Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek'in geçtiğimiz günlerde yaptığı basın toplantısında Kızılırmak Suyu Projesi'ne dair yaptığı açıklamalar tüketici derneklerini kızdırdı
Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Genel Başkanı Ali Çetin, ''Kızılırmak suyuna '1. kalite sudur' demek açıkça yalan söylemektir'' derken, Tüketici Hakları Derneği (THD) Başkanı Turhan Çakar da Kızılırmak Projesi'nin 700 milyon dolara, alternatifi Gerede Projesi'nin ise 230 milyon dolara mal olacağını vurgulayarak, neden buna rağmen Kızılırmak Projesi'nde ısrar edildiğini anlamadıklarını söyledi.
'Fazla Klorür Kanser Yapar'
TÜDEF Başkanı Çetin, Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'nda yaptığı basın açıklamasında, Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından yapılan planlama ve raporda Kızılırmak suyunun 2027 yılı sonrasında Ankara'ya
getirilmesinin düşünüldüğünü, bunun nedeninin ise suyun kirli ve projenin pahalı olmasından kaynaklandığını söyledi. Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in, Kızılırmak suyu için "1. kalitedir" dediğini ve bu sudaki sülfatın litrede 339-357 miligram olarak açıkladığını, Sağlık Bakanlığı standardına göre ise 1. kalite suda bulunması gereken sülfat oranının 25 mg/litre, 2. sınıf suda bulunması gereken en fazla sülfat oranının 250 mg/litre olduğunu anlatan çetin, hali hazırdaki Ankara suyunda sülfat oranının 21 mg/litre olduğunu kaydetti.
Klorürün şu an Ankara'daki kullanılan suda 8 mg/litre, Kızılırmak suyunda ise 262 mg/litre olduğunu belirten Çetin, fazla klorürün kanser yaptığını vurguladı.
‘DSİ, İçme Suyu Olmaz Dedi’
Çetin, DSİ Genel Müdürlüğü'nün 2005 yılında yayımladığı ve Kızılırmak üzerine kurulu bulunan ''Hirfanlı ve Kesikköprü Baraj Gölleri ve Havzalarında Kirlilik Araştırması Raporu''nda, söz konusu barajlarda yapılan kirlilik araştırmaları kapsamında suların bakteriyolojik açıdan ikinci kalite olduğu, içme suyu olarak kullanılamayacağının belirlendiğini hatırlattı. Gerçekler ortada olmasına rağmen bilim adına, insanlık adına ''Kızılırmak suyunda tehlike yoktur'' denilmesinin haksızlık olduğunu kaydeden Çetin, şöyle konuştu:
''Kızılırmak suyuna 1. kalite sudur demek açıkça yalan söylemektir. O nedenle 'Su verildikten 15 gün veya bir ay sonra bazı sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerin hastalık yaygarası koparma kararı aldıkları' yalanını söylüyorlar. Çünkü zehirli Kızılırmak suyu ile birlikte hastalıkların artacağını kendileri de biliyorlar. Şimdiden çamur atıyorlar.'' Çetin, kasımda geleceği söylenen Kızılırmak suyunun önce Ocak 2008'e son olarak da Mart 2008'e ertelenmesini de eleştirdi.
‘Maliyet Ankaralılara Yansıtalacak’
THD Başkanı Turhan Çakar da Kızılırmak suyunun arıtılması için ileri teknoloji arıtma tekniklerinin kurulması gerektiğini bunun da maliyetinin yüksek olacağını söyledi. Kızılırmak suyunun Ankara'ya getirilmesi projesinin 700
milyon dolar olduğunu, oysa Gerede projesinin 230 milyon dolara mal olacağını anlatan Çakar, artan maliyetlerin Ankaralı tüketicilere yansıyacağını ve insanların damacana suya yöneleceklerini kaydetti.
Çakar, ''Ankara, Melih Gökçek'ten kurtulmalıdır, Melih Gökçek gitmelidir. Cumhuriyet savcılarını göreve çağırıyorum'' dedi.