• Sonuç bulunamadı

Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığında Serum Lipid Düzeylerinin İncelenmesi#

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığında Serum Lipid Düzeylerinin İncelenmesi#"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Serum Lipid Düzeylerinin İncelenmesi #

Saliha ERCAN*, Aydan ÇAKAN*, Şevket DERELİ*, Ayşe ÖZSÖZ*, Dilek KALENCİ**

* İzmir Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim Hastanesi Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Kliniği,

** İzmir Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim Hastanesi Biyokimya Laboratuvarı, İZMİR

ÖZET

Bu çalışmada, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH)’nda serum lipid seviyeleri araştırıldı. KOAH tanısı ile tedavi alan 100 erkek hasta ve 30 sağlıklı gönüllü kontrol grubu, serum lipid düzeyi ve lipid fraksiyonları yönünden karşılaştırıldı.

KOAH’lı grupta serum total kolesterol (ortalama 158.1 mg/dL) ve trigliserid (95.9 mg/dL) seviyesi kontrol grubuna (koles- terol ortalama değeri 213 mg/dL, trigliserid ortalama değeri 174.2 mg/dL) göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük bulundu (p< 0.05). Serum LDL (ortalama 87.6 mg/dL), VLDL (ortalama 34.8 mg/dL) seviyesi de kontrol grubuna (ortala- ma 121 mg/dL, 34.8 mg/dL) göre düşük bulundu. Ancak aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (p> 0.05). Her iki grubun HDL seviyeleri yönünden anlamlı fark yoktu (KOAH’lı grup ortalama 49.6 mg/dL, kontrol grubu 55.3 mg/dL).

Anahtar Kelimeler: KOAH, serum lipid seviyesi.

SUMMARY

Investigating the Serum Lipid Levels in Chronic Obstructive Pulmonary Disease

In this study, it is investigated serum lipid levels in patients with chronic obstructive pulmonary disease (COPD). One hun- dred males who were being treated for COPD and 30 healthy volunteers were compared according to their serum lipid le- ves and lipid fractions. In COPD group; serum total cholesterol (mean 158.1 mg/dL) and triglyserid leves (95.9 mg/dL) we- re found statistically meaningfully low than the control group (cholesterol 213 mg/dL, triglyserid 174.2 mg/dL) (p< 0.05).

Serum LDL (87.6 mg/dL), VLDL (34.8 mg/dL) leves were also low than the control group (121 mg/dL, 34.8 mg/dL), but the difference were not statistically meaningful (p> 0.05). There were not significant difference between HDL levels of both group (COPD group 49.6 mg/dL, control group 55.3 mg/dL).

Key Words: COPD, serum lipid level.

# Bu çalışma, Toraks Derneği 2. Ulusal Kongresi (6-10 Mayıs 1998, Antalya)’nde sunulmuştur.

(2)

Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) olan- larda koroner kalp hastalığının sık rastlanmadığı bilinmektedir. KOAH’lı hastaların büyük kısmı sigara içen ve sedanter hayat tarzı olan yaşlı, er- kek hastalardır. Sigara içimi, yaş, cinsiyet ve se- danter yaşam, bilinen aterosklerotik risk faktör- leridir. Bu aterosklerotik risk faktörlerine rağmen KOAH’lı hastalarda koroner aterosklerozun sık görülmemesi, ilgi çekici ve incelenmesi gereken bir konu olarak görülmektedir. Çalışmamızda KOAH’lı hastalarda serum lipid düzeylerinin ve lipid fraksiyonlarındaki değişikliklerin, sağlıklı kontrol grubu ile karşılaştırmalı olarak araştırıl- ması amaçlanmıştır.

MATERYAL ve METOD

Bu çalışma, kliniğimizde 1995-1996 yılları ara- sında KOAH tanısı ile yatarak tedavi gören 100 erkek olguyu kapsamaktadır. Olgulara öykü, fi- zik muayene, akciğer grafisi, spirometrik testler, elektrokardiyografi (EKG) bulguları ve arteryel kan gazlarına bakılarak tanı konulmuştur. Hasta- lar, amfizem ağırlıklı A grubu (30 hasta) ve bron- şit ağırlıklı B grubu (70 hasta) olmak üzere 2 gru- ba ayrılmıştır. Kor pulmonalesi olan hastalar için ayrı bir gruplama yapılmamış ve çalışmaya kon- jestif kalp yetmezliği olan hastalar alınmamışlar- dır. Her 2 grup da kendi içinde arteryel kan gaz- larındaki parsiyel oksijen basınçlarına göre pO2 40 mmHg altında, pO240-50 mmHg arasında ve pO250 mmHg üstünde olmak üzere 3 gruba ay- rılmıştır. Kontrol grubu olarak sağlıklı, gönüllü 30 erkek olgu alınmıştır. Çalışma grubundaki hasta- ların kan gazlarına göre dağılımı;

A grubu (30 hasta) B grubu (70 hasta) 1. pO240 mmHg ↓ 1. pO240 mmHg ↓

(5 hasta) (22 hasta)

2. pO240-50 mmHg 2. pO240-50 mmHg

(18 hasta) (34 hasta)

3. pO250 mmHg ↑ 3. pO250 mmHg ↑

(7 hasta) (14 hasta)

Klinik olarak hipertansiyon, karaciğer yetmezli- ği, böbrek fonksiyon bozukluğu, diabetes melli- tus, hipotiroidi, periferik dolaşım bozukluğu, ai- levi hiperlipidemi anamnez ve bulgusu olan ve plazma lipidleri üzerine etkili ilaç (nikotinik asit,

ketokonazol vb.) kullanan hastalar çalışma kap- samına alınmamışlardır.

Hastaların ve kontrol grubunu oluşturan olgula- rın EKG’leri alındı, solunum fonksiyon test (SFT)’leri “Minjart Vicatest” 4 tipi kuru spiro- metre cihazı ile solunum laboratuvarında yapıldı.

Arteryel kan gazları tayini ABL 330 kan gazı analizatörü kullanılarak tayin edildi. Çalışmamı- zın materyalini oluşturan 100 KOAH’lı ve 30 sağlıklı kontrol grubunun öyküleri alındı. Fizik muayeneleri yapıldıktan sonra sabah aç karnına (son yemekten 12-14 saat sonra), biyokimyasal analiz için venöz kan örnekleri alındı. Kolesterol, trigliserid, HDL, LDL ve VLDL ölçümleri için en- zimatik yönteme dayanan KİT’ler kullanıldı. Di- ğer biyokimyasal tetkiklerde Tecnican RAX-T oto analizötöründen yararlanıldı.

Gerek hasta gerekse kontrol grubundan elde edilen değerler ayrı ayrı toplanarak aritmetik or- talamaları alındı. Sonuçlar Ege Üniversitesi Bil- gisayar Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde Newman Keuls testi kullanılarak istatistiksel ola- rak değerlendirildi.

BULGULAR

Çalışmaya alınan 100 KOAH’lı erkek hasta ve 30 gönüllü kontrol grubu yaş, arteryel kan gaz- ları değerleri, SFT’leri, sigara öyküleri, kan lipid ve lipid fraksiyon değerleri açısından karşılaştı- rılmıştır. Hasta, kontrol grubu ve subgruplar yaş ortalaması açısından karşılaştırıldığında fark ista- tistiksel olarak anlamsız bulunmuştur (p> 0.05) (Tablo 1). Kan gazı değerleri karşılaştırıldığında pH dışındaki diğer parametrelerde gruplar ara- sında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuş- tur (p< 0.05) (Tablo 1).

Hasta ve kontrol grubu kullandıkları sigara pa- ket/yıl olarak karşılaştırıldığında aradaki fark is- tatistiksel olarak anlamlıdır (p< 0.05) (Tablo 2).

Hasta ve kontrol grubu solunum fonksiyonları bakımından değerlendirildiğinde KOAH grubun- da ventilasyon bozukluğu saptanırken, kontrol grubunda solunum fonksiyonları normal bulun- muştur. Tüm parametrelerdeki fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p< 0.05) (Tablo 2).

Hasta ve kontrol grubu kan lipid ve lipid fraksi-

(3)

grubunda kontrol grubuna göre düşük total ko- lesterol ve trigliserid değerleri tespit edilmiş olup aradaki fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p< 0.05). Ancak KOAH subgrupları arasındaki fark anlamlı bulunmamıştır (p> 0.05). Lipid fraksiyonlarında hasta grupta tespit edilen dü- şük değerler istatistiksel olarak anlamsız bulun- muştur (p> 0.05). KOAH subgrupları arasındaki fark da anlamsızdır (Tablo 3).

TARTIŞMA

Kan lipidleri ile ateroskleroz arasındaki ilişki, ilk kez 1913 yılında, kolesterolden zengin diyetle beslenen tavşanlarda aterosklerozun gelişmesiy-

le gösterilmiştir (1-3). Sigara içimi, yaş, cinsiyet ve sedanter yaşam bilinen aterosklerotik risk faktörleridir. Bu aterosklerotik risk faktörlerine rağmen bazı çalışmalarda, KOAH’lı hastalarda koroner aterosklerozun nadir olduğu gösteril- miştir (4-6). Serum lipid düzeylerinin incelenme- si bu hastalarda aterosklerozun nadir görülme nedeninin aydınlatılmasına yardımcı olacaktır.

Çalışmamızda koroner aterosklerozun gelişme- sinde önemli yeri olan total kolesterol ve triglise- rid miktarını KOAH’lı hasta grubunda, kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı ölçüde düşük bulduk. Plazma lipoprotein fraksiyonları incelendiği zaman aterojenik lipoprotein olarak Tablo 1. Hasta ve kontrol grubunun yaş ve kan gazı değerleri karşılaştırılması.

A B

1 2 3 1 2 3 Kontrol p

Yaş ortalaması 55.0 59.9 56.1 60.4 63.5 64.2 54.4 > 0.05

pH 7.33 7.31 7.34 7.31 7.29 7.32 7.40 > 0.05

pO2 37.1 44.6 53.8 33.3 45.6 54.7 90.9 < 0.05

pCO2 63.0 54.1 55.7 51.6 42.7 61.2 32.7 < 0.05

HCO3 26.8 34.0 32.1 27.1 29.4 31.3 20.1 < 0.05

SO2 67.7 75.3 85.8 63.4 79.3 85.5 88.3 < 0.05

Sigara 34.2 50.5 41.7 58.6 41.6 47.8 10.3 < 0.05

paket/yıl

Tablo 2. Hasta ve kontrol grubunun SFT bakımından karşılaştırılması.

SFT KOAH Kontrol p

VC (%) 43.5 88.3 < 0.05

FEV1(%) 22.5 79.2 < 0.05

FEV1/VC (%) 51.9 95 < 0.05

Tablo 3. Hasta ve kontrol grubunun kan lipid ve fraksiyon değerleri karşılaştırılması.

Serum değeri A B

(mg/dL) 1 2 3 1 2 3 Kontrol p

Kolesterol 151.2 172.5 162.5 155.5 146.7 160.3 213.4 < 0.05

Trigliserid 71.8 92 89.8 114.8 98.3 109.1 174.2 < 0.05

HDL 50.6 59.3 56.8 41.6 46 43.8 55.3 > 0.05

LDL 93.8 85.5 91.2 83.2 77.5 94.8 121.9 > 0.05

VLDL 18 23.3 19 22.2 19.8 22.7 34.8 > 0.05

(4)

bilinen LDL ve VLDL değerlerinin KOAH’lı hasta grubunda düşük olmasına rağmen, kontrol grubu ile aradaki farkı istatistiksel olarak anlamlı bul- madık.

1983 yılında Kats ve arkadaşları, 10 yıl süreyle izledikleri 250 kor pulmonaleli hastayı solunum yetersizliğinin derecesine göre 5 gruba ayırarak, serum lipid düzeylerini tayin etmişlerdir (7).

Hastaların solunum yetersizliğinin ağırlığı ora- nında serum kolesterol ve beta-lipoprotein sevi- yelerinde azalma, HDL seviyesinde ise artma tespit edilmiştir. pO2 ile lipoprotein lipaz (LPL) ve serum heparin seviyeleri arasında ileri dere- cede anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Araştırmacı- lara göre bu hastalarda hipoksemi sonucu se- rum heparin seviyeleri yükselmekte ve bu da LPL aktivitesini arttırmaktadır. LPL aktivitesinin artışı ise bir risk faktörü olarak bilinen beta-li- poprotein seviyesini azaltmaktadır (7). Çalışma- mızda serum beta-lipoprotein, LPL ve heparin se- viyesine bakmadık. Serum seviyesine baktığımız HDL’de KOAH grubu ve kontrol grubu arasında istatistiksel olarak anlamlı fark gözlemedik.

Hatabay ve arkadaşları, KOAH’lı, KOAH dışı ak- ciğer hastalığı olan ve sağlıklı kontrol grubunun serum lipid düzeylerini karşılaştırmalı olarak araştırmışlardır. Bu çalışmada total lipid, triglise- rid ve VLDL kolesterolü sağlıklı kontrol gruba göre anlamlı düşük, HDL kolesterol düzeyi ise anlamlı yüksek bulunmuştur. KOAH’lı hastalar- da, koroner arter hastalığının seyrek görülme nedenlerinden birinin, HDL kolesterol düzeyin- deki artma olabileceği sonucuna varılmıştır (5).

Fekete ve Mösler, yaşları 44-82 arasında olan 21 erkek, 8 kadın 29 KOAH’lı hasta ve kontrol gru- bu arasında serum lipid düzeylerini araştırdıkları çalışmalarında, sadece kadınlarda trigliserid dü- zeyini kontrol grubuna göre anlamlı oranda dü- şük saptamışlar, kolesterol, HDL ve LDL değerle- rinde ise bir fark gözlememişlerdir (8).

Özbay, bronş astmalı kişilerde serum lipid dü- zeylerini incelemiş; ortalama HDL kolesterol se- viyesini kontrol grubundan düşük, trigliserid se- viyesini yüksek bulmuş ancak bu fark istatistik- sel açıdan anlamlılık göstermemiştir (9).

Karakuzu ve arkadaşları da, konjestif kalp yet- mezliği olan hastalarda serum lipid seviyelerini incelemişler ve çalışma grubunda, serum total kolesterolü, trigliseridi kontrol grubuna göre an- lamlı derecede düşük bulmuşlardır. Özellikle bu konjesyona bağlı bağırsak duvarı ve karaciğerde- ki hipoksemik ortamın lipogenezin yavaşlaması- na sebep olduğu ve bunun sonucu serum lipidle- rinin düşük bulunduğu öne sürmüşlerdir (10).

Mirrokhimov ve arkadaşları, miyokard infarktü- sü geçirmiş 225 erkek hastayı 1600 m yüksek- likte bir dağ köyünde istirahate alıp, lipid düzey- lerini incelemişlerdir. Bu hastalarda serum lipid düzeyleri antiaterojen yönde değişmiş ve bu de- ğişiklik, dağ ortamından ayrı kaldıktan sonra 10 ay daha devam etmiştir. Bu çalışmada hipoksik ortamın lipidlere etkisini göstermektedir (11).

Hipoksemik ortamda kalp anaerobik yollara sapmakta ve kalbe gerekli enerji başlıca glikoliz yoluyla sağlanmaktadır. Böylece glikojen rezev- leri azalır, miyokardın glikoz tüketimi artar ve kalp laktik asit üretmeye başlar (12). Kor pul- monaleli hastalarda hipoksemi nedeniyle ana- erobik tipte bir metabolizma olduğu ve bu meta- bolizma sonucu miyokardın laktik asit üretimi- nin arttığı Muret ve arkadaşları tarafından göste- rilmiştir (13). Sonuç olarak, KOAH’ta anaerobik metabolizma değişiklikleri, lipid yapımında kul- lanılan asetil ko-A ve NADPH gibi esas madde- lerin sentezinde azalmaya neden olmaktadır. Bu- nun da KOAH’ta serum lipidlerinin düşük sevi- yede olmasının nedeni olduğunu düşünmüşlerdir (12). Glikoz pirüvik asit üzerinden yıkılır. Pirüvik asit ya glikoliz yoluyla laktik asite ya da oksidas- yon yoluyla karbondioksit (CO2) ve suya (H2O) dönüşür. Pirüvik asitin hangi yoldan yıkılacağını, dokunun oksijenlenme durumu tayin eder. Eğer KOAH’lı hastalarda olduğu gibi ortamda hipok- semik koşullar mevcutsa, pirüvik asit glikoliz yoluyla laktik asite kadar yıkılır. Oksijenli koşul- larda ise glikoz oksidasyon yoluna girerek, pirü- vik asit üzerinden asetil ko-A’ya döner. Asetil ko-A lipogenezin esas kaynağı olup, yağ asitleri ve kolesterol gibi birçok önemli lipid maddesinin yapı taşıdır (12,14).

Yine dokularda laktik asitin arttığı hipoksemik şartlarda, oksido-redüksiyon sistemine ait sitok-

(5)

rom-oksidaz gibi enzimlerin konsantrasyonları artar. Damar duvarında sitokrom-oksidaz siste- minin oksidatif kapasite artışı, ateroskleroz ge- lişmesini önlemektedir. KOAH’ta hipoksiye bağ- lı bu enzim aktivitesinin artışı da aterosklerotik lezyonların oluşmasında azaltıcı etki yapmakta- dır. KOAH’lı hastalarda serum heparin, asetil- ko-A, LPL ve laktik asit düzeylerinin araştırıldığı çalışmalardan elde edilen sonuçlar, KOAH lipid metabolizması ilişkisini daha kapsamlı bir şekil- de ortaya koymuştur (7,13). Çalışmamızda hi- poksinin derecelerine göre ayrılan KOAH sub- grupları arasında kan lipid ve lipid fraksiyonları açısından anlamlı fark saptanmadı.

Çalışmamızın sonucunda KOAH’lı hastalarda kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı oranda düşük serum lipid seviyeleri saptadık. Bu hastalarda koroner aterosklerozun az görülme nedenlerinden birinin de, bu lipid seviyesindeki düşüklük olabileceği sonucuna vardık.

KAYNAKLAR

1. Bierman EL, Glomset AJ. Disorder of lipid metabolism.

In: Williams (ed). Textbook of Endocrinolog. WB Saun- ders Company, 1981; 28: 1108-36.

2. Krishan I. Course of prevention of coranary heard dise- ase. Cardiology 1980; 37: 994-1027.

3. Aterosclerosis study group and epidemiology study gru- op for the intersociety commission for heart disease reso- urces. Circulation 1970; 42: 55-95.

4. Tisi GM. Increased high density lipoprotein cholesterol in obstructive pulmonary disease. Metabolism 1981; 30:

340-6.

5. Hatabay FN, Gürkan S. Kronik obstrüktif akciğer hasta- lıklarında serum lipid düzeylerinin incelenmesi. Solu- num Hastalıkları 1993; 3: 307-13.

6. Bulton CH, Mullo E, Harvey J. Plasma and lipoprotein li- pids and apolipoprotein A, A2 and B in patients with chronic air flow limitation. Jr Soc Med 1989; 2: 82-91.

7. Kats GL. Disorders of lipid metabolism in chronic corpul- monale. Kardiologgia 1983; 23: 112-4.

8. Fekete T, Mösler R. Plasma lipoproteins in chronic obst- ructive pulmonary disease. Horm Metabol Resp 1987;

19: 661-2.

9. Özbay B. Bronş astmalı olgularda serum lipid düzeyleri.

Tüberküloz ve Toraks 1997: 117-20.

10. Karakuzu M, Güneri S, Özer M. Konjestif kalp yetmezliği hastalarda serum lipid seviyelerinin incelenmesi. İzmir Göğüs Hastanesi Dergisi 1988; 3: 37-9.

11. Mirrakhimov MM, Aitbaev KA, Marataliev TM, Kim NM.

Possibility of correcting aterogenic dyslipoproteinemia by themantain climate treatment. Kardiologgia 1991; 31:

8-10.

12. Yenson M. İnsan Biyokimyası. İstanbul: Sermet Matba- ası, 1984: 227-334.

13. Muret PR. Circulation coranarie et alteration metaboliqu- es dans le coeur pulmonair chronique. Bull Physiopathol Resp 1972; 8: 1411-4.

14. Pasternak CA. İnsan Biyokimyasına Giriş. Ana Metabo- lizması ve Biyoenerjik. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Yayınları, 1978: 31-121.

Yazışma Adresi:

Dr. Ayşe ÖZSÖZ

İzmir Göğüs Hastalıkları ve

Cerrahisi Eğitim Hastanesi 8/B Kliniği Yenişehir, İZMİR

Referanslar

Benzer Belgeler

Harezm Türkçesi döneminde gördüğümüz ögdül kelimesi Harezmcede sadece “övgüye değer; övgü, hamd” anlamlarında yer alırken, kanaatimce, Eski Uygur Türkçesinde

Paramedian talamik enfarktların akut gelişen bilinç durum değişikliği, nöropsikiyatrik ve vertikal bakış bozuklukları ile karakterize klasik bir triadı vardır

 Açığa çıkan karbondioksitin kullanılan oksijene oranı solunum katsayısı (RQ) değerini verir (R= VC0 2 /V0 2 ).  Karbonhidratların enerjiye dönüşümünde en

&gt; 2,42 mmol/l (&gt; 7,5 mg/dl) Günde 3 kez, 2’şer film tablet Daha önce fosfat bağlayıcı alan hastalarda optimum günlük dozu sağlamak için, serum fosfor

dikkatler hiponatremiye ve daha özellikle de serum sodyumunun hızlı olarak normal veya daha yüksek düzeylere yükseltilmesinin rölü üzerine çekilmek­.. tedir(l).Stems

Karaciğer hastalığı, konjestif kalp yetmezliği, KOAH’ı olan veya eş zamanlı enfeksiyon geçiren ve diğer belirli ilaçları alan (eritromisin, troleandomisin,

Kesin gönderi açıklaması/Tanımı (ADR) : Uygulanmaz Proper Shipping Name (IMDG) : Uygulanmaz Kesin gönderi açıklaması/Tanımı (IATA) : Uygulanmaz Kesin

Tanım: (Sonlu süreksizlik) Bir fonksiyonunun, gibi bir noktanın sağında ve solunda aldığı değerler arasındaki fark sonlu ise, fonksiyonu bu noktada sonlu