TMMOB, Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın hazırladığı "Su Kanunu Tasarısı" konusunda kamuoyunu uyardı: "Bu, su kanunu değil, suyun tahsisi kanunu. Geleceğimizin satışı anlamına gelen bu tasarıdan bir an önce
vazgeçilmeli!"Dünyada "su kısıtı" çeken ülkelerin arasında anılan Türkiye'nin yakın zamanda su fakiri ülkelerden biri olacağı belirtiliyor. Ancak bu gerçeğe rağmen Türkiye'nin sınırlı su kaynaklarının yönetimine ve kullanımına ilişkin yıllardır süregelen çok başlılık bu konudaki en büyük eksikliklerin başında geliyordu.
Bakanlık 'su kanunu tasarısı' hazırladı
Orman ve Su İşleri Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Su Yönetimi Genel Müdürlüğü'nce hazırlanan ve kamuoyunun görüşüne sunulan Su Kanunu Tasarısı, bu eksikliği gidermeyi amaçlıyor. Tasarının yasalaşması durumunda Türkiye'de su konusunda yetkiler tek elde toplanacak. Bir başka deyişle Türkiye'nin bütün suları Orman ve Su İşleri Bakanlığı'na bağlanacak.
TMMOB, bakanlığa görüşünü iletti
Ancak görüşlerini almak için bakanlıkça sivil toplum örgütleri ve meslek odalarına gönderilen tasarıya yönelik görüşlerle birlikte tepkiler de gelmeye başladı. Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Orman ve Su İşleri Bakanlığı'na ilettiği 'Su Kanunu Tasarısı'na ilişkin görüşünü kamuoyuyla paylaştı.
Devlet kendi suları üzerindeki haklarından vazgeçiyor
Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın hazırladığı tasarının su için temel bir kanun değil, 'su tahsis kanunu' olduğu görüşü savunulan TMMOB metninde; "Su Kanunu Tasarısı, ekosistemin sürdürülebilirliğini, suyun kendini yenileyebilme kapasitesini göz ardı eden, suyu toprağın bütünleyici parçası olarak görmeyen; orman içi sular, akarsular, içmesuyu kaynakları, jeotermal sular gibi hiçbir ayrım gözetmeden; tarımsal kullanım, içmesuyu gibi farklı amaçları göz önüne almayan ve su kullanım haklarını ihlal ederek hiçbir koşul gözetmeksizin su kaynaklarının tahsisi için özelleşmesi temeline dayanan ülke su politikaları doğrultusunda ortaya konan bir belge olarak düzenlenmiştir. Devlet kendi suları üzerindeki kendi haklarından vazgeçmektedir" ifadelerine yer verildi.
Irmak, göl ve yeraltı suları tekellere satılacak
Suyun ticari bir meta olarak piyasaya sunulmasının son adımı olarak özelleştirme amacına hizmet etmesi açısından yasa tasarısında suya bir 'kaynak' olarak yaklaşıldığı ve yalnızca kullanıma yönelik bir meta şeklinde ele alındığının altı çizilen metinde, "Tasarı ile 'yeraltında bulunan durgun veya hareket halindeki sular ile kaynak suyu, memba, çay, dere, nehir, ırmak, tabii ve suni göller ile geçiş ve kıyı suları' yani yeraltı sularını ve yüzeysel sularını kapsayan
tüm su kaynaklarının 49 yıllığına devredilmesi, özelleştirilmesi, ulusötesi ve yerli tekellere satılması öngörülmektedir" denildi.
'Kanun, suyun tahsisine odaklanmış'
Tasarının, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki topluma ait ülkenin tüm su varlığının en kısa yoldan özel sektöre devrini düzenleyen bir kanun tasarısı olduğu ileri sürülen TMMOB metninde, "Kanun temel olarak 'su tahsis'ine odaklanmış, diğer tüm düzenlemelerin tamamına yakını 'tahsisi' diğer bir ifade ile satışı kolaylaştırmak üzere; kıt bir kaynak olan su kaynaklarının arzı, kullanımı, da ğıtımı ve kontrolü düzenlenmiştir. Suyun kullanımlar arasındaki tahsisinde sadece verimlilik standardı ölçüt olarak kabul edilmiştir. Suyun yönetiminde temel bilgi birikimini sağlayan ölçümlerin özel bilgi ve tecrübe isteyen bir iş olması ve Elektrik İşleri Etüt İdaresi’nin kapatılması sonucu bu
birikimin yok olması nedeniyle bu konudaki görev için 'Bakanlık yapar ya da yaptırır' ifadesi birikim ve alt yapı bakımından belirsizdir" görüşü savunuldu.
Kurumsal yapı daha karmaşık hale getiriliyor
Tasarıda, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve DSİ’nin görevleri arasındaki çakışmaların daha da arttırıldığı ve yetki ve sorumlulukların belirsizleştirildiği görüşü savunulan TMMOB metninde, taslağın su ile
ilgili bütün yasa ve yönetmelikler gözetilmeden hazırlandığı vurgulanarak, mevcut parçalanmış kurumsal yapının daha da karmaşık hale getirildiği öne sürüldü.
Sulamaya sayaç takılması çiftçiyi daha da fakirleştirecek
Kanun taslağında, "asgari su akışı" gibi ekolojik olarak doğru bir tanımlama olmadığı öne sürülen tartışmalı tanımlamalara yer verildiği kaydedilen metinde, "Çevresel hedefler ve su kalitesi gibi suyun niteliğine ilişkin
kavramlar geçiştirilmiştir. Söz konusu kanun ülkenin suyla ilgili tüm politikalarını yansıtması gerekirken, su hakları, atık sular, sınır aşan sular, doğal kaynak suları vb. pek çok konu 'kapsam' dışında bırakılmıştır. Sulama amaçlı su kuyularına otomatik sayaç okuma sisteminin takılması ile küçük çiftçinin daha da fakirleşmesine yol açılacaktır" denildi.
Tasarı hak temelinde yeniden düzenlensin
Su Kanunu Tasarısı'nın nasıl olması gerektiğine ilişkin TMMOB'un önerilerine de yer verilen metinde, "suyun gerçek ya da tüzel kişilere tahsis edilmesi, kamu denetiminden çıkarılması politik, ekonomik sorunların yanında toplum sağlığı açısından tehdit unsuru olacaktır. İleride telafisi mümkün olmayan, geleceğimizin satışı anlamına gelen bu tasarıdan bir an önce vazgeçilmeli, geleceğimiz için yaşamsal önemdeki su varlığımızın kullanımı toplum ve doğa için bir hak temelinde yeniden düzenlenmelidir" görüşüne yer verildi.