Tiirk Kardiyol Dem
Arş2001:29:413-419
Diyabetik Koroner Arter Hastalarında Aortik
"Stiffness" ve "Distensibilite" Değişimi ve Gliserol Trinitratın Etkisi
Dr . Sinan DAGDELEN, Dr. Mehmet E R GELEN, Dr. Serdar SOYDİNÇ, Dr. BengiY A YMACI, Dr. Akın İZGi, Dr. Nuri KURTOGLU, Dr. İsmet DiNDAR
Koşuyolu Kalp ve Araştrrma Hastanesi, Kadrköy- İstanbul
ÖZET
Diyabetes nıellirus, koroner arter hastalığr aortik disfonk- siyon için önemli bir risk oluşturnraktadtr. Çaltşmamtzm
amacr, diyabetik olan koroner arter hastalarmda aortan111 e/astik özelliklerindeki değişiklikleri göstermek ve buna gliserol Irinitra/m (GT) etkisini araştmııaktrr. Metod. - Bu amaçla çalrşmaya diyabet i ve koroner arter hastaltğr olan 17 olgu (13 kadur, 4 erkek, yaş ortalamasr 58.4±9.4 yri)
çaltşma grubu (ÇG) olarak ve koroner arter lıastaltğr
o/an.jakat diyabeti olmayan 20 olgu (14 kadm, 6 erkek,
yaş ortalamost 56.0±10.7 yri) kontrol grubu (KG) olarak altndr. Hastalara transtorasik ekokardiyografi yaptldr.
İntravenöz yol ile 200 pg GT öncesi ve sonrasmda, aortik sisto/ik ve eliyasto/ik çap indeksleri ve aorrik "distensibili- te" ve "stiffiıess" indeks ölçiildii. Bulgular: Her iki grupta GT öncesi yaption karştlaşttrnıada yaş, cinsiyet, sigara
ku/lamnıt stkltğt, sisto/ik ve eliyasto/ik tansiyon ortalama- lan, aortik sisro/ik ve di yasto/ik çaplan indeksleri bakt- nundan anlamlt farklt/tk yokttı. Çaltşma grubunda KG'ye göre aortik "distensibilite" daha düşiik (srrasryla 0.0015±
0.0005 ve 0.0026± 0.0007 nımHg·l, p<O.OOJ), aortik
"srijfness" indeks anlamlı olarak daha yiiksek (srrasryla 43.74 ± 1 3.76 ve 24.62± 6.33, p<0.001) bulundu. Her iki grupta CT sonrastnda aorrik "distensibilite" anlamlt ola- rak amr ve "sriffiıess" indeks onlamit olarak aza/dt. C/ise- rol Irinitrat sonraSilıda ÇG ve KG arasmda aortik "dis- tensibi/ire" ve "stijjiıess" indeks arasmda an/amlt fark kal-
nıadtğt göriildii. Her iki grupta GT öncesi ve sonrast, aor- tik "distensibilite" ve "stijfness" indeks arasmda çok iyi derecede negatif korelasyon tespit edildi. Sonuç: Koroner arter hastala mıda diyabetik olanlarda, olmayanlara göre am·rik "distensibilite" daha düşük ve "stiffiress" indeks da- ha yüksektir. Gliserol Irinitrat her iki grupta aortik "dis- tensibilite"de an/anılt arlişa ve "stiffiıess" indekste anlam- lt diişiikliiğe neden o/maktadtr. Glisero/ trinitratuı neden
olduğu aortik fonksiyonlardaki iyileşme, diyabet ik grupta nominal olarak daha fazladrr.
Analı/ar kelime/er: Aortik "distensibilite" ve "stiffness"
indeks, diyabetes me/litus
Aorta sahip olduğ u e lastik özellikleri nede niyle sol ventrikül fonksi yonl arı ve koroner kan akımı ile ilgi- li olarak öne mli rol oy namaktadır (1-3). Arteriyel
Alındığı
tarih: 14
Kasım2000, revizyon 3 Nisan 2001
Yazışma
adresi: Dr. Sinan
Dağdelen, Koşuy~luKalp ve
Araştırsertleşme yaşi anma ile birlikte normal süreç içeris in- de gerçekleşmektedir, fakat ateroskleroz ile an lamlı
korelasyon göstermektedir (4). Arteriyel sertleşmen in
önemli sonuçlarında n birisi s istolik kan basıncında artış ve diyastolik kan basınc ında düşü ştür (4). Aor- tik sertleşme değ iş i k metod lar ile değerlend irileb il
mektedir. Aort "distensibilitesi" ve "stiffness" beta indeksi en önem li aortik sertleşme göstergelerinden- dir (5-8). Ao rtik ve arteriyel a terom plakları koroner arter hastalığı varlığında daha yaygın seyretmekte ve durum ao rtik ve arteriyel elastik özelliklerini etkile- yerek aortada sertleşmeye neden olmaktadır (9).
Koroner arte r hastalarında ve diyabetik hastalarda
aoı·tik elastik özellikle rin bozu lduğu, "diste nsi bi li- te"nin azald ığı ve "stiffness"in ar ttığı gösteril m iş tir (8,10- 1 2). Di yabetik hastalarda birlikte gelişen ate- roskleroti k s üreçten bağ ımsız olarak, arteriyel bağ
dokus unda anormal değiş i klikler o lmakta ve elastik yapı bozulmaktadı r (10). Bu patolojik s üreçte, diya- bet ik etk iye bağlı olprak parasempatik disfonksiyo- nun da rolünün o lduğ u ve bunun kardiyovaskü ler kompl ikasyonları artırdığı düşünülmektedir (13). Ça-
lı şmamızın am acı diyabetik olan koroner arter hasta-
l arında aortan ın elastik özelli klerindeki değişi klikleri
göstermek ve buna gliserol trin itratın etkisini araştır
m aktır.
MA TERYEL ve METOD
Olgu seçimi: Çalışm aya, diyabeti ve korone r arter hastalı
ğı o lan 17 o lgu ( 13 kadın , 4 erkek, yaş ortalamas ı 58.4±9.4
y ıl) çalış ma grubu olarak alındı. Ko ntrol grubu o larak ko- roner arter hastalığı o lan, fakat diyabeti olmayan 20 olgu (1 4 kad ın, 6 erkek, yaş ortal aması 56.0± 10.7 y ı l) alı nd ı.
Çalışma
grubunda,
çalışmaya alınmakriter leri olarak has- ta larda hipe rtansiyon o lmamas ı , ko roner a nj iyogramında
>%70 darlık yapan koroner lezyon o lması, romarizmal ka- pak hastalı ğı veya aortik kapak patoloj isinin bulu nmaması,
aor t anev rizması veya geçirilmiş aortik operasyon olma-
ması, bul un maması
ouın.o .. w•o.••J•~•._...._,,.,.,'I_..,~.,-,. · · - .• ,
tip-Il diyabeti olup oral antid iyabetik ile takip edi lmekte idi. Kontrol grubu olarak alınan hastalarda, koroner anji-
yogramıııda
>%70
darlıkyapan lezyon
olmasının yanısıraça lışma grubu ile be nzer özellikler çalışmaya alınma krite-
ri olarak esas kabu l edildi. Kontrol grubu olgularının tama-
mı açlık kan glukoz seviyesi normal olan ve hikayesinde diyabet olmayan hastalardan seçildi. Diyabetik olguların
8'indc ( %47) ve kontrol grubu hastalarının 13'ünde (%65) sigara kullanma hikayesi vardı . Hiç bir hastada periferik ar- ter has talığını düşündüren semptonı veya muayene bulgu- su yoktu . Hastaların koroner a njiyografi öncesinde yapılan biyokimyas ında üre ve kreatinin seviyeleri normaldi.
Çalışma protokolü: He r iki gruba ait o lg ular, hastanemiz- de transtorasik ekokardiyografi yapılmış olup, korone r an- jiyog rafi yapıl an hastalar arasından seçil mişti r. Hastalara Siemens Coroscop Hicor korone r anjiyografi cihazı ile ko- roner anjiyografi yapıldı. Koroner anjiyografi sonrası ça-
lışmaya dahil edilen olgulara ilk 24 saat içerisinde standart transtorasik ekokardiyografi yapıldı. Ekokardiyografik de-
ğerlendirmede n sonra, hastalara intravenöz yol aracılığ ı ile 3 dakikada toplanı 200 ı.ıg gliserol Irinitrat uygula ndı. iş
lemden 5 dakika sonra e kokardiyografik ölçümler tek rar-
landı. Yapılan işlemler sırasında radiyal arterden intralu- minal o larak tansiyon arteryel kaydı ve ritm nıonitorizas
yonu yapıldı.
Ekokardiyografik inceleme: Hastaları n tamamına sol la- te ral pozisyonda standart transtorasik ekokardiyografi işle
mi uygu landı. 3.25 MHz tra nsduserli, ekoka rdiyogra-
fi(Wingmcd CFM-800) sistemi kull anıl arak, iki-boyutlu ve M-nıod ekokardiyografi k parametreler elde ed ildi. M- mod ölçümleri, A merikan Ekokardiyografi Derneği'nin önerdiği kriterie re göre yapı ld ı (ı4>. Parasternal uzun ek- sende üzerinde sağ koroner kapak ve non-koroner kapak ha reketlerinin ve mitral kapak hareketlerinin birlikte izlen-
diği pozisyonda proksimal aorta görüntüsü net olarak elde edildi. Daha sonra aortik kapakların koaptasyon hattının 2 cm üzerinden M-nıod ile proksimal aorta kesitleri alındı.
Alınan kesitlerden sistolik ve diyastolik aortik lunıen çap- ları ölçüldü (Ş ekil 1 ). Ölçüm yapı lırken beş ardışık siklüs-
ten al ı nan verile rin ortal amas ı esas değer olarak kabul edildi. Elde edilen ekokardiyografi k ve hemodinami k veri- ler kull anılarak aortik "stiffness" ve aort "distensibilitesi"
hesaplandı.
Hemodinamik ölçümler:
Aortik "stiffncss" aşağ ıda belirti ldi ği g ibi hesaplandı <15.16>;
Aortik "stiffness" indeks= In(TAs{fAd) 1 (Sisıol i k-di
yastolik aortik çap)/ Diyastolik aortik çap Aortik "distcsibilite" aşağıdaki gibi hesaplandı ( ı7.1S>;
Aort "distensibil itesi" = 2* (Sistolik-diyastolik aonik çap)/ [(Diyastolik aortik çap)*(Aortik nabı z basıncı)].
(TAs: Sistolik kan basıncı, T Ad: Diyasto lik kan basıncı) İstatistiksel a naliz: Verile r ortalama ± standart sapma olarak ifade edildi. İstati stiksel olarak p<0.05 olması an-
lamlı kabul edi ldi. Grup içind e paranıetrik verilerin karş ı
laştı rılmasında eşleştiri lmiş ve cşleştirilmcnıi ş "studcnt-t"
testi kullanıl dı. Nonparametrik oranl arın karş ılaştırı l mas ın
da Ki-kare testi kullanıldı. Paramc trik verile r arası nda ko- relasyo n araştırılırken "bivariate" korelasyon testi ve Pear- son metodu ku llan ıldı.
BULGULAR
Çalışma grubu ve kontrol grubu olguları arasmda, gliserol trinitrat kullanı mı öncesi yapılan karşıl aşt ır
mada yaş, c insiyet, s igara ku ll anımı sı k lı ğı, s isto lik ve diyastolik tansiyon ortalamaları, aortik s istolik ve di yastol ik çapları indeksleri bak ı mından an l aml ı farklılık bulunmadı. Fakat he r iki grup aorti k "dis- tensibilite" ve "stiffness" bakımından k arş ılaşt ı rı ldı
ğında, çalışma grubunda aortik "diste ns ibi lite"n in daha düşük (sı ras ıyla 0.001 5± 0.0005 ve 0.0026±
0.0007 mmH g-ı, p<O.OO l ) olmasına rağmen aortik
"stiffness" indeks anlamlı olarak daha yüksek (s ıras ıyl a 43.74 ± 13.76 ve 24.62 ± 6.33, p<O.OO I ) bulundu.
(Tablo 1)
Her iki grup parametreleri gliserol tri- nitrat kull anım ı sonrasınd a kıyasland ı
ğında, sis tolik ve diyastolik tansiyon
ortalamaları, aortik s is tolik ve diyas- tolik çapları indeksleri , aortik "dis ten- sibilite" ve "stiffness" bakımından an-
lamlı farklılık bu l unmadı (Tablo 2).
Şekil
1. Tra nstorasik ekokard iyogramda aorti k sistolik (AoS) ve diyastolik (AoD)
çapların
ölçümü
Çalı şma grubu ve kontrol grubu olgu-
ları , kendi içlerinde gliserol trin itrat
kul lan ım ı önces i ve so nrası olmak üzere kıyaslandı. Çalı şma grubu o lgu-
ları ö lçüm parametreleri bakımından
kendi içerisinde kı yasl andı ğında, gli-
414
S.
Da.~delenve ark.: Diyabetik Koroner Arter Hastalarmda Aortik
"Stiffiıess"ve "Distensibilite"
Değişimi ı·eGl iserol
TrinitralllıEtkisi
Tablo 1.
Çalışmagrubu ve kontrol grubu
olgularınıngliserol Irinitrat ö ncesi klinik ve la-
boratuar
bulgularıkore lasyon tespit ed ildi (s ırası yl a
r= -0.97, p<O.OOl ve r= -0.91, p<O.OOl ). Kontrol grubunda gli- serol trinitrat kull anım ı öncesi ve
sonras ı ao rtik "dis tensibilite" ile
"stiffness" arasında çok iyi dere - cede negatif korelasyon tesp it edildi (sırasıyla r= -0.80, p<O.OOl ver= -0. 78, p<O.OO l ).
Çalışma Grubu Kontrol G rubu p
Yaş (yıl)
58,4±9.4 56,0±10,7 NS
Cinsiyet
(Kadın/Erkek)13/4 14/6 NS
Vücut yüzey
alanı (ııım2)1,63±0,12 1 ,65±0,09 NS
Sigara
kullanımı(n) 8 13 NS
Sistolik TA (mmHg) 136,5±9,7 1 37,8± 1 5,5 NS
Diyastolik TA (mmHg) 71,6±6,2 73,7±6,6 NS
Nabız basıncı
(mmHg) 64,9±7,2 64,1±12,5 NS
Aortik sistolik çap indeksi (nımfın2) 18,7±1 ,6 19,1±2,3 NS
TARTIŞMA
Aorıik diyastolik çap in deksi (ınmfın2) 17,8± 1 ,5 1 7,7±2,2 NS Aortik "distcnsibilitc" (mmHg-') 0,00 1 5±0,0005 0,0025±0,0006 <0,001
Bu klinik çalışm a, koroner arter
hasta larında diyabeti olan olgu- larda diyabeti olmayan lara göre aortik fonks iyonların daha fazla
bozulduğu görü lmektedir. Diya- betik olan hastalarda aortik "dis- Aortik "stiffness" indeksi 43,7±13,7 24,8±6,1 <0,001
Tablo 2.
Çalışınagrubu ve kontrol grubu
olgularınıngliserol Irinit rat
sonrasıklinik ve laboratuar
bulgularıtens ibilite"nin daha fazla azald ığı
ve aortik "stiffness"in ise daha fazla arttığı tespit edilmiştir. Bu- radaki önemli tespitlerden birisi, her iki gru pta da glisero l trin itrat
sonrasında öncesine göre aortik
"distensibilite"de anlam lı artış ol-
ması ve aortik "stiffness"te an-
l amlı aza lma o l mas ı dır. D i ğer
önemli sonuç ise, gliserol trinitrat öncesinde diyabetik olan larda o l-
Ça lışına Grubu Kontrol Grubu p
Sistolik TA (mm Hg) 115,9±8,9 1 23,0±13,9 NS
Diyastolik TA (mmHg) 67,1±5,4 67,9±6,3 NS
Nabız basıncı
(mmHg) 48,8±8,9 55,2±12,1 NS
Aortik sistolik çap indeksi (ınmfm2) 20,8±1,3 21,5±2,0 NS Aortik diyasıolik çap indeksi (mınfm2) 19,1± 1 ,4 1 9,6±2,0 NS
Aorıik "disıcnsibiliıc"
(mmHg-i) 0,0039±0,00 ll 0,0035±0,0009 =0,32 Aortik
"sıiffness"indeksi 20,18±5,57
serol trinitrat kullamın ı öncesinde sonrasına göre s is- tolik, diyastolik ve nabı z bas ıncının daha yüksek, aortik sistolik ve diyastolik çaplan indeksleri daha
düşük, aortik "distensibilite" daha düş ük ve aortik
"s tiffness" indeks daha yüksek bulundu (Tablo 3).
Kontrol grubu olg ulan ölçüm parametreleri bakımın
dan !-:end i içerisinde kıyas landığınd a, gliserol trinit- ra t kullanımı ö ncesinde sonrasına göre s istolik, di- yastolik ve nabız bas ıncının daha yüksek, aortik sis- tolik ve di yasto lik çaplan indeks leri daha düş ük,
aortik "distensibi lite" daha düşü k ve aortik "stiff- ness" indeks daha yüksek bu lundu (Tablo 4).
Çalı şma grubunda ve kontrol grubundaki hastal arın
gliserol tri nitrat kullanım ı öncesi ve sonrasınd a aor- tik "distens ibilite"si ve "stifness"i arasmda ay rı ayrı
korelasyon araş tırıldı. Çalışma grubunda gliserol tri- nitrat kullamını öncesi ve sonra sı aortik "distens ibili-
20,09±4,40 =0,95
mayanl ara göre aortik "d istensibilite"nin daha düşük
ve "stiffness"in daha yüksek olmas ına rağmen , g lise- rol trinitrat sonras ında her iki grupta aortik fonks i- yonlarda belirgin iy il eşme ol ması ve aradaki farkın
ortadan kalkmasıdır.
Diyabetes me llitus a rtmış mortali te ve morbidite ile
ilişki li o lup, bunun %75'inin nedeni diyabetinneden
olduğu makrovasküle r hasta! ıkiardır (19,20). Bu grup hastalarda zamanl a, vasküler rij idite oluş makta ve arteriyel s istemde erken yaşianına meydana gelmek- tedir. Sonraki dönemde vasküler stres ve endoteliyal hasar artarak aterosklerotik sürecin h ızlanmasına ne- den olmaktadır (21). Diyabet birlikte bulunduğu ve nede n olduğu arteriyel sertleşmen in sonucunda özel- lik le sistolik ka n basıncında artı şa neden olmasınm ya ms ıra (22), damar duvarınd a ol u şturduğu mikro- vasküle r patoloj i sonuc unda intima ve media tabaka-
s ında kalıniaşmaya sebep olmaktadır (23). Damar du-
~····~ ... J._.. • ._ ...... . . . ~-... ~··-"· · · - .••
Tablo 3. Çalı şma grubu olgularının gliserol Irinitrat (GT) öncesi ve sonrası klinik ve la- boratuar
bulgularıÇalışma
Grubu Verileri GTÖncesi GT
Sonrasıp
Sisıolik
TA (mmHg) 1 36,5±9,7
ı ı5,9±8,9 <O,ooıDiyasıoıik
TA (mmH g) 71 ,6±6,2
67,ı±5,4=0,034
Nabız basıncı
(mmH g) 64,9±7,2 48,8±8,9 <O.ooı
Aorıik sisıoıik çap indeksi (mm/ın2)
ı8,7±1,6 20,8±ı,3 <O,OOıAortik
diyasıolikçap indeksi
(ıııııı/nı2)17,8±1,5
ı9,ı+ı,4=0,01 7 Aortik "distensibilite" (mmHg-i) 0,00 1 5±0,0005 0,0039±0,001
ı <O,OOı Aorıik"stiffness" indeksi 43,74± 13,76 2 0, 1 8±5,57
<O,OOırozu hız l andırıcı etk isi ile ilgili
o lmasının yan ıs ıra diyabetin ne- den olduğu otonom nöropati ile de il gi li olduğ u dü şü nüle bilir
< ı3,29). Özellikle arteriyel vaskü-
le r yapı , otonom sistemd en önemli derecede etkilenmekte ve
bas kın olarak bazal şartlarda
sempatik sistemin etkis i a ltında bulunm aktadı r. Ancak bu konu- da, diyabe tik otono m nöropatinin aortik fonksiyon üzerine olan et- Tablo 4. Kontrol gru bu olgularının gliserol Irinitrat (GT) öncesi ve sonrası klinik ve la- kilerini kes in olarak yorumlaya-
borafuar bulguları cak bir çalışma bulunmamakta-
Kontrol Grubu Verileri GT Öncesi
Sisıolik
TA (mmHg) 137,8±15,5
Diyastolik TA (mmH g) 73,7±6,6
Nabız basıncı
(mmH g) 64, 1 ±12,5 Aortik sisıoli k çap indeksi (mnı/ııı2) 19,1±2,3
Aorıik diyastolik çap indeksi (nıııı/ın2) 1 7,7±2,2
GT
Sonrası 123,0±ı3,967,9±6,3 55,2±1 2, 1
21,5±2,0 19,6±2,0
p
=0, 003
=0, 007
=0,027
=0, 00 1
=0, 006
dır. Bizim çal ı şmamızda da bunu ispatlayacak detaylar bulunma-
maktadı r. Ça lı şmamızda diyabe- tik hasta larda anlamlı derecede
Aorıik "disıensibiliıe" (ınnıHg·l ) 0,0025±0,0006 0,0035±0,0009 <0,00 1
aortik disfonksiyonun arttı ğı gö- rülmektedir. Daha önce yapılmı ş çalı şınalarda aortik "distensibili- te" aza lmas ının ve "stiffness " ar-
tışının koroner kan akınıını azalt-
tığı ve sol ventri kül disfonk siyo- nunu artırdı ğı ve duvar stresini Aortik
"sıiffncss"indeksi 24,81 ±6, 11
bozınakta ve daınar ko mpli yan sında azalmaya, arte- riyel "stiffness"te artışa neden olmaktadır (24,25). Da- ha önce yapıl an baz ı çalışmalarda, diyabetik olgular- da aortik büyük damarlarda "di stensibilite"nin azal-
d ığı ve aortik sertleşmen in geliştiği gösterilmi ştir
(26,27). Fakat bu çalışmal arda proksimal aorta değil ,
büyük arteriyel daınarlar incele nmiştir. Çalışmamız
da so l ventrikül fonksiyonlarını yakından e tki leyen
aortanın elastik özellikleri ve bunun diyabetik olgu- la rdaki davranış ı irdelenm i ş ve anlamlı olarak bozul-
duğu gösterilmiştir.
Arteriyel kompliyans, "diste nsibilite" ve "stiffness"
aortanın tampon fonksiyonunu yansıtan önemli gös- tergeler olup damar duvarının elastik özelliğini yan-
s ıtmaktadır (28). Gerek koroner arter hastalarında ve gerekse diyabet ik hastalarda aortanın elastik fonksi-
yonlarının bozulması sürpriz olmam ıştır. He r iki
hastalık durumunda da ao rtanın e ndotelyal yapısın
daki bozulma, intiına-media kalıniaş ması ve damar
duvarındaki mikrovasküler a njiyopati bu sürec i bek- lenen bir sonuç hal ine getirm ektedir (10,22 ). Diyabe- tik olgu larda aortik sertl eşmenin artış ı intima-ınedia kalınlaşma sı , endotel disfonksiyonu veya ateroskle-
416
20,09±4, 40 =0,008
a rtırdığ ı gösterilmiş tir (30,3 1 ). Bizim bul gu l arınıız arasında da yer alan "diste nsibilite" azalmas ının ve aortik "stiffness" artı ş ının , diyabetik koroner arte r
h astalarında koroner kan akımı nı daha da aza lttığı ve sol ventrikül duvar stresini artırdı ğ ı düşünü l mekte
dir. Ça lışm amız bu grup hastada sadece aorti k fo nk-
s iyon l arı incelenıey i amaçlamıştır. Ancak bu ça lış
ınanın devanıında bu grup hastalarda koroner akını
rezervini içerisine alan ö l çünıl erin çalı şıl ması, aoıtik fonksiyon ların öneminin anlaşılın ası bakımından da- ha değerli olacaktır. Diyabetik olan ve olmayan ko- roner arter hastalarında, koroner kan ak ımını ve sol ventrikül duvar stresini etkileyen aortik fonksiyonlar genellikle göz ardı edilmektedir.
Diyabetik hasta larda , anj iyopati genellikle d istal ar- terleri etkilemektedir (32). Rubba ve arkadaş l an (32)
sağ lıklı kiş ile re göre, diyabetikie rde anjiyopatoloji- nin dah a erken olduğunu belirgin o larak göstermi ş
lerdir. Küçük ve orta büyüklükteki nıedia tabakası
çok kalın olmayan arte rierin erken patolojilerinin ya-
nında, büyük karotis arterlerinde de diyabe tik hasta- larda e rken patoloj ilerin in gel iş tiği gösterilmiştir
(33). Çalışmamız ise koroner kan akımını daha ya-
S.
Dağdelenve ark.: Diyabetik Koroner Arter
HastalarındaAortik "Stijfness" ve "Distensibilite"
Değişimive Gliserol Trinitratm Etkisi
kından etkileyen aortik disfonksiyonun geliştiğini bu grup hastalarda göstermektedir. Arteryel "distensibi- lite" azalması ve "stiffness" artışı, arteryel erken yaş
lanmanın bir göstergesi olarak kabul edilmektedir
(34). Arteryel elastikiyetin bozulmas ı diyabetik has- talarda erken vasküler patolojinin öngörücüsü sayıl
makta ve sonraki süreçte aterosklerozun öncüsü ola- rak bilinmektedir (34,35). Diyabetik hastalarda a rter
duvarı kalınlaşmaya, damar lumeninin nominal çap-
ları normalden fazla o lmaya eğiliml idir (36). D amar
duvarındaki bu "remodeling" süreci olumsuz ola rak kabul görmekte ve aterosk lerozun öngörücüsü ol-
maktadır (37). Bu olgularda yapılan ultrasonografik incelemelerde da mar "distensibilite"sinin azaldığı,
"stiffness"in arttığı gösterilmektedir (36,37). Çalışma olgularımızın hiç birinde semptom ve muayene bul- gusu olarak periferik arter hastalığını düşündüren bir bulguya rastlanmamıştır. Oysaki diyabetik hastalar- da yukarıda izah e dildiği gibi çok s ıklıkla vasküler patoloji diğer etiyolojilerden bağımsız olarak gelişe
bilınekted ir. Bu nedenle aortanın aterosklerozunu
çağrıştıran "stiffness" artışı , diyabetik vakalarda pe- riferik vasküler patolojinin önemli bir öngörücüsü olarak yardımcı olabilir. Yukarıda bahsed ilen önceki
çalışınalarda diyabetik hastalarda distal vasküler pa- tolojinin ve periferik arteriyel hastalığın sık olduğ u
iyi bilinmes ine rağmen, bizim çalışma olgularımızda
klinik olarak periferik arter hastalığı bulgusu olm a-
ması çalışma olgu larımızın sadece klinik bir bulgusu olarak yer almaktadır. Ancak bu olgularımızda peri- ferik arteriyel yapı hakkında daha kesin veriler sağ
layacak olan, periferik Doppler ve/veya anjiyografik
çalışma yapılmamıştır. Bu nedenle bizim çalışma
grubumuzda bu konuda kesin bir ilişki kurulamamış
tır.
Değişik antihipertansif ajanların akut etkileri ile aor- tik "distensibilite"nin artınidığı gösterilmiştir (38,39), Ça lışmamızda olgularımızın tamamının koroner ar- ter hastası olduğu gözönüne alınarak, hastalara glise- rol trinitrat intravenöz olarak u ygulanmış ve akut et- kisi görülmeye çalışılmıştır. Gliserol trinitrat sonrası, hastaların ölçümleri tekrarlanmı ş ve öncekilerle kı
yaslanmı ştır. Diyabetik olanlarda, g liserol trinitrat öncesine göre aortik "distensibilite" (artış) ve "stiff- ness" (azalma) anlamlı olarak düzelme göstermiştir.
Bu değiş iklik gliserol trinitrat sonrasında aortik fonksiyonlarda belirgin iyileşme olarak değerlendi
nitrat sonrasında "distensibilite"de anlamlı artış ve
"stiffness"te anlamlı azalma gözlenmiştir. Bu deği
şiklikler sırasında her iki grupta da aortik sistolik ve diyastolik çap indekslerinde anlamlı artışlar gözlen-
miştir. Gliserol trinitrat sonras ında gözle ne n en önemli bulgul arımızdan birisi, ilacın verilmesinden önce diyabetik grupta aortik "distensibilite" anlamlı
olarak düş ük ve "stiffness"in anlamlı olarak daha yüksek olmasına rağmen, ilacın verilmesinden sonra aradaki farkın gideritmiş olmasıdır. Her iki grupta da
"distensibilite"de artış ve "stiffness"te azalma olmu ş,
ancak nominal değerleri arasında anlamlı farklılık bulunamamıştır (sırasıyla p=0.32 ve p=0.95). Burada gliserol trinitratın gerek diyabetik ve gerekse diyabe- tik olmayan koroner arter hastalarında aortik fonksi- yonlarda anlamlı iyileşme sağladığını, fakat bazal
değerler ile kıyaslandığında diyabetik gruptaki iyi-
leşmenin daha fazla olduğunu söylemek mümkün- dür. Stefanadis ve arkadaşlarının (40) yaptığı çalış
mada, koroner arter hastalarındaki aortik distensibi- lite azalması , ç ıkan aortanın proksimal kesiminin kan akımının sağl anmasındaki koroner anastomozlar ile sağlanan vaso-vasorumların da rolünün olduğu ve koroner arter h astalarında koroner arterlerden gelen kan akımınında azalması ile aç ıklanmıştır. Diyırbetik
hastalardaki koroner a njiyopatinin yaygınlığı ve ge-
niş tutulumu genel olarak iyi bilinme kted ir. Bu has- talarda kullanılan gliserol trinitratın her iki grupta da aortik "distensibilite"yi artırması ve aortik "stiff- ness"i azaltm asının, bu ilaç aracılığı ile proksimal
aortanın beslenmesine katkıda bulunan koroner vas- küler kan akımının artırılması ile ilgisi old uğunu dü-
şünmekteyiz. Diyabetik hastalardaki koroner patolo- jinin geniş liği ve distal anjiyopatiye daha fazla ne- den olması bu gruptaki iy ileşmenin göreceli olarak daha fazla olmasına neden olmuş olabilir.
Çalışmamız diyabetik olan ve olmayan korone r arter
hastalarında gliserol trinitrat ile anlamlı iyileşmeyi
göstermesine rağmen, çalışmamı zda koroner rezerv
öl çülmemiştir. Bu grup hastalarda, aortik toplam re- sistans değişimi ile birlikte, uzun dö nemde sol vent- rikül fonksiyon değişiklikl eri ve koroner akım rezer- vi üzerine olan etkilerinin izlenmesi yararlı olacaktır.
İlaç tedavisinin aortik fonksiyon ve dolayısı ile sol
ventrikül ve koroner akım üzerine olan iyileştirici e t-
kilerinin test edilmesi çok yararlı olacaktır. Günü-
müzde hala bu grup hastalarda aortik fonksiyonların
• , . , n ... , .,.,JV• ...,.,.., ,. • •• '$ -... • , _, • • . - . -•