÖr ve bütün kalbi kaplar”116; “Mü’min salih amel iûlediøinde kalbinde bir nur oluûur”117 ûeklindeki ha-

(14)

disleri de insanÖn olumlu ve olumsuz fiillerinin, kalp âlemi üzerinde güçlü iz- ler bÖraktÖøÖnÖ ifade etmesi bakÖmÖndan önemlidir. DolayÖsÖyla insan, Freudçu psikolojinin söylediøi gibi, deterministik ilkelere göre iûleyen yalÖtÖlmÖû, me- kanik ve içgüdüsel bir aygÖt deøil, hem çevresinde olup bitenlerle hem de kendi eylemleriyle etkileûime giren ‘iliûkisel bir varlÖk’tÖr.118

Rivayetlerde, amel dünyasÖndaki yapÖp etmelerden etkilenen mercinin kalp olarak gösterilmesi de oldukça anlamlÖdÖr. Çünkü baûka bir hadiste Allah Rasulü ûöyle buyurur: “Helal olan ûeyler bellidir. Haram olanlar da öyle. Bu ikisinin arasÖnda insanlarÖn, helal mi? haram mÖ? olduøunu bilmediøi ûüpheli ûeyler vardÖr. úüp- heli iûlerden sakÖnanlar dinlerini ve ÖrzlarÖnÖ korumuû olurlar. úüpheli ûeylerden sakÖn- mayanlar ise -sürüsünü baûkasÖna ait bir arazinin kenarÖnda otlatan ve sürüsü arazinin koruluøunu aûmaya ramak kalmÖû bir halde olan çobanÖn sürüsü(nün araziye girdiøi) gibi- harama düûerler. Dikkat edin! Her hükümdarÖn girilmesi yasak olan bir koruluøu vardÖr. Dikkat edin! Allah’Ön koruluøu da haramlarÖdÖr. úunu iyi bilin ki, insanÖn vü- cudunda bir et parçasÖ vardÖr. O et parçasÖ iyi olursa bütün vücut iyi olur. O bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin o et parçasÖ kalptir.”119 Bu hadis, kalbe olumlu ya da olumsuz anlamda egemen olan halin bütün organlar üzerinde belirleyi- ci bir etkiye sahip olduøunu ifade etmektedir. Baûka bir deyiûle insan bir kö- tülük iûlediøinde onun manevi dünyasÖnda bu kötülükten dolayÖ bir bozulma ve yÖkÖm hali; salih amel iûlediøinde ise bir nur oluûur. Bu baølamda Hz. Pey- gamber’in; “Bir kötülük yaptÖøÖn zaman ardÖndan hemen bir iyilik yap ki o (iyilik) o kötülüøü(n etkisini) yok etsin”120 hadisi de bu gerçeøi ifade etmektedir. Bu hadis adeta “(Ey Muhammed!) Gündüzün iki tarafÖnda ve gecenin gündüze yakÖn vakitle- rinde namaz kÖl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öøüt alanlar için bir öøüt- tür”121 ayetinin bir tefsiridir. Bu bakÖmdan insanÖn iradî fiillerinin müspet ya da menfi baølamda taûÖdÖøÖ hükmün, kalpte egemen olan karakteri belirledi- øini söyleyebiliriz.

Bunun bir adÖm ötesinde Yüce Allah: “Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel iûleyenler baûka. Allah iûte onlarÖn kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah, çok baøÖûla- yandÖr, çok merhamet edendir”122 ayetinde, kötülüklerin tamamÖnÖn tövbe ve salih amelle, iyiliøe dönüûtürüleceøini ifade etmektedir. ùûlenilen bir olumsuz fiilin ardÖndan kalp dünyasÖnda beliren negatif durum; tövbe ve salih amel ile ortadan kaldÖrÖlmaz ve kötülük ard arda tekrar edilir ise: “Asla öyle deøil. Fakat onlarÖn yapmÖû olduklarÖ (kötülükler), kalplerini kaplamÖûtÖr”123 ayetinde vurgulan- dÖøÖ üzere, günah sebebiyle oluûan menfi durum, kalbi tamamen ihata eder.

Sonraki aûamada ise: “Sonra bunun ardÖndan kalpleriniz yine katÖlaûtÖ; taû gibi, hat- ta daha katÖ oldu. Çünkü taû vardÖr ki, içinden Örmaklar fÖûkÖrÖr. Taû vardÖr ki yarÖlÖr da içinden sular çÖkar. Taû da vardÖr ki, Allah korkusuyla (yerinden kopup) düûer. Al- lah, yaptÖklarÖnÖzdan hiçbir zaman habersiz deøildir”124 ayetinin iûaret ettiøi gibi kalp katÖlaûarak hakkÖ idrak ve ona ittiba kabiliyetini kaybeder. Bu baølamda gerek ruh ve beden saølÖøÖna verdiøi zararlarÖ sebebiyle gerekse teabbudî bir

(15)

takÖm hikmetlere istinaden haram kÖlÖnan bir yiyeceøin veya içeceøin tüketil- mesi insanÖn ûahsiyet yapÖsÖ üzerinde derin izler bÖrakÖr. Örneøin Hz. Pey- gamber’in; “Allah yolunda seferler yapmÖû, üstü baûÖ tozlanmÖû bir adam, ellerini semaya kaldÖrarak, “Ya Rabbi! Ya Rabbi!” diye yalvarÖyor. Oysa yediøi haram, içtiøi haram, giydiøi haram, gÖdasÖ haramdÖr. Böyle birisinin duasÖ nasÖl kabul olur?”125 ha- disi, haram ile beslenmenin, insanÖn aûkÖn âleme yöneliûini engelleyeceøini ifade etmesi bakÖmÖndan önemlidir. úu halde ilim, hikmet ve uhrevi yöneliû helal lokmadan kaynaklanÖr. Mevlana’nÖn ifadesi ile aûk ve rikkat helal lok- madan meydana gelir. Eøer yenilen bir yiyecekten dolayÖ haset, hile, isyan, cehalet ve gaflet meydana geliyorsa bu durum, o lokmanÖn haram olmasÖn- dan kaynaklanÖyor demektir. Lokma, tohum gibidir. Onun meyvesi fikirler- dir. Lokma bir deniz gibidir. Onun incisi düûüncelerdir. Helal lokmadan Al- lah’a yakÖnlÖk ve itaat duygusu oluûur.126

Manevi terakki yollarÖ tÖkanan insan aûkÖn âlemden mahrumiyet ve süfli âle- me mahkûmiyetin neticesinde “Her kim de benim zikrimden yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardÖr. Bir de onu kÖyamet gününde kör olarak haûrederiz”127ayetin- de”maîûeten danke” tabiri ile ifade edilen derin bir ruhî kaosun ve ûahsiyet buhranÖnÖn içine düûer.128 Bu itibarla, Kur’an’a göre ubudiyetin bir parçasÖ olan beslenme haram bir yolla gerçekleûir ise insanÖn olumlu karakter özel- liklerini olumsuzlar. Çünkü insan yediøine benzer.129 Böylece beslenmenin, kendisine hizmet etmesi gereken kulluk bilinci aøÖr yara alÖr. Haram yoldan gerçekleûen beslenme sebebiyle kaybolan kulluk bilinci, kalbî tatminin de or- tadan kalkmasÖ anlamÖna gelmektedir. Çünkü Kur’an’a göre kalpler sadece

“zikrullâh” ile, yani yaûamÖn her anÖnda ve alanÖnda Allah’Ö hatÖrda tutup O’na kulluk etmekle tatmin olur.130

IV. Beslenme-úahsiyet ùliûkisi

ùnsanÖn manevi yaûantÖdan ve bu yaûantÖnÖn ona saølayacaøÖ olanaklardan kopmasÖ insan yaûamÖnÖn pek çok alanÖnÖ özellikle de beslenme faaliyetini de- rinden etkiler. Çünkü yeme davranÖûÖ psikolojik olarak incelendiøinde yalnÖz- ca beslenme olayÖnÖ ifade etmemektedir. Ruhsal durumla yemek seçimi, ye- me miktarÖ ve yeme sÖklÖøÖ arasÖnda, fizyolojik ihtiyaçlardan baøÖmsÖz bir iliûki mevcuttur. ùnsanda yeme davranÖûÖnÖn korku, neûe, üzüntü, öfke gibi farklÖ duygulara göre deøiûtiøi yaygÖn kabul görmektedir. Ruhi durumla baølantÖlÖ olan yemek yeme davranÖûÖ “emosyonel yeme” olarak tanÖmlanmaktadÖr. SÖ- kÖntÖ, depresyon ve yorgunluk gibi normal duygu yapÖsÖnÖn bozulduøu za- manlarda yeme miktarÖnda artma; korku, gerilim ve acÖ sÖrasÖnda azalma ol- duøu; öfke, depresyon, sÖkÖntÖ ve yalnÖzlÖk gibi negatif duygusal durumlarda emosyonel yeme davranÖûÖnÖn ortaya çÖktÖøÖ bildirilmektedir.131

Manevi deøerlerden uzaklaûma ile baû gösteren ve uzaklaûma oranÖnda ûid- detlenen tatminsizlik halinin boy gösterdiøi ilk saha beslenmedir. Giderilme-

(16)

yen manevi açlÖk oral yoldan doyum aramaya sebep olur. Öyleki, kiûi maddi açlÖk ile manevi açlÖøÖ birbirinden ayÖramaz hale gelir. Yemekler aracÖlÖøÖyla avunur. Yemek ise anlÖk rahatlÖk saølar, fakat ûiûmanlÖk olumsuz beden im- gesine, kendi kendine kÖzmaya, baûkalarÖ tarafÖndan çirkin ve zevksiz görün- meye, kendini yalnÖz ve mutsuz hissetmeye neden olur. Tüm bunlar fazla yemeye yol açar. Dur durak bilmeyen iûtah ataklarÖ ve haz eksenli beslenme sebebiyle yiyecekler, sevginin simgesi olur. Yemek yeme rahatlÖk kaynaøÖ ola- rak gerçek yaûamdan zevk almanÖn yerine geçer. Böylece ûiûmanlÖk kÖsÖr bir döngü haline gelir. úiûmanlarÖn yeme alÖûkanlÖklarÖ benzerlik gösterir: Yemeyi durduramamaktan yakÖnÖrlar, çevrelerinde yiyecek bir ûeyler atÖûtÖrmaya ve yiyecekleri tatmaya eøilimlidirler, açlÖk ve keyifsizlik duygularÖnÖ ayÖrt ede- mezler.132 ùnsandaki aûÖrÖ hÖrs, bencillik, yalnÖzlÖk ve terkedilmiûlik hissi, dep- resyon, fobiler, sabÖrsÖzlÖk, karamsarlÖk ve baøÖmlÖlÖk gibi olumsuz karakter unsurlarÖ oral eøilimlere yani kontrolsüz yeme düûkünlüøüne, o da obeziteye ve ûiûmanlÖøa kapÖ aralar.133 AûÖrÖ ve düzensiz yeme, insanÖn söz konusu ruhî çöküntü ve sapmalarla baû edebilmek için geliûtirdiøi psikolojik bir savunma mekanizmasÖdÖr. Bu baølamda psikanalitik araûtÖrmalarda obezite, kiûilik bo- zukluøunun psikosomatik bir belirtisi olarak kabul edilmiûtir. DolayÖsÖyla obezitenin ve onun sebep olduøu ûiûmanlÖøÖn temelinde genetik ve biyokim- yasal faktörler olabileceøi gibi nörolojik, endokrinolojik ve sosyolojik faktör- lerden birisinin ya da birkaçÖnÖn katkÖda bulunduøu da belirtilmektedir.134 Ruhî boûluøun sebep olduøu aûÖrÖ yeme ve ûiûmanlÖk, insanÖn “benlik algÖsÖ”

üzerinde de derin hasarlar bÖrakÖr. Kiûi, aûÖrÖ kilosu sebebiyle kendini beøen- meme, sevmeme, deøersizlik, huzursuzluk, hoûnutsuzluk, yeteneksizlik, ba- øÖmlÖlÖk, kendine güvenmeme ve saygÖ duymama gibi olumsuz duygulara sü- rüklenir. Bu duygular insanÖn kendi kendisine saygÖ duymasÖ ve kendi kendi- sinin farkÖnda olmasÖ anlamÖna gelen”benlik saygÖsÖ”nÖn önündeki en büyük engellerdir.135 YapÖlan araûtÖrmalarda, toplumun obez ve aûÖrÖ kilolu bireylere olumsuz, ayrÖmcÖ, küçümseyici ve ön yargÖlÖ bir gözle baktÖklarÖ, saølÖk per- sonelinin bile obezlerin tembel, aptal ve deøersiz olduøunu düûündüøü gö- rülmüûtür. Hatta bu olumsuz bakÖûÖn çocukluk döneminde baûladÖøÖ da bu araûtÖrmalarda tespit edilmiûtir. Toplumun obez ve ûiûmanlara karûÖ sergile- diøi bu yadÖrgayÖcÖ tavÖr obez olan kiûinin ruhî yapÖsÖnda yeni bir kÖrÖlmaya daha sebep olmakta ve kiûi kendini toplumdan soyutlayarak yalnÖzlaûmakta- dÖr.136 ùnsanÖn kendini tanÖmasÖ ve kendinin farkÖnda olmasÖ üzerine temelle- nen benlik saygÖsÖ ise ideal bir ûahsiyete sahip olmasÖnÖn temel unsurlarÖndan biridir. Bu baølamda insanÖ olumlu ûahsiyet özellikleri ve ahlakî erdemlerle donatmayÖ hedefleyen Tasavvuf ilminin serlevha düsturu olan “Kendini bilen Rabbini bilir.” sözü de bu hakikati ifade etmesi bakÖmÖndan oldukça anlamlÖ- dÖr. Çünkü özsaygÖ özbilincin temelidir.

(17)

Görüldüøü üzere beslenme; sebepleri, yapÖsÖ ve sonuçlarÖ itibariyle basit ve sÖradan bir biyolojik faaliyet olmayÖp, aynÖ zamanda kökleri insanÖn manevi derinliklerine kadar uzanan, insanÖn ruhî duruû ve duyuûlarÖyla organize olan ve insan karakteri üzerinde direkt etkiler gerçekleûtiren psikolojik bir faali- yettir. Kur’an ve sünnette beslenme ile ilgili emir ve tavsiyeler incelendiøinde beslenmenin bio-psiûik niteliøe sahip olan bu yönüne de dikkat çekildiøini görmekteyiz. Kur’an’da helal ile beslenme, israf etmeme ve üçüncü ûahÖslarÖn haklarÖnÖ ihlal etmeme emirlerinin kökeninde besin maddelerinin taûÖdÖøÖ ya da onlara atfedilen manevi deøerler yatmaktadÖr. AynÖ ûekilde Hz. Peygam- ber’in sünnetinde yemeøin baûlangÖcÖnda Allah’Ö anmanÖn, sonunda O’na hamdetmenin ve yeme esnasÖnda yemeøin; Allah’Ön insana kulluøunu gerçek- leûtirmesi için lütfettiøi bir nimet olduøunu düûünmenin teûvik edilmiû olma- sÖ hatta Allah Rasulü’nün yeme esnasÖnda Allah’a dayanÖp güvenmeyi özen- dirmesi beslenme olgusunun söz konusu psikolojik boyutunu yapÖlandÖrmak için ortaya konmuû temel prensiplerdir.

ùnsan imtihan edilen bir varlÖk olmasÖ sebebiyle farklÖ bir takÖm özelliklere sahip kÖlÖnmÖûtÖr. YüceYaratÖcÖ ona hayra ve ûerre yönelme kabiliyetine sahip olan bir yapÖ vermiûtir. AdÖna nefis denilen bu yapÖ “Nefse ve onu düzgün bir bi- çimde ûekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasÖnÖ (kötülükten sakÖnma yeteneøini) ilham edene andolsun ki, nefsini arÖndÖran kurtuluûa ermiûtir”137 ayetinde de vurgu- landÖøÖ gibi insanÖ denenme sürecine ehil kÖlan unsurlarÖn baûÖnda gelmekte- dir. Nefsin hayra yönelme gücünün yanÖsÖra onu, ûehevi iûlere doøru sevk eden bir takÖm dürtü ve arzularÖ da vardÖr. Bu arzu ve dürtülerin enerji aldÖøÖ en önemli kaynak ise aûÖrÖ beslenmedir. Beslenme insanÖn “dinî iradesi” üze- rinde direkt etki gösteren çevresel faktörlerin baûÖnda gelmektedir. Bu ba- kÖmdan yukarÖdaki ayette geçen “nefsi arÖndÖrmak” tabiri, yemenin kontrol altÖna alÖnmasÖnÖ da ifade eder. Yeme-içmede aûÖrÖ gidilmemesi emri de138 aûÖ- rÖ yemenin oluûturacaøÖ taûkÖnlÖk ve isyana karûÖ bir uyarÖ anlamÖ taûÖmaktadÖr.

DolayÖsÖyla yeme duygusunun denetlenmesinin, insanÖ olumsuz ûahsiyet özelliklerinden arÖndÖracaøÖnÖ ve olumlu ûahsiyet özelliklerine sahip kÖlacaøÖnÖ söyleyebiliriz. Bu bakÖmdan tasavvufta tehzib-i ahlak ve seyr-i sülûk yolunda salikin hedefine ulaûabilmesi için bir metot olarak ortaya konulan ve “cihad-Ö ekber” olarak isimlendirilen riyazet yönteminin en önemli unsurlarÖndan biri hiç ûüphesiz, az yemek ve helal beslenmektir.139 Tasavvufi bir terbiye meto- du olarak az yemek; iç aydÖnlanmanÖn ve hikmete ulaûmanÖn temel dinamiøi, ruhun en önemli gÖdasÖ ve yoøunlaûtÖrÖlmÖû riyazet eøitimi olan “halvet”in rü- künlerinden biridir.140 Çünkü önde gelen sufilere göre hikmet, dolu midede bulunmaz.141 Beslenmede riayet edilecek hususlara dikkat çeken sûfîler, gÖ- danÖn helâl olmasÖnÖ, insanÖ semirtmeyen yiyeceklerin seçilmesini, doøal yiye- ceklerin tercih edilmesini, az yenilmesini önermiûler ve insanÖn dinî iradesi- nin ve uhrevi yöneliûinin buna baølÖ olduøunu söylemiûlerdir.142 Bu baølam- da mutasavvÖflara göre az yemek; ibadette devamlÖlÖøÖn ve manevi yetenekle-

(18)

rin aktif hale gelmesinin bir aracÖdÖr. Çok yemek ise ibadetin önündeki en büyük engellerden biridir.143 Bundan dolayÖ tasavvufi eøitimin en temel düs- turlarÖndan biri, “kÖllet-i taâm” denilen az yemektir. Çünkü çok yemek, insa- nÖn dini iradesinin gevûemesine ve uhrevi yöneliûini kaybetmesine neden olan bir durumdur. Bu bakÖmdan; “Az yiyen melek olur, çok yiyen helak olur” sözü tasavvufun temel söylemlerinden biri olarak karûÖmÖza çÖkmakta- dÖr.144

ùslam’Ön ûartlarÖndan biri olan orucun öncelikli olarak yeme-içme, cinsellik ve diøer dürtüleri terbiye eksenindeki hikmeti de buradan kaynaklanmaktadÖr.

Çünkü içsel güçler denetlenmediøinde sadece iç dünyada bir bozulmaya de- øil aynÖ zamanda dÖû dünyada da bir yÖkÖma neden olur. 145 Bu dürtülerin de- netim altÖnda tutulmasÖ Kur’an’da “takva” olarak isimlendirilmiû ve Hz. Pey- gamber “Allah’Öm nefsime takvasÖnÖ ver”146 diye niyazda bulunmuûtur. Allah:

“Ey iman edenler! Allah’a karûÖ gelmekten sakÖnmanÖz için oruç, sizden öncekilere farz kÖlÖndÖøÖ gibi, size de farz kÖlÖndÖ”147 ayetinde “Allah’a karûÖ gelmekten sakÖnmanÖz için” diye tercüme edilen “lealleküm tettekûn” ifadesi ile bu hikmete iûaret et- mektedir. Bu yönüyle oruç; yeme, içme ve cinsel arzular karûÖsÖnda oto- kontrol mekanizmasÖ geliûtirir. Hz. Peygamber insanÖ haramlardan koruyan ve onu terbiye ve tezkiye ederek olumlu karakter özellikleri ile muttasÖf kÖlan bu kontrol gücünü sabÖr olarak isimlendirmiûtir.148 O’nun: “Ey gençler toplulu- øu! Sizden kimin gücü yetiyorsa evlensin. Çünkü evlilik gözü haramdan daha alÖkoyucu ve namusu daha koruyucudur. Kimin de gücü yetmiyorsa, o da oruç tutsun. Çünkü oruç, onun cinsel arzusunu kÖrar” buyurarak mâli bakÖmdan evlenmeye güç yetireme- yen gençlere orucu tavsiye etmesi149 ve orucu bir kalkan olarak isimlendir- mesi150 yeme duygusunun terbiyesi ile insan ûahsiyeti arasÖndaki güçlü iliûkiyi ifade etmesi bakÖmÖndan oldukça önemlidir.

Sonuç

Yeme-içme insan hayatÖnÖn temel unsurlarÖndan biridir. Kur’an, insan yaûa- mÖnÖn bu denli kendisine baølÖ olduøu beslenme konusuna insanÖn yaratÖlÖû gayesi baølamÖnda özel bir hedef tayin etmiû; bir takÖm ilkeler ve sÖnÖrlamalar getirmiûtir. Kur’an’a göre beslenme kulluøun bir parçasÖdÖr. Bu bakÖmdan in- san, besin maddelerinin Allah’Ön bir lütfu olduøunu unutmamak, temiz ve helal olanlarla yetinmek, pis ve haram olanlarÖndan sakÖnmak ve israfa düû- memek zorundadÖr.

Hz. Peygamber’in sünnetine baktÖøÖmÖzda Kur’an’Ön beslenme konusundaki temel prensiplerinin detaylandÖrÖlmÖû halini görmemiz mümkündür. O, hiçbir ayrÖm yapmaksÖzÖn helal ve temiz olan herûeyden makul ölçüde yemiû; bes- lenmeyi kulluk görevinin bir parçasÖ olarak görmüû, bundan dolayÖ da yeme- øe besmele ile baûlamÖû, yedirenin ve içirenin Yüce Allah olduøunu tefekkür ederek beslenmiû ve sonrasÖnda O’na hamd-u senada bulunmuûtur.

(19)

ùnsan maddi ve manevi yönü olan bir varlÖktÖr. Onun bu iki boyutu arasÖnda çok kuvvetli bir etkileûim söz konusudur. Hz. Peygamber, hadislerinde bu etkileûime dikkat çekmiû ve insanÖn olumlu ve olumsuz fiillerinin kalp dün- yasÖnda bir karûÖlÖøÖnÖn olduøunu belirtmiûtir. Bu bakÖmdan beslenme helal olup olmamasÖ ve Allah Rasulü’nün koyduøu prensipler ekseninde gerçekle- ûip gerçekleûmemesi bakÖmÖndan insanÖn ûahsiyet dünyasÖnda kalÖcÖ izler bÖ- rakmaktadÖr.

Kur’an’a ve sünnete uygun bir beslenme, insanÖn olumlu karakter özellikleri- ne sahip olmasÖnda önemli bir etken olurken, aksi durum ise psiko-somatik bir takÖm rahatsÖzlÖklarla belirgin hale gelen birçok karakter probleminin or- taya çÖkmasÖnda birinci derecede etkili rol oynamaktadÖr. Yeme davranÖûÖnÖn ruhsal durumla olan bu kuvvetli iliûkisi ve özellikle aûrÖ beslenmenin etik ve fizyolojik zararlarÖ dolayÖsÖyla Hz. Peygamber, yeme dürtüsünün kontrol altÖ- na alÖnmasÖ için pek çok tavsiyede bulunmuûtur. O’nun yeme ûekli, sÖklÖøÖ, miktarÖ, yeme davranÖûÖna atfettiøi hedef ve yemenin öncesinde ve sonrasÖn- da Allah’Ö anmasÖ gibi unsurlar yeme eyleminin bio-psiûik boyutunu yapÖlan- dÖrmaya yöneliktir. Yeme, diøer pekçok dürtünün de kendisinden beslendiøi kaynak duygudur. Onun, Kur’an ve sünnette belirlenen esaslar çerçevesinde kullanÖlmamasÖ pek çok olumsuz karakter özelliøine kapÖ aralamaktadÖr. Bu sebeple Yüce Allah öncelikli olarak açlÖk, yeme ve doyma hislerinin eøitimi üzerine temellenen orucun, en genel manada kulluøu ifade eden “takva” er- demine ulaûtÖrÖcÖ güçlü bir vasÖta olduøunu ifade etmiûtir.

Kaynakça

Akseki, Ahmed Hamdi, Ahlak ùlmi ve ùslâm AhlakÖ, Sadeleûtiren: Ali Arslan AydÖn, 2. bs. Ankara:

Nûr Y., 1991.

Arpaguû, Safi, “Tekke MutfaøÖnda Nefis Terbiyesi”, ElmlalÖ’da Kiûilik Oluûumu ve Nefsin Terbiyesi Sempozyumu Bildiriler KitabÖ, Antalya, 2013.

Atay, Hüseyin, “Memleketimizdeki ùlim ve Din AnlayÖûÖ Üzerine, úahsiyet BuhranÖnÖn Sebepleri”, Ankara Üniversitesi ùlahiyat Fakültesi Dergisi, (1969).

AydÖn, Ali RÖza, “Çocuøun Dini úahsiyet KazanmasÖnda Ailenin Önemi”, Ondokuz MayÖs Üniversi- tesi ùlahiyat Fakültesi Dergisi, VIII.

Cemaluddîn KâsÖmî, Mehâsinu’t-Te’vîl, thk. Muhammed Bâsil Uyûnussûd, Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l- ùlmiyye, 1418.

Cessâs, Ebû Bekir, Ahkâmu’l-Kur’ân, thk. Muhammed SâdÖk el-Kamhâvî, Beyrût: Dâruùhyâi’t- Turâsi’l-Arabî, 1405.

Cihan, SadÖk, “Hz. Peygamber’in Sünnetinde Yeme ve ùçme”, Atatürk Üniversitesi ùlahiyat Fakültesi Dergisi 7 (1982): 33-43.

Cüceloølu, Doøan, ùnsan ve DavranÖûÖ, ùstanbul: 1992.

DÖraz, Abdullah, “Ahlak ile Eøitimin AlâkasÖ”, çev. Hüseyin Emin Sert, FÖrat Üniversitesi ùlahiyat Fakültesi Dergisi, II (1997).

Doøan, D. Mehmet, Büyük Türkçe Sözlük, Yeni úafak, y. y. t. y.

(20)

el-Kuûeyrî, Ebuெl-KasÖm Abdülkerim, er-Risâletuࣔl-Kuûeyriyye, thk. : AbdulhalîmMahmûd-Mahmûd b. úerîf, Dâru’l-Meârif, Kâhire, ts.

Ebû Zehra, Muhammed, FÖkÖh Usûlü, çev. Abdulkadir úener, Ankara: Fecr YayÖnlarÖ, 1997.

Ermaner, Neda, “úahsiyet Terbiyesinde Dini Kültürün Rolü”, Ankara Üniversitesi ùlahiyat Fakültesi Dergisi, CXX (1976.

Gazzâlî, Ebû Hâmid, ùhyâuUlûmi’d-Dîn, MÖsÖr, 1334.

Görmez, Mehmet, Sünnet ve Hadisin AnlaûÖlmasÖnda ve YorumlanmasÖnda Metodoloji Sorunu, Ankara: T.

D. V. YayÖnlarÖ, 1997.

Gözütok, úakir, “Tasavvufta úahsiyet Eøitimi”, ElmlalÖ’da Kiûilik Oluûumu ve Nefsin Terbiyesi Sempoz- yumu Bildiriler KitabÖ, Antalya, 2013.

Gültekin, Fatih, “KatkÖ Maddelerinin ùnsan Kiûiliøi Üzerindeki Etkisi”, ElmlalÖ’da Kiûilik Oluûumu ve Nefsin Terbiyesi Sempozyumu Bildiriler KitabÖ, Antalya, 2013.

ùbnÂûûr, Muhammed Tâhir, Tahrîru’l-Ma’ne’s-Sedîd ve Tenvîru’l-Akli’l- CedîdminTefsîri’l-Kitâbi’l-Mecîd, Tûnus: ed-Dâru’t-Tûnûsiyye, 1984.

ùbnAtÖyye, Muhammed, el-Muharreru’l-Vecîz fî Tefsîri’l-Kitâbi’l-Azîz, thk. Abdusselâm Abduûûâfî Muhammed, Beyrût: Dâru’l-Kütübü’l-ùlmiyye, 1422.

ùbnKesîr, Ebû’l-Fidâ, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, thk. Sâmî b. Muhammed Selâmet, y. y. : Dârun Tay- yibe li’n-Nerûrive’t-Tevzî’, 1420/1999.

Kara, Hayreddin, “Kiûilik Oluûumu- Modern Psikolojinin Erenlerden Öørenebileceklerine Da- ir”ElmlalÖ’da Kiûilik Oluûumu ve Nefsin Terbiyesi Sempozyumu Bildiriler KitabÖ, Antalya, 2013.

Kardâvî, Yûsuf, Sünneti Anlamada Yöntem, çev. Bünyamin Erul, Kayseri: Rey YayÖnlarÖ, 1998.

Kaya, Mevlüt, “Ailede Anne-Baba TutumlarÖnÖn Çocuøun Kiûilik ve Benlik oluûumundaki Rolü”, Ondokuz MayÖs Üniversitesi ùlahiyat Fakültesi Dergisi, 9 (1997).

Münâvî, Zeynulâbidîn, Feydu’l-Kadîr úerhu Câmii’s-Saøîr, y. y. : el-Mektebetü’t-Ticâriyyetu’l-Kübrâ, 1356.

Nesefî, Ebû’l-Berekât, Medâriku’t-Tenzîl ve Hakâiku’t-Te’vîl, thk. : Yûsuf Ali Bedyevî, Beyrût:

Dâru’l-Kelimi’t-Tayyib, 1419-1998.

Okudan, Rifat, “ElmalÖ Erenlerin Nefis Terbiyesi ve Kiûilik Oluûumu”, ElmlalÖ’da Kiûilik Oluûumu ve Nefsin Terbiyesi Sempozyumu Bildiriler KitabÖ, Antalya, 2013.

Peker, Hüseyin, “Olumlu úahsiyet Özellikleri ve Din”, Ondokuz MayÖs Üniversitesi ùlahiyat Fakültesi Dergisi, I (1986).

Rûdânî, Muhammed b. Süleymân, Cem’ul-FevâidminCâmiu’l-Usûl ve Mecmai’z-Zevâid, çev. Naim Er- doøan, y. y. : ùz YayÖnlarÖ, t. y. :

Tezcan, Bahar, Obez Bireylerde Benlik SaygÖsÖ, Beden AlgÖsÖ ve Travmatik Geçmiû YaûantÖlar, BasÖlmamÖû UzmanlÖk Tezi, SaølÖk BakanlÖøÖ BakÖrköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh SaølÖøÖ ve Sinir HastalÖk- larÖ Eøitim ve AraûtÖrma Hastanesi, ùstanbul: 2009.

Tunç, Mustafa úekip, Psikolojiye Giriû, ùstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Y., 1949.

YalsÖzuçanlar, SadÖk, “Sohbet CanÖ Semirtir, Ruhun GÖdalandÖøÖ Sohbet” ElmlalÖ’da Kiûilik Oluûumu ve Nefsin Terbiyesi Sempozyumu Bildiriler KitabÖ, Antalya, 2013.

YÖlmaz, Suat, “SaølÖklÖ Beslenme ve Kiûilik Oluûumu Üzerine Etkileri” ElmlalÖ’da Kiûilik Oluûumu ve Nefsin Terbiyesi Sempozyumu Bildiriler KitabÖ, Antalya, 2013.

Yücesan, Sevinç, Optimal Beslenme, Ankara: SaølÖk BakanlÖøÖ YayÖnlarÖ, 2008.

Zeydan, Abdulkerîm, ùslâmda Da’vet ve Tebliø, çev. Ruhi Özcan, ùstanbul: Hisâr Y., 1979.

(21)

Notlar

1 Hûd 11/7.

2 Lokmân 31/20, krû. : ùbrâhîm 14/32, 33, Nahl 16/12, Hacc 22/65, Câsiye 45/12.

3 Zâriyât 51/56.

4 ùbrâhîm 14/34.

5 úems 91/8.

6 Nisâ 4/60.

7 Bakara 2/30.

8 Hüseyin AydÖn, “Vahiy Kültürünün ùnsani Kültüre Dönüûtürülmesi Zorunluluøu ve Sünnetin Önemi”, Diyanet ùlmi Dergi (2000): s.227.

9 AydÖn, s.226.

10 Nahl 16/43, 44, 66.

11 Muhammed Ebû Zehra, FÖkÖh Usûlü, çev. Abdulkadir úener, Ankara: Fecr YayÖnlarÖ, 1997, s.107.

12 Sevinç Yücesan, Optimal Beslenme, Ankara: SaølÖk BakanlÖøÖ YayÖnlarÖ, 2008, s.3, 7.

13 Mâide 5/88.

14 Mu’minûn 23/51, krû. : Bakara 2/60, 168, Tâhâ 20/81.

15 Ankebût 29/17.

16 Nahl 16/114, krû. : Mülk 67/15.

17 Abese 80/ 24-32.

18 En’âm 6/14, krû. : Kureyû 106/4

19 úuarâ 26/79.

20 Bakara 2/172, krû. : Sebe 34/15.

21 Bakara 2/28, 164, 243, Nahl 16/65, Hacc 22/66, Ankebût 29/63, Fussilet 41/39, Câsiye 45/5, Necm 53/44.

22 Zâriyât 51/58.

23 Muhammed 47/12.

24 ùnsân 76/8-9, Hacc 22/28, 36.

25 Müddessir 74/44.

26 Buhârî, Bed’u’l-Halk 16, úurb 9, Müslim, Birr 133.

27 Buhârî, Vudû 33, úurb 9, Mezâlim 23, Edeb 27, Müslim, Selâm 153, 154, ùmâm Malik, SÖfatu’n- Nebî 23.

28 Bakara 2/29, krû. : Câsiye 45/13.

29 En‘âm 6/145, Bakara 2/173.

30 Mâide 5/3.

31 Bakara 2/219, ayrc. Bkz. Mâide 5/90-91.

32 Mâide 5/5, A’raf 7/160.

33 A‘râf 7/157.

34 Bakara 2/172.

35 Muhammed Tâhir ùbnÂûûr, Tahrîru’l-Ma’ne’s-Sedîd ve Tenvîru’l-Akli’l-CedîdminTefsîri’l-Kitâbi’l- Mecîd, Tûnus: ed-Dâru’t-Tûnûsiyye, 1984, IX, 135.

36 A’râf 7/157, Mâide 5/4.

37 Müslim, Sayd 15, 16, EbûDâvûd, Et’ime 32, Tirmizî, Sayd 9, 11.

38 bkz. Tevbe 9/28.

39 Ebû BekirCessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, thk. : Muhammed SâdÖk el-Kamhâvî, Beyrût: Dâru ùhyâi’t-Turâsi’l-Arabî, 1405, I, 32.

40 Bakara 2/188.

41 Nisâ 4/10 krû. : 2, 29.

42 Bakara 2/35, krû. : A’râf 7/19.

43 Nisâ 4/160, 161.

44 En’am 6/146.

45 A’raf 7/31, krû. : bkz. Tirmizî, Birr 21.

Referanslar

Benzer Belgeler

Allah’ın varlığıyla ilgili delillendirmeden sonra Kuran’ın içeriğiyle ilgili de- ğerlendirmeye başlanırken Kuran’ın en temel mesajların- dan olan Allah’ın varlığı

AHMET MIHÇI’DAN BAŞKAN KAVUŞ’A TEŞEKKÜR Türkiye Sakatlar Derneği Kon- ya Şube Başkanı Ahmet Mıhçı ise engellilerin her zaman yanında ol- dukları için

Terim olarak ise Allah (c.c.) rızası için yapılması gereken ibadetleri ve güzel davranışları, insanlara gösteriş için yapıp kendini ve ibadetini beğendirme isteği,

İşte değerli müminler, bütün peygamberlerin insanlara Allah tarafından getirip duyurdukları emir ve yasaklar bu beş şeyi; dini, nefsi, aklı, nesli ve malı korumak

Bunun için insanoğlu yalnız O’na ibadet etmek ve her şeyden daha çok O’nu sevmek durumundadır.. Her şeyde bize örnek olan Peygamberimiz Allah’ı sevmede de bize en

Eğer o (Kur’an) Allah katından olup da siz de onu inkâr etmişseniz, o zaman derin bir ayrılık içinde bulunan kimseden daha sapık kim

Mülk kavramının daha çok siyâsî bir içerik taşıdığını iddia edenler olmuşsa da 82 aslında mülk ve hükümranlık kavramları Kur'ânî manada bütünüyle

Kudret lafzını temel olarak lügavî, daha sonra Kur’ânî açıdan ele aldıktan sonra burada ıstılâhî yönünü ele alacağız. 1158/1745’ten sonra)’ye göre Kudret