Türk Dili 7
Ömer AKSAY
Taviz vermedi kimse bana, adresim bile yok artık kavranılmaz olan beyaz karanfiller, otların her yeri kaplamış olması kimseyi üzmedi isterse çalılar, zehirli dikenler çıksın, önümüz bir resmî tatil, tüketim için
bir kutlu yıl dönümü, tavizkâr.
Hiç bilmiyorum, benim ayak izlerim de olabilir toparlanıp gittiğimden beri kapalı, evin
kara gömülüp kalmış kapısında
palamut ağacından, bana tezat oluşturan tabutumla yan yana duran kitabım, kutlu tavizkâr ne vardır, bunu da hiç bilmiyorum yani bu toz toprak yol sanki biraz uzun ulaşılmıyor, tepetaklak araçlar
gidişat hiç de iyi değil.
Göç vakti, çöken bu kesif duman çok uzaktan
bir parantez açıp içine saklandığım an toprağı kapatmam imkânsız görünüyor parantezin ikinci parçası kimin
elindeyse, ziraatı bırakıp dalgın dalgın bakıyor aynı anda evine erzak taşıyan bir fakirin iki büklüm, kan-ter içinde kalmış bedeninden mülhem aşk iflas ediyor.
Kefenle Sarık
8 Türk Dili
Nasıl güzel gülümsenir, nasıl anlamlı bakılır hayata, ruhunu teslim ederken
bilemez insan, hangisi ilk, hangisi son nefes nefese kaldığım an
gülümsemiştim mutlaka gözlerimi kısarak alıntı hâlinde yayılan haberlere, sevimsiz boş sokaklarda patlayan çığlığa son kez hayret ettim, neden hâlâ düşmedi Şam?
Bu çukur neden hâlâ sükûtunu koruyor, inatla herkese, çocuklara, kuşlara, karıncalara bir tepenin üstünde günler geceler peş peşe posta yok, şiir yok, kefenini başında taşıyan yok göçtüğümden beri göğsümde bu demir kafes her daim sızlıyor, bu mermer her daim kar yağdıkça güneş vurdukça sızlar durur vergilendirilmiş bir taksirat.
Ev nasıl olsa ocaklanır, nesneler merak etmeyin günü gelir ayaklanır belki de ıslah olunur her neyse ne, elin davarı yağmalanır, benimse gönlüm
mazlumun güzelliğiyle avlanır, imrenir herkes atım yürürken ateşe keser benim
ancak taviz vermedim kimseye, beklenmedim ki adresim bile yok.