• Sonuç bulunamadı

Pediatrik Enfeksiyonlarda Zorlu Patojen: Enterokoklar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Pediatrik Enfeksiyonlarda Zorlu Patojen: Enterokoklar"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Pediatrik Enfeksiyonlarda Zorlu Patojen: Enterokoklar

11

Özet

Enterokoklar gram pozitif, düflük intrinsik virülansl› fa- kültatif bakterilerdir. Normal insan floras›nda kolonize olduklar› için, kültürlerin klinikte dikkatli de¤erlendiril- mesi, gereksiz ve potansiyel yan etkili antimikrobiyal kullan›mdan kaç›nmak için önemlidir. Ayr›ca intrensek ve sonradan kazan›lm›fl antibiyotik direncinden dolay›

son y›llarda hastane enfeksiyonlar›nda s›kl›kla izole edilmektedirler. Bu yaz›da enterokoklar›n genel özel- likleri, çocuklardaki klinik tablolar› ve tedavi yöntemle- ri anlat›lm›flt›r. (Çocuk Enf Derg 2008; 2: 58-66)

Anahtar kelimeler: Enterokokkal enfeksiyonlar, çocuk

Summary

Enterococci are gram-positive, facultative bacteria with low intrinsic virulence. Since enterococci consti- tute part of the normal colonizing flora, careful clinical interpretation of cultures that grow enterococci is paramount to avoid unnecessary and potentially deleterious antimicrobial therapy. Due to the fact that they have intrinsic and acquired resistance to many antimicrobial agents, they have been one of the most frequently isolated microorganisms from hospital infection in recent years.

In this article, enterococci bacteria, clinical character- istics in children and treatment were described.

(J Pediatr Inf 2008; 2: 58-66)

Key words: Enterococcal infections, child

Gelifl Tarihi: 20.05.2008 Kabul Tarihi: 11.06.2008

Yaz›flma Adresi Correspondence Address Dr. Ümit Çelik

Çukurova Üniversitesi T›p Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Bilim Dal›

Adana, Türkiye Tel.: +90 322 338 60 60 E-posta

adresi:ucelik@cu.edu.tr

A Difficult Pathogen in Pediatric Infections: Enterococcus

Ümit Çelik, Emre Alhan*

Çukurova Üniversitesi T›p Fakültesi, Çocuk Sa¤l›¤› ve Hastal›klar› Anabilim Dal›

*Çocuk Enfeksiyon Bilim Dal›, Adana, Türkiye

Girifl

Enterokoklar virülans faktörlerine sahip ol- mamalar›na ra¤men, çevre flartlar›na dayan›kl›

olmalar›, çeflitli antibiyotiklere intrensek direnç göstermeleri ve yeni direnç gelifltirme yetenekle- rinden dolay›, son on y›ld›r hastane infeksiyonla- r›n›n önemli nedenleri aras›nda yer almaktad›r.

Enterokoklar›n ciddi bir patojen haline gel- meleri birçok nedenden kaynaklanmaktad›r (1).

Duyarl› popülasyonun h›z›ndaki art›fl (immun ek- siklikli ve kritik hastalar), intravasküler kateter kullan›m›ndaki art›fl, hastanede yat›fl süresinde uzama, antibiyotiklerin yo¤un kullan›m› (özellikle sefalosporinler ve antistafilokkal penisilinlerin) enterokoklar› intrensik olarak dirençli hale getir- mifltir. Önceleri enterokokkal enfeksiyonlar›n ge- nellikle hastan›n kendi floras›ndan kaynaklanan endojen infeksiyonlar oldu¤u düflünülmekteydi.

Ancak son y›llarda yap›lan çal›flmalarda, entero- koklar›n ekzojen yolla da yay›labilece¤i gösteril- mifltir. Özellikle dirençli enterokok türleri, hasta- dan hastaya veya kolonize hastane personeli ta- raf›ndan hastalara bulaflt›r›labilmekte ve böylece hastane içinde veya hastaneler aras›nda kolay- l›kla yay›labilmektedir (2,3).

Vankomisine dirençli enterokok epidemiyo- lojisi Avrupa ve ABD’de farkl›l›klar göstermekte- dir. Avrupa’da VRE s›kl›kla hayvanlardan izole edilmifl ve bu da tar›msal endüstride avoparcinin yo¤un kullan›m›na ba¤lanm›flt›r. Bu nedenle 1997’de avoparcin tar›m sektöründe kullan›m- dan kald›r›lm›flt›r (4). Avrupa’da hastanelerde ra- porlanan VRE oran› düflük olmas›na ra¤men, hem gaita hem de klinik örneklerde giderek s›k- l›¤› artmaktad›r. Öte yandan ABD’de avoparcin hiçbir zaman kullan›lmad›¤› için VRE hayvanlar- da ve sa¤l›kl› kiflilerde izole edilememifltir. Bu-

(2)

nunla birlikte, nozokomiyal VRE enfeksiyonu ABD’de Av- rupa’ya göre daha yayg›nd›r. Son yay›nlar, hastaneye ya- t›r›lan hastalarda VRE’den metisilin dirençli Staphylococcus aureus (MRSA)’a VanA geninin horizon- tal yay›l›m›n›n yüksek düzeyde vankomisin direncine ne- den oldu¤unu göstermifltir (5-7).

Mikrobiyoloji

Enterokoklar tekli, ikili ya da k›sa zincirler halinde gö- rülen, fakültatif anaerob, Gram pozitif koklard›r. Mikros- kopik olarak streptokok türlerinden ay›rt edilemezler. Ba- zen Gram pozitif kokobasil fleklinde görülebilirler. Katalaz negatiftir, fakat baz› kökenlerinde ‘pseudo catalase’ yap›- m› vard›r (8). Alfa, beta veya gama hemoliz yapabilirler.

Kuruluk, yüksek ›s› gibi çevresel koflullara ve baz› anti- septiklere dayan›kl› olup, cans›z yüzeylerde uzun süre ya- flayabilmeleri nedeniyle, hastane enfeksiyonlar› için çok önemli bir patojendir.

Bugüne kadar 35 tip enterokok tan›mlanm›flt›r. Ama klinik olarak en önemli iki patojen E. faecalis ve E. faeci- um’dur. Tüm enterokok enfeksiyonlar›n›n %80’inden bu iki mikroorganizma sorumludur. E. avium, E. casselifla- vus, E. flavescens, E. durans, E. raffinosus, E. gallinarum veE. mundtii de daha az s›kl›kla insanlarda enfeksiyona neden olur.

Ticari paneller enterokoklar›n tiplendirilmesinde kulla- n›labilmektedir. Pulsed field gel electrophoresis (PFGE), multilokus sekans tiplendirme (MLST), randomize ampli- fiye polimorfik DNA (RAPD) analizi, gen sekans analizi, amplifiye fragman length polimorfizm (AFLP) analizi, ve real-time polymerase chain reaction (PCR) hem identifi- kasyon hem de epidemiyolojik araflt›rmalarda da kullan›l- maktad›r (9-11). Tiplendirme, tüm vakalar›n klinik yöneti- minde önerilmemekle birlikte, ciddi invaziv enfeksiyonlar- da antibiyotik seçimini etkileyebilece¤i için tiplendirme önerilmektedir.

Epidemiyoloji

‹nsanlarda, esas olarak gastrointestinal florada bulun- malar› nedeni ile gerek hastane gerekse hastane d›fl› or- tamda endojen kaynakl› enfeksiyonlara yol açmaktad›rlar.

‹nfantlar do¤umdan hemen sonra kolonize olmaktad›r.

E. faecalis di¤er enterokok türlerine göre d›flk›da daha yüksek oranda bulunmaktad›r (1,12). Hastane ortam›nda bulunan steteskop, kap› tokma¤›, yatak, komidin gibi cans›z maddeler üzerinde uzun süre yaflayabilmektedir.

Dirençli enterokoklar›n yay›l›m›na elektronik termometre- ler de yard›m edebilir. Bu nedenle enterokoklar gerek cans›z maddeler arac›l›¤› ile, gerekse sa¤l›k personeli ile hastadan hastaya tafl›narak hastane enfeksiyonu etkeni olarak salg›nlar›na yol açabilmektedir. Son y›llarda yap›- lan epidemiyolojik çal›flmalar, enterokoklar›n hastadan

hastaya ve hatta hastaneler aras› yay›labilmesinde bu bakterilerin normal barsak floras›nda bulunmas›n›n temel risk faktörü oldu¤unu göstermifltir (1). Nozokomiyal infek- siyonlara neden olan enterokok türleri sa¤l›k personelinin ellerinden ve hastane ile bak›m evlerindeki çevresel kay- naklardan izole edilmifltir.

Enterokokkal enfeksiyonlar›n insidans›ndaki art›fl yal- n›z eriflkin hastalarla s›n›rl› de¤ildir. En önemli etkilerini yenido¤an, çocuk yo¤un bak›m üniteleri ve hematoloji- onkoloji ünitelerinde göstermifltir. 1999 y›l›nda 29 farkl›

yenido¤an ünitesinde 827 yenido¤an taranm›fl ve entero- koklar, koagülaz negatif stafilokoklar ve kandidalardan sonra üçüncü s›kl›kta etken olarak identifiye edilmifltir (13). Tipik olarak, E. faecalis tüm klinik enterokokkal en- feksiyonlar›n en s›k nedenidir.

Antibiyotik direncinin epidemiyolojisi de de¤iflmifltir.

Özellikle ampisilin-dirençli E. faecium sufllar›n›n art›fl› dra- matiktir. 2001 y›l› European Antimicrobial Resistance Surveillance Network (EARSS) verilerine göre 841 kan izolat›n›n %71’i aminopensilinlere dirençlidir (14). Rezis- tans oran› ‹rlanda için %40, Avusturya için %86 olarak bildirilmifltir. Ampisilin dirençli E. faecium sufllar›nda plaz- mid arac›l› yüksek düzeyde glikopeptid direnci ilk kez 1988’de bildirilmifltir (15,16). ABD’de 1995-2002 y›llar›

aras›nda izolatlar glikopeptid direnci aç›s›ndan de¤erlen- dirilmifl ve E. faecium sufllar›nda E. faecalis’e oranla çok belirgin bir direnç art›fl› tespit edilmifltir (17).

Türkiye’de vankomisin dirençli ilk E. faecium suflu 1998 y›l›nda Akdeniz Üniversitesi’ nden Vural ve arkadafl- lar› taraf›ndan bildirilmifltir. Bu sufl, malign histiyositozis tan›s› alm›fl bronkopulmoner infeksiyonu olan 11 ayl›k bir erkek çocuktan, 15 gün arayla al›nm›fl iki ayr› plevra s›v›- s›ndan izole edilmifltir. Bu suflta ayn› zamanda yüksek düzeyde gentamisin direnci de saptanm›flt›r (18).

Oxazolidinonlar rezistan enfeksiyonlar›n tedavisinde kurtar›c› gibi görünse de 2001’de, Gonzales befl hastada linezolid dirençli E. faecium rapor etmifltir (19). Ard›ndan da sporadik vakalar bildirilmifltir (19-24). ABD’de 2004 y›- l›nda E. faecalis ve E. faecium için linezolid hassasiyeti s›- ras›yla %99.5 ve %96.4 olarak raporlanm›flt›r (25).

Direnç Geliflim Mekanizmalar›

Enterokoklar sefalosporinler, monobaktamlar ve antis- tafilokokkal penisilinlere intrensek direnç gösterirken, dü- flük veya orta derecede klindamisin ve aminoglikozid di- renci göstermektedirler. ‘Duyarl›’ enterokoklar bile, du- yarl› streptokoklara göre kat be kat daha az beta-laktam antibiyotik duyarl›l›¤› göstermektedir (26). Beta laktamlar için azalm›fl affinite, enterokoklar›n penisilin ba¤layan proteinlere azalm›fl affinitesiyle iliflkili oldu¤u düflünül- mektedir. Ek olarak baz› sufllar beta laktamlara tolerans göstermektedirler.

(3)

Ampisilin, duyarl› enterokkal enfeksiyonlar›n tedavisin- de tercih edilebilir. Beta-laktam monoterapinin endokar- dit tedavisinde suboptimal oldu¤u kan›tlanm›fl ve bu ne- denle aminoglikozidlerden genelde gentamisinle kombine edilmesi önerilmifltir. Beraber kullan›ld›¤›nda ise, hücre duvar›na aktif antibiyotikler ile aminoglikozidlerin selüler aktivitesi kolaylaflt›r›l›r ve sinerjistik etki elde edilir. Genel- de E. faecium, E. faecalis’e göre beta laktamlara daha di- rençlidir. The National Committee for Clinical Laboratory Standards (NCCLS) ciddi enfeksiyonlarda tüm izolatlar›n beta laktamaz üretimi aç›s›ndan test edilmesini önermek- tedir (27). Bu izolatlar beta laktamaz inhibitör kombinas- yonla daha etkili olarak tedavi edilmektedir (26).

Yüksek düzeyde penisilin direncinin penisilinazlarla iliflkili olamayabilece¤i, daha çok penisilin ba¤layan pro- teinlerdeki de¤iflikliklerle alakal› oldu¤u düflünülmektedir.

Glikopeptidler hücre duvar sentezini inhibe ederek etki gösterirler. ‘Dirençli’ bakteriler, glikopeptidlere azalm›fl affinite gösteren yeni peptidoglikanlar üretmektedir. Fe- notipik ve genotipik bazda 6 tip direnç gösterilmifltir.

Van A, B, D, F ve G kazan›lm›fl direnç ve VanC intrensek kromozomal arac›l› direnç göstermektedir. ‹ndüklenmifl yüksek derecede hem vankomisin hem de teikoplanin di- renci VanA fenotip direncidir (28,29).

VanA tipi dirençte, vankomisin ve teikoplanine yüksek düzeyde direnç sözkonusudur. (Vankomisin için 64 mg/mL, teikoplanin için 16 mg/mL) VanA geni ilk olarak E. faecium’da tespit edilmifltir. Ancak E. faecalis, E. durans, E. gallinorum, E. avium, E. mundtii, E.casseliflavus, E. raffinosus gibi di¤er enterokok türlerinde de saptanm›fl- t›r. ‹ndüklenebilir VanA direncinde, yaln›zca vankomisin var- l›¤›nda oluflan penisilin ba¤layan proteinlerin art›fl› sonu- cunda beta-laktam antibiyotiklere karfl› bir duyarl›l›k mey- dana gelmektedir.

VanB tipi direnç, VanA ligaza yap›sal olarak benzerlik gösteren VanB ligaz› ile oluflur. Kromozomal yerleflimlidir, ancak transpozon (Tn 1547, Tn 5382) veya plazmid üze- rinde de olabilir ve transfer edilebilir. Bu tip direnç vanko- misine de¤iflik düzeyde direnç göstermektedir (M‹K 4->1024 mg/mL) oysa teikoplanine duyarl›d›r (M‹K 0.5-2 mg/mL). Vankomisin taraf›ndan indüklenirken, teikoplanin ile indüklenmez. (30).

VanC tipi dirençte, vankomisine düflük düzeyde di- renç sözkonusudur. VanC tipi dirence sahip olan sufllar teikoplanine duyarl›d›r. Yap›sal olarak indüklenemez ve transfer edilemezler (30).

VanD tipi direnç, sadece E. faecium’da bildirilmifltir.

Hem vankomisine hem de teikoplanine dirençlidir. VanD geni kromozomaldir ve konjugasyon ile transfer edilemez (30).

VanE tipi direnç, E. faecalis BM4405 izolat›nda tan›m- lanm›flt›r. Düflük düzeyde vankomisin direnci (M‹K 16mg/mL) sözkonusudur, oysa teikoplanine duyarl›d›r.

VanG tipi direnç ilk olarak E. faecalis WCH9 suflunda tan›mlanm›flt›r. Tipik olarak vankomisine düflük düzeyde dirençli (M‹K 12-16 mg/mL), teikoplanine ise duyarl›d›r (M‹K 0.5 mg/mL).

Enterokokkal Enfeksiyonlar

Enterokoklar klinik olarak en s›k üst üriner sistem en- feksiyonlar› ve ürosepsise neden olmaktad›rlar. Ayr›ca, kolonize yaralarda bulunarak yara enfeksiyonuna yol aça- bilirler. Ancak, yan›k veya kronik ülserlerde bulunan ente- rokoklar›n varl›¤› her zaman enfeksiyon olarak yorumlan- mamal›d›r.

Enterokoklar toplumsal kaynakl› neonatal sepsis ve endokarditinde nedeni olabilirler. Bununla birlikte neona- tal bakteremili vakalar›n ço¤u, daha büyük yenido¤anlar olup, uzun süre yo¤un bak›mda yat›fl öyküsü olan, yo¤un antimikrobiyal ilaç kullan›lan vakalard›r. Hastanede yatan hastalarda daha çok kan ak›m› enfeksiyonlar›na, ürosep- sise, intraabdominal sepsise yol açarken, daha nadiren de menenjit, pnömoni-kemik-eklem enfeksiyonlar›na ne- den olmaktad›rlar (1). Afla¤›da, enterokoklara ba¤l› s›k görülen enfeksiyonlar tar›fl›lm›flt›r.

Üriner Sistem Enfeksiyonlar› (ÜSE)

Enterokoklar›n en s›k neden oldu¤u enfeksiyonlar ÜSE’dir. Enterokokkal enfeksiyonlar daha çok altta yatan üriner anomalileri olan kiflilerde enfeksiyon etkeni olarak tespit edilmektedirler (31,32). Komplike olmam›fl sistit, perinefritik apse ve prostatite neden olabilmektedirler.

Ço¤u enterokokkal ÜSE’ler nozokomiyal kökenlidir. Ku- zey Amerika’da bir poliklinikte takip edilen 1ay-99 yafl aras› hastalar›n idrar izolatlar›n›n %6.6’s›nda etken olarak enterokoklar izole edilmifltir (33). Benzer olarak ‹ngilte- re’den yap›lm›fl bir yay›nda 1291 üriner izolat›n %6’s›n›n enfeksiyon etkeni olarak enterokoklar bulunmufltur (34).

Enterokok enfeksiyonlar›ndaki olas› risk faktörleri; alet kullan›m›, yap›sal anomaliler ve önceden antimikrobiyal kullan›m›d›r. Cerrahi ihtiyac› olan, tekrarlayan skarlar› bu- lunan hastalar›n prognozu bu riskleri tafl›mayanlara göre daha kötüdür.

Yo¤un bak›mda izlenilen hastalar›n enfeksiyon alanla- r› eriflkin hastalardan farkl›l›k göstermektedir. Örne¤in;

eriflkinlerde en s›k nozokomiyal enfeksiyon oda¤› ÜSE iken, çocuklarda ÜSE ve primer kan ak›m› enfeksiyonlar›

eflit s›kl›kta görülmektedir. Nozokomiyal ÜSE’de yaflla iliflkili bir risk de bildirilmifltir. ÜSE s›kl›¤› 2 ay ve alt›ndaki çocuklarda %12, 12 yafl üzerinde ise %22’dir. Bunlar aras›nda enterokoklar %10.3 oran›nda görülmektedir (35). Günümüze kadar toplum kökenli ÜSE’de glikopeptid rezistans› önemli bir problem gibi görülmezken, nozoko- miyal ÜSE içinde bu durum geçerlidir.

(4)

Ülkemizden yap›lan bir çal›flmada, nozokomial üriner sistem enfeksiyonlar› de¤erlendirilmifl ve enterokoklar

%6.9 s›kl›¤› ile E. coli ve kandidalardan sonra 3. etken olarak izole edilmifltir (36).

Kan Ak›m› Enfeksiyonlar›

S›k olarak nozokomiyal kaynakl› enfeksiyonlarda s›k görülen bir etkendir. Hematoloji-onkoloji ve yo¤un bak›m ünitlerinde de gitikkçe artan oranlarda görülmeye bafllan- m›flt›r.

Nozokomiyal kaynakl› enterokokkal bakteriyemilerin ço¤unda infektif endokardit birlikteli¤i yoktur, ancak has- tane d›fl›nda geliflen bakteriyemilerin 1/3’ünde endokardit olaya efllik etmektedir. Enterokoklar, pozitif kan kültürle- rinin yaklafl›k %5’inden izole edilmektedirler. Enterokok- lar›n neden oldu¤u bakteremide en s›k görülen odak (%19-24) üriner sistemdir. Enterokokkal bakteremiler,

%40’a varan oranlarda polimikrobiyaldir ve mortaliteleri yüksektir. Tek bafl›na enterokoklar›n etken oldu¤u bakte- remilerde ise mortalite %28 civar›ndad›r. Primer entero- kokkal bakteremiler daha çok immün eksiklikli hastalarda ve monomikrobiyal olarak görülmekte olup, kaynak ge- nellikle gastrointestinal sistemdir.

Neonatal Sepsis

Enterokoklar, erken bafllang›çl› neonatal sepsisin na- dir etkeni olsa da, salg›n dönemlerinde daha yüksek oranlarda görülmektedir (37-40). Enterokoklar, neonatal bakteremi ve septisemi vakalar›n›n yaklafl›k %10’undan sorumlu olup, y›ldan y›la bu oran artmaktad›r. Bunun ne- deninin; nozokomiyal yay›l›m ve prematürlerin yaflam sü- relerindeki art›fl oldu¤u düflünülmektedir.

Enfeksiyon da¤›l›m› kateter iliflkili enfeksiyon %23, menenjit ve pnömoni %15 oran›nda görülmüfl ve efl za- manl› nekrotizan enterokolit vakalar› bildirilmifltir (41).

Enterokok enfeksiyonlar›nda etkilenen infantlar›n da- ha küçük prematüreler ve düflük do¤um a¤›rl›kl› bebekler oldu¤u ve daha çok nozokomiyal salg›nlarda görülmeye e¤ilimli olduklar› rapor edilmifltir (42,43). Bu yafl grubun- da enterokokkal bakteremi için risk faktörleri; uzam›fl hastane yat›fl›, uzun süre antibiyotik kullan›m›, santral ve- nöz kateter kullan›m› ve nekrotizan enterokolittir.

Yenido¤an Sonras› Enfeksiyonlar›

Boulanger ve ark., 18’i infant ve 32’si çocuk olan 50 enterokok bakteremisi vakas›n›n %82’sinin nozokomiyal kökenli, %92’sinin ise altta yatan ek bir patolojisi varl›¤›n›

ve ço¤ununda yak›nlarda geçirilmifl cerrahi operasyon öyküsü oldu¤unu bildirmifllerdir (42). Christie ve ark. 83 epizodun %69’unun nozokomiyal kökenli, komorbidite- nin ise %81 oldu¤unu raporlam›fllard›r. Enfeksiyon için

risk faktörler; invaziv prosedürler, santral kateter, venti- lasyon, drenaj tüpü ve antimikrobiyal kullan›m›d›r (43).

E. faecalis en s›k görülen patojen olarak bildirilmekte- dir. Birmingham çal›flmas›nda ise etken olarak, E. faeca- lis ve E. faecium eflit s›kl›kta bulunmufltur.

Benzer olarak Das ve ark., 75 epizotta, s›kl›kla altta yatan bir hastal›k oldu¤unu (%89), önceden antimikrobi- yal kullan›m›n›n (%64), nozokomiyal kazan›m›n (%63) ve polimikrobiyal enfeksiyonun s›k oldu¤unu (%35) belirt- mifllerdir (44).

Kateter-‹liflkili Bakteremi

Genellikle yo¤un bak›m ünitelerinde izlenilen çocuklar- da görülmektedir ki, bu üniteler kateterlerin en s›k kulla- n›ld›¤› yerlerdir. Ayr›ca tünelli alet yerlefltirilen onkoloji hastalar›nda ve total parenteral nütrisyon ihtiyac› olan in- fantlarda da enterokoklar görülmektedir. 2002’de Sando- e ve ark.’n›n bildirdi¤i 61 enterokokkal kateter iliflkili en- feksiyon epizodunda, sadece 7 vakan›n çocuk oldu¤u görülmüfltür. Dört hastaya, hücre duvar ajanlar› ve ami- noglikozidler uygulanm›fl ve bu vakalara kateter uzaklafl- t›rma uygulanmam›fl ve uygun antimikrobiyal kullan›ld›-

¤›nda kateter kurtarman›n mümkün olabilece¤i sonucuna varm›fllard›r (45).

Çocuklarda ve infantlarda replasman seçenekleri k›s›t- l› olabilece¤i için, kateter kurtarma kritik bir konudur. Ge- nel olarak kateter geçici yerlefltirmiflse de, kateter yenile- me önerilmektedir. Tünelli kateterlerde, hasta stabilse, komplike olmam›flsa, kateter kurtarma uygulanabilir (46).

Bu konuda iki yaklafl›m kabul görmektedir: Bunlardan bi- rincisi, enfekte alana antibiyotiklerin direkt uygulanmas›, di¤eri ise sistemik antibiyotiklere ek olarak antibiyotik ki- lit terapisi uygulanmas› yöntemidir. Kateter ç›kar›lmas›

endikasyonlar›, uygun tedaviye ra¤men persistan bakte- remi, hemodinamik instabilite, komplikasyon mevcudiye- ti, septik tromboz, metastatik yay›l›m ve endokardittir.

Kateter enfeksiyonlar›ndaki virulans faktörleri net olarak identifiye edilemediyse de, bioprostetik karakterler, esp geni, biyofilm yap›s›n›n enfeksiyonla iliflkili oldu¤u düflü- nülmektedir.

Endokardit

Enterokoklar, streptokok ve stafilokoklardan sonra en- dokarditin üçüncü s›kl›kta nedeni olmas›na karfl›l›k, endo- kardit enterokokkal baktereminin nadir bir komplikasyonu olarak görülmektedir (47,48). Endokardit yaflam›n uç dö- nemlerinde görülmeye e¤ilimlidir. Enterokokkal endokar- dit çocuklarda nadir bir bulgudur. Japonya’dan yap›lan bir çal›flmada, 188 vakan›n sadece 1’inde enterokoklar etken olarak bildirilmifltir (49). Kanada’da ise, 18 yafl›ndan küçük 56 vakan›n sadece birinde, polimikrobiyal floran›n etkenlerinden birisi olarak üretilmifltir (50). Enterokokkal

(5)

enfeksiyonu olan infant veya çocuklarda, e¤er altta yatan konjenital kalp hastal›¤› varsa veya uygun antimikrobiyal tedaviye ra¤men bakteremi devam ediyorsa endokardit- ten flüphelenilmelidir.Tüm enterokokal endokarditlerde en s›k izole edilen sufl E. faecalis olup, bunu E. faecium izlemektedir.

‹ntra-abdominal Enfeksiyon

Enterokoklar barsakta bulunan di¤er aerop ve anae- rop bakterilerle birlikte polimikrobiyal floran›n bir parça- s› oldu¤u için, ikinci s›kl›kta izole edildikleri enfeksiyon- lar intraabdominal infeksiyonlard›r. Bu infeksiyonlarda, E. coli veya Bacteroides spp’e göre daha az oranda bakteriyemi yapmaktad›r. Enterokoklar›n mikst intraab- dominal ve pelvik infeksiyonlardaki rolü tam olarak ay- d›nlat›lamam›fl olsa da, iyi bilinen, bu mikroorganizmala- r›n siroz veya nefrotik sendromlu hastalardaki spontan peritonit ve peritoneal diyalizli hastalardaki peritonitin etkeni oldu¤udur.

Enterokokkal kan ak›m› enfeksiyonlar›nda gastrointes- tinal traktus vakalar›n %14-16’›nda esas odak gibi görün- mektedir. Yenido¤anlarda bu oran daha da yüksektir.

Gastrointestinal içerik enterokokkal enfeksiyonlar›n geli- fliminde önemli bir faktördür. Neonatal nekrotizan entero- kolit ve neonatal abdominal cerrahi, intraabdominal ente- rokokkal sepsis geliflimi için de önemli risk faktörleridir.

Saf enterokokkal peritonit abdominal cerrahi veya travma komplikasyonu olarak görülür. Akut salpenjit veya endometrit komplikasyonu olarak abse veya bakteriyemi nedeni olabilmektedirler. ‹ntraabdominal enfeksiyondan kaynaklanan enterokokal bakteriyemilerde mortalite %40 civar›ndad›r.

Menenjit

Enterokokkal menenjit spontan veya postoperatif ola- rak her yaflta gözlenebilmektedir. Yap›lan çal›flmalarda enterokoklara ba¤l› menenjit oran›n›n %0-3 oldu¤u görül- müfltür (51-53). Vakalar›n büyük bir k›sm›, bir yafl›n alt›n- daki çocuklard›r. Çocuklar›n ço¤unun altta yatan predis- poze faktörü ise geçirilmifl nörocerrahi öyküsünün olma- s›d›r. Prematürelik, çocuklarda en s›k rastlan›lan komor- bid durumdur. Tayvan’da yar›s› çocuk olan 12 enterokok menenjiti olgusu de¤erlendirilmifl, ço¤unda etkenin E. fa- ecalis oldu¤u ve eriflkin hastalar›n aksine çocuk hastalar- da altta yatan bir santral sinir sistemi patolojisinin oldu¤u bildirilmifltir. Bu seride; santral sinir sistemi kateterizasyo- nunun en önemli risk faktörü oldu¤u raporlanm›flt›r. Pin- tado’nun 39 vakal›k enterokok menenjiti serisinde, spon- tan menenjit geliflen hastalar›n semptomlar›n›n atefl, de-

¤iflken mental durum, bafla¤r›s› gibi di¤er menenjit etken- lerinin semptomlar›na benzer oldu¤u bildirilmifltir. Bu bul- gular›n bir nedeninin de, hastalar›n daha çok yenido¤an

olmas›ndan kaynaklanabilece¤i rapor edilmifltir. Entero- koklara ba¤l› menenjitte mortalite oran›, toplumsal köken- li menenjitten daha yüksektir (54).

‹mmunsüprese Hastalar

Böbrek transplant hastalar›nda enterokoklar s›kl›kla rastlan›lan mikroorganizmalar olup, bakteremi, ÜSE ve cerrahi alan enfeksiyonlar›na neden olmaktad›rlar. Ayr›ca son dönem böbrek yetmezli¤inin kendisi de, VRE gelifl- mesi aç›s›ndan bir risk faktörüdür (55). Bir çal›flmada, böbrek transplant hastalar›nda VRE’nin fekal kolonizas- yon prevalans› %13.6 olarak raporlan›rken, bu oran›n di-

¤er hemodiyaliz hastalar› ve yo¤un bak›m hastalar›nda gözlenenden daha yüksek oldu¤u bildirilmifl ve bunun da transplant öncesi ve sonras› vankomisin kullan›m›na ba¤- l› olabilece¤i düflünülmüfltür. Karaci¤er transplant aday›

hastalarda da, transplant öncesi VRE prevalans› %3.4 iken, transplant sonras› %44’e kadar ç›kmaktad›r (56).

Son y›llarda malignensili hastalarda özellikle VRE en- feksiyonlar› ciddi bir oranda görülmeye bafllanm›flt›r. Ma- tar ve ark.’n›n retrospektif 2115 hastay› kolonizasyon aç›- s›ndan de¤erlendirdikleri bir çal›flmada, hastalar›n

%4.7’sinde fekal kolonizasyon saptam›fllard›r. Hastalar›n

%29’unda bakteremi geliflmifl ve bu hastalar›n baflka anatomik alanlar›nda da VRE epizotlar› bildirilmifltir (57).

Solid tümörü olan hastalarda VRE bakteremi oran›, he- matolojik malignenesilere göre anlaml› olarak daha düflük saptanm›flt›r. VRE kolonizasyonunun, VRE bakteremisi geliflimi aç›s›ndan pozitif prediktif de¤eri %29.3 iken, ne- gatif prediktif de¤eri %99.9 bulunmufltur. Bu nedenle yüksek riskli hastalar›n nötropeni epizodu s›ras›ndaki te- davisinde preemptif VRE tedavisinin fayda sa¤layabilece-

¤i fikrine varm›fllard›r (57).

Chemotherapy Alliance for Neutropenics and the Control of Emerging Resistance Programme (CAN- CER)’in toplam 32 hematoloji-onkoloji merkezinin 3970 izolat›n de¤erlendirildi¤i çal›flmas›nda, enterokoklar en s›k görülen befl patojenden dördüncüsü olup, %22’isi vankomisine dirençli bulunmufltur.

ABD’den Avery ve ark. çal›flmas›nda allojenik kemik ili¤i transplantasyonu yap›lan hastalarda geliflen VRE en- feksiyonuna bak›lm›fl ve enfeksiyon primer olarak VRE’e ba¤l› olmasa dahi, klinik olarak kötüye gidiflle alakal› ol- du¤u saptanm›flt›r (58). VRE kolonizasyonun de¤erlendi- rildi¤i bir çal›flmada, uzun süre hastanede yatanlarda, akut myeloid lösemi vakalar›nda, a¤›r mukoziti olanlarda riskin daha yüksek oldu¤u bildirilmifltir. Ayn› çal›flmada, baflvurudan 1 ay önce antibiyotik kullan›m› ve düflük al- bumin düzeyinin ba¤›ms›z risk faktörleri oldu¤u gösteril- mifltir (59). VRE salg›nlar›nda uzam›fl hospitalizasyon, s›k cerrahi, yeni tecrübesiz hastane personeli risk faktörü olarak bulunmufl ve ani personel sirkülasyonundan kaç›- n›lmas› gerekti¤i bildirilmifltir.

(6)

Tedavi

‹lginç antibiyotik duyarl›l›k özellikleri göstermeleri ve duyarl›l›klar›n›n mikrobiyoloji laboratuvarlar›nca do¤ru olarak tespit edilememesi nedeniyle, Enterokok enfeksi- yonlar›n›n tedavisi oldukça zor ve karmafl›kt›r. Mikrobiyo- loji laboratuvarlar›n›n tam olarak beta laktamaz üretimini, antibiyotik sinerjisini ve vankomisin direncini tespit et- mesi gereklidir. Optimum tedavi izolat›n duyarl›l›¤›na ve enfeksiyon alan›na ba¤l›d›r (1). Genelde komplike olma- m›fl üriner sistem ve yumuflak doku enfeksiyonlar›nda monoterapi yeterlidir. Ampisilin veya penisilin bu tür en- feksiyonlar›n tedavisinde seçenek olabilir. Nitrofurantoin idrar yolu enfeksiyonu için iyi bir alternatif olabilir. Beta laktamaz üreten sufllarda amoxicillin-clavulanate ve nit- rofurantoin, ampisilin veya penisiline tercih edilebilir.

Yüksek düzeyde penisilin direnci veya nitrofurantoin di- renci varsa, tedavi seçenekleri glikopeptidler veya line- zolid olabilir. ÜSE’de glikopeptid direnci s›kl›¤› nadirdir.

Bu sufllarda nitrofurantoin hassasiyeti mevcuttur ve bu nedenle iyi bir alternatif olabilir. Nitrofurantoin rezistans›

da varsa veya komplike enfeksiyonlarsa linezolid önerile- bilir. ‹mmun sistemi bask›lanmam›fl konakta oluflan üri- ner sistem, peritonit, yumuflak doku infeksiyonu gibi de- rin yerleflimli ve intravasküler olmayan enfeksiyonlarda bakterisid etki gerektirmeyen tek antibiyotik ile tedavi ye- terlidir. Bu enfeksiyonlarda penisilin, ampisilin veya amoksisilinden herhangi biri kullan›labilir. Önerilen teda- vi süresi 7-14 gündür.

Endokardit tedavisinde hücre duvar›na etkili bir ajan ve bir aminoglikozid kombinasyonu verilmelidir (1). Ancak izolat›n duyarl›l›k paterni çok önemlidir. Duyarl› izolatlar için ampisillin vaya penisilinle birlikte bir aminoglikozid kombinasyonu (gentamisin) tercih edilmektedir. Oldukça yeni bir çal›flmada, monoterapi ile tedavi edilen hastalar›n daha a¤›r komplikasyonlarla seyretti¤i gösterilmifltir (60).

Baz› yazarlar ampisilinin penisiline daha üstün oldu¤u- nu bildirmektedir. Penisilin allerjik hastalarda vankomisin önerilmektedir. E¤er yüksek düzeyde penisilin direnci varsa vankomisin veya teikoplaninle yer de¤ifltirilebilir.

Yüksek düzeyde aminoglikozid direncinde (gentamisin için MIC>2000 μg/ml) iyi bir bakterisidal seviyeye ulafl›la- mad›¤› için tedavide ciddi s›k›nt›lar ç›kmaktad›r. Vankomi- sin alan hastalarda, vankomisin düzeyi rutin olarak moni- törize edilmelidir. Bununla birlikte teikoplanin verilecekse uygun kan düzeyini sa¤layacak doz verilmelidir, çünkü yetersiz kan seviyesi suboptimal tedaviye neden olabil- mektedir. Endokardit tedavisi mutlaka intravenöz yoldan verilmeli ve tedavi süresi 4-6 hafta aras› olmal›d›r. Semp- tomlar› 3 aydan k›sa olan ve ampicillin veya penisilin ve gentamisinle kombine tedavi verilen kiflilerde tedavi süre- si 4 hafta olmal›d›r. Alt› haftal›k tedavi ise, vankomisin ve- ya ampisilin monoterapisi verilen ve semptomlar› 6 hafta- dan daha fazla süreli olan hastalara verilmelidir. Prostetik

kapa¤› olan veya prostetik materyal tak›lan kiflilerde teda- vi süresi minimum 6 hafta olmal›d›r (61). Yüksek düzeyde gentamisin direnci olmad›kça kombinasyon tedavisi te- davi süresince uygulanmal›d›r (62).

Penisilin-dirençli sufllar glikopeptid ile tedavi edilebilir.

Gentamisinle kombinasyon tedavisinde baktereminin ve endokarditin temizlendi¤inden emin olunana kadar dik- katli olunmal›d›r. Linezolid glikopeptidlere alternatif olabi- lir. Bununla beraber ekonomik maliyeti k›s›tlay›c› olabil- mektedir.

Enterokokkal menenjitte kombinasyonu menoterapiy- le karfl›laflt›ran kan›t bazl› bir k›lavuz yoktur. Pintado 117 enterokokkal menenjit vakas›n› retrospektif de¤erlendir- di¤i bir çal›flmada; 44 (38%) hastaya hücre duvar›na etki- li bir ajan ve gentamisin kullan›l›rken 65 (%57) hastada iki- li antienterokokkal tedavi kullan›lm›fl ve kombinasyon te- davisi kullan›m›n›n mortalite h›z›n› etkilemedi¤i görüflüne varm›fllard›r (63). Kan›t olmasa da baz› otörler, kombinas- yon tedavisini önermektedirler. Di¤erleri ise kombinasyon tedavisi kullanmay›, sadece serebrospinal s›v› steril olana kadar önermektedir. Ard›ndan yüksek doz ampisilin veya penisilinle devam›n› 14-21 gün olarak önermektedirler.

Kateter iliflkili enterokokkal bakteremide, acilen kate- ter uzaklaflt›r›lmal›d›r. Bir neonatal enterokok çal›flmas›n- da, baktereminin tüm hastalarda kateter uzaklaflt›r›l›nca- ya kadar devam etti¤i görülmüfltür (41).

VRE Tedavisi

Tedaviye bafllamadan önce, kolonizasyon-infeksiyon ay›r›m› yap›lmal›d›r. Kolonizasyon için risk faktörleri; has- tanede yat›fl süresi ve antimikrobiyal kullan›m› (üçüncü kuflak sefalosporinler, metronidazol ve vankomisin) ola- rak görülmektedir. Kolonizasyon genelde haftalardan zi- yade aylar zarf›nda oluflmaktad›r (1).

Lokal veya sistemik enfeksiyon bulgusu geliflmeyen bir hastada; yüzeyel alanlardan, de¤ifltirilen intravasküler kateterlerden, intraperitoneal ve safra drenlerinden ve pi- yüri olmadan idrardan VRE izole edildi¤inde, kolonizas- yon olarak de¤erlendirilmelidir ve antibakteriyel tedaviye gerek yoktur. Tedavide seçilecek ajan, antimikrobiyal du- yarl›l›k verilerine, sufllar›n fenotiplerine (VanA, VanB) ve di¤er antimikrobiyallere direnç varl›¤›na ba¤l›d›r. Baz›

VanA sufllar›, vankomisine dirençli E. faecalis enfeksiyon- lar›, beta laktam antibiyotiklere ve gentamisine hassasiyet gösterebilirler. Vankomisine dirençli E. faecium ise peni- silin ve ampisiline daha dirençlidir. Teikoplanin, VanB tipi direnç tafl›yan VRE sufllar›n›n ço¤una etkilidir. E¤er yük- sek düzey aminoglikozid direnci yoksa bir aminoglikozid ile birlikte kullan›larak bakterisidal etki elde edilebilir. An- cak teikoplanin tedavisi s›ras›nda direnç geliflebilece¤i de bildirilmifltir. VanB tipi VRE’lerin etken oldu¤u endokardit- lerin tedavisinde teikoplanin ve di¤er bir aktif ajan (örn:aminoglikozid) kombinasyonu baflar›l› bulunmufltur.

(7)

Çok ilaca dirençli enterokokkal enfeksiyonlarda birçok ajan araflt›r›lm›flt›r. Bunlar florokinolonlar, streptogramin- ler, oxazolidinonlar, semisentetik glikopeptidler ve glisil- siklinlerdir.

Glikopeptid-dirençli E. faecium sufllar› tipik olarak am- pisiline de rezistand›r ve yüksek düzeyde gentamisin diren- ci gösterebilir. Quinupristin-dalfopristin (Synercid®) bir streptogrammin antibiyotik olup protein sentezini iki farkl›

hedef alan› seçerek inhibe eder. Bu ajan rezistan E. faeci- um enfeksiyonlar›nda, çocuklarda da baflar›yla kullan›l- maktad›r (64,65). Loeffler 127 enterokok enfeksiyonuna sa- hip hastan›n, 131 epizodunu quinupristin-dalfopristin ile te- davi etmifl ve ve yan etki oran›n› %8 olarak bildirmifltir (65).

Glikopeptid-dirençli E. faecalis ve E. faecium sufllar› genel- likle linezolide hassast›r. Çocuklarda prematüreler de bile kullan›lm›fl ve etkili bulunmufltur (66-69). Bakteremi tedavi- sinde, ÜSE, cilt ve yumuflak doku enfeksiyonlar› ve pnö- monide kullan›lm›flt›r. Kemi¤e ve beyin zarlar›na iyi penetre olmaktad›r, bu nedenle dirençli Gram pozitif enfeksiyonla- r›n tedavisinde potansiyel olarak etkilidir. Endokardit teda- visinde de kullan›lm›flt›r. Linezolid genellikle iyi tolere edil- mektedir ve en s›k gözlenen yan etkiler ishal, kusma, dö- küntü ve atefltir. Doz ba¤›ml› nötropeni ve trombositopeni adultlarda bildirilmifltir, ancak bu sorun çocuklarda daha az görülmeye e¤ilimlidir (70,71). Reversible optik nöropati, ve irrevesibl periferal nöropati eriflkinlerde daha çok uzam›fl tedaviyle ilgilidir (72,73). Bu bulgu mitokondrial protein sentezinin inhibisyonu ile ilgili olabilir (74). Bu nedenle uzun süre kullan›m›ndan kaç›nmak gerekmektedir.

Oritavansin, yeni bir semisentetik glikopeptid olup, tüm gram pozitif patojenlere karfl›n (streptokok, stafilo- kok, VRE) bakterisid etkili olup faz III çal›flmalar› devam etmektedir (75).

Sonuç

Enterokoklar, geçmiflten farkl› olarak günümüzde sa¤- l›¤› tehdit eden ve tedavide sorun ç›karan mikroorganiz- malar haline gelmifllerdir. Çok ilaca dirençli olmalar› ve bu direncin gittikçe artmas›, güç klinik enfeksiyonlara neden olmas› gibi sorunlar artarak devam etmektedir. Bu neden- le tüm enfeksiyon ajanlar›nda oldu¤u gibi enterokoklara ba¤l› enfeksiyonlar›n tedavisinde de ak›lc› antibiyotik kul- lan›lmas› gerekmekte ve özellikle ciddi VRE enfeksiyonu- na sahip çocuk hastalar, mutlaka Çocuk Enfeksiyon Has- tal›klar› uzmanlar›yla konsülte edilmelidir.

Kaynaklar

1. Butler KM. Enterococcal Infection in Children. Seminars in Pe- diatric Infectious Disease 2006; 128-39.

2. Moellering RC. Emergence of Enterococcus as a significant pathogen. Clin Infect Dis 1992; 14: 1173-78.

3. Herwaldt LA, Wenzel RP. Dynamics of hospital-acquired infec- tion. Manual of Clinical Microbiology. 6th edition, Washington D.C.: American Society for Microbiology, 1995: 169-81.

4. Bonten MJ, Willems R, Weinstein RA. Vancomycin-resistant enterococci: why are they here, and where do they come from? Lancet Infect Dis 2001; 1: 314-25.

5. Chang S, Sievert DM, Hageman JC, Boulton ML, Tenover FC, Downes FP, et al. Infection with vancomycin-resistant Staph- ylococcus aureuscontaining the vanA resistance gene. N Engl J Med 2003; 348: 1342-7.

6. Tenover FC, Weigel LM, Appelbaum PC, McDougal LK, Chait- ram J, McAllister S, et al. Vancomycin-resistant Staphylococ- cus aureusisolate from a patient in Pennsylvania. Antimicrob Agents Chemother 2004; 48: 275-80.

7. Weigel LM, Clewell DB, Gill SR, Clark NC, McDougal LK, Flan- nagan SE, et al. Genetic analysis of a high-level vancomycin resistant isolate of Staphylococcus aureus. Science 2003; 302:

1569-71.

8. Ruoff KL, Maza L, Murtagh MS, et al. Species identities of en- terococci isolated from clinical specimens. J. Clin. Microbiol 1990; 28: 435-7.

9. Mascini EM, Troelstra A, Beitsma M, et al. Genotyping and pre- emptive isolation to control an outbreak of vancomycin-resis- tant Enterococcus faecium. Clin Infect Dis 2006; 42: 739-46.

10. Nourse C, Byrne C, Kaufmann M, et al. VRE in the Republic of Ireland: clinical significance, characteristics and molecular si- milarity of isolates. J Hosp Infect 2000; 44: 288-93.

11. Nourse C, Murphy H, Byrne C, et al. Control of a nosocomial outbreak of vancomycin resistant Enterococcus faecium in a paediatric oncology unit: risk factors for colonisation. Eur J Pe- diatr 1998; 157: 20-7.

12. Luginbuhl LM, Rotbart HA, Facklam RR, et al. Neonatal ente- rococcal sepsis: case-control study and description of an out- break. Pediatr Infect Dis J 1987; 6: 1022-26.

13. Sohn AH, Garrett DO, Sinkowitz-Cochran RL, et al. Prevalence of nosocomial infections in neonatal intensive care unit pati- ents: Results from the first national point-prevalence survey.

J Pediatr 2001; 139: 821-7.

14. (www.rivm.nl.earss).

15. LeClerq R, Derlot I, Duval J, et al. Plasmid-mediated resistan- ce to vancomycin and teicoplanin in Enterococcus faecium. N Engl J Med 1988; 319: 157-61.

16. Uttley AH, Collins CH, Naidoo J, et al. Vancomycin-resistant enterococci. Lancet 1988; 1: 57-8.

17. Rudy M, Zientara M, Bek T, et al. Occurrence of antibiotic re- sistant enterococci in clinical specimens from a pediatric hos- pital. Pol J Microbiol 2005; 54: 77-80.

18. Vural T, fiekercio¤lu AO, Ö¤ünç D, ve ark. Vankomisine direnç- li E. faecium suflu. Ankem Derg, 1999; 13: 1-5.

19. Gonzales RD, Schreckenberger PC, Graham MB, et al. Infecti- ons due to vancomycin-resistant Enterococcus faecium resis- tant to linezolid. Lancet 2001; 357: 1179.

20. Rahim S, Pillai SK, Gold HS, et al. Linezolid-resistant, van- comycin resistant Enterococcus faeciuminfection in patients without prior exposure to linezolid. Clin Infect Dis 2003; 36:

146-8.

21. Krawczyk B, Samet A, Bronk M, et al. Emerging linezolid-resis- tant vancomycin resistant Enterococcus faeciumfrom a pati- ent of a haematological unit in Poland. Pol J Microbiol 2004;

53: 193-6.

22. Burleson BS, Ritchie DJ, Micek ST, et al. Enterococcus faeca- lisresistant to linezolid: case series and review of the literatu- re. Pharmacotherapy 2004; 24: 1225-31.

23. Swoboda S, Fritz S, Martignoni ME, et al. Varying linezolid sus- ceptibility of vancomycin-resistant Enterococcus faeciumiso- lates during therapy: a case report. J Antimicrob Chemother 2005; 56: 787-9.

(8)

24. Draghi DC, Sheehan DJ, Hogan P, et al. In vitro activity of line- zolid against key gram-positive organisms isolated in the uni- ted states: results of the LEADER 2004 surveillance program.

Antimicrob Agents Chemother 2005; 49: 5024-32.

25. Jones RN, Ross JE, Fritsche TR, et al. Oxazolidinone suscepti- bility patterns in 2004: report from the Zyvox Annual Appraisal of Potency and Spectrum (ZAAPS) Program assessing isolates from 16 nations. J Antimicrob Chemother 2006; 57: 279-87.

26. Arias, CA, Murray, BE UpToDate 13.3. 8-2-2005

27. National Committee for Clinical Laboratory Standards. Met- hods for dilution antimicrobial susceptibility tests for bacteria that grow aerobically Approved standard. Document M7-A6.

Approved Standard Document 2006

28. Arthur M, Molinas C, Depardieu F, et al. Characterization of Tn1546, a Tn3-related transposon conferring glycopeptide re- sistance by synthesis of depsipeptide peptidoglycan precur- sors in Enterococcus faecium BM4147. J Bacteriol 1993; 175:

117-27.

29. Clark NC, Weigel LM, Patel JB, et al. Comparison of Tn1546- like elements in vancomycin-resistant Staphylococcus aureus isolates from Michigan and Pennsylvania. Antimicrob Agents Chemother 2005; 49: 470-2.

30. Baflustao¤lu A. Enterokoklarda antibakteriyel direnç mekaniz- malar› ve direnç sorunu. Ed: Ulusoy S, Usluer G, Ünal S. Gram Pozitif Bakteri ‹nfeksiyonlar›. Bilimsel T›p Yay›nevi Ankara 2004: 141-58.

31. Honkinen O, Lehtonen OP, Ruuskanen O, et al.Cohort study of bacterial species causing urinary tract infection and urinary tract abnormalities in children. BMJ 1999; 770-71.

32. Bitsori M, Maraki S, Raissaki M, et al. Community-acquired en- terococcal urinary tract infections. Pediatr Nephrol 2005;

1583-86.

33. Zhanel GG, Hisanaga TL, Laing NM, et al. Antibiotic resistance in outpatient urinary isolates: final results from the North Ame- rican rinary Tract Infection Collaborative Alliance (NAUTICA).

Int J Antimicrob Agents 2005; 26: 380-88.

34. 39- Farrell DJ, Morrissey I, De RD, et al. A UK multicentre study of the antimicrobial susceptibility of bacterial pathogens cau- sing urinary tract infection. J Infect 2003; 46: 94-100.

35. Richards MJ, Edwards JR, Culver DH, et al. Nosocomial infec- tions in pediatric intensive care units in the United States. Na- tional Nosocomial Infections Surveillance System. Pediatrics 1999;103:e39.

36. Savas L, Guvel S, Onlen Y, Savas N, Duran N. Nosocomial uri- nary tract infections: micro-organisms, antibiotic sensitivities and risk factors.West Indian Med J 2006; 55: 188-93.

37. Stoll BJ, Hansen NI, Higgins RD, et al. Very low birth weight preterm infants with early onset neonatal sepsis: the predomi- nance of gram negative infections continues in the National Institute of Child Health and Human Development Neonatal Research Network, 2002-2003. Pediatr Infect Dis J 2005; 24:

635-9.

38. Stoll BJ, Gordon T, Korones SB, et al. Early-onset sepsis in very low birth weight neonates: a report from the National Ins- titute of Child Health and Human Development Neonatal Rese- arch Network. J Pediatr 1996; 129: 72-80.

39. Stoll BJ, Gordon T, Korones SB, et al. Late-onset sepsis in very low birth weight neonates: a report from the National Ins- titute of Child Health and Human Development Neonatal Rese- arch Network. J Pediatr 1996; 129: 63-71.

40. McNeeley DF, Saint-Louis F, Noel GJ. Neonatal enterococcal bacteremia: an increasingly frequent event with potentially un- treatable pathogens. Pediatr Infect Dis J 1996; 15: 800-05.

41. Dobson SR, Baker CJ: Enterococcal sepsis in neonates: featu- res by age at onset and occurrence of focal infection. Pediat- rics 1990; 85: 165-71.

42. Boulanger JM, Ford-Jones EL, Matlow AG. Enterococcal bac- teremia in a pediatric institution: a four-year review.Rev Infect Dis 1991; 13: 847-56.

43. Christie C, Hammond J, Reising S, et al. Clinical and molecu- lar epidemiology of enterococcal bacteremia in a pediatric te- aching hospital. J Pediatr 1994; 125: 392-9.

44. Das I, Gray J. Enterococcal bacteremia in children: a review of seventy five episodes in a pediatric hospital. Pediatr Infect Dis J 1998; 17: 1154-8.

45. Sandoe JA, Whitherden IR, Au-Yeung HC, et al. Enterococcal intravascular catheter- related bloodstream infection: manage- ment and outcome of 1 consecutive cases. J Antimicrob Che- mother 2002; 50: 577-82.

46. Mermel LA, Farr BM, Sherertz RJ, et al. Guidelines for the ma- nagement of intravascular catheter-related infections. Clin In- fect Dis 2001; 32: 1249-72.

47. Baddour LM, Wilson WR, Bayer AS, et al. Infective endocardi- tis: diagnosis, antimicrobial therapy, and management of complications: a statement for healthcare professionals from the Committee on Rheumatic Fever, Endocarditis, and Kawa- saki Disease, Council on Cardiovascular Disease in the Young, and the Councils on Clinical Cardiology, Stroke, and Cardi- ovascular Surgery and Anesthesia, American Heart Associati- on: endorsed by the Infectious Diseases Society of America.

Circulation 2005; 111: 394-434.

48. Ferrieri P, Gewitz MH, Gerber MA, et al.Unique features of in- fectiveendocarditis in childhood. Pediatrics 2002; 109: 931-43.

49. Ishiwada N, Niwa K, Tateno S, et al. Causative organism influ- ences clinical profile and outcome of infective endocarditis in pediatric patients and adults with congenital heart disease.

Circ J 2005; 69: 1266-70.

50. Carceller A, Lebel MH, Larose G, et al. New trends in pediatric endocarditis. An Pediatr 2005; 63: 396-402.

51. Anon. Bacterial meningitis in Canada: hospitalizations (1994- 2001). Can Commun Dis Rep 2005; 31: 241-7.

52. Durand ML, Calderwood SB, Weber DJ, et al. Acute bacterial meningitis in adults. A review of 493 episodes. N Engl J Med 1993; 328: 21-8.

53. van de Beek D, de Gans J, Spanjaard L, et al. Clinical features and prognostic factors in adults with bacterial meningitis.

N Engl J Med 2004; 351: 1849-59.

54. Pintado V, Cabellos C, Moreno S, et al. Enterococcal meningi- tis: a clinical study of 39 cases and review of the literature. Me- dicine 2003; 82: 346-64.

55. Freitas MCS, Pacheco-Silva A, Barbosa D, Silbert S, Sader H, Sesso R, Camargo LFA. Prevalence of vancomycin-resistant Enterococcus fecal colonization among kidney transplant pati- ents. BMC Infectious Diseases 2006; 133: 1-7.

56. Bakir M, Bova JL, Newell KA, Millis JM, Buell JF, Arnow PM.

Epidemiology and clinical consequences of vancomycin-resis- tant enterococci in liver transplant patients. Transplantation 2001; 72: 1032-7.

57. Matar MJ, Tarrand J, Raad I, Rolston KV. Colonization and in- fection with vancomycin-resistant enterococcus among pati- ents with cancer. AJIC 2006; 34: 534-6.

58. Avery R, Kalaycio M, Pohlman B, Sobecks R, Kuczkowski E, Andresen S, Mossad S, Shamp J, Curtis J, Kosar J, Sands K, Serafin M, Bolwell B. Early vancomycin-resistant enterococ- cus (VRE) bacteremia after allogeneic bone marrow transplan- tation is associated with a rapidly deteriorating clinical cour- se.Bone Marrow Transplantation 2005; 35: 497-9.

59. Timmers GJ, van der Zwet WC, Simoons-Smit IM, et al. Out- break of vancomycin-resistant Enterococcus faecium in a ha- ematology unit: risk factor assessment and successful control of the epidemic. Br J Haematol 2002; 116: 826-33.

(9)

60. Martínez Odriozola P, Muñoz Sánchez J, Arriola Martínez P, Lizar- ralde Palacios E, Santamaría Jáuregui JM, Zuazo Meabe J, Cis- terna Cáncer R, de la Villa FM. Enterococcal infective endocardi- tis: Description of 12 cases. An Med Interna. 2007; 24: 539-42.

61. Ferrieri P, Gewitz MH, Gerber MA, et al: Unique features of infec- tive endocarditis in childhood. Pediatrics 2002; 109: 931-43.

62. Linden PK. Optimizing therapy for vancomycin-resistant ente- rococci (VRE).) Semin Respir Crit Care Med 2007; 28: 632-45.

63. Pintado V, Cabellos C, Moreno S, et al: Enterococcal meningi- tis: a clinical study of 39 cases and review of the literature. Me- dicine 2003; 82: 346-64.

64. Gray JW, Darbyshire PJ, Beath SV, et al. Experience with qui- nupristin/ dalfopristin in treating infections with vancomycin- resistant Enterococcus faeciumin children. Pediatr Infect Dis J 2000; 19: 234-8.

65. Loeffler AM, Drew RH, Perfect JR, et al. Safety and efficacy of qui- nupristin/dalfopristin for treatment of invasive Gram-positive infec- tions in pediatric patients. Pediatr Infect Dis J 2002; 21: 950-6.

66. Saiman L, Goldfarb J, Kaplan SA, et al. Safety and tolerability of linezolid in children. Pediatr Infect Dis J 2003; 22: 193-200.

67. Kaplan SL, Deville JG, Yogev R, et al. Linezolid versus van- comycin for treatment of resistant Gram-positive infections in children. Pediatr Infect Dis J 2003; 22: 677-86.

68. Kaplan SL. Use of linezolid in children. Pediatr Infect Dis J 2002; 21: 870-2.

69. Yogev R, Patterson LE, Kaplan SL, et al. Linezolid for the tre- atment of complicated skin and skin structure infections in children. Pediatr Infect Dis J 2003; 22: 172-7.

70. Bishop E, Melvani S, Howden BP, et al. Good clinical outco- mes but high rates of adverse reactions during linezolid the- rapy for serious infections: a proposed protocol for monitoring therapy in complex patients. Antimicrob Agents Chemother 2006; 50: 1599-602.

71. Meissner HC, Townsend T, Wenman W, et al. Hematologic ef- fects of linezolid in young children. Pediatr Infect Dis J 2003;

22: 186-92.

72. Rucker JC, Hamilton SR, Bardenstein D, et al. Linezolid-asso- ciated toxic optic neuropathy. Neurology 2006; 66: 595-8.

73. Razonable RR, Osmon DR, Steckelberg JM. Linezolid therapy for orthopedic infections. Mayo Clin Proc 2004; 79: 1137-44.

74. De Vriese AS, Coster RV, Smet J, et al. Linezolid-induced inhi- bition of mitochondrial protein synthesis. Clin Infect Dis 2006;

42: 1111-7.

75. Poulakou G, Giamarellou H. Oritavancin: a new promising agent in the treatment of infections due to Gram-positive pat- hogens. Expert Opin Investig Drugs. 2008; 17: 225-43.

Referanslar

Benzer Belgeler

Salmonella türlerinin neden olduğu üriner sistem enfeksiyonu (ÜSE) oldukça nadir görülen bir klinik durumdur.. Yedi yaşında erkek bir hasta; alt karın

Tekrarlayan İYE için, peri ya da post menopozal kadın hastada eğer kontrendikasyon yoksa, klinisyen topikal estrojen önerebilir (Orta derecede tavsiye, Derece B). Oral

anomalileri (taş veya sonda takılması, vb) olan hastada üriner sistem enfeksiyonu... Komplike İYE

Ülkemizde çeşitli çalışmalarda izole edi- len toplum kökenli ÜSİ etken dağılımı Tablo 1’de, en sık izole edilen etken olan E.coli suşları- nın

Yine GSBL üreten Klebsiella türlerinin etken olduğu bakteremili 48 hastanın, kontrol grubun- daki 99 hasta ile karşılaştırıldığı bir çalışmada sefalosporin

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği'nde 1 Ocak 2000-31 Aralık 2007 tarih- leri arasında, yatarak izlenen ve enfeksiyon düşünülen

Bu yazıda komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonu, nekrotizan fasiyit etkeni olarak Raoultella planticola saptanan a ve tigesiklin ile tedavi edilen bir olgu sunulmuştur.. Otuz

Yine de çok nadir durumlarda, neden olan organizmanın mikrobiyolojik dokümantasyonunun ve risk/fayda dengesinin değerlendirilmesinin ardından, mikrobiyolojik verilerin