• Sonuç bulunamadı

Modern Terapötik Sistemler :

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Modern Terapötik Sistemler : "

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

F ABAD Farın. Bil. Deı;­

,ll, 107 - 113, 1981

F ABAD J. Phaı;m. Sci.

6, 107 - ıı~. 1931

Modern Terapötik Sistemler :

İlac

' ~

Formülasyonunda Yeni Atıhmlar

.1 , 1 \ ' :

Nurten KAYNAR(*) İlbeyi. AGABEYOGLU<*)

Özet : Bugün için hastalıkların teqavisinde kuqa11ılaıJ. ilaç şekil­

leri 'uygul'ama bal<ımi.ndah bazı zorlukfaı' göstermektedir. Özellikle ki"o- nik rahatsızlığı olanların sık sık ilaç ·a:1ma durumunda kalması, unu- tulan dozlara ve mali yüke neden olmaktadır. Paranteral preparatların

kullanımı, özellikle intravenöz ilaç alma zorunluğu, hastanın atı Çek- mesine, hastaneye ve bunları tatbik ·edece).f J.dşilere bağlı' kaİma~ına neden olmaktadır. Bu sakıncaları ort~dan kaldırmak amacıyla, sürekli etkili ve kontrollü salıveren ilaç şekillerinin geliştirilmesi gerekmekte- dir. Bu makalede bahsedilen OCUSERT, PROGESTASERT, OROS,

TRANSİDERM ve SIVI İNFÜZYON SİSTEMLERİ sayesinde tek bir dozun tatbikiyle uzun süre (bir hafta - bir yıl) istenen etki elde edile- bilmektedir. örneğin OROS, mide barsak kanalındaki irritasyonu azal- tarak, uzun süre ilaç salmakta; PROGESTASERT, bir yıl gibi uzun bir süre gebelikten kesin korumaktadır. TRANSİDERM, mide barsak

kanalında bozulan ilaçların deri yoluyla uygun bir şekilde sistemik

dolaşıma girmesini sağlamaktadır. SIVI İNFÜZYON SİSTEMLERİ, has-

taların hastaneye bağımlılıklarını ortadan kaldırırken, OCUSERT, bir

aracı olmadan kişinin kendi gözüne ilaç (uzun süre etkili) uygulaya- bilmesini sağlamaktadır. ·

MODERN THERAPEU'.J'IC SYSTEMS : NEW ENTERPRISES iN DJ!PG FORMULATION

Suınmary : Dosage forms used today for the treatment of disea- ses, present some "difficulties in application. Especially,' patieiıts With chronic sicknesses, ·who have to take drugs frequently, are prone tö missing doses and high cost' of continuous drug intake. The administ- ration of parenteraJs, especially that of intravenous infusion, cause~

tliscomfort and sustained dependance to hosp~tal and

fo

p.ursin{staff.

'.I"herefore, it is nec~ssary to develop dosage forµıs wit):ı cont~olleq and

'( *-> A.ü .. Eczacılık Fakültesi, Far~asötik Teknoloj~ Kürsüsü, Tando-

ğan - Ankara. · - • ~ ı

(2)

t:Ustained release capabilities to counteract the above mentioned dif- ficulties. OCUSERT, PROGESTASERT, OROS, TRANSİDERM and LIQUID INFUSION SYSTEMS mentioned in !his article provide the desired effects for an extended period {one week to one year) by a.

sJngle aplication. OR'OS for instance, lowers the GI irritatıon and re- lease the active drug for a prolonged period. PROGESTASERT on the other hand, acts as a safe contraceptive for a period as long as one year. TRANSIDERM enables those drugs that are degraded in the GI tract to enter the systemic circulation through the skin. LIQUID INFU- SION SYSTEMS reınove the necessity of hospitalizatıon for parente- ral application. OCUSERT allows a patient to administer a sustained dosage form by him or herself.

İlaçla yapılan tedavide, kandaki ilaç konsantrasyonunu tedaviye baş­

lar başlamaz, terapötik seviyeye çı­

kartıp, belirli bir süre o seviyede tut- mak istenir. Klasik ilaç şekillerinin sık sık alınan dozlarıyla kan sevi- yesini belirli düzeyde tutmak kıs­

men mümkündür. Ancak aynı et- kiyi daha seyrek dozlarda ilaç ala- rak gerçekleştirmek amacıyla sü- rekli etkili ve kontrollü salıveren preparat türleri geliştirilmiştir {Şe­

kil !) il, 2).

zaman

Şekil 1 : Sürekli etkili preparatlarla tek dozluk preparatların

zamana karşı kan koın­

santrasyonu değişimleri

Sürekli etkili preparatların bü- yük bir kısmı oral yolla kullanıl­

makla beraber, vücuda yerleştirilen

pellet, rezervuar ve pompalarla flasterler de bu gruba alınabilmek­

ledirler (3).

Bu tür preparatlar kullanıldı­

ğında :

1. Tedavide görülen yan etki- ler azalmakta,

2. Hastanın tedaviye

k9laylaşmakta ve unutulan azalmakta,

uyumu dozlar

3. Kandaki ilaç seviyesi nispe- ten düzgün olup, normal tedavide- ki iniş ve çıkışlar azalmaktadır ( 4, 5, 6.).

Özellikle glokom, hipertansiyon gibi kronik rahatsızlıklarda ihtiyaç duyulan (7) sürekli etkili ve kont- rollü salıveren preparatlardan et- ken maddelerin salıverilme kinetik- leri Şekil 2 de görülmektedir. Bi-

lindiği üzere, sıfırıncı derece kine-

tiğinde hız, birinci derece kinetiğin­

de olduğu gibi zamanla değişme­

yip, daima aynı kalmaktadır. tıı2 kinetiğinde ise, salıverilme hızı za-

manın karekökü ile ters orantılı­

dır.

Sıfırıncı derece kinetiğine uy- gun olarak etken maddenin salıve­

rilişi depo içeren preparatlarda ger-

çekleştirilebilmiştir (OROS, TRAN-

SİDERM, PROGESTASERT, OCU- SERT, vb.). Birinci derece kinetik- le etken maddenin salıverildiği sis-

(3)

3

]

o.,o

"

~

"'

N

:ı:

"'

-,:

"'

w > 0.10

:;/

1/1 0.00

-1!z (1)

Birinci derece

Sıfır derece

7 9 ZAMAN 1 HAFTA l

11

Şekil 2 Farklı preparatlardan et- ken maddelerin salıveril ..

me kinetikleri (Ref. 8)

teınlerde ise bir depo yoktur, do-

layısıyla termodinamik aktivite za- manla düşer. T. Higuchi ve T.S. Ro-

seınan da yaptıkları çalışmalarla tı;2 kinetiğine polimerik matristen etken maddenin salıverilmesi;nin

uygunluk gösterdiğini bulmuşlardır

19, 10, 11).

Klasik ilaç şekilleriyle yapılan

tedavide ortaya çıkan yan etkileri

~zaltmak amacıyla, etken maddeyi

sıfırıncı derece kinetiğine göre (de-

ğişmez hızla) salıveren, terapötik sistemler denen önceden program- lanabilen sistemler geliştirilmiştir.

Üç tip terapötik sistem vardır 112) :

1. Pasif ve önceden program-

lanmış terapötik sistem : Salıveril­

me tüm in vivo fiziksel, kimyasal ve biyolojik etkilerden bağımsız ve önceden programlıdır.

2. Aktif ve dışarıdan program- lanan terapötik sistem : Sistemde elektromagnetik radyasyon gibi dı­

şarıdan gelen kontrol sinyali, ilaç modülüne iletilerek ilacın salıveril­

mesi sağlan_ır (3).

3. Aktif ve kendi programla- nan terapötik sistem : Biyolojik çevreden gelen bilgiye duyar olan

sistem, bu bilgiyi kullanarak ilacın salı verilmesini sağlar.

İlk kez 1968 de ALZA firmaöl

tarafından geliştirilen, pasif ve ön- ceden programlı terapötik sistemler

başlıca üç kısımdan oluşmaktadır

15)

1. İlaç : Birinci bileşke ilaç-

tır. Etkinliğine, biyolojik yarı öm~

rüne ve fizikokimyasal özelliklerine göre seçilir.

2. Salım modülü : İkinci bileş­

ke ilaç salım modülüdür. Bu mo- dül ilaç deposu, hız kontrol edici ve fizikokimyasal enerji kaynağın­

dan oluşur. İlaç molekülleri depo- dan, enerji kaynağı aracılığıyla, se- çilen vücut bölgesine hız kontrol edici tarafından belirli miktarda gönderilir.

3. Platform : Üçüncü bileşke

platformdur. İlaç salım modülünü içine alır. Yerleştirildiği dokuya u- yumu için vücudun kabul edebile-

ceği materyalden yapılmıştır.

Terapötik sistemler ilacı, a) Yerel veya, b) Sistemik salıvert!­

cek şekilde tasarımlanmışlardır.

Burada bahsedilecek olan Ocuseıt

ve Progestasert lokal olarak, Tran- siderm, Oros ve sıvı infüzyon sis- temi de sistemik olarak ilaç salı~

veren sistemlerdir.

1 - YEREL TEDAVİ SİSTEMLE­

Rİ:

A. Oküler Terapötik Sistem~

ler

İlk defa 1975 yılında ALZA fir-

ması tarafından yapılan kronik glokom ve diğer göz hastalıkların­

da kullanılan sistem OCUSER T te- rapötik sistemdir (13).

OCUSERT 5.7 -13.4 mm. boyut-

larında, 0.3 - 0.5 mm. kalınlığında

ve 19 mg. ağırlığında, yumuşak,

109

(4)

bükülebilir elips şeklindedir. . Alt göz kapağının kısJ!Iında göiün beyaz kısmına kolaylıkla uygulana-

biİir.

Sistem, etilen . vinil asetat ko- polimerinden hız k_ontrol edici iki zar arasında etken madde deposunu (5 - 11 mg.) ve taşıyı_çı maddeyi (al- jinik asit) içerir. Titandioksit içe- ren halki preparatın ,kolay görüle- bilmesini siğlar (Şekil 3) (5, 7, 14).

2Q -40 ug/saat hızla etken madde-

~i v~rebilen. Ocusert pilo -20 ve pi- 10· -40 . sistemleri değişmez hızla 7 gün süreyle. pilokarpin salarlar.

Glokom tedavisinde kullanılan

Ocusert pilo ıiistemlerinin bu te- davide kı,ıllanılan göz damlaların­

dan iki üstünlüğü vardır :

1. Göz damı.asından 28 kez damlatma yerine .bu tip ilaç şekil­

leri haftada bir kez tatbik edilir- ler.

Gl§J'.i:'-i.HW/·\(2§;':> > Hac deposu

~beyaz halka

~

hız kontrol e11ıcı zar

Şekil 3 Oküler Terapötik Sistem (Ref. 7)

2. Miosis yan etkisi gözlükle kolayca düzeltilebilecek düZeye ge- lir.

Bu metodla antibiyotucterin, ste'roidlerin yanı'nd.a, pilokarpin - epi.nel'rin gibi iİaçların birarada

uygulanması da olasıdır. (7).

:B.

Uterus Teraiıötik Sistemle- ri :

Oral veya parenteriü yolla ve- ril'en veya implante edilen kont- raseptiflerin kullanılması sırasında

görülen yan etkileri. azal!mak ama-

cıyla ALZA firması, etken madde olarak progesteronu seçip, yapıs_ı

uterus b<:>şluğunun anatomik şek­

line uyan, 1 yıl süreyle değişmez

hızda ve difüzyon mekanizmasıyla

etken. maddeyi salan PROGESTA- SER T uterus terapötik sistemini

geliştirmiştir.

Progestasert Şekil 4 te görül-

düğü gibi, T şeklinde etilen/vinil asetat kopolimerinden yapılmış es-- nek bir sistemdir. Uterusa yerleş­

tirilir. Sistemin düşey kısmı sa-.

lım modülüdür. Progest~ron saıunı

özel tasarımlanan zorla ktmtrol edi- lir. Yapıdaki baryum sülfat gere- kirse X - ışını ile sistemin kontro- lünü sağlamak içindir.

ıp

İlaç deposu

Prog es teron/5ıhkon y47J./i?aryum

süt tat

Hız kontrol edici Etil~n/v"ınil asetat kopolimeri

zıır

Şekil 4 Progestasert (Ref. 14)

.

.

38 mg progesteron içeren sis- temden günde 65 u.g hormon sa- lınmaktadır ki, bu ovaryumlardan

salınan miktardan azdır. Ar(cak kontraseptif etki için yeterlidir.

Progesteron doğal hormon olduğu' için, kimyasal maddelerin. gösterdi-

ği yan etkiler ltromboflebit, . a_ğır­

lık artışı ve kroµer arter ra,hatsiz-

lığı) görülmemektedir (5, 14) . 2 - SİSTEMİK TEDA

vi

SİSTEML

LERİ:

A. Oral Terapötik Sistemler :

Or~l yolla kullanılan preparat-

larfrı. bazı dezavantajları vard1r:

(5)

Çözelti tipi preparatıarin stabilite

sorunları, katı dozaj formlarının

ise mide - barsak kanalını tahriş

etme ve bu bölgedeki asidite, mo- tilite, pH vb. faktörlerden etkilen- meleri söz ıı:onusudur. Bundan do- lay} ilaçlardan yararlanım kişilere

göre', hatta aynı ·kişide zamanla

fa,~klılıklar göstermektedir. Terapö- tik indeksi düşük ve kısa biyolojik

yarı ömürlü ilaçlarla yan etkilerden

sakınarak etkili kan seviyesi elde etm.ek güçtür. Bu problemleri gider- mek içip. oral osmotik terapötik sis- tem geliştirilmiştir

ns>.

Oral osmotik terapöt.ik sistem

görünüş olarak tablete. benz.eme'k- tedir. iiacı'. ,eözelti hali~de ve

~ontrollü ~ir hızda salar. Sistemin

işleyişi mide - barsak kanalındaki değişikliklerden etkilenmez. Prepa- rat yarı geçirgen bir z_arla kaplıdır.

Zarda laser ışınıyla delinmiş bir delik, çekirdek kısmında ise, etken

madde bulunmaktadır (Şekil !\).

Yarı geçifgen

zar

madde '

Şekil

s :

Oral Osmotik Terapötik Sistem 1-Ref. 16)

Sistem, osmoz prensibiyle 3a- frşmaktadır. ·Yarı geçirgen zar sa- dece su moleküllerinin sisteme gir- mesine müsaade eder_ken ilaç mo- leküllerinin dışarı çıkmasını ön-

!er. Mide - barsak kanalından giren su ile tabletin çekirdek kısmında

bulunan.etken madde çözünür. Tab- let içinde oluşan basınç, çözeltinin sürekli, fakat yavaş olarak delikten

çıkmasını sağlarken, mide - barsak

kanalında_n çekirdeğe değişmez hız­

da su girer. Bu geçiş hızı, zarın

yüzeysel alanıyla ve sistem ile çevre

aı asındaki osoıotik basınç farkıyla doğru, zarın kalınlığıyla ters oran-

tılıdır._ Bu geçiş, çekirdekte çözün-

memiş madde kalmayana kadar sü- rer. Başlangıç ve bitiş fazları ha-:

riç, OROS (oral osmotik. terapötik sistem) dan birim _zaniand~ salınan madde miktarı sabittir. (5, 7).

OROS pren'sibi suda az çok çö- zünen maddele.re uygulanabil~r. Et- ken madde suda çozump.üyorsa, PUSH -PULL OR.OS prensibi uygu- lanabilir (Şekil 6). Burada tablet esnek bi-r z.arla iki kısma ayrılmış­

tır. Biri.İlci kısım etken maddeyi içerir. İkinci kısım soc;ıyum klorür gibi bir osmotik maddeyi içerir (Şekil 6 - A) . Su ile temasta, ikinci

kısımda oluşan basınç ortadaki za-

iterek, birinci kısımdaki etken maddenin dışarı çıkmasını sağlar (Şekil 6 -B) (16).

etk~ madde_

esnek zar

osmot-ik madde

zar

Şcki.İ 6 Push - Pull sistemi (Ref.

16)

111

(6)

Oral terapötik sistemin, ilacı çözelti halinde salıvermesi dolayı­

sıyla mide - barsak kanalında irri- tasyon gibi yerel yan etkilerin ol-

maması, kısa biyolojik yarı ömürlü maddelerin uzun etkili olarak kul-

lanılmasını sağlaması gibi avan-

tajları vardır.

B. Transdermal Terapötik Sis- tem :

Mide - barsak kanalının duva-

rında metabolize olan veya ilk ge-

çiş etkisine uğrayan ilaçların, doğ­

rudan sistemik dolaşıma geçişini

S2.ğlamak amacıyla Transdermal Terapötik sistem (TTS) geliştiril­

miştir. Bu, esnek ve plastik bir disi'C- tir. 2.5 cm2 alanı ve 0.2 mm. kalın­

lığı vardır. Gerekirse bu alan ar-

tırılabilmektedir. Bu sistem 4 kı­

sımdan oluşmaktadır : 1, geçirgen olmayan destek, 2, ilaç deposu, 3, ilaç salını hızını kontrol eden ınik­

roporlu zar, 4, ilk dozu içeren VB deriye tutunmayı sağlayan kısım

(Şekil 7) (5).

Destek zaı Hız kontrol edici

1

liaç deposu

Derı yuzeyi

Hıkroporl u zar

'

Yapışkan tabaka

Kılcal damar Şekil 7 : Transdermal Terapötik

sistem (Ref. 16)

Derinin sağlam, kılsız yerine {kulak arkası gibi) uygulanan bu sistem, değişmez hızla 3 gün sürey- le etken maddeyi salar. Bu sürenin 1- 2 haftaya kadar uzatılması ola-

naklı görünmektedir.

Yapılan çalışmalar Transiderın

(TTS) - Skopolamin sistemiyle el- de edilen sonuçların, IV infüzyonla elde edilenlere eşdeğer olduğunıı göstermiştir (17).

Bu sistem için kullanılacak et- ken madde miktarı en fazla 20 mg.

olduğu için, molekül ağırlığı ancak 800 den küçük lipo!ilik ve hidrofi- lik maddeler için uygundur.

C. Sıvı İnfüzyon Sistemi

Hastanın yatmasını gerektirme- den, sistemik dolaşıma değişmez

hızda etken madde vermek üzere

geliştirilmiştir. Uygun şekilde kola

yerleştirilir. Bir ilaç deposu ve bir süzgeç sistemi vardır. 0.4 - 2 mi/saat debide akış sağlar. Bu sistemin hastanelerde kullanılan büyük in- füzyon sistemlerinin yerini alaca-

ğından söz edilmektedir (5).

Yukarıda verilen dozaj şekille­

ri yanında, kemoterapide kullanılan

uzun tesirli preparatlar, insülin sa- lan mikropompalar ve implante pompalar gibi yeni sistemler ge-

liştirilmektedir 118, 19).

Hastalıkların pratik ve kolay uygulanabilir sürekli etkili prepa- ratlarla, etkin bir şekilde tedavisini temin etmek amacıyla bu konuda

yapılan çalışmaların artırılması ge- rekmektedir.

!Geliş Tarihi 18.12.1981) KAYNAKLAR

!. Rowland, M., Beckett, A. H., Mathematical Treatment of.

Oral Sustained Release Drug Formulations, J. Pharm. Phar-

macoı., 16. 156T - 162T, 1964 2. Ritschel, W. A., «Peroral Solid Dosage Forms with Prolonged Action», Ariens, E. J., (ed), Drug Design, New York, Aca- demic Press, vol. 4, s. 37, 1973

(7)

3. Blackshear, P. J., Implantable Drug - Delivery Systems, Sci- entüic american., 241, 66 - 73, 1979

4. Bogentoft, C., Sjögren, .J.,

«Controlled Release Frorn, Do- sage Forms», Breimer, D. D.,

(ed), Towards Better Safety of Drugs and Pharmaceutical Products, Amsterdam, Elsevier/

North - Holland Biomedical Press, s. 229, 1980

5. Damani, N., Theeuwes, F., Therapeutic Systems : A Novel Approach to Controlled Deli- very of Pharmaceutical Pro- ducts, Ind. J. Pharm., 39, 1 - 9, 1977

6. Lazarus, J., Cooper, J., Oral Prolonged Action Medicaments:

Their Pharmaceutical Control and Therapeutic Acpects, J.

Pharm. Pharmacol., 11, 257-290 1959

7. Zaffaroni, A., Therapeutic Sys- tems : The Key Rational Drug Therapy, Drug Metab. Rev., 8, 191 -221, 1978

8. Baker, R. W., Lonsdale, H. K.,

«Proceedings International Cont rolled Release Pesticide Svmpo- sium», Wright State University, Dayton, Ohio, s. 9 1975

9. Higuchi, T., Mechanism of sus tained - Action Medication, J.

Phann. Sci., 52, 1145 - 1149, 1963 10. Roseman, T. J., Higuchi, W. I., Release of Medroxyprogesterone Acetate from a Silicone Poly- mer. J. Pharm, Sci., 59, 353 - 357, 1970

11. Roseman, T. J., Yalkowsky, S.

H., Influence of Solute Proper- ties on Release of p-Aminoben- zoic Acid Esters from Silicone Rubber Theoretical Conside-

ratıons, J. Pharm. Sci., 63, 1639- 1641, 1974

12. Zaffaroni, A., Alza's Approach to Controlled Medication, Pharm. J., 207, 414 - 415, 1971 13. Zaffaroni, A., Towards a New Concept of Precision in Drug Administration, Pharm. J., 205, 400 -402, 1970

14- Hersey, J. A., «Depot Medicati- on», Banker, G. S., (ed), Rho- des, C. T., !ed), Modern Phar- maceutics, New York, Marcel Dekker, Inc, s. 565, 1979 15. Theeuwes, F., Elementary Os-

motic Pump, J. Pharm. Sci., 64, 1987 -1991, 1975

16. Anon., Advanced Drug Delivery Systems, Ciba - Geigy ve Alza

firması broşürü

17. Shaw, J., Urquhart, J., . Prog.

rammed, systemic drug deli- very by the transdermal route, Trends in Pharmacological Sci- ences., 1, 208 - 211, 1980

18. Sefkon,

v .

M., Lusher, M. H, Firth, R, S., Waher, U. M., Controlled Release Micropurnp for Insulin Administration, Ann Biomed. Eng., 7, 329 - 343, 19'79 19. Schade, S. D., Eaton, P. R., Fri- edman, M. N., Spencer, J. W.,

Intraperitoneaı Delivery of In- sulin by a Portable Microinfu- sion Pump, Metabolism., 29, 699- 702, 1980

113

Referanslar

Benzer Belgeler

• Taslak planın uluslararası standart plan dilinde ve imar yasası koşullarına uygun olarak hazırlanması sonucu öneri plan oluşturulur.. • Öneri plan işveren birim

In Section 3.2.1, we give an overview of the method given by Yasui-Ootsuka [45] and obtain the explicit form of the equations for the existence of a metric with Spin(7) in terms

Sosyal tarihçilik özellikle İslâm dünyasında yeni bir alan olsa da söz konusu ilk dönem İslâm tarihi çerçevesindeki sosyal tarih olduğunda siyer kaynaklarında

Tüm çalışma alanı, Merkez, Deneme, Yol serileri ve Nehri sırtı dikkate alındığında çalışılan tüm toprak özellikleri genellikle düşük veya orta derecede

Her satır ve sütunda sadece iki sayı olacak şekilde 1-10 sayılarını tabloya yerleştirin.. Her bir sayı sadece bir kez kullanılacak ve

Çalışan hastaların KBAYKÖ puanlarının, çalışmayan hastaların puanlarından daha yüksek (t=-2.271; p&lt;0.05), kemoterapi alan hastaların tedavi sırasında yakınları

Yapılan araştır- malar deniz memelilerinde miyoglobin oranının fazla ol- masının nedenlerinden birinin, deniz memelilerindeki mi- yoglobin proteinin yapısının insanlardakinden

Bizim olgumuzda ise uzun süreli çömelme sonucu peroneal sinir hasarına bağlı tek taraflı düşük ayak tablosu geliştiğini saptadık.. Aşırı kilo kaybı fibula başındaki