• Sonuç bulunamadı

fasiyeslerin gelişimine jeotermal süreçlerin etkileriThe effects of geothermal processes on fades development in sedimentaiy fill of Quaternary

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "fasiyeslerin gelişimine jeotermal süreçlerin etkileriThe effects of geothermal processes on fades development in sedimentaiy fill of Quaternary"

Copied!
14
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Nevşehir - Acıgöl maarınm tortul dolgusundaki (Kuvaterner) fasiyeslerin gelişimine jeotermal süreçlerin etkileri

The effects of geothermal processes on fades development in sedimentaiy fill of Quaternary Nevşehir - Acıgöl maar lake, Central Anatolia, Turkey

Nizamettin KAZANCI

Ali îhsan GEVREK Ankara Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, 06100 Ankara Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Enerji Dairesi, 06535 Ankara

Öz

Nevşehir - Acıgöl Maarı Kuvaterner yaşlı bir volkanik çıkış merkezi olup, içinde sonradan oluşan gölün kırıntılı, organik ve kimyasal tortullardan kurulu dolgusu vardır. Gölsel dolgunun asıl litolojisi, maar yan duvarlarından beslenen tüfîtik kırıntılılardır.

Ayrıca turba ve bitkili çamurtaşlan, kuruma breşleri, bakteri kökenli kireçtaşları değişik seviyeler halinde tüfitler içine yerleşmiş- lerdir. Dolgu istifinin en üstende sıcak su çıkışlarına bağlı traverten bulunur. C14 yaşlandırmasına göre turbalar yaklaşık 2000 ya- şındadır ve kalori değerleri 2300 kCal/kg'den yüksektir. Genç turbaların linyitle mukayese edilebilecek kalori değerini kazanmasın- da jeotermal süreçlerin rolü olmuştur. Kuruma breşleri ve kireçtaşlarının çamurtaşları içinde tekrarlanan tabakaları, göl su seviyesinin sık sık önemli değişmeler gösterdiğini ortaya koyarlar. Gölsel depolanmadaki bu iklim kontrolü, jeotermal faaliyetle bir- likte etkili olmuş ve farklı fasiyeslerin (tüfıt, turba, breş, kireçtaşı, traverten) oluşumuna imkan hazırlanmıştır.

Anahtar Sözcükler: Nevşehir - Acıgöl maarı, yüksek kalorili turba, piroklastikler.

Abstract

The Nevşehir - Acıgöl maar is one of the eruption centers of Quaternary volcanism in central Anatolia. The Maar - lake fill con- tains clastic, chemical and organic deposits, including high - calorific peats formed in late Holocene. The main (host) sediments of the infill are tuffaceous sandy mudstones. The other accesory fades, controlled mainly by climate, are peats and plant - bearing mudstones, brecciated mudstones, limestones and also travertines originated by thermal waters at the top of the succession. Accor- ding to the C.I4 dating of the peats, they formed ca. 2000 yrs BP; their calorific values are 2300 to 3165 kCallkg. These values are very high, considering the yoimgness of the peats. It is thought tliat the lake was primarily dependent on climate; and deposition was furtlier controlled by the hydroihermal system. The associated heat flow played an important role in sedimentation by creating a micro - climatic niche, where late - Quaternary (cold regional climate) vegetation could flourish and form substantial peat deposits.

The heat flow through the groudwater and clastic sediments was crucial to the high maturation of the peat deposits.

Key Words: Nevşehir - Acıgöl maar, high calorific peats, pyroclastics.

GİRİŞ

Maar gölü su toplama bölgesi genelde tek tip kayaç- tan yapılmış, göreceli olarak sınırlı büyüklükte bir de- polanma alanıdır. Göl yüzeyi ve drenaj alanının küçük- lüğünden dolayı, iklimin depolanma üzerindeki etkisi diğer tip göllere göre daha belirgindir. Özellikle maar duvarlarının korunduğu kapalı göllerde acı veya tuzlu suların varlığı bunu ortaya koyar. Dolayısıyla maar göl- lerinde kimyasal tortullar mutlaka bulunurlar (Last ve de Deccker, 1990; Last, 1992). Dışarıdan mevsimlik veya daimi su girişi olduğunda, maar gölü kenarında kırıntılı tortul prizmaları, örneğin deltalar oluşabilir (Williams, 1992). Bazı durumlarda, çevresi ile uyumlu olmayan, göle özgü makro- ve mikro organizma toplu- luğu gelişmektedir (Ambert, 1989; Bahrig, 1989; Bru- gal ve diğ., 1990).

Maar göllerinin tortul fasiyesleri, drenaj alanının darlığı ve kaynak kayanın tek tip oluşu nedeniyle çok çeşitli değildir. Ancak inceleme konusu edilen Acıgöl maar gölünde durum bunun tersidir ve farklı fasiyesler

üst üste ve yan yana gelişebilmiştir. Dolgunun toplam kalınlığı bilinmemekte ve yalnızca üstteki 6 m lik kı- sımda gözlem yapılabilmektedir. Bu kesimde göl kenarı kırıntıları, ince ve kaba taneli tüfitik tortullar, breşik çamurtaşlan (kuruma breşleri) kireçtaşları, turba ve bitkili çamurtaşlan ve traverten ayrı fasiyesler olarak seçilmektedir. Gölsel istifin asıl oluşturucu, yerli litolo- jisi tüfitik kırıntılılar olup diğerleri bu evsahibi tortullar içine değişik seviyeler halinde yerleşmiştir. İstifin il- ginç fasiyesi turbalardır. Geç Holosen yaşlı (C14 meto- duna göre 2010 + 80 ile 1810 + 65 yıl) bu fasiyesin ka- lori değerleri 2301 ile 3165 kCal / kg arasındadır.

Turbaların kalori değerleri yaşlan ile mukayese edildi- ğinde aşırı yüksek ve hatta linyit türü kömürlere yakın olduğu görülmektedir (Bouska, 1981). Bu durum turba- laşmaya başka faktörlerin de kanştığını ortaya koy- maktadır.

Acıgöl maarındaki dolgunun oluşumunu etkileyen süreçler Kazancı ve diğ. (1995) de özetlenerek veril- miştir. Bu makalenin amacı önceki çalışmayı genişlet-

55

(2)

A K D E N İ Z (Mediterranean)

Şekil 1. A) Kapodokya Bölgesi ve çalışma yerinin bulduru haritası (kesik çizgili kare içindeki siyah dörtgen) B) Acıgöl civarının jeolojik haritası (Ercan, 1987 ve Pasquare ve dig., 1988'den değiştirilerek alınmıştır).

Simgeler: 1- tç Anadolu Senozoyik volkanikleri, 2- Miyosen öncesi kayaçlar, 3- Eski lav akmaları, 4- Ig- nimbritler, 5- Yeni lav akmaları, 6- Piroklastik tortul- lar, 7- Güncel alüvyon tortullar, 8- Maar ve diğer Ku- vaterner volkanik merkezler. Volk. fazlar: I- Üst Miyosen, II- Pliyosen, İÜ- Kuvaterner.

Figure L Location of the Cappadocia district (dashed frame) and the study area (black square) in the Cenozoic volcanics at the central Anatolia. B) Geological map of the Acıgöl area (modified from Ercan, 1987 and Pasquare et aL, 1988). 1- Cenozoic volcanics in Central Anatolia, 2- Pre - Miocene rocks, 3- Older lava flows, 4- Ignimbrites, 5- Younger lava flows, 6- Pyroclastic deposits, 7- Recent alluvial deposits, 8- Maar and Quaternary vole, centers. Volcanic pha- ses: I- Upper Miocene, II- Pliocene, III- Quaternary.

(3)

mektir. Bunun için istifte tortul fasiyes ayırımına gidil- miş, önceki araştırmada bulunmayan birçok yeni analiz yapılmıştır. Elde edilen bulgularla jeotermal faaliyetin fasiyes çeşitlenmesine etkileri ve bilhassa turbaların yüksek kalorili oluşlarına katkıları tartışılmaktadır.

BÖLGESEL JEOLOJİ

Acıgöl maarı İç Anadolu'da Kapadokya olarak ad- landırılan bölgede yer alan Kuvaterner yaşlı pek çok volkanik çıkış merkezlerinden biridir (Şekil 1). Bu böl- ge Senozoyik volkanik istifinin en iyi korunduğu ve yü- zeylendiği yerdir. Volkanizma Miyosen'den Holosen'e kadar başlıca üç temel fazda aralı olarak meydana gel- miş, farklı çıkış merkezlerinden yayılan volkanik mal- zeme geniş alanları örtmüştür.

İç Anadolu ve Kapadokya yöresinin volkanik istifi ve bunlan doğuran tektonizma önceki pek çok araştır- mada ele alınmıştır (Sassano, 1964; Pasquare, 1968; In- nocenti ve diğ., 1975; Batum, 1978; Ercan, 1984; Pas- quare ve diğ., 1988; Ercan ve diğ., 1991; Toprak,1994;

Aydar ve diğ., 1994). Batum (1978) yörede ilk kez 11 formasyon ayırarak volkanik stratigrafi kurmuş ve da- ha önce savunulan görüşlerin tersine, 2 ve 3 volkanik çıkış merkezi değil, yörede üç temel fazda pek çok vol- kanik merkezin faaliyetle olduğunu vurgulamıştır.

Farklı araştırmacıların elde ettiği radyometrik yaş veri- leri (Batum, 1975; Innocenti ve diğ., 1975; YeğingiK 1984; Besang ve diğ., 1985) Batum (1978)?un yorumla- rını desteklemektedir, acıgöl maarı son volkanik fazda, Pleyistosende (0.7 m.y.) oluşmuştur ve buradaki pirok- lastikler, Batum (1978)'un volkanik stratigrafisindeki 8.

formasyon olan "Beyaz Tüflerme dahildir.

Acıgöl maannın yakın civannda pek çok püskürme- li ve patlamalı çıkış merkezi yer alır (Şekil 1). Yakla- şık 300 km2tlik bir alanda maar, tüf halkası, tüf konisi, lav domu şeklindeki merkezler içice ve yan yana bulu- nurlar (Şekil 1, 3, 4). Bunların tümüne yakını Kuvater- ner (3. volkanik evre)'de oluşmuştur. Bu yakın oluşum ve toplu bulunuş yörenin büyük bir çöküntü kalderası (down - sag caldera) olarak yorumlanmasına yol açmış- tır (Nevşehir kalderası: Öngür, 1978; Yıldırım ve Öz- gür, 1979, 1981; Ekingen, 1982; Tokgöz ve Bilginer, 1982; Ercan ve diğ., 1991; Gevrek ve Kazancı, 1994).

Acıgöl maarı bu olası kaldera içinde bulunmaktadır.

Acıgöl Maarı

Acıgöl maannın bugünkü biçimi eliptik olup, oriji- nal uzun ekseni 2200 m'dir. Güney yansı sonradan bü- yük bir riyolit domu ile işgal edilmiş ve maar çukurlu- ğu büyük ölçüde daralmıştır (Şekil 2). Maar

Güney

Acıgöl

maar gölü ' *°

\ (maar lake)

Şekil 2. A) Acıgöl maannın topoğraftk haritası. Maar çeperi tırtıklı çizgi ile belirtilmiştir. Maann güney kısmı ri- yolit domu ile kaplanmış olup maar gölü kuzeyde A ve B sektörleri halindedir. Buradaki düz kalın çizgi gölü boşaltan drenaj kanalını temsil eder. B) A'daki D - D' hattı boyurca alınmış jeolojik kesiti.

Figure 2. A) Topographic map of the Acıgöl maar, whose so- uther part is occupied by a large rhyolitic intrusion.

The maar's rim is shown by the jagged line. The ma- ar lake is divided as A and B sector in the north. B) Cross - section correspond to transect D - D' in A.

57

(4)

duvarlarının maar göl tabanından yüksekliği 62 m, böl- gede oluşturduğu huni biçimli röliyef 40 m kadardır.

Duvarların göl içine eğimi halen 120 - 200 arasında ol- makla birlikte orijinal eğimin çok daha fazla olduğu sa- nılmaktadır. Maarın içi 0.96 km2, tortulları ile birlikte kapladığı olan 4.5 km2fdir. Maar duvarlarının eğimi, maar yarıçapı ve oluşturucu piroklastik tortullarının ta- ne özellikleri dikkate alınarak, maarın orijinal çukurlu- ğunun 350 m - 450 m arasında olduğu tahmin edilmiş- tir. Buna göre en az 300 m lik bir kısmı sonradan dolarak kapanmıştır.

Maarın güney yarısını kaplayan riyolit sokulumu to- poğrafik olarak önemli bir yükselti teşkil eder (Şekil 3B). Yaklaşık 0.3 m.y. önce yerleşmiştir ve Batum (1978) un stratigrafisinde 9. birim olan "Riyolotik Dom ve Lav Akmaları" na dahildir. Maar oluşumu ise daha eski olup 0.7 my önce gerçekleşmiştir (Besang ve diğ.,

1977; Innocenti ve diğ., 1975).

Maan oluşturan piroklastik istifin özellikleri taş ve kum ocağı yarmalarında iyi gözlenir. Genel olarak açık renkli, ince taneli, pümisçe zengin piroklastiklerle, kah- ve siyah renkli lapilli tüflerin arkalanmasından oluş- muştur. Tümüyle gevşek ve / veya dağılgan haldedir.

Tabaka kalınlıkları 0.2 - 75 cm arasındadır. Piroklastik istifin taban düzeylerinde çapı 1 m'ye ulaşan granit blokları gözlenir. Bunlar muhtemelen patlama sırasında temelden kopartılmışlardır. Maar istifinin içinde yer yer antidün ve küçük ölçekli çapraz tabakalarıyla tipik olan base - surge tortulları gözlenil*. Mineralojik yapı sadedir. Litik ve mineral taneler camsı tanelerden ha- cimce daha az miktarlarda bulunur. Tüm litofasiyes top- luluğu Schimincke ve Fisher (1984) ve Cas ve Wright (1988)'de tanımlanan klasik maar tortullarının benzeri- dir.

Maar Gölü tortulları maar duvarlarını ve riyolit do- munu uyumsuz olarak üstler.

Maar Gölü

Acıgöl maarının gölü (0.21 km2), aşırı sivrisinek ürettiği gerekçesiyle 1972fde 3 m derinliğinde bir drenaj kanalı açılarak boşaltılmıştır. Bu kanal yaklaşık 500 m uzunluklu olup K - G yönlüdür ve gölün güney yarı- sında bulunur. Halen, gölün kuzey yansında kış ve ilk- bahar aylarında küçük su birikintileri oluşur ve kısa sü- rede kurur. Kalan sürede göl tabanı açıktadır ve hemen hemen düzdür. Eski göl topoğrafik olarak biri kuzeyde (A), diğeri güneyde (B) iki sektöre ayrılmıştır ve gü- neydeki 20 cm daha yüksektedir (Şekil 3).

Göl kıyısındaki dalga aşındırma teraslarının ko- numlarına göre, kanal açılmazdan önce göl derinliği ba- zı yıllar 4 m'ye ulaşabilmekte, bazı yıllar ise tümüyle kurumaktaydı. Ortalama 1 m civarında olmuştur. Gö- lün kış aylarında donduğuna ilişkin kayıt yoktur. Göl

m

Şekil 3. Acıgöl maarı eski göl tabanı ve maar duvarlarını oluşturan piroklastik tortullar (Şekil 2 A'daki A sek- törü). 1- Yüzeylenmiş turba, 2- Göl tabanında tra- verten, 3- Gölün en düşük kotlu çayır kaplı bölgesi, 4- Maar dışında lav domlan. Resim kuzey batıya doğru alınmıştır.

Figure 3. Pyroclastic deposits on the maar walls (A sector in Fi- gure 2). 1- Peat, 2- Travertine, 3- Marsh deposits, 4- Lava domes, photo taken from southwest direction.

suyu eskiden beri acı ve / veya az tuzludur (Lahn, 1948;

Keller, 1974). Göl adının da buradan kaynaklandığı sa- nılmaktadır.

Acıgöl maarının gölü, dışarıdan su girişi olmadığı gibi dışarıya su boşalamının da bulunmadığı kapalı, küçük bir depolanma havzasıdır. Beslenme yalnızca 0.96 km2flik drenaj alanına düşen yağış ile olur. Göl ta- banının rakımı 1270 m'dir. Yan kurak bir iklimin hü- küm sürdüğü bu yörede ortalama yağış miktarı 389 mm / yıFdır. Yaz günlerinin ortalama sıcaklığı 29.5°C, kı- şın ise 10.9°C dir (Met. Bült., 1974). Drenaj alanı çıp- laktır ve seyrek otlar dışıhda bitki örtüsü bulunmaz. Bu nedenle yağışlı dönemlerde fazla miktar tortul maar du- varlarından göl içine aktarılır. Rüzgar erozyonu da önemli ölçülerdedir.

Acıgöl maan gölsel dolgusunun en üst 3 m si turba ocağı yarmalannda, hemen altındaki 3 m de drenaj ka- nalı duvarlarında incelenebilir. Bu 6 m'den başka yü- zeyleme yoktur. İleriki bölümlerde tanıtılacak fasiyesler bu kesimde gözlenir (Şekil 3 - 5).

İNCELEME YÖNTEMİ

Maar gölü dolgusunun saha incelemesi, 1992 yazın- da, tek tabaka gözlemlerine dayalı kesit ölçümü ve sis- tematik örnek toplama şeklinde yürütülmüştür. Drenaj kanalı duvarlan ve turba ocağı yarmaları uygun kesitler oluşturmakta ve dolguyu 3 boyutlu inceleme imkanı vermektedir (Şekil 3 - 6). Ayrıca RD - 200 EDA radon dedektörü ile tortulların kapsadığı radon gazı ölçümleri

(5)

Tablo 1. Acıgöl maar dolgusunun bazı düzeylerinin kimyasal bileşimi. 5/2 ve 5/3 fasiyes 5'in orta ve üst tabakala- rını 6/1 ve 6/2 ise fasiyes 6'nın taban ve tavanı tem- sil eder.

Table L Chemical analyses of the samples taken from Acıgöl maarfacies (512 and 513 belong to middle and upper units of fades 5, 6/1 and 612 belong to upper and bot- tom units of fades 6).

yapılmış ve sonuçlar önceki yıllarda elde edilenler ile karşılaştmlmıştır. Tortul örnekleri rutin laboratuvar teknikleri ile analiz edilmiştir. İnorganik tortullarda pet- rografik inceleme, eleme ve hidrometre yöntemleri ile tane boyu analizleri, ağır mineral tanımlamaları, HC1 ile CO3 miktarı tayinleri, major ve minör elementler için kimyasal analizler ve elektron mikroskobu incelemeleri yapılmıştır. Turba örneklerinde ise spor - polen tanım- lamaları, organik madde kapsamı (ISO R - 562'ye göre;

kükürt için ASTM D. 3177), toplam karbon, kül miktarı (ISO R - 1171fe göre), nem (ISO R - 589'a göre) Au - As - Hg kapsamı ve kalorifik değer analizleri (DİN 51900fa göre) gerçekleştirilmiştir (Tablo 1 - 3).

Gölsel istiflerde, özellikle maar gölü tortullarında ra- don, altın, cıva ve arsenik gibi özel bazı elementlerin aranmasının amacı, göl suyuna zeminden sıcak suların karışıp karışmadığının ortaya koyulması, ısıtıcı siste- min (varsa) niteliğinin açıklanmasıdır. Yüksek radon akifer varlığını temsil eder (Shigeno, 1990). Isınmayı doğuran su döngüsü dokunan (connective) veya dola- şan (convective) tipte olabilmektedir (White, 1973).

Tablo 2. Turba ve bitkili çamurtaşlarının (fasiyes 5) palinolo- jik kapsamı.

Table 2. Palynological content of peat and plant - bearing mudstones (facies 5).

Göl istifin temel element bileşimi, volkaniklastikler ve bitkili çamurtaşları için olağan sınırlar içindedir (Tablo 2, 3). Hg tüm örneklerde 0.1 ppm civarında, As 45-100 ppm arasındadır. As turbalarda göreceli olarak yüksektir. Örneklerde Au izlenmemiştir (Au için bu ça- lışmada yararlanılan aletin tanımlama sınırı 0.5 gr / ton).

MAAR GÖLÜ DOLGUSU VE FASİYESLERİ Acıgöl maarı tortul dolgusunun gözlenebilen en üst kesimlerinin saha ve stratigrafık durumu şekil 5fte veril- miştir. Ayırtlanan başlıca fasiyesler şunlardır: Göl ke- narı kırıntılıları (fasiyes 1), kaba taneli tüfitik tortullar (fasiyes 2), breşleşmiş çamurtaşları (kuruma breşleri - fasiyes 3), kireçtaşlan (fasiyes 4), turba ve bitkili ça- murtaşlan (fasiyes 5), ince taneli tüfitik tortullar (fasi- yes 6) ve traverten (fasiyes 7). Stratigrafik olarak en üst- teki travertenler (fasiyes 7) hariç, diğer fasiyes tabakaları çoğunlukla birbirleriyle ardalıdır (Şekil 5).

Dolgunun toplam kalınlığı bilinmemektedir. Bununla birlikte yüzeylenmiş kısımların da fasiyes 1 ve 2'den oluştuğu sanılmaktadır. Belki maar içinde daha göl doğmamışken, dik maar duvarlarından aşırı miktar malzeme kitle halinde dökülerek (avalanching) orijinal maar çukurluğunu büyük ölçüde (en az 300 m) doldur- muştur. Jeofizik kayıtlarda belirlenen bazı tortul nite- likleri de bu dolma fikrini desteklemektedir (Ekingen, 1982; Tokgöz ve Bilginer, 1982).

Maar gölünün ilk oluşumu ve / veya içinde tortul- laşmanın başladığı zamana ait kesin yaş verisi yoktur.

Fasiyes 2fnin en alt stratigrafık seviyede bulunan taba- kaları bazı tipik olmayan güncel, gölsel gastropod ve la- melli kabuklan kapsar. Aynı şekilde fasiyes 5 içindeki spor ve polen dağılımı depolanmanın erken Holo- sen'den günümüze kadar sürdüğünü göstermektedir (Tablo 2). Bu çalışma kapsamında, fasiyes 5'in (turba ve bitkili çamurtaşları) en alt ve en üst tabakalarından C14 yöntemiyle yaşlandırma yapılmış (Şekil 4, 5) ve 2010 ± 80 ile 1810 ± 65 tarihleri elde edilmiştir. Turba- ların radyometrik yaşlan, spor - polen kapsamıyla 59

(6)

Tablo 3. Göl dolgusundaki üç adet turba seviyesinin (fasiyes 5) bileşim özellikleri (Analiz yöntemleri için metne bakınız).

Table 3. Representative analyses of the three peat units (fa- des 5) in the Acıgöl maar lake -fill succession (see text for method of analyses).

Analizler (analyses) Nem%

Kül%

Kükürt org. - piritik % külde % toplam % Kalorifik değerler düşük kCal/kg yüksek kCal/kg

Element % (elements %) C

H N O S

Orijinal (doğal) örnekler (peat samples) turba düzeyleri

Alt Orta Üst 10.00 16.00 9.6 26.92 22.50 43.06

Kurutulmuş örnekler (dried peat samples) turba düzeyleri

Alt Orta Üst

0.74 1.03 1.77 3165 3414

36.83 3.49 20.37 0.74

0.76 0.84 1.60 2974 3230

34.43 2.96 1 21.72 0.76

0.30 0.42 0.72

2301 2485

27.19 2.34 1.36 16.15 0.30

29.91 0.82 1.15 1.97 3584 3793

26.79 0.90

1.00 1.90

3655 3845

47.63 0.33 0.47 0.80

2609 2749 külsüz örnekler (ash - free samples)

58.39 5.53 2.62 32.29 1.17

55.98 4.81 2.65 35.32 1.24

57.44 4.94 2.87 34.12 0.63

L1 L 2

Şekil 4. Göl istifinin en üst kesimlerinin ölçülü kesitleri. Yer- leri için Şekil 5A'ya bakınız.

(Tablo 2) uyumludur ancak, bunun gölsel dolgunun ya- şını değil, yalnızca yaşını ortaya koyduğu hatırlanma- lıdır.

Fasiyes 1: Göl kenarı kırıntılıları

Kısmen karasal kısmen su içinde depolanmış olan bu kırıntılı tortullar göl kıyısı boyunca yerleşmiştir.

Figure 4. Representative logs of lake -fill succession. See Fig. 5A for location.

Gölsel fasiyesleri çevreler ve onlarla yanal geçişlidir (Şekil 5). Bugün bile maar duvarlarının alt etekleri önünde oluşumu devam etmektedir. Boşaltıhştan ön- ceki göl su seviyesinin üst düzeyini işaret eden dalga aşındırma platformu veya taraçası oldukça iyi korun- muştur (Şekil 6). Fasiyesin gözlenebilen tortulları 0.2 - 2 m kalınlığa sahip boylamsız kırıntılılardır. Çoğu yer-

(7)

Şekil 5. Acıgöl nıaar dolgusunda ayrılan fasiyeslerin alan- sal (A) ve stratigrafik (B) dağılışı.

Figure 5. The areal (A) and stratigraphie (B) distribution of main lake sediments.

de aşınmış veya üzeri örtülmüştür. Maksimum tane boyu 18 cm olmakla birlikte 6 - 1 0 cm çapında taneler yaygındır. Tabakalanma kötü gelişmiştir. Sınırlı sayı- daki gözlem noktalarında yukarı doğru incelme ve açık doku (open - work texture) belirgin özelliklerdir. Bazı yerlerde ise silt - kil boyu taneler arasına gömülmüş ça- kıllar gözlenir.

Fasiyes kolüvyon veya etek döküntüleri olarak depo- lanmıştır. Güncel eşdeğerlerinde iyi gözlendiği gibi bu oluşuklarda tane dökülmesi ve moloz akması türü gra- vite etkili tane taşınmaları (avalanches) yaygındır (Selby, 1994). Bir bölüm tane su içine ulaşmış ve fakat bunlar delta oluşturamamıştır.

Gölün güncel topografyası ve göl kıyı tortularının dağılımı, bu fasiyesin göl alanının daralmasında rol oy- nadığını göstermektedir. Maar duvarlarının yüksek eğimli ve tümüyle gevşek piroklastiklerden yapılı ol- ması, bu fasiyes tortullarının sürekli beslenmesini ve gelişmesini sağlamıştır.

Fasiyes 2: Kaba taneli tüfltik tortullar

Fasiyes incelenen istifin alt kesimini meydana getirir (Şekil 4). Kesin kalınlığı ölçülememektedir ve muhte- melen dolgunun altta kalan kısma da bu tortullardan ku- ruludur. Mavimsi gri renkli zayıf tutturulmuş tüfit ve / veya tüfitik kumtaşı - çamurtaşı olup yerel oksitlenme sebebiyle sarımsı ve yeşilimsi kesimler meydana gel- miştir. Tek belirgin tortul yapı kalınlıkları 2 - 15 cm arasında değişen paralel tabakalanmadır. Yer yer biyo-

Şekil 6. Göl istifinin drenaj kanalı içindeki, turba içerme- yen bölümü. Şekil 4'teki kesit Ll'ın ölçüm yeri. Ok dalga aşındırma taraçasmı (gölün en yüksek su se- viyesini) göstermektir.

Figure 6. Lake fades except peat distributions in the artifici- al channel, the location of measured section ofLL Arrow indicates high level of lake water.

türbasyon nedeniyle tabaka ara yüzeyleri belirsizleş- miştir. Tabakalarda ekseri normal, seyrekçe ters derece- lenme izlenmektedir. Ortalama tane boyu 0.2 mm, mak- simum tane boyu ise 2.2 mm olarak ölçülmüştür.

Fasiyes tortullarında göl kıyısından merkeze doğru be- lirgin bir tane boyu incelmesi izlenir. Taneler köşeli - az köşelidir. Fasiyes minerolojik açıdan sadedir. İri ta- nelerin tümü pümis ve obsidyen parçalarıdır. İnce tane- ler arasında az oranda feldspast ve kuvars, nadiren biyo- tit ve hornblende gözlenmiştir.

Fasiyeste CaCO3 oranı düşey yönde değişme göste- rir. Altlarda %6.4 olan bu oran üst kesimlerde %18fe ulaşır. Genel kimyasal bileşimi ise diğer fasiyeslerle benzerlidir (Tablo 1).

Fasiyes içindeki lamellibranş kabuk kırıkları bu tor- tulların sulu ortamda depolandıklarını açık şekilde or- taya koymaktadır. Muhtemelen bu fasiyes havza kenarı tortullarının (fasiyes 1) su içindeki yanal devamı olarak meydana gelmişlerdir. Yağışlı dönemlerde gravite kontrollü taşınmalarla (avalanches) maar duvarlarından havzaya aktarılan tortulların su içine ulaşanları, dalga- larla dağıtılarak bu fasiyesi oluşturmuştur. Fasiyesin gelişmesinde dalga etkinliğinin tipik işaretleri, lamel- libranş kabuklarının aşırı kırıklanmış olması ve düz- lemsel tabakaların varlığıdır. Dalga faaliyeti olmasaydı, yalnızca kıyıda veya kıyı yakını kesimlerde pümis par- çalarının egemen olduğu asıltıdan çökelim görülürdü.

Oysa tabakalar göl merkezine doğru uzanmaktadır. Fa- siyes içinde kütle taşınmalarının işaretleri olan derece- 61

(8)

lenmeler mevcuttur. Ters derecelenme moloz akmaları- na özgüdür. Normal derecelenme gösteren tabakalar da aynı şekilde maar duvarlarından başlayıp su altında de- vam eden türbülan karakterli moloz akmalarıyla oluşa- bilmektedir.

Fasiyesin çökeldiği göl çok derin değildir, zira dalga- lar tabanı etkileyebilmiştir. Zaman içinde göldeki CaCO3

miktarının arttığı ve %6.4'ten %18'e yükseldiği izlenir.

Bu artış göl suyundaki buharlaşma ile yakın ilgilidir ve fasiyesin depolandığı göl üzerinde iklimin tesirli olduğu ortaya koymaktadır.

Fasiye 3: Breşleşmiş çamurtaşları

Çamurtaşı breşleri şeklinde de adlandırılabilecek fasiyes 35 cm ve 45 cm lik üst üste iki seviye halinde, önceki fasiyes 2'nin üst kısımları içine gömülmüş ola- rak bulunurlar (Şekil 4 - 7). Her iki seviyenin taban do- kanakları ani / kesin geçişlidir (Şekil 6). Yanal uzanım- larda göl içi alana doğru kalınlaşarak giderler. Fasiyesi tanımlayan breşleşme alttaki seviyede çok tipiktir. Ta- neler çubuksu, yassı, düz biçimli, genellikle orta - ince çakıl boyundadırlar. Seviyenin alt kısımlarında tane bo- yu daha iri, üstlere doğru incelir (Şekil 7). Üstteki ikinci seviyede breşik doku, güncel alterasyon ve / veya top- raklaşma sebebiyle ancak sınırlı alanlarda korunabil- miştir.

Çamurtaşlannın tüfitik karakteri belirgin olup silt - kil boyu volkanik kırıntılılar ile kalsiyum karbonattan yapılmışlardır. Her iki seviyede de CaCO3 miktarı sevi- yelerin altından üstlerine doğru artar. Alttakinde bu oran %18'den 33fe, üst seviyede ise %25'den 39'a ulaş- mıştır. İlginç olarak breş taneleri matriksten daima da- ha az oranda CaCO3 kapsamaktadır. Matriks gözenekli- dir. Gözeneklerin bir kısımının biçimlerini ilginç olup, silindirik tüpsü ve düşey yönde daralan tüpler halinde- dir. Bu tür gözeneklerin kök izleri ve kuruma çatlak dol- guları olduğu düşünülmektedir.

Fasiyesin oluşumu, gölün aşırı sığlaşma dönemle- rinde, karbonat çökelimi ve biyotürbasyonun eşlik ettiği kuruma olayları ile kontrol edilmiştir. İklim periyodik olarak yağışlı ve kurak hal almış ve iki fasiyes birimi çökelmiştir. Kurak dönemde göle çok az tortul taşına- bilmiş, göl tabanı kuruyabilmiştir. Sığ göllerde bu du- rum olağandır (Eugster ve Hardie, 1978; Eugster, 1986).

Fasiyes 4: Kireçtaşları

Bu fasiyes breşik çamurtaşı seviyeleri ile birlikte gözlenir ve onları üzerleyen 19 cm ile 24 cm kalınlığın- da iki tabakadan kuruludur (Şekil 5 - 7). Tabaka kalın- lıkları yanal yönde, breşlerin tersine, göl içine incel- mektedir. Fasiyes dismikritten yapılmıştır. Yer yer bitki kök faaliyetlerine bağlı olarak mikrobreşleşme

Şekil 7. Şekil 6'da işaretli yerin yakından görünüşü. Fasi- yes 3'ün üst tabakası büyük ölçüde topraklaşmaya uğramıştır. Aynı şekilde fasiyes 4'ün üst seviyesi parçalanmıştır. Çekiç 40 cm.

Figure 7. Close review of the narrow in figure 6. The upper unit of fades 3 is obscured by recent pedogenic processes. The upper unit of fades 4 is brecciated.

The hammer is 40 cm.

gözlenir. Ayrıca kök kalıpları ve rastgele dağılmış mollusk kavkıları kapsamaktadır. Fasiyesin her iki sevi- yesinin üst kısımları kalker kabuklarda (kalkret) yaygın olan laminalanma bulundurmaktadır. Bu kesimlerde al- veoler doku, yuvarlağımsı taneler ve tane çeperlerini iz- leyen mikroçatlaklar gözlenir. Tüm bu dokusal özellik- ler topraklaşmaya giden ileri bir alterasyonu temsil etmektedir.

Elektron mikroskobu incelemeleri karbonat çamuru- nun mikrosferlerden meydana geldiğini ortaya koymuş- tur (Şekil 8). Hamurdaki yuvarlağımsı yapıların bir kıs- mı eşboyutlu ve ideal küre biçimli iken, bir kısmı düzensizdir. Bu tarz oluşumlara travertenlerde (Chafetz ve diğ., 1991), anoksik göl tortullarında (Dickman, 1986) ve tuzlu sulu geçici göllerde (Meyers, 1990) rast- lanmış, mikroalglerin ya da bakterilerin ürünü olabile- ceği belirtilmiştir. İncelediğimiz örneklerde herhangi bir alg izi gözlenmemiş olup,*dolayısıyla bu mikrosfer- lerin bakteriler tarafından meydana getirilmiş olması kuvvetle muhtemeldir. Fasiyesin breşlerle ardalı saha durumu (Şekil 5 - 7), ortamda aşırı sığlaşma ve kuru- ma evrelerini yüksek göl seviyesinin izlediği, karbonat- ların bu dönemde çökeldiğini belirtmektedir. Yüksek su seviyesine sahip gölde bakteri faaliyeti çökelimi yönlen- direbilmiştir.

Fasiyes 5: Turba ve bitkili çamurtaşları

Bu fasiyes göl dolgusunun üst kesimlerinde bulunur ve ince taneli volkaniklastikler (fasiyes 6) içine yerleş- miştir (Şekil 5, 9). Turba 17 cm, 70 cm ve 45 cm kalın-

(9)

Şekil 8. Kireçtaşlarının (iasiyes 4) mikrokürcciklerindcn meydana gelen ve bakteriyal faaliyete yorulan iç yapısı.

Figure 8. Microspheroidal structures of bacterial activity in the faciès 4.

lığında üç seviye halindedir. Bitkili çamurtaşlan ilk turba seviyesinin (17 cm) altında, 40 cm kalınlığında olup, içindeki organik madde - bitki - oranı hacim ola- rak %18'e yaklaşmaktadır. Çamurtaşlan tüfitik karak- terlidir. Kapsadığı bitkilerin dokuları turbalar ile benze- şir.

Fasiyesin en üstteki seviyesi (45 cm), hem doğal sü- pürülme hem de hammadde işletmeleri sebebiyle geniş ölçüde yüzeye çıkmıştır (Şekil 9). Bu üstü açılma yü- zünden yaz aylarının sıcak günlerinde kendi kendine yanmakta ve beyaz küle dönüşmektedir (Yazarlardan biri - A.İ.G. - tarafından 1992 Ağustosunda yanma sı- caklığı 550°C olarak ölçülmüştür).

Turba seviyeleri gölün doğu kenarlanna yakın böl- gelerde en fazla kalınlığa sahiptir. Göl içine doğru nis- peten incelir, batı ve güney kesirrtlerde gelişmemiştir (Şekil 4, 5). Alt ve üst turba tabakaları oldukça gevşek ve aşın gözeneklidir. Bitkilerin ince ve ipliksi dokuları vardır ve olasılıkla çayır ve yosun türü organizmalar ta- rafından oluşturulmuşlardır. Ortadaki seviye ise (70 cm) nispeten pekişmiştir ve bitkiler kaba ipliksi doku- dadır. İçlerinde Compositae familyasından Onopordium

Şekil 9. Acıgöl maar dolgusunda yer alan turbaların (fasi- yes 5) saha görünüşü. A) En üst turba seviyesi üzerinde rüzgar erozyonu nedeniyle zayıflamış in- ce taneli tüfitik tortullar (fasiyes 6). Resmin geri- sinde yüzeylenmiş turba (1) ve gölsel taraça (2) görülüyor. B) Doğal yanma ile üst turbanın küle dönüşmüş durumu. Kişi yanmaya uğramamış or- ta turba seviyesini açan yarma içindedir.

Figure 9. Areal view of faciès 5. A) The upper unit of fades 6.1) Terrace of lake. 2) The ash part of peat. B) Fired and ash part of upper peat unit. The person stands in the unfired part of peat.

sp. ve Cirsium sp. dal ve kök parçaları seçilebilmekte- dir. Palinolojik incelemeler her üç seviyenin benzer top- luluk içerdiğini gösterir ve özellikle Taxodicea ile Gra- minae türleri yaygındır (Tablo 2). Bir bölümünün havza dışından aktarılmış olması kuvvetle muhtemeldir, an- cak bu topluluk genelde step türü kuru - soğuk iklim şartlarını yansıtmaktadır. Fasiyesin bütün tabakaları bolca küçük boylu Gastropoda kavkı ve kavkı parçalan bulundurur.

Alt ve üst turba seviyelerinin C14 yöntemi ile yaş- landırılması yapılmıştır. Yaşlandırma örnekleri alt* se- viyenin alt kısımlaıı ile üst seviyenin üst kısımlarından

63

(10)

seçilmiş olup, altta 2010 ± 80 yıl, üstte 1810 ± 65 yıl bulunmuştur. Sonuçlar bu fasiyesin kabaca 200 yıllık bir zaman diliminde çökeldiğini göstermektedir.

Turbaların laboratuvar incelemeleri, beklenilenden yüksek kalori değerlerine ve çok az kül içeriğine sahip olduklarını göstermektedir (Tablo 3). Toplam 7 örnek- ten elde edilen minimum değer 2301 kCal / kg, maksi- mum ise 3165 kCal / kg'dir. Orijinal ve kuru örnekler arasındaki kalori farkının azlığı da dikkat çekicidir (Tablo 3). Bu değerler turbalar için oldukça yüksek olup linyit mertebesindedir (Bouska, 1981; Trinkle ve Ho- wer, 1984; Shimoyama, 1984). Fasiyesin element bile- şimi ile içerdikleri Au, Ag ve As değerleri de tüfitik tor- tullara (fasiyes 2 ve 6) yakındır (Tablo 3).

Fasiyes 6: İnce taneli tüfitik tortullar

Fasiyes istifin üst kesimlerinin oluşturan ve geniş yayılımlı tortullarıdır. Turbalar bunların içinde geliş- miştir (Şekil 5B). Hali hazırda göl tabanında yüzeyler.

Beyaz renkli, ince taneli volkaniklastikler olup hiç bir pekişme göstermezler. Maksimum tane boyu 12 mik- ron, ortalama tane boyu ise 2 mikron olarak ölçülmüş- tür. Paralel laminalanma tek tanıtman tortul yapıdır.

Turba seviyelerine yakın yerlerde deformasyon yapıları izlenir.

XRD analizleri ve SEM incelemeleri tortulların esas olarak pumis tozlarından meydana geldiğini göstermiş- tir. Az oranda kuvars, feldspat, kalsit ve jips bulunur.

Herhangi bir kil minerali saptanamamıştır. Fasiyesin çok ince taneli tortullardan kurulu olması ve yalnızca paralel laminalanma gözlenmesi, bunların gölde asıltı- dan çökeldiğini düşündürmektedir. Muhtemelen gev- şek maar duvarlarından rüzgar erozyonu ile göle aktarı- lan malzeme burada çökelmiştir. Az orandaki kalsit ve jips ise göl seviyesinin çok düştüğü veya tümüyle kuru- duğu evrelerde oluşmuştur.

Fasiyes 7: Travertenler

Traverten göl istifinin en üstünde yalnızca bir yerde yama şeklinde gözlenir (Şekil 4, 5). Göl tabanında 0.6 m yükseldikte, 5 m çapında az çok konik bir biçime sa- hiptir ve fasiyes 6'nın tortullarıyla çevrelenmiştir. Par- lak beyaz renklidir. Gözenekli ve ipliksi bir dokusu var- dır. Tüpsü ve yuvarlağımsı olabilen boşlukları küçük boyutludur. Birimin taze yüzeyinde basamakvari yapı- lar gözlenir. Bunlar ekseri hidrotermal sulann yüzeyden akışı sırasında oluşmaktadır (Julia, 1981). Tortul yarı - katılaşmıştır. Fasiyes muhtemelen sıcak su çıkışı ile ilgili olup, çok yakın dönemde gölün çekildiği veya tü- müyle kuruduğu kurak / yarı - kurak iklimde meydana gelmiştir.

TARTIŞMA VE SONUÇLAR

Acıgöl maan Kapadokya bölgesinin büyük volkanik

Şekil 10. Maar içindeki jeotermal süreçlerin işleyişi (şe- matik). Dokunan (A) ve Dolaşan (B).

Figure 10. The cartoon modelling of geothermal system in the maar. Connective (A) system, convective (B) system.

çıkış merkezlerinden biridir. Boyutları ile püsküren ürünlerinin oranına göre de "büyük boyutlu maarlar"

grubuna girer (Gevrek ve Kazancı, 1994). Maar gölü tortullarının da en iyi geliştiği yerdir. Civarda bol olan sıcak su kaynaklan ve Acıgöl içinde oluşan traverten, yörenin jeotermal bakımdan aktif olduğunun açık işa- retleridir. Bu nedenle, maardaki gölsel depolanma bir yandan iklim ve havza geometrisi, diğer yandan jeoter- mal olaylarla etkilenmiş ve kendine özgü bir istif oluş- turmuştur. Acıgöl maarının tortul dolgusu başlıca iki özelliğe sahiptir. Birisi sınırlı depolanma alanında fasi- yes çeşitliliği göstermesi, öteki çok genç turbaların yüksek kalorili oluşudur. Bu özelliklerin ortaya çıkma- sında jeotermal aktivitenin rol oynadığı düşünülmekte- dir.

a) Acıgöl maarmdaki jeotermal etkinlik

Acıgöl maannda travertenlerin varlığına rağmen, ta- rafımızdan yapılan radon gazı ölçümleri ve jeofizik in- celemeler (Ekingen, 1982; Tokgöz ve Bilginer, 1982), derinlerde sıcak su doygunluk zonu veya bir akifer var- lığı göstermemiştir. Bu durum maardaki ısı akısının dokunan sistem (connective system) de olduğunu belirt- mektedir. Dokunan sistem (connective system) de yağış suyu / meteorik su, volkaniklastik kayaçlannın fazlaca gözenekli oluşlarının da yardımıyla derinlere sızar.

Kızgın kayalarla temasa gelir, ısınır ve sıcak su kayna- ğı olarak yeryüzüne döner (Şekil 10A). Bu sistemdeki su döngüsü iklim değişmelerine karşı dolaşan sistem- den (connective system) çok daha duyarlıdır (White, 1973). Isı akısının dolaşan sistemde (connective system) olması durumunda, kızgın kaynaktan gelen ısı akısı önce akiferi ısıtır, sonra bu akiferden sıcak su kaynaklan beslenir (Şekil 10B). Fasiyes analizlerine gö- re Acıgöl maarından sürekli bir sıcak su çıkışı yoktur.

Kurak iklim dönemlerinde yok olan ancak yağışlı dö- nemlerde yeniden oluşan sıcak sular göle girmektedir.

Bu girişin gölün su bütçesinde değil ama su kimyasında

(11)

değişikliklere yol açtığı ve devirsel karbonat çökelimi- ni sağladığı istiften anlaşılmaktadır. Kurak iklim dö- nemlerine yağış azlığı nedeniyle göl seviyesi düşmüş- tür. Bu sırada yeraltından gelen olası ısı akısı sıcak - kurak dönemlerde buharlaşmayı ve gölün kurumasını daha da hızlandırmış olmalıdır. Buna karşılık soğuk - kurak dönemde ise bu ısı akısı maar içinde düşük su seviyeli, göreceli ılık bir göl ortamı yaratacaktır. Böyle- ce yerel olarak aşın bitki gelişmesi olmuş, bundan do- ğan organik yığışım daha sonra hızlı şekilde turbalaş- mamıştır. Isı akısının kömürleşme üzerine olumlu etkisi iyi bilinen bir özelliktir (Bouska, 1981).

b) Acıgöl maarında gölsel depolanma

Gölsel istif yedi fasiyesten oluşur. Genelde karbo- natlar (fasiyes 4 ve 7) ile organik tortullar (fasiyes 5), uygun ortam koşullarında kırıntılıların içine yerleşmiş veya kırıntılılarla ardalı hale gelmiştir. Bunların yerle- şimi maar duvarlarından kırıntılı aktarılmasının kesil- diği zamanlara karşılık gelir. Göle tortul taşınmasını hem yağışlı iklim hem de maann yüksek röliyefi kont- rol etmiştir. Hale hazırda maar içi duvarlarının eğimi 12 - 200, yüksekliği 60 m'den fazladır. Başlangıç za- manlarında bu değerlerin 35 - 400 ile 300 - 350 m dola- yında olduğu tahmin edilmektedir. Depolanmalı maar gölü maksimum 1100 m çapında, 0.21 km2 yüzölçümlü küçük bir havza olup (orijinal maar 2200 m) suyu za- man zaman tümüyle kuruyabilmiştir. Depolanma tarihi boyunca gölün genelde sığ kaldığı, fasiyeslerin fosil kapsamı ve kaba taneli kıyı tortullarından (fasiyes 1) anlaşılmaktadır.

Olası depolanma tarihçesi özetle şu sırayı izlemiş- tir:

1) Mevcut yerşeklinin boyut ve röliyefinden anla- şıldığına göre önce büyük bir freatomagmatik patla- mayla, derinliği 350 m'ye ulaşan maar meydana geldi.

Maar oluşumunu izleyen, duvarlarından büyük miktar malzeme maar çukurluğuna aktarıldı ve orayı doldurdu.

Bu dönemde henüz göl yoktu. Olasılıkla maar çukurlu- ğunun %75 den fazla bir kısmı bu ilk evrede, karasal şartlardaki kütle taşınmalarıyla (tane dökülmeleri ve çekim akmalanyla) dolduruldu.

2) Maar duvarlarının eğimi azaldıkça, buralardan çukurluğa aktarılan malzeme de azaldı. Bu azalışa pa- ralel olarak Holosen ve öncesindeki yağışlı iklim dö- nemlerinde maar çukurluğunda su birikerek göl meyda- na geldi. Gölü oluşturan döneniin yağış sulan, duvarlardan göl içine malzeme aktanlmasını yeniden başlattı. Su seviyesinin yükseldiği dönemlerde karbo- natlar (fasiyes 4), düştüğü ve kuruduğu dönemlerde ku- ruma breşleri (fasiyes 3) oluşmuştur. Kapalı göllerde kuruma ve buna bağlı olan sedimanter breş oluşumları olağan özelliklerdir (Last, 1992). Acıgöl'de çökelen kar-

bonatların olağan gölsel karbonatlardan farkı vardır.

Dismikrit dokulu bu karbonatlar, mikrobiyal kökenin işareti olan mikrokürelerden yapılmıştır (Şekil 8). Mik- robiyal olaylar (bakteri ve / veya alg faaliyetleri) göller- de her zaman az çok bulunur, fakat karbonat çökeltebi- lecek yoğunluğa özel durumlarda erişebilirler (Tucker ve diğ., 1990). Acıgöl maar gölünde hidrotermal süreç- ler bakteriyal faaliyeti hızlandırmış veya hiç olmazsa başlatmış olabilir. Kireçtaşlarının fosil kapsamı ve do- kusal özellikleri karbonat çökelimini yüksek su seviye- sinde ve bunu oluşturan yağışlı iklim dönemlerinde gerçekleştiğini gösterir. İstifte kireçtaşları ile kuruma breşleri tekrarlandığına göre (Şekil 5) kurak ve yağışlı iklim dönemleri birbirini izlemiştir. Yağışlı dönemin yalnız göl su bütçesini değil, yeraltı sıcak suyunu da et- kilemiş olabileceğine yukarıda değinilmişti. Bu sonuç- lar birbirine eklenirse, göldeki mikrobiyolojik faaliyetin sıcak su girişi sonucu yoğunlaştığı söylenebilir.

3) Dolgu istifinin en üst 3 m'lik bölümü, ince taneli volkaniklastikler (fasiyes 6) ve bunlar içine yerleşmiş, aynı zamanda onlarla yanal geçişli turba ve bitkili ça- murtaşlan (fasiyes 5) içermektedir (Şekil 5). Turbalar yerinde oluşmuştur. Bunları meydana getiren bitkilerde hiç bir taşınma izi yoktur. Bitki tipi ve spor - polen özelliklerine göre, gölün çekili dönemlerinde, göl tabanı çoğunlukla ot türü bitkiler, daha az oranda kamış ve köklü bitkiler ile kaplanmıştır. Bu sırada iklim kuru ve soğuktur. Turbaların içinde bulunan spor ve polenlerin (Tablo 2) büyük kısmı maar dışından aktarılmıştır ve bu topluluk çevrede soğuk ve kuru iklimin hüküm sür- düğünü belirtir. Çevrede az bitkili soğuk ve kurak iklim hüküm sürerken, maar içinde kalın turba seviyeleri oluşturacak kadar yoğun bitki gelişmesi bir tersliktir.

Buradaki jeotermal süreçlerin maar içinde, korunaklı, özel bir bitki gelişim alanı oluşturduğu anlaşılmakta- dır. Maar gölü zaman zamar maar duvarlanndan aktarı- lan ince taneli kırıntılı malzemenin asıltıdan çökelebil- diği (fasiyes 6), nispeten derin su kütlesi haline dönüşmüştür. Bu sırada (yüksek su seviyesi) turba malzemesi, bitkili bataklık, tümüyle örtülmüştür. Gö- mülme, hem su seviyesi, hem de asıltıdan çökelme tor- tul ile sağlanmıştır. Fasiyes 5 ile fasiyes 6!nın tabakala- n birbiriyle ardalı halde olduğuna göre, oluşumlan sağlayan soğuk- kuru ve yağışlı iklim dönemleri en az üç kez birbirini izlemiştir.

4) Turbalann her üç seviyesinden beşer örnek analiz edilmiş ve beş örneğin ortalaması o seviyenin değeri olarak Tablo 3fde verilmiştir. Buradaki dikkat çeken du- rum, turbaların genç yaşlarına rağmen (alt turba seviye- si 2010 + 80 yıl, üst seviye 1810 + 65 yıl) sahip olduk- lan yüksek kalori değerleridir. Kaldı ki hemen yok denecek kadar az gömülmüşlerdir (Şekil 5). Bunun ya- nında turba seviyeleri göreceli olarak kalın (40 cm, 70 cm, 17 cm) ve oluşturucu bitki çeşidi az sayıdadır.

65

(12)

Tüm bu özellikler bir arada ele alınınca, yoğun bitki ge- lişmesine tesir eden jeotermal süreçlerin hızlı turbalaş- maya da sebep olduğu anlaşılmaktadır. Birikmiş bitki- sel malzemenin üzerine ince tanelilerce örtüldükten sonra bunlar içine yayılan ısı homojen bir turbalaşmaya yol açmıştır. Üst üste gelen üç seviyede de turbalaşma- nm aynı derecede bulunuşu (Tablo 3) bu konuda önem- li bir ipucudur ve bu yorumu destekler. Gölsel istifin en üstündeki, yeni oluşmuş travertenlerin varlığı dikkate alınarak bu süreçlerin hali hazırda da devam ettiği söye- lenebilir.

Acıgöl maarından elde edilen sonuçlar maar gölle- rindeki depolanma şartlarının olağan göllerden bir hay- li farklılık gösterdiğini ortaya koymaktadır.

KATKI BELİRTME

Bu çalışma Ankara Üniversitesi, Araştırma Fonu tarafın- dan desteklenen 91.05.01.01 nolu proje kapsamında, pek çok kurum ve kişinin katkılarıyla gerçekleştirilmiştir. Kimyasal analizleri Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Labora- tuvarlarında R. Narin'in desteğiyle, yaş tayinleri W. Nemec'in aracılığı ile Trondheim Laboratoriet for Radiologisk Datering (Norway)'de S. Gulliksen tarafından yapıldı. Saha ve labora- tuvar çalışmaları Ö. ileri ve L. Karadenizli'nin yardımlarıyla gerçekleştirildi. Makaledeki fikirlerin olgunlaştınlmasında, Kazancı ve diğ. (1995)'i yayınlandığı dergi için inceleyen W.

Nemec (Norveç), L. Cabrera (ispanya) ve M.W. Last (A.B.D.)'ın eleştirilerinden büyük ölçüde yararlanıldı. B. Va- rol karbonat fasiyeslerin tanımı ve yorumunu yaptı. Yazarlar tüm katkılar için şükran ve minnet borçludurlar.

DEĞİNİLEN BELGELER

Ambert, P., 1989, Les maar languedociens. Leur contribution a revolution morphologique Quatemaire. Bull. As- soc. Geogr. Fr. 66, 379 - 385.

Aydar, E., Gündoğdu, N., Bayhan, H. ve Gourgaud, A., 1994, Kapadokya Bölgesinin Kuvaterner yaşlı volkaniz- masimn volkanik - yapısal ve petrolojik incelenme- si. Doğa Yerbilimleri Dergisi cilt 3, sayı 1, 25 - 42, TÜBİTAK.

Bahrig, B., 1989, Stable isotope composition of msiderite as an indicator of the paleoenviromental history of oil shale lakes. Paleogeog. Palaeoclimatol., Palaeoecol., 70,39-141.

Batum, I., 1975, Petrographiche und geochemische in den vul- kangebieten Göllüdağ und Acıgöl (Zentralanatolien, Türkei): Doktora tezi, Albert Ludwigs Üniv. Frei- burg, Almanya, 102 s.

Batum, I., 1978, Nevşehir güneybatısındaki Göllüdağ ve Acı- göl yöresi volkanitlerin jeolojisi ve petrografisi. Ha- cettepe Üniv. Yerbilimleri Derg. 4,50 - 69.

Besang, C., Echardt, F.J., Harre, W., Kreuser, H. and Muller,

P., 1977, Radiometrische alterbestimmugen an Neo- genen eruptivegesteinen der Turkei. Geol. Jahrb., B -25,3-36.

Bouska, V., 1981, Geochemistry of Coal In: Series of Coal Sciences and Technology, 1, Elsevier Pub., 284 pp.

Amsterdam.

Brugal, J.P., Ambert, P., Bandet, Y., Leroy, S., Roiron, P., Sue, J.P. et Vernety, J.L., 1990, Mammiferes et ve- geteaux du maar Pliocene final de Nogoret (Escan- dorgue: Herault, France). Geobios. 23, 231 - 247.

Cas, R.A.F. and Wright, J.V., 1988, Volcanic Succession;

Modern and Ancient. Unwin Hyman Pub., 528 pp., London.

Chafetz, H.S., Rush, P.F. and Utech, M.N., 1991, Microenvi- ronmental controls on mineralogy and habit of Ca- CO3 precipitates: an example from an active traver- tine system. Sedimentology 38, 107 - 126.

Dickman, M., 1.985, Seasonal succession and microlamina formation in a meromictic lake displaying varved se- diments. Sedimentology 32, 109 - 118.

Ekingen, A., 1982, Nevşehir kalderasında jeofizik prospeksi- yon sonuçları: Türkiye Jeoloji Kurultayı 1982 Bildi- ri Özetleri Kitabı 82.

Ercan, T., 1987, Orta Anadolu'daki Senozoyik volkanizması.

MTA Derg. 107, 119-140.

Ercan, T. ve Yıldırım, T., 1988, Maar volkanizmasının özel- likleri ve Anadolu'dan örnekler. Akdeniz Üniv. İs- parta Müh. Fak. Derg., 4, 36 - 52.

Ercan, T., Akbaşlı, A., Yıldırım, T., Fişekçi, A., Selvi, Öl- mez, M. ve Can, B., 1991, Acıgöl (Nevşehir) yöre- sindeki Senozoyik yaşlı volkanik kayaçların petro- lojisi. MTA Derg. 113, 31 - 44.

Eugster, H.P., 1986, Lake Magadi, Kenya: a model for rift valley hydrochemistry and sedimentation? In: Sedi- mentation in African Rifts (Eds. L.E. Frostick et al.,), Geol. Soc. Spec. Pub., 25, 177 -189.

Eugster, H.P. and Hardie, L.A., 1978, Saline lakes. In: Lakes:

Chemistry Geology, Physics (Ed. A. Lerman), 237 - 284.

Fisher, R.V. and Schimincke, H.U., 1984, Pyroclastic Rocks.

Springer Verlag, 448 pp., Berlin.

Gevrek, A.I. ve Kazancı, N., 1994, Material - rich and - poor maars with examples from central Anatolia, Turkey.

International Volcanology Congress, IAVCEI, Abs- tracts, Ankara.

Innocenti, F., Mazzuoli, R., Pasquare, G., Radicati di Brozolo, F. and Villari, L., 1975, The Neogene calc - alcaline volcanism of central Anatolia: geochronological da-

(13)

ta on Kayseri - Niğde area. Geol. Mag., 112, 349 - 360.

Julia, R., 1983, Traverten: In: Carbonate Depositional Envi- ronments. (Eds. P.A. Scholle, Don G., Bebout and C.H. Moore). AAPG Tulsa Meni. 33, 64 - 72.

Kazancı, N., Gevrek, A.î. ve Varol, B., 1995, Facies changes and high calorific peat formation in a Quaternary maar lake, central Anatolia, Turkey: the possible ro- le of geothermal processes in a closed lacustrine ba- sine. Sedimentary Geol. 94, 225 - 266.

Keller, J., 1974, Quaternary maar volcanism near Karapınar in central Anatolia. Bull. Volcanology, 38, 378 - 396.

Lahn, E., 1948, Contribution a l'etude geologique et geomorpholgique des lacs de la Tuquie. Miner. Res.

Explor. Ins. Publ. Turkey, Series B, no 12, 117 pp.

Ankara.

Last, W.M., 1992, Petrology of modern carbonate hardgro- unds from East Basin Lake, a saline maar lake, sout- hern Australia. Sediment. Geol., 81, 215 - 229.

Last, W.M. and De Deckker, P., 1990, Modern and Holocene carbonate sedimentology of two saline volcanic ma- ar lakes, southern Australia. Sedimentology, 37, 967 -981.

Metereloji Genel Müdürlüğü, 1974, Türkiye Meteroloji Bülte- ni. No 448 - 1974, Başkanlık Basımevi, Ankara.

Meyers, P.A., 1990, Impact of late Quaternary fluctuation in water level on the accumulation of sedimentary or- ganic matter in Walker Lake, Nevada. Palaeogeogr., Palaeoecol., Palaeoclimat., 78, 229 - 240.

Öngür, T., 1978, Nevşehir kalderası: TJK 32. Bilimsel ve Teknik Kurultayı Bildiri Özetleri Kitabı, 43.

Pasquare, G., 1968, Geology of the Cenozoic volcanic area of central Anatolia. Atti Accad. Naz. Lincei, Mem. Se- ries, 9, 53 - 209.

Pasquare, G., Polli, S., Vezzoli, L. and Zanchi, A., 1988, Con- tinental arc volcanism tectonic setting in central Anatolia, Turkey. Tectonophysics, 146, 217 - 230.

Sassano, G., 1964, Acıgöl (Nevşehir) bölgesi Kuvaterner vol- kanizması MTA Derg. 63, 16-21.

Selby, M.J., 1994, Hillslope sediment transport and depositi- Makalenin geliş tarihi: 25.10.1995.

Makalenin yayma kabul tarihi: 15.02.1996.

Received October 25,1995.

Accepted February 15,1996.

on. In: Sediment Trasport and Depositional Proces- ses (Ed. by K. Pye), 6 1 - 8 3 , Blackwell Pub. Lon- don.

Shigeno, H., 1990, Application of geochemistry in geothermal field development of Japan. UNIT AR /UNDP Geot- hermal Programme, Technical Guide, 5, 183 s.

Shimoyama, T., 1984, Sulphur concentration in the Japanese Palaeogene coal. In: Sedimentology of Coal and Co- al - bearing Sequences (Eds. R.A. Rahmani and R.M. Flores), Intern. Assoc. Sedimentol. Spec. Pub.

7, 361 - 374.

Tokgöz, T. ve Bilginer, Ö., 1982, Acıgöl (Nevşehir) kalderası rezistivite etüdü. MTA Rap., 7154 (yayınlanma- mış)- Ankara.

Toprak, V., 1994, Central Kızılırmak Fault Zone: Northern Margin of central Anatolia Volcanics. Journal of Earth Sciences vol, 3, no, 1, 29 - 38, the Scientific and Technical Research Council of Turkey, Ankara.

Trinkle, E.J. and Hower, J.C., 1984, Petrography of the midd- le Pennslvanian Upper Eikhorn no. 3 coal of eastern Kentucyk. In: Sedimentology of Coal and Coal - be- aring Sequences (Eds. R.A. Rahmani and R.M. Flo- res), Intern. Assoc. Sedimentol. Spec. Pub. no 7, 349 -360.

Tucker, M.E., Wright, W.P. and Dickson, J.A.D., 1990, Car- bonate Sedimentology. Blackwell Pub., 482 pp, Lon- don.

White, D.E., 1973, Characteristics of geochemical resources.

In: Geothermal Energy (Eds. P.G. Kruger and C. Ot- te), Stanford Üniv. 95 - 128, California.

White, J.D.L., 1992, Pliocene subaquous fans and Gilbert - type deltas in maar crater lake, Hopi Buttes, Navajo Nation (Arizona), U.S.A., Sedimentology, 39, 931 - 946.

Yeğingil, Z., 1984, Fizyon izleriyle tarihlendirme yönteminin obsidiyenlere uygulanması: TÜBİTAK Arkeometri Ünitesi Bilimsel Toplantı Bildirileri 5. Tebliğler Ki- tabı, 94 -100.

Yıldırım, T. ve Özgür, R., 1981, Acıgöl Kalderası. Jeomorf.

Derg. 10, 59 - 70.

67

(14)

Referanslar

Benzer Belgeler

Buzul çağı sonra değişen iklim koşullarına bağlı olarak ve özellikle artan buharlaşma miktarına göl seviyeleri alçalmış veya bazı göller kurumuştur... •

Göllerin, istek üzerine süresi uzatılacak şekilde, 15 yıllığına özel şirketlere kiralanacağı belirtiliyor.Burada "göl geliştirme" adı verilen faaliyet,

yapıml planlınan ıcrmik sanıİalın ıemcl aıma ıöreni köylülerin en8elleme§i n.d.niJle i|ari biİ ıadhc ençlçndi.. cökova, TurkĞvl.ri kdiminde kurutacak 2rı0

Alan 100cm 2 oldu˘gu anda dairenin yarı¸capının de˘ gi¸sim hızı a¸sa˘gıdakilerden

Ayrıca dünyada pek az yerde ve Salda Gölü sularında yaşayan, fotosentez yapan ve oksijen üreten tek hücreli Siyanobakterler (Cyanobacteria) (mavi-yeşil alg olarak

Zira anayasa gibi dili, üslubu ve muhte- vasıyla toplumun her kesimini kuşatma- sı gereken en temel hukuki belgede, ül- kede baskın grup olsa da, belirli bir etnik grubun

Otel Standart Oda : Tüm odaların zemini halı kaplı olup, odalarda küvetli banyo, merkezi sistem klima, direkt hatlı telefon, saç kurutma makinesi, kablosuz

Yukarıdaki sayı doğrusunda gösterilen noktalardan hangisi yanlış verilmiştir. Hangisi