Doç. Dr. Yücel Çağlar, AKP'nin anayasa taslağını eleştirdi: Taslak bu haliyle kabul edilirse devlet ormanları kapanın elinde kalır.
AKP'nin yeni anayasa taslağı, 1982 Anayası'nda zaten zayıflatılmış olan ormanlarla ilgili korumayı neredeyse tümden kaldırıyor. Taslak, 23 Temmuz 2007 tarihinden önce orman niteliğini kaybetmiş orman arazilerine de af getiriyor. Kırsal çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği üyesi Doç. Dr. Yücel çağlar, "Taslak bu haliyle kabul edilirse devlet ormanları kapanın elinde kalır" dedi.
Doç. Dr. çağlar, anayasa taslağının, ormanlardaki anayasal ve yasal yıkımları daha da yoğunlaştırıp
yaygınlaştıracağını dile getirdi. çağlar, 1980'lerden bu yana turizm, madencilik, inşaat, üniversite ve tarım alanlarına açılan orman arazilerinin yeni anayasa taslağında daha da korunmasız hale getirileceğini ifade etti. AKP'nin 2003 yılında gündeme getirdiği ve 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilen, devlet orman işletmeciliğinin özelleştirilmesi ve kamuoyunda '2B arazileri' olarak anılan arazilerin satılmasına yönelik anayasa değişikliğinin Ergun Özbudun ve arkadaşlarının hazırladığı taslakla yeniden getirilmek istendiğini belirtti. çağlar, anayasa taslağındaki ormanla ilgili düzenlemeler bu içerikleriyle kesinleştiğinde, devlet ormanı sayılan arazilerin 'kapanın elinde kalacağını', dolayısıyla da ormanlarda onarılamayacak yıkımlar yaşanacağını ifade etti.
Doç. Dr. Çağlar, anayasa taslağının ormanlarla ilgili maddesinin getireceği sakıncaları şöyle sıraladı: # Devlet ormanları yerli ve yabancı özel girişimcilere işlettirebilecek.
# 'Orman' sayılmayabilecek yerlerin kapsamı daha da genişletilebilecek.
# Ormanları yok edip tarım arazilerine ve yerleşme yerlerine dönüştürenler affedilecek ve bu gibi yerlerin yanı sıra kamuoyunda '2 B' olarak bilinen 'orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen' yerlerin de satılmasından ya da kullanım hakkıyla devredilmesinden öncelikle yararlanabilecek.
# 'Orman vasfını yitirme durumuyla ilgili tarihsel sınırın 31.12.1981'den 23.07.2007'ye çekilmesiyle birlikte son 26 yıl içinde 'orman niteliği kaybettirilmiş' yaklaşık 3,5 milyon dönüm orman arazisi de artık 'orman' sayılmayabilecek. # 'Orman' sayılan alanları tarım arazilerine ve yerleşme yerlerine dönüştürme eylemleri özendirilecek; orman yangınları daha da artabilecek.
Kaçak villalara anayasal af geliyor
Yürürlükteki Anayasa'ya göre, devlet ormanı sayılan yerler sadece devlet eliyle işletilebiliyor. Orman olarak
muhafazasında yarar görülmeyen yerler ise ancak orman köylülerine tarım arazisi olarak tahsis edilebiliyor. 31 Aralık 1981'den önce orman niteliğini kaybetmiş yerlerin orman köylüsü dışındaki kişilere satılması engelleniyor.
AKP anayasa taslağının 131. maddesinde ise devlet ormanlarının 'işlettirilebileceği' belirtiliyor. Maddenin 4.
fıkrasında "Aşağıda belirtilen durumlar ve yerler dışında orman sınırlarında daraltma yapılamaz" denilerek, şöyle af getiriliyor: "a) Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen ve tarım alanlarına veya başka alanlara dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler, b) 23/07/2007 tarihinden önce ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş tarla, bağ, meyvelik ve zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, c) Şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak
bulunduğu yerler."
Taslağın 131. maddesi bu haliyle kabul edilirse milyonlarca metrekarelik orman arazileri, işgalcilere satılabilecek. Bu tür yerlerin başında, bazı bakanlara ait arsaların da bulunduğu İstanbul'daki Beykoz, Sarıyer, Ümraniye, Sultanbeyli, çavuşbaşı ile binlerce kaçak villa yapılan ünlü siteler geliyor. Hükümet bu arazilerin satışından 25 milyar dolar gelir elde edebileceği hesapları yapıyor.
Milat kabul edilen 23 Temmuz 2007 ile anayasanın yürürlüğe gireceği tarihe kadar orman arazilerini işgal edip, buraları 23 Temmuz 2007'den önce işgal ettiğini bir şekilde belgeleyenler de bu haktan yararlanacağı için, anayasa değişikliği gündemde kaldıkça orman arazilerine yönelik yağmaların devam etmesi de kaçınılmaz görünüyor. Radikal/26.09.2007 /Ahmet KIVANÇ