Bir ahbaba
mektubumdur
İJd gözleri yeşil <jüı* taze orman gibi bakan, Y e gözlerinden
tel örgüler arkasındaki üsera çocukları gibi aı*zıı sarkan
kardeşim; Sorarlarsa şöyle d iyeceğim :
1931 yılında şunlar oldu... Günler üstümüzden akan
sıcak kurşunlar oldu.. Hep aynı sual :
— Ilık yaz akşamları ııerdcdiı* ? Hep aynı cevap :
— Ilık yaz akşamları ilerdedir! Ah o dem ki havalar
yaza çalar
gece beyaza çalar
A çılır gönüllerin gökünde mavi taraçalar Neyse bırak!
Onun bunun başında gezen kara kalpak gezdi benim başımda. Birini sevdim yani,
birine gönül verdim anladın a ! Haniki şeytana uydum yine; Kaç kerre gözlerim
aldı gözlerini avuçlarının içine..
O ne senin bana söylediğin isimdir ne benim sana gösterdiğim resimdir O benim görm ediğin canım
duymadığın sesimdir a gözüm ! Belki bir gün
ömrümün kiraladığı köşesinden tasını tarağını toplayıp
elveda bile demeksizin kaçabilir.. Ben onu unutmamakla beraber Uğurlar olsun der
Yine bomba kalamin
iki ateş fitilli lâmbası altında Ilalk Havalarımı yazarım. Hakikat
Ne dün sana pudralı lakırdılarla
Türk yani Halk mekteplerini zemmeden kurşuna dizilesinin sözüdür. Ne beyaz gecelere
siyalı ayaklarla basan
sevdalı bir delikanlı kalbinin
hasta gözüdür, Ne benim gençliğim,
Ne onun güzelliği, Boş mide haykırır
her yürek dolmak ister... ¡Şiirlerimi okumak istiyenlere
Basık tavanlı dar bekar odalarının adresini ver ! Kara bir çalı süpürgesine benzeyen
geceleri Ve ablak yüzlü gündüzlerde beraber,
Ben !
Siz bilirsiniz
İki baş neler konuşur ve ne yapar
beyaz bir yaslık üstünde.. İlana derdi ki yüzün
bir mapusane divan gibi hüzün lüdür. Ona derdim ki gözlerin
kara ölüm
kavga ölüm günleri gibi güzel.. Sabah oldu gel —
gece oldıı gelmedi.. Yıl gibi ihtiyar
Gece gibi çirkin deyildi o, Pudra sürmezdi yüzüne.. Benzetirdim onu
aç sofralarda yüreğini ısıranların yarınki gündüzüne, Ve bir gün
Son tren kalktı, son vagon son yolcu
son..
Bu ona mektubumdur
Gül verdi kızını bahar fidanları. Akasyalar büyüdü..
Can verdi bizden evvelkiler..
Biz yine kalbimizde yarınki hatıralarla bekliyoruz gelecek zamanları, Zaman tez gelir
Aman tez gelir Aman tez gider.,
llzuıı günler geçirdik Upuzun lıatarlı günler.. Göğe ölüm
Toprağa kan
Çocuklarımıza aç imkan
kâinat hacimli gözlerin karanlığını içirdik.. Baslık demir ökçelerle
aç yüreklerim izin ıstıraplarına, Büyük şeyler
Büyük inkılâplar oldu geçti tarih kitaplarına..
Biz yine kalbimizde yarınki hatıralarla bekliyoruz
gelecek zamanları. Gül verm iyor kızını
Gül verm iyor gönül fidanları . .
Bu başka birine
mektubumdur
Kalamin içi odamın içi gibi, Çırılçıplak içi odamın,
Çırılçıplak odasında kal kafamın; mavi gök parçası göm leğim
ve paçaları çamurlu pantolonumla.. Ben dizinde yavrusunu uyutan ana gibi
kafamın içiııdekini kalamin içinde seni
uyulacağım. Sen belki böyle her an
Kâinata masum çocuk gözlerde bakarak Geceleri gür bir çam ormanı gibi
yakarak yaşıyaçaksın, Hayatı belki beyaz omuzlarında
kara meşin bir ceket gibi taşıyacaksın, Onu bilmem benim
yıldızların uzaklığınca sevdiğim kardeşciğim ! Yalnız şunu biliyorum ki a kızını, Sen bir erkeğin saçı sırmadan sırındı
dilberi, ve ben doğan yavrusunun saııcısile ölen
bir kadın gibi son eserini verip te yalnız ölenlerin
b ir i. . . . olacağız.
Bu da bir
mektubumdur
Sana ııe menekşe gönderdim ııe gül; Sana gönül
verdim, ve derken
İki çıplak ayakla bir göğüs
pupayelken yol aldı içimde. Gece mehtapta yıldızlara bakıp
sarmaşırdık.
¡Kaçak ma! kaçını gibi
iyi günler taşırdık sırtımızda. Seıı benim ilk gözağrım sın
Hani çocuk kalbimizin
yalın ayak gezdiği zamanlardan. Ay derdin
Uy derdin Oy derdin
İteni soy derdin, a kızım ! İten yine yalnızım
Ve sen sallandığın beşikte
şimdi ikinci yavrunu sallıyornııışsun, (¡itli gelmez güne gönül,
gitti diyormuşsun, o. Gitti evet.
Ve Iıepsi bitli evet.
- 14
-Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi