GEÇİM STARETEJİLERİ
1. Uyarlanma Stratejileri
• Uyarlanma Stratejisi: Yaşam sürdürme araçları;
Üretim sistemi. Herhangi bir topluluğun ekonomik üretim sistemini tanımlamak için kullanılan terim.
• Aralarında herhangi bir bağ bulunmayan iki ya da daha fazla toplumun benzerlikler göstermesinin nedeni, benzer uyarlanma stratejilerine sahip olmalarıdır.
• Örneğin, avcı-toplayıcı stratejiyi benimsemiş bütün toplumlar arasında belirgin benzerlikler vardır.
• Beş uyarlanma stratejisi vardır: Avcı-toplayıcılık,
bahçecilik, tarım, hayvancılık ve sanayileşme.
- On bin yıl öncesine kadar tüm insanlar besinlerini
doğadan temin eden avcı-toplayıcılardı. Ancak, çevresel
koşullardaki farklılıklar, dünyadaki avcı-toplayıcılar arasında belirgin farkların oluşmasına neden olmuştur.
- Bazıları, Buzul Çağı’nda Avrupa’da yaşayan insanlar gibi, büyük hayvanları avlamışlardı. Arktik bölgede yaşayan
avcılar hala iri hayvanları ve sürü halinde yaşayan hayvanları avlarlar.
- Genel olarak daha soğuk bölgelerden sıcak bölgelere
inilirse, türlerin sayıca arttığı görülür. Tropikal bölgeler bitki ve hayvan türlerinin çok fazla değişkenlik gösterdiği zengin bir biyo-çeşitliliğe sahiptir. Bu bölgelerde yaşayan avcı-toplayıcılar besinlerini bu çeşitlilik içerisinde temin ederler.
Avcılık – Toplayıcılık
- Tüm avcı-toplayıcı toplumlar, çevresel şartlara bağlı olarak bazı farklılıklar gösterseler de, ortak bir özelliği paylaşırlar:
geçinmek için bitki ve hayvan üremesini kontrol etmek yerine, mevcut doğal kaynaklara güvenmek.
- Günümüzde neredeyse bütün avcı-toplayıcılar besin
üretimine ya da besin üreticilerine belirli bir oranda bağımlı hale gelmişlerdir.
- Avcı-toplayıcı yaşam tarzı günümüzde kısıtlı birkaç
çevrede varlığını hala sürdürmektedir. Bu çevreler, basit teknolojilerinin besin üreticiliğine imkan vermediği birkaç ada ve ormanlık bölgeler, yanı sıra bazı kurak araziler ve çok soğuk alanlardır. Bu bölgelerin pek çoğunda avcı-
toplayıcılara besin üretimi fikri dayatılmış olsa da, ekonomik sistemleri çok daha az emekle yeterli ve dengeli beslenme imkanı sunduğundan asla besin üreticiliğine uyum sağlayamamışlardır.
- En tanınmış günümüz avcı-toplayıcı topluluğu Avustralya Aborjinleridir. Bu yerliler elli bin yıldır şu anda yaşamakta oldukları kıtada besin üretimi yapmadan yaşamaktadırlar.
- Batı yarımkürede de yakın tarihlere kadar varlıklarını sürdürmüş avcı-toplayıcılar vardır. Alaska ve Kanada’da yaşayan Eskimolar ya da Inuitler meşhur avcı
topluluklardır.
- Bugün bu kuzeyli avcı-toplayıcılar günlük yaşamlarında modern teknolojiden faydalanmakta, kar motosikletlerine binip tüfekle avlanmaktadırlar.
- Sanayileşmemiş toplumlarda besin üretimine dayalı üç
uyarlanma stratejisi vardır: bahçecilik, tarım ve hayvancılık.
Ekip Biçme
Bahçecilik
- Bahçecilik: Zaman zaman nadasa bırakılan bahçelerde yapılan, sanayileşmenin etkilerinden uzak ziraat
uygulalamaları; arazi, işgücü, sermaye ve makine gibi üretim faktörlerinden yoğun şekilde yararlanılmadığı ziraat
yöntemidir.
- Çapa ve kazma çubukları gibi basit aletler kullanılır.
- Arazileri kalıcı olarak ekip biçmezler.
- Bahçecilik genellikle kesme-yakma tekniklerine dayanır.
- Mevcut bitki örtüsü yok edilir, böcekler öldürülür. Küller de toprağı besler. Bundan sonra bitkiler ekilir, bakılır ve hasat edilir.
Tarım
• Tarım: Toprak ve işgücünün sürekli ve yoğun olarak kullanıldığı ziraat faaliyeti. Tarımın gerektirdiği yoğun işgücü, tarımsal faaliyetlerde evcil hayvanların, sulama ve teraslama gibi tekniklerin kullanılmasını gerektirir.
• Evcil Hayvanlar: Tarım yapan topluluklar ulaşım ve ekim işlerinin yanı sıra gübreleri için de evcil hayvanlardan
faydalanırlar. Asyalı çiftçiler, pirinç yetiştirmek için genellikle sığır ya da mandaları tarım ekonomilerinin bir parçaları
haline getirmişlerdir. Pirinç yetiştiricileri, daha önce işleyerek su altında bıraktıkları topraklarına ekim yapmadan önce suyla toprağı karıştırması için hayvanlarına çiğnetirler. Çiftçilerin çoğu ekim yapmadan önce saban ya da tapana koştukları hayvanlarla tarlalarını ekime hazırlarlar. Tarlalarını
gübrelemek ve verimi artırmak için hayvanların dışkılarını kullanırlar.
• Sulama: Bahçeciler yağmur mevsimini beklemek zorunda olsalar da, tarım yapanlar suyu kontrol ettikleri için kendi planlamalarını yapabilirler. Sulama aynı
tarlanın üst üste her yıl ekilip biçilmesini sağlar.
Sulanan bir tarlada toprak verimli hale gelir.
• Teraslama: Nüfus yoğunluğundan dolayı yamaçların da ekim için kullanılması gerekir. Yamaçlara doğrudan ekim yapılması durumunda hem ekinler hem de verimli toprak yağmur mevsiminde erozyona uğrar. Bunun önüne geçmek için yamaçlarda basamak şeklinde düzlükler açılarak, vadiden yükselen teraslar oluşturulur. Bu terasların sulama suyu da yamaçların tepesine yerleştirilen kaynaklardan sağlanır.
Çobanlık
- Çobanlık: Evcil hayvanların sürüler halinde bakımı.
- Çobanlar sığır, koyun, keçi, deve ve yak gibi evcil hayvanlara odaklı faaliyetlerde bulunan insanlardır.
- Çobanlar hayvanlarını doğrudan bir yiyecek kaynağı olarak görürler. Bu hayvanların etinden, kanından ve yoğurt, peynir ve tereyağı şekline dönüştürdükleri süt ürünlerinden
faydalanırlar.
- Fakat tamamen hayvanlara bağlı bir hayat sürdürmeleri mümkün değildir. Bu yüzden çobanlık yapan topluluklar beslenmelerini, avcılık, toplayıcılık, balıkçılık, ziraatçılık ve ticaretle desteklerler. Bu halklar tarımsal ürünler için ya hayvanlarını ortaya koyarak ticaret yaparlar ya da kendileri tarım faaliyetleri yürütürler.
- Çoban Hareketi: Göçebelik ve Yaylacılık
2. Üretim Araçları
- Ekonomi: Kaynakların üretimini, dağıtımını ve tüketimini kapsayan sistemdir. İktisadi antropoloji, ekonomileri
karşılaştırmalı bir yaklaşımla inceler.
- Üretim biçimi: İşgücünü ve üretimi organize eden toplumsal ilişkiler dizisi.
- Kapitalist düzende para işgücünü satın alır ve üretim
sürecindeki aktörler arasında önemli bir toplumsal uçurum vardır.
- Sanayileşmemiş toplumlarda ise işgücü satın alınan değil, toplumsal bir yükümlülüktür.
- Burada bahsedilen uyarlanma stratejilerinden her birini temsil eden topluluklar benzer üretim biçimine sahip olma
eğilimdedir.
- Üretim Araçları: Toprak, işgücü, teknoloji ve sermaye gibi temel üretim kaynakları.
Toprak
:- Avcı toplayıcılarda toprak ve insan arasındaki bağlar besin üreticilerine oranla daha zayıftır. Bölgeler arası sınırlar ve yaptırımlar yoktur.
- Hem avcılarda hem besin üreticilerinde toprak üzerindeki haklar kalıtsal veya evlilik ve akrabalığa bağlı (soy
üzerinden) olarak gelişir.
- Toplumun kurucusunun soyundan gelenler belirli bir bölgenin ve o bölgedeki kaynakların kullanım hakkına sahiptir.
İşgücü, Aletler ve Uzmanlaşma:
• İşgücü de toprak gibi üretim aracıdır. Sanayileşmemiş toplumlarda toprak ve işgücü üzerindeki haklar yine
akrabalık evlilik soy ilişkilerinden kazanılır.
• Sanayileşmiş toplumlar ile sanayileşmemiş olanlar arasında özellikle üretim aracı bakımından bazı
farklılıklar söz konusudur. Üretim genellikle yaş ve
cinsiyetle bağlantılıdır. Kadınlar dokumacılık erkekler ise çömlekçilik yapabilirler.
• Belirli bir yaştaki insanlar o yaş ve cinsiyete bağlantılı olarak bir birikime sahiptir.
Sanayileşmiş Toplumlarda Yabancılaşma:
Sanayileşmiş ve sanayileşmemiş toplumlar arasında ciddi farklılıklar vardır. Fabrikada çalışan işçiler satışı ya da
işverenlerinin karını arttırmak için üretim yaparken kendi kullanımlarına hizmet edecek bir ürün ortaya
çıkaramadıkları için ürettikleri şey ile aralarında
yabancılaşma denen bir olgu ortaya çıkar. Bu tür bir
yabancılaşma üretilen ürünle ilgili kişisel bir özdeşleşme ya da yapılan işten bir gurur duyulmamasından
kaynaklanır. İşçiler ürünü üretiminde emeği geçen kişiye ait
olarak değil bir başkasına ait olarak görürler.
• İktisadi antropologlar iki temel sorunla ilgilenir:
• Farklı toplumlarda üretim, dağıtım ve tüketim ne şekilde düzenlenir? Bu soru, insan davranışı ve
örgütlenme sistemlerine odaklanmaktadır.
• Farklı kültürlerde insanları üretmeye dağıtmaya alışverişe ve tüketime neler yönlendirir? Bu soru çerçevesinde odaklanılan konu ise, sistemin parçasını teşkil eden bireylerdir.
• Antropologlar hem ekonomik sistemleri hem de
motivasyon kaynaklarını kültür-aşırı bir bakış açısıyla değerlendirir. İktisatçılar tüketicilerin de, tıpkı
üretici ve dağıtıcılar gibi, alışveriş yaparken paralarının karşılığını almak için kar
güdülenmesiyle karar aldıklarına inanır.
3. Tasarruf ve Maksimizasyon
• Esasen ekonominin temel amacı da tasarruf etmek, yani kısıtlı araçların ya da kaynakların alternatif hedefler arasında en iyi şekilde kullanılmasıdır.
• Peki bu ne anlama geliyor? Klasik iktisat teorisi
kaynaklarımızın sınırlı, isteklerimizin ise sınırsız olduğunu savunur.
• Araçlar sınırlı olduğuna göre, insanlar kısıtlı kaynaklarını nasıl kullanacaklarına dair kararlar almak zorundadırlar.
İktisatçılar insanların seçim ve kararlarla yüz yüze olduklarında karlarını maksimize edecek yönde
hareket ettiklerini varsayarlar. Bugün de modern iktisatçıların çoğu aynı yaklaşımı benimsemektedir.
Alternatif Hedefler
- İnsanlar enerjilerinin büyük bölümünü o kalorileri yerine koyabilecekleri geçim kaynaklarına ayırırlar.
- Bunun yanında yedek bir kaynağa yatırım yapmak
zorundadırlar. Üretim için gerekli olan unsurları devam ettirmeli ya da yerine koymalıdırlar: Kırık saban kabustur!
- Bunun yanında gerekli olan barınma, giyim kuşam vb.
ihtiyaçlarını da gidermeleri gerekir.
- İnsanların bir de toplumsal kaynağa yatırım yapmaları gerekir. Çevresindekilere yardım etmek zorundadırlar.
- Tabi bunu seremoni kaynağından (tören ve kutlamalara ayrılan kaynak) ayırmak gerekir.
- Sanayileşmemiş devletlerin vatandaşları bir de kira kaynağı oluşturmak zorundadırlar.
4. Bölüşüm ve Değiş Tokuş
• Değiş tokuş sürecini belirleyen üç ilke: Piyasa İlkesi, Yeniden Dağıtım ve Karşılıklılık (Karl Polanyi)
• Genelde her toplumda bunlardan biri baskındır.
• Toplumda baskın olan değiş tokuş ilkesi üretim araçlarının dağılımını da belirler.
Piyasa İlkesi:
• Günümüz dünyasının kapitalist ekonomisinin
belirleyicisidir. Toprak, işgücü, doğal kaynaklar ve
taknoloji gibi üretim araçlarının dağılımını bu ilke belirler.
• Piyasada değiş tokuş terimi bir ürünün nakit değeri üzerinden alınıp satılması sürecine karşılık gelir.
Süreç tamamen kar odaklıdır. Ürünün değerini arz talep dengesi belirler.
Yeniden Dağıtım:
• Şefliklerde gözlemlenen bir uygulamadır.
Ürünlerin önce merkezlere, oradan da
tekrar dışarıya akmasıdır.
Karşılıklılık:
• Toplumsal olarak aynı düzeyde bulunan kişler arasında değiş tokuş sürecini belirleyen ilke.
• Genel Karşılıklılık (Karşılıksızlık): Yakın ilişki içindeki bireyler arasındaki değiş tokuş. Somut beklenti yoktur.
• Dengeli Karşılıklılık: Karşılıklılık ekseninde genel ve negatif arasında kalan durum: Bahçecilik yapan bir
köyden diğerine hediye gittiğinde, karşılığının gelmesi beklenir; aksi durum toplumsal ilişkiyi zedeler.
• Negatif Karşılıklılık: Yabancılar arası değiş tokuşlar:
düşmanlıklar geliştirebilir.
• Genel ve dengeli karşılıklılık toplumsal ilişkilere ve güvene dayanır. Negatif karşılıklılık ise kandırma ve aldatma içerir. Olabildiğince “az” karşılığında
olabildiğince “çok” elde etmeyi amaçlar.
5. Potlaç
• Oğuzlar ve Kuzey Amerika yerlilerine has bir ziyafet ve yarışma organizasyonu (Ruth Benedict)
• Potlaç sahibi çeşitli eşya, yiyecek ve içecekleri dağıtarak toplumun diğer kesimlerine yardım eder.
• Bunun karşılığında prestij ve şöhret kazanır. Benedecit bunu
“saplantılı statü açlığı” olarak ifade eder.
• Klasik iktisat teorisine göre maddi kazanımı en üste
çıkarmayı amaçlayan kar güdülenmesi evrensel bir olgudur.
O halde maddi varlıkların maddi bir karşılığı olmadan dağıtıldığı Potlaç nasıl açıklanabilir?
• Protestanlığa taban tabana zıt “akıldışı bir israf ritüeli”
• Artı ürün birikimini önlemek; Göçün kolaylaşması
• Potlaç gibi gelenekler zamansız kıtlık dönemleriyle başa çıkmayı kolaylaştıran kültürel uyum mekanizmalarıdır.
• Bkz: Pasifikteki Somon ve ringa balıkçıları.